G.Kore Seul Genel

G.Kore Seul Genel

Şehir Güney Kore ülkesinin başkenti ve en büyük şehridir. Kuzey Kore sınırının 50 km güneyindedir. Ülkede 10.195.000 bin kişi yaşamaktadır. Güney Kore ülkesinin nüfusu ise 50.948.000 kişidir. Ülke nüfusunun beşte biri Seul şehrinde yaşamaktadır.

Aynı zamanda dünyanın en kalabalık şehirlerinden birisidir. Şehir, ortasından akan Han nehri ile ikiye bölünmektedir. Nehir üzerinde 28 tane köprü bulunmaktadır. Bu köprüler genelde düz köprü şeklindedir, yani herhangi bir görüntü güzelliği bulunmuyor.

Bu durum Avrupa şehirlerini andırıyor malüm Avrupa’da da birçok şehir nehir kenarlarına kurulmuştur. Nehir bayağı geniş, hani İstanbul Boğaziçi kadar var. Ama nehir kenarından genellikle otoyollar bulunuyor, yani nehir kenarını cazibe merkezi olarak kullanmamışlar.

Şehrin sonradan imar edilen güney kesimi daha gelişmiş ve modern olarak görülür. Burada geniş caddeler ve yüksek binalar bulunur. Ancak şehir merkezinin kuzey bölümünde: büyükelçilikler, resmi daireler ve yabancıların daha yoğun olarak yaşadığı konutlar bulunur. Şehirde yerleşim alanı fazla olmadığından genellikle büyük apartmanlar şeklinde, çok katlı yapılar bulunuyor. Şehir çok sayıda dağ zirvesiyle çevrili, doğal bir havzada bulunmaktadır.

Şehirde: antik ve modern, geleneksel ve moda yan mükemmel bir karışım yaratmaktadır. Modern cam, beton ve çelik mimarinin gölgesinde ahşap evler görebilirsiniz. Güçlü bir Budizm geleneği ve muhteşem alışveriş merkezleri bir aradadır.

G.Kore ülkesinin diğer başlıca şehirleri olarak: Busan ve İncheon bulunmaktadır.

 

TARİHÇE

Yapılan arkeolojik çalışmalara göre: bölge ilk çağlardan bu yana iskan görmüştür. İlk devlet, MÖ.2333 yıllarında bölgedeki ilk devlet, Çosun halkı tarafından kurulmuştur.
Devam eden süreçte, çeşitli hanedanlıklar tarafından yönetilen ülke, daha sonra bölgenin iki güçlü ülkesi olan Çin ve Japonya arasındaki mücadelelere sahne olmuştur.

1904-1905 Japon-Rus savaşını, Japonlar kazanınca Kore bu ülkenin etkisine girmiş ve ülke 1910 yılında Japonya tarafından ilhak edilmiştir. Ancak II. Dünya savaşında Japonlar yenilince, 35 yıl süren işgal dönemi bitmiş ve 1948 yılında bağımsız Kore Cumhuriyeti kurulmuştur. Ancak bölgede 38. paralelin kuzeyinde ise, SSCB denetiminde Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti kurulmuştur.

Kuzey Kore’nin Haziran 1950 tarihinde güneye saldırmasıyla Kore Savaşı başlamıştır. Kuzey Kore’nin yanında: SSCB ve Çin yer alırken, Türkiye’ninde aralarında bulunduğu 16 devlet Güneylilerden yana taraf olmuştur. 3 yıl süren savaş, 1953 yılında imzalanan ateşkes andlaşması ile son bulmuştur. Bu savaşta 3 milyon Koreli ölmüştür. Ülkemizden ise, savaşa katılan 21.212 askerden, 1005 kişi şehit olmuştur.

G.Kore Seul Genel

ULAŞIM

Ocak 2012 tarihinden sonra, Kore’ye giriş yapmak isteyen 17 yaş üstü herkesten zorunlu olarak parmak izi alınmakta ve yüz taraması yapılmaktadır. Bu arada: uçakta iken size verilen “varış kartını” doldurmayı unutmayın, çünkü pasaport kontrolünde bu varış kartı da isteniyor. Yaklaşık 10 saatlik bir uçak yolculuğu sonrası, dünyanın en iyi havaalanlarından birisi olan “İncheon” havaalanına ulaşılır.

Bu havaalanı zaten uzun yıllar arka arkaya dünyanın en iyi havaalanı seçilmiştir. Havaalanı şehir merkezine 1 saatlik uzaklıktadır. Havaalanı şehir merkezi arasında otobüs veya tren kullanarak gidebilirsiniz. Ancak trenle birkaç kez aktarma yapılıyor.

Trenle şehir merkezine ulaşımı düşünürseniz yaklaşık 80 dakika sürmektedir. Otobüs fiyatı 10.000 wondur.  Otobüslerde 4 dilden anonslar (Korece, Çince, Japonca, İngilizce) anons yapılıyor, ineceğiniz durağı kaçırmamak için iyi takip etmeniz gerekir.

Öte yandan otobüs şöförlerinin pek çoğunun İngilizce bilmediğini bilmelisiniz. Burada ilginç bir konudan söz etmek istiyorum. Seul havaalanından cep telefonu ve hat kiralayabilirsiniz.

Pasaport ve kredi kartı ile kiralayabileceğiniz cep telefonu kira ücretini dönüşte nakit veya kredi kartı ile ödeyebilirsiniz. Bir not daha, şehrin kuzeybatı kesiminde “Gimpo” denilen bir havaalanı daha bulunuyor ve burası şehir merkezine 30 dakika uzaklıktadır.

G.Kore Seul Genel

METRO

Şehir 398 istasyon ve 527 km uzunluğu ile dünyanın en uzun metro ağına sahiptir. Metrolarda: durak isimleri LCD ekranlarda yazılı olarak gösteriliyor. Metroları çok gelişmiş ve konforludur. Metrolarda cep telefonu kullanabilirsiniz. Hatta wifi bile kullanmak mümkündür. Metro çok ayrıntılıdır, ancak bazen iki aktarma noktası arasında uzunca yürümek zorunda kalıyorsunuz ve bu insanı yoruyor ve sıkıyor. “t Money” kart kullanırsanız, metro ve otobüslere binebilirsiniz.

 

TRAFİK

Sanırım Seul şehrinin en kötü yanı, berbat trafiğidir, trafik yoğun olup sıkıştığında çekilmez olur.

 

OTOBÜSLER

Otobüs biniş ücretleri 1100 won (1.8 TL) dir. Metro biniş ücretleri de aynıdır.

 

TAKSİLER

Şehirde taksiler genellikle ucuzdur.

 

İKLİM

Şehirde, sıcaklık yönünden karasal ve yağış yönünden muson iklimi hakimdir. İlkbahar yağışlı ve ılımandır. Yaz ayları sıcak ve nemli geçmektedir. Sonbahar buranın en güzel mevsimidir. Kış mevsimi kuru ve soğuk geçer. Ağustos en sıcak aydır. Ocak ise en soğuk aydır. Bazen Ocak ve Şubat aylarında ısı eksi 15 derecelere kadar düşer.

 

ELEKTRİK

Ülkede 220 volt elektrik kullanılır. Kullanılan prizler, iki yuvarlak delikli yani ülkemizdeki gibidir.

 

GÜVENLİK

Seul son derece güvenli bir şehirdir. Suç oranı dünyanın diğer şehirlerine oranla çok düşüktür. Acil durumlarda telefon ile 112 veya 119 ile 120 aranabilir.

 

ALKOL

Ülkede alkol içme yaşı 19 dur. Alkol içmek yasak değil ama sarhoş olup ahlaka aykırı davranışlarda bulunmak ağır para cezaları ödemeyi gerektiriyor.

 

PARA BİRİMİ

Ülkede “Kore Wonu” (KRW) kullanılmaktadır. Kağıt paralar: 1000, 5000, 10.000, 50.000 lik banknotlar şeklindedir. Bozuk paralar ise, 1-5-10-100-500 won dur.
1 Amerikan doları = 1.055 Wondur. 1 ve 5 lik bozuk paralar, piyasada yaygın değildir.
10.000 won = 16 TL.
1 TL = 625 won

 

DİN

Kore 4. yüzyılda Budizm ile tanışmıştır. Bu yüzden şehirde birçok Budist tapınağı bulunmaktadır. Kore ülkesinde baskın din Budizm ve Hıristiyanlıktır. Ülke nüfusunun % 32 Hıristiyan (bunların büyük bölümü Protestan, sonra Katolik), % 24 Budist ve kalan bölüm diğerleri şeklindedir.

Koreliler Budizm ile ilk olarak 372 yılında Goguryeo krallığı hüküm sürerken Kral Sosurim zamanında tanışmışlardır. Daha sonra Budizm, Baekje ve Silla krallıklarında da güçlü bir etki yaratmıştır. Tarih boyunca Kore kültürünü önemli ölçüde etkileyen Budizm’in izlerini Kore’de birçok bina, heykel, resim ve el yapımı aletlerde görebilirsiniz.

 

ZAMAN-SAAT

Kore zaman dilini (+9 saat) ileri şeklindedir ve günışığı tasarrufu sistemi uygulanmamaktadır. Yani bu ülkeye giderken saatlerinizi 9 saat ileri almak gerekiyor.

 

SU

Korede musluk suyu diş fırçalamak, yüz yıkamak ve diğer amaçlar için hijyeniktir rahatlıkla kullanabilirsiniz. Şişelenmiş su bulmak ta çok kolaydır. Tüketim için genellikle şişelenmiş su kullanmanız önerilir.

 

ÖLÇÜLER

Kore’de metrik sistem kullanılır. Ağırlık gram cinsinden, uzunluk ise metre cinsinden ölçülür.

 

MİLLİ BAYRAMLAR

1 Ocak Yılbaşı
1 Şubat Seollar-Lunan yeni yıl günü.
1 Mart Bağımsızlık hareketi günü
8 Nisan Lunar-Buda’nın doğum günü
5 Mayıs Çocuk günü
6 Haziran Özgürlük günü
15 Ağustos Kurtuluş günü-Lunar-

G.Kore Seul Genel

GECE HAYATI

“sinchon” denilen semtte birçok gece kulübü bulunuyor.

G.Kore Seul Genel

İNSANLAR

Koreliler aslında çok sıcakkanlı olmasalar da, oldukça saygılı ve kibardırlar. Ancak: özellikle İngilizce konuşmaya başladıklarında oldukça zorlanırlar ve siz de anlamakta zorlanırsınız. Ama tek bir gerçek, Türk olduğunuzu duyduklarında gülümsemeleri ve ayrı bir saygı göstermeleridir.

G.Kore Seul Genel

 

ALIŞVERİŞ

Şehirdeki alışverişlerde pazarlık yapmak gelenektir. Şehirde çok sayıda alışveriş merkezi yanında, açık pazarlar da bulunur.

Hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz, özellikle “inseadong” önerilir. Bu cadde boyunca onlarca dükkan bulunuyor.

Elektroniklere merakınız varsa, “yongsan park” alışveriş merkezi, “coex” ve “yongsan” alışveriş merkezlerini ziyaret etmelisiniz.

Özellikle “Namdaemun”, “ınsadong hwanghakdong” ve “Dongdaemun” bölgelerindeki açık pazarlar yani bit pazarları yani halk pazarları ilgi çekiyor. Bu pazarlarda fiyatlar oldukça ucuzdur. Pazarda gezerken yol kenarlarında oturan önlüklü yaşlı kadınlar dikkatinizi çekecektir, bunlar aynı zamanda seyyar döviz bürosudur ve para bozdurabilirsiniz.

 

İnsadong

Burası turistik ıvır zıvır satılan bir yerdir. Hediyelik eşya satın almak isteyenlerin burayı mutlaka ziyaret etmesi gerekir. Ancak ucuz fiyat yakalamak için mutlaka biraz dolaşmalısınız ve pazarlık yapmalısınız, nakit ödeme yaptığınızda bayağı indirim yapıyorlar. Kredi kartında ise indirim düşünmüyorlar.

 

Namdaemun pazarı

Binden fazla dükkan, açık tezgah, sokak satıcısı ve restoran bulunur. Burada: her türlü hediyelik eşya, deri ürünleri, giysiler, çanta, bavul, takı ve akla gelebilecek her şeyi bulup satın alabilirsiniz.

 

Dongdaemun pazarı

Burada genellikle manifaturacılar toplanmıştır. Burada uygun fiyatlı ipek ve ipekli ürünler, kıyafetler, çanta ve ayakkabılar bulup satın alabilirsiniz. Burası her gün sabah 05.00 e kadar açıktır ve kadınlar için özellikle bir alışveriş cennetidir ve genelde her şey Koreli kadınlara göre yapıldığından küçük bedendir.

 

Ginseng

Burada yani Kore’de özel bir öneme sahiptir ve resmi tekel idaresi tarafından satışı yalnızca izin verilen mağazalarda yapılmaktadır. Seul şehrinde yalnızca ginseng satan birkaç mağaza bulunmaktadır.

 

DİL

Şehirde “Korece” resmi dil olarak kullanılır. Tüm halk bu dili kullanmaktadırlar, değişik şiveler bulunmamaktadır. Okullarda ise İngilizce dil eğitimi verilmektedir. Gençler genellikle İngilizce konuşabilirler.

Kore’nin resmi alfabesi olan Hangeul: Joseon hanedanı zamanında Kral Sejong tarafından bulunmuştur. Yani alfabe 1443 yılında icat edilmiş ve kral tarafından 1446 yılında ilan edilmiştir. Alfabe 24 harften oluşmaktadır.

Özellikle taksi şöförleri kesinlikle İngilizce bilmiyorlar, yani kaldığınız yerin Korece yazılı bir kartını mutlaka yanınızda bulundurun.

 

NE YENİR

Şehirde yemek kültürü oldukça zengindir. Özellikle “kimchi” denilen sağlıklı yemekleri dünyaca ünlüdür. Ayrıca yiyecekten konu açılınca, hemen şunu bilmekte yarar var, Koreliler bolca “sarımsak” tüketiyorlar.

Hatta sabah kahvaltıda, sarımsağı çiğ olarak yiyorlar ve geceyi yine onunla noktalıyorlar, ama elbette bu sarımsak kokusu şehirde ve insanlar üzerinde bayağı yerleşmiş. Öte yandan ülkede sarımsağın bu kadar yaygın olarak kullanılmasının en büyük nedeninin geçmişte tüm Asya kıtasını sarsan sars giribinin Korelileri etkilememiş olması ve bunun nedeni olarak sarımsak düşünülüyor.

Evet Koreliler denizden ne çıkya yiyorlar. Ama farklı tarzda pişiriyorlar ve tuhaf kokulu soslarla yiyorlar.

“Bibimpab” ve “bulgogi” özellikle pilavın yeşillik ve et katılmış bir şekli denilebilir. Bunlar sipariş verdiğinizde özel olarak pişiriliyor.

Eğer et seviyorsanız, şehirdeki barbekü restoranlarına uğramalısınız. Bu restoranlarda “kendin pişir kendin ye” sistemi açık büfe şeklinde çeşitli et ürünleri sunuluyor.

“dakgalbi” tavuklu pilav türü bir yöresel lezzettir. Ama bunun en özel yanı, aşçılardan birinin masanıza gelip, yemeği masanızda gözünüzün önünde hazırlamasıdır.
“galbi”: bir tür kızartılmış pirzolalardır.

Eğer sokak yemeklerini denemek isterseniz, bu kere “myeong-dong” caddesine gitmeniz gerekir. Bu cadde boyunca sokak yemeklerini tadabileceğiniz yüzlerce yer bulunuyor. Özellikle “tavuk döneri” yemenizi öneririm. Çünkü çok özel bir sos ile yapıyorlar.

Bir diğer öneri “ginsengli tavuk haşlama” dır ve oldukça lezzetlidir.

Koreliler turşuyu seviyorlar ama kimchi denilen turşuları “tatlı” dır.

Çay çeşitleri ise şunlardır: “sujeonggwa” bir tür zencefilli çaydır. “Nokcha” yeşil çay ve “boricha” arpa çayıdır.

 

Özbekistan Shakhrisabz

Özbekistan Shakhrisabz

Şehir; Semerkant şehrine 160 km uzaklıkta, küçük bir vadi içinde, Pamir dağının eteklerinde kurulmuştur. Özbekistan ülkesinin en renkli şehirlerinden birisidir ve büyük yeşillikleriyle ünlüdür.

Şehir: Amir Timur’un doğum yeri ve aynı zamanda babası ile oğullarının gömüldüğü yer olarak önem kazanmaktadır. Hatta; Timur kendisinin de burada gömülmesini istiyordu, ancak Semerkant şehrini başkent yapmak durumunda kaldı, yine de kendi şehrini unutmadı ve küçük vatanına en iyi mimarları ve inşaatçıları göndererek buranın da mamur olmasını sağladı.

Amir Timur: bu harika şehrin “Hoca-Ilgar” denilen komşu köyünde 9 Nisan 1336 tarihinde doğmuştur. Çocukluğunda hayvan çalarken, hükümdar olup Güneybatı Anadolu’dan, Hindistan ve Çin’e kadar uzanan bütün Orta Asya’yı kapsayan ve 500 yıl ayakta kalmayı başaran bir imparatorluk kurmuştur.

Soylu soyundan gelmediği için Özbekler kendisini “Amir Timur” yani “Komutan Timur” olarak isimlendirilirler.

Özbekistan Shakhrisabz
Özbekistan Shakhrisabz

 

Şehrin ekonomisi: pamuk işlenmesi ve tarım makinaları imalatı ve el sanatları üzerine yoğunlaşmıştır. Buraya özgü halı dokuma ve ince nakış ve Özbek kalpakları (tubeteikas) ünlüdür. Ayrıca, Shakhrisabz: uluslar arası şarap yarışmalarında ilk sıraları alan şaraplarıyla ünlüdür.

Evet, bilim adamlarının tahminlerine göre şehir 2700 yıldan daha eskidir. İpek yolu üzerinde bulunduğu için ticari yönden büyük önemi vardır. Ancak, günümüzde bakımlı ve modern bir görüntüsü vardır. Eskiden burası “Shakhrisabz Sogd” antik devletinin başkentiymiş ve “Kesh” adıyla bilinirmiş.

MÖ.329 yılında Büyük İskender; bölgeyi ele geçirince yörede Yunan tanrılarının ve Helenistik kültürün etkileri yerleşmiştir. Çünkü: şehir İskender tarafından kış geçirmek üzere seçilmiştir. Bu arada bir kampanya başlatarak komutanlarını yerel kadınlar ile evlendirerek Doğu-Batı ortak kültürü yaratmaya çalışmış, kendisi de Roxanne isimli kızla evlenmiştir, bu evlilikten doğan oğlu Makedon hanedanının son çar’ı olmuştur.

Takip eden bin yıl boyunca Shakhrisabz: birçok hanedanlığın egemenliği altına girmiştir. 8. yüzyılda ise yöre: Arap ve İslam karşıtı isyanın merkezi haline gelmiştir. Anti Arap hareketinin ünlü lideri Mukanna, 776-780 yılları arasında Sinam dağlarında ölü bulundu. Onun hareketi tarihte önemli bir olay oldu.

Günümüzde şehrin tarihi merkezi UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü şehrin tarihi merkezi: 15. ve 16. yüzyıllarda Amir Temur ve Temirids egemenliği altında olağanüstü anıtların şehir laik gelişimine tanıklık eden tarihi semtlerden oluşan bir koleksiyonu içermektedir.

Şehirde özellikle: Ak-Saray, Dorut Tilova anıt kompleksi, Kok-Gumbaz camii kalıntıları gezilebilmektedir. Ayrıca: Dorus Siodat türbesi, Shamsad-Dina Kulyala, Gumbazi-Seyidan türbeleri ilgi çeker.

Şehrin büyük bölümü 17. yüzyılda Buhara Emiri Abdullah han tarafından yıkılmış olmasına rağmen, aralarında Ak Saray’ın göz alıcı mavi, beyaz ve altın yaldızlı çini mozaiklerle bezeli kapısının da bulunduğu birçok tarihi yapı varlığını sürdürmüştür. Girişin üstünde bulunan kitabede şu yazılıdır “Eğer bizim gücümüzden şüphe duyarsanız yapılarımıza bakınız”

Günümüzde şehir nüfusu 53.000 kişidir. Deniz seviyesinden yükseklik 622 metredir. Yukarıda da söz ettiğim gibi, şehir yeşillikler içine gömülmüştür ve özellikle meyve bahçeleri ve üzüm bağları yoğundur.

Bu şehri ziyaret etmek için en iyi zaman: ilkbahar ve sonbahar aylarıdır, çünkü yazları çok sıcak, kışları ise soğuktur.

Şehir: Buhara şehrine rakip olacak şekilde el oymalarıyla ün kazanmıştır. Bu el oymaları, genellikle müzelerde görülebilir ve yüksek fiyatla açık arttırma ile satılır.

Özbekistan Shakhrisabz

 

GEZİLECEK YERLER

Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı
Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı

 

Ak-saray Sarayı

Yapı Timur döneminden kalmadır ve 30 yıllık süreçte yapılmıştır. Buranın inşasının Timur tarafından emredildiği söyleniyor.

Sarayın yapımı ile ilgili birçok efsane bulunmaktadır. Bunlardan birine göre: Timur, böyle muhteşem sarayı yapmak üzere bir mimar görevlendirir. Mimar Timur’u dinledikten sonra devlet hazinesine girmek için izin ister. İzin verildiği zaman, mimar: altın ile karışık kil bloklar yaparak sarayın yapımına koyulur.

Diğer bir efsaneye göre: Timur, inşaat tamamlandıktan sonra, sarayın dekoratif kaplamasını tamamlatmak için ustalarla konuşur. Ancak, çini ve mozaiklerle binanın kaplanmasında hiç acele edilmez. Çünkü mimar tarafından sarayın ama kemeri merkezine asılan bir zincirin sonradan kaybolduğu tespit edilmiştir.

Daha sonra buna eşit uzunlukta zincir bulunamadı, bir süre sonra mimar aniden giriş kemeri üzerindeki zincirin konulduğu yerde olduğunu gördü ve hemen binanın dekorasyonuna girişti.

Evet bu muhteşem sarayın yapımı 25 yıldan fazla sürdü. Timur, 1404 yılında Shahrisabz şehrinden geçerken, İspanyol elçisi Ruy Gonzales: mimarın yarattığı mucize yapıyı hayretle izlediğini yazmıştır. Ancak bu görkemli sarayın dekorasyonu henüz bitmemişti.

Sarayın genel ölçeği: etkileyicidir. Ana avlu: 120 x 125 metre ebatlarındadır. Yapının genel ebatları ise 240 x 250 metredir. 16. yüzyılda diğer avluların ve sarayın dış cephesi büyütülmüştür. Çok yönlü kaide üzerinde, köşe kuleleri 80 metre yükseklikte iken, ana giriş portalı 50 metre genişliğinde ve kemer 22.5 metre boyundadır.

Sarayın mimari dekorunda: desen ve renklerde geniş bir yelpaze sunulur. Çeşitli teknikler kullanılarak, saray ana portalı başkent Semerkant şehrine dönük olarak yapılmıştır. Zayıf ışık: buradaki dekoratif özellikleri öne çıkarmaktadır.

Tuğla mozaik çalışmasında: renk ağırlığı olarak koyu ve açık mavi kullanılmıştır. Portal niş içinde, çeşitli mozaik ve çini çalışmaları son derece renklidir. Süslemede özellikle Kur’an içeriği zarif kaligrafik yazılar görülür. Dekoratif kaplamanın ortasındaki bir yazıtta Tebrizli usta Muhammed Yusuf Tebrizi ismi ve 1395-1396 tarihleri yazılıdır.

Evet: Ak-saray saray kompleksi: Orta Asya standartlarına göre görkemli bir sivil mimari parçasıdır. Görkemli yapı: şehrin bir kuşatması sırasında yıkılmıştır. Görkemli yapının yıkımı için 17.yüzyılda Buhara hanı Abdullakhan’ın ismi geçer. Bir zamanlar lüks kraliyet sarayı, günümüzde yalnızca sütunlar ve 18. yüzyılın ikinci yarısından kalan ana portal kemeri parçası ile görülmektedir.

Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı
Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı

 

Ak-saray Sarayı

Gumbaz camii mavi kubbesiyle dikkat çeker. Cami Amir Timur’un torunu Ulugbek tarafından yaptırılmış ve 19. yüzyılda katedral camiye dönüştürülmüştür. Cami: 1435-1436 yılları arasında, Shamsiddin Kulol türbesi karşısında inşa edilmiştir.

Şehrin en büyük Cuma camisidir. Portaldaki yazıtta, caminin Ulugbek tarafından inşa ettirildiği yazılıdır. Caminin üstü mavi seramik kaplı büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Mavi kubbe ismi buradan gelmektedir. Kubbenin çevresindeki beyaz çinilerde ise şu yazılıdır “Egemenlik Allah’ındır, servet Allah’a aittir”

Caminin iç mekan yerleşimi, neredeyse kare ve yeryüzünün her köşesine yönelik dört adet derin nişle dekore edilmiştir. Bütün duvar yüzeyleri, ganch sıva ile kaplanmış, koyu ve mavi süsler boyanmıştır.

Özbekistan Shakhrisabz Kompleksi
Özbekistan Shakhrisabz Kompleksi

 

Dorus-Saidat Kompleksi

Buranın kelime anlamı “güç deposu” demektir.

Burası, Amir Timur’un genç yaşta ölen iki oğlu Cihangir ve Ömer Şah için yaptırılmıştır. Özellikle 1376 yılında büyük oğul Jakhongir’in zamansız ölümünün ardından: Timur tarafından Harzemşahların en iyi mimar ve ustalarına yaptırılmıştır. 1393 yılında Timur’un ikinci oğlu Umarshaykh (Ömer Şeyh), İran’da bir kale kuşatması sırasında öldürülmüş ve buraya getirilerek defnedilmiştir.

Bu kompleks içinde, Amir Timur’un kendisi içinde bir mezar yeri yaptırdığı biliniyor. Ama kader onun Semerkant şehrindeki Gur-Emir türbesine gömülmesini sağlamıştır.
Ancak, Timur’un burada kendisine de bir mezar yeri yaptırdığına dair ayrıntılı bilgi bulunamamıştır. Ancak 1960 yılında küçük bir kız çocuğu; bu mozole kompleksi yakınlarında oynarken, üzerine bastığı yerin çökmesi sonucu açılan çukura düşmüş, çocuk kurtarıldığında buranın Amir Timur için yaptırılan mezar odası olduğu anlaşılmıştır. Mezar odasının duvarlarındaki yazıtta, buranın Amir Timur’un mezar odası olduğu yazılıdır. Ayrıca: oda’da devasa bir lahit bulunmaktadır. Ağırlığı nedeniyle lahitin kapağı zorlukla açılabilmiş ve içinin boş olduğu görülmüştür.

Son bir not: Buhara emiri Abdullakhan güçleri, 16. yüzyılın ikinci yarısında şehre girdiklerinde, buradaki bina da yıkılmıştır. Sadece Jakhongir türbesi kurtulmuştur. Burası 19. yüzyılda yeniden, kubbeli bir salon ve boyalı eyvan ve yükseltilmiş veranda ile, çok bölmeli bir cami yanında inşa edilmiştir.

Özbekistan Shakhrisabz Tilovat Memorial Kompleksi

Dorut Tilovat Memorial Kompleksi

Burası: tasavvufun kurucusu Emir Mentor’un dini lideri Shamsiddin Kulal için: 1370-1371 yılları arasında yaptırılmıştır ve mezar yeri, onun sayısız öğrencisi için saygın bir yer haline gelmiştir.
Şeyh Kulal’ın mezarı: Doruttilovat medresesi binasındadır. Timur’un hükümdarlığı sırasında, Kulal’ın mezarı, oniks mermer levhalarla hazırlanmıştır. Daha sonra Ulugbek hükümdarlığı sırasında ise, üzerine türbe yaptırılmıştır. Portal üzerindeki yazıtta: türbenin Shakhrukh adına Ulugbek tarafından inşa ettirildiği ve 1435 tarihi yazılıdır.

 

Chor-su Çarşısı

Yapı, özel dekorasyonu olmamasına rağmen, merkezi bir kubbe ile sekizgen şekilde, iki ana caddenin kesiştiği çarpraz yola inşa edilmiştir.

 

Hamam

15.yüzyıla tarihlenen hamam sitesinde günümüzde: ısıtmayı sağlayan yer altı borularının ayrıntılı ağı görülmektedir.

Ankara Pursaklar

Ankara Pursaklar

Pursaklar, Ankara’da yaşayan veya hava yolu ile Ankara’ya gelip-gidenlerin mutlaka gördükleri, gelip-geçtikleri bir yer olarak dikkati çekmektedir. Dar anlamda ise, yerli halkın mülk zengini olduğu ve evlerin çok pahalı olduğu bir yer. Hemen karşısında: bir çam ormanı görülüyor.

ULAŞIM

Pursaklar, Ulus merkeze 12 km. uzaklıktadır.

 

 

TARİH

Pursaklar, Ankara’nın en eski köylerindendir. Yazılı kaynaklarda, bölgenin ismine, ilk olarak 1463 yılında, Osmanlı döneminde rastlanır. Bu dönemde, yörenin ismi “Busaklar” olarak geçer. Ancak, zamanla bu isim türetilerek, günümüze “Pursaklar” olarak gelmiştir.

Bu köyün, ilk olarak 150-200 yıl kadar önce, Eski köy ismiyle Çubuk ovası kenarında, Kavacık menba suyunun kenarında kurulmuş olmasına rağmen, daha sonra, eşkıya baskısı sonucu bugünkü yerine taşındığı söylenmektedir. İsim hakkında başka söylentiler de var.

Örneğin: Ankara savaşında Timur fillerini burada saklamış ve “filsaklar” ismi, zamanla “Pursaklar” olarak değişerek günümüze ulaşmıştır. Bir diğer söylenti: “Şapka devrimi” sırasında, şapka giymeyi kabul etmeyen Ankaralı pirlerin bir kısmı, buraya gelip saklanmış ve buranın ismi “Pirsaklar” dan türeyerek günümüze “Pursaklar” olarak ulaşmıştır.

Yörenin imar durumu hakkındaki en büyük etkinlik, Melike Hatun döneminde yaşanmıştır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, vakıf kurucuları arasında çok sayıda kadın bulunmaktadır.

Bunlardan bir tanesi de, Melike Hatun dur. Melike Hatun, 14’ncu yüzyılda yaşamış, varlıklı bir aileye mensuptur. Ankaralıdır ve öldüğünde: geriye: cami, medrese, hamam, çeşme ve bahçeden oluşan çok sayıda hayır eseri bırakmıştır.

Bu eserlerin en öne çıkanı ise, Melike Hatun Medresesidir ki, halk arasında, bu yapıya “Kara Medrese” ismi verilmiştir. Yapının inşaatında kullanılan taş nedeniyle, yapıya bu isim verilmiştir. Medresede, bir zamanlar, Hacı Bayram Veli’nin dersler verdiği söylenir.

Pursaklar, 2008 yılında ilçe olmuştur.

 

GENEL

Pursaklar, Ankara ilinin kuzeyine düşmektedir. Kıraç arazi üzerinde kurulmuştur. Ancak, beldenin 4 km. yakınlarında, Çubuk-I barajı bulunmaktadır.

Ayrıca: Esenboğa hava alanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşımı sağlayan Protokol yolunun buradan geçmesi önem kazanmaktadır.

Yörede karasal iklim hakimdir. Ancak, rakım Ankara’nın birçok yerine göre daha yüksek olduğundan, kışlar, sert ve serin geçmektedir.