Mısır Genel

Mısır Genel

 

Evet, ayrıntılı bir Mısır tanıtımı;

Bu arada: bazı ziyaretçilerimiz, özellikle vize konusunda tedirgin olmuşlar. Bakın; Mısır’a girişte, havaalanında vize alma şansınız var, ama siz lütfen bu şansı zorlamayın ve oraya gitmeden önce, Türkiye’den Mısır vizesini alıp, cebinize koyun, ne olur ne olmaz.

Evet, gelelim Mısır’ı anlatmaya: Mısır’ın ünlü antik tarihi, modern dünyanın ilgisini çekmektedir. MÖ. 3200 yıllarından sonra, Hıristiyanlığın ortaya çıkışına kadar, bu coğrafyada gelişen imparatorluk: dünyanın gelmiş geçmiş en büyük uygarlıklarından biriydi. Napolyon: 19’ncu yüzyılın başında: subaylarını, ülkeye keşfetmeye gönderdikten sonra, bu subaylar ülkelerine, yarı gömülü heykellerin ve sütunların çizimleriyle döndüler. Bunun üzerine: dünya, bu kadarı ile yetinmek istemedi.

Howard Carter

1922 yılında Tutankhamon’un tozlu mezarını incelerken; gördüklerini “muhteşem şeyler” olarak tanımlar. Firavunların ölçülmez servetlerine tanık olur. Kazıyı destekleyen Lord Carnarvon’un; birkaç ay sonra ani ölümü, halk arasında Firavunun mumyasının laneti olarak yorumlanır. Sonuçta: günümüzde, kitapevi rafları ve belgesel kanallarının programları, piramitlerin kökenleri ve amacı hakkında, sözde birçok bilimsel teoriyle doludur. Öyle görülüyor ki; Mısır’a duyulan merak ve ilgi hiçbir zaman azalmayacak.

Evet: coğrafi olarak, Aşağı ve Yukarı şeklinde tanımlanan Mısır’da ekonomi: turizm, Nil ve alüvyonlu topraklarda yetişen, dünyanın en kaliteli ve uzun elyaflı pamuğu ile tekstil ürünleri ihracatına dayanmaktadır.

Müslüman Kardeşler Örgütü’nün çeşitli zamanlarda:

Piramitlerde ve Şarm El Şeyh’te gerçekleştirdikleri bombalı saldırılar, turizm gelirlerini olarak olumsuz etkilese de, Uzak Doğulu turistler için Mısır, her zaman bir çekim merkezi olmuştur. Özellikle: turizmin olumsuz etkilendiği bu dönemde: Mısır hükümeti, aldığı bir kısım tedbirlerle, turizmi yeniden canlandırmayı başarmış. Hatırlarsanız, terörist saldırıları takiben, Mısır’a olan ilgili yine canlı tutabilmek için, Mısır Hükümeti, Antik Mısır dönemine ait bir çok yazılı eser çıkmasını, romanlar yazılmasını sağladı. Kleopatranın aşklarını ve diğer firavunların yaşamlarını anlatan romanlar, bir anda piyasada bayağı artmıştı.

Kahire; dünyanın en büyük zincirlerinin, beş yıldızlı otellerinin yoğun konaklama imkanlarına sahiptir.

Nil boyunca:

Dünyanın en önemli üç medeniyetinden biri olarak tanımlanan: Eski Mısır tapınaklarını görebileceğiniz, Asuan’a kadar yapılan gemi turları var. Asuan Müzesinde: Yukarı Mısır medeniyetinin örneklerini ve günlük yaşamın sergilenmesini göreceksiniz.

Nil boyundaki bu gezide: ayrıca: dünyanın en büyük barajlarından biri olarak: Cemal Abdülnasır tarafından inşa ettirilen Asuan Barajının yapımı sırasında: yerinden taşınan “Büyük Tapınak” ı görebilirsiniz. Nil nehrinin iki kıyısında kurulmuş şehirlerde, geleneksel ürünlerin temin edilebileceği pazarlarda: özellikle dünyaca ünlü “Papirüs” bulabilirsiniz. Gize bölgesindeki dükkanlarda yüksek fiyatlardan; büyük indirim yapılarak satılan papirüsleri, Kahire içinde, Hanü-l-Halil gibi çarşılarda, size önerilen son fiyatın dörtte biri fiyata satın alabilirsiniz.

İşte Mısır bu.

Buraya gidenlere Mısır’ı sorarsanız: eğer tarihe merakı yok sa, size yalnızca: gürültü, toz, kalabalık, pislik, gerek yiyecek ve gerekse içecek açısından hijyen olmayan şartları anlatacaktır. Evet: bunlar yalan değil, gerçek, bunların hepsi gerçek. Ama: bunların yanında; başka bir gerçek daha var, birazcık tarihe ilginiz varsa, bu muhteşem yapıları gördüğünüzde etkilenmemeniz mümkün değil. Mutlaka gidin, mutlaka görün.

ÜLKEYE GİRİŞ

VİZE:

Mısır’da, 7 günden az kalacak herkesin, geçiş vizesi, 1 ayı geçmeyen bir süre kalacak olan herkesin de turistik vize alması gerekiyor. Yani: Mısır, Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Ancak, bu ülkeye girişte de, havaalanından vize almak mümkün. Uçaktan iner inmez, havaalanında, körükten çıktığınızda birçok banka şubesiyle karşılaşıyorsunuz.

Bunların burada ne işi var diye düşünürken, biraz sonra anlayacaksınız. Ülkeye giriş için vize almasıysanız, bu bankalara kişi başına 15 dolar ödeyerek, vize alabiliyorsunuz. Bu iyi bir kolaylık gibi gözükse de, bu bankaların vize için hazırlanan özel pulu sattıklarını kimse size söylemiyor. Zaten ülkede dil problemi olduğundan deneye yanıla, bunu öğreniyorsunuz.

Paranızı verip vize pulunu alıyorsunuz. Bunu kendiniz pasaportunuza yapıştırın ve pasaport bankolarının önünde sıraya girin. Sıra size gelince, görevli polisler hemen işleminizi yapıyorlar ve pasaportunuza el koyup, sizi sıra sonuna gönderiyorlar. Hatta, sıra dışına çıkın ve oturun diyorlar. Şaşırıyorsunuz.

Ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz.

Ama yorulmayın. Amaçları, pul alarak vize alanları bilgisayara geçirmek ve isimlerini kontrol etmek. Ama bunu size kimse söylemiyor. Sıra sonunda oturarak bir süre bekliyorsunuz. Bir süre sonra, bir polis gelip elindeki pasaportları isimleri okuyarak dağıtıyor. Şansınıza bekleme süresi kısa da olabilir, uzun da. Sabırla bekleyin. Çünkü özellikle Mısır’da aceleye hiç gerek yok. Öyle acele edip de işinizi bir an önce bitirmeye kalkmayın.

Daha çok dikkat çekiyorsunuz. O zaman da görevliler “bu adam niye acele ediyor, demek ki sakladığı bir şey var” diyerek, sizinle özel olarak ilgileniyorlar. Pasaportu kaptıktan sonra, boş kapılardan içeri girin. Valiziniz varsa onu alın. Yoksa, sağ yanda bulunan gümrük bölümüne gidin. Burada yeşil ve kırmızı hatlar var. Ama nereye giderseniz gidin, sizi mutlaka kontrol ediyorlar. Özellikle de çantanızda video kamera varsa, özel ilgi gösteriyorlar. Bunu pasaportunuza yazmak istiyorlar. Çünkü, ülkede onlarca yıldır, en tehlikeli maddelerden biri, video kamera imiş. Bir de, ülkede fiyatları çok pahalı imiş.

Bu arada gümrük kontrolü için, öyle medeni bir sıra yok. Özellikle, Mısırlılar, sıra konusundan habersiz. Bir anda önünüze yığılıyorlar. Kimse de sıraya geçme adeti yok. Kafasına göre hemen herkes istediği yerde duruyor. İşini bitirmeye bakıyor. Gümrükten çıktıktan sonra, sol ve sağ tarafta free-shoplar var. Ama fazla zaman harcamayın burada. Çünkü satılan ürünler öyle kötü tezgaha konuluyor ki, almak bile istemezsiniz. Zaten şehirde alabileceğiniz bir çok ürün yer alıyor. Hemen hemen aynı ürünleri burada satıyorlar.

Ayrıca:

ülkeye girişte doldurulması gereken bir form var. Form: Mısır’da kalış sürenizi, kalış yerinizi ve kişisel bilgilerinizi kapsıyor. Bu formu: uçaktan inmeden önce doldurmanızı öneriyorum, çünkü havaalanındaki kargaşada bu formu doldurmak tam bir ızdırap. Bu arada: yeşil pasaportlular için vize gerekmiyor. Ancak: biraz önce sözünü ettiğim form, herkes tarafından dolduruluyor.

MISIR GÜMRÜK UYGULAMALARI

Eğer pahalı bir kamera, video veya bilgisayar kullanıyorsanız ve yanınızda götürüyorsanız, ülkeye girerken bunu gümrük yetkililerine bildirmeniz şart. Detayları pasaportunuza kaydedilecektir. Ülkeden ayrılırken de, kaldığınız süre içinde satmadığınızı kanıtlamak için cihazı göstermenizi istiyorlar. Ülkeye girişte: yanınızda: ilaçlar, ateşli silahlar ve pamuk yasak.

Ayrıca: biraz önce yukarıda söylediğim gibi: video kameraya karşı: yüksek ilgi, Mısır’da çok yaygın. Daha havaalanında: herhangi bir başka şey sormadan, yanınızda video kamera olup olmadığını soruyorlar. Bir de yanınızda: profesyonel fotoğraf makinası varsa, o zaman işiniz daha da zor.

mısır.para.1
Mısır Genel Döviz sınırlaması

Video kamerayı, mutlaka pasaportunuza kaydediyorlar. Bunun için ise, havaalanında ilgili görevliyi bulana kadar, saatleriniz geçiyor. Yani: sakın yanınızda video kamera götürmeyin desem yalan olmaz, tercih sizin. Sanırım: ülke içinde bunların yerli Mısırlılara satılmasını istemiyorlar, yani bu nedenle alınmış bir önlem olsa gerek.

DÖVİZ SINIRLAMASI

a.uçak.1
Mısır Genel Havaalanı

1000 LE. den fazlası Mısır parasının ülkeye sokulmasına ve ülke dışına çıkarılmasına izin vermiyorlar. Ülkeye: istediğiniz miktarda döviz sokabilir ve çıkarabilirsiniz. Ama ülkeye girerken bildirmeniz gerekir. Gümrükte, döviz deklarasyon belgesi damgalanıyor. Aldığınız bütün döviz bozdurma makbuzlarıyla birlikte : bu döviz deklarasyon belgesini saklamanız şart, ayrılırken göstermenizi istiyorlar.

HAVAALANI

İstanbul-Kahire arası uçak yolculuğu: 2 saat 10 dakika sürüyor. Evet; Mısır’ın en büyük havaalanı: Kahire’de. Şehir merkezinin 20 km. kuzeybatısında. Havaalanının 2 terminali var. Egypt Air ve diğer Mısır havayolu şirketleri: 1 Numaralı Terminali kullanıyorlar. Amerika ve Batı Avrupa havayolları şirketleri ise: 2 Numaralı Terminali kullanıyorlar. Her iki terminalde de, banko ve vize işlemleri yapılır. Kahire havaalanında, pasaport kontrolünden önce, size verilecek kartları mutlaka doldurun. Hatta: uçaktan inmeden önce doldurun, çünkü kalem ve zaman sorunu yaşanıyor. Ülke içinde başka bir şehre uçacaksanız, 3 numaralı Terminala geçin. Burası çok yakın, beş dakikalık yürüyüş mesafesi için sakın taksiye kanıp binmeyin.

Evet, iki terminal bulunmasına rağmen; işlek zamanlarda, terminallerde uzun kuyruklar oluşur. Vizenizi Mısır’a gelmeden önce almanız ve yanınızda da biraz Mısır parası bulundurmanız iyi olur. Çünkü: bagajınızı taşıtırken, bahşiş vermeniz gerekecek.

Havaalanında:

Taksi, otobüs ve Misr Travel otobüsleri var. En kolayı, sabit ücretli limuzine veya taksiye binmektir. Sizi, gümrüklü sahadan geçer geçmez taksi şöförleri karşılıyor. Taksi isteyip istemediğinizi soruyorlar. Zaten tipinizden ne yapmak istediğinizi neredeyse anlar hale gelmişler.

Yalnızlıkla bir yeşil ışık yakarsanız, yandınız. Yanınızda bitiyorlar ve sizi araçlarına bindirene kadar her şeyi yapıyorlar. Ancak: sizin araç aradığınızı görüp te, yanınıza gelen ve resmi görevli olduğunu söyleyenlere sakın inanmayın. Bunlar: komisyoncu. Bir taksi bulduğunuzda ise, mutlaka pazarlık yapın. Mısır’da fiyatları öğrenene kadar, pazarlık aşamalarını yaşamanız gerekiyor. Kahire içinde, nereye isterseniz, uzaklık önemli değil, muhtemelen 10 LE. ye gidebilirsiniz. Bunu dikkate alarak, pazarlık yapın.

Bir de, elbette bu şehirdeki akıl almaz berbat trafik var. Bu sizi olumsuz etkilemesin. Uçağınız, saat: 08.00-10.00 arasında kalkacaksa Kahire’den havaalanına gitmek için en az 2 saat zaman ayırın, trafik berbat yoğun. İskenderiye, Assuan, Hurgada, Luksor ve Şanüş-Şeyh’de de havaalanları var. Kahire’den kalkan yurt içi uçuşların yanı sıra, Batı Avrupa’dan uluslar arası charter seferleri için de bu havaalanları kullanılıyor.

mısır.trafik.1
Mısır Genel Ulaşım-Trafik

ULAŞIM-TRAFİK

TRAFİK

Mısır Genel: Kahire’de, trafik ışıkları hiçbir anlam ifade etmiyor. Karşıdan karşıya geçerken aman dikkat, ışıklara değil, arabalara bakın. Her yerde, eli kornasında, sürekli bağırıp çağıran şöförler göreceksiniz.

Yollarda, karşıdan karşıya geçmek hayal gibi. Bunun dışında: geçmiş yıllarda, Mısırlı otobüs sürücülerinin yarattıkları ve birçok insanın öldüğü ve hatta turistlerin öldüğü trafik kazaları da yok değil. Sanırım: bir otobüse bindiğinizde, saçma sapan ve hızlı ilerleyen Mısırlı şöförü nasıl uyaracaksınız bilinmez, ama belki rehberiniz bu işi yapabilir.

mısır.trafik.3
Mısır Genel Ulaşım

ULAŞIM

TEKNE

Luksor’da ve Assuan’da Nil Nehrini geçmek için felukka’ya veya tarifeye göre işleyen, daha hızlı ve ucuz, dizel motorlu feribotlara binebilirsiniz. Haftanın dört günü, Hurgada’dan ; Şarmuş-Şeyh’e hızlı feribot kalkıyor. Yolculuk 90 dakika sürüyor.

OTOBÜS

Kahire’de otobüsler çok kalabalık. Genellikle, belli bir hızla ve çok karmaşık yollardan gidiyorlar. Kahire ile İskenderiye ve diğer Mısır kentleri arasında, klimalı otobüsler çalışıyor.

TAKSİ

Mısırda taksiler oldukça ucuz. Ama taksilerde oldukça eski. Şehir içinde, en uzak bir yere, en fazla 10 LE. ile gitmek mümkün, buna göre pazarlık yapın. Yalnız: bir yere yetişmeniz gerektiğinde, mutlaka çok önceden oraya hareket edin.Benzin ucuz olduğu için taksi ücretleri de çok ucuz. Mesela: İstanbul’daki şehir içi otobüs bileti fiyatına: Kahire’de rahatlıkla taksiye binebilirsiniz. Üstelik yolcusu olan bir taksiye, ikinci yolcu olarak da binmeniz mümkün. Ama taksi şöförlerinin ücretlerini fazla isteme gibi bir alışkanlıkları var. Buna karşı, halk iki tedbir geliştirmiş. Birincisi pazarlık yapmak, ikincisi ücreti, taksiden indikten sonra, pencereden ödemek.

FAYTON

Luksor, Assuan ve Nil Vadisindeki bazı yerlerde, fayton (kalake de denir) kiralayabilirsiniz. Kahire’de fayton var.

METRO

Kahire’nin en merkezi yeri olan Tahrir Meydanından kalkan ve kentin çeşitli yerlerine ulaşımı sağlayan Kahire metrosu çok kullanışlı. Kopt Müzesine ve Eski Kahire’ye gitmek için metroya binebilirsiniz. Mar Girgis istasyonunda inmeniz gerekir. Bunun dışındaki yerlere: mutlaka yürüyerek ulaşın, unutmayın ki yürüyerek çok daha güzel ve ilginç yerler keşfedebilirsiniz. Tek dikkate alınması gereken husus: hava karardığında, merkezi yerlerden uzaklaşmayın.

Bunun dışında: gündüz saatlerinde de, merkez dışında ara sokaklara fazla dalmamanızı öneriyorum. Çünkü: sonuçta, her ne kadar Kahireli turistten geçimini sağladığının farkında ama yine de, terörist unsurların bulunduğunu unutmamak gerek. Bu arada: metronun ilk iki bölümü bayanlara ayrılmıştır. Bayanlar ve erkekler metroya birlikte biniyorlar ama erkeklerin hanımlara ayrılmış bölümde seyahat etmeleri yasak. Belirli bir para cezası var.

MİNİBÜS

mısır.trafik.2
Mısır Genel Dolmuş

Sınırlı sayıda olan klimalı minibüsler, Kahire’de dolaşmak için idealdir.

DOLMUŞ

Mısır’da çok yaygın olan dolmuşlar, otobüs fiyatına yolcu taşır, ama daha hızlıdır. Bunlar: altı veya yedi müşteri alır ve araç dolunca kalkar.

TREN

Kahire ile İskenderiye arasında hızlı trenler var. Nil’in aşağı yakasındaki trenler güvenilir, ama her zaman askeri koruma bulunmadığı için yabancı turistlerin kullanıp kullanamayacağını sorun. Luksor ile Assuan arasında bir gece kalınan lüks tren var. Gece boyunca yolculuk yapılıyor. Önceden yer ayırtmalısınız. Pahalı.

PARA

Mısır Genel: Mısır’ın para birimi: Mısır Poundu. LE olarak kısaltılır. 1 Amerikan Doları: 6 LE. Yani: muhtemelen 6 pound= 1 Amerikan doları olduğuna göre: bizim 1 TL=4 Mısır Poundu ediyor.

Bozuk paraları: 10, 20, 25 pt. Olarak kullanılır. Banknotlar ise: 50 pt, ve bunun dışında LE olarak ise: 1, 5, 10, 20, 50, 100, 200.

Yalnızca resmi işletmelerde döviz bozdurun. Banka veya resmi döviz bürosu olabilir. Büyük otellerin çoğunun girişinde, sabahları ve akşamları açık küçük bir banka ofisi bulunur. Mısır’da döviz kuru daha yüksektir. Bu yüzden ülkeye giriş yaparken, yanınızda asgari para bulundurun. Mısır’dan ayrılırken, aldığınız eşyalara ait, çıkışta faturalarınızı kontrol etmek isteyebilirler. Bu nedenle, alışveriş faturalarınızı mutlaka saklayın.

BAHŞİŞ

Mısır Genel: Mısır’da bahşiş (Arapça: bakhşiiş) çok yaygındır. Mısır’da belki de en çok duyacağınız kelime bu. Bunalacaksınız. Cami kapısını işaret etmek, nargilenin közünü dökmek, deveyi çöktürmek.. Bahşiş anlaştığınız paranın haricinde vermek zorunda olduğunuz küçük meblağın adı aynı zamanda.

Yol sormak için birine yaklaştığınızda bile, sizden bahşiş isteyecektir. Otelde gülümsediğiniz garson, hizmetli, taksi şöförü, aklınıza kim gelirse, ilk fırsatta bahşiş istiyor. Kurtulmak zor. Birçok tapınak ve piramidi gezerken, uzun elbiseli fellahlar, bir yerleri işaret edip, sizi yanına çağıracaklar. Ya da elinizdeki fotoğraf makinenizi kapıp, sizle beraber yanınızdaki insanın fotoğrafını çekeceklerdir. Bunların hepsi, sizden bahşiş koparmak için yapılan küçük tuzaklardır. Bunu resmi ve sivil giyimli polisler bile yapıyorlar. Çocuklar ve dilenciler, sokakta bakhşiiş istemek üzere yanınıza gelecekler. Onlara para vermeniz gerekmez, ama hizmette bulunanlara vermek üzere yanınızda bolca bozuk para bulundurun.

Çünkü: aksi halde, karşınıza geçip suratını asan, kolunuzdan çekiştiren bir Mısırlı, uzun süre yanınızdan ayrılmayacaktır. Bu geleneği, Mısır halkının fakirliğine bağlayanlar haklı olabilirler. Ancak, mazisi asırlar önceye dayanan köklü bir alışkanlık olduğunu hatırlatmakta fayda var. Pazarlık yaptıktan sonra asla bahşiş verilmemeli.

Aşağıdaki hizmetleri yapanlar, sizden bahşiş isteyecekler. Vermeniz gereken miktarı kafanızda belirlemeniz için birkaç örnek veriyorum. Çünkü: bazen verdiğiniz bahşişin miktarını beğenmeyip surat asan Mısırlı da göreceksiniz.

Taşıyıcı, çanta başına 2 LE.

Garson, servis fiyatlara dahil değil ise, fatura tutarının yüzde 10

Tuvalet görevlisi, 1 LE,

Oda temizleyicisi, hafta başına, 40-50 LE.

Taksi şöförü, 1-5 LE.

Tur rehberi, yüzde 10

Tekne rehberi, müşteri başına, 50 LE

Felukka kaptanı, yolcu başına, 2 LE

mısır.çöl.2
Mısır Genel İklim

İKLİM

Mısır Genel: Ekim, Kasım, Nisan ve Mayıs ayları: Mısır’a gitmek için en uygun zamanlardır. Genellikle: 37 derece üzerindeki hava sıcaklıklarıyla geçen yaz ayları: başta Yukarı Mısır olmak üzere, bir hayli boğucu oluyor.

Ne de olsa, Ekvator enlemi buradan geçiyor. Sina ve Kızıldeniz sahilleri de genellikle sıcak oluyor. Otellerin, tur otobüslerinin ve Nil feribotlarının çoğunda klima var. Güneşin yakıcılığından kaçınmak için, gezi programlarınızı sabahları veya akşamları dışarıda olacak şekilde düzenleyin.

Gündüz sıcaklıklarının 25 derece civarında seyrettiği kış günleri, Yukarı Mısır’da genellikle sıcak geçer. Akşamları biraz serin olabilir, özellikle geceleri Sina soğuk olur. Kış günlerinde: Kahire ve kuzeyde ısı 20 derecelerin üzerinde az seyreder.

Mısır’a çok az yağmur yağar, yalnızca İskenderiye ve Akdeniz kıyıları ve ara sıra da Kahire, belli bir ölçüde yağış alır. Kızıldeniz ve Sina kıyı şeridi, denizden esen ve kışın etkili fırtınalara dönüşen rüzgarlara açıktır. Denize girmek üzere gidiyorsanız yaz aylarını, hayır gezmek için gidiyorsanız, nispeten bahar aylarını tercih etmeniz şart.

GİYİM

Mısır Genel: Müslüman bir ülkede bulunduğunuzu unutmayın. Özellikle, bayan kıyafetlerinin açık olmamasına özen göstermek gerek. Evet: Eğer Mısır’ı: Mayıs ve Eylül ayları arasındaki bir tarihte gezmek istiyorsanız: yanınıza hafif giysiler alın. Her zaman güneş gözlüğü kullanın. Özellikle: Nil kenarındaki kumtaşı anıtlar, güneş ışığı altında, inanılmayacak kadar parlıyor. Başınıza bir şapka almayı unutmayın.

Kış akşamları için, üstünüze bir şeyler daha giymeniz gerekir. Sina Dağına tırmanırken ve çöl gecelerinde, yanınızda sizi daha sıcak tutacak bir şeyleri mutlaka bulundurun.

Gezerken: düz, rahat ve engebeli yollarda, toza ve tepe tırmanışlarına uygun sağlam ayakkabılar giyin. Topuklu ayakkabıları, yalnızca akşam yemeklerinde giymenizi öneririm. 5 yıldızlı otellerde ve bazı Nil feribotlarında, akşamları takım elbise ( erkekler için ceket ve gıravat) gerekiyormuş, bilmiyorum, yaşamadım ama öyle söylediler. Gideceğiniz yere göre, önceden önlem alabilirsiniz.

Camileri gezerken, erkeklerin pantolon ve tişört giymeleri, kadınların kollarını ve bacaklarını ve başlarını örtmeleri gerekiyor. Ayakkabılar girişte mutlaka çıkarılıyor.

mısır.tarih.f1
Mısır Genel Kültürel Mozaik

KÜLTÜREL MOZAİK

Mısır Genel: Mısırlılar, Nil’e şükran duyarlar. Ama: Allah’a ibadet ederler. Ülkenin her yerinde; ezan sesi duyulur. Ortadoğu’nun en liberal Müslüman ülkelerinden biridir. Müslüman kanunları ve Şeriat yerine, Batı tarzı demokratik modellere dayanan bir anayasa ve yargılama sistemi var. Ülkede: Aziz Markos’a bağlı, sayıları az ama toplum ile uyum içinde yaşayan yerleşik bir Hıristiyan cemaat de var. Yani: Mısır’ı bu kadar ilginç kılan da, bu kültürel mozaik.

Mısır: aynı zamanda çelişkilerle dolu. Ülkenin % 90’ında yerleşim yokken, büyük şehirler, aşırı kalabalıklaşmış durumda. Başta Kahire. Evet; Afrika’nın en büyük kenti. Tozlu, gürültülü, karışık ve neon ışıklarıyla aydınlatılmış metropolde, 16 milyondan fazla insan yaşıyor. Dolayısı ile, nüfusun çoğunluğu kentli sayılıyor. Ama pek çok Mısırlı, hala çiftçilik yapmayı sürdürüyor.

Bedevi ve Berberi kabileleri; vahalarda ve çöllerde yaşıyorlar. Mısırlıların çoğu, antik bir nesilden geldiğine inanıyor. Günümüzde: din ve sosyal hayat değişmiş olmasına rağmen, bazı eski usullere hala uyuluyor. Bugün; kırsal alanda karşılaşılan görüntüler; antik mezarlarda bulunan muhteşem kabartmaları çağrıştırıyor.

Mısır;

çok uzun zamandan buyana, farklı özelliklerden etkilenmiş, bazı gelenekleri ve uygulamaları da özümlemiştir. Afrika altını, antik dönemde bölgeye zenginlik getirmiş. Kara derili Nübyeliler, Antik Mısırlılarla, önemli ticaret bağlantıları kurmuşlar. Güneyde: Assuan çevresinde yaşayan Nübyeliler, kökenlerine ve güçlü müzik geleneklerine büyük ölçüde bağlılar.

Doğudan gelen Arapların, Mısır’ı istila etmesiyle: eskinin yerini, büyük ölçüde yeni bir din, toplum ve sanat anlayışı almış. 18 ve 19’ncu yüzyıllarda ise, Avrupa sömürgeciliği, damgasını vurmuş. Mısır Hidivleri, ülkeyi yönetirken bu sömürgecilerin idari yöntemlerini kullanmışlar, günümüzde Mısırlılar halen İngilizce ve Fransızca konuşabiliyorlar.

Evet

mısır.tarih.4
Mısır Genel İslam ve Yaygın İnanışlar

Günümüzde artık Mısır’ın gözdesi: Teb şehri değil, Kahire. Kahire: İslamiyetin ilk yıllarından bu yana, önemli bir kent olmuş. Kentin: ortaçağ İslam mimarisi özelliklerini taşıyan mahallesi, o günlerden kalmış. Modern ekonominin can damarı olan Kahire, aynı zamanda Arap Konseyinin de merkezi durumunda ve Ortadoğu barışı ile ilgili diplomatik görüşmelere ev sahipliği yapan önemli bir kent.

İSLAM VE YAYGIN İNANIŞLAR

Mısır Genel: Mısırlılar çok dindardırlar. % 90’nın dini İslamdır. En eski Hıristiyan mezheplerinden biri olan; koptlar’ın bir bölümü: Batı Hıristiyanlarını bile şaşırtacak derecede dindarlar. Batıda: günlük konuşma dilinde, neredeyse tarihe karışmış olan dini ifadelerin kullanımı, giderek artıyormuş.

Es-selamün aleyküm (selam ve barış olsun) diye selam verilir ve Aleyküm es-selam ve rahmetullahi ve berakatu (barış, Allah’ın merhameti ve duası seninle olsun) diyerek selam alınıyor. Sonuçta, bizler, buna pek yabancı değiliz.

Ayrıca; özellikle yoksullar arasında olmak üzere: cinler, periler ve hayaletlere benzer batıl inançlar yaygın. Yukarı Mısır Tapınaklarında, hala, bereket törenlerinin yapıldığı söyleniyor. Sihirbazlar, büyücüler ve falcılar, ülke genelinde: büyü ve iksir ticaretinden yüksek gelir elde ediyorlarmış.

mısır.tarih.3
Mısır Genel Sit Alanları

SİT ALANLARI

Bu görülmemiş ilgi nedeniyle, Mısır’a giderken, heyecan duymamak elde değil. Buna karşılık; arkeolojik sit alanlarının: güzelliği, büyüklüğü ve görkemi karşısında, önceden bir fikir sahibi olmak gerçekten olanaksız. Etkileyici, devasa heykeller, nefes kesen mezarlık resimleri, şaşılacak büyüklükteki piramitler ve görkemli tapınaklar, kesinlikle çok büyük ilgi çekiyor.

mısır.piramit.1
Mısır Genel Mısır piramitleri

Arkeologların, tek bir sezon için gelip neden buradan hiç ayrılamadıklarını anlamak, zor değil. Kalıntılar ve sanat eserleri, Sfenks’in esrarengiz gülümsemesi gibi, cevabı bulunamayan o kadar çok soru var ki. Siz de, geziniz sonunda, bu etkileyici yapılar hakkında, gerçekten kafanızda birçok soru ile buradan ayrılacaksınız.

MISIR PİRAMİTLERİ

Mısır, piramitlerin dünyası olarak biliniyor. Yani, ülkede, firavun mezarları olarak inşa edilen, yaklaşık 106 piramit var deniliyor. Ancak, bunların büyük çoğunluğu yıllar boyunca talan edilmiş ve parçalanmış. İçinden çıkarılanlar yağma edilmiş. Bir tek “Tutankamun” dışında. Onun mezarında kazı yapan iki İngiliz arkeolog sayesinde, 2019 parça eşya çıkarılmış ve bunlar Kahire Müzesinde, özel bölümde sergileniyor. (Londra-Britich Museum’a nasıl kaçırılmamış, şahsen ben hayret ettim. Bu arada, Alman Arkeolog’un Troya’dan çaldıkları da aklıma geldi.)

Evet, bu piramitler; yalnızca firavunlar için yapılan mezarlar mıydı, yoksa zamanı ölçmeye yarayan astronomik işaretler miydi ya da doğal bir enerji kaynağı toplamak üzere mi inşa edilmişlerdi? Daha sı: piramitlerin insan eliyle yapılmadığı, dünyamızı binlerce yıl önce ziyaret etmiş uzaylıların eseri olduğunu iddia edenler bile var.

Peki piramitler neden yaptırıldı?

Firavunlar, neden eşi olmayan boyutlarda mezar yaptırdılar? Kheops’un tabutunun üzerine, bir dağ yığdırmasına, ne yol açmıştı? 2.5 milyon metre.küp kireç taşı.

Piramitlerin yapılışındaki anlamı, ancak Mısırlıların dinsel inançlarından anlayabiliriz. İnsanların yolunun, ölümden sonra da, sonsuza dek sürdüren temel dinsel tasarımdan dolayı, bu piramitleri yapıyorlardı.

Öteki dünya:

Gökle yerin karşı diyarı idi. Eğer, varlıklarını korumak için gerekli şeyleri yanlarına verilirse; ölenler, orada otururlardı. Bunun içinde: sağlam bir ev, açlığı ve susuzluğu gidermek için yiyecek ve içecekler, hizmetçiler, köleler, memurlar. Kısacası: gündelik yaşamda gerekli her şey.

Hepsinden önemlisi de, bedenin korunması ve her türlü bozucu etkiden bedenin korunması gerekliydi. Ancak; o zaman, ölümden sonra serbestçe uçup duran can, bedende tekrar yerini alırdı. İşte bunun sonucunda: ölü bedeni mumyalandı ve bunları korumak için kale gibi mezarlar yaptılar.

Binlerce yıl önce yapılan piramitlerde, günümüzde bile hala birçok sır barınıyor. O tarihlerde, piramitleri yapan insanlar, metre kavramını bilmiyorlardı. Ve bütün piramitleri, göz kararıyla yapmaları da imkansızdı. Peki nasıl yaptılar? Hangi ölçü, hangi teknik birimleri kullandılar?

Bunlar: gerçekten günümüze kadar ulaşamamış sırlar. Bugün: yalnızca, bu piramitlerin devasa boyutlarını ve muhteşem yapım şekillerini görebiliyoruz, ama dediğim gibi nasıl yapıldıkları, yapım teknikleri bilinmiyor. Yalnızca, bir kısım tahmin var. Ama, bunların inşa özelliklerini bildiğinizde, barındırdıkları sırların ölçüsü daha da öne çıkıyor.

Piramitlerin inşasında kullanılan taşların her biri: 20 ton ağırlığında. Bu taşları temin edebilecek en yakın yer ise: yüzlerce kilometre uzaklıkta. Bu taşların: bu boyutları ile, buraya nasıl getirildiği meçhul.

Piramitler:

Kimin adına yapıldıysa; onun bulunduğu odaya, bir yıl boyunca yalnızca iki kez güneş giriyor. Bu günler bile özel olarak belirlenmiş. Evet: doğduğu ve tahta çıktığı günler. Bu konuda: Siirt-Tillo kazasındaki, güneşin yansıması olayı aklıma geldi. Biliyormusunuz? Siirt’in Tillo kazasında; bu şekilde, güneşin yansıması ile yüzyıllarca önce oluşturulmuş bir yansıma düzeni var. (Ayrıntılı bilgi için: Siirt-Tillo sayfamıza bakabilirsiniz)

Evet devam edelim.

Mumyalarda: radyoaktif madde bulunduğundan, mumyaları ilk bulan bilim adamları kanserden ölmüşler. (Özellikle: 12 bilim adamının, kanserden ölümü bilimsel bir gerçek). Tabii, bunu okuyunca, piramitlere girip girmemek konusunda ziyaretçilerde olumsuz yorumlar gelişiyor. Hayır? Nasıl oluştuğu ve oluşturulduğu anlaşılamayan bu radroaktif madde; mezar açıldıktan kısa süre sonra, ortadan yok oluyor ve o anda bu maddeye maruz kalanlar, hastalanıyor. Yani, şu an için böyle bir tehlike söz konusu değil.

Ultra sound, radar, sonar gibi, elektrik ve manyetik dalga akımları ile çalışan cihazlar; Piramitlerin içinde çalışmıyor.

Kirletilmiş su, birkaç gün piramidin içinde bırakılırsa, bu sürenin sonunda, suyun arınmış olduğu görülüyor. Ayrıca: piramidin içine bırakılan su: beş hafta bekletildikten sonra, yüz losyonu olarak kullanılabiliyor.

Piramidin içinde süt, birkaç gün süreyle taze kalıyor ve sonunda bozulmadan yoğurt haline geliyor.

Bitkiler; piramitlerin içinde daha hızla büyüyorlar.

Çöp bidonu içindeki yemek artıkları: piramit içinde, hiç koku vermeden mumyalaşıyor.

Piramitlerin bazı odalarının içinde: ne olduğu hakkında bilgi yok. Araştırmacıların çoğu: piramitler içinde ya kayboldular ya da aynı bölümlerde birkaç tur attıktan sonra aynı yere ulaştılar, yani bazı piramitlerin içi günümüzde bile hala tam olarak keşfedilemedi.

Piramitlerin içi: yazın soğuk, kışın ise sıcak oluyor.

Piramit: dev bir güneş saati. Ekim ortası ile, Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler: mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösteriyor. Piramidi çeviren taş levhaların uzunluğu: bir günün, gölge uzunluğuna eşit. Bu gölgelerin, taş levhaların üstünde gözlenmesiyle, günün 0,2419 bölümünde, yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyor.

TURİSTİK YERLER

Ülke ekonomisi: turizm gelirlerine dayanıyor. Turistleri, Mısır’a çeken tek şey, ülkenin tarihine duydukları aşırı merak değil. Bu merak elbet etkili ama, bunun yanında; kurak kıyıları yalayan denizin; bozulmamış ekolojisi, dalış sporlarının başlangıcından bu yana dalgıçları kendisine çekmiş.

Mısır: gün içinde 20 derecenin altına nadiren düşen sıcaklığı ve neredeyse her zaman güneşli havasıyla; Avrupalıların kış mevsimini yaşadıkları dönemde, kaçmak için ideal bir yer. Kavurucu sıcağıyla da ılıman yazlara, iyi bir alternatif.

Yetkililer, Mısır sahillerindeki otellerin ve diğer olanakların geliştirilmesi konusunda, biraz aceleci davranmışlar. Ekolojik sisteme, özellikle Kızıldeniz’deki mercan kayalıklarına zarar vermemek için, günümüzde ciddi önlemlerin alınması sanırım şart.

mısır.tarih.2
Mısır Genel Mısır Tanrıları

MISIR TANRILARI

Antik Mısır dininde: çok sayıda tanrı vardı. Ülke, yerel tanrılar arasında bölünmüştü. Bir bölgenin tanrıları, bir başka bölgede farklı yorumlanabiliyordu ve belli başlı tanrıların farklı görevleri vardır.

En çok bilinen tanrılar şunlar:

RA veya RE: İlk yaratıcı tanrı, evrenin düzenleyicisi. Sembolleri: güneş ve dikilitaş. 5’nci sülaleden itibaren, insanoğlu: kutsal yönetme hakkını ondan almış. Amon, daha sonra Ra ile özdeşleştirildi. Genellikle: koç başlı insan biçiminde betimleniyor.

OSİRİS: Yer altı ve yeniden diriliş tanrısıdır. Sülalelik asasını taşıyan, takma sakallı, mumyalanmış bir firavun olarak betimlenir.

İSİS: Bereket ve doğum tanrıçasıdır. İnek boynuzlu, taç giyen insan biçiminde betimlenir. Osiris’in karısı ve kız kardeşi.

HORUS: Şahin başlı, güneş tanrısı ve Dünya’nın kralıdır. Yönetici firavun biçiminde insan kılığına girmiştir. Osiris’in oğludur.

HATHOR: Aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Kadınların ve evliliğin koruyucusudur. İnek veya inek boynuzlu kadın biçiminde betimlenmiştir.

ANUBİS: Ölüm tanrısıdır. Çakal başlıklıdır. Mumyalama sürecini yönettiği için, kutsal mumyalayıcı olarak da bilinir.

NUT: Gökyüzü tanrıçasıdır. Her gün, akşam güneşi yutar ve sabahları yeniden doğurur.

KHNUM: Koç başlı, yaratıcılık tanrısıdır. Nil kaynağının koruyucusudur.

TOT: Erdem ve bilgi tanrısıdır. İbis olarak resmedilmiştir.

PTAH: Zanaatkarların koruyucusudur. Mumyalanmış bir insan olarak betimlenmiştir.

MISIR TAPINAKLARI

Hiçbir Mısır tapınağı tamamen birbirine benzememesine karşın: hepsi, aynı plana uygun olarak inşa edilmişlerdir. Anıtsal bir giriş veya pilondan, üstü açık bir avluya, ikinci bir pilondan başka bir avluya ve oradan da tavanı sütunlarla taşınan bir “hipostil” salona geçilir.

Bir galeri ile “sunak odası”na, oradan da tapınağın iç bölmelerine ve karanlık mabede ulaşılır. Yüce tanrının altın heykelinin tutulduğu bu kutsal mekana, bir zamanlar, yalnızca firavunlar ve rahipler girebiliyorlarmış.

YAŞAM NEHRİ

Turistlerin çoğu, Mısır’a, antik dünyanın gizemine duyduğu büyük merak nedeniyle geliyor. Ama arkeolojik sit alanları, coğrafi ve kültürel bir boşlukta bulunmuyor. 21’nci yüzyılın Mısır’ı; bir çelişkiler ülkesi. Ama, yine de bazı şeyler hiç değişmeden günümüze kadar kalmış. Eskiden olduğu gibi, Mısır’ın varlığı, Nil Nehri’ne bağlı olarak süregeliyor.

Dünyanın en uzun nehri. Afrika’nın kalbinden taşıdığı bereketli sularla çölde ilerleyerek, dar ve yeşil bir vadiyi besliyor. Nehir akışı sürekli. Ne her yeri kaplayan kum yatağını dolduruyor, ne de güneşin bunaltıcı sıcağı altında buharlaşıp kuruyor.

Nehrin iki yakasında: yer yer, çevresi tarlalarla çevrili, toprak damlı, gösterişsiz evlerden oluşan köyler var. Çamurda; paytak paytak yürüyen ördekler, yolun kıyısından yavaş yavaş ilerleyen, sırtlarında yük vurulmuş eşekler ve tarlaları süren öküzler göreceksiniz.

İNSANIN OLUŞUMU

Antik Mısırlılar;  insanın ka (deha), ba (ruh), akh (gölge) ve bedenden oluştuğuna inanırlar.  Ebedi hayata kavuşmak için: ölümden sonra, bu parçaların yeniden bir araya getirilmesi, mumyalama işlemleriyle bedenin bütünlüğünün korunması gerekirdi.

KLEOPATRANIN BÜYÜSÜ

Kleopatra: Ptolemaiso Prenseslerinin bir ismidir. Aralarında ünlü olan ise: VII. Cleopatra’dır. (MÖ.69-30) Cleopatra: 18 yaşında iken; küçük erkek kardeşi, XII. Ptolemaios ile tahtı paylaşıyordu. Aralarındaki rekabet nedeniyle, Cleopatra, Mısır’dan sürülür. MÖ.47 yılında, İulius Caesar, İskenderiye’ye gelir. Ve, onu yeniden tahta çıkarır.

Kısa süre sonra, Cleopatra: Caesar’ın çocuğu Kaisarion’u dünyaya getirir. Ancak; Caesar, öldürüldükten beş yıl sonra, Marcus Antonius ile karşılaşır. Efsanevi aşkları, ona üç çocuk daha verirken, Antonius’un Roma’daki yandaşlarından uzaklaşmasına sebep olur. Cleopatra, Actium Deniz Savaşındaki yenilgiden sonra, intihar eder.

İulius Caesar’ı ve Marcus Antionius’u, bu kadar etkilemiş olmasına karşın, tarihçiler, Mısır kraliçesinin o kadar da güzel olmadığını ve Romalılar tarafından pek de sevilmediğini düşünmektedirler.

MISIR TAKVİMİ

Eski Mısırda, belki de daha MÖ. IV. Binden itibaren kullanıldığı sanılan, medeni takvim: ilkel bir ay takvimiyle, Nil Nehrinin kabarmasına göre ayarlanmış bir zirai takvimin karışımından ibarettir.

Yıl; 365 güne ayrılmıştır. 30’ar gün çeken 12 ay ve 5 tamamlayıcı gün vardır. Aylar, her biri 4 ay süren, 3 mevsime ayrılmıştır. Nil’in kabarması; aşağı-yukarı, gökyüzünün en parlak yıldızı “Sothisin (Sirus)” uzun süre kaybolduktan sonra, şafakta gökyüzünde yeniden görüldüğü güne denk düşüyordu. Bu astronomik olay, yılın başlangıcı, ilk ayın birinci günü sayılırdı.

Mısırlılar, günlerini güneşin doğuşundan itibaren başlatırlar. Eski ayın, şafakta kaybolduğu anı, yeni kamer ayının başlangıcı sayarlardı. Gün, eşit olmayan 24 saate bölünür, gündüz ve gece ayrı ayrı 12 şer saate ayrılırdı.

ESKİ DİL VE YAZI

Mısır halkı, ırkının fiziksel özellikleri haricinde, diliyle de özgündü. Uzmanlar, uzun süre aralarında bu dilin Sami kökenli ya da Afrika kökenli olduğunu düşünmüşlerdi. Bugün, genelde Mısır dilinin Sudan dilinin Berberi dilinin, Sami dillerinin eski ortak bir dilden türemiş birbirinden bağımsız dil guruplarını oluşturduğu kabul edilmiştir.

Mısır dili, MÖ.3100’lerden itibaren kullanılmış olan bilinen en eski yazılardan birinin sayesinde günümüze ulaşmıştır. Bu yazının en önemli özelliği, tamamıyla yerel olmasıdır. Yazı, bize üç ayrı biçimde ulaşmıştır ki, bunlardan hiyeroglif denileni, özellikle anıtlarda kullanılmıştır.

Oldukça resimsel bir tarzda işlenmiştir. Bu yazının figürü basite indirgense bile, çok uzun sürede çizildiği tahmin edilmektedir. Çünkü, tek bir kelime, beş veya altı değişik işaretle belirtilmekteydi. Mısırın en verimli çağından itibaren kullanılmış olan, diğer bir işlek yazı biçimi vardır. Günümüze ulaşmış olan edebi, hukuki ve yönetime ait belgelerin çoğu bu yazıyla yazılmıştır.

MISIR YAZISININ OKUNUŞU-ROZETTA TAŞI

Kara perdahlı bir bazalt stel üzerine, üç dil ve üç çeşit yazı ile yazılmış bir yazıt vardı. Bu taş: Rosette’ nin, üç dilli taşı diye ün salmıştı ve Mısırın bütün gizeminin anahtarı olmuştu.

Rozetta taşını; “Rosett” denilen yerin kuzey batısında, 7.5 km. uzağında ve Nil kıyısındaki Fort de Rachid’in sağlamlaştırması işlerini yöneten, sonradan da taşın, Kahire’ye taşınması işini üzerine alan bir subay olan; “Bouchard” buluyor.

Taşın bulunuşundan kısa süre sonra: Mısırda yayınlanan “ Courrier de Egypte” gazetesinde, bu taş üzerine bir haber yayınlanır. İnsana tuhaf gelen raslantı, Mısırda çıkan bu gazete, eşsiz, dahice bir çalışma ile 20 yıl sonra, kara taştaki yazıyı okuyacak ve böylelikle hiyerogliflerin gizemini çözecek olan adamın, babasının evine ulaşır. Bu gazete: Mısır’ı; Mısırlılar aracılığı ile açıklamak olanağının, bunda saklı bulunduğunu yazmıştı.

Kahire kalesinin yıkıntılarından, hiç umulmadık bir anda çıkıveren taş, bir masa yüzü kadardı. İnce taneli, demir gibi sert, kara bazalttan.

Bir yüzü perdahlı.

Üzerinde: 3 kolon halinde, 3 yazıt var. Bunlar: bir ölçüde, hava etkisiyle bozulmuş ve 2000 yıl üzerine yığılan kum tanelerinin sürtünmesiyle aşınmış. Bu üç yazıdan; 14 satırlık ilki  hiyeroglif, 32 satırlık ikincisi demotik, 54 satırlık üçüncüsü de Yunanca idi. Yalnızca kolonların sıralanışından: bunların, her üçününde, aynı anlamda olduğu anlaşılıyordu. Yunanca yazıtın çevirisinden sonra, artık Yunanca sözcükler, kavramlar ve adlara karşılık olan hiyeroglif işaretlerini bulup çıkarmak, zor olmadı.

Evet: Yunanca okunabiliyordu. Yunanca yazı okunduğunda: bunun “ Memphis papazlarının, MÖ.196 yılında, Ptolemais V’dan görmüş oldukları lütufları öven bir sungu “ olduğu anlaşıldı.

Bu levha: İngiltere-Londra’da British Museuma kaçırıldı.

BİLİM

Mısır’da katipler ve yazmayı bilen herkes, bu bilgilerinden ötürü saygın kabul edilirdi. Bir bakıma Mısırlılar daha sonra Yunanlılarda olduğu gibi, soyut düşünce üretmemişlerdi. Onlar uygulama ve deneyime yatkın kişilerdi. Bilimsel araştırmaları : deneylere dayanarak keşfedilen, gizleri açıklayan, genel matematik kuralları geliştirmekten çok yeniden kullanmaya elverişli emin ve denenmiş çareler bulmaktan ibaretti.

İNANIŞ

Kral, bu dünyadan ayrıldığı zaman, yanlarında geldiği tanrıların arasına yükselecekti. O gökyüzüne çıkarken, piramitler onun çıkışını kolaylaştıracaktı. Ama her şeyden önce, onun kutsal bedeninin korunmasını sağlayacaklardı. Mısırlılar, ruhun öte dünyada yaşamını sürdürmesi için, bedenin korunması gerektiğine inanıyorlardı. Bu yüzden karışık bir mumyalama yöntemiyle ve bedeni sargılarla sararak, cesedin bozulmasını önlüyorlardı.

Piramit, kralın mumyası için dikiliyordu. Ceset ise, koskoca taş dağının tam ortasına, yine taştan bir mezar içine yerleştiriliyordu. Ölü odasının duvarlarına, dünya ötesi yolculuğunda krala yardımcı olacağına inanılan büyülü işaretler çiziliyordu.

Heykelciler tarafından granite oyulan kral portreleri, ruh o imgede ve imge sayesinde yaşamını sürdürsün diye, mezara kimsenin göremeyeceği bir yere koyuluyordu.

DİL

Mısır’ın resmi dili Arapçadır. Mısır Arapçası, pek çok bölgesel diyalektin bulunduğu Arap dünyasında büyük ölçüde anlaşılır. Turizm sektöründe çalışanların çoğu İngilizce bilir. Büyük otellerde ve tur acentalarında çalışanların çoğu İngilizce bilir. Ancak, büyük kentlerin dışında, İngilizce bilen bulmakta zorlanabilirsiniz.

ELEKTRİK

110 Volt, 50 Hz. Elektrik akımı olan İskenderiye, Heliopolis ve Maadi dışında, Mısır’da: 220 Volt, 50 Hz. geçerlidir. Pirizler, Avrupa’daki gibi, iki delikli ve yuvarlaktır. Mısır’ın elektrik kaynağının: kesilme ve akım değişikliklerine eğilimli olması nedeniyle: voltaj düşüklüklerine ve elektrik kesintilerine sık rastlanır. Bu ihtimale karşı, otel odalarında genellikle mum ve kibrit bulundurulur.

TUVALET

Kahire’de yanınızda mutlaka: tuvalet kağıdı, selpak mendil ve antibakteriyel dezenjektan el losyonu bulundurun. Ve hatta: sabun bulundurmakta da yarar var. Çünkü: bunları orada bulamasınız ve kullanmadığınız takdirde, kesinlikle geçici de olsa tatilinizi zehir edecek hastalıklara yakalanabilirsiniz. Bu hastalıklar: kusma ve ishal olarak sürüyor.

Tuvaletlere girdiğinizde: mutlaka yanınızda bozuk para bulundurun, çünkü ücretli. Restoran tuvaletlerini kullanmak isterseniz de, mutlaka bir şeyler sipariş etmeniz gerekiyor.

TEMİZLİK

Büyük otellerin kaliteli restoranlarında, batılı anlamda temizlik kuralları geçerli, ama sokaklar, hayır. Sokaklarda kendinizle baş başasınız. En iyisi, biraz önce de söylediğim gibi: yola çıkmadan önce, yanınıza marketlerde satılan kolonyalı mendillerden ve kağıt sabunlardan alın. Veya, hani dezenfektan losyonlar var ya, onlardan alın. Hiç değilse, ellerinizin temizliğinden emin olarak yiyeceklerinizi yiyebilirsiniz. Kendinize ve aldığınız yere güvenmiyorsanız, asla dışarıda, otel dışında yiyecek yemeyin.

FOTOĞRAF

Fotoğraf çekerken dikkatli olun. Mısırda, en büyük problemlerden biri de fotoğraf çekmek. İnsanlar, fotoğraf makinelerine karşı karşı çok hassaslar. Bu nedenle, ya izin alarak fotoğraf çekin ya da çaktırmadan. Kesinlikle fotoğraf makinanızı, göstere göstere insan veya insanlara yöneltmeyin, hem bundan hoşnut olmuyorlar, hem de çektiğinizi düşündüklerinde bahşiş istiyorlar. Kaliteli bir fotoğraf makinenız varsa, bunu çalınabileceğini unutmayın ve ona iyi sahip olun.

ÇALIŞMA SAATLERİ

İklimsel özellikler nedeniyle, çalışma saatleri: genel olarak: 08.00-15.00 arasındadır. Özel sektörde; çalışma saatleri uzundur. Kahire ve İskenderiye gibi büyük şehirlerde: dükkanlar, sabahın ilk ışıklarına kadar açıktır. Yani: hayat 24 saat sürer. Müslümanlar için hafta tatili: Cuma günleri kutlanıyor. Hıristiyan ve Yahudiler için hafta tatili ise: Cumartesi ve Pazar günleri kutlanıyor. Bankalar: Cuma ve Cumartesi günleri kapalı.

MÜZELERE GİRİŞ

Müzelere girerken, çoğu kez, ikişer kere “X-Ray” cihazından geçiyorsunuz. Bu nedenle; üzerinizde, metal eşyalar bulundururken dikkat. Bu dikkati: yanınızda bulunan fotoğraf makinası ve video kamerası gibi cihazlar için de gösterin. Zaten: turistlerin üst araması, bunların tespiti için.

Çünkü: girişte bunları yanınızda bulundurursanız, giriş ücretinin çok daha fazlasını, bunlar için ödemeniz isteniyor. Bunu göze alarak, yanınızda fotoğraf makinası ve video kamerası bulundurun.

OTELDEN TELEFON KULLANIMI

Kahire’de oteller, hizmet parası adı altında, çok yüksek paralar alıyorlar. Her hangi bir yere, otel hatlarını kullanarak telefon açtığınızda, aradığınız numara meşgul çıksa bile, 3 dakika konuşma ücreti tahsil etmeye çalışıyorlar. Hatta bu telefon sorunu, ülkenin en kaliteli otellerinde bile geçerli. O nedenle, otelden ayrılırken, estralarda telefon varsa, ayrıntılı olarak kontrol edin ve otelde asla otel santralına ait telefon kullanmayın.

HARİTALAR

Mısır Turizm İdaresi, her kentin haritasını yayınlamış. Bazı otellerde ücretsiz haritalar dağıtılıyor. Kentlerin çoğunu gezmek kolay, ama Kahire biraz karışık gelebilir. Rehber tutarsanız belli başlı yerlere gidebilir, başkentin daha az bilinen mahallelerini dolaşabilirsiniz.

SİNA YARIMADASI ULAŞIMI

Sina yarımadasında çalışan otobüsler: yolculuk sırasında ikram ettikleri çaylar ve kekler için, yolculuk sonunda inanılmaz yüksek ücret talep ediyorlar ve bunu yıllardır yapıyorlarmış. Buraya gitmeyi düşünenler için, küçük bir uyarı.

SUÇ VE GÜVENLİK

Mısır, genellikle güvenilir bir ülkedir. Yabancılara karşı çok az ciddi suç işlenmiştir. 1990’larda, Nil Vadisinde turistlere yönelik terörist saldırının siyasi bir amacı vardı, ama bu, turistlerin hedef gösterildiği anlamına gelmez. Mısır hükümeti, Yukarı Mısır’daki Nil Vadisinde ve Nil Vadisiyle Kızıldeniz arasında, turistlerin seyahatini kontrol altında bulunduruyor. Ancak, özellikle pazarlar gibi kalabalık yerlerde, küçük suçlarda bir artış olduğu söyleniyor.

Herhangi bir zorlukla karşılaşmamak için bazı önlemler almanızda yarar var. Asla eşyalarınızı başıboş bırakmayın. Çok zorunlu kalırsanız, özellikle yabancılardan yardım isteyin. Sırt çantası ile gidiyorsanız, tüm gözlerini kilitleyin ve bunun için asma kilit bulundurun. Otel odasında: kapınızın kilitli olmasına dikkat edin. Dışarı çıkarken, kendi asma kilidiniz ile kilitleyin.

Pasaportunuzun birkaç suret fotokopisini çektirin ve bu fotokopileri farklı yerlerde muhafaza edin. Çamaşırınızın altına yerleşecek şekilde, küçük bel ya da koltuk altı çantalarında; paranızı, önemli evraklarınızı ve pasaportunuzu saklayabilirsiniz.

Büyük boy fotoğraf makinası çantası; hırsızlar için cazibeli bir hedeftir. Böyle bir çantasız yolculuk planlayın, yanınızda herhangi bir çanta bulunmamasında yarar var.

Takı ve  değerli saat götürmeyin.

mısır.dalış.1
Mısır Genel Mısırda Plajlar

MISIR’DA PLAJLAR

Kızıldeniz, batı kumsalı ve Akdeniz boyunca güzel kumsallar sıralanmış. Genellikle: Kızıldeniz ve Sina, daha turistik yerler. Akdeniz’i: daha çok Mısırlılar tercih ediyor. Çok sayıda otel, restoran ve su sporu olanakları bulunan: “Şarmü’ş-Şeyh” ve “Hurgada” en büyük tatil yerleridir. Dalmak ve rüzgar sörfü yapmak için gelenlerle kalabalıklaşan, Sina’nın batı sahilindeki “Dahab” ve “Nuveyba” daha küçük. 20 derecenin altına nadiren düşen sıcaklıklar, tatilinizin güneşli geçeceğinin en büyük garantisi.

mısır.dalış.2
Mısır Genel Şınolker ve Tüple Dalış

MISIR’DA ŞINOLKER VE TÜPLE DALIŞ

Mısır:  hem şınolker ve hem de tüple dalış için harika olanaklara sahip bir yer. Sina yarımadasının güney burnu, dünyanın en önemli dalış noktalarından biridir. Ras Muhammed Ulusal Parkı (sitede, başka sayfada ayrıntılı olarak anlattım): 1000’den fazla balık türü, 150 tür mercan ve her türlü dalma etkinliği bulunan bir yer olarak öne çıkıyor. Yarımadanın güney sahili, Dahab, Nuveyba ve Şarm’üş-Şeyh’in dışında, resiflerle kaplıdır. Parkın öbür tarafındaki küçük boğazda, sualtı dünyası açısından zengin Hurgada bulunuyor.

Her düzey için eğitim veren sayısız dalış merkezi sayesinde, Mısır’da dalış eğitimi almak kolaydır. Bütün merkezler: PADI (Profesyonel Dalış Eğiticileri Birliği) gibi, bir sertifika kurumuna bağlılar. Temel eğitim: 5 günde veriliyor. Bu eğitimi alanlar: yanlarında, bir eğitmenle birlikte Mısır’ın dalış yerlerinde, 18 metre derinliğe kadar dalabiliyorlar.

Ayrıca, eğitim merkezlerinin çoğunda, dalışla ilgili tanıtım hizmetleri veriliyor. Tanıtım kapsamında, yarım gün teorik ders veriliyor, yüzme havuzunda çalışma yapılarak derse katılmadan önce temel teknikler anlatılıyor. Büyük otellerin çoğu, bu “deneme” hizmetini sunuyor. Uzun zaman önce, kurulmuş olan Emperor Divers firmasının: Hurgada, Naama Koyu ve Nuveyba’da ofisleri bulunuyor, bunlara danışabilirsiniz.

Eğer derinlere dalmak istemiyorsanız, Kızıldeniz ve Sina sahilleri boyunca, kıyıdan uzak sığ yerlerde şınolkerle dalarak büyüleyici tropikal sualtı yaşamını gözleyebilirsiniz. Tatil yerlerinde, şınolker bulmanız mümkün.

Nefes kesen, sualtı dünyasını izlemek için, altı cam teknelerle ya da “Aquascope” denizaltısına da binebilirsiniz. Denizaltı: Hurgada’daki limandan kalkıyor.

mısır.çöl.1

SAFARİLER VE ÇÖL GEZİLERİ

Mısır Genel: Mısır’ın % 90’ı çöldür. Çöl: kent hayatının stresini atmak için mükemmel bir fırsat olarak gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Deve üstünde veya arazi araçlarıyla, 1 günden 3 güne kadar süren safarilere katılabilirsiniz. Ya da kum tepeciklerinin üstünde, öğleden sonra bisikletle dolaşabilirsiniz.

Pan Arap Tours, Khalifa Expendition ve Amr Shannon gibi firmalar aracılığı ile: daha uzun süren safarilere katılmanız mümkün, tercih sizin. Sina’daki ve Kızıldeniz’deki otellerin pek çoğunda da kısa çöl gezileri düzenleniyor.

mısır.deve binme.1

DEVE VE AT TURLARI

Mısır Genel: Luksor ve Assuan’daki piramitlerin çevresinde, Sina ve Kızıldeniz sahillerindeki her tatil yerinde: deveye binebilirsiniz. Sina, Kızıldeniz, Kahire ve Luksor’da: ata binmek de mümkün.

Mısır ülkesinin tarihi hakkındaki yazım için.

Mısır ülkesinde ne yenir, ne içilir hakkındaki yazım için.

Mısır ülkesinde alışveriş, ne satın alınır yazım için.

Mısır ülkesinde, eğlence yazım için.

Mısır ülkesi gezi planı yazım için.

İspanya Barselona

İspanya Barselona

İspanya Barselona/Barcelona; evet yeni gezimizin durağı, İspanya’nın Katalonya bölgesinin bu güzel şehri. Barselona’da; nereye gidelim, nereyi gezelim, nereyi görelim, hepsi bu yazı dizimizde.

Özellikle: paskalya tatili arifesinde, ülkemizdeki seyahat severlerin büyük bölümü, dini vecibelerini yerine getirmek üzere İspanya’dan geleceklerin uçakları ile, çok uygun ekonomik şartlarda; bu ülkeye ve özellikle Barselona şehrine gitme fırsatı yakalanıyor.

Evet: Barselona; İspanya’da, MadriD’Den sonra, ikinci önemli şehir.

Özerk; Katalonya bölgesinin başkenti. Katalonyanın simgesi var mı? Evet, Madrid’in simgesi boğa olduğu gibi, Katalonya’nın da simgesi var: eşek. Evet.

1980’lerin sonundan bu yana; şehir, büyük değişim göstermiş. Havaalanı, demiryolu ve metro sistemi yenilenmiş. 1992 yılında ise; Olimpiyat oyunları düzenlenmiş ve şehir baştan başa güzelleştirilmiş.

Avrupa’nın en hareketli yerlerinden biri. Dinamik, yoğun nüfuslu ve modern bir metropol. Yani; buradaki yaşamda, yalnızca tarih düşünmeyin. Çok hareketli ve her aradığınızı bulabileceğiniz bir şehir.

Tarih, alışveriş, deniz, güneş, sanat hepsi birada. Madrid şehrine göre, daha küçük. Nüfus daha az. Bunlar, yani Katalanlar,  daha Akdenizli, sıcak kanlılar, hareketliler, eğlenmeyi seviyorlar, müziğe-dansı seviyorlar.

Şehirde: 1.6 milyon insan yaşıyor. Turizm potansiyeli çok yüksek. Yürüyerek dolaşmak için ideal bir yer. Sadece Montjuac tepesine yürüyerek çıkamazsınız.

Bunun dışında: bu şehirde uzun yürüyüşler yapabilir ve yorulduğunuzda, şehrin birçok yerinde bulunan ahşap banklarda, dinlenebilirsiniz.

Denizle ve üç yandan tepelerle çevrili şehir, kolay bir yer.

Hafif bir eğimle, sahile uzanabiliyorsunuz. Şehirdeki yüksek binaların sayısı çok az. Ağaçlıklı ve geniş caddeler, kafelerle dolu meydanlara açılıyor.

Her türlü konforu sağlamış olmalarına rağmen, bazı mecburi ihtiyaçlar unutulmuş gibi.

Örneğin; şehir suyunu asla içmeyi denemeyin, tadı berbat. Ayrıca: pek fazla genel tuvalet yok. Genel tuvaletler, sahilde, hemen plajın gerisinde; sert plastikten yapılmış, telefon kulübesi gibi bir düzene yerleştirilmişler.

Kullanımları ücretsiz, hani genel tuvalet deniliyor, ama inanın öyle aşırı kirli değiller, nasıl temiz tutuluyor, nasıl temizleniyor inanılır gibi değil.

Evet, genel tuvalet az, özellikle şehir merkezinde, restoran, kafe ve barların tuvaletlerini kullanmak zorunda kalıyorsunuz.

Tabii, tuvaletini kullandığınız yerde, biraz oturmak ve bir şeyler ısmarlamak şart. Ama, size bir ipucu: dünyaca meşhur, Amerikalı fast-food zincirlerinin restoranlarının tuvaletlerini rahatlıkla kullanabilir, masalarında kısa molalar verebilirsiniz.

Kimse, gelip tepenize dikilip, menü uzatmıyor, tuvaletlerin kapılarında ise, bazılarında olduğu gibi, kilit veya şifreli anahtar sistemi yok.

İspanya Barselona: tipik bir Akdeniz kenti. Aslında; İstanbul ile aynı enlemde. Havası, suyu, iklimi; tıpkı İstanbul gibi. Ama, en büyük fark: bu kentin, Akdeniz’de kıyısı bulunması. Aslında; İstanbul’da deniz kıyısı kenti.

Ama; Barselonalılar, Akdeniz’i o kadar yaşamlarına sokmuşlar ki, inanamazsınız.

İstanbul’a da çok inanıyorlar. Örneğin: burada “balığı, en iyi Barselonalılar ve İstanbullular yer “şeklinde bir deyiş var.

ULAŞIM:

İstanbul-İspanya Barselona arası havayolu ulaşımı, yaklaşık 3 saat, 20 dakika sürüyor. Yani: İstanbul-Madrid arasındaki uçuş süresinden, 1 saat daha kısa uçuş yapılıyor. İspanya seyahatinizin dönüşünü, Barselona üzerinden yapacaksanız, 1 saat daha az uçmanız gerekecek.

Elbette, bu sürenin hepsi havada geçmiyor, ama bilmelisiniz ki, uçağa bindiğiniz andan itibaren, yaklaşık 3 saat 20 dakika sonra, Barselona havaalanına iniyorsunuz. Uçak yolculuğunuz sırasında, yolculara bir form dağıtılıyor.

İnce-uzun ve iki parçalı olan bu formu doldurmanız gerekiyor Formdaki doldurulması gereken sorular: adınız, soyadınız, pasaport numaranız, Barselona şehrinde kalacağınız otel adı, uçuş numaranız, uçuş tarihiniz gibi hususları kapsıyor.

Unutmayın ki, bu formu Barselona havaalanına indiğinizde, pasaport kontrolünde, yani ülkeye giriş yaparken, görevliye teslim etmek zorundasınız, görevli formun ikinci suretini size geri veriyor.

Bu ikinci sureti, ülkeyi terk ederken, geri vermek zorundasınız, kaybetmeyin.

Evet, bu formu tekrar hatırlatıyorum, uçakta doldurun, havaalanına indiğinizde pasaport, bavul, bagajlar derken, bu formla uğraşmayın.

İspanya Barselona da havaalanı; “El Prat de Llobregat”, şehre 12 km. uzaklıkta. Uçuşlar, üç farklı terminalden yapılıyor. Özellikle; dönüşünüzde, uçağınızın hangi terminalden kalkacağını, mutlaka iyi kontrol edin ve ona göre hareket edin.

Havaalanından, kendi imkanlarınız ile, şehre ulaşmanız gerekirse, tren kullanabilirsiniz. Tren, 20 dakikada şehre ulaşıyor, 3 Euro. Ayrıca; otobüste var. Terminalin dışında bekleyen taksiler ise, şehre, yaklaşık 20 Euro ya gidiyorlar. Binmeden önce, pazarlık yapın.

TARİHİ SÜREÇ:

Romalılar, 2000 yıl önce, İber yarımadasını fetih etmek için yola çıkarlar. Akdeniz kıyısında bir yerleşim kurarlar. Buranın çevresini; surlarla çevirip, “Barcino” adını verirler.

MÖ.197 yılında, Kartaca’lıları yenerek, 600 yıl boyunca, tüm İspanya’ya hakim olurlar ve bölgeye; hukuk sistemlerini, dil ve kültürlerini yerleştirirler.
476 yılında; Vizigotlar tarafından bölge işgal edilir ve Barcino şehri, Vizigotlar tarafından başkent yapılır.

713 yılındaki, Magribi işgaliyle, Katalonya, kısa bir süre, Kuzey Afrika’dan gelen, bu halk tarafından yönetilmeye başlanır.

801 yılında; Franklar tarafından yenilgiye uğratılan Magribi’ler, güneye çekilirler ve bir daha Katalonya’ya dönmezler. Bu dönemde; Pelos adındaki bir derebeyi, Barselona kontu olur ve 878 yılında: yaklaşık 500 yıl sürecek, bir hanedanlık kurar.

Bu hanedanlık, Katalon ulusunun temelini teşkil eder. Bunlar: bayrak olarak; altın renkli zemin üzerine, dört yatay kırmızı çizgiden oluşan bayrağı kullanırlar.

Çünkü; Frank kralı, bu çizgileri, kendisi adına savaşırken yaralanan Guifren’in kanına sürdüğü parmaklarıyla, onun kalkanının önüne çizmiş. Bu arada; farklılığı bayraklarda da yaşıyorlar, çünkü İspanyol bayrağının üzerinde, yanlızca iki kırmızı bölüm var.

Evet, İspanya kralı V.Louis; devam eden;Magribi akınlarına karşı yardım göndermeyi kabul etmez.

Bunun üzerine, İspanya Barselona kontları, 988 yılında, bağımsızlıklarını ilan ederler. Bu tarih; Katalon ulus devletinin, doğuşu olarak kabul edilir.

Katalon toprakları; askeri başarılar ve evlilikler yolu ile, kısa zamanda genişler.

Şehir’de; 13 ncü yüzyıl sonundan, 15 nci yüzyıl başına kadar; büyük imar çalışmaları görülür. Katedral, gotik saraylar ve anıtların çoğu, bu dönemde inşa edilir. Aynı zamanda, bilim ve sanatta filizlenmeye başlar.

Bunların en büyük destekcileriyse, aralarında Yahudilerinde bulunduğu, bankerler ve tüccarlardır.

HALK VE YAŞAM :

İspanya’da: 17 özerk yönetim var. Bunların başlıcaları: Bask, Katalonya ve Galisya. En milliyetçileri ise, Katalunya özerk yönetimi. İspanyol devleti ile arasından olan özerklik statüsünde değişiklikler yaptı ve hakları arttırıldı.

Yani; aynen bir devlete, bir millete verilen haklar gibi. Örneğin: Katalonya millet olarak tanınacak, daha fazla vergi geliri elde edecek, ekonomik kaynakların kullanılması konusunda, daha fazla yetki sahibi olacak gibi.

Bunları niye yazıyorum? Çünkü: tüm bunlara rağmen, yani siyasi otorite karışıklıklarına rağmen, Barselona’daki yaşamda, bunları hissetmiyorsunuz. Turizme gereken önemi ve değeri veriyorlar. Tam bir turizm cenneti. Evet devam ediyoruz.

Ülke nüfusunun; yüzde 15’i katalon.

Bunların: 1.6 milyonu ise, İspanya Barselona’da yaşıyor. Şaşırtıcı derecede: muhafazakar ve yaratıcılar. Barselona’nın yalnızca bir şehir değil, ülke olduğuna inanıyorlar. Kentte; “Katalonya, İspanya değildir” yazılı tişörtlere rastlamanız mümkün.

Özellikle: Diktatör Franco döneminde, kendi dillerini konuşmaları yasaklanmış, o kadar milliyetçi olmuşlar ki, asla “biz ispanyol’uz” demiyorlar.

Tabii,ben bunları söyleyince, mutlaka ” peki bu ayrılıkçı yani İspanyalı ve İspanyol olduğunu kabul etmeyen halkın yaşadığı bir şehirde; terör eylemi olmuyor mu?” diye düşünmüşsünüzdür.

Hayır. Olmuyor, çünkü, burası özerk bir bölge. Yani; içişlerinde kendi kendini yöneten bir yer. Zaten: şehirde gezerken, sık polis görüyorsunuz. Özellikle: akşam ve gece saatlerinde, bu polis sayısında belirgin bir artış var.

Yani, ben kaldığım sürece, herhangi bir güvenlik sıkıntısı hissetmedim. Tek sıkıntı, sıkça yaşanan hırsızlık. Bunun için de, siz tedbir almak zorundasınız. Yani, akşam saatlerinde, şehrin dar ve karanlık sokaklarına ve parklara girmemeli, yalnız başınıza dolaşmamalısınız.

Şöyle bir örnek verebilirim.

Katalonya bölgesinde ve doğal olarak İspanya Barselona da, Katalonca dili konuşuluyor. Bunun sonucunda; yeni yetişen nesil, İspanyolca değil Katalonca öğreniyor. İspanya merkezi hükümeti; karar alıyor ve Katalonyada, ilköğretimde, haftada en az 3 saat İspanyolca dil dersi verilmesini istiyor, hayır, Katalonya hükümeti bunu kabul etmiyor.

Artık, gerisini siz düşünün. Ama; bu zıtlık, hiçbir zaman terör olaylarını tetiklemiyor, bölge gayet sakin. Terör; özellikle Bask bölgesinde, yani daha kuzeydeki bölgelerde; terör örgütü ETA tarafından yürütülüyor.

Ancak, bu örgütünde, günümüzdeki  terör eylemleri, her ne kadar terör dense de, insan ölümleri veya yaralanmaları üzerine kurulu değil. Bunlar, söylenenlere göre, bir yere bomba koyduklarında, bomba patlamadan önce: emniyet birimlerine telefon ederek, bombanın yerini ve patlayacağı saati bildirerek, oranın boşaltılmasını ve dolayısı ile, insan canına zarar gelmesini önlüyorlarmış.

Eylemlerde, bu şekilde hareket etmelerinin amacı: insan canına zarar vererek, insanların antipatisini kazanmak değil, sadece örgüt olarak varlıklarını ortaya koymakmış.

Katalonca dili konusu, aslında turistleri etkilemiyor değil.

İspanya Barselona da her ortamda; Katalonca konuşulduğunu duyacaksınız. Hoş, İspanyolca bileniniz belki az; ama istiyorsunuz ki, İngilizce konuşulsun. Unutmayın, özellikle restoranlarda, İngilizce menü getirmelerini isteyin, getiriyorlar.

Yoksa, kendilerinden başkasının Katalonca bilmesinin mümkün olmadığı kesin. Birçoğu da İngilizce bilmiyor. Onlar belki bir anlamda haklılar, bugün dünya üzerinde 27 ülke İspanyolca konuşuyor.

Bu arada, Katalanlar, yalnızca Katalanca konuşur dedim ama birçoğu İspanyolca da biliyor, yalnız konuşmak istemiyorlar, sadece karşısındaki İspanyolca konuşursa o zaman İspanyolca konuşmayı tercih ediyorlar.

Barselona halkı: özellikle, kentin mimarisi ve tasarımı ile övünür.

İspanya Barselona, kentte; muhteşem mimari tasarımlar göreceksiniz. Özellikle; kentteki eserlerin birçoğunun mimarı; Antoni Gaudi. Gaudi’nin eserlerinin etkileyiciliği, hala sürmekte.

Hatta: Gaudi’nin tarzı, günümüz mimarisinde de, “Gaudi tarzı” olarak kullanılmaktadır. Temel yaklaşımı:  doğadaki her türlü nesnenin kullanılması, dik ve keskin olmayan, yuvarlak hatlar.

Barselona’da hayat sabahın geç saatlerinde başlıyor. Öğlen; saat 14.00 olunca, hayat birden yavaşlıyor, hatta birçok insan için duruyor.

Dükkanlar; öğlen saat 13.30 ile 16.00 arasında kapanıyor, insanlar, sokaklardan çekiliyor. Bu arada, şehirdeki alışveriş isteyenler: yalnızca çok katlı-büyük alışveriş merkezlerinin açık olduğunu görebilirler.

Evet, siesta saatlerinde; evlerine gitmeyenler, lokantaları dolduruyor.

Mütevazi, ama; 14.30-15.00 saatleri arasında, mutlaka çok uzun öğle yemekleri yeniliyor. Eve gidenler ise, yemek ile dinlenmeyi birleştiriyorlar. Katalanlar, buna “siesta” diyorlar. Turist olarak, bu durum elbette sizleri etkiliyor.

Çünkü; dükkanlar kapanıyor. Evet, kapalı dükkanlar, saat 17.00 de açılıyor ve gece saat 20.00 kadar açık kalıyor. Saat 20.00 de, dükkanlar kapatılıyor ve tüm şehir halkı sokaklara dökülüyor. Saat 21.00 de ise, akşam yemeği başlıyor.

Şehir geceleri de hareketli. Yerli halk; akşam iş çıkışı, geceye: tapas yiyerek ve birkaç kadeh içki içerek başlıyor.

Asıl akşam yemeğini ise; yaygın olarak, saat 22.00 gibi yiyorlar. Bu saatler dışında restoranlara giderseniz, kesinlikle yalnız başınıza veya birkaç turist ile birlikte yemek yersiniz.

Çünkü: restoranlar boştur. Pek çok restoranda; öğle yemeğinde, sabit fiyatlı günlük yemek menüleri var.

Bu menü içinde; üç çeşit yemek, ekmek ve su dahil. Bu çeşit menünün fiyatı da çok uygun, zaten pek çok Barselonalı, bu menüyü tercih etmekte imiş.

Bu konuya yemek başlığı altında daha ayrıntılı değineceğim.

Evet; Canlı müzik yapılan yerler ve diskolar, saat: 02.00 den sonra hareketleniyor.

Özellikle: Flemenko gösterilerinin yapıldığı yerler, turistlerin ilgisini çekiyor. Ancak: Flemenko gösterisi izlemek isteyenler için önerim: tur organizasyonu ile 50 Euro vermekten se, La Rambra caddesindeki Flemenko gösterileri yapılan yerlere gitmeleri ve pazarlık yaparak: 25-35 Euro arasında, muhteşem bir ortama, güzel Flemenko gösterileri izleyebilecekleridir.

Evet, bu şehirde, genel olarak, dükkanlar; pazar günleri kapalı.

Küçük dükkanların geneli ise, cumartesi öğleden sonra kapanıyor. Pazar günleri, çok katlı alışveriş merkezleri de kapalı.

Pazar günleri, yalnızca şehir merkezinde ve özellikle La Rambra caddesindeki hediyelik eşya dükkanlarını açık bulabilirsiniz.

Bunlar  da, genellikle “Hintliler” tarafından işletiliyor ve pazarlık yapmadan sakın alışveriş yapmayın.

Barselona denince, akla mutlaka futbol da geliyor. Öyle ki, Barselona futbol takımının formasını kutsal kabul edip, reklam almıyorlarmış. Formalarında: UNİCES yazısı bulunuyor. Nou Camp Stadyumu, taraftarlar için tam bir mabet imiş.

100 bin seyirci kapasiteli. Söylenenlere göre: General Franco’nun baskıcı rejimi sırasında: diğer yerlerde olduğu gibi, burada da bayrak ve yerel dil kullanımı yasaklanır, okullar kapatılır.

Bunun üzerine: Barselona Futbol Takımı tarafından kullanılan, takım bayrağı; ulusal bayrak olarak kabullenilir ve tüm Katalanlar, Barselona futbol takımının ayakta kalabilmesi, başarılı olabilmesi ve bayraklarının dalgalanması için, tüm var güçleriyle çaba sarf ederler, maddi olarak kulübü  desteklerler ve tüm maçlar, tam bir festival havası içinde geçer.

Madrid ve Barselona Futbol Takımları arasındaki bu çekişmenin günümüzde de sürdürdüğünü görebiliyorsunuz.

YEME-İÇME KÜLTÜRÜ:

Evet, İspanya Barselona ya gelince, buraya has, buraya özgü ne yenir, ne içilir. Önce, genel bir kural olarak: şunu söylemeliyim.

Barselona şehrinde: restoran ve kafeteryalarda, mekanın içinde oturursanız ayrı, mekanın dışında yani bahçesinde oturursanız ayrı, yani biraz daha yüksek hesap ödemek zorundasınız.

Böyle bir uygulama var. Diğer bir genel kural ise: oturduğunuzda, mutlaka “İngilizce” menü isteyin. Hatta: birçok yerde, yemek resimleri ve fiyatları bulunan, menüler-afişler var.

Bunları da inceleyebilirsiniz ki, bence inceleyin. Özellikle: tapaslar o kadar çok çeşitli ki, mutlaka görerek sipariş vermek durumundasınız.

Özellikle, akşam yemeğinde; en çok yenen şey.

“Tapas” adını verdikleri bir yiyecek türü. Porsiyonları küçük, genellikle tadımlık. Barselona’da ne yenir sorusunun en güzel yanıtı, burada karşımıza çıkıyor.

Evet, tapasın mutlaka tadına bakın. Yöresel bir yiyecek türü.

Aslında; çoğu kez,  tabakta servis yapılırken, bazı yerlerde küçük ekmek dilimleri üzerine sürülerek servis yapılıyor. Bizim mezelere benziyor.

Küçük sandviç, bunlar. Fiyatları da çok uygun. Yaklaşık; 3 Euor civarında. Mutlaka tadın. Yemekle birlikte ise; tercih ederseniz, yörenin meşhur şaraplarını (Özellikle; Sagrilla önerebilirim) tadabilirsiniz.

Birkaç çeşit: “Tapas” markalı şarapları var. Bira severler ise, yine buraya özgü bir tür Katalan birası (üzerinde, kırmızı zemin üzerinde sarı yıldız olan bir kutusu-şişesi var) var.

Tapasların ve içkilerin fiyatları makul, pek pahalı değil. Evet; akşam yemeği, bu şekilde, gece yarılarına kadar uzuyor.

Genelde, Katalan mutfağı, bol zeytinyağlı yemeklerden oluşuyor.

Birçok yerde ve özellikle liman bölgesinde, balık restoranları var. Ancak; deniz manzaralı bir restoranda yemek isterseniz, fiyatlar yüksek, dikkat.

Limanın karşısındaki ara sokaklardaki küçük ve sevimli balık restoranlarını tercih edin.

Buraya özgü bir başka yemek: Paella. Tavuk, pirinç, safran, kalamar, midye gibi birçok deniz ürününün çeşitli karışımlarından elde edilen bir yemek cinsi.

Bu şehri ziyaretinizde, mutlaka ve mutlaka paella yemenizi öneriyorum. Muhteşem bir lezzet. Ama, bu lezzeti, bizzat kendi tattığım ve iki gün üst üste gittiğim bir restoranda tatmanızı öneririm. Mqus De L Argentera, 13 adresinde bulunan “TASCA I VINS” isimli bu restoranda, gerek uygun fiyatlar ve gerekse gerçek yerel lezzetleri tadabilirsiniz.

Ama, burada öncelikle, Barselona mutfak kültürünün başta gelen yemeklerinden biri olan “Paella” yemenizi öneriyorum.

Paella: gerek deniz ürünleri ve gerekse tavuk etli olarak veya karışık olarak hazırlanarak, arzunuza göre, size sunuluyor. Ben, deniz ürünleri olanını tercih ettim, çünkü burası malum deniz kıyısı ülkesi.

İçinde: midye, kalamar ve ıstakoz gibi deniz ürünleri bulunan, safran ile hazırlanmış bu pirinç pilavı, gerçekten muhteşem bir lezzet.

Yemeği ısmarladığınızda, yemek öncesi müessese, konuklarına “martini” ikram ediyor.

Yemeğin masanıza sunulması ise, yaklaşık 30-40 dakika alıyor. Bu arada, ekmek isterseniz, büyük ekmek dilimleri getiriyorlar, yanında gelen salçalı-sarımsaklı-zeytin yağlı sosu, ekmeğin üzerine sürerek yiyebiliyorsunuz.

Sonuçta bu muhteşem lezzetin fiyatı: 8.50 Euro. Yanında, bir kutu kola isterseniz, bunun içinde 1.39 Euro ödeminiz gerekiyor.

Hepsi bu, fiyatları bilmelisiniz ki, farklı fiyatlarla karşılaştığınızda, yorumlayın.

Ayrıca: patatesli omlet de deneyin.

Güzel yapılıyor, değişik bir lezzet. Özellikle: patatesli omleti, sabah kahvaltısında alıyorlar ve bence lezzeti güzel, yani bizim damak tadımıza uygun, deneyebilirsiniz.

Zaten otellerdeki kahvaltılarda da, açık büfede bunu bulmak mümkün. Barselonalıların kahvaltı kültürü yok.

Onlar için, kahvaltı yalnızca kahve ile geçiştirilen bir olay. Ama, otellerde, turistler için açık büfe kahvaltı sunuluyor.

Bu açık büfe kahvaltıda: beyaz peynir, kaşar peyniri, haşlanmış katı yumurta, meyveli yoğurt, çeşitli meyveler, meyve salatası, domates, kek çeşitleri, bildiğiniz normal ekmek, baget ekmeği bulunuyor. Yani, otellerin kahvaltıları bizim damak tadımıza nispeten uygun, doyurucu.

Bunların yanında: meyve suyu, kahve, çay, süt bulunuyor. Elbette, domuz ürünleri bulunan bol miktarda salam da var, ama; bunları sorarak ayırt etmeniz mümkün.

ALIŞVERİŞ:

İspanya Barselona da ki alışveriş yerlerini, bölgeleri, semt ve caddeleri anlatırken belirteceğim. Alışverişin bolca yapılabileceği bir yer.

Geçerli para birimi: Euro. Sanırım; hesaplamaları yani çevrimleri yaparken, pek sıkıntı ile karşılaşmayacaksınız. Ama özellikle unutmayın ki, yüksek değerli alışverişlerinizde, satıcıdan mutlaka gümrük belgesi alın.

Bu belgeyi, fatura/fiş ile birlikte, havaalanında, ülkeyi terk ederken, gümrük bürosuna verdiğinizde, ödediğiniz vergi, nakit olarak iade ediliyor.

Yalnız burada hassas bir durum var. Her türlü alışveriş fişini saklayıp, böyle bir olayın olmasını isteyemiyorsunuz. Vergi iadesi alabilmeniz için, aynı gün içinde, aynı yerden, aynı fiş içinde, en az 90 Euro’luk alışveriş yapmanız gerekiyor.

Yani, 90 Euro  ve üzerindeki tutarlı fiş-faturalarınıza pasaport numarasınız yazdırın, bunları ülkeden ayrılırken, havaalanında, gümrük görevlisine onaylatıyorsunuz ( bu sırada, gümrük görevlisi, büyük ihtimalle, faturada  yazılı malı görmek istiyor, bu yüzden bavulunuza koymayın, yanınızda bulundurun), onaydan sonra yine havaalanında bulunan bir merkezden, bu malın satın alırken ödediğiniz % 16’lık bedeli, geri alabiliyorsunuz.

Yalnız, bu işlemler, havaalanında zaman alıyor, yani uçak kalkış saatinden önce, havaalanında bu işlemler için zaman ayırmanız gerektiğini unutmayın.

Barselona’da; birçok alışveriş ve hediyelik eşya cinsi bulacaksınız. Özellikle; çok değişik cins ve çeşitteki yelpazeleri, hediyelik olarak alabilirsiniz.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI:

Daha öncede söylediğim gibi, bu şehri gezmenin en iyi yolu: yürümek. Ama; bir kısım yerlere ve özellikle, Mantjuic Tepesine yürümeniz elbette mümkün değil. Ama, mümkün olduğunca yürüyün. Otelinizin resepsiyonundan veya bir turizm bürosundan, mutlaka bir şehir haritası edinin ve öncelikle kaldığınız yeri işaretleyin, sonra ise, sizlere belirttiğim yerler içinden ilginizi çeken, gezmeyi düşündüğünüz yerleri işaretleyerek, kendinize güzel bir gezi planı yapabilirsiniz. Bu arada, metro istasyonlarında bilet gişelerinden bir de metro hat haritası edinin.

İnanın, metronun kullanımı basit ve çoğu yere ulaşmak için, metro yeterli oluyor. Önemli olan: siz bir metro haritası edinin ve bunun üzerinde, hatların renkleri, nereye gittikleri, istasyonlar konusunda, en fazla 15 dakika çalışmanız, haritayı öğrenmeniz ve etkin kullanmanız için yeterli oluyor.

Bu arada unutmayın ki, renkli hatlar arasında, bazı yerlere giderken aktarma yapmanız gerekiyor, aktarmalar da sorun değil, çünkü istasyonlardaki koridorların yanlarında, oradan geçen hattın renkleriyle boyanmış şeritler var.

Örneğin: mavi hatlı metroya gitmek isterseniz, yapmanız gereken şey: mavi boyalı şerit bulunan koridoru takip etmek, buradaki tek sorun ise: mavi hattın, hangi istikametine gideceksiniz?

Malum: her hattın, iki tane son istasyonu var, yani gitmek istediğiniz istasyon, hattın hangi ucuna giden yolda?  Bunu iyi bellemeniz gerekiyor. Bellemenin  tek yolu da, metro hat haritasını iyi kontrol etmek.

Evet; şehirde, çok sayıda bisiklet ve motosiklet var.

Yerel halk, bisiklet ve motosiklet kullanmayı seviyor. Bazı yerlerde, bunlardan kiralayabiliyorsunuz, özellikle: kiralık bisiklet çok yaygın.

Taksiler: sarı-siyah renkli. Fiyatları, pek pahalı sayılmaz. Rahatlıkla taksi bulabiliyorsunuz. Gün içinde, trafiğin yoğun olduğu saatlerde, taksi tercih ederseniz, perişan olmanız içten bile değil. Zamanınızı harcarsınız.

Daha önce söylediğim gibi; özellikle taksi şöförlerine otel adresi anlatmanız zor olacağından (Katalanca dili), otelinizden mutlaka, birkaç otel adres kartı almayı sakın unutmayın.

Evet, devam ediyoruz. Yoldan taksi çevirebilir veya taksilerin beklediği kuyruktan, taksilerden birine binebilirsiniz. Yeşil ışık, taksinin boş olduğunu gösterir. Ancak: taksiye bindiğinizde, mutlaka sürücünün taksimetreyi açmasını isteyin, bozuk-arızalı der ise, taksiye binmeyin.

Evet; şehirde, toplu ulaşımda yeterli ve güzel.

Otobüsler, birçok farklı güzergahlarda çalışıyorlar. Metro istasyonlarından; otobüs ve metro istasyonlarında çoklu kart veya bileti alabilirsiniz. Bir binişlik bilet, 1 Euro. Toplu taşım araçları ile seyahat etmek; gerek çok yer görmek ve gerekse ucuz olması açısından, tercih edilmeli.

Metro; modern, temiz ve kusursuzdur. Beş hattı var. Anonslar, üç farklı dilde yapılıyor. Diğer toplu taşım araçları için alacağınız çoklu kartlar, metroda da geçiyor. Kartları makinalardan alabiliyorsunuz.

Yalnız: dikkat edin, metro hatları biraz karışık gibi. Harita edinmenizde yarar var.

Yoksa: bineceğiniz metro hattını karıştırabilir, ineceğiniz metro istasyonunu kaçırabilirsiniz. Metro hatlarına ait harita sizi yönlendirir, edinin. Son bir uyarı: akşam saatlerinde, sakin yerlerde metro istasyonlarında dikkatli olmanızda yarar var, çünkü çok miktarda hırsızlık-gasp olayı olduğu söyleniyor.

SARDANA DANSI:

Cumartesi akşamları ve pazar sabahları: Katedralin önünde, Pazar akşamları da; Placa Sant Jaume Meydanında, geleneksel olarak yapılan bir dans göreceksiniz.

Bu; adeta kutsal bir olay gibidir. Bir gurup erkek, kadın ve çocuk; el ele tutuşup çember oluştururlar. Görünüşte basit olan, ama aslında disiplin isteyen bu dansı yaparlar.

Telli, nefesli çalgılar ve davuldan oluşan müzik gurubu; ritmik ezgiler çalar ve dansa katılanların sayısı hızla artar. Böylece; yeni çemberler oluşuyor ve bütün alan, dans edenlerle doluyor.

Belarus Minsk

Beyaz Rusya Belarus Minsk

Ukrayna’nın kuzeyinde, Litvanya’nın güneyinde: Beyaz Rusya ve Belarus olarak isimlendirilen ülkenin başkenti. Polonya ve Rusya arasında; tam bir geçiş noktası.

Bu konumu ile; stratejik önemi var. Ama, Minsk şehrinde: ne tarih, ne doğallık. Buraya giden ziyaretçilerin büyük çoğunluğunun ana amacı : sessiz ve sakin bir ortam bulmak ve gerçekten bu derece güzel bir ırk olarak yaratılan, Beyaz Rus kadınlarını görmek.

Çünkü: burada sizi bekleyen tarihi kalıntılar yok. Büyük alışveriş merkezleri de yok.

ULAŞIM

İstanbul’dan uçağa bindiğinizde: muhtemelen 2 saatlik bir yolculuktan sonra: Minsk şehrine ulaşıyorsunuz. Ülkeye girebilmek için: 15 günlük turist vizesi almanız yeterliyken 1 Haziran 2014 tarihinden itibaren vize sistemi değiştirildi.  Daha uzun süreli kalmak için, uzun süreli vize almanız gerekiyor ve uzun süreli vize alabilmek için, bu ülkeden gönderilmiş ticari bir davetiyeniz olması gerekiyor.

Uçaktan inmeden önce, pasaport kontrolünden önce: bir form doldurmanız gerekiyor. Bu formda: nereden geldiğiniz, nerede kalacağınız gibi, bir takım basit sorular soruluyor. Form: Rusça ve İngilizce olarak hazırlanmış. Bu formu doldurup, pasaport kontrolünden önce, ilgililere teslim etmeniz gerekiyor.

Bunun dışında: yine pasaport kontrolüne girmeden önce; sizi, sigorta görevlileri karşılıyorlar. Bu görevliler: sigortanızı yapıyorlar. Bu, asgari 15 günlük sigortanın bedeli: 8-10 dolar.

Ülkeye girişiniz için: gerek sigorta, gerek giriş formu ve gerekse vizeniz bulunan pasaport bulundurmanız şart.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

İKLİM

Evet, Minsk; karasal iklimin hakim olduğu bir yerde bulunuyor. Bu şehre: kışın ve özellikle, Şubat ayında giderseniz, her yanın donmuş olduğunu göreceksiniz. Şehrin ortasından geçen nehir bile, donuyor. Ama: bu soğuklara rağmen, şehrin insanları, yine de sokaklara çıkıyorlar.

Şehrin orta yerinde bulunan paten alanında, gençler buz pateni yapıyorlar. Özellikle: hafta sonları ve akşamları, buralar dolup taşıyor. Bir yandan içki içiyorlar, bir yandan da buz pateni yapıyorlar. Ama, öylesine çok içiyorlar ki, ortalıkta, bir sürü, sarhoş kız-erkek görmek mümkün.

Sonuç olarak: Minsk şehrine; yaz aylarında, yani kış dışında gitmenizde yarar var.

Bunun dışında, genel iklim özellikleri olarak: Şehir, nemli karasal iklime sahiptir. Hava genellikle nemlidir.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

HAVAALANI-ŞEHİR ULAŞIM

Biraz önce anlattığım gibi: gerekli belgeleri hazırladıktan sonra; pasaport kontrolünden geçiyorsunuz. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki uzaklık: 42 km. Havaalanı terminali; 1982 yılında hizmete açılmış. Terminalden, şehir merkezine ulaşım için: taksiler var. Bu taksiler ile, şehir merkezine: 30-35 dolar arasında bir bedel ile ulaşabilirsiniz.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

GENEL

Minsk şehri: 1067 yılında kurulmuş, yani eski bir kent. Başlangıçta: tepeler üzerine kurulmuş. Ancak: 20. yüzyılda, güneydoğudaki düz ovalar üzerine doğru gelişme göstermiş.

Varşova ve Kiev şehirlerinden daha az kalabalık. Moskova şehrinden daha temizdir. Vilnus şehrine uzaklık: 215 km. Varşova 550 km. Riga 470 km. Kiev 580 km. Moskova 700 km.

Şehrin ekonomisi incelendiğinde: buranın, Belarus ülkesinin en büyük sanayi merkezi konumunda. Kentte: 250 civarında fabrika ve sanayi tesisi var. Başlıca sanayi tesisleri: Minsk Traktör Fabrikası, Otomobil Fabrikası, Buzdolabı Fabrikası.

Tarihi süreç içinde, kent açısından öne çıkan olay; II. Dünya Savaşı sırasında yaşanmış. 22 Haziran 1941 tarihinde, Rus Kızıl ordusu, Minsk şehrine giriyor ve şehri, 3 yıl süren Alman işgalinden kurtarıyor. Dolayısı ile; Kızıl ordunun şehre girdiği bu caddeye: Kazananlar (Pabediteli) caddesi ismi verilmiş. Günümüzde ise, bu cadde, şehrin en önemli ve işlek caddelerinden biridir. Şehrin merkezinden; kışın tamamen donan, Svislac nehri geçiyor.

Evet: Minsk şehri

Beyaz Rusya ve diğer adı ile Belarus ülkesinin başkenti. Ama, hassas bir nokta var. Burası: Rusya değil. Yani: Rusya’nın belirgin özelliklerini burada görmek mümkün değil. Buranın coğrafi konumunun en büyük özelliği: Doğu-batı ve Kuzey-güney doğrultusunda, stratejik bir merkez konumunda olması.

Bu yüzden: bu ülke, Rusya için çok önemli. Rusya’nın gözü, hep bu ülkenin üzerinde. Öyle olunca da, birçok Avrupa ülkesinin, hem dikkat ve hem de cazibe merkezi.

Bu ülkede; düzen, insanlarının mutluluğu ve güvenliği üzerine kurulmuş. Buraya: dünyanın en güvenli ülkesi demek mümkün. Güvenlik üst düzeyde. Gecenin bir yarısı, sokaklarda, yalnız başınıza, güvenle dolaşabilirsiniz. Şehirde, asla darp-gasp olaylarına rastlanılmıyor.

Çünkü: şehirde yaşayan insanlar, resmi giysili polisten çok, sivil giysili polis bulunduğunu biliyorlar. Bunun yanında, polise saygı da var. Ama, tüm bunların yanında: sizler, asla herhangi bir suça karışmayın. Çünkü: turist olmanız nedeniyle, bütün suçun size kalabileceğini unutmamalısınız.

Şehir merkezi: gayet modern ve planlı. Özellikle: bu şehirde, trafik konusunda: herhangi bir yoğunluk yok. Yollar: 4-4 şeritli ve gayet geniş. Asla araç korna sesi duyamazsınız. Asla; trafik kazası olmuyor. İçkili olarak, asla araba kullanmıyorlar. Yollarda: trafik hiç aksamadan akıp gidiyor.

Yer altı geçitleri ve çarşılarda

Seyyar satıcı ve dilenci yok. Sokaklarda: başıboş dolaşan hayvan göremezsiniz. Rüşvetle iş yaptırmak, asla mümkün değil.

Binalar ise: otantik görünümlü. Tüm bunların yanında: tertemiz bir şehir. Şehirdeki: caddelerin, yolların, alt geçitlerin temizliğini gördüğünüzde şaşıracaksınız. Bu kadar temiz bir şehri; başka bir yerde görmek, gerçekten zor. Singapur şehrinin çok temiz olduğunu hatırlıyorum.

Ama o şehirde: çok sıkı tedbirler alınmış olduğunu görmüştüm. Örneğin: Singapur şehrinde o temizliği sağlamak uğruna, yere bir sakız atana verilecek cezanın, 500 dolar olduğunu hatırlatmak istiyorum. Burada: böyle cezai bir uygulama yok, yalnızca insanlar bilinçlendirilmiş.

Minsk şehrinin diğer özelliklerinden söz etmek istiyorum. Şehir: fuarlar bakımından oldukça hareketli. Hemen hemen her hafta, burada fuar düzenleniyor. Bunun dışında: şehir, tam bir kültür mabedi gibi. 16 müze, 11 tiyatro, 20 sinema, 139 kütüphane var. Özellikle, hafta sonlarında: parklar, kiliseler, Sinegog’lar dolup taşıyor. Pazar günleri ise, bir bakıyorsunuz; her yer gelin-damat dolu. Çünkü: düğün törenleri, sokaklarda kutlanıyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

KONAKLAMA

Şehirdeki oteller devlete ait. Gelmeden önce, mutlaka rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Dolayısı ile, konaklama için pek fazla çok seçenek yok. Otellerin çoğu:  3 ve 4 yıldızlı.

4 yıldızlı, yalnızca iki otel var. Bunlar: biraz önce söylediğim gibi, Minsk Otel ve Victoria Hotel. 3 Yıldızlı oteller ise: Belarus Otel. Oteller dışında: ülkede yaygın olarak kullanılan, mobilyalı evler de var. Bu evlerde: iki kişi rahatlıkla kalabilir. Şehir merkezindeki bu evlerin kiraları: yaklaşık olarak 60-80 dolar arasındadır.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Şehirde, toplu taşıma çok yaygın. Otobüsler ve metro var. Bunun dışında: taksilerde çok uygun. Çünkü: benzin çok ucuz.

TAKSİ

Taksiler, ucuz. Zaten, gideceğiniz en uzak mesafe, şehrin konumu nedeniyle : 5-8 km. arasındadır. 1 km. için taksiye ödemeniz gereken ücret: 0.5 cent. Geceleri, eğlence yerleri önünde bekleyen taksilere binmek durumunda kalırsanız, binmeden önce mutlaka pazarlık yapın. Gündüzleri: yoldan geçen taksiler sizi asla almaz, boşuna el sallamayın.

Taksiler: telefon ile çağrıldıklarında gelirler. Şehre gittiğinizde, otel resepsiyonundan, taksi çağırma numaralarını öğrenebilirsiniz. Bu numaralara telefon açtığınızda: adresi verirseniz, taksi geliyor. Size gelecek olan taksinin: markası, size ulaşacağı dakika ve rengi: tüm bu bilgileri, telefon açtığınız merkez, size telefonda iletiyor.

Geceleri ise: yoldan geçen bir taksiye, el salladığınızda, taksi durur ve sizi, yine makul bir ücret karşılığında, gitmek istediğiniz yere götürür. Tüm bunların yanında, son olarak bir uyarı: Resmi taksilere binmeye özen gösterin, bunlara vereceğiniz para, en fazla: 3-5 dolar civarında. Bunun yanında: kaçak taksilere sakın binmeyin.

Bunların yanında: taksilere bindiğinizde: klasik bir alışkanlık var. Taksi şoförlerinin büyük çoğunluğu, hemen kadın muhabbeti açıyorlar. Hemen, “diayvuskalar”ı, nasıl bulduğunuzu soruyorlar.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

METRO

Şehirde, metro sistemi, 1977 yılında yapılmış. Başlangıçta, 8 olan istasyon sayısı, daha sonra 14 olmuş. 2007 yılı itibarı ile: 25 istasyon ve 33 km. lik hat var. Normal bir günde, metroda, 800 bin yolcu taşınıyormuş. Yoğun saatlerde: 2-2.5 dakikada bir tren çalışıyor.

OTOBÜSLER

Şehir içinde, yeşil otobüsler var. Bunlar: 600 ruble (30 cent) yani çok cüzi bir ücret karşılığı kullanılabiliyor. Ancak: otobüse binerken, ücret ödemeyen insanlardan, bu şehrin nazik insanları ücret istemiyorlar. Yani: bu yeşil otobüsler aslında ücretsiz değil. Lütfen, bunlara bindiğinizde, ücret ödemeyi ihmal etmeyin.

Çünkü: ücretsiz binmeyi kafaya koyarsanız, aniden kontrolör karşınıza çıkabilir. Bu arada; mutlaka dikkatinizi çekecektir, bu otobüs sürücülerinin çoğu bayan. Zaten; Minsk şehrinde, bayanları, her türlü hizmet dalında görmek mümkün.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

İNSANLAR

Şehirde yaşayan insanlar: spor ve müziğe, çok önem veriyorlar. Aynı zamanda: eğitimi de büyük önem veriliyor. Zaten: insanların eğitim seviyesi; yüzde yüze çok yakın. Şehirde yaşayan insanlar: kültürlü ve aklı başında.

Bu şehirde: en çok dikkatinizi çekecek husus: 2 milyon nüfusu olan şehirde yaşayanların, üçte ikisinin bayan olması.

Tüm işyerlerinde çalışanların yoğunluğu bayan ve inanın, daima bakımlılar. Her yerde, her çeşit hizmet alanında, bayanlara rastlamak mümkün. Bir ırkın kadınının, bu kadar mı güzel ve çekici olabileceğini, sürekli sorgulayacaksınız. Ama: bu sorgulama sırasında: bazı duyumların etkisinde kalarak, bu ülkede göreceğiniz her bayanı; asla ve asla yanlış algılamamanız gerek. Bu şekilde değişik yaklaşımlar veya değişik teklifler sonucu ; ters durumlar ile karşılaşabilirsiniz.

Peki, şehirde Türk var mı? Evet, şehirde yaşayan pek çok Türk var. Türkler: inşaat ve yiyecek sektörüne girmişler. Bir de, öğrenci olarak buraya gelmiş olanlar var. Özellikle: Minsk State Linguistik Ünivercity.

Burada: Türk öğrenciler, yoğunlukta.

DİL

1980’li yıllara kadar, bu ülkede yaşayan herkes “Rusça” konuşuyormuş. 1990’lı yıllardan sonra ise, dil eğitimi tersine dönmüş. Şehir sakinlerinin çoğu: Rusçayı, sadece günlük yaşantılarında; evlerinde ve işyerlerinde kullanıyorlar. Genç kuşak arasında ise: özellikle İngilizce yaygın.

Bu ülkede yaşayan insanlar, en az 2-3 yabancı dil biliyorlar. İkinci en yaygın konuşulan diller: Almanca, Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca. Bu insanlarla anlaşabilmek için, mutlaka iyi bir yabancı diliniz olması gerekiyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

GECE HAYATI

Minsk’de: 30 civarında gece kulübü var. Bunlar: 23.00-05.00 saatleri arasında açık. Şehirde, her gece: tüm disko ve gece kulüpleri; insanlarla doluyor. Dolayısıyla, özellikle hafta sonlarında gece kulüplerinin kapısında, uzun sıralar oluyor.

Buralara giriş ücreti: 10-15 dolar civarında. Sabah saatlerine kadar, aralıksız eğlence mümkün. Her türlü müziklerin olduğu, her yaşa hitap eden diskolar var. Gece eğlenceleri, gerçekten görülmeye değer.

PRİNCESS OTEL

Kumar oynamak isterseniz, çeşitli seçenekler olmasına rağmen, en güzeli burada.

JURAVİNKA

Şehir merkezinde ve Türkler tarafından işletilen, büyük bir eğlence kompleksidir. İçinde: casino, restoran, gece kulübü, bowling salonu var. Restoran kısmı: gecenin geç saatlerinde, kulüp haline dönüşüyor.

Ayrıca: haftanın bazı günlerinde: geceleri, show programları düzenleniyor. Casino kısmında: kıyafete önem vermek gerekiyor ve ayrıca pasaport bulundurulması şart.

VERSUS

Şehir merkezinde, Minsk Otel içindedir. Lüks bir striptiz kulübüdür. Giriş ücretlidir.

MAXİ SHOW

Şehir merkezinden, taksi ile 5 dakika uzaklıktadır. Giriş ücretlidir. Haftanın her günü açık ve çok hareketli bir yerdir. İçeride: özel showlar sergileniyor. Buraya: saat: 01.00’e kadar, metro ile ulaşabilirsiniz.

MADİSON CLUB

Gece hayatının yoğun olduğu mekanlardan biridir. Burada: güzel müzik ve keyifli bir ortam bulabilirsiniz. Diskosu ve bowling salonu ile hoş bir mekan. Biraz pahalı ama, kentin en iyi mekanlarından biri. Bu arada: buraya girişte, zaman zaman “giyime göre, engelleme” yapabiliyorlar.

WEST WORLD

Hotel Minsk’in hemen yanında. İyi bir mekan, ama çok fazla hayat kadını var. Bir süre sonra: “Do you want sex” lafı, sıkıcı olabiliyor.

REAKTOR

Genç insanlarla bir arada olmak isterseniz, burayı tercih etmelisiniz. Tam bir öğrenci diskosu. Yaş ortalaması, 20-21 olan bir dolu insan. Kendini kasmalar, havalara girmeler yok.

RESTORANLAR-NE YENİR

Bu şehirde: yemekler çok kötü değil. Ama çok miktarda domuz eti kullanıyorlar. Bunun dışında: çorbaları gayet güzel. Kremalı mantar çorbası, özellikle tatmanızı önereceğim bir lezzet. Bu şehirde: yemeklerde bol miktarda et kullanılıyor. Bir de: mantar kullanılıyor.

Bu şehirde: her ülke mutfağını tadabileceğiniz restoranlar bulunuyor. Ama, özellikle hafta sonlarında bu restoranlara gitmeden önce, mutlaka rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Restoranlar, bayağı ekonomik. Özellikle: bazı barlardaki özel yapım, taze biraları mutlaka tatmalısınız. Zaten: şehir insanları: bira, votka ve martini içmeyi çok seviyorlar.

Yemekler genellikle lezzetli. Dünya mutfaklarını bulmak mümkün. Geleneksel yemeklerinde: mantar ve patates ağırlıklı olarak kullanılıyor. Ayrıca: her türlü et kullanılmaktadır.

Etler: çok lezzetli. Mantar çorbası, muhteşem bir tat. Mutlaka tadın. Yemeklerde: bazı restoranlarda, canlı müzik sunuluyor. Özellikle: Tarkan şarkılarını duyarsanız, şaşırmayın.

Restoranlar hakkında, birkaç bilgi vermek gerekirse: Astara restoran (Azerbaycan yemekleri sunuluyor), Salon restoran (yemekleri çok lezzetli, özellikle: salatası ve ızgara somon tercih etmelisiniz), Üzüm restoran (park içinde, şık bir restoran. Salata ve et yemekleri muhteşem).

Bunlar dışında

Goodwin, James, Il Patzio (güzel İtalyan yemekleri sunuluyor) , keyifli yemekler yiyebileceğiniz yerlerden birkaçı. Bir de, çok sevilen “0.5” denilen bir restoran var. Burada: canlı müzik eşliğinde, tavuk ve bira önerebilirim.

Restoran: hemen beyaz kilisenin yanında. Bir porsiyon yemek için: 10-15 dolar ödemeniz yeterli. Her ne kadar yurt dışında olsanız da, Türk yemekleri tercih etmek isterseniz, hemen Tren İstasyonu yanında, sahibi Türk olan ve Türk yemekleri yapan, bir lokanta var.

Bunların dışında: tanıdık tatlar isterseniz: Mc Donalts, Valilik caddesi üzerinde bulunuyor.

PARA BİRİMİ

Minsk şehrinde kullanılan para birimi adı: Ruble. 1 Amerikan doları, yaklaşık 2000 Ruble. Buna göre para değerlerini hesaplayabilirsiniz. Yani: 1000 Ruble; 0.5 cent ve bizim paramız ile, 1 TL, 1300 Rubleye karşılık geliyor.

 

ALIŞVERİŞ

Şehirde: 3 alışveriş merkezi var. Bunların isimleri: Gum, Sum, Nimiga. Buralarda: hediyelik eşyalar, elbise, kumaş, defter, halı gibi birçok hediyelik eşya bulup satın alabilirsiniz. Çünkü: biraz önce de söz ettiğim gibi: ülke çok ucuz. Benzin çok ucuz. Türkiye’de göremediğimiz araçları, burada görmek mümkün. Ama: alışverişte, çok öne çıkan ve mutlaka satın alın diyebileceğim bir şey yok.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

GEZİ PLANI

Minsk şehrine indiğinizde, ilk dikkatinizi çekecek olan, uçsuz-bucaksız bir düzlük. Geniş bir ova. Kocaman ve geniş yollar. Sosyal altyapı tamam. Sağlık, eğitim, ısınma ve ulaşım mükemmel. Mimari gayet güzel. Bol yeşillik var. Hemen her yerde. Bir de, her mahallede göletler, su kaynakları ve havuzlar oluşturulmuş. Yalnızca: bu şehirde, 50’den fazla: çeşme, havuz, gölet var. Bunların en eskisi ise: 130 yıllık.

Şehir: pırıl-pırıl. Büyük meydanlar, tarihi dokusu özenle korunmuş mimari-şirin evler, şirin parklar. Minsk nehri: kentte, ayrı bir hava veriyor.

KGB binasını geçtikten sonra: Bağımsızlık caddesi var. Caddenin sonunda ise: Bağımsızlık meydanı bulunuyor. Cafe ve restoranlar: genellikle, Bağımsızlık caddesi üzerinde bulunuyor.

Şehrin önemli otellerinden olan: Minsk Otel’de, bu cadde üzerinde. Ayrıca: Mc. Donalts restoranı ve hemen karşısında, Patzio Pizza, Fridays ve Pechki Lovechlei bulunuyor.

Şehirdeki: Yanki Kupalı Parkı: gezinti için güzel bir yer. Burada: yazın, tekneye binmek te mümkün. Parkın yanında: Zafer Anıtı ve Yıldızı bulunuyor. Ayrıca: sönmez bir ateş var.

Botanik Parkı: dünyanın her bölgesinden getirilen bitkilerden oluşturulmuş. Şehirli bayanlar: bu parkta gezmeyi oldukça romantik bulurlar.

Şehrin dışına çıkarken görülen büyük gölde: insanlar, her mevsim balık tutuyorlar.

GEZİLECEK YERLER

Beyaz Rusya Belarus Minsk Aleksandrovsky Meydanı

ALEKSANDROVSKY MEYDANI

Şehrin tam merkezindedir. Burası: zengin bir tarih dokusundan öte, küçük bir halk bahçesi olarak öne çıkıyor. 1972 yılında, vali tarafından yaptırılmış. Bahçenin ortasında: bir çeşme ve bir yüzme havuzu bulunuyor. Çeşmede, bir heykel var. Bu kuğu heykeli: İtalyan Bernini tarafından tasarlanmış ve bir çocuk ile süslenmiş. Çeşme ve heykel; şehrin bir sembolü olarak kullanılıyor.

Meydanın bir köşesinde: Ulusal Tiyatro var. 1888 yılında açılmış.

KİLİSELER

Beyaz Rusya Belarus Minsk Calvary Kilisesi

CALVARY

Eski bir mezarlık yanında yapılmış bir kilisedir. Bu alanda: 17.yüzyıldan kalma bir tapınak bulunduğu tespit edilmiştir. Bugünkü yapı ise, 19. yüzyılın başında yapılmıştır. Kilise çevresinde ortaya çıkan mezarlık: şehir halkı tarafından çok iyi biliniyor. Ancak, 1967 yılından sonra, bu mezarlık kapatılmış. 1990 yılından sonra ise, yeniden açılmış.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Kızıl Kilise

KIZIL KİLİSE

Kırmızı tuğlalardan yapıldığı için, bu ismi almıştır. Neo-Gotik tarz bir yapıdır. 1906-1910 yılları arasında inşa edilmiştir. Sovyetler Birliği döneminde, burada sinema varmış. Daha sonra, 1990 yılları başında, sinema, kilise olarak hizmet vermeye başlamış.

Kilisenin: geniş bir salonu, zarif süslemeleri var. Vitray pencereler, Belarus ulusal sanat geleneklerine göre yapılmış. Ana portalı: Vojnilovich ailesinin silahı süslüyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Kutsal Ruh Kilisesi

KUTSAL RUH KİLİSESİ

Kilise, Zolotaja Gorka (Altın Tepe ) bölgesinde bulunuyor. Kilisenin enteresan bir yapılış öyküsü var. O zamanlar: kentte kolera salgını olur. Polonyalı bir doktor, şehir halkından para toplar ve bu paralar ile, Katolik mezarlık topraklarının üzerine, bu kiliseyi inşa ettirir.

Buraya: Kutsal Ruh ahşap heykeli konulur. Bu heykelin: bulaşıcı hastalıklardan, insan ve hayvanları koruduğuna inanılır. Evet: daha sonraki yıllarda, buranın restorasyonu için, devlet tarafından büyük harcamalar yapılmış.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Parlamento Binası

PARLAMENTO BİNASI

Şehrin önemli yapılarından biri de: ana cadde üzerindeki “Parlamento Binası.” Belarus Devleti: geçmişlerine duyduğu saygı nedeniyle. Binanın önündeki, dev “Lenin” heykelini, muhafaza etmiş ve heykel tüm ihtişamı ile, görüntüye farklı bir hava katıyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Town Hall

TOWN HALL (BELEDİYE BİNASI)

Yapı, 16.yüzyılda: katedral meydanı üzerine yaptırılmış ve 2004 yılında restore edilmiştir. Mahkeme ve Belediye binası olarak kullanıldı. Zemin katta: Minsk Müzesi var.

Müzede: cam bir kubbeli sergi salonu var. Şehrin tarihi ve manzarası, showroom ve anlatım ile sergileniyor. Müzedeki sergiler: tarihi kazılar sırasında toplanan objelerden oluşuyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Vankocivh Evi

VANKOVİCH EVİ (KLASİK MÜZE)

Yapı: 19.yüzyılın mimari harikalarından biridir. Bu evin: bembeyaz sütunlu, mavi cephesi var. Bu cephe ile binanın uyumu, çok güzel. Sanatçı: Valentij Vankovich’in burada yaşamış olması nedeniyle, bu isim verilmiş.

Mükemmel, romantik portreler çizdi ve galeriye bıraktı. Bunların yalnızca, küçük bir bölümü: Müzede sergileniyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Pischalovskij Castle-Prison Hotel

PİSCHALOVSKİJ CASTLE – PRİSON HOTEL

Burası, yıllarca, şehir merkezinde bir hapishane olarak kullanılmıştır. Yapı: 1825 yılında, mimar Pischala tarafından, Gotik kale tarzında inşa edilmiştir. Köşelerinde: 4 yuvarlak kuleleri olan, 3 katlı, dikdörtgen bir yapıdır. Her bir kule: bir kademeli korniş üzerinde, dikdörtgen yapıdadır.

Kalenin çevresi: çitle çevrilidir. Ülkenin bir kısım şair ve yazarları: bu cezaevinde hapis yatmışlar. Devrimci Pulihov idam edilmiş. Uzun yıllar: bu kale, erişilemez bir yapı topluluğu olarak kalmış. Günümüzde ise, turistler için, egzotik bir otel konumunda.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Bearuz Opera ve Balesi

BELARUS OPERA VE BALESİ

Bunlar: Ulusal Akademik Opera Tiyatrosu ve Ulusal Akademik Bale Tiyatrodur. Tiyatro binasının kuleleri muhteşem ve şehrin çoğu yerinden görülüyor. Tiyatro: Fransız ve Rus klasik bale kurucusu Marius Petipa’nın görüşlerine göre restore edilmiştir.

Burada: daima, ünlü bestecilerin eserleri sergileniyor. Bu eserlerde: zengin süslemeler ve göz alıcı kostümler var.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Zafer Meydanı

ZAFER MEYDANI

Burası: II. Dünya savaşı kahramanlarının anısına yapılmıştır. Dikilitaş şeklinde, büyük bir anıt dikilmiş. 40 metre yüksekliğindedir. 1954 yılında açılmıştır. 1941-1945 yılları arasındaki vatanseverlik savaşında, hayatını kaybedenlere atfen dikilmiş bir anıt. Kaidesinde; sonsuz ateş yanıyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk

Burada: bir anıt daha var. Gözyaşı adası anıtı. Afganistan Savaşında ölen, Belarus’lular için dikilen bir anıt. Afganistan savaşında, 771 Belarus’lu asker ölmüş. Anıt: Ağustos 1996 yılında açılmıştır.

Beyaz Rusya Belarus Minsk St Spirit Katedrali

ST. SPİRİT KATEDRALİ

1852 yılında, rahibeler manastırı olarak inşa edilmiştir. 1870 yılında ise, Ortodoks manastırı olarak ibadete açılmıştır.

NEZAVİSİMOSTY AVENUE

Şehirde: kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan bir caddedir. Cadde üzerinde: mağazalar, restoranlar, müzeler, ticaret merkezleri, milli kütüphane, bankalar ve çeşitli üniversiteler bulunuyor.

Beyaz Rusya Belarus Minsk Milli Kütüphane

MİLLİ KÜTÜPHANE

Muazzam görünüşlü bir milli kütüphanesi vardır ki, insan dışını görünce içinden çıkası gelmez. Minsk Devlet Kütüphanesi: oldukça ihtişamlı bir bina. İçinde: 14 milyon kitap var.

ŞEHİR DIŞI GEZİLECEK YERLER

Beyaz Rusya Belarus Minsk Nazi Kampı Turu

NAZİ KAMPI TURU

Şehir merkezinden, yaklaşık 50 km. uzaklıktadır. Burası: II. Dünya Savaşında, Nazi subaylarının, Beyaz Rusya’da tamamen yaktıkları: 620 köyden biridir. Savaşta hayatını kaybeden askerlerin anısına yapılmış, Büyük Anıt var. Ayrıca: savaşta kullanılan tanklar görülebiliyor.

DUDUKİ KÖYÜ

Şehir merkezine, 50 km. uzaklıktadır. Bu köyde: eski model araba ve motosiklet müzesi, el sanatları ve eski takılar sergisini gezebilirsiniz. Yöresel el yapımı peynir eşliğinde, yöresel şaraplardan tadabilirsiniz.

Bu alan: şehrin güneyinde bulunuyor. Buraya ulaşmak için: eski köyler, bostanlar ve ormanlar arasından, yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk yapmak gerekiyor. Köy: yaklaşık 150 yıl önce, derebeylik zamanında, bir aile tarafından yönetiliyormuş.

Burada: votka üretimi yapılıyor. Kuas denilen ve buğdaydan elde edilen özel votkalar: 7 yıl bekletilip, dinlendiriliyor. 48-52 alkol derecesindeki bu votkalar: yine, köyde üretilen ballı-turşulu ekmek ile servis ediliyor.

10 Ekim 1998 tarihinde, burada, 2 katlı el sanatları galerisi yapılmış.

Köydeki geziniz sırasında: köyde üretilen peynir, tereyağı, otlu peynir tatma şansınız oluyor. Ayrıca: ekmek yapımını da izleyebiliyorsunuz. Demir dövülerek nal yapımı, kumaş yapımı izlenebilir, arzu ederseniz, ata binebilirsiniz. Ayrıca: köyün yakınlarında, değirmen var, burası da gezilebiliyor.

STALİN HATTI VE JANOST

Şehir merkezine, 15 km. uzaklıktadır. Burası: Moskova’nın düşmemesi için, Alman ordusuna karşı, Kızıl ordu tarafından yüksek yerlere konumlanmış bir savunma hattıdır. Stalin hattında, II. Dünya savaşında kullanılan, çok çeşitli silahlarla kurulan, savunma hattı gezilebiliyor.

Buradaki açık hava müzesinde : askeri ekipmanlar, tanklar, uçaklar, helikopterler ve toplar sergileniyor. Stalin Hattı: II. Dünya Savaşında, savunma hattı olarak biliniyor. Yemek için: özellikle, havanın sıcak olduğu dönemlerde, Junost Gölü kıyısında, ızgara balık önerebilirim.

Burada; deniz motoru ile, “Junost” eğlence kompleksine gidiliyor.

BELOVEZHSKAYA PUSCHA

Burada, ülkenin en büyük ormanı bulunuyor. Bu doğal dünya: UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Buranın en büyük özelliği: tamamen doğallık, hayranlık uyandıran bir doğallık.