Portekiz Braga

Portekiz Braga

Şehir, Portekiz ülkesinin güney batısındadır.

Portekiz’in en büyük 2’nci şehridir. Aynı zamanda Portekiz’in dini başkentidir.

Porte şehrine 1 saat uzaklıktadır.

Portekiz tarihinin bilinen en eski şehridir. Şehir, 2000 yıl önce, Romalılar tarafından ilk olarak inşa edilmiştir ve tarihi kalıntıları ve güzel sokakları görülmeye değerdir.

Portekiz Braga Se De Braga Katedrali

GEZİLECEK YERLER

Se de Braga Katedrali

Bu gotik yapı efsanelerle doludur. Katedrale giriş ücretsizdir ancak Hazine Dairesine girmek ücretlidir.

Müslümanların ülke dışına çıkarılmasının ardından, muhtemelen bir dönem Roma tapınağı ve sonrasında cami olan yapının yerine, 1077 yılında bu katedral inşa edilmiş ve 1089 yılında faaliyete başlamıştır.

Ancak katedral olmadan önceki dönemden günümüze ulaşanlar: sadece Romanesk ana kapı, Ortaçağ efsanesi Tilki Raynald’ın yontulmuş figürlerinin bulunduğu Batı Cephesidir.

Evet, burası Portekiz ülkesinin ilk katedralidir. Katedralin yapımında, o dönem Portekiz sömürgesi olan Brezilya’dan gelen altınların kullanıldığı söyleniyor.

Portekiz Braga Se De Braga Katedrali

Hazine Müzesi

Katedralde bulunan Hazine Müzesinde, Perdo Alvares Cabral tarafından Brezilya’dan getirilen bir haç sergileniyor. Bu haç, 1500 yılında Pedro Alvares komutasındaki küçük bir birlik, Brezilya’da karaya çıktığında, oradaki ilk ayinde kullanılmış demir bir haç olarak önem kazanmaktadır.

Ayrıca, yine katedral de görülmesi gerekenler: dış duvarlarda, 16’ncı yüzyıl başlarından kalma, İsa’yı emziren Madonna’nın güzel bir heykeli bulunmaktadır.

Katedralin ikiz kuleleri 18’nci yüzyılda eklenmiştir.

Portekiz Braga Arco da Porto Nova

Arco da Porta Nova

Şehrin, Ortaçağ duvarının batı girişini süsleyen bir zafer takıdır.

1512 yılında açılmış ve geleneksel olarak ileri gelenlere ve ünlülere, şehrin anahtarını sunmak için kullanılmıştır.

Yuvarlak kemer, Andre Soares çalışmasıdır.

Tarihi kapı, bir zamanlar şehrin giriş kapısıymış. Günümüzde ise, eski ve yeni şehri birbirinden ayırıyor.

Burada, sıra sıra dükkanlar var. Burada girişte özellikle “Cheesecake” yemenizi öneririm. Burayı geçince dev bir alışveriş merkezi de bulabilirsiniz.

Portekiz Braga

Arcada Praça da Republica

Büyük bir meydan ve şehrin en hareketli merkezidir. Şehrin tarihi ve günümüzdeki halinin birleştiği yerdir. 1910 yılında meydan, günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur. Meydanda bulunanlar:

Lapa Kilisesi

1757 yılı yapımıdır. 1767 yılında kutsanmıştır. Bitişindeki çan kulesiyle neoklasik bir tarza sahiptir. İç mekanda, 19’ncu yüzyıl çini kaplamaları, ahşap korkuluklar görülmeye değerdir.

Kafeler

Şehrin iki simgesel kafesi olan Cafe Vianna ve Astoria buradadır. Cafe Vianna: 1858 yılında açılmıştır. Kafe, daha önce bir tür bankaymış. I. Dünya savaşından sonra 1921 yılında Braga’da insanlar burayı bakkal alışveriş yapmak için kullanıyorlarmış.

Portekiz Braga Bom Jesus Do Monte

BOM JESUS DO MONTE

Burası, Braga şehri dışında, Nogueiro Tenoes’te bulunan bir Portekiz dini yapısıdır. Ancak, oldukça meşhur ve bilinen bir yerdir. Hıristiyanlar, buraya hacı olmak için geliyorlar. Kelime anlamı Dağdaki İsa’dır.

Burası: Kudüs şehrinde bulunan, İsa’nın çarmıha gerili şekilde Kıyamet Kilisesinin bulunduğu yere çıkarken yaşadığı durumlar yansıtılmak için düzenlenmiştir. Merdivenlerle yukarı çıkan hacılar, yukarıdaki alanda bulunan manastırda ibadete devam ederler.

Braga şehir merkezinden, tren istasyonunun önünden kalkan otobüslerle buraya ulaşmak mümkündür. Yolculuk yaklaşık 25 dakika sürer. Buraya yaklaşınca bir feniküler var. Onunla yukarıya çıkılıyor. Feniküler, 300 metrelik dik yokuşun başında duruyor. Bu feniküler, su dengesiyle hareket eden, dünyanın ilk feniküleriymiş.

Portekiz Braga Bom Jesus Do Monte Manastır

Manastır

Merdivenlerin en üst bölümündeki alanda, bir manastır, bir hediyelik eşya satış yeri ve tuvaletler var.

Manastır. 2019 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Evet, yukarıda da belirttiğim gibi, burası Kudüs şehrindeki “Kıyamet Kilisesi” ne benzetilerek düzenlenmiştir. Burası, İsa’nın çarmıha gerildiği yerdir. Burada da sembolik olarak, tepenin en yüksek noktası, yani Kıyamet Kilisesinin aynı zamanda İsa’nın çarmıha gerildiği yer olarak betimlenmiştir.

Bu tepe üzerindeki dini ilk yapı olan şapel, 15-16’ncı yüzyıllarda yapılmıştır.

Günümüzde görülen yapı ise, 1784-1857 yılları arasında, Carlos Amarante tarafından, Neoklasik tarzda inşa edilmiştir.

Burada altı tane şapel var. Her şapel, pişmiş toprak heykellerle dekore edilmşitir.

Portekiz Braga Bom Jesus Do Monte Merdivenler

Merdivenler

Evet, manastırın hemen önünde merdivenler var.

Barok tarzdaki merdivenler 116 metre boyundadır. Toplam basamak sayısı 573 dür. Merdivenler zikzak şeklinde yapılmıştır.

Burayı haç amacıyla ziyaret edenler: bu merdivenleri aşağıdan yukarıya doğru tırmanırlar ve merdivenlerin sonundaki manastıra ulaşırlar.

Hacılar, merdivenleri tırmanırken, geleneklere göre, dizlerinin üzerine çökmeye teşvik edilirler. Böylece: maddi dünyanın duyuları ile ruhun erdemlerini karşılaştıran bir program uygulanır.

Mesih’in çabalarının doruk noktası, tepenin en üstündeki kilise, Tanrı’nın tapınağı olarak kabul edilir.

Merdiven boyunca: birkaç çeşmenin varlığı görülür, bunlar müminlerin arınması fikrini verir.

Portekiz Braga Bom Jesus Do Monte Merdivenler

Bunlar duyuları (görme, koku, işitme, dokunma, tat alma) temsil eden farklı su kaynaklarıdır.

Evet, günümüzde burayı ziyaret eden turistler, önce yukarıdaki manastırı görüyorlar ve daha sonra merdivenlerden aşağıya iniyorlar. Çıkmak gerçekten oldukça zor, çünkü merdivenler çok dik.

Portekiz Braga Bom Jesus Do Monte Merdivenler

Ancak: özellikle Hıristiyanlar için, buranın dini anlamı çok büyük.

 Portekiz Sintra hakkındaki gezi yazım için  Sintra

 

İngiltere Londra Pıccadılly

İngiltere Londra Pıccadılly

İngiltere Londra Pıccadılly;

Bölge: VIII Henry’nin 1530’larda St James Palace’ı yaptırmasıyla, şehrin en moda mekanlarından biri haline gelmiştir ve günümüzde de bu özelliğini korumaktadır.

Piccadilly, West End’in can damarıdır. Daha önce Portugal Street olarak bilinen bölge: yeni adını, 17.yüzyıl züppelerinin giydiği kırmalı yakalardan almıştır.

St James’s; bugün de kraliyet konutlarıyla çevrelendiği ve yüksek sosyetenin alışverişlerini yapıp eğlendikleri 18.yüzyıldaki halinden izler taşır. Özellikle: St James’s Street’teki şapka mağazası James Lock ve Berry Bros & Rudd şarapçısı: o dönemi çağrıştırır. Piccadıly’deki Fortnum and Mason: yaklaşık 300 yıldır kaliteli yiyecekler sunmaktadır.

Kuzeydeki Mayfair: hala Londra’daki en moda adreslerden birisidir. Piccadılly Circus ise: Soho’nun başlangıç noktasıdır.

Ülkenin en etkili simaları, üye oldukları kulüplere öğle yemeğine gitmek ve bu sırada iş görüşmeleri yapmak, başkentin en lüks mağazalarından alışverişler yapmak ya da burada çok sayıda bulunan sanat galerilerinden birini dolaşmak için buralara gelirler.

 

Bölgede gezilecek yerler

İngiltere Londra Pıccadılly

PICCADİLY CİRCUS

İngiltere Londra Pıccadılly;

Piccadilly ve Regent Street kesişimindedir. Londra şehrinin en ünlü ve işlek kavşağıdır. Trafiğe kapalı olması ne büyük özelliğidir ve bu yüzden, birçok insanı ve özellikle geceleri ve hafta sonlarında gürültülü kalabalıkları çeker. Picadilly: 17.yüzyılda popüler bir fırfırlı yaka adından kaynaklanmaktadır.

Circus merkezinde, Shaftesbury anıt çeşmesinin üstünde: yarı çıplak ve ilk başta Hıristiyan Charity (merhamet) meleği olarak düşünülen, daha sonra Yunan Aşk ve Güzellik Tanrısı Eros’un adı verilen bu sembolik figür: yıllardır insanların buluşma yeri olmuştur ve neredeyse Londra şehrinin simgesi haline gelmiştir.

Heykelin kaidesi bronzdan yapılmış olmasına karşın, heykel alüminyumdan yapılmıştır.

Leicester Square’in birkaç adım batısındaki heykel: Victoria dönemi hayırseverlerinden Sharftesbury Kontu’nun anısına, 1892 yılında dikilmiştir. Sharftesbury Kontu: yoksullara yaptığı destekle tanınır.

Nash’ın Regent’s Street için hazırladığı Pıccadılly Meydanı: yıllar boyunca değişikliğe uğrayarak mağazalarla dolu bir yere dönüşmüştür.

Daha önce, gözde bir müzik salonu olan “London Pavillion” (1884) ve komşusu “Palace of Varieties” günümüzde “Trocadero” isimli alışveriş ve eğlence merkezine dönüşmüştür. Diğer mekanlar ise aynı durmaktadırlar.

“Criterion Theatre” yer altındaki aynı yerindedir ve harika dekorasyonlu “Criterion” bar ve restoranı görsel bir güzellik sunmaktadır. Criterion Theatre: Circus’un güney alanında, bir konser salonu olarak  tasarlanmasına rağmen 1874 yılında tiyatro olarak açılmış yaklaşık 600 koltuk ile kiremitli merdiven ile inilen yer altında ziyaretçilerini beklemektedir.

Koltukların aralarındaki sütunlar, seyircilerin çoğunun görüşünü kısıtlar.

Circus’un kuzeydoğu tarafında, Londra Pavillon bulunur. Buradaki ilk bina 1859 yılında bir müzikhol olarak inşa edilmiştir. 1923 yılına gelindiğinde ise, binanın çevresine elektrik panoları yerleştirildi. 1934 yılında ise önemli değişiklikler yapıldı ve bina sinemaya dönüştürüldü. 1986 yılında ise, 1885 yılına ait cephesi korunarak yeniden inşa edildi.

Londra’nın en süslü yeri olan, neon ışıklı tabelalarla kaplı meydan: şehrin: sinemalar, tiyatrolar, restoranlar ve pub’larla dolu eğlence merkezinin başlangıcını belirtir. Özellikle: neon ışıklı “Coca-Cola” tabelası: 1955 yılından bu yana, Circus’un karşısındaki yerinde durmaktadır. Londra şehrinin ilk ışıklı reklam panosu, 1895 yılında buraya monte edilmiştir.

 

ST JAMES CHURCH

İngiltere Londra Pıccadılly;

197 Pıccadilly W1 adresindedir.

Kilise: Wren’in en sevdiği eserlerinden biri olarak sayılır. Temel taşı 3 Nisan 1676 tarihinde konulmuştur. Geçmiş yıllar içinde birçok değişikliğe uğramış olmasını ve 1940 yılındaki bombardıman sonucu yarısı yıkılmış olmasına rağmen, yüksek kemerli pencereleri, ince kubbe külahı ( bu kubbe külahı 1966 yılında orijinalinin benzeri olarak fiberglastan yapılmıştır) ve aydınlık iç mekanı gibi 1684 yılındaki temel özelliklerini nispeten koruyabilmiştir.

Kilise bahçesi, dünya savaşları sırasında hava saldırılarından korunmak isteyenler için sığınak rolü üstlenmiştir.

Altarın arkasında bulunan gösterişli bölme, aynı zamanda Adem ile Havva’nın “Hayat Ağacı” altında betimlendiği

mermer vaftiz kurnasını yapan ünlü 17.yüzyıl oymacısı Grinling Gibbons’a aittir.

Şair ve ressam William Blake ve başbakan William Pitt: burada vaftiz edilmişlerdir. Whitehall Sarayı şapeli için yapılan ve buraya 1961 yılında taşınan muhteşem orgun arkasındaki Gibbons’un diğer oymaları  da görülmeye değerdir.

Burada, günümüzde yıl boyunca çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kilisenin, ayrıca popüler bir kafesi bulunmaktadır.

ALBANY

İngiltere Londra Pıccadılly;

Albany Court Yard.W1 adresindedir.

Albany: 100 yıldır bir gurup ilginç fikirli insan için hayati bir rol oynamıştır. Başlangıçta, bu ilginç fikirli bir gurup insan tarafından, 1894 yılında “Deptford Fonu” kurulmuştur. Fonun kurucuları: 1869 yılında rıhtımın kapatılmasının ardından etkilenen işsiz ve yoksul kalan insanların derdine çare bulmak istemişlerdir.

Yerel yardım işletmelerinden mali yardım alan fon: kendi projelerini finanse ederek kurmaya karar verince, 1898 yılında Albany Enstitüsüsün temel taşı atılmış ve 1899 yılında bitirilen bina: Albany Düşesi tarafından açılmış ve çok popüler ve gözlerden uzak bu bekar evleri ortaya çıkmıştır.

69 bekar dairesi, Henry Holland tarafından yapılmıştır.

Şair Lord Byron: yazar Graham Greene, başbakanlar William Gladstone ile Edward Heath ve aktör Terence Stamp burada yaşamış ünlüler arasındadırlar. Ancak, konaklama genellikle çok sıkışık olmuştur.

Evli erkeklerin, bu evlerde oturmalarına 1878 yılında izin verilmiştir, ancak 1919 yılına kadar eşleri burada kalamamışlardır. 14 yaş altı çocuklar da burada barındırılmazlar.

Enstitü tarihindeki en önemli gelişme: 1966 yılında buraya atanan Paul Curno isimli şahsın: yerel halk için önemli sosyal konulara odaklanarak yaptığı faaliyetler olmuştur. Bu projelerin en öne çıkanı: 1970’lerdeki “Irkçılık” kampanyasıdır.

Bu kampanyada bir dizi konser ile birlikte siyah ve beyaz müzisyenler, ulusal ırkçılık karşıtı kampanya başlatmışlardır. 1978 yılındaki bir yangın, binaya büyük hasar vermiştir.

Günümüzde kadınlar da burada tek başlarına kalabilmektedirler. Albany ise Londra şehrinde bir sanat mekanı olarak tanınmaktadır.

 

ROYAL ACADEMY OF ARTS

İngiltere Londra Pıccadılly;

Burlington House.W1 adresindedir.

Burlington Malikanesi: West End bölgesinde, günümüze kadar ayakta kalabilen, 18.yüzyılın başından kalma birkaç malikaneden birisidir ve büyük havuzlarla dolu bahçesini, diğer saygıdeğer kurumlarla paylaşır. 

Malikanenin önündeki avlu genellikle kuruluşu 1768 yılına kadar giden Kraliyet Sanat Akademisinin prestijli sergilerini gezebilmek için bekleyen ziyaretçilerle doludur.

Evet: Royal Academy: özel fonlarla desteklenmekte olan bağımsız bir kuruluştur ve İngiltere’nin önde gelen sanatçı topluluğunu barındırır. İlk olarak: Kral George III tarafından 10 Aralık 1768 tarihinde kurulmuştur. Sadece güzel sanatlarla ilgilenen ülkenin en eski toplumudur.

200 yılı aşkın bir süredir, her yıl burada düzenlenen geleneksel yaz sergisi tanınmış ve tanınmamış sanatçıların yaklaşık 1300 civarındaki eserleriyle açılır. Bu sergilerde eserleri sergilenen sanatçıların tanınmış olması veya olmaması aranmaz.

Norman Foster’in tasarladığı 1991 tarihli Sackler Galleries’de geçici sergiler ve galerinin dışındaki heykel salonunda ise sürekli koleksiyonlar bulunur.

Eski ve yeni akademisyenlerin çalışmalarından oluşan koleksiyonun tamamı sergilenmez, önemli eserlere Madejski Rooms’da yer verilir. Galerinin çıkışında bulunan mağazalarda da etkileyici sanat kitaplarının yanı sıra sergilerle ilgili objelerde satılır.

Koleksiyonda İngiliz sanat ve sanatçılar üzerinde duruluyor ve özellikle 18. yüzyıldan itibaren günümüze kadar değişmektedir. Resim ve heykel koleksiyonunda: Reynolds, Gainsborough, Turner, Constable, Alma-Taderma, Flaxman, Millais, Hockney ve Spencer gibi sanatçıların eserleri bulunur.

Burayı gezmek isterseniz: ücretsiz “John Madejski Fine Room” turana katılabilirsiniz. Bu turda: Akademik çalışmalardan örnekleri: sergiler ve koleksiyondaki tablolarda görebilirsiniz. Büyük uluslar arası sergiler tüm yıl boyunca görülebilir ancak en ilgi çeken sergi: yıllık “Summer Axhibition” (Yaz Sergisi) etkinliğidir.  

Akademisyenler yanında, biraz önce de sözünü ettiğim gibi halk tarafından yapılan: tablolar, çizimler ve heykeller de görülebilir. Halk’tan kişiler: komiteye kendi eserlerini sunabilirler ve başarılı bulunanlar kendi eserlerinin “David Hockney” ve “Tracey Emin” gibi Akademisyenlerin eserleri yanında sergilenmesini sağlayabilirler.

Daimi sergide, özellikle görmenizi önereceğim eser: Michelangelo’nun çarpıcı “Madonna ve Çocuk” (1505) rölyefidir.

 

BURLİNGTON ARCADE

İngiltere Londra Pıccadılly;

Piccadilly W1 adresindedir.

Bu pasaj: lüks İngiliz ürünleri satan küçük mağazalardan oluşmuştur ve şehirdeki 19.yüzyıl tarihli dört pasajdan birisidir.

1819 yılında Lord George Cavendish için, yoldan geçenlerin bahçesine çöp atmalarını engellemek amacıyla Samuel Ware tarafından inşa edilmiştir.

Pasaj: günümüzde asayişten sorumlu görevliler tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Bu görevlilerin: şarkı söyleyen, ıslık çalan, koşan veya içeride şemsiye açan ziyaretçilere müdahale etme yetkisi vardır.

Ancak, belki de ticari çıkarlar nedeniyle, günümüzde bu kısıtlamalar nispeten azaltılmıştır.

Burada özellikle: nişan yüzükleri ve düğün takıları bulunabilir.

          

RİTZ HOTEL

İngiltere Londra Pıccadılly;

Piccadilly.W1 adresindedir.

“Ritz” kavramı: İsviçreli otelci Cesar Ritz’den gelir. Kendisi 1906 yılında burada bu oteli inşa ettirmiş ve Ritz adını almasından sonra emekliye ayrılmıştır. Otel 24 Mayıs 1906 tarihinde kapılarını açmıştır.

Şato tarzı betimlenen binanın ön cephesi: bu yüzyılın başında en iyi ve görkemli otellerin bulunduğu Paris şehrini çağrıştırması amacıyla revaklı girişlerle donatılmıştır.

II. Dünya Savaşı sırasında, Churchill, De Gaulle ve Eisenhower, burada Marie Antoinette Suite odasında zirve toplantıları yaptılar. 7 katlı otelde 133 oda bulunuyor.

Günümüzde Edward döneminin şatafatlı ve görkemli havasını yaşatan otel, uygun kıyafetler içindeki kişilerin akşam üstü çayı için uğradıkları ve büyük zevk aldıkları bir mekan haline gelmiştir. Ancak: dikkat edin, kot pantolon ve spor ayakkabısı ile girmeye izin verilmiyor.

 

               

SPENCER HOUSE

İngiltere Londra Pıccadılly;

St James’s Pl.SW1 adresindedir.

Palladio tarzı bu saray: Spencer tarafından 1766 yılında inşa edilmiştir. Londra şehrinin ilk neo-klasik mimari örneğidir. Sarayın devlet odaları: resepsiyonlar ve aile toplantıları için kullanılmıştır. Earl Spencer ve eşi, buradaki yaşamları boyunca genellikle Londra toplumundaki önemli kişiler için lüks eğlenceler düzenlemişlerdir.

Onların torunları da, bu geleneği sürdürmüşlerdir. 1783 yılında, ilk Earl Spencer’ın ölümünün ardından, ev kısmen mimar Henry Holland tarafından yenilenmiş ve 18.yüzyıldaki görkemli havasına yeniden kavuşmuştur.

Bu yenilemede, Holland: yapıya Yunan İon sütunları, maun kapılar eklemiş, Yemek odası, Merdiven Hall, Ante Odası ve Kütüphane yenilenmiştir. 1840 yılında, zemin kat dekore edilmiştir. Birinci kat: ünlü Victoria mimarı Philips Hardwick tarafından restore edilmiştir. Zemin kattaki odaların dekorasyonu ise Parisli tasarımcı Barbier yapımıdır.

Saraydaki çağdaş mobilyalar ve resim koleksiyonu görülmeye değerdir.

Mükemmel bir dekorasyona sahip “Painted Room” hemen göze çarpar. Burası: James Stuart tarafından antik şekilde tasarlanmış ve boyanmıştır. İngiltere’nin en ünlü 18.yüzyıl iç tasarımıdır. 1759-1765 yılları arasındaki 6 yıllık süreçte tamamlanmıştır.

Tasarımda kullanılan temalar: Herculaneum, Antik Roma, Raphael’in Vatikan Loggie ve klasik manzara resimleridir.

Saray rehberli turlarla gezilebilmektedir.

 

ST JAMES PALACE

İngiltere Londra Pıccadılly;

Paul Mll. SW1 adresindedir.

Banqueting House’e bir kilometre uzaklıkta olan bu yapı; Londra şehir merkezindeki nadir Tudor dönemi yapılarından birisidir.

Buckingham House olarak bilinen yapı: daha önce burada bulunan bir cüzzam hastanesinin bulunduğu araziye, 1530’ların sonunda, Kral VIII Henry döneminde yapılmıştır. (Yapıma 1531 yılında başlanmış ve 1536 yılında  tamamlanmıştır)

Kral: burayı genellikle kraliyet elçilerini kabul etmek için kullanmıştır. Günümüzde bile, İngiltere büyük elçileri Court of St Jame’s de akredite edilirler.

1828 yılına gelindiğinde, Kral IV George: mimar John Nash’den birayı bir saraya çevirmesini ister. 1837 yılında Victoria kraliçe olduğunda, saray henüz bitmemiştir. Buna rağmen, kraliçe buraya taşınır ve bu tarihten sonra yapı, kraliyet ailesinin Londra şehrindeki konutu olarak kullanılmaya başlanır.

Kraliçe I.Elizabeth: 1952 yılında kraliçe olarak ilk konuşmasını burada yapmıştır. Yabancı diplomatlar, yetkilerini, günümüzde de buradan alırlar. St James’s Street’den görünen, kuzey bölümündeki geçit-ev: Tudor tarzındadır. Arkadaki saray binalarında ise, ayrıcalıklı kraliyet hizmetkarları kalırmış.

Günümüzde: sarayda devlet odalarının mobilyaları ilgi çekmektedir. Ayrıca: Mortlake odasında: Galler Prensi Charles I tarafından sipariş edilen halılar ve silah ve zırhlar görülebilir. Devlet odalarından “Mytens” bölümünde: Van Somer, Michael Wright ve Wissing tarafından yapılan ilginç portreler vardır. Lawrence tarafından yapılan George IV portresini görmeden çıkmayın.

İngiltere Londra Pıccadılly ST JAMES SQUARE

İngiltere Londra Pıccadılly ST JAMES SQUARE

 

ST JAMES SQUARE

İngiltere Londra Pıccadılly;

Westminster bölgesindedir. Şehir bir çöl olsa, burası bir vaha olarak görülebilirdi. Şaşırtıcı yeşillikte palmiye ağaçları bile var.

Burası, Londra şehrinin ilk meydanlarından birisidir. 1671 tarihinde düzenlendikten sonra, işleri nedeniyle St James Sarayına yakın oturması gereken kişiler için evler yapılmıştır.

18. ve 19.yüzyıl yapımı binalar, birçok ünlüye ev sahipliği yapmıştır. II. Dünya savaşı sırasında General Eisenhower ve De Gaulle: merkez üslerini buraya kurmuşlardır.

Günümüzde meydanın kuzey kanadında, 10 numaralı evde (Chatham House) 1736 yılında kurulan “Uluslar arası İlişkiler Kraliyet Enstitüsü” bulunmaktadır. 19.yüzyılda İngiliz aristokratisi burada gelişmiştir. Günümüzde de Londra şehrinin en saygıdeğer centilmenlik kulüpleri burada bulunmaktadır.

Kuzeybatı bölümde ise: 1841 yılı yapımı tarihçi Thomas Carlyle ve arkadaşları tarafından kütüphane olarak 1896 yılında kurulan “London Library” bulunur.

Meydanda bulunan bahçede: 1807 yılından günümüze kadar III. William’ın atlı bir heykeli görülmektedir.

       

ROYAL OPERA ARCADE

Pall Mall caddesindedir. Royal Opera House’un batısında bir alışveriş merkezidir. 

John Nash’ın ( kendisi Buckingham Sarayı, Marble Arch, Brington Pavillion mimarıdır) tasarladığı Londra’nın ilk alışveriş pasajı: 1818 yılında “Haymarket” Opera Hause’un (günümüzde Her Majesty’s Theatre) arkasına yapılmıştır.

Arcade: 12 metre genişliğinde bir kapalı yürüyüş yolu ve bunun çevresindeki dükkanlardan oluşmaktadır. Bu yürüyüş yolu: Haymarket’e paralel, Pall Mall ve Charles II caddesi arasında uzanır. Batı tarafından bodrum ve asma katları bulunan 18 küçük dükkan bulunur.

Yapıldığı dönemde: modern alışveriş merkezlerinin öncüsü olmuştur. 17.yüzyıldan günümüze, burası: Gentlemans kulüplerine ev sahipliği yapmış, kadın ve erkeklerin buluşma yeri olarak kullanılmıştır. Ancak, 19.yüzyıldan itibaren burada bulunan kulüplerin birçoğu tarih olmuştur.

Burası: Burlington Arcade’den, yaklaşık bir yıl önce yapılmıştır. Burlington Arcade: Nash tarafından 1819 yılında tamamlanmıştır.

Pall Mall oyunu (paille-Maille adıyla bilinir ve golf ile kroket arasında bir oyun biçimidir) 17.yüzyılda burada oynanmaya başlamıştır.

Pasajda yer alan geleneksel mağazalar kısa süre önce buradan taşınmıştır. Avcı yeşili ünlü Wellington botları, balıkçılık ve avcılık malzemeleri satan Farlows, hemen yakınlardaki “Pall Mall” 9 numaradadır.

 

PALL MALL

Westminster City bölgesindeki bu cadde: adını, 17.yüzyılda burada oynanan kroket ve golf arası bir oyun olan “palle-maile” den almıştır.

Pall Mall: 150 yılı aşkın bir süredir, Londra kulüpler dünyasının tam merkezinde bulunmaktadır. Burada: önemli beyefendilere: kadınlardan uzakta bir sığınak yaratan özel kulüpler kurulmuştur.

Kulüp binaları yapıldıkları dönemin en popüler mimarlarının eserleridir. Doğu bölümde bulunan “Nash’in United Services Kulüp” revaklı girişiyle dikkati çeker. Burası, bir zamanlar Wellington Dükünün de favori kulübü olmuştur ve günümüzde burada “Yönetmenler Enstitüsü” bulunur. Onun karşısında, Waterloo Sarayı’nın öteki tarafında, 1830 yılında Decimus Burton tarafından tasarlanan “Athenaeum” bulunur.

Bitişikte, Parlamento Binalarının mimarı Sir Charles Barry tarafından tasarlanan iki kulüp görülür. (Travellers ve Reform)

Eski dekorasyonları muhafaza edilen kulüplere sadece üyeler ve üye misafirleri kabul edilmektedir.

 

INSTİTUTE OF CONTEMPORARY ARTS

The Mall.SW1 adresindedir.

Çağdaş Sanatlar Enstitüsü (ICA) 1947 yılında, şehirdeki sanatçılara, New York şehrindeki Modern Sanat Müzesinin sağladığı imkanları sağlamak için kurulmuştur.

Başlangıçta “Dower Street” te bulunan Enstitü, 1968 yılından bu yana, John Nash’in Klasik Carlton House Terrace’da bulunmaktadır. Girişi “The Mall” üzerinde olan komplekste: sinema, konferans salonu, kitapevi, sanat galerisi, bar ve bir restoran bulunur.

Burada, genellikle konserlere, konferanslara ve oyunlara yer verilir. Üye olmayanlar için giriş ücretlidir.

 

ST JAMES PARK

Yaz döneminde, çevredeki ofis çalışanları: parkın çiçekleri arasında güneş banyosu yaparlar. Kışın ise, göldeki ördek, kaz ve pelikanları seyrederek göl kenarında devlet işlerini tartışırlar. Park 57 dönüm büyüklüktedir. St James ismi, bölgeye ismini veren ve günümüzde bulunmayan cüzzam hastanesinden gelmektedir.

Önceleri bataklık olan bu alan: 1532 yılında; VIII Henry döneminde kurutularak av sahası içine alınmıştır. II. Charles döneminde, park yayaların da kullanabileceği şekilde düzenlenmiş ve güney bölümde bir kuşhane yapılmıştır. 1603 yılında burada: deve,  timsah ve fil gibi egzotik hayvanlar ve yapılan kuşhanede egzotik kuşlar bulunuyormuş.

Buraya: “Birdcage Walk” denilmektedir. Güneyinde St James Palace bulunmaktadır ve aradaki uzun ağaçlıklı cadde, 18.yüzyıldan bu yana şık bir gezinti yeri olarak kullanılmaktadır. Parkın ortasındaki suni gölde, iki ada bulunmaktadır. Bunlar: Batı Adası ve Ördek adasıdır. 1664 yılında bir Rus elçisi, buraya pelikan kuşları hediye etmiş ve bunlar günümüzde bir koloni olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.

Park, günümüzde hala: Whitehall çatılarının manzarasıyla temiz hava almak için tercih edilen bir yerdir. Yazın, orkestrayla ayrılmış alanda konserler düzenlenir.

         

THE MALL

Londra şehri ziyaretçilerinin burayı mutlaka görmelerini öneriyorum. İsminde “Mall” kelimesi geçmesine rağmen, burada hiçbir dükkan veya mağaza bulunmamaktadır.

Buckingham Sarayının önündeki bu tören yolu: Aston Webb’in sarayın ön kısmı ile Victoria anıtını 1911 yılında yeniden düzenlemesiyle ortaya çıkmıştır. Trafalgar meydanının batı ucundan başlar ve Admiralty Arch ve Buckingham Sarayı arasında uzanır.

Uzunluğu 1 km. ye yakındır. Yola kırmızı dev bir halı döşenmiş izlenimi vermek için “kırmızı renkli” olarak yapılmıştır. Bu renk: demir oksit kullanılarak sentetik olarak elde edilmiştir.

II. Charles döneminde yaptırılan ve Londra’nın en popüler gezinti yeri haline gelen “The Mall” St James’s Park’ın kenarındaki eski yolu takip eder. 17.ve 18.yüzyıllarda şık bir mesire yeri olarak kullanılmıştır. Yolun iki yanındaki bayrak direklerinde, resmi ziyarette bulunan ülkelerin bayrakları takılır.

8 Mayıs 1945 tarihinde: Kral, Kraliçe ve Prenses Elizabeth, bu yol üzerinde ilerleyerek saraya ulaşmışlar ve yol üzerindeki binlerce seyirci tarafından alkışlanmışlardır.

Günümüzde, her yıl yapılan Londra Maratonu, burada bitirilmektedir. Hatta 2012 Londra Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunların Maraton yarışları da burada bitirilmiştir. Kraliyet düğünlerinde, bu yol geçilir ve Kraliyet ailesi fertleri, Sarayın balkonundan seyircileri selamlarlar.

 

 

MARLBOROUGH HOUSE

Pall Mall Street.SW1 adresindedir.

Bu ev: mimar Christopher Wren tarafından “Marlborough Düşesi Sarah Curchill” için tasarlanmıştır. Düşes: yapının “sade, rahat, güçlü ve iyi” olmasını istemiştir.

Wren ve oğlu tarafından yapılan yapı: 1711 yılında tamamlanmıştır. 19.yüzyılda genişletilen ev, daha sonra kraliyet ailesi tarafından kullanılmıştır ve özellikle dul kraliçeler ve çocukları burada yaşamışlardır.

1831-1849 yılları arasında kraliçe Adelaide burada yaşamıştır. 1853-1861 yılları arasında ise, burası Prens Albert ve eşi Kraliçe Victoria tarafından “Ulusal Sanat Eğitim Okulu” olarak kullanılmıştır.

1863 yılında VII Edward olarak tahta çıktığı 1901 yılına kadar Galler Prensi ile Prensesine ev sahipliği yapan bina: o dönemde Londra’nın sosyal merkezi olarak önem kazanmaktadır. En son 1953 yılında ölümüne kadar, Kraliçe Mary burada yaşamıştır.

Evin “Marlborough Road” duvarındaki art-Nouveau anıt: Edward’ın kraliçesi Alexandra’nın anısına yapılmıştır.

Günümüzde bina: 1959 yılından bu yana: İngiliz Uluslar Topluluğu Sekreterliğini (Commonwealth Sekreterliği) barındırmaktadır. Burada: 54 bağımsız ülkenin temsil edildiği bir dernek bulunmaktadır ve bunlar 2 milyardan fazla insana hitap etmektedirler. (bu rakam dünya nüfusunun % 30’u dur)

Burayı gezmek isterseniz: güzel odalardaki zarif duvar resimlerini, duvar halılarını, tabloları ve yüzyıllar boyunca burada yaşamış kişilerin, heykellerini görebilirsiniz.

Bahçelerdeki çakıl yürüyüş yolları ve çim alanlar, 18. yüzyıl düzenini korumaktadır. Ayrıca: Kraliçe Mary’nin sazdan yazlık evini ve Kraliçe Alexander’nın Kraliyet Hayvan Mezarlığını görebilirsiniz. 2 saat süren rehberli turlar var, giriş ücreti 5 paund.

 

QUEEN’S CHAPEL

Marlborough Road.SW1 adresindedir.

İnigo Johns’un bu mükemmel eseri, I. Charles’in Fransız karısı Henrietta Maria için 1623-1627 yılları arasında inşa ettirilmiştir ve İngiltere’nin ilk klasik kilisesidir.

Öte yandan: İngiltere’de Katolik kilisesi inşa edilmesinin yasak olduğu bir dönemde inşa edilmiş olması önem kazanmaktadır. Çünkü: Kral Charles I’in eşi kraliçe Henrietta Maria, Katoliktir.

Bu yüzden, kilise: St James Palace sarayının bir parçası olarak inşa edilmiştir. Ancak çeşitli yangınlardan sonra aradaki bağlantılar yanarak yok olunca, saraydan ayrılmıştır.

Başlangıçta St James Sarayının bir parçası olarak düşünülen kilise, günümüzde Marlborough kapısıyla saraydan ayrılır.

III. George: karısı Charlotte ile 1761 yılında burada evlenmiştir. Şapelin içinde Annibale Carracci’nin altar panoları ve görkemli 17.yüzyıl panelleri görülmeye değerdir.

Sunak üzerindeki büyük pencereden, içeriye ışık akışı sağlanmıştır ve iç mekan aydınlıktır.

Şapel: bahar ve yaz aylarında ziyaretçilere ve halka açıktır.

 

CLARENCE HOUSE

Stable Yard adresindedir.

1825-1827 yılları arasında; John Nash tarafından Prens William (kendisi 1830 yılında kral olmuştur) ve Clarence Dükü için tasarlanmış ev, Galler Prens Charles’ın Londra’daki evi (2003 yılında buraya taşınmıştır) olarak kullanılmaktadır.

Ancak, yıllar içinde yapılan yenileme çalışmaları nedeniyle, orijinal Nash dizaynı kalmamıştır. Evin içindeki odaların çoğu: mimar Robert Kime tarafından dekore edilmiştir.

Yılda bir kez evin görkemli giriş katı halkın ziyaretine açılmaktadır.

                    

LANCASTER HOUSE

Stable Yard adresindedir.

Ev: Apsley House’un mimarı Benjamin Wyatt tarafından 1824 yılında York Dükü için yapılmıştır. Uzun süre St James Palace sarayının bir parçası olarak kullanılmıştır.

1840 yılında ev: Stafford Markisi tarafından satın alınmış ve uzun süre “Stafford House” olarak anılmıştır. Hatta: Londra’nın en değerli evi olarak da önem kazanmıştır.

Ünlü klasik müzik besteci ve icracısı Chopin 1948 yılında Kraliçe Victoria, Prens Albert ve Wellington Dükü için burada bir konser vermiştir. 1924 yılından sonra, ev: Dünya savaşı sırasında bir süre Londra Müzesi olarak kullanılmıştır.

Günümüzde burası: Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetilmektedir ve bir konferans merkezi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca: hükümet tarafından burada çeşitli resepsiyonlar verilmektedir.

                   

BUCHİNGHAM PALACE

The Mall.SW1 adresindedir.

Kraliyet ailesinin resmi konutu ve ofisi olan bu sarayda, konuk devlet başkanları için verilen ziyafetler gibi devlet törenleri düzenlenmektedir. Burası: İngiltere monarşi merkezidir.

Burada günlük faaliyetler, Kraliçe ve Edinburg Dükü ve bunların yakın aile fertlerinin çalışma büroları bulunur.

Burada çalışan yaklaşık 500 kişi içinde, ev hizmetkarlarının yanı sıra, kraliçenin resmi işlerini düzenleyen “Kraliyet Görevlileri” de bulunur. Sarayda 775 oda bulunmaktadır. Bunlardan 19 tanesi devlet odası, 52 tanesi kraliyet yatak ve misafir odası, 188 adet personel yatak odası, 92 ofis ve 78 banyo bulunmaktadır.

Binanın ön uzunluğu 108 metre ve derinliği 120 metredir, yükseklik ise, 24 metredir. Sarayda yaklaşık 400 kişi: hizmetçi, şef, temizleyici, tesisatçı, bahçıvan, elektrikçi vs. hizmetlerde çalışmaktadır.

John Nash, orijinal Buchingham Malikanesini, 1820-1830 yılları arasında kral olan IV. George için saraya dönüştürmüştür. Hem George’un hem de kendisinden sonra 7 sene tahtta kalan kardeşi IV. William’ın yapım çalışmaları tamamlanmadan ölmeleri üzerine, bu sarayda ilk olarak Kraliçe Victoria ikamet etmiştir. Sarayın “The Mall” a bakan doğu cephesi 1913 yapımıdır.

Sarayın devlet odaları, yaz döneminde ziyaretlere açıktır. Eski ustaların tabloları, mobilyalar Buckhingham Palace’ın her yıl Ağustos-Eylül ayları arasında halkın ziyarete açılan 19 Devlet odasını dekore eden “Royal Collection” dan porselenler: burada sergilenir.

Öte yandan: burası dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna sahip olmasına rağmen, burası bir sanat galerisi veya müze değildir. Değerli sanat eserleri dekorasyonda kullanılmıştır.

Bu 775 odalı konağa yapacağınız ziyaret sırasında, muhafız değişimini veya bir limuzine binmekte olan kraliyet ailesinden herhangi bir üyeyi görebilirsiniz.

Yüzünüzü saraya döndüğünüzde: sol tarafta, her sabah Wellington Barrack’s dan saraya yürüyüş yapan yeni muhafızları mutlaka görmelisiniz.

St Jame’s Parth: bir manzara izleme noktasıdır. Palace’ın güney kısmındaki Quenn Gallery’de (Kraliçenin Galerisi) 400 yıldır kraliçeler tarafından alınan ve onlara emanet edilen Royal Collection’dan ulusal eserler değişen sergiler halinde sunulur.

Galerinin hemen arkasında kraliçenin arabasını çeken Windsor Grey atlarının evi olan Royal News) Kraliyet Ahırları) vardır. Gold State Coach (Altın At Arabası)  taç giyme törenlerinde ve diğer büyük olaylarda kullanılır ve tarihi olaylarda kullanılmış olan diğer yedi at arabası, arabacının giydiği altın işlemeli devlet üniforması ve ahır görevlileri kraliyet ailesinin nasıl yolculuk yaptığını gösterir.

Her yıl: 50.000’den fazla kişi: burayı gerek misafir ve gerekse öğle yemekleri, akşam yemekleri ve resepsiyonlar için sarayda ağırlanırlar. Burayı ziyaret edenler: eşikten ilk adımı attıklarında “Grand Hall” denen bölüme ulaşırlar ve kavisle mermer merdivenlerden yukarı çıktıklarında: Kraliçe Victoria döneminde yapılmış ve duvarları süsleyen portrelerle karşılaşırlar.

Ardından; Kraliçe Victoria’nın döneminde yapılan “Taht Odası”: görülür. Burası: devletin konuklarını karşılamak ve resmi düğün fotoğrafları çekimi için kullanılır. George IV döneminde, sarayda eğlenceler için bir oda yoktu.

Kraliçe Victoria, kendi döneminde 1853-1855 yılları arasında Londra’nın en büyük odasını saray kompleksine ekleterek bu eksikliği gidermiştir. Bu çok amaçlı salon (Balo Salonu) uzunluğu 36.6 metre, genişliği 18 metre ve yüksekliği 13.5 metredir.

Burası: 1856 yılında Kırım Savaşının bitişi kutlamaları sırasında açılmıştır. Doğa Galerisi boyunca: Kraliçe ve onun devlet misafirleri için ziyafet düzenlenen “Ballroom” bulunur. Burada aynı anda 150 kişi yemek yiyebilmektedir.

Günümüzde: Kraliçe tarafından yıllık olarak düzenlenen Diplomatik Resepsiyonlara 1500 kişi katılmaktadır. Batı Galerisinde: dört goblen ve çim bahçelere bakan odalar bulunur.

Yine sarayın batı tarafında: asıl Devlet Odalarından biri bulunur ve burada birçok seçkin kişiye “liyakat nişanı” verilmiştir. Drawing Room: Mayıs 1838 tarihinde açılmıştır ve burada 1850 yılından itibaren, Kraliçe Victoria’dan itibaren balolar düzenlenmiştir.

Bu müzik odasında: kraliyet bebekleri Canterbury Başpiskoposu  tarafından vaftiz edilmişlerdir.

Kraliçe sarayla olduğunda: onun kraliyet bayrağı: bayrak direğine çekilidir. Bu bayrağa “Royal Standart” denilir. Bayrak dört parçaya ayrılmıştır.

Birinci ve dördüncü bölüm: İngiltere’yi temsil eder. Kırmızı bir alan üzerinde yürüyen üç altın aslan bulunur. İkinci çeyrek: İskoçya’yı temsil eder ve altın alan üzerinde sol arka ayağının üzerinde bir kırmızı aslan, ayakta görülür.

Üçüncü çeyrek bölüm ise: İrlanda’yı temsil eder ve mavi bir alan üzerinde İrlanda silahı altın coat görülür.

Gelelim muhafızlara: Saray 5 Alaydan oluşan özel muhafızlar tarafından korunur. Onlar: ayı postu denilen, kırmızı ve uzun boylu ceket ve kürklü şapka giyerler.

İlk korucu görev yerine geldiğinde: muhafız değişim töreni yapılır ve bu ilgi çeker. Muhafız değişim töreni, her sabah avlu da yapılır. Saray: 1660 yılından bu yana, bu askerler tarafından korunmaktadır.

         

QUEENS’S GALLERY

Buchingham Palace Road adresindedir. Burası: Buchingham Sarayında Kraliçenin galerisi olarak bilinir.

Kraliyet ailesi, Leonardo ve Vermeer gibi eski ustaların eserlerini de içeren dünyadaki en güzel ve değerli koleksiyonlardan birine sahiptir.

2002 yılında galerinin genişletilmesi son 150 yılda Buckhingham Sarayı’na yapılan en kapsamlı eklentidir.

Günümüzde sergi alanı 4 katı kadar artmış ve ayrıca yeni ve etkileyici bir sütunlu giriş salonu düzenlenmiştir.

Kraliyet Koleksiyonu: dünyanın en büyük ve en önemli sanat koleksiyonlarından birisidir ve bozulmadan günümüze ulaşan en son ve en büyük Avrupa kraliyet koleksiyonudur. Koleksiyon, son 500 yıldır kralların ve kraliçelerin kişisel zevklerinin eşsiz ve değerli kaydıdır.

1649 yılında, Charles I’in emriyle, Kral’ın muhteşem mallarının büyük bölümü Oliver Cromwell’e satıldı. Ancak, 1660 yılında, Kraliyet Sanat koleksiyonu yine toplanmaya başladı. Koleksiyon için en büyük eklemeler: Galler Prensi Frederick tarafından sağlanmıştır.

Daha sonra: George III, George IV, Kraliçe Victoria, Prens Albert ve Oueen Mary (Kral V. George eşi) zamanında da koleksiyon büyümeye devam etmiştir.

Galeride bulunan 7 odadan biri kraliyet koleksiyonunun başyapıtlarına ayrılmıştır. Güzel sanatlar, mücevherler, porselenler, mobilya ve ev yazmaları gibi konularda geçici sergilerde düzenlenmektedir.

Kraliyet Koleksiyonunda bulunan 3000 parça eser, birçok kez: ülkenin çeşitli müzelerinde geçici sergilerle ziyaretçilere açılmaktadır.

                

ROYAL MEWS

Buchingham Palace Road adresindedir. Her gün saat: 09.30-17.00 arasında açıktır.

Kraliyet ahırları, gün içinde birkaç saat açık tutulmasına rağmen, at tutkunları ile kraliyet şaşasından hoşlananların kaçırmaması gereken bir yerdir. Burada bulunan 30 at: İngiliz Cleveland Bays ve Windsor Greys karışımıdır. Arabalar: Windsor Greys atları tarafından çekilir.

Kraliyet ailesinin devlet törenlerinde kullandığı atlar ve faytonların bulunduğu ahır ve binalar Nash tarafından 1825 yılında tasarlanmıştır.

En dikkat çekici obje ise 1762 yılında III. George için yapılan ve panoları Giovanni Cipriani tarafından süslenen altın devlet arabasıdır.

Bu araçlar, her taç giyme töreninde ve kraliyet gelinleri tarafından kullanılır.

Diğer araçlar arasında Kraliçe Victoria’nın Parlamentonun açılış törenlerine giderken kullandığı İrlanda Devlet Arabası, üstü açık kraliyet landosu ve kraliyet düğünleri ile yabancı diplomatların ulaşımı için kullanılan cam faytonlar da görülmeye değerdir.

Atların el işi koşum takımları ile onlara konuşan muhteşem atlardan bazıları da burada görülebilir.

Ahırlarda bulunan bir sergi, günümüzdeki çalışmalara ve ahırların tarihine ışık tutar.

Burada düzenlenen rehberli bir tura katılırsanız: atların çalıştırıldığı 18.yüzyıl tarihli binicilik okulunu görme fırsatı vermektedir. Burada bir de hediyelik eşyaların satıldığı mağaza bulunmaktadır.

             

WELLİNGTON ARCH

Hyde Park köşesindedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler 4.20, çocuklar 2,50 paund.

Apsley House önündeki boş alana ne yapılacağı yaklaşık bir yüzyıldır tartışılmış ve sonunda Kraliyet Parklarının geliştirilmesi planının bir parçası olarak 1825-1828 yılları arasında “Decimus Burton” tarafından tasarlanan  Wellington Kemerinin yapılmasına karar verilmiştir. Başlangıçta Hyde Park alanına bakarken, yol genişletme çalışmaları nedeniyle 1880 yılında bugünkü konumuna taşınmıştır.

Adrian John’un kemerin üstünde görülen bronz 1911-1912 yılları arasında eklenmiştir. Heykel yerleştirilmeden önce, Jones atlardan birinin sırtında üç kişilik yemek daveti vermiştir.

Heykel: Napolyon Wellington yenilgisinin ilanı, bir zafer takı olarak dikilmiştir ve “Barış Meleği” ni ifade etmektedir. Avrupa’nın en büyük bronz heykeli olarak önem kazanmaktadır.

Günümüzde kemerin iç odalarındaki sergiler ziyarete açıktır. Burada: Quadriga galeri bulunmaktadır ki bu galeride geçici sergiler düzenlenir.

Heykelin altındaki gözlem platformundan şehrin güzel manzarasını izlemek mümkündür.

                 

APSLEY HOUSE

Hyde Park kuzey köşesinde durmaktadır. Londra’da “Number One” olarak bilinir ve tanınır.

Apsley House: aslında: Baron Apsley için 1771 ile 1778 yılları arasında tasarlanmış ve Robet Adam tarafından inşa edilmiştir. Ancak yapı: 1807 yılında: Wellington’un ilk Dükü ve ardından kardeşi Arthur Wellesley’e geçmiştir.

Wellington; 1815 yılında Waterloo Savaşında Napolyon’u yenerek ünlenmiştir. Ama onun askeri kariyerinde, Hindistan ve daha sonra İspanya’da kazanılan zaferler de bulunmaktadır. Kendisi 1828 yılında Başbakan oldu ve askeri kariyerini önemli bir politikacı olarak sürdürdü.

Evet: yapı 1828 yılında Wellesley ailesi tarafından genişletilmiş, korint revak ve batı kanadı eklenmiştir. Ancak daha da önemlisi: birçok odanın Wellington döneminde yeniden tasarlanmasıdır.

Apsley sarayının göz kamaştırıcı iç tarzı: Regency tarzının muhteşem bir örneğidir. Özellikle: yıllık Waterloo zaferinin kutlama törenlerinde yapılan ziyafetler ve eğlenceler burada düzenlenmiştir.

Dükün kapsamlı güzel sanatlar koleksiyonu (3000 eser bulunmaktadır): görkemli ipek panolar ve yaldızlı bir dekorasyonu bulunan salonda sunulmaktadır. Goya, Valezquez, Brueghal vve Rubens gibi sanatçıların resimleri: porselenler, gümüşler ve mobilyalarla birlikte görülebilir.

Düke ait eşyalar arasında ise: kılıçlar ve madalyalar ilgi çekmektedir. Bu koleksiyonda bulunan resimler arasında: 1813 yılında Wellington I. Dükü tarafından yakalanan İspanyol Kraliyet koleksiyonu bulunmaktadır.

Bunlar arasında: Correggio, Giulio Romano gibi İtalyan Masters eserleri ve Velazquez gibi İspanyol “Golden Age” ressamlarının eserleri görülür. Özellikle: Velazquez’in “Seville Waterseller” ve Goya’nın Wellington I. Dükü portresi mutlaka görülmesi gereken eserlerdir.

Wellington’un baş düşmanı Napolyon’un büyük heykeli Canova’nın eseridir.

İngiltere Londra Pıccadılly SHEPHERD MARKET

             

SHEPHERD MARKET

Curzon Street Piccadily adresindedir. Londra şehrinin Mayfair ilçesinde, Piccadily ve Curzon caddeleri arasında sıkışmıştır. Köy benzeri alışveriş bölgesi: Curzon Street’in dışında, Myfair’in batısına doğru antik bir köşededir ve dar caddelerinde 18.yüzyıldan kalan evler sıralanmıştır.

Myfair’in bu bölgesi: 1708 yılından bu yana her yıl 15 günlük “Mayıs Bayramı” (Myfair ismi, bölgenin adı buradan gelmektedir) festivali burada düzenlenir ve burası Myfair bölgesinin merkezidir. Yıllar boyunca fuarın: zengin ve fakirleri çekerek popülerlik ve boyutu büyümüştür.

Piccadily ve Curzon Street arasında küçük mağazalar, restoranlar, bahçeli kafelerle çevrili ve sadece yayalara açık olan bu pazaryeri, adını, 18. yüzyıldaki mimarı Edward Shepherd’dan almıştır. Çünkü: bölge, Edward Shepherd tarafından 1735-1746 yılları arasında geliştirilmiştir.

Burada: butik dükkanlar, restoranlar ve etkileyici Victoria dönemi stili pub ve çeşitli küçük ve yan sokaklardan oluşan bir dizi bulunmaktadır.

1920 yılına gelindiğinde: Shephert Market: şehrin burjuva sosyal elitleri tarafından, Londra’nın en şık ve zengin bölgesi olarak kabul edildi. Meydanda ve çevredeki sokaklarda: çeşitli damak tatlarına ve her bütçeye uygun restoranlar açıldı.

Özellikle: meydanın en önemli mutfağı “L’Artise Muscle” isimli yerdir. Burası: klasik Fransız çekiciliği ve rustik Fransız pişirme özelliklerine sahiptir. Burada: muhteşem Fransız yemek kültürü örnekleri sunulmaktadır.

Yine meydanın caddesinin sağ köşesinde “L’autre” isimli: Polonya-Meksika yemek kültürü örnekleri sunulan restoran ilgi çekmektedir.

  

GREEN PARK

Hyde park köşesindedir. St James Park’a çok yakın konumda olmasına rağmen, ondan oldukça farklıdır. Burası: olgun ağaçlar, otlaklar ile daha huzurlu ve geniş yürüyüş alanları ile çevrilidir.

Green Park önceleri VIII Henry’nin avlanma sahası olarak kullanılmıştır. Geyiklerle dolu alan, 1668 yılında Charles II tarafından çevrelenerek kapatılmıştır.

Burası hakkındaki ilk yazılı kayıtlar: 1554 yılında kaydedilmiştir. Charles II; 40 dönümlük bu alanı 1667 yılında St James Park ile birlikte satın almıştır. Ancak: park alanı 1826 yılında halka açılınca, burada genellikle yapılan “düellolar” hatırda kalmıştır.

1720 yılında burada bulunan Tyburn havuzu: St James Sarayı ve Buchingham House su sağlamak için yapılmıştır. Ancak: “Ranger Lodge”, “Kraliçenin Kütüphanesi”, “Kraliçenin havzası” ve “Tyburn Havuzu” 1855 yılında yıkılmıştır.

Evet: Green Park: Londra şehrinde yaşayan ve çalışanlar için huzurlu bir sığınak olarak kullanılmaktadır. İnsanlar: iyi havalarda piknik yapmak ve güneşlenmek için burayı doldururlar. Ayrıca: yürüyüş yolları: yürüyüş yapanlar ve koşucular tarafında yoğun olarak kullanılmaktadır.

                 

FARADAY MUSEUM

Michael Faraday elektriğin kullanım alanları konusunda 19.yüzyılın öncü kişilerinden birisidir.

Girişin ücretsiz olduğu Faraday Müzesi ise, 1799 yılından bu yana, değişen dünyada bilimsel gelişmeleri ziyaretçilere sunmaktadır. “Rİ” olarak bilinen “The Royal Institution” kurumu tarafından işletilmektedir. 3 kata yapılmış görüntüler ile: aletleri ve son 200 yıldır insanların yaptıkları bilimsel çalışmaları görebilirsiniz.

Bunlar arasında: dünyanın en ünlü deneylerinin bazılarında kullanılan gerçek nesneleri görebilirsiniz. Ayrıca müze içinde: Faraday’ın bilimsel aletleri ve diğer büyük bilim adamlarının (14 Nobel ödülü kazanmış bilim adamının) çalışmaları sergilenmektedir.

Özbekistan Shakhrisabz

Özbekistan Shakhrisabz

Şehir; Semerkant şehrine 160 km uzaklıkta, küçük bir vadi içinde, Pamir dağının eteklerinde kurulmuştur. Özbekistan ülkesinin en renkli şehirlerinden birisidir ve büyük yeşillikleriyle ünlüdür.

Şehir: Amir Timur’un doğum yeri ve aynı zamanda babası ile oğullarının gömüldüğü yer olarak önem kazanmaktadır. Hatta; Timur kendisinin de burada gömülmesini istiyordu, ancak Semerkant şehrini başkent yapmak durumunda kaldı, yine de kendi şehrini unutmadı ve küçük vatanına en iyi mimarları ve inşaatçıları göndererek buranın da mamur olmasını sağladı.

Amir Timur: bu harika şehrin “Hoca-Ilgar” denilen komşu köyünde 9 Nisan 1336 tarihinde doğmuştur. Çocukluğunda hayvan çalarken, hükümdar olup Güneybatı Anadolu’dan, Hindistan ve Çin’e kadar uzanan bütün Orta Asya’yı kapsayan ve 500 yıl ayakta kalmayı başaran bir imparatorluk kurmuştur.

Soylu soyundan gelmediği için Özbekler kendisini “Amir Timur” yani “Komutan Timur” olarak isimlendirilirler.

Özbekistan Shakhrisabz

Özbekistan Shakhrisabz

 

Şehrin ekonomisi: pamuk işlenmesi ve tarım makinaları imalatı ve el sanatları üzerine yoğunlaşmıştır. Buraya özgü halı dokuma ve ince nakış ve Özbek kalpakları (tubeteikas) ünlüdür. Ayrıca, Shakhrisabz: uluslar arası şarap yarışmalarında ilk sıraları alan şaraplarıyla ünlüdür.

Evet, bilim adamlarının tahminlerine göre şehir 2700 yıldan daha eskidir. İpek yolu üzerinde bulunduğu için ticari yönden büyük önemi vardır. Ancak, günümüzde bakımlı ve modern bir görüntüsü vardır. Eskiden burası “Shakhrisabz Sogd” antik devletinin başkentiymiş ve “Kesh” adıyla bilinirmiş.

MÖ.329 yılında Büyük İskender; bölgeyi ele geçirince yörede Yunan tanrılarının ve Helenistik kültürün etkileri yerleşmiştir. Çünkü: şehir İskender tarafından kış geçirmek üzere seçilmiştir. Bu arada bir kampanya başlatarak komutanlarını yerel kadınlar ile evlendirerek Doğu-Batı ortak kültürü yaratmaya çalışmış, kendisi de Roxanne isimli kızla evlenmiştir, bu evlilikten doğan oğlu Makedon hanedanının son çar’ı olmuştur.

Takip eden bin yıl boyunca Shakhrisabz: birçok hanedanlığın egemenliği altına girmiştir. 8. yüzyılda ise yöre: Arap ve İslam karşıtı isyanın merkezi haline gelmiştir. Anti Arap hareketinin ünlü lideri Mukanna, 776-780 yılları arasında Sinam dağlarında ölü bulundu. Onun hareketi tarihte önemli bir olay oldu.

Günümüzde şehrin tarihi merkezi UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü şehrin tarihi merkezi: 15. ve 16. yüzyıllarda Amir Temur ve Temirids egemenliği altında olağanüstü anıtların şehir laik gelişimine tanıklık eden tarihi semtlerden oluşan bir koleksiyonu içermektedir.

Şehirde özellikle: Ak-Saray, Dorut Tilova anıt kompleksi, Kok-Gumbaz camii kalıntıları gezilebilmektedir. Ayrıca: Dorus Siodat türbesi, Shamsad-Dina Kulyala, Gumbazi-Seyidan türbeleri ilgi çeker.

Şehrin büyük bölümü 17. yüzyılda Buhara Emiri Abdullah han tarafından yıkılmış olmasına rağmen, aralarında Ak Saray’ın göz alıcı mavi, beyaz ve altın yaldızlı çini mozaiklerle bezeli kapısının da bulunduğu birçok tarihi yapı varlığını sürdürmüştür. Girişin üstünde bulunan kitabede şu yazılıdır “Eğer bizim gücümüzden şüphe duyarsanız yapılarımıza bakınız”

Günümüzde şehir nüfusu 53.000 kişidir. Deniz seviyesinden yükseklik 622 metredir. Yukarıda da söz ettiğim gibi, şehir yeşillikler içine gömülmüştür ve özellikle meyve bahçeleri ve üzüm bağları yoğundur.

Bu şehri ziyaret etmek için en iyi zaman: ilkbahar ve sonbahar aylarıdır, çünkü yazları çok sıcak, kışları ise soğuktur.

Şehir: Buhara şehrine rakip olacak şekilde el oymalarıyla ün kazanmıştır. Bu el oymaları, genellikle müzelerde görülebilir ve yüksek fiyatla açık arttırma ile satılır.

Özbekistan Shakhrisabz

 

GEZİLECEK YERLER

Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı

Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı

 

Ak-saray Sarayı

Yapı Timur döneminden kalmadır ve 30 yıllık süreçte yapılmıştır. Buranın inşasının Timur tarafından emredildiği söyleniyor.

Sarayın yapımı ile ilgili birçok efsane bulunmaktadır. Bunlardan birine göre: Timur, böyle muhteşem sarayı yapmak üzere bir mimar görevlendirir. Mimar Timur’u dinledikten sonra devlet hazinesine girmek için izin ister. İzin verildiği zaman, mimar: altın ile karışık kil bloklar yaparak sarayın yapımına koyulur.

Diğer bir efsaneye göre: Timur, inşaat tamamlandıktan sonra, sarayın dekoratif kaplamasını tamamlatmak için ustalarla konuşur. Ancak, çini ve mozaiklerle binanın kaplanmasında hiç acele edilmez. Çünkü mimar tarafından sarayın ama kemeri merkezine asılan bir zincirin sonradan kaybolduğu tespit edilmiştir.

Daha sonra buna eşit uzunlukta zincir bulunamadı, bir süre sonra mimar aniden giriş kemeri üzerindeki zincirin konulduğu yerde olduğunu gördü ve hemen binanın dekorasyonuna girişti.

Evet bu muhteşem sarayın yapımı 25 yıldan fazla sürdü. Timur, 1404 yılında Shahrisabz şehrinden geçerken, İspanyol elçisi Ruy Gonzales: mimarın yarattığı mucize yapıyı hayretle izlediğini yazmıştır. Ancak bu görkemli sarayın dekorasyonu henüz bitmemişti.

Sarayın genel ölçeği: etkileyicidir. Ana avlu: 120 x 125 metre ebatlarındadır. Yapının genel ebatları ise 240 x 250 metredir. 16. yüzyılda diğer avluların ve sarayın dış cephesi büyütülmüştür. Çok yönlü kaide üzerinde, köşe kuleleri 80 metre yükseklikte iken, ana giriş portalı 50 metre genişliğinde ve kemer 22.5 metre boyundadır.

Sarayın mimari dekorunda: desen ve renklerde geniş bir yelpaze sunulur. Çeşitli teknikler kullanılarak, saray ana portalı başkent Semerkant şehrine dönük olarak yapılmıştır. Zayıf ışık: buradaki dekoratif özellikleri öne çıkarmaktadır.

Tuğla mozaik çalışmasında: renk ağırlığı olarak koyu ve açık mavi kullanılmıştır. Portal niş içinde, çeşitli mozaik ve çini çalışmaları son derece renklidir. Süslemede özellikle Kur’an içeriği zarif kaligrafik yazılar görülür. Dekoratif kaplamanın ortasındaki bir yazıtta Tebrizli usta Muhammed Yusuf Tebrizi ismi ve 1395-1396 tarihleri yazılıdır.

Evet: Ak-saray saray kompleksi: Orta Asya standartlarına göre görkemli bir sivil mimari parçasıdır. Görkemli yapı: şehrin bir kuşatması sırasında yıkılmıştır. Görkemli yapının yıkımı için 17.yüzyılda Buhara hanı Abdullakhan’ın ismi geçer. Bir zamanlar lüks kraliyet sarayı, günümüzde yalnızca sütunlar ve 18. yüzyılın ikinci yarısından kalan ana portal kemeri parçası ile görülmektedir.

Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı

Özbekistan Shakhrisabz Ak-saray Sarayı

 

Ak-saray Sarayı

Gumbaz camii mavi kubbesiyle dikkat çeker. Cami Amir Timur’un torunu Ulugbek tarafından yaptırılmış ve 19. yüzyılda katedral camiye dönüştürülmüştür. Cami: 1435-1436 yılları arasında, Shamsiddin Kulol türbesi karşısında inşa edilmiştir.

Şehrin en büyük Cuma camisidir. Portaldaki yazıtta, caminin Ulugbek tarafından inşa ettirildiği yazılıdır. Caminin üstü mavi seramik kaplı büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Mavi kubbe ismi buradan gelmektedir. Kubbenin çevresindeki beyaz çinilerde ise şu yazılıdır “Egemenlik Allah’ındır, servet Allah’a aittir”

Caminin iç mekan yerleşimi, neredeyse kare ve yeryüzünün her köşesine yönelik dört adet derin nişle dekore edilmiştir. Bütün duvar yüzeyleri, ganch sıva ile kaplanmış, koyu ve mavi süsler boyanmıştır.

Özbekistan Shakhrisabz Kompleksi

Özbekistan Shakhrisabz Kompleksi

 

Dorus-Saidat Kompleksi

Buranın kelime anlamı “güç deposu” demektir.

Burası, Amir Timur’un genç yaşta ölen iki oğlu Cihangir ve Ömer Şah için yaptırılmıştır. Özellikle 1376 yılında büyük oğul Jakhongir’in zamansız ölümünün ardından: Timur tarafından Harzemşahların en iyi mimar ve ustalarına yaptırılmıştır. 1393 yılında Timur’un ikinci oğlu Umarshaykh (Ömer Şeyh), İran’da bir kale kuşatması sırasında öldürülmüş ve buraya getirilerek defnedilmiştir.

Bu kompleks içinde, Amir Timur’un kendisi içinde bir mezar yeri yaptırdığı biliniyor. Ama kader onun Semerkant şehrindeki Gur-Emir türbesine gömülmesini sağlamıştır.
Ancak, Timur’un burada kendisine de bir mezar yeri yaptırdığına dair ayrıntılı bilgi bulunamamıştır. Ancak 1960 yılında küçük bir kız çocuğu; bu mozole kompleksi yakınlarında oynarken, üzerine bastığı yerin çökmesi sonucu açılan çukura düşmüş, çocuk kurtarıldığında buranın Amir Timur için yaptırılan mezar odası olduğu anlaşılmıştır. Mezar odasının duvarlarındaki yazıtta, buranın Amir Timur’un mezar odası olduğu yazılıdır. Ayrıca: oda’da devasa bir lahit bulunmaktadır. Ağırlığı nedeniyle lahitin kapağı zorlukla açılabilmiş ve içinin boş olduğu görülmüştür.

Son bir not: Buhara emiri Abdullakhan güçleri, 16. yüzyılın ikinci yarısında şehre girdiklerinde, buradaki bina da yıkılmıştır. Sadece Jakhongir türbesi kurtulmuştur. Burası 19. yüzyılda yeniden, kubbeli bir salon ve boyalı eyvan ve yükseltilmiş veranda ile, çok bölmeli bir cami yanında inşa edilmiştir.

Özbekistan Shakhrisabz Tilovat Memorial Kompleksi

Dorut Tilovat Memorial Kompleksi

Burası: tasavvufun kurucusu Emir Mentor’un dini lideri Shamsiddin Kulal için: 1370-1371 yılları arasında yaptırılmıştır ve mezar yeri, onun sayısız öğrencisi için saygın bir yer haline gelmiştir.
Şeyh Kulal’ın mezarı: Doruttilovat medresesi binasındadır. Timur’un hükümdarlığı sırasında, Kulal’ın mezarı, oniks mermer levhalarla hazırlanmıştır. Daha sonra Ulugbek hükümdarlığı sırasında ise, üzerine türbe yaptırılmıştır. Portal üzerindeki yazıtta: türbenin Shakhrukh adına Ulugbek tarafından inşa ettirildiği ve 1435 tarihi yazılıdır.

 

Chor-su Çarşısı

Yapı, özel dekorasyonu olmamasına rağmen, merkezi bir kubbe ile sekizgen şekilde, iki ana caddenin kesiştiği çarpraz yola inşa edilmiştir.

 

Hamam

15.yüzyıla tarihlenen hamam sitesinde günümüzde: ısıtmayı sağlayan yer altı borularının ayrıntılı ağı görülmektedir.