Japonya Tokyo Genel

Japonya Tokyo Genel

Tokyo; nüfus ve coğrafi olarak, dünyanın en büyük şehridir. Şehrin kuzeyden güneye uzunluğu: 24 km. iken, doğudan-batıya olan uzunluğu ise: 88 kilometredir. Yani: bir soğan gibi, sayısız katmanları olduğu söylenir.

İdari yapı olarak, merkezde 23 bölge bulunmakta olup, bunlarda yaşayan nüfus; 8.5 milyondur. Bu 23 bölge: iç şehir: şi (şehirler), ço (ilçeler) ve son (köyler) olarak ayrılan kalabalık banliyöler ve kırsal alanlarla çevrilmiştir.

Bu muhteşem yayılma sonucu: 33 milyondan fazla nüfusu ile ülkenin % 26’lık nüfusunu barındırır ve dünyanın en büyük şehri özelliğini kazanır.

Şehrin en büyük özelliği: birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi; şehre hakim mimari stillere aykırılık teşkil edecek ve uyumu bozacak anıtsal bir merkez bulunmamasıdır.

Şehrin: her yeri gökdelen doludur. Özellikle akşam olduğunda, bu gökdelenler görünmez olur ve bu kez: parıltılı neon ışıkları ile: alışveriş merkezleri ve kültür kompleksleri görünür hale gelir.

Evet, Tokyo şehrinin en önemli özelliklerinden birisi de: dünyanın en pahalı şehri olmasıdır.

 

HAVAALANI

Tokyo şehrinde: uluslar arası uçuşlar için 2 tane havaalanı bulunmaktadır. Bunlar: Narita ve Haneda havaalanlarıdır.

Her iki havaalanının altından kalkan JR Narita Express trenleri: Tokyo istasyonuna gider ve buradan istediğiniz yere rahatça ulaşabilirsiniz ama bu trenler, akşam saat: 22.00 ye kadar çalışıyorlar ve bilet fiyatları, otobüslere göre biraz daha pahalıdır.

İstanbul’dan uçağa bindiğinizde, muhtemelen 11 saat sonra Tokyo şehrine varıyorsunuz. Ancak: bu süre hava durumu ve pilota bağlı olarak, bazen 12-13 saate kadar çıkabiliyor. Dönüş ise, dünyanın dönüsü nedeniyle gidişten daha kısa sürüyor. Tabii 9000 kilometrelik bu uzaklığı, aktarmalı yapayım derseniz, ulaşım saatleri iyice uzamaktadır.

Narita Havaalanı-NRT

Tokyo şehrinin en büyük havaalanıdır.

Kuzeydoğuda, Narita kasabasındadır ve şehre 80 km. uzaklıktadır. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki uzaklık, yaklaşık 120 dakikadır. Taksi ile havaalanından şehir merkezine ulaşmak isterseniz muhtemelen 30.000 yen ücret ödemeniz gerekebilir.

Bunun dışında, Narita havaalanından kalkan Airport Bus ve Airport Express Bus otobüsleri, şehir merkezine giderler. Bu otobüslere, üzerinde kalkış saati yazan biletlerle binebilirsiniz ki, biletler gümrük bölümünde satın alınır. Şehir merkezine ulaşmanın en ekonomik yolu bunları kullanmaktadır.

Haneda Havaalanı-HND

Tokyo şehrinin bu havaalanı, şehir merkezine 16 km. uzaklıktadır ve aynı zamanda tüm Asya kıtasının en işlek havaalanı olarak da bilinir.

Burada bulunan “Monoray” ile, Tokyo şehrinin birçok yerine ulaşabilirsiniz. Şehre ulaşmanın en ucuz yolu ise, tek raylı tren hattını kullanmaktır. Bunlar: Tokyo şehrinin Hamamatsu istasyonuna, 20 dakikada ulaşırlar.

Japonya Tokyo Genel

İKLİM

Şehirde: yazlar sıcak ve nemli, kışlar ise ılık geçer. Ağustos: yılın en sıcak ayıdır. Bu ayda, ortalama sıcaklık 27.5 derecedir. Ağustos ayında, sıcaklık ve nem, en üst düzeydedir.
Ocak ayında ise, ortalama sıcaklık 6 derecedir ama kış aylarında kar yağışı da görülür. . Hani iklim nispeten yumuşak ve ılıman dedim ama, öte yandan, Tokyo şehrinde, genellikle her yıl “Tayfunlar” da görülebilmektedir.

Tokyo şehrine gitmenin en iyi zamanı: Nisan ortasından, Haziran ayı ortasına kadar olan zamandır. Ayrıca: Ekim ayı da iyi bir tercih olacaktır.

Haziran sonu ile Temmuz ortası arasındaki dönem, Tsuyu denilen yağmur sezonudur. Ağustos ayı, yukarıda da söz ettiğim gibi, sıcak ve fazla nemlidir. Kış ise, kazak ve palto gerektirecek kadar soğuk geçer ama genellikle fazla kar yağışı olmaz.

Son bir not: Tokyo’nun iklimini düşünürseniz, şöyle bir değerlendirme yapılabilir. İstanbul’un ikliminden, 3 hafta gerideki iklim şartlarını düşünün.

ELEKTRİK

Tokyo şehrinde, standart elektrik akımı 110 volttur. İki yassı uçlu fişler kullanılır. Otel odalarında, toprak hatlı üçlü prizler bulunmaz. Yanınızda mutlaka adaptör bulundurmanız veya ilk fırsatta adaptör satın almanızı öneririm.

PARA

Tokyo şehri: modern bir şehir olma statüsüne rağmen, hala büyük ölçüde nakit ekonomisi üzerine çalışır. Oteller ve üst düzey restoranların bir çoğu kredi kartı kabul ederler, ancak: birçok yerde kredi kartı kabul edilmez ve nakit ödeme tercih edilir, bu yüzden yanınızda kesinlikle belli ölçülerde nakit bulundurmanızı öneririm. Zaten, şehir yeterince güvenlidir, yani yanınızda nakit bulundurmak sorun yaratmaz.

Peki ne kadar nakit taşımak gerekir derseniz: günlük harcamalarınız için (yemek, tren, ulaşım masrafları): 5000-8000 yen arasında nakit bulundurun. Evet: Japonya’da: “yen” kullanılmaktadır.

Banknot yani kağıt para olarak: 1000-2000-5000-10000 yen kullanılır. Demir para olarak ise: 1-5-10-50-100 yen kullanılır. Bronz renkli 5 yen ve gümüş renkli 50 yen üzerinde: ortasında açılmış bir delik bulunur.

ATM lere gelince: Tokyo şehrinde birçok yerde, ATM bulunmasına rağmen, bunların birçoğu yabancı ülkelerden alınmış kredi kartlarını kabul etmezler. Master Card veya Visa logoları bulunmasına rağmen, dediğim gibi, Japonya dışından alınan kredi kartlarına işlem yapmıyorlar.

 

DEPREM

ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu: Japonya ve çevresindeki adaların: “tektonik” plakalar üzerinde bulunduğunu belirtmektedir. Bu alan 2200 km. uzunluğundadır. Bölgedeki bu karmaşık yapı: depremlere sebep olmaktadır ve bu depremler, genellikle yerin, 40-60 km. derinliklerinde meydana gelmektedir.

Evet: 1900’lü yılların başından bu yana: Japonya ülkesi, bu şekilde birçok depremden etkilenmiştir. 1933 yılında: 8.4, 2003 yılında 8.3 ve 2011 yılında: 9 büyüklüğündeki depremler, bu sarsıntıların en öne çıkanlarıdır.

Bu ülkeyi ve Tokyo şehrini ziyaret edenlerin de, deprem olasılığını hep akıllarında bulundurmaları şart, sonuçta depremin ne zaman olacağı belli değil, ama ziyaretçilerin de, yıllardır eğitilen bir Japon gibi deprem anında ne yapacaklarını bilmelerinde yarar var.

 

GÜVENLİK

Şehrin en büyük özelliği: muhteşem bir güvenlik ağının bulunmasıdır. Günün hangi saatinde olursa olsun, şehrin herhangi bir bölgesine gittiğinizde: bir hırsızlık veya gasp olayıyla karşılaşmayacağınıza emin olabilirsiniz.

Çünkü: şehirde “koban” denilen küçük polis karakolları, bir ağ şeklinde merkezi sarmıştır. Bu polis karakollarında, 24 saat üzerinden, en az 2-3 polis bulunur.

Şehirde: her 2 kilometre kareye: bir polis düşmektedir. Hatta: alışveriş ve eğlence mekanlarında, bu polis yoğunluğu daha da artar. Ancak, öte yandan, şehirde nadir olarak polis arabası görülür. Çünkü: bu polisler, genellikle caddelerde dolaşırlar. Hatta: şehirde yolunuzu kaybettiğinizde, bu polislere rahatlıkla yol danışabilirsiniz. Zaten: bu karmaşık şehirde, mutlaka kaybolacaksınız.

 

İNSANLAR

Japonya’nın birçok yerinde: üç kuşağın birlikte yaşadığı evler veya konutlar görülmez, ancak yalnızca “Şitamaçi” bölgesinde bir istisna söz konusu dur ki, burada ebeveynleriyle birlikte yaşayan çok sayıda insan bulunmaktadır.

Ancak: nüfustaki yaşlılık oranı sürekli olarak artmaktadır ve buna bağlı olarak: şehirdeki bina ve yapıların tümü: tekerlekli sandalye kullanan insanlara uygun şekilde yapılmıştır. Kaldırım kenarları, metro platformları, istasyon tuvaletleri gibi birçok yerde, bu özelliği yani fiziksel engelli insanlara yardımcı olacak bu özellikleri göreceksiniz.

Evet: şehirde, gezintiye çıkmış insan göremezsiniz. Herkes: bir yerlere yetişme telaşı içindedir.

Şehrin dış semtlerine çıkarsanız: burada göreceğiniz insanlar, genellikle: herhangi bir yerde doğmuş-büyümüş olabilirler.

Özellikle: “Şitamaçi” bölgesindeki insanlar “Edokko” olarak nitelendirilirler. Edokko insanları: en az üç kuşaktan bu yana (yani 300 yıllık bir süreç) “Tokyo” şehrinde yerleşiklerdir.

Bunlar: açık yürekli, hareketli ve konuşkan olarak tanınırlar. Öte yandan: aynı zamanda “savurgan” olarak da bilinirler. Duygusallık ve kayırmacılık ve şefkat diğer özellikleridir.

 

TOPLU TAŞIMA

Şehirde: 13 adet metro hattı bulunur. Bu hatlar ilaveten: “Yamanote” dairesel demiryolları hattı, şehri bir uçtan öbür uca geçen “Çuo” ve “Kanagava”, “Saitama” ve “Şiba” gibi, özel “feribot” hatları bulunur. Bu hatların kesiştiği noktalarda ise: şehrin ticari, kültürel ve eğlence merkezleri bulunur.

Özellikle: 8 metro ve tren hattının kesiştiği “Şincuku” istasyonu: günde yaklaşık 3 milyon insana hizmet vermesiyle önem kazanır.

Evet, genel olarak söz etmek gerekirse, şehirde mükemmel bir toplu ulaşım sistemi bulunduğunu söylemek gerekir. Bu ulaşım sistemi: renk kodlaması yapılmış ve iyi işaretlenmiştir. Otobüsler hariç, yabancı ziyaretçiler, bu sistemi rahatlıkla anlayabilirler.

Trenler

Japon demiryollarının (JR olarak kısa isimlendirilir) Yamanote hattı trenleri: gümüş renkli ve yeşil şeritlidir. Bu trenler: merkezin çevresindeki hatta: yaklaşık 35 km. lik parkurda sürekli sefer yaparlar. Bu hat üzerinde, 29 istasyon bulunur ki, bunlardan ana istasyon olanlar: Şibuya, Şincuku, Ueno’dur.

JR Çuo olarak isimlendirilen turuncu hat ve Sobu olarak isimlendirilen sarı hat: Tokyo şehir merkeziyle uzaktaki banliyösü Takao güzergahı boyunca, doğudan-batıya ilerler.
Keihin Tohoku olarak isimlendirilen mavi hat: kuzeydeki Saitama bölgesini, güneydeki Kanagava bölgesine birleştirir.

Tren biletleri, otomatik makinalardan satın alınır ve alındığı gün geçerlidir. Biletler gittiğiniz istasyondaki turnikelerden çıkarken, turnike tarafından yutulur. Ön ödemeli kartlar ise: Suica olarak bilinir ve 500 yen karşılığında yine istasyonlardan satın alınabilir.

Otomatik makinaya, kartı sokup gideceğiniz istikametin düğmesine bastığınızda, ücret, otomatik olarak kartınızdan kesilecektir. Bazı trenler, bazı istasyonlarda durmayabilirler.

Metrolar

Tokyo şehrinde, 13 tane metro hattı bulunur. Metrolar: her gün saat: 05.00’den, gece yarısına kadar, her 5 dakikada bir sefer yaparlar. Her istasyonda, İngilizce metro haritası bulunur. Her istasyonda: en yakın bina, cadde ya da kavşağı gösteren numaralı çıkış tabelaları bulunur. Birçok istasyonda İngilizce tabelalar ve asansör de görülür.

Otobüsler

Tokyo şehrinin otobüs hatları, oldukça karışıktır ve bunlarda İngilizce harita veya yol şeması bulunmamaktadır. Bu yüzden: kesin olarak bilip tanımadığınız otobüs hattını kullanmamanızı öneririm.

Taksi

Tokyo şehrinde taksi ücretleri aşırı pahalıdır. Hatta: her gün saat: 23.00-05.00 arasında, ücretler, % 30 daha pahalıdır. Ancak: taksiler temiz ve rahattır. Şöförler gayet kibardır ve taksilerin üzerindeki ışıklar, içinde yolcu bulunup bulunmadığını belirtir. Yeşil yandığında yolcusu vardır, kırmızı yandığında ise boştur.

 

ÇİÇEKLER

Mevsim hangisi olursa olsun, Tokyo şehrini ziyaret ettiğinizde çiçek görebilirsiniz. Tsubaki (Japon gülleri), ume (Japon kayısıları), karin (ayva ağaçları) kış sonunun donukluğuna renk katarlar.

Mart ayı ile birlikte: bahar gelir ve yollar, bembeyaz sakura (kiraz) çiçekleri bulunan ağaçlarla şenlenir. Tsutsuci (açelyalar) ve mor fuji (salkımlar) açtıktan sonra, yağmur sezonunda şobu (süsenler), kuçinaşi (gardenyalar) ve acisai (ortancalar) çıkar.

Yaz ortasında ise: tapınakların göletlerinde nilüferler (hasu) ve evlerin önlerinde asagao (gündüz sefaları) görülür.

Kasımpatıların (kiku) açmasıyla birlikte gelen sonbahar mevsiminde, özellikle kızıl akça ağaçlarının ve parlak sarı gingkoların sararan yaprakları muhteşem güzellik yaratır.
Hatta yerlerin karla kaplandığı kış mevsiminde bile, küçük saçaklar altında şakayıkları (botan) görebilirsiniz.

 

SUMO

Sumo güreşleri bir dinsel törendir. İlk kez bir karşılaşma izleyen kişi: bunun bir sanat gösterisi olduğunu hemen kabullenir.
Bu spor dalı: yaklaşık 4.5 metre çapında, kum pistte yapılır. Güreşçiler birbirlerine saldırırlar ve ringden ilk çıkan ya da ayak tabanı dışında, herhangi bir yerini yere dokunduran güreşçi yenik sayılır.

Ağırlık sınırlaması olmayan güreşçiler: mücadele sırasında belden aşağıya vuramazlar, yumruk atamazlar, diğerinin saçını çekemezler. Bunların dışında, her şey serbesttir.

Evet: Sumo yarışmaları, ülkenin çeşitli yerlerinde, çeşitli tarihlerde düzenlenen turnuvalar ve gösteriler ile gündeme gelir. Her güreşçi: emekli bir güreşçinin kurduğu ve “heya” denilen bir “ahır” mensubudur. Ahırlar, Tokyo şehrinde: Kokugikan’dan, yürüyüş mesafesinde bulunan “Sumida Nehri” nin iki yakasındaki “Asakusabaşi” ve “Ryogoku” bölgelerinde bulunurlar. Bu ahırlar: her sabah saat: 07.00-11.00 arasında, antreman yapan güreşçileri izlemeye gelenlerle doludur.

Her yıl: Ocak-Mayıs-Eylül aylarında turnuvalar düzenlenir. Bu dönemlerde: caddelerde, tahta ayakkabıları ve kimonolarıyla dolaşan Sumo güreşçileri görebilirsiniz.

Evet, bu spor ile ilgili el sanatı ürünleri, sumonun tarihi ve adetleri, Kokugidan bölgesinde bulunan Sumo Müzesinde sergilenmektedir.

Bir turnuva sırasında, Tokyo şehrinde iseniz: sumo güreşi seyretmek için “Ryogoku”da, Sumida Nehri’nin batı yakasındaki “Kokugidan” denilen Ulusal Sumo Stadyumunda bulunmanız gerekir.

 

TURİZM

Tokyo şehrinde, turizm: ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Örneğin: 2007 yılında, şehre, 4.81 milyon yabancı ziyaretçi, 430 milyon Japon ziyaretçi giriş yapmıştır.

Şehir gezinizde, şehri iyi anlamak için: şehri ikiye ayırarak gezmenizi öneririm. Bu iki bölüm: Ginza ve İmparatorluk Sarayı olabilir. Aralarında kalan “Marunouçi” finans merkezi olarak önem kazanır.

Her iki bölgede de: farklı mimari yapılar ile değişik yaşam tarzları görmek mümkündür. Hatta: gece ve gündüz bile, ayrı farklılıklar gösterir.

Şitamaçi bölgesinin arka sokaklarında, geçmişi hissedebilir ama şehrin öte yanında ise geleceği yaşarsınız. Süper hızlı trenler ile birlikte, tek raylı trenler, gökdelenlerin arasından geçerek şehri dolaşırlar. Kavşaklarda, dev video ekranlarını görebilirsiniz.

Evet bu şehri ziyaret ettiğinizde: geleneksel “sumo” güreşlerini izleyebileceğiniz gibi “Kabuki” tiyatrosunu da özleyebilirsiniz. Hatta: huzurlu tapınaklar ve geleneksel çay törenlerini de görebilirsiniz. Burası: doğu ile batının harmanlandığı bir yerdir.

Evet: bu şehirde, Japon devleti tarafından “Ulusal Servet” ilan edilerek koruma altına alınmış yapı-bina ve objeleri mutlaka görmenizi öneriyorum ki, yazılarımda, ulusal servet ilan edilenleri mutlaka belirteceğim.

 

FESTİVALLER-ETKİNLİKLER

Tokyo, birçok uluslar arası festival ve etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Bu festivaller yerel kültür hakkında ziyaretçilere iyi bir fikir verir. Evet: Tokyo şehri, yıl boyunca çok sayıda festivale ev sahipliği yapar. Asakusa Tapınağında düzenlenen Sanno ve Sanja Festivalleri, şehrin dört bir yanından gelen insanları bir araya getirir.

Mayıs ayında yapılan Kanda Matsuri, iki yılda bir gerçekleştirilir. Matrusi: ülkenin birçok şehrinde düzenlenen festivallere verilen ortak bir isimdir. İlkbaharda kiraz ağaçlarının çiçek açmasıyla, yüzbinlerce insan, kiraz ağaçlarını görmek ve görüntülemek için parklarda toplanırlar. Gelelim, ayrıntılı bir yıllık festival ve etkinlik takvimine:

Ocak

1-3 Ocak: İnsanlar “Shogatsu” yılbaşı kutlamak için, ibadethaneler ve Senso-ji ve Maiji-Jingu tapınaklarına akın ederler. Yani, yeni yıl ziyaretleri yapılır.
2 Ocak: İmparatorluk ailesi, saray bahçesinde halkı kabul ederler.
6 Ocak: Harumi bölgesinde geleneksel itfaiyeciler geçit töreni yapılır.
Ocak ayının ortasında: Yılın ilk “sumo” turnuvası düzenlenir.
Seijin-no-Hi: Meiji-Jingu de: geleneksel okçuluk yarışmaları, 15 Ocak tarihinde yapılır.

Şubat

3-4 Şubat tarihlerinde, baharın ilk günü etkinlikleri düzenlenir.
3 Şubat: Setsubun yani kışın son günü festivali düzenlenir. Bu festivalde: büyük tapınak ve mabetlerde fasulye atma törenleri yapılır.

Mart

3 Mart günü: Hina Matsuri (Kızlar günü) etkinlikleri düzenlenir. Mart sonu veya Nisan ayı başında ise: Tokyo Uluslar arası Anime Fuarı düzenlenir.

Nisan

Nisan ayı başında, şehir genelinde, kiraz çiçeği görüntüleme partileri düzenlenir. Yine bu ay içinde: Tokyo Sanat Fuarı açılır. Bu fuarda: Japonya ve Asya ve diğer ülkelerden gelen sanatçılar eserlerini sergilerler.
17 Nisan: Ueno’daki Toşogu Tapınağında törensel müzikler ve danslar tertip edilir.
21-23 Nisan tarihleri arasında: Yasukuni tapınağında bahar festivali düzenlenir.

Mayıs

5 Mayıs tarihinde: Boys Day günü kutlanır. Mayıs ayı ortalarında ise, 3 gün süreli: Sanja Matsuri etkinlikleri düzenlenir ve bu etkinliklerde: kalabalıklar sokaklarda yürürler. Mayıs ayı ortalarında ise: tasarım festivali yapılır. Sanatçılar, bu festivalde, tasarımlarını sergilerler.
Mayıs ayı ortasında: Sumo turnuvası düzenlenir.
Mayıs ayı sonunda: Sanca Matsuri tapınağında renkli şenlikler başlar ve geleneksel danslar ve müzikler tertip edilir.

Haziran

Bu ay içindeki en canlı etkinlikler, ağaçların çiçeklenmesidir ve bahçelerde bu çiçeklenme kutlanır.
10-16 Haziran tarihleri arasında: Akasaka’ki Sanno Hiecica tapınağında, Sanso Matsuri etkinlikleri düzenlenir, geçit törenleri yapılır.

Temmuz

Temmuz ayı sonlarında, Fuji Rock Festivali, düzenlenir. Bu festivalde, ormanlık alanda, açık hava konserleri verilir. Temmuz ortalarında: Tokyo Uluslar arası Lezbiyen ve Gay Film Festivali düzenlenir. Temmuz ayının son Cumartesi günü ise, Sumide nehri üzerinde havai fişek gösterileri yapılır.

Ağustos

Ağustos ayının son Cumartesi günü, Asakusa Samba Festivali düzenlenir ve bu etkinliğe yarım milyon izleyici katılır. Ağustos ayı ortalarında ise, Tokyo Pride Parade denilen etkinlik düzenlenir ve sokaklarda geçit törenleri yapılır.
Çeşitli yerlerde: O-bon yani Tüm ruhlar dansları düzenlenir.

Eylül

25 Eylül tarihinde, bebek isteyen çocuksuz çiftlerin katıldığı, Ningyo-Kujo denilen etkinlik düzenlenir.
Eylül ayı ortalarında: Kokugikan stadyumunda, 15 günlük sumo turnuvası düzenlenir.

Ekim

Ekim ayı sonunda, 10 gün süreli Tokyo Uluslar arası Film Festivali düzenlenir. Ekim ayı ortalarında ise, Koyo etkinlikleri düzenlenir ki, bu etkinlik, sonbahar yaprakları görüntüleme etkinliğidir.
17-19 Ekim tarihleri arasında: Yasukuni tapınağında sonbahar festivali düzenlenir.
18 Ekim tarihinde: Sensoji tapınağında, Asakusa Kano Matsuri etkinlikleri düzenlenir.
31 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında: Meiji Tapınağında, yıllık festival düzenlenir.

Kasım

15 Kasım tarihinde yapılan Shinchi-Go San etkinliğinde, tapınak ve türbeler ziyaret edilir.
Asakusa yakınlarındaki Otorijinca’da Tori no festivali düzenlenir.
15 Kasım tarihinde: 3-5-7 yaşındaki çocuklar, kimono giydirilerek takdis edilirler.

Aralık

23 Aralık tarihinde imparatorun doğum günü kutlama etkinlikleri düzenlenir.
31 Aralık tarihinde: Coya-no-kane bölgesindeki Budist tapınaklarındaki çanlar, 108 kez çalarlar.

 

BÖLGELER

Şitamaçi

Bu bölge: şehrin kuzeyi ve doğusu boyunca uzanır. Burada: şehirdeki geleneksel yaşama tutunmaya çalışan işçi sınıfı, atölyeler ve küçük fabrikalar bulunur.
Burada: bir yada iki katlı ahşap evler ve dükkanların oluşturduğu diziler: arka arkaya dizilmiş yatay bloklar halindedir. Özellikle: bunların birçoğunun, 1945 yılındaki bombalamadan önceki görünümleri esas alınarak yeniden inşa edilmiştir.
Öte yandan: şehirde, halka açık hamamların birçoğu bu bölgede bulunur.

Yamanote

Şehrin: batı ve güney bölümlerinde bulunan bu bölgede: elçilikler, güzel restoranlar, lüks oteller, konser salonları, butikler, çarşılar, devlet kurumları ve güzel kafeler bulunur. Ancak: tüm bunların yanında, bu bölgenin en büyük özelliği: gökdelenleridir.

İnsanlar: genellikle devasa bu gökdelenlerde yaşarlar, alışveriş yaparlar ve hatta çalışırlar. Yani: bütün hayatları, bu gökdelenlerde geçer.

Bunun yanında: yine şehirdeki tapa barları, eğlence kulüpleri, evcil hayvan otelleri de buradadır.

Şincuku-Roppongi Semtleri

Bölgedeki bu semtler: uyumayan yerler olarak bilinir. Buralardaki: diskolar ve barlar; sabahın ilk saatlerine kadar açık kalırlar.

Asakusa

Burası: Taito ilçesinin bir bölümüdür ve tapınaklarıyla ünlü bir yerleşim alanı olarak bilinmektedir. Burada bulunan “Asakusa Kano) şehrin en ünlü ve büyük Budist tapınağıdır. Tapınak: hem yerli ve hem de yabancı turistler için önemli bir ziyaret yeridir.

Evet; Tokyo şehrinde çok sayıda ulusal park da bulunmaktadır. Zaten: çiçek düzenleme sanatı “ikebana” ve Japon bahçesi peyzaj alanında, dünyaca ünlüdür. Şehirdeki önemli parklar arasında: Taito-ku bölgesinde bulunan “Ueno” park başta gelmektedir.

Burada, ayrıca çok sayıda tapınak ve müze bulunmaktadır. Japonya ülkesine has: kiraz ağaçlarının çiçeklerini görmek isteyenler, 1000’den fazla kiraz ağacı bulunan bu parkı ziyaret ederler. (Mart ayı sonu, Nisan ayı başlarında)

Mitaka-shi’de bulunan Ghibli Müzesi: özellikle karikatüristik mimari stildeki binasıyla öne çıkar. Müzenin içindeki sergiler, video gösterileri ve galeriler, ziyaretçileri hayran bırakır.

Taitö-ku bölgesinde bulunan: Tokyo Ulusal Müzesi, şehir ziyaretçilerinin mutlaka görmesini önereceğim yerlerden biridir ki, müzenin mükemmel koleksiyonu bulunmaktadır. Özellikle Japon ve Asya sanatına ait örnek çalışmalar, müzenin koleksiyonunda yaklaşık 70 bin obje bulunmasını sağlamıştır.

Turizm denilince, elbette gezme-görme yanında: kültürel etkinlikler ve eğlence de gelmektedir. Japon kültürü: oldukça zengin ve özgündür. Geleneksel el sanatları, geleneksel giysiler, dövüş sanatları ve festivaller, Japon kültürünün önemli özellikleridir.

Çok çeşitli otantik el sanatları, Tokyo kültürünün önemli yansımaları olarak öne çıkmaktadır. Murayama-Oshima Pongee (güzel desenlerle süslenmiş ipek ve pamuk elbiseler), Golden Hachijo (bir tür elbisedir), oyuncak bebekler, gümüş eşyalar, ipek iplikler, mihraplar, lake eşyalar, saç süsleri, fildişi eşyalar, kesme cam eşyalar, nakış işleri, oyma ağaç eşyalar ve Shamisens ( üç yaylı bir tür enstrüman) Tokyo şehrinin öne çıkan el sanatları olarak dikkati çeker ki, hediyelik eşya satın almak isteyenler için de, bu söylediklerim değerlendirilebilir.

Tokyo: Japon ülkesinin sahne sanatları merkezidir. Noh ve Kabuki gibi geleneksel Japon dramaları, şehir tiyatrolarında yaygın olarak sahnelenir.

Tokyo Alışveriş

 Şehir yakınları

Tokyo, Yakın çevre

Hong Kong Genel

 

Hong Kong Genel

Hong Kong: canlı ve hareketli karakteri ile, ziyaretçilerine keyif veren bir yer olarak bilinir. Tarih bölümünde belirttiğim gibi, yapılan afyon savaşları sonucunda, İngilizler tarafından Çin’den alınan ve serbest ticaret anlaşması s onucu yıllarla bağlantılı olarak hızla gelişen bir ülke. 1997 yılında İngilizler tarafından Çin ülkesine geri verilse de, özel bir anlaşma ile, özel bir yönetim biçimi uygulanan şehirde, eski zengin yaşam hala sürdürülüyor.

Dünyanın kişisel milli geliri en yüksek ülkelerinden birisidir. Geçmiş yıllarda, bütçe dengesi fazla verdi diye, yerel yönetim tarafından şehirde ikamet eden her kişiye, 750 dolar civarında ödeme yapılmıştır. Ancak yine geçenlerde, okullarda “Çin vatandaşlık dersi” okutulacağının açıklanması üzerine, binlerce kişinin sokaklara dökülüp bunu protesto ettikleri bir yerdir.

Ayrıntıya girmeden önce, birkaç kelime ile “Hong Kong” tanımla derseniz: özellikle yaz aylarında sıcak ve nem çok bunaltır, sokaklarında soya yağı ile yapılmış yemekler kötü kokar, güvenlik anlamında son derece iyidir, gecenin geç saatlerine kadar sokaklarda gezebilirsiniz, toplu ulaşım son derece rahattır, bu şehir tam bir alışveriş cennetidir.

Çünkü ticarette vergi alınmaz, insanları cana yakındır, yardımseverdir ama İngilizceleri yeterli değildir, şehrin % 90’lık bölümü yeşillik, yalnızca % 10’luk bölümü yerleşim yeri olmasına rağmen, bazı yerlerde gökdelenlerin en yüksek katını ve gökyüzünü göremezsiniz, kedi bulunmaz, direksiyon sağdadır, yayalara özen gösterilir, her yer tertemizdir, buraya giderken yanınızda mutlaka şemsiye veya yağmurluk olsun, hatta yedek ayakkabılarınız olsun, çünkü muson yağmurlarına yakalanırsanız, önce feci ıslanır sonra hava ısındığında kurursunuz derler.

Hong Kong isminin kelime anlamı:

Kanton lehçesinde “Îtırlı Liman” anlamına gelir. Bu anlam, büyük ölçüde, burada yetiştirilen Sığla ağacından gelmektedir. Bu ağaç, günümüzde “Aberdeen” olarak bilinir. Aslında, şehrin isminin, günümüzde Hong Kong yönetiminin amblemi olan bahunya çiçeğinden geldiği de söylenmektedir.

Şehirdeki ulaşım sistemi, dünyanın en iyilerinden birisi olarak bilinir ve dünyanın en yoğun nüfusuna yani büyük bir kalabalığa sahip olsa da, şehirde ulaşım aksamaz. Bunun yanında, şehir dünyanın en güvenlikli şehirlerinden birisidir. Gecenin geç saatlerinde bile, rahatlıkla caddelerde, parklarda dolaşmak mümkündür.

Güvenliğin tek tehdidi, ana kara Çin’den ve Hindistan’dan gelenlerdir. Bilemiyorum, güvenlik sorunu yok deniyor ama yine de biraz tedbirli olup, pek te ara sokaklara girmemekte yarar var diyebilirim, bunun dışında özellikle gündüz saatlerinde hiçbir sıkıntı yok. Sadece bazı yerlerde Hintli sokak satıcıları, bazen rahatsız ediyorlar.

 

DEVİR-TESLİM

Uzun süre, İngiliz kolonisi olarak bilinen Hong Kong: 1 Temmuz 1997 tarihinden sonra, Çin Halk Yönetimi Özerk Bölgesi olarak yeniden Çin egemenliğine geçmiştir. Ancak, günümüzde şehir Çin Halk Cumhuriyeti yönetimini değil, yasalarıyla ve sahip olduğu haklarla, tam bir kapitalist yönetimi seçmiştir.

Çünkü: Pekin yönetimi, şehirde yapılan seçim öncesinde: refah ve istikrarı koruma garantisi vermiştir. Bunun sonucunda, şehir: Çin yönetiminin Batı’daki en belirgin ve etkin vitrini haline gelmiştir. Çünkü: ticari bilgide ve yönetim uzmanlığında rakipsizdir.

Evet: kuşkusuz devir-teslimden sonra, şehirde çok şey değişti. Ama bu değişimin büyük çoğunluğunun nedeni: ekonomik gelişme ve dünya çapındaki bu tür şehirleri etkileyen diğer olaylardı.

Çünkü: İngilizler, bölgeden ayrılırken, arkalarında çok şey bırakmadılar. Öte yandan: artık buradaki paranın üzerinde İngiltere Kraliçesinin resmi yok. “Union Jack” in yerini, Çin Bayrağı ve bahunya çiçeği amblemiyle süslü Hong Kong bayrağı aldı.

Şehir sokaklarında, İngilizceden çok “Mandarin Çince” si konuşulmaya başlandı. Çinli turist sayısında, büyük artış sağlandı. Yalnızca, 2006 yılında, buraya 13.5 milyon Çinli turist geldiği söyleniyor.

 

HAVAALANI

Şehirdeki uluslar arası havaalanı: “Lantau” adasında “Chek Lap Kok” bölgesinde bulunmaktadır. Bu modern havaalanında, gümrük kontrolleri, büyük bir düzen içinde sürdürülmektedir.

İstanbul’dan uçağa bindiğinizde, direkt uçuşlar yaklaşık 10 saat sürüyor. Havaalanında, şehir içinde 3 günlük kullanımı sağlayan, toplu ulaşım kartı almanızı öneririm. Bu kart, hemen pasaport kontrolünden sonra “airportexpress” denilen yerde satılıyor. Kartın ücreti, depozito düşüldükten sonra 30 Amerikan dolarıdır.

Bu karta “octopus card” deniliyor. Bu turist kartı: 3 gün boyunca, şehir içindeki tüm toplu ulaşım araçlarına ücretsiz binmenizi sağlıyor ve dönüşte bunu aldığınız yere iade ederseniz, depozito bedelini de geri alabiliyorsunuz ki, bence mutlaka bu kartı satın alın.
Bunun dışında, havaalanından istediğiniz yere “metro” ile gidebilirsiniz, ancak biraz pahalıdır.

 

İKLİM

Hong Kong şehrini gezmek için, en uygun zaman: sıcaklığın ve nemin düşük olduğu ve havanın açık ve güneşli olduğu “Ekim-Kasım” aylarıdır. Aralık ve Şubat aylarında, nem oranı düşük olsa da, havanın ısısı da düşüktür. Bahar aylarında ise, ısı ve nem yükselmeye başlar. Mart ve Nisan ayları da hava çok hoştur. Ama, Mayıs ayından başlayarak Eylül ayı başına kadar, hava aşırı sıcak ve çoğunlukla nemlidir.

Yazın söylediğim gibi, çok muazzam nem ve sıcaklık var. Ocak ayında, gündüz sıcaklıkları 20 derece civarındadır. Ancak, yaz sıcağında terlemekten se, yanınızda muson yağmurları için bir şemsiye bulundurarak, Şubat döneminde gitmenizin daha iyi olacağını söyleyebilirim.

 

NÜFUS

Şehir nüfusu, 7 milyon civarındadır. Ancak, bölgenin toplam yüzölçümü 1100 km. kare olduğundan, konut yetersizliği, bölgenin en önemli sıkıntılarının başında gelmektedir. Bu yüzden, şehirde, devasa toplu konut blokları yapılmaktadır. Her türlü modern olanaklara sahip olmasına rağmen, bu toplu konutlarda, insanlar yine de büyük bir sıkışıklık içinde yaşamaktadırlar. Yani, mimari stil, ne uygun ne de güzel olarak kabul edilmemektedir.

Şehir nüfusunun % 95’i Çinlidir. Şehirde, Çin’in her yerinden gelen göçmenler görülür. Ancak, bu Çinliler, çalışkanlıkları ve yaratıcı yaklaşımlarıyla öne çıkmaktadırlar. Böylece, Çinliler, Hong Kong şehrinin başarısına büyük katkıda bulunmuşlardır. Göçmenlerle ilgili anlatılan öykülerin bir tanesi: cebinde parasız şehre gelen, mütevazi bir tezgah açarak para kazanmaya başlayan, daha sonra kendi dükkanını açan ve bir süre sonra bunu mağazalar zinciri haline getirenler.

Şehir insanı, geleneksel yaşantısını büyük ölçüde sürdürmektedir. Özellikle: kader ve şans, çok ciddiye alınır. Astrologların ve falcıların müşterileri, hep vardır. Ayrıca: kumar bu şehirde bir tutkudur ve kumarın her çeşidi oynanır. Şehirdeki, 2 büyük hipodromda, muhteşem ve yüksek bahis sistemi bulunmaktadır.

Hong Kong Genel

TURİZM

Şehir gezisi: deniz kıyısından başlar. Burada: gemiler, römorkörler, şilepler, yatların oluşturduğu muhteşem bir trafik görülür. Özellikle şehir gezinizde görmeniz gerekenler şunlar olabilir: Temple Street caddesinde bulunan “Night Market”, Disneyland, Ocean Park, teleferik ile çıkılan bir dağın üzerinde bulunan “Buda” heykeli (The big Buddha and po lin manastery), bir tramvayın 45 derecelik açı ile çıktığı ve şehrin bütün gökdelenlerinin izlenebildiği bir yer olan “The Peak” olan tepe.

Ocean Park: muhteşem bir eğlence parkıdır ve burada yunus gösterilerinden, takla atan trenlere kadar pek çok aktiviteyi yaşayabilirsiniz. Hatta: burayı, Disneyland’dan daha büyük ve çeşitli olduğunu ileri sürenler de var ki, ben buna katılıyorum, ancak yine de Disneyland, çocuklar için çok daha çekici çünkü, oradaki figürler, çocukların hep masallardan bildikleri, tanıdıkları figürler, zaten Disneyland, o sayede çekici oluyor.

Victoria Peak bölgesine de gitmenizi öneririm, orada özellikle “Madam Toussot” müzesini mutlaka görün. Ayrıca, yukarı da da sözünü ettiğim gibi, 45 derecelik bir eğimle tepeye çıkan tren çok keyifli ki, bu trene de binmeyi ihmal etmeyin.
Central bölgesinden bir ferry boat’a binin ve adaları ziyaret edin.

Her yıl “Ekim” ayında, burada dünyanın en büyük elektronik fuarı düzenleniyor, ancak bu fuar sırasında, şehirdeki “50” dolarlık otel odalarının “200” dolara yükseldiğini unutmamak gerekiyor.

 

Victoria Peak

Burası, şehrin en yüksek noktasıdır. Buradan liman ve günbatımı manzarası izlemek, büyük keyiftir.

Kowloon Yarımadası

Burası: Victoria Harboor’un karşısında bulunmaktadır. Bölge: otelleri, gece hayatı ve bitmeyen alışverişleriyle ünlüdür.

New Territories

Burada, yüksek binalar, dünyanın en işlek 2’nci konteyner limanı, çevresi duvarlarla çevrili eski köyler, doğal parklar ve çiftlikler bulunur.

Adalar-Lantau, Lama, Cheugn Chau

Bu adalar, şehrin az gelişmiş yerleridir. Buralar, sakinlikleriyle ziyaretçilerine dinlenme imkanı sunarlar.

Macau

Burada, Çin ve İber kültürünün harmanını bulmak mümkündür. Feribotla buraya gidilebilmektedir.

 

FENG SHUİ İNANIŞI

Feng Shui’nin sözcük anlamı “rüzgar ve su” dur. Eski bir “bilicilik” sistemi olan fenk-shui’nin amacı: doğa güçleriyle uyama ulaşmak, sağlığa ve başarıya katkıda bulunan bir çevre oluşturmaktır.
Yaşam alanlarının fenk-shui ilkelerine göre düzenlenmesinin kötü güçleri kovduğuna inanılır ve burada yaşayanların refahı desteklenir.

İnanışa göre: binalar bol suya bakmalıdır ya da yakınlarında akvaryum veya fiskiye bulunmalıdır.
Aslanlar ve ejderhalar koruyucudur. Honk Hong Bankasının kapısında, bir çift bronz aslan bulunur.

Hong Hong şehrinin ejderhaları da dikkate alınmalıdır. Yeni yapılan binalar, ejderhaların su yollarını kesmeyecek şekilde planlanır. Bir keresinde, ejderhanın denize ulaşması için, bir apartman bloğunun ortasında, büyük bir delik bırakılmıştır.
Evet, Hong Hong şehrinde yaşayan Çinliler, fenk-shui ilkelerine sıkı sıkıya bağlıdırlar.

 

TAYFUN ALARMI

Hong Kong Genel: Bölgedeki en büyük doğal tehlike “büyük rüzgar” yani tayfundur. Tayfun, daima hasar verir. Honğ Hong tarihi boyunca felaketlere neden olan tayfunlar yaşanmıştır. Çünkü, şehirde, her yıl, en az 5 tayfun görülür. Ancak, bunların büyük çoğunluğu, şehri doğrudan vurmaz ve ölümlere neden olmaz.

Bu tayfunlar: genellikle “Temmuz” ve “Eylül” ayları arasındaki dönemde meydana gelirler. Bu tayfunlar, bölgeyi etkileme ihtimali söz konusu olduğunda, bölgede “1”den “10”a kadar numaralandırılan tayfun alarmları verilir. 1’Nolu uyarı: şehrin çevresinde tayfuna dönüşebilecek tropikal bir fırtınayı belirtir ve pek önemsenmez. 3’Nolu uyarı: rüzgarın şiddetleneceğini ve buna, yoğun yağışın eşlik edeceğini bildirir, bu durumda, turlar ve deniz seferleri iptal edilir,  bazı işyerleri kapanır.

8’Nolu uyarı, en ciddi olanıdır ve fırtınaların bölgeye yaklaştığını belirtir. Bankalar, bürolar, ofisler, müzeler, dükkanlar ve restoranların çoğu kapanır, yerel ulaşım ve uçuşlar durdurulur. Eğer, siz de Hong Hong şehrini ziyaret ettiğinizde, 8 No’lu uyarı ile karşılaşırsanız: kesinlikle otelinizden dışarı çıkmamalısınız ve fırtınanın durumunu, televizyon ve radyodan izlemeli, verilen talimatlara göre hareket etmelisiniz.

 

DİL

Hong Kong Genel: Şehirde, resmi olarak kabul edilen diller “İngilizce” ve Çincedir. Çin alfabesinin harfleri “anlamı” temsil eder. Çincede: 5 bin tanesi yaygın olarak kullanılan, yaklaşık 50 bin harf bulunmaktadır. Tek bir karakteri yazmak için: sayısı 1 ile 33 arasında değişen, şekiller çizmek gerekir. Bir harfin, bir başka harf yerine tercih edilmesi, ince anlam değişikliklerine neden olacaktır. Yazı: geleneksel olarak sütunlar halinde, yukarıdan aşağıya yazılır.

Ben her zaman olduğu gibi, sizlere şunu önereceğim: kaldığınız otelden, mutlaka otel adres kartı temin edin ve şehirden otele döneceğiniz zaman, şoföre adresi anlatmak ile uğraşmayın, bu kartı verin, şoför sizi otelinize götürecektir. Yoksa, Çince harfler, otelinizi veya gitmek istediğiniz yeri bulmanızda zorlanmanıza neden olacaktır.

Evet, şehirde karşınıza çıkanların yarısı İngilizce biliyor, ama onların bildiği İngilizce biraz farklı, yani onlarla konuşurken, İngilizce konuşurken, şivelerinin farklı olduğunu aklınızdan çıkarmayın, yine de Hong Konglular, turistlere yardımcı olmayı seviyorlar.

 

ELEKTRİK

Hong Kong Genel: Şehirde, elektrik standart olarak 220 volttur. Birçok otelde, bütün standart fişlere ve voltajlara uygun prizler bulunur.

 

PARA

Şehirde “Hong Kong Doları” kullanılır. Yanınızda Amerikan doları varsa, buna asla güvenmeyin, birçok yer Amerikan doları kabul etmez veya komisyon alırlar. Bu yüzden, size önerim, havaalanında derhal yanınızdaki Amerikan doları veya Euroları, Hong Kong dolarına çevirttirmenizdir, sanırım birkaç döviz bürosu gezerek, sizin için en uygun değişim değerini bulacaksınızdır.

1 Hong Kong Doları= 7.8 Amerikan Dolarına eşittir.
1 Hong Kong Doları= 100 Centtir.

Banknot olarak: 10, 20, 50, 500, 1000 Hong Hong doları bulunur.
Dövizinizi: bankalarda, otellerde, döviz bürolarında ve büyük alışveriş merkezlerinde bozdurabilirsiniz. Bankalar genellikle komisyon alırlar. Ama, ruhsatlı döviz büroları, komisyon almazlar. Yine de, dövizcilerin çok küçük komisyon almaları bence olumlu. Yine de komisyon vermeyeyim diyorsanız, HSBC banka gidin, burada günlük limit 2000 Amerikan doları olmak üzere, her türlü paranızı, komisyonsuz değiştirebiliyorsunuz.

Bu arada: şehirde, her yerde kredi kartının geçerli olduğunu belirtmeliyim.
Kredi kartı kullanacaklar için, kartınızın arkasındaki “imza” bölümünü mutlaka imzalayın, buna çok dikkat ediyorlar.

 

GİYİM

Yılın “Mayıs-Eylül” ayları arasındaki dönemde şehri ziyaret edecekseniz: hafif yazlık giysiler bulundurmanız gerekir. Ancak, yağmur için tedbir olarak bir şemsiye alabilirsiniz. Eylül sonu ve Aralık ayı başına kadar olan süreçte ise, süveter ve uzun kollu gömlek kullanmak gerekir. Aralık sonu ile Şubat sonu arasındaki dönemde ise, yünlü ve sıcak tutan giysiler kullanmanız şarttır.

Bunun yanında: gezerken ve alışveriş yaparken, istediğiniz gibi giyinebilirsiniz. Ancak lüks restoranlarda, şort ve askılı giysiler pek hoş karşılanmaz. Özellikle, Çin tapınaklarına girecekler için, yine şort ve kolsuz giysiler, sıkıntı yaratacaktır.

 

ÖLÇÜ BİRİMLERİ

Şehirde genellikle uluslar arası ölçü birimleri kullanılmaktadır. Yani “metrik” sistem geçerlidir. Ancak, yine de bazı yerlerde Çin ölçüleri kullanılır. Bu yüzden, Çin ölçüleri hakkında kısa bilgi sahibi olmanızda yarar var.
Gıda ürünleri “catty” ölçüsü ile satılır ki: 1 catty= 600 gr. dır.
Diğer mallar ise, tartılırken “tael” (39 gr.) ve “chin” (300 gr) kullanılır.
Pazarlarda, uzunluk birimi olarak “tsün” kullanılır. 1 tsün=37 cm. dir.

Hong Kong Genel

TOPLU ULAŞIM

TAKSİLER

Hong Kong Genel; Şehirdeki taksiler, taksimetrelidir. Yol üzerinde durdurarak taksiye binebilirsiniz. Honk Hong adası ve Kowloon bölgelerindeki taksiler “kırmızı” renklidir.

Taksi şoförlerinin çoğu İngilizce bilmeyip Çince bildiklerinden daha önce de söylediğim gibi, gideceğiniz yerin veya otelinizin Çince adını bilmeniz gerekir.

Zaten birçok otelin resepsiyonunda, otelin adı ve isminin, İngilizce ve Çince yazıldığı kartlar bulunmaktadır ve müşterilerine bu kartları verirler.

METRO

Şehir metrosu: dünyanın en kullanışlı ve kolay metrolarından birisidir. Metro, her gün saat: 06.00-01.00 arasında çalışmaktadır. Metronun 7 hattı, farklı renklerle belirlenmiştir. Levhalar ve anonslar: İngilizce ve Çincedir. Metro biletlerini, otomatik makinalardan temin edebilirsiniz. Turnikeyi geçtikten sonra biletinizi almayı unutmayın, çünkü gideceğiniz yere vardığınızda, metrodan çıkmak için yine o bilete ihtiyacınız oluyor.

FERİBOT

Stary Ferry isimli feribotlar, ziyaretçiler için yalnızca bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda kaçırılmaması gereken bir gezi deneyimidir. Feribotlar, mevcut iskelelerinden çok sık hareket ederler ve her gün saat: 06.30-23.30 arasında çalışırlar.

OTOBÜS

Şehirdeki otobüs hizmeti yeterli ve ucuzdur. Çift katlı otobüsler, 24 saat boyunca çalışırlar ve şehrin en uzak yerlerine kadar giderler. Otobüse binerken, ücret, şoförün yanındaki kutuya atılır.

New Territories

Stanley

Repulse Bay

Disneyland

Özbekistan Genel

Özbekistan Genel

Türk soyundan geldikleri bilimsel olarak kanıtlanmış soydaşlarımızın bu güzel ülkesini mutlaka gitmek ve görmek gerektiğini düşünüyorum. Özellikle tarihi geçmişe ve tarihi yelere düşkün gezginlerin mutlaka burayı ziyaret etmelerini öneririm.

Özbekistan Cumhuriyeti: Orta Asya’da bulunmaktadır. Ülkenin sınırlarının uzunluğu 6220 km. dir. Ülke topraklarının kuzeyden güneye uzunluğu 1500 km ve doğudan batıya genişliği 1000 km. dir.

Ülkenin deniz seviyesinden en yüksek yeri: Hisar Range denilen yerdir ve 4640 metredir. Ülke, iki ana nehir havzasında yer almaktadır. Bunlar: “Syrdarya” ve “Amu Darya” dır.

Ülke topraklarının çoğu ovalardan oluşur. “Kızıl Kum” çölü: Özbekistan topraklarının kuzey orta kısmında, dünyanın en büyük çöllerinden birisi olarak bilinir.

Dünya üzerinde Liechtenstein ile birlikte, denize komşu olmayan tek ülkedir. Semerkand 2750 yaşındadır ve Roma ile birlikte dünyanın en eski şehirlerinden birisi olarak kabul edilir.

Özbekistan Genel
Özbekistan Genel
Özbekistan Genel
Özbekistan Genel

Ülkenin başkenti “Taşkent” şehridir. Ülke 12 il ve Karakalpakstan Özerk Cumhuriyetinden oluşmaktadır.

Ülkenin ekonomisi: ülkede: altın, bakır, kurşun, çinko, uranyum, doğal gaz ve petrol gibi doğal kaynakların önemli rezervleri bulunmaktadır. Özbekistan altın rezervleri: Güney Afrika, ABD ve Rusya’dan sonra dünya üzerinde dördüncü sıradadır. Doğal gaz üretimi ise, dünyanın ilk on ülkesi arasındadır.

Ekonominin diğer bir önemli kaynağı: tarımdır. Ülkede: özellikle pamuk yetiştirilir ve dünyanın en büyük pamuk üreticilerinden birisidir. Diğer önemli tarım ürünleri ise: ham ipek, meyve, sebze, üzüm kavundur.

Ülke turizm denilince ise: Batı’da “Buhara” ve “Semerkant” görülür.

Özbekistan Genel

TARİHİ

Özbekistan: Amu Derya ve Siri Derya isimli iki büyük nehrin ortasında, Asya kıtasının kalbinde yer almaktadır. Bu yüzden, bu topraklardaki insan yaşamının bin yıldan daha eskiye gittiği düşünülmektedir.

İnsanlar önce Özbekistan topraklarına yerleşmişler ve yüzyıllarca yaşamışlardır. Ancak özellikle komşu kabileler tarafından tehdit edilince, Semerkand, Buhara, Hiva ve diğer güzel şehirleri inşa etmişlerdir. Bu topraklar Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan Büyük İpek yolunun kavşak noktası olmuştur.

Evet, arkeolojik çalışmalara göre: Özbekistan insan yerleşiminin en eski yerlerinden birisidir. Baysun Tau dağlarında eski konutlar ve Semerkant’da ilkel araçlar bulunmuştur.

Özellikle Teshik-Tash Mağarası: bu arazi üzerinde ilk kurulan topluluklardan olan Neandertaller’e kadar uzanmaktadır. 8-9 yıllık çalışmaların ardından arkeologlar tarafından bulunan mezar alanlarında, Orta Asya topraklarında defin yapılmış eski bir çocuk iskeletine ulaştılar.

Çocuğun vücudu bir dağ keçisi kemikleriyle çevrili bir çukurun içine atılmıştı. Kazılar, o dönemin insanlarının avlandığını ve doğal kaynaklardan gıda topladıklarını göstermektedir. İlkel araçlar taş ve ahşap ve kemikten yapılmıştır.

Kaya resimlerinde: avcılık, savaşlar ve ritüeller görülür.

5.yüzyıla gelindiğinde Ephtalites: Orta Asyanın bütün şehirlerini fethetti ve Kaşgar Hazar denizine kadar uzanan büyük bir imparatorluk kurdu. Öte yandan, birçok Budist tapınak inşa ettirdi ve Budist geleneklerini tanıttı.

Büyük İpek yolu boyunca, aktif bir dış ticaret yönetti. Çin, Hindistan ve Bizans ile iyi ilişkiler kurdu. İpek, takı ve baharat ticaretini geliştirdi.

6.yüzyılda: Ephtalite devleti: çeşitli göçebe kabileler ve Türk hanlıkları tarafından imha edildi. Türk hanlığı, Orta Asya’nın bir parçası haline geldi. Türklerin egemenliği altında haraç ödeyen şehirlerin özerklikleri korundu.

Türk hanlığı: Bizans, Sasani imparatorluğu, İran ve Çin ile İpek Yolu üzerindeki kontrolü ele geçirmek için mücadele etti. Erken ortaçağ döneminde, pamuk ve ipek bölgenin başlıca gelir kaynakları olarak görülür.

7.yüzyılda: 673 yılında Araplar bölgede görülmeye başladılar. Araplar: 709-712 yılları arasında Semerkand, Buhara ve Harzemşah şehirlerini ele geçirdiler. Sonuçta Özbekistan ve tüm Orta Asya, Bağdat halifelerinin kontrolü altına girdi ve bölgede Arap etkisi egemen oldu. Araplar İslam’ı getirdiler ve fethedilen toprakların sahiplerine zorla kabul ettirdiler.

10. yüzyılda: bölgedeki tüm nüfus İslam’ı kabul etti. İşgalcilere karşı yerel halkın tüm ayaklanma girişimleri başarısız oldu. Bağdat halifeleri, fethedilen topraklara valiler atadılar. 821 yılında Abdullah İbn Tahir: Horasan valisi olarak atandı ve kendisi Takhirid hanedanını kurdu.

Bu Arap işgali sırasında, bölgenin ekonomik ve kültürel geçmişi neredeyse yok edildi. En değerli anıtların yüzlercesi tahrip edildi. Arapça, devletin resmi dili oldu. Araplar su kaynaklarını geliştirdiler ve yeni kanallar inşa ettirdiler.

900 yılına gelindiğinde, Samanilerin Buhara bölgesinde merkezi feodal devlet kurdukları görülür. Samaniler, kültürel yaşamda görülmemiş katkıda bulundular.

Buhara, Merv, Semerkand, Urgenç şehirleri dünya çapında, erken ortaçağ döneminde önemli bilim ve kültür merkezleri haline geldiler. Ticaret gelişti ve özellikle Semerkand: kağıt, cam, deri, kumaş, ipek ve yün üretiminde gelişti.

10.yüzyılın sonunda, Türk kabileleri Karahanlılar tarafından yönetilen bir devlet kurdular. 999 yılında Karahanlı hanedanı, Semerkant ve Buhara şehirlerini ele geçirdi. 13.yüzyıldaki Moğol istilasına kadar, Karahanlılar 200 yıl boyunca yörede iktidarı elde bulundurdular.

Samani hanedanı döneminde, Gazneli Mahmut, Horasan valisi olarak atandı. Samani devletine karşı ayaklanmalardan yararlanarak, kendisi, Samanilerin mirasını ele geçirmeye başladı ve Harşemşah devletini kurdu. 1017 yılında Hindistan’ı ele geçirmeye karar verdi ve Hindistan’a çeşitli seferler düzenledi.

1040 yılında Gazneli Mahmut tarafından oluşturulan devlet: sayısız fetihler sonucunda büyük bir imparatorluk oluşturdular. Bu imparatorluğun toprakları Anadolu, Orta Doğu ve Ermeni-Kürt dağlık bölgesini içine aldı. Batıda Selçuklular olduğundan, bu yeni imparatorluk hedefini

Doğuya yöneltti. 1097 yılına kadar olan bu süreçte, çağdaş Özbekistan toprakları birçok harika saray ve binalar ile dekore edildi. Mimarlık, el sanatları, sanat ve kültür konusunda büyük ilerlemeler kaydedildi.

11.yüzyılda Selçuklu hükümdarlarının desteklediği Harzemşahlar, en güçlü Orta Asya ülkesini yarattılar. Bilim ve kültürü geliştirdiler.

1215 yılında Çin’i fetheden Cengiz Han: Maveraülnehir bölgesini işgale başladı. Harzemşahlar bölgeden çekildiler ve yapılan çatışmalarda Moğollara yenildiler. Moğollar zorlanmadan vaha ve şehirleri tahrip ettiler. 1220-1221 yıllarında Moğollar Semerkant ve Urgenç şehirlerini yok ettiler.

Orta Asya’nın antik kültürünün birçok anıtı yıkıldı. Moğol hükümdarları: Müslüman tüccarlar için büyük vergiler belirlediler ve Maveraülnehir bölgesine valiler atadılar. İsyanlar acımasızca bastırıldı.

1363 yılında Emir Tumir: daha sonra büyüyecek imparatorluğunun başkenti olması için Semerkant şehrini ele geçirdi ve 1370 yılında Maveraülnehir bölgesinin yüce hükümdarı ilan edildi. Bu dönemde tüm kervan yolları Maveraülnehir şehirlerinden geçmeye başladı. Timur tarafından başkent yapılan Semerkant, yeryüzündeki en güzel şehirlerden biri haline getirildi.

Saraylar, camiler, türbeler ve hala güzelliklerini ve büyüklüklerini korumaktadırlar.
14.yüzyılın ikinci yarısında: Timur, Karadeniz’den Ganj nehri ve Aral Denizine kadar olan bölgede büyük bir imparatorluk kurmuştur.

1405 yılında Timur öldüğünde: devlet bölündü. Semerkant, oğlu Ulugbek tarafından yönetildi. Ancak 1449 yılında sinsice oğlu Abdüllatif tarafından öldürüldü.

1499 yılında Maveraülnehir toprakları, göçebe kabileler ve yeni fatihler tarafından fethedildi. Shaybanid hanedanı 1500-1501 yılları arasında kuruldu. Taht için yapılan iç savaşlarda, yüz yıllık süreçte hanedanın tüm üyeleri öldürüldü.

1599 yılında Ashtarkhanids iktidara geldi. Bölge üç ayrı devlete bölündü.

16.yüzyılda bölge Kıpçak kabilelerin hanları tarafından yönetilir oldu.

18.yüzyılın ortalarından itibaren, Buhara: Manghit hanedanı tarafından yönetilmeye başlandı ve bunlara Buhara Emirliği denildi.

19.yüzyılın ortalarında Orta Asya hanlıkları tipik feodal devletler şeklindeydi. 1960’lara gelindiğinde, Rus askerlerinin silahlı işgali sonrasında bölgedeki Hokand hanlığı yıkıldı ve 11 Temmuz 1867 tarihinde Buhara Emirliği ve Hiva Hanlığı oluşturuldu.

Tüm askeri ve sivil güç, atanan valinin elindeydi. Yeni hükümet, Özbekistan ekonomisini tarım sektörüne odaklandırdı. Rus sanayisinin ihtiyaçları için pamuk üretimi büyütüldü. Pamuk yağı fabrikaları ve madencilik gelişti. Trans-Hazar demiryolu inşa edildi.

1917 yılına gelindiğinde, bölgede Sovyet iktidarı ilan edildi. Buraya, Sovyet Cumhuriyeti statüsü verildi. Ülke milliyetçileri bu kararla birlikte dağlara çekilerek özgürlük mücadelesi başlattılar. 1924 yılında SSCB içinde beş yeni cumhuriyet kuruldu ve bunlardan biri de Özbek Cumhuriyetiydi.

1941-1945 yılları arasındaki Dünya savaşında: SSCB Cumhuriyetlerinin erkek nüfusunun büyük bölümü tahliye edildi. Bu dönemde, Taşkent şehri, bütün Sovyetler Birliğinden mültecilerin barınma ve tahliye yeri olarak kullanıldı.

1966 yılına gelindiğinde, Taşkent şehrinde ağır bir deprem oldu ve şehrin büyük kısmı yok oldu. Ardından, şehir SSCB mimarları tarafından Sovyet tarzında yeniden inşa edildi. 1977 yılında Taşkent metrosu işletmeye alındı. (Orta Asya’daki ilk metrodur)

SSCB’nin çöküşünün ardından Özbekistan 31 Ağustos 1991 tarihinde siyasi bağımsızlığını ilan etti. 1 Eylül tarihi bağımsızlık günü olarak kutlanır.

Özbekistan Genel

ULAŞIM

Ülke ulaşımı genellikle Taşkent Uluslar arası havaalanından yapılıyor. Taşkent havaalanı ile ilgili bilgileri, Taşkent şehri tanıtım yazısında belirttim. Küçük bir havaalanıdır.

Özbekistan Genel

İKLİM

Ülkede: düşük yağış, uzun sıcak yazlar ve ılıman kışlar şeklinde kıta iklimi hakimdir. Mevsimler arasında sıcaklık farkı oldukça önemlidir. En sıcak ay Temmuz ayıdır.

Özbekistan Genel

DİL

Özbekistan Cumhuriyetinde: resmi dil Özbek dilidir. İkinci dil olarak “Rusça” konuşulur. Semerkand ve Buhara gibi bazı bölgelerde, yöre insanı “Tacik” dili konuşur.

Özbekistan Genel

PARA

Para birimi: Özbekistan Somu’dur.
1 Sum = 100 tiyindir.
1 Amerikan doları, 1290 Özbek Som. 100 euro=370.000 Özbek Som.
Ancak, Özbek Som para biriminin en büyüğü 1000 Som dur. Bu yüzden, para bozdururken az az bozdurmak gerekir.

Özbekistan Genel

 

NÜFUS-İNSANLAR

Ülkenin nüfusu: 27 milyon civarındadır. Birleşik devletler içinde, Rusya ve Ukrayna’dan sonra üçüncü sıradadır.

Bunların % 49’luk bölümü şehirlerde yaşamaktadır. Bu nüfus yoğunluğu içinde bulunanlar: % 77 Özbeklerdir ve geriye kalanlar: Ruslar, Tacikler, Kazaklar, Tatarlar, Kırgızlar, Koreliler, Türkmenlerdir. Nüfus yoğunluğu açısından, Orta Asya Cumhuriyetleri içinde en kalabalık ülkedir.

Gelelim en önemli hususa: Özbekler “Türk” kökenlidir. Çoğunluğu ise “Sünni” Müslümandır.

 

RESMİ TATİLLER

1 Ocak Yeni yıl
8 Mart Dünya kadınlar günü
21 Mart Nevruz
9 Mayıs Anma günü
1 Eylül Bağımsızlık günü
1 Ekim Öğretmenler günü
8 Aralık Anayasa günü

Özbekistan Genel

TAKKE

Özbekistan’da takke, ulusal kostüm parçasıdır. Genellikle bir takke, içine parlak ulusal detaylar eklenerek, modern giysilerle birleştirilir. Erkekler, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar tarafından kullanılır. Ayrıca her takke, bölgelere göre farklılık gösterir.

Öte yandan, festival, dini ve günlük giyim için ayrı takkeler kullanılır. Yumuşak ve sert kumaştan yapılan, nakış ve boncuklarla dekore edilen bu takkeler, yuvarlak veya kare şeklindedir.

Özbekistan Genel
Özbekistan Genel
Özbekistan Genel

 

NE YENİR

Özbek mutfağı, Doğunun en renkli mutfaklarındandır. Çünkü asırlık bir geçmişe sahiptir ve halkın geleneklerinin çeşitliliğini yansıtır. Mutfağın gelişmesi; Büyük İpek Yolu ülkelerinden geliş yeni bitkilerle iyice zenginleşmiştir. Ayrıca yerel yöneticiler, fethettikleri ülkelerden iyi mutfak uzmanlarını kendi ülkelerine getirtmişlerdir.

Kuzey bölgelerinde pilav, ızgara etler, pasta ve kek tercih edilir. Güneyde ise pilav ve sebzeler ve mükemmel tatlılar bulunur. Yemeklerde önemli ölçüde koyun eti, at eti, sebze, süt ürünleri, ekmek ve mükemmel çorbalar önde gelir.

Ana yemek olarak, bizdeki benzeri “mantı” önerebilirim. Taşkent şehrinde “düğün pilavı” tatmayı sakın unutmayın. Son bir not: Surkhandarya tandır kebabı da muhteşem lezzetlidir.

Özbek mutfağının ana yemeği “pilav” yani “plov” dur. Pilav, herhangi bir festival yemeğinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bir düğün veya herhangi bir diğer önemli günler: pilavsız düşünülemez. Efsanelere göre: pilav pişirme yöntemi, Büyük İskender tarafından Sogdiana fethi sırasında icat edilmiştir. Güya: uzun bir sefer sırasında, ordunun: bir çuval pirinç ve yaban koyunu dışında yiyecek bir şeyi kalmamıştır.

Aşçı: bazı bozkır otları tohumları ile birlikte pirinç ve koyun etini pişirmiş ve ilk pilav, tüm orduyu beslemiştir. Özbekler kendi dillerinde de “pilav” için saygı ifadesi kullanırlar.

Özbek pilavı, kelimenin tam anlamıyla yemek anlamına gelen “Oş” kelimesiyle ifade edilir. Öte yandan, pilav gerek zengin ve gerekse fakir için günlük bir bayram yemeğidir. Yine söylenenlere göre, Buhara emiri bir gün pilav pişirme yarışması düzenlemiştir.

Özbek pilavı: baharatlı ve biraz yağlıcadır.

İçinde: kuru üzüm, havuç ve et parçaları bulunur. Yine bu ülkeye özgü “şaşlık” tercih ederseniz: bu da kıyma, kuşbaşı ve tavuk olarak çeşitleri bulunan bir çeşit şiş kebaptır.

Yemekler gelmeden önce yeşil çay servisi yapılıyor ve çay, bir kasenin içinde sunuluyor, şeker kullanılmıyor, tatlandırıcı olarak bal kullanılıyor.

Özbekistan Genel

 

NE SATIN ALINIR

Shakhrikhan hanedanı döneminden gelen kalıtsal demirciler tarafından dövülmüş ince örümcek çizgisini kesecek kalitede bıçak-pichak satın alabilirsiniz. Shakhrisabz el yapımı eski geleneksel nakış işlemeleri “Basma” ve “İroki” stilleri taşırlar ve bunlar da hediyelik olarak düşünülebilir. Margilan saten, Fergana ahşap oymacılığı, Andican seramik tabaklar, Richtan pişmiş testiler de düşünülebilir.

Özbekistan Genel

İPEK YOLU

15. ve 16. yüzyıllar arasında, İpek yolu buradan geçen yollarla Asya kıtasını geçerek batıya ulaşmıştır. Binlerce kilometrelik yol: egzotik kıyafetler, oryantal mallar ve baharatlarla doluydu. Kasabalar ve şehirlerde kervansaraylar vardı. Ulusal el sanatları, sanat okulları, medreseler, saraylar ve türbeler bulunuyordu.

Tüccarlar, misyonerler ve hacılar: farklı kültürler arasında yapılan bu yolculuklarda yeni dinler, yeni mallar (cam, porselen, sabun, barut gibi) taşıdılar. Bu nedenle: yüzyıllar önce Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan İpek yolu Orta Asya’nın da gelişimine büyük katkıda bulunmuştur.

İpek yolu üzerinde 32 kasaba ve Orta Asya’nı en oryantal şehirleri bulunuyordu. Bu şehirlerde öne çıkanlar: Taşkent, Semerkant, Buhara, Hiva ve Fergana vadisi şehirleridir. Eğer geçmişe dair heyecanlı bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, bu şehirleri ziyaret etmenizi öneririm.

1994 yılında UNESCO bünyesinde, Tarihi İpek yolunun canlandırılması için “Semerkant Deklerasyonu” kabul edildi.

 

Özbekistan Mağaraları

Mağara: suyun etkisi altında, kireç taşı oluşumundan kaynaklanmış, olağan dışı bir yerdir. Aslında Özbekistan topraklarının dağlık kesimlerinde, doğal yolla oluşmuş 400 den fazla mağara bulunduğu söyleniyor.

Kili Cave Mağarası

Bunlar arasında en derin olanı 1082 metre ile “Kili Cave” mağarasıdır.
Mağara “Zarafşan dağı”nda bir plato üzerindedir ve Kamashi alanı sınırları içinde, Mingchukur dağlarının batı tarafında, duvar gibi yükselen alandadır. Mağara 2 katlıdır ve birinci katta uzunluğu 570 metreye ulaşan bir nehir akmaktadır.

Hazrati Davut-Saint David Mağarası

Zarafşan dağlarının kuzeyinde, Semerkant şehrinin güneybatısındadır. Uzunluğu 50 metredir. Mağarada birkaç büyük oda vardır. Doğa mağaranın duvarlarını dekore etmiş ve inanılmaz güzel kireçtaşı şekilleri oluşturmuştur.

Yetti Kız-Seven Sisters Mağarası

Zarafşan dağlarında Takhtikaracha geçişi yakınlarındaki mağaranın uzunluğu 80 metredir.

Amir Temurs Mağarası

Kashkardarya bölgesinde Chirakchi ilçesindedir. Uzunluğu 450 metredir. Bu mağara da sarkıt ve dikitler açısından çok zengindir.

Kiyikkamar Mağarası

Makrid isimli yerleşim yerinden 15 km uzaklıkta, Kitab ilçesinde, dağların güney tarafındadır. Uzunluğu 26 metredir ve mağaranın muhteşem özelliği vardır.

Duvarlar ve mağaranın dış kısmında sağlıklı mumya “Shilajit” bulunmuştur. Neandertal adamının kemikleri bulununca, bu mağara dünyaca bilinir olmuştur.