Japonya Tokyo Tarih

Japonya Tokyo Tarih

12’nci yüzyıl öncesinde: Tokyo şehri: Sumida nehrinin ağız kısmında önemsiz ve “Edo” (kelime anlamı: nehrin ağzı ) olarak bilinen bir balıkçı köyüdür. O dönemde, Japonya ülkesinin kültürel ve siyasi başkenti “Kyoto” şehridir ve günümüzde, hanedan burada oturmaktadır.

1185 yılında İmparatorluk bitince: yerel feodal yöneticiler, günümüzde Tokyo şehrinin güneyindeki “Kamakura” da, askeri bir yönetim merkezi kurdular.

1457 yılında: yerel yönetici “Ota Dokan”: Edo bölgesinde, ilk kaleyi yaptırdı ve bölgeyi kendi hakimiyeti altına aldı. Böylece: bölgenin önemi artmaya başladı.

16’ncı yüzyıla gelindiğinde: ülkedeki eyaletler, kendi aralarında savaşa başlarlar ve daha önce kurulan feodal sistem çöker. 1590 yılında: Edo ve çevresindeki bir kısım şehir: Tokugava isimli feodal bey tarafından ele geçirilir. Bu dönemde: Takogava isimli bu feodal beyin: yalnızca tımar sistemi nedeniyle, bölgeden elde ettiği gelir, 2.5 milyon kişinin yıllık gelirine denk gelecek şekilde yüksektir. Öte yandan: Tokugava’nın başka bir tutkusu daha vardır “bütün ülkeyi ele geçirmek”.

1600 yılında: Japonya’nın güneyindeki “Sekigahara” savaşında tüm rakiplerini yenen Tokugava: kendisini hükümdar ilan eder.

1457 yılında, Ota tarafından yaptırılan kale yerine: çok daha büyük ve güçlü olan kendi kalesini yaptırır. 1603 yılına gelindiğinde ise “Edo” şehrini, resmi başkenti yapar. Ancak: Tokugava: yaşamında özellikle iki hususa önem verir ki, bunlar “ihanet” ve nefsi müdafaadır.

Nefsi müdafaa için: kuleler, hendekler ve yüksek taş duvarlar yaptırır. Ancak: bunlarla yetinmez, bütün şehrin savunmasını etkinleştirmek için: dar ve dolambaçlı sokaklar yaptırarak, şehri tam bir labirent haline getirir. Bu yüzden: günümüzde de; şehrin kale şehir olduğu o dönemlerden kalma izler görülür ve şehir merkezine bugün bile ulaşmak çok zordur.

1606 yılında öldüğünde, yönetim, oğluna geçer.

Evet: takip eden 250 yıllık süreçte: Tokugava hanedanına karşı, herhangi bir askeri tehdit görülmez. 1720 yılında, Edo şehrinin nüfusu, 1 milyonu geçer. Aynı dönemde: şehir, tüm Avrupa başkentlerinden daha büyük, daha iyi yönetilen bir şehir olarak önem kazanır.

Ancak: tüm gücüne rağmen, Tokugava bürokrasisi, Edo şehrinde bir azınlık olarak hüküm sürüyordu. Biraz önce de sözünü ettiğim gibi: şehir şaşırtıcı bir hızla gelişti. Bu savaşçı sınıfın: giyim, beslenme ve eğlence ihtiyaçları, ülkenin birçok yerindeki insanları, buraya çekiyordu. Özellikle: şehrin doğu yakasındaki dar sokaklarda: Edo kültürü yaygın olarak yaşanıyordu.

İnsanlar: akşamüstüne kadar kazanıp ceplerine koydukları paraları, buradaki havai fişek gösterirli, geyşa partilerinde ve giydikleri baskılı desenli ipek giysilerle harcayıp bitiriyorlardı. Özellikle: 17’nci yüzyılda ortaya çıkan ve 100 yıl içinde “halkın” tiyatrosu haline gelen “kabuki”; insanların paralarını harcadıkları başlıca yerlerden biriydi. Edo şehrinden başka hiçbir yerde: bu kadar harika tiyatro oyunları, coşkulu seyirci ve ilgi gören tiyatro sanatçıları bulunmuyordu.

Şogunluk dönemi: uzun süre başarılı oldu, çünkü huzuru bozacak hiçbir dış etki yoktu. 1639 yılında, 3’ncü Şoğun İemitsu: ülkenin dışa kapanma sürecini ilan etti. Böylece: yabancıların Japonya’ya girmesi ve Japonların ülke dışına çıkması yasaklandı.

1853 yılında: Tuğamiral Matthew komutasındaki bir kısım Amerikan savaş gemisi: ülke kıyılarına geldi ve limanların uluslar arası ticarete açılması için baskı yaptılar. Şogunluk: bu duruma direnç gösterecek kadar güçlü değildi. Ancak: ülkenin güneyinde bulunan aşiretler, bu dış baskıya karşı isyan ettiler ve “Kyoto” şehrinde bulunan imparatorluk sarayını ele geçirdiler. Hatta: Tokugava hanedanının istifa etmesini ve İmparatorun yeniden görev başına gelmesini talep ettiler.

Bu iç savaş: 1869 yılında: Şogunluğun yenilmesine kadar devam etti. İmparator Meici işbaşına geçti. İmparator: başkenti Kyoto şehrinden, Edo şehrine taşıdı ve şehre “doğunun başkenti” anlamındaki “Tokyo” ismini verdi.

Takip eden süreçte, şehir:

19-20’nci yüzyıllarda hızla büyüdü ve gelişti. Yeni mahalleler ve ticaret merkezleri oluştu. Tokyo körfezinde: dolgu yoluyla toprak kazanılıyordu. Ancak: tüm bu hızlı gelişme ve büyüme devam ederken, 1 Eylül 1923 tarihinde, saat: 11.58’de 8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve şehir yerle bir oldu.

Depremin ardından meydana gelen korkunç yangın, fırtınanın da etkisiyle, 48 saat sürdü ve ardında 140 bin ölü-kayıp ile, mevcut yapılarda % 70’lık tahrip ortaya çıkardı. Yani: şehrin yarısından büyük kısmı, yok oldu.

Evet: ardından, Tokyo yeniden inşa edildi. Ancak: bu yeni kuşakta, II. Dünya Savaşının ardından, Amerikan savaş uçaklarından atılan bombalarla, yine moloz-kül yığını halindeki bir Tokyo şehriyle baş başa kaldı.

Bu deprem ve bombalanma felaketlerine karşın: Tokyo şehri: yine de, biçimini değiştirme, büyük bulvarlar-yollar oluşturma, geometrik sokaklar tanzim etme şansını kullanmadı. Şehir: yine, eskiden olduğu gibi, dar ve dolambaçlı sokaklarla, düzensiz olarak büyümeye devam etti. Savaşın ardından yapılan binalar: yalnızca, mümkün olduğunca çok insanın yaşayabileceği şekilde düzenlendi. Bunun dışında, imar planı gibi düşünceler, hiç akla gelmedi.

1952 yılına gelindiğinde, Tokyo şehrinin müttefikler tarafından işgaline son verildi. Ancak: takip eden 10 yıllık süreçte, şehir yine hızla büyüdü, kalkındı ve gelişti. Bu büyüme: merkezi hükümetin bürokratları tarafından planlanıp uygulandı. Siyasi gücün yakınında bulunmak isteyen: inşaat firmaları, ulusal bankalar ve birçok uluslar arası şirket, Tokyo şehrine akın ettiler.

1964 yılında “Olimpiyat” oyunları düzenlenince, şehir iyice popüler hale geldi. Bu organizasyon nedeniyle: şehirde birçok inşaat yatırımı gerçekleşti, Haneda havaalanı genişletildi, ülkenin ilk ve tek raylı taşıma sistemi şehre bağlandı, Tokyo-Osaka şehirleri arasındaki, yüksek hızlı “Tokyo Metropoliten Ekspres” sistemi saatte 270 km. ye ulaşan hızı ile faaliyete başladı.

İlk paralı otoyol açıldı ve böylece şehrin kalabalık caddelerinin yükü azaldı. Olimpiyatlar nedeniyle şehre gelen ziyaretçiler, gerçek anlamda bir mega kent gördüler.

1960’lı yıllar boyunca: Tokyo şehri, Japon ekonomik mucizesinin odak noktası oldu. Yıllık ekonomik büyüme oranı % 10 civarında ve milli gelir iki kat artmıştı. İç piyasada, otomobil üretimi, dört kart arttı.

1984-1990 yılları arasındaki dönemde: “Balon Ekonomisi” olarak isimlendirilen dönem: Tokyo şehri ve çevresini, 1960’lardakinden daha fazla etkiledi. Şehirde: bir konut furyası başladı. Japon Yeni ve hisse senedi fiyatları fırladı. Japonlar: alışveriş için, dünyanın dört bir yanına koşuşturuyorlardı.

1992 yılına gelindiğinde ise, bu balon patladı. Emlak fiyatları düşmeye başladı ve bu takip eden 10 yıllık süreçte, bütün ekonomik faaliyetler, öncekinin aksine geri geri ilerlemeye başladı. Borsa da bunu izledi ve ekonomik kesimler, büyük borç yükü altına girdiler. İflaslar ve mali borçlar nedeniyle, ekonomi çöktü, evsizlerin sayısı arttı ve bu insanlar şehrin çevresindeki karton evlerde yaşamaya başladılar.

Heisei Durgunluğu denilen bu dönem: bir süre devam etti ve 2000’lerin başlarında, yeniden olumlu hareketlenmeler başladı ve inşaat faaliyetleri arttı. Durumu iyi Japonlar: yine yarını düşünmeden para harcamaya devam ettiler. Alışveriş merkezleri tıka basa dolmaya ve yeni restoranlar açılmaya başladı ve bu hareketlilik günümüze kadar sürmektedir.

11 Mart 2011 tarihinde: Töhoku bölgesinde meydana gelen deprem ve ardından gelen tsunami: ülkenin genelini etkiledi. Bu 9 büyüklüğündeki deprem: Japonya’da o ana kadar yaşanan en büyük, dünya üzerinde ise beşinci büyük deprem olarak kayıtlara geçti.

Hakkari Şemdinli

Hakkari Şemdinli

Şemdinli, Hakkari arası uzaklık: 156 km. Şemdinli, Yüksekova arası uzaklık: 66 km.

TARİHİ

Yöre, 1514 yılındaki Çaldıran savaşı ardından Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1855 yılında Van Sancağına bağlı Şemdinan (Şemdinli) Albak, Çölemerik (Hakkari), Gever (Yüksekova), Beytüşşebap, Çal ve Kotur ilçeleri Erzurum vilayetine bağlandı. 1865 yılında ise Van vilayetinin kurulması ile, bu ilçeler Van vilayetine bağlandı.

1914 ile 1917 yılları arasında bölge Rus işgaline uğradı. 24 Kasım 1917 tarihinde bölge Rus işgalinden kurtarıldı. 1926 yılındaki Ankara Andlaşması ile Hakkari vilayeti kuruldu ve Şemdinli, Hakkari vilayetinin bir ilçesi oldu. Cumhuriyet döneminde bir süre Van vilayetine bağlanmış olsa da 1936 yılında tekrar Hakkari vilayetine bağlı bir ilçe oldu.

GENEL

Yerleşim, Doğuda İran sınırı (53 km.), Güneyde ve batıda ise Irak sınırı (117 km.) ile komşudur.  Arazi çok engebeli ve ormanlıktır. Rakımı ortalama 1450 metredir. Bölgenin yüzde 45 lik bölümü ormanlıktır. Bölge ova yönünden fakir olmasına rağmen, 15 tane yayla bulundurur. Bölgedeki iklim şartları, yazları sıcak, kışlar ise kar yağışlı ve ılımandır.

GEZİLECEK YERLER

Hakkari Şemdinli Kayme Sarayı

KAYME SARAYI

İlçe merkezine bağlı Bağlar köyünün kuzeyindedir. Köy, ilçe merkezine 15 km uzaklıktadır.

Kayme Sarayı kitabelerinden öğrenildiğine göre, 1909-1911 yılları arasında yapılmıştır. Muhtemelen Seyit Ubeydullah oğlu Seyit Muhammed Sıddık tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde köy evlerinin batısında kalmaktadır.

Tanınmış İslam alimlerinden Seyyid Taha-i Hakkari: burayı yıllarca medrese olarak kullanmış ve aynı zamanda burada yaşamıştır. Kayme Sarayında: Seyyid Sibgatullah, Seyyid Fehim Arvasi ve Halife Derviş gibi önemli İslam alimleri yetişmiştir.

Yapı iki katlıdır. Ölçüleri 18.80 x 24 metredir.

Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Sarayın cephesinde düzgün kesme taş, içteki odaların bölme duvarlarında moloz taş kullanılmıştır. Cephelerdeki düzgün kesme taş işçiliği dikkat çeker. Yapı haremlik ve selamlıktır.

Restorasyon öncesinde sarayın sadece kuzey ve batı duvarları sağlamdır. Üst örtüsü ise tamamen yıkılmıştır. Yapının zemin ve birinci katları, birbirinin aynıdır. Ortada dikdörtgen iki salon ve dörder oda bulunur. Yani toplamda 16 oda, 2 hol olmak üzere 18 bölümden ibarettir.

Bağlar köyü: özellikle 1930-1940 yılları arasında oldukça etkin bir yerdir. Bu dönemde, burada: bir taş köprü, iki tane saray ve geniş kapsamlı bir mezarlık bulunduğu bilinmektedir. Ancak herhangi bir çalışma yapılmamıştır.

Bölgede ilk olarak, Kayme Sarayında 2011 yılında başlayan restorasyon çalışmaları 2018 yılında tamamlanmıştır. Van Müze Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan verilere göre sarayın restorasyonu yapılmıştır.

Restorasyonda: sarayın odalarında birikmiş olan toprak ve taş parçaları çıkarılmıştır. Sarayın içinin temizlenmesiyle birlikte, saray bambaşka bir görünüme kavuşmuştur.

SEYYİD ABDULLAH VE SEYYİD TAHA-İ HAKKARİ TÜRBESİ

Sarayın güneybatısındadır, engebeli bir alandadır. Seyyid Taha: özellikle yurtdışında Suriye, Irak, İran gibi ülkelerde ve yurt içinde, ilim yapmada görev yapmıştır. Peygamberimizin neslinden olduğu söylenir, Seyyid Abdulkadiri Geylani’nin onbirinci torunudur.

1853 yılında Nehri’de vefat etti. Türbenin çevresinde, çevre düzenlemesi yapılmıştır. Çünkü: türbe yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ziyaret edilmektedir.

NEHRİ KÖYÜ VE TAŞ KÖPRÜ

Nehri köyü, ilçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Nehri köyü 20’nci yüzyılın başlarına kadar ilim merkezi olarak biliniyormuş. Pesan çayı izlenerek varılan Nehri köyü, çevreye nazaran daha düzlüktür. Dönemin mirlerinin, alimlerinin, şeyhlerinin kaldığı ünlü Nehri Kelatı (Sarayı) bulunur. Yöredeki birçok eski yapı gibi Nehri Kelatı da yarı harabe durumundadır.

Taş Köprü

Taş köprü, köye 4 km uzaklıktadır. Şemdinli çayı üzerinde kuruludur. Köprü 1898 yılında Şeyh Muhammed Sıddık tarafından yaptırılmıştır. Yüksek dağların arasında, derin bir vadide bulunan Nehri köyü, bu bölgedeki yolların bağlantı noktasındadır. Köprü at ve yaya geçişleri için yaptırılmıştır. Köprünün uzunluğu 21 metre, yüksekliği 11 metredir. Tek gözlü ve yolu eğimli bir köprüdür.

Nehri Kelat Sarayı

Bağlar köyünün güneybatısında dere kıyısındadır. Saray, Kayme sarayına 100 metre güney batısındadır.

Yapının yapım yılı ve yaptıranını belirtir kitabesi ve herhangi bir kayıt yoktur. Ancak tahminlere göre: Seyid Muhammed Sıddık tarafından yaptırılmıştır. Eski ilçe merkezinin güneybatısında, dere kıyısında kuruludur.

Dikdörtgen planlı ve üç katlıdır. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Tahmini olarak yapının boyutları 30 x 25 metredir. Tamamı düz kesme taştan yapılmıştır. Yapıya ait düzgün kesme taşlar çevreye dağılmış ve yer yer yakınındaki ahır yapılarında kullanılmıştır.

Yapı; içinde ortada bir hol ve bunun iki yanındaki odalardan meydana gelmiştir. Kapı ve pencereler, kenarlardan kademeli silmelerle profillendirilmiştir. Yapıdan günümüze sadece iki kemer ve bir duvar gelebilmiştir.

Kemerli ve oldukça gösterişli olan girişi dikkat çeker. Kapının bulunduğu orta kısım, içe doğru girinti teşkil eder, ortada sivri kemer açıklıklı ve kademeli kapı ile iki yanındaki pencereler, yapıya anıtsal bir görünüm verir. Ancak bu gösterişli girişten günümüze sadece yıkıntıları kalmıştır.

Tarihi saraydan geriye, sadece birkaç kemerli pencere ve kuzey cephesinde bulunan giriş kısmı ayakta kalmış durumdadır. Sonuç: yıkılmış olmasına rağmen, yörenin önemli sivil mimarlık örneklerinden, tescilli yani koruma altına alınmış bir yapıdır.

 

NASTURİ KİLİSELERİ

Dera Raş kilisesi-Kara kilise

İlçe merkezine bağlı Yayla Mahallesinde bulunan, Nasturilerin temel kilisesi Dera Reş kilisesidir. Günümüzde harabe halindedir.

Betkar Kilisesi

İlçe merkezine bağlı Betkar köyündedir. Burası küçük bir köy kilisesidir. Burası, iki bölümden oluşuyor, dışarıdan normal bir ev gibi görünen ama içeriden kemerli tavanı ile dikkati çeken kilisenin duvarlarında göçükler ve çatlaklar vardır. Kilisenin korunaklı küçük giriş kapısından, kilisenin içine doğru ilerleyen bölümde, kaçak define arayıcılarının kazdıkları çukurlar bulunuyor.

 Hakkari Yüksekova gezisi hakkındaki yazım için Yüksekova

İngiltere Birmingham Genel

İngiltere Birmingham Genel

Şehir, İngiltere’nin iç batı bölgesindedir. Şehrin denizden yüksekliği: 200-300 metre arasındadır. Mimarisinin güzelliği ve kanalları ile dikkat çekmektedir. Özellikle: kanalların bulunduğu bölgede gezinirken yorulduğunuzda bir mekana oturup güzel dakikalar geçirebilirsiniz. Bu kanallar: bir zamanlar teknelerle mal taşımak üzere yaptırılmıştır.

Söylenenlere göre: kanalları ile ünlü Venedik şehrinden daha çok kanalı vardır, ama: şehir Venedik şehrine göre daha büyük olduğundan, kanallar şehrin çevresini kaplamadığından, Birmingham, Venedik’ten daha ünlü olamamıştır. Ayrıca: bu kanalların büyük çoğunluğunun şehir merkezinde bulunmadığını da söylemem gerekir.

Ancak, her şeye rağmen: burada yaşamak veya eğitim görmek dışında, gezmek için burayı tercih ederseniz, 3-5 günden fazla kalmanız mutlaka canınızı sıkacaktır. Yani, genel anlamda ölü bir şehir denilebilir. Hareketlilik ve modernlik göremezsiniz. Görüntüde gri tema hakimdir.

Nüfus yoğunluğu değerlendirildiğinde, İngiltere’nin üçüncü büyük şehridir. Şehirde 200 park alanı bulunmaktadır ve bunların büyüklüğü 6000 dönümdür. River Lea kenarında Cannon Hill bölgesinde ise: büyük bitki ve hayvanların doğal ortamda yaşayabildikleri 6.5 dönümlük bir doğa merkezi bulunmaktadır.

Bizim açımızdan şehrin önemi, THY’nin buraya direkt uçuşlara başlamasıdır.

İngiltere Birmingham Genel;

 

TARİH

Şehirde, çok çok önceki tarihlere kadar uzandığı bildirilen yerleşim bulunsa da, bunu kanıtlamak mümkün olmamıştır. 1. yüzyıl boyunca İngiltere’de görülen Romalılar: Birmingham yaylası ve ormanlık alanda da görülmüşlerdir.

Bölgede: MS.48 yılında yapılan Roma yolları görülür. Edgbaston bölgesinde ise, yine aynı tarihe tarihlenen bir kale kalıntıları görülmektedir ki, ismi “Metchley Ford” dur.

Anglo-Sakson döneminde şehirde yerleşme görülür. Şehrin isminin anlamı, eski İngilizcede “ev” veya “yerleşim” demektir. Şehirdeki ilk yerleşim: MS.6. ve 7. yüzyıl başlarında görülür.
1085 yılında, Birmingham şehrinin az nüfuslu ve yoksul bir yer olduğu görülür.

1165 yılına gelindiğinde ise, şehrin bir ticaret merkezi olduğu görülür. 16.yüzyıla gelindiğinde: kömür ve demir cevheri bulunması nedeniyle bölgenin öneminin arttığı ve yeni sanayi tesislerinin kurulduğu görülür.

17.yüzyılda, İngiltere iç savaşı sırasında, şehir küçük silah üretiminin merkezi haline gelir. 1760-1850 yılları arasındaki sanayi devriminin esas merkezi ise, yine Birmingham şehri olarak bilinir. Şehirde: 1708 yılında: demir cevheri üretiminde kok kömürünün kullanılmaya başlanması sonucu “dökme demir” elde edilir.

1731 yılında ise: şehirde, mekanize pamuk endüstrisi hızla gelişmeye başlar. 1741 yılında dünyadaki ilk pamuk fabrikası, bu şehirde kurulur. 1780’li yıllarda ise, şehirde kimya endüstrisi gelişir.

En önemli gelişme ise, 1775 yılında endüstriyel buhar motorunun James Watt ve Matthew Boulton tarafından keşfedilmesiyle yaşanır. Su, hayvan ve insan kapasitesinin terk edilerek, bu gücün kullanılması ile yüzyıl boyunca sürecek sanayi devriminin temeli atılır.

19.yüzyıla gelindiğinde: Birmingham, dünyanın ilk uzun menzilli demiryolu hattına sahip olur.

1839 yılında ilk modern evrensel posta sistemi, Rowland tarafından bu şehirde icat edilir. 1889 yılında: Kraliçe Victoria tarafından buraya şehir statüsü verilir. Neville Chamberlien ilk belediye başkanı ve ardından ülkenin Başbakanı olur. 1900 yılında, şehirdeki ilk üniversite kurulur.

1950-1960’lı yıllar, şehirde büyük inşaat faaliyetlerinin olduğu dönem olarak görülür. 1951 yılında göçler nedeniyle şehrin nüfusu en yüksek düzeye ulaşır.

 

İngiltere Birmingham Genel;

DİL

Şehirde standart İngilizceden farklı bir lehçede dil kullanılıyor. Yani: farklı sözcük ve kelimeler var, mutlaka dikkatinizi çekecektir. Birminghamlılar bildiğiniz İngilizce dışında sanki ayrı bil dil konuşuyorlar. Zaten bu nedenle: İngiliz komedyenlerin birçoğu da bu şehirden çıkıyormuş.

 

 

İNSANLAR

Şehirde yaşayan insanların büyük çoğunluğu beyaz ırk ve bir kısmı Uzakdoğulu ve küçük bir kısmı da siyahi nüfustur. Yani, şehir, Londra gibi yabancı nüfusu fazla bir yer olarak öne çıkmaktadır. Şehirde bol miktarda Çinli ve Pakistanlı bulunması nedeniyle: değişik kültürel yapı ortaya çıkmaktadır ve bu durumun, İngiltere’deki ırkçıları rahatsız ettiği söylenir.

Birminghamlılar: İngiltere’nin diğer birçok bölgesindeki insanlardan farklı olarak: sıcak ve yardımseverdir denilebilir. Yerlilere “brummie” denilir ve bunlar genellikle “kızıl” olurlar. Öte yandan, sanayi şehri olması nedeniyle, Birminghamlıların birçoğu zengindir. Özellikle: orta yaş ve üstü Birminghamlılar harikadır.

 

 

İKLİM

Şehirde ılıman deniz iklimi hakimdir. Ancak ülkenin diğer şehirlerine nazaran daha yüksekte olduğundan, buranın karlı olduğu görülür. En yüksek ortalama sıcaklık değeri: Temmuz ve Ağustos aylarında 21 derece olarak ölçülmüştür.

En düşük ortalama sıcaklık ise, Aralık-Ocak-Şubat aylarında görülür ve 6 derece civarındadır. Şehir ziyaretinizde aşırı şiddetli rüzgar mutlaka size kendisini hissettirecektir.

Rüzgar, an gelir yolda yürümeyi dahi engelleyecek şekilde hızlanır. Ayrıca: ülkenin diğer şehirlerinde olduğu gibi, yağmur eksik olmaz.

 

ULAŞIM

Şehirde muhteşem bir tren yolu ağı bulunuyor. Bu yüzden: burada yaşarken, başta Londra olmak üzere, ülkenin diğer birçok yerine günübirlik gidip geri dönebilirsiniz. Şehir içinde üç tren istasyonu bulunuyor.

Bunlar: New Street, Moor Street, Snow Hill. Özellikle: New Street istasyonu: İngiltere genelinde birçok büyük kasaba ve şehirle hızlı ve sık hizmet verilen ulusal demiryolu ağının merkezi durumundadır. Buradan Londra-Euston istasyonu ile direkt bağlantı bulunmaktadır.

Gelelim havaalanına. Coventry yolu üzerinde bulunan havaalanı pek sıkıntılı değildir. İşlemler gayet hızlı ve pratik yürütülüyor ve saatlerce beklemek zorunda kalmıyorsunuz. İstanbul-Birmingham arasındaki hava yolculuğu yaklaşık 4 saat 10 dakika sürüyor.

Havaalanı şehir merkezinin 8 km. doğusundadır. Ücretsiz olarak kullanılan “Hava-Ray” bağlantısı: her gün saat: 05.00-02.00 arasında: yolcu terminallerini, havaalanı tren istasyonuna bağlamaktadır.

Yolculuk süresi 2 dakikadan azdır. Havaalanı tren istasyonu ile Birmingham uluslar arası tren istasyonu arasındaki yolculuk tek yön: 3 paund tur ve yolculuk 15-20 dakika sürer.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için otobüs tercih ederseniz: 2 paund ücret ödemeniz gerekir.

Taksi düşünürseniz: 30 dakikalık taksi yolculuğu için 22 paund civarında ücret ödemeniz gerekir.

 

İngiltere Birmingham Genel

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Trafik Londra şehrine göre oldukça rahattır. Şehir içi ulaşımı büyük ölçüde otobüsler ile yapılır. Şehirde: otobüsler ile her yeri birbirine bağlayan çok büyük bir ağ bulunmaktadır. West Midlands denilen yerde: bilet alma, rota planlama ve gereken tüm çevrimiçi tarifeleri ve ücret bilgilerini almak mümkündür.

Otobüslere bir biniş bileti: 1.20 paund. Ancak gece saat 24.00 den sonra otobüs bulunmaz. Öte yandan: otobüslerin arka koltuklarına oturmamanızı öneririm çünkü bu arka koltuklarda bazen zencilerin esrar çektikleri görülür.

Taksiler

Şehirdeki taksiler, yanınızda ağır bagaj veya geç bir saatte bir yere ulaşmanız için idealdir. Şehirde “siyah” taksi operatörlerine, şehir içinde elinizi kaldırarak veya birçok taksi sırasında ulaşabilirsiniz. Ama bunlar genellikle: New Street istasyonu, Stephenson Street ve Digbeth otogarında bulunmaktadırlar.

Comcab olarak isimlendirilen taksiler ise şehir ve çevresindeki seyahatler için hızlı ve en uygun seçimdir. Bu taksiler büyük bir filo ile, şehir genelinde 24 saat ve haftanın 7 günü çalışırlar. Sürücüler, şehrin mükemmel coğrafyasına hakimdirler.

 

ELEKTRİK

Şehirde 230 voltluk elektrik akımı kullanılır. Ancak, priz uçları düz ve üç uçludur. Bu yüzden, ülkemizden götürdüğünüz elektrikli cihazlarınızı çalıştırabilmek için yanınızda priz ucu dönüştürücüsü bulundurmanız önerilir.

 

ÜNİVERSİTELER

Şehirde 6 üniversite bulunmaktadır. Bunlar: Birmingham Üniversitesi, Aston Üniversitesi, Birmingham City Üniversitesi, Univercity College Birmingham, Hukuk Üniversitesi, Newman Üniversitesi.

Bu üniversitelerde, yaklaşık 65 bin öğrencinin eğitim gördüğü söyleniyor. Üniversite kampus yaşamlarının çok güzel olduğu söyleniyor. Bu yüzden üniversitede çalışan ve eğitim görenlerin büyük kısmının: şehir merkezine pek inmedikleri söyleniyor.

Ancak: özellikle Aston Villa üniversitesi şehir merkezine çok yakındır ve buranın öğrencileri 4-5 dakikalık yürüyüş mesafesinde olan şehir merkezine sıkça inerler.

 

FUTBOL

Birmingham şehri, spor tarihinde önemli rol oynamıştır. Dünya üzerinde, lig tipi futbol yarışması, ilk olarak Birmingham şehrinde düzenlenmiştir. Aston Villa şehrin en ünlü futbol kulübüdür ve 1874 yılında kurulmuştur. Şehrin diğer ünlü futbol takımı ise Birmingham City takımıdır ve 1875 yılında kurulmuştur. Bir diğer ünlü takım ise “West Bronwich Albion” takımıdır ki, her üçü de İngiltere’de ünlü premier leaguda mücadele ederler.

 

TURİZM

  1. Edgbaston
  2. Broad Street
  3. New Street
  4. Digbeth
  5. Balti Triangle

 

EDGBASTON

Bu bölge şehir merkezinin biraz dışında kalmaktadır ve üniversite buradadır.

 

BROAD STREET

Şehrin en hareketli caddesidir denilebilir. Ayrıca: burada kanallar bulunuyor yani bir anlamda Venedik denilebilir mi bilmiyorum ama benzeridir gibi. Ancak: bu kanalların büyük çoğunluğunun kapalı olduğunu belirtmem gerekir.

Bu bölgede: şehrin ve hatta İngiltere’nin en büyük gece kulübü olan “gatecrasher” bulunur. Bunun çevresinde de yine birçok eğlence mekanları mevcuttur. Bu mekanlar: özellikle hafta sonlarında çok hareketli ve renklidir.

 

THE İCC

Burası gerçekten güzel bir merkezdir.

 

NEW STREET

Burası alışveriş alanı olarak bilinir. Caddenin sonunda “Bull ring” denilen büyük bir alışveriş merkezi bulunuyor. Bunun yanında ise, “Open Market” ve “China Town” bulunuyor.

 

DİGBETH

Burada “İris” bölgesi ve devamında endüstriyel alanlar yani fabrika ve tesisler bulunuyor. Öte yandan: şehirdeki büyük İrlandalı topluluklar buradadır.

 

BALTİ TRİANGLE

Burası şehirdeki Hindu bölgesidir. Ancak, bu Hindular genellikle Müslümandır.