Küçük bir yer. Turistik özellikleri ön planda değil. Burada, bir gün geçirdim, anlatabileceğim çok bir şey yok.
ULAŞIM
Pamukova, il merkezi Adapazarı’na, 40 km. uzaklıktadır. Buranın en büyük özelliklerinden biri de, bu yoldan geçen birçok otobüs firmasının duraklama tesislerinin bulunması.
Sakarya Pamukova
GENEL
İlçe merkezi, kendi adıyla kurulmuş olan ovada olup, kuzey ve güneyi, yüksek tepelerle çevrilidir. Ovanın ortasından akan Sakarya nehri ve ilçe merkezinden geçen yoğun kara yolu, ekonomik katkı bakımından öne çıkıyor.
Pamukova ovası: İlçenin güneyindedir. Sakarya nehrinin bıraktığı alüvyonlarla oluşmuştur. Uzunluğu 25 km. ve genişliği ise 6.5 km.dir. En yüksek yeri, 100 metre, en alçak yeri ise 70 metredir. Ovada her türlü sebze ve meyve yetiştirilmektedir. İlçeye bağlı köylerin yarısı, bu ova üzerindedir.
İklim: yazın sıcak ve kışın ılık bir iklime sahiptir. Aynı zamanda, rutubetli bir havası vardır. Rutubetli havalarda, nem oranı: % 98 olur. Kışlar bol yağışlı ve ılıman, yazları ise sıcak olur.
NE YENİR. NE SATIN ALINIR
Yani: burada yetiştirilen en meşhur gıda ürünü: kuru soğan.
GEZİLECEK YERLER
Sakarya Pamukova Paşalar Kalesi
PAŞALAR KALESİ
İlçenin kuzeyinde bulunan Paşalar köyündedir. Sarp bir tepe üzerinde kurulu kaleye , yaklaşık bir saatlik yaya yürüyüş sonunda ulaşılıyor. Paşalar köyünden sonra, bir saat, yaya yürüyüş yapmak gerekiyor. Yani, ulaşım biraz sorunlu. Kalenin ne zaman yapıldığı konusunda net bilgiler yok. Ancak: Roma döneminde yapıldığı ve Bizans döneminde de kullanıldığı sanılıyor.
Kale bölgesinde: surlar, tepenin bulunduğu ana kayanın çevresinde, dairesel biçimde yerleştirilmiştir. Ancak, surların bir kısmı, günümüze ulaşmamıştır. Günümüze sağlam olarak ulaşan sur duvarları ise: iri ve kesme taşlardan, mezar stellerinden, sunak parçalarından, sütun parçalarından oluşmaktadır. Evet, sur duvarlarından sonra, kale içine girerseniz, burada tam bir rezillikle, defineciler tarafından açılan birçok çukurla karşılaşacaksınız. Büyük tahribat var.
KAYMAKAM SUYU YAYLASI
İlçe merkezinde, yaklaşık 800 metre yüksekliktedir. Sürekli yukarı doğru ilerleyerek, yaklaşık 15 km. yol gitmek gerekiyor. Böylece, yaylaya ve kamp alanına ulaşılıyor. Doğal görünümüyle, her türlü ağacın bulunduğu ve bol oksijenli bir yer. Kamp kurmak mümkün.
Sakarya Pamukova Kırca Yaylası
KIRCA YAYLASI
İlçeye bağlı, Karapınar köyünden 13 km. uzaklıktadır. Her yıl, Temmuz ayında, burada yayla şenlikleri düzenleniyor.
Sakarya Sapanca hakkındaki gezi yazım için Sapanca
En son olarak Nisan 2018 tarihinde buraya gittim, gezip gördüklerimi aşağıda okuyabilirsiniz.
Öncelikle şunu bilmenizi isterim. Maşukiye-Sapanca-Taraklı şeklinde yapılan paket turlara katıldığınızda, Maşukiye ve Sapanca bölgelerinde yoğun zaman geçirildiğinden, Taraklı’ya gelindiğinde büyük olasılıkla akşam saatleri oluyor ve buraya muhtemelen 20-30 dakika kadar zaman ayırılıyor. Ziyaretçiler, elbette bu zaman içinde, burayı yeteri kadar gezip görme şansına sahip olmuyorlar, bir de günün yorgunluğu nedeniyle, Taraklı kişilerin gözünde önemini yitiriyor ve buraya gelmenin tamamen bir zaman kaybı olduğu düşünülüyor. Ancak: söylediğim gibi gerek zaman olmaması ve gerekse bütün günün yorgunluğu nedeniyle, buranın önemini anlamak pek mümkün olmuyor.
Sakarya Taraklı
Ulaşım
Taraklı: Sakarya ilinin güneydoğusunda, Sakarya il merkezine 65 km uzaklıkta, İstanbul’a 200 ve Ankara’ya ise 270 km uzaklıktadır.
Sakarya Taraklı
Tarih
Taraklı, antik dönemde “Bytinia” olarak isimlendirilen bölgede bulunmaktadır. İsmi “Dablar” olarak bilinir. Hisartepe bölgesinde bulunan iki su sarnıcı: MÖ 2000 yıllarına tarihlenmektedir. Daha yakın tarihlere gelindiğinde ise, yani Osmanlı döneminde: Bizans’a bağlı ve Hıristiyan halkın yaşadığı bir bölge olarak görülür.
Bölge Osman Bey komutanlarından Samsa Çavuş tarafından muhtemelen 1289-1293 yılları arasında fetih edilir. Daha sonra, bölgede Osmanlı egemenliği ve kültürüne ait gelişmeler gözlenir. Özellikle Yavuz Sultan Selim, Mısır seferine çıkarken burada konaklamış ve Veziri Yunus Paşa tarafından, yine burada, Mimar Sinan’a bir cami yaptırılmıştır.
Sakarya TaraklıSakarya Taraklı
Genel
İlçenin yüz ölçümü 334 metre karedir ve bu alanın büyük bölümü ormanlıktır.
Hıdırlık Tepesi ve Taraklı Hisarlarının yamaçlarında, bu iki tepe arasındaki vadide kurulmuştur. Yani, ilçenin çevresi tepelerle çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 485 metredir. Eski İpekyolu üzerinde bulunmasına rağmen, Ankara-İstanbul yolu, Bolu üzerinden geçince, önemini kaybetmiştir. Günümüzde “Ankara Caddesi” olarak isimlendirilen ve Taraklıyı ortadan ikiye bölen eski İstanbul-Ankara yolu halen kullanılmaktadır.
Joseph Von Hammer: Osmanlı Tarihi isimli kitabında, burası hakkında yazdıkları “Osmanlı’nın ilk fetih ettiği yerler arasındadır” sözü ilgi çeker. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Taraklı hakkında: “Geniş üzüm bağları, bakımlı bahçeleri ve dere çevresine kurulmuş 500’e yakın evden oluşan mamur bir kasaba, bir hamamı, beş hanı, altı mektebi, 200 dükkanı var. İlçe halkı şimşir kaşık ve tarak yapmaktadır ve bu nedenle bölgeye Yenice Tarakçı ismi verilmiştir” diye yazmıştır.
Sakarya Taraklı
Unesco
Taraklı, 2013 yılında Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday olmuştur. Yani: Unesco’nun kriterlerine uygun ve korunması gereken bir kültür mirası olarak değerlendirilmiştir, bence, bu durum Taraklının gezilip görülmesi için en büyük etkendir.
Sakarya Taraklı
Cittaslow-Sakin Şehir
Cittaslow hareketi: 1999 yılında İtalya’da başlayan, büyük şehirlerin karmaşa ve koşuşturmasına karşın, küçük şehirlerdeki hayat kalitesini yavaş hareket çerçevesinde iyileştirmeyi hedefleyen bir oluşumdur. Aslında hareket İtalya’da Roma şehrinde, bir meydana açılması planlanan fast food zinciri mağazasına karşı yapılan bir tepki sonucu doğmuştur. İsmi de “Slow Food” yani “Yavaş Yemek” olarak isimlendirilmiş, zamanla “Cittaslow” yani “Yavaş şehir” olarak anılmaya başlanmıştır.
Hareket, İtalya dışında hızla yayılmış ve Norveç, İsveç, Güney Kore, Avusturya gibi birçok yerde yavaş şehir örnekleri vardır. Şehir merkezinde araba kullanımı yasaklanmış, hamburger mağazası zincirleri ve süpermarketler kapatılmıştır.
Yavaş şehir olarak seçilen şehirlerin logosu “Salyangoz” dur. Ülkemizde: Gökçeada, Yenipazar, Akyaka, Perşembe, Eğirdir, Yalvaç, Vize, Halfeti, Şavşat, Gerze, Uzundere, Göynük ve ardından, 2011 yılında Taraklı, bu ağa dahil edilmiştir.
Seçiminde en büyük etken: İlçenin en büyük özelliği göç almaması ve suç oranının yok denecek kadar az olmasıdır. Toplamda ise 7 ana başlık altında 59 kriter değerlendirilmektedir.
Sakarya Taraklı
Reklam filmi
Taraklının ülke çapında tanınmasındaki en büyük etkin, 2010 yılındaki bir reklam filmidir. Bu filimde: Şener Şen, Olgun Şimşek ve Binnur Kaya gibi sanatçılar oynamış ve filmde Taraklı “Mümkünlü kasabası” olarak lanse edilmiştir. Ünlü bir markanın reklam filmi, sürekli olarak yayınlandığında, Taraklı da ülke çapında tanınmış ve ünlenmiştir. Özellikle Şener Şen’in “Ben bu kasabada her şey mümkün demedim mi” sözü ilgi çeker.
Sakarya Taraklı
Turizm
Burada: Unesco tarafından da seçime esas olan: 100’den fazla Osmanlı dönemi mimari özelliklerini taşıyan, tescil edilmiş ev ve konak bulunmaktadır. Ayrıca: Mimar Sinan tarafından yaptırılan cami de bunlara eklenir. Ancak bu tarihi eserlerde, son yıllarda aslına sadık kalınarak, büyük bir restorasyon, bakım ve onarım çalışmaları yapılmış ve yapılmaktadır. Bunların sonucunda ise, İlçenin bozulmamış tarihi dokusu muhafaza edilmiş, Osmanlı ahşap mimarisinin en güzel örnekleri ortaya çıkarılmıştır.
Sakarya Taraklı
Fotoğraf
Görsel fotoğraf yarışmalarında dereceye giren eserlerden birkaç tanesi “Taraklı” yöresinde çekilen fotoğraflar arasından seçilmiştir. Çünkü: Taraklı, gerçekten büyük bir görsel zenginliğe sahiptir.
Sakarya Taraklı
Ne yenir
Buraya has, yöresel yemeklerin başında keşkek ve etli nohut gelir. Ayrıca, yine “Uhud tatlısı” denen bir tatlı türü vardır. Sakız haline getirilmiş bir tür buğday lapasından yapılır. Şeker katılmaz. Yapımında sadece buğday ve su kullanılır. Yapılması uzun sürdüğü için, sadece özel günlerde yapılır. Bu tatlının yapıldığı “Buğday çimi”: günümüzde Amerika’da kemoterapi karşıtı kanser hastaları tarafından tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Bunların yanında, yöreye özgü bir de köpük helvası vardır. Çöğen otu kökü, yumurta, şeker ve glikozdan yapılır, içine tahin katılır.
Ne Satın alınır
Buraya yolunuz düşerse, merkezdeki meydanda birçok satıcı göreceksiniz. Aslında buradan şimşir ağacından yapılmış objeler ve özellikle kaşık satın almanızı önereceğim, ama daha da önemlisi buradan gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için, buraya özgü “Uhud tatlısı” satın almalısınız.
Karavan Festivali
Her yıl, Haziran ayının ilk haftası içinde, daha önce futbol sahası olarak kullanılan alanda, gerekli alt yapı tamamlanarak düzenlenen “Karavan Festivali”: 2012 yılından bu yana yapılmaktadır. Yani: Haziran ayının ilk haftasında buraya giderseniz, kamping veya karavanda yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Taraklı bunun için uygun şartlar hazırlıyor. Kamp yapanlar Hıdırlık Tepesinde çadırlar kuruyorlar ve karavanlar gelenler ise, Taraklıspor futbol sahasını kullanıyorlar.
Sakarya Taraklı
GEZİLECEK YERLER
Eğer tur ile burayı ziyaret ederseniz, muhtemelen başka yerlere de uğrayacağınızdan, buraya ayrılacak zaman genellikle 20-30 dakika kadar olur. Bu zaman için, turlar genellikle merkez meydanda serbest bırakılır ve ziyaretçiler, bu merkez meydandaki tarihi cami ve satıcıların tezgah ve dükkanlarını ziyaret ederek zamanı doldururlar.
Tabii: Taraklı bunlardan ibaret değildir, özellikle rehberiniz her ne kadar uzak dese de siz mutlaka çınarı ziyaret edin, sizi oraya götürmesini sağlayın. Yoksa merkez meydanda geçireceğimiz zaman, burayı tanımanız için yetmez, merkez meydanda söylediğim gibi, Taraklının en büyük özelliği olan tarihi özellik taşıyan evlerden sadece bir tanesi bulunuyor.
İlçenin ara sokaklarına dalıp, bu tarihi evleri görmenizi öneririm. Yukarı da da belirttiğim gibi, bu tarihi evler gerçekten muhteşem güzeldir. Ama söylediğim gibi, rehberler burayı sona bıraktıkları ve zaman kalmadığı için, çoğu zaman buranın güzelliklerini es geçmeyi tercih ediyorlar.
Sakarya Taraklı Evleri
Taraklı evleri
İlçede Hıdırlık Tepesi ve Taraklı Hisarının yamaçlarındaki vadide, yöreye has mimari özellikler taşıyan evler bulunmaktadır. Bu evlerin büyük kısmı, yaklaşık 300 yıllıktır.
Evlerin en büyük özelliği: “Osmanlı” şehir dokusunu oluşturan tarzdadır. Genellikle ahşaptan yapılmıştır. Ancak özellikle İstanbul’da, bu tür Osmanlı dönemi ahşap evleri yangın ve depremler sonucu yıkılınca, bu tür evlerin büyük kısmı yok olmuştur.
Sadece Anadolu’da birkaç yerde Safranbolu, Taraklı gibi yerlerde, bu tür evler kalmıştır. Bir kısmı konak olarak kullanılan ve bir kısmı ise harabe haldeki bu evler, genellikle üç katlı ve bahçelidir. Kafesli pencereleri, ahşap cumbaları, tarihi alınlıkları ve ilginç figürlere sahip kapı tokmakları görülmelidir.
Bu evlerin en büyük özelliği: Safranbolu evlerinden farklı olarak, birbirlerine benzememeleridir. Hepsinin kendine has tarzı ve boyası vardır. Bu evlerin arasındaki dere: yöreye ayrı güzellik katıyor. Ancak, günümüzde bu evlerin birçoğunun viran olduğunu göreceksiniz.
Çünkü Sit alanı ilan edildikleri için, sahipleri bu evlere çivi bile çakılmaz. Ancak, devlet tarafından da restore edilmediklerinden, içinde oturanların onarmasına da izin verilmeyince, evler çürümeye terk edilmiş haldedir.
Fenerli ev-Haşim ağa evi
Bu 19’ncu yüzyıl yapısı ev, mutlaka görülmelidir. Zaten, Taraklıda her yerden görülür. Aynı zamanda bölgenin en güzel yapısıdır. Zamanında Taraklının en büyük tüccarlarından olan Haşim Ağa tarafından yaptırılmıştır. Dört bir tarafı pencereli “Cihannüması” (buna fener denir) ile tanınır. Bu cihannüma, Haşim Ağa tarafından, Taraklıya gelenlerin kendi evini bulabilmeleri için yaptırılmıştır.
Sakarya Taraklı Yunus Paşa CamiiSakarya Taraklı Yunus Paşa CamiiSakarya Taraklı Yunus Paşa Camii
Yunus Paşa Camii
Hemen merkez meydanda görülmektedir. Yavuz Sultan Selim, 1517 yılında Mısır seferine giderken, burada bir gece konaklamış ve ardından veziri Yunus Paşa’ya bu caminin yaptırılmasını emretmiştir. Caminin mimarının Mimar Sinan olduğu söyleniyor. Caminin kubbesi kurşun kaplı olduğu için buraya “Kurşunlu cami” de deniyor.
Mimari olarak kare planlı ve tek minarelidir. Cephe duvarları ince yontu taşlarla yapılmış, saçak kornişleri işlenmiştir. Mimar Sinan: taş blokları yerleştirirken, taşların ortalarını oymuş, demir çubuklar yerleştirmiş ve sonra üzerine harç değil, eritilmiş kurşun döktürmüştür.
Cami, bu nedenle, uzun yıllar sağlamlığını muhafaza eden, ender eserlerdendir. Ayrıca, hemen yanında bulunan hamamın, buharları, bir tesisat döşenerek, buraya aktarılmış ve ısıtma sağlanmıştır. (Not: cami her ne kadar Mimar Sinan eseri olduğu söylense de, bazı söylentilere göre Mimar Sinan, buraya hiç gelmemiş, sadece caminin çizimlerini göndermiştir.)
Evet, ilçeye gelen ziyaretçilerin en çok uğradığı burası “bugüne kadar birçok deprem görmesine rağmen hala dimdik ayaktadır.”
Sakarya Taraklı Tarihi Hamam
Tarihi Hamam
İlçe merkezinde, Yunus Paşa camisinin yanındadır. Hamamdan çıkan buhar, ilk yapıldığında Yunus Paşa camisinde, alttan ısıtmada kullanılıyormuş. Hamam Osmanlı döneminden kalmadır. Ayrı bölümlerde: eski ve yeni olmak üzere iki havuz vardır. Caminin restorasyonu sırasında, hamam tamamen işlevini yitirmiş, yerden ısıtma özelliği kaybolmuştur.
Taraklı Müzesi-Kültür Evi
Merkez meydanda, eski konaklardan birisidir. Yapı 1930 yılından itibaren: okul, belediye binası ve hükümet konağı olarak kullanılmıştır. 2001 yılında ise restore edilerek kültür evi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Burada: yöresel kadın kıyafetleri, Taraklılı hattat Saim Özel’in eserleri, Taraklı evleri minyatürleri, demirden yapılmış çeşitli sanat eserleri sergilenmektedir.
Alman çeşmesi
Yunus Paşa çarşısındadır. 1930’lu yıllarda burada yaşanan susuzluğu çözmek için Alman Buderus firması tarafından bölgede yaptırılan 7-8 çeşmeden birisidir.
Sakarya Taraklı Çınar ağacı
Çınar ağacı
Yusuf Bey mahallesindedir. Yunus Paşa camisinden yürüyerek 15-20 dakika uzaklıktadır. 700 yıllıktır. Osmanlı devleti, topraklarına kattığı her yere çınar ağacı dikiyordu. Kültür Bakanlığı tarafından doğal anıt olarak tescil edilmiştir. Yakın geçmişte, bir yangın tehlikesi atlatmış, ancak zarar görmemiştir. Ağacın gölgesindeki çeşmeden 277 yıldır su aktığı söyleniyor.
Hisar Tepesi
Hisar Tepesinde tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Kale ve su sarnıcı kalıntıları görülür. Tepedeki su sarnıcının MÖ 1000-2000 yılları arasına tarihlendiği söyleniyor. Burada bir de “Hıdır Dede Türbesi” vardır.
Sakarya Taraklı Termal Kil HamamSakarya Taraklı Termal Kil Hamam
Termal-Kil Hamam
Taraklı-Geyve karayolu üzerinde, merkeze bağlı Hacıyakup Paşalar köyündedir. Osmanlı döneminden kalma kil hamam, günümüzde kaplıca olarak kullanılmaktadır. İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Burada 15 bin üyeli devre mülkler bulunuyor. Kas-iskelet hastalıkları tedavisinde kullanılıyor. Ortopedik operasyonlar sonrası, uzun süre hareketsiz kalma durumlarında, tedavi edici özellikleri olduğu söyleniyor. Spor yaralanmalarında da kullanılıyormuş.
Muğla: O kadar çok gelip geçtim ki, sayısını unuttum. Sizler de kesin buradan defalarca geçmişsinizdir. Çünkü, ülkemizin belli-başlı turizm merkezlerinin yolu üzerindedir. Ancak: Bodrum-Marmaris-Fethiye gibi cennet yörelere ulaşım için yola çıkan çoğu ziyaretçi, bu şehirden geçse de, zaman ayırmıyor.
Ben sadece bir kez, bir gece kaldım ve şehri gezdim. Ama başta belirttiğim gibi; yakın yerler ve de özellikle Gökova körfezi, bu şehrin çekimini düşürüyor ve insanlar, burada kalmadan tatil yörelerine gidiyorlar. Ben, il merkezine bağlı tatil yörelerine ayrı başlıklar altında anlattığım için, bu yazıda Muğla şehir merkeziyle ilgili bilgi vermek istiyorum.
Muğla
ULAŞIM
Muğla-Ankara arasındaki uzaklık; 622 km. Muğla-Antalya arasındaki uzaklık: 313 km. Muğla-Aydın arasındaki uzaklık: 99 km. Muğla-Denizli arasındaki uzaklık: 145 km. Muğla-İstanbul arasındaki uzaklık: 780 km. Muğla-İzmir arasındaki uzaklık: 229 km.
Muğla, hani en başta söylediğimiz gibi, turistik merkezleriyle öne çıkan bir yer. Bu nedenle: Muğla’nın turizm merkezlerine olan uzaklığı ile de bilgi vermek istiyorum. Muğla-Bodrum arasındaki uzaklık: 111 km. Muğla-Dalaman arasındaki uzaklık: 86 km. Muğla-Datça arasındaki uzaklık; 121 km. Muğla-Fethiye arasındaki uzaklık: 124 km. Muğla-Köyceğiz arasındaki uzaklık: 58 km. Muğla-Marmaris arasındaki uzaklık: 52 km. Muğla-Milas arasındaki uzaklık; 63 km.
TARİHİ
Muğla yöresinde, tarih sahnesindeki ilk yerleşimcilerin: MÖ.3500-2000 yılları arasındaki olduğu sanılıyor. Takip eden, antik dönemlerde ise, yöre: Karia bölgesi olarak biliniyor ve bölgede Karyalılar yaşıyorlardı. MÖ.1000 yıllarında, burada yaşamaya başlayan bu insanlar: bölgede koloni kentler kurarak, yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
1080 yılında Selçuklular tarafından ele geçirilen bölge, 1096 yılında Bizans ve 1284 yılında ise Menteşeoğulları Beyliği tarafından fethedilir. 1390 yılında ise, bu kez Osmanlılar görülür. Bu dönemde: kentin eski bölümü olan “Saburhane” yöresinde: Türkler ve Rumlar, birlikte yaşarlar.
Ancak, Cumhuriyet dönemindeki mübadele sonucu, Rumlar yöreyi terk ederler. 1919 yılına gelindiğinde, yörenin İtalyanlar tarafından işgal edildiği görülür. Ancak direniş nedeniyle, işgal uzun sürmemiştir. 2. İnönü zaferi kazanıldıktan sonra, yani 5 Temmuz 1921 tarihinde, İtalyanlar yöreyi terk ederler.
Muğla adının kaynağı: şehrin ismi, Selçuklu Sultanı Kılıçaslan’ın komutanlarından Muğlu Beyin adından gelmektedir. Yani, buraya büyük olasılıkla, Muğlu Beyin fethettiği düşünülüyor.
Muğla
GENEL
Şehir merkezi: Hisar dağı eteklerinde, Karadağ-Kızıldağ-Hamursuz dağları arasındaki ovada kurulmuştur.
Bölgede, Akdeniz iklimi görülür. Ama en belirgin özelliklerden birisi de, yörenin bol yağış almasıdır. Ülkemizde, Rize’den sonra en çok yağış, burada düşer.
Yörenin ekonomik etkinlikleri: özellikle mermercilik ve turizm üzerine kuruludur. Bunun yanında, tarım da yaygındır. Ama, yöre, arıcılığın da önemli merkezlerinden biridir.
MUĞLA ÜNİVERSİTESİ
Üniversite, şehir merkezinde, 1992 yılında kurulmuştur. Kampüs alanı: şehir çıkışında, Kötekli mevkiindedir. Yani: Muğla-Marmaris karayolunun hemen kıyısındadır.
Üniversite bünyesinde: 10 fakülte, 3 enstitü, 5 yüksekokul, 10 meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Fakülteler: Edebiyat, Eğitim, Fen, Güzel Sanatlar, İktisadi ve İdari Bilimler, Mimarlık, Mühendislik, Su Ürünleri, Tıp, Teknik Eğitim ve Teknoloji Fakülteleri var.
Günümüzde, üniversite bünyesinde, yaklaşık 24 bin öğrencinin eğitim gördüğü tespit edilmiştir. Öğretim elemanı sayısı ise: 900 civarındadır.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Muğla’da, yöresel lezzetleri tatmak isterseniz, önereceklerim: keşkek ve ekşili döş dolması olabilir. Tatlı düşünürseniz: yine yöreye has “tahin helvası” ve “çıtırmık tatlısı” deneyebilirsiniz. Son olarak. Keçi ve oğlak etinden yapılan “püryan kebabı” deneyebilirsiniz.
Muğla
NE SATIN ALINIR
Şehir merkezinde, Perşembe günleri, Pazar kuruluyor. Bu pazarda: meyve-sebze yanında: yöreye has dokumalar, oya işleri, iğne işleri, dantel, halı ve diğer bazı hediyelik objeler satılıyor. Bunun dışında, yörenin balı meşhur. Bal satın alabilirsiniz.
Muğla
GEZİLECEK YERLER
ARASTA
İl merkezinde, Valiliğin hemen yakınındadır. Muğla şehir merkezi, eski kervan yollarının üstündedir. İzmir-Aydın-Çine-Tavas-Denizli yolunu takip eden kervanlar, buradan geçerlermiş.
Arastanın merkezinde bir şadırvan var ve ismi, buradan gelmektedir. Bir de, büyük bir çınar ağacı ve hemen altındaki Şemsi Ana çeşmesi, buranın simgelerindendir.
Burada, ayrıca : esnaf lokantaları, ayakkabıcılar, berber, nalbur dükkanları ve meydanda bir şadırvan var. Burada: hediyelik eşya ve yöreye has dokuma satan dükkanlar görebilirsiniz.
Muğla
SAAT KULESİ
Arastanın hemen yanındadır. .
1895 yılında: Muğla’nın ilk Belediye Başkanı Hacı Kadızade Süleyman Efendi: hacca giderken, Şam şehrinde gördükleri kulenin bir benzerini buraya, yani Muğla’ya yaptırmak isterler. Bunun üzerine, dönemin ünlü ustası: Rum Filvari tarafından, bu kule yaptırılır. Günümüzde, faaldir.
SABURHANE
Eski Muğla şehir yerleşimidir. Burası, kentsel Sit alanı ilan edilerek, koruma altına alınmıştır. Çünkü burada, iki farklı kültür uzun yıllar bir arada yaşamışlardır. Meydan: adını, bir zamanlar burada bulunan hapishaneden alır. Bir başka söylentiye göre ise, Saburhane ismi: yıllar önce burada meyhaneler varmış ve Arapçada, sabah içilen içkiye “sabur” deniliyormuş. Saburhanenin isminin buradan geldiği de söyleniyor.
Burada: tarihi Muğla evlerini görebilirsiniz. Özellikle, bu evlerin bacaları ilginç. Şöyle ki: kiremitten şapkalı bu bacalar, burada yapılan evlere has bir özelliktir. Çünkü: Muğla ili, ülkemizde Rize’ne sonra en fazla yağış alan bir yöremizdir. Bu nedenle: evlerin bacaları, içeri yağmur girmeyecek şekilde, üzeri kapalı olarak yapılmaktadır.
Evlerin kapıları da, çok orijinal. Kuzulu kapı denilen bu kanatlı kapı şekli: yine buraya has ve koruma altına alınmıştır.
Ayrıca: dar sokaklarda gezebilirsiniz. Hatta, yukarıya, tepeye kadar çıkıp, buradan şehrin güzel manzarasını izleyebilirsiniz.
YAĞCILAR HAN
Osmanlı dönemi yapısıdır. 1493 yılında yapılmıştır. Eskiden burada yağhaneler bulunması nedeniyle, bu isim kullanılmaktadır. Günümüzde ise restore edilerek, ticari bir merkez haline gelmiştir. Avlusundaki çınar ağaçlarının gölgesinde mola verebilirsiniz. Turistler tarafından sık ziyaret edilen bir yer olarak öne çıkmaktadır. Özellikle: yöresel dokumalar ve halı satan mağazalar buradadır.
Muğla
MUĞLA MÜZESİ
İl merkezinde, Adliyenin arkasında, eski cezaevi olarak kullanılan binadadır.
Müzeye: antik kalıntılar bulunan bahçeden geçilerek giriliyor.
Müzede sergilenen eserlerin büyük bölümü: Stratonikeia antik kenti kazılarında bulunan buluntulardan oluşmaktadır. Ayrıca: gladyatörler bölümü var. Burada: taş oymalarda, gladyatörlerin nasıl kılıç kullandıkları ve nasıl birbirlerini öldürdüklerini anlatan resimler görülüyor. İlginç.
Ayrıca: Turolian Parkı Doğa tarihi bölümü var. Burada: Özlüce köyü Kaklıcatepe bölgesinde yapılan kazılarda, 3 fosil yatağında bulunan, 6-9 milyon yıl öncesi yaşamış hayvan ve bitki fosilleri sergileniyor. Elbette, büyük boyutlu bu kemik yığınları, insanların ilgisini çekiyor.
Müzenin etnografya bölümünde ise, yörede kullanılan giyim-kuşam ve diğer günlük eşyalar sergilenmektedir.
KARABAĞLAR YAYLASI
Şehir merkezine, 3 km. uzaklıktadır. Yayla bölgesi: özellikle şehir merkezinde yaşayan insanların yaz sıcaklarında bir kaçış yeri olarak öne çıkıyor. Burada: büyük çınar ağaçları, meyve ağaçları ve soğuk kaynak suları bulunuyor.
Buraya yolunuz düşerse: mutlaka ve mutlaka “kuyu büryanı” tadına bakmalısınız. Ayrıca, yayla içinde bulunan tarihi kahvelere de uğrayabilirsiniz. Bu kahveler, isimlerini bulundukları semtten alırlar.
Bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse: Keyif oturağı Kahvesi: 19’ncu yüzyılda yapılmıştır. Tek katlı ve yöresel mimari üslupla yapılmıştır. Yapı: mescit, kahve ve lokantadan oluşmaktadır. Bahçesinde, anıtsal ağaçlar bulunmaktadır.
Bunun dışında. Süpüroğlu, Ayvalı, Berberler, Cihan beğendi, Elmalı, Tozlu gibi kahveler bulunuyor. Son bir not: Karabağlar yaylasına giderken: yol üzerinde, anıtsal ve içi boş bir çınar ağacı var. Bu ağaca, yöre insanı tarafından kutsal olarak kabul ediliyor ve özellikle hasta olan çocuklar bu ağaca götürülerek, şifa arıyorlar. Ayrıca, adak adamak isteyenler için de ağaç sıkça ziyaret edilen bir yer.
YEŞİLYURT
İl merkezine 14 km. uzaklıktadır.
Burada: MÖ.1500 yıllarında yerleşime açılan ve dokumacılığı ile ünlenen, antik bir yerleşim yeri var. Buranın ismi: Pisye olarak biliniyor. Hatta: günümüzdeki beldenin ismi, uzun süre: Pisi köy ve Pisi köyü olarak bilinmiş ve daha sonra Yeşilyurt olarak belirlenmiştir.
Pisye antik kenti: MÖ.196 yılında, buranın adı, yazılı belgelerde görülür. Bu antik kentin Akropolisi (mezarlığı), günümüzdeki kasabanın 1.5 km. güneyindedir. Burada: bazı temel kalıntıları ve duvar kalıntıları görülmektedir.
Beldede, günümüzde: yaklaşık 200-250 yıldan bu yana: ipekböcekçiliği ve ipek el dokumacılığı yapılmaktadır. Burada dokunan ipek kumaşlardan yapılan giysiler ise: Muğla Valiliği tarafından kurulan MELSA isimli bir şirket tarafından satışa sunulmaktadır. (İpekli giysilere merakınız varsa, Yeşilyurt yöresine gitmeseniz bile, Muğla il merkezinde, İl Özel İdare binasının altındaki satış reyonundan, satın alabilirsiniz.)