Slovakya Bratislava

Slovakya Bratislava

Şehir: Slovakya’nın en büyük şehri, aynı zamanda eyalet başkentidir. Ayrıca: ulusal Slovak Cumhuriyet Konseyi, Slovak Cumhuriyet Hükümeti, Ulusal Bakanlıklar ve Slovak Cumhuriyeti devlet yönetiminin diğer merkez organları bu şehirde bulunmaktadır. “Brat” kelimesinin anlamı, “kardeş” demektir. Yani “Slav kardeşliği” anlamına gelmektedir. Macarlar ise, bu şehre “Pozsony” ismini verirler.

Şehir: bir yandan eski komünist yönetim zamanından kalma çirkin blokları barındırırken, öte yandan 18’nci yüzyıldan kalma Rokoko tarzı binaları da bulundurmaktadır.

Şehir çok küçük. Yalnızca 430 bin kişi yaşıyor. Tuna nehrinin iki kıyısına kurulmuş şehirde, kıyılar arasındaki bağlantılar için köprüler bulunuyor.

Bratislava’da yaklaşık 450 bin kişi yaşamaktadır. Bu sayı ne kadar küçük görülse de, Slovakya’nın en kalabalık şehridir. Şehirdeki ekonomik etkinliklerin başında: otomobil, mobilya imalatı, kimyasal madde, tütün ürünleri, müzik aletleri, yün ürünleri ve deri ürünleri üretimi yaygındır.

Slovakya Bratislava

TARİH

Şehir: 10’ncu yüzyıldan önce kurulmuş ve ilk olarak “Pressburg” ismiyle bilinmektedir. 12’nci yüzyıla gelindiğinde ise, şehirde büyük ve güçlü tahkimatların kurulduğu görülür.

1541-1784 yılları arasında, şehir Macaristan’ın başkenti olur. 1805 yılında: Napolyon ile yapılan savaş sonrasında: Avusturya İmparatoru Alexander I ile Napolyon orduları: Rus çarının ordusunu yenmiş ve ardından: Bratislava şehrinde Başpiskopos sarayında, barış antlaşması imzalanmıştır.

I. Dünya savaşının ardından, 1919 yılında Çekoslovakya oluşturulduğunda: Bratislava şehri, Slovakya eyaletinin başkenti yapılmıştır.

 

ULAŞIM

Şehirdeki havaalanı olan “MR Stefanika” şehir merkezine 7 km. uzaklıktadır. Havaalanından şehir merkezine ulaşım için otobüsler bulunuyor.

Bratislava-Viyana arasındaki karayolu 60 km. dir. Trenle 1 saatte gidilir ve tren ücreti, 7 eurodur. Bratislava-Budapeşte arasındaki uzaklık: trenle 3 saat ve Bratislava-Prag arasındaki uzaklık, trenle 2.5 saattir. Bratislava ve Viyana: Avrupa’da birbirine en yakın iki başkent olma özelliğine sahiptir. Biraz önce de söylediğim gibi, araları yalnızca 60 km. dir.

 

İKLİM

Şehir: Tuna nehrinin her iki yakasında bulunması nedeniyle, hafif ve sıcak bir iklim yapısına sahiptir. Yıllık sıcaklık ortalaması 9.9 derecedir ve Slovakya’nın en sıcak bölgeleri arasında yer alır.

Kışın buraya gidiyorsanız, ülkemizden daha sert bir kış olduğunu bilmeli ve ona göre tüm kalın kıyafetlerinizi almalısınız. Yazın gidiyorsanız, ince giysiler götürün ancak, buranın bir Orta Avrupa ülkesi olduğunu, gece ve gündüz sıcaklıkları arasında muhteşem farklar olduğunu unutmadan, gece giymek için hırka gibisinden bir şeyler yanınıza alın.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Tramvay ve otobüslere bindiğinizde: biletinizi damgalatmayı sakın unutmayın.
Bratislava City Card satın alırsanız: ulaşımda ve bazı müzelere girişte indirim sahibi olursunuz.

 

NE YENİR

Slovakya mutfağında “Macar” etkisi görülür. Ne içmek gerekir derseniz, bu kez Slovak biralarının mutlaka tadına bakmanızı öneririm. Bu biralardan en iyilerinden birinin markası “Spis” dir.

Bratislava şehrinde en ilgimi çeken özellik: öğlen saatlerinde, bütün restoranların fiks menü benzeri, ana yemek, salata ve  tatlıdan oluşan ve bir içecek te bulunan bir menüyü uygun fiyatla müşterilerine (10 euro) sunmalarıydı.

Yani, menüde saatlerce bir şeyler aramak zorunda kalmadan fiks menü alıp karnınızı doyurabilirsiniz.

 

ALIŞVERİŞ

Şehirdeki en önemli alışveriş mekanı “Aupark” dır ve New Bridge denen yere yakındır. Yani Old Town Tuna karşısında, Batı tarzı inşa edilmiş bir alışveriş merkezidir. Şehrin en büyük alışveriş merkezi olan “Avion” da ise: mağazalar, food court, IKEA mağazası, giyim mağazaları bulunur.

Bunun dışında, şehir merkezinde küçük, irili ufaklı dükkanlar bulunuyor. Ama alışverişi çok canlı bir şehir olduğu söylenemez, yani alışveriş yapmak için uğraşmayın, bir şey bulmak pek mümkün değildir. Alışveriş merkezlerine gitmek gerekiyor.

 

GECE HAYATI

Slovakya ülkesinde alkollü içkiler ucuzdur. Özellikle: Slovak birası önem kazanmaktadır. Bunun yanında: zengin bir gece hayatı yaşamak isteyenler için “Old Town” bölgesi önerilmektedir.

Şehir insanının arasına karışıp eğlenmek isterseniz, kent merkezini denemelisiniz. Burada birçok yer bulabilirsiniz. Bira içmek için en uygun barlar: Budvar, Pilsen Urquell, Kozel, Radegast, Starobno.

Hviezdoslavovo meydanında bulunan: Svet ve Piya da tercih edilebilir. Sedlarska caddesi üzerindeki Dubliner en Irısh Pub önerebileceğim diğer bir bardır.

Slovakya Bratislava

TURİZM

Şehrin tarihi kısmı olan “Stare Mesto” bölgesinde: St.Michael kulesinden, Avusturya’dan Macaristan’a kadar uzanan muhteşem güzel bir manzara izlemek mümkündür.
Şehirdeki önemli yerler, yürüyüş mesafesindedir. Bunlar arasında öne çıkanlar: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde yapılanlardır.

Eski şehir ve kale: şehrin en turistik yerleridir. Eski şehirde özellikle bazı müzeler ilgi çekerler. Bunlar arasında bulunanlar: İşkence ve Şarap üretim müzesi, Belediye Müzesi’dir. Slovak ulusal müzesi de ziyaretçi çekmektedir.

Ayrıca: Başpiskopos Sarayı ve Mirbach Sarayı ilgi çeker. Tuna nehri üzerinde inşa edilen kale ise: MS.1 ve 5’nci yüzyıllar arasında, Roma İmparatorluğunun bir sınır kalesi olarak kullanılmıştır. 9’ncu yüzyıldan sonra ise ve en son olarak 2000 yılında restore edilmiştir.

Son bir not, şehir merkezindeki caddede, güzel ve esprili heykeller var ve bunları mutlaka görmelisiniz. Bunların arasında en rağbet göreni, yoldan geçen bayanların eteklerinden bacaklarına bakan bir kanalizasyon işçisinin heykelidir.

 

GEZİLECEK YERLER

Her zaman olduğu gibi, ben şehirde gezmenizi önereceğim yerleri aşağıda sıralıyorum. Siz, bu şehirde kalış sürenize ve anlatılan yerler içinde ilginizi çeken yerlerin durumuna göre, bir şehir haritası üzerinde gezeceğiniz yerleri işaretliyorsunuz ve böylece, Bratislava şehrinde, gayet güzel bir tur yapıyorsunuz.

Slovakya Bratislava Old Town

OLD TOWN

Kalenin de bulunduğu bu bölgede: tepeyi keşfederken, ilginç özellikler görebilirsiniz. Dar sokaklar, çeşitli hoş restoranlar, kafeler ve galeriler bulunur. Kalenin bulunduğu tarihi tepe: Komünist dönemi ve çağdaş peyzaj karışımıdır.

Bu bölüme araç girişini yasaklamışlar. St. Martins katedralinin arkasından başlayan yürüyüş yolunun hemen sağında güzel kafeler var. Bu güzel kafelere oturup gelip geçeni seyrederek yorgunluk atabilirsiniz. Ayrıca, bu kafeler, kendi yaptıkları ürünleri servis ediyorlar.

Şehrin bu bölümünde birkaç heykel bulunuyor. Bu heykeller hakkında sizlere kısa bilgiler vermek istiyorum.

Old Town bölgesinin hemen girişinde yolun kenarında “Schöne Naci” isimli heykel bulunuyor. Bu şahıs: aslında fakir ve zihinsel özürlü bir kişi olmasına rağmen, Slovak halkı arasında çok meşhurdur.

Çünkü: bu kişi, sokaktan geçen herkese: şık kıyafetleri içinde, şapkasını çıkararak ve gülümseyerek selam verirmiş. Bu nedenle, öldükten sonra, kendisinin heykelini dikmişler ve heykel de zaten, şapkasını çıkararak yine gelip geçene selam veriyor.

Evet, 1897 yılında doğan, şık smokin ve silindir şapkalı şehrin sokaklarında yürüyerek meşhur olan bu şahıs, ölümünden sonra da, gelip geçene selam vermeyi sürdürüyor.

Şehrin eski bölümünde, biraz ileride yine bir heykel bulunuyor. Bu heykel “Çumil” heykelidir. Çumil: kanalizasyon kanalından yeni çıkmış ve sokaktan geçenlere bakan bir durumda betimlenmiştir ve bazı Slovakyalılarda, kendisini yoldan gelip geçen bayanların eteklerine bakıyor olarak nitelendirirler.

Heykelin hemen yanındaki “çalışan adam” levhası da dikkat çekiyor. Bu heykelleri anlatan görevli, hemen Eskişehir ve Eskişehir Belediye Başkanının yaptırdığı bu tür heykelleri örnek veriyor ki, haklı, Eskişehir’de de benzeri heykeller var.

Bölgenin ana meydanında; tam Fransız konsolosluğunun önünde ise; Juray Melus tarafından yapıldığı yazılı olan “Napolyon” heykeli bulunuyor. Ama: bu heykelde betimlendiği şekilde, Napolyon, halkın arasına karışmıştır.

Napolyon ordusu, Bratislava şehrine iki kez girmiş ve 300 süvari ve 9000 asker ile şehir sokaklarında yürümüştür. İlk olarak, 1805 yılında şehre girmiştir. Yine burada Napolyon’la ilgili anlatılan bir söylenti var.

Napolyon ordusundan bir asker, buralı bir kıza aşık olur. Gün gelir, Napolyon ordusu ile şehri terk edeceği zaman, bu aşık asker şehri terk etmek istemez ve burada kalmak ister.

Bunun üzerine, Napolyon, askere senin her şeyin orduya ait, burada kalırsan bunları iade etmen gerekir der ve bunun üzerine, asker üstünde bulunan bütün eşyaları orduya teslim eder ve şehirde kalarak sevdiği kızla beraber olur.

Evet, bu bölgede daha birçok heykel var.

Slovakya Bratislava Kalesi

 

BRATİSLAVA HRAD-BRATİSLAVA KALESİ

Kale: Tuna nehri kıyısında, denizden 150 metre yükseklikte, Küçük Karpat Dağları üzerinde, güneydeki bir tepe üzerine yapılmıştır. Yapılış amacı: Osmanlı korkusudur.

Osmanlılar, Budapeşte şehrini ele geçirdiklerinde, Macar kraliyet ailesi burada yaşıyormuş. Ancak: eski çağlardan beri, burada insan yerleşimi olduğu bilinmektedir.

Büyük Moravya İmparatorluğu zamanında, bu tepe üzerinde büyük bir kale bulunuyordu. Kale hakkındaki ilk yazılı kaynaklar, MS.907 yılından gelmektedir. Büyük Moravia imparatorluğunun bitiminden sonra, Bratislava kalesi, Macarlar ile arada bir sınır görevi görmüştür.

Ancak: 1811 yılında, büyük bir yangın, kaleyi harap etmiş ve tamamen yanmıştır. Günümüzde görülen yapı, 1950 yılında yapılan restorasyon sonucu ortaya çıkmıştır.

Buraya: iki yönden yürüyerek erişilebilir. Bunlar: birinci olarak Beblaveho sokak üzerinden ve diğer yol Slovak Parlamentosu tarafında tarihi şehir merkezinden ve Mudronova sokak üzerindendir.

Slovakya Bratislava Ulusal Tarih Müzesi

Ulusal Tarih Müzesi

Müze: Pazartesi hariç her gün saat: 09.00-17.00 arasında açıktır.
Burada, özellikle arkeolojik sergi: Slovakya’nın uzun geçmişine ait hazineleri barındırmaktadır ki, bunlar arasında: mobilya ve saatler başı çeker. Ayrıca, bir de müzik sergisi bulunur.

Slovakya Bratislava St Martin Katedrali
Slovakya Bratislava St Martin Katedrali

 

DOM SV MARTİNA-ST. MARTİN KATEDRALİ

Katedral hemen otobanın yanında bulunmaktadır. Yani, Rudnaıyovo nam bölgesindedir. Turlar şeklinde geziler yapılmaktadır. 1563-1830 yılları arasında hüküm süren 12 yöneticinin yani Macar kralının burada taç giydiği söyleniyor.

Yapı her ne kadar 13’ncü yüzyılda yapılmış olsa da 19’ncu yüzyılda restore edilmiştir. Güney bölümdeki portal giriş, Slovakya’nın en eski Rönesans mimarisi örneğidir. Kule: 85 metre yüksekliktedir ve neo-gotik stildedir.

Kuleye özellikle dikkatle bakın, üstünde, 300 kg. ağırlığında Macar kraliyet tacı örneği görülmektedir. Bu taç: 2×2 metre boyutlarındadır ve bu nedenle, 1563-1830 yılları arasında kilise, taç giyme kilisesi olarak kullanılmıştır.

Her yıl Eylül ayı başlarında, burada Bratislava zafer ve taç giyme günü kutlamaları yapılır.

 

CHATAM SOFER MEMORİAL

Mauzoleum Chatama Sofera.Svobodu bölgesindedir.
Anıt: Pressburglu Haham Moşe Schreiber’den ismini almıştır. Kendisi, 19’ncu yüzyılda, Avrupalı Yahudi liderlerinden birisiydi. Buradaki mezarı: 1943 yılında bölgedeki 17 Yahudi mezarıyla birlikte Naziler tarafından yıkıldı.

Daha sonra ise, mimar Martin Kvasnica tarafından yeniden tasarlandı ve yapıldı. Günümüzde görülen mezar, 2002 yılında açılmıştır. Ziyaret etmek isteyenlerin önceden rezervasyon yaptırmaları gerekiyor.

Slovakya Bratislava Manderlov Evi

MANDERLOV EVİ

Nam SNP bölgesindedir.
Şehrin ilk yüksek katlı binasıdır. 10 katlı bu bina uzun süre Bratislava’nın gökdeleni olarak anılmıştır. Yapı, 1935 yılında mimarlar Ernest Spitzer ve Ludwig tarafından yapılmıştır. Binanın karakteristik özelliği, cephesinin koyu kırmızı dikey çizgiler bulundurmasıdır. Zemin katta, yeni Grand Cafe mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer olarak bilinir ve tanınır.

Slovakya Bratislava Palffy Palace

PALFFY PALACE

Panska bölgesindedir.
Bugünkü sarayın sitesi içinde, 19’ncu yüzyıldan kalma eski evler görülür. 1885 yılında yapılan yenileme çalışmaları sırasında, arkeologlar, 13’ncü yüzyıldan kalma mimari duvar kalıntıları tespit ettiler.

Ayrıca, bodrum katında yapılan arkeolojik araştırmalarda, Roma ve Kelt dönemine ait bulgular ortaya çıkarıldı. Böylece, şehirde daha önceki dönemlerde bir Kelt yerleşimi bulunduğu, buradan belgelenmiş oldu.

Günümüzde saray: ziyaretçiler için çağdaş sanatın ustalarının eserlerini barındıran klasik koleksiyonu sunmaktadır. Ayrıca, 15 bin kitaptan oluşan büyük bir kütüphane de sarayın içindedir. Daimi sergilerde: cam, heykel ve resimler bulunur ve daha çok Hollandalı ve Flaman ve İtalyan ustaların, 17 ve 18’nci yüzyıl eserlerini barındırır.

 

PARLAMENTO

Burası, Slovak Cumhuriyeti Ulusal Konseyi olarak da bilinen Slovak Parlamentosunun toplanma yeridir. Tuna nehri yakınlarında bir uçurumun üzerindedir, yani şehrin en iyi yerinde bulunmaktadır.
Parlamento içine gezi turları, her gün saat 14.00 de yapılmaktadır. Bina halka açıktır ve özellikle, parlamento restoranından, muhteşem bir manzara izlenmektedir.

 

PANTEON

Vojnovy pamatnik Slavin bölgesindedir.
Kale manzaralı bir tepe üzerinde yapılmıştır. Bratislava şehrinin birçok yerinden görülebilir. Burada, Nisan 1945 tarihinde, kentin kurtuluşu için çağırılan “Kızıl ordu” nun 6845 şehit askerinin mezarı bulunmaktadır.

Boyutlarının büyüklüğü ile etkileyici bir anıttır. Yüksekliği 39 metredir ve 11 metrelik bir heykeli bulunmaktadır. 1957-1960 yılları arasında inşa edilmiştir. Sovyet savaş anıtları mimarisinin güzel bir örneğidir. Ancak, bu anıt, aynı zamanda Slovaklar arasında karışık duygular ortaya çıkarmaktadır.

Çünkü, bir yandan şehri kurtarması için çağırılan Sovyet askerleri, gelmişler ve binlerce şehit vererek şehri kurtarmışlardır, ancak öte yandan: 1968 yılında, Slovak lider Alexander Dupçek tarafından yönetilen bir hareket ve Varşova paktı birlikleri tarafından işgal edilen bir şehir var.

Yine anıta gelecek olursak, anıtın en önemli özelliği: etkileyici ufuk çizgisi ve şehrin silüetinde yarattığı büyüleyici güzelliktir. Anıtın yakınlarında “Mountain Park” var, ayrıca, bu anıtın çevresi, yine şehrin en zengin bölgelerinden dir ki, birçok villa görebilirsiniz.

Slovakya Bratislava Ulusal Tiyatrosu

SLOVAK ULUSAL TİYATROSU

Jesenskeho bölgesindedir.
Yapı: Viyanalı mimarlar Fellner ve H.Helmer tarafından tasarlanmış ve 1886 yılında neo-Rönesans stilinde inşa edilmiştir. Cephedeki oval deliklere: Viyanalı heykeltıraş Tiğner tarafından, ünlü bestecilerin taş heykel büstleri yerleştirilmiştir.

Yine, tiyatro girişinde bulunan havuz mimar Tilgner tarafından tasarlanmıştır. Havuz: bir kartal tarafından karşılanan Zeus heykeli ile süslüdür.

Evet bu bina, günümüzde Slovak Ulusal Tiyatro ve Bale topluluğu tarafından kullanılmaktadır

OLD CİTY HALL

Stara radnica.Primaciaine namestie bölgesindedir.
Buranın geçmişi, 13’ncü yüzyıla kadar uzanmaktadır. Orijinal bina romanesk tarzda yapılmıştır. Binanın eşsiz duvar resimleri, 15’nci yüzyıldan kalmadır. Belediye binasında, bir de “Belediye Müzesi” bulunmaktadır. Özellikle yaz aylarında, yapının önündeki avluda, kültürel etkinlikler ve konserler düzenlenmektedir.

Slovakya Bratislava Michael Kapısı

MİCHAEL KAPISI

Michalska brana bölgesindedir.
Bakır çatılı Michael kapısı, Bratislava şehrinin sembollerinden birisidir. Kapının ortasında bulunan gotik kule: 14’ncü yüzyıl yapımıdır. Çatı ise, 1753-1758 yılları arasında yapılmıştır. Kule: 7 katlı ve 51 metre yüksekliktedir.

Üst terasta, muhteşem bir şehir manzarası izlenmektedir. Kulenin üstünde ise, Başmelek tarafından bir ejderhanın öldürülmesi sahnesi olan heykel bulunur. Kapının altında ise “Silah Müzesi” bulunuyor. Ayrıca, yine kapının bulunduğu yerde “sıfır kilometre taşı” görülüyor ve buradan, 29 büyük şehre olan mesafe yazılıdır.

 

MİRBACHOV PALACE

Frantiskanke namestie bölgesindedir.
Bu rokoko tarzı saray: 1768-1770 yılları arasında, şehirde yaşayan Michael Rush tarafından yaptırılmıştır. Sarayın son sahibi ise, Kont Emil Mirbach’dır ve sarayı yani yapıyı “Şehir Galerisi” kurulması için şehir yönetimine devretmiştir.

Kont Emil’in arzusu yerine getirilerek, saray resim ve heykel daimi sergisi alanı olmuştur. Burada, ayrıca geçici sergiler de düzenlenmektedir. Sarayın avlusunda, Viktor Tilgner tarafından yapılmış etkileyici heykeller bulunan bir havuz görülüyor.

Slovakya Bratislava Macaristan Eski Kraliyet Sarayı

MACARİSTAN ESKİ KRALİYET SARAYI

Michalska Ventürska bölgesindedir.
Saray, şehir manzaralı bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Barok mimari stildeki saray: 1753-1756 yılları arasında, mimar Martinelli tarafından tasarlanmıştır. Yapı; 19’ncu yüzyılda uzun süre Macar Parlamentosu olarak kullanılmıştır. 1847-1848 yılları arasında ise, burası Slovak Ulusal Hareketi Başkanı ve Ulusal Konsey Üyeleri tarafından kullanılmıştır. 1953 yılında ise, sarayın içine bir üniversite kütüphanesi yapılmıştır.

Slovakya Bratislava Üniversiteler

ÜNİVERSİTELER

Şehirde: 1919 yılında kurulan Comenius Üniversitesi, 1938 yılında kurulan Bratislava Slovak Teknik Üniversitesi ve 1953 yılında kurulan Slovak Bilimler Akademisi bulunmaktadır.

 

Academia Istropolitana

Burası, eski Macar krallık döneminin ilk üniversitesi olarak dikkat çekmektedir. 1465 yılında kurulan üniversite, Bratislava kralı Matthias Corvinus tarafından, gelişimi ve yayılması için büyük önem verilen bir yer olmuştur. Üniversite binasının bir kısmı: 1490 yılında kral Matthias’ın ölümünün ardından, bir manastır olarak kullanılmaya başlanmıştır. Üniversite de görev yapan hocalardan Regiomontanus Johannes Müler (1436-1476) Avrupa’nın büyük eğitimcilerinden birisidir ve dünyanın güneşin çevresindeki hareketlerini incelemiştir.

Slovakya Bratislava En Spn

EN SPN

Burası, tek bir direk üzerine asılı bir çelik köprüdür ve 1967-1972 yılları arasında inşa edilmiştir. Şehrin en tipik mimari yapısı olarak dikkati çeker. Tek çelik ayağın üst kısmında, 80 metre yükseklikte, hızlı asansör ile çıkılan bir restoran bulunur. Ayrıca, 430 basamaklı bir acil merdiveni de bulunmaktadır.
Köprüye gelince: uzunluğu 431.8 metredir. Genişliği 21 metredir. Toplam ağırlığı ise, 7.537 tondur.

 

APOLLO KÖPRÜSÜ

Apollo köprüsü: Petrzalka ilçesi ve şehir merkezini birbirine bağlayan, Tuna nehri üzerindeki asma bir köprüdür.

Slovakya Bratislava Old Bridge

OLD BRİDGE

Tuna nehri üzerinde, hala kullanılan en eski köprülerden birisidir. Ayrıca “Franz Joseph köprüsü” olarak da bilinir.

 

GRASSALKOVİC PALACE

Hodzovo namestie bölgesindedir.
Rokoko tarzından inşa edilen sarayda, Başkan yaşamaktadır.
İlk yapılışı ise: 1760 yılında: Macar İmparatoriçesi Maria Theresa’ya kadar uzanır. Takip eden süreçte de, soyluların ikametgahı için popüler bir yer olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise, biraz önce de söylediğim gibi, Slovak Cumhuriyeti Başkanının ofisi bulunmaktadır.
Burayı ziyaret etmek isterseniz, sarayın içi kapalı, ancak bahçesi yani park bölümü serbesttir.

Park da Grassolkovich

Burası, Başkanlık sarayının bahçesi olarak bilinir. Aslında: bir Fransız süs bahçesi olarak tasarlanmıştır ancak 1919 yılından bu yana: popüler bir yer haline gelmiştir. Burada: yürüyüşler, konserler düzenlenir ve şehrin gürültüsünden kaçmak isteyenler, burayı tercih ederler.
Bahçenin ortasında bir heykel dikkati çeker. Bu heykel: at sırtındaki İmparatoriçe Maria Theresa’nın heykelidir. Heykel: ünlü Slovak heykeltıraş Tibor tarafından yapılmıştır. Park sokakta ise, devlet başkanlarının büstleri bulunur.

 

MÜZELER

Slovakya Bratislava Yahudi Kültür Müzesi

MUZEUM ZİDOVSKEJ KULTURY-YAHUDİ KÜLTÜR MÜZESİ

Müze binası, 17’nci yüzyıldan kalmadır, ancak günümüze kadar birçok kez yenilenmiştir. Bina, 1993 yılındaki restorasyonun ardından, Yahudi Kültür Müzesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Slovakya Bratislava Slovakya Ulusal Müzesi

SLOVENSKE NARODNE MUZEUM-SLOVAK ULUSAL MÜZESİ

1961 yılında kurulmuştur. Müze binası: Bratislava eski şehir bölümünde, Doğa Tarih Müzesiyle birliktedir. Binanın inşaatı, mimar Harminec tarafından tasarlanmış ve Temmuz 1928 tarihinde tamamlanmış ve müze, 1930 yılında açılmıştır.
Slovakya’nın bu en büyük müzesi: ülke çapında 16 özel müzeyi yönetir.

 

SLOVENSKA NARODNA GALERİA-SLOVAK ULUSAL GALERİSİ

Burada: gotik sanattan, grafik sanatına kadar pek çok eser sergileniyor. Galerinin kendi koleksiyonunda, antik, modern ve çağdaş sanata ait yaklaşık 55 bin eser bulunduğu söyleniyor.

 

BRATİSLAVA CİTY MUSEUM

1868 yılında kurulmuş, ülkenin en eski müzesidir. Şehrin Old Town bölümündedir. Şehir müzesi, Bratislava şehrindeki 11 müzeyi yönetir.

 

APPONYİHO PALACE

Radnicna bölgesindedir. Cumartesi ve Pazar günü: saat: 11.00-18.00 arasında ve diğer günler: saat: 10.00-17.00 arasında açıktır.
Saray: Macar asilzadesi, Kont George Appony tarafından yaptırılmıştır ve günümüzde, burası: Bratislava şehir müzesi olarak kullanılmaktadır. Müzede: Bratislava bölgesindeki üzüm tarihi, şarap barları ve şarap malzemeleri sergilenmektedir. Macar şaraplarının popülütesi: Macar kralı Matthias Corvinus yani 1767 yılından bu yana sürmektedir.
Eğer: bölgeye ait iyi bir şarap tatmak isterseniz, sarayın avlusunda oturup tadabilir ve hatta satın alabilirsiniz.

Slovakya Bratislava Saat Müzesi

GOOD SHEPHERD EVİ-SAAT MÜZESİ

Zidovska ul. Bölgesindedir ve 4 katlı bina, rokoko mimari stilinde, 18’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Yeri de ilgi çekicidir, birbirine yaklaşan iki sokağın bitim yerinde, kama şeklinde, bir boşluk doldurmaktadır.

Ev çok dar olmasıyla ilgi çeker. Önünde yalnızca bir oda ve merdiven genişliğindedir. Ama, Bratislava şehrinin en iyi binası olarak kabul edilir. Binanın köşesinde “Good Shepherd” yani “İsa heykeli” bulunmaktadır. Binanın içinde ise: eşsiz bir “saat müzesi” bulunur.

 

ŞEHİR DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Slovakya Bratislava Devin-Castle Kalesi

DEVİN CASTLE-KALESİ

Muranska ul. Bölgesindedir.
Kale; Tuna ve Morava nehirlerine bakan bir tepe üzerinde bulunuyor. Çünkü, burası Keltler, Romalılar, Lombardlar, Gotlar ve diğer bölgede yaşayan uygarlıklar için hep stratejik bir yer olarak değerlendirilmiştir.

Kalenin günümüzdeki haliyle, Moravya İmparatorluğu döneminde yapıldığı sanılıyor.

Çünkü, kale ile ilgili ilk yazılı bilgiler, 1223 yılına aittir. 19’ncu yüzyılda ise, kale, Slovak ayaklanması için önemli bir yer olarak kullanılmıştır.
Tarih sevenlere cazip gelecek bir kaledir. Yalnızca yürüyüş olarak değil, çevresindeki muhteşem güzel doğa da ilgi çeker.

Slovakya Bratislava Antik Gerulata Rusovce

ANTİK GERULATA RUSOVCE

Burası: Gerulata İmparatorluğunun kuzeyinde kurulmuş bir “Roma askeri kampı” dır. Mezarlıklardan anlaşıldığına göre, kamp geniş bir alanda yay gibi yerleşmiştir.

Bölge ile ilgili ilk karşılaşma: 1961 yılında, inşaat işçilerinin toprak çıkarma sırasında, taş sütunlarla karşılaşmaları ile olmuştur. 1963 yılında da yoğun arkeolojik araştırmalar başlamış ve Gerulata, kültürel bir yer olarak belirlenmiştir.

Burada: bir kilise ve müze bulunuyor. Antik Gerulata Müzesinde: takı, giysiler, silahlar, seramikler, tuvalet eşyası, harita modelleri, fotoğraf malzemeleri, taş sanat eserleri bulunmaktadır.

İstanbul Çekmeköy

İstanbul Çekmeköy

 

Bizans döneminde, Beykoz’dan Alemdağ’a kadar bütün alan ormanlarla kaplıydı. Meludion denen yerde, Bizans İmparatorları tarafından yaptırılan bir av köşkü vardı. Bizans imparatoru Kontakuzinos: kızı Teodora’yı Orhan Bey ile evlendirmiş, ancak amacına ulaşamayınca tacını ve tahtını bırakarak Alemdağ Mangallar Manastırında keşişlik yapmaya başlamıştır.

Bölge: Orhan Gazi döneminde fetih edilmiştir.

Osmanlı döneminde, bölge İstanbul şehrinin odun ve kömür ihtiyacının önemli bölümünün karşılandığı bir yerdir. Genellikle dağlardan ve korulardan temin edilen odun ve kömürler arabalar ve hayvanlarla en yakın iskelelere getirilir ve buradan gemilerle İstanbul’a taşınırdı.

 Aynı zamanda avlanma, gezi, eğlence ve mesire alanı olarak kullanılmıştır.

Çekmeköy, 1994 yılında Ümraniye ilçesine bağlı bir beldedir.

2008 yılında ilçe statüsü kazanmıştır.

Buranın isminin kökeni ile ilgili anlatılan bir efsane vardır. Şöyle ki “Çekmeköy, Fatih Sultan Mehmet döneminde 7 kardeş tarafından kurulur. Bu yedi kardeşten, altı tanesi eşkıyalar tarafından öldürülür. Yedinci kardeş “çekme tetiği” diyerek eşkıyalardan kurtulur. Böylece köyün adı “Çekmeköy” olur.

İstanbul Çekmeköy

GENEL

Yerleşim: Alemdağ ormanlarının güneybatı kesimindeki Keçiağılı Tepesi yamaçlarında kuruludur. Denizden yükseklik 100 metredir. Yörede ılıman bir iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Ancak nem oranı yüksektir, bu yüzden sıcaklar daha sıcak, soğuklar daha soğuk hissedilir.

 

İstanbul Çekmeköy

GEZİLECEK YERLER

İstanbul Çekmeköy Avcı Koru Tabiat Parkı

AVCI KORU TABİAT PARKI

Alemdağ-Şile yolu üzerindedir. Giriş ücretlidir. İsmini yakınında bulunan köyden almıştır. Yaklaşık 649 hektar büyüklükteki bir alanda kuruludur. Alanın kuzeybatısında, eski bir maden çukurunda oluşmuş yapay gölet vardır.

 

İstanbul Çekmeköy Avcı Koru Tabiat Parkı

2011 yılında “Tabiat Parkı” olarak ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında piknik alanı olarak tercih edilmektedir. Çeşme, büfe, piknik alanları, tahta masalar, çocuk oyun alanı, orman yolları ve orman köşkü bulunmaktadır. Ayrıca konaklamak için tahta bungalov kır evleri bulunmaktadır.

İstanbul Çekmeköy Avcı Koru Tabiat Parkı

Son olarak, 2019 yılında burada survivor parkuru hizmete açılmıştır. Bu parkur oldukça büyüktür ve Türkiye’nin en büyük survivor parkurudur.

Çocuk oyun parkında ise, 34 tane ayrı şişme oyun ünitesi bulunmaktadır.

ALEMDAĞ MAHALLESİ

Alemdağ: Anadolu yakasında kıyı şeridinde bulunan Kayışdağı, Aydos ve Çamlıca tepelerinin arkasında yükselen İstanbul’un en yüksek ikinci tepesidir. Rakımı 442 metredir. Çevresi tamamen ormanlarla sarılıdır. Orman örtüsü, Taşdelen mesire yerinden başlayarak Şile’ye kadar gider. Çok geniş bu alandaki en büyük yükselti Alemdağ tepesidir. Alemdağ beldesinin güneyi Taşdelen mahallesiyle çevrilidir. Sınırı: Taşdelen dere çizer. Yörenin ismi Cumhuriyet döneminde bir süre “Alemdar” olarak geçer ancak daha sonra 2005 yılında “Alemdağ” olarak değiştirilir.

 

İstanbul Çekmeköy Alemdar Baba-Turasan Bey Mezarı

ALEMDAR BABA-TURASAN BEY MEZARI

Günümüzde mezar: 15’nci Füze Üs Komutanlığının sınırları içerisindedir. Alemdağ üzerinde oldukça yüksek bir yerde, dağın köye bakan yamaçlarındadır.

Kendisi Seyyid Battal Gazi’nin torunudur. Alemdar Baba veya asıl adı Tur-Hasan Bey olarak bilinir. Turasan veya Torasan Bey isimleriyle da tanınır. Alemdar: bayrağı veya sancağı taşıyan kişi, bir işe öncülük eden kişidir.

Danişment Gazi’nin, dostu Turasan Bey’i, İstanbul’un fethi için ordu ile gönderdiği bilinmektedir. Turasan bey, ordu ile birlikte yörede birçok yeri ele geçirmiştir. Hatta: Alemdağ’a kadar gelir ve buraya bir kale yaptırır.

Kaleye: Selçuklular ve Danişmentlilerin ortak bayrağı olan “siyah alemleri” diktirir ve bundan sonra halk arasında kalenin bulunduğu dağ “Alemdağ” ve Tur Hasan Bey ise “Alemdar Baba” olarak anılmaya başlanır.

Bu dönemde: Alemdağ kalesinde yapılan birçok savaşa katılır ve bunlardan birinde Sancaktar/Alemdar Turasan Bey, Alemdağ’da şehit düşer.

Turasan Bey, bölgeye ismini de veriyor. “Alemdar” zamanla “Alemdağ” oluyor. Alemdağ caddesi, İstanbul’un en uzun caddesidir.

Türbede kitabe yoktur. Ulaşımı zordur. Üzerinde sürekli olarak Türk bayrağı dalgalanmaktadır.

MÜTEVELLİ SUYU ÇEŞMESİ

Alemdağ orman içinde, Alemdağ merkezine 2.5 km uzaklıktadır. Suyun aktığı çeşme, daha önce kilise olan ve sonradan camiye çevrilen bir caminin yanında ve yol üzerindedir. Kitabesi yoktur. Çeşme 1963 yılında restore edilmiştir.

 

İstanbul Çekmeköy Alemdağ Surp Nişan Kilisesi-Alemdağ Vakıf Camii

ALEMDAĞ SURP NİŞAN KİLİSESİ-ALEMDAĞ VAKIF CAMİİ

Dörtyol ağzı mevkiinde eski köy meydanındadır. Adresi, Merkez Mahallesi İlim caddesidir.1833 yılı öncesinde inşa edilmiştir.

İstanbul Çekmeköy

Yani ne zaman yapıldığı net olarak bilinmemektedir. Alemdağ köyünde bulunan Ermeni kilisesi, I. Dünya savaşı öncesinde Ermeni Taşnak Komitacılarının en önemli gizli toplanma ve faaliyet merkezlerinden birisi olmuştur. Bu yüzden, daha sonra camiye çevrilmiş ve 1930 yılında ibadete açılmıştır. Halen ibadete açıktır.

 

ÇATALMEŞE MAHALLESİ

İstanbul Çekmeköy Park Of İstanbul

PARK OF İSTANBUL

30 Ağustos Caddesindedir. Mart 2019 tarihinde ziyarete açılmıştır. Park her gün saat: 09.00-18.00 arasında ziyarete açıktır. Giriş ücretlidir. Yaklaşık 200 bin metre karelik alana kuruludur.

 

İstanbul Çekmeköy Park Of İstanbul

Park alanı içinde: hayvanat bahçesi, Pony Club at binicilik alanı ve macera parkı, zipline, atv biniş alanları bulunuyor. Kıl çadır konaklama alanları vardır. Ayrıca: piknik alanı ve restoran bulunmaktadır. Restoran saat: 22.00 kadar açıktır.

İstanbul Çekmeköy Park Of İstanbul

Hayvanat bahçesinde: 200’den fazla hayvan bulunmaktadır. Bunlar 50 farklı türdendir.

Ağaçların arasından ilerleyen 220 metre uzunluğunda Roller Coaster Zipline bulunuyor.

İstanbul Çekmeköy Park Of İstanbul

Pony Club alanında, hem büyükler hem de çocuklar için at binişi imkanı bulunmaktadır.

İstanbul Çekmeköy Park Of İstanbul

Restoran: doğanın içinde, çam ağaçlarının altında, hayvanat bahçesinin yanı başındadır. Burada havuz başında muhteşem bir teras bulunuyor.

İstanbul Çekmeköy Park Of İstanbul

Yöresel ürünler alanında ise, gözleme, mıhlama ve kahvaltı tercih edebilirsiniz.

İstanbul Çekmeköy Park Of İstanbul

Mesire alanında: her masaya özel barbekü ve masalarda kullanılacak tüm malzemeler (masa örtüsü, tabaklar, kaşık, bıçak, çatal, bardaklar gibi) ve semaverde çay ücreti karşılığı işletme tarafından sunulmaktadır.

EKŞİOĞLU MAHALLESİ

ÇEKMEKÖY KAYMAKAMLIĞI

Ekşioğlu Mahallesi Saray Caddesindedir.

 

HAMİDİYE MAHALLESİ

İstanbul Çekmeköy Hamidiye Kültür Merkezi

HAMİDİYE KÜLTÜR MERKEZİ

Bilgiç sokak üzerinde bulunan kültür merkezi yıkılarak yerine yenisi yapılmaktadır. Proje kapsamında 263 araçlık bir otopark yapılıyor. Kültür tesisinde ise: 150 kişilik çok amaçlı bir salon, 6 derslik, bir kütüphane ve çeşitli oyun guruplarının bulunduğu park düzenleniyor.  

 

İstanbul Çekmeköy Spor Kompleksi

ÇEKMEKÖY SPOR KOMPLEKSİ

Ulubatlı Hasan Caddesindedir. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından işletilen spor kompleksi, yılda yaklaşık 18 bin kişiye hizmet vermektedir.

 

İstanbul Çekmeköy Spor Kompleksi

Tesiste: yüzme havuzu, basketbol, voleybol sahaları, fitness, pilates ve bosu alanları bulunmaktadır.

HAMİDİYE SU

Sultan II Abdülhamit, saltanatının ilk yıllarında İstanbul’un su sorunu ile ilgilenmiş ve bu amaçla 1880 yılında bir komisyon kurarak araştırma yaptırmıştır.

Böylece Haziran 1902 tarihinde, Hamidiye suyu, tam kapasiteyle İstanbul halkının susuzluğunu gidermek için tecrübe edilmeye başlanmıştır.

Daha sonra sistem 31 Ağustos 1902 tarihinde törenle hizmete açılmıştır. Kurulduktan sonra uzun süre çeşmeler vasıtasıyla İstanbul halkına ulaştırılmıştır. İstanbul içinde Hamidiye suyu akan 86 çeşme bulunuyormuş.

Ayrıca Yıldız Sarayında 30 çeşme, Beşiktaş Sarayında 10 çeşme varmış. Ancak zaman içinde gerek şehrin büyümesi ve gerekse su sebillerinin tahrip olması nedeniyle su verilmemeye başlanmıştır.

1979 yılında ise Hamidiye suyu şişelenerek halka ulaştırılmaya başlamıştır.

Günümüzde Hamidiye Suyu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Hamidiye Kaynak Suları A.Ş. tarafından işletilmektedir.

Teknolojik alt yapısı ve modern üretim sistemleriyle dünya standartlarında 1902 yılından bu yana üretilmektedir. Tesislerde bulunan kapsamlı laboratuvarlarda fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik testler yapılmaktadır.

İnternational Taste Institute tarafından, 2019 yılı “Superior Taste Award” ödülü almıştır.

Sonuç olarak, gerek kalitesi, lezzeti ve teknolojik üretim şartları nedeniyle: Hamidiye suyunu kullanmanızı öneriyorum.

 

NİŞANTEPE MAHALLESİ

Mahalle, Şile otoyolu ve Yavuz Sultan Selim köprüsü bağlantı yolları nedeniyle son dönemde oldukça fazla değerlenmiştir.

Ayrıca 3’ncü köprünün üzerinden geçecek olan raylı sistem de yine bu bölgeden geçecektir. Planlanan raylı sisteme göre 3’ncü Havaalanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı ve Marmaray entegre edilecektir.

Bu bağlamda da bölge ulaşım akslarının tam merkezinde yer alarak İstanbul’un yeni bir gelişme aksı olacaktır. Buradan İstanbul’un bir çok bölgesine belediye otobüsü ile gitmek mümkündür.

Ayrıca bölgenin yeni revize edilen bölge imar planına göre az katlı ve çok yeşil alan prensibi esas alınmaktadır. Kat sayısı en fazla 6 olmaktadır.

 

İstanbul Çekmeköy Özyeğin Üniversitesi Kampüsü

ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜ

Orman Sokaktadır. Üniversite, 18 Mayıs 2007 tarihinde kurulmuş ve vakıf üniversitesidir. Eylül 2011 tarihinde ise Çekmeköy Kampüsünde faaliyete başlamıştır.

İstanbul Çekmeköy

Kampüsün binalarının tasarımı: Cambridge ve Princeton üniversiteleri binalarını tasarlayan mimarlık firması tarafından tasarlanmıştır. Türkiye’nin ilk LEED Gold Sertifikasına sahiptir. Kampüste: modern sınıf ve laboratuvarlar, çalışma odaları, spor merkezi, kütüphane ve iki oditoryum bulunmaktadır.

İstanbul Çekmeköy

Kampüste bulunan yurtların kapasitesi 2449 öğrencidir. Bu yurtlar, her türlü ihtiyaç ve detay düşünülerek yapılmış tasarımları ve konaklama seçenekleriyle hizmet veriyor. Odalar bir, üç ve dört kişilik olarak düzenlenmiştir.

TAŞDELEN MAHALLESİ

Tarihi kaynaklarda: buranın suyunun oldukça güzel olduğu kayıtladır. Ayrıca: av köşkleri, çiftlikleri ve ormanı da geçer. Taşdelen suyu hala akmaya devam ediyor.

Ormana yakın olması büyük bir ayrıcalıktır. Orman eskisi kadar olmasa da halen varlığını sürdürüyor. Tarihi kaynaklarda adı geçen av köşkleri ve çiftlikler ise yok olmuştur.

TAŞDELEN MESİRE ALANI

Mesire alanı, özel bir şirket tarafından işletilmektedir. Yani buraya giriş ücretlidir. Mesire alanının piknik yapılan yerinde: çeşitli sosyal tesisler (restoran, otopark, tuvalet ve çeşme) bulunmaktadır.

 

TAŞDELEN DOĞAL KAYNAK SUYU

Taşdelen kaynak suyunun birkaç tane kaynağı bulunmaktadır. Eskiden taş bir oluktan akan suya, taşı delerek meydana çıktığı için “Taşdelen” suyu ismi verilmiştir.

Alemdağ orman içindedir. Kaynak suyu, 1582 yılında Sultan II Selim’in eşi, Nurbanu Sultan tarafından vakfedilmiştir. Daha sonra, Sultan II Abdülhamit’de bu suyu kullanmıştır.

Hatta 1909 yılında tahttan indirilip sürgüne gönderilirken, Sirkeci garında son arzusu sorulduğunda “bir bardak Taşdelen suyu” istemiştir.

Yine diğer bir söylenti: Hac için giden Surre alaylarındaki küplere, Taşdelen suyu doldurulur, dönüştü ise boş küplere zemzem suyu doldurulurmuş.

Atatürk ve Taşdelen Suyu

1932 yılında Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk: Üsküdar’dan Şile’ye giderken, Alemdağ’a çıkar. Burada Taşdelen suyunun kaynağına gider. Taşdelen suyunun kaynağındaki bakımsızlık ve ilgisizliği gördüğünde ise, Vali ve Belediye Başkanına bu suyun Üsküdar’a indirilmesi talimatını verir.

Atatürk, Alemdağ’a geldiğinde ziyaret ettiğinde çok beğendiği kaynak sularından Defneli Suyuna daha sonra “Gazi Suyu” ismi verilmiştir.

ÖMERLİ MAHALLESİ

RİVA (ÇAYAĞZI) DERESİ:

Ömerli Barajı, Riva deresi üzerinde kuruludur. İstanbul’un en büyük akarsuyudur. Baraj çıkışında ise: Riva deresi adı altında, Sarıpınar köyüne ulaşır.

Çayağzı denen yerden Karadeniz’e dökülür. Osmanlı döneminde, yağış çok olduğunda Riva deresinin taştığı ve çevresindeki yerlere zarar verdiği bilinmektedir. 1910 yılında Riva deresinin taşması sonucu, Hüseyinli köyünün arazisinin büyük kısmı selden hasar görmüştür.

İstanbul Çekmeköy Ömerli Baraj Gölü

ÖMERLİ BARAJ GÖLÜ

Baraj gölü kıyısında, Esenceli köyü bulunuyor.

İstanbul Çekmeköy Ömerli Baraj Gölü

Köy, sessiz ve sakin bir yerdir. Baraj gölü çevresinde kamp yapılabilecek yerler vardır. Ayrıca: yürüyüş yapılabilir, günübirlik geziler ve piknik için uygundur. Orman yolları üstündeki patikalarda doğa yürüyüşü yapabilirsiniz.

 

HÜSEYİNLİ KÖYÜ

Hüseyinli köyünün arazisi, o dönemlerde Boğazkesen kalesini korumakla görevli kişiler tarafından kullanılıyordu. Köylüler ekip biçtikleri araziden elde ettikleri ürünlerin vergisini, tımar sahibi olan Boğazkale muhafızlarına tımar olarak veriyorlardı.

SARIPINAR KÖYÜ

Tahrir defterlerindeki kayıtlara göre, köyün diğer adı “Ayna Hoca” köyüdür. Başlangıçta köy “Ayna Hoca” isimli birine mülk olarak verilmiş ve bu kişiye atfen köyün ismi “Ayna” olarak kalmıştır. Daha sonra köyde birçok su kaynağı bulunması nedeniyle ismi “Sarıpınar” olmuştur.

KOÇULLU KÖYÜ

“Koçu” eskiden kullanılan bir araba çeşidine verilen isimdir. Bu yüzden, köyün halkının arabacılık yaptığı ve köyün bu ismi aldığı düşünülür.

REŞADİYE KÖYÜ

Kuruluş tarihi olarak diğer köylere nazaran daha yeni bir köydür.

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı döneminde Hopa ve çevresi Ruslar tarafından işgal edilince, o yörede yaşayanlar, İstanbul’a göç ederler.

Bunlar: Alemdağ bölgesinde bulunan iki ayrı mahallede geçici olarak iskan edilirler. Köyün ismi, 1889 tarihinde Sultan II Abdülhamit’in tahta bulunması nedeniyle “Hamidiye” köyü olmuştur.

Diğer bir ismi ise “Laz Köyü”  dür. Daha sonra Sultan Mehmet Reşat, tahta geçince, 1911 yılında köyün ismi “Reşadiye” köyü olur.

 İstanbul Gaziosmanpaşa gezi yazım için  Gaziosmanpaşa

Arjantin en güzel yerleri

Arjantin en güzel yerleri

Arjantin her yıl güzel coğrafyası ve ilginç geçmişi ve kültürü, gelişen gece hayatı ve benzersiz lezzetleri, sonsuz alışveriş olanakları ile yüzbinlerce turist çekmektedir.

Arjantin en güzel yerleri;

1.ŞARAP

Arjantin dünya üzerinde en fazla 5. şarap üreten ülkedir. Özellikle “Salta” adlı aromatik “Torrontes” ve ülkenin orta bölgesinde üretilen klasik Cabernot Sauvignons çok popülerdir. Şarap turlarında birçok Arjantin şarap imalathanesi gezilir.

 

2.IGUAZU ŞELALELERİ

Iguazu kelimesi Guarani dilinde “Büyük Sular” anlamına gelir. Bunlar 1984 yılında UNESCO tarafından “Doğal Dünya Mirası” kabul edilerek koruma altına alınmıştır. Patagonya “Nahuel Huapi” Milli parkı ile birlikte Iguazu şelalesi, Arjantin’in en uğrak turistik yerlerinden birisidir.

Ziyaretçiler doğa yürüyüşleri, su sporları ve şelalelerin muhteşem akışını izleyebilirler. Bazı ziyaretçiler Brezilya veya Arjantin tarafından şelalelerin daha iyi göründüğünü iddia etmektedirler.

Ama bölgede her iki taraftan da şelaleleri izlemek mümkündür. Arjantin tarafından, küçük bir trenle ulaşılan “Şeytan Boğazı” denilen yer, üç taraftan düşen şelalelerin en iyi izlenebildiği yerdir.

 

3.LA RECOLETA MEZARLIĞI

Bu ünlü ve etkileyici mezarlıkta, ülkenin en ünlü kişileri gömülüdür. Bu mezarlığı ziyaret etmek turistik bir gelenek haline dönüşmüştür. Ülkenin en iyi heykeltıraşları tarafından bu mezarların yapıldığı söyleniyor.

Arjantin en güzel yerleri:

4.LOS GLACİARES BUZULLAR MİLLİ PARKI

Ülkenin güney batısında, Şili ile sınır yakınlarında “Austral Andes” denilen bölgedeki bu milli park: ulaşım açısından Arjantin’in en zor alanlarından birisidir. Ama aynı zamanda en etkileyici yerlerden biri olarak da tanınır. Argentino gölü üzerinde yüzen buzdağları ve yükselen Fitz Roy dağı, muhteşem etkileyicidir.

Buzullarda parçaların suya düşmesi muhteşem etkileyicidir. Ayrıca park alanında gerek bitki ve gerekse hayvan türlerinin geniş bir yelpazesi görülür.

Park alanında: trekking, dağ bisikleti, buzul kenarında tekneyle gezi yapmak mümkündür. Çiftliklerde ise at binmenin keyfine varmak mümkündür. Burası: 1981 yılında UNESCO Dünya Mirası Vakfı tarafından koruma altına alınmıştır.

 

5.ISLA VİCTORİA

Bu güzel ada gölü “Nahuel Huapi” üzerinde bulunmaktadır. Burada birçok bitki vardır. Yani adanın kendisi süs bitkileri kreş evi gibidir denilebilir. Burası 1934 yılında Arjantin’de oluşturulan ilk milli park alanıdır. Adanın parçaları, güzel doğal habitat alanlarını içerir. Adanın genelinde turizm kısıtlı olmasına rağmen, doğal manzaraları ve doğal alanların bazılarını gezmek mümkündür.

 

6.BULUTLAR İÇİNDE TREN YOLCULUĞU

Salta ve Viyadük La Polvorilla arasında çalışan tren: çarpıcı 15 saat tur gezintisinde, 3000 metrenin üzerine yükselen, dünyanın en önemli tren yolculuklarından birini yaptırmaktadır. Demiryolu 29 köprü ve viyadük ile ilerlemektedir ve birçok yerde raylar bulutlar altında gözden kaybolmaktadır. Muhteşem bir deneyim, mutlaka katılmalısınız.

Arjantin en güzel yerleri:

7.BEAGLE KANALI

Onun şaşırtıcı doğal çevresi çok ünlüdür. Arjantin ülkesinin güney ucundaki bu sahil şeridi buraya ulaşan ilk gemi olan “Beagle” gemisinin ismiyle anılır. Burada: balinalar izlenir, ayrıca Lengas feneri, penguen kolonileri görülebilir.

 

8.ARJANTİNLİ ATLAR

Gauchos (Arjantinli kovboy) ülke genelinde geniş alanlarda, Arjantin kültürünün bir parçası olmuşlardır. Onlar bu görkemli hayvanlar üzerinde dört nala giderler. Arjantinde, at her şeydir. Bir ziyaretçi olarak yarışları izlemek için “Hipodrom”u ziyaret etmelisiniz veya “polo” yarışlarını izlemelisiniz.

 

9.USHUAİA KIŞ SPORLARI:
Ushuaia dünyanın en güneyindeki şehir olarak kabul edilen Isla Grande de Tierra del Fuego şehrinde çok yaygındır. Burası zengin kültürü, tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilere çok şey sunar.

Spor meraklıları, burada kayak, kızak, snowboard ve diğer kış sporlarını yapabilirler. Hatta “Beagle Channel” adalarında yaşayan kuş, penguen, fok kolonilerini görebilirler.

 

10.TİGRE DELTA YAZ SPORLARI

Buenos Aires şehrinin yoğun temposundan kaçmak isteyenler, bir saatlik tren yolculuğu ile Tigre Deltasına ulaşabilirler. Tigre, Parana nehri deltası üzerinde yer almaktadır. Martin Garcia adası gibi büyük adaların bazıları, müzeler, kamp yerleri ve diğer turistik kasabaları barındırmaktadır.

Su sporları meraklıları; Tigre labirentinde balıkçılık, kano ve kürek yapmanın tadını çıkarabilirler.

 

11.PALERMO SOHO’DA ALIŞVERİŞ

Palermo Soho: güzel butik dükkanları ile Buenos Aires şehrinin yaratıcı tasarım bölgesidir. Burada uzun yürüyüşler yaparak ince bir sanat güzelliklerini keşfedebilirsiniz.

Şaşırtıcı ayakkabılar ve kemerler, şık etekler ve elbiseler, ışıltılı özel takı ve şık kotlar bulabilirsiniz. Ancak fiyatların biraz yüksek oluşuna dikkat etmek gerekir.

Palermo Soho’da sanki her köşede bir özel ayakkabı mağazası var gibi görünür. Bunlar şaşırtıcı tasarımlarla doludur. Yine burada bolca kafe ve bar bulmak mümkündür. Yani buraya girenler aç ve çıplak çıkmazlar.

 

12.EĞLENCE

Arjantin’de birçok harika festivaller düzenlenmektedir. Buenos Aires şehrinde, her yıl, iki kez, bir hafta süren “Buenos Aires Moda” festivali düzenlenmektedir. Ayrıca “Buenos Aires Bağımsız Film Festivali” de ilgi çekmektedir.

Bunların dışında yine birçok festivaller düzenleniyor. Özellikle “Semana de Jujuy” denilen ve bir hafta süren festival popülerdir. Alman kültürünün “Oktoberfest” bira festivali de Ekim ayının ilk iki haftasında Cordoba yakınlarında Villa General denilen yerde kutlanmaktadır.

 

13.BİFTEK

Sığır. Arjantin’de kişi başına yıllık 65 kilogram sığır eti tüketimi düşmektedir ve bu oran dünyanın en yüksek oranıdır. Arjantin’de birçok sığır üreticisi hala mera ve çayırlarda kendi ineklerini eski yöntemleri kullanarak beslemektedirler. Onlar genellikle hareketli ve açık alanlarda beslendiklerinden tahılla beslenen sığırlara nazaran daha lezzetlidir.

 

14.SALTA BÖLGESİ-FANTASTİK-JEOLOJİK-GASTRONOMİK ÖZELLİKLER

Arjantin, şehirlerin ilginç tarihi ve kültürel yapıları yanında, yerel gıdalar için ilginç deneyimler ve zenginlikler sunmaktadır. Turistler Calchuqui Vadisi boyunca rehberli turlarda inanılmaz ve çok renkli kaya oluşumları, sessiz kerpiç köyler görebilirler. Salta bölgesi ayrıca humitas, Locro ve empanadas gibi lezzetli şarapları ve geleneksel yemekleri ile tanınır ve bilinir.