Romanya Genel

Romanya Genel

Romanya: bize çok uzak değil, Trakya’da sınırı geçtikten sonra Bulgaristan ve hemen ardından Romanya. Bu ülkede, çok sayıda vatandaşımız yaşıyor. Burada benim amacım: elbette ülkelerin ve şehirlerin turistik özelliklerini yansıtmak.

Bu yüzden, öncelikle bu konuları incelemek gerekiyor ki, Romanya ülkesinde, özellikle Bükreş, Karadeniz kıyısındaki birkaç yer ve kayak turizminin yapıldığı birkaç yer turistik açıdan dikkat çekiyor. Her zaman olduğu gibi, gidilen yerlerde UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmış “Dünya Mirası” yerleri de özellikle siz okurlarıma belirtiyorum.

Öncelikle, şunu bilmek gerek: Romanya’nın tarihi: bizimkiyle iç içe geçmiştir ve tarih kitaplarımızda sıkça rastlanılan “Eflak” ve “Boğdan” buradadır. Ayrıca: yine dünya çapında ünlü “Kont Drakula” yine bu ülkede Transilvanya topraklarında yaşamıştır.

Ama: bu ünlü kişinin ismi, bizim kültürümüzde “Kazıklı Voyvoda” diye geçer. Çünkü: bu kişi, Osmanlı ile yakından bağlantılıdır. “Drakula” adını: silah kullanmadaki becerisi ve zalimliğiyle öne çıkan ve “Dragon” olarak tanınan babası Vlad Basarab’dan almıştır.

Baba Basarab: oğlu Drakula’yı 1442 yılında 10 yaşında iken Osmanlı topraklarına göndermiştir. Bu 6 yıllık sürede, işkence metotları hakkında kafa yormuş ve döndüğünde, bu konuda, yani işkence konusunda uzman olmuştur. Özellikle: “kazık” metodunu: yaşlısından gencine, katilinden hırsızına herkese uygulamıştır. Hatta: 20 bin civarında Osmanlı askerine de, aynı işkence metodunu kullandığından söz edilmektedir.

Evet: burada Romanya’nın geneli hakkında, sizlere ayrıntılı bilgiler verdikten sonra, yine bu sitede, şehir-şehir Romanya ülkesinin turizm ağırlıklı yerlerini birlikte gezelim.

Romanya: Balkan yarımadasında, Karpat dağları, Tuna ve Karadeniz ile işaretlenen kuzey bölümde, Orta Avrupa’da yer almaktadır.

Ülke toprakları, yaklaşık 237.500 km. karelik alana yapılmıştır. Kara sınırlarının uzunluğu: 2508 km. dir. Sınır komşuları: Bulgaristan, Macaristan, Moldova, Sırbistan ve Karadağ ve Ukrayna’dır. Sahil şeridi: 225 km. dir. Ülkenin Karadeniz seviyesinden en yüksek noktası: Moldoveanu’dur ve 2544 metredir.

Ülkenin milli bayramı: 1 Ocak 1918 tarihindeki “Birleşme Günü” dür.

Romanya Genel

ROMANYA TARİHİ

Romanya bölgesinde ilk yerleşimcilerin: günümüzden ikibin yıl önce, Hint-Avrupa kökenli Trakya kabileleri oldukları biliniyor.

Burada yaşayan ve “Dacians” ismi verilen yerli kabileleri: Karadeniz kıyısında koloniler kuran Yunanlılar ile karşılaştıklarında iyi ilişkiler kurmuşlardır.

Daha sonra, bölgede Romalılar görülür. Dacianslar nedeniyle: günümüzde tüm eski Latince ve Erken Ortaçağ kaynaklarında: Romanyanın bütün bölgelerine “Dacia” denilmektedir.

MS.270-275 yıllara arasındaki dönemde: Roma ordusu ve yönetimi: İmparator Aurelian tarafından burada egemenlik yürütüldü. Romenlerin ataları: birkaç yüz boyunca, Roma imparatorluğunun siyasi, ekonomik, dini ve kültürel etkisi altında kaldı.

MS.395 yılında Roma imparatorluğu bölününce, Romanya toprakları, Bizans yönetimi egemenlik alanında kaldı. Daco-Roma kültürel etkisi: MS.2-4’ncü yüzyıllarda sürdü ve 6-7’nci yüzyıla kadar devam etti. Bu süre içinde: Daco-Romalılar: Latin kıyafetleri içinde Hıristiyanlığı kabul ettiler.

Ortaçağ döneminde: MS.12 ve 13’ncü yüzyıllarda: Romanya topraklarında yaşayanlar çevresindeki Eflak, Boğdan ve Transilvanya beylikleriyle birlikte yaşamaya başlamışlardır.
895 yılında: Volga topraklarından gelen Macar kabileleri: Pannonia bölgesine yerleşmişlerdir. 995 yılında, bunların batıya ilerlemeleri: Rumenler tarafından durdurulmuştur.

14’ncü yüzyılın ikinci yarısında, bu kez: Osmanlı imparatorluğu güçleri, bölgeye dayanırlar. 1396 yılında: Osmanlılar Tuna kıyılarında görülmeye başlarlar.

Böylece: Romenler ve Osmanlılar arasında büyük çatışmalar yaşanır. 1453 yılının ardından: bütün Balkan yarımadası, Türk yönetimine girer. 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad şehrini alınca, Romanyanın çevresindeki Eflak/Boğdan bölgeleri 300 yıllık Türk egemenliğine girerler.

1541 yılında ise, Romanya toprakları da, Türk egemenliğini tanırlar. Ancak, diğer komşu ülkelerin aksine: Romenler, Osmanlı yönetimine ödedikleri tazminat karşılığında, iç özerkliklerinin korunması garantisini almışlardır.

16’ncı yüzyılın sonlarında: Eflak Voyvodası olan Michael: Hıristiyan birliği ve Papalık tarafından başlatılan anti Osmanlı koalisyonuna katılmış ve ülkenin bağımsızlığını kazanmak için ağır savaşlar vermiştir.

1599-1600 yıllarında: Romenlerin yaşadığı “Eflak-Transilvanya-Boğdan” prenslikleri: tarihte ilk kez birleşmişlerdir. Ancak, bu birliktelik, 1601 yılında Michael’in öldürülmesiyle sona erer.
1683 yılında Osmanlılar Viyana kuşatmasında başarılı olamayıp geri çekilince, Habsburg imparatorluğu Avrupa’nın güney-doğu bölümünde genişlemeye başlamıştır.

1699 yılında “Karlofça” andlaşması imzalanınca, Avusturya’da özerk bir prenslik kurulur. Rus çarı Petro: 1696-1725 yılları arasında, Dinyester nehrine ulaşır ve ardından fetihlerini devam ettirerek, İstanbul boğazı ve İstanbul’a hakim olma düşüncesiyle Romanya Beyliklerine kadar gelir ve buraya yerleşir.

Osmanlı imparatorluğu: 1711 yılında Moldova ve 1716 yılında Eflak prensliklerini tanır. Takip eden süreçte: Osmanlı-Avusturya-Rus imparatorluk orduları: başta Eflak olmak üzere bölgede etkinlik mücadelelerini sürdürürler.

18-19’ncu yüzyıllara gelindiğinde ise, bölgede büyük bir ekonomik ve sosyal değişimler gerçekleşir. Romanya: adım adım Avrupa’ya yönelir. 1699-1701 yılları arasında: Katolik kilisesi ve Transilvanya din adamlarının oluşturdukları din ağırlıklı birliktelikler, Romanya’nın egemenliğinin sağlanmasında büyük etki gösterirler. 1829 yılında imzalanan Edirne Barış Andlaşması: Romanya’nın ulusal kurtuluş savaşının son aşamasıdır.

24 Ocak 1862 tarihinde, “Romanya” adını alır ve başkent “Bükreş” olarak ilan edilir.
10 Mayıs 1866 tarihinde yapılan halk oylaması sonucunda: Carol I. Romanya’nın ilk kralı olarak seçilir.

1875 yılında Türk-Rus savaşı sonrasında, 9 Mayıs 1877 tarihinde, Romanya devlet olarak bağımsızlığını ilan etti. Prens Carol I komutasındaki bir Romen ordusu: Tuna nehrini geçti ve Plevne’yi kuşatarak, 10 Aralık 1877 tarihinde, Osman Paşa’dan kaleyi teslim aldı.

1914 yılında, I. Dünya savaşı çıktığında, Romanya tarafsızlığını ilan etti. 1916 yılında ise, müttefikler safına katılarak Avusturya/Macaristan imparatorluğuna karşı savaş ilan etti.
1921 yılında Romen Komünist partisi kuruldu ve 1924 yılında yasaklandı. 1930 yılında, Kral Carol II, tahttan vazgeçti ve yerine oğlu Michael geçti.

6 Eylül 1939 tarihinde, II.Dünya savaşı çıktığında, Romanya yine tarafsızlığını ilan etti. 1941-1944 yılları arasında ise, Romenler, kaybettikleri toprakları geri almak için, Almanlarla birlikte Ruslara karşı savaştılar.

Romanya; 1949 yılında COMECON ve 1955 yılında NATO karşıtı olarak kurulan Warşova Paktının kurucu üyesi oldu. Çavuşesku: komünist parti ve devlet sisteminde tek adam haline geldi. Bu yüzden: Sovyetler Birliği tarafından, yine aynı yıllarda, müdahale edilmeyen tek doğu Avrupa devleti oldu.

Ancak, bu dönemde, ülkenin tüm kaynakları: megaloman olarak nitelendirilen Çavuşesku tarafından: saçma sapan dev projelerde yok edildi. Bunun sonucunda, Romenlerin yaşam standardı düştü ve rejimdeki kriz derinleşmeye başladı.

Bu koşullar altında: 16 Aralık 1989 tarihinde, Timisoara başkanlığındaki isyan kıvılcımları, tüm ülkeye yayıldı. 22 Aralık 1989 tarihinde ise, 1000’den fazla can kaybı yaşanarak, diktatör, yönetimden uzaklaştırıldı.

Romanya Genel

İKLİM

Ülkenin iklimi: ılıman olmasına rağmen, sık kar yağışı ve sis görülür. Özellikle: kışlar, soğuk ve yağışlı geçer. Yazın: yine sık gök gürültülü ve güneşli havalar görülür.
Ilıman iklimi, doğal çevre şartları ve uygun toprakları ile, çok eski dönemlerden bu yana, yerleşim alanı olarak kullanılmıştır.

 

DİL

Romenlerin ana dilleri: Latince kökenlidir. Yani: çevresindeki diğer ülkeler “kril” yani değişik bir alfabe kullanırken, bunlar Latin alfabesini kullanıyorlar.

 

İNSANLAR

Romenler: kafa yapısı ve ruh olarak İtalyanlara benziyorlar yani bir anlamda Akdenizli gibi canlı, hareketli ve heyecanlılar. Genel anlamda: neşeli, esprili ve eğlenmeyi seven insanlar. Birkaç Romen: bütün dünyaca ün kazanmıştır, bunlar arasında: futbolcu George Hagi, jimnastikçi Nadia Comaneci, tenisçi İlie Nastase gibi.

 

TİCARET

Romanya: dünyanın 5’nci büyük şarap üreticisi ülkesidir. Ülkedeki popüler içkilerin başında “Palinca” denilen ve yüksek alkol oranı olan bir tür içki bulunmaktadır. Ayrıca: yine “Tzuica” yüksek alkol oranı ile başı çekmektedir ki, Romenler bu yüksek alkol oranlı içkileri içinde, neden neşeli oldukları konusundaki soruyu sanırım cevaplıyorlar.

 

DİN

Romenlerin % 87’si Ortodoks tur.

 

PARA

Ülkenin para birimi: lei’dir. Avrupa birliğine üye olmasına rağmen, kendi para birimlerini kullanıyorlar. Ama, elbette gerek Euro ve gerekse dolar, geçerli para birimidir.
1 Euro= 4.15 Lei.

Romanya Genel
Romanya Genel

 

TURİZM

Ülkedeki “Simaia” ve “Braşov” kayak meraklılarının başlıca tercih ettiği yerlerdendir.
“Sinai” şehri ise: yine ülkede önem kazanan, 2007 yılında “Avrupa Kültür Başkenti” seçilen, Transilvanya bölgesindeki Alman Sakson yerleşimcilerin kurduğu önemli şehirlerden biridir ve turistik açıdan gezilip görülmesi gerekir.

Çünkü: 1800’lü yıllarda şehir Romen Kraliyet Ailesinin yazlık merkeziydi ve Kral Carol I tarafından 200 civarında odası bulunan “Peleş Sarayı” yaptırılmıştır ki, günümüzde burada 2000 civarında sanat eseri sergilenen bir müze bulunmaktadır.

Öte yandan: elbette başkent Bükreş şehrinin de kendine özgü turistik özellikleri bulunmaktadır. Çünkü: başkent Bükreş şehri, hala yakın zaman öncesinin komünist rejim özelliklerini taşımaktadır ki, bu durum en çok mimari de görülür.

Karadeniz kıyılarındaki “Köstence” şehrine gelince, burası Osmanlı izleri ve Müslümanların yoğun yaşadıkları yerlerden birisidir. Köstence şehrinin hemen yanındaki “Mamaia” ise, özellikle çok yıldızlı turistik tesisleri barındırmasıyla tanınır.

Tuna nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yer olan “Tuna Deltası” ise: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Çünkü: buranın zengin faunasında 300 çeşit kuş ve 170 çeşit balık yaşamaktadır.

İskoçya Glasgow Genel

İskoçya Glasgow Genel

Glaskow; İskoçya’nın en büyük şehridir. İngiltere adasında ise, en kalabalık nüfus barındıran üçüncü şehirdir. Şehirde: birçok alışveriş merkezi ve kültür mekanları bulunmaktadır ve bu yüzden: hareketli yaşamın etkin olduğu bir yer olarak bilinir.

Şehir: 2013 yılı “Travelers Choice Destinasyonları” ödüllerinden: yükselişte bulunan en iyi üçüncü şehir ödülüne layık görülmüştür.

İspanya-Barcelona şehrinde ünlü mimar “Gaudi” ne ise, bu şehirde de “Makintosh” aynıdır. Ünlü mimar Charles Rennie Mackintosh: 1868 yılında bu şehirde doğmuş ve şehirdeki birçok mimari yapının yaratıcısı olmuştur.

Şehrin en büyük özelliği: tüm müzelerin ücretsiz olmasıdır. Bunun yanında: Edinburg şehrinden sonra burayı ziyaret edenler belki sıkılacaklardır. Çünkü: bu şehrin turistik yönü pek ağırlıklı değildir. İskoçya bölgesi gezinize, önce Glasgow ve ardından Edinburg şehri ile devam etmenizi öneririm. Edinburg şehri ne kadar güzel ve turizm yönü güçlü ise, Glasgow şehri de hareketli ve canlı olması ile tanınır.

Yalnızca giriş bölümünde değinmek istediğim bir husus var. İskoçya’nın diğer yerlerinde olduğu gibi, buranın kırsal kesimlerinde de “Scottish Cattle” denilen bir tür “sığır” görebilirsiniz ki, bunlar uzun saçlı ve sakallı gibi görünürler.

“2014 yılı Commonwealth Games” bu şehirde yapılacaktır. 11 gün boyunca, 17 spor dalındaki yarışmalar: 23 Temmuz-3 Ağustos 2014 tarihleri arasında düzenlenmiştir.

 

TARİH

Şehirde ilk yerleşimcilerin kim ve ne zaman yerleştikleri bilinmemektedir. Ancak: bilinen ilk yerleşimcilerin, MS.550 civarında buraya gelip yerleşen Hıristiyan toplulukları olduğu tahmin edilmektedir.

Yani; şehir 543 yılında Saint Mungo olarak bilinen Aziz Kentigern tarafından burada bir manastır kilisesi kurulduğu söyleniyor. Zaten: 1123 yılında, Glasgow katedralinin, Aziz Kentigen mezarı yerinde inşa edilmiştir.

6.yüzyılda ise, burada bir katedral yapılır ve bölgenin dini merkezi haline gelir.
1286 yılında, River Clyde üzerinde, keresteren Glasgow Bridge köprüsü yapılmıştır.

1297 yılında: William Wallace: İngiliz vali tarafından kaçırılan eşinin intikamını almak için, İngiliz işgal kuvvetlerine karşı, Lanark bölgesinde bir ayaklanma düzenlemiştir.

1410 yılında, River Clyde üzerindeki köprü, taş kemerli bir köprü ile değiştirilir.

1438 yılında Bishop kalesi inşa edilir ve katedral piskopos ve başpiskoposu için ikametgah olarak kullanılmaya başlanır. 1451 yılında, Üniversite kurulur.

1574 yılında şehirde veba görülür. 1625 yılında şehirde ilk iskele inşa edilir. 1652 yılında, yangın, şehirdeki birçok insanı evsiz bırakır.

Bu yangına, dünyanın ilk itfaiye teşkilatı, Edinburg şehrinden gelerek müdahale eder. 1660 yılında, şehirde ilk kömür yatakları bulunur.

1776 yılında, Adam Smith, Glasgow Üniversitesinde görev yapmıştır. 1807 yılında Hunterian Müzesi ve sanat galerisi açılır.

1841 yılında, şehir İskoçya’nın en büyük şehridir, ancak bu büyük nüfus, gecekondu tipi, kötü evlerde yaşamaktadırlar. 1896 yılında Glasgow metrosu açılır.

Şehrin limanına gemilerin yanaşabilmesi mümkün değil iken, 18.yüzyılın başlarında: Clyde ırmağının dibi temizlenerek derinleştirilmiş ve büyük gemilerin şehir limanına yanaşabilmeleri sağlanmıştır.

Böylece; Glasgow limanından: Batı Hint Adaları ve Amerika’daki kolonilere İskoç malları ve Afrikalı köleler götürülmüş: oradan ise şeker, tütün ve rom getirilmiştir. Özellikle: tütün ticareti konusunda, şehir önemli bir merkez haline gelmiştir. Zamanla: pamuklu dokumu da önem kazanmıştır.

19.yüzyılda: şehir, Avrupa’da Londra ve Paris ile birlikte en çok nüfusa sahip şehirlerinden birisi olarak bilinir. Çünkü: bu dönemde, bölgede kömür ve demir yatakları bulunmuş ve demir-çelik endüstrisi hızla ilerlemiş, sanayileşme sonucu, ülkenin birçok yerinden buraya gelen insanlar, işçi olarak çalışmaya başlamışlar ve şehrin nüfusu 1 milyona yaklaşmıştır.

İskoçya Glasgow Genel

ULAŞIM

İstanbul-Glaskow arasındaki uçuş süresi, yaklaşık 5 saat sürmektedir. Glasgow-Londra arasındaki havayolu ulaşımı ise, 1 saat sürmektedir. Glasgow-Edinburg arasındaki uzaklık 71 km. dir.

Şehir havaalanı “Glasgow Prestwick” : şehir merkezinin batısında 8 km. uzaklıktadır.
Glasgow City Center Buchanan Otogarı ile havaalanı arasındaki otobüs seferleri: her gün saat: 05.00-23.30 arasında her 30 dakikada sürmektedir.

Yolculuk süresi 55 dakikadır ve ücret 16 paund’dur. Havaalanı ile şehir merkezi arasında tren kullanmak isterseniz, yine yolculuk süresi 45 dakikadır.

İskoçya Glasgow Genel

İKLİM

Glasgow şehri: Moskova ile aynı enlem üzerindedir ancak sıcak Atlantik Okyanusu kıyılarında bulunması nedeniyle, hakim batı rüzgarı, buradaki iklimin ılıman olmasına neden olmuştur. Evet, şehirde: yazların sıcak ve kışların ılıman olduğu bir iklim düzeni hakimdir.

Ülkenin genelinde olduğu gibi, burada da yağış eksik olmaz, ama diğer bölgelere nazaran şehrin bulunduğu yer daha sıcak denilebilir.

Öte yandan: yine adanın diğer yerlerinde olduğu gibi, burada da hava şartları kısa zaman içinde değişir, bir bakarsınız güneş, biraz sonra ise, yoğun bir yağmur ve ardından yine güneş.
Bu şehri ziyaret etmek isterseniz: Haziran-Temmuz-Ağustos ayında buraya gitmelisiniz.

 

DİN

Şehirde: 1860 yılından itibaren şehre göçen Katolikler ve şehir merkezindeki Protestanlar arasında zaman zaman ciddi çatışmalar çıktığı görülmektedir.

Hatta: dünyanın en büyük ikinci derbisi olarak kabul edilen Glasgow Rangers ve Celtic futbol takımları arasındaki rekabette bu dini yapılara dayanmaktadır.

Çünkü: Glasgow Rangers taraftarları Protestan iken, Celtic taraftarları Katoliktir.

Bunları bilmenizde yarar var, çünkü olura bir futbol takımı forması alır ve rakip takımın mahallesinden veya mekanından geçerseniz, başınıza büyük dertler gelebilecektir. Bu yüzden: şehirde “din” faktörünün önemli olduğunun bilincinde olmanız gerekir.

 

DİL

İskoçya’nın diğer yerlerinde olduğu gibi burada da aksanlarını anlamakta mutlaka zorluk çekeceksiniz. Öte yandan, özellikle akşamları: biraz da sarhoş olmaları nedeniyle dilleri sürçmekte ve konuştukları hiç ama hiç anlaşılmamaktadır.

Bu yüzden: kendinizi üzmeyin ve yormayın, anlamaya gayret edin, anladıklarınız ile yetinin.

 

ELEKTRİK

Şehirde: 220 volt elektrik kullanılmasına rağmen, prizler üç girişlidir ve bu yüzden, burayı ziyarete gittiğinizde, mutlaka dönüştürücü bulundurmalısınız veya oraya vardığınızda satın almalısınız.

 

PARA

Şehirde: İngiltere’nin diğer yerlerinde olduğu gibi “paund” kullanılır.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Otobüsler

Şehirdeki ana otobüs durağı: Buchanan Street caddesindedir. Otobüslere binmek için yanınızda bozuk para bulundurmanız gerekir, çünkü: sürücüden bilet alacaksınız ve sürücü para üstü vermez.

Ancak: otobüs bilet ücretleri, gideceğiniz yere göre değişmektedir. Gideceğiniz yeri söylediğinizde, sürücü size ödemeniz gereken ücreti söyleyecektir.

Öte yandan: sürücüden aldığınız bileti sakın atmayın, kaybetmeyin, çünkü: yolculuk sırasında bilet denetimi sıkça yapılmaktadır.
Evet: otobüsten inişler için, bindiğiniz kapıyı yani sürücüye yakın kapıyı kullanmalısınız.

Metro

Şehir metrosunun 16 istasyonu bulunmaktadır. Metro hatlarından: “The Quter Circle” saat yönünde: “İnner Circle” metro hattı ise, saat yönünün tersinde ilerler. Metro çalışma saatleri: 06.30-23.30 dur. Ancak: Pazar günleri çalışma saatleri kısalır ve akşam saat: 18.00 den sonra metro çalışmaz.

Tek binişlik metro ücreti: 1.20 paund, 1 günlük sınırsız biniş bilet ücreti ise, 3.5 paund.

 

GLASKOW ÜNİVERSİTESİ

Üniversite: 1451 tarihinde kurulmuş, Avrupa’nın en eski üniversitelerinden birisidir. Daha doğrusu, İngilizce konuşulan ülkeler arasında kuruluş tarihi itibarı ile en eski dördüncü üniversitedir. Dolayısı ile, Avrupa’da eğitim konusunda en prestijli eğitim kurumlarından birisidir.

Üniversitenin ana kampus merkezi: şehirde “Gilmorehill” denilen yerdedir. Ancak, başlangıçta Glasgow katedrali yakınında, şehir merkezinde, High Street üzerinde bulunan ve 1870 yılında yapılan binalarda bulunmuştur ve daha sonra biraz önce sözünü ettiğim yeni yerine taşınınca, eski binalar: Kelvingrove Sanat Galerisi ve Müzesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Üniversite içinde, rehberli turlarla gezi yapmak mümkündür. Bu gezide: Filozof Thomas Reid’in mezar taşı, Lord Kelvin’in laboratuvarı ve atmosferik cloisters ve tarihi merdivenleri görebilirsiniz.

G.Kore Seul Genel

G.Kore Seul Genel

Şehir Güney Kore ülkesinin başkenti ve en büyük şehridir. Kuzey Kore sınırının 50 km güneyindedir. Ülkede 10.195.000 bin kişi yaşamaktadır. Güney Kore ülkesinin nüfusu ise 50.948.000 kişidir. Ülke nüfusunun beşte biri Seul şehrinde yaşamaktadır.

Aynı zamanda dünyanın en kalabalık şehirlerinden birisidir. Şehir, ortasından akan Han nehri ile ikiye bölünmektedir. Nehir üzerinde 28 tane köprü bulunmaktadır. Bu köprüler genelde düz köprü şeklindedir, yani herhangi bir görüntü güzelliği bulunmuyor.

Bu durum Avrupa şehirlerini andırıyor malüm Avrupa’da da birçok şehir nehir kenarlarına kurulmuştur. Nehir bayağı geniş, hani İstanbul Boğaziçi kadar var. Ama nehir kenarından genellikle otoyollar bulunuyor, yani nehir kenarını cazibe merkezi olarak kullanmamışlar.

Şehrin sonradan imar edilen güney kesimi daha gelişmiş ve modern olarak görülür. Burada geniş caddeler ve yüksek binalar bulunur. Ancak şehir merkezinin kuzey bölümünde: büyükelçilikler, resmi daireler ve yabancıların daha yoğun olarak yaşadığı konutlar bulunur. Şehirde yerleşim alanı fazla olmadığından genellikle büyük apartmanlar şeklinde, çok katlı yapılar bulunuyor. Şehir çok sayıda dağ zirvesiyle çevrili, doğal bir havzada bulunmaktadır.

Şehirde: antik ve modern, geleneksel ve moda yan mükemmel bir karışım yaratmaktadır. Modern cam, beton ve çelik mimarinin gölgesinde ahşap evler görebilirsiniz. Güçlü bir Budizm geleneği ve muhteşem alışveriş merkezleri bir aradadır.

G.Kore ülkesinin diğer başlıca şehirleri olarak: Busan ve İncheon bulunmaktadır.

 

TARİHÇE

Yapılan arkeolojik çalışmalara göre: bölge ilk çağlardan bu yana iskan görmüştür. İlk devlet, MÖ.2333 yıllarında bölgedeki ilk devlet, Çosun halkı tarafından kurulmuştur.
Devam eden süreçte, çeşitli hanedanlıklar tarafından yönetilen ülke, daha sonra bölgenin iki güçlü ülkesi olan Çin ve Japonya arasındaki mücadelelere sahne olmuştur.

1904-1905 Japon-Rus savaşını, Japonlar kazanınca Kore bu ülkenin etkisine girmiş ve ülke 1910 yılında Japonya tarafından ilhak edilmiştir. Ancak II. Dünya savaşında Japonlar yenilince, 35 yıl süren işgal dönemi bitmiş ve 1948 yılında bağımsız Kore Cumhuriyeti kurulmuştur. Ancak bölgede 38. paralelin kuzeyinde ise, SSCB denetiminde Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti kurulmuştur.

Kuzey Kore’nin Haziran 1950 tarihinde güneye saldırmasıyla Kore Savaşı başlamıştır. Kuzey Kore’nin yanında: SSCB ve Çin yer alırken, Türkiye’ninde aralarında bulunduğu 16 devlet Güneylilerden yana taraf olmuştur. 3 yıl süren savaş, 1953 yılında imzalanan ateşkes andlaşması ile son bulmuştur. Bu savaşta 3 milyon Koreli ölmüştür. Ülkemizden ise, savaşa katılan 21.212 askerden, 1005 kişi şehit olmuştur.

G.Kore Seul Genel

ULAŞIM

Ocak 2012 tarihinden sonra, Kore’ye giriş yapmak isteyen 17 yaş üstü herkesten zorunlu olarak parmak izi alınmakta ve yüz taraması yapılmaktadır. Bu arada: uçakta iken size verilen “varış kartını” doldurmayı unutmayın, çünkü pasaport kontrolünde bu varış kartı da isteniyor. Yaklaşık 10 saatlik bir uçak yolculuğu sonrası, dünyanın en iyi havaalanlarından birisi olan “İncheon” havaalanına ulaşılır.

Bu havaalanı zaten uzun yıllar arka arkaya dünyanın en iyi havaalanı seçilmiştir. Havaalanı şehir merkezine 1 saatlik uzaklıktadır. Havaalanı şehir merkezi arasında otobüs veya tren kullanarak gidebilirsiniz. Ancak trenle birkaç kez aktarma yapılıyor.

Trenle şehir merkezine ulaşımı düşünürseniz yaklaşık 80 dakika sürmektedir. Otobüs fiyatı 10.000 wondur.  Otobüslerde 4 dilden anonslar (Korece, Çince, Japonca, İngilizce) anons yapılıyor, ineceğiniz durağı kaçırmamak için iyi takip etmeniz gerekir.

Öte yandan otobüs şöförlerinin pek çoğunun İngilizce bilmediğini bilmelisiniz. Burada ilginç bir konudan söz etmek istiyorum. Seul havaalanından cep telefonu ve hat kiralayabilirsiniz.

Pasaport ve kredi kartı ile kiralayabileceğiniz cep telefonu kira ücretini dönüşte nakit veya kredi kartı ile ödeyebilirsiniz. Bir not daha, şehrin kuzeybatı kesiminde “Gimpo” denilen bir havaalanı daha bulunuyor ve burası şehir merkezine 30 dakika uzaklıktadır.

G.Kore Seul Genel

METRO

Şehir 398 istasyon ve 527 km uzunluğu ile dünyanın en uzun metro ağına sahiptir. Metrolarda: durak isimleri LCD ekranlarda yazılı olarak gösteriliyor. Metroları çok gelişmiş ve konforludur. Metrolarda cep telefonu kullanabilirsiniz. Hatta wifi bile kullanmak mümkündür. Metro çok ayrıntılıdır, ancak bazen iki aktarma noktası arasında uzunca yürümek zorunda kalıyorsunuz ve bu insanı yoruyor ve sıkıyor. “t Money” kart kullanırsanız, metro ve otobüslere binebilirsiniz.

 

TRAFİK

Sanırım Seul şehrinin en kötü yanı, berbat trafiğidir, trafik yoğun olup sıkıştığında çekilmez olur.

 

OTOBÜSLER

Otobüs biniş ücretleri 1100 won (1.8 TL) dir. Metro biniş ücretleri de aynıdır.

 

TAKSİLER

Şehirde taksiler genellikle ucuzdur.

 

İKLİM

Şehirde, sıcaklık yönünden karasal ve yağış yönünden muson iklimi hakimdir. İlkbahar yağışlı ve ılımandır. Yaz ayları sıcak ve nemli geçmektedir. Sonbahar buranın en güzel mevsimidir. Kış mevsimi kuru ve soğuk geçer. Ağustos en sıcak aydır. Ocak ise en soğuk aydır. Bazen Ocak ve Şubat aylarında ısı eksi 15 derecelere kadar düşer.

 

ELEKTRİK

Ülkede 220 volt elektrik kullanılır. Kullanılan prizler, iki yuvarlak delikli yani ülkemizdeki gibidir.

 

GÜVENLİK

Seul son derece güvenli bir şehirdir. Suç oranı dünyanın diğer şehirlerine oranla çok düşüktür. Acil durumlarda telefon ile 112 veya 119 ile 120 aranabilir.

 

ALKOL

Ülkede alkol içme yaşı 19 dur. Alkol içmek yasak değil ama sarhoş olup ahlaka aykırı davranışlarda bulunmak ağır para cezaları ödemeyi gerektiriyor.

 

PARA BİRİMİ

Ülkede “Kore Wonu” (KRW) kullanılmaktadır. Kağıt paralar: 1000, 5000, 10.000, 50.000 lik banknotlar şeklindedir. Bozuk paralar ise, 1-5-10-100-500 won dur.
1 Amerikan doları = 1.055 Wondur. 1 ve 5 lik bozuk paralar, piyasada yaygın değildir.
10.000 won = 16 TL.
1 TL = 625 won

 

DİN

Kore 4. yüzyılda Budizm ile tanışmıştır. Bu yüzden şehirde birçok Budist tapınağı bulunmaktadır. Kore ülkesinde baskın din Budizm ve Hıristiyanlıktır. Ülke nüfusunun % 32 Hıristiyan (bunların büyük bölümü Protestan, sonra Katolik), % 24 Budist ve kalan bölüm diğerleri şeklindedir.

Koreliler Budizm ile ilk olarak 372 yılında Goguryeo krallığı hüküm sürerken Kral Sosurim zamanında tanışmışlardır. Daha sonra Budizm, Baekje ve Silla krallıklarında da güçlü bir etki yaratmıştır. Tarih boyunca Kore kültürünü önemli ölçüde etkileyen Budizm’in izlerini Kore’de birçok bina, heykel, resim ve el yapımı aletlerde görebilirsiniz.

 

ZAMAN-SAAT

Kore zaman dilini (+9 saat) ileri şeklindedir ve günışığı tasarrufu sistemi uygulanmamaktadır. Yani bu ülkeye giderken saatlerinizi 9 saat ileri almak gerekiyor.

 

SU

Korede musluk suyu diş fırçalamak, yüz yıkamak ve diğer amaçlar için hijyeniktir rahatlıkla kullanabilirsiniz. Şişelenmiş su bulmak ta çok kolaydır. Tüketim için genellikle şişelenmiş su kullanmanız önerilir.

 

ÖLÇÜLER

Kore’de metrik sistem kullanılır. Ağırlık gram cinsinden, uzunluk ise metre cinsinden ölçülür.

 

MİLLİ BAYRAMLAR

1 Ocak Yılbaşı
1 Şubat Seollar-Lunan yeni yıl günü.
1 Mart Bağımsızlık hareketi günü
8 Nisan Lunar-Buda’nın doğum günü
5 Mayıs Çocuk günü
6 Haziran Özgürlük günü
15 Ağustos Kurtuluş günü-Lunar-

G.Kore Seul Genel

GECE HAYATI

“sinchon” denilen semtte birçok gece kulübü bulunuyor.

G.Kore Seul Genel

İNSANLAR

Koreliler aslında çok sıcakkanlı olmasalar da, oldukça saygılı ve kibardırlar. Ancak: özellikle İngilizce konuşmaya başladıklarında oldukça zorlanırlar ve siz de anlamakta zorlanırsınız. Ama tek bir gerçek, Türk olduğunuzu duyduklarında gülümsemeleri ve ayrı bir saygı göstermeleridir.

G.Kore Seul Genel

 

ALIŞVERİŞ

Şehirdeki alışverişlerde pazarlık yapmak gelenektir. Şehirde çok sayıda alışveriş merkezi yanında, açık pazarlar da bulunur.

Hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz, özellikle “inseadong” önerilir. Bu cadde boyunca onlarca dükkan bulunuyor.

Elektroniklere merakınız varsa, “yongsan park” alışveriş merkezi, “coex” ve “yongsan” alışveriş merkezlerini ziyaret etmelisiniz.

Özellikle “Namdaemun”, “ınsadong hwanghakdong” ve “Dongdaemun” bölgelerindeki açık pazarlar yani bit pazarları yani halk pazarları ilgi çekiyor. Bu pazarlarda fiyatlar oldukça ucuzdur. Pazarda gezerken yol kenarlarında oturan önlüklü yaşlı kadınlar dikkatinizi çekecektir, bunlar aynı zamanda seyyar döviz bürosudur ve para bozdurabilirsiniz.

 

İnsadong

Burası turistik ıvır zıvır satılan bir yerdir. Hediyelik eşya satın almak isteyenlerin burayı mutlaka ziyaret etmesi gerekir. Ancak ucuz fiyat yakalamak için mutlaka biraz dolaşmalısınız ve pazarlık yapmalısınız, nakit ödeme yaptığınızda bayağı indirim yapıyorlar. Kredi kartında ise indirim düşünmüyorlar.

 

Namdaemun pazarı

Binden fazla dükkan, açık tezgah, sokak satıcısı ve restoran bulunur. Burada: her türlü hediyelik eşya, deri ürünleri, giysiler, çanta, bavul, takı ve akla gelebilecek her şeyi bulup satın alabilirsiniz.

 

Dongdaemun pazarı

Burada genellikle manifaturacılar toplanmıştır. Burada uygun fiyatlı ipek ve ipekli ürünler, kıyafetler, çanta ve ayakkabılar bulup satın alabilirsiniz. Burası her gün sabah 05.00 e kadar açıktır ve kadınlar için özellikle bir alışveriş cennetidir ve genelde her şey Koreli kadınlara göre yapıldığından küçük bedendir.

 

Ginseng

Burada yani Kore’de özel bir öneme sahiptir ve resmi tekel idaresi tarafından satışı yalnızca izin verilen mağazalarda yapılmaktadır. Seul şehrinde yalnızca ginseng satan birkaç mağaza bulunmaktadır.

 

DİL

Şehirde “Korece” resmi dil olarak kullanılır. Tüm halk bu dili kullanmaktadırlar, değişik şiveler bulunmamaktadır. Okullarda ise İngilizce dil eğitimi verilmektedir. Gençler genellikle İngilizce konuşabilirler.

Kore’nin resmi alfabesi olan Hangeul: Joseon hanedanı zamanında Kral Sejong tarafından bulunmuştur. Yani alfabe 1443 yılında icat edilmiş ve kral tarafından 1446 yılında ilan edilmiştir. Alfabe 24 harften oluşmaktadır.

Özellikle taksi şöförleri kesinlikle İngilizce bilmiyorlar, yani kaldığınız yerin Korece yazılı bir kartını mutlaka yanınızda bulundurun.

 

NE YENİR

Şehirde yemek kültürü oldukça zengindir. Özellikle “kimchi” denilen sağlıklı yemekleri dünyaca ünlüdür. Ayrıca yiyecekten konu açılınca, hemen şunu bilmekte yarar var, Koreliler bolca “sarımsak” tüketiyorlar.

Hatta sabah kahvaltıda, sarımsağı çiğ olarak yiyorlar ve geceyi yine onunla noktalıyorlar, ama elbette bu sarımsak kokusu şehirde ve insanlar üzerinde bayağı yerleşmiş. Öte yandan ülkede sarımsağın bu kadar yaygın olarak kullanılmasının en büyük nedeninin geçmişte tüm Asya kıtasını sarsan sars giribinin Korelileri etkilememiş olması ve bunun nedeni olarak sarımsak düşünülüyor.

Evet Koreliler denizden ne çıkya yiyorlar. Ama farklı tarzda pişiriyorlar ve tuhaf kokulu soslarla yiyorlar.

“Bibimpab” ve “bulgogi” özellikle pilavın yeşillik ve et katılmış bir şekli denilebilir. Bunlar sipariş verdiğinizde özel olarak pişiriliyor.

Eğer et seviyorsanız, şehirdeki barbekü restoranlarına uğramalısınız. Bu restoranlarda “kendin pişir kendin ye” sistemi açık büfe şeklinde çeşitli et ürünleri sunuluyor.

“dakgalbi” tavuklu pilav türü bir yöresel lezzettir. Ama bunun en özel yanı, aşçılardan birinin masanıza gelip, yemeği masanızda gözünüzün önünde hazırlamasıdır.
“galbi”: bir tür kızartılmış pirzolalardır.

Eğer sokak yemeklerini denemek isterseniz, bu kere “myeong-dong” caddesine gitmeniz gerekir. Bu cadde boyunca sokak yemeklerini tadabileceğiniz yüzlerce yer bulunuyor. Özellikle “tavuk döneri” yemenizi öneririm. Çünkü çok özel bir sos ile yapıyorlar.

Bir diğer öneri “ginsengli tavuk haşlama” dır ve oldukça lezzetlidir.

Koreliler turşuyu seviyorlar ama kimchi denilen turşuları “tatlı” dır.

Çay çeşitleri ise şunlardır: “sujeonggwa” bir tür zencefilli çaydır. “Nokcha” yeşil çay ve “boricha” arpa çayıdır.