Şili Tarih

Şili Tarih

Şili “Dünyanın bittiği yer” ya da “Aymara” yerlilerinin diline göre “denizin başladığı yer” dir.

Geçimini denizden kazananlar, ülkenin kıyılarında yaşıyorlar. Kuzeyde “changolar” vardı. Güneyde ise, güneyin soğuk sularının balıkçıları “chono, alacalufe” ve “yaganlar” bulunuyorlardı.

Tarımla uğraşan topluluklar “İnka imparatorluğu” ile yakınlıklarına bağlı olarak az ya da çok kalkınmışlardı. Tıpkı “Atacamenolar” ve “Diaultalar” da olduğu gibi, tarım tekniğinde “teras” sistemleri sayesinde, önemli gelişmeler elde etmişlerdi.

Orta ve Güney kesimlerde “Picunche, Hulliche ve Cuncolar”: hububat ve baklagiller elde etmek amacıyla toprağı işliyorlardı. Bu gurubun, en kalabalık ve en yayılmış ırkı “Mapucheler” di.

Mapuche kelimesinin anlamı: “toprağın insanı” demektir. Ayrıca “Mapucheler” de tıpkı bu kelimenin anlamına uygun olarak, yaşamlarını hayvancılık ve tarımla idame ettiren yerleşik bir toplumdu.

Diğer İspanyol dönemi öncesi toplumlar kadar ilerleme kaydetmemiş olmalarına rağmen, ayin ve inanışlarında bugüne kadar zengin bir çeşitlilik göstermişlerdir.

Bu yerlilerin savaşçı ruhu bazı şairlerde hayranlık yaratmış, nitekim İspanyol şairi !Alosso de Ercilla Zuniga!; 16’ncı yüzyılda yayınladığı “La Araucana” adlı epik şiirinde (destan) onların kahramanlıklarından, örf ve adetlerinden bahsetmiştir.

“And dağları”ndaki zorlu bir yolculuğun ardından: Peru’yu ilk fethedenler arasında bulunan “Diego de Almagro”; 1536 yılının Mart ayının son günlerinde; Şili-Copiapo vadisine ulaşır.

Oradan: Aconcagua ve Maipo vadilerine varana kadar, bölgeyi dolaşır. Her ne kadar “Almagro” Şili kaşifi olarak kabul edilse de Portekizli denizci “Hernando de Magallanes (Macellan)” 1520 yılında, adını verdiği Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusu arasındaki geçidi bulmuştur. Aslında, o ülkenin en güneyinde yer alan, sonraları onun anısına “Macellan” adı verilmiş olan boğazı keşfetmiştir.

Başlangıçta “Pizarro” ve “Almagro” arasındaki uyuşmazlıklar; Yeni Toledo diye tanınan yeni toprakların iskanının Asilzade Pedro de Valdivia tarafından gerçekleştirilmesine imkan sağlamıştır. 12 Şubat 1541 tarihinde “Mapocho vadisi”nde, “Santiaga del Nuevo Extremo” adıyla şehri kurmuş ve o günden sonra, ülkenin bugünkü başkenti gelişerek adını korumuştur.

O yıllarda: bu topraklardaki İspanyolların ilerlemelerini güçleştiren birtakım engeller ortaya çıkmıştır. Çeşitli entrikalar, ilk yerli saldırıları, İspanyol nüfusun az olması, Peru’daki fatihler (İspanyol komutanlarına verilen ad) arasında çıkan iç çatışmaların uzun sürmesi, bunlardan en önemlileridir. Buna rağmen “Pedro de Valdivia” büyük bir azimle, ülkenin kuzey ve güneyine doğru, yavaş yavaş şehirler kurarak ilerlemiştir. 1544 ve 1553 yılları arasında: sonraları birçok bakımdan önemli şehirlerin çekirdeklerini oluşturacak en az 7 tane yerleşim yeri kurmuştur.

“Valdivia” başlattığı bu ilk hareket “Mapuche” halkının, İspanyol ve Criollo varlığına karşı sürekli bir direniş göstermesine rağmen, sonraki yüzyıllarda hatta 19’ncu yüzyıla girene dek halefleri tarafından büyük bir kararlılıkla devam ettirilmiştir. Aynı zamanda barış adına yapılan ortak çabaların bir sonucu olarak ilan edilen ateşkes dönemleri (Parlamentolar olarak bilinen) ilişkilerin dönüm noktaları olarak tarihe geçmiştir.

Genel olarak 17’ncu yüzyıl keşifleri ve nüfusun yayılmasına imkan sağlamıştır. 18’nci yüzyılda ise ekonomik gelişmelerde önemli bir artış olmuştur. Bu yüzyıldaki ekonomik gelişmeler, 19’ncu yüzyılda ortaya çıkan ve oluşan politik sınıf ile tamamlanan süreç, geleceğin Şili’sinin, Cumhuriyet olarak doğuşunun temelini atmıştır.

19’ncu yüzyılın sonlarına doğru: tüm dünyada, yaklaşan yeni 1000 yılda belirgin olacak bir dizi olay meydana gelmiş, Şili toplumunun bir kesimi de, aydınlanma fikirlerinin etkilerine ya da Amerika Birleşik Devletlerinde, bağımsızlığın ilan edilişi gibi olaylara kayıtsız kalmamıştır. O dönemin tarihsel gerçekliği, gözle görülür değişimlere dayalı olduğundan; Şili’de bu durum, 18 Eylül 1810 yılında, Santiago’da, açık bir şehir meclisinde, ilk hükümet meclisinin kurulması şeklinde gerçekleşmiştir.

Bu olay: Hükümet Meclisi’nin üyelerinin “kanlarının son damlasına kadar bu krallığı savunacakları ve “Kral VII. Fernando adına bu krallığın muhafaza edilmesi gerektiğini beyan etmeleriyle” İspanyol Monarşisi’ni karşılarına almadan, ülkenin kendi hükümetini ilan etmesi anlamına geliyordu.

4 Temmuz 1811 tarihinde, ilk Millet Meclisi kurulmuştur. Bir süre sonra, bir dizi olaylar zinciri, bir asker olan “Jose Miguel Carrera” nın, iktidarın başına geçmesine ve 1811-1813 yılları arasında ülkeyi yönetmesine yol açacaktır. Bundan dolayı: Peru kral naibi Fernando de Abascal, Şili sömürge düzeninin dışına çıkılmış olmasından dolayı, Santiago üzerine 2000 askerden oluşan bir ordu yollanmasını emretmiştir. Bu olayla birlikte, savaşanlarla dolu ve “Reconquista” (Yeniden fetih) evresi olarak bilinen (1814-1817) bir dönem başlayacaktır.

1817 yılında: General Bernando O’Higgins’in, şehir Meclisinde yeniden “Üstün Milli Başkan” olarak seçilmesine kadar devam eden savaşlar, aslında eski düzenin yeniden oluşturulması çabalarının beraberinde getirdiği bir durumdu. 12 Şubat 1818 tarihinde, O’Higgins Şili’nin bağımsızlığını ilan etmiştir.

Sonraları; yeni Cumhuriyetin gelişimi her kurumun başlangıçtaki doğal dalgalanmaları ile devam eder, ancak ilk anlardan itibaren, ülkenin kültürel gelişimine öncelik verilmiştir. 1843 yılında: kurulan Şili Üniversitesi rektörlüğüne, Güney Amerika’nın o yıllardaki en önemli aydınlarından biri olan, Venezuella’lı Andres Bello getirilir. Daha sonra, 1888 yılında Şili Katolik Üniversitesi de kurulacaktır.

1828 ve 1833 Anayasalarının düzenlenmesiyle 19’ncu yüzyılın sonlarına doğru, Şili oturmuş bir Anayasal düzeni olan bir ülke olarak karşımıza çıkar.

20’nci yüzyılın başlarına gelindiğinde ise: dünyada gelişen bir takım olayların etkisiyle, Şili toplumu bir kez daha köklü değişimler yaşamıştır. Sanayinin gelişmesi, bir orta sınıfın ve işçi guruplarının ortaya çıkışı, ülkenin siyasi haritasını yeniden biçimlendirmiştir. 1920 yılında, “Arturo Alessandri”nin Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra, çeşitli politik guruplar arasında kutuplaşmalar ortaya çıkmasına rağmen “Alessandri” plebisit yoluyla Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesine imkan sağlayan bir anayasa hazırlamayı başarmıştır.

Bununla beraber, giderek artmakta olan gerginlik ve sonraki yıllarda zaman zaman da anarşik olaylar şeklinde tezahür eden sosyal çalkantılar eksik olmayacaktır. Alessandri’nin tekrar görevi devralması (1932-1938) ile günümüze kadar muhafaza edilen Cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde tekrar normal hukuk düzenini sağlamak mümkün olmuştur.

Kültürel dünyada; politik ve sosyal çatışmalardan uzak, 1920 ve 1938 yılları arasında ilk yapıtları yayınlanan yazarlardan, yeni bir kuşak oluşmuştur. Bunlar arasında: Pablo Neruda, Gabriela Mistral, Vicente Huidobro gibi şairler ve Eduardo Barrios, Gonzales Vera, Pedro Prado, Manuel Rojas ve Maria Luisa Bombai gibi romancıları saymak mümkündür.

1970’lerde: radikaller, komünistler, sosyalistler, MAPU ve sol Hıristiyan Partilerden oluşan Halk Cephesi (Unidad Popular), tarafından desteklenen sosyalist “Salvador Allende” Devlet Başkanı seçilir. Allende hükümetinin ülkede derin bir sosyal ve siyasi içerikli kutuplaşmaları beraberinde getirmesine rağmen, bakır madeninin kamulaştırılması, tarım reformunun genişletilmesi gibi önemli icraatlar gerçekleştirebilmiştir.

1973 yılında: Silahlı Kuvvetler anayasal ve politik kısıtlamalar getirip bir askeri cunta ile fiilen hükümete el koyar. Bu cunta sonraları General “Augusto Pinochet” in devlet başkanı olarak iktidara gelmesine yol açacaktır. O’nun, iktidarda olduğu dönemde neoliberal bir ekonomi politikası uygulanmıştır.

1980’li yıllarda: sonlara doğru, General Augusto Pinochet’nin 17 yıl süren hükümetinin son dönemlerinde, 1980 Anayasasına dayanarak, mevcut Pinochet hükümetine karşı “Hayır” cevabı ile çeşitli partilerin koalisyonunun galip çıkacağı bir halk oylaması yapılır.

Demokratik sistemin yeniden oturmasının ardından kurulan Patricio Aylwin Azocan’ın başkanlığındaki (PDC) ilk hükümet: sağlık ve eğitim hususlarında iyileştirme ve yoksulluk oranını düşürme konusunda önemli çalışmalar yapmıştır.

11 Mart 2006 tarihinde, Şili Cumhuriyetinde ilk defa bir bayan, Cumhurbaşkanlığı görevine getirilir. Doktor Michele Bachelet Jeria. İlk icraat olarak, ülkenin karşı karşıya kaldığı acil çözüm bekleyen sorunlar için 40 maddelik bir önlem paketi hazırlar.

Lübnan Beyrut Ksara

Lübnan Beyrut Ksara

Ksara: Lübnan ülkesinde, Beka vadisinde, 1857 tarihinde Cizvit rahipleri tarafından kurulan bir yerleşim yeridir. Aslında, bölgedeki ilk üzüm bağı kültürü, Fenikeliler dönemine kadar uzanmaktadır.

Fenikeliler: antik dönemde Mısır, Roma, Kartaca ve Yunanistan’a şarap ihraç ederlerdi. Hatta: Lübnan: İsa’nın suyu şaraba dönüştürerek mucize yarattığı yer olarak kabul edilmektedir.

Buranın en önemli yanı: burada üretilen şaraplardır ki, bunlar tüm dünya tarafından tanınır. Ksara üzüm bağları: tüm orta ve batı Beka vadisine yayılmıştır.

Denizden 1000 metre ortalama yükseklikteki Beka vadisinde, yazlar kuru geçer ve bu durum, doğanın kendi su dengesini sağlar. Çünkü: Lübnan dağları ve yamaçlarında eriyen kar suları, doğanın su dengesini sağlamaktadır. Toprak ise, kil ve kireç karışımlıdır ve her zaman taşlıdır.

Şarapların depolandığı yer ise, Cizvitli rahipler tarafından tesadüfen bulunan 2 kilometre uzunluğundaki bir mağaradır.

Burası, çok nemli ve ideal sıcaklıkta, mükemmel bir depolama alanıdır. Mağarada sıcaklık 13-15 derece arasında sabittir.

Ksara şehrinin altında, 2 kilometre karelik bölümü kapsayan 6 tünelden oluşmaktadır. Mağaranın geçmişi ise, Roma dönemine kadar uzanır, ancak antik dönemde de kullanıldığı düşünülmektedir.

Lübnan Beyrut Ksara
Lübnan Beyrut Ksara

 

Şehirde, yıllık olarak yaklaşık 4 milyon şişe şarap üretimi yapılmakta ve bunlar, dünya üzerinde birçok ülkeye ihraç edilmektedir.

Bu şarap kültürünün yaşandığı şehir: her yıl, yaklaşık 100 kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Siz de, burayı ziyaret etmek isterseniz: karanlık ve nemli bu mağara içinde, çeşitli şarapları, tadına bakarak satın alabilirsiniz.

Bali Genel

Bali Genel

Adanın en büyük özelliği: günümüzün internet kafeleriyle birlikte, eski gelenekleri ve eşsiz bir ruhaniliği aynı bünyede ve bir arada barındırmasıdır.

Bali: Endonezya ile birlikte anılır. Endonezya: Hint Okyanusunu, Pasifik’ten ve Güneydoğu Asya’yı Avustralya’dan ayıran binlerce adadan oluşmaktadır. Ancak, bu adalar içinde en küçük olanı “Bali” dir. Öte yandan “Bali” bu adalar içinde turizm özellikleri en öne çıkandır. Endonezya’nın büyük ölçüde Müslüman olan nüfusunun yanında, Bali, kendi başına bir dünya gibidir.

Bir zamanlar “Ubud”: patikalar, tapınaklar ve pirinç tarlalarından oluşuyordu. Günümüzde ise, adanın kültür merkezi haline gelmiştir. Kırsal bölgesi ise, dünyanın en güzel dinlenme yerleriyle doludur. Bali insanı, inandıkları tanrılara, günde 3 öğün yemek ve çiçek servisi yapar. Hatta: her evde bulunan tapınaklara, ev sahiplerinin: yemek ve çiçek yanında, para, sigara hatta acı sos verdikleri bile görülür.

Bali’nin her yerinde, pansiyonlarda ve binlerce Balili ailenin özenle inşa ettiği odalarda, çok az bir ücret karşılığı kalabilirsiniz. Ancak: Bali’de, etkileyici bir otel altyapısı da gelişmiştir. Bu otellerin birçoğu: Bali’nin manzarası, mimarisi, müziği ve danslarının özelliğini taşırlar. Birçok otel, Bali tapınak ve saraylarının mimarisini yansıtırlar.

Ülkemizden buraya gidenler, genellikle yeni evlenen çiftlerdir ve balayı seyahati için seçerler. Peki, bu uygun mu dur derseniz, niye olmasın, Bali adasında, insanların birlikte zaman geçirebilecekleri birçok sessiz, sakin ve doğal güzellikleri olan yerler var. Yani, bu adada yanınızda sevdiğiniz biri ile gayet güzel zaman geçirebilirsiniz.

Evet: giriş için son yazacaklarım: biraz önce söylediğim gibi, Bali adasında sessiz ve sakin çok yer var ve sevdiğiniz ile burada geçirebileceğiniz saatler, inanın muhteşem güzel olacaktır. Öte yandan: doğal güzellikleri, manzaraları, gün doğumunu, gün batımını izleyebileceğiniz ortamlar var.

Bali Genel

VİZE-HAVAALANI

Başkent Jakarta şehrinden, uçakla 1.5 saat uzaklıktadır. İstanbul-Bali arası uçak yolculuğu 20 saattir.
Ülkeye giriş için, 25 Amerikan Doları vize ücreti alınır. Çıkışta ise, 150.000 Rupian, yurt dışı çıkış vergisi alıyorlar.
Giriş vizesi, pasaport sırasından önceki bir bölümde ödeniyor ve 1 aylık vize veriyorlar. Havaalanı pek karışık değil, yani öyle uzun süre beklemek gerekmiyor. Havaalanı çıkışında, gideceğiniz yere taksi tutmak isterseniz “Taksi tutma ofisine” gitmelisiniz.

Bali Genel

COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ

Bali adasının yüzölçümü: 5623 km. karedir. Lombok adasının yüzölçümü: 4738 km. karedir. Endonezya’nın % 87’si Müslüman olmasına rağmen, bu adada yaşayanların % 90’lık bölümü Hindu’dur. Bu yüzden, adada muhteşem bir tapınak kültürü bulunmaktadır.
Endonezya ülkesinin toplamda 15 bin civarında adası bulunmasına rağmen, Bali, bunların en büyüklerinden ve en çok yatırım yapılanlarının başında gelmektedir. Burada: Maldiv adalarında olduğu gibi, küresel ısınma, kutupların erimesi gibi nedenlerle, adaların deniz suları tarafından işgal edilmesi gibi sorunlar yok. Çünkü: Bali adasının ortasında, iki büyük dağ var ve bunlar yanardağ olarak bilinmektedirler. Bunlardan biri, yakın zamanda, 1960’lı yıllarda püskürmüş ve külleri, taşları ve lavları, bölgenin büyük bölümünde etkili olmuş, birçok insan ölmüştür. Hatta, bu püskürmenin tarım alanlarında oluşturduğu olumsuz etkiler, günümüze kadar sürmüştür. Diğer dağ ise, ara sıra dumanlar püskürtmektedir. Tabii bunları söyleyince, bu adaya gidilir mi, hadi gittik, yanardağlar püskürürse filan gibi düşünceler olabilir. Ama unutmayın ki, burası aynı zamanda siklon bölgesi ve burada, ara sıra tayfun türü fırtınalar da çıkabiliyor, ama tüm bunların doğanın zamanı belli olmayan etkinlikleri olduğunu unutmamak gerekir, dağ patlayacak, tayfun çıkacak diye, bu güzellikleri görmekten kendimizi alıkoymayalım.

İKLİM

Tropik, sıcak ve nemlidir.
Yağmurlu mevsim: Aralık-Mart ayları arasındadır.
Kuru mevsim: Haziran-Eylül ayları arasındadır.
Arada kalan ayların iklimi ise, değişkendir. Buraya gitmek isteyenler için en uygun mevsim “Aralık” ayıdır.

DÖVİZ-PARA

Bali parası bizim paramız yanında çok değersizdir, ama öte yandan uluslar arası geçerliliği olan bir para birimi değildir, yani ülkeden ayrılırken yanınızda Bali parası bulundurmayın, yani dövizinizi az az bozdurun demek istiyorum ama öte yandan, havaalanında ve otellerde döviz bozdurulmuyor yani her istediğiniz an, döviz bozdurmak mümkün değil, bu yüzden, dövizinizi dengeli bozdurmanız gerekecektir.

TAKSİLER

Yalnızca “Blue Bird” denilen taksilere binebilirsiniz. Ayrıca, taksiciyle pazarlık yapamazsınız. Ama, taksimetreyi açmasını isteyin. Gezmek için düşünürseniz, İngilizce bilen bir taksiciyle anlaşın. Tüm gün gezi için pazarlık yapabilirsiniz. Blue Bird dışında, kaçak taksilere asla binmeyin.

Bali Genel

DİNİ TÖRENLER

Bali adasında, dini törenler, ziyaretçiler tarafından ilgi çekse de, sanırım 15-20 dakika sonra, sizin de canınız sıkılıp, töreni izlemeyeceksiniz. Kılık-kıyafetleri ve hareketleri ilgi çekiyor ama dediğim gibi, belli bir zaman sonra sıkıyor.

Bali Genel

YEMEKLER

Bali’nin yöresel yemekleri büyük olasılıkla ve özellikle hijyen nedeniyle hoşunuza gitmeyebilir. Bu durumda, adada bulunan “fast-food” zincir yerlerini tercih edebilirsiniz. Öte yandan, Bali’de, büyük bir ıstakoz tabağını, muhtemelen 30 dolara yiyebilirsiniz ki, bu fiyat gayet mükemmeldir. Bunun yanında, Balililer, yöresel yemeklerinde Hindistan cevizi yağı kullanıyorlar ve bu yağ: yemek yapılan yerlerde ağır bir koku bırakıyor, bu kokuyu mutlaka hissedecek ve rahatsız olacaksınız. Hatta: balık veya deniz ürünü seçerken de, zeytinyağında yapmaları konusunda onları uyarın yoksa muhteşem bir balık yemeğini, yağı nedeniyle ve kokusu nedeniyle yiyemezsiniz. Peki ya diğerleri, Balililer, muhteşem bir çekirgeyi, pişirirler ve afiyetle yerler.

GECE HAYATI

Bali’de, barlar var. Bu barlarda, güzel zaman geçirebilirsiniz, bunun dışında öyle büyük boyutlu veya katılımlı eğlenceler yok. Buradaki festivaller ve törenler genellikle dini içerikli oluyor ve törenlere katılanların gerek giysileri ve gerekse yaptıkları danslar, ilgi çekiyor. Evet, Bali, danslarının özellikleriyle de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor, yerel danslar ilginçtir.
Bunun dışında gece hayatı düşünenler, köşe başlarında, her türlü esrar satan karanlık tipler görebilirler, bunların çoğunun polis olduğunu ve Endonezya hapishanelerinde bu nedenle birçok turist bulunduğunu sakın unutmayın ve bunlara asla yaklaşmayın.

Bali Genel

ALIŞVERİŞ

Evet, Bali adasının, deniz ve mimari dışındaki en büyük özelliği alışveriştir. Adanın birçok yerinde, alışveriş yapılabilecek yerler bulunur, ancak bunlar asla öyle lüks alışveriş merkezleri değildir. Genellikle egzotik ve basit tezgahlar şeklindedir ki bazı şehirler ve köyler arasındaki yollarda, oranın insanının kendiliğinden açtığı küçük tezgahlarda kendi ürettiği ahşap oymaları satmaya çalıştığını görebilirsiniz.
Burada alışverişin en büyük özelliği: satıcıların yani işportacıların, hani derler ya “kene” gibi yapışmalarıdır, kolunuzdan-elinizden çekiştirip, size bir şeyler satmaya çalışırlar ki, bu durum bazen gerçekten sıkıntı verir, hatta isyan ettirir.
Alışverişin diğer özelliği ise “pazarlık” yapmaktır.

Burada, size önerilen bir malın fiyatının, en az on kat arttırıldığına inanın ki, bunu makul bir fiyata satın alabilirsiniz. Bir ahşap oyma biblo için sizden satıcı 50 dolar isteyecektir ki, inanın onu 5 dolara satın alabilirsiniz, inanın ve pazarlık yeteneğinizi gösterin. Özellikle: turist otobüslerinin yoğun bulunduğu yerlerden alışveriş yapmayın, fiyatlar yüksektir, düşüremezsiniz. Ana caddeler veya mahallerdeki dükkanlardan alışveriş yapmayın, ara sokaklara dalın, aynı ürünleri daha uygun fiyata bulabilirsiniz.

Peki ne satın alabilirsiniz? Bali adasında özellikle ahşap oymalar ünlüdür. Ayrıca, yine buraya has bir sanat ürünü olarak “Bali resmi” yani yağlı boya resimler satın alabilirsiniz.
Bali insanı fakir, sadece deniz ürünleri ve pirinç üretimine yoğunlaşmışlar ve bunun sonucunda, turizme bel bağlamışlar ve kendilerini sanata vermişler, muhteşem ahşap oymacılığı yapılıyor. Ayrıca: yerel para birimleri çok değersiz, bu yüzden alışveriş çok uygundur.

Bali Genel

DENİZ-KUMSAL

Bali adasının birçok yerinde, plajlar ve deniz ilgi çekmektedir. Ancak; güneyde beyaz kumlar bulunur. Diğer yerlerdeki kumlar, genellikle volkan atıkları ve denizdeki mercan resiflerinin yok edilmesi sırasında, siyah ve gri renge bürünmüştür.
Deniz: gel-git yaşanması nedeniyle bazen değişik atmosferler yaratır, ancak git sırasındaki çekilme nedeniyle, iyice sığlaşır ve çocuklar için ideal olsa da büyükler için çekici olmaz. Bu durumda, otellerin büyük yüzme havuzları tercih edilir. Bunun dışında, denize girerken, bazı dip akıntılarına da dikkat etmek gerekir yani yüzerken, cankurtaran veya kurtarma önlemleri olmayan yerleri tercih etmemeniz önerilir.
Bali adasında, deniz altı da ilgi çeker. Ziyaretçiler, şnolker veya dalış takımları ile dalış yaparak, deniz altındaki güzellikleri görebilirler.
Son bir not, adanın çevresinde sürat motoru ile gezmeyi, su sporları yapmayı ve özellikle gayet uygun fiyatlı olan jet-ski lere binmeyi sakın ihmal etmeyin.

BALİ MASAJI

Özellikle: Kula plajlarında, kadın masajcılar, yerleşik bir gelenektir. Hatta, bazı kadınların, 20 yıllık bir süreçte, bu işi yaptıkları söylenir. Gündüz sıcağında, bir tentenin altında, bu kadınlardan birisiyle, önce ücret için pazarlık yapmanızı ve sonra da gerek uzanacağınız yerin ve gerekse masajcının elinin kumlu olmadığını öğrendikten veya belirttikten sonra, kendinize muhteşem bir masaj yaptırın. Kumlu ellerle yapılan masaj, zımpara ile ovuluyormuş gibi vücudunuzu hırpalayacaktır. Unutmayın ki, masajın: Bali geleneklerinde, tedavi edici özellikleri vardır. Otellerde de gelişmiş masajcılar olmasına rağmen, ben size, plajlarda, bu işin erbabı kadınlara yaptırmanızı öneririm. Ama dediğim gibi “kum” olayına dikkat edin.
Masajın 1 saati, en pahalı yerde 10 dolardır. Masaj yaptırmayı sakın unutmayın, Tayland masajından daha güzel olduğunu söyleyebilirim, hatta Bali masajı, adada geçirdiğiniz zamanın en unutulmaz anısı olarak hafızalarınızda kalacaktır.

Bali Genel

SUBAK SULAMA SİSTEMİ

Bu sistem: çeltik tarlaları üzerindeki bir sulama sistemidir. Sulama: yalnızca bitki köklerine değil, darbeli yapay ekosistem oluşturmak için kullanılır. Aynı zamanda, Bali çeltik tarlaları, su tapınakları çevresinde inşa edilmiştir ve su tahsisi, bir rahip tarafından yapılmaktadır. Yani, su, tapınak rahiplerinin otoritesi altındadır.
Ancak, günümüzde, çeltik alanlarının büyük bölümü, turistik yatırımlar nedeniyle tehdit altındadır. Haziran 2012 tarihinde, “Subak Sulama Sistemi” UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.