Karabük Safranbolu

20180401_111816
Karabük Safranbolu

Safranbolu’ya birkaç kere gittim, en son 1 Nisan 2019 tarihinde, burayı ziyaret ettim ve gezi yorumlarım aşağıdadır.

Yaklaşık 3000 yıllık tarihi geçmişinde, pek çok uygarlığın yaşadığı ilçede, önemli kültürel zenginlikler vardır. Özellikle, Osmanlı döneminden kalma: han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konaklar, ziyaretçilerin ilgisini çeker.

1990’lı yılların başından bu yana, küçük ve orta ölçekli turistik tesislerin oluşumu ile, turizm, ilçe ekonomisinde yerini hissettirmeye başlamıştır.

Terk edilen konaklar; otel ve lokanta gibi işlevlerle yeniden açılmış, anıtsal eserler restore edilmiş, kaybolan el sanatları, turistik amaçla yeniden canlılık kazanmaya başlamıştır.
Kente adını, safran bitkisi verir.

20180401_123050
Karabük Safranbolu Safran Çiçeği

Safran  Çiçeği

Safranbolu ilçesinin hemen girişinde, Safran çiçeğinin bir anıtı ile karşılaşacaksınız.

Safranbolu’ya ismini veren ve en kalitelisi Safranbolu’da yetiştirilen safran çiçeği: dünyanın en pahalı baharatıdır. Bu yüzden, sahteciliği en fazla yapılan baharat türüdür. Safran bitkisinin ürün olarak kullanılan kısmı: sadece ortadaki liflerdir.

Bu yüzden yetiştirilmesi ve bakımı çok emek ister. Bu yüzden, altın kadar değerlidir. 1 kilo kuru safran elde etmek için, ortalama 150 bin safran çiçeği gerekir. Kendi ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı, sarıya boyar. Ayrıca: ilaç, gıda ve kozmetik sektöründe kullanılır.

Bir zamanlar, yörede 40 köyde üretilen bu bitki, zaman içinde boya teknolojisi ve ilaç sanayindeki gelişmeler nedeniyle bitmiş, günümüzde sadece devlet destekli bazı projelerle yaşatılmaya çalışılmaktadır.

ULAŞIM

Ankara-İstanbul karayolunun, Gerede kesiminden ayrılarak, 82 km. sonra Karabük’e ve 8 km. sonra ise Safranbolu’ya ulaşılır. İlçenin kuzey yönünde bulunan Bartın’a uzaklık ise, 74 km. ve doğuda bulunan Kastamonu’ya uzaklık ise, 105 km.dir. Ankara-Safranbolu arasındaki uzaklık: ortalama 2.5 saattir.

TARİHİ

İlçe, tarihi geçmişinde, en üstün ekonomik ve kültürel düzeye, Osmanlı döneminde ulaşır. Çünkü; 17’nci yüzyılda, İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde, önemli bir konaklama merkezi idi. Bunun sonucunda, ticaret gelişmiş ve bölge zenginleşmiş. Günümüzde ise, turizm, Safranbolu’nun en önemli ekonomik getirisi durumuna gelmiş.

Özellikle: Ankara’ya yakın olması ve hafta sonları ile tatil günlerinde, değişik bir yer görmek isteyen Ankaralıların tercih ettikleri bir bölge haline gelmiş. Elbette, burası yalnızca Ankaralılar tarafından tercih edilen bir yer olmaktan öte; buraya yöredeki diğer şehirlerden ve hatta İstanbul’dan  da ziyaretçiler gelmektedir.

Yurt dışından gelen var mı? Ben son gittiğimde, özellikle çekik gözlü turistlerin yoğun olduğunu gördüm, “Tayvanlı” olduklarını öğrendim.

Safranbolu tarihi özelliklerinde, mimari öne çıkıyor. Bu mimari özellikler, 17’nci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun kentsel gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir.

20180401_115921
Karabük Safranbolu Ne Satın Alınır

NE SATIN ALINIR

Safranbolu’da öncelikle safran ürünleri ve yine safrandan yapılan lokum satın alabilirsiniz. Safranlı ürünler: kolonya, sabun, çay gibi ürünlerdir.

Ama en favori olanı, bol köpüklü Türk kahvesi yanında ikram edilen “Safranbolu lokumu” dur. Bu lokumun çeşitli türleri var. Bunlar: safranlı sade, safranlı lokumlu, safranlı fıstıklı, çifte kavrulmuş, güllü gibi.

Yörenin cevizli yaprak helvası da oldukça lezzetli ve güzeldir.

Ama tabii buraya has olanı, yani safranlı lokumu satın almanızı öneririm. Bu lokumun özellikleri: diğer lokumlara göre hafif olması, yedikten sonra ağızda şeker tadı bırakmamasıdır. Ayrıca içene katılan safran, eşsiz bir tat verir. Yani buraya gelip te gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için bir hediye düşünürseniz, safranlı lokum öneriyorum.

Ancak: ilçede birçok yerde bu tür lokum satılıyor, fiyatlar her bir yerde ayrı (25 TL. den başlayıp 60 TL. ye kadar çıkıyor) ve her satıcı, kendi ürününün orijinal olduğunu öne sürüyor. Tercih sizin, bilmenizi isterim, normal şartlarda 1 kilo safranlı sade lokumun fiyatı: 37-40 TL. arasında değişir, bunun aşağısındaki fiyatlarda satın alacağınız lokumlar hakkında, yorum yapmak istemiyorum, takdir size ait. Yoksa 1 kilo lokum için: 50-60 TL vermek, bence pek mantıklı değil.

YEMEK KÜLTÜRÜ

Safranbolu’da, mutlaka kuyu kebabını tadın. Odun ateşinde, özel hazırlanmış kuyularda, kuzuların kancalarla kuyulara sallandırılması ile hazırlanan bu kebabı, beğeneceksiniz.

Ayrıca, özellikle hamur işleri yönünden zengin bir kültüre sahip ilçede, ailelerin hafta sonu keyfinin önemli bir parçası olan Safranbolu bükmesini de tadın.

Kavrulmuş kıyma, ince doğranmış soğan, ıspanak veya pazı, biraz karabiberden oluşan iç, fırınlarda pide hamuru içine konularak pişirilir.

Pişince üzerine tereyağı sürülür. Kiren şerbeti ile birlikte ikram edilir. Sonuçta tatlı deneyin lütfen. Örneğin, Safranlı zerde. Pirinç su ile yumuşayana kadar haşlanır.

İçine, isteğe göre çekirdeksiz üzüm konur. Şeker ve akşamdan ıslatılmış bir tel safran suyu ilave edilerek, muhallebi kıvamında pişirilir ve kaselere konur, soğuduktan sonra servis yapılır.

20180401_111535_001
Karabük Safranbolu

GEZİLECEK YERLER

ESKİ HÜKÜMET KONAĞI-KENT TARİHİ MÜZESİ-KAYMAKAMLAR EVİ

Safranbolu çarşısı içinde, Hıdırlık yokuşu sokağı üzerindedir. Giriş ücretlidir. Safranbolu’da kale olarak bilinir. 1904 yılında, Safranbolu Kışlası Kumandanı Hacı Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır.

Hacı Mehmet Efendi’ye Yarbay karşılığı olan “Kaim-Makam” denilmesi nedeniyle, evlerinin adı, halk arasında bu isimle anılmıştır. İki katlı ve tamamen kesme taştan yapılmış bir yapıdır. Özgün bir Türk evi niteliğindedir.

800 metre kare kapalı alanı ve bir mahzeni vardır. 1976 tarihinde çıkan bir yangın sonucu bina yanmıştır. Kültür Bakanlığınca, 1979 yılında kamulaştırılmış ve restorasyonu yapılarak, Safranbolu Kaymakamlığına tahsis edilmiştir.

Bina, Müze olarak dekore edilmiş, kullanıldığı dönemlerdeki çeşitli giysi eşyaları ve diğer günlük aksesuarlar görülebilir.

Canlı mankenlerle eski zaman ev yaşamı betimlenmiştir. Zemin katta: “Hayat” denen ve zemini taşla kaplı bölüm vardır. Zemin kat duvarlarının büyük bölümü, ahşap malzemeden yapılmıştır. Yapının üst bölümleri ise, ahşap ve kerpiç dolgudur.

Avlunun içinde güzel bir bahçe bulunuyor. Evet, burası: Safranbolu ile ilgili her türlü bilgi, belge, eşya, görsel malzeme, ses ve video kayıtlarının görülebileceği bir yer olarak ilgi çekiyor.

SAAT KULESİ

Eski Hükümet Konağının arkasındaki saat kulesi, eski kalenin orta bölümündedir. Günümüzde faaldir. Kule, Sultan III. Selim’in Sadrazamlarından İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır.

Çatısı kiremit döşelidir. Yüksekliği 20 metredir. Saatin sesi uzaklardan duyulur. 7 günde bir kurulan saat, zembereksiz olup 60 kiloluk bir ağırlıkla çalışmaktadır.

20180401_111738
Karabük Safranbolu Hıdırlık Tepesi
20180401_111535_001
Karabük Safranbolu Hıdırlık Tepesi

HIDIRLIK TEPESİ

Giriş ücretlidir, ücret 1.5 TL. dir. İlçe merkezini gezmeden önce, buraya çıkın, buradan ilçenin panoramik görüntüsü muhteşem güzeldir. Otobüs veya araçlar, hemen yakınında park ediyor, yaklaşık 100-150 metrelik fazla dik olmayan bir yokuş çıkmak gerekiyor.

Burası: Türklerin Safranbolu’ya geldiklerinde, ilk konakladıkları yerdir. Günümüzde; yağmur duası ve Hıdırellez şenlikleri burada yapılır.

Tepe üzerinde; Köstendil Kaymakamı Hasan Paşanın türbesi (1845), iki namazgah, Hızır Paşanın mezarı ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Dr. Ali Ataman’ın (1955) anıt mezarları vardır. Buraya gittiğinizde mutlaka safran çayı için.

CİNCİ HANI VE HAMAMI (YENİ HAMAM) 

Her iki görkemli yapı, Sultan İbrahim’in Sadrazamlarından Cinci Hoca tarafından muhtemelen 1640-1648 yılları arasında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Hemen ilçe merkezinde görülebilir. Kesme ve moloz taştan yapılmış han, iki bölümlüdür, iki katlı ve 62 odalıdır. Giriş kapısının kilit ve anahtarı görülmeye değerdir.

Çünkü Türk demir işçiliğinin güzel örnekleridir. Cinci han, günümüzde otel, restoran, kafe ve bar olarak hizmet vermektedir. Cinci hamamı ise, kadın ve erkeklere ayrılmış iki bölümlü olarak günümüzde de faaliyettedir.

20180401_114826
Karabük Safranbolu Eski Çarşı

ESKİ ÇARŞI

Burada buram buram tarih kokan sokaklar görülmektedir. Safranbolu’nun eski yapılarına hiç dokunulmamıştır. Yerler taş, dükkan kepenkleri tahtadır.

Her yerde, hediyelik eşya satan dükkanlar vardır, ama alışılmışın tersine, burada fiyatlar oldukça ucuzdur. Yalnız dikkat edin, burada esnaf sürekli ve yoğun olarak gelip geçenlere lokum ikram ederler ve almazsanız ters  ters bakarlar.

Özellikle eski çarşıda ara sokaklarda büyük lokum imalatçılarının lokum satılan yerler var, buradan satın almanızı öneririm. Ancak paket olanlardan ziyade, taze olduğunu kontrol ederek, açık satılan lokumlardan satın alın.

Arasta kahvesinde, kahve içmeyi unutmayın, közde yapılıyor. Tarihi fırından simit alın. Zamanınız varsa Demirciler Çarşısına gidin, orada uygun fiyatla eski eşyalar bulup satın alabilirsiniz.

Demirciler Çarşısı

İzzet Mehmet Paşa camisinin altından geçen, Akçasu deresinin iki yanında kuruludur. Çarşı, soğuk demircilik el sanatlarının üretildiği tek lonca çarşısıdır. Bakırcı ve kalaycı esnafı, bu çarşıda çalışırlar.

20180401_122040
Karabük Safranbolu Yemeniciler Arastası

YEMENİCİLER ARASTASI

Köprülü Mehmet Paşa camiinin bitişiğinde, 48 ahşap dükkandan oluşan ve yemeni denilen ayakkabının yapıldığı eski lonca çarşısıdır. Restore edilen çarşı, turistik amaçlı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda, aynı zamanda, Ahmet Demirezen Yemenicilik Müzesi’ de ziyarete açıktır.

20180401_111816
Karabük Safranbolu evleri

SAFRANBOLU EVLERİ

Safranbolu evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün, günümüzde yaşamaya devam eden, en önemli yapı taşlarındandır.

Ülkemizin tümünde bulunan, yaklaşık 50 bin kadar korunması gereken kültür ve tabiat varlığının, 1131 tanesi Safranbolu’dadır. Bu zenginlik, burayı, bir müze kent haline getirmiştir. Korumacılıktaki başarısı, kente, korumanın başkenti unvanını kazandırmıştır.

Geleneksel Türk toplum yaşamının tüm özelliklerini yaşatabilmiş ve uzun tarihi geçmişinde yarattığı kültürel mirası, çevresel doku içinde korumayı becermişlerdir. Kentin ününü oluşturan, Safranbolu evleri, 18 ve 19’ncu yüzyıllarda, Türk hayatının geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve yaşama biçimini yansıtır.

Mükemmel mimarlık bilgisi ile yapılmışlardır. İlçede, yaklaşık, 2000 geleneksel Türk evi vardır. 1975 yılında, Anıtlar Yüksek Kurulu, kenti, SİT alanı ilan etmiş ve evlerin, 800 kadarı, yasal koruma altına alınmıştır. Daha sonra ise, bu kültür varlığı, yabancıların da ilgisini çekmiş ve 1994 yılında ise, UNESCO tarafından, ” Dünya Kültür Mirası Listesine” dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Evler, Safranbolu’nun üç ayrı kesiminde toplanır.

Birincisi şehir (çarşı) diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim: burada daha çok lonca tipi esnafların ve günümüzde turistik amaçlı işletmelerin yoğun olarak bulunduğu bölümdür.

İkincisi: Kıranköy denilen, İlçenin tam ortasında bulunan ve 1923 yılındaki mübadele öncesinde, 2800 civarında Ortodoks Rum’un yaşadığı ve Ayestefanos kilisesi (günümüzdeki Ulu cami) ve hamamlar, sarnıçlar ve taş konakların bulunduğu bölümdür.

Üçüncü olarak ise; eskiden yazlık konakların bulunduğu Bağlar semtidir.

Geyik boynuzları

Safranbolu’da konak çatılarının köşelerinde genellikle geyik boynuzları sarkıtıldığını göreceksiniz. Çünkü, geyik boynuzları, haneyi kötü ruhlardan korur ve haneye şans getirdiğine inanılır.

Çevredeki ormanlarda, bir zamanlar çok fazla geyik bulunuyormuş, ancak yanlış avlanma nedeniyle, günümüzde geyik sayısı oldukça azalmış, ancak yine de günümüzde her ev veya konak olması da, her sokakta bir ev veya konak çatısında mutlaka geyik boynuzu asılı görülür.

KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİSİ

Çarşıda, Çeşme mahallesindedir. Çarşıda, büyük kemerli bir kapıdan, avlusuna girilir. Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından 1662 yılında yaptırılmıştır.

20180401_114550
Karabük Safranbolu İzzet Paşa Camii
20180401_114555
Karabük Safranbolu İzzet Paşa Camii
20180401_114511
Karabük Safranbolu İzzet Paşa Camii

İZZET PAŞA CAMİSİ

Çarşı içindeki bu cami, 18’nci yüzyıl Sadrazamlarından İzzet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kendisi, Padişah III. Selim zamanında 1794-1798 yılları arasında Sadrazamlık yapmış, aslen Safranboluludur. Cami: İstanbul’daki Nuruosmaniye Camisinin küçük bir modeli olarak tamamen kesme taştan yapılmıştır. Bahçedeki güneş saati ilginç, görün.

SAFRANBOLU YAKIN ÇEVRESİNDE GEZİLECEK YERLER

20180401_150410
Karabük Safranbolu Kristal Teras
20180401_150455
Karabük Safranbolu Kristal Teras
20180401_151320
Karabük Safranbolu Kristal Teras

Kristal Teras

Safranbolu’ya yolunuz düşerse, burayı mutlaka görmelisiniz. Kesinlikle burayı görmeden geçmeyin. Burası ilçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Çok da iyi olmayan bir yolu var, bazen iki araba yan yana zor geçiyor ama yine de mutlaka gidin görün.

Kanyonun üzerinde, 80 metre yükseklikte ve 11 metre genişliktedir. 75 ton ağırlık  taşıyacak kapasiteye sahip, gözenekler vardır.

Bunlar 3 cm kalınlığında ve 3 parça camdan oluşur. Aynı anda yaklaşık 400 kişi taşıma kapasitesi vardır. Terasın büyüklüğü 100 metre karedir.

Hani buranın güvenilir olup olmadığını merak edenler için şöyle diyorlar “Roketatar mermisi gelse bu camlar kırılmaz, terasa bir şey olmaz” Yine de, yükseklik korkunuz varsa, çıkmayın çünkü hemen ayaklarınızın altında, muhteşem bir kanyon manzarası, derinlik görülüyor.

Bulak( Mencilis) Mağarası

Safranbolu ilçe merkezine 8.5 km uzaklıktadır. Türkiye’nin dördüncü en büyük mağarasıdır. Yolları virajlı, yani pek iyi değil, uzun süre yolculuk yapmak gerekiyor. Mağaraya özellikle yaz döneminde gitmenizi öneririm.

Çünkü yaz döneminde bu büyük mağaranın içi kalabalık oluyor ve boş bir mağarayı gezmek biraz ürkütücü olabiliyor. Giriş ücretlidir. Ancak mağaraya girmek için 200 basamaklı bir merdiveni tırmanmak gerekiyor. Bu merdivenleri çıkmadan bir tesis var, ama burası pek öyle iç acıcı bir yer değil, kötü ve hatta tuvaletleri iyice kötüdür.

Orman içinde saklı kalmış bir mağaradır. İçeride 350 metrelik bölüm aydınlatılmıştır ama bazı yerlerde aydınlatma yetersiz kalıyor. Mağaranın içi oldukça geniş ve derindir. Mağara içindeki yürüme alanı, yaklaşık 400 metre civarındadır. (Aslında mağaranın derinliği 6 km kadar gidiyormuş)

Demir merdivenle bazı iniş-çıkışlar bulunuyor. Mağara kalabalık ise, bu merdivenlerle sıkışma olabiliyor. Çünkü mağaranın içindeki gezi güzergahı, gidiş ve geliş aynı yerden dönüş olarak planlanmıştır.

Yorulduğunuzda oturup dinlenebileceğiniz yerler vardır. Mağaranın içlerine yürüdükçe, sarkıt ve dikitler daha da güzelleşiyor. Alanya’da Damlataş mağarasını gezenler, burası ona benziyor.

Gelelim sonuç bölümüne: mağarada yönlendirme tabelaları eksik, yani tamamen kendi başınıza geziyorsunuz denebilir. Bazı bölümler çok karanlık, bu yüzden, yukarıda sözünü ettiğim gibi yaz mevsiminde yani kalabalık sezonda buraya gidin. Yoksa büyük mağarada, loş bölümlerde kendi başınıza gezmek pek keyifli olmuyor.

20180401_150358
Karabük Safranbolu Tokatlı Kanyonu
20180401_150851
Karabük Safranbolu Tokatlı Kanyonu

Tokatlı Kanyonu

Kristal terasın altında görülmektedir. Burası Safranbolu İncekaya mevkiindedir. Giriş ücretlidir. Kanyonun bir ucunda Tokatlı köyü ve diğer ucunda ise, Eski Çarşı’nın Gümüş Mahallesi vardır. Tokatlı köyü nedeniyle, buraya “Tokatlı Kanyonu” ismi verilmiştir.

Kristal cam terasın hemen altında güzel bir yürüyüş parkuru vardır. Parkurun başlangıcından sonuna kadar, yürüyüş yaparsanız, size çeşitli ağaçlar, bitkiler ve kayalar, bazı akarsular, dereler eşlik edecektir. Kanyonun doğası güzel, inme ve çıkma pek fazla zorlamıyor.

Çünkü dinlenme yerleri vardır. Ahşap merdivenlerle aşağıya iniliyor. Aşağıda piknik alanları bulunuyor. Kanyon içinde, sağdaki iniş yolunda, bir de cafe ve tuvalet vardır. Burayı gezmeyi düşünenler, rahat ayakkabılar ve kıyafetler giymelidir.

Yozgat Sarıkaya Kral Kızı Hamamı

Yozgat Sarıkaya Kral Kızı Hamamı

Sarıkaya ilçesi, 1935 yılına kadar Boğazlıyan ilçesine bağlı Terzili Hamamı veya Hamam köyü olarak adlandırılmıştır. Ancak bu tarihte, Vali Bekir Sami Baran tarafından bucak haline getirilerek Sarıkaya adı verilmiştir ve 1957 yılından sonra ise aynı isim ile ilçe olmuştur.

Sarıkaya: Yozgat ilinin 77 km güneydoğusunda, Karadeniz’i  Akdeniz’e bağlayan yol güzergahı üzerindedir. İlçe merkezi deniz seviyesinden 1170 metre yükseklikte olup, genellikle dalgalı düzlüklerin geniş yer tuttuğu bir plato üzerine kurulmuştur.

Yozgat yönünden buraya ulaşmak isterseniz, Sorgun ilçesini geçtikten sonra Sivas yolundan ayrılıp Kayseri yoluna dönmeniz gerekir. Kayseri yönünden buraya ulaşmak isterseniz, bu defa Himmetdede-Boğazlıyan ve sonra Sarıkaya yolunu takip etmeniz gerekir.

Bölgede: birçok höyük, Tümülüs ve mimari kalıntı bulunduğu göz önüne alındığında, İlçenin tarih boyunca sürekli yerleşim alanı olduğu anlaşılmaktadır.

Kaynaklarda Aziz Petrus’un Sebasteia’dan Mazaka’ya ve Mazaka’dan da Tavium’a yaptığı yolculuklarda: Therma Basilica’dan geçtiği ifade edilmektedir.

Ayrıca: orijinali 3-4. yüzyıllara ait “Tabula Peutingeriana” isimli dünya haritasında, Tavium ile Caeserea arasında Aqua Servenae olarak gösterilen yerleşim yerinin burası olduğu ifade edilmektedir.

Bu bilgiler altında, Sarıkaya ilçe merkezindeki ilk yerleşimlerin tarihini MS.1. yüzyıla kadar götürmek mümkündür. Roma hamamı ile ilgili ilk bilgiler Von Der Osten tarafından verilmiştir.

EFSANE

Yozgat Sarıkaya Kral Kızı Hamamı: Kayseri şehrinde bulunan Roma bölge krallarından birinin kızı hastalanır. Kral, kızını birçok hekime götürür, ancak yapılan her türlü tedaviye rağmen kızı sağlığına kavuşamaz.

Zamanla: kızın dizleri kilitlenir, ayakları tutmamaya başlar. Bu günkü adıyla kızın hastalığı aslında romatizmadır.

O dönemde: Sarıkaya; sazlık ve bataklıktır. Sıcak suyun bulunduğu yerde ise, küçük bir gölet vardır. Burası: balçık halinde su bulunan bir hamamdır. Kral: kızını son çare olarak bu sıcak suyun bulunduğu yere gezmesi için götürür. Genç kız: avunmak için çamurlu gölet çevresinde dolaşır, zaman zaman da arkadaşlarıyla birlikte, bu çamurlu suya girer. Bir süre sonra kızın iyileştiği görülür.

Bunun üzerine: kral, buraya mermerden bir havuz yaptırır. Çevresini ise, kesme büyük taşlarla çevirttirir. Önceleri: bu yörede kimse yaşamıyor iken, zamanla bu havuz çevresinde insanlar yerleşmeye ve yaşamaya başlarlar.

Kral kızının adı, bu yeni yerleşim yerine verilir ve şehrin ismi “Opel” veya “Hoperi” olarak tanınır olur. Bir zamanlar burada 70 bin kişinin yaşadığı söyleniyor.

Ancak tarihi süreç içinde bu büyük şehir, büyük bir deprem sonucu yıkılarak yok olur. Ancak, sadece hamamların bulunduğu yer sağlam kalır.

ROMA HAMAMI

Yozgat Sarıkaya Kral Kızı Hamamı: Roma hamamı: Sarıkaya ilçesi kaplıcalar mahallesinde, şehir merkezinde halen işletilen modern kaplıcaların olduğu alandadır. 1970’li yıllara kadar Roma hamamı kalıntıları, üzerine yapılan eklentilerle hamam olarak kullanılmıştır.

Yeni kaplıca tesislerinin yapılması ile terk edilen Roma hamamı, sel baskınları, hafriyatlar, çöpler ve bilinçsizce yapılan beton eklemeler ile izbe bir görüntüye bürünmüştür.

Evet, Roma hamamı: kuzey-güney doğrultusunda uzanan, ana cephesi batıya dönük, yaklaşık 25 metre uzunluğunda,4.5 metre yükseklikte onar gözlü, 2 katlı, 11 ayaklı bir kemer ve bunun güney ucunda, yarım daire görünümünde bir apsisten ibarettir.

Apsisin çapı ise 6 metre olarak ölçülmüştür. Bu kemerlerin çevresi yer yer 2 metreye ulaşan yükseklikte betonarme bir  duvarla çevrilmiştir. Ayrıca kemerlerin önü, alt kat kemerlerin orta seviyesine kadar betonarme düzensiz su akarlarına dönüştürülmüştür.

Roma hamamında malzeme olarak yöresel damarlı beyaz mermer kullanılmıştır. Kemerleri oluşturan işlemeli mermer blokların tamamında, insanlar tarafından yapılan tahribat ile iklim ve çevre şartlarına bağlı oluşan tahribat dikkat çekmektedir.

Kemer ayaklarını oluşturan blokların ön yüzü Attik-İon kaideli, Korinth başlıklı yarım sütun kesitli payelerle bezenmiştir. Kemerlerin en üst kısmında iki fascialı ve üzerinde dönüşümlü olarak bukranion ve girlant kabartmaları ile süslenmiş yekpare arşitrav blokları bulunmaktadır.

Güneydeki iki kemerin üzerindeki paye başlıkları ile arşitrav blokları yerinde bulunmamaktadır. Apsisin sadece alt kemerlerin üst kısmına kadar olan bölümü mevcuttur. İki kat olan kemerlerden alt kemer açıkları her iki uçtan beşik kemer şeklinde başlayıp, bir beşik kemer bir düz kemer şeklinde devam ederek ortada iki beşik kemerle bitmektedir.

Üst kat kemerleri bunun zıttı şeklinde düzenlenmiştir. Ana cephenin 4.5 metre doğusunda yine kuzey-güney doğrultusunda beşik kemerli tek katlı ve üç gözlü ayakta kalmış bir sıra daha kemer ayağı ve devamında diğer kemer ayaklarının üst kısımları görülmektedir.

Evet 2010 yılında yapılan çalışmalar sonucunda: kemerler çevresindeki betonarme çevre duvarı büyük ölçüde kaldırılmış ve kemerlerin önündeki ve içindeki moloz dolgu kısmen temizlenmiştir. Bugün Roma hamamının bulunduğu alana “Terzili Hamamı” deniliyor.

Gelelim günümüze

Yozgat Sarıkaya Kral Kızı Hamamı: 12 Mayıs 2023 tarihinde burayı ziyaret etmek için, yolumu değiştirdim, sırf burayı görebilmek için. Neyse, Sarıkaya ilçesine vardım, tabelaları takip ederek, Roma hamamının bulunduğu yere ulaştım.

Manzara şu: çevresi tellerle çevrilmiş, yani Roma hamamı kalıntılarının resmini çekeyim deseniz, tellerin aralarından çekmeniz gerek, yani hiç hoş değil. Ziyarete kapatılmış, bunu da anlayamadım, nedendir.

Bir diğer ilginç durum, kazı alanında, sarı yelekli, sanırım resmi görevli, iki eleman, kazı yapıyordu, sonra baktım, bir tabela var, sanırım restorasyon işini, özel bir firmaya vermişler, ama öte yandan, bu alanda yani hamamın bulunduğu alanın çevresinde kocaman bir şehir olduğu söyleniyor.

Peki, burada yani kazı alanında, kimlerin kazı yapması gerek, ARKEOLOGLAR değil mi, hayır, ellerinde kürekler iki görevli, ama arkeolog değil, belli bir alanı kazıyorlar.

Sonuç: yolumu değiştirdim burayı görmek istedim ama hüsran, umarım en kısa zamanda burayı ziyarete açarlar, bu muhteşem duvar kalıntısını ve havuzu yakından veya en azından, tel örgülerin olmadığı bir alandan görme şansımız olur, yok hayır tel örgüler şart, güvenlik için derseniz, o zaman güvenlik elemanı koyun, kamera koyun denetleyin.

 

GÜNÜMÜZ VE KAPLICALAR

Günümüzde burada 2 kaplıca bulunuyor. Kaplıcalardan birisi biraz önce anlattığım gibi Roma kralının kızının da şifa bulduğu yerdedir. Romalılardan kalma, eski hamam sütunları ve abideleri, buranın yalnızca kaplıca olarak değil, tarihi turizm yönünden de ziyaret edilebileceğini gösteriyor.

Zaten, bölge Bakanlar Kurulu tarafından “Turizm Merkezi” olarak ilan edilmiş ve imar planı hazırlanarak, yatırımcıların ilgisine sunulmuştur.

Bunun sonucunda Sarıkaya ilçesi: 600 yatak kapasitesiyle Yozgat ilinin en büyük yatak kapasitesine sahip ilçesi olarak önem kazanmaktadır.

Kaplıca bölgesindeki bay ve bayan olmak üzere 2 büyük termal havuz, Türk hamamı ve sauna bulunuyor. Kaplıcanın suyu yüksek sıcaklıktadır ve soğuk su ile ılıtılmadan asla girilememektedir.

 

 

KAPLICA SUYUNUN ÖZELLİKLERİ

Kaplıca suyunun tedavi ettiği söylenen hastalıklar: romatizmal hastalıklar, eklem kireçlenmeleri, bel fıtığı, siyatik ağrıları, ağrılı kadın hastalıkları, spastik ağrılar, cilt hastalıkları, safra kesesi taşlarının düşürülmesi.

Çamur kürleri: maden sularıyla yıllarca ıslak kalarak çamur halini almış olan kaplıca toprağı, madensel tuzlara doymuş durumdadır.

Bu çamurun içine yatıldığında veya vücuda sürüldüğünde kimyasal maddeler cildin gözeneklerinden içeri sızarak dokulara nüfus ediyormuş.

Evet özellikle kronik romatizmal hastalıkları olanların burayı mutlaka ziyaret etmesi önerilir.

Trabzon Of

Trabzon Of

Trabzon’da, kahvede oturan ve yeni tanışan iki adam sohbet etmektedirler. Biri, diğerine nerelisin diye sorar. Diğeri:  Ofliyim elhamdülillah” der. Diğeri, yani soruyu soran şahıs merakla ve şaşkınlıkla: “Nereye bağlı bu Of?” der.

Hemen arkasından, Of’lu: “Yukarıya, tirek Allah’a bağlıyuk” der. Hemen arkasından ekler: Amerika bile Of’a bağli.

İnanmıyorsan, Amerikan dolarunun arkasındaki yazıya bak” Evet, Karadenizlinin kıvrak zekasından çıkan espriler, Of’ta kendini fazlaca gösteriyor. Türkiye’de, başka hiçbir yerde, iki harften oluşan bir yer ismi yok.

ULAŞIM

İlçe, İl merkezi olan Trabzon’un 50 km. doğusundadır. Bu yol, araçla 45 dakika kadar sürüyor. Doğusunda Rize ili bulunmaktadır.

TARİHİ

İlçenin tarihine bakıldığında, antik çağda, Mitoslu denizciler tarafından kurulduğu ve MÖ. 312 yılında, Pontus krallığı sınırları içine girene kadar, bağımsızlığını koruduğu öğrenilmiştir.

1461 yılında ise, Fatih Sultan Mehmet tarafından, bölgenin diğer yerleşimlerinin olduğu gibi, burası da, Osmanlı egemenliğine alınmıştır. Daha sonra ise, Sulaklı ve Baltacı derelerinin kıyı kesimlerine, ilk Müslüman-Türk aileler yerleşmiştir.

1916 yılında, bölgede Rus işgali görülüyor. Ancak, Of halkı, Ruslara esir düşmekten se, muhacirlik tercih ederler. Ordu, Samsun, Amasya, Çorum, Ankara, Bolu ve Adapazarı gibi şehirlere yerleşirler. 1918 yılında işgal sona erdirilir.

İlçenin adının kaynağı: Koman Türklerinden “Vatanı hiddetli bir şekilde korumak” anlamına gelen “Ofşin” kelimesinin zamanla, değişime uğrayarak, “Of” olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Ayrıca: Özbek Türklerinin dilinde, Op kelimesi “Silah” anlamına gelmektedir. Zamanla, halk arasında bu kelime, “Of” olarak günümüze ulaşmıştır.

Trabzon Of

GENEL

İlçenin denizden yüksekliği: 10 metredir. Buranın en büyük akarsuyu olan “Solaklı” ırmağı: taşıyarak kıyıya biriktirdiği alüvyonların üzerinde, düz ve fazla geniş olmayan alan üzerinde ilçe kurulmuş.

Bunun sonucunda: yağışların bölgede bol olması, zaman zaman doğal afetlerin yani taşkınların olmasına neden oluyor.

Ayrıca, en ilginç olan: akarsuyun denizle bağlantısında gerekli düzenlemeler yapılmadığından, büyük fırtınalı havalarda, kabaran deniz sahil yoluna zarar veriyormuş.

Trabzon’a bağlı bir ilçe olmasına rağmen: geçmişten günümüze devam eden kültürel ve sosyal yapısı ve halkı sayesinde, Of, başlı başına konuşulan ve bilinen bir yerleşim yeri olmuş. Bir Oflu asla Trabzonluyum demezmiş.

Trabzon’u küçümsediğinden değil, Of’u yeterli gördüğünden dolayı kendini Trabzon’dan soyutlarmış. Zaten: dünya üzerine yayılmış Ofluların, Trabzon toplam nüfusundan fazla olduğuna inanıyorlar.

Çaykara ve Of ilçesinin bağlantısını sağlayan kara yolu, Of ilçesini ikiye ayırıyor.

İklim olarak: bölge, her mevsim yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçiyor. Yağışlar, sürekli görülüyor.

İlçenin ekonomisi: tarıma ve işlenmiş çay sanayine dayalı. Çay-Kur ve özel sektör çay fabrikalarında, önemli sayılabilecek istihdam olanakları yaratılmış. Bu arada, özellikle, Doğu Karadeniz’e has “karamiş” meyvesi, tadı ve dalındaki görüntüsü ile öne çıkıyor.

NE YENİR

İlçeye özgü önerebileceğim tatlar şunlar: Kuymak, mıhlama, mısır ekmeği, süzme yoğurt, yayık ayranı, kara lahana.

NE SATIN ALINIR

Bölgeden: çay satın alabilirsiniz.

Trabzon Of

GEZİLECEK YERLER

UZUNGÖL

İlçeye 45 km. uzaklıktaki Uzungöl, yörede yaşayan insanların da en çok tercih ettikleri yerlerden biri.

Trabzon Uzungöl hakkındaki yazım için Uzungöl

OF KALESİ

Cenevizliler tarafından yapıldığı sanılıyor.

COŞ LİTROBA SUYU

İlçenin güneyinde, 5 km. uzaklıkta, Ballıca köyünün, 3.5 km. kuzeyindedir. Su: kaynak suyudur. Özellikle: bayanlar burayı ziyaret ederler ve ziyaret sırasında, üstlerindeki elbiselerden kopardıkları: iplik, yama gibi şeyleri, bu suyun çevresinde bulunan ağaçlara bağlıyorlar.

Bu davranışın özünde: evlilerin çocuğunun olması, evlenemeyen genç kızların evlenmeyi dilemesi. Her yıl 22 Haziran günü, Litroba günü düzenleniyor ve yöre insanları, burada piknik yapıyorlar.