Karadeniz turu

20170718_085350
Karadeniz turu

Kendi aracı veya otobüsle tur satın alarak Karadeniz turuna çıkmayı düşünenler için, kendi katıldığım gezide gördüklerimi aşağıda yazıyorum.

Otobüsle tur

Öncelikle turu satın alırken: otobüsün kaç model olduğu, otobüste mini televizyon ve priz bulunup bulunmadığını, tuvalet olup olmadığını sorunuz. Çünkü, uzun saatler boyunca yolculuk yapacağınızdan bu hususlar büyük önem taşıyor.

Otobüste: genellikle ve zorunlu olarak 2 şoför bulunması yanında, muavin bulunup bulunmadığını sorun. Çünkü her ne kadar çay-kahve ikramı var denilse de: muavin olmadığında gerek bagajdan bavulların indirilip çıkarılması ve ikram da sorunlar çıkıyor, şoförler bu işlemleri yapmaktan imtina ediyorlar.

Son bir not: turu satın alırken mutlaka koltuk tercihi yapın, yani koltuğunuz belli olsun. Aksi halde, tur boyunca, her otobüsten indiğinizde, otobüse binerken, önlerden yer kapmak için bir koşuşturmaca yaşamak zorunda kalırsınız. Unutmayın ki, turu satın alırken, koltuk numarasını da belirleyen turlar var ve bence bu uygulama son derece olumludur.

KARADENİZ TURU ROTASI

Karadeniz gezi turu rotasını belirlemeden önce: bilmenizi isterim ki: gezilen yerleri burada sadece isim olarak vereceğim, yani amaç gezi rotası belirlemek. Gezilen yerlerle ilgili ayrıntılı bilgi istediğinizde, yine bu sitede, bilgi istediğiniz yerin ismini yazarak bulabilirsiniz.

Yollar

Karadeniz sahil şeridinde, birçok yerde kıyı doldurularak yapılmış (keşke kıyı doldurularak değil de viyadükler yapılarak yapılsa idi) muhteşem güzel bir yol bulunuyor. Yani: ana yollar çok güzel, birçok tünel yapılmış ve ulaşımda sıkıntı yaşanmıyor.

Yol sıkıntısı sadece: yaylalara çıkarken yaşanıyor ki, özellikle Uzungöl yaylalarına çıkarken ve Zil kaleye giderken mutlaka yerel minibüsleri kullanın. Çünkü yayla yollarında kendi aracınızı kullanmak kesinlikle çok sıkıntılı olacaktır, gerek yolların darlığı, toprak olması, virajlar, iniş-çıkışlar sıkıntı yaratacaktır.

Yemekler

Karadeniz yöresinde; hani deniz kıyısı diye deniz ürünlerini beklemeyin, daha çok et ve sebze yemekleri bulunuyor.

Kara lahana ki, Karadeniz’de çok meşhurdur sadece 1-2 yerde sarma şeklinde karşıma çıktı. Sarı mısır ekmeği boldu. Kahvaltılar genellikle klasik kahvaltılıklardan oluşuyor.

Hani  dikkat çeken ve mutlaka yiyin denebilecek bir yiyecek türü pek yoktu. Akçaabat köftesi denenmelidir. Alabalık genellikle pek lezzetli değil ve bol yağlıdır. Mıhlama yine sadece 1 yerde karşımıza çıktı, değişik bir lezzet. Ama dediğim gibi, aklımda kalan ve önerebileceğim bir lezzet olmadı.

Kıyafet

Unutmayın ki, insanların birçoğu buraya yani Karadeniz turuna, sıcaklardan kurtulmak için geliyorlar. Burası ve özellikle yaylalar serin oluyor. Yanınızda mutlaka yağmurluk, şemsiye ve su geçirmeyen ve altı lastik ayakkabılar bulundurun.

Hatta kış aylarında gidiyorsanız çok daha fazla giysi almanız gerekiyor, yaz aylarında ise, özellikle geceler soğuk oluyor. Yağmur zaten her an ve her yerde yağabiliyor. Hava sürekli nemli, hani giysilerimi yıkar giyerim derseniz o da mümkün değil, çünkü hava nemli, kurumaz, yani bolca giysi götürmelisiniz.

Bu arada: Karadeniz yöresinde özellikle Fırtına deresi çevresinde bolca sivrisinek var, yanınızda sivrisinek savar götürmenizi öneririm.

Fırtına deresi ve rafting

Yörede bilindiği gibi, birçok derenin üstünde “Elektrik tirbünleri” yapılmış ve derelerin suları bu tirbünlere çekilmiş, yolculuk boyunca bu tirbünleri bolca göreceksiniz.

Hani bu dere sularını tirbünlere çektik ama dereceler can suyu verdik diyorlar ya, görünce bunun inanılacak bir söz olmadığını göreceksiniz Çünkü birçok derenin suyu çok cılız, sadece Fırtına deresi bu durumdan kurtulmuş ve yazın ortasında bile çok gürültülü ve yoğun akan suyu vardır.

Fırtına deresinde rafting yapılıyor. Dere kıyısında bolca rafting yaptıran yerler var. Ama dere gerçekten çok coşkulu, yani rafting yaparken dereye düşerseniz sıkıntı olacağı kesindir. Bu yüzden, özellikle amatörler yani daha önce rafting tecrübesi yaşamamış olanlara önermiyorum. Zaten tura çıktığınızda, dereye düşerseniz en baştaki sıkıntı ıslanan giysiler olacaktır.

Fırtına deresinde “Ziplane” denen bir etkinlik daha yapılıyor. Derenin her iki kıyısına çekilen çelik bir halat, halatın altında bir oturma yeri olan düzenek, buna biniyorsunuz.

Bir kıyıdan öbürüne git ve öbür kıyıda bir eleman sizi karşılıyor, başka bir halata geçip geldiğiniz kıyıya geri gidiyorsunuz. Derenin üzerinde, hızla süzülerek yapılan yolculuk heyecan verici oluyor.

Fırtına deresinin kıyısında birçok otel, konaklama tesisi ve restoran bulunuyor. Özellikle coşkun akan derenin kıyısındaki restoranlarda mola vermenizi öneririm.

Güvenlik

Karadeniz turu yaptığım süre içinde, birçok yerde, gerek akşam saatlerinde ve gerekse ara sokak ve caddelerde gezindim. Hiçbir güvenlik sorunu yaşamadım. Ancak bu söylediklerim güvenlik sorunu yaşanmayacak anlamına gelmez, tedbirli olmakta yarar olduğunu unutmayınız.

Çay ve Çay Fabrikaları

Karadeniz yöresinin en önemli tarım etkinliği çay, geziniz boyunca birçok yerde çay bitkisini ve çay kesen yöre insanını göreceksiniz.

Karadeniz gezisinde, bu bölgede bolca bulunan çay fabrikalarını ziyaret etmek isterseniz, fabrikalar genellikle bu ziyaretlere açık olmuyor. Tirebolu tarafında, sadece bir fabrika ziyaret için açıktır.

Burada, size ikram edilen çay eşliğinde, fabrikanın çalışma sistemi anlatılıyor ve ardından, çay ürünlerinin satışının yapıldığı yere geçiliyor. Burada dikkatimi çeken ve ilk kez duyduğum “Beyaz Çay” konusu var. Beyaz çay: elle toplanan ve çayın en değerli ürünüymüş ve kilosunun 900 TL. olduğunu duyunca şaşırdım.

Bence Çay Fabrikası pek ilginç değil, ama buraya kadar gelmişken çay ürünlerinden satın almak gerekiyor. Özellikle: yılda 3 kez hasadı yapılan çay ürününün ilk hasadı yani Mayıs ayı hasadı ürününü satın almanız öneriliyor.

Rize Bezi

Rize yöresinde bir bez dokunuyor ve bu bezden çeşitli giysi ürünleri yapılıyor. Ürünlerin satıldığı yerde bir dokuma tezgahında, Rize bezinin dokunmasını da görebiliyorsunuz. Gömlekler ve her türlü tekstil ürünleri satılıyor ama bana biraz sert kumaş gibi geldi, tercih sizin.

Tulum ve Horon

Karadeniz’de birçok yörede, birçok kere tulum denen çalgı ile karşılaşacaksınız. Tulum çalan kişi ve ona uyarak bir tür halay şeklinde oynanan oyuna katılan birçok kişi, bence eğlenceli, ama bir anlamda bilmek gerek.

Horon tam bir teknik oyun türü, turistlere bir şey diyen yok ama gerçek Karadenizliler arasında horon oynanırken, ritmi tutturamayanlar, halkadan atılıyor. Ama dediğim gibi bilmeseniz de, mutlaka birileri yol gösteriyor, katılın, deneyin. Unutmadan: kefenin cebi yok ama tulumun cebi var, tulumcuya mutlaka bahşiş vermeyi unutmayın.

Sürmene ve Bıçakcılar

Karadeniz gezisinde, Sürmene ve bıçakçıları ziyaret etmeden olmaz. Bıçakçılardan, meşhur Sürmene bıçaklarından satın alabilirsiniz, fiyatları uygun.

Akçaabat köftesi

Türkiye’de en iyi köfteler yarışması düzenlendiğinde, birinci Sultanahmet, ikinci İnegöl ve üçüncü Akçaabat köftesi seçilmiş olduğu söyleniyor. Güzel bir lezzet, buralara kadar gelip tatmamak olmaz, Akçaabat yöresinde, mutlaka yemenizi öneririm.

GEZİ PROGRAMI

2017.07.17.Ordu.Boztepe.2
Karadeniz turu

1.GÜN

Karadeniz turuna: Ordu şehrinden başlıyoruz. Ancak: Ordu şehrinde sadece Boztepe’yi görüyoruz ve teleferik yolculuğundan sonra şehir merkezine girmeyip (dönüşte girilecek) yola devam ediyoruz. Boztepe’de büyükçe bir restoran var, manzarası gayet güzel, burada kahvaltı yapabilirsiniz ki, muhteşem güzel bir manzara eşliğinde kahvaltı güzel gidiyor.

Ardından: sahil yolundan yola devam ediyoruz ve Giresun kalesi ve Giresun adasını gördükten sonra kıyı yolundan ayrılıyor. Harşit vadisine giriyoruz. Bu arada: denizin doldurulmasıyla yapılmış Ordu-Giresun havaalanını göreceksiniz.

Torul üzerinden Karaca Mağarasına varıyoruz. Burası tam bir doğa harikası ve mutlaka görmenizi öneriyorum. Gerek mağaranın içi ve gerekse hemen önünden çevrenin manzarası muhteşem güzeldir.

Ardından: yeşillikler içinden geçerek, Zigana dağlarının eteğindeki Hamsiköy’e gidiyoruz. Burada: yine tam bir doğa harikası bu diyarda, Hamsiköy Sütlacı yemenizi öneririm. Hatta, köyün içinde yemyeşil ortamda yürüyüş yapın.

Bu yolculuğun ardından: Maçka yöresinde konaklayabilirsiniz.

20170718_085350
Karadeniz turu
20170718_135500
Karadeniz turu
20170718_125756
Karadeniz turu
20170718_142012
Karadeniz turu

2.GÜN

Maçka Altındere Milli Parkına gidiyoruz. Burada: her ne kadar kapalı da olsa, uzaktan Sümela Manastırını görüyoruz. Bu muhteşem yapıyı, uzaktan da olsa mutlaka görmenizi öneririm. Altındere Milli Parkı içinde, otobüs ve araçların park ettikleri alandan biraz ileriye yürüyünce, seyir terası var, oradan manastırı görebilirsiniz.

Ardından: Uzungöl’e hareket ediyoruz. Derken, merakla beklediğiniz ve çok meşhur Uzungöl’e varıyorsunuz. Ama bir bakıyorsunuz ki, göl filan kalmamış. Daha doğrusu küçücük bir göl ve çevresinde yüzlerce tesis, hani gölün kıyısındaki caminin göl yüzeyine yansıyan fotoğrafı çok meşhurdur ya, öyle çok yapı var ki, göle yansıması filan mümkün değil.

Zaten bu kadar çok yapı olunca göl de kirlenmiş, göl mavi değil (eskiden mavi olduğu söyleniyor), tamamen yemyeşil olmuş, ben gittiğimde gölde dip temizliğinin yapıldığı söyleniyordu.

Neyse: yoğun tesisler derken hani bunları öyle büyük tesis sanmayın, birçoğu derme çatma otel, motel ve restoran şeklinde yapılmıştır. Kalabalık, özellikle kara çarşaflı ve hatta peçeli Arapları bolca görebilirsiniz. Bisiklet türü araçlarla insanlar gölün çevresinde dolaşıyorlar. Yürüyenler de var. Ama özellikle Araplar, havası nedeniyle burayı tercih ediyorlar.

Uzungöl’e gidip te yaylalara çıkmamak olmaz. Burada birçok minibüs var ve bunlara binerek yaylalara çıkabilirsiniz. Ama cesaretiniz olması gerek, çünkü bu minibüs sürücüleri daracık, toprak ve virajlı yollarda çıkıp inerek araç kullanırken, bir yanınızın sürekli yükselen bir uçurum olduğunu sakın unutmayın. Asla kendi aracınız ile çıkmaya kalkmayın diye öneririm.

Kendi aracınızı otoparka bırakın ve minibüslerle çıkın. Çünkü bunlar yolları ezberlemiş, aksi halde sıkıntı yaşarsınız. Anlatılanlara göre: Arap turistler, kendi ülkelerinde hep düz yollarda araba kullandıklarından, burada araba kiralayarak yaylalara çıkmaya kalktıklarında: o dar, virajlı ve toprak yollarda karşıdan bir araba geldiğinde ve özellikle minibüs geldiğinde şaşırıp kendi kullandıkları arabaları yolun ortasında park ediyorlarmış.

Sonuçta elbette şoförler arasında tam bir curcuna çıkıyor. Gerçekten yol kötü, sakın kendi aracınız ile çıkmayın, 30 TL verin ve minibüsler le çıkın.

Lostra yaylası: bir başka güzeldir. Burada herhangi bir tesis, kafeterya yoktur. Yola devam ediyoruz, sırada: Karestel yaylası vardır.

Aşağıda, yüzlerce metre aşağıda, Uzungöl manzarası ve hemen karşınızda bembeyaz bulutları görebilirsiniz, yani bir anlamda uçakta gibisiniz. En büyük sıkıntı: havanın güzel olması, yani sis olduğunda, hiçbir şey göremiyorsunuz, umarım yukarı çıktığınızda sis olmayan, açık bir hava ile karşılaşırsınız.

Yukarıda, yaylara bir tane kafeterya var, burada oturup bir şeyler içebilirsiniz. Hani, süt-yoğurt, doğal güzellikler diye düşünüp ayran içmeyi düşünürseniz, ümidiniz kırılır. Burada süt o kadar yoğunmuş ki, ayran yapılırken içine daha hafif olsun diye soda ilave ediliyormuş. Bir dikkatimi çeken husus daha: kafeteryada kasanın üstündeki bir ilan oldu, küçük bir ilanda “10 mermi 20 TL” yazıyordu. Sanırım buraya gelip te havaya birkaç el ateş etmekten bahsediyor, yorum sizin.

Evet, yine farklı bir yoldan ama yine zahmetli, sıkıntılı, korkunç bir yoldan Uzungöl kıyısına geri dönüyoruz. Yolun zahmetli olması yanında, yol aynı zamanda kalabalık, dar yollarda iki araba karşılıklı geldiğinde tam bir rezillik yaşanıyor.

Uzungöl’de bir şeyler yemek isterseniz: alabalık değil, özellikle köfte yemenizi öneririm, çünkü alabalık aşırı yağlı yapılıyor.

Uzungöl dönüşünde: dere üzerinde ünlü “Kiremit köprü” görülmelidir. Kısa bir mola verebilirsiniz. Ardından: Rize ilinin Pazar ilçesi ve burada ünlü kız kulesi görülüyor. Artvin Arhavi ve Hopa ilçeleri üzerinden yola devam edilerek Hopa ilçesinde gece konaklanıyor.

3.GÜN

Karadeniz gezisinde, bu günü Gürcistan Batum şehri gezisine ayırabilirsiniz. Bu gezi için tam bir gün gereklidir. Eğer Batum şehrinde konaklamayacaksanız, dönüşte Hopa veya Fırtına deresi kıyısındaki otellerde konaklayabilirsiniz. Batum otellerinde gecelemenin çok pahalı olduğu unutulmamalıdır.

20170720_091626
Karadeniz turu
20170720_154142
Karadeniz turu

4.GÜN

Bu gün, yolculuk: Hopa-Çamlıhemşin üzerinden Ayder yaylasıdır. Yol üzerinde: Çamlıhemşin ilçesinde minibüslerle Şenyuva köyündeki tarihi Çinçiva köprüsü görülmelidir. Yolun sıkıntılı olması nedeniyle, kendi aracınız ile değil, minibüslerle buraya gitmeyi düşünün.

Ardından yine yol üzerinde bulunan Zil kale görülmelidir. Zil kale: muhteşem manzarası ile tam bir doğa harikasıdır, mutlaka uğrayın ve hemen kapısındaki kafeterya da mutlaka mola verin. (burada Laz böreği yemenizi öneririm) Kaleye çıkma durumunda, sürekli yağan yağmur ve nem nedeniyle merdivenlerin kaygan olduğunu unutmayın. Ayakkabılarınızı uygun ayarlayın, umarım sis olmaz, aşağıda muhteşem bir manzara izleyebilirsiniz.

Ardından “Ayder Yaylasına” hareket ve günümüzde, aynen Uzungöl gibi tamamen tesislerle doldurulmuş Ayder yaylasını mutlaka görmelisiniz. Yine burada da çimlerin üzerine oturmuş, piknik yapan, hatta yağan yağmur altında ıslanan Arap turistleri göreceksiniz.

Kara çarşaflı ve peçeli Arap turistler burada da çok kalabalıklar. Ayder yaylasında önce “Gelintülü” şelalesini görün, bu şelale metrelerce yüksekten aşağı doğru akarken, gelin tülü gibi açılarak genişliyor.

Ayder Yaylası: havası ile dikkat çekiyor, tabii tüm gördüğünüz yerlerim yemyeşil olması da başka bir güzellik sunuyor. Ama biraz önce belirttiğim gibi, burası da tamamen tesisleşmiş. Burada, yürüyüş yapabilirsiniz, tertemiz havası mutlaka ilginizi çekecektir. Tek sıkıntı: yoğun yağmur olmayan ve sis olmayan bir günde burada bulunmanızdır, bu güzelliği yaşamak için bunlar gerekiyor.

Ayder Yaylasında birçok otel ve konaklama tesisi var.

Burada gecelemenizi öneririm. Ancak yoğun Arap turistler nedeniyle önceden yer ayırtmanızı öneririm. Çünkü size 100-110 TL. civarında verdikleri bir gece konaklamalı ve kahvaltılı odayı, Arap turistlere çok daha fazla fiyata satıyorlar.

Ayrıca: dikkatimi çeken bir husus: yamaçta olan otellere ulaşım için yürüyorsunuz ancak bavullar otellerin kendi yaptırdıkları özel bir teleferik hattı ile taşınıyor.

Bir de, otellerde, kahvaltıda, çeşit az olmasına rağmen, otel görevlilerinin kahvaltılıkların başını bekliyorlar. Açık büfe olmasına rağmen, ikinci bir tabak almamanız için her türlü tedbiri almaları, yani 2-3 zeytinin üstünde bekçilik yapmak pek hoş olmuyor.

Son bir not: Ayder yaylasında kaplıca da bulunuyor, uzaktan düzgün bir tesis gibi görünmesine rağmen ben gitmeyi tercih etmedim, çünkü çıkışta üşütüp hasta olma riski yüksek.

20170721_105317
Karadeniz turu
20170721_112520
Karadeniz turu

5.GÜN

Bugün Ayder Yaylasından hareket ediyoruz ve istikamet Trabzon şehir merkezidir. Trabzon şehir merkezinde Atatürk Köşkü ve Ayasofya camisini mutlaka görmenizi öneririm. Büyük önderimiz Atatürk’ün köşkü gerçekten ilginizi çekecektir. Ayasofya camisi ise, tarih severlerin mutlaka uğramasını önereceğim önemli bir tarih hazinesidir.

Trabzon şehir merkezinde gezdikten sonra, rotamız Ordu şehir merkezidir.

Yol üzerinde bolca bulunan fındık ürünleri satış yerlerinden birine uğrayıp, yöreye özgü fındık ve mamullerinden satın alabilirsiniz. Bu ürünlerde palmiye yağı olmadığını ve tamamen doğal olduğunu söylüyorlar.

20170721_181026
Karadeniz turu

Yine yol üstünde: Yoson Burnu denen yerde mutlaka mola verin, sitedeki yazımda hikayesini ayrıntılı anlattığım Yoson Burnu: gerçekten tam bir doğal güzelliktir.

Burada kısa bir mola verin ve fenere kadar yürüyüş yapın, özellikle güneşin batış saatine denk getirin. Ülkemizde güneşin yılın büyük bölümünde aynı yerden doğup aynı yerden battığı ender yerlerden biridir. Aynı yer deyimi: denizdir.

Ordu şehir merkezinde, daha önce Boztepe’ye çıkmadı iseniz, şimdi çıkmanızı önerimi, çünkü Boztepe gerçekten güzel bir yerdir.

Ardından: gecelemeyi Fatsa’da yapabilirsiniz.

20170722_091401
Karadeniz turu

6.GÜN

Ünye-Terme üzerinden Samsun şehir merkezine ulaşım. Samsun şehir merkezinde: Bandırma vapuru ve ilk adım anıtını gezmelisiniz. Bandırma vapurunun içine giriliyor ve bence ilginç, mutlaka girin ve gezin. Samsun gerçekten tam bir büyük şehir olmuş, muhteşem büyük ve güzel bir şehirdir.

20170722_132158
Karadeniz turu

Ardından: Amasya şehir merkezine hareket. Yeşilırmak’ın hayat verdiği bu şirin şehrimizde merkezde: Mini Amasya müzesinin gezilmesi, Beyazıt Külliyesinin görülmesi, uzaktan Krallar mezarlarının izlenmesi ilginç gelecektir.

Mutlaka mola verin ve hatta Amasya şehrinde öğlen yemek yiyin, özellikle et tercih edin. Çünkü Amasya şehrinin et yemekleri çok lezzetlidir. Ülkemizde denizi olmamasına rağmen yalıları olan tek şehir Amasya’da Yeşilırmak kıyısındaki yalıları gezip görmenizi öneririm.

SONUÇ

Ben Ankara’dan hareketle Karadeniz turu yaptım. Siz de: bu tur programını incelediğinizde: kendi bulunduğunuz yerden hareket ederek, kendinize ait bir Karadeniz tur programı yapabilirsiniz. Önemli olan: hareket noktanız ve tur için ayıracağınız süredir.

Yukarıdaki programda mutlaka görmeniz ve yapmanız gereken hususları not alırsanız, kendinize ait güzel bir Karadeniz tur programı yapabilirsiniz. Öte yandan: Karadeniz bölgesi elbette bu şehirlerden ve yörelerden ibaret değildir.

Ancak benim Temmuz 2022 tarihindeki yaptığım tur da gezip gördüğüm yerler için yaptığım plan yani tur programında buralar vardı. Yoksa: Sinop, Karadeniz Ereğli, Akçakoca, Kefken, Kerpe, Şile elbette Karadeniz yöremizin güzel yerleri arasındadır.

Unutmamak gerekir ki: dünyanın birçok güzelliklerini gezerken, kendi ülkemizin birçok güzelliklerini görmüyor, göremiyoruz. Mutlaka zaman ayırın ve Karadeniz turu yapın.

Trabzon Çaykara

Trabzon Çaykara

Çaykara, Trabzon arası uzaklık 75 km dir. Çaykara, Dernekpazarı arası uzaklık: 7 km. Çaykara, Of arası uzaklık: 25 km. Çaykara, Rize arası uzaklık: 52 km.

TARİHİ

Bölge 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılır. 1915 yılında, 1’nci Dünya Savaşı sırasında, ilçe Ruslar tarafından işgal edilir. 1925 yılında bucak, 1947 yılında ilçe olur.

Her yıl 27 Şubat günü, işgalden kurtuluş günü olarak kutlanır. İlçenin eski ismi “Kadahoolup” (anlamı: Aşağı köy) dur. Çaykara isminin kaynağı: Solaklı ve Yeşilalan derelerinin birleştiği yere yakın taşların arasından çıkan Çaykara suyudur.

Trabzon Çaykara

GENEL

İlçe dağlık ve kayalık bir yerde kuruludur. İlçe Solaklı çayının kenarında kuruludur ve çay yatağı dar olduğundan, ilçenin yerleşim alanı da dardır. İlçe denizden 25 km içeridedir. İlçenin denizden yüksekliği ortalama 280 metredir.

Trabzon Çaykara

GEZİLECEK YERLER

Trabzon Çaykara Uzungöl

UZUNGÖL

Bu sitede ayrı bir yerde “Uzungöl” adı altında uzunca bir tanıtım yazısı bulabilirsiniz.

Trabzon Çaykara Uzungöl hakkındaki yazım için Çaykara Uzungöl

Trabzon Çaykara Taşkıran

TAŞKIRAN

1861 yılında kurulan mahallenin Coroş olan ismi 1964 yılında Taşkıran olarak değiştirilmiştir. İlçe merkezine 11 km uzaklıktadır. Solaklı deresi, mahalleyi ikiye ayırır.

Çaykara Sultan Murat Yaylası

SULTAN MURAT YAYLASI

İlçe merkezine 25 km uzaklıktadır. Beş tane yaylanın merkezindedir, diğer yayları görmek te mümkündür.  Sultan 4’ncü Murat, 1635 yılında İran seferinden dönerken, ordusuyla bu yaylada konaklamış ve Cuma namazı kılmıştır.

Çaykara Sultan Murat Yaylası

Bu yüzden yaylaya Sultan Murat Yaylası ismi verilmiştir. Sultan Murat’ın namaz kıldığı yer, hala korunmaktadır. Yayla denizden 2000 metre yüksektedir. Ayrıca yaylada şehitlik vardır. Yaylada otel ve yayla evleri var, ayrıca çadır kurmak da mümkündür. Yaylada güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Sultan Murat Yayla Şenlikleri

Her yıl geleneksel olarak 20 Ağustos tarihinde “Sultan Murat Yayla Şenlikleri” düzenleniyor. Şenliklerde: kültürel ve ticari paylaşımlar yapılmakta, yöreye ait oyunlar oynanmaktadır.

Çaykara Şehitler Tepesi Anıtı

Şehitler Tepesi Anıtı

Yayla merkezine 1.5 km uzaklıktadır. 1’nci Dünya Savaşında (1916 yılında) Ruslar tarafından işgal edilen bölgede, ilçenin 27 km güneyindeki Sultanmurat yaylasında şehit düşen Türk askerleri hatırasına yapılmıştır.

Burada 1 subay ve 70 er olmak üzere 71 şehit mezarı vardır. Her yıl, geleneksel olarak 26 Haziran tarihinde yaylada düzenlenen Şehitleri Anma Gününde şehitlik ve 1’nci Dünya Savaşından kalma siperler ziyaret edilmektedir.

 Trabzon Çaykara Lustra Yaylası hakkındaki gezi yazım için Çaykara Lustra Yaylası

Tunceli

Tunceli

Tunceli, Elazığ arası uzaklık: 77 km. Tunceli, Erzincan arası uzaklık: 140 km. Tunceli, Erzurum arası uzaklık: 239 km. Tunceli, Ankara arası uzaklık: 823 km. Tunceli, İstanbul arası uzaklık: 1184 km.

TARİHİ

Murat ve Karasu nehirleri arasında kalan bölge, MÖ 2000’li yıllarda “İşuva” ismiyle bilinir ve yörede Hititler hakimdir. Ardından: Urartular, Medler ve Persler, yörede hakimiyet kurarlar. MS 395 yılında, Sasaniler ve Bizanslılar arasında sık sık el değiştiren bölgenin ismi “Dersim” dir.

Dersim kelimesi, Farsça “Gümüş Kapı” demektir. 1514 yılında bölge Osmanlı topraklarına katılır. Ancak, bölgenin dağlık yapısı ve engebeli coğrafyası, devlet denetimini buradan uzak tutmuş, yörede mahalli idareciler hakim olmuştur.

Bunlar, merkezi idarenin zayıf dönemlerinde, isyankar tutum sergilerler. Böylece: Osmanlıların son dönemleriyle Cumhuriyetin ilk dönemleri arasında yaşanan bir dizi “Dersim İsyanları” olur.

25 Aralık 1935 tarihinde, yörede Tunceli isimli bir şehir kurulmasına karar verilir ve şehir merkezi olarak Mameki adlı bir köyün bulunduğu alan seçilmiştir. Çünkü bu alan: Pülümür çayı vadisini izleyerek gelen, Erzurum-Elazığ ve Malatya şehirlerini birbirine bağlayan yol üzerindedir.

Yörede 1945 yılında Belediye kurulmuştur. İl merkezi, eskiden “Kalan kasabası” olarak bilinen günümüzdeki yerine nakledilir. 1945 yılında, Tunceli şehir olur.

GENEL

Şehir: Doğu Anadolu bölgesinde, Yukarı Fırat bölümünde, Munzur çayı ile Pülümür çayının birleştiği yerde kuruludur. Deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 970 metredir. İl merkezinin içinden Erzurum-Malatya kara yolu geçer.

Bu yol Munzur çayına paralel uzanır. Şehir dar bir vadide kurulduğu için, bu yol yani cadde dışında geniş bir cadde yoktur. Yerleşim yerinin engebeli bir yer olması nedeniyle, şehir içindeki mahallelere bağlanan yollar, inişli ve yokuşludur. Yörede karasal iklim hakimdir. Kışlar çok soğuk ve kar yağışlıdır. Yazlar ise kuru ve sıcaktır.

NE YENİR

Tunceli yöresinde, yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz, başlıca önerilerim “Zerefet, Sirekurt, Sirepati, Keşkek, Kavut ve Patila” olacaktır.

Tunceli Ters Lale

TERS LALE

Tunceli dağlarında, zirvedeki karların erimesiyle boy veren ters laleler bulunuyor. Özellikle Ovacık ve Çemişgezik kırsalında bulunan bu çiçekler, her yıl sadece 15-20 gün boyunca görülebiliyor. Bunları görmek için Mayıs ayı içinde burayı ziyaret etmeniz gerekir. Doğa yürüyüşü yaparak bu ters laleleri görmek mümkündür.

MUNZUR KÜLTÜR VE DOĞA FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Temmuz ayı içinde 4 gün süreli yapılmaktadır. Festival süresince birçok etkinlik düzenleniyor.

GEZİLECEK YERLER

PALAVRA MEYDANI

İl merkezinde, eski Hükümet Meydanına, yörede yaşayanlar “Palavra Meydanı” ismini vermişlerdir. Bu küçük alanda: Sevuşen’in heykeli bulunuyor.

Kendisi: Tunceliler tarafından çok sevilen bir kişidir, 1994 yılında öldüğünde cenazesine binlerce kişinin katıldığı söyleniyor. Evet, Sevuşen’in heykelinin ücreti, söylendiğine göre 1995 yılında Tunceli Milletvekili Kamer Genç tarafından karşılanmıştır.

Heykelin yanında mumluk bulunuyor. İnsanlar, heykelin bulunduğu yerde dilek tutuyorlar ve mum dikiyorlar. Palavra meydanında, çay ve yemek mekanları bulunuyor.

Tunceli Munzur Vadisi Milli Parkı

MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI

Tunceli il sınırlarındaki park alanı, 1971 yılında “Milli Park” ilan edilmiştir. Ülkemizde bulunan en büyük Milli Parklarından birisidir.

Park alanı Tunceli il merkezine 8 km uzaklıktadır. Burada başlayan park alanı, Munzur dağlarına kadar uzanır. Park alanı: Tunceli merkez, Ovacık ilçesi ve Erzincan Çağlayan ilçesi sınırlarında bulunmaktadır. Erzincan il sınırları içinde kalan bölüm sarp ve kayalıktır.

Milli Park sahası: Tunceli il merkezinin 7 km batısından başlar, 46 km devam eder ve kuzeye doğru Munzur dağlarını içine alacak şekilde belirlenmiştir.

Park alanının kuzeyinde: Munzur dağlarında, 3000 metre yükseklikte krater gölleri bulunur.

Ovacık ilçesi düzlüğünde: gözeler ve kanyonlar görülür.

Vadi boyunca şelaleler vardır.

Park alanında: Munzur Suyu ve Mercan deresinde yöreye özgü alabalık türleri bulunur. Ayrıca yine park alanında: 2 tür keçi vardır. Bunlar: dağ keçisi ve çengel boynuzlu dağ keçisidir.

Milli Park: bitki örtüsü bakımından oldukça zengindir. Park alanında 1518 bitki çeşidi tespit edilmiştir. Bunlardan büyük kısmı endemiktir. Park alanı, Türkiye’de bulunan 122 önemli bitki alanından bir tanesidir.

Park alanında: tepelik ve yamaçlarda, kayalık olmayan yerlerde meşe ormanları bulunur.

Tunceli Munzur Vadisi Milli Parkı

Mercan vadisinin kuzey kesimlerinde: doğa yürüyüşü yapılır. Güney kesimlerinde ise kamping alanları ve piknik yerleri vardır.

Milli Park alanını ikiye bölen Munzur ırmağında, 70 kilometrelik parkurda: rafting yapılmaktadır.

Ana Fatma Ziyareti

Tunceli-Ovacık yolu üzerindedir. Ana Fatma mahallesi olarak tanınan burası yöre halkı ve dışarıdan gelenler tarafından sıklıkla ziyaret edilir. İl merkezine 7 km uzaklıktadır. Burada kaplıca bulunmaktadır.

Ayrıca bir dinlenme tesisi ile lokanta bulunur. Dinlenme tesisi: “Munzur Vadisi Milli Parkı İdare Ziyaretçi Merkezi ve Orman Köşkleri” ismiyle bilinir. Buradaki tesisin vatandaşların kullanımına açık olduğu söyleniyor.

 

Halvori Gözeleri

Tunceli-Ovacık yolu üzerindedir. İl merkezine 20 km uzaklıktadır. Kutsal mekan olarak kabul edilmektedir. Munzur çayı kıyısında, derin ve kayalık bir arazidedir. Burada; çok soğuk kaynak suları bulunmaktadır. Ayrıca dinlenme ve mesire alanları bulunur. Ancak tesis yoktur, sadece masalar ve oturma gurupları vardır.

Mercan Deresi vadisi

Mercan deresi, Ovacık ilçe merkezinin doğusunda Munzur çayına karışır. Yüksek dağlardan beslendiği için suyu boldur. Berrak ve temiz sulardaki alabalıklar çok ünlüdür. Burada balık tutmak mümkündür. Vadi bitki örtüsü bakımından da oldukça zengindir. Vadide doğa yürüyüşleri, kamp ve piknik yapılabilmektedir.

Tunceli Kırk Meydan Şelaleleri

Kırk Meydan Şelaleleri

Munzur dağlarının, Mercan vadisine inan yamaçlarında, Ovacık yöresinin kuzeyinde, yaylalara çıkan güzergah üzerindedir. Munzur dağlarının, Mercan vadisine inen yamaçlarında: Kırk Meydan Şelaleleri görülebilir.

Şelaleler, Gözeler köyüne yaklaşık 15 km uzaklıkta, Munzur dağları arasında, aynı vadi üzerinde, 4 farklı noktadadır. Şelalelere ulaşmak için, araçla gidilen köyden sonra yürüyerek 3 saatlik bir yolculuk yapmak gerekiyor.

Bunlar: küçük ve dar bir vadide akan, birkaç şelaleden oluşmaktadır. Havanın iyice ısınıp doğadaki karların bir bölümünün erimesiyle şelaleler akmaya başlar. Görsel zenginlik sunarlar. Çünkü: suları boldur, doğal çevreleri görülmeye değerdir.

Kaletepe Mevkii

Milli Park alanının kuzeyinde, Şahverdi köyünün kuzeybatısındadır. Kale tepe mevkii, 1636 metre yüksekliktedir. Burası: 1’nci Derece Arkeolojik Sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Tülin Tepe-Tepecik ve Pulur Höyükleri

Milli Park içindedir. Yörenin kalkolitik ve neolitik dönemlerinde iskan edilmişlerdir.

RABAT VADİSİ

İl merkezine bağlı Çemçeli köyü Rabat Mezrasındadır. İlçe merkezine 17 km uzaklıktadır.

Rabat vadisinde Rabat köyü ve Rabat köprüsü görülmeye değerdir. Yine vadi içinde: iki tane şelale var. Bu şelaleler 150 ve 200 metre yükseklikten dökülmektedir. Vadi içinde, 2200 metre rakımda, dağların eteklerinde bir mağara da gezilebiliyor. Bu mağaranın girişinde “Öküz figürü” bulunuyor.

Rabat kalesi ise, Tunceli yöresinde tespit edilebilen en eski ve büyük antik yerleşim alanıdır. Kale alanı, 3 futbol sahasından daha büyüktür. Kalenin, yüzeyde bulunan seramik kalıntılarına göre, Erken Demir çağından Osmanlı dönemine kadar kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Vadide bulunan tarihi köprü: Rabat Kalesini, Hozat’a bağlayan bir yolda bulunmaktadır. Burada: kaya mezarları ve yine kayalara oyulmuş merdivenler görülür.

Tunceli Kutu Deresi

KUTU DERESİ

Tunceli-Erzincan kara yolu üzerindedir. İl merkezine 20 km uzaklıktadır.

Tunceli yöresinin en çok kabul gören turistik yerlerinden birisidir. Burası yaz aylarında plaj olarak kullanılıyor. Pülümür çayının buz gibi sularında yüzmek mümkündür. Dere kıyısında restoranlar bulunuyor. Bu restoranlarda özellikle karabalık yemenizi öneririm. Burada bir de tarihi köprü var, orayı da görmeyi unutmayın.

 Tunceli Hozat hakkındaki gezi yazım için  Hozat