Mısır Genel

Mısır Genel

 

Evet, ayrıntılı bir Mısır tanıtımı;

Bu arada: bazı ziyaretçilerimiz, özellikle vize konusunda tedirgin olmuşlar. Bakın; Mısır’a girişte, havaalanında vize alma şansınız var, ama siz lütfen bu şansı zorlamayın ve oraya gitmeden önce, Türkiye’den Mısır vizesini alıp, cebinize koyun, ne olur ne olmaz.

Evet, gelelim Mısır’ı anlatmaya: Mısır’ın ünlü antik tarihi, modern dünyanın ilgisini çekmektedir. MÖ. 3200 yıllarından sonra, Hıristiyanlığın ortaya çıkışına kadar, bu coğrafyada gelişen imparatorluk: dünyanın gelmiş geçmiş en büyük uygarlıklarından biriydi. Napolyon: 19’ncu yüzyılın başında: subaylarını, ülkeye keşfetmeye gönderdikten sonra, bu subaylar ülkelerine, yarı gömülü heykellerin ve sütunların çizimleriyle döndüler. Bunun üzerine: dünya, bu kadarı ile yetinmek istemedi.

Howard Carter

1922 yılında Tutankhamon’un tozlu mezarını incelerken; gördüklerini “muhteşem şeyler” olarak tanımlar. Firavunların ölçülmez servetlerine tanık olur. Kazıyı destekleyen Lord Carnarvon’un; birkaç ay sonra ani ölümü, halk arasında Firavunun mumyasının laneti olarak yorumlanır. Sonuçta: günümüzde, kitapevi rafları ve belgesel kanallarının programları, piramitlerin kökenleri ve amacı hakkında, sözde birçok bilimsel teoriyle doludur. Öyle görülüyor ki; Mısır’a duyulan merak ve ilgi hiçbir zaman azalmayacak.

Evet: coğrafi olarak, Aşağı ve Yukarı şeklinde tanımlanan Mısır’da ekonomi: turizm, Nil ve alüvyonlu topraklarda yetişen, dünyanın en kaliteli ve uzun elyaflı pamuğu ile tekstil ürünleri ihracatına dayanmaktadır.

Müslüman Kardeşler Örgütü’nün çeşitli zamanlarda:

Piramitlerde ve Şarm El Şeyh’te gerçekleştirdikleri bombalı saldırılar, turizm gelirlerini olarak olumsuz etkilese de, Uzak Doğulu turistler için Mısır, her zaman bir çekim merkezi olmuştur. Özellikle: turizmin olumsuz etkilendiği bu dönemde: Mısır hükümeti, aldığı bir kısım tedbirlerle, turizmi yeniden canlandırmayı başarmış. Hatırlarsanız, terörist saldırıları takiben, Mısır’a olan ilgili yine canlı tutabilmek için, Mısır Hükümeti, Antik Mısır dönemine ait bir çok yazılı eser çıkmasını, romanlar yazılmasını sağladı. Kleopatranın aşklarını ve diğer firavunların yaşamlarını anlatan romanlar, bir anda piyasada bayağı artmıştı.

Kahire; dünyanın en büyük zincirlerinin, beş yıldızlı otellerinin yoğun konaklama imkanlarına sahiptir.

Nil boyunca:

Dünyanın en önemli üç medeniyetinden biri olarak tanımlanan: Eski Mısır tapınaklarını görebileceğiniz, Asuan’a kadar yapılan gemi turları var. Asuan Müzesinde: Yukarı Mısır medeniyetinin örneklerini ve günlük yaşamın sergilenmesini göreceksiniz.

Nil boyundaki bu gezide: ayrıca: dünyanın en büyük barajlarından biri olarak: Cemal Abdülnasır tarafından inşa ettirilen Asuan Barajının yapımı sırasında: yerinden taşınan “Büyük Tapınak” ı görebilirsiniz. Nil nehrinin iki kıyısında kurulmuş şehirlerde, geleneksel ürünlerin temin edilebileceği pazarlarda: özellikle dünyaca ünlü “Papirüs” bulabilirsiniz. Gize bölgesindeki dükkanlarda yüksek fiyatlardan; büyük indirim yapılarak satılan papirüsleri, Kahire içinde, Hanü-l-Halil gibi çarşılarda, size önerilen son fiyatın dörtte biri fiyata satın alabilirsiniz.

İşte Mısır bu.

Buraya gidenlere Mısır’ı sorarsanız: eğer tarihe merakı yok sa, size yalnızca: gürültü, toz, kalabalık, pislik, gerek yiyecek ve gerekse içecek açısından hijyen olmayan şartları anlatacaktır. Evet: bunlar yalan değil, gerçek, bunların hepsi gerçek. Ama: bunların yanında; başka bir gerçek daha var, birazcık tarihe ilginiz varsa, bu muhteşem yapıları gördüğünüzde etkilenmemeniz mümkün değil. Mutlaka gidin, mutlaka görün.

ÜLKEYE GİRİŞ

VİZE:

Mısır’da, 7 günden az kalacak herkesin, geçiş vizesi, 1 ayı geçmeyen bir süre kalacak olan herkesin de turistik vize alması gerekiyor. Yani: Mısır, Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Ancak, bu ülkeye girişte de, havaalanından vize almak mümkün. Uçaktan iner inmez, havaalanında, körükten çıktığınızda birçok banka şubesiyle karşılaşıyorsunuz.

Bunların burada ne işi var diye düşünürken, biraz sonra anlayacaksınız. Ülkeye giriş için vize almasıysanız, bu bankalara kişi başına 15 dolar ödeyerek, vize alabiliyorsunuz. Bu iyi bir kolaylık gibi gözükse de, bu bankaların vize için hazırlanan özel pulu sattıklarını kimse size söylemiyor. Zaten ülkede dil problemi olduğundan deneye yanıla, bunu öğreniyorsunuz.

Paranızı verip vize pulunu alıyorsunuz. Bunu kendiniz pasaportunuza yapıştırın ve pasaport bankolarının önünde sıraya girin. Sıra size gelince, görevli polisler hemen işleminizi yapıyorlar ve pasaportunuza el koyup, sizi sıra sonuna gönderiyorlar. Hatta, sıra dışına çıkın ve oturun diyorlar. Şaşırıyorsunuz.

Ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz.

Ama yorulmayın. Amaçları, pul alarak vize alanları bilgisayara geçirmek ve isimlerini kontrol etmek. Ama bunu size kimse söylemiyor. Sıra sonunda oturarak bir süre bekliyorsunuz. Bir süre sonra, bir polis gelip elindeki pasaportları isimleri okuyarak dağıtıyor. Şansınıza bekleme süresi kısa da olabilir, uzun da. Sabırla bekleyin. Çünkü özellikle Mısır’da aceleye hiç gerek yok. Öyle acele edip de işinizi bir an önce bitirmeye kalkmayın.

Daha çok dikkat çekiyorsunuz. O zaman da görevliler “bu adam niye acele ediyor, demek ki sakladığı bir şey var” diyerek, sizinle özel olarak ilgileniyorlar. Pasaportu kaptıktan sonra, boş kapılardan içeri girin. Valiziniz varsa onu alın. Yoksa, sağ yanda bulunan gümrük bölümüne gidin. Burada yeşil ve kırmızı hatlar var. Ama nereye giderseniz gidin, sizi mutlaka kontrol ediyorlar. Özellikle de çantanızda video kamera varsa, özel ilgi gösteriyorlar. Bunu pasaportunuza yazmak istiyorlar. Çünkü, ülkede onlarca yıldır, en tehlikeli maddelerden biri, video kamera imiş. Bir de, ülkede fiyatları çok pahalı imiş.

Bu arada gümrük kontrolü için, öyle medeni bir sıra yok. Özellikle, Mısırlılar, sıra konusundan habersiz. Bir anda önünüze yığılıyorlar. Kimse de sıraya geçme adeti yok. Kafasına göre hemen herkes istediği yerde duruyor. İşini bitirmeye bakıyor. Gümrükten çıktıktan sonra, sol ve sağ tarafta free-shoplar var. Ama fazla zaman harcamayın burada. Çünkü satılan ürünler öyle kötü tezgaha konuluyor ki, almak bile istemezsiniz. Zaten şehirde alabileceğiniz bir çok ürün yer alıyor. Hemen hemen aynı ürünleri burada satıyorlar.

Ayrıca:

ülkeye girişte doldurulması gereken bir form var. Form: Mısır’da kalış sürenizi, kalış yerinizi ve kişisel bilgilerinizi kapsıyor. Bu formu: uçaktan inmeden önce doldurmanızı öneriyorum, çünkü havaalanındaki kargaşada bu formu doldurmak tam bir ızdırap. Bu arada: yeşil pasaportlular için vize gerekmiyor. Ancak: biraz önce sözünü ettiğim form, herkes tarafından dolduruluyor.

MISIR GÜMRÜK UYGULAMALARI

Eğer pahalı bir kamera, video veya bilgisayar kullanıyorsanız ve yanınızda götürüyorsanız, ülkeye girerken bunu gümrük yetkililerine bildirmeniz şart. Detayları pasaportunuza kaydedilecektir. Ülkeden ayrılırken de, kaldığınız süre içinde satmadığınızı kanıtlamak için cihazı göstermenizi istiyorlar. Ülkeye girişte: yanınızda: ilaçlar, ateşli silahlar ve pamuk yasak.

Ayrıca: biraz önce yukarıda söylediğim gibi: video kameraya karşı: yüksek ilgi, Mısır’da çok yaygın. Daha havaalanında: herhangi bir başka şey sormadan, yanınızda video kamera olup olmadığını soruyorlar. Bir de yanınızda: profesyonel fotoğraf makinası varsa, o zaman işiniz daha da zor.

mısır.para.1
Mısır Genel Döviz sınırlaması

Video kamerayı, mutlaka pasaportunuza kaydediyorlar. Bunun için ise, havaalanında ilgili görevliyi bulana kadar, saatleriniz geçiyor. Yani: sakın yanınızda video kamera götürmeyin desem yalan olmaz, tercih sizin. Sanırım: ülke içinde bunların yerli Mısırlılara satılmasını istemiyorlar, yani bu nedenle alınmış bir önlem olsa gerek.

DÖVİZ SINIRLAMASI

a.uçak.1
Mısır Genel Havaalanı

1000 LE. den fazlası Mısır parasının ülkeye sokulmasına ve ülke dışına çıkarılmasına izin vermiyorlar. Ülkeye: istediğiniz miktarda döviz sokabilir ve çıkarabilirsiniz. Ama ülkeye girerken bildirmeniz gerekir. Gümrükte, döviz deklarasyon belgesi damgalanıyor. Aldığınız bütün döviz bozdurma makbuzlarıyla birlikte : bu döviz deklarasyon belgesini saklamanız şart, ayrılırken göstermenizi istiyorlar.

HAVAALANI

İstanbul-Kahire arası uçak yolculuğu: 2 saat 10 dakika sürüyor. Evet; Mısır’ın en büyük havaalanı: Kahire’de. Şehir merkezinin 20 km. kuzeybatısında. Havaalanının 2 terminali var. Egypt Air ve diğer Mısır havayolu şirketleri: 1 Numaralı Terminali kullanıyorlar. Amerika ve Batı Avrupa havayolları şirketleri ise: 2 Numaralı Terminali kullanıyorlar. Her iki terminalde de, banko ve vize işlemleri yapılır. Kahire havaalanında, pasaport kontrolünden önce, size verilecek kartları mutlaka doldurun. Hatta: uçaktan inmeden önce doldurun, çünkü kalem ve zaman sorunu yaşanıyor. Ülke içinde başka bir şehre uçacaksanız, 3 numaralı Terminala geçin. Burası çok yakın, beş dakikalık yürüyüş mesafesi için sakın taksiye kanıp binmeyin.

Evet, iki terminal bulunmasına rağmen; işlek zamanlarda, terminallerde uzun kuyruklar oluşur. Vizenizi Mısır’a gelmeden önce almanız ve yanınızda da biraz Mısır parası bulundurmanız iyi olur. Çünkü: bagajınızı taşıtırken, bahşiş vermeniz gerekecek.

Havaalanında:

Taksi, otobüs ve Misr Travel otobüsleri var. En kolayı, sabit ücretli limuzine veya taksiye binmektir. Sizi, gümrüklü sahadan geçer geçmez taksi şöförleri karşılıyor. Taksi isteyip istemediğinizi soruyorlar. Zaten tipinizden ne yapmak istediğinizi neredeyse anlar hale gelmişler.

Yalnızlıkla bir yeşil ışık yakarsanız, yandınız. Yanınızda bitiyorlar ve sizi araçlarına bindirene kadar her şeyi yapıyorlar. Ancak: sizin araç aradığınızı görüp te, yanınıza gelen ve resmi görevli olduğunu söyleyenlere sakın inanmayın. Bunlar: komisyoncu. Bir taksi bulduğunuzda ise, mutlaka pazarlık yapın. Mısır’da fiyatları öğrenene kadar, pazarlık aşamalarını yaşamanız gerekiyor. Kahire içinde, nereye isterseniz, uzaklık önemli değil, muhtemelen 10 LE. ye gidebilirsiniz. Bunu dikkate alarak, pazarlık yapın.

Bir de, elbette bu şehirdeki akıl almaz berbat trafik var. Bu sizi olumsuz etkilemesin. Uçağınız, saat: 08.00-10.00 arasında kalkacaksa Kahire’den havaalanına gitmek için en az 2 saat zaman ayırın, trafik berbat yoğun. İskenderiye, Assuan, Hurgada, Luksor ve Şanüş-Şeyh’de de havaalanları var. Kahire’den kalkan yurt içi uçuşların yanı sıra, Batı Avrupa’dan uluslar arası charter seferleri için de bu havaalanları kullanılıyor.

mısır.trafik.1
Mısır Genel Ulaşım-Trafik

ULAŞIM-TRAFİK

TRAFİK

Mısır Genel: Kahire’de, trafik ışıkları hiçbir anlam ifade etmiyor. Karşıdan karşıya geçerken aman dikkat, ışıklara değil, arabalara bakın. Her yerde, eli kornasında, sürekli bağırıp çağıran şöförler göreceksiniz.

Yollarda, karşıdan karşıya geçmek hayal gibi. Bunun dışında: geçmiş yıllarda, Mısırlı otobüs sürücülerinin yarattıkları ve birçok insanın öldüğü ve hatta turistlerin öldüğü trafik kazaları da yok değil. Sanırım: bir otobüse bindiğinizde, saçma sapan ve hızlı ilerleyen Mısırlı şöförü nasıl uyaracaksınız bilinmez, ama belki rehberiniz bu işi yapabilir.

mısır.trafik.3
Mısır Genel Ulaşım

ULAŞIM

TEKNE

Luksor’da ve Assuan’da Nil Nehrini geçmek için felukka’ya veya tarifeye göre işleyen, daha hızlı ve ucuz, dizel motorlu feribotlara binebilirsiniz. Haftanın dört günü, Hurgada’dan ; Şarmuş-Şeyh’e hızlı feribot kalkıyor. Yolculuk 90 dakika sürüyor.

OTOBÜS

Kahire’de otobüsler çok kalabalık. Genellikle, belli bir hızla ve çok karmaşık yollardan gidiyorlar. Kahire ile İskenderiye ve diğer Mısır kentleri arasında, klimalı otobüsler çalışıyor.

TAKSİ

Mısırda taksiler oldukça ucuz. Ama taksilerde oldukça eski. Şehir içinde, en uzak bir yere, en fazla 10 LE. ile gitmek mümkün, buna göre pazarlık yapın. Yalnız: bir yere yetişmeniz gerektiğinde, mutlaka çok önceden oraya hareket edin.Benzin ucuz olduğu için taksi ücretleri de çok ucuz. Mesela: İstanbul’daki şehir içi otobüs bileti fiyatına: Kahire’de rahatlıkla taksiye binebilirsiniz. Üstelik yolcusu olan bir taksiye, ikinci yolcu olarak da binmeniz mümkün. Ama taksi şöförlerinin ücretlerini fazla isteme gibi bir alışkanlıkları var. Buna karşı, halk iki tedbir geliştirmiş. Birincisi pazarlık yapmak, ikincisi ücreti, taksiden indikten sonra, pencereden ödemek.

FAYTON

Luksor, Assuan ve Nil Vadisindeki bazı yerlerde, fayton (kalake de denir) kiralayabilirsiniz. Kahire’de fayton var.

METRO

Kahire’nin en merkezi yeri olan Tahrir Meydanından kalkan ve kentin çeşitli yerlerine ulaşımı sağlayan Kahire metrosu çok kullanışlı. Kopt Müzesine ve Eski Kahire’ye gitmek için metroya binebilirsiniz. Mar Girgis istasyonunda inmeniz gerekir. Bunun dışındaki yerlere: mutlaka yürüyerek ulaşın, unutmayın ki yürüyerek çok daha güzel ve ilginç yerler keşfedebilirsiniz. Tek dikkate alınması gereken husus: hava karardığında, merkezi yerlerden uzaklaşmayın.

Bunun dışında: gündüz saatlerinde de, merkez dışında ara sokaklara fazla dalmamanızı öneriyorum. Çünkü: sonuçta, her ne kadar Kahireli turistten geçimini sağladığının farkında ama yine de, terörist unsurların bulunduğunu unutmamak gerek. Bu arada: metronun ilk iki bölümü bayanlara ayrılmıştır. Bayanlar ve erkekler metroya birlikte biniyorlar ama erkeklerin hanımlara ayrılmış bölümde seyahat etmeleri yasak. Belirli bir para cezası var.

MİNİBÜS

mısır.trafik.2
Mısır Genel Dolmuş

Sınırlı sayıda olan klimalı minibüsler, Kahire’de dolaşmak için idealdir.

DOLMUŞ

Mısır’da çok yaygın olan dolmuşlar, otobüs fiyatına yolcu taşır, ama daha hızlıdır. Bunlar: altı veya yedi müşteri alır ve araç dolunca kalkar.

TREN

Kahire ile İskenderiye arasında hızlı trenler var. Nil’in aşağı yakasındaki trenler güvenilir, ama her zaman askeri koruma bulunmadığı için yabancı turistlerin kullanıp kullanamayacağını sorun. Luksor ile Assuan arasında bir gece kalınan lüks tren var. Gece boyunca yolculuk yapılıyor. Önceden yer ayırtmalısınız. Pahalı.

PARA

Mısır Genel: Mısır’ın para birimi: Mısır Poundu. LE olarak kısaltılır. 1 Amerikan Doları: 6 LE. Yani: muhtemelen 6 pound= 1 Amerikan doları olduğuna göre: bizim 1 TL=4 Mısır Poundu ediyor.

Bozuk paraları: 10, 20, 25 pt. Olarak kullanılır. Banknotlar ise: 50 pt, ve bunun dışında LE olarak ise: 1, 5, 10, 20, 50, 100, 200.

Yalnızca resmi işletmelerde döviz bozdurun. Banka veya resmi döviz bürosu olabilir. Büyük otellerin çoğunun girişinde, sabahları ve akşamları açık küçük bir banka ofisi bulunur. Mısır’da döviz kuru daha yüksektir. Bu yüzden ülkeye giriş yaparken, yanınızda asgari para bulundurun. Mısır’dan ayrılırken, aldığınız eşyalara ait, çıkışta faturalarınızı kontrol etmek isteyebilirler. Bu nedenle, alışveriş faturalarınızı mutlaka saklayın.

BAHŞİŞ

Mısır Genel: Mısır’da bahşiş (Arapça: bakhşiiş) çok yaygındır. Mısır’da belki de en çok duyacağınız kelime bu. Bunalacaksınız. Cami kapısını işaret etmek, nargilenin közünü dökmek, deveyi çöktürmek.. Bahşiş anlaştığınız paranın haricinde vermek zorunda olduğunuz küçük meblağın adı aynı zamanda.

Yol sormak için birine yaklaştığınızda bile, sizden bahşiş isteyecektir. Otelde gülümsediğiniz garson, hizmetli, taksi şöförü, aklınıza kim gelirse, ilk fırsatta bahşiş istiyor. Kurtulmak zor. Birçok tapınak ve piramidi gezerken, uzun elbiseli fellahlar, bir yerleri işaret edip, sizi yanına çağıracaklar. Ya da elinizdeki fotoğraf makinenizi kapıp, sizle beraber yanınızdaki insanın fotoğrafını çekeceklerdir. Bunların hepsi, sizden bahşiş koparmak için yapılan küçük tuzaklardır. Bunu resmi ve sivil giyimli polisler bile yapıyorlar. Çocuklar ve dilenciler, sokakta bakhşiiş istemek üzere yanınıza gelecekler. Onlara para vermeniz gerekmez, ama hizmette bulunanlara vermek üzere yanınızda bolca bozuk para bulundurun.

Çünkü: aksi halde, karşınıza geçip suratını asan, kolunuzdan çekiştiren bir Mısırlı, uzun süre yanınızdan ayrılmayacaktır. Bu geleneği, Mısır halkının fakirliğine bağlayanlar haklı olabilirler. Ancak, mazisi asırlar önceye dayanan köklü bir alışkanlık olduğunu hatırlatmakta fayda var. Pazarlık yaptıktan sonra asla bahşiş verilmemeli.

Aşağıdaki hizmetleri yapanlar, sizden bahşiş isteyecekler. Vermeniz gereken miktarı kafanızda belirlemeniz için birkaç örnek veriyorum. Çünkü: bazen verdiğiniz bahşişin miktarını beğenmeyip surat asan Mısırlı da göreceksiniz.

Taşıyıcı, çanta başına 2 LE.

Garson, servis fiyatlara dahil değil ise, fatura tutarının yüzde 10

Tuvalet görevlisi, 1 LE,

Oda temizleyicisi, hafta başına, 40-50 LE.

Taksi şöförü, 1-5 LE.

Tur rehberi, yüzde 10

Tekne rehberi, müşteri başına, 50 LE

Felukka kaptanı, yolcu başına, 2 LE

mısır.çöl.2
Mısır Genel İklim

İKLİM

Mısır Genel: Ekim, Kasım, Nisan ve Mayıs ayları: Mısır’a gitmek için en uygun zamanlardır. Genellikle: 37 derece üzerindeki hava sıcaklıklarıyla geçen yaz ayları: başta Yukarı Mısır olmak üzere, bir hayli boğucu oluyor.

Ne de olsa, Ekvator enlemi buradan geçiyor. Sina ve Kızıldeniz sahilleri de genellikle sıcak oluyor. Otellerin, tur otobüslerinin ve Nil feribotlarının çoğunda klima var. Güneşin yakıcılığından kaçınmak için, gezi programlarınızı sabahları veya akşamları dışarıda olacak şekilde düzenleyin.

Gündüz sıcaklıklarının 25 derece civarında seyrettiği kış günleri, Yukarı Mısır’da genellikle sıcak geçer. Akşamları biraz serin olabilir, özellikle geceleri Sina soğuk olur. Kış günlerinde: Kahire ve kuzeyde ısı 20 derecelerin üzerinde az seyreder.

Mısır’a çok az yağmur yağar, yalnızca İskenderiye ve Akdeniz kıyıları ve ara sıra da Kahire, belli bir ölçüde yağış alır. Kızıldeniz ve Sina kıyı şeridi, denizden esen ve kışın etkili fırtınalara dönüşen rüzgarlara açıktır. Denize girmek üzere gidiyorsanız yaz aylarını, hayır gezmek için gidiyorsanız, nispeten bahar aylarını tercih etmeniz şart.

GİYİM

Mısır Genel: Müslüman bir ülkede bulunduğunuzu unutmayın. Özellikle, bayan kıyafetlerinin açık olmamasına özen göstermek gerek. Evet: Eğer Mısır’ı: Mayıs ve Eylül ayları arasındaki bir tarihte gezmek istiyorsanız: yanınıza hafif giysiler alın. Her zaman güneş gözlüğü kullanın. Özellikle: Nil kenarındaki kumtaşı anıtlar, güneş ışığı altında, inanılmayacak kadar parlıyor. Başınıza bir şapka almayı unutmayın.

Kış akşamları için, üstünüze bir şeyler daha giymeniz gerekir. Sina Dağına tırmanırken ve çöl gecelerinde, yanınızda sizi daha sıcak tutacak bir şeyleri mutlaka bulundurun.

Gezerken: düz, rahat ve engebeli yollarda, toza ve tepe tırmanışlarına uygun sağlam ayakkabılar giyin. Topuklu ayakkabıları, yalnızca akşam yemeklerinde giymenizi öneririm. 5 yıldızlı otellerde ve bazı Nil feribotlarında, akşamları takım elbise ( erkekler için ceket ve gıravat) gerekiyormuş, bilmiyorum, yaşamadım ama öyle söylediler. Gideceğiniz yere göre, önceden önlem alabilirsiniz.

Camileri gezerken, erkeklerin pantolon ve tişört giymeleri, kadınların kollarını ve bacaklarını ve başlarını örtmeleri gerekiyor. Ayakkabılar girişte mutlaka çıkarılıyor.

mısır.tarih.f1
Mısır Genel Kültürel Mozaik

KÜLTÜREL MOZAİK

Mısır Genel: Mısırlılar, Nil’e şükran duyarlar. Ama: Allah’a ibadet ederler. Ülkenin her yerinde; ezan sesi duyulur. Ortadoğu’nun en liberal Müslüman ülkelerinden biridir. Müslüman kanunları ve Şeriat yerine, Batı tarzı demokratik modellere dayanan bir anayasa ve yargılama sistemi var. Ülkede: Aziz Markos’a bağlı, sayıları az ama toplum ile uyum içinde yaşayan yerleşik bir Hıristiyan cemaat de var. Yani: Mısır’ı bu kadar ilginç kılan da, bu kültürel mozaik.

Mısır: aynı zamanda çelişkilerle dolu. Ülkenin % 90’ında yerleşim yokken, büyük şehirler, aşırı kalabalıklaşmış durumda. Başta Kahire. Evet; Afrika’nın en büyük kenti. Tozlu, gürültülü, karışık ve neon ışıklarıyla aydınlatılmış metropolde, 16 milyondan fazla insan yaşıyor. Dolayısı ile, nüfusun çoğunluğu kentli sayılıyor. Ama pek çok Mısırlı, hala çiftçilik yapmayı sürdürüyor.

Bedevi ve Berberi kabileleri; vahalarda ve çöllerde yaşıyorlar. Mısırlıların çoğu, antik bir nesilden geldiğine inanıyor. Günümüzde: din ve sosyal hayat değişmiş olmasına rağmen, bazı eski usullere hala uyuluyor. Bugün; kırsal alanda karşılaşılan görüntüler; antik mezarlarda bulunan muhteşem kabartmaları çağrıştırıyor.

Mısır;

çok uzun zamandan buyana, farklı özelliklerden etkilenmiş, bazı gelenekleri ve uygulamaları da özümlemiştir. Afrika altını, antik dönemde bölgeye zenginlik getirmiş. Kara derili Nübyeliler, Antik Mısırlılarla, önemli ticaret bağlantıları kurmuşlar. Güneyde: Assuan çevresinde yaşayan Nübyeliler, kökenlerine ve güçlü müzik geleneklerine büyük ölçüde bağlılar.

Doğudan gelen Arapların, Mısır’ı istila etmesiyle: eskinin yerini, büyük ölçüde yeni bir din, toplum ve sanat anlayışı almış. 18 ve 19’ncu yüzyıllarda ise, Avrupa sömürgeciliği, damgasını vurmuş. Mısır Hidivleri, ülkeyi yönetirken bu sömürgecilerin idari yöntemlerini kullanmışlar, günümüzde Mısırlılar halen İngilizce ve Fransızca konuşabiliyorlar.

Evet

mısır.tarih.4
Mısır Genel İslam ve Yaygın İnanışlar

Günümüzde artık Mısır’ın gözdesi: Teb şehri değil, Kahire. Kahire: İslamiyetin ilk yıllarından bu yana, önemli bir kent olmuş. Kentin: ortaçağ İslam mimarisi özelliklerini taşıyan mahallesi, o günlerden kalmış. Modern ekonominin can damarı olan Kahire, aynı zamanda Arap Konseyinin de merkezi durumunda ve Ortadoğu barışı ile ilgili diplomatik görüşmelere ev sahipliği yapan önemli bir kent.

İSLAM VE YAYGIN İNANIŞLAR

Mısır Genel: Mısırlılar çok dindardırlar. % 90’nın dini İslamdır. En eski Hıristiyan mezheplerinden biri olan; koptlar’ın bir bölümü: Batı Hıristiyanlarını bile şaşırtacak derecede dindarlar. Batıda: günlük konuşma dilinde, neredeyse tarihe karışmış olan dini ifadelerin kullanımı, giderek artıyormuş.

Es-selamün aleyküm (selam ve barış olsun) diye selam verilir ve Aleyküm es-selam ve rahmetullahi ve berakatu (barış, Allah’ın merhameti ve duası seninle olsun) diyerek selam alınıyor. Sonuçta, bizler, buna pek yabancı değiliz.

Ayrıca; özellikle yoksullar arasında olmak üzere: cinler, periler ve hayaletlere benzer batıl inançlar yaygın. Yukarı Mısır Tapınaklarında, hala, bereket törenlerinin yapıldığı söyleniyor. Sihirbazlar, büyücüler ve falcılar, ülke genelinde: büyü ve iksir ticaretinden yüksek gelir elde ediyorlarmış.

mısır.tarih.3
Mısır Genel Sit Alanları

SİT ALANLARI

Bu görülmemiş ilgi nedeniyle, Mısır’a giderken, heyecan duymamak elde değil. Buna karşılık; arkeolojik sit alanlarının: güzelliği, büyüklüğü ve görkemi karşısında, önceden bir fikir sahibi olmak gerçekten olanaksız. Etkileyici, devasa heykeller, nefes kesen mezarlık resimleri, şaşılacak büyüklükteki piramitler ve görkemli tapınaklar, kesinlikle çok büyük ilgi çekiyor.

mısır.piramit.1
Mısır Genel Mısır piramitleri

Arkeologların, tek bir sezon için gelip neden buradan hiç ayrılamadıklarını anlamak, zor değil. Kalıntılar ve sanat eserleri, Sfenks’in esrarengiz gülümsemesi gibi, cevabı bulunamayan o kadar çok soru var ki. Siz de, geziniz sonunda, bu etkileyici yapılar hakkında, gerçekten kafanızda birçok soru ile buradan ayrılacaksınız.

MISIR PİRAMİTLERİ

Mısır, piramitlerin dünyası olarak biliniyor. Yani, ülkede, firavun mezarları olarak inşa edilen, yaklaşık 106 piramit var deniliyor. Ancak, bunların büyük çoğunluğu yıllar boyunca talan edilmiş ve parçalanmış. İçinden çıkarılanlar yağma edilmiş. Bir tek “Tutankamun” dışında. Onun mezarında kazı yapan iki İngiliz arkeolog sayesinde, 2019 parça eşya çıkarılmış ve bunlar Kahire Müzesinde, özel bölümde sergileniyor. (Londra-Britich Museum’a nasıl kaçırılmamış, şahsen ben hayret ettim. Bu arada, Alman Arkeolog’un Troya’dan çaldıkları da aklıma geldi.)

Evet, bu piramitler; yalnızca firavunlar için yapılan mezarlar mıydı, yoksa zamanı ölçmeye yarayan astronomik işaretler miydi ya da doğal bir enerji kaynağı toplamak üzere mi inşa edilmişlerdi? Daha sı: piramitlerin insan eliyle yapılmadığı, dünyamızı binlerce yıl önce ziyaret etmiş uzaylıların eseri olduğunu iddia edenler bile var.

Peki piramitler neden yaptırıldı?

Firavunlar, neden eşi olmayan boyutlarda mezar yaptırdılar? Kheops’un tabutunun üzerine, bir dağ yığdırmasına, ne yol açmıştı? 2.5 milyon metre.küp kireç taşı.

Piramitlerin yapılışındaki anlamı, ancak Mısırlıların dinsel inançlarından anlayabiliriz. İnsanların yolunun, ölümden sonra da, sonsuza dek sürdüren temel dinsel tasarımdan dolayı, bu piramitleri yapıyorlardı.

Öteki dünya:

Gökle yerin karşı diyarı idi. Eğer, varlıklarını korumak için gerekli şeyleri yanlarına verilirse; ölenler, orada otururlardı. Bunun içinde: sağlam bir ev, açlığı ve susuzluğu gidermek için yiyecek ve içecekler, hizmetçiler, köleler, memurlar. Kısacası: gündelik yaşamda gerekli her şey.

Hepsinden önemlisi de, bedenin korunması ve her türlü bozucu etkiden bedenin korunması gerekliydi. Ancak; o zaman, ölümden sonra serbestçe uçup duran can, bedende tekrar yerini alırdı. İşte bunun sonucunda: ölü bedeni mumyalandı ve bunları korumak için kale gibi mezarlar yaptılar.

Binlerce yıl önce yapılan piramitlerde, günümüzde bile hala birçok sır barınıyor. O tarihlerde, piramitleri yapan insanlar, metre kavramını bilmiyorlardı. Ve bütün piramitleri, göz kararıyla yapmaları da imkansızdı. Peki nasıl yaptılar? Hangi ölçü, hangi teknik birimleri kullandılar?

Bunlar: gerçekten günümüze kadar ulaşamamış sırlar. Bugün: yalnızca, bu piramitlerin devasa boyutlarını ve muhteşem yapım şekillerini görebiliyoruz, ama dediğim gibi nasıl yapıldıkları, yapım teknikleri bilinmiyor. Yalnızca, bir kısım tahmin var. Ama, bunların inşa özelliklerini bildiğinizde, barındırdıkları sırların ölçüsü daha da öne çıkıyor.

Piramitlerin inşasında kullanılan taşların her biri: 20 ton ağırlığında. Bu taşları temin edebilecek en yakın yer ise: yüzlerce kilometre uzaklıkta. Bu taşların: bu boyutları ile, buraya nasıl getirildiği meçhul.

Piramitler:

Kimin adına yapıldıysa; onun bulunduğu odaya, bir yıl boyunca yalnızca iki kez güneş giriyor. Bu günler bile özel olarak belirlenmiş. Evet: doğduğu ve tahta çıktığı günler. Bu konuda: Siirt-Tillo kazasındaki, güneşin yansıması olayı aklıma geldi. Biliyormusunuz? Siirt’in Tillo kazasında; bu şekilde, güneşin yansıması ile yüzyıllarca önce oluşturulmuş bir yansıma düzeni var. (Ayrıntılı bilgi için: Siirt-Tillo sayfamıza bakabilirsiniz)

Evet devam edelim.

Mumyalarda: radyoaktif madde bulunduğundan, mumyaları ilk bulan bilim adamları kanserden ölmüşler. (Özellikle: 12 bilim adamının, kanserden ölümü bilimsel bir gerçek). Tabii, bunu okuyunca, piramitlere girip girmemek konusunda ziyaretçilerde olumsuz yorumlar gelişiyor. Hayır? Nasıl oluştuğu ve oluşturulduğu anlaşılamayan bu radroaktif madde; mezar açıldıktan kısa süre sonra, ortadan yok oluyor ve o anda bu maddeye maruz kalanlar, hastalanıyor. Yani, şu an için böyle bir tehlike söz konusu değil.

Ultra sound, radar, sonar gibi, elektrik ve manyetik dalga akımları ile çalışan cihazlar; Piramitlerin içinde çalışmıyor.

Kirletilmiş su, birkaç gün piramidin içinde bırakılırsa, bu sürenin sonunda, suyun arınmış olduğu görülüyor. Ayrıca: piramidin içine bırakılan su: beş hafta bekletildikten sonra, yüz losyonu olarak kullanılabiliyor.

Piramidin içinde süt, birkaç gün süreyle taze kalıyor ve sonunda bozulmadan yoğurt haline geliyor.

Bitkiler; piramitlerin içinde daha hızla büyüyorlar.

Çöp bidonu içindeki yemek artıkları: piramit içinde, hiç koku vermeden mumyalaşıyor.

Piramitlerin bazı odalarının içinde: ne olduğu hakkında bilgi yok. Araştırmacıların çoğu: piramitler içinde ya kayboldular ya da aynı bölümlerde birkaç tur attıktan sonra aynı yere ulaştılar, yani bazı piramitlerin içi günümüzde bile hala tam olarak keşfedilemedi.

Piramitlerin içi: yazın soğuk, kışın ise sıcak oluyor.

Piramit: dev bir güneş saati. Ekim ortası ile, Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler: mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösteriyor. Piramidi çeviren taş levhaların uzunluğu: bir günün, gölge uzunluğuna eşit. Bu gölgelerin, taş levhaların üstünde gözlenmesiyle, günün 0,2419 bölümünde, yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyor.

TURİSTİK YERLER

Ülke ekonomisi: turizm gelirlerine dayanıyor. Turistleri, Mısır’a çeken tek şey, ülkenin tarihine duydukları aşırı merak değil. Bu merak elbet etkili ama, bunun yanında; kurak kıyıları yalayan denizin; bozulmamış ekolojisi, dalış sporlarının başlangıcından bu yana dalgıçları kendisine çekmiş.

Mısır: gün içinde 20 derecenin altına nadiren düşen sıcaklığı ve neredeyse her zaman güneşli havasıyla; Avrupalıların kış mevsimini yaşadıkları dönemde, kaçmak için ideal bir yer. Kavurucu sıcağıyla da ılıman yazlara, iyi bir alternatif.

Yetkililer, Mısır sahillerindeki otellerin ve diğer olanakların geliştirilmesi konusunda, biraz aceleci davranmışlar. Ekolojik sisteme, özellikle Kızıldeniz’deki mercan kayalıklarına zarar vermemek için, günümüzde ciddi önlemlerin alınması sanırım şart.

mısır.tarih.2
Mısır Genel Mısır Tanrıları

MISIR TANRILARI

Antik Mısır dininde: çok sayıda tanrı vardı. Ülke, yerel tanrılar arasında bölünmüştü. Bir bölgenin tanrıları, bir başka bölgede farklı yorumlanabiliyordu ve belli başlı tanrıların farklı görevleri vardır.

En çok bilinen tanrılar şunlar:

RA veya RE: İlk yaratıcı tanrı, evrenin düzenleyicisi. Sembolleri: güneş ve dikilitaş. 5’nci sülaleden itibaren, insanoğlu: kutsal yönetme hakkını ondan almış. Amon, daha sonra Ra ile özdeşleştirildi. Genellikle: koç başlı insan biçiminde betimleniyor.

OSİRİS: Yer altı ve yeniden diriliş tanrısıdır. Sülalelik asasını taşıyan, takma sakallı, mumyalanmış bir firavun olarak betimlenir.

İSİS: Bereket ve doğum tanrıçasıdır. İnek boynuzlu, taç giyen insan biçiminde betimlenir. Osiris’in karısı ve kız kardeşi.

HORUS: Şahin başlı, güneş tanrısı ve Dünya’nın kralıdır. Yönetici firavun biçiminde insan kılığına girmiştir. Osiris’in oğludur.

HATHOR: Aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Kadınların ve evliliğin koruyucusudur. İnek veya inek boynuzlu kadın biçiminde betimlenmiştir.

ANUBİS: Ölüm tanrısıdır. Çakal başlıklıdır. Mumyalama sürecini yönettiği için, kutsal mumyalayıcı olarak da bilinir.

NUT: Gökyüzü tanrıçasıdır. Her gün, akşam güneşi yutar ve sabahları yeniden doğurur.

KHNUM: Koç başlı, yaratıcılık tanrısıdır. Nil kaynağının koruyucusudur.

TOT: Erdem ve bilgi tanrısıdır. İbis olarak resmedilmiştir.

PTAH: Zanaatkarların koruyucusudur. Mumyalanmış bir insan olarak betimlenmiştir.

MISIR TAPINAKLARI

Hiçbir Mısır tapınağı tamamen birbirine benzememesine karşın: hepsi, aynı plana uygun olarak inşa edilmişlerdir. Anıtsal bir giriş veya pilondan, üstü açık bir avluya, ikinci bir pilondan başka bir avluya ve oradan da tavanı sütunlarla taşınan bir “hipostil” salona geçilir.

Bir galeri ile “sunak odası”na, oradan da tapınağın iç bölmelerine ve karanlık mabede ulaşılır. Yüce tanrının altın heykelinin tutulduğu bu kutsal mekana, bir zamanlar, yalnızca firavunlar ve rahipler girebiliyorlarmış.

YAŞAM NEHRİ

Turistlerin çoğu, Mısır’a, antik dünyanın gizemine duyduğu büyük merak nedeniyle geliyor. Ama arkeolojik sit alanları, coğrafi ve kültürel bir boşlukta bulunmuyor. 21’nci yüzyılın Mısır’ı; bir çelişkiler ülkesi. Ama, yine de bazı şeyler hiç değişmeden günümüze kadar kalmış. Eskiden olduğu gibi, Mısır’ın varlığı, Nil Nehri’ne bağlı olarak süregeliyor.

Dünyanın en uzun nehri. Afrika’nın kalbinden taşıdığı bereketli sularla çölde ilerleyerek, dar ve yeşil bir vadiyi besliyor. Nehir akışı sürekli. Ne her yeri kaplayan kum yatağını dolduruyor, ne de güneşin bunaltıcı sıcağı altında buharlaşıp kuruyor.

Nehrin iki yakasında: yer yer, çevresi tarlalarla çevrili, toprak damlı, gösterişsiz evlerden oluşan köyler var. Çamurda; paytak paytak yürüyen ördekler, yolun kıyısından yavaş yavaş ilerleyen, sırtlarında yük vurulmuş eşekler ve tarlaları süren öküzler göreceksiniz.

İNSANIN OLUŞUMU

Antik Mısırlılar;  insanın ka (deha), ba (ruh), akh (gölge) ve bedenden oluştuğuna inanırlar.  Ebedi hayata kavuşmak için: ölümden sonra, bu parçaların yeniden bir araya getirilmesi, mumyalama işlemleriyle bedenin bütünlüğünün korunması gerekirdi.

KLEOPATRANIN BÜYÜSÜ

Kleopatra: Ptolemaiso Prenseslerinin bir ismidir. Aralarında ünlü olan ise: VII. Cleopatra’dır. (MÖ.69-30) Cleopatra: 18 yaşında iken; küçük erkek kardeşi, XII. Ptolemaios ile tahtı paylaşıyordu. Aralarındaki rekabet nedeniyle, Cleopatra, Mısır’dan sürülür. MÖ.47 yılında, İulius Caesar, İskenderiye’ye gelir. Ve, onu yeniden tahta çıkarır.

Kısa süre sonra, Cleopatra: Caesar’ın çocuğu Kaisarion’u dünyaya getirir. Ancak; Caesar, öldürüldükten beş yıl sonra, Marcus Antonius ile karşılaşır. Efsanevi aşkları, ona üç çocuk daha verirken, Antonius’un Roma’daki yandaşlarından uzaklaşmasına sebep olur. Cleopatra, Actium Deniz Savaşındaki yenilgiden sonra, intihar eder.

İulius Caesar’ı ve Marcus Antionius’u, bu kadar etkilemiş olmasına karşın, tarihçiler, Mısır kraliçesinin o kadar da güzel olmadığını ve Romalılar tarafından pek de sevilmediğini düşünmektedirler.

MISIR TAKVİMİ

Eski Mısırda, belki de daha MÖ. IV. Binden itibaren kullanıldığı sanılan, medeni takvim: ilkel bir ay takvimiyle, Nil Nehrinin kabarmasına göre ayarlanmış bir zirai takvimin karışımından ibarettir.

Yıl; 365 güne ayrılmıştır. 30’ar gün çeken 12 ay ve 5 tamamlayıcı gün vardır. Aylar, her biri 4 ay süren, 3 mevsime ayrılmıştır. Nil’in kabarması; aşağı-yukarı, gökyüzünün en parlak yıldızı “Sothisin (Sirus)” uzun süre kaybolduktan sonra, şafakta gökyüzünde yeniden görüldüğü güne denk düşüyordu. Bu astronomik olay, yılın başlangıcı, ilk ayın birinci günü sayılırdı.

Mısırlılar, günlerini güneşin doğuşundan itibaren başlatırlar. Eski ayın, şafakta kaybolduğu anı, yeni kamer ayının başlangıcı sayarlardı. Gün, eşit olmayan 24 saate bölünür, gündüz ve gece ayrı ayrı 12 şer saate ayrılırdı.

ESKİ DİL VE YAZI

Mısır halkı, ırkının fiziksel özellikleri haricinde, diliyle de özgündü. Uzmanlar, uzun süre aralarında bu dilin Sami kökenli ya da Afrika kökenli olduğunu düşünmüşlerdi. Bugün, genelde Mısır dilinin Sudan dilinin Berberi dilinin, Sami dillerinin eski ortak bir dilden türemiş birbirinden bağımsız dil guruplarını oluşturduğu kabul edilmiştir.

Mısır dili, MÖ.3100’lerden itibaren kullanılmış olan bilinen en eski yazılardan birinin sayesinde günümüze ulaşmıştır. Bu yazının en önemli özelliği, tamamıyla yerel olmasıdır. Yazı, bize üç ayrı biçimde ulaşmıştır ki, bunlardan hiyeroglif denileni, özellikle anıtlarda kullanılmıştır.

Oldukça resimsel bir tarzda işlenmiştir. Bu yazının figürü basite indirgense bile, çok uzun sürede çizildiği tahmin edilmektedir. Çünkü, tek bir kelime, beş veya altı değişik işaretle belirtilmekteydi. Mısırın en verimli çağından itibaren kullanılmış olan, diğer bir işlek yazı biçimi vardır. Günümüze ulaşmış olan edebi, hukuki ve yönetime ait belgelerin çoğu bu yazıyla yazılmıştır.

MISIR YAZISININ OKUNUŞU-ROZETTA TAŞI

Kara perdahlı bir bazalt stel üzerine, üç dil ve üç çeşit yazı ile yazılmış bir yazıt vardı. Bu taş: Rosette’ nin, üç dilli taşı diye ün salmıştı ve Mısırın bütün gizeminin anahtarı olmuştu.

Rozetta taşını; “Rosett” denilen yerin kuzey batısında, 7.5 km. uzağında ve Nil kıyısındaki Fort de Rachid’in sağlamlaştırması işlerini yöneten, sonradan da taşın, Kahire’ye taşınması işini üzerine alan bir subay olan; “Bouchard” buluyor.

Taşın bulunuşundan kısa süre sonra: Mısırda yayınlanan “ Courrier de Egypte” gazetesinde, bu taş üzerine bir haber yayınlanır. İnsana tuhaf gelen raslantı, Mısırda çıkan bu gazete, eşsiz, dahice bir çalışma ile 20 yıl sonra, kara taştaki yazıyı okuyacak ve böylelikle hiyerogliflerin gizemini çözecek olan adamın, babasının evine ulaşır. Bu gazete: Mısır’ı; Mısırlılar aracılığı ile açıklamak olanağının, bunda saklı bulunduğunu yazmıştı.

Kahire kalesinin yıkıntılarından, hiç umulmadık bir anda çıkıveren taş, bir masa yüzü kadardı. İnce taneli, demir gibi sert, kara bazalttan.

Bir yüzü perdahlı.

Üzerinde: 3 kolon halinde, 3 yazıt var. Bunlar: bir ölçüde, hava etkisiyle bozulmuş ve 2000 yıl üzerine yığılan kum tanelerinin sürtünmesiyle aşınmış. Bu üç yazıdan; 14 satırlık ilki  hiyeroglif, 32 satırlık ikincisi demotik, 54 satırlık üçüncüsü de Yunanca idi. Yalnızca kolonların sıralanışından: bunların, her üçününde, aynı anlamda olduğu anlaşılıyordu. Yunanca yazıtın çevirisinden sonra, artık Yunanca sözcükler, kavramlar ve adlara karşılık olan hiyeroglif işaretlerini bulup çıkarmak, zor olmadı.

Evet: Yunanca okunabiliyordu. Yunanca yazı okunduğunda: bunun “ Memphis papazlarının, MÖ.196 yılında, Ptolemais V’dan görmüş oldukları lütufları öven bir sungu “ olduğu anlaşıldı.

Bu levha: İngiltere-Londra’da British Museuma kaçırıldı.

BİLİM

Mısır’da katipler ve yazmayı bilen herkes, bu bilgilerinden ötürü saygın kabul edilirdi. Bir bakıma Mısırlılar daha sonra Yunanlılarda olduğu gibi, soyut düşünce üretmemişlerdi. Onlar uygulama ve deneyime yatkın kişilerdi. Bilimsel araştırmaları : deneylere dayanarak keşfedilen, gizleri açıklayan, genel matematik kuralları geliştirmekten çok yeniden kullanmaya elverişli emin ve denenmiş çareler bulmaktan ibaretti.

İNANIŞ

Kral, bu dünyadan ayrıldığı zaman, yanlarında geldiği tanrıların arasına yükselecekti. O gökyüzüne çıkarken, piramitler onun çıkışını kolaylaştıracaktı. Ama her şeyden önce, onun kutsal bedeninin korunmasını sağlayacaklardı. Mısırlılar, ruhun öte dünyada yaşamını sürdürmesi için, bedenin korunması gerektiğine inanıyorlardı. Bu yüzden karışık bir mumyalama yöntemiyle ve bedeni sargılarla sararak, cesedin bozulmasını önlüyorlardı.

Piramit, kralın mumyası için dikiliyordu. Ceset ise, koskoca taş dağının tam ortasına, yine taştan bir mezar içine yerleştiriliyordu. Ölü odasının duvarlarına, dünya ötesi yolculuğunda krala yardımcı olacağına inanılan büyülü işaretler çiziliyordu.

Heykelciler tarafından granite oyulan kral portreleri, ruh o imgede ve imge sayesinde yaşamını sürdürsün diye, mezara kimsenin göremeyeceği bir yere koyuluyordu.

DİL

Mısır’ın resmi dili Arapçadır. Mısır Arapçası, pek çok bölgesel diyalektin bulunduğu Arap dünyasında büyük ölçüde anlaşılır. Turizm sektöründe çalışanların çoğu İngilizce bilir. Büyük otellerde ve tur acentalarında çalışanların çoğu İngilizce bilir. Ancak, büyük kentlerin dışında, İngilizce bilen bulmakta zorlanabilirsiniz.

ELEKTRİK

110 Volt, 50 Hz. Elektrik akımı olan İskenderiye, Heliopolis ve Maadi dışında, Mısır’da: 220 Volt, 50 Hz. geçerlidir. Pirizler, Avrupa’daki gibi, iki delikli ve yuvarlaktır. Mısır’ın elektrik kaynağının: kesilme ve akım değişikliklerine eğilimli olması nedeniyle: voltaj düşüklüklerine ve elektrik kesintilerine sık rastlanır. Bu ihtimale karşı, otel odalarında genellikle mum ve kibrit bulundurulur.

TUVALET

Kahire’de yanınızda mutlaka: tuvalet kağıdı, selpak mendil ve antibakteriyel dezenjektan el losyonu bulundurun. Ve hatta: sabun bulundurmakta da yarar var. Çünkü: bunları orada bulamasınız ve kullanmadığınız takdirde, kesinlikle geçici de olsa tatilinizi zehir edecek hastalıklara yakalanabilirsiniz. Bu hastalıklar: kusma ve ishal olarak sürüyor.

Tuvaletlere girdiğinizde: mutlaka yanınızda bozuk para bulundurun, çünkü ücretli. Restoran tuvaletlerini kullanmak isterseniz de, mutlaka bir şeyler sipariş etmeniz gerekiyor.

TEMİZLİK

Büyük otellerin kaliteli restoranlarında, batılı anlamda temizlik kuralları geçerli, ama sokaklar, hayır. Sokaklarda kendinizle baş başasınız. En iyisi, biraz önce de söylediğim gibi: yola çıkmadan önce, yanınıza marketlerde satılan kolonyalı mendillerden ve kağıt sabunlardan alın. Veya, hani dezenfektan losyonlar var ya, onlardan alın. Hiç değilse, ellerinizin temizliğinden emin olarak yiyeceklerinizi yiyebilirsiniz. Kendinize ve aldığınız yere güvenmiyorsanız, asla dışarıda, otel dışında yiyecek yemeyin.

FOTOĞRAF

Fotoğraf çekerken dikkatli olun. Mısırda, en büyük problemlerden biri de fotoğraf çekmek. İnsanlar, fotoğraf makinelerine karşı karşı çok hassaslar. Bu nedenle, ya izin alarak fotoğraf çekin ya da çaktırmadan. Kesinlikle fotoğraf makinanızı, göstere göstere insan veya insanlara yöneltmeyin, hem bundan hoşnut olmuyorlar, hem de çektiğinizi düşündüklerinde bahşiş istiyorlar. Kaliteli bir fotoğraf makinenız varsa, bunu çalınabileceğini unutmayın ve ona iyi sahip olun.

ÇALIŞMA SAATLERİ

İklimsel özellikler nedeniyle, çalışma saatleri: genel olarak: 08.00-15.00 arasındadır. Özel sektörde; çalışma saatleri uzundur. Kahire ve İskenderiye gibi büyük şehirlerde: dükkanlar, sabahın ilk ışıklarına kadar açıktır. Yani: hayat 24 saat sürer. Müslümanlar için hafta tatili: Cuma günleri kutlanıyor. Hıristiyan ve Yahudiler için hafta tatili ise: Cumartesi ve Pazar günleri kutlanıyor. Bankalar: Cuma ve Cumartesi günleri kapalı.

MÜZELERE GİRİŞ

Müzelere girerken, çoğu kez, ikişer kere “X-Ray” cihazından geçiyorsunuz. Bu nedenle; üzerinizde, metal eşyalar bulundururken dikkat. Bu dikkati: yanınızda bulunan fotoğraf makinası ve video kamerası gibi cihazlar için de gösterin. Zaten: turistlerin üst araması, bunların tespiti için.

Çünkü: girişte bunları yanınızda bulundurursanız, giriş ücretinin çok daha fazlasını, bunlar için ödemeniz isteniyor. Bunu göze alarak, yanınızda fotoğraf makinası ve video kamerası bulundurun.

OTELDEN TELEFON KULLANIMI

Kahire’de oteller, hizmet parası adı altında, çok yüksek paralar alıyorlar. Her hangi bir yere, otel hatlarını kullanarak telefon açtığınızda, aradığınız numara meşgul çıksa bile, 3 dakika konuşma ücreti tahsil etmeye çalışıyorlar. Hatta bu telefon sorunu, ülkenin en kaliteli otellerinde bile geçerli. O nedenle, otelden ayrılırken, estralarda telefon varsa, ayrıntılı olarak kontrol edin ve otelde asla otel santralına ait telefon kullanmayın.

HARİTALAR

Mısır Turizm İdaresi, her kentin haritasını yayınlamış. Bazı otellerde ücretsiz haritalar dağıtılıyor. Kentlerin çoğunu gezmek kolay, ama Kahire biraz karışık gelebilir. Rehber tutarsanız belli başlı yerlere gidebilir, başkentin daha az bilinen mahallelerini dolaşabilirsiniz.

SİNA YARIMADASI ULAŞIMI

Sina yarımadasında çalışan otobüsler: yolculuk sırasında ikram ettikleri çaylar ve kekler için, yolculuk sonunda inanılmaz yüksek ücret talep ediyorlar ve bunu yıllardır yapıyorlarmış. Buraya gitmeyi düşünenler için, küçük bir uyarı.

SUÇ VE GÜVENLİK

Mısır, genellikle güvenilir bir ülkedir. Yabancılara karşı çok az ciddi suç işlenmiştir. 1990’larda, Nil Vadisinde turistlere yönelik terörist saldırının siyasi bir amacı vardı, ama bu, turistlerin hedef gösterildiği anlamına gelmez. Mısır hükümeti, Yukarı Mısır’daki Nil Vadisinde ve Nil Vadisiyle Kızıldeniz arasında, turistlerin seyahatini kontrol altında bulunduruyor. Ancak, özellikle pazarlar gibi kalabalık yerlerde, küçük suçlarda bir artış olduğu söyleniyor.

Herhangi bir zorlukla karşılaşmamak için bazı önlemler almanızda yarar var. Asla eşyalarınızı başıboş bırakmayın. Çok zorunlu kalırsanız, özellikle yabancılardan yardım isteyin. Sırt çantası ile gidiyorsanız, tüm gözlerini kilitleyin ve bunun için asma kilit bulundurun. Otel odasında: kapınızın kilitli olmasına dikkat edin. Dışarı çıkarken, kendi asma kilidiniz ile kilitleyin.

Pasaportunuzun birkaç suret fotokopisini çektirin ve bu fotokopileri farklı yerlerde muhafaza edin. Çamaşırınızın altına yerleşecek şekilde, küçük bel ya da koltuk altı çantalarında; paranızı, önemli evraklarınızı ve pasaportunuzu saklayabilirsiniz.

Büyük boy fotoğraf makinası çantası; hırsızlar için cazibeli bir hedeftir. Böyle bir çantasız yolculuk planlayın, yanınızda herhangi bir çanta bulunmamasında yarar var.

Takı ve  değerli saat götürmeyin.

mısır.dalış.1
Mısır Genel Mısırda Plajlar

MISIR’DA PLAJLAR

Kızıldeniz, batı kumsalı ve Akdeniz boyunca güzel kumsallar sıralanmış. Genellikle: Kızıldeniz ve Sina, daha turistik yerler. Akdeniz’i: daha çok Mısırlılar tercih ediyor. Çok sayıda otel, restoran ve su sporu olanakları bulunan: “Şarmü’ş-Şeyh” ve “Hurgada” en büyük tatil yerleridir. Dalmak ve rüzgar sörfü yapmak için gelenlerle kalabalıklaşan, Sina’nın batı sahilindeki “Dahab” ve “Nuveyba” daha küçük. 20 derecenin altına nadiren düşen sıcaklıklar, tatilinizin güneşli geçeceğinin en büyük garantisi.

mısır.dalış.2
Mısır Genel Şınolker ve Tüple Dalış

MISIR’DA ŞINOLKER VE TÜPLE DALIŞ

Mısır:  hem şınolker ve hem de tüple dalış için harika olanaklara sahip bir yer. Sina yarımadasının güney burnu, dünyanın en önemli dalış noktalarından biridir. Ras Muhammed Ulusal Parkı (sitede, başka sayfada ayrıntılı olarak anlattım): 1000’den fazla balık türü, 150 tür mercan ve her türlü dalma etkinliği bulunan bir yer olarak öne çıkıyor. Yarımadanın güney sahili, Dahab, Nuveyba ve Şarm’üş-Şeyh’in dışında, resiflerle kaplıdır. Parkın öbür tarafındaki küçük boğazda, sualtı dünyası açısından zengin Hurgada bulunuyor.

Her düzey için eğitim veren sayısız dalış merkezi sayesinde, Mısır’da dalış eğitimi almak kolaydır. Bütün merkezler: PADI (Profesyonel Dalış Eğiticileri Birliği) gibi, bir sertifika kurumuna bağlılar. Temel eğitim: 5 günde veriliyor. Bu eğitimi alanlar: yanlarında, bir eğitmenle birlikte Mısır’ın dalış yerlerinde, 18 metre derinliğe kadar dalabiliyorlar.

Ayrıca, eğitim merkezlerinin çoğunda, dalışla ilgili tanıtım hizmetleri veriliyor. Tanıtım kapsamında, yarım gün teorik ders veriliyor, yüzme havuzunda çalışma yapılarak derse katılmadan önce temel teknikler anlatılıyor. Büyük otellerin çoğu, bu “deneme” hizmetini sunuyor. Uzun zaman önce, kurulmuş olan Emperor Divers firmasının: Hurgada, Naama Koyu ve Nuveyba’da ofisleri bulunuyor, bunlara danışabilirsiniz.

Eğer derinlere dalmak istemiyorsanız, Kızıldeniz ve Sina sahilleri boyunca, kıyıdan uzak sığ yerlerde şınolkerle dalarak büyüleyici tropikal sualtı yaşamını gözleyebilirsiniz. Tatil yerlerinde, şınolker bulmanız mümkün.

Nefes kesen, sualtı dünyasını izlemek için, altı cam teknelerle ya da “Aquascope” denizaltısına da binebilirsiniz. Denizaltı: Hurgada’daki limandan kalkıyor.

mısır.çöl.1

SAFARİLER VE ÇÖL GEZİLERİ

Mısır Genel: Mısır’ın % 90’ı çöldür. Çöl: kent hayatının stresini atmak için mükemmel bir fırsat olarak gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Deve üstünde veya arazi araçlarıyla, 1 günden 3 güne kadar süren safarilere katılabilirsiniz. Ya da kum tepeciklerinin üstünde, öğleden sonra bisikletle dolaşabilirsiniz.

Pan Arap Tours, Khalifa Expendition ve Amr Shannon gibi firmalar aracılığı ile: daha uzun süren safarilere katılmanız mümkün, tercih sizin. Sina’daki ve Kızıldeniz’deki otellerin pek çoğunda da kısa çöl gezileri düzenleniyor.

mısır.deve binme.1

DEVE VE AT TURLARI

Mısır Genel: Luksor ve Assuan’daki piramitlerin çevresinde, Sina ve Kızıldeniz sahillerindeki her tatil yerinde: deveye binebilirsiniz. Sina, Kızıldeniz, Kahire ve Luksor’da: ata binmek de mümkün.

Mısır ülkesinin tarihi hakkındaki yazım için.

Mısır ülkesinde ne yenir, ne içilir hakkındaki yazım için.

Mısır ülkesinde alışveriş, ne satın alınır yazım için.

Mısır ülkesinde, eğlence yazım için.

Mısır ülkesi gezi planı yazım için.

Kırklareli Vize

Kırklareli Vize

Padişahlar yolu üzerinde, İstanbul-Viyana yolu üzerindeki bir yerleşim yeri. Tarih boyunca önemini hiç kaybetmemiştir. Çünkü, burayı geçen İstanbul’a varır. Bir de, Kıyıköy. İstanbul’un hemen dibinde, bir doğa cenneti.

Kırklareli Vize

ULAŞIM

Vize, il merkezi olan Kırklareli’ne: 56 km. uzaklıktadır. Vize-Pınarhisar arasındaki uzaklık: 23 km. Vize-Saray arasındaki uzaklık: 20 km. Vize-Çerkezköy arasındaki uzaklık: 40 km. Vize-İstanbul arasındaki uzaklık; 140 km. dir. Yani: 1.5 saatlik bir uzaklık.

Kırklareli Vize

TARİHİ

Yöre: MS.46 yılında Roma’ya bağlanarak bir eyalet olur. 338 yılına gelindiğinde ise, bölgede, Bizans hakimiyeti görülür. Bu dönemde, ilk kez “Vize” ismi kullanılmıştır. Daha sonra kullanılan isimler: Bizye, Bizya, Bida, Biza, Vissa, Vizilli. Bizye ismi: Trak krallarından Byzas ismine izafeten verilmiştir.

Yunan mitolojisinde ise, bu isim: Byzia olarak yani kaynak perisi olarak da geçer. Zaten, bu yörede kaynak suları çok bol ve İstanbul’a kadar yapılan su yolları, bunun en büyük kanıtıdır. Geç Roma döneminde, Vize-İstanbul arasındaki bu 242 km.lik yol boyunca, dünyanın en büyük su yolu yapılmıştır.

Özellikle, Roma döneminde, yani 46 yılında, yöre, bir Roma Eyalet Merkezi olarak önem kazanır. Daha sonra, yani Roma döneminin hemen ardından ise, Hıristiyanlığın başlamasıyla, bu kez piskoposluk merkezi olur. Bizans döneminde de yöre önemini kaybetmemiştir.

Çünkü, Vize’yi geçen, kendisini İstanbul’da buluyordu. Bu yüzden, yöreye ve İstanbul’a hakim olmak durumunda olanlar, Vize ve yöresine sürekli yatırımlar yapmışlardır.

1363 yılına gelindiğinde, Osmanlılar bölgeyi ele geçirirler.

Kırklareli Vize

GENEL

İlçe merkezi: Yıldız dağlarının güneye bakan ve alçalarak Ergene ovasına inen etekleri üzerinde kurulmuştur. Denizden yükseklik: 180 metredir. En yüksek nokta ise, 881 metre yüksekliğindeki, Kaynak Tepedir.

İlçenin Karadeniz kıyısındaki bölümleri ise: küçük koylar ve burunlar halindedir. Kıyı: yer yer düz ve falezli bir yapı gösterir. Şiddetli dalgalar, kıyıların altını sürekli oyarak, falezlerin oluşmasına sebep olmuştur. Kıyı boyunca başlıca plaj bölgeleri ise: Kıyıköy, Panayır İskelesi, Selves koylarıdır.

Vize yöresinde: karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kışlar soğuk geçer. Ancak, yaz aylarında sıcaklık ortalaması 20 derecenin altına düşmez. Kışın ise, sıcaklık bolca sıfır derecenin altına düşmektedir.

İlçe halkı geçimini: tarım ve ormancılık ile sağlamaktadırlar.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Vize yöresinde: merkezde elbette yemek yenebilecek güzel yerler var ama, doğal ortamda kahvaltı ve alabalık için: Pazarlı köyü yöresine, et yemeklerini tatmak için Sergen beldesine ve balık yemek için ise, istisnasız Kıyıköy beldesine gitmenizi öneririm.

GEZİLECEK YERLER

KÜÇÜK AYASOFYA KİLİSESİ

Daha önce, burada bir Dionysos mabedi olduğu ve bunun üzerine, 6’ncı yüzyılda, Bizans imparatoru Justinyen döneminde, bu kilisenin yaptırıldığı düşünülmektedir. Yapıldığı dönemde, içinin firekslerle bezeli olduğu düşünülüyor. Dini önem açısından ise: Hıristiyanlık dini içinde, azizelik mertebesinde olan Azize Maria’nın mezarının burada bulunduğu düşünülmektedir.

Yapı: Osmanlı döneminde, Gazi Süleyman paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Bunu yadırgamamak lazım. Çünkü: Avrupa’daki birçok cami de, günümüzde kilise olarak kullanılıyor. Hatta: Atina şehrinde, Yunanistan’ın başkentinde: günümüze kadar ayakta kalabilen, sadece iki cami yapısı var ve bunlar bugün kullanıma açık değil.

Çünkü: resmi makamlar buna izin vermiyorlar.  Peki, ya İstanbul’da? İstanbul’da yaşayan veya gezmeye gelmiş bir Yunanlı nasıl ibadet yapabilir? Fener semtinde, koca bir Rum Patrikhanesi ve birçok kilise bulunduğu aşikar. Neyse, biz yine tarihe devam edelim. Söylediğim gibi, cami olarak uzunca bir süre kullanılan yapı, 1997 yılında temizlenmiş ve bakımı yapılmıştır.

Kırklareli Vize Kale

KALE

Akropol bölgesinde surlarla desteklenmiş, Roma dönemi yapısıdır. Surlar: tepenin eteklerine kadar uzanmaktadır. Yani: tepeyi tam olarak sarmaktadırlar. Roma döneminde yapılan bu surlar, daha sonra Bizanslılar tarafından onarılmıştır.

Kale: iç ve dış kale olmak üzere, iki bölümden oluşmaktadır. Ancak, surlara ait bu taşların büyük kısmı, özellikle 19’ncu yüzyılın başlarında talan edilerek, başka inşaatlarda kullanılmıştır. Akropol bölgesinin en üst kısmında, bir kemer açıklığı, bu surlara bir geçiş noktası bırakmaktadır.

Kırklareli Vize Panayır İskelesi

PANAYIR İSKELESİ

Panayır iskelesi: ilçe merkezine 47 km. uzaklıkta, Kışlacık köyü sınırlarındadır. İğneada ve Kıyıköy arasındadır.

Buradaki plajlar: yaklaşık 200 metre uzunluğunda ve 20 metre genişliğindedir. Deniz ise: ince kumlu ve yer yer kayalık yapıdadır. Plajın hemen arkasında ise, ormanlık alan var.

Buraya yazın giderseniz, denize girebilir, kamp yapabilirsiniz. Kışın giderseniz, Karadeniz’in o çılgın dalgalarının karaya hızla vuruşunu ve sert  poyrazın dondurucu soğuğunu hissedebilirsiniz.

SELVES KOYU

Öncelikle Selves koyuna ulaşabilmek için yapmanız gerekenlerden söz etmek istiyorum. İlk olarak: Kıyıköy plajından sonra, bir dere kıyısında ilerleyerek, yüksekliği 50 metre civarında olan bir tepeyi aşıyorsunuz ve Selves plajına ulaşıyorsunuz.

Veya, Kıyıköy yöresinden: Vize istikametine 200 metre gidiyorsunuz ve sağ yönde, bir yokuş inerseniz Selves koyuna varabiliyorsunuz. Kısacası: buraya aracınız ile ulaşmanız mümkün değil, toprak yolları yürüyerek gitmeniz gerekiyor. Yani, gitmeden önce, ulaşımın zor olduğunu peşinen kabullenmeniz gerekiyor.

Selves plajı: uzunluğu yaklaşık 2 km. civarındadır. Ormanla iç içe olması buranın tam bir cennet görünümünü yaratmış. Burada: orman içinde çadır kuranlar var. Ama, bu çadır kurma meraklıları için de şunu söylemem lazım, hiçbir alt yapı yok. Yani, her türlü ihtiyacınızı, Kıyıköye gidip karşılamak durumundasınız.

Zaten, her yerde olduğu gibi, bu olanaksızlıklar yüzünden, Selves koyu bakir kalmış. Ancak, ne kadar bakir kalırsa kalsın, deniz yine deniz. Karadeniz bazen burada genel özelliklerini gösteriyor ve  dalgalı denize yüzmek için giren insanlar, maalesef boğularak ölüyorlar.

Kırklareli Vize Roma Tiyatrosu

ROMA TİYATROSU

1995 yılında, ilçe merkezinde, Çömlektepe sokakta, bir kulübe yapımı sırasında bulunan üç koltuk taşının bulunduğu bölge; 1995-1997 yılları arasında kazıldığında; Trakya bölgesindeki tek Roma dönemine ait bir tiyatro ortaya çıkarılmıştır. Tiyatro: 3000 seyirci kapasitelidir. Sahne kısmı: takip eden Bizans döneminde büyük bir tahribata uğramıştır.

Tiyatro kazısında bulunan mermer ve bronz heykeller, günümüzde Kırklareli Müzesinde sergilenir.

Bölgede, ayrıca: özellikle Roma İmparatoru Hadrian dönemine ait, çok sayıda imparatorluk sikkesi bulunmuştur. Ancak, bunların büyük bölümü, kaçakçılar tarafından yurt dışına kaçırılmıştır. Bugün burada görebilecekleriniz: tiyatronun oturma kademeleri, bunların arasındaki yollar ve sahne binası ve orkestra bölümüdür.

Bu arada, son bir not: Roma döneminden sonraki Bizans döneminde, bu tiyatro, özellikle orkestra bölümü: domuz ağılı ve çöplük olarak kullanılmıştır. Çünkü: orkestra bölümündeki kazılarda, büyük oranda domuz dişi ve gübre kalıntıları bulunmuştur. Hatta, bu gübre tabakası içinde, bir heykel başı bulunmuştur.

Özenle yapılan bu heykel başının, dönemin ünlü bir yöneticine ait olduğu ve sırf aşağılanmak için, bu domuz gübrelerinin içine atıldığı düşünülmektedir. Ayrıca, bu tiyatroda, on kadar olduğu sanılan mermer firizlerden, bulunabilen dört tanesi, günümüzde Kırklareli Müzesinde sergilenmektedir.

Kırklareli Vize Kıyıköy

KIYIKÖY

İstanbul’dan: 164 km. uzaklıktadır. Vize ilçesinin bir beldesidir.

Eski ismi: “medea” yani “midye”. Bulunduğu yörede, hala “midye” olarak söyleyenler bolca bulunur. Antik dönemdeki ismi ise: “Salmydessos” dur.

Burada: Trak boyları yaşarmış. Aynı zamanda, tarihte kralların sayfiye yeri olarak da kullanılmıştır. Hatta, Osmanlı sultanları da, avlanma ve dinlenme mekanı olarak burayı kullanmışlardır.

Kıyıköy kasabasına girerken: sizi, büyük kısmı bakımsızlıktan yıkılmış olsa da, bir kısmı ayakta olan surlar karşılıyor. Surların: Cenevizlilerden kaldığı düşünülüyor. Bu görüntü: yörenin hem doğal güzelliklerini hem de tarihi mistik bir havasını oluşturuyor. Kasaba yerleşimi, bu surların içinde bulunuyor.

Yerleşim yerindeki evler ise: daha çok taş ve ahşaptan yapılmıştır. Ancak, mübadele sonucu Rumlar tarafından terk edilmiştir. Elbette, Yunanistan’daki topraklarından sürülen Selanikli Türkler, buraya yerleştirilmişlerdir.

Yani, kimsenin topraklarımızdan atıldık diye kederlenmesi gerekmez çünkü her ne kadar Rumlar buradan gönderildi ise, Yunan topraklarında yaşayan Müslüman Türkler de, onların topraklarından Anadolu’ya sürgün edildiler.

Kırklareli Vize Kıyıköy

Evet, uzun süre Rum yerleşimi olan bu yörede: bir manastır var. Justinyen döneminde, 527-565 yılları arasında yapılmış en iyi kaya manastır örneklerinden biridir.

Vize istikametinde, dere yanından 20 dakika yürüdüğünüzde bir manastırla karşılaşıyorsunuz. Bu manastır: kaya duvara oyulmuş, içinde odalar, mezarlar var. Burayı sık sık ziyaret eden Yunanlılar tarafından mum yakıldığından, duvarlar is içinde simsiyah olmuş.

Bu arada, bu manastır ile ilgili bir hikaye var. Şöyle: yasak olmasına rağmen, bu manastırda görevli bir rahibe evlenmiş. Bunu duyan başrahip, bu rahibeye gelinlik giydirmiş ve gelinlik üstündeyken boğazını kesip öldürmüş. Bu nedenle, kanlı gelin diye bu anlatılıyor. Hatta, yine söylenti, geceleri bu kanlı gelininin yani rahibenin sesleri duyulurmuş.

Ama, siz bu satırları okuyunca büyük bir merakla buraya gideceksiniz ve buradaki pislik ve rezilliği görünce bütün keyfiniz kaçacak. Bu tür yapıların üstüne, adını-sevgilisinin adını vs. gibi isimleri ne diye yazmak için büyük bir çaba sarf ederler anlamak mümkün değil, hatta öyle bir hale gelmiş ki, yazacak yer kalmamış, üst üste yazmaya başlamışlar. Yani, kötü bir görüntü.

Köyün her iki yanında, iki dere akıyor. Özellikle: Bulgaristan tarafındaki papuç dere, doğal güzellikleriyle öne çıkıyor. Suyu: soğuk ve temizdir. Bu dere üzerinde, sandal gezisi yapabilirsiniz. Tekne gezintisi yapabilirsiniz.

Bu gezintide: nilüfer çiçekleri, su kaplumbağaları, su yılanları görebiliyorsunuz. Dere kıyısında: çay içebilir, muhteşem lezzetli midye tavanın tadına bakabilirsiniz. Tabii bu arada güneşin batışını izlemek te muhteşem bir keyif. Hatta, teknelerle, biraz önce sözünü ettiğim, Aya Nikola kilisesine gidebilirsiniz.

Kırklareli Vize Kıyıköy

Evet, balığı bol bir yer, kendinize güzel bir balık ziyafeti çekebilirsiniz. Özellikle: kalkan balığı seviyorsanız, bu kadar lezzetlisini, başka bir yerde bulamazsınız. Hani, balık dedim de, sadece balık değil, burada kartal çay bahçesinde, mutlaka kahvaltı denemelisiniz.

Ama, uzun süre kalmaya pek uygun değil, yani büyük olasılıkla can sıkıntısı yaratabilir. Birkaç pansiyon var. Buralarda, kalabilir veya günübirlik gidip, geri dönebilirsiniz. Pansiyonlardan söz etmişken, kalmaya niyetliyseniz, isterseniz gitmeden önce rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Bu yüzden birkaç pansiyon telefonu vermek istiyorum: Midye pansiyon (288-3886472), Genç otel (288-3886568), Hülya Pansiyon (388-3886016), Gök pansiyon (388-3886114) Endorfina Otel (288-3886364), Tutkum Motel (288-388670)

Ama, lüks arıyorsanız ve her şeyin en iyisini düşlüyorsanız, bu mekanlar size pek uygun olmayabilir, yani lüks bulamazsınız. Bu arada, yörenin her iki yanındaki dereler nedeniyle, bolca sivrisinek var, yanınıza mutlaka tedbir amaçlı bir şeyler almalısınız.

Özellikle, bir cumartesi gecesi burada geçirmeye niyetlenirseniz, bilin ki, büyük bir kalabalık sizinle birlikte. Bu arada, konaklama ile ilgili son bir not: burada çadır kurmak ta mümkün, gerek kendi çadırınızı veya gerekse buradan kiralayacağınız çadırı da kullanabilirsiniz. Çadır yani kamping meraklıları için, burası gayet uygun, elbette yaz döneminde.

Kırklareli Vize Kıyıköy

Devamlı esen bir rüzgar var. Özellikle: kış döneminde, muhteşem soğuk oluyor. Ayrıca, kömür sobalarının dumanı nedeniyle, hava kirliliği oluyor. Deniz derseniz: elbette burası bir kıyı kasabası ve muhteşem bir plaj var.

Burada, çok fazla sayıda tatlı suyun denize dökülmesi nedeniyle, denizdeki tuzluluk oranı çok düşük. Yaklaşık:  % 0.16 civarındadır.

Sahil: ince kum. Ama, dalga ve rüzgar, bu güzel plajda denize girmeyi güçleştiriyor. Zaten, diğer yandan: plaja girdiğinizde karşılaştığınız tabelalar da, bir gerçeği hemen aklınıza sokuyor.

Son yıllarda, burada denize girip te çıkamaya birçok vatandaşın bulunduğu yazılı bu tabelalar, denizin ne kadar tehlikeli olduğunun en büyük kanıtı. Yine de, dalgalarda eğlenmeyi sevenler için ideal.

Yani: Kıyıköy: bence deniz den çok kafa dinlemeyi, sakin bir veya birkaç gün geçirmeyi düşünenler için uygun.

Kırklareli Vize Kastros

KASTROS

Kıyıköy’e 19 km. ve Kırklareli il merkezine ise, 80 km. uzaklıktadır. Yol: orman içinde döne dolaşa gidiyor. Burası: Milli Park statüsündedir.

Burada: 500 metre uzunluğunda ve 150-200 metre genişliğinde plajlar var. Bu güzel plajlarda: ince kum ve yer yer kayalık oluşumlar var.

Deniz ise, berrak ve temiz. Deniz suyu sıcaklığı, Ağustos ayında 25-26 derecelere kadar çıkmaktadır. Yani, Karadeniz kıyısında sıcak bir deniz suyu tercih edenler için ideal.

Plajın kara bölümü, ormanlık alanlarla kaplıdır. Plaj alanında: çadırlı kamping kurmak mümkün. Gerekli alt yapı (restoran, büfe, tuvalet, çay bahçesi, içme suyu gibi) hazırlanmıştır.

Zaten yerleşim alanları yok. Sadece, çadırlı kamp mümkündür. Restoranda ise, kendin pişir kendin ye usulü var. Buraya: sadece kendi aracınız ile ulaşabilirsiniz, toplu ulaşım yok.

 

Fas Ulaşım

Fas Ulaşım

 

 

 

 

 

Fas Ulaşım: Yolculuğa çıkmadan önce; çantanızı hazırlarken; aman dikkat, hava durumuna kanıp, yanınıza kalın giysiler alın.

Çünkü; Fas’ın iklimi, ileride anlatacağım gibi orijinal. Üşümemek istiyorsanız, çantanıza mutlaka birkaç parça kalın giysi koymayı sakın ama sakın ihmal etmeyin.

Gidiş yolculuğu:

İstanbul-Casablanca arası uçak yolculuğu; yaklaşık 4.5 saat. Yani; İstanbul-Fas arası uçak yolculuğu: 4.5 saat sürüyor. Fas Kraliyet Havayollarını tercih ederseniz, biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Çünkü; uçağın sefer öncesi tam olarak temizlendiğini sanmıyorum. Ayrıca; görevli personel ve servis yeterli değildi.

Özellikle: hani Fas’a ulaşmadan, uçakta Fas yemek kültürünü tanıma imkanı olacağı hakkındaki yazılar, sanırım yanıltıcı. Çünkü: giderken, uçakta yalnızca bir kez yiyecek servisi yapıldı. Ama; ikram edilen yiyecekler, asla Fas yemek kültürünü yansıtacak düzeyde ve kalitede değildi. Yol boyunca, başkaca bir kez çay/kahve servisi yapıldı ve daha sonra herhangi bir ikramda bulunulmadı.

Ayrıca; televizyon/dvd seyretme imkanı yok (çünkü Arapça ve Fransızca ve ekran sayısı az ve uzak).

Dolayısı ile; sıkıcı bir yolculuk. Uçakta size bir form verilecek. Malum; ülkeye vizesiz giriliyor. Ama: girişte bir form doldurmanız isteniyor. Bu form; havaalanına indiğinizde zaman kazanmanız açısından, uçaktan inmeden önce doldurulmalı. Formu doldurmanız için: ülkede kalacağınız adres veya adreslerin bilinmesi gerek.

Yani: hangi otelde kalacağınızı bildirmenizi istiyorlar. Bu formun diğer önemli bir noktası da şu: girişte, pasaport polisi tarafından bu forma ve pasaportunuza, beş rakam ve iki harften oluşan bir numara basılıyor.

Bu numara; Fas’ta bulunduğunuz sürede, size ait bir kimlik numarası gibi. Bundan sonra, bu ülkeye gelişlerinizde de, bu numara kullanılacak. Casablanca havaalanı güzel, modern yapılı ve anlaşılabilir düzende. Ama; dikkat, uygulamaları, ülkemize veya birçok başka ülkeye benzemiyor.

Havaalanında, sürekli kontrolden geçiriliyorsunuz. Alana indiğinizde: önce pasaport kontrolü, bu kontrolde, uçakta doldurduğunuz giriş formunu görevli alacak, sonra yine kontrol, sonra bagajlarınızı alıyorsunuz ve bu sefer bagajlar ile birlikte kontrol. Yani; sanırım biraz aşırılık durumu var.

Bu arada: tabii ki ülkemiz ile Fas arasında saat farkı var. Kışın; Fas bizden, 2 saat ileride. Bunun sonucunda; Fas’a ulaştığınızda, biyolojik vücut saatiniz oraya alışmakta çok kısa bir süre etkileniyor. Ama; bu saat farkı özellikle dönüşte çok etkin. Çünkü; oradan uçağa saat: 10 da bindiğinizde, 4 saat uçuş ve 2 saat zaman farkı sonucu, Türkiye’ye ulaşım saatiniz: 16 oluyor. Bu durum; İstanbul’dan başka şehirlere ulaşım için bilet almanız gerektiğinde önem kazanıyor.

Dönüş yolculuğu:

Evet; dönüş. Dönüş için havaalanına gittiğinizde, ayrı bir sürpriz sizi bekliyor. Muhteşem bir yağmur yağıyor ve havaalanı binası kapı önünde, yüzlerce kişi kuyrukta. Binaya giriş için; bagaj kontrolü var, ama niye bina dışında veya binanın ön cephesinin üstünün kapatılması düşünülmemiş, insanlar yağmur altında ve kimsenin umuru değil.

Yağmurun altında; homurdana homurdana beklenecek. Sonra; içeri giriyorsunuz, check-in işlemleri ve sonra yine kontrol, çıkış kaydı (dikkat: çıkış kaydı için yine gelirken uçakta doldurduğunuz formun aynısını doldurmak zorundasınız, check-in işleminden hemen sonra, bu formun bulunduğu bankolara gidin ve formu doldurun), ülkeden çıkış işlemi sırasında bu formu pasaportunuz ile birlikte görevliye veriyorsunuz, işlem bitince free-shop mağazalarının bulunduğu bölüme geçiyorsunuz.

Burada; yine çok dikkat edilmesi gereken bir husus var.

Fas para birimi olan Dirhem, uluslararası geçerliliği olan bir para birimi değil. Bu nedenle; buraya kadar, yanınızda dirhem kaldı ise (kalmaması için ya dengeli para bozdurun yada elinizde kalan dirhemleri, sizi alana getiren otobüs şöförüne bağışlayın) rehberiniz tarafından, burada bir banka şubesinin bulunduğu ve 24 saat açık olduğu bildirilmesine rağmen, boş yere açık bir banka şubesi aramayın, yok.

Dirhemleri, bu mağazalarda kullanma şansınız da yok, çünkü Euro geçerli. Dolayısı ile; dirhemleri bu saatten sonra, yalnızca hatıra olarak saklama şansınız kalıyor. Free Shop bölümü; rehberiniz tarafından; büyük ve güzel olmamakla bildirilmiş olsa da; bir hayli mağaza var, zaman ayırıp gezebilirsiniz. Alışveriş mi? Bizim ülkemizdekiler elbette daha ucuz, sonuçta aynı mal. Tercih sizin.

Evet; uçak yolculuğu, dönüş de de pek keyifli değil. Uçuş süresi daha kısa.

Evet Fas Ulaşım devam ediyoruz. Dönüş yaklaşık: 4 saat civarında. Malum, dünyanın dönüşü istikametinde hareket edildiğinde, uçak yolculukları nispeten biraz daha kısa kalıyor. Servis yine, tam olarak yeterli değildi. Yani; uçağa binerken, süre uzun olduğu için, aç kalma ihtimalinize karşı önlem almanızda bence yarar var.

Çünkü; yemek seçme şansınız dahi yok. Ne verirlerse, onu yeme durumundasınız. Uçaktaki tek rahatlık, pilotların Calablanca havaalanına iniş ve kalkışlarındaki ustalıkları. Kabin personelinin yetersizlik ve ilgisizliklerini unutmanız için, pilotların iniş ve kalkıştaki ustalıklarını düşünebilirsiniz.

Sonuç olarak; yol uzun, yolculuk sıkıcı. Dikkat, mutlaka zaman geçirmek için önleminizi almalısınız. Ne gibi? Örneğin; giderken yanınıza birkaç gazete alabilir, dönüş için ise, kitap bulundurabilirsiniz.

Veya; uyuyabilme alışkanlığınız varsa, uyursunuz. Bu arada; Kraliyet Havayollarının güzel bir yönünü de belirtmeden geçmek istemiyorum. Evet; havayollarının en büyük handikap yani rötar, bizim seferlerimizde, gerek giderken ve gerekse dönerken olmadı. Güzel bir olay. İyi yolculuklar.