Portekiz Porto

Portekiz Porto


Şehir ilk bakışta: kocaman köprüleriyle dikkati çeker ve hafızalara işler. Burayı ziyaret ettiğinizde, tipik ve bakımlı bir Avrupa şehri beklemeyin. Burada: daracık, yokuşlu sokaklar, bu sokaklarda bulunan itsen yıkılacakmış gibi duran ve inanılmaz eski ama güzel evler göreceksiniz.

Şehrin bu özellikleri dışında, tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi de “ucuz” olmasıdır. Gerek yiyecek-içecek ve gerekse hediyelikler yönünden, Avrupa’nın diğer birçok şehrine nazaran çok ucuzdur.

Giriş kısmı için bir not daha: Douro nehrinin sağ yanındaki yani kuzeydeki büyük bölüm “Porto” ve sol yanındaki bölüm ise “ Villa Nove de Gaia” olarak biliniyor. Sol yandaki bu bölümde, genellikle şarap mahzenleri bulunuyor ki, bu şarap mahzenlerine yapılan geziler de, gayet ilginçtir. Ama şarap tadımı yapmak isteyenler için bir not: şarap tadımı ücretli. 

Portekiz Porto

ULAŞIM

Porto şehri, ülkenin başkenti olan Lizbon şehrine, karayolu ile 300 km. uzaklıktadır. 
Porto şehrinde oldukça güzel bir havaalanı var. Burası, Portekiz ülkesinin en yoğun üçüncü havaalanıdır ve şehir merkezine 15 km. uzaklıktadır.

Portekiz Porto

Havaalanı ile şehir merkezi arasında metro bulunuyor, ama bu metro hiç yeraltına inmiyor, sürekli yer üstünden gidiyor. Yani, sokakların arasından giden bir metro düşünün. Havaalanından, şehir merkezi “trindate” ye ulaşım, yaklaşık 25 dakika sürüyor. Havaalanı ile şehir merkezi arasında taksi kullanmak isterseniz, muhtemelen 20 Euro ödemeniz gerekebilir.
 

COĞRAFİ KONUM

Şehir, Portekiz ülkesinin kuzeyinde “Douro” nehri ağzında kurulmuştur.
Nehrin kuzey yakasında bulunan şehir merkezi: 1996 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Nehir: İspanya’nın Leon bölgesinde Soria ilinde doğar ve burada, Atlas Okyanusuna dökülür. İber yarımadasında: Tajo ve Ebro’dan sonra en büyük üçüncü nehirdir. Toplam uzunluğu 897 km. dir. Bunun 571 km. lik bölümü İspanya topraklarında, 213 km. lik bölümü Portekiz topraklarında ve 113 km. ise, İspanya-Portekiz arasında sınır oluşturmaktadır. Şehirde, nehir üzerinde 5 tane köprü bulunmaktadır.
 

TARİHİ KONUM

Şehir: Roma döneminde, bir karakol olarak görev yapmıştır. Bu dönemdeki ismi: “Portus Cale” dir. MS.71 ile 997 yılları arasındaki dönemde ise, yörede Müslüman Araplar egemenlik kurmuşlardır.
1130 yılına gelindiğinde: Portekiz’in ilk kralı Afonso I Henriques: bölgeyi ele geçirmiştir.

Portekiz Porto

PORTO ŞARABI-PORTWİNE

Porto şehri denilince akla ilk gelen dünyaca ünlü Porto Şarabıdır.
Douro nehri kıyısındaki üzüm bağlarında yetiştirilen üzüm, bu meşhur şarabın yapımında kullanılmaktadır. Bu bağlardaki üzümler: olgunlaştığında elle toplanıp, 8-9 gün kadar fermantasyona tabi tutuluyormuş. Bu süreçte hafif alkol katılan şarabın, alkol yüzdesi bozulmaması için arttırılıyormuş.

Daha sonra, şarap, fıçılarda 4 yıl kadar bekletiliyormuş. Aslında: şarabın rengi (beyaz, pembe, kırmızı): üzümün renginden değil, bekleme süresindenmiş. Fıçılarda az bekletilen şarap beyaz, daha fazla bekletilen pembe ve en çok bekletilen şarap kırmızı olurmuş.

Hatta: 1755 yılında çıkarılan bir yasa ile, Porto şarabının üzüm çeşidi ve yapım şekli, standart halinde kayıt altına alınmıştır.

Şarabın tadı şekerli gibi, belki de likör gibi, ama alkol oranı yüksektir. Bu şarabı içmek için: nehir kenarındaki mekanları tercih ederseniz, yüklüce bir hesap ödemeniz gerekebilir.

Ancak: tren istasyonunun yanında “Avenide Vimara Peres” caddesindeki marketleri tercih ederseniz, bu marketlerin birçoğunda özel Porto Şarabı, çok uygun fiyatla satılmaktadır. Ayrıca, şehir merkezindeki birçok markette de Porto şarabı satılıyor. 

Alkol derecesi yüksek dedim. Bunun çok özel bir sebebi bulunmaktadır. Anlatılanlara göre: 18’nci yüzyılda, İngilizler, kendi ürettikleri İngiliz kumaşlarına Portekiz’de gümrük vergilerinin düşürülmesini isterler. Buna karşın,
Portekizlilerde, Porto Şarabına İngilizlerin uyguladığı verginin düşürülmesini talep ederler ve vergiler karşılıklı olarak düşürülür.

Ardından, Porto Şarabı: gemilerle İngiltere’ye taşınır, ancak bu uzun yolculuklarda şaraplar bozulmaktadır. Bunu araştıran Portekizliler, şarabın uzun beklemelerde bozulmaması için, içine yoğun alkol koymaya başlarlar ve böylece Porto Şarabının alkol oranı yükselir.

Portolular: yemek sırasında beyaz şarap ve yemek sonunda ise kırmızı şarap içerler. Şarap mahzeni gezinizde de, şarap tattırırken, önce beyaz, sonra kırmızı şarap tattırıyorlar. Buna dikkat etmenizi öneririm. Ancak en başta da belirttiğim gibi, burada şarap tadımları ücretli, küçük bir kadeh şarap tadım için 7.5 Euro ödeniyor. 

Sonuç olarak: Porto şarabının başlıca özellikleri: tatlıdır ve alkol oranı normal şaraplara göre oldukça yüksektir. Porto şarabı asla yemekle birlikte içilmez. Tatlı ve yoğun tadı nedeniyle, yemekten önce veya yemekten sonra, mümkünse peynirle birlikte içilir. 

Portekiz Porto

İKLİM

Porto bölgesinde, tipik Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir ve buna bağlı olarak yazlar: kuru ve ılık, kışlar ise serin ve yağışlı geçmektedir. Yazları, hava sıcaklık ortalamaları 15-25 derece arasındadır. Ancak: 35 derecenin üzerine çıktığı da görülür.

Bu şehirde gerek havanın nemli olması ve gerekse okyanus kıyısında bulunması: sürekli bir nem ve okyanus kokusu hissetmenize neden olacaktır.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Porto şehrindeki şehir içi ulaşım sisteminde “Andante” denilen bir tür kart kullanılıyor. Tramvay hatları ise, renklerle belirlenmiştir. Ulaşım kartı, her kişi için ayrı ayrı satın alınıyor ve kullanılıyor. Trenlere binerken, aldığınız bu karta: gideceğiniz yere, bölgeye (zone) göre bilet yükletiyorsunuz.
Bu karta bilet yüklettikten sonra, turnikelerden geçmiyor ve sarı makinalarda kartı okutarak trene biniyorsunuz. Kartı okutmadan geçmeyi denememenizi öneririm çünkü tren içinde kontrol edildiğinde, yüklüce bir ceza ( 100 euro imiş) ödemek gerekiyor.

Ancak şehir çok fazla büyük değil, sadece inişli-çıkışlı ve yokuşlardan oluşuyor, bunu göze alanlar için, şehri mutlaka yürüyerek gezmenizi önereceğim. 

Portekiz Porto

NE YENİR-NE İÇİLİR

Atlantik kıyısında bulunmanın verdiği avantaj ile deniz ürünlerinin her türlüsünü en taze şekilde bulmak mümkündür. Öte yandan, burada: özellikle Douro nehri kıyısındaki restoranlarda deniz mahsulleri yemelisiniz. Ama bu nehir kıyısındaki restoranların pahalı olduğunu bilmeniz gerek, bence girmeden önce menülerini ve fiyatları incelemelisiniz.

Çünkü bütün restoranların kapısında menüler var ve hesap alırken kesinlikle bu menülerin dışına çıkmıyorlar. 

Bunun dışında şehrin meşhur bir sandviçi var “francesinha”, gayet lezzetli tadabilirsiniz. Bu sandviç: dünyanın en iyi on sandviçinden biri olarak seçilmiştir. Salçalı bir su içinde, bol peynirli bir tost düşünün. Yanında ise, “Porto şarabı” düşünebilirsiniz.

Sabah kahvaltısında ise “Pasta de Nada” denemelisiniz. Çanak şeklindeki milföy hamurunun içine konulan krem karamel benzeri bir tatlı fırınlanarak servis ediliyor. Sabah kahvaltısında, Portolular, bunu kahve ile birlikte yiyorlar.

Ne içilir sorusunun cevabı ise çok basit, elbette Porto Şarabının tadına bakmalısınız. Şarap sevmeyenler ise “bock” olarak isimlendirilen buraya özgü birayı tercih edebilirler.

Bacalhau yani tuzlanmış borina balığı şehirde oldukça meşhurdur ve en sevilen yemektir. Ancak aşırı tuzlu olduğunu unutmayın. Morina balığı: morinalı makarna, kızarmış morina, ızgara morina şeklinde servis ediliyor. 

Portekiz Porto

ALIŞVERİŞ
 

El Corte Ingles

Moda tutkunları için, bu çok katlı cennetin raflarında, uluslararası ve İspanyol markaları var. Merkezde, yerel ve uluslararası ve çoğunlukla İspanyol ürünlerin bulunduğu büyük bir de süpermarket bulunuyor.

 

Mare Shopping

Avenida Dr Oscar Lopes Matosinhos adresindedir. Burada 200’den fazla mağaza var. Ayrıca oldukça büyük bir “İKEA” bulunuyor. Zara ve Massimo Dutti gibi mağaza guruplarının şubeleri de var.

 

Villa Do Conde The Style Outlets

Avenida Fonte Cova Modivas Villa do Conde adresindedir. Uygun fiyatlar ve iyi markalar arıyorsanız, buraya birkaç saat ayırmalısınız. Outlet bölümünde kadın, erkek, çocuk, spor, aksesuar, ayakkabı, ev ve kozmetik ürünlerin en prestijli markalarının satıldığı 140 mağaza var. Burada sürekli indirim var ve hatta bazen indirimlerde yüzde 70’lere kadar ulaşıyorlar.

 

Rua de Santa Catarina

İşte Porto şehrinin en ünlü alışveriş caddesi. Burası şehrin ana alışveriş caddesidir. Caddenin uzunluğu 2 km dir. Caddenin 550 metrelik bölümü araç trafiğine kapalıdır. Batalha meydanında başlar, Plaza del Marquez de Pombal da biter.

Caddenin tamamı, mağazalar, sokak satıcıları, restoranlar ve kafelerle doludur. Bir de insan kalabalığı. En ünlü mağazalar: Zara, Benetton, Calzedonia, Fnac. İspanya dışındaki ilk Zara Mağazası 1988 yılında burada açılmış. Başka bir alışveriş merkezi olan La Vie ise, 1996 yılında açılmış.

Yine bu cadde üzerinde kestane satıcıları göreceksiniz. Ama bunlar kestaneyi tuzda, tezgah üstü ilginç bir mangalda pişiriyorlar. Bence mutlaka tadın. Evet, Santa Caterina caddesi, şehirdeki gezilerde olmazsa olmaz.

Santa Caterina caddesi üzerinde görmenizi önereceğim birkaç yer var. 

Bunlardan ilki, Via Catarine AVM

Bu caddede ilerlerden, Mercado do Bolhao ya çok yakın olan bu alışveriş merkezini göreceksiniz. Cam çatıdan doğal ışık alan, üstü kapalı bir alışveriş merkezidir. 1996 yılında açılan merkez, 4 katlıdır ve 95 mağaza bulunmaktadır. Burada: Levis, HM, Kiko, The Body Shop gibi markaların mağazaları var. 

Yine caddede gezerken küçük bir kilise göreceksiniz.

Capela das Almas isimli bu kilise, ilginç dış cephesiyle mutlaka dikkatinizi çekecektir. Bu kilise, Portekiz’e özgü mavi çinilerle kaplıdır. Yapı, daha önce burada bulunan eski bir ahşap şapelin yerine inşa edilmiştir. Günümüzde görülen yapı, 17’nci yüzyıl yapımıdır. Kilisenin cephesi, 1929 yılına kadar beyaz boyalı iken, daha sonra burada 390 metre karelik bir alanı kaplayan “Assisili Aziz Francis” in hayatının tasvir edildiği 15.497 çini bulunmaktadır.

Yine bu caddede gezerken, tatmanızı önereceğim bir aperatif “Confeitaria Aquarela”; Porto şehrinde börek hamurundan yapılan kuru savanlar bir kült gibidir. Santa Caterina caddesinde 534 numarada bulunan pastanede, şehrin en lezzetli kuru savanları pişirilir. Bunları: sade, peynirli veya jambon ve peynir ile deneyebilirsiniz. Eğer kızarmış isterseniz prensado olarak sipariş vermelisiniz. Evet bunlar tek kelimeyle oldukça lezzetlidir.

Cadde üzerinde bulunan son ikonik yer “Cafe Majestic”:

Burası Porto şehrinin en ikonik yerlerindendir. 1921 yılında Elif Cade olarak hizmete giren bu mekan, kısa sürede dönemin ünlülerinin buluşma yeri haline gelir. Aynı zamanda: şairler, yazarlar ve sanatçılar için ilham kaynağı olur.

Harry Porter kitaplarının bir kısmının, yazarı Rowlings tarafından burada yazılmıştır. Kafe, bir süre yaklaşık 15 yıl kapalı kalmış ve 1983 yılında Portekiz devleti tarafından Kültür Mirası ilan edilmiş ve 1994 yılında yeniden açılmıştır. Sonuç, bir şeyler içmek için burada mola verebilirsiniz, ama kapıda ucun bir kuyrukta sıra beklemeniz gerektiğini sakın unutmayın, ayrıca içeride fiyatlar da oldukça pahalı.

 

 

AZULEJO TEKNİĞİ

Bu mimaride kullanılan bir teknik olup, seramik işçiliğidir. Evler ve yapıların bazı bölümleri, bu renkli seramikler döşenerek süslenir ve aynı zamanda, bu durum ısı kaybını da engeller.
Kiliselerin iç ve dış cephelerinde, evlerde, saraylarda ve hatta tren ve metro istasyonlarında bile, dekorasyon için Azulejo tekniği kullanılmıştır.
Evet, mimari olarak uygulandığı yapıya çok güzel bir görünüm veriyor. Mutlaka dikkatinizi çekecektir.

Portekiz Porto

TURİZM

Şehir merkezi, oldukça kolay keşfedilebilecek durumdadır. Ancak: yürüyerek dolaşırsanız, yokuşların biraz yoracağını kabullenmeniz gerekir. Yürürken önünden geçtiğiniz evlere ve binalara dikkat ederseniz, önlerinde yapım yılları yazılıdır ve bunların birçoğu: 12-13’ncü yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Bakın bunlar tarihi eser değil, insanlar hala bu evlerin içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Şehir merkezinde kocaman evler var. Bunların bombeli balkonlarından çamaşırlar sarkıyor. Şehirde, yalnızca bir tane kale bulunuyor. Çünkü: Portekizliler tarafından, bu şehirde, kaleye ihtiyaç duyulmayacak kadar güçlü bir imparatorluk kurulmuş. Öte yandan, sanırım Akdeniz değil de Atlantik Okyanusu kıyısında olmasının da etkisi var. Ama öte yandan, yine de: 15’nci yüzyılda, Fransız yani Napolyon’un işgalinden kurtulamamışlar.

Şehir: pahalı değildir. Güvenlik yeterli ve insanları sakin ve güzeldir. Yardıma ihtiyacınız olduğunda, çekinmeden yardım talep edebilirsiniz ve inanın gideceğiniz yere kadar sizi götürürler. Bir şey sorduğunuzda, kesinlikle çok yardımseverler.

Evet: UNESCO tarafından koruma altında alınan yerlerin, mutlaka birçok özelliklerinin olduğu kesindir. Şehrin bu tarihsel kesimine “Barredo” deniliyor. Bu bölümde: özellikle yukarıda sözünü ettiğim Portekiz’e özgü bir tür seramik işliği olan “Azulejo” döşeli yapıları görmelisiniz. Ayrıca: evlerin balkonlarını, demir ferforjelerini, çiçeklerini de büyük bir keyfle izleyebilirsiniz.

Yani: bir anlamda, şehrin eski bölümünü, sokak ve caddelerini sıkılmadan gezebilirsiniz. Tarihi bir atmosferde, renkli evlerin bulunduğu sokaklarda kaybolabilirsiniz. Zaten: Porto şehrine gitmeyi düşünenler: böyle bir ortamla, yani egzotik ve tarihi bir ortamla karşılaşacaklarını bilmelidirler.

Burası, herhangi bir düzenli Avrupa şehrine benzemez. Tüm bunların yanında, şehri ziyaret ettiğinizde, nehrin karşı kıyısında bulunan “şarap mahzenlerini” de mutlaka gezmelisiniz. Gaia bölgesindeki bu şarap mahzenleri: gerçekten ilgi çekici boyuttadır.

Portekiz Porto

NEHİRDE TEKNE GEZİSİ

Praça da Ribeira meydanının nehir kıyısından: teknelere binebilirsiniz. Tekne gezisi için: geleneksel “kaikas” yani geleneksel balıkçı teknelerini tercih etmenizi öneririm.
Neyse, buradan bineceğiniz tekne gezisinde: Ribeira yani tarihi merkez kıyılarını görebilirsiniz. Tarihi şehir, nehirden bakıldığında kademe-kademe ve renkli renkli görülür.

Daha sonra: Ponte Louis köprüsünün güzelliğini izlersiniz. Nehir yatağının daha iç bölümünde kalan ve trenle üstünden geçilen Ponte Maria Pia köprüsü ise, bir öncekinden daha basit görünür.
Tekne: köprüden geri dönüp, Douro nehrinin Okyanusa döküldüğü yere doğru ilerleyince, bu kez, Porto şehrinin modern yüzünü görebilirsiniz.

Daha sonra, Ponte Arabiata köprüsü, teknelerin dönüş noktasıdır ve aslında Okyanus bölgesini tam olarak göremeden geri dönülür.

Portekiz Porto
Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

GEZİLECEK YERLER

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

GAİA

Ribeira bölgesinden, Dom Luis I köprüsünden geçilip, buraya ulaşılır. Köprüden geçmek ve Gaia bölgesine ulaşım, yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş gerektirir. Evet, burası Porto şehrinin ana cazibe merkezidir. Yerel halkın deyişiyle Gaia, kendi belediye binasına sahip bir şehirdir. Ancak genellikle Porto ile ilişkilendirilir. Gaia ile ilgili en iyi şey “Porto” şehrinin manzarasıdır.

Gaia, Porto şarap mahzenleriyle ünlüdür.

Burası “Port Wine” sayesinde Porto tarihinde çok önemli rol kazanmıştır. Çünkü Rabelo tekneleri burada demirliyor ve mahzenlere giden şarap fıçıları burada boşaltılıyor. Ancak, bu şarap mahzenleri, daha önce Porto merkezdeymiş, ama şarap yapımcıları Gaia’da daha iyi koşullar bulmuşlar ve buraya taşınmışlar.

Günümüzde Douro nehrinin sağ yanında bulunan Gaia, genellikle Port Wine markasının 50’den fazla şarap mahzenine sahiptir. Yani burada şarap mahzenlerinde şarap tadımı yapmak ve şarap satın almak mümkündür. 

Şarap Tadımı: şarap tadımı ücretli. Size önce bir liste gösteriyorlar. Bu liste, şarap fiyat listesi ama ayrı bir bölümde tadım listesi de var. Tabii liste Portekizce olduğundan farkına varılmıyor, şarap tadımı ücretli. Seçtiğiniz bir veya birden fazla şarap markasının tadımı için, özel bir alanda, masa ve sandalyelere oturarak birer küçük kadeh şarap ve yanında birer parça çikolata veriliyor.

Her kadeh yaklaşık 7.5 Euro, eğer şarap satın almak isterseniz, tadım ücretini de ilaveten hesaba ekliyorlar. Peki şarap fiyatları nedir? Fiyatlar burada 20-200 Euro arasındadır. Yani en ucuz şarap 20 Euro, ama şehirdeki marketlerde 3-5 Euro’ya da şarap bulmak mümkün.

Evet, Gaia bölgesinde, nehir kıyısında oldukça güzel restoranlar, barlar ve kafeler de var. Bu mekanlarda yemek yiyebilirsiniz, daha önce belirttiğim gibi her mekanın önünde menü var, fiyatları inceleyin ve hesap kesinlikle bu fiyatlardan getiriliyor, fiyatlar çok uçuk değil.

 

RİBEİRA-RAİS DE RİBEİRA-ZONA RİBEİRİNHA

Douro nehrinin Gaia karşısında kalan bölümü. Burası tarihi şehir merkezi olarak da biliniyor. Douro nehri ağzında bulunan tepeler boyunca kurulan ve geçmişi 2000 yıl öncesine kadar dayanan tarihi şehir merkezi: 1996 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır ve buraya “Barredo” denilmektedir.
Burada: mimari olarak özellik taşıyan bir kısım binalar bulunmaktadır.

Ribeira Square

Douro nehrinin kıyısındaki bu alanda, birçok kafe ve restoran var. Burası çok hareketli. Meşhur Dom Luis I köprüsü, buradan çok güzel görünüyor. Sahil şeridinde, renkli evler ve nehirde gondol şeklinde renkli tekneler var. Restoranların menülerinde genellikle deniz ürünleri var. Yanında ise yeşil Porto şarabı vino veya bira servis ediliyor. Porsiyonlar gayet büyük, deniz ürünleri oldukça lezzetli. 

 

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Se do Porto-Porto Katedrali

Terreiro da Se bölgesindedir. Buraya ulaşmak için Sao Bento istasyonundan yürüyebilirsiniz.

Katedralin yapımına 1147 yılında başlanır. Yani şehrin en eski yapısıdır. Muazzam boyutu ve konumu nedeniyle, askeri bir kaleyi andırır. Yapının içi etkileyici değildir. Binanın dışı oldukça gösterişlidir. Kare planlıdır ve taç kubbesi bulunur.

Giriş ücretsiz. Ancak ücret karşılığında gezilen bölümleri var. Bu bölümlerde avlu duvarlarında seramik panolar görülmeye değerdir. Her iki tarafında, iki sağlam kule görülür. Yapının Gotik dehlizlerinde, 18’nci yüzyıldan kalma mavi ve beyaz çiniler görülmeye değerdir. 

Portekiz Porto

 

Rua de Cedofeita

Praça Carlos Albetro meydanınında, Carmo Kilisesinin sağındaki sokaktır. Burada: eski binalar ve konut alanları bulunmaktadır. Bu eski binalardan en dikkat çekeni “Teatro Carlos Alberto” dur. Burada: düzenli kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.

Meydanın yanı “Praça Carlos Albetro” meydanının ortasında ise “Kahramanlar Anıtı” bulunmaktadır ki, anıt 1914-1918 yılları arasında yapılmıştır. Bu meydan, daha sonra Porto şehrinin en karakteristik caddelerinden olan “Rua de Cedofeita” caddesine ulaşır.

Bu cadde, yayalara ayrılmıştır ve geleneksel Portekiz Arnavut kaldırımı ile kaplıdır. Cadde üzerindeki dükkanlarda hediyelik eşyalar satılmaktadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Palacio da Bolsa

Rua de Ferreira Borges bölgesindedir. Buraya ulaşmak için, otobüs kullanmanız gerekir. Bu yapı, Porto şehrinin tarihi merkezinin tam kalbinde bulunmaktadır ve aynı zamanda yapılın bulunduğu “İnfante D.Henrique” meydanı da, UNESCO tarafından, bu yapı ile birlikte koruma altına alınmıştır. Ayrıca Portekiz devleti tarafından Ulusal Anıt olarak tescil edilmiştir. 

Burayı yılda 250 bin kişinin ziyaret ettiği söyleniyor. 

Gelelim tarihi sürece

Eski bir manastır olan Convento de Sao Francisco’nun yerine inşa edilmiştir. Çünkü eski manastır 1832 yılında bir yangında yok olur. 1834 yılında ise, Porto şehrinin tüccar sınıfı, şehrin zenginliğinin sergilenmesi için gösterişli bu borsa binasını inşa ettirirler. Borsa binası, Avrupalı yatırımcıların güvenini kazanmak için yaptırılmıştır. 

İnşaatın büyük kısmı 19’ncu yüzyılın ortalarında tamamlanır, ancak süslemeler 20’nci yüzyıl başlarına kadar devam eder. Borsa binasının dış kısmı yanında, iç mekan oldukça etkileyicidir. Yapıdaki devasa oturma odaları, kolonilerden gelen kaliteli ahşaplarla ve birbirine bağlanan karo zeminlerle doludur. Farklı oda ve salonlarda, freskler, tablolar ve etkileyici heykeller vardır. 

 

Veranda das Naçoes-Giriş Holü-Milletler Holü

Burada en çok Tomas Soller tarafından tasarlanan demir ve cam kubbe ilgi çeker. Portekiz’in o dönemde dostluk ve ticari ilişkiler sürdürdüğü ülkeleri temsil eden 20 arma ile çevrelenmiştir. Zemin seramik mozaiklerle kaplıdır. 1990’lı yılların ortalarına kadar, Porto Menkul Kıymetler Borsası burada faaliyette bulunmuştur.

Arap Odası

Elhamra Sarayından ilham alan Mimar Sousa, tarafından yapılmıştır. İnşası, 1862 yılında başlamış ve 1880 yılında tamamlanmıştır. Gül ve akçaağaç kullanılmıştır. Duvardaki sıvalara altın karıştırıldığı söyleniyor. Portekiz ülkesini ziyarete gelen yabancı devlet başkanları burada karşılanıyormuş.

Evet ziyaretin sonunda geleneksel hediyelik eşyaların satıldığı bir mağaza var. 

 

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Liberdade Meydanı ve Avenida Dos Aliados

Burası şehrin merkezinde: büyük binalarla kaplı bir bulvardır. Merkezinde bulunan bahçe ünlü mimar Alvaro Siza Vieira tarafından tasarlanmıştır.

2006 yılında, binaların çoğu, oteller ve büyük bankaların yapıları yenilenmiştir.
Cadde üstünde bulunan “Town Hall”: bir saray gibi durur ve çan kulesinin yüksekliği 70 metredir. Granit ve mermerden yapılan yapının tasarımı, Fransız belediye mimarisinden etkilenmiştir. Binanın önünde ise: Portekizli yazar Almeida Garrett’in bir heykeli görülmektedir. Caddenin diğer bir ucunda ise, Praça da Liberdade meydanında, bir at üzerinde Kral Pedro IV heykeli bulunmaktadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Rail Station Sao Bento Tren istasyonu

Porto şehir merkezindedir. İstasyon, burada daha önce bulunan Benedictine Manastırının adını almıştır. İnşaat, ancak son rahibe öldüğünde, 1904 yılında başlar ve istasyon 1916 yılında hizmete girer. Ana girişte: kitap fuarı, konserler ve akşam yemekleri için çeşitli mekanlar var. Yapıda: 20’nci yüzyılın başlarında, Jorge Colaça tarafından yapılan, Portekiz ülkesinin

tarihindeki önemli olayları tasvir eden, el boyaması devasa karo paneller görülmeye değerdir. Bunlar: mavi-beyaz çini süslemelerdir. Azulejos olarak isimlendirilen çinilerin sayısı, yaklaşık 20 binden fazladır. 

Girişi çevreleyen panellerde: ulaşımın evreleri, yılın dört mevsimi, güneyin yeniden fethi ve Ceuta’ın Infante Dom Henrique tarafından fethi gibi, Portekiz tarihindeki birkaç destansı olay tasvir edilmiştir. Tavanın yanında, bölgenin en önemli nehirleri olan Douro ve Minho yazıtları var. Evet Porto şehrini ziyaret ederseniz, burayı mutlaka görmelisiniz.

Portekiz Porto

Palacio de Cristal-Kristal Sarayı

Rua D.Manuel II bölgesindedir.
Buranın bahçeleri ve ilginç anıtları görülmelidir. Bu güzel manzaralı park içinde, 1956 yılında inşa edilmiş, büyük bir kubbeli yapı bulunmaktadır. Günümüzde, bu kubbeli yapı: konser ve spor etkinlikleri için kullanılmaktadır. Bahçede ise, bir göl, çiçekler ve tavus kuşları, yürüyüş yolları bulunur. Ayrıca: bahçe içinde, bir multimedya kütüphane, bir oditoryum, kafeterya ve Romantik Müzesi bulunmaktadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Igreja dos Clerigos-Clerigos Tower-Torre dos Clerigos

Rua de Sao Filipe de Nery bölgesindedir. Avenida dos Aliados’dan yüreyerek ulaşabilirsiniz.
Şehrin ortasında bulunan bu kule, kesinlikle çıkılması gereken bir yerdir. Merdivenler dik ve dar ama rahat çıkılıyor. 240 basamak vardır. Yükseklik 75 metredir.

Kulede 49 çan var.
Gözünüzü korkutmasınlar. Sadece uzun bir yürüyüşten sonra buraya gidip, merdivenleri çıkmaya kalkışmamalısınız. Yani, bu merdivenleri çıkmak için zinde olmak şart.
Kişi başına 2 Euro giriş ücreti alıyorlar. Porto şehrinin muhteşem manzarası için, bu merdivenleri çıkmaya değer.

1763 yılında yapılan kule: Lizbon şehrindeki Vasco da Gama kulesi yapılanan kadar, Clerigos kilisesi kulesiyle birlikte, Portekiz’in en yüksek yapısı olarak kalmıştır. Kulenin tasarımı İtalyan mimar Niccolo Nazzoni tarafından yapılmıştır ki, vasiyeti üzerine ölünce, kendisi de kulenin hemen ayak dibindeki barok kiliseye gömülmüştür.

Aslında Nazzoni bir ressamdır, buraya geldiğinde bir Portekizli kıza aşık olur ve buraya yerleşir, önce heykeller yapar, sonra ise bu kuleyi yapar.

Kulede bulunan müze: müzenin bulunduğu yapı, 1754-1758 yılları arasında yapılmıştır. 19’ncu yüzyıl sonlarına kadar, din adamlarından hasta olanların tedavisi için revir olarak kullanılmış, daha sonra sergi salonuna dönüştürülmüştür. Müzede: resim, heykel, mobilya ve kuyumculuk koleksiyonları sergileniyor. 

Kilise; Kilisenin projesi 1731 yılında tamamlanmış ve 1732 yılında yapımına başlanmış ve 1749 yılında tamamlanmıştır. Portekiz ülkesinde, elips planlı ilk kilisedir. Ayrıca, tüm nefi çevreleyen ve kilisenin bir bütün olarak izlenmesini sağlayan galeri, bu yapının benzersiz bir özelliğidir. Kubbe, 6 sütun üzerinde durur. Kilisede, altın oymacılığının en eski örnekleri, 4 yan sunakta görülür. 

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Funicular dos Guindais

Douro nehrinin üzerinden, manzarayı izleyerek çok keyifli bir şekilde, şarap mahzenlerine ulaşabilirsiniz. Kişi başına 2 Euro ücret ödemek gerekiyor. Ancak, fotoğraf çekmek için muhteşem güzel bir ortam yakalıyorsunuz.

Evet, burası: ilk olarak 1891 yılında inşa edilmiş olsa da, daha sonra ciddi bir kaza yaşanmış, kapatılmış ve modernleştirilerek Şubat 2004 tarihinde yeniden açılmıştır. Ribeira bölgesinde yani tarihi merkezde, dik bir uçurumda çalışmaktadır.

Hattının uzunluğu 271 metredir. 90 derece yükseklikten 61 derece yüksekliğe iner. Saniyede 5 metre hızla çalışır ve 25 yolcu ve 2 araç kapasitelidir. Yolculuğun tümü 3 dakika sürmekte olup tünel dışında geçen bölümünde, çevrenin muhteşem manzarasını izlemek mümkündür. Özellikle: Dom Luis I köprüsü, görülmektedir.

Misericorida-Merhamet Kilisesi

Rua das Flores bölgesindedir.
Burası, şehrin en tarihi sokaklarının birindeki zengin barok kilisedir. Rua das Flores, Porto şehrinin en çekici caddelerinden birisidir. Bu caddenin sokaklarındaki yapılar, genellikle 16’ncı yüzyıldan kalmadır. Cadde üzerindeki bu kilise: barok cepheli ve 16’ncı yüzyıl yapısıdır. Günümüzde kilise müze olarak kullanılıyor.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

St.Calara-Santa Calara kilisesi

Largo 1 de Dezembro bölgesindedir. Kilisenin yeri biraz zor bulunuyor.
Mimari stil olarak rokoko ve barok karışımıdır. Cephesi düzdür. Ancak içeride kullanılan ahşaplar, Portekiz ülkesinin en güzel örneklerindendir ve 17’nci yüzyıldan kalmadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Ponte de Dom Luis I Köprüsü

Douro nehri üzerinde, Cais de Ribeira bölgesindedir.
1886 tarihinde yapılan, şehrin tam ortasında, nehrin iki yakasını birbirine bağlayan meşhur köprü: Paris şehrindeki kuleyi yapan, ünlü Eiffel tarafından tasarlanmıştır.

Zaten: köprünün tamamen çelik konstriksüyondan yapılmış olduğunu gördüğünüzde, Paris-Eiffel kulesini anımsattığını düşüneceksiniz. Bu nedenle, gündüz demir yığını gibi görünen köprü, gece olup ışıklandırılınca, bambaşka bir manzaraya bürünüyor. Öte yandan: köprüyü bizzat Gustave Eiffel’in değil öğrencilerinden Seyring’in yaptığı da söylenenler arasındadır.
Evet, köprünün uzunluğu 394 metredir.

Köprünün altındaki bölümde: Ribeira tarafında köprüye yakın yerlerde: gece, köprünün manzarasını izleyerek, deniz ürünlerini tadabileceğiniz restoranlar bulunuyor. Buralarda: şarap eşliğinde güzel ve romantik akşam yemeği yiyebilirsiniz. 

Yaz aylarındaki festivaller bu köprü üzerinde yapılıyor. Ayrıca: yine bu köprü üzerinde sık sık havai fişek gösterileri de düzenleniyormuş.

Çift katlı köprünün: üst katı: yayalar ve şehrin metro hatları için ayrılmıştır. Alt kat ise, düzenli trafik için ayrılmıştır.

Evet: yayalar da köprüyü kullanıyorlar. Siz de, Porto şehrini ziyaret ederseniz, köprünün ikinci katına çıkıp çevrenin muhteşem manzarasının fotoğrafını çekmeyi sakın unutmayın.

Largo do Carmo-Carmo Meydanı

Carmo meydanında, 14’ncü yüzyıldan kalma Carmo manastırının kalıntıları var. Bu kalıntılar, 1755 yılındaki Lizbon depremini hatırlatır. Günümüzdeki yeni Gotik manastır yapısı, arkeoloji müzesine ev sahipliği yapmaktadır. Meydanda, çok sayıda bank ve yine çok sayıda büfe bulunuyor. 

Praça Gomes Teixeira

Meydanın ortasında, 1700’lerin sonlarından kalma anıtsal bir havuz var. Yerel halk bu anıtsal havuzdaki aslanlar nedeniyle, meydana “Aslanlar Meydanı” ismini vermiştir.

Carmo ve Carmelitas Kiliseleri ve Casa Escondida Evi

Şehrin en büyük kilisesi gibi görünür. Ancak bu iki kilisenin arasında, dünyanın en dar evlerinden biri bulunur. Bu evin genişliği, yani iki kilise arasındaki mesafe sadece 1 metredir. Yani, bu yapının sağında Carmo kilisesi, solunda Carmelitas kilisesi var.

Üç katlı Escondida evi: 1980’lere kadar iskan edilmiş, yani kullanılmıştır. Efsaneye göre: Carmelitas rahibeleri ve Carmo rahipleri arasında, herhangi bir ilişkiyi önlemek için bu ev inşa edilmiştir. Bir diğer söylentiye göre ise, bu ev, iki kilise arasında, göze hoş görünmeyen bir boşluğu doldurmak için tamamen estetik nedenlerle inşa edilmiştir.

Ev, yukarıda da belirttiğim gibi uzun yıllar papazların ikametgahı olarak kullanılmış ve aynı zamanda her iki kilisenin iç ve dış dekorasyonunda çalışan sanatçılar ve Carmo hastanesinde görev yapan doktorlar burada kalmıştır. 

Napolyon’un Portekiz’i işgali ve 1832-1933 yılları arasında Porto işgal yıllarında, evde çeşitli gizli toplantılar yapılmıştır. Günümüzde bu ev biletli olarak gezilebiliyor. Evin içinde, çeşitli yatak odaları, oturma odası ve mutfak var. 

Carmo Kilisesi

18’nci yüzyılda yapılmıştır. Barok mimarinin güzel bir örneğidir. Dışarıdaki panel Silvestri tarafından tasarlanmıştır. Ayrıntılar, perspektif ve renk açısından çok zengindir. Dış cephenin mozaik fayansları, 1912 yılında keklenmiştir. Sahne, yine Silvestri tarafından tasarlanmış, Carlos Branca tarafından boyanmış ve Villa Nova de Gaia’daki fabrikada yapılmıştır.

Mozaiklerde: Klasik Portekiz beyaz ve mavi “Azilejo” çinilerinden yapılan sanat eserlerinde “Carmelite” tarikatının kuruluşu ve Karmel dağı sahneleri tasvir edilmiştir. Kilisenin dış cephesi, dikdörtgen bir portal ile zengin şekilde işlenmiştir.

Bu dış cephede, iki heykel var. Bunlar, İtalya’da oyulmuş Peygamber İlyas ve Elişa’ya aittir. Kilisenin iç kısmında ise, 7 gösterişli yaldızlı sunak, heykeltıraş Francisco Pereira Campanha tarafından yapılan bir dizi güzel yağlı boya tablo ve tek bir nef vardır.

Carmelitas Kilisesi

17’nci yüzyılda bir manastırın parçası olarak yapılmıştır. Dış cephesi 1628 yılında tamamlanmıştır. Üç kemerli giriş olan cephe, heykellerle kaplıdır ve granitten yapılmıştır. Solda, tepesi mavi-beyaz azilejo çinileriyle kaplı, tek bir çan kulesi bulunur.

Yapının içi, süslü bir şekilde dekore edilmiştir. Altı yan şapeli olan tek bir nefe sahiptir. Beyaz tavan, birçok büyük pencere yardımıyla, iç mekana özel bir güzellik katar. Kilise, Fransızların Porto şehrini istilası (1808-1814) sırasında kışla olarak kullanılmıştır. Kilisenin iç kısmında, ana sunak ve yan şapellerdeki yaldızlı ahşap oymalar ve zengin bir Barok ve Rokoko stili hakimdir.

 

Lello-Irmao Kitapevi-Tarihi kitapçı Lello

Dünyada para ile girişen tek kitapçıdır. İlk olarak 1869 yılında kurulmuştur. Ancak günümüzdeki ismiyle 13 Ocak 1906 yılında yeniden açılmıştır. “The Guardian” gazetesine göre, dünyanın en güzel kitapçılarından biridir. “Lonely Planet” dünyanın en güzel üçüncü kütüphanesi olarak seçmiştir. 

“Lello” aile ve “Irmao” ise kardeş anlamına gelir.

Evet buraya gittiğinizde kapının önündeki metrelerce uzunlukta kuyrukta sıra beklemeyi ve giriş için 5 euro ücret ödemeyi göze alırsanız, bence şehirde zamanınız varsa, burayı mutlaka ziyaret edin. Unutmayın bilet alma ve kitapçıya girme kuyrukları ayrı ayrı.

Evet giriş ücretli, ancak içeride herhangi bir kitap satın alırsanız, bu giriş ücreti yani 5 Euro, kitabın ücretinden düşüyorlar ve giriş ücretsiz oluyor. Sadece uzun sıra beklemek sıkıntılı. Bir not daha, içeride fotoğraf çekmek yasak.

Bir diğer not: 2022 yılında Bob Dylanlı liseli bir gencin: kız arkadaşına yazdığı dokunaklı ve bazen ileri görüşlü kişisel mektuplarından oluşan koleksiyon, burada yapılan müzayede de yaklaşık 670 bin dolara satılmıştır. 

Evet yapının cephesi, Neo gotik tarzdadır.

İç mekan: Art nouveau tarzındadır. İki katlıdır. Oymalı ahşap vitray ve muhteşem merdivenleriyle büyüleyicidir. Vitray pencere: 8 x 3.5 metre ölçülerindedir. Raflar, her duvarı kaplar ve tavana kadar uzanır. Bu raflarda, her şekil ve boyutta kitaplar bulunur. Ayrıca, duvarlar, büyülü bir atmosfer yaratan süslemelerle doludur.

İç sütunlarda, Portekiz edebiyatındaki önemli figürlerin bronz kabartmaları var. Tavan: mavi ve kırmızı vitraydır. Kitapçının ortasında, zarif bir ahşap ve kırmızı kadife merdiven var. Bu merdiven, her iki katı birbirine bağlar. Üstteki vitray pencere, dükkanı doğal ışıkla doldurarak odayı canlandırır. Bir zamanlar, kitapları raflarda taşımak için kullanılan raylar ve ahşap araba, halen durmaktadır. 

JK Rowling ve Harry Porter

Ünlü Hary Porter serisi yazarı JK Rowling, 1990’ların başında, İngilizce öğretmeni olarak 10 yıl Porto şehrinde çalışır. Ünlü yazar, sürekli olarak bu kitapçının ikinci katında bir fincan kahve içermiş. Bazı yerel halk “Hogward Cadılık ve Büyücülük Okulu” nu yaratmak için, buradaki kitapçıda bulunan büyük merdivenden ilham aldığına inanırlar. Ayrıca, Porto Üniversitesi öğrencilerinin giydiği siyah bir takım elbise ve siyah bir ceketten ve pelerinden oluşan kostümden de ilham aldığı söylenir. 

 

Liberdade Square-Avenida Dos Aliados-Praca da Liberdade

Burası Porto şehrinin en önemli meydanıdır. İsminin anlamı Özgürlük Meydanıdır. Bütün turist otobüsleri, City Buslar ve havaalanına giden araçları, varış ve hareket noktası burasıdır. Buluşma yeri olarak genellikle burası kullanılır. 

1718 yılında Porto şehrinde şehirleşme projesi başlatılmış ve bu meydan yapılmıştır. 1788 yılından sonra, şehrin Orta çağdan kalma surlarının bir kısmı yıkılır. Dini yönetim tarafından, bir Neo klasik cepheli manastır yapılır. Manastırın etkileyici neo klasik görüntüsü ilgi çeker. Manastır: Veteriner hekimlerin, atların, kuyumcuların ve demircilerin koruyucu azizi “Aziz Eligius” un dini tarikatı tarafından inşa edilmiştir. Ayrıca, yine surların yerine günümüzde de ayakta duran “Cardosas Sarayı” yapılır. 

19’ncu yüzyıla doğru meydan iyice önemli hale gelir. 1819 yılında kuzey tarafa Belediye binası yapılır. Yakınlara ise, Dom Luis Köprüsü (1887) ve Sao Bento Tren İstasyonu (1896) inşa edilir. Böylece, bu meydan şehrin politik, ekonomik ve sosyal merkezi haline gelir. 1900’lü yıllarda Belediye binası yıkılır ve yerine modern “Dos Aliados Bulvarı” yapılır ve meydan kuzeye doğru genişler. 

 Sao Francısco Kilisesi-Igreja De Sao Francısco

Yapı, Porto şehrindeki olağanüstü bir yapı olarak önem kazanır ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Şehirdeki en muhteşem kilisedir. Giriş ücretlidir. İçeride fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor.

Yapının dış görünümü: 14’ncü yüzyıl Barok ve Gotik unsurlarını birlikte barındırır. Bu yüzden, tüm Avrupa’nın en inanılmaz ve zengin görüntüsüne sahiptir. Portekiz’in en zengin ve en güzel yaldızlı oymacılık depolarından biridir.

Oyma kaplamaların Barok zenginliği: 17’nci yüzyıldan 18’nci yüzyıl ortalarına kadar olan dönemde yapılmıştır. Kiliseye girildiğinde: hala orijinal Gotik tasarıma bağlı kalan büyük bir gül pencerenin altından geçilir. 

Yaldızlı oymacılığın en önemli eserlerinden biri: “İsa’nın soyunun, Yusuf’un ağacın dibindeki bir teknede yatan Meryem Ana’ya kadar, çeşitli görüntülerin yer aldığı “İşay Ağacı-Jesse Ağacı” dır. Bu ağaç, İsa’nın soy ağacını temsil eder. 

Giriş sundurmasının solunda, Antonio de Florentim’e atfedilen Senhora da Rosa’yı temsil eden ülkedeki en iyi korunmuş, en eski duvar resimlerinden biri var. 

Geniş yivli Gotik kemerin, 400 kilo olduğu söyleniyor. Bunlar, saf altındır ve küçük mermerlerle süslenmiştir.

Ayrıca, kilisenin iç kısmında 4300 kilodan fazla altın tozu kullanıldığına inanılan, yaldızlı oymalarla kaplı üç nef var.

Manastırın bodrumunda, bayraklar altında muhafaza edilen yer altı mezarlar var, bunlar kemiklerle doludur. Cesetler açık çömleklerde saklanıyormuş. Ancak korkunç koku ve hastalık riski nedeniyle taşınmıştır. Bazı kemikler, cam zeminden hala görülebiliyor. Geri kalanlar ise, güvenli bir şekilde saklanmaya devam ediliyormuş.

Günümüzde burası kilise olarak kullanılmıyor, sadece klasik müzik konserlerinde kullanılıyormuş.

Jesse Ağacı

Kilisenin içinde, sol koridorda, kilisenin en ilgi çekici yerlerinden biri olan, dünyadaki en iyilerden biri olarak kabul edilen, çok renkli ahşap bir heykel olan Jesse Ağacı var. Jesse Ağacı: 1718-1821 yılları arasında oyulmuştur. O zamanlar popüler bir İncil öğretisi, Mesih’in soy kütüğüdür.

Özellikle onun Yahudi ve İsrail Krallarının soyundan geldiği gösteriliyordu. Okuryazarlık, insanlar arasında yaygınlaşmadan önce, bu öğretiler genellikle vitray pencerelerde İncil olayları veya Jesse Ağacı gibi ayrıntılı oymalarla ifade ediliyordu. 

Çok renkli tahtaya oyulmuş Yahudanın 12 kralının figürlerini, Beytüllahimin uzanmış bir Jessesinden filizlenen ağacın dalları birbirine bağlıyor. Ağacın tepesinde, Meryem Ana ve Yusuf ile İsa var. Bu eserin, Portekiz’in en eskilerinden biri (15’nci yüzyıl sonlarına ait olduğu tahmin edilir) olduğu düşünülüyor. Kral Davut’un babası Jesse, onun insan doğasını vurgulamanın bir yolu olarak, uzanmış veya uyku halinde görünür. Dallarında ise, İsa’nın atalarının temsil edildiği ağaç büyür. 

Portekiz Porto

 

Serralves Müzesi

Rua D.Joao Castro bölgesindedir.
Dünya çapındaki bu müze: Pritzker ödüllü mimar Alvaro Sıza Vieira tarafından dizayn edilmiştir. Müzenin kurulu bulunduğu 18 hektarlık alanda birçok modern heykel görülmektedir. Çağdaş sanat meraklıları, bu müzeyi mutlara ziyaret etmelidirler.

Portekiz Porto

Soares Dos Reıs Müzesi

Rua D.Manuel II bölgesindedir. Buraya ulaşmak için otobüs kullanmanız gerekir.
Burası, Portekiz ülkesinin en eski ulusal müzesidir. Müze içinde, değerli bir resim koleksiyonu, cam, seramik ve takı koleksiyonları sergilenmektedir. Müze, ilk olarak 1833 tarihinde kurulmuştur. Burada, özellikle 19 ve 20’nci yüzyıllara ait, Portekizli ressamların ve heykeltıraşların eserleri görülebilmektedir.

 

FOZ MAHALLESİ

Douro nehrinin Okyanusa döküldüğü yerde, eski bir balıkçı köyüdür. Bu sahil şeridi, üzerine devasa Atlantik Okyanusu dalgalarının geldiği, granit çıkıntıları arasına yerleştirilmiş küçük kumsallardan oluşur. Burada 18’nci yüzyıla kadar balıkçılar yaşarmış. Günümüzde ise, sahil caddesinde şık restoranlar ve barlar var. 

Portekiz Porto

Sea Life Porto

Küçük bir yer. Yani, tümünü eğlene eğlene gezseniz, en fazla 45 dakikada bitiyor. Giriş için 13 Euro ödemek gerekiyor. Akvaryumun ortasında: kaplumbağa, köpekbalığı görülüyor. Dev ıstakozda görülmeye değerdir. Ancak: penguenler, yunuslar yoktur.

Oueijo Kalesi

Atlantik Okyanusu kıyısında, Okyanusa hakim bir noktadadır. Douro nehri ağzına yakındır. İsminin Türkçe anlamı Peynir Kayasıdır. Çünkü, kale peynir şeklinde yuvarlak bir granit kaya üzerine yapılmıştır. Kale: 1640-1688 yılları arasında, Portekiz’in bağımsızlık savaşları sırasında İspanyollardan korunmak için inşa edilmiştir. Köşelerde gözetleme kuleleri var. Kalede, tarihi toplarla süslenmiş atış yerleri ve hizmet binaları da görülebilir. Ayrıca: anıtsal giriş kapısının hemen üstünde Portekiz arması var.

Farol de Felgueiras-Deniz Feneri

Bu güzel granit deniz feneri, 1886 yılında inşa edilmiştir. Uzunluğu 17 metredir. 2009 yılında devre dışı bırakılmıştır. Ancak deniz fenerine giden iskele halen açıktır. Ancak bölge kayalıklarla doludur. Her yıl bazı kişilerin buraya giderken, Okyanusa düştükleri söyleniyor. 

 

İran Shiraz Şiraz

 

iran.shiraz.kuran kapısı.1
İran Shiraz Şiraz

Şehrin sembolü “ağaçkakan” kuşudur.

Ülkenin güneybatısında bulunan şehir, en kalabalık 5’nci şehirdir. Basra körfezine yaklaşık 200 km olan şehir, deniz seviyesinden 1800 metre yüksektedir.

Şehir Allahu Ekber dağlarının eteğinde, yemyeşil bir ova üzerinde bir bahçe gibi yayılmıştır. Başkent Tahran’a 929 km uzaklıktadır. Bu yolculuk otobüsler yaklaşık 15 saat sürer. Shiraz şehrine, Tebriz 24 saat ve Yezd 7 saat uzaklıktadır.

Şehir İranlıların anavatanı olan Fars bölgesinin merkezindedir ve İranlılar dili ve adını buradan alırlar. Yani bu şehir yaklaşık 2000 yıldır Pers kültürünün merkezindedir. Çünkü yerleşim bölgesinin ismi, Persepolis kalıntılarında bulunan kil tabletlerde yazılıdır.

Şehir İran’ın nüfus bakımından 6’ncı büyük şehridir.

Şehir ılıman bir iklime sahiptir. Çünkü çevresi dağlarla çevrili bir çanak gibidir.

Şehir özellikle üzüm ve şarapları ile ünlüdür. Meşhur Shiraz üzümleri, şehrin kuzeyinde yetişiyormuş ancak ülkede günümüzde şeriat kanunları geçerli olduğundan şarap üretimi yapılamıyormuş. Şehrin diğer popüler özellikleri, birçok bahçeleri ve meyve ağaçlarıdır.

Şehir: ünlü Pers şairler Hafız ve Sadi’nin hem doğum yeri, hem de mezarlarının bulunduğu yer olarak ünlenmiştir. Şehirde ayrıca bu iki önemli ismin anıtları vardır. Hafız: İran lirik şiirinin ustasıdır. Sadi ise, Golestan yani Güller bahçesi denilen bir kitabın yazarı olarak tanınır. Her ikisinin şehirdeki mezarları yoğun ziyaretçi çekmektedir.

Şehir günümüzde ise ülkede: büyük bir petrol rafinerisi ve elektronik endüstri merkezi olarak tanınır. Ülkenin ilk güneş enerji santrali burada kurulmuştur.

 

Ulaşım

İstanbul-Şiraz arasında tarifeli uçak seferleri vardır. Uçak yolculuğu yaklaşık 3 saat 45 dakika sürüyor.

Eğer İran içinde gezerken buraya gelmeyi düşünürseniz, İsfahan-Şiraz arası otobüsle 7 saat sürüyor.

 

Kerim Han

Kerim Han, 18’nci yüzyılda yaşamış ve Şiraz bölgesinde, Zand hanedanlığını kurmuştur. Tarihi kayıtlara göre, son derece dürüst, adil ve başarılı bir liderdir. Hatta son derece mütevazi olduğu için, halkın vekili anlamında, kendisine “Vekil” denilmesini istemiştir.

Ancak bir kısım söylentiye göre ise, kendisini “Hz Muhammed” in vekili olarak gördüğü için bu ismi kullanmıştır. Bu yüzden, şehrin birçok yerinde “vekil” ismini  taşıyan yapılar görmek mümkündür.

 

Shiraz ve Şarap

Pers kralı Cemşid üzümü çok severmiş ve iktidarı döneminde, ülkede birçok üzüm bağı kurdurmuş. Ancak üretilen üzümlerin suyunun çok acı ve hatta zehirli olduğuna inanılmış. Bir gün, kralın cariyesi hastalanır ve güzel cariye şiddetli baş ağrısı çeker.

Bunun üzerine birçok tabip, kendisini iyileştirmeye çalışsa da çare bulamaz. Cariye, hayatına son vermeye karar verir ve zehirli olarak nitelendirilen üzüm suyundan içer.

Ancak bu içtiği su ile, dinmek bilmeyen baş ağrılarının hemen geçtiğini anlar. Bu durum kralın kulağına gittiğinde zehirli olduğuna inanılan üzüm suyuna “Abı Hayat” ismi verilir.

Böylece bekletilen üzüm suyunun zehirli olmadığına inanılmaya başlanır.

Evet, Şiraz üzümü dünyaca meşhurdur. Çünkü İran İslam Devrimi sırasında Kanada ve Amerika’ya göç eden Yahudiler, bu üzümü dünyaya tanıtmışlardır.

Günümüzde birçok ülkede ve hatta Türkiye’de Şiraz üzümü yetiştiriliyor. İslam devrimiyle birlikte birçok üzüm bağı Şiraz şehrinde tahrip edilmiş, ancak bu ünlü üzüm dünyanın birçok yerinde yetiştirilmeye başlanmıştır.

iran.shiraz.ne satın alınır.1
İran Shiraz Şiraz

Alışveriş

Şehirde birçok alışveriş merkezi ve çarşılar vardır. Dükkan sayısı bakımından değerlendirildiğinde, dünyanın en büyük, sayılı alışveriş merkezlerinden biri olarak düşünülebilir. Şehirden: halı, baharat, bakır el sanatları ve antikalar satın alınabilir. Ayrıca, yine meşhur İran hurması satın alabilirsiniz.

 

Ne Yenir

Burada gezerken, Şiraz şehrinin meşhur tatlısı falude’yi (yöresel ismi “paloodeh”)mutlaka tatmanızı öneririm. Felude, nişasta ve buz karışımına, limon suyu dökülerek yapılan bir tatlı türüdür. Bir tür dondurma da denilebilir.

Ayrıca Abguşt adlı geleneksel yemeği de tatmanızı öneririm. Restoran önerim ise “Shapori Garden” olacaktır. Burada fiyatlar gayet normal yani makuldür. Bir diğer seçenek Vekil camii yakınlarındaki Sharzeh restoranıdır. Açık büfe kişi başı 10 dolarlık fiyat gayet normaldir.

iran.shiraz.persepolis.1
İran Shiraz Şiraz

Turizm

Şehirdeki ilginç binalar, şehrin eski bölümündedir. Aralarında armut biçimli kubbeler olan bir düzine cami ilgi çeker. Bu camiler, genellikle eski evlerin arasına dağılmıştır.

Kerim Han Zend-e Zand Bulvarı, şehri ikiye böler. Ancak tarihsel ve turistik önemi olan yerlerin birçoğu bu ana cadde üzerindedir. Zand caddesine paralel bir nehir yatağı var ama genellikle kurudur.

Ağaçlarla kaplı geniş bulvarları, mimari eserleri ve bahçeleriyle ünlü Şiraz şehrinde: Kur’an  kapısı, Pazar yeri, ünlü şairler Sadi ve Hafız’ın kabirleri ve bahçeleri, Kaçar Sarayının havuzunu çevreleyen muhteşem İrem Bahçeleri ve Şah-ı Çerağ Mozolesi, gezilmelidir.

Şehri ziyaret ettiğinizde, yaklaşık şehrin 50 km kuzeybatısında, Rahman dağları eteklerindeki geniş bir platformda bulunan Persepolis şehrini ziyaret etmeyi sakın unutmayın. Persepolis şehirden 75-80 dakika uzaklıktadır.

 

GEZİLECEK YERLER

iran.shiraz.kuran kapısı.2
İran Shiraz Şiraz Darvazeh Kuran Kapısı

Darvazeh Kur’an Kapısı

Şehre girerken, bu süslü kapı mutlaka görülmelidir. Mazisi bin yıl öncesine kadar giden bu kapı: Kur’an Kapısı olarak bilinir. Anıt, Karim Khan tarafından yaptırılmıştır.

Üst katta bir odada, kutsal kitaptan bazı bölümler bulunur ve bu yüzden, kapı Kur-an Kapısı olarak isimlendirilir.

Kapıdan çıkan gezginlerin, güvenli ve sağlıklı bir şekilde Şiraz şehrine geri döneceklerine inanılır. Kapı 1950 yılında yıkılmış ve yerel bir tüccarın bağışlarıyla yeniden yapılmıştır.

Bu kapıda uzun yıllar bulunan ve yolcuların altından geçtikleri, 2 Kuran-ı Kerim, günümüzde Pars Müzesinde muhafaza edilmektedir.

 

Karım Khan Kalesi-Vekil kalesi

Kerimhan, İsfahan’da yapılan eserleri görünce, Shiraz şehrinde de bazı eserler yaptırmak istemiş ve bunun üzerine bu kaleyi yaptırmıştır. Kalenin yapımında 12 bin kişinin çalıştığı söyleniyor. Kaleye giriş ücretlidir.

Kale: saraya bitişik bahçenin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Ancak, sadece tuğladan yapılmış bu kale, bir anlamda şehrin savunması için değil, güzelliği için yapıldığı intibaını vermektedir. Toprak renkli ve Kerim Han tarafından yaptırılmış yuvarlak 4 tane burçları dikkat çeker.

Bunların yüksekliği 14 metredir. Gezerken bu surlara çıkılmasına izin vermiyorlar. İlginç olan bu burçlardan bir tanesinin Pisa kulesi gibi eğri duruyor olması, bilim adamları ne kadar uğraştılarsa bu eğriliği düzeltememişler.

Kalenin geniş iç avlusundaki bahçede, ortada dikdörtgen bir havuz ve çevresinde kale duvarlarının yarattığı gölgelikler var. Hemen köşede ise, eski bir hamam görülüyor. Bu hamam bir zamanlar han tarafından kullanılmıştır.

Avlunun hemen yanındaki bölümde, bal mumu heykeller ilgi çekiyor. Bu heykellerle “Kerim Han’ın, makamında bir Fransız sefirini kabul töreni” canlandırılmıştır.

Yapının duvarlarındaki çiniler, vitraylar, minyatürler ve özellikle cam işçiliği muhteşem güzelliktedir. Hemen girişteki bir çini tabloda, İran’ın efsanevi kahramanı Rüstem’in beyaz bir devi öldürmesi resmedilmiştir.

Kale, Şah Pehlevi döneminde cezaevi olarak kullanılmıştır.

 

Fars Müzesi

Hemen kalenin yakınındadır. Burada, yörede egemenlik kurmuş eski uygarlıklara ait buluntular sergileniyor. Özellikle Büyük İskender dönemine ait paralar ilgi çekiyor. İskender, özellikle Persepolis’ten 2.5 ton altın götürmüş, geriye sadece bu paraları bırakmış.

iran.shiraz.vakil çarşısı.1
İran Shiraz Şiraz Vakil Çarşı

Vakil Çarşı-Vakil Bazaar

Çarşı şehir merkezindedir. Yapısı nedeniyle İstanbul Kapalı çarşıya benzetiliyor ancak esnaf sanırım biraz farklı çünkü burada farklı olarak asla çığırtkanlık yapan, ziyaretçileri kolundan çekiştirenler yok.

Karim Khan Zand tarafından yaptırılmıştır. Burada gümüşçü ve kuyumcular, hala nefis kakma çalışmaları yapar ve sergilerler. Çarşıdan, İran halıları ve diğer geleneksel Fars el sanatları satın alabilirsiniz.

1773 yılında inşa edilen camının, çiçek desenli fayansları Qajars zamanında yaptırılmıştır. Kubbe 48 sütun tarafından desteklenir ve her sütun, taşlardan tek parça olarak kesilmiştir.

Tonozlu tuğla tavan çarşı iç mekanını yazın serin tutar. Özellikle Fars göçebeler tarafından dokunan bir tür kilim olan Gabbeh satın almanız önerilir. Alışveriş sırasında mutlaka pazarlık yapmalısınız, ama öyle çok büyük indirimler beklemeyin.

Kilim dışında, buradan baharat ve çay satın alabilirsiniz. Baharat olarak “safran” düşünülebilir. Çay olarak İran’ın yöresel çayı “Lahjan” düşünebilirsiniz. Çay seviyorsanız, mutlaka almanızı öneririm.

iran.shiraz.vakil camisi.1
İran Shiraz Şiraz Vakil Camii

iran.shiraz.cami içi.1
İran Shiraz Şiraz Vakil Camii

 

Vekil Cami-Mescid-i Vakil-Regent Camii

Vakil çarşısının batısındadır. İran ülkesinde barok mimari stil etkisi taşıyan, sivri kemerli, burma sütunlu ve oldukça güzel süslemeleri olan değişik bir mimariye sahiptir. Camiyi ayakkabılarınızı çıkarmadan gezebilirsiniz, çünkü caminin sadece bir kısmı ibadete açık, diğer büyük kısmı ise müze olarak ziyarete açıktır.

Caminin girişinde bir zincir asılıdır. Bu “Y” şeklindeki zincirin her bir sırası, (3 sıra) din, siyaset ve bilimi temsil ediyormuş. Ortadaki zincirin sembolü “din” imiş.

Cami Zand hanedanlığı döneminde, 1187 yılında yapılmıştır. Günümüzde görülen cami ise, Karim Khan tarafından 1773 yılında yaptırılmıştır. Caminin mermer minberi, bir blok mermerden kesilmiş ve Azerbaycan’dan getirilmiştir.

Özellikle giriş kapısının iki yanındaki muhteşem çiniler görülmelidir. Kuzey eyvan: genellikle güller, çalılar ve çiçeklerle dekore edilmiştir. Mihrap bölümü, bükülmüş sütunlar üzerine oturan küçük bir kubbe ile örtülüdür.

Caminin içindeki mihraba dikkat edin, imamın durduğu yerin, zeminden yani halkın bulunduğu seviyeden daha aşağıda olduğunu göreceksiniz.

 

Vekil hamamı

Caminin hemen öbür yanındaki bu hamam, sadece müze olarak kullanılan bir yer olarak dikkat çekiyor. Yani, burası düşündüğünüz gibi kullanılan bir hamam değil, hamam yapısı içinde balmumu heykeller var, hamamın atmosferi heykellerle canlandırılmış, yani sadece gezip görmek için bir hamamdır.

iran.shiraz.sah türbesi.1
İran Shiraz Şiraz Şah Türbesi

Şah-e Cheragh-Işığın prensi

Bilindiği gibi İran büyük miktarda Şii inancına sahip insanlardan oluşuyor. Özellikle Şiiler için önemli bir hac mekanı olarak Meşhed şehrinde bulunan ve 12 imamdan biri olan İmam Rıza türbesi çok özeldir.

Bu şehirde ise, İmam Rıza’nın kardeşi Seyyid Mir Ahmed’in mezarı var.

14’ncü yüzyılda inşa edilen yapı: Işığın Efendisi Tapınak olarak bilinen yapıda, 835 yılında ölen Seyyid Mir Ahmet (12 imamdan biri olarak kabul edilen İmam Rıza’nın Kardeşi) mezarı vardır. Seyyid Mih Ahmet, ışıkların şahı olarak biliniyor.

Türbe yani yapı, ilk olarak 14’ncü yüzyılda mezarın üzerine inşa edilmiş ve o zamandan beri, Şiiler için bir hac yeri olarak kabul edilmektedir. Geniş avluda oturan Şiiler, önemli dini ayinlerini burada yaparlar.

Türbe, sarı ve yeşil renklerin ustaca kullanıldığı, altın renkli soğan kubbesiyle ilgi çeker.

Yapının iç duvarları, milyonlarca küçük aynalar ve mozaiklerle süslenmiştir. Pencerelerden giren gün ışığı, bu aynalardan yansıyarak türbenin içindeki karanlıkları aydınlatır. İnsanlar burayı ziyaret ederek namaz kılıyorlar.

Ancak namaz kılanlarda bir özellik dikkatinizi çekecektir. Namaz kılanlar secdeye vardıklarında alınlarını bir minik kil parçasına deydiriyorlar. Söylenenlere göre bu disk şeklindeki kil parçası yani toprak Karbela ve Necef şehirlerinden getiriliyormuş.

Burayı ziyaret ederken, bayanların Chador ismi verilen uzun siyah kumaş giymeleri zorunludur ve girişte ödünç olarak verilebilir. Türbenin gümüş korkulukları, ziyaretçilerin elledikleri ve öptükleri yerdir. Burayı ziyaret etmeyi sakın unutmayın, gerçekten çok güzel ve görkemli bir yerdir.

 

 

Bagh-e Eram Bahçesi

Bahçeyi anlatmadan önce, şunu belirtmekte yarar. Bahçeye giriş ücretli ve turistlerden, normal vatandaşın giriş ücretinin 20 katını aldıklarını bilmeniz gerek ama değer, mutlaka girin.

Bahçe, Muhammed Hasan tarafından yapılmıştır. Güzel bir konak ve çevresine yayılmış büyük bir bahçedir. Bu bitkilerden en göze çarpanı, sadece bu bölgede yetişen “Serve naz” isimli bir selvi ağacıdır. Ayrıca bahçede sarmaşıklar da çok yoğun ve bunların Ahmet Sancar’ın saltanatına ithaf edildiği söyleniyor.

Binanın ne zaman yapıldığı bilinmiyor ancak tarihi kalıntılara bakılarak Selçuklu döneminde yapıldığına inanılıyor. Bir zamanlar, burası özellikle Şah’ın favori yerlerinden birisi olarak kullanılmış ve halka kapalıymış.

Hatta Şah Rıza Pehlevi’nin annesinin burada sürekli kaldığı ve Şah’ın da ara sıra dinlenmek için buraya geldiği söyleniyor. Ancak İslam devriminden sonra bahçe halkın ziyaretine açılmış, ancak bina kapalıdır.

Bahçenin iç kısımlarına gittiğinizde, bir göl göreceksiniz. Gölün içindeki kırmızı balıklara ve nasıl yüzdüklerine dikkat edin. Balıklar, gölün ortasına doğru sema yapar gibi dönerek yüzüyorlar.

Aralarında yorulanlar ise, duruyorlar, bu duranların önceleri öldüğü düşünülmüş ama sonradan ölen balığın yanına başka bir balığın geldiği ve ölü gözüken balığa dokunarak balığı tekrar harekete geçirdiği görülüyor. Yani, bir anlamda görev devir-teslimi gibidir.

iran.shiraz.jame apuit.1
İran Shiraz Şiraz Atik Camisi

iran.shiraz.jame apuit.2
İran Shiraz Şiraz Atik Camisi

 

Jame Atiq Camii-Atik camisi

İran’daki en eski camilerden biridir ve Saffarid Amr bin Leys zamanında yaptırılmıştır. Ünlü gezginler Bin Battuta ve Madame Dieulafoy yazılarında bu yapıdan bahsederler. Bu şehrin en güzel camisinin en önemli özelliği 7 renkli, sır altı mozaik çini tekniğinin kullanıldığı ilk yer olmasıdır.

Bin Leys, kendi egemenliği sırasında Bağdat halifeleri ve yerel rakipleri ile çatışmalarına rağmen, şehirde oldukça güzel kamu binaları inşa etmeyi ihmal etmedi. Caminin inşaatı, Abasid Halife el-Movaffaq ordularını yenmeleri üzerine, zaferin anısına bir şükran eylemi olarak 894 yılında yapılmıştır.

Ancak 12 ve 13’ncü yüzyıllarda cami birçok kez yeniden inşa ve restore edildi ve 18’nci yüzyılda Arkeoloji bölümü işbirliği ve Fars eyaletinin hayırseverleri yardımıyla, Pehlevi hanedanı döneminde günümüzdeki şeklini almıştır.

Caminin büyük bölümü yavaş yavaş harabeye dönmüştür. Günümüzde ayakta kalan bölümleri, dua salonları ve odalarıdır. Portal bölümü, her iki tarafı camlı mozaik çinilerle dekore edilmiştir. Dekorasyonda Kur-andan güzel ayetler yazılmış, çiçek ve kuş motifleri kullanılmıştır. Caminin en ilgi çeken yazıtı, ünlü hattat Ali Johani tarafından Safeviler döneminde yapılmıştır.

 

Nasır el Mülk-Pembe Cami

Cami, Kaçar hanedanından Mirza Hasam Al Nasir tarafından yaptırılmış ve 1888 yılında açılmıştır. Camiye pembe cami denmesinin sebebi, iç tasarımda pembe fayansların kullanılması ve camlardan yansıyan ışıklardır.

Caminin en büyük özelliği, muhteşem renklerle düzenlenmiş vitray ve çinilerdir. Bunları görmek için mutlaka camiyi ziyaret etmelisiniz. Ama mutlaka sabah gün doğumunda gitmelisiniz.

 

Qashqai Bahçesi

18’nci yüzyıl başında, Selçuklu soyundan gelenler tarafından yapılmıştır. Bahçe özellikle çam ve portakal ağaçları ile dikkat çeker. Bahçenin çağdaş görünümü, Muhammed Hasan döneminde olur ve bahçe içindeki yapılar bir mimar tarafından dizayn edilir. Günümüzde bahçe, Shiraz Üniversitesi tarafından yönetilen bir müze barındırmaktadır. Müze ziyarete açıktır. Bahçe özellikle ilkbaharda ziyaret edilmelidir.

iran.shiraz.şairler mezarı.1
İran Shiraz Şiraz Hafız Mezarı

iran.shiraz.hafız türbesi.2
İran Shiraz Şiraz Hafız Mezarı

 

Hafız Mezarı

İranlı ünlü şair, 14’ncü yüzyılda yaşamıştır. (1320-1389) Ustalığı ile herkesi etkilemiş bir şairdir.

Halk arasında “Hafezieh” olarak bilinen yer, şehrin en sevilen şairi olan Hafız’ın mezarıdır. Fars dili ve edebiyatının bu ünlü yazarı, isteği üzerine Shiraz şehrine gömülmüştür. Hayatı boyunca hiç Şiraz şehrinden ayrılmamıştır.

Mezarın bulunduğu yapı, 8 sütunlu mavi bir kubbeli yapıdır.

Mezar: iki havuzlu bir bahçe içindedir. Mezar diğer birçok mezarda olduğu gibi, hemen girişte bir fıskiyeli bir havuz, çevresinde çok güzel çiçekler ve havuzun arkasında ünlü şairin mezarı görülüyor.

Mezar taşı, 1773 yılında Karim Khan tarafından yerleştirilen ve şairin çalışmaları kazınmış mermer mezar taşı şeklindedir. Mermerden mezar taşının üstünde, Hafız’ın şiirleri işlenmiştir.

Mezar, 8 taş sütunla desteklenen sekizgen köşk üzerine konulmuştur. Küçük bir kütüphane, bir çayevi ve hatıra ve kitapların satıldığı satış yeri vardır.

Mezarı ziyaret ettiğinizde, buradaki birçok ziyaretçinin elinde, ünlü şairin “Fal-e Hafız” isimli kitabını görebilirsiniz. Çünkü İranlılar, bu kitabın herhangi bir sayfasını açarak okuduklarında, geleceklerine dair işaretler bulunduğuna inanırlar. Özellikle kızların bunu uyguladıkları söyleniyor. Hafız’ın kitabından rastgele seçtikleri bir şiiri okuduklarında, şiirin anlamını kendilerine yorumlarlarmış.

Mezar, akşam saatlerinde aydınlatılır ve Hafız’ın şiirleri hoperlörlerle okunur. Bu yüzden burayı akşam saatlerinde ziyaret etmenizi öneririm.

Hafızla ilgili son bir not: yani şiire meraklı olmasanız bile, Hafız’ın şiirleri hakkında genel bir kanı var. Kendisi tüm şiirlerinde aşk ve şarap konusuna yüklenmiştir. Yani, günümüzdeki İslam cumhuriyeti vatandaşlarının koşa koşa geldikleri şairin mezarının duvarlarında yazılı şairin şiirlerinde şarap kelimesi bolca geçiyor.

Yine de günümüzde hala, mezarının başına oturup duygulanan bolca insan görebilirsiniz. Bu insanlar mezarın başucunda otururken Farsça bir şeyler okuyup duruyorlar, başta bunların dua ettiklerini düşünmek mümkün ancak Hafız’ın kitabı ellerinde, açık ve sanırım onun şiirlerini okuyorlar.

Mezarın girişinde, İranlı satıcılar var. Ayrıca burada Hafız usulü fal bakılıyor. Hafızın beyitleri kağıtlara yazılmış, bir kuş hafızın beyitlerinden bir beyit seçiyor ve o falınızı yorumluyor. Kuş muhabbet kuşudur.

Ancak elbette bu niyetler Farsça yazılı yani okumak imkansız. Türbenin bir diğer özelliği de, ülkemizde de görüldüğü gibi İranlı yöre çocuklarının yanınıza yaklaşarak Hafız’ın hayatını anlatıp bahşiş istemeleri olacaktır. Son bir not, türbenin bulunduğu alan, aynı zamanda bir Pazar yeri olarak düzenlenmiş ve yöre insanı, kendi yaptıkları halı, resim, takı, seramik gibi el işlerini satıyorlar.

iran.shiraz.sadi turbesi.1
İran Shiraz Şiraz Sadi Mezarı

iran.shiraz.sadi türbesi.2
İran Shiraz Şiraz Sadi Mezarı

 

Sadi Mezarı

Bu da Şirazlı bir şairdir. 13’ncü yüzyılda (1207-1291) yaşamıştır. Ünlü bir şair ve filozoftur. Yaklaşık 700 yıl önce, o farklı ülke ve şehirlere gitti. Sonra Boustan ve Gülistan adlı iki kitap yazarak tüm yaşadıklarını bu kitaplarda topladı.

Mezarı, bir tepenin eteklerinde, Qanat denilen bir kanat ile süslenmiş, bir balık havuzu olan, sessiz ve huzurlu atmosfer yaratılan yerdedir. 1860 yılında yapılan mermer mezar, sekizgen planlı yapıdadır ve duvarlar, Sadi’nin çalışmaları yazılı çinilerle süslenmiştir.

Beyaz mermerden yapılmış mezar, aynı zamanda mermerden yapılmış ve seramik bezeli bir ayağı içerir. Mezarın altında bulunan kafede, bir çay içmenizi öneririm.

Burayı ziyaret ettiğinizde, türbenin altında bulunan mahzendeki yer altı havuzuna para atarak dilek tutmayı unutmayın. Para atarken havuza arkanızı dönmeniz gerekiyor.

 

Narencistan Sarayı-Narenciye Bahçesi

19’ncu yüzyılda batıdan gelenleri ağırlamak için kullanılmıştır. Burada palmiye, limon, portakal ağaçlarının ortasında bulunan bina, üniversite tarafından kullanılıyor. Binada, yuvarlak alınlıkta sırtında güneş doğarken, imparatoru temsil eden aslan ilgi çekiyor. Elindeki kılıç “Zülfikar” dır. Şah döneminde, İran bayrağında da aynen bu motif bulunmaktadır.

 

 

ŞEHİR YAKINLARI

iran.shiraz.pasaggar.1
İran Shiraz Şiraz Pasargad

iran.shiraz.pasaggar.2
İran Shiraz Şiraz Pasargat

 

Pasargad

Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Şehir merkezine yaklaşık 77 km uzaklıktadır.

Büyük Cyrus: MÖ 599-530 arasında Ahameniş imparatorluğunu kurdu ve MÖ 549-530 yılları arasında Persler ve Medler arasında kalıcı bir birlik kurdu. Tüm plato ve sonunda Hindistan ve Afrika’ya kadar sınırları uzanan Ahameniş imparatorluğunu (MÖ 550 MS 330) kurdu.

Cyrus ölümünden sonra (MÖ 529) burada gömüldü. Mezarı bir kireçtaşı mozole ve üçgen ahşap ev şeklinde yapılmıştır. Aslında türbesi daha uzundu ama bugüne kadar gelen mezar kaidesi, Pasargade kalıntılarından en iyi korunmuş ve en etkileyici olan taş bloktur.

Pasargade kalıntıları arasında: bir kutsal alan içinde Solomon (Süleyman) ın annesi, Cezaevi tahtı olarak bilinen üç Achaemenian saray kalıntıları görülebilir.

Evet, burası Achaemenian imparatorluğunun ilk başkentidir. Persepolis şehrinin 87 km kuzeydoğusundadır.

İran’ın İslam orduları tarafından fethi sırasında, Arap orduları mezara geldiler ve İslam prensipleri gereği mezarı yok etmeyi planladılar. Ancak mezar bakıcıları, yapının Cyrus’u onurlandırmak için inşa edilmediği konusunda Arap komutanı ikna ettiler.

Ancak mezardaki yazıt, Kur-an ayetleriyle değiştirildi ve mezar Solomon (Süleyman) ın annesinin mezarı olarak tanıtıldı. Hala yaygın olarak günümüzde de bu isimle bilinmektedir. (Qabr-e Madar-e Sulaiman)

Pasargad’daki en önemli anıt, kuşkusuz “Büyük Cyrus” mezarıdır. Mezara doğru yükselen 7 basamaklı merdiven vardır. Genişlik 531 metredir. Alçak ve dar bir giriş görülür. Persepolis şehrinin yağmalanması sırasında, buradaki Cyrus mezarı da İskender tarafından ziyaret edilmiş ve yağmalanmıştır.

İskender ordusundaki Aristobulus isimli bir savaşçı komutanın mezara girdiği söylenmektedir. Mezarda, altın bir yatak, bir masa seti, altın tabut bulunduğu ve ayrıca bazı süs eşyaları, değerli taşlar ve bir çivi yazılı yazıt bulunduğu anlatılmaktadır.

Bu yazıtta “Ben Büyük Kiros, ben Perslere bir imparatorluk verdim ve Asya’da hükmettim. Yani bu mezarın bana gıpta yok”

 

İngiltere Manchester

 

İngiltere Manchester

İngiltere Manchester; Manchester şehrinde: gezilip görülmesini önereceğim yerler hakkındaki ayrıntılı bilgi aşağıdadır. Sizler, bu şehri ziyaret etmek istediğinizde, şehirdeki bir turizm ofisinden alacağınız harita üzerinde, aşağıda yazılı yerlerden görmek istediklerinizi işaretleyin ve ona göre kendinize bir gezi planı yapınız.

İngiltere Manchester

JOHN RYLANDS LİBRARY-RYLAND KÜTÜPHANESİ

Şehir ziyaretçileri için, şehirde ilk ziyaret edilmesi önerilen bir yer olarak önem kazanmaktadır. Ama, adından anlaşılacağı üzere, burası yalnızca bir kütüphane değil. Yoksa, şehir ziyaretçilerini elbette bir kütüphaneye yönlendirmek anlamsız. Ancak, burası bir kütüphane olması yanında, bulunduğu binanın gerek mimari özellikleri ve güzellikleri ve gerekse bina içindeki eski eserlerle ünlenmiştir.

İngiltere Manchester

Kütüphanenin bulunduğu bina: 19. yüzyılda Deansgate sokağında yapılmış, Victoria dönemine ait gotik stilde muhteşem bir yapıdır. Öte yandan: Basil Champneys tarafından tasarlanan ve dik gotik tarzda inşa edilen son yapı olarak da bilinir.

Bir kale veya katedral gibi görünür. John Rylands: 1888 yılında öldüğünde, kişisel servetiyle, Manchester şehrinin en başarılı sanayicilerinden birisi olarak bilinirdi. Bu kütüphane: 1890 yılında dünyanın en zengin dulu olan eşi Enriqueta Rylands tarafından yaptırılmıştır. İnşaat 10 yıl sürmüş ve kütüphane 1 Ocak 1900’de ziyarete açılmıştır.

Kütüphanede özellikle iki temel koleksiyonun satın alınmasından kişiler sorumludur. 2.Kont Spencer tarafından bir araya getirilen emsalsiz basılı kitap koleksiyonu (ki bunu 1892’de satın almıştır) ve Crawford Kontu’nun el yazması koleksiyonudur.(1901 yılında satın almıştır.)

Evet kütüphanede: çok nadir bulunan el yazması ve baskı eserler bulunmaktadır. Kütüphanenin içinde gezerken, kendinizi 1700’lü yıllarda gibi hissedeceksiniz. Kütüphanede bulunan birinci sınıf koleksiyonda, Yeni Ahit’in bilinen en eski parçası olan St John Parçası bulunmaktadır. Ayrıca: Chaecer’in Canterbury Masallarının 1476 William Caxton baskısı da vardır. Zemin kattaki kafede kısa bir mola verebilirsiniz. Manchester Üniversitesi tarafından idare edilen bu kütüphane, belli zamanlarda ziyarete açıktır.

 

İngiltere Manchester

MOSİ-MUSEUM OF SCİENCE AND ENDUSTRY-BİLİM VE SANAYİ MÜZESİ

Liverpool Road, Castlefield adresindedir. Giriş ücretsizdir.

Bilim ve Endüstri Müzesini ziyaret ederek Manchester’de yaşamı başlatan ve dünyayı değiştirmeye devam eden 250 yıllık yenilik ve fikirleri keşfedebilirsiniz. Modern bilgisayarın atalarından ilk Rolls-Roye otomobillerden birine kadar, Manchester Devrimi Galerisinde Manchester’in zengin fikir ve keşif mirasını görmek mümkündür. Tekstil galerisinde, şehrin mirasının pamuk endüstrisiyle nasıl iç içe geçtiğini öğrenebilirsiniz. En üst düzey oyun deneyimi olan Power Up’ta 50 yıllık video oyunlarını görebilirsiniz. Pong’dan Pacman’a, Sonic’ten Street Fighter’a ve Marioto Manecraft’a kadar yüzden fazla farklı konsolun yanı sıra Manchester’da oluşturulan çeşitli oyunları görebilirsiniz.

Dünyanın ilk tren garı bu müze binasıdır. Ancak, hayatta kalan en eski yolcu tren istasyonu olan tarihi 1830 İstasyonu da dahil olmak üzere bazı binaların çalışmalar tamamlanana kadar kapalı kalmaktadır.

Evet: sergilenen objeler: birbirinden bağımsız, bilim ve endüstri alanındaki gelişmelerin izahını sağlayan büyük hangar şeklindeki binalarda bulunuyor. Dört ana binanın her birisinde, farklı sanayi tanıtılıyor. Havacılık kısmında: eski tarihlerden kalma savaş uçakları, otomobiller, motosikletler sergileniyor.

Özellikle: 1800-1900 yılları arasında, İngiltere’deki teknolojik gelişmeleri gördükçe, sanayi devrimini ve İngiltere’nin günümüzde nasıl bir dünya devi olduğunu daha iyi anlamak mümkün oluyor. Hatta: Avustralya, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelere tren ve lokomotif üretilerek satıldığına da şahit oluyorsunuz.

Özellikle, ziyaretçilerin dikkatini çeken husus: İngilizlerin, sömürdükleri ülkelerden buraya getirdikleri işçileri, çok yoğun şartlarda bu makinalarda çalıştırmış olmalarıdır.

Evet: burada günümüzde, makineler ve eski uçaklar sergileniyor. Özellikle, biraz önce de sözünü ettiğim gibi, buhar gücüyle çalışan makinalar mutlaka ilginizi çekecektir, bence burayı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Burada görülen dokuma tezgahları ve makinelerin birçoğunu çalışırken görebiliyorsunuz. Geçmiş zamanların tulumlarını giymiş teknisyenler: çocuklara tanıtım sunumları yapıyorlar. Müze gezinizi bitirdikten sonra, binanın hemen yanındaki hediyelik eşya dükkanına uğramalısınız.

İngiltere Manchester

CANAL STREET

The Village ve Gay Village olarak da bilinen bu bölgede; Roıchdale Kanalının batı yakası boyunca uzanan trafiğe kapalı caddede; çok sayıda gece kulübü, bar ve pub bulunmaktadır.

Mekan, ilk bar olan Mantos’un Canal Street’te kapılarını açtığı ve LGBT topluluğu tarafından memnuniyetle karşılandığı 1990’lı yalların başından bu yana hızla genişliyor.

Evet, bir anlamda şehirdeki kozmopolit gece hayatı burada yaşanır. Adından da anlaşılacağı üzere, burası aynı zamanda eşcinsellerin toplandıkları bir yer olarak da bilinir. Şehir haritalarında “pembe” renk ile gösterilir ve “pembe” bir bayrakları bulunmaktadır. Evet, burada birçok eğlence mekanı var, ancak bunların hepsi geylere özeldir. Yani, normal bir mekan yoktur. Eşcinsel köyünü ziyaret etmek için asla kötü bir zaman yoktur. İlkbahardan kışa kadar gece gündüz genellikle bir şeyler olur. Eğlencenin garanti edildiği tek yerdir. Özellikle yaz aylarında öğleden sonraları kalabalıkların oraya yönelmesi alışılmadık bir durum değildir. Çoğu zaman en ufak bir güneş ışığı, eğlenenlerin su kenarında sosyalleşmesi için düzinelerce buluşmasına neden olur.

Evet: şehir ziyaretçileri turistler, meraktan olsa gerek, yürüyerek mutlaka buraya giderler ve bir süre gezinirler.
Her yıl “Ağustos” ayı sonunda burada “Gay Pride” adı verilen festival ve geçit töreni yapılır.

İngiltere Manchester

 

ST ANN’S KİLİSESİ

Şehir merkezinde, St Ann’s meydanında bulunan yapı, 1712 yılında yapılmıştır. Şehir gürültüsünden uzak, sakin bir yerdir.

18’nci yüzyıldan önce Manchester şehrinde yalnızca bir kilise vardı, şimdiki Katedral. Kasaba büyüdükçe yenisine ihtiyaç duyuldu. Fonlar Lady Ann Bland tarafından sağlandı ve modaya uygun klasik tarzdaki tasarımın; John Barker’in eseri olduğu düşünülüyor. Kilise Temmuz 1712 tarihinde kutsanmıştır.

Kilisenin inşaatında, Collhurst’te bulunan morumsu kırmızı kum taşı kullanılmıştır. Taş çok yumuşak olduğundan yıllar içinde onarımlar yapıldığı için dış kısmında başka ocaklardan gelen malzemeler de kullanılmıştır.

1887-1889 yılları arasında iç mekan Belediye Binasının mimari Alfred Waterhouse tarafından yeniden tasalanmıştır. Şapeli kaldırdı, vestiyerleri ve Leydi Şapelini yarattı ve minberi bir tarafa taşımıştır. West End’de merdivenler ve galeri de değiştirilmiştir. Leydi Ann Bland’ın hediyesi olan orijinal Komünyon Masası yeni Leydi Şapeline yerleştirilmiştir.

Leydi Şapelinde ayrıca 1561 doğumlu Annibale Carraci tarafından yapılmış Haçtan İniş tablosu da bulunmaktadır. Resim satın alınmıştır. İtalya’dan bir Aziz Petrus Kilisesi Muhafıza tarafından getirilmiş ve 1907’de yıkılıncaya kadar bu kilisede asılı kalmıştır. Art deco penceresi tamamen farklı bir tarzdadır.

Tarihi 1730’a dayanan org aslen Batı Galerisindeydi. Yıllar geçtikçe büyümüş ve her hafta resitallerin verildiği 54 konuşma durağıyla artık iyi bir enstrüman haline gelmiştir. St Ann, II Dünya Savaşında Luftwaffe’nin Manchester hava saldırıları sırasından kıl payı kurtulmuş ve hala çatıya düşen yanmış bir yangın bombası bulunmaktadır. 1996 yılında IRA bombası kilisenin merkezini harap etmiş ve üst kattaki pencerelerin bir taraftan içeri, diğer taraftan dışarı doğru patlamasına neden olmuştur.

Evet: dini yapı: pek çok mevsimsel etkinlikler için popüler bir mekan olarak kullanılmaktadır. Özellikle, cumartesi günleri burada mutlaka düğün törenleri izleyebilirsiniz.

İngiltere Manchester

CASTLEFİELD

Deansgate’in güneydoğu ucundadır. Deansgate tren ve tramvay istasyonlarının her ikisi de 5 metre mesafe içindedir.

Burası: tarihte ilk olarak Roma döneminde iskan edilmiştir ve burada kurulu askeri garnizonun ismi “Mamucium” dur.

General Agricola liderliğindeki Romalı askerler, MS 79 yılında, İngiltere’nin kuzeybatısına doğru yürüdüler. Stratejik nedenlerden dolayı, Irwell ve Medlock nehirleri tarafından korunan kayalık bir çıkıntının üzerine inşa ettikleri Mamucium adlı bir kale için Castlefield konumunu seçtiler. Bu Manschester şehrindeki insan yerleşimine ilişkin ilk resmi kayıttır.

Orijinal ahşap kale yeniden inşa edildi ve genişletildi, daha sonra bu kez taştan yeniden inşa edildi. Yakınlarda askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak için vicus adı verilen bir köy büyüdü. Ancak Romalılar bölgeyi terk ettikten sonra (MS 140 civarı) bu köy geriledi ve terk edildi.

Daha sonraki yıllarda, bir kilometre kuzeydoğuda, şu anda Katedralin koruma alanı olarak bilinen bölgede yeni Manchester köyü kuruldu.

Buranın en önem çeken tarafı: Manchester kanal ağının merkezi yani önemli bir ulaşım noktasıdır. Bu bölgede: 18. yüzyıla gelindiğinde: Rochdale ve Bridgewater kanalları: İngiltere’de yapılmış bilinen ilk kanallardır. Ayrıca: yine buranın yakınlarındaki: Liverpool-Manchester tren yolu hattının: Liverpool Road istasyonu (günümüzdeki: Bilim ve Sanayi Müzesi) bulunmaktadır ki, burası dünyanın ilk yolcu treni istasyonudur.

Günümüzde, burada görülen 2 metre yüksekliğindeki surlar ise: 16. yüzyıldan kalmadır.
Takip eden bölge, tarihi süreçte daha sonra unutulmuş ve ancak 1990’larda tamamen yenilenmiş ve İngiltere’nin ilk kentsel mirası ve turizm bölgesi seçilerek koruma altına alınmıştır. Günümüzde: burada düzenli etkinlikler yapılır. Kanallar çevresinde ve sokaklarda ise: birçok pub bulunur. Ayrıca: kanallar üzerindeki köprüler ilgi çekmektedir.

 

İngiltere Manchester

TOWN HALL-BELEDİYE BİNASI

Albert meydanında bulunan yapı: 1877 yılında yapılmıştır. Neo-gotik tarzdadır.

Yapının planlaması: Alfred Waterhouse (1830-1905) tarafından; düzenlenen bir yarışma sonucunda kazanılmıştır.

Albert Meydanından binaya girdiğinizde şehrin en saygın bilim adamlarından ikisi olan fizikçi James Joule ve atomu parçalayan adam John Dalton’un etkileyici mermer figürleriyle karşılaşırsınız.
Evet; Victoria dönemi ve sanayi devrimi sırasında, Manchester şehrinin zenginliğinin ifadesi olarak yapılmış etkileyici yapılarından birisidir. Yani, bir anlamda “gücün” sembolüdür. İngiltere’de Birinci Derece koruma altındaki en önemli yapılardan biridir.

Yapıda: ayrıntılı bir avlu, büyük bir merdiven, geniş bir resim koleksiyonu ve büyük bir saat kulesi bulunmaktadır.

İngiltere Manchester

Ayrıca: şehrin törensel toplantı salonu ve çalışma ofisleri bulunur. Binanın içinde, ressam Ford Brown tarafından yapılmış duvar resimleri, şehrin gelişimini göstermeleri açısından ilgi çekmektedirler.

Belediye Binasının dış cephesinde, bazı önemli heykeller bulunmaktadır. Ana kapının üzerinde MS 9’da Mamucium’u kuran Romalı General Agricola’nın bir heykeli bulunmaktadır. Onun üstünde Henry III ve Elizabeth I, ana kapının tepesinde ise St George’in bir heykeli vardır.

Gelelim saat kulesine:

84 metre yükseklikteki saat kulesinin açılı taretlerinden birine, Polonyalı cam yüzeyi ve yaklaşık 1 metre uzunluğunda yelkovanı ile çan odasına ve saate giden 173 basamaklı bir merdiven inşa edilmiştir. Saat mekanizması Gillet ve Bland tarafından yaptırılmıştır ve 1879 yılının yılbaşı gününde kurulmuştur. Albert Meydanından görülebilen üç saat kadranının üzerindeki yazıda “Bize Günlerimizi Numaralandırmayı Öğret” yazıyor. Kulede 24 çan bulunmaktadır. Büyük saat çanı: 8 ton ağırlığındadır ve adını resmi açılış sırasındaki Belediye Başkanı Abel Heywood’dan alan Büyük Abel olarak adlandırılmaktadır.

Evet, görkemli bina, düzenli olarak Parlamento Binasının çekimleri için dublör olarak kullanılıyor. Bunu The Iron Lady ve Sherlock Holmes gibi filmlerde görmek mümkündür.

Crismas zamanında: burada “xmas market” isimli bir yer kuruluyor. Burada: Avrupa’nın birçok ülkesi kendi standını açıyor ve geleneksel yemeklerini pişirip ziyaretçilere servis ediyorlar.

Son olarak: Belediye binasında restorasyon çalışmaları sürdürülüyor, ama yine de meydandan burayı görmenizi öneririm.

Anıt Salonu:

Belediye Binasının hemen karşısındaki Albert Square Chop House’da Thomas Worthington’un ikonik 2. Dereceden koruma altındaki bu salon bulunmaktadır. 1866 yılında inşa edilen bu mekan, artık geleneksel İngiliz lezzetlerini farklı bir dokunuşta sunan güzel bir yemek barına dönüştürülmüştür.

 

İngiltere Manchester

WHİTWORTH GÜZEL SANATLAR GALERİSİ

Oxford Road, Whitwort Parkı, John Rylands Üniversitesi Kütüphanesinde, Kraliyet reviri karşısında bulunan bu sanat galerisi, 100 yıl önce kurulmuştur. 1889 yılında sanayici Sir Joseph Whitworth’un anısına Manchester halkının sürekli memnuniyeti amacıyla The Whitworth Isttitute and Park adıyla kurulmuştur. Whitworth, büyük yeniden geliştirme çalışmasının ardından 2015 yılında halka yeniden açılmıştır. Yeniden açıldığından bu yana, neredeyse 2 milyon ziyaretçi ağırlamıştır. Yeniden yapılanma, kamusal alanı iki katına çıkardı ve 55 binden fazla sanat eserinden oluşan koleksiyonu barındıracak son teknolojiye sahip yeni tesisler yarattı ve genişletilmiş galeri alanları, bir çalışma merkezi, öğrenme stüdyosu ve bir koleksiyon merkezinden oluşmaktadır. Galeri 2015 yılının Sanat Fonu Müzesi ödülüne layık bulunmuştur. Avrupa’nın en iyi yükselen kültürel destinasyonu seçilmiştir.

Evet, burası Manchester Üniversitesinin bir parçasıdır ve Üniversite ile şehir halkı arasındaki bir köprü görevi üstlenir.

Burada: Birleşik Krallık sanatçılarının resimlerinin büyük bir koleksiyonu bulunmaktadır. Ayrıca, yıl boyunca burada birçok geçici sergi açılmaktadır.

Bu arada, bir husustan daha söz etmek istiyorum. Galeride bulunan “Whitworth at Gallery Cafe”: 2009 yılında “Good Food Guide” tarafından “En iyi aile restoranı” ödülüne layık görülmüştür. Buradaki menüde: mevsimsel ve yerel üretimle ilgili ürünler servis edilmektedir.

İngiltere Manchester

BRİDGEWATER HALL

Lower Moslet Street üzerindedir.
Tesis: Eylül 1996 yılında açılmıştır. Şehrin en kolay tanınan yapısıdır. Özellikle, dış bölümde bulunan heykel dikkat çekmektedir.

İngiltere Manchester

Yapının içinde: 2400 kişilik bir salon bulunmaktadır. Bu mekanda: klasik, caz ve dünyanın popüler müzik konserleri düzenlenmektedir. Salonun merkezinde ise, 5500 boruluk büyük bir org bulunmaktadır.
Ayrıca: Manchester şehrinin ünlü Halle Orkestrası ve BBC Filarmoni ve Manchester Camerata   burada bulunmaktadır. Bunların yanında: tesisin zarif restoranı yemek saatlerinde açıktır.

İngiltere Manchester

SPORCİTY-SPORTS CENTER-ETİHAD STADYUMU

Şehir merkezinin doğusundaki bu merkez: 2002 yılında burada düzenlenen “Commenweslth Games” için yapılmıştır. Manchester City futbol takımının: Etihad isimli: 47 bin seyirci kapasiteli stadyumu da buradadır. Ayrıca: tenis kortlarından, atletizm pistlerine kadar birçok spor alanı bulunmaktadır.
Sporcity bölgesinde, İngiltere’nin en yüksek heykeli olan “Bang B”: 2009 yılında güvenlik nedeniyle buradan sökülmüştür.

 

MCFC Stadyumu&Club Turu

Etihad Stadyumu bölgesindedir. Giriş ücreti, yetişkinler için 14 paund, 65 yaş üstü için 10 paund, 16 yaş altı için 10 paund ve 4 yaş altı ücretsizdir.
Profesyonel rehberler eşliğinde, Etihad stadyumu ve kulüp gezilebilmektedir. Bu turda: soyunma odası, basın konferans salonu, medya bölümü, tünel görülür.

İngiltere Manchester

OLD TRAFFORD

Old Trafford olarak bilinen bu mekan, şehrin ünlü futbol takımı “Manchester United” in stadyumudur. Burası, şehir merkezinin oldukça dışındadır. Buraya, mutlaka bir araç ile gitmeniz gerekiyor, yani yürüyerek gitmek mümkün değildir. Buraya: otobüs veya trenle ulaşabilirsiniz. Otobüs yolculuğu yaklaşık 15 dakika sürüyor. Taksiyle gitmeyi düşünürseniz, 7-8 dakika yolculuk yapmak gerekiyor.

Bu tura katılmak ücretlidir. Yetişkinler için 28 Paund, gençler için ise 15 Paunddur.

Stadyum: 76 bin seyirci kapasitelidir.

Manchester United Müzesi ve Stadyum turu, dünyanın en ikonik stadyumunun perde arkasına bir bakış açısı sunar. Burada sığınaktaki yönetici koltuğuna oturabilir, oyuncu tünelinden kutsal çimlere doğru yürüyebilir ve soyunma odasında en sevdiğiniz futbolcunun koltuğunu bulabilirsiniz.  Tura katılmak istemezseniz, stadın dışındaki mağazadan takım ile ilgili bir şeyler satın alabilirsiniz.

Bu arada, bir konudan daha söz etmek istiyorum. Eğer burada bir maç izlemek isterseniz: maçtan 2 gün önce, stadyum gişelerinde satışa çıkarılan biletlerden satın alarak maç izleyebilirsiniz. Bu biletler: 40-45 paund arasında fiyatla satılmaktadır ve dediğim gibi, çok önemli bir maç olmadığı takdirde, maçtan 3-4 gün önce düşünürseniz, bilet bulabilirsiniz.

İngiltere Manchester

THE LOWRY SANAT GALERİSİ VE LOWRY OTEL

Pier&Salford Quays adresindedir.

Salford Quays’in yanında yer alan muhteşem bir binada, ziyaretçiler yerel, ulusal ve uluslararası tanınmış sanatçıların sergilediği galerilerin yanı sıra üç muhteşem tiyatro bulabilirler.

İngiltere Manchester

Lyric (İngiltere’ni Londra dışındaki en büyük sahnesi) ve daha samimi Quays. Çok çeşitli performanslarla The Lowy’s Lyric ve Qays Tiyatroları, West End müzikalleri, dıramanın en iyileri, canlı müzik gurupları, ünlü komedyenlerin yanı sıra dünya standartlarından dans ve opera da dahil olmak üzere muhteşem bir eğlence zenginliği sunuyor.

Lowy Galerileri, Britanya’nın en sevilen sanatçılarından biri olan LS Lowy’in değişen sergilerinin yanı sıra resim ve heykelleri de sergiliyor ve dünyanın dört bir yanından fotoğraflar da bulunuyor.

Pier Eight, The Lowy’in yepyeni restoranı ve barıdır. Salford Quays ve Manchester Gemi Kanalına bakan muhteşem sahil ortamıyla burası rahat bir öğle yemeği, gösteri öncesi leziz yemekler veya dışarıda akşam yemeği için mükemmel bir mekandır.

İngiltere Manchester

HOME

Beş sinema ekranı, iki tiyatro salonu ve bir sanat galerisiyle HOME, Manchester’in ve dünyanın provokatif eğlenceli ve çağdaş sanatçılarını ve çalışmalarını kutlayan tüm topluluk meraklıları için açık ve sosyal bir alandır. Home, uluslararası çalışmalara, eğitime, resmi olmayan öğrenime ve yetenek gelişimine güçlü bir şekilde odaklanarak, düşündürücü tiyatro, film ve çağdaş görsel sanatın heyecan verici bir karışımını yaratır. Sanat programlarının yanı sıra, bir kafe, bar, çatı terası, restoran ve sinema barı da bulunmaktadır.

İngiltere Manchester

 

Trinity Köprüsü

Chapel Street üzerinde, bir yaya köprüsüdür. Manchester ve Salford şehirlerini birbirine bağlamaktadır.
Otantik Katalan mimarisini görmek için Barcelona şehrine gitmeye gerek kalmadan, bu çarpıcı köprüyü Manchester şehir merkezinde, Irwell nehri üzerinde, Lowry Hotel dışında görebilirsiniz. Barselona Olimpiyat köyü için İspanyol mimar Santiaga Calatrava tarafından tasarlanmıştır.

İngiltere Manchester

MİDLAND BANK BUİLDİNG

King Street caddesinde bulunan bu yapı: 1926 yılında, Art-deko mimari stilde yapılmış bir banka şubesidir. Dublin şehrindeki “General Post Office” binasını anımsatmaktadır. Son yıllarda eski Midland Oteli King Street, HSBC’ye ev sahipliği yapıyordu. Ancak Ağustos 2009 tarihinden beri boştur.

 

EXCHANGE SQUARE BÖLGESİ

 

İngiltere Manchester

The Wheel of Manchester

Exchenge Square meydanında bulunan burada: Londra’daki London Eye benzeri bir dönme dolap bulunmaktadır ve “Manchester Whele” ismi verilmektedir.

Sahadaki ilk tekerlek, 2004 yılında dikilmiştir ve mevcut tekerlek ise 2007 yılında onun yerini almıştır. Eski tekerlek Nisan 2012 tarihinde Edinburg şehrine taşınmıştır.

Bu dönme dolap benzerleri, İngiltere’de 14 ve Avrupa’da 2 şehirde bulunmaktadır. 60 metre yüksekliğindeki bu dönme dolabın 13 dakikalık bir daire içinde şehrin muhteşem manzarasını sunan 42 kapsülü vardır.  Bu kapsüller, isteğe bağlı olarak şampanya içilebilen VIP kapsül olarak belirlenebilmektedir. Bu bölgede: ayrıca: Selfridges, Triangle, Arndale, Hard Roce cafe gibi birçok alışveriş merkezi bulunmaktadır.

İngiltere Manchester

 

Royal Exchange Binası

Yine burada “Royal Exchange” binası: Manchester ticaretinin kalesi olarak hayatına başlamıştır. Cam ve çelik çatı ilgi çekmektedir.

 

İngiltere Manchester

MANCHESTER KATEDRALİ

Victoria Street adresindedir. Giriş ücretsizdir.

Anglikan katedralidir. 1215 yılında, Victoria döneminde, gotik stille inşa edilmeye başlanmıştır. Ancak, çeşitli nedenlerle defalarca yıkılmıştır. Günümüzdeki halini ise, 1847 yılında almıştır. Katedralde: 19. yüzyıldan kalan ve günümüzde de halen kullanılan büyük kilise org’u ilgi çekmektedir. II. Dünya savaşında büyük ölçüde yıkılan katedral: 1960’lı yıllarda önce camları onarılarak restore edilmeye başlanmış ve günümüzdeki halini almıştır. Evet burası kuzeydeki en iyi geç Ortaçağ ahşap işçiliğiyle muhteşem bir iç mekana sahiptir. Burayı ziyaret ederseniz: çok sayıdaki vitray pencereyi, taş oymaları ve tavan oymalarını görmenizi öneririm. Ayrıca: kısmen 14’ncü yüzyıldan kalma bir köprünün altında bulunan yeni yemekhane ve ziyaretçi merkezi 2002 yılında ziyarete açılmıştır. Burası, konserler için uygun bir mekandır.

 

SALFORD QUAY BÖLGESİ

Geniş bir alan üzerinde kurulan bölgede: modern mimarinin güzel örnekleri bulunuyor. Tüm binalar: büyük bir bütünlük içerisindedir. Burada bulunan yapılar şunlardır:

İngiltere Manchester

IVM-İMPERİAL WAR MUSEUM NORTH

Trafford Wharf Road, Quays adresinde bulunan bu savaş müzesini, mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Burayı ziyaret için 3 saat ve daha fazlası zaman ayırabilirsiniz.
Uluslar arası mimar Daniel Libeskind tarafından tasarlanmış ödüllü bir binada yerleşiktir. Müzenin bir benzeri Londra şehrinde bulunduğunda, buradaki ismine “North” kelimesi eklenmiştir.

Gerek dış mimarisi ve gerekse iç tasarımı ilgi çekmektedir. Müzede sergilenen objeler: I ve II. Dünya savaşlarından kalma malzemelerdir ki, özellikle silahlar ve tanklar ilgi çekmektedir.
Müzenin en ilgi çeken tarafı: büyük bir alanda: ses ve görüntü ile, üç boyutlu olarak dünya savaşları canlandırılmaktadır. Örneğin: kulağınıza taktığınız kulaklıktan, savaş zamanı yapılan gerçek telsiz konuşmalarını dinleyebilirsiniz. Ayrıca, yine müzede gezerken birden ışıklar kararıyor ve çevrenizde 10 metre yükseklikteki duvarlara projektörlerle, savaşlarda yaşanmış gerçek hikayelerin görüntüleri veriliyor. Hatta: savaş zamanı iki fabrikada çalışan insanların yaşamları betimleniyor.

Yani, özellikle saat başında yapılan bu şovdan etkilenmemek mümkün değildir. Bence, şehri ziyaret ederseniz, burayı ihmal etmeyin.

 

 

TRAFFORD CENTRE

İngiltere Manchester

SEA LİFE

Balton meydanı. Trafford Cente adresinde bulunan burada: köpekbalıkları, denizatı, ahtapot, deniz anası olmak üzere, 5000 den fazla deniz canlısının bulunduğu söyleniyor. Su altı tünelinde gezerken: bu balıkların birçoğu çevrenizdeki tünelde yüzüyorlar. Burada: köpekbalıkları ile burun buruna gelebilirsiniz.
Buraya giriş 12 paund. Buranın gezilmesi yaklaşık 20-25 dakika sürüyor ve bu ücret biraz fazla gibi geliyor. Tercih sizin. Normal bir akvaryum ötesinde bir şeyler beklememelisiniz.

 

MANCHESTER EVENİNG NEWS ARENA

Victoria istasyonundadır.
Mimar Dan Meis tarafından tasarlanan ve 1995 yılında açılan Manchester Arena: dünyanın en işlek ve canlı eğlence mekanlarından birisidir. Hatta: Avrupa’nın en büyük kapalı müzik arenasıdır. Arena: Manchester Victoria istasyonuna bağlıdır. Tesisin izleyici kapasitesi: 23 bin kişidir. Bu büyük boyuta rağmen mekana giriş ve çıkış gayet hızlı ve kolaydır.
Her yıl: burada, pop-rock-klasik müzik ve spor aktiviteleri düzenlenmektedir. Burada, akla gelen bütün sanatçılar konserler vermiştir.

İngiltere Manchester

 

CHİNATOWN

George Street ve Faulkner Street arasında bulunan mahalle, ilk olarak 1970’li yıllarda kurulmuştur ve günümüzde: şehir giriş kemeri ile ilgi çekmektedir. 1987 yılında tamamlanan ve Faulkner caddesi üzerinde bulunan bu giriş kemeri: Çin tarafından hediye olarak gönderilmiştir ve Avrupa’nın üçüncü büyük kemeridir. Trafik burada kemerin altından akmaktadır. Çin mahallesi: Londra’da bulunandan küçüktür, ama daha düzenlidir. İngiltere ülkesinin ikinci büyük Çin mahallesidir.

Ayrıca: yine burada Çin ve Doğu Asya ülkelerinin yemek çeşitlerini sunan restoranlar ve Çin gıda maddeleri satan marketler ve dükkanlar ilgi çekmektedir. Ayrıca: birçok Çinli, şehirde burada toplanmaktadırlar. Ancak: Çin Yeni Yıl etkinliklerinde: Çinliler, yerli halk ve turistler tarafından burası adeta işgal edilir. Binlerce ziyaretçi bölgeye gelirler. Ziyaretçiler: aslan dansı ve ejderha dansları ile ağırlanırlar. Ayrıca, Çin Yeni Yıl kutlamaları sırasında: havai fişek gösterileri düzenlenir. 2013 yılında bu gösterileri 75 bin kişinin izlediği söyleniyor.

Tüm bunların yanında: burada turistik küçük hediyelik eşyalar satan birçok dükkan ve tezgah bulunur. Evet, bu otantik bölgeyi mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Ancak: akşam saatlerinde sokaklarda çok sayıda sarhoş bulunuyor, pek akşam saatlerine kalmamak gerekir.

 

RUSHOLME BÖLGESİ

Rusholme bölgesi: şehir merkezine, yalnızca 5 dakikalık bir taksi yolculuğu mesafesindedir. Otobüs kullanırsanız, buraya 10 dakikada ulaşırsınız.

 

CURRY MİLE

Rusholme bölgesinde: Oxford Road yakınlarındadır. 1 kilometre uzunluğundadır ve “carry” yemekleri servis edilen restoranlarla, nargile kafeler ve tatlı evleriyle doludur. 70’den fazla mekan bulunduğu söyleniyor. Burada, ayrıca: fastfood restoranları ve Hindistan kökenli kumaş ve takıların satıldığı dükkanlar bulunmaktadır.

Bunlar: tüm gece boyunca sabahın erken saatlerine kadar hareketlidir. (gece 3-4 e kadar açıktır) Zaten üniversitenin çeşitli kampüslerine yakın olması nedeniyle, öğrencilerin büyük çoğunluğu buraya gelmektedirler.
Burası: Hindistan dışında en çok Hint restoranının bulunduğu yer olarak bilinmektedir. Burada ziyaretçilere önerebileceğim birkaç restoran hakkında bilgi vermek isteyorum.

 

Mughli 

Hindistan ve Pakistan mutfağının ürünlerinin sunulduğu bu restoran: aileler için uygundur. Menüde, taze hazırlanan geleneksel ve çağdaş yemekler, vejeteryan, et ve deniz ürünlerinden oluşan geniş bir yelpaze sunuluyor. Restoran genellikle günlük gece saat: 01.00-02.00 ye kadar açıktır.

 

Spicy Hut

Pakistan kökenli bir restorandır. Buraya: Milli Curry Chef ödülü verilmiştir. Telefonla sipariş yani paket sistemi de bulunmaktadır. Her gece, saat: 01.00-03.00 e kadar açıktır.

 

Shere Khan

Manchester şehrinin en ünlü Hint restoranıdır ve burada açılan türlerinin ilk örneğidir. Bu efsanevi Rusholme restoranı, kapılarını 1987 yılında açmıştır. Takip eden süreçte, bir restoranlar zincirine neden olmuş ve Hint mutfağı ile modern tasarımın birleştirilmesinde öncülük etmiştir.

 

Nawaab

Bu mekan: Ocak 2002 tarihinde açılmış ve popüler olmuştur. Zarif bir ortamda, sıcak ve samimi bir atmosfer yaratılmış, personel gayet güzel servis yapmaktadır. Mutfak: Kuzeyin “Curry Kings” ödülünü kazanmıştır.

 

CHESHİRE-KNUTSFORD

 

ROLLS ROYCE

Manchester Road-Cheshire-Knutsford bölgesindedir.
Mayıs 1904 tarihinde: Rolls-Royce oluşturulmuştur. Henry Royce başarılı bir mühendis ve Charles Rolls ise bir otomobil galerisi sahibidir ve bir anlaşma yaparlar. Takip eden süreçte ise: bir dizi otomobil üretilir ve 1907 yılında “Gümüş Hayalet” olarak isimlendirilen marka: dünyanın en iyi araçlarını oluşturmaya başlar.

Yine aynı dönemde, bu araçlar 14.371 kilometre arıza vermeden çalışınca, efsanevi pürüzsüz araba ortaya çıkar. Gümüş hayalet: 1907 yılında tanıtılmış ve 1925 yılına kadar üretimde kalmıştır. Onun başarısının ardından şirket: Nightingale Road Dery bölgesindeki özel fabrikasına taşınmıştır.

Evet: Rolls Royce fabrikasını veya üretim tesislerini gezmek mümkün değil, ancak Manchester denilince, bu dünyaca ünlü markanın çıkış yeri olarak bilinir ve bilgi vermek için bunları yazdım. Machester sokaklarında Rolls Royce araçlar görebileceksiniz.

 

FARM CENTRE PRESWİTH

 

İngiltere Manchester

HEATON PARK

Bu park alanı: şehir merkezinin 4 km. kuzeyinde, Farm Centre Prestwich bölgesindedir.
Burası: Manchester şehrinin kenarında tarihi bir alandır. Burada: oyun alanları, kafeler, hayvanat bahçesi, Tramvay müzesi, bowling yeri, golf sahası, botla göl gezisi ve binicilik yerleri bulunmaktadır. Ayrıca: yine burada açık hava konserleri, drama ve tiyatro gösterileri düzenlenir.

Heaton Hall

Burada: iç dekorasyon, mobilya koleksiyonu, müzik aletleri ve müzik odası ilgi çekmektedir.

Hayvan Merkezi

Her gün saat: 10.30-15.30 arasında açıktır. Burası tam bir hayvanat bahçesi değil, özellikle çocukların ilgisini çekecek: inek, keçi, tavşan, kümes hayvanları ve koyunlar vardır. Ayrıca: bir de temalı oyun alanı bulunuyor.

İngiltere Manchester

Smithy Lodye&Grand Lodge

Benzersiz deneyimler dolu bir hafta sonu geçirmek isteyenler, bu 18. yüzyıl yapısını tercih ediyorlar. Burası: 2 katlı batı ve doğu kanatları ve büyük bir zafer takından oluşmaktadır. Taş ve kumtaşından inşa edilmiştir. Kemerin üzerinde, çatının altında kiler bulunmaktadır. 2001 yılında restore edilerek modern hale getirilen tesisler de konaklamak mümkündür.

 

QUEEN PARKI

Heywood bölgesindedir.
Park ilk olarak: 1879 yılında Kraliçe Victoria tarafından: Heywood halkına sunulmuştur.
Aileler için çok uygun olan bu park alanında: fantastik bir oyun alanı ve büyük bir kafe bulunuyor. Ayrıca: bir göl vardır. Park alanında, bunların yanında: Lodge House ve Victoria havuzu da dahil olmak üzere, birkaç ince ve özgün binalar ve yapılar bulunmaktadır.
Park alanı: 2010 yılında “Ülkenin en sevilen yeşil alanı” olarak seçilmiş ve “Yeşil Bayrak” ödülüne layık görülmüştür.

 

PRESTWİCH FOREST PARK

Prestwich bölgesinde Park Lane adresinde bulunan bu parkta, yaklaşık 200 hektarlık alanda ormanlık ve açık alanlar bulunuyor. Burada, düzenli etkinlikler ve faaliyetler, çocuk oyun alanları ve bisiklet biniş yolları bulunuyor. Tek sıkıntı yağmurlu bir gün veya yağmur ardından burayı ziyaret etmemeniz gerektiğidir, çünkü büyük oranda çamur oluyor.

 

İngiltere Manchester

MANCHESTER MÜZESİ

Manchester Üniversitesinin bulunduğu yolun karşı tarafındaki eski mimari idare binasındadır.
Yani: Oxford Road yolunadır.
Müzeye giriş ücretsizdir ve her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır.

Müze Şubat 2023’te yeniden açılmasının ardından, modern bir uzantı ve güzel galeriler (eski favorilerin yanı sıra) ile meraklılar için fırsatlar sunuyor. Yeni bir sergi salonu, Aidiyet galerisi, Lee Kai Hung Çin kültür galerisi ve British Museum ortaklığı olan Güney Asya galerisi bulunmaktadır.

Mısır’ın Altın Mumyaları, ABD ve Çin’de başarılı bir turun ardından yeni Sergi Salonunda açılan ilk gişe rekorları kıran sergidir.

Sergi Salonu:

Açılış sergisi Mısır’ın Altın Mumyaları, ziyaretçilere müzenin birinci sınıf Mısır ve Sudan  Koleksiyonuna benzersiz bir erişim sunmaktadır. Manchester Üniversitesinin yeni araştırması aracılığıyla antik Mısr’ın Viktorya önemi anlatıları, 100’den fazla nesne ve 8 mumyanın yer aldığı Birleşik Krallık’taki ilk sergi, ABD ve Çin’de oldukça popüler bir turu takip ediyor ve Mısır’ın Yunan-Roma dönemindeki (MÖ 332-ms 395) öbür dünya hakkındaki inançlara dair zengin bir bakış açısı sunuyor. Fayum portlere olarak bilinen özenle dekore edilmiş mumyalar da dahil olmak üzere öne çıkan oldukça güzel eserler vardır.

 

Güney Asla Galerisi,

Britihs Museum Ortaklığıyla oluşturulmuştur. Burası; Birleşik Krallık’ta Güney Asya diasporasının yaşanmış deneyimlerini ve katkılarını kutlayan ilk kalıcı galeridir. Topluluk liderlerini, eğitimcileri e sanatçıları içeren bir gurup olan Güney Asya Galerisi Kollektifi ile birlikte küratörlüğü üstlenen galeri, Güney Asya ile Britanya arasındaki bağlantıyı ve İmparatorluğun mirasının yanı sıra çağdaş Güney Asya Kültürü ve yaratıcılığını, bugüne kadar keşfedilmemiş perspektifleri keşfetmeyi sağlar. 6 antolojiye ayrılan Kolektif: kolektifin büyük babasından birinin I. Dünya savaşı üniforması, Bengladeş’ten ithal edilen ve Manchester’deki topluluklar tarafından dekore edilen bir çekçek dahil olmak üzere 140 eser aracılığıyla çeşitli konular ele alınmaktadır.

 

Lee Kai Hung Çin Kültür Galerisi:

Burası, kişisel göç, dostluk ve işbirliği hikayelerini öne çıkarıyor. Burada Manchester ile Çinn arasındaki tarihi ve çağdaş bağlantılardan yararlanılıyor. Şehrin dört bir yanındaki kültürel ortaklıkların nadiren sergilenen ve hiç sergilenmeyen koleksiyonların sergilendiği bu alanda, ziyaretçiler geç Qing hanedanı (1636-1912) mavi yalı çapkını tüyleriyle süslenmiş Mançu başlığı, İmparatoru gösteren 20 metrelik parşömen gibi kişisel hikayeleri ve nesneleri görebilirler. 18’nci yüzyılda Kangxi’nin Pekin sokaklarında geçen doğum günü alayları ve bir zamanlar nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ama onlarca yıldır süren ulus ötesi koruma çabalarının ardından şimdi Çin’de gelişen bir tahnitçilik milu geyiği var. Gece gökyüzü takımyıldızı aynı zamanla insanları kültürel alışveriş ve performanslar yoluyla bir araya gelmeye ve bağlantı kurmaya teşvik eder.

Dinozor Gösterisi

Paleontoloji meraklıları, tarihi Fosiller Galerisinin yanındaki yepyeni Dinozor sergisinde bir paleontolog gibi düşünmenin ne demek olduğunu öğrenebilirler. Burada tarih öncesi devlerle tanışabilirsiniz. Müzenin en çok ziyaret edilen sergilerinden biri olan Tyrannosaurus rex Stan ve onun yeni eklentisi, Nisan Tenontosaurus’dur. Kretase dönemine kadar uzanan ve ABD’nin Montana kentinde bulunan Nisan ayısına iskeletin yeniden dört ayak üzerinde durmasını sağlamışlardır.

Evet: 1821 yılında bir doğal tarih müzesi olarak kurulan bu müzeyi mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

 

İngiltere Manchester

MANCHESTER ART GALLERY-SANAT GALERİSİ

Lancashire bölgesinde, Mosley Street adresinde, Chinatown’a yakındır.
Pazartesi-Pazar günleri arasında, her gün saat: 10.00-17.00 arasında ziyarete açıktır. Giriş ücretsizdir, Perşembe günleri çıkış saati: 21.00’dir.

Sanat Galerisi, 200 yıldır şehir yaşamının merkezinde yer almaktadır. Kökeni 1823’te kurulan Kraliyet Manchester Edebiyat, Bilim ve Sanat Teşviki Enstitüsünden bu yana, 1882’den bu yana Manchester Şehir Konseyinin bir parçasıdır. Galeri, sivil düşüncenin ve kamusallığın bir mekanı olarak ücretsiz ve halka açıktır.

Burada, muhteşem Victoria ve çağdaş bir ortamda, ülkenin en iyi sanat koleksiyonlarından birisi sergilenmektedir. Daimi sergide: 20. yüzyıl İngiliz sanat eserleri bulunmaktadır. Bunlar: Raphael öncesi resim, el sanatları ve tasarımlardan oluşmaktadır.

Galeri son zamanlarda: şehirde “Yılın En çok ziyaret edilen yeri” ödülünü kazanmıştır ve bu yüzden bulmak kolaydır.

İngiltere Manchester

JODRELL BANK DİSCOVERY MERKEZİ

Manchester Üniversitesi Macclesfield Cheshire-adresinde bulunan bu merkez: her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır ve giriş ücreti, erişkinler için 7 paund, çocuklar için 5 paunddur ve aileler için özel indirim uygulanmaktadır.
Jodrell Bank Discovery Cente bölgesinde: Galaxy Gardens, Uzay Bahçesi ve Arboretum alanları bulunmaktadır.
Yani: bir fizik ve astronomi okuludur da denilebilir.

Uzay teleskopu bölgesinde: evrenin harikalarını keşfedebilirsiniz. Buradaki sergi salonu: gerek yetişkinler ve gerekse çocuklar için bir dizi etkinliklerle doludur. Lovelt Teleskopu ise, muhteşem manzarayı seyretme imkanı vermektedir. Teleskopun çapı: 76 metre ve yüksekliği 89 metredir. Teleskopun nasıl çalıştığı hakkında bilgiler verilmektedir ve ardından teleskopun çevresinde yürüyüş yapabilirsiniz.
Cafe’de: taze mevsimlik yiyecekler ve içecekler bulunmaktadır ve burada kısa bir mola vererek, muhteşem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.

 

MERKEZ KÜTÜPHANESİ-CİTY LİBRARY

Pine Street, St Peter Meydanında bulunan burası şehir kütüphanesidir.
Şehrin en iyi ve en sevilen binalarından birisindedir. Dairesel mimarisi ilgi çekmektedir. 1930’larda inşa edilen binada, yakın zaman önce yenileme yapılmıştır.
Yapının, yuvarlak kubbeli ve büyük sütunlu mimari stili ilgi çekmektedir. Mimari stil Neoklasiktir. İç bölümde: yuvarlak okuma salonu popülerdir. Bodrumda ise bir tiyatro bulunur.

 

FREE TRADE HALL

Peter Street üzerinde bulunan yapı: şehrin en tanınan yerlerinden birisidir.
1853 yılında inşa edilmiştir. 1920 yılında, yapı Manchester Corporation tarafından satın alınmıştır. Ancak: 1940 yılında bombalanır 1950 yılında yeniden inşa edilir ve 1951 yılında konser salonu olarak açılır. Halle orkestrası, uzun yıllar burada konserler verir ve 1996 yılında Bridgewater Hall binasına taşınır. Free Trade Hall binası ise, Manchester City konseyi tarafından kullanılır. 1997 yılında sivil toplum kuruluşlarının muhalefetine rağmen, yapı satılır ve 263 odalı bir otel olarak düzenlenir ve 2004 yılında otel hizmete girer.

Şık İtalyan palazzo temalı mimarisi: yıllar içinde birçok klasik ve pop konserlerine ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca, yapı, yine tarihi süreç içinde çeşitli tarihi etkinliklere ev sahipliği yapmıştır. Örneğin: 1904 yılında Winston Churchill: İngilterenin politikasını savunan konuşmasını burada yapmıştır.

 

ICC-İNTERNATİONAL CONVENTİON CENTRE-ULUSLAR ARASI KONFERANS MERKEZİ

St Peter meydanındadır.
Şık mimarisi ve tarihi Victoria özelliklerine sahip, merkezi bir konumdaki merkez: önemli bir yapıdır ve önceki yıllarda “G-Mex Merkezi” olarak tanınmaktadır. 1880’lerde yapılan merkez: 1980, 2008 ve 2009 yıllarında yenilenmiştir. Her yıl, çok sayıda büyük sergi, konser ve tiyatro etkinlikleri burada düzenlenmektedir. Tiyatro tarzı 250 metre karelik oditoryum tipindeki sahnesi bulunan solunda, 800 koltuk kapasitesi bulunmaktadır.
Ayrıca: 2002 yılındaki Commonwealt Oyunları sırasında, jimnastik etkinlikleri, burada yapılmıştır. Halter yarışmaları da burada düzenlenmektedir.

 

SACKVİLLE PARK-WHİTWORTH GARDENS

Greater Manchester, Venice Street adresindedir.
1900 yılında planlanan ve düzenlenen bu parkın en büyük özelliği: 2001 yılında yapılan ve burada bulunan “Alan Turing” heykelidir. Heykel dökme olarak Çin’de yapılmıştır. Bir banka oturmuş olarak tasvir edilmiştir. Solunda Manchester Üniversitesi, sağında ise Canal Street görülür.
Bu kişi: modern bilgisayarın babasıdır. Enigma şifreleme makinesini icat etmiştir.
1954 yılında iki yıllık mahkumiyet kararı aldıktan sonra intihar etmiş ve ölmüştür. İntihar ederken: siyanürle kendisini zehirlemiş ve yanında yarısı yenmiş bir elma bulunmuştur. (Elma simgesi, bu olay ile bağlantılıdır)
Bunun üzerine: şehirde eşcinseller tarafından eylemler düzenlenmiştir.

 

Turing: elinde yasak aşkı temsil etmek için kullanılan bir sembolik elma tutmaktadır. Ama, elma aynı zamanda, ilham nesnelerinin bir meyvesi olarak tasvir edilmektedir. Çünkü: Isaac Newton: yerçekimi teorisini elma ile gerçekleştirmiştir. Evet: Turing: gaylar için bir simge olarak kabul edilmektedir.

Park alanındaki bir diğer heykel: Beacon heykelidir. Bu heykel, İngiltere’nin : HIV yani AİDS hastaları için, tek kalıcı umut heykelidir. Heykel: Boyn Daniel tarafından tasarlanmış ve 2000 yılında inşa edilmiştir. Dünya AIDS gününde, heykelin önünde mumlar yakılır.
Park özellikle geyler tarafından seçilmiş olup, parkın diğer tarafında ise, çoğunlukla gey barları bulunuyor.

 

PİCCADİLLY GARDENS

Kuzey Mahallesinde-Greater Manchester, Piccadilly bölgesindedir.
İlk olarak 1755 yılında düzenlenmiş ve günümüzdeki görünümüne 2003 yılında kavuşmuştur. Park alanı: Piccadilly meydanı ve evlerin-ofislerin doğu kenarında bulunmaktadır. Mağazalar birkaç dakika uzaklıktadır.
Park alanının en büyük özelliği: havaya doğru su püstürten fiskiyeleridir ve İngilizler, bunların arasından geçerek ıslanırlar ve ilginçtir, asla üşümezler.
İnsanların şehirdeki başlıca buluşma yeri olan bu parkın bir diğer özelliği: şehir merkezindeki birçok otobüs hattının ilk durak noktası olmasıdır. Yani, önemli bir ulaşım noktasıdır. Son bir not: park genellikle gençlerden oluşan büyük topluluklar tarafından yoğun olarak tercih ediliyor ve bunlar zaman zaman çevreyi rahatsız ediyorlar. Ayrıca: güneşli havalarda bu park alanında yer bulmak imkansızdır.

 

İngiltere Manchester

URBİS-ULUSAL FUTBOL MÜZESİ

İngiltere Manchester: Cathedral Gardens bölgesindedir.
Bu yapı: şehir ziyaretçilerinin ilk durak noktasıdır. Mimar İan Simpson tarafından tasarlanan yapı, 2002 yılında tamamlanmıştır. 2012 yılında ise, burada “Ulusal Futbol Müzesi” açılmıştır. Şehirde inşa edilen ilk cam yapı, 6 katlıdır ve ziyaretçiler üst kattaki sergilere asansör ile ulaşırlar. Yapının dış bölümü ise, yatay şeritler halinde düzenlenmiş, 2200 cam bölmeden oluşmaktadır.

Müze; 4 galeri, 6 interaktif oyun, ayrıca heyecan verici bir sergi programı, rehberli turlar ve atölye çalışmaları ile keyif alınacak bir yerdir. Saha galerisinde ikonik lig kupaları bulunmaktadır Maç Galerisinde orijinal oyun kuralları görülebilir. Plav Galerisindeki etkileşimli Futbol oyunlarıyla becerilerinizi test edebilirsiniz. Skor Galerisindeki özel sergilerden oluşan sezonluk programı keşfedin.

Evet, sergilenenler arasından öne çıkanlardan bazıları: 1930 Dünya Futbol Şampiyonası finalinde kullanılan iki top, 1966 Dünya Kupası finalinde kullanılan top, Maradona’nın eliyle attığı golün olduğu maçta giydiği forma.
Evet, günümüzde yılda 400 bin kişi, burayı ziyaret etmektedirler. Giriş ücretsizdir. Özellikle, en üst kata asansörle çıkıp şehrin muhteşem manzarasını izlemeyi sakın ihmal etmeyin.

İngiltere Manchester

 

CONCORDE-RUNWAY VİSİTOR PARK

İngiltere Manchester: Sunbank Lane, Altrincham bölgesinde, Manchester havaalanı yakınındadır.
Burada: çocuk oyun alanı bulunmaktadır. Ancak: buranın en büyük özelliği: halkın piknik yaparken, iniş yapan uçakları izleyebilmesidir. Burada: restoranlar, piknik alanı ve bir de havacılık dükkanı bulunmaktadır.
Öte yandan: yine buranın en büyük özelliği: Concorde uçağının sergilendiği bir hangarın bulunmasıdır.
Hangarda sergilenen bu uçak: şimdiye kadar yapılmış en ünlü uçaktır ve dünyanın bu ilk süpersonik uçağı: havaalanında rehberli turlarla birlikte turistlere gezdirilmektedir.
Concorde yolcu uçakları: 30 yıllık bir süreçte sonra, Kasım 2003 tarihinde görevden alınmışlardır. Burada sergilenen uçak ise, British Airway tarafından kullanılan son Concorde uçağıdır.
Öte yandan: İngilizler, bunu o kadar güzel pazarlıyorlar ki, inanılmaz. Hangardaki dünyaca ünlü uçağın kanatları altında: büyük toplantılar, yemek ve sergiler düzenleniyor. 1600 m.karelik alanda, 750 kişi oturma kapasitesi yaratılıyor. Ana binanın içinde ise, 40 ve 75 kişilik iki küçük toplantı salonu bulunuyor. Concorde yanında, DC-10 uçağı ve kabinine de ulaşabilirsiniz.
Evet, Concorde uçağını görmek istiyorsanız, bu rehberli turlara katılabilirsiniz. Ücret 13.5 paund.

 

THE BARTON SWİNG BRİDGE-BARTON SU KANALI-SWİNG AQUADUCT

İngiltere Manchester; Şehir merkezinin 4 km. batısında: Stretford ve Worsley arasındadır.
Trafford, İnwell adresinde bulunan bu su kemeri: Manchester Trafford Park alanındadır ve şehre, Victoria döneminde uzanan, uzun kanal ağının bir parçasıdır. Worsleyde bulunan kömür madenleriyle, Manchester şehir merkezi arasındaki bağlantıyı sağlar. Kanaldan, 400 tonluk gemiler rıhtıma ulaşmak için geçebilmektedirler.
Mühendislik harikası olan bu yapı: sanayi devrimi sırasında bölgeye çok zenginlik getirmiş ve dünyanın ilk ve tek salıncak su kemeri olarak bilinmektedir. Köprü: 1894 yılında açılmıştır. 1450 ton ağırlığında ve 100 metre uzunluğundaki demir köprü: 90 derece döndürülmektedir. Köprü: su seviyesinden yaklaşık 2.7 metre yüksekliktedir.
Günümüzde bölge: yürüme, bisiklet yolu ve dar gemilerle gezi için kullanılıyor.

İngiltere Manchester şehrindeki gece hayatı hakkındaki yazım için  Manchester Gece hayatı

İngiltere Manchester şehrinde alışveriş hakkındaki yazım için  Manchester, Alışveriş