Kütahya

Kütahya

Ateşte açan çiçekler kenti. Porselenle yaratılan mucizelerin ve güzelliklerin, en güzel ifadesi. Öğrenci ve asker şehri.

Ben Kütahya’ya, üç-dört kez gittim, bir keresinde iki gece kaldım. Yani: pek fazla büyük olmayan bir Anadolu şehri. Son olarak, 2 Temmuz 2019 tarihinde, bir gün Kütahya’da idim ve özellikle, kale bölgesini gezdim ve gezi ile ilgili en son izlenimlerimi, yazıda sizlerle paylaşıyorum.

Kütahya şirin bir şehir. Tek bir caddesi var ve bu cadde, yaklaşık 5-6 km. kadar uzanıyor, yani şehri bir baştan öbür başa geçiyor ve şehir yerleşimi bu caddenin çevresinde kurulmuş. Caddenin şehir merkezine yakın bölümlerindeki yerleşim pahalı ve değerli.

Caddenin hemen başında ise, şehrin simgesi “Vazo” var. Vazonun bulunduğu bölüm, sürekli hareketli, şehrin merkezi yerinde çarşı var. Ama, bence Kütahya denilince, kaleyi unutmamak gerek, şehri ziyaret edenlere, kaleyi mutlaka ziyaret etmelerini öneririm.

Kütahya

ULAŞIM

Evet, en ilginç olan şu: Eskişehir’e 1 saatlik mesafede ve bir şehirden, diğer şehre dolmuşla gidilen tek yerdir. Şehir, İstanbul’a 360 ve İzmir’e 330 km. uzaklıktadır. Her iki şehre de, otobüsler 5 saate yakın bir sürede gitmektedirler.

Ankara ulaşımı ise, özellikle son yıllardaki yapılanma ile, muhteşem bir rahatlığa dönüşmüştür. Raybüs ile Eskişehir ve oradan da, hızlı tren ile Ankara’ya ulaşımın toplam süresi: 2 saat 50 dakikadır.

Eskişehir-Kütahya kara yolu bir süre Porsuk barajının güzel görüntüsü eşliğinde sürüyor.

 

TARİH

Bu bölgede yaşamış olduğu bilinen en eski halk: Hititlerdir. Ama, bugünde işletilen zengin maden yatakları nedeniyle, tarihin her döneminde bölge, büyük ilgi görmüştür. Şehir, ilk olarak: bugünkü Kütahya kalesi ve çevresinde kurulmuştur. Antik dönemlerdeki yerleşim alanı ise bilinmemektedir.

Evet, Hititlerden sonra bölgede, Frig egemenliği görülür. MÖ.8.yüzyılda, devlet olarak örgütlenen Frigler, barışçı bir toplum olarak genişlemişler, tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlar, kaya mezarları, maden işçiliği ve dokumacılıkta ileri giderek, müzik aletleri üretmişlerdir. Antik kaynaklar: ünlü masalcı “Ezop”un doğum yerini, Kütahya olarak gösterirler.

Daha sonra: Romalılar bölgeye gelirler. MS.395 yılında, Roma imparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla, Kütahya, Bizanslılarda kalır. Bu dönemde, şehir: hızla gelişir, çevresine yapılan kalelerle korunaklı bir kent haline gelir. Zeus tapınağı, kiliseye çevrilir ve bunun yanında, birçok kilise inşa edilir.

Anadolu Selçuklu Devletini kuran, Kutalmışoğlu Süleymah Şah: 1075 yılında, İznik şehrini aldıktan sonra, Kütahya ve yöresine akınlar düzenler ve 1078 yılında, Kütahya şehrini ele geçirir. Böylece, yörede, Selçuklu egemenliği başlar.

Kütahya şehrinde, Hıdırlık mescidi, Yoncalı halamı ve camisi, Balıklı camii ve medresesi, Selçuklu dönemi eserlerindendir.

1260 yılında, Germiyanoğulları, Kütahya yöresine yerleşirler. Yıldırım Beyazıt, 1389 yılına kadar, Kütahya şehrinde valilik yapmıştır. 1429 yılında, Germiyanoğlu Beyliği, Osmanlılara kalır. Bu dönemde: şehir, Osmanlı mimarisinin güzel örnekleriyle donatılmış, çeşme, köprü, cami, medrese, han ve hamamlarla imar edilmiştir.

Selçuklulardan bu yana devam eden çini sanatı, bu dönemde, en parlak devrini yaşamıştır. Dünya tarihinin devlet gözetiminde yapılan ilk toplu iş sözleşmesi, Fincancılar Esnafı Antlaşması adıyla, 13 Temmuz 1766 tarihinde, Kütahya’da imzalanmıştır.

Evet, 1867 yılında, bir sancak merkezi iken, Kütahya, 8 Ekim 1923 tarihinde vilayet olmuştur.

İSİM

Kütahya’nın antik dönemdeki adı: Kotiaeion. Kütahya Müzesindeki bir sikkede, bu ad: Koti olarak geçmektedir. Aslında  bu isim: Romalıların, MS.38 yılında, Anadolu’ya gönderdikleri bir komutanın ismidir. Bu isim, zamanla değişerek, günümüze “Kütahya” olarak ulaşmıştır.

Kütahya
Kütahya

              

GENEL

Şehir, Ege bölgesinde yer alıyor. Ama: özellikle iklim açısından, pek Ege bölgesinin iklimsel özelliklerini taşıdığı söylenemez. Çok soğuk bir il.

İl’in jeolojik yapısı sonucu: bir kısmı I. Derece ve bir kısmı ise II. Derece deprem fay hatları üzerindedir. Bunların sonucu olarak: yer altı sıcak suları bakımından da, güçlü bir potansiyel ortaya çıkıyor. Gediz depreminden sonra, özellikle: her yerinden sıcak su çıkmaktadır. Yörede: bolca, hamam ve havuz keyfi yapılabilir, özellikle merkeze yakın “Ilıca” bölgesi idealdir.

Yeryüzü şekilleri bakımından: ildeki ortalama yükseklik, 1200 metredir. Bu yükseklik, şehre gelenler açısından, ilk zamanlarda bir kısım rahatsızlıklar verebilmektedir.

Ayrıca: bu yükseklik, buranın iklimini de olumsuz yönde etkiler, ayrıca yörenin hiçbir yerinde hiçbir şey yetişmez, tarım yapılmaz. Yalnızca: madencilik var, özellikle dünyada kullanılan bor madeninin yarısı, bu yöreden çıkarılıyor.

Madencilik bakımından, ülkemizin önemli şehirlerinden biridir. Özellikle, Bor ve Seramik ham maddeler (vollastonit, kaolinit, feldspatlar ) olmak üzere, çeşitli maden yatakları bulunmaktadır. Ayrıca, seramik ham maddelerinin tamamı, Kütahya’da üretilmektedir. Kütahya seramiğinin de ünlü olmasının en büyük nedeni, sanırım bu olsa gerek.

İklim değerlendirildiğinde ise: Ege bölgesinde yer almasına rağmen, denizden uzaklığı ve yükseltiye bağlı olarak, buradaki iklim, Ege bölgesinden farklıdır. İklim ve sıcaklık şartları bakımından, üç bölgenin özellikleri etkindir. Sıcaklık şartları bakımından İç Anadolu, yağış şartları bakımından Marmara bölgesinin tesiri görülür.

Yani: yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Yağışlar: genellikle karasal iklime bağlı olarak, kış, ilkbahar ve sonbaharda görülür. Yazları ise genellikle kuraktır. En yağışlı ay, Aralık, en kurak ay ise Ağustos ayıdır. Kar kalınlığı, ortalama 12 cm. civarındadır.

Genelde, Mayıs ayının sonlarına kadar, bu kentte kalorifer yanar. Evet, Kütahya denilince akla hemen, kuru soğuk, aşırı soğuk geliyor. Bunu unutmamak gerek. Ege bölgesi dedim de, idari taksimatta her ne kadar Ege bölgesinde görünse de, hava ve yol bakımından, pek bu bölgeye ait olduğunu söylemek mümkün olmuyor.

Ünlü gezgin Evliya Çelebi, Kütahyalıdır. Dedesi Kara Ahmet Beyin türbesi, kent merkezinde bulunmaktadır.

Hani genel özelliklerden bahsediyoruz ya, Kütahya şehrinin suları çok bol. Her taraftan su çıkıyor. Özellikle dağdan gelen bir su var ki, yaz-kış buz gibidir. Bu: “İncik suyu” denilen ve dünyanın en tatlı kaynak suyu, bu şehirde çıkıyor.

Sertlik derecesi sıfırdır. Ama evlerde çeşmelerde akan suların kireci de çok meşhurdur. Suları yoğun kireçlidir.

Bir de: Kütahya denilince, akla hemen “Azot Fabrikası” geliyor. Ama nasıl? Gerek çevreye yaydığı pis koku ve gerekse, yarattığı hava kirliliği ile. Türkiye’nin sayılı hava kirliliği olan şehirlerinin başında geliyor. Ama doğalgazın gelmesiyle, bu ünü biraz azalmaya başlamış şehir. Yine de, fabrika nedeniyle, havanın pis kokusu engellenmemiştir.

Şehrin tek caddesi var. Cumhuriyet caddesi. Ama caddenin girişine, kuşlar cephe kurarlar. Caddenin vazo tarafındaki girişinde bulunan ağaç, yaklaşık 3-4 bin kuş ordusu tarafından işgal edilir. Genç-yaşlı, kadın-erkek demeden tüm buradan geçen insanların üzerine ederler.

Kaldırımlar ve asfalt, bu kimyasal silahın yarattığı tahribat sonucu, kullanılmaz hale gelir. En güzel yanı, bu caddenin tamamen trafiğe kapatılması olmuş. Caddenin ismi ise “Sevgi yolu” olarak değiştirilmiş. Şehirde kaybolma derdi yoktur, bütün yollar vazoya çıkar.

Evet, Kütahyalı kızlar, evlendiklerinde, getirdikleri el emeği-göz nuru çeyizlerini, yabancı erkek görmesin diye saklar ve yıllarca ortaya çıkartmazlarmış. Geleneklerine son derece bağlı olan Kütahya halkı da, kentlerini işte böyle sakınıyorlar yabancı gözlerden.

Kütahya, gezi ve insanı anlama konusunda, kesinlikle ezber bozan bir kent. Sokaklarında dolaşırken yabancı olduğunuz anlaşılsa bile, bu size hissettirilmiyor. Kimse sizinle ilgilenmiyor. Hatta yokmuşsunuz gibi davranılıyor.

İlk konuşan siz olmadığınız sürece, kimse sizinle konuşmuyor. Ancak, selam verip konuşmaya başladığınızda işin rengi değişiyor. Muhabbetin ve çay söylemelerin sonu gelmiyor.

Kütahya

KÜTAHYA HAVA ER EĞİTİM TUGAY KOMUTANLIĞI

Şehirdeki, en büyük askeri kuruluş. Burada: özellikle birçok erkek Türk vatandaşı, askerlik hizmetinin ilk günlerini, yani acemi eğitimini yapmış ve yapmaktadırlar. Bunun dışında: şehirde, askeri gazino ve askeri hastane var. Özellikle, hafta sonları ve tatil günlerinde: gerek askerler ve gerekse asker aileleri, şehirde büyük hareketlilik yaratıyorlar.

ÇİNİCİLİK

Kütahya, çömlekçilikte İznik çiniciliğini sürdürmesiyle ünlüdür. Bu çinilere ait en iyi koleksiyonu: Çinili Köşkte görebilirsiniz. 15. ve 16. yüzyıllarda, İznik’te : çok yüksek kalitede çömlekler üretiliyordu. Daha sonraki dönemlerde ise, İznik ürünlerinde kalite düştü.

Çünkü: kısmen ekonomik nedenler ve kısmen de 20.yüzyılda kalite ve tarz, yeniden yaratılana kadar, bazı eski üretim sırları kaybedildi. Ancak, günümüzde, Kütahya’da, gayet güzel çiniler ve porselenler üretiliyor. Özellikle: Kütahya’da, İznik’ten ayrı olarak, kendine özgü bir tarz yaratılmamış.

Yine de, çini, bu şehirde hayatın tek anlamı ve çini hayatın her yerinde bulunmaktadır. Otogarın adı: Çinigar, doğalgazın adı: Çinigaz, Taksi durağının adı: Çinitaksi, mahallenin adı: Çinikent olarak görebilirsiniz.

Kütahya

KÜTAHYA SERAMİK

1989 yılında kurulmuştur. Tesislerde: 1000’den fazla desen seçeneğiyle, yer ve duvar karoları, sırlı porselen karo, bordür, dekor ve cam mozaik üretimi yapılmaktadır.

KÜTAHYA PORSELEN

Kütahya Porselen Sanayi, 1974 yılında kurulmuş. Kurulduğu yıllarda, çok ortaklı bir şirket iken, 1984 yılında, Güral ailesine geçmiş. Halen, yine de, % 25 hissesi, halka aittir.

Firma: porselen, naturaceram, seramik ve ambalaj sektöründe, üretim yapan toplam 6 fabrikayı, bünyesinde barındırıyor.

Yılda 50 milyon parçalık üretim kapasitesi ve 150’ye yakın desen seçeneği ile, Avrupa’nın en büyük, ilk üç üreticisi arasındadır.

Evet, Kütahya Porselen, yalnızca porselen yemek takımlarıyla değil, porselen obje, sofra tasarım aksesuarları, evinizin dekorasyonunda kullanacağınız el decor ürünleri ve consept ev gereçleri ile birçok alternatif sunuyor.

Kütahya Porselen’in, özellikle Eskişehir karayolu üzerinde, şehir girişine yakın bölümdeki, gerek Müze ve gerekse satış yerini mutlaka gezmenizi öneririm. Burada üst katta, özellikle dünya çapında önem kazanan ve yarışma kazanan seramik eserleri görebilirsiniz. Satış yeri ise, sanırım fiyatlar biraz pahalı geliyor.

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ

Fiziki yapı ve büyüklüğü bakımından, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden biridir. 1992 yılında kurulmuştur. 4 fakülte ve 2 enstitü ile birlikte kurulmuştur. Daha önce, Anadolu Üniversitesine bağlı olarak hizmet veren, Kütahya İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Kütahya Meslek Yüksek okulu, Üniversitenin çekirdeğini oluşturmuştur.

1999 yılında ise: üniversite bünyesinde Eğitim ve Güzel Sanatlar Fakültesi açılarak, Fen Edebiyat Fakültesi bünyesinde yer alan Beden Eğitimi ve Spor Bölümü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu haline getirilmiştir. 2006 yılında ise, Sağlık Bilimleri Enstitüsü kurulmuştur.

Üniversite bünyesinde: 7 adet öğrenci yemekhanesi, 6 adet personel yemekhanesi, 1 misafirhane, 256 oda kapasiteli öğrenci yurdu, 28 personel lojmanı, 3 adet kapalı spor tesisi, 18 adet açık spor tesisi, 2 sinema salonu ve 37 öğrenci kulübü bulunmaktadır.

Öğrenci kampüsleri ise: Merkez ve Germiyan Kampüsü olarak yerleşmiştir. Merkez kampüsü: Tavşanlı yolu 10 km. de ve Germiyan Kampüsü ise, Afyon yolu 5 km. de bulunmaktadır.

NE YENİR

Bölgede: ev makarnası denen erişte, bulgur ve tarhana en çok tüketilen yiyecekler arasındadır. Bağcılığın yaygın olduğu dönemlerde ise: pekmez öne çıkmıştır. Haşhaşlı şibit denilen saç pidesi: yaygın olarak yapılmaktadır. Diğer öne çıkan yiyecek ürünleri: Gökçümen hamursuzu şibit, gözleme, ıspanaklı şibit.

Günlük yiyecekler arasında ise: tarhana ve bulgur. Burada: kızılcık tarhanası da çok meşhur. Bulursanız, mutlaka satın alın. Özellikle: mide rahatsızlıklarına çok iyi geliyor.

Cimcik denilen hamur yemeği: yöreye özgü tatların başında geliyor. Mutlaka deneyin. Son olarak: bir de, etli bükme var.

NE SATIN ALINIR

Elbette, Kütahya denilince akla hemen porselen geliyor. Zaten, şehirde bol miktarda porselen satışı yapılan yer bulacaksınız. İlginize ve beğeninize göre, her türlü porseleni satın alabilirsiniz. Ben özellikle, el yapımı boyanan vazoları önereceğim.

Eskişehir yolunda: porselen satış mağazaları bulunmaktadır. Özellikle: burada bulunan kocaman Kervansarayda, tüm çiniciler toplu olarak bulunurlar ve satış yaparlar. Her ne kadar satın almayı düşünmeseniz bile, buraya mutlaka zaman ayırıp gezmelisiniz.

Hoşunuza gidecek bir şeyler bulmanız kesinlikle mümkün. Sonuç olarak: Kütahya’da iseniz, buraya yolunuz düştü ise: buraya has bir şeyler satın almak isterseniz, porselen olarak Kütahya Seramik ürünlerini, cam ürünler olarak ise Güral Porselen ürünlerini tercih edebilirsiniz.

GEZİLECEK YERLERİ

Kütahya Ulu Cami

ULU CAMİ

Şehrin en büyük camisidir. Gazi Mustafa Kemal mahallesinde bulunmaktadır.

Yıldırım Beyazıt zamanında yapımına başlanmış, 1410 yılında, Şehzade Musa Çelebi zamanında tamamlanmıştır. Ortalama: 45 x 25 metre ölçülerinde olan cami: avlusuzdur.

Caminin: 3 kapısı, 64 penceresi, 2 kubbesi, 6 yarım kubbesi ve 5 bölümlük son cemaat yeri vardır. Minaresi: kuzey bölümdedir. Doğu ve batı yönlerinden girişleri bulunmaktadır.

İbadet mekanı: bezeme, özellikle kalem işi yönünden oldukça zengindir. Ana mekanı: mihrap bölümünden ayıran geniş kemerin içinde, Nur suresinin bir ayeti yazılıdır. Burada: Kütahyalı Hattat Halil Mahir bin Mehmet ismi yazılıdır.

Kanuni Sultan Süleyman’ın, Rodos (1522-1523) seferine katılmadan önce, bir süre Kütahya’da kalmıştır. Bu sırada, caminin yenilenmesi sağlanmış olup, bu onarım büyük olasılıkla, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.

Caminin içinde, mihrabın sağındaki “Kabe” tasvirli çini panoyu, mutlaka görmelisiniz. Cami içindeki tek çini kompozisyondur.

Kütahya Hayme Ana

HAYME ANA

Osmanlı imparatorluğunun kurucularından olan Osman Gazinin ninesi, Ertuğrul Gazinin ise annesidir.   Türbesi: Domaniç ilçesine bağlı Çarşamba köyündedir. Osmanlı obasının: Söğüt ve Domaniç yöresine yerleşmesi sonucu, belli bir süre devlet idaresini eline aldığından ve devletin kuruluşunda önemli rol oynadığından; Hayme Ana, “Devlet Ana” olarak anılmıştır. 1250 yılında, aşiret reisliği, Hayme Ana’ya ait imiş.

Evet: türbenin yerinin nasıl bulunduğuna gelince: II. Abdülhamit döneminde, Çarşambalı bir köylü, evinde sakladığı, dedesinden kalma ve deri üzerine yazılmış bir belgeyi, köye gelen birine okutur.

Belgenin Hayme Ana’ya ait olduğu ortaya çıkar. Görevli: İstanbul’a giderek, durumu Padişah’a iletir. Bunun üzerine, Padişah II. Abdülhamit, Hayme Ananın kabrini buldurarak, üzerine bir türbe ve külliye yaptırır.

Kütahya Vazo

VAZO

Şehrin tam ortasındadır. Zafer Meydanında bulunuyor. Her mekan, bu dev vazoya göre tarif edilir. Kentin simgesi. 1970’li yıllarda monte edilmiş. Cam mozaikten yapılmış. Fıskiyelerinden su veriliyor. 2007 yılında restorasyon yapılmış. Bu çalışmalarda: Kütahya çinileri uzmanı Mehmet Koçer ve Çinikoop Firması yetkilileri görev yapmış.

Kütahya Çinili Cami

ÇİNİLİ CAMİ

1973 yılında yapılmıştır. İki katlıdır. Dışı; tamamen çinilerle kaplıdır. Oldukça küçük olmasına rağmen, şehrin öyle bir yerine inşa edilmiş ki, turkuaz rengi ile görülmemesi imkansız.

Tek kubbeli ve sekizgen biçimli yapısı ile dikkati çekmektedir. Kubbenin içi: hat sanatı örnekleriyle süslenmiştir. Bu caminin, bu yapısı ile: dünyada ve Türkiye’de benzerinin bulunmadığı söyleniyor. Caminin çinilerinin yapımında: meşhur Kütahyalı ressam Ahmet Yakupoğlu görev yapmıştır.

Kütahya Çinili Cami

Çinili caminin hemen yanında, çinili çeşme bulunmaktadır. Dış görüntüsü, minaresi gerçekten mutlaka görülmesi gereken bir güzellikte.

SADIK ATAKAN ÇİNİ EVİ

Yakın zaman önce ölen, Avukat Sadık Atakan tarafından düzenlenen bir ev. Son 200 yıllık dönemde üretilen en güzel çiniler, burada sergileniyor. Değerli çini ustalarının eserlerinden oluşan koleksiyon: gerçekten bu konuda merakı olanlar için, mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Müze olarak kullanılan ev: bir salon üzerine, 7 odadan meydana gelmiştir. Sergilenen eserlere, küçük geliyor. Çiniler yanında: iki gramafon ve çok sayıda, Türk sanat müzikisine ait taş plak bulunuyor.

Kütahya Arkeoloji Müzesi

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Cumhuriyet caddesinde, Ulu cami yanındadır.

Sahip olduğu değerler açısından, emsalleri arasında önemli bir yere sahiptir. Ulu Cami yanında, Umur bin Savcı Medresesi olarak bilinen yapıda, 1965 yılında hizmete açılmıştır. En son restorasyon çalışmaları sonucu, 5 Mart 1999 tarihinde yeniden hizmete açılmıştır.

Yapı: 1314 yılında, Germiyan Beylerinden, Umur bin Savcı tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu sanatının özellikleri görülen yapının, 9 küçük odası bulunmaktadır.

Müzede bulunan vitrinlerde: tarihi süreç içinde, bölgede egemen olan toplumlara ait eserler sergileniyor. Bunların yanında: Frig çocuk oyuncakları, Ana Tanrıça, Kybele, rahipler, Satir ve Hekate heykelleri dikkat çekicidir.

Ayrıca, Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen: keramikler, kandiller, cam eserler, cerrahi aletler de özellikle görülmelidir.

Aizonai ören yerinde; 1990 yılında bulunan Amazon Lahdi de, müzenin önemli koleksiyonları arasındadır. MS. 160 yılına tarihlenen Yunanlılarla Amazonların savaşını canlandıran bu lahit, döneminin sağlam kalabilmiş tek örnekleri arasındadır.

Höyükte yapılan kurtarma kazısında bulunan küpler, kemik aletler, kiremitler; ağızören kurtarma kazısında müze tarafından çıkarılan Hitit dönemi buluntuları ve Roma devri mezar taşları da müzedeki önemli eserlerdendir.

Pazartesi hariç, müze her gün açıktır.

Kütahya Çini Müzesi

ÇİNİ MÜZESİ

Kütahya’nın merkezinde, Ulu caminin hemen yanındadır. İçindeki yekpare mermer şadırvandan dolayı, halk arasında “Gökşadırvan” olarak anılmaktadır.

Türkiye ve Dünyadaki ilk olma özelliğine sahiptir. 1999 yılında hizmete açılmıştır. Müzenin bulunduğu yapı: Germiyan Beyi II.Yakup külliyesinin imaret bölümüdür. Kubbeli ve şadırvanlı orta mekana, üç yönden, kubbeli eyvan ile iki oda açılmaktadır.

Türbe bölümü: kesme taştan yapılmış olup, burada topraklarını Osmanlı’ya vasiyet eden II. Yakup Bey’in çinili sandukası bulunuyor.

Müze içindeki vitrinlerde: 14.yüzyıldan, günümüze kadar yapılan çinilerin örnekleri sergilenmektedir. Bunlardan bazıları: Fatih’in resmi olan çinili tabak. İş adamı Rıfat Çininin, müzeye bağışladığı değerli eski çinilerin sergilendiği bölüme: Rıfat Çininin babası Mehmet Çininin adı verilmiştir.

Çinicilerin üstadı Hafız Mehmet Emin’in, gümüş mührü, torunları tarafından müzeye bağışlanmıştır. Bu kişinin kendi eseri olan çini sehpa da, müzede sergileniyor.

Müzenin iç kısmında: sağ tarafta bulunan odada, en eski Kütahya çinileriyle, çini yapımında kullanılan madde, boya, fırça ve desen örnekleri yer alıyor. Bu malzemeler: çiniciliğin ne kadar zahmetli bir iş olduğu konusunda ziyaretçilere bilgi veriyor.

Topkapı Sarayından getirilen İznik çinilerinin en nadide duvar karo örnekleri de, müzede sergileniyor. Eski çini ustaları, mercan kırmızısını sır olarak sakladıklarından: bu rengin formüllerini kendilerinden başka hiç kimse bilmemektedir.

Soldaki odada: Kütahya Tanıtım Vakfı tarafından yapılan çini yarışlarında, derece alan tabaklar ile çini pano örnekleri ve 1921 tarihli eski bir çeşme kitabesi sergileniyor.

Bu müzede görebileceğiniz diğer muhteşem bir eser de şu: Tarihte ilk toplu iş sözleşmesi olan ve 1766 yılında, Kütahya’da imzalanan, orijinali halen Ankara’daki Milli Kütüphanede bulunan Fincancılar Antlaşmasının bir örneği, çini müzesinde sergileniyor. Vali Ali Paşa huzurunda yapılan antlaşmada: 24 iş yerinden başka, iş yeri açılamayacağı belirtilerek, fincancı usta, kalfa ve çırakların alacakları ücretler tek tek yazılmıştır.

Bu antlaşmaya uymayanların ölüme bedel kürek cezasına çarptırılacakları da belirtilmiştir. Müzenin bitişiğinde, suları dinmeden akan eski bir sakahane ile hemen yakınında, 2000 yılında, Kütahya Müze Müdürlüğü tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ilk Germiyan eserlerinden biri olan, eski bir hamam kalıntısı da vardır.

Kütahya Kossuth Müzesi

KOSSUTH MÜZESİ

Tarihi değerinin yanı sıra, Etnografya müzesi olarak da nitelendirilebilecek konumdadır. Macar sokakta bulunmaktadır.

18.yüzyılda yapılmış bir Türk evidir. Macar evi olarak da bilinmektedir. Macar özgürlük savaşının liderlerinden olan Lajos Kossuth; 1850-1851 yılları arasında, bu evde misafir edilmiş ve Macaristan Anayasası tasarısını, bu evde hazırlamıştır.

Ayrıca; Türkçe bir gramer kitabı da yazmıştır. Bu şahıs: 1849 yılında, ülkesinin bağımsızlığını ilan eden kişi ve ilk cumhurbaşkanıdır. Avusturya’ya karşı verilen savaşı, Rusya’nın Avusturya’nın yanında savaşa girmesi üzerine kaybetmiş ve Kütahya’ya sürgün edilmiştir.

1851 yılında, bir Amerikan savaş gemisi ile ülkeyi terk edene kadar, bu evde yaşamıştır. Macar özgürlük Savaşının yıl dönümünde, müzede bir tören yapılmaktadır.

2 katlı ve 7 odalı müze ev, bahçe içindedir. Sokağa penceresi yoktur. Selamlık bölümünün bulunduğu birinci katta, yemek odası, yatak odası ve çocuklara ait bir oda ile çalışma odası var. Odaların içinde yerli dolaplar, yüklükler, şömine, oyma şerbetlik, raflar ve sedirler bulunuyor.

Ev, restore edilerek, 1982 yılında, Müze olarak hizmete açılmıştır. Müzede: Lajos Kossuth’nun kişisel eşyaları yanında, yazdığı gramer kitabının fotokopileri, müzik aletleri, tütün kıyacağı, tabaka gibi objeler, 18’nci yüzyıldan kalma bir piyano, porselen yemek takımları ve Budapeşte’nin eski fotoğrafları ile, klasik Türk evine ait Etnografik eserler bulunuyor.

Kütahya Germiyan Sokak

GERMİYAN SOKAK

Şehir merkezindeki, Pirler Mahallesindedir. Burada: 18.yüzyıldan kalan Kütahya Evleri, topluca görülebilir. Burası: Arnavut kaldırımlı yolu, elektrik ve sokak direkleri ile, Kütahya şehrindeki tarihi kent dokusunu gözler önüne seriyor. Bu evler: 2 veya 3 katlı, ahşap evler. Çıkmaları payandalarla desteklenmiş, kapıları çiftli ve kocaman.

Pencereleri kafesli. Giriş katlarına taşlık deniliyor. Evlerin ön kapıları dışında, geniş arka bahçelere açılan, arka kapıları da bulunuyor. Depo, kiler, samanlık hatta ahırlar buradadır. Birinci katta, günlük yaşama ait odalar var. Bunlar: oturma odası, mutfak ve yatak odasıdır.

İkinci katta ise: misafir odaları ve gelin odaları bulunuyor. 19. ve 20.yüzyıl Kütahya evleri, kapalı sofalıdır. Önceki dönemlerin aksine, bu dönem evlerinin dışları, saçakları, pervazları ve payandaları süslenirken, iç mekanlar aksine sade tutulmuştur.

Yine bütün Kütahya evleri payanda destekli çıkartmalara sahiptir. Bu çıkartmalar, yola uyum ve iç mekanı düzeltme amaçlı yapılmıştır.

Bu özellikleri ile, Anadolu mimarisinin en güzel örneklerini ortaya çıkarıyorlar.

Kütahya’daki, bu tarihi evler: Dumlupınar Üniversitesinin katkılarıyla, yok olmaktan kurtarılıyor. Germiyanlı Sokakta bulunan: Sarı Konak, Dumlupınar Üniversitesi Güçlendirme Vakfı tarafından satın alınarak restore edilmeye başlanmış.

Sarı Konak’ın: restorasyon ve restitüsyon projeleri, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Mimarlık bölümü tarafından, hazırlatılmış. 2003 yılında başlanan restorasyon çalışmaları sonucunda: 18.yüzyıl mimarisinin en güzel örneklerinden olan, 3 katlı Sarı Konak, ilk önce tamamlanan evlerden biri.

Otopark, yol ve çevre düzenlemesinin ardından, konak ziyarete açılmış. Germiyan Sokak civarında bulunan ve tarihi mekana uygun olmayan yerlerde de, restorasyon çalışmaları yapılacakmış.

Kütahya Kale
Kütahya Kale
Kütahya Kale

     

KALE

Kale hakkında ayrıntılı bilgi vermeden önce, söylemem gerekenler var. Kütahya’ya yolunuz düşerse, mutlaka kaleye çıkmanızı öneririm. Çünkü: şehir merkezinde, döne döne çıkan yolu bitirdiğinizde, aşağıda muhteşem panoramik bir şehir manzarası ziyaretçileri bekliyor.

Özellikle: güzel bir yaz gününde, buradan güneşin batışını izleyebilirsiniz. Kütahya şehrini, tüm boyutları ile görebilirsiniz. Kale bölgesinde: hatta yol boyunca yer yer durup, aşağıda şehrin güzelliklerini izleyebilirsiniz.

Sonunda ise, kalenin üst kısmında, döner restoranın hemen altındaki otoparka aracınızı bırakın ve buradaki çay bahçesinde, özellikle semaver çayınızı yudumlayın. İnanın bu manzara, bu tat ve bu keyif, başka yerde zor bulunur. Ancak, özellikle akşam saatlerinde, serin havaya karşı tedbirli olmanızda yarar var

Hisar tepesi üzerindedir. Üç bölümden oluşan kalede, 70 tane burç bulunmaktadır. Burçlar, çok sık aralıklarla yerleştirilmiştir. Hatta iç kale tarafında, adeta birbirine yapışık biçimde burçlar görülmektedir.

Tuğla hatlarının tuğla dizileri ve duvardaki sayıları, bir örnek değildir. Bu durum, burçların, değişik dönemlerde, değişik ustalar tarafından yenilenmesinden ileri geliyor olabilir. Çevresi: toplam 3500 metredir.

Kalede: Roma, Bizans, Selçuklu, Germiyan ve Osmanlı izleri görülmektedir. Kalede bilinen son inşaat çalışması: Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmıştır. Kale: çok garip bir şekilde, bir çok yönden “Diyarbakır kalesi” ne benzemektedir.

Kalede: 2 çeşme, 2 mescit ve Cumhuriyet yapısı olan bir döner gazino ve kır kahvesi var. Kale camisinden hisar kahvesine giden dolambaçlı yol üzerinde, iki çeşme kalıntısı görülüyor. Bunlardan birisi, son yıllarda suyu kesilen, güzel bir çeşmedir.

İki parça blok taştan yapılmış, sivri kemerli, devşirme çift sütunlu ve sade nişlidir. Diğer çeşme ise, kaba taştan imal edilmiş bir su yolu ağzıdır.

Kaledeki bir eser de: orta hisar mescidi olarak bilinen “Kale-i Bala” mescididir. 1377-1378 yıllarında, Germiyanoğlu Süleyman Şah tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı, düz çatılı, moloz ve kesme taş kullanılarak yapılmıştır.

Gördüğü onarımlar sonucu, orijinal halini kaybetmiştir. Eski yapıdan, bir duvar parçası, kesme taştan yapılmış bir minare kaidesi ile tuğladan yapılmış minare gövdesi (şerefeye kadar) kalmıştır.

Kalenin Osmanlılar tarafından yaptırıldığı bilinen aşağı Hisar (Kale-i Sagir) bölümünde de, yine Osmanlılar tarafından yaptırılan, altıgen planlı küçük bir mescit bulunmaktadır.

Kerpiç sıvalı olmasına rağmen, tamamen tuğladan yapıldığı anlaşılmaktadır. Kütahya’daki tamamen tuğlalı ender yapılardandır. Mescidin altı, tamamen taşlardan yapılmış bir su tesisidir. Tabanı, zamanla değişikliğe uğramıştır.

Aşağı kalenin bu su tesisini, bir kuşatmada susuz kalmamak için kalenin içine almak maksadı ile yapıldığı tahmin edilmektedir. Burada bir de döner gazino bulunuyor.

Kütahya Döner Gazino

DÖNER GAZİNO

1970 yılı Gediz depreminden sonra yapılmış. Hisar tepede bulunuyor. Restoran olarak hizmet vermektedir.

Bu gazino: kendi ekseninde bir turunu 45 dakikada atıyor. 1973 yılında yapılmıştır. Lokanta olarak hizmet vermektedir. Gazinonun altında, yazın açık olan bir kır kahvesi bulunmaktadır.

Evet, Kütahya içinde manzarası en bol mekan burasıdır. Kütahya’nın her yerini buradan izlerken, yemeğinizi yiyebilirsiniz. Mekanın en büyük özelliği: adı gibi dönmesidir.

Siz yemeğinizi bitirene kadar, Kütahya’yı başından sonuna izliyorsunuz, yemekler güzel, servis iyi. Kaliteli bir yer. Fiyatları: manzara ve dönme özelliği nedeniyle biraz yüksek. Tercih sizin, gitmenizi ve bu güzelliği yaşamanızı öneriyorum.

Tunus Alışveriş

Tunus Alışveriş

Ülkede, alışveriş yapılan yerlere, genel anlamı ile “Suk”ismi veriliyor.

Bu suk’ları: Tunus, Suse, Kayrevan ve Cerbe adasında yoğun olarak bulmak mümkün.

Diğer yerlerde ise,  daha çok turistlere yönelik hediyelik eşyaların satıldığı çarşılar görülüyor.

Tunus Alışveriş

NERELERDEN ALIŞVERİŞ YAPILIR

Ülkede, modern alışveriş merkezleri yanında, özellikle otantik alışveriş mekanları da bulmak mümkün.

Bu mekanlara: Medina ismi veriliyor. Ayrıca ve de özellikle: ONAT ismi verilen ve devlet tarafından işletilen alışveriş mağazalarını tercih etmenizi öneririm, çünkü, buralardaki fiyatlar çok daha uygun. Bu kelimeyi unutmayın: ONAT.

ALIŞVERİŞ ZAMANLARI

Ülkede, dükkanlar genellikle, sabah çok erken saatlerde açılıyor. Sıcak nedeniyle, sabah saat: 07.30 gibi, sokakların, caddelerin hareketlendiğini görüp şaşırabilirsiniz.

İnsanlar bu saatte kalkıp, en geç saat: 08.00 gibi dükkanlarını açıyorlar, devlet dairelerinde çalışanlar mesailerine başlıyorlar ve bu yoğun koşuşturma sonucu, saat: 14.00 gibi mesai bitirip, sıcağın iyice bastırdığı bu saatlerde istirahat etmeyi tercih ediyorlar.

Dükkan ve mağazalar ise: sabah: 08.00-12.30 ve öğleden sonra ise, 15.00-18.00 saatleri arasında açık kalıyor. Tabii bu verdiğim saatler çoğunluğun uyduğu standartlar. Cuma günleri özellikle, Cuma namazı saatlerinde, açık hiçbir yer bulmak mümkün değil.

Son bir not: Tunus esnafı, maalesef biraz ısrarcı. Yani, sizin kolunuzdan çekiştirip, kendi dükkanına veya anlaştığı herhangi bir dükkana-mağazaya sokabilir.

Bunlar genellikle, halı-kilim dükkanlarıdır ve hemen, dükkandaki ürünlerin bir kısmı önünüze serilir. Bence, bu çekiştirmelere sakın aldanmayın ve bu tür bilmediğiniz dükkanlara girmeyin derim.

Özellikle, Türk olduğunuz öğrendiklerinde: Türklere genel olarak sevgi beslemeleri yanında,  size “Tarkan, Hakan Şükür, Hasan Şaş” gibi Kuzey Afrika ülkelerinde çok bilinen sanatçı ve sporcularımızın isimlerini telaffuz ederek yaklaşacaklar ve bir yandan da, kolunuzdan çekiştirerek bir dükkan veya mağazaya sokacaklardır.

Bir de nane çayı gelirse, işte orada gitti bir saatlik zamanınız. Bir de alışveriş yapmazsanız, asık suratlar ve bıyık altı arapça küfürler eşliğinde oradan ayrılırsınız.

PAZARLIK

Diğer Arap ülkelerinin çoğunda olduğu gibi burada da pazarlık yapmak şart. Pazarlık yapmayı, normal kabul ediyorlar yani sıkılmadan pazarlık yapabilirsiniz ve zaten yapın. Tunus esnafı, başta 70 dinar istediği bir malı, sonuçta size 5  dinara verebiliyor.

Ama pazarlık yaparken yine de şuna dikkat etmenizi öneririm. Kesinlikle, almak istemediğiniz bir mal için pazarlık yapmayın, yani bir süre uğraşıdan sonra, satıcı malın fiyatını büyük ölçüde indirmiş ve siz yine de arkanızı dönüp giderseniz, feci bozuluyorlar.

Bir de, satıcıya, almayı düşündüğünüz bir mal için: çok çok düşük fiyat vererek pazarlık yapmayın. Yani: 100  dinarlık bir mal için, başlangıç fiyatı olarak, 40-50 dinar önerebilirsiniz ama, tutup ta, 10 dinar önerdiniz mi, yine bozuluyorlar.

En iyi pazarlık, satıcının teklif ettiğinin, yarısını önermektir. Ve inanın ki, bu bile ona kar kazandıracaktır. Çekinmeden, yarısını önerin.

NE SATIN ALINIR

DERİ ÜRÜNLER

Hani, deri ürün diyorum da, ülkemizde bunların daha muhteşem güzel, modern ve kalitelisi var, yani buradan deri ürün almanızı pek önermiyorum.

Ama yine de: deri ceket ve giysi dışında, ilginizi çekebilecek deri ürünler bulabilirsiniz. Örneğin: Babuş yani terlik, el çantaları, valiz, cüzdan, kemer, yelek olabilir.

Ama, kalite ve fiyat konusunda yanılmak elbette mümkün. Bu yüzden Sooklar’ın, zanaatçıların aynı yerde toplandıkları bölgelerinde gezerek, gerek kalite konusunda ve gerekse fiyat konusunda daha sağlam hareket edebilirsiniz.

Yani, herhangi bir yerden deri ürün satın almaktansa , Sooklar’da bulunan, deri ürün satıcılarının bir arada bulundukları yerlerden satın almalısınız.

SERAMİK-ÇİNİ

Ülkenin seramik ürünlerinin ana üretim merkezleri: Nabul ve Cerbe adası olmasına rağmen, bu ürünleri, ülkenin birçok yerinde bulabilirsiniz. Nabul bölgesi, genellikle çinileriyle tanınıyor. Bu çiniler: beyaz zemin üzerine, yeşil-mavi-sarı renk kullanılarak yapılıyor. Daha çok, vazo, çeşitli kaplar ve dekoratif panolar şeklindedir.

Bunun  dışında, ülkede bulabileceğiniz kap-kacak türü seramiklerde, genellikle sarı ve yeşil renkler kullanılıyor. Bunun nedeni: bu renklerin hurma ağacını simgelemesiymiş. Seramik el sanatları ürünlerinden son bir öneri: seramikten yapılan mavi renkli “Tunus kapısı” gece lambası olarak evinizde kullanabileceğiniz çok orijinal bir obje.

Tunus Alışveriş Baharatlar

BAHARATLAR

Ülkede, çok renkli ve çeşit çeşit baharatlar satılıyor. Özellikle: Sooklar’da, baharatçılarda, tercihinize göre baharat bulup satın alabilirsiniz.

Tunus Alışveriş Parfüm

PARFÜM

Ülke, tam bir parfüm cenneti. Özellikle, Tunus şehrinde, Sooklar’da, mutlaka bir parfümcüye uğrayın ve kokuları test edin derim. Çünkü, bu ülke aynı zamanda, mutlaka duymuşsunuzdur “Yasemin” kokusu ile öne çıkan bir ülke.

Hatta, insanlar, günlük kıyafetlerini, çoğu kez, kulaklarının üstüne taktıkları bir yasemin çiçeği ile tamamlıyorlar. Bence, buradan alınacak en güzel hediye, tercihinize göre bir parfüm olabilir. Gerek taşıma kolaylığı ve gerekse egzotikliği ile öne çıkıyor. Parfüm denilince, kokulu sabunda satın alabilirsiniz.

AĞAÇ ÜRÜNLER

Ülkede, zeytin üretimi fazla olunca,  doğal olarak zeytin ağacından yapılma, ürünleri bulmak da mümkün. Özellikle, Es-Sahel bölgesinde, zeytin ağacından yapılma: satranç takımları, kutular, dama tahtaları ve kapları bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca: sedir ağacından yapılma ürünler de ilgi çekiyor. Bunun dışında, ülkeye özgü tahta kuklalar da ilginizi çekebilir.

Tunus Alışveriş Halı-Kilim

HALI-KİLİM

Yine, ülkemizde harika halı-kilim kültürü varken, Tunus’tan alınır mı, düşünmek gerek. Yine de, kısa bilgi açısından: ülkede özellikle, güneydeki Berberi köylerinde dokunan, bir tür kilim “mergum” öne çıkıyor. Yine, berberi kadınları tarafından dokunan halıların ise, bir özelliği dikkati çekiyor.

Halılar, nazar  değmesin diye, bazı özellikler taşırmış. Örneğin: mutlaka bir ilmek ucu açık bırakılır, bağlanmazmış. Ayrıca, desenler simetrik veya düzgün dokunmazmış. Son olarak: bu halı ve kilimlerde, bereketi simgeleyen hayvan motifleri yani kaplumbağa ve yılan motifleri bulunuyor. Ayrıca: gözler, artı şekli ve el desenlerde kullanılıyor.

İran Genel

İran Genel

İran ülkesinin kara sınırlarının toplu uzunluğu 5440 km. dir. Bunun; Irak (1458 km.), Türkmenistan (909 km.), Pakistan (936 km.), Afganistan (936 km.) ve Türkiye (499 km.) dir.

Sahil şeridi 2440 km. dir. Hazar denizindeki kıyısı 740 km. dir.

Ülkenin yüzölçümü 1.648.195 km karedir. Dünyanın en büyük 20’nci ülkesidir. Ülkenin yaklaşık % 55’lik bölümü dağlıktır. En yüksek zirve, deniz seviyesinden 5610 metre yüksekliktedir. (Elbruz dağı Damayand tepesi)

İran ülkesinin nüfusu, 2014 rakamlarına göre, 80 milyon kişidir.

Ülkede 31 şehir vardır. Başlıca şehirler: Tahran, İsfahan, Şiraz, Meşhed, Tebriz, BandarAbbas, Gorgan ve Erdebil

iran.tarih.
İran Genel

TARİH

İran MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan tarihsel ve kentsel yerleşim ile dünyanın en eski ve sürekli medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapmaktadır.

Medler MÖ 625 yılında, İran’da birleşik bir ulus ve imparatorluk kurdular. Ahameniş imparatorluğu Büyük Kiros tarafından kuruldu ve MV 550-330 yılları arasında hüküm sürdü. Persis (Persepolis) Balkanlar, Kuzey Afrika ve aynı zamanda Orta Asya’ya kadar uzanan Pers İmparatorluğunun ilk hükümdarı oldu.

Selevkos İmparatorluğu, yaklaşık 1000 yıl boyunca İran’ı idare etti. Bu süreçte, İran’da kurulan Partlar ve Sasaniler, dünyanın önde gelen güçleri olan, ezeli rakipleri Roma İmparatorluğu ve ardılları Bizans İmparatorluğu ile mücadele ettiler.

 

VİZE VE GÜMRÜK

İran, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamıyor. Ülkeye girerken ülkeye sokulması yasak olan bazı maddeleri bilip, bunları kesinlikle yanınızda bulundurmamanız şarttır. Bunların başında gelenler: alkol, uyuşturucu, patlayıcı madde, silah gibidir.

Ülkeden çıkarken, her kişi sadece 12 metre kareye kadar bir el dokuma halısı ile gümrükten çıkabilir. Buna hiçbir vergi ödemez.

 

ÖZEL GÜNLER

İran İslam Cumhuriyeti milli günü, 1 Nisan 1979 tarihidir. Hafta tatili günleri: Perşembe ve Cuma günleridir.

 

İKLİM

İran kıyılarında subtropikal alanlar ve kurak ve yarı kurak iklimler görülür. Dört mevsim vardır. Merkez çöller ve Basra Körfezi kıyılarında, çölde, dünyanın en yüksek sıcaklıkları kaydedilmiştir.

Kuzey İran’da yıllık ortalama sıcaklık 10 derecedir. Güney İran’da ise, 25-30 derece arasındadır. İran iklimi, Hazar Denizi ve Basra Körfezi boyunca yüksek nem kemerlerine dışında kurudur. Güçlü mevsimsel rüzgarlar, genellikle tozu ve kum fırtınalarını tetikler.

 

DİL

İran’ın resmi dili farklı lehçelerde konuşulan Farsçadır. Ayrıca halkın % 26’sı Türkçe, % 9’u Kürtçe ve % 1’i Arapça konuşur. İngilizce ikinci dil olmasına rağmen, genellikle birçok yerde Arapça konuşuluyor.

Ancak İranlılar Arap değiller, bu yüzden Arapça esas dilleri değil, onlar Farsça bilirler. Hatta İranlılara “Acem” kelimesini bile kullanmayın, çünkü Acem kelimesinin, kendilerine Araplar tarafından takıldığına ve aşağılayıcı olduğuna inanıyorlar.

Çünkü İranlılar özellikle Arap olmadıklarını vurgularlar.

 

PARA BİRİMİ

İran’da yanınızda mutlaka nakit bulundurmanız şarttır. Çünkü Visa ve Master Card gibi uluslararası kredi kartları kabul edilmiyor. ABD doları, Euro ve İngiliz Sterlini kabul ediliyor. Özellikle Amerikan karşıtlığı nedeniyle genelde Euro tercih ediyorlar.

İran’da para birimi bir gariptir. Paraların üzerinde Riyal yazıyor. Çünkü resmi para birimi Riyaldir.

Ancak günlük yaşamda “Tümen” kullanılıyor. Halk uygulamada bir sıfır atarak konuşuyor. Paranın bir sıfır atılmış haline “Tümen” deniyor.

10 Riyal, 1 Tümen yapıyor. Örneğin, alışveriş yaptığınızda size 10.000 derlerse, bu birim Tümen birimidir. Paranın üzerinde Riyal yazdığı için Riyal ödeyeceksiniz, yani 100.000 Riyal ödemeniz gerekiyor.

Para bozdurmaya gelince, genellikle resmi kurumlar daha ucuz bir değişim belirliyorlar. Yani resmi kur ile döviz büroları farklı değişim rakamları sunuyorlar ki, bu rakamlar arasında bariz farklar var. Örneğin, 1 dolar karşılığında, devlet değişim olarak 10.000 verdiğinde döviz büroları 17.000 rakamı veriyorlar.

İran’ın para birimi “Rıs” olarak kısaltılan Riyaldir. Ancak çoğu işlemlerde “Tuman” hakim para birimidir.

1 Tümen: 10 riyale eşittir. Farklı boyutlarda basılmış riyaller vardır.

1 dolar: 10.000 ve 11.000 riyale eşittir. Yani 100 dolarlık alışveriş yaptığınızda, bir tomar riyal vermek zorunda kalırsınız.

 

 

DİNİ AHLAK

Bir cami veya başka kutsal türbeyi ziyaret ettiğinizde, kadınların girmeden önce çarşafla örtünmeleri istenir. Giriş kapılarında genellikle emanet çarşaflar bulunur. Erkekler, bir cami veya türbeyi ziyaret ettiklerinde, uzun kollu gömlek giymelidirler. Yine bir camiye girilmeden önce ayakkabıların çıkarılması istenir.

 

GİYİM-ELBİSE

İran’da kadınlar tesettür denilen bir tür kıyafet giymek ve saçları ile başlarını örtmek zorundadır. Kadınlar gevşek giysiler giyemez, elleri, yüzü ve ayakları hariç tüm vücudun kapanması gerekir. Şort giyenler, kamu oyunda hiç hoş karşılanmaz.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM-OTOBÜSLER

Otobüslerde erkekler ön kapıdan, bayanlar ise orta ve arka kapıdan binip iniyorlar. Otobüsün ön tarafı erkeklere, arka tarafı ise bayanlara ayrılmıştır.

 

ELEKTRİK

İran’da genellikle 220 volt elektrik akımı ve 2’li fişler kullanılır.

 

NE YENİR-NE İÇİLİR

İran’da, yemeklerde porsiyonlar büyük, yemekler lezzetli.

İranlıların ana yemeği kebap ve pirinç pilavı. Büyük tabakta safran soslu pirinç pilavı. Pirinç pilavını çok seviyorlar. Ana yemeğin yanında mutlaka pirinç pilavı var.

Bazen nohut yahnisi yiyorlar. İçinde büyük parça bir kemikli etle geliyor. Alüminyum tasta gelen sulu nohut bir kaseye boşaltılıyor. İçine ekmek doğranıyor ve demir aletle ezilip karıştırılıyor, o şekilde yeniyor.

Ana yemek: et ve çelo kebap ve yanında bir tür pilav servis ediyorlar. Pilavları çok çeşitli, safranlı, sumaklı, narlı, yaban mersinli pilav yapıyorlar. Çelo kebap: yapı olarak pilava benziyor ama fazla yağ yok, üzerine safran ekliyorlar. Ayrıca ufak bir pakette tereyağı koyuyorlar ve isterseniz karıştırıp yiyebiliyorsunuz. Kebap ise bizdeki Adana, Urfa benzeri.

Piliç şişe “civciv kebap” deniyor.

Her sofrada, mutlaka iri yapraklı, taze koparılmış bir demet nane veriliyor.

Ekmek yerine pide var ve lavaşa benziyor.

Diğer yemek türleri: bahtiyari, kubideh (bir tür köfte), bademcan (patlıcan), koreşt (parça etli, patatesli sulu bir yemek türü), abguşt (sebzelerle, güveçte pişirilmiş et suyu), aş (tahıllar ve sebze ve baharatlarla pişirilmiş, koyu bir çorba türü),

Pastanelerde tuzlu hiçbir şey yok.

İran’da genellikle demleme çay yani semaver çayı kullanılmıyor. Otellerde ve birçok yerde, bir demlik içinde sıcak su ve içinde tek bir poşet bulunan, ıhlamur renkli açık çay veriliyor. Bunu tüketirseniz, yenisini getiriyorlar. Yani, burayı ziyaret edecekler, çay meraklısı ise, yanlarında çay götürmelerini öneririm.

iran.tahran.rey çarşısı.1
İran Genel

ALIŞVERİŞ, NE SATIN ALINIR

Tebriz’den halı, Meşhed’den firuze ve safran, İsfahan’dan baskılı masa örtüsü ve gümüş, Şiraz’dan ve İsfahan’dan minyatür ve el baskıları, baharat, badem, havyar, kuru yemiş, kuru incir, yaban mersini satın alabilirsiniz.

Kuyumculuk gelişmiş olmasına rağmen altınları kırmızı renkli.

Öncelikle şunu bilmek gerekiyor, İran’da alışverişte mutlaka pazarlık yapmalısınız. Aksi halde karşınıza 3-4 katı bir fiyat çıkabiliyor.

iran.tahran.niavaran sarayı.esas
İran Genel

İran halısı

İran halısı, İran sanat ve kültürünün önemli bir parçasıdır. Halı  dokuma, Antik Pers dönemine kadar uzanmaktadır. İran halı dokuma sanatında: kültürü kökleri ve halkın geleneklerini ve içgüdüsel hisleri vardır. Dokumacılar sayısız renk ve zarif desenleri karıştırırlar. İran halısı, İran  bahçelerine benzer. Renkler genellikle yabani çiçeklerden yapılmış ve bordo, lacivert ve fildişi renkleri hakimdir.

iran.minyatür.
İran Genel Minyatür

Minyatür

İran minyatürleri, parlak ve saf boyama sanatının en çarpıcı örnekleridir.

iran.metal işleri.
İran Genel Metal İşleri
iran.çömlek ve seramik.
İran Genel Seramik

 

Çömlekçilik-Seramikçilik

İran platosunda çanak-çömlek yapımı, Erken Neolitik Çağ’a kadar uzanmaktadır. Daha sonraki ürünler, beyaz astar tabakası ile toprak kilden yapılmıştır. Bunlar şeffaf kurşun sırlar ve renkler ile örtülmüştür.

İran seramiklerinin, daha ayrıntılı stilleri ve teknikleri zaman içinde olgunlaşmıştır. Abbasi hükümdarı döneminde, 9’ncu yüzyılda, ek stiller ve teknikler geliştirilmiştir.

Bu dönemde kobalt mavisi ve yeşil üretmek için bakır ve diğer metal oksitler kullanılmıştır. 11’nci yüzyılda, Çin porselen sanatı, seramik sektörüne dramatik değişiklikler getirdi.

iran.coğrafi durum.1
İran Genel

TURİZM

İran, dünya üzerinde arkeolojik ve tarihi mekanlar açısından 10’ncu doğal güzellikler açısından ise 5’nci sıradadır.

Eşsiz mimarisi ve güzel tasarımlı camileri, evleri, sarayları ve geleneksel pazarları ile çeşitli anıtlar, kesinlikle ziyaretçileri şaşırtacak güzelliktedir.

Ülkedeki her kasaba ve köyün kendine özgü el sanatları ve tasarımları vardır. İsfahan Jame camiinde kaşmir ve ipek el dokuma halıları, Tebriz bölgesinde benzersiz tasarımlı halılar ilgi çeker.

Basra körfezinde yüzmek mümkün iken, sonbahar ve kış aylarında Dizin ve Shemshak bölgesinde kayak yapılabilir.

 

HAZAR DENİZİ

Hazar denizi, 424.240 km karelik büyüklüğü ile dünyada, kara ile çevrili en büyük su kütlesidir. Bazı bölümleri, deniz seviyesinin 85 metre altındadır. Bu yüzden, sığdır ve yüzyıllar boyunca yavaş yavaş küçülmüştür.

Tuz içeriği, okyanuslardan daha düşüktür ve balıkla doludur.

Ancak ani ve şiddetli fırtınalar eksik olmaz ve küçük tekneler için tehlikelidir. Hazar denizi kıyısındaki önemli yerler: Bandar Anzali, Noshahr ve Bandar Türkmen’dir.

 

BASRA KÖRFEZİ

Hint Okyanusunun sığ marjinal bu parçası, 240.000 km karelik alana sahiptir. Uzunluğu 990 km, genişliği ise Hürmüz Boğazında 55 km ve bazı yerlerde 338 km. dir.