İran Genel

İran Genel

İran ülkesinin kara sınırlarının toplu uzunluğu 5440 km. dir. Bunun; Irak (1458 km.), Türkmenistan (909 km.), Pakistan (936 km.), Afganistan (936 km.) ve Türkiye (499 km.) dir.

Sahil şeridi 2440 km. dir. Hazar denizindeki kıyısı 740 km. dir.

Ülkenin yüzölçümü 1.648.195 km karedir. Dünyanın en büyük 20’nci ülkesidir. Ülkenin yaklaşık % 55’lik bölümü dağlıktır. En yüksek zirve, deniz seviyesinden 5610 metre yüksekliktedir. (Elbruz dağı Damayand tepesi)

İran ülkesinin nüfusu, 2014 rakamlarına göre, 80 milyon kişidir.

Ülkede 31 şehir vardır. Başlıca şehirler: Tahran, İsfahan, Şiraz, Meşhed, Tebriz, BandarAbbas, Gorgan ve Erdebil

iran.tarih.
İran Genel

TARİH

İran MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan tarihsel ve kentsel yerleşim ile dünyanın en eski ve sürekli medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapmaktadır.

Medler MÖ 625 yılında, İran’da birleşik bir ulus ve imparatorluk kurdular. Ahameniş imparatorluğu Büyük Kiros tarafından kuruldu ve MV 550-330 yılları arasında hüküm sürdü. Persis (Persepolis) Balkanlar, Kuzey Afrika ve aynı zamanda Orta Asya’ya kadar uzanan Pers İmparatorluğunun ilk hükümdarı oldu.

Selevkos İmparatorluğu, yaklaşık 1000 yıl boyunca İran’ı idare etti. Bu süreçte, İran’da kurulan Partlar ve Sasaniler, dünyanın önde gelen güçleri olan, ezeli rakipleri Roma İmparatorluğu ve ardılları Bizans İmparatorluğu ile mücadele ettiler.

 

VİZE VE GÜMRÜK

İran, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamıyor. Ülkeye girerken ülkeye sokulması yasak olan bazı maddeleri bilip, bunları kesinlikle yanınızda bulundurmamanız şarttır. Bunların başında gelenler: alkol, uyuşturucu, patlayıcı madde, silah gibidir.

Ülkeden çıkarken, her kişi sadece 12 metre kareye kadar bir el dokuma halısı ile gümrükten çıkabilir. Buna hiçbir vergi ödemez.

 

ÖZEL GÜNLER

İran İslam Cumhuriyeti milli günü, 1 Nisan 1979 tarihidir. Hafta tatili günleri: Perşembe ve Cuma günleridir.

 

İKLİM

İran kıyılarında subtropikal alanlar ve kurak ve yarı kurak iklimler görülür. Dört mevsim vardır. Merkez çöller ve Basra Körfezi kıyılarında, çölde, dünyanın en yüksek sıcaklıkları kaydedilmiştir.

Kuzey İran’da yıllık ortalama sıcaklık 10 derecedir. Güney İran’da ise, 25-30 derece arasındadır. İran iklimi, Hazar Denizi ve Basra Körfezi boyunca yüksek nem kemerlerine dışında kurudur. Güçlü mevsimsel rüzgarlar, genellikle tozu ve kum fırtınalarını tetikler.

 

DİL

İran’ın resmi dili farklı lehçelerde konuşulan Farsçadır. Ayrıca halkın % 26’sı Türkçe, % 9’u Kürtçe ve % 1’i Arapça konuşur. İngilizce ikinci dil olmasına rağmen, genellikle birçok yerde Arapça konuşuluyor.

Ancak İranlılar Arap değiller, bu yüzden Arapça esas dilleri değil, onlar Farsça bilirler. Hatta İranlılara “Acem” kelimesini bile kullanmayın, çünkü Acem kelimesinin, kendilerine Araplar tarafından takıldığına ve aşağılayıcı olduğuna inanıyorlar.

Çünkü İranlılar özellikle Arap olmadıklarını vurgularlar.

 

PARA BİRİMİ

İran’da yanınızda mutlaka nakit bulundurmanız şarttır. Çünkü Visa ve Master Card gibi uluslararası kredi kartları kabul edilmiyor. ABD doları, Euro ve İngiliz Sterlini kabul ediliyor. Özellikle Amerikan karşıtlığı nedeniyle genelde Euro tercih ediyorlar.

İran’da para birimi bir gariptir. Paraların üzerinde Riyal yazıyor. Çünkü resmi para birimi Riyaldir.

Ancak günlük yaşamda “Tümen” kullanılıyor. Halk uygulamada bir sıfır atarak konuşuyor. Paranın bir sıfır atılmış haline “Tümen” deniyor.

10 Riyal, 1 Tümen yapıyor. Örneğin, alışveriş yaptığınızda size 10.000 derlerse, bu birim Tümen birimidir. Paranın üzerinde Riyal yazdığı için Riyal ödeyeceksiniz, yani 100.000 Riyal ödemeniz gerekiyor.

Para bozdurmaya gelince, genellikle resmi kurumlar daha ucuz bir değişim belirliyorlar. Yani resmi kur ile döviz büroları farklı değişim rakamları sunuyorlar ki, bu rakamlar arasında bariz farklar var. Örneğin, 1 dolar karşılığında, devlet değişim olarak 10.000 verdiğinde döviz büroları 17.000 rakamı veriyorlar.

İran’ın para birimi “Rıs” olarak kısaltılan Riyaldir. Ancak çoğu işlemlerde “Tuman” hakim para birimidir.

1 Tümen: 10 riyale eşittir. Farklı boyutlarda basılmış riyaller vardır.

1 dolar: 10.000 ve 11.000 riyale eşittir. Yani 100 dolarlık alışveriş yaptığınızda, bir tomar riyal vermek zorunda kalırsınız.

 

 

DİNİ AHLAK

Bir cami veya başka kutsal türbeyi ziyaret ettiğinizde, kadınların girmeden önce çarşafla örtünmeleri istenir. Giriş kapılarında genellikle emanet çarşaflar bulunur. Erkekler, bir cami veya türbeyi ziyaret ettiklerinde, uzun kollu gömlek giymelidirler. Yine bir camiye girilmeden önce ayakkabıların çıkarılması istenir.

 

GİYİM-ELBİSE

İran’da kadınlar tesettür denilen bir tür kıyafet giymek ve saçları ile başlarını örtmek zorundadır. Kadınlar gevşek giysiler giyemez, elleri, yüzü ve ayakları hariç tüm vücudun kapanması gerekir. Şort giyenler, kamu oyunda hiç hoş karşılanmaz.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM-OTOBÜSLER

Otobüslerde erkekler ön kapıdan, bayanlar ise orta ve arka kapıdan binip iniyorlar. Otobüsün ön tarafı erkeklere, arka tarafı ise bayanlara ayrılmıştır.

 

ELEKTRİK

İran’da genellikle 220 volt elektrik akımı ve 2’li fişler kullanılır.

 

NE YENİR-NE İÇİLİR

İran’da, yemeklerde porsiyonlar büyük, yemekler lezzetli.

İranlıların ana yemeği kebap ve pirinç pilavı. Büyük tabakta safran soslu pirinç pilavı. Pirinç pilavını çok seviyorlar. Ana yemeğin yanında mutlaka pirinç pilavı var.

Bazen nohut yahnisi yiyorlar. İçinde büyük parça bir kemikli etle geliyor. Alüminyum tasta gelen sulu nohut bir kaseye boşaltılıyor. İçine ekmek doğranıyor ve demir aletle ezilip karıştırılıyor, o şekilde yeniyor.

Ana yemek: et ve çelo kebap ve yanında bir tür pilav servis ediyorlar. Pilavları çok çeşitli, safranlı, sumaklı, narlı, yaban mersinli pilav yapıyorlar. Çelo kebap: yapı olarak pilava benziyor ama fazla yağ yok, üzerine safran ekliyorlar. Ayrıca ufak bir pakette tereyağı koyuyorlar ve isterseniz karıştırıp yiyebiliyorsunuz. Kebap ise bizdeki Adana, Urfa benzeri.

Piliç şişe “civciv kebap” deniyor.

Her sofrada, mutlaka iri yapraklı, taze koparılmış bir demet nane veriliyor.

Ekmek yerine pide var ve lavaşa benziyor.

Diğer yemek türleri: bahtiyari, kubideh (bir tür köfte), bademcan (patlıcan), koreşt (parça etli, patatesli sulu bir yemek türü), abguşt (sebzelerle, güveçte pişirilmiş et suyu), aş (tahıllar ve sebze ve baharatlarla pişirilmiş, koyu bir çorba türü),

Pastanelerde tuzlu hiçbir şey yok.

İran’da genellikle demleme çay yani semaver çayı kullanılmıyor. Otellerde ve birçok yerde, bir demlik içinde sıcak su ve içinde tek bir poşet bulunan, ıhlamur renkli açık çay veriliyor. Bunu tüketirseniz, yenisini getiriyorlar. Yani, burayı ziyaret edecekler, çay meraklısı ise, yanlarında çay götürmelerini öneririm.

iran.tahran.rey çarşısı.1
İran Genel

ALIŞVERİŞ, NE SATIN ALINIR

Tebriz’den halı, Meşhed’den firuze ve safran, İsfahan’dan baskılı masa örtüsü ve gümüş, Şiraz’dan ve İsfahan’dan minyatür ve el baskıları, baharat, badem, havyar, kuru yemiş, kuru incir, yaban mersini satın alabilirsiniz.

Kuyumculuk gelişmiş olmasına rağmen altınları kırmızı renkli.

Öncelikle şunu bilmek gerekiyor, İran’da alışverişte mutlaka pazarlık yapmalısınız. Aksi halde karşınıza 3-4 katı bir fiyat çıkabiliyor.

iran.tahran.niavaran sarayı.esas
İran Genel

İran halısı

İran halısı, İran sanat ve kültürünün önemli bir parçasıdır. Halı  dokuma, Antik Pers dönemine kadar uzanmaktadır. İran halı dokuma sanatında: kültürü kökleri ve halkın geleneklerini ve içgüdüsel hisleri vardır. Dokumacılar sayısız renk ve zarif desenleri karıştırırlar. İran halısı, İran  bahçelerine benzer. Renkler genellikle yabani çiçeklerden yapılmış ve bordo, lacivert ve fildişi renkleri hakimdir.

iran.minyatür.
İran Genel Minyatür

Minyatür

İran minyatürleri, parlak ve saf boyama sanatının en çarpıcı örnekleridir.

iran.metal işleri.
İran Genel Metal İşleri
iran.çömlek ve seramik.
İran Genel Seramik

 

Çömlekçilik-Seramikçilik

İran platosunda çanak-çömlek yapımı, Erken Neolitik Çağ’a kadar uzanmaktadır. Daha sonraki ürünler, beyaz astar tabakası ile toprak kilden yapılmıştır. Bunlar şeffaf kurşun sırlar ve renkler ile örtülmüştür.

İran seramiklerinin, daha ayrıntılı stilleri ve teknikleri zaman içinde olgunlaşmıştır. Abbasi hükümdarı döneminde, 9’ncu yüzyılda, ek stiller ve teknikler geliştirilmiştir.

Bu dönemde kobalt mavisi ve yeşil üretmek için bakır ve diğer metal oksitler kullanılmıştır. 11’nci yüzyılda, Çin porselen sanatı, seramik sektörüne dramatik değişiklikler getirdi.

iran.coğrafi durum.1
İran Genel

TURİZM

İran, dünya üzerinde arkeolojik ve tarihi mekanlar açısından 10’ncu doğal güzellikler açısından ise 5’nci sıradadır.

Eşsiz mimarisi ve güzel tasarımlı camileri, evleri, sarayları ve geleneksel pazarları ile çeşitli anıtlar, kesinlikle ziyaretçileri şaşırtacak güzelliktedir.

Ülkedeki her kasaba ve köyün kendine özgü el sanatları ve tasarımları vardır. İsfahan Jame camiinde kaşmir ve ipek el dokuma halıları, Tebriz bölgesinde benzersiz tasarımlı halılar ilgi çeker.

Basra körfezinde yüzmek mümkün iken, sonbahar ve kış aylarında Dizin ve Shemshak bölgesinde kayak yapılabilir.

 

HAZAR DENİZİ

Hazar denizi, 424.240 km karelik büyüklüğü ile dünyada, kara ile çevrili en büyük su kütlesidir. Bazı bölümleri, deniz seviyesinin 85 metre altındadır. Bu yüzden, sığdır ve yüzyıllar boyunca yavaş yavaş küçülmüştür.

Tuz içeriği, okyanuslardan daha düşüktür ve balıkla doludur.

Ancak ani ve şiddetli fırtınalar eksik olmaz ve küçük tekneler için tehlikelidir. Hazar denizi kıyısındaki önemli yerler: Bandar Anzali, Noshahr ve Bandar Türkmen’dir.

 

BASRA KÖRFEZİ

Hint Okyanusunun sığ marjinal bu parçası, 240.000 km karelik alana sahiptir. Uzunluğu 990 km, genişliği ise Hürmüz Boğazında 55 km ve bazı yerlerde 338 km. dir.

İngiltere Liverpool Ne yenir-Ne içilir

İngiltere Liverpool Ne yenir-Ne içilir

Şehrin, kendine özgü bir yemek kültürü yoktur. Fakat: kaliteli yemek restoranları bulunmaktadır.
Şehrin geleneksel yemeği: bir zamanlar fabrikalarda ve doklarda çalışan işçiler için büyük kazanlarda yapılan “scouse” denilen yemektir.

Halkın bu geleneksel yemeği: düdüklü tencerede pişirilir. İçinde ise şunlar bulunur: Biftek, et suyu, soğan, patates, havuç, taze kekik, tuz, biber.

Bunun dışında: geleneksel İngiliz yemeklerinin özünü: fırınlanmış etler, haşlanmış sebzeler ve patates oluşturur. İngilizler, geleneksel Pazar yemeğinde, bunlardan oluşan yemek tercih ederler. Bu geleneksel yemekte: et ya da tavukla birlikte, fırında pişirilen haşlanmış patates ve genellikle içine yerleştirilen sebzelerden oluşmaktadır.

Bunların yanında, İngilizlerin geleneksel yemeği olarak: yağda kızartılmış balık yanında, patates kızartmasıdır. Birçok yerde bulunabilen bu yemek türünü, 6-15 paund arasında bulabilirsiniz.

Bunun dışında: kıyı ve deniz şehri olması nedeniyle: deniz ürünleri oldukça çeşitli ve başarılı şekilde sunulmaktadır. Bunun dışında: ortak dünya mutfağı ve zincir restoranlar, şehirde oldukça bol bulunmaktadır.

Hint yemekleri: şehirde o kadar popüler hale gelmiştir ki, Hint körisi, ulusal bir yemek olarak kabul edilmektedir. Tatlı olarak ise “puding” tercih ederler. Ancak, bu tatlı değildir, yemeğin bir parçası olarak, et suyu ile birlikte servis edilir.

 

Kahvaltı

Kahvaltı genellikle, saat: 07.00-09.00 arasında alınır.
Geleneksel İngiliz kahvaltısında: oteller ve kafelerde genellikle: yağda yumurta, kızartılmış sosis, domates, domuz pastırması, mantar ve bazen de fırınlanmış fasulye ve kızarmış ekmek servis edilir. Kışın İngilizler, genellikle lapa veya haşlanmış yulaf yemektedirler.
İngilizler, kahvaltılarında genellikle, tahıllı yiyecekler, meyve suyu ve ekmek kızartması veya kahve kullanırlar. Domuz eti kullanmak istemeyenler: sosis ve domuz pastırmasını tercih etmemelidirler.

 

Öğle-Akşam Yemeği

Şehirde öğle yemeği: 12.00-13.30 arasında ve akşam yemeği: 18.30-20.00 arasında alınır.
İngilizler, öğle yemeğinde, genellikle bir sandviç, bir paket cips, bir parça meyve ve bir içecek alırlar. Hatta: bunlar genellikle bir plastik kab içinde tutulur. Sandviçlerden tatmanızı önereceğim cinsi: karides ve mayonezli sandviçtir. Bununla birlikte, mayonez, jambon ve turşu isteyebilirsiniz.

Pub ve restoranlarda, geleneksel olarak sunulan lezzetlerden birisi de böreklerdir. Burada iki çeşit börek karşınıza çıkar. Bunlar: ya etli, ya da etsiz yapılanlardır. En popüler börek ise: içinde peynir, soğan, patates ve et bulunandır. İkinci çeşitte yani etsiz börekte ise: balık bulunur. Her iki çeşit börekte, yoğun olarak patates kullanılır.

İngilizler, akşam yemeğinde genellikle “et” yerler. Et yemeklerinin yanında genellikle patates olmak üzere, haşlanmış sebzeler servis edilir. Daha önce söylediğim gibi, yemeklerinde genellikle “köri” kullanırlar.

 

Tatlılar

Şehirde tatlı tatmak isterseniz: meyve tatlısını denemelisiniz. Bu: elma üstüne ufalanmış hamur ve bir çeşit muhallebi ile birlikte servis edilir.

 

İçecek

Bu ülkede, dünya çapında meşhur ve daha doğrusu geleneksel içecek olarak “çay” kullanıldığını biliyoruz. Restoranlar ve kafelerde, pek çok çeşitli çay servis ediliyor. Genellikle şekerli ve sütlü içilen çayı farklı tercih ediyorsanız, bunu mutlaka söylemeniz gerekir.

İngilizler: geleneksel çaylarını, saat: 15.00-18.00 arasında içerler. Çayın ardından ise: salatalıklı veya ton balıklı ince bir sandviç ikram edilir ve daha sonra üzerine reçel sürülmüş kurabiye verilir.

Alkollü içki tercih ederseniz, bir bar veya pub’a gitmeniz gerekir. Publar: İngilizlerin sosyal yaşamlarının büyük bir parçasıdır. Çoğunun yemek servisi olduğu gibi, alkollü içecekler, çay ve kahve de servis edilir. Publar: genellikle öğleden sonra açılır ve akşam saat: 23.00 gibi kapanırlar.

 

Fast-food

Şehirde, gayet güzel yemek restoranları yanında: McDonalds, Burger King ve Metro gibi fast-food restoran zincirinin halkalarını da bulabilirsiniz.

Buraya has fast-food bir şeyler yemek isterseniz:o zaman “Fish and Chips” denilen, klasik İngiliz geleneksel besinini tercih edebilirsiniz. Yağda kızartılmış balık ve yanında patatesten oluşan bu yemek türü, şehirde genellikle yanında bezelye ile birlikte servis edilmektedir ve demiryolları ile balık taşınmaya başlanılan 1860 yılından sonra yaygınlaşmıştır.

ŞEHİRDE YEMEK YENİLEBİLECEK BAZI MEKANLAR

 

La Vina Liverpool

North John Street adresindedir. Moorfields tren istasyonuna yalnızca 5 dakikalık yürüme mesafesindedir.
Burası: otantik İspanyol restoranıdır. Her Perşembe burada İspanyol gitarist ve vokalist tarafından, canlı müzik yapılmaktadır. Burada: lezzetli tapaslar ve fantastik İspanyol gıdaları bulmak mümkündür.

 

Cain Liverpool Brewery

Robert Cain: 1826 yılında Cork şehrinde doğdu ve Liverpool şehrine geldi. Kendisi: bir pub satın almak için, 18 yıl boyunca ticaret yaptı ve sonunda yeteri kadar para kazandı. 1883-1902 yılları arasında yapılan, Stanhope caddesindeki eski bir “Brewhouse” denilen pub’da: kaliteli bira üreterek itibar kazandı.

Aynı dönemde: Liverpool limanı: yoğun bir limandı ve önemli ticaret limanlarından birisiydi. İşte bu dönemde, Cain tarafından üretilen bira çok popüler oldu. Zamanla 200 birimlik bir zincir haline geldi.

Genellikle publarında: müşterilerinin konforu için olması gereken her şeyi sağlaması ile tanındı ve yine bu publarda: süslü ve görkemli mobilyalar ve etkileyici sıva dizaynları kullandı.
Cain birası, günümüzde hala üretilmektedir.

 

Maharaja

Lime Street tren istasyonuna iki dakikalık yürüme mesafesindedir. Burası, bir Güney Hint yemeklerinin sunulduğu restorandır. Özellikle, menüsünde: köri, pirinç, ekmek, tatlı (sütlaç) bulunur.

Afyonkarahisar Çay

Afyonkarahisar Çay


Çay ilçesi; bulunduğu konum itibarıyla, Konya ilimiz ile, Afyonkarahisar ve batıdaki birçok ilin bağlandığı karayolu üzerinde bulunması nedeniyle, önem kazanıyor. Yani, gerçekten merkezi bir konumdadır. Buranın bir diğer özelliği ise, Eber gölüdür.

ULAŞIM

Çay ilçesi, bağlı bulunduğu Afyonkarahisar il merkezine, 48 km. uzaklıktadır. Çay-Sultandağı arasındaki uzaklık: 22 km. Çay-Bolvadin arasındaki uzaklık: 16 km. Çay-Akşehir arasındaki uzaklık: 47 km. Buradan geçen yol oldukça işlek ve yoğundur.

TARİHİ

Yörenin tarihi incelendiğinde, en önemli olay olarak görülen bir savaş söz konusudur. Bu savaş: Trakya-Mısır-Suriye askeri güçlerinden oluşan birleşik bir ordunun, Gelene kralı Antigon’un askeri güçleri arasında, MÖ. 301 yılında yapılan “İpsos” savaşıdır.

Haçlı seferleri sırasında Haçlı ordularının tahrip ettiği şehir, 1155 yılında Selçuklular tarafından alınır ve şehre Oğuz Türkleri yerleştirilir, şehrin ismi “Çay Değirmeni” olur. Daha sonra bölgede Germiyanoğulları Beyliğinin egemenliği görülür ve takip eden süreçte ise, bu kez, vasiyet yolu ile, Osmanlılara verildiği anlaşılıyor.

İlçe 2 Nisan 1921 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve 3 Nisan 1921 tarihinde ordumuz tarafından geri alınmıştır. Daha sonra 21 Ağustos 1921 günü yine işgal edilmiş ve 35 gün sonra 24 Eylül 1921 günü geri alınmıştır. Ardından Kurtuluş Savaşında önemli bir karargah olarak gündeme gelmiştir.

Çay, Bolvadin ilçesine bağlı bir nahiye iken 1958 yılında ilçe olmuştur.

Afyonkarahisar Çay

GENEL

Çay ilçesi, Afyon-Konya karayolunun 48’nci kilometresinde, Eber gölü Karamık sazlığı arasında, Sultan dağına yaslanmış, yeşillikler içinde bir yerdir. Sultan dağının kuzey eteklerinde kurulmuştur. Sultan dağının en yüksek yeri 2610 metre rakımlı Gelincik Ana tepesidir. Bölge: geniş ve düz alanlar ile, bir ova görünümündedir. Denizden yükseklik: 1010 metredir.

Arazinin, yüzde 20’lik bölümü: göl ve bataklıklardan oluşmaktadır. Yörenin kuzey bölümündeki “Eber gölü” ise, bölgenin en önemli doğal göletidir.

İklim değerlendirilirse, yörede, kara iklimi hüküm sürdüğü görülür ve buna bağlı olarak, yazları sıcak ve kışları sert ve soğuk geçmektedir. Yöre insanının ekonomik etkinliklerinin başında, tarım gelmektedir. Özellikle: şeker pancarı, haşhaş, fasulye, ayçiçeği, vişne, kiraz ve elma yetiştirilmektedir.

Afyonkarahisar Çay

ATATÜRK VE ÇAY

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, 20 Mart 1922 günü, Kurtuluş Savaşı hazırlıklarını gözden geçirmek için burada Rusya Elçisi Aralof ve Azarbeycan Elçisi İbrahim Abilof ile bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Çünkü 1’nci Ordunun karargahı buradadır ve ayrıca burası 2’nci Ordu 4’ncü Kolordu bölgesidir.

Atatürk burada askeri törenle karşılanmıştır. Teftiş sonrası askerin durumundan memnun olan Atatürk, yanındakilerle birlikte Akşehir’e geri dönmüştür.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşerse ve yöresel bir şeyler tatmak isterseniz, katmer ve haşkeşli yani haşhaşlı lokum denemelisiniz. Ama mutlaka “tepsi bükmesi” tatmalısınız. Son bir not, seyyar satıcılarda simit gibi satılan “mercimekli börek”

Afyonkarahisar Çay

NE SATIN ALINIR

Çay’dan katmer, haşhaş ezmesi (beyaz ve sarı haşhaş) , vişne ve kiraz satın alınabilir. Bir de unutmadan bayatlamayan patatesli ekmek alınız.

Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay

 

ÇAY MESLEK YÜKSEK OKULU

Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlıdır. 1994-1995 yılında İnşaat ve Makine Resim programı ile başlamış ve daha sonraki yıllarda Elektrik ve Otomotiv programı açılmıştır. 2002 yılında Elbiz mevkiindeki hizmet binasına taşınmıştır. Halen okulda 6 program vardır. Elbiz mevkiindeki hizmet binası 3 katlıdır ve ayrıca bir de atölye binası vardır.

Afyonkarahisar Çay

VİŞNE FESTİVALİ

Çay ilçesinde her yıl Temmuz ayının 2’nci haftasında “(13-15 Temmuz tarihlerinde) Vişne Festivali” düzenleniyor. Festivalde, özellikle vişne üreticileri ödüllendirilmektedir.

Başlıca amaç ise, yörede yetiştirilen vişnenin, yurt içi ve yurt dışı pazarlarında tanıtılmasıdır. Festival süresinde: spor yarışmaları, halk müziği konserleri, nikah ve sünnet şölenleri, konserler ve sergiler düzenlenmektedir.

Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay

   

GEZİLECEK YERLER

Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay

 

TAŞ MEDRESE-CAMİ

Mayıs 1277 tarihinde Bolvadin’den Çay Değirmeni’ne gelen Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev (1264-1283) ve dönemin önemli devlet adamlarından Ebül-Mücahid Yusuf bin Yakub tarafından, mimar Oğulbeğ bin Mehmet’e yaptırılmıştır. Külliyenin inşa tarihi 1278-1279 yılları arasıdır.

Bu külliye, Anadolu Selçuklularının son külliyelerinden biridir ve Ebül-Mücahid Yusuf Külliyesi olarak isimlendirilir. Külliyede: medrese, türbe, çeşme, han ve bugün izi kalmayan hamam yapılmıştır.

Külliye, plan ve süslemeler açısından Anadolu Selçuklularının klasik eserlerinden olup, Selçuklu sanatının birçok özelliğini tek örnek olarak barındırmaktadır. Yapı topluluğu: Anadolu Selçuklularının önemli kervan yollarından biri olan Afyon-Konya güzergahında bulunmaktadır. Medrese binası bugün cami olarak kullanılmaktadır ve yöre insanı, burayı Taş Cami olarak isimlendirir.

Afyon-Konya karayolu üzerinde, ön yüzü tamamen kesme mermer kaplıdır. Yapıda: büyük bir kubbe çevresinde bulunan tonoz kemerli odalar, sofalar, küçük kubbeli bir müderris odası, simetriğinde çeşme, mescit ve dershane kubbeleri bulunur. Kubbe kuşaklarındaki süslemeler, Selçuklu sanatını yansıtır güzelliktedir. Mozaik ve çok ince çini süslemeler görülür.

Cümle kapısı üstünde, Selçuk sülüsü ile yazılmış kitabesi bulunur. Kapı kemerlerinin üzerinde, sarkıtların altında ise bir para arması ve iki tarafında yazı vardır. Medresenin taç kapısı, beyaz ve iyi cins taştan örülmüştür. Kapının üstünde kitabe vardır. Ayrıca mukarnas altında, mimarın adı yazılı bir kartuş bulunur.

Binanın doğu köşesinde çeşmesi ve batı köşesinde müderris odası vardır. Müderris odasının pencereleri kesme mermerden ve nakışlıdır. Tepede de bir “pars” kabartması vardır ve bu kabartmanın mimarın işareti olduğuna inanılır.

Medresenin yanında, cepheye bitişik bir çeşme vardır. Batıda, çeşmeyle simetrik kare planlı bölümün alt katı, yıldız tonozludur. Buranın türbe olma ihtimali yüksek olsa da içinde herhangi bir mezar veya lahit izi yoktur.

Medresenin karşısında bulunan hamam, uzun zaman bakımsız kalmış ve yıkılmıştır. Ancak bu yıkılan hamamda: iki adet halvet odası ve üç yanda sofa ve ortada büyük göbek sofası ve dışında soyunmalık yeri ve külhan olarak kullanılan bölümleri bulunduğu bilinmektedir. Son zamanlarda yapılan düzenlemeler ile, hamamın bulunduğu yer geniş bir cadde haline getirilerek hamam hepten yok edilmiştir.

Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay

 

SULTAN ALAADDİN KERVANSARAYI-TAŞHAN-ÇAY KERVANSARAY

Aşağı Mahallede, İnönü caddesi üzerinde, Medresenin doğusundadır.

Selçuklu dönemine ait yapılmış külliyenin bir parçasıdır. Avlulu ve kapalı kervansaray tipindedir. Yapının avlusu ve yazlık kısmı yıkılmış, kışlık kısmı ise restore edilerek günümüze ulaşmıştır. Kare planlı kagir bir yapıdır. Merkezde üzeri ışıklı, dört fil ayağı üzerine oturmuş, tonoz örtülü, dıştan destek çıkıntılı, kale görünümlü bir yapıdır.

Taş cami ve Han’da bulunan “Pars arması”, her iki yapının mimarının da Oğulbey olduğunu ifade eder. Ancak Osmanlı döneminde uzun yıllar bakımsız kaldığı için yıkılmaya yüz tutan bu hanın tamir ve bakımı için 1844 yılında keşif yapılmış ve ardından tamir işine başlanılmıştır.

Kervansarayın taç kapısı Anadolu Selçuklu sanatında özel bir yere sahiptir. İki renkli taş bezeme ile yapılan herhangi bir bezemeye ve sultan hanlarındaki zengin süslemelere yer verilmemiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2000 yılında başlatılan büyük onarımlar sayesinde 2016 yılında Kervansarayın restorasyonu bitirildi.

Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay

 

Kervansaray bugün kervansaray olarak değil, ziyaretçilerin dinlenebileceği ve çay içebilecekleri bir mekan olarak kullanılıyor. Yani, burada Külliye çay evi var. Çay evi olarak düzenlenen mekan, İmaret camii manzaralı, özellikle akşamları ışıklar yakıldığında güzel bir ortam oluyor. Yalnız buranın Belediye tarafından özel bir firmaya kiralandığı ve bu firmanın işletme şartlarının pek iyi olmadığı söyleniyor. Belediyenin burayı ara sıra denetlediğini umuyorum.

Afyonkarahisar Çay

ESİRÜDDİN EBHERİ TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı Eber (eski ismi Doğanlı) köyünde mezarlık içinde bulunan bir anıt mezardır. Bolvadin-İshaklı karayolu üzerindedir. Eber Dede künbeti olarak da bilinir.

Esirüddin Ebheri, 13’ncü yüzyılda yaşamış ve Taş Medrese müderrislerindendir. Semerkant’lı bir aileye mensup ve Türk’tür. Ebheri, ilk öğrenimini Musul’da yaptı, sonrasında ise Horasan ve Bağdat’a giderek öğrenimini tamamladı. O dönemin ünlü bilginlerinden ders aldı. Bir süre Musul sarayında kaldı. 1228 yılında Musul’dan Erbil’e geçti ve oraya yerleşti. Ancak Anadolu’ya sürekli seyahatler yaptı, felsefe ve müsbet bilimler alanında dersler verdi.

Türk Astroloğu ve filozofdur. Eserleri felsefe ve mantık üzerinedir. Felsefede Farabi ve İbn Sina geleneğinin 13’ncü yüzyıldaki en başarılı temsilcisidir. Özellikle Hidayetül hikme ve İsagüci isimli eserleriyle, İslam dünyasında büyük bir üne kavuştu. Bu iki eserin ortak özelliği, uzun yıllar boyunca yani medreseler yasaklanıp kapatılıncaya kadar, ders kitabı olarak okutulması ve üzerlerine birçok şerh yazılmış olmasıdır.

İsagüci, mantığın bütün konularını kapsamakla birlikte son derece muhtasar bir eser olup, medreselerde mantık alanında okutulan ilk kitap olması bakımından önemlidir. Esere Batı dünyasında da ilgi duyulmuş, Latince başta olmak üzere bazı Batı dillerine çevrilmiştir. Evet, Ebheri, Astronomi konusunda da Astronominin temel problemlerini ihtiva eden ve 22 bölümden oluşan bir eser yazmıştır.

Yapı kare biçimli taş duvar üstüne, 8 köşeli kümbet tipindedir. Sekizgen piramidal külahın tepesi yıkılmış durumdadır. Halen görülen sıva parçalarından külahın tamamen sıvalı olduğu anlaşılır. Ancak gövde üzerinde sıva izlerine rastlanmamıştır. Çünkü külahta, küçük boyutlu moloz taşlarla yapılmış onarım izleri görülür. Sekizgen piramidal gövdenin kenarları arasında, önemli sayılabilecek uzunluk farkları vardır.

Dıştan kenar uzunlukları 280 cm ile 298 cm arasında değişmektedir. Gövdenin alt kesiminde, giriş kapısı dışında hiçbir açıklık yoktur. Girişi doğudandır. Kapı söve taşları Bizans dönemi yapı taşlarıdır ve devşirme olarak kullanılmıştır. Bu devşirme parçalar üzerindeki bir iki basit süsleme dışında yapıda herhangi bir süsleme yoktur. Kapı boşluğu altında, ölü gömme yeri vardır. Buradan kaideye geçişi sağlayan küçük bir kapı bulunur. Kaide içinde 2 sanduka vardır. Türbenin 1264-1265 yıllarında yapıldığı düşünülmektedir.

TUR ALİ TÜRBESİ

Yöre insanı, burayı “Ali Baba” diye bilir.

Türbe, Afyon’dan gelen şosenin ikiye ayırdığı yerde, aralık sokak içinde, ahşap ve toprak damlı bir odadadır. Yani, herhangi bir mimari değeri yoktur. Ortasında, Selçuklu tarzı mermer sanduka üzerinde iki satırlık Arapça kitabe vardır.

Bu kitabeden anlaşıldığı kadarıyla, Mart 1275 tarihinde Yusuf oğlu Tur Ali, bu türbeye gömülmüştür. Yusuf Bey, buradaki külliyeyi yaptıran kişidir. Yusuf Bey oğlu Tur Ali Bey: yine bu bölgede Alaybeyi seviyesinde bir subaşı olduğu düşünülmektedir.

KARAMIK GÖLÜ-BATAKLIĞI

Çay-İsparta karayoluna yakındır.

Karamık gölü, Sultandağları ve Kükürt dağı arasında, kuzey güney doğrultulu olarak uzanan tektonik temelli bir havzadır. Bu havza, faylanma sonucu meydana gelmiştir. Gölün yüzölçümü 40 km karedir. Rakımı ise 1000 metredir. En derin yeri 3 metredir. Kamık bataklığı olarak da bilinir. Gölün yüzeyi kamışlarla kaplıdır. Ayrıca gölün güneyi nilüfer çiçekleriyle kaplıdır.

Karamık gölü, Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 1993 yılında 1’nci Derece Doğal Sit Alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Zaten, bu gölde yaşanan çevre kirliliğinin en büyük sebebi olan Çay Seka Fabrikası, 2004 yılında kapatılmış ve atık bırakılmayan göldeki balık miktarı ve çeşitliliğinde önemli artış olmuştur. Seka kağıt fabrikası, 1979 yılından 2003 yılına kadar hammadde olarak sazlıkları kullanmıştır.

Bu durum, Karamık gölü çevresinde yaşamlarını sürdüren insanlara hammadde satış imkanı sağlamış ve Karamık gölünde sazcılık faaliyetleri artmıştır. Ancak gölün taşıma kapasitesi düşünülmeden yapılan bu uygulamalar, göldeki eko sistemi bozmuş, özellikle de yerli ve göçmen kuşlar olumsuz etkilenmiştir. Saz kesim zamanları, alandaki kuşların ve balıkların üreme dönemlerine rastladığında, türler zarar görmüştür. Ayrıca yine fabrika tarafından gölden su çekimi ve kirli atıkların göle bırakılması da gölü olumsuz etkileyen en büyük faktörlerdendir.

Çünkü su dengesi bozulmuş, göldeki su miktarı önemli ölçüde azalmıştır. Hatta Karamık gölünün Eğirdir gölü ile mevcut bağlantısı, Seka kağıt fabrikası faal olduğu zamanlar, Karamık gölünün kirli sularının Eğirdir gölünü de kirlettiği bahisle aradaki bağlantı kapatılmıştır. Daha sonraki yıllarda Karamık gölü nispeten temizlenince, Eğirdir gölüne bağlantı tekrar açılmıştır. Kirlilikle ilgili bir not daha, fabrikanın kapanması sonucu kesilmeyen sazlıklar, bu sefer gölde tabana yığılmış, gölün doğal kirlilik unsuru olmuşlar ve kirlilik düzeyi artmıştır.

Aynı zamanda Seka kağıt fabrikası varken sazlar sürekli kesildiği için sürekli yenilenmişler ve bu taze sazlar, yöre halkı için hayvan yemi olarak da kullanılmıştır. Daha ötesi, sazlıklar kesilmeyince, sulak alanda yangınlar çıkmaya başlamıştır. Sonuç olarak, keşke doğanın dengesini bozucu yatırımlar olmasa, doğanın dengesi asla bozulmamalı. Doğanın olduğu kadar bu yörede yaşayan insanların da dengesi bozulmuş, fabrikada çalışan 1200 kişi, bir anda işsiz kalmış ve hatta yöreden başka yerlere göçler olmuş. Evet, her olumsuzluğa rağmen, günümüzde burada 20-30 kilo ağırlığında sazan balıklarının avlandığını söylüyorlar.

Bu gölde tutulan dişli Turna balığı, göl çevresindeki lokantalarda ve pazarlarda müşterilere sunulur. Yine bu göl kıyısında kuş avı yapılmaktadır. Çünkü karabatak, çulluk, yaban ördeği gibi kuş türleri bulunur. Göl çevresinde kamp yapmak mümkündür. Ayrıca gölün göçmen kuşların rotası üzerinde bulunduğu ve göle 150’nin üzerinde kuş türünün geldiği belirtiliyor.

Ayrıca yine gölde çevre köylüleri tarafından sülük ve kurbağa toplanıyor. Toplanan sülükler genel olarak tedavi amaçlı kullanılmakta ve Çay ilçe merkezinde pazarlarda satılmaktadır. Kurbağalar ise, gölün kuzey kısmında bulunan sazlık kıyı alanlarından toplanmakta ve yurt dışına, gıda sanayiinde kullanılmak üzere gönderilmektedir.

Afyonkarahisar Çay

ÇAĞLAYAN PARKI

İl merkezinde, Sultan dağlarının eteğinde, Çay deresinin vasisinin başlangıcındaki bu park, Afyon yöresinin en eski parklarındandır. Ancak eskiden bu parkta, parkın sembolü olan bir havuz varken, sonra yıkılmış. Parkın sembolü olan havuz yıkılınca yerine siyah kayalardan oluşan ve kapalı devre su ile işletilen bir platform oluşturularak şelale görüntüsü verilmiştir.

İlçe halkı, özellikle yaz döneminde bu park alanına gidiyor. Park “Çağlayan Parkı” ismini, park içinde bulunan ve 28 metreden düşen yapay düzenlenmiş çağlayandan alır.

KANLIYER KAVAKLIĞI

1982 yılında Belediye tarafından yapılan düzenleme ile, burada çocuk parkı, spor sahası ve gölgelikler oluşturulmuştur. Piknik yeridir. Ancak buraya niye “Kanlıyer” gibi ilginç bir isim verildiğinin sebebine dair bir ayrıntı bulamadım, bilen varsa yorum yazarsa sevinirim.

Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay

      

EBER GÖLÜ

İlçe merkezinin kuzeydoğusundadır.

Akarçay ve Sultandağlarından gelen kaynak suları ile beslenir. Ülkemizin 12’nci büyük tatlı su kaynağıdır. Denizden yüksekliği 967 metredir. Gölün derinliği 21 metreye kadar gider. Ancak günümüzdeki derinliği 4 metreye kadar düşüyor. Hatta gölün kuruma tehlikesinden söz ediliyor.

Eber gölü, bir zamanlar tertemiz suyu ile kuş cenneti ve su çiçekleri olan bir yer iken, zaman içinde kirlenmiştir. Çünkü Afyonkarahisar şehrinin atık suları buraya veriliyor. Ayrıca, Şeker ve Alkoloid fabrikalarının atıkları da buraya veriliyor.  Gölde, günümüzde kamış üretimi ve balık avcılığı (turna ve sazan balığı vardır) yapılmaktadır. Bir de “Beyşehir kurbağası” denen bir endemik kurbağa türü yaşıyor.

Afyonkarahisar Çay
Afyonkarahisar Çay

  

Ayrıca, dünya genelinde sadece Eber gölü havzasında yetişen ve baklagillerin kraliçesi olarak bilinen “Eber Sarısı” bitkisi de bu bölgeye ayrı bir renk ve güzellik katıyor. Göl, 1992 yılında 1’nci Derece Doğal Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Özellikle Mayıs ayında yani göçmen kuşların geldiğinde burayı ziyaret etmenizi öneririm. Gölde nilüfer tarlaları, bu tarihte açılıyor.

Afyonkarahisar Çay

Kuş gözlem evine çıkıp, hem çevrenin güzel manzarasını, hem de göçmen kuşları izleyip fotoğraflayabilirsiniz. Gölde sandal kiralayıp gezmeyi unutmayın. Ancak yoğun sazlıkların arasında kaybolma riski var, gurup halinde ve rehber alarak sandal kiralamanızı öneririm. Gurup ziyaretlerinde, önde motorlu bir tekne, arkada ziyaretçilerin oturdukları bir veya birden fazla sandal, bu şekilde geziliyor.

Çünkü köylüler, kamışla kaplı göl yüzeyinde, kamışları keserek bir su yolu açmışlar ve bu su yolu üzerinde gezinti yapılıyor. Çünkü göl çok büyük olmasına rağmen, üzerinde bulunan kamışlar nedeniyle büyük kısmı göl değil, çayırlık gibi görünüyor.

Afyonkarahisar şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.