Antalya Expo 2016 Fuarı

ekspo.1
Antalya Expo 2016 Fuarı

Expo “exposition” kelimesinin kısaltılmışıdır. 19. Yüzyılın ortalarından bu yana düzenlenen ve “Dünya Fuarı” olarak bilinen organizasyondur.

Ülkeler uzmanlaştıkları konularda bilgi birikimlerini daha yaşanır bir dünya için paylaşmak üzere bir araya gelirler. Bu birliktelikte ürünler değil, fikirler, kültürler ve dünyanın geleceğine ait projeler sergilenir.

Bu projeler, dönemin teknolojik, bilimsel ve kültürel gelişimlerini sergiler ve aynı zamanda büyük gelişimlerin habercisi olur. Günümüzde insanlar tarafından kullanılan hesap makinesi, televizyon gibi teknolojik buluşların çok büyük bölümü, Expo fuarlarında kullanıma sunulmuştur.

Dünya üzerinde FIFA Dünya Kupası ve Olimpiyat Oyunlarından sonra, dünyanın kültürel ve ekonomik etki yaratan en büyük üçüncü organizasyonudur. Expolar bugüne kadar 500 milyon üzerinde ziyaretçi çekmiş ve yapıldığı şehirler marka haline gelmiştir.

Paris’te 1889 Exposunda Eyfel kulesi, Brüksel’de 1958 Exposunda Atomium, Londra’daki 1851 Exposunda Kristal Palas, Lizbon’da 1998 Exposunda Vasco de Gama köprüsü bu şehirlerde düzenlenen Expo fuarlarının anısına yapılmıştır.

Örneğin: Sevilla şehrindeki Expo kapatıldıktan sonra, alan, teknoparka dönüştürülmüş ve teknoloji üreten firmalar, bu alana toplanmıştır.

Halen bu alanda 20 bin kişi istihdam edilmektedir. Türkiye’de ilk günden bu yana Expo fuarlarının iyi bir katılımcısı olmuştur. Örneğin: Sultan II Abdülhamit’in de 1889 yılında ziyaretçi olarak gittiği Expo fuarındaki Osmanlı pavyonu büyük ilgi görmüştür.

Resmi olarak “Uluslar arası Sergiler Bürosu” (BIE) tarafından düzenlenir ve genelde 3-6 ay kadar sürer. BIE’ye çoğunluğu büyükelçi düzeyinde temsil edilen 157 ülke üyedir.

BIE sorumluluğunda iki  türlü Expo düzenlenir. Bunlar:

1-Evrensel Expo ( 5 yılda bir yapılır ve 6 ay sürer)

2-Tematik Expo (2 evrensel Expo arasında yapılır ve 3 ay sürer)

Expo’nun en önemli özelliklerinden birisi de temasıdır. Geniş bir kapsama sahip olan bu temanın, tüm insanlığı ilgilendirmesi ve evrensel nitelikte olması gerekir. Expo alanının büyüklüğü sınırsızdır ve katılımcılar kendi pavyonlarını inşa edebilirler.

İlk Expo fuarı 1851 yılında Londra Hyde Park’ta düzenlenmiştir. Yani Sanayi devriminin doğduğu yıllarda düzenlenmiştir. O tarihten bu yana tam 55 kere evrensel Expo sergisi düzenlenmiştir.

2010 yılında Çin-Şanghay şehrinde (toplam 73 milyon ziyaretçi çekmiştir), 2015 yılında İtalya-Milano şehrinde düzenlenen 56’ncı fuar, 2016 yılında “Çiçek ve Çocuk Teması” ile 57’nci olarak Antalya’da, 23 Nisan-30 Ekim tarihleri arasında düzenlenecektir.

Yukarıda sözünü ettiğim gibi, Antalya’da yapılacak olan “Tematik Expo’dur. Çünkü “Evrensel Expo”lar 5 yılda bir yapılır, 2015 yılındaki Milano’da ve 2020 yılındaki “Dubai” de yapılacaktır. 2015 yılındaki Expo seçimi için İzmir’de aday olmuş, ama Napoli şehri tercih edilmiştir.

Antalya-2016 Expo fuarına gelince: bu fuar 5 yılda bir yapılan Evrensel Expo değildir. Burada düzenlenecek fuar: Uluslar arası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği (AIPH) ve Uluslar arası Sergiler Bürosu (BIE) tarafından, müştereken onaylanan “Botanik Expo” dur. Yani, üye ülkelerin seçimi ile düzenlenen bir fuar değildir.

Bu tür fuarlar, 2 yılda bir 3-6 ay süreli yapılır. Antalya-2016, “Botanik Expo” dur.

ekspo.şakayık
Antalya Expo 2016 Fuarı

ANTALYA-2016

Dünya Botanik Sergisi-Expo Antalya 2016, 23 Nisan-30 Ekim 2016 tarihleri arasında “Çiçek ve Çocuk” teması ile yapılacaktır. Çünkü: Antalya, zengin tarihi ve 640 km lik sahili ve inanılmaz doğal güzellikleriyle öne çıkmaktadır. Ayrıca tam bir botanik şehri olması nedeniyle süs bitkileriyle iç içedir.

Öte yandan 500 bin yatak kapasitesi ve 240 tane beş yıldızlı oteliyle muazzam turizm potansiyeli vardır. Şehir 4 saatlik uçuş mesafesinde, 2 milyara yakın nüfusa hitap etmektedir.

Fuara, 100 ülke ve 30 uluslar arası kuruluşun katılımı beklenmektedir. Expo Antalya’yı, 6 aylık dönemde toplam 8 milyon kişinin ziyaret etmesi beklenmektedir. Bu rakam içindeki 5 milyon yabancının Expo Antalya’yı keşfedeceği ve bunun da 2 milyonunun sadece Expo Antalya’yı ziyaret etmek için Antalya’ya geleceği düşünülmektedir.

Süreç: TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda yürütülmektedir.

YERİ

Fuar alanı, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü bölgesinde, 110 hektarlık alanda kuruludur. Alan, Aksu ilçesi Solak köyü sınırları içindedir ve şehir merkezine 17 km uzaklıktadır. Merkez, Antalya hava alanına ise 11 km uzaklıktadır. Şehir merkezinden, Expo fuar merkezine, raylı sistem ulaşım çalışmaları hızla sürdürülüyor, umarım yetiştirirler.

ekspo.maskotlar
Antalya Expo 2016 Fuarı

TANITIM

Expo 2016 Antalya’nın resmi maskotları: Ece ve Efe’dir. Yabancı dillerde yazım ve telaffuz açısından sorun yaratmaması için bu isimler belirlenmiştir. Maskotların kıyafetleri, bölgenin tarihi ve kültürünü yansıtır.

Ece karakterinin saçında ve Efe karakterinin göğsünde, sembol çiçek “şakayık” vardır.

FAALİYETLER

Ülke günleri, yerel sergiler, uluslar arası sempozyumlar, dünya çevre sempozyumu, bio-enerji sempozyumu, paneller, toplantı ve seminerler, çocuk kongreleri, sahne sanatları ve konserler.

ekspo.sergi alanları.1
Antalya Expo 2016 Fuarı

SERGİ ALANLARI

Expo alanında: uluslar arası bahçeler, Expo göleti, Expo kulesi, çocuk adası, amfi tiyatrolar, meyve bahçeleri, çiçek sergi alanları, sponsor bahçeleri, dünyanın en büyük tarım-çevre ve ekoloji müzesi gibi yapılar inşa edilmektedir.

ekspo.kulesi
Antalya Expo 2016 Fuarı

EXPO KULESİ

Expo kulesi, Antalya’nın önemli simgelerinden olan tarihi “Hadrianus Kapısı” nı sembolize eder. Alanın batı tarafından, ana giriş kapısı önündedir. 2 bodrum kat, zemin kat ve 17 kat olarak planlanmıştır.

Yükseklik zemin üzerinde 100 metredir. Toplamda ise 114 metredir. 3 adet asansörle, aynı anda 63 kişi kuleye çıkış yapabilir. Kuleye merdiven kullanarak çıkmak isteyenler, 645 basamak çıkmak zorundadır. Kulenin altında: restoranlar, hediyelik eşya dükkanları, süs ve bitki havuzu vardır.

ekspo.büyük anfitiyatro
Antalya Expo 2016 Fuarı

BÜYÜK ANFİTİYATRO

Konserlere, milli ve özel günler için yapılacak kutlamalara ve ülkelerin sergilemek istedikleri kültür ve sanat faaliyetlerine ev sahipliği yapmak üzere Expo alanına, bir büyük, iki küçük amfi tiyatro yapılmıştır. Büyük amfi tiyatro, alanın kuzeyinde ve 5000 kişiliktir.

ekspo.çocuk adası
Antalya Expo 2016 Fuarı

ÇOCUK ADASI

Expo alanının sol kısmında, ülke bahçelerinin yan tarafındadır. 100 metre çapındaki ada, çocukların eğlenip vakit geçirmeleri için tanzim edilmiştir. Burada 75 metre çapındaki kubbenin yüksekliği 25 metredir.

ekspo.kongre merkezi
Antalya Expo 2016 Fuarı

KONGRE MERKEZİ

Kongre merkezi, 6500 kişi kapasitelidir. Teras: Antalya’nın sembol çiçeği “şakayık” şeklindedir. Toplam 11 salon olarak tasarlanmıştır. Ana salon kapasitesi 5000 kişiliktir. 2 adet kafeterya ve 300 kişi kapasiteli bir restoran vardır.

SONUÇ

Uzun süredir, Antalya şehrinde, bu fuarın çalışmaları sürdürülüyor ve özellikle reklamların bayağı yoğun olması güzel. Çünkü, tanıtım büyük önem taşıyor, insanlar burada bir fuar kurulacağının farkına varmalıdır.

Ayrıntılı incelendiğinde, neden Expo Evrensel fuarı değil de arada düzenlenen bir etkinlik olduğu konusunda düşünmemek elde değil. Çünkü, Evrensel fuarlar 5 yılda bir yapılıyor ve fuarın yapılacağı yer üye ülkelerin oylarıyla seçiliyor.

2015 yılında düzenlenecek fuar için Milano şehri kadar İzmir de büyük gayret göstermesine rağmen, üyeler tarafından seçilmemiştir. Sanırım bunan üzerine, Antalya’da Evrensel değil, ara fuar düzenlenmesi tercih edildi. Ama keşke Evrensel Fuar düzenlenseydi.

Yine de sonuç olarak, umarım gerek alanın hazırlanması ve gerekse özellikle son yıllarda turizmde yaşanan büyük sıkıntıların giderilmesini sağlayacak şekilde gelen ziyaretçileri olumsuz etkileyecek durumlardan uzak, herhangi bir sıkıntı olmadan ve yaşanmadan etkinlikler düzenlenir.

Ulaşım için raylı sistemin tamamlanmasını umuyorum. Fuar alanı açıldığında, kesinlikle ilk ziyaretçilerden birisi olmaya niyetliyim, fuar alanını ziyaret ettiğimde, gördüklerimi, yine burada siz okurlarımla paylaşacağım. Ama fuar açılmadan önce, fuarla ilgili bazı temel bilgileri size sunmak istedim.

18 Nisan 2016 tarihinde Antalya şehrinde idim. Expo fuarı ile ilgili pek bir hareket göremedim. Zaten Antalya’da hareket yok ki fuarda olsun, durum malum turizm sıkıntılı, bu ortamda Expo’nun yararı olacağını sanmıyorum, insanlar belki meraktan bir kere gider sonrası meçhul, çünkü fuara yoğun katılım yok veya şöyle de denebilir gelişmiş ülkelerden katılım az, böyle olunca insanların ilgisini çekecek sergiler, gösteriler, etkinlikler yok. Sadece yerel şov var, bu arada şehir merkezinden Expo alanına kadar yapılmaya çalışılan tramvay hattı yetişmemiş, öte yandan, bu tramvay hattını 6 aylık Expo alanına değil, HAVAALANINA yapılması daha uygun olmaz mıydı?

Sorunun havada kalacağı belli, ama hiç olmazsa belki bu sıkıntıyı bilen yani Havaalanına ulaşmakta sıkıntı yaşayan yüzbinlerce kişinin derdini bir anlayan olur.

En yakın zamanda Expo fuarın gezerek gördüklerimi yine burada sizlerle paylaşacağım. Umarım güzel şeyler görürüm ve gurur ve onurla burada yazarım. Çünkü orada harcanan para, halkın parası, oradaki olayın gururu veya rezilliği ülkemin olacak.

TARİH

Kasım 2022, yağmurlu bir gün, hadi Expo Center bölgesine gidelim dedik, gittik ki, bomboş, kimsecikler yok, onca yatırım böyle giderse yakın zaman sonra çürür gider, çürüyen sadece yapılar mı? Yazık çok yazık.

Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Amerika Niagara Şelalesi

Amerika Niagara Şelalesi

Amerika Niagara Şelalesi; Buffalo şehri yakınındadır.

Yolculuk-Ulaşım

Bulunduğunuz yerden, Buffalo şehrine, araç kiralayarak veya uçak ile rahatlıkla gidebilirsiniz. Ben araç kiralayarak gittim.

Yolculuk zor değil, sadece Amerika’nın bu bölgesinde iklim şartları sürekli değişebiliyor.

Haziran-Temmuz aylarında bile, yolda giderken birden fırtına, tipi, muhteşem bir yağmur yağışı ve sis ile karşılaşabiliyorsunuz.

Bu durumda, inanın, bir metre önünüzü göremiyorsunuz ve yapmanız gereken tek şey, otoyollarda çok miktarda bulunan ilk otoparka kendinizi atmaktır.

Bu da mümkün değilse, dörtlü sinyallerinizi yakıp, yolun en kıyısına arabanızı çekip beklemek, çünkü ilerlemeniz mümkün olmayacaktır.

Bunun tek çaresi, otoyollarda, otoparklara girdiğinizde, orada bulunan alışveriş ve diğer kahve, kahvaltı, tuvalet ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan tesislerde bulunan televizyonlardan, bulunduğunuz ve gitmeyi planladığınız bölgelerin hava şartlarını takip etmektir.

Bu televizyonlardan herhangi bir anormal hava şartı olması durumunda, mutlaka bilgi veriyorlar. Bunları takip ederseniz, gitmeyi planladığınız bölgede bir fırtına uyarısı alırsanız, sakın gitmeyin, uyarılar bitinceye kadar bekleyin veya yolunuzu değiştirin.

Biraz önce de söylediğim gibi, böyle bir fırtına esnasında ilerleme şansınız kesinlikle yok.

Buffalo kenti

Rahat bir yolculuktan sonra Buffalo kentine geldim. Bu kent, Amerika ile Kanada arasında sınır olan, Niagara nehri kıyısındadır.

Dikkatimi çeken şu oldu, kentten birkaç kez geçmeme rağmen, asla yoğun bir insan sıklığı göremedim.

Halbuki, bu kent; New York eyaletinin ikinci büyük kentidir.

Kent, 19 ve 20’nci yüzyılların başlarından kalma, mimari değeri yüksek binalarla dolu ama dedim ya, insan yok.

Sokaklar ıssız. Hoş Amerika’da çoğu yerde, ıssız sokaklarla veya ıssız şehirlerle karşılaşma şansınız yüksektir.

Amerikalı bizde ki gibi sokaklarda dolaşmıyor. Hafta içi günlerde iş ve ev arasında ve sadece hafta sonlarında ev dışında bulunuyor.

Yani, belli başlı kentler hariç, yoğun kalabalıklar göremezsiniz.

Neyse, bu ıssız kentte bir otoparkta arabayı durdurup biraz dolaşmak istedim, o kadar ıssız ki, sonra vazgeçtim, boş sokaklar ve caddelerde dolaşmak pek keyifli olmayacaktı.

Niagara Şelalesi Yolu

Kent ile Niagara Şelalesi arasındaki yolda, bol miktarda otel var. Daha önce internetten rezervasyon yaptırdığın oteli bir süre aradım.

Yolda bir kaç Amerikalıya oteli sordum. İlginç ve güzel olan şu ki; Amerika da Amerikalılar, yabancılara yardımcı olmayı çok seviyorlar.

Bir yer sordunuz mu, üşenmeden uzun uzun gideceğiniz yeri anlayıncaya kadar size anlatıyorlar, bu yüzden çekinmeden sorun.

Güzel bir otelde, iki büyük yataklı oda fiyatı, geceliği 150 dolardır.

Buranın otellerinde, odalarda genellikle iki tane büyük boy yatak var.

Yani iki kişinin rahatlıkla yatabileceği büyüklükte yataklar var. Oteller çok temizdir. En ilgimi çeken yönü, normal bir otelde en alt katta, kapalı yüzme havuzu bulunmasıydı. Bulunduğum otelde kalabalık vardı, sebebini sordum “Otelde büyük bir briç turnuvası” yapılıyormuş.

Evet, otelin büyük bir salonunu, masa ve sandalyeleri oldukça güzel bir şekilde dizayn etmişler, kapılarda birçok yazılar, çizelgeler ve güzel bir organizasyon.

Evet otelde kahvaltı açık büfe, ancak ücrete dahil değil, isterseniz kahvaltı salonuna inebilirsiniz, ücreti kişi başı 7 dolardır.

Kahvaltıdan sonra arabaya binip Niagara Şelalesine doğru hareket ettim.

Şelaleler, Buffalo kentine, yaklaşık 20 dakika mesafede. Yol üstünde, Niagara nehri üzerinden geçilen köprü ilginç, şelalelerin gözlemlendiği yer aslında bir ada. Bu yüzden köprülerden geçilerek gidiliyor.

Köprülerden geçerken çok küçük miktarda geçiş parası ödeyeceksiniz. Sonra, yol boyunca uzaktan, büyük bir buhar-sis benzeri bir duman görüyorsunuz. Ufka doğru yükselen bir duman, elbette yaklaştıkça anlıyorsunuz ki, gökyüzüne doğru yükselen bu duman, su bulutu, şelaleden yükselen su bulutu.

Nigara Kasabası

Arabanızı otoparka bırakıyorsunuz, Otopark, her zaman olduğu gibi, paralı, en kötüsü 10 dolar.

Otoparkın hemen yanında, büyük bir bina, giriş zemin ve birinci katı elbette hediyelik eşya satışı için dizayn edilmiş, girmemek olmaz, giriyorsunuz.

Amerika Niagara Şelalesi ile ilgili akla hayale gelmeyecek türden hediyelik eşyalar satılıyor. Birkaç Niagara resmi olan kupa veya tişört alabilirsiniz, fiyatlar makul. Bu binanın karşısında Hard Rock Cafe bile var.

Amerika Niagara Şelalesi

Eyalet Parkı

Sonra, Eyalet Parkına giriyorsunuz ve uzaktan su bulutunun görüldüğü istikamette yürüdüğünüzde, kısa bir süre sonra, birçok insanın kıyısında bulunan parmaklıklardan izlediği muhteşem bir şelale ile karşılaşıyorsunuz.

Gerek akıntısı ve gerekse aktığı yerde oluşan büyük su bulutu, muhteşem bir görüntü. Hemen karşıda, Kanada ülkesi şehri, büyük ve modern yapılı binaları ile, Kanada şehri de muhteşem görünüyor.

İlerde ise, Kanada ile Amerika’yı birbirine bağlayan bir köprü. Rainbow isimli köprü. Bu köprü üzerinden kanada ya geçme şansınız var, pasaportunuzu gösterip Kanada’ya geçiyor ve oradaki gümrüksüz mağazalardan alışveriş yapma şansınız oluyor. Ben geçmeyi denemedim, ama sorduğuma göre günübirlik karşıdan karşıya geçmek mümkünmüş.

Amerika Niagara Şelalesi

Biz yine şelaleye dönelim.

Amerika Niagara Şelalesi ile ilgili bir kısım genel bilgi vermek gerekirse, Şelale, bir zamanlar bulunduğu yerden, 12 km. daha ileride imiş. Zamanla aktığı yerdeki taşları aşındıra aşındıra bugünkü yerine gelmiş.

1950 yılında, Amerikalılar, gerek turistlerin daha rahat bir ortamda şelaleyi izlemeleri ve gerekse şelalenin aşındırma özelliği nedeniyle daha geriye gitmesini engellemek için, şelalenin akıntı bölümünü kaya blokları ile desteklemişler ve aşındırma özelliğini bitirmişler.

Ayrıca, gece ışıklandırması düzeni kurarak, şelalenin gece muhteşem bir görüntüye kavuşmasını sağlamışlar. Evet, şelale, Erie gölünden çıkarak, Ontario gölüne dökülüyormuş, 56 km. uzunluğundaki Niagara nehri, bu iki göl arasındaki 99 metrelik yükselti farkı nedeniyle, Niagara şelalesini oluşturuyormuş. Niagara’nın yerli dilindeki ismi “Gök gürültüsü” imiş.

Horseshoe Falls 54 metre yükseklikten, Amerikan Falls ise 53 metre yükseklikten akıyormuş. Şelaleden dakikada akan su debisi ise, dakikada 336 bin metre küp imiş. Aynı zamanda, bölgenin en büyük hidroelektrik santralı da, bu nehir üzerinde imiş.

Dilek tutma

Evet, yüksek bölümden şelaleyi izleyin, resimler çekin. Cebinizdeki bozukluklardan bir kısmını, dilek tutarak, şelaleye atın, bakarsınız tutar, ama adet yerini bulsun.

Amerika Niagara Şelalesi

Şelalenin alt bölümleri

Aşağıya baktığınızda, şelalenin hemen döküldüğü yerde pek yakın olmasa da, bir kısım bot, gemi karışımı teknelerin, turistleri gezdirdiğini göreceksiniz. Ayrıca, bir kısım insanın da, üzerlerinde yağmurluklar ile, şelalenin göle düştüğü yerin gerisinde, aşağıya kadar indiklerini göreceksiniz.

Maid Of The Mıst yani Sislerin kızı denilen ve teknelerin kalktığı bir iskele var. Buradan, yarım saatlik tekne turları, yağmurluk ve asansör bedeli olarak 10 dolar ödediğiniz takdirde, unutamayacağınız bir tekne turu yapabilirsiniz ki mutlaka yapın.

Buraya, gözlem kulesinden asansörle iniliyor. Gözlem kulesi denilince, bu kulenin en üst katından seyir terasına çıkıp, bölgeyi seyretmekte mümkün, çıkın. Ayrıca, aşağıya yani 55 metre aşağıya inip, iskeleden teknelere binmekte mümkün.

Herhangi bir tehlikesi yok. Sürücüleri yani kaptanları yeterince bilgili ve emniyetle tekneler sürülüyor, mutlaka binin. Ayrıca, tekne gezintisi sırasında, kaptanlar bölge ile bilgi veriyorlar.

Bu bilgiler yanında bölgede daha önceki yıllarda şelaleden düşenler, bunlardan ölenler ve yaşayanlar ile ilgili de hikayeler anlatıyorlar.

Gezi otobüsleri

Evet, tekneden sonra, tekrar yukarı çıktınız. Gezi otobüsleri göreceksiniz, park içinde turistleri gezdiren bu otobüslere küçük bir meblağ ile biniliyor ve yaklaşık 30-40  dakikalık bir tur yapıp, yine bindiğiniz yere geri getiriyorlar.

Mutlaka binin, Niagara nehrinin üst bölümlerine kadar gidiliyor, her yer yemyeşil bir güzellik. Park içinde, çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı veya yemek yenebilecek yerler de var, bu gezi esnasında görebilirsiniz, isterseniz otobüsten inin, gezin, bir sonraki otobüse ücretsiz tekrar binip gezinize devam edebilirsiniz. Özellikle, nehrin kıyısına kadar yürüyerek inme şansınız var,

Burada yaşayacağınız en büyük duygu, suyun gücünü-kudretini hissedeceksiniz. Gerçekten korkunç bir güç, hediyelik eşya reyonlarında, bu suyun gücünü İsa’nın ilahi gücü ile birleştiren-çağrıştıran çeşitli hediyelik eşyalar ve yazılar gördüm.

Suyun gücü insanın gözünü korkutacak seviyede. Ayrıca, bu kadar bol suyun bulunmasına da özenmemek elde değil.

Evet, Niagara Şelalesi sadece şelale olarak değil bir Milli Park içinde yaratılmış bir gezi ve yaşam ortamı, buralara yakın olduğunuzda mutlaka gidin, görün.

Amerika hakkında genel bilgilerle ilgili yazım için Genel

Amerika Chicago şehri gezi yazım ile ilgili olarak Chicago Gezilecek yerler

Amerika Los Angeles şehri gezi yazım ile ilgili olarak Los Angeles

Çekya Prag Terezin Kampı

Çekya Prag Terezin Kampı

Burası: küçük bir kasaba. Toplama kampı olarak kullanılan eski kale ve kasabanın içindeki müze haricinde, bir şey yok. Hatta ölü bir kasaba bile demek mümkün.

Çekya Prag Terezin Kampı

Terezin kampı

18’nci yüzyılın sonlarında: Elbe ve Ohre nehirlerinin ayrıldığı noktada, küçük bir kale koruma sistemi olarak inşa edilmiş. İlk başlarda: bir hapishane olarak kullanılmış. 1940 yılında, bu bölge Naziler tarafından işgal edildikten sonra, küçük kale, bir Gestapo hapishanesine dönüştürülmüş. 2’nci Dünya Savaşı boyunca da buraya 5000 kadın olmak üzere 32000 mahkum getirilmiş.

Ancak: bunların 8000’i ölmüş. Savaş sonunda: kampta tifo salgını başlamış. Naziler, hastalığı durdurma çabasına girmemişler ve 1945 yılı Mayıs ayında, gardiyanlar kaçtıktan sonra bir gurup gönüllü sağlık personelinin çabalarıyla, kalanlara yardım edilmiş.

Çekya Prag Terezin Kampı

Terezin Toplama Kampı

1947 yılından beri, ölenlerin aileleri ve orada zulüm görmüş insanların girişimleriyle, yaşanılan felaketlerin anısına, halkın ziyaretine açılmış.

Evet, burada isterseniz gezimizi sürdürelim. Genelde: gezinin başlangıç yeri: Krematoryum binası. Kirli beyaz bir bina. İçeride çekim yapmak yasak. Parlak gün ışığından, içeriye girdiğinizde, bir süre hiçbir şey görünmüyor.

Sonra yavaş yavaş ortam belirginleşmeye başlıyor. Duvarlarda: sağlı-sollu cam panoların içinde, bir takım fotoğraflar ve delici-kesici aletler sergileniyor. Fotoğraflarda: işkence gören insanlar ve cesetler var. Soldaki minik kapıdan bir odaya geçiliyor. Bir mezbahaya benzeyen bu odada da, gene bir sürü acayip alet sergileniyor.

Ölen mahkumlar, bu odaya getiriliyor, dişleri ve sindirim sisteminde altın olup olmadığı araştırılıyormuş. Odadaki ağır küf kokusu ve duyduklarınızdan ürpereceksiniz.

Evet: oradan, fırınların bulunduğu büyük odaya geçiliyor. Ölenlerin, tepsi benzeri tablalara konulup bu fırınlarda yakılmıştır.

Çekya Prag Terezin Kampı

Evet: buradan ayrılıyorsunuz. Kısa bir yolculuktan sonra: geniş bir park yerine geleceksiniz. Önünde grili-siyahlı taşlardan döşenmiş, her iki yanında yüksek ağaçların sıralandığı, uzun bir yürüyüş yolu var.

Çekya Prag Terezin Kampı

Sağ yanda, hem Yahudilere ve hem de Hıristiyanlara ait olduğu anlaşılan yemyeşil bir mezarlık var. Bütün mezar taşlarının üzerleri kırmızı çiçeklerle bezenmiş. Bu kadar temiz ve nizami bir mezarlık görmek sizi şaşırtacak. Yolun sonuna geldiğinizde, artık Terezin’desiniz.

Bir avlu ve ona açılan bir kapı. Karşılama odasında, isimleri kaydedilen mahkumlar, avluda bekleyen doktorlar tarafından “işe yarar” ve “işe yaramaz” şeklinde ayrılmışlar. Hasta ve yaşlı olanlar, başta eleniyor ve ölüme terk ediliyorlarmış.

Ölenler de krematoryuma gönderiliyormuş.

Sol tarafta, nöbetçi odası var. Burada mahkumlara gelen mektuplar sansürleniyormuş. Kayıtları yapılanlara, elbise ambarlarından kamp elbiseleri dağıtılıyormuş. Bazı odalara rahatça girip gezebilirsiniz. Bazıları, cam bölmelerin arkasından izlenip görüntülenebiliyor.

Çekya Prag Terezin Kampı

Karşıda, hücrelerin bulunduğu başka bir avluya açılan, kirli-sarı kemerli bir kapı var.

Üzerinde büyük siyah harflerle “Arbeit Mach Frei” yazıyor.

Yani “çalışmak özgürlüktür” Bir toplama kampı için, ilginç bir özgürlük vaadi. Burada çalışarak kurtulacağına inanan birisi var mıydı acaba? Sanmıyorum.

Evet, geziye devam ediyoruz. Diğer avluda, hücreler görülüyor. İnsanlar, bu dar ve sıkışık hücrelerde, 100 kişi kalıyorlarmış. Tahta ranzalar, ortada bir uzun masa, köşede ufak bir lavabo, küçük bir kapı ve içeride minicik havasız bir tuvalet deliği.

Çekya Prag Terezin Kampı

Sonraki durak, tek kişilik hücreler. Diğer mahkumlardan ayrılıp sorguya çekilecek veya idam edilecek mahkumların kaldığı yerler. Bazılarında, kalın demir parmaklıklı, minik bir pencere bulunurken, bazılarında ise pencere yok. Kapılar kapandığı zaman, kavramın kalmadığı korkunç mekan, tuvalet ve yatak bulunmayan, her tarafı kalın taş duvarlarla çevrili bir mezar.

Evet, son olarak: dezenfeksiyon odası. Ama buranın musluklarından, sık sık zehirli gazda verildiği biliniyor.

İşte, Terezin toplama kampı budur.

Burada: duygularına hakim olamayacaksınız ve insan olarak, bu vahşeti yaşayanların duygularını birazcık da olsa, hissedeceksiniz. Buradan yine de binlerce insan sağ çıkmış. Nasıl sağ çıktıklarını anlamak mümkün değil? İnsanüstü moral ve fizik güçleri olmuş olsa gerek.

Aklımda kalan en ilginç görüntü ise, toplama kampının girişinde yazan slogan oldu. Arbeit Macht Frei. Çalışmak özgür kılar.