İngiltere Londra Regent’ Park ve Marylebone

İngiltere Londra Regent’ Park ve Marylebone

İngiltere Londra Regent’ Park ve Marylebone;

Ortaçağ köyü Marylebone’u da kapsayan Regent’s Park’ın güney kısmı, güzel George dönemi evleriyle çok hoştur. Evler: 18. yüzyıl şehri batıya doğru genişlediğinde Oxford Kontu Robert Harley tarafından düzenlenmiştir.

John Nash’in sıra evleri, en çok ilgi gören kraliyet parklarından biri olan Regent’s Park’ın güney sınırındadır. Kuzeybatı yönünde ise şehrin en zarif banliyölerinden biri olan St John’s Wood bulunur.

 

GEZİLECEK YERLER

MME.TUSSAUDS VE STARDOME MUSEUM

İngiltere Londra Regent’ Park ve Marylebone;

Marylebone Road.NW1 adresindedir. Madame Tussauds’un ödüllü mekanı: 50 yıldır Londra’da en iyi partiler, akşam yemekleri ve ödüllü sunumlara ev sahipliği yapmaktadır.

Mekan: Pazartesi ve Salı günü kapalıdır, giriş ücreti yetişkinler için 28.80 paund, çocuklar için 24.60 paund. Buraya girmek isterseniz, uzun kuyruklarda sıra beklemeyi göze almanız gerekiyor.

Grosholtz doğumlu Anna Maria: Bayan “Tussaud” meslek yaşamını Fransız Devriminin tanınmış kurbanlarının ölüm masklarını yaparak başlamıştır. İlk eseri “Voltaire” nin balmumu heykelini 1777 yılında yaratmıştır. Ardından ise: Jean-Jacques Rousseau ve Benjamin Franklin’in balmumu heykellerini yapmıştır.

Fransız devrimi sırasında, kendisi çok önemli kişileri modellemiştir. Hatta: anılarında anlattığına göre: baş ölüm maskelerini yapmak için, idam edilen kişilerin cesetlerini aradığını belirtmektedir.

Kendisi: babası ölünce, Londra’ya yerleşmeden önce Avrupa’yı gezdi ve Londra’ya yerleştikten sonra balmumu eserlerinin koleksiyonunu miras bıraktı. Bu arada: kendisi ilk sergisini 1835 yılında, koleksiyonun bugün bulunduğu yerden fazla uzakta olmayan Baker Street’de açmıştır.

Madame Tussauds: ünlü kişilerin balmumu modellerini içeren bir müzedir. Madame Tussauds Studios Londra: 150 yıldır balmumu eserler üretmektedir. Her başyapıt: 20 özel heykeltıraştan oluşan bir ekip tarafından yapılır.

Bu yapım sırasında, 500 üzerinde hassas vücut ölçülerine başvurulur. Kafa saç kılları tek tek eklenir ve boya ve renk tonları için sayısız katmanlar kullanılır, cilt tonları oluşturur ve şaşırtıcı bir gerçekçilik ortaya çıkar.

Günümüzde: Mademe Tussauds Müzeleri: Londra, New York, Las Vegas, Washington, Amsterdam, Hong Kong şehirlerinde bulunmaktadır. Sergilenenler arasında: Kate Moss, Johnny Depp, Kylie, Minogue gibi yıldızları ile, korkutucu seri katiller, Londra tarihinde 400 yıllık bir geçmişe sahip taksi bulunmaktadır. Koleksiyonda yer alan politikacıların, sinema ve televizyon oyuncularının, spor yıldızlarının maskları yapılırken, hala geleneksel balmumu teknikleri kullanılır.

Yapı: II. Dünya savaşında yıkılan bir eski sinema sitesinde 1955 yılında yapılan 18 metre çapında, 330 seyirci kapasiteli bir “planetaryum” sitesinde 1958 yılında açılmıştır.

Beş sürükleyici ve interaktif temalı alanlar; entegre aydınlatma ve görsel-işitsel bağlantılar ile resmi ve gayri resmi etkinlikler için kullanılabilir. Bu fonksiyon odalarından 1000 kişi yararlanabilir.

Serginin ana kısımların, ziyaretçilerin ünlülerle dolu bir partide yıldız olmanın nasıl bir duygu olduğunu yaşayabilecekleri “Blush”, eğlence dünyasının devlerine adanmış “Premiere Night” ve kraliyet ailesi üyeleri, devlet adamları ve dünya liderleri, yazarları ve sanatçılardan seçkin bir koleksiyonunun bulunduğu “World Leaders” oluşturur. Bunlar arasında bulunanlar: Lenin, Martin Luther King, Shakespeare ve Kylie Minogue

“Chamber of Horrors” Bölümü

Madame Tussauds’un en tanınmış bölümüdür. İkisi de birer katil olan Dr.Crippen ile Ethel le Neve modelleri; infaz mangası karşısında Gary Gilmore kompozisyonu ve Karın Deşen Jack’ı Victoria döneminin karanlık bir sokağında gösteren tekinsiz sahne gibi tüylerinizi diken diken edecek canlandırmalar bu bölümde yer alır.

“Spirit of London” Bölümü

Son bölüm olan burada stilize bir Londra taksisine binip 1666 Büyük Yangınından 1960’ların dans eden şehrine giden bir zaman yoluculuğuna çıkabilirsiniz.

“Planetarium Stardome” Bölümü

4D adını alan ve aynı komplekste bulunan Stardome’da (daha önce London Planetarium), “The Wonderfull World of Stars” adını taşıyan etkileyici bir animasyon filmi gösterilir. Film sayesinde kubbe yıldızlarla dolu mükemmel bir galaksi haline gelir.

Etkileşimli koltuklar tasarlanmış ve MARVEL tarafından üretilen 4D özellikle gösteriyi izlerken: kendinizi filmin içinden bir parça gibi hissedeceksiniz.

 

REGENT’S PARK

İngiltere Londra Regent’ Park ve Marylebone:

NW1 adresindedir. Londra hayvanat bahçesi buradadır. Ayrıca birçok kafe ve restoran bulunmaktadır.

Bu park: 1812 yılından kalmadır. 395 dönümlük alanı kapsar. İlk olarak: Henry VII tarafından bir av sahası olarak kullanılmak üzere düzenlenmiş ve ardından Josh Nash tarafından, ana bahçelerle sarılmış bir yerleşim yeri olarak tasarlanmıştır.

Çeşitli klasik tarzlarda 56 villa ve Naib Prens’in zevk sarayı da plana dahildir. Yuvarlak parkın ortasında tasarlanan: saray ve teraslar, bir göl, bir kanal ve biraz önce de söylediğim gibi 56 villa ve Prens için ikinci bir ev bulunmaktadır.

Ancak sekiz villa inşa edilebildi (ve sarayla ilgili hiç çalışma yapılmadı). Bunların günümüze kadar kalabilen üçü, İnner Circle kıyısındadır.

Park Zooloji Derneği ve Kraliyet Botanik Derneği gibi çeşitli kuruluşlara ev sahipliği yapmıştır. 1930 yılında Kraliyet Botanik Derneği: parkın peyzajında ağırlıklı olarak gül kullanımına karar verdi.

Queen Mary bahçelerinde yaklaşık 400 çeşitten 12.000 gün bulunmaktadır ki, Londra’nın en büyük gül koleksiyonudur. Bahçelerin ismi ise: Kral V George’un eşinden gelmektedir.
Çeşitli su kuşlarını barındıran gölde, uzaktan gelen orkestra müziği eşliğinde güzel bir sandal gezisi yapabilirsiniz.

Burada ülkenin en büyük yabani kuş alanı bulunmakta olup 100 kuş türü bulunduğu söyleniyor. Clarence kapısından başlayan yürüyüş yolunu kullanırsanız, yine muhteşem kuş seslerini duyabilirsiniz.

Ayrıca yaz aylarında Queen Mary’s Gardens manzaraları ve çiçek kokuları arasında Açık Hava Tiyatrosunda bir Shakespeare oyunu izlemek çok zevkli olacaktır. Regent Park Açık Hava Tiyatrosu: İngiltere’de, tek açık hava profesyonel tiyatrodur. Mayıs-Eylül ayları arasında performanslar sunulur.

Nash’in ana planında Regent’s Park, kuzeydoğu sınırından Park Village East ve West’in içene doğru devam ediyordu.

Bazıları Wedgwood tarzı madalyonlarla süslenmiş olan, alçı bezeklere sahip bu zarif binalar 1828 yılından kalmadır.

Park, mükemmel spor olanaklarıyla donatılmıştır. Yani Londra şehrinin en büyük açık hava spor alanıdır.

 

HARLEY STREET

İngiltere Londra Regent’ Park ve Marylebone:

Harley Street Londra’nın en ünlü caddelerinden birisidir. Yıllar boyunca sakinleri arasında: yazarlar, müzisyenler, politikacılar, askerler, bilim adamları bulunmuştur.

İlk olarak: Edward Harley ve eşi Henrietta: 1715-1720 yılları arasında, Harley Street ve çevresindeki sokakları ızgara biçiminde geliştirdiler ve geçtiğimiz 300 yıl boyunca, mimari tarzı korumak için çok katı kurallar uygulanmıştır.

Ancak 1900’lü yılları takiben bazı değişiklikler olmuştur.

Günümüzde: güzel malikanelerle dolu 18. yüzyılın sonundan kalma bu cadde: 19.yüzyılın ortalarından itibaren buraya yerleşen doktor ve uzmanlar ile tanınmaktadır.

Harley Street, özel tıbbi bir mükemmeliyet merkezi olarak üne sahiptir ve çevresinde birçok çeşitli özel hastaneler bulunmaktadır. Tıbbi uzmanlık ve cerrahi alanında, son teknolojiler ve son derece önemli uygulamalar yapılmaktadır.

Bu tesislerde, birçok: üst düzey hekim, diş hekimleri, psikiyatristler ve plastik cerrahlar bulunmaktadır. Zaten: II. Dünya Savaşı arasında sadece bir dans öğretmeni için tahsis edilen oda haricinde, buradaki hiçbir yer sakinlerinin izini olmadan başkalarına verilmemiştir.

II. Dünya savaşı sonunda: masör ve psikologlar bölgeye kabul edilmişlerdir.

Bugün burada: 1500 profesyonel, tıbbı kozmetik cerrahisi ile geniş bir hizmet yelpazesi sunulmaktadır. “Harley Street Clinic” ise tüm dünyadan gelen hastalara hizmet verir. (özellikle kanser alanında)

Burada: Londra Kanser Gurubu tarafından: en son onkoloji teknolojileri, hastalara tatbik edilir.

Londra merkezinde bulunmasına rağmen, doktorların klinikleri sayesinde sessiz bir yer olarak kalmıştır.

 

PORTLAND PLACE

Burası: Londra şehrinin kalbinde West End merkezinde Merylebone ilçesinin merkezinde bir sokaktır. (sokağın genişliği, Londra’da alışılmadık şekilde 33 metredir)

Sokak: ünlü İskoç mimar kardeşler James ve Robert Adam tarafından, 18.yüzyıl sonlarında, Portland Dükü’nün konağının bahçelerinin kuzeyinde tasarlanmıştır.

Günümüzde burada Adams kardeşler tarafından inşa edilen teraslı evlerin yanı sıra, bazı 20.yüzyıl binaları bulunmaktadır. Bu evlerin çoğu: elçilikler (Çin-Polonya-Portekiz-İsveç Büyükelçiliği buradadır), meslek kuruluşları, yardım kuruluşları tarafından kullanılmaktadır.
Buna ek olarak, Porland Place’de: bazı çok özel bloklar bulunmaktadır.

O dönemden, Devonshine Street’in güneyine bakan birkaç ev, günümüze ulaşmıştır. Bunlardan: No.27 ve 47. en güzelleridir. John Nash, arlton House’dan başlayıp Regent Park’a uzanan ve kuzey ucunu Park Crescent’in noktaladığı tören yoluna bu sokağı da eklemiştir.

No.66’daki İngiliz Mimarları Kraliyet Enstitüsü binası, sembolik heykel ve rölyeflerle süslüdür.
Bölgedeki evlerde: düğün, kutlamalar, eğitim, seminerler, ürün tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır.

 

BROADCASTİNG HOUSE

Portland Place adresindedir.
Bu Art Deco yapı: Albay Val Myer tarafından tasarlanmış ve İngiltere’de ilk yayın merkezi olarak 1922 yılında ortaya çıkmış ve 1932 yılında BBC tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

Binanın caddenin eğrisini izleyen ön cephesine, heykeltıraş Eric Gill’in Prospero ve Ariel rölyefi hakimdir. Shakespeare’in Ariel karakteri, havanın görünmez ruhunu tanımladığından radyo ve TV yayımcılığı için özellikle seçilmiş bir figürdür. Batı cephesindeki iki heykelde de, Ariel göze çarpar. Binanın girişinde “Ariel Çocuklara Filüt Çalıyor” rölyefi yer alır.

1990’larda BBC Stüdyolarının bazılarının Londra’nın batısına taşınmasıyla bu binayı idareciler kullanmaya başlamışlardır.

Taşınmadan önce: BBC’nin; haber, radyo, televizyon ve dünyanın en gelişmiş dijital yayın ve üretim merkezi buradaki tek merkezden yürütülüyordu. Bu merkez: İngiltere’de 10 milyon ve dünya çapında 150 milyon kişiye kamu hizmeti yayın sağlıyordu.

Evet, ardından son 10 yılda, yayınevi kapsamlı bir restorasyona ve yeniden yapılandırmaya alınmış ve BBC’nin merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Günümüzde buradaki 80 bin metre karelik alanda: televizyon, radyo, haber ve online BBC ağı ve küresel hizmetlerde çalışan yaklaşık 6000 personel ve dijital yayın tesisleri bulunmaktadır. Binanın merkezinde Avrupa’nın en büyük canlı habercilik merkezi bulunmaktadır.

“White City”de bulunan BBC TV Merkezinde düzenlenen turlara katılabilirsiniz. Her tur, günlük etkinliklere ve programlara bağlı olarak değiştiği için etkileyici olabiliyor.

English Haritage ortaklığıyla 2011 yılında yapılan kapsamlı yenileme çalışmalarıyla bu binaya halka açık bir piazza, BBC mağazası, kafe, sergi alanı ve etkileşimli bölüm eklenmiştir.

 

ALL SOULS, LANGHAM PLACE

Langham Place adresindedir. BBC yayın evine çok yakındır. Pazar günleri buraya 2500 civarında uluslar arası cemaatten kişi ibadet için gelirler.

Londra şehrinin merkezindeki bu Protestan kilisesi: 1824 yılında John Nash tarafından Kral George IV’ün göz alıcı bir anıt düşüncesi için tasarlanmıştır. 1940 tarihinde şehrin bombalanması sırasında kilise yoğun hasara uğramış ve on yıl boyunca kapalı kalmıştır ve ardından onarılarak yeniden hizmete açılmıştır.

Binanın girintili yuvarlak cephesi, en iyi Regent Street’ten görülür. İlk inşa edildiğinde, kule tamamlandığında, dairesel kulenin uzun ve sivri külahı herkesin diline düşmüş ve alay edilmiştir.

Nash’ın Londra’daki tek kilisesi olan bina, karşıdaki Broadcasting House şehir dışına taşınmadan önce BBC tarafından günlük kilise ayini yayınları için kayıt stüdyosu olarak kullanılmıştır.

 

LANGHAM HOTEL

1.Portland Place, Regent Street adresindedir.

Langham Hotel: 1865 yılında açıldığı dönemde Londra’nın en büyük ve modern ve asansörlü oteliydi. Langham tarafından tasarlanan otel, John Giles tarafından 1863-1865 yılları arasında inşa edilmiştir. Açılışı Prince of Wales tarafından yapılmıştır. 1879 yılında otelde ilk ışıklandırma sağlanmıştır.

1927 yılındaki büyük buhran sırasında otel yönetimi, burayı BBC’ye satmak için çok uğraşmış, ancak satamamış ve otel olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Dünya savaşının ardından, 1965 yılında, BBC burayı satın almıştır.

Otelin Balo Salonu, BBC kayıt kütüphanesi yapılır ve bazı programlar orada kaydedilir. 1986 yılında, BBC, burayı ABD kökenli “Landroke Grup” a satmıştır. Ardından yapılan büyük onarım ve yenileme sonucunda: 1991 otel, “Langham Hilton” olarak yeniden açılmıştır.

Otelin mazisinde: burada kalan birçok seçkin konuk ismi bulunmaktadır ki, bunlar arasında: Oscar Wilde, Mark Twain ve besteci Antonin Dvorak gibi kişiler sayılabilir.
Günümüzde ise, restore edilen lüks odalar, şık Artesian barı ve Landan restoranı: Londra şehrinin en lüks otellerinden birisi olarak buraya ün kazandırmıştır.

 

WİGMORE HALL

36.Wigmore Street adresindedir.
Oda müziği konserlerini ağırlayan gösterişli küçük konser salonu Savoy Hotel’in mimarı T.E.Collcutt tarafından 1900 yılında tasarlanmıştır. Tasarımda su mermeri kullanılarak duvarlar, zemin ve merdivenler mermerden yapılmıştır. Stil olarak: Rönesans tarzı İngiliz mimari tarz kullanılmıştır.

Buradaki showroom: Alman piyano firması “Bechstein” tarafından 1901 yılında inşa edilmiştir. Merket: 31 Mayıs 1901 tarihinde: İtalyan piyanist Ferrucio Busoni, Belçikalı kemancı Eugene Ysaye, Ukraynalı piyanist Vladimir de Pachmann tarafından verilen bir konser galası ile açılmıştır. Dünya savaşı sırasındaki Alman düşmanlığı nedeniyle, burası: stüdyolar, ofis, depo ve 137 piyano “Debenhams” firmasına satılmıştır.

Ardından ise, “Hall” inşa edilmiştir.

Londra’daki piyano ticaretinin kalbi olan Bechstein piyano sergi salonunun yanında olduğu için buraya Bechstein Hill deniliyordu. Dünyanın en çok aranan solist ve oda müzisyenleri burada buluşurlar. Her yıl buradaki konserler için 165 bin bilet satıldığı söyleniyor.

Her hafta bir konser: BBC tarafından radyo ve internette dünya çapında yayınlanmak üzere kayıt edilmektedir.
Tam karşıda Debenham ve Freebody’s çok katlı mağazası olarak 1907 yılında yapılan Art Nouveai bina bulunur.

İngiltere Londra Regent’ Park ve Marylebone

 

WALLECE COLLECTİON

Hertford House-Marylebone adresindedir.
Bu, dünyanın en etkileyici özel koleksiyonlarından birisidir. Koleksiyon yılda yaklaşık 400.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Hiçbir değişiklik yapılmaması şartıyla halka açık sürekli bir sergide sergilenmek üzere; 1897 yılında; Sir Richard Wallace’nin dul eşi tarafından devlete bırakılmıştır.

Koleksiyon: 1900 yılında halka açılan Manchester Meydanındaki bölümde, günümüze kadar olan süreçte bütünüyle muhafaza edilmiştir. Koleksiyondaki hiçbir nesne, başka bir sergiye gönderilmemiştir ve burayı ziyaret etmek ücretsizdir.

Haziran 2000 tarihinde, dört yeni galeri daha açılmış ve sergi alanı genişletilmiştir.
Evet: Hertford ailesinin dört kuşak boyunca tutkuyla sürdürdükleri koleksiyonculuğun ürünü olan sergi, 19.yüzyılın sonlarına kadar Avrupa sanatına ilgi duyanların çok hoşuna gidecektir.

Dünyaca ünlü bu koleksiyonda: 25 galeride, 18.yüzyıl Fransız resim, mobilya, silah ve zırhları ile, 19.yüzyıl: porselen ve usta sanatçıların tabloları bulunmaktadır. Toplam nesne sayısı 5500 civarındadır.

70 başat yapıt arasında: Frans Hals’dan “Gülen Şövalye”, Tiziano’na 2Perseus ve Andromeda”, Rembrandt’tan “Titus” burada görülebilir. Reynolds, Gainsborough ve Romney gibi sanatçıların portreleri de koleksiyondadır.

Diğer öne çıkan eserler arasında harika Sevres porselenleri ile Houdon ve Roubilliac’ın heykelleri ilgi çeker.

Avrupa ve Ortadoğu zırh koleksiyonu İngiltere’deki en kapsamlı ikinci örnektir.

 

SHERLOCK HOLMES MUSEUM

221b Baker Street adresindedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler 10 paund, çocuklar 8 paund. Yoğun zamanlarda buraya girmek için uzunca bir sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz.

Kurgu dedektifi Sherlock Holmes; 1887 yılında İskoç yazar ve doktor Sir Arthur Conan Doyle tarafından oluşturulmuştur ve kendisinin 1881-1904 yılları arasında, Baker Street’te 221b numaralı bu evde yaşadığı varsayılmaktadır ve bu nedenle hükümet tarafından korunmaktadır.

Doyle’un ünlü dedektifi: 75 aktör tarafından 200’den fazla filimde canlandırılmış ve ayrıca dört roman ve 46 kısa öyküde canlandırılmıştır. Bu büyük dedektifin 9 metrelik bronz heykeli: Marybelone çıkışında görülebilir.

1815 yılından kalma bina, kitaplarda anlatıldığı biçimde Holmes’ün dairesi olarak döşenmiştir.
Ziyaretçiler Holmes’ün “kahya” sı tarafından karşılanır ve ilk katta yeniden düzenlenen odalara kabul edilirler.

Burada; 17 basamaklı bir merdivenle çıkılan 1.katta: bir çalışma ve yatak odası bulunur. Bu odaya bitişik Dr Watson (yardımcısı) un yatak odası vardır, evin arka bölümünde bahçede çınar ağacı dikkat çeker.

Mağazada ise romanlar ve Holmes’ün şapkalarından satılır.

 

LONDON CENTRAL MOSQUE

146.Park Road adresindedir.
Caminin bulunduğu alan: Kral George VI tarafından 1944 yılında Müslüman Topluluğuna bağışlanmış ve karşılığında: Mısır ve Sudan ülkelerinde Aglikan katedrali yapımı için arazi alınmıştır.

Regens’s Park’ın ucundaki ağaçlarla çevrili, altın kubbeli büyük cami, Sir Frederick Gibberd tarafından tasarlanmış ve 1978 yılında tamamlanmıştır.

Caminin yapımı için gereken fon: S. Arabistan kralı Fahd bin Abdülaziz tarafından bağışlanmıştır.

Cami Londralı Müslümanlar ile Müslüman ziyaretçiler için yapılmıştır. 1800 kişilik ibadet yeri, altın kubbeyle taçlandırılmış kare biçimli bir salondur.

Muhteşem halı ve avizeler dışında dekorasyon sadedir. Ziyaretçiler, camiye girmeden ayakkabılarını çıkartırlar, kadınların da başlarını örtmesi zorunludur.

 

REGENT’S CANAL

Batı yönünde Paddington, Little Venice’te sona eren Grand Junction Canal’i Limehous’daki Londra doklarına bağlamak üzere 1820 yılında açılan bu suyolu, John Nash’i heyecanlandırmıştı.

Kanalın uzunluğu 13.8 km dir. Seyir derinliği ortalama 1.15 metredir. Kanalın ilk bölümünün yapımına 1812 yılında başlanmıştır. 1816 yılında Maie Tepesi’nin altında 251 metrelik bir tünel açılarak kanala devam edilmiştir. Tünel ve Regent Canal Dock’un bağlantısı ise 1820 tarihinde açılmıştır.

Bu kanalla yeni yaptığı Regent’s Park’ın daha da çekici bir nitelik kazanacağını düşünüyordu ve başlangıçta kanalın parkın ortasından geçmesini istemişti. Daha sonra mavnacıların kaba konuşmalarının bölgenin kibar sakinlerini rahatsız edeceğini düşünenler Nash’i bu fikrinden vazgeçirdiler.

Bu, bir bakıma iyi de oldu, çünkü mavnaları çeken buharlı römorklar kirliydi ve tehlikeli yük taşıyabiliyordu. 1874 yılında barut taşıyan bir mavnanın Hayvanat Bahçesinin yakınından geçerken patlaması üzerine tayfalar öldü, bir köprü yıkıldı, insanlar ve hayvanlar dehşete kapıldı.

Öte yandan demiryollarının geliştirilmesi kanalı olumsuz yönde etkilemiştir.

Bugün, burası boş zamanların değerlendirileceği hoş bir yer olarak yeniden canlanmaktadır. Yürüyüş yollarının yanı sıra Little Venice ile gelişmekte olan bir el sanatları pazarının bulunduğu Camden Lock arasında tekne gezileri düzenlenmektedir.

Hayvanat Bahçesine gelen ziyaretçiler için pazarın canlı havasına katılmak eğlenceli olmaktadır.

 

LONDON ZOO

Regens park içindedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 27 paund, çocuklar için 20.50 paund. Her gün saat: 10.00-17.30 arasında ziyarete açıktır.

1828 yılında açılan Londra Hayvanat Bahçesi şehrin en çok turist çeken yerlerinden biri ve büyük bir araştırma merkezidir. Yani: burası dünyanın ilk bilimsel hayvanat bahçesidir ve halkın ziyaretine 1847 yılında açılmıştır.

Hayvanat bahçesinde Sumatra kaplanlarından siyah gergedanlara ve kuş yiyen kırmızı bacaklı Meksika örümceklerine kadar 806 canlı türünde 19.000 civarında canlı türü barınmaktadır.
Sergilerden biri, yeryüzünün başlıca yaşam alanlarındaki canlı türlerinin tanıtıldığı Yaşam Ağı dır. Ayrıca birçok etkileşimli sergi de vardır.

Evet, hayvanat bahçesi pek çok farklı bölüme ayrılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Gorilla Kralığı

Burası: colubus maymunları ile siyah ve beyaz, birlikte yaşayan gorillerden oluşan bir koloniye ev sahipliği yapmaktadır. Afrika gorilleri kafesinde: ortamı paylaşan kuşlar, kertenkeleler ve Afrika’dan gelen diğer bir kısım hayvan da bulunur.

Butterfly Paradise

Ziyaretçiler bu alanda yürürken: beslenmek ve dinlenmek için bitkileri arayan, Afrika-Güneydoğu Asya ve Orta ve Güney Amerika kelebekleri tarafından çevrilirler.

Aslanlar-Kaplanlar

Burada, nesli tükenmekte olan vahşi kedilere çok yakın olabilirsiniz. Burada Asya aslanları ve Sumatra kaplanları ilgi çekmektedir.

Akvaryum

Akvaryum üç bölüme ayrılmıştır ve bu bölümlerde, çok güzel, egzotik ve garip balıklar ile çarpıcı bir mercan kayalığı görülmektedir.

Penguen Plajı

2011 yılında açılmıştır ve İngiltere’nin en büyük penguen havuzudur. Burada ziyaretçilerin bu yüzen kuşları su altında izlemeleri için, sualtı pencereleri bulunmaktadır.

Evet, hayvanat bahçesindeki diğer bölümler: tropikal kuş türlerini görebileceğiniz yürüyüş yolu, Afrika kuş safarisi ve böcekler sergisi, yiyecek-içki ve hediyelik bir şeyler satın almak isteyenler için birkaç yer bulunmaktadır.

 

CUMBERLAND TERRACE

Regent Park içindedir.
Nash’in Regents Park civarındaki sıra evlerinin en uzun ve seçkin örneğinin tasarımı James Thomson a aittir.

İon kabartmalı sütunların üzerinde üçgen biçimde dekoratif ayaklar yükselir. Üç ana bloktan oluşan bina, kemerli ve tipik neoklasik tarzda ve ihtişamla yapılmıştır.

1828 yılında tamamlanan bina, Nash”in Naip Prens (sonradan IV. George) için planladığı saraydan görülebilecek şekilde tasarlanmıştır.

Ancak prens Buckingham Sarayının planlarıyla ilgilenmeyi tercih ettiği için söz konusu saray inşa edilememiştir.

İngiltere Londra Pıccadılly

İngiltere Londra Pıccadılly

İngiltere Londra Pıccadılly;

Bölge: VIII Henry’nin 1530’larda St James Palace’ı yaptırmasıyla, şehrin en moda mekanlarından biri haline gelmiştir ve günümüzde de bu özelliğini korumaktadır.

Piccadilly, West End’in can damarıdır. Daha önce Portugal Street olarak bilinen bölge: yeni adını, 17.yüzyıl züppelerinin giydiği kırmalı yakalardan almıştır.

St James’s; bugün de kraliyet konutlarıyla çevrelendiği ve yüksek sosyetenin alışverişlerini yapıp eğlendikleri 18.yüzyıldaki halinden izler taşır. Özellikle: St James’s Street’teki şapka mağazası James Lock ve Berry Bros & Rudd şarapçısı: o dönemi çağrıştırır. Piccadıly’deki Fortnum and Mason: yaklaşık 300 yıldır kaliteli yiyecekler sunmaktadır.

Kuzeydeki Mayfair: hala Londra’daki en moda adreslerden birisidir. Piccadılly Circus ise: Soho’nun başlangıç noktasıdır.

Ülkenin en etkili simaları, üye oldukları kulüplere öğle yemeğine gitmek ve bu sırada iş görüşmeleri yapmak, başkentin en lüks mağazalarından alışverişler yapmak ya da burada çok sayıda bulunan sanat galerilerinden birini dolaşmak için buralara gelirler.

 

Bölgede gezilecek yerler

İngiltere Londra Pıccadılly

PICCADİLY CİRCUS

İngiltere Londra Pıccadılly;

Piccadilly ve Regent Street kesişimindedir. Londra şehrinin en ünlü ve işlek kavşağıdır. Trafiğe kapalı olması ne büyük özelliğidir ve bu yüzden, birçok insanı ve özellikle geceleri ve hafta sonlarında gürültülü kalabalıkları çeker. Picadilly: 17.yüzyılda popüler bir fırfırlı yaka adından kaynaklanmaktadır.

Circus merkezinde, Shaftesbury anıt çeşmesinin üstünde: yarı çıplak ve ilk başta Hıristiyan Charity (merhamet) meleği olarak düşünülen, daha sonra Yunan Aşk ve Güzellik Tanrısı Eros’un adı verilen bu sembolik figür: yıllardır insanların buluşma yeri olmuştur ve neredeyse Londra şehrinin simgesi haline gelmiştir.

Heykelin kaidesi bronzdan yapılmış olmasına karşın, heykel alüminyumdan yapılmıştır.

Leicester Square’in birkaç adım batısındaki heykel: Victoria dönemi hayırseverlerinden Sharftesbury Kontu’nun anısına, 1892 yılında dikilmiştir. Sharftesbury Kontu: yoksullara yaptığı destekle tanınır.

Nash’ın Regent’s Street için hazırladığı Pıccadılly Meydanı: yıllar boyunca değişikliğe uğrayarak mağazalarla dolu bir yere dönüşmüştür.

Daha önce, gözde bir müzik salonu olan “London Pavillion” (1884) ve komşusu “Palace of Varieties” günümüzde “Trocadero” isimli alışveriş ve eğlence merkezine dönüşmüştür. Diğer mekanlar ise aynı durmaktadırlar.

“Criterion Theatre” yer altındaki aynı yerindedir ve harika dekorasyonlu “Criterion” bar ve restoranı görsel bir güzellik sunmaktadır. Criterion Theatre: Circus’un güney alanında, bir konser salonu olarak  tasarlanmasına rağmen 1874 yılında tiyatro olarak açılmış yaklaşık 600 koltuk ile kiremitli merdiven ile inilen yer altında ziyaretçilerini beklemektedir.

Koltukların aralarındaki sütunlar, seyircilerin çoğunun görüşünü kısıtlar.

Circus’un kuzeydoğu tarafında, Londra Pavillon bulunur. Buradaki ilk bina 1859 yılında bir müzikhol olarak inşa edilmiştir. 1923 yılına gelindiğinde ise, binanın çevresine elektrik panoları yerleştirildi. 1934 yılında ise önemli değişiklikler yapıldı ve bina sinemaya dönüştürüldü. 1986 yılında ise, 1885 yılına ait cephesi korunarak yeniden inşa edildi.

Londra’nın en süslü yeri olan, neon ışıklı tabelalarla kaplı meydan: şehrin: sinemalar, tiyatrolar, restoranlar ve pub’larla dolu eğlence merkezinin başlangıcını belirtir. Özellikle: neon ışıklı “Coca-Cola” tabelası: 1955 yılından bu yana, Circus’un karşısındaki yerinde durmaktadır. Londra şehrinin ilk ışıklı reklam panosu, 1895 yılında buraya monte edilmiştir.

 

ST JAMES CHURCH

İngiltere Londra Pıccadılly;

197 Pıccadilly W1 adresindedir.

Kilise: Wren’in en sevdiği eserlerinden biri olarak sayılır. Temel taşı 3 Nisan 1676 tarihinde konulmuştur. Geçmiş yıllar içinde birçok değişikliğe uğramış olmasını ve 1940 yılındaki bombardıman sonucu yarısı yıkılmış olmasına rağmen, yüksek kemerli pencereleri, ince kubbe külahı ( bu kubbe külahı 1966 yılında orijinalinin benzeri olarak fiberglastan yapılmıştır) ve aydınlık iç mekanı gibi 1684 yılındaki temel özelliklerini nispeten koruyabilmiştir.

Kilise bahçesi, dünya savaşları sırasında hava saldırılarından korunmak isteyenler için sığınak rolü üstlenmiştir.

Altarın arkasında bulunan gösterişli bölme, aynı zamanda Adem ile Havva’nın “Hayat Ağacı” altında betimlendiği

mermer vaftiz kurnasını yapan ünlü 17.yüzyıl oymacısı Grinling Gibbons’a aittir.

Şair ve ressam William Blake ve başbakan William Pitt: burada vaftiz edilmişlerdir. Whitehall Sarayı şapeli için yapılan ve buraya 1961 yılında taşınan muhteşem orgun arkasındaki Gibbons’un diğer oymaları  da görülmeye değerdir.

Burada, günümüzde yıl boyunca çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kilisenin, ayrıca popüler bir kafesi bulunmaktadır.

ALBANY

İngiltere Londra Pıccadılly;

Albany Court Yard.W1 adresindedir.

Albany: 100 yıldır bir gurup ilginç fikirli insan için hayati bir rol oynamıştır. Başlangıçta, bu ilginç fikirli bir gurup insan tarafından, 1894 yılında “Deptford Fonu” kurulmuştur. Fonun kurucuları: 1869 yılında rıhtımın kapatılmasının ardından etkilenen işsiz ve yoksul kalan insanların derdine çare bulmak istemişlerdir.

Yerel yardım işletmelerinden mali yardım alan fon: kendi projelerini finanse ederek kurmaya karar verince, 1898 yılında Albany Enstitüsüsün temel taşı atılmış ve 1899 yılında bitirilen bina: Albany Düşesi tarafından açılmış ve çok popüler ve gözlerden uzak bu bekar evleri ortaya çıkmıştır.

69 bekar dairesi, Henry Holland tarafından yapılmıştır.

Şair Lord Byron: yazar Graham Greene, başbakanlar William Gladstone ile Edward Heath ve aktör Terence Stamp burada yaşamış ünlüler arasındadırlar. Ancak, konaklama genellikle çok sıkışık olmuştur.

Evli erkeklerin, bu evlerde oturmalarına 1878 yılında izin verilmiştir, ancak 1919 yılına kadar eşleri burada kalamamışlardır. 14 yaş altı çocuklar da burada barındırılmazlar.

Enstitü tarihindeki en önemli gelişme: 1966 yılında buraya atanan Paul Curno isimli şahsın: yerel halk için önemli sosyal konulara odaklanarak yaptığı faaliyetler olmuştur. Bu projelerin en öne çıkanı: 1970’lerdeki “Irkçılık” kampanyasıdır.

Bu kampanyada bir dizi konser ile birlikte siyah ve beyaz müzisyenler, ulusal ırkçılık karşıtı kampanya başlatmışlardır. 1978 yılındaki bir yangın, binaya büyük hasar vermiştir.

Günümüzde kadınlar da burada tek başlarına kalabilmektedirler. Albany ise Londra şehrinde bir sanat mekanı olarak tanınmaktadır.

 

ROYAL ACADEMY OF ARTS

İngiltere Londra Pıccadılly;

Burlington House.W1 adresindedir.

Burlington Malikanesi: West End bölgesinde, günümüze kadar ayakta kalabilen, 18.yüzyılın başından kalma birkaç malikaneden birisidir ve büyük havuzlarla dolu bahçesini, diğer saygıdeğer kurumlarla paylaşır. 

Malikanenin önündeki avlu genellikle kuruluşu 1768 yılına kadar giden Kraliyet Sanat Akademisinin prestijli sergilerini gezebilmek için bekleyen ziyaretçilerle doludur.

Evet: Royal Academy: özel fonlarla desteklenmekte olan bağımsız bir kuruluştur ve İngiltere’nin önde gelen sanatçı topluluğunu barındırır. İlk olarak: Kral George III tarafından 10 Aralık 1768 tarihinde kurulmuştur. Sadece güzel sanatlarla ilgilenen ülkenin en eski toplumudur.

200 yılı aşkın bir süredir, her yıl burada düzenlenen geleneksel yaz sergisi tanınmış ve tanınmamış sanatçıların yaklaşık 1300 civarındaki eserleriyle açılır. Bu sergilerde eserleri sergilenen sanatçıların tanınmış olması veya olmaması aranmaz.

Norman Foster’in tasarladığı 1991 tarihli Sackler Galleries’de geçici sergiler ve galerinin dışındaki heykel salonunda ise sürekli koleksiyonlar bulunur.

Eski ve yeni akademisyenlerin çalışmalarından oluşan koleksiyonun tamamı sergilenmez, önemli eserlere Madejski Rooms’da yer verilir. Galerinin çıkışında bulunan mağazalarda da etkileyici sanat kitaplarının yanı sıra sergilerle ilgili objelerde satılır.

Koleksiyonda İngiliz sanat ve sanatçılar üzerinde duruluyor ve özellikle 18. yüzyıldan itibaren günümüze kadar değişmektedir. Resim ve heykel koleksiyonunda: Reynolds, Gainsborough, Turner, Constable, Alma-Taderma, Flaxman, Millais, Hockney ve Spencer gibi sanatçıların eserleri bulunur.

Burayı gezmek isterseniz: ücretsiz “John Madejski Fine Room” turana katılabilirsiniz. Bu turda: Akademik çalışmalardan örnekleri: sergiler ve koleksiyondaki tablolarda görebilirsiniz. Büyük uluslar arası sergiler tüm yıl boyunca görülebilir ancak en ilgi çeken sergi: yıllık “Summer Axhibition” (Yaz Sergisi) etkinliğidir.  

Akademisyenler yanında, biraz önce de sözünü ettiğim gibi halk tarafından yapılan: tablolar, çizimler ve heykeller de görülebilir. Halk’tan kişiler: komiteye kendi eserlerini sunabilirler ve başarılı bulunanlar kendi eserlerinin “David Hockney” ve “Tracey Emin” gibi Akademisyenlerin eserleri yanında sergilenmesini sağlayabilirler.

Daimi sergide, özellikle görmenizi önereceğim eser: Michelangelo’nun çarpıcı “Madonna ve Çocuk” (1505) rölyefidir.

 

BURLİNGTON ARCADE

İngiltere Londra Pıccadılly;

Piccadilly W1 adresindedir.

Bu pasaj: lüks İngiliz ürünleri satan küçük mağazalardan oluşmuştur ve şehirdeki 19.yüzyıl tarihli dört pasajdan birisidir.

1819 yılında Lord George Cavendish için, yoldan geçenlerin bahçesine çöp atmalarını engellemek amacıyla Samuel Ware tarafından inşa edilmiştir.

Pasaj: günümüzde asayişten sorumlu görevliler tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Bu görevlilerin: şarkı söyleyen, ıslık çalan, koşan veya içeride şemsiye açan ziyaretçilere müdahale etme yetkisi vardır.

Ancak, belki de ticari çıkarlar nedeniyle, günümüzde bu kısıtlamalar nispeten azaltılmıştır.

Burada özellikle: nişan yüzükleri ve düğün takıları bulunabilir.

          

RİTZ HOTEL

İngiltere Londra Pıccadılly;

Piccadilly.W1 adresindedir.

“Ritz” kavramı: İsviçreli otelci Cesar Ritz’den gelir. Kendisi 1906 yılında burada bu oteli inşa ettirmiş ve Ritz adını almasından sonra emekliye ayrılmıştır. Otel 24 Mayıs 1906 tarihinde kapılarını açmıştır.

Şato tarzı betimlenen binanın ön cephesi: bu yüzyılın başında en iyi ve görkemli otellerin bulunduğu Paris şehrini çağrıştırması amacıyla revaklı girişlerle donatılmıştır.

II. Dünya Savaşı sırasında, Churchill, De Gaulle ve Eisenhower, burada Marie Antoinette Suite odasında zirve toplantıları yaptılar. 7 katlı otelde 133 oda bulunuyor.

Günümüzde Edward döneminin şatafatlı ve görkemli havasını yaşatan otel, uygun kıyafetler içindeki kişilerin akşam üstü çayı için uğradıkları ve büyük zevk aldıkları bir mekan haline gelmiştir. Ancak: dikkat edin, kot pantolon ve spor ayakkabısı ile girmeye izin verilmiyor.

 

               

SPENCER HOUSE

İngiltere Londra Pıccadılly;

St James’s Pl.SW1 adresindedir.

Palladio tarzı bu saray: Spencer tarafından 1766 yılında inşa edilmiştir. Londra şehrinin ilk neo-klasik mimari örneğidir. Sarayın devlet odaları: resepsiyonlar ve aile toplantıları için kullanılmıştır. Earl Spencer ve eşi, buradaki yaşamları boyunca genellikle Londra toplumundaki önemli kişiler için lüks eğlenceler düzenlemişlerdir.

Onların torunları da, bu geleneği sürdürmüşlerdir. 1783 yılında, ilk Earl Spencer’ın ölümünün ardından, ev kısmen mimar Henry Holland tarafından yenilenmiş ve 18.yüzyıldaki görkemli havasına yeniden kavuşmuştur.

Bu yenilemede, Holland: yapıya Yunan İon sütunları, maun kapılar eklemiş, Yemek odası, Merdiven Hall, Ante Odası ve Kütüphane yenilenmiştir. 1840 yılında, zemin kat dekore edilmiştir. Birinci kat: ünlü Victoria mimarı Philips Hardwick tarafından restore edilmiştir. Zemin kattaki odaların dekorasyonu ise Parisli tasarımcı Barbier yapımıdır.

Saraydaki çağdaş mobilyalar ve resim koleksiyonu görülmeye değerdir.

Mükemmel bir dekorasyona sahip “Painted Room” hemen göze çarpar. Burası: James Stuart tarafından antik şekilde tasarlanmış ve boyanmıştır. İngiltere’nin en ünlü 18.yüzyıl iç tasarımıdır. 1759-1765 yılları arasındaki 6 yıllık süreçte tamamlanmıştır.

Tasarımda kullanılan temalar: Herculaneum, Antik Roma, Raphael’in Vatikan Loggie ve klasik manzara resimleridir.

Saray rehberli turlarla gezilebilmektedir.

 

ST JAMES PALACE

İngiltere Londra Pıccadılly;

Paul Mll. SW1 adresindedir.

Banqueting House’e bir kilometre uzaklıkta olan bu yapı; Londra şehir merkezindeki nadir Tudor dönemi yapılarından birisidir.

Buckingham House olarak bilinen yapı: daha önce burada bulunan bir cüzzam hastanesinin bulunduğu araziye, 1530’ların sonunda, Kral VIII Henry döneminde yapılmıştır. (Yapıma 1531 yılında başlanmış ve 1536 yılında  tamamlanmıştır)

Kral: burayı genellikle kraliyet elçilerini kabul etmek için kullanmıştır. Günümüzde bile, İngiltere büyük elçileri Court of St Jame’s de akredite edilirler.

1828 yılına gelindiğinde, Kral IV George: mimar John Nash’den birayı bir saraya çevirmesini ister. 1837 yılında Victoria kraliçe olduğunda, saray henüz bitmemiştir. Buna rağmen, kraliçe buraya taşınır ve bu tarihten sonra yapı, kraliyet ailesinin Londra şehrindeki konutu olarak kullanılmaya başlanır.

Kraliçe I.Elizabeth: 1952 yılında kraliçe olarak ilk konuşmasını burada yapmıştır. Yabancı diplomatlar, yetkilerini, günümüzde de buradan alırlar. St James’s Street’den görünen, kuzey bölümündeki geçit-ev: Tudor tarzındadır. Arkadaki saray binalarında ise, ayrıcalıklı kraliyet hizmetkarları kalırmış.

Günümüzde: sarayda devlet odalarının mobilyaları ilgi çekmektedir. Ayrıca: Mortlake odasında: Galler Prensi Charles I tarafından sipariş edilen halılar ve silah ve zırhlar görülebilir. Devlet odalarından “Mytens” bölümünde: Van Somer, Michael Wright ve Wissing tarafından yapılan ilginç portreler vardır. Lawrence tarafından yapılan George IV portresini görmeden çıkmayın.

İngiltere Londra Pıccadılly ST JAMES SQUARE
İngiltere Londra Pıccadılly ST JAMES SQUARE

 

ST JAMES SQUARE

İngiltere Londra Pıccadılly;

Westminster bölgesindedir. Şehir bir çöl olsa, burası bir vaha olarak görülebilirdi. Şaşırtıcı yeşillikte palmiye ağaçları bile var.

Burası, Londra şehrinin ilk meydanlarından birisidir. 1671 tarihinde düzenlendikten sonra, işleri nedeniyle St James Sarayına yakın oturması gereken kişiler için evler yapılmıştır.

18. ve 19.yüzyıl yapımı binalar, birçok ünlüye ev sahipliği yapmıştır. II. Dünya savaşı sırasında General Eisenhower ve De Gaulle: merkez üslerini buraya kurmuşlardır.

Günümüzde meydanın kuzey kanadında, 10 numaralı evde (Chatham House) 1736 yılında kurulan “Uluslar arası İlişkiler Kraliyet Enstitüsü” bulunmaktadır. 19.yüzyılda İngiliz aristokratisi burada gelişmiştir. Günümüzde de Londra şehrinin en saygıdeğer centilmenlik kulüpleri burada bulunmaktadır.

Kuzeybatı bölümde ise: 1841 yılı yapımı tarihçi Thomas Carlyle ve arkadaşları tarafından kütüphane olarak 1896 yılında kurulan “London Library” bulunur.

Meydanda bulunan bahçede: 1807 yılından günümüze kadar III. William’ın atlı bir heykeli görülmektedir.

       

ROYAL OPERA ARCADE

Pall Mall caddesindedir. Royal Opera House’un batısında bir alışveriş merkezidir. 

John Nash’ın ( kendisi Buckingham Sarayı, Marble Arch, Brington Pavillion mimarıdır) tasarladığı Londra’nın ilk alışveriş pasajı: 1818 yılında “Haymarket” Opera Hause’un (günümüzde Her Majesty’s Theatre) arkasına yapılmıştır.

Arcade: 12 metre genişliğinde bir kapalı yürüyüş yolu ve bunun çevresindeki dükkanlardan oluşmaktadır. Bu yürüyüş yolu: Haymarket’e paralel, Pall Mall ve Charles II caddesi arasında uzanır. Batı tarafından bodrum ve asma katları bulunan 18 küçük dükkan bulunur.

Yapıldığı dönemde: modern alışveriş merkezlerinin öncüsü olmuştur. 17.yüzyıldan günümüze, burası: Gentlemans kulüplerine ev sahipliği yapmış, kadın ve erkeklerin buluşma yeri olarak kullanılmıştır. Ancak, 19.yüzyıldan itibaren burada bulunan kulüplerin birçoğu tarih olmuştur.

Burası: Burlington Arcade’den, yaklaşık bir yıl önce yapılmıştır. Burlington Arcade: Nash tarafından 1819 yılında tamamlanmıştır.

Pall Mall oyunu (paille-Maille adıyla bilinir ve golf ile kroket arasında bir oyun biçimidir) 17.yüzyılda burada oynanmaya başlamıştır.

Pasajda yer alan geleneksel mağazalar kısa süre önce buradan taşınmıştır. Avcı yeşili ünlü Wellington botları, balıkçılık ve avcılık malzemeleri satan Farlows, hemen yakınlardaki “Pall Mall” 9 numaradadır.

 

PALL MALL

Westminster City bölgesindeki bu cadde: adını, 17.yüzyılda burada oynanan kroket ve golf arası bir oyun olan “palle-maile” den almıştır.

Pall Mall: 150 yılı aşkın bir süredir, Londra kulüpler dünyasının tam merkezinde bulunmaktadır. Burada: önemli beyefendilere: kadınlardan uzakta bir sığınak yaratan özel kulüpler kurulmuştur.

Kulüp binaları yapıldıkları dönemin en popüler mimarlarının eserleridir. Doğu bölümde bulunan “Nash’in United Services Kulüp” revaklı girişiyle dikkati çeker. Burası, bir zamanlar Wellington Dükünün de favori kulübü olmuştur ve günümüzde burada “Yönetmenler Enstitüsü” bulunur. Onun karşısında, Waterloo Sarayı’nın öteki tarafında, 1830 yılında Decimus Burton tarafından tasarlanan “Athenaeum” bulunur.

Bitişikte, Parlamento Binalarının mimarı Sir Charles Barry tarafından tasarlanan iki kulüp görülür. (Travellers ve Reform)

Eski dekorasyonları muhafaza edilen kulüplere sadece üyeler ve üye misafirleri kabul edilmektedir.

 

INSTİTUTE OF CONTEMPORARY ARTS

The Mall.SW1 adresindedir.

Çağdaş Sanatlar Enstitüsü (ICA) 1947 yılında, şehirdeki sanatçılara, New York şehrindeki Modern Sanat Müzesinin sağladığı imkanları sağlamak için kurulmuştur.

Başlangıçta “Dower Street” te bulunan Enstitü, 1968 yılından bu yana, John Nash’in Klasik Carlton House Terrace’da bulunmaktadır. Girişi “The Mall” üzerinde olan komplekste: sinema, konferans salonu, kitapevi, sanat galerisi, bar ve bir restoran bulunur.

Burada, genellikle konserlere, konferanslara ve oyunlara yer verilir. Üye olmayanlar için giriş ücretlidir.

 

ST JAMES PARK

Yaz döneminde, çevredeki ofis çalışanları: parkın çiçekleri arasında güneş banyosu yaparlar. Kışın ise, göldeki ördek, kaz ve pelikanları seyrederek göl kenarında devlet işlerini tartışırlar. Park 57 dönüm büyüklüktedir. St James ismi, bölgeye ismini veren ve günümüzde bulunmayan cüzzam hastanesinden gelmektedir.

Önceleri bataklık olan bu alan: 1532 yılında; VIII Henry döneminde kurutularak av sahası içine alınmıştır. II. Charles döneminde, park yayaların da kullanabileceği şekilde düzenlenmiş ve güney bölümde bir kuşhane yapılmıştır. 1603 yılında burada: deve,  timsah ve fil gibi egzotik hayvanlar ve yapılan kuşhanede egzotik kuşlar bulunuyormuş.

Buraya: “Birdcage Walk” denilmektedir. Güneyinde St James Palace bulunmaktadır ve aradaki uzun ağaçlıklı cadde, 18.yüzyıldan bu yana şık bir gezinti yeri olarak kullanılmaktadır. Parkın ortasındaki suni gölde, iki ada bulunmaktadır. Bunlar: Batı Adası ve Ördek adasıdır. 1664 yılında bir Rus elçisi, buraya pelikan kuşları hediye etmiş ve bunlar günümüzde bir koloni olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.

Park, günümüzde hala: Whitehall çatılarının manzarasıyla temiz hava almak için tercih edilen bir yerdir. Yazın, orkestrayla ayrılmış alanda konserler düzenlenir.

         

THE MALL

Londra şehri ziyaretçilerinin burayı mutlaka görmelerini öneriyorum. İsminde “Mall” kelimesi geçmesine rağmen, burada hiçbir dükkan veya mağaza bulunmamaktadır.

Buckingham Sarayının önündeki bu tören yolu: Aston Webb’in sarayın ön kısmı ile Victoria anıtını 1911 yılında yeniden düzenlemesiyle ortaya çıkmıştır. Trafalgar meydanının batı ucundan başlar ve Admiralty Arch ve Buckingham Sarayı arasında uzanır.

Uzunluğu 1 km. ye yakındır. Yola kırmızı dev bir halı döşenmiş izlenimi vermek için “kırmızı renkli” olarak yapılmıştır. Bu renk: demir oksit kullanılarak sentetik olarak elde edilmiştir.

II. Charles döneminde yaptırılan ve Londra’nın en popüler gezinti yeri haline gelen “The Mall” St James’s Park’ın kenarındaki eski yolu takip eder. 17.ve 18.yüzyıllarda şık bir mesire yeri olarak kullanılmıştır. Yolun iki yanındaki bayrak direklerinde, resmi ziyarette bulunan ülkelerin bayrakları takılır.

8 Mayıs 1945 tarihinde: Kral, Kraliçe ve Prenses Elizabeth, bu yol üzerinde ilerleyerek saraya ulaşmışlar ve yol üzerindeki binlerce seyirci tarafından alkışlanmışlardır.

Günümüzde, her yıl yapılan Londra Maratonu, burada bitirilmektedir. Hatta 2012 Londra Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunların Maraton yarışları da burada bitirilmiştir. Kraliyet düğünlerinde, bu yol geçilir ve Kraliyet ailesi fertleri, Sarayın balkonundan seyircileri selamlarlar.

 

 

MARLBOROUGH HOUSE

Pall Mall Street.SW1 adresindedir.

Bu ev: mimar Christopher Wren tarafından “Marlborough Düşesi Sarah Curchill” için tasarlanmıştır. Düşes: yapının “sade, rahat, güçlü ve iyi” olmasını istemiştir.

Wren ve oğlu tarafından yapılan yapı: 1711 yılında tamamlanmıştır. 19.yüzyılda genişletilen ev, daha sonra kraliyet ailesi tarafından kullanılmıştır ve özellikle dul kraliçeler ve çocukları burada yaşamışlardır.

1831-1849 yılları arasında kraliçe Adelaide burada yaşamıştır. 1853-1861 yılları arasında ise, burası Prens Albert ve eşi Kraliçe Victoria tarafından “Ulusal Sanat Eğitim Okulu” olarak kullanılmıştır.

1863 yılında VII Edward olarak tahta çıktığı 1901 yılına kadar Galler Prensi ile Prensesine ev sahipliği yapan bina: o dönemde Londra’nın sosyal merkezi olarak önem kazanmaktadır. En son 1953 yılında ölümüne kadar, Kraliçe Mary burada yaşamıştır.

Evin “Marlborough Road” duvarındaki art-Nouveau anıt: Edward’ın kraliçesi Alexandra’nın anısına yapılmıştır.

Günümüzde bina: 1959 yılından bu yana: İngiliz Uluslar Topluluğu Sekreterliğini (Commonwealth Sekreterliği) barındırmaktadır. Burada: 54 bağımsız ülkenin temsil edildiği bir dernek bulunmaktadır ve bunlar 2 milyardan fazla insana hitap etmektedirler. (bu rakam dünya nüfusunun % 30’u dur)

Burayı gezmek isterseniz: güzel odalardaki zarif duvar resimlerini, duvar halılarını, tabloları ve yüzyıllar boyunca burada yaşamış kişilerin, heykellerini görebilirsiniz.

Bahçelerdeki çakıl yürüyüş yolları ve çim alanlar, 18. yüzyıl düzenini korumaktadır. Ayrıca: Kraliçe Mary’nin sazdan yazlık evini ve Kraliçe Alexander’nın Kraliyet Hayvan Mezarlığını görebilirsiniz. 2 saat süren rehberli turlar var, giriş ücreti 5 paund.

 

QUEEN’S CHAPEL

Marlborough Road.SW1 adresindedir.

İnigo Johns’un bu mükemmel eseri, I. Charles’in Fransız karısı Henrietta Maria için 1623-1627 yılları arasında inşa ettirilmiştir ve İngiltere’nin ilk klasik kilisesidir.

Öte yandan: İngiltere’de Katolik kilisesi inşa edilmesinin yasak olduğu bir dönemde inşa edilmiş olması önem kazanmaktadır. Çünkü: Kral Charles I’in eşi kraliçe Henrietta Maria, Katoliktir.

Bu yüzden, kilise: St James Palace sarayının bir parçası olarak inşa edilmiştir. Ancak çeşitli yangınlardan sonra aradaki bağlantılar yanarak yok olunca, saraydan ayrılmıştır.

Başlangıçta St James Sarayının bir parçası olarak düşünülen kilise, günümüzde Marlborough kapısıyla saraydan ayrılır.

III. George: karısı Charlotte ile 1761 yılında burada evlenmiştir. Şapelin içinde Annibale Carracci’nin altar panoları ve görkemli 17.yüzyıl panelleri görülmeye değerdir.

Sunak üzerindeki büyük pencereden, içeriye ışık akışı sağlanmıştır ve iç mekan aydınlıktır.

Şapel: bahar ve yaz aylarında ziyaretçilere ve halka açıktır.

 

CLARENCE HOUSE

Stable Yard adresindedir.

1825-1827 yılları arasında; John Nash tarafından Prens William (kendisi 1830 yılında kral olmuştur) ve Clarence Dükü için tasarlanmış ev, Galler Prens Charles’ın Londra’daki evi (2003 yılında buraya taşınmıştır) olarak kullanılmaktadır.

Ancak, yıllar içinde yapılan yenileme çalışmaları nedeniyle, orijinal Nash dizaynı kalmamıştır. Evin içindeki odaların çoğu: mimar Robert Kime tarafından dekore edilmiştir.

Yılda bir kez evin görkemli giriş katı halkın ziyaretine açılmaktadır.

                    

LANCASTER HOUSE

Stable Yard adresindedir.

Ev: Apsley House’un mimarı Benjamin Wyatt tarafından 1824 yılında York Dükü için yapılmıştır. Uzun süre St James Palace sarayının bir parçası olarak kullanılmıştır.

1840 yılında ev: Stafford Markisi tarafından satın alınmış ve uzun süre “Stafford House” olarak anılmıştır. Hatta: Londra’nın en değerli evi olarak da önem kazanmıştır.

Ünlü klasik müzik besteci ve icracısı Chopin 1948 yılında Kraliçe Victoria, Prens Albert ve Wellington Dükü için burada bir konser vermiştir. 1924 yılından sonra, ev: Dünya savaşı sırasında bir süre Londra Müzesi olarak kullanılmıştır.

Günümüzde burası: Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetilmektedir ve bir konferans merkezi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca: hükümet tarafından burada çeşitli resepsiyonlar verilmektedir.

                   

BUCHİNGHAM PALACE

The Mall.SW1 adresindedir.

Kraliyet ailesinin resmi konutu ve ofisi olan bu sarayda, konuk devlet başkanları için verilen ziyafetler gibi devlet törenleri düzenlenmektedir. Burası: İngiltere monarşi merkezidir.

Burada günlük faaliyetler, Kraliçe ve Edinburg Dükü ve bunların yakın aile fertlerinin çalışma büroları bulunur.

Burada çalışan yaklaşık 500 kişi içinde, ev hizmetkarlarının yanı sıra, kraliçenin resmi işlerini düzenleyen “Kraliyet Görevlileri” de bulunur. Sarayda 775 oda bulunmaktadır. Bunlardan 19 tanesi devlet odası, 52 tanesi kraliyet yatak ve misafir odası, 188 adet personel yatak odası, 92 ofis ve 78 banyo bulunmaktadır.

Binanın ön uzunluğu 108 metre ve derinliği 120 metredir, yükseklik ise, 24 metredir. Sarayda yaklaşık 400 kişi: hizmetçi, şef, temizleyici, tesisatçı, bahçıvan, elektrikçi vs. hizmetlerde çalışmaktadır.

John Nash, orijinal Buchingham Malikanesini, 1820-1830 yılları arasında kral olan IV. George için saraya dönüştürmüştür. Hem George’un hem de kendisinden sonra 7 sene tahtta kalan kardeşi IV. William’ın yapım çalışmaları tamamlanmadan ölmeleri üzerine, bu sarayda ilk olarak Kraliçe Victoria ikamet etmiştir. Sarayın “The Mall” a bakan doğu cephesi 1913 yapımıdır.

Sarayın devlet odaları, yaz döneminde ziyaretlere açıktır. Eski ustaların tabloları, mobilyalar Buckhingham Palace’ın her yıl Ağustos-Eylül ayları arasında halkın ziyarete açılan 19 Devlet odasını dekore eden “Royal Collection” dan porselenler: burada sergilenir.

Öte yandan: burası dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna sahip olmasına rağmen, burası bir sanat galerisi veya müze değildir. Değerli sanat eserleri dekorasyonda kullanılmıştır.

Bu 775 odalı konağa yapacağınız ziyaret sırasında, muhafız değişimini veya bir limuzine binmekte olan kraliyet ailesinden herhangi bir üyeyi görebilirsiniz.

Yüzünüzü saraya döndüğünüzde: sol tarafta, her sabah Wellington Barrack’s dan saraya yürüyüş yapan yeni muhafızları mutlaka görmelisiniz.

St Jame’s Parth: bir manzara izleme noktasıdır. Palace’ın güney kısmındaki Quenn Gallery’de (Kraliçenin Galerisi) 400 yıldır kraliçeler tarafından alınan ve onlara emanet edilen Royal Collection’dan ulusal eserler değişen sergiler halinde sunulur.

Galerinin hemen arkasında kraliçenin arabasını çeken Windsor Grey atlarının evi olan Royal News) Kraliyet Ahırları) vardır. Gold State Coach (Altın At Arabası)  taç giyme törenlerinde ve diğer büyük olaylarda kullanılır ve tarihi olaylarda kullanılmış olan diğer yedi at arabası, arabacının giydiği altın işlemeli devlet üniforması ve ahır görevlileri kraliyet ailesinin nasıl yolculuk yaptığını gösterir.

Her yıl: 50.000’den fazla kişi: burayı gerek misafir ve gerekse öğle yemekleri, akşam yemekleri ve resepsiyonlar için sarayda ağırlanırlar. Burayı ziyaret edenler: eşikten ilk adımı attıklarında “Grand Hall” denen bölüme ulaşırlar ve kavisle mermer merdivenlerden yukarı çıktıklarında: Kraliçe Victoria döneminde yapılmış ve duvarları süsleyen portrelerle karşılaşırlar.

Ardından; Kraliçe Victoria’nın döneminde yapılan “Taht Odası”: görülür. Burası: devletin konuklarını karşılamak ve resmi düğün fotoğrafları çekimi için kullanılır. George IV döneminde, sarayda eğlenceler için bir oda yoktu.

Kraliçe Victoria, kendi döneminde 1853-1855 yılları arasında Londra’nın en büyük odasını saray kompleksine ekleterek bu eksikliği gidermiştir. Bu çok amaçlı salon (Balo Salonu) uzunluğu 36.6 metre, genişliği 18 metre ve yüksekliği 13.5 metredir.

Burası: 1856 yılında Kırım Savaşının bitişi kutlamaları sırasında açılmıştır. Doğa Galerisi boyunca: Kraliçe ve onun devlet misafirleri için ziyafet düzenlenen “Ballroom” bulunur. Burada aynı anda 150 kişi yemek yiyebilmektedir.

Günümüzde: Kraliçe tarafından yıllık olarak düzenlenen Diplomatik Resepsiyonlara 1500 kişi katılmaktadır. Batı Galerisinde: dört goblen ve çim bahçelere bakan odalar bulunur.

Yine sarayın batı tarafında: asıl Devlet Odalarından biri bulunur ve burada birçok seçkin kişiye “liyakat nişanı” verilmiştir. Drawing Room: Mayıs 1838 tarihinde açılmıştır ve burada 1850 yılından itibaren, Kraliçe Victoria’dan itibaren balolar düzenlenmiştir.

Bu müzik odasında: kraliyet bebekleri Canterbury Başpiskoposu  tarafından vaftiz edilmişlerdir.

Kraliçe sarayla olduğunda: onun kraliyet bayrağı: bayrak direğine çekilidir. Bu bayrağa “Royal Standart” denilir. Bayrak dört parçaya ayrılmıştır.

Birinci ve dördüncü bölüm: İngiltere’yi temsil eder. Kırmızı bir alan üzerinde yürüyen üç altın aslan bulunur. İkinci çeyrek: İskoçya’yı temsil eder ve altın alan üzerinde sol arka ayağının üzerinde bir kırmızı aslan, ayakta görülür.

Üçüncü çeyrek bölüm ise: İrlanda’yı temsil eder ve mavi bir alan üzerinde İrlanda silahı altın coat görülür.

Gelelim muhafızlara: Saray 5 Alaydan oluşan özel muhafızlar tarafından korunur. Onlar: ayı postu denilen, kırmızı ve uzun boylu ceket ve kürklü şapka giyerler.

İlk korucu görev yerine geldiğinde: muhafız değişim töreni yapılır ve bu ilgi çeker. Muhafız değişim töreni, her sabah avlu da yapılır. Saray: 1660 yılından bu yana, bu askerler tarafından korunmaktadır.

         

QUEENS’S GALLERY

Buchingham Palace Road adresindedir. Burası: Buchingham Sarayında Kraliçenin galerisi olarak bilinir.

Kraliyet ailesi, Leonardo ve Vermeer gibi eski ustaların eserlerini de içeren dünyadaki en güzel ve değerli koleksiyonlardan birine sahiptir.

2002 yılında galerinin genişletilmesi son 150 yılda Buckhingham Sarayı’na yapılan en kapsamlı eklentidir.

Günümüzde sergi alanı 4 katı kadar artmış ve ayrıca yeni ve etkileyici bir sütunlu giriş salonu düzenlenmiştir.

Kraliyet Koleksiyonu: dünyanın en büyük ve en önemli sanat koleksiyonlarından birisidir ve bozulmadan günümüze ulaşan en son ve en büyük Avrupa kraliyet koleksiyonudur. Koleksiyon, son 500 yıldır kralların ve kraliçelerin kişisel zevklerinin eşsiz ve değerli kaydıdır.

1649 yılında, Charles I’in emriyle, Kral’ın muhteşem mallarının büyük bölümü Oliver Cromwell’e satıldı. Ancak, 1660 yılında, Kraliyet Sanat koleksiyonu yine toplanmaya başladı. Koleksiyon için en büyük eklemeler: Galler Prensi Frederick tarafından sağlanmıştır.

Daha sonra: George III, George IV, Kraliçe Victoria, Prens Albert ve Oueen Mary (Kral V. George eşi) zamanında da koleksiyon büyümeye devam etmiştir.

Galeride bulunan 7 odadan biri kraliyet koleksiyonunun başyapıtlarına ayrılmıştır. Güzel sanatlar, mücevherler, porselenler, mobilya ve ev yazmaları gibi konularda geçici sergilerde düzenlenmektedir.

Kraliyet Koleksiyonunda bulunan 3000 parça eser, birçok kez: ülkenin çeşitli müzelerinde geçici sergilerle ziyaretçilere açılmaktadır.

                

ROYAL MEWS

Buchingham Palace Road adresindedir. Her gün saat: 09.30-17.00 arasında açıktır.

Kraliyet ahırları, gün içinde birkaç saat açık tutulmasına rağmen, at tutkunları ile kraliyet şaşasından hoşlananların kaçırmaması gereken bir yerdir. Burada bulunan 30 at: İngiliz Cleveland Bays ve Windsor Greys karışımıdır. Arabalar: Windsor Greys atları tarafından çekilir.

Kraliyet ailesinin devlet törenlerinde kullandığı atlar ve faytonların bulunduğu ahır ve binalar Nash tarafından 1825 yılında tasarlanmıştır.

En dikkat çekici obje ise 1762 yılında III. George için yapılan ve panoları Giovanni Cipriani tarafından süslenen altın devlet arabasıdır.

Bu araçlar, her taç giyme töreninde ve kraliyet gelinleri tarafından kullanılır.

Diğer araçlar arasında Kraliçe Victoria’nın Parlamentonun açılış törenlerine giderken kullandığı İrlanda Devlet Arabası, üstü açık kraliyet landosu ve kraliyet düğünleri ile yabancı diplomatların ulaşımı için kullanılan cam faytonlar da görülmeye değerdir.

Atların el işi koşum takımları ile onlara konuşan muhteşem atlardan bazıları da burada görülebilir.

Ahırlarda bulunan bir sergi, günümüzdeki çalışmalara ve ahırların tarihine ışık tutar.

Burada düzenlenen rehberli bir tura katılırsanız: atların çalıştırıldığı 18.yüzyıl tarihli binicilik okulunu görme fırsatı vermektedir. Burada bir de hediyelik eşyaların satıldığı mağaza bulunmaktadır.

             

WELLİNGTON ARCH

Hyde Park köşesindedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler 4.20, çocuklar 2,50 paund.

Apsley House önündeki boş alana ne yapılacağı yaklaşık bir yüzyıldır tartışılmış ve sonunda Kraliyet Parklarının geliştirilmesi planının bir parçası olarak 1825-1828 yılları arasında “Decimus Burton” tarafından tasarlanan  Wellington Kemerinin yapılmasına karar verilmiştir. Başlangıçta Hyde Park alanına bakarken, yol genişletme çalışmaları nedeniyle 1880 yılında bugünkü konumuna taşınmıştır.

Adrian John’un kemerin üstünde görülen bronz 1911-1912 yılları arasında eklenmiştir. Heykel yerleştirilmeden önce, Jones atlardan birinin sırtında üç kişilik yemek daveti vermiştir.

Heykel: Napolyon Wellington yenilgisinin ilanı, bir zafer takı olarak dikilmiştir ve “Barış Meleği” ni ifade etmektedir. Avrupa’nın en büyük bronz heykeli olarak önem kazanmaktadır.

Günümüzde kemerin iç odalarındaki sergiler ziyarete açıktır. Burada: Quadriga galeri bulunmaktadır ki bu galeride geçici sergiler düzenlenir.

Heykelin altındaki gözlem platformundan şehrin güzel manzarasını izlemek mümkündür.

                 

APSLEY HOUSE

Hyde Park kuzey köşesinde durmaktadır. Londra’da “Number One” olarak bilinir ve tanınır.

Apsley House: aslında: Baron Apsley için 1771 ile 1778 yılları arasında tasarlanmış ve Robet Adam tarafından inşa edilmiştir. Ancak yapı: 1807 yılında: Wellington’un ilk Dükü ve ardından kardeşi Arthur Wellesley’e geçmiştir.

Wellington; 1815 yılında Waterloo Savaşında Napolyon’u yenerek ünlenmiştir. Ama onun askeri kariyerinde, Hindistan ve daha sonra İspanya’da kazanılan zaferler de bulunmaktadır. Kendisi 1828 yılında Başbakan oldu ve askeri kariyerini önemli bir politikacı olarak sürdürdü.

Evet: yapı 1828 yılında Wellesley ailesi tarafından genişletilmiş, korint revak ve batı kanadı eklenmiştir. Ancak daha da önemlisi: birçok odanın Wellington döneminde yeniden tasarlanmasıdır.

Apsley sarayının göz kamaştırıcı iç tarzı: Regency tarzının muhteşem bir örneğidir. Özellikle: yıllık Waterloo zaferinin kutlama törenlerinde yapılan ziyafetler ve eğlenceler burada düzenlenmiştir.

Dükün kapsamlı güzel sanatlar koleksiyonu (3000 eser bulunmaktadır): görkemli ipek panolar ve yaldızlı bir dekorasyonu bulunan salonda sunulmaktadır. Goya, Valezquez, Brueghal vve Rubens gibi sanatçıların resimleri: porselenler, gümüşler ve mobilyalarla birlikte görülebilir.

Düke ait eşyalar arasında ise: kılıçlar ve madalyalar ilgi çekmektedir. Bu koleksiyonda bulunan resimler arasında: 1813 yılında Wellington I. Dükü tarafından yakalanan İspanyol Kraliyet koleksiyonu bulunmaktadır.

Bunlar arasında: Correggio, Giulio Romano gibi İtalyan Masters eserleri ve Velazquez gibi İspanyol “Golden Age” ressamlarının eserleri görülür. Özellikle: Velazquez’in “Seville Waterseller” ve Goya’nın Wellington I. Dükü portresi mutlaka görülmesi gereken eserlerdir.

Wellington’un baş düşmanı Napolyon’un büyük heykeli Canova’nın eseridir.

İngiltere Londra Pıccadılly SHEPHERD MARKET

             

SHEPHERD MARKET

Curzon Street Piccadily adresindedir. Londra şehrinin Mayfair ilçesinde, Piccadily ve Curzon caddeleri arasında sıkışmıştır. Köy benzeri alışveriş bölgesi: Curzon Street’in dışında, Myfair’in batısına doğru antik bir köşededir ve dar caddelerinde 18.yüzyıldan kalan evler sıralanmıştır.

Myfair’in bu bölgesi: 1708 yılından bu yana her yıl 15 günlük “Mayıs Bayramı” (Myfair ismi, bölgenin adı buradan gelmektedir) festivali burada düzenlenir ve burası Myfair bölgesinin merkezidir. Yıllar boyunca fuarın: zengin ve fakirleri çekerek popülerlik ve boyutu büyümüştür.

Piccadily ve Curzon Street arasında küçük mağazalar, restoranlar, bahçeli kafelerle çevrili ve sadece yayalara açık olan bu pazaryeri, adını, 18. yüzyıldaki mimarı Edward Shepherd’dan almıştır. Çünkü: bölge, Edward Shepherd tarafından 1735-1746 yılları arasında geliştirilmiştir.

Burada: butik dükkanlar, restoranlar ve etkileyici Victoria dönemi stili pub ve çeşitli küçük ve yan sokaklardan oluşan bir dizi bulunmaktadır.

1920 yılına gelindiğinde: Shephert Market: şehrin burjuva sosyal elitleri tarafından, Londra’nın en şık ve zengin bölgesi olarak kabul edildi. Meydanda ve çevredeki sokaklarda: çeşitli damak tatlarına ve her bütçeye uygun restoranlar açıldı.

Özellikle: meydanın en önemli mutfağı “L’Artise Muscle” isimli yerdir. Burası: klasik Fransız çekiciliği ve rustik Fransız pişirme özelliklerine sahiptir. Burada: muhteşem Fransız yemek kültürü örnekleri sunulmaktadır.

Yine meydanın caddesinin sağ köşesinde “L’autre” isimli: Polonya-Meksika yemek kültürü örnekleri sunulan restoran ilgi çekmektedir.

  

GREEN PARK

Hyde park köşesindedir. St James Park’a çok yakın konumda olmasına rağmen, ondan oldukça farklıdır. Burası: olgun ağaçlar, otlaklar ile daha huzurlu ve geniş yürüyüş alanları ile çevrilidir.

Green Park önceleri VIII Henry’nin avlanma sahası olarak kullanılmıştır. Geyiklerle dolu alan, 1668 yılında Charles II tarafından çevrelenerek kapatılmıştır.

Burası hakkındaki ilk yazılı kayıtlar: 1554 yılında kaydedilmiştir. Charles II; 40 dönümlük bu alanı 1667 yılında St James Park ile birlikte satın almıştır. Ancak: park alanı 1826 yılında halka açılınca, burada genellikle yapılan “düellolar” hatırda kalmıştır.

1720 yılında burada bulunan Tyburn havuzu: St James Sarayı ve Buchingham House su sağlamak için yapılmıştır. Ancak: “Ranger Lodge”, “Kraliçenin Kütüphanesi”, “Kraliçenin havzası” ve “Tyburn Havuzu” 1855 yılında yıkılmıştır.

Evet: Green Park: Londra şehrinde yaşayan ve çalışanlar için huzurlu bir sığınak olarak kullanılmaktadır. İnsanlar: iyi havalarda piknik yapmak ve güneşlenmek için burayı doldururlar. Ayrıca: yürüyüş yolları: yürüyüş yapanlar ve koşucular tarafında yoğun olarak kullanılmaktadır.

                 

FARADAY MUSEUM

Michael Faraday elektriğin kullanım alanları konusunda 19.yüzyılın öncü kişilerinden birisidir.

Girişin ücretsiz olduğu Faraday Müzesi ise, 1799 yılından bu yana, değişen dünyada bilimsel gelişmeleri ziyaretçilere sunmaktadır. “Rİ” olarak bilinen “The Royal Institution” kurumu tarafından işletilmektedir. 3 kata yapılmış görüntüler ile: aletleri ve son 200 yıldır insanların yaptıkları bilimsel çalışmaları görebilirsiniz.

Bunlar arasında: dünyanın en ünlü deneylerinin bazılarında kullanılan gerçek nesneleri görebilirsiniz. Ayrıca müze içinde: Faraday’ın bilimsel aletleri ve diğer büyük bilim adamlarının (14 Nobel ödülü kazanmış bilim adamının) çalışmaları sergilenmektedir.

İngiltere Londra Westminster ve Whitehall

İngiltere Londra Westminster ve Whitehall

 

Whitehall ve Westminster bin yıldır İngiltere’nin politik ve dinsel merkezidir. 11. yüzyılın başında hükümdar olan Canute, Thames ile nehrin eski kollarından Tyburn’un birleştiği bataklık arazideki adacık üzerine bir saray yaptıran ilk kraldır.

Canute’un yanına sarayını inşa ettiği kilise, elli yıl sonra kral Edward tarafından genişletilerek İngiltere’nin en büyük manastırına dönüştürülmüş ve manastır daha sonra bölgeye adını vermiştir. (“minster”, manastır kilisesi demektir)

Bunu takip eden yüzyıllarda hükümet ofisleri de bu bölgede inşa edilmeye başlanmıştır.
Bütün bu gelişmeler Whitehall’daki kahraman heykelleri ve gösterişli hükümet binalarından da anlaşılabilir.

Öte yandan, bölgenin kuzeyinde bulunan Trafalgar Square; West End eğlence bölgesinin başlangıcını işaret eder.

Whitehall’ın ortasındaki bu anıt: I. Dünya Savaşında ölenlerin anısına Sir Edwin Lutyens tarafından 1920 yılında yapılmıştır. Her yıl 11 Kasım’a en yakın Pazar günü gerçekleştirilen Anma Pazarında kraliyet ailesi üyeleriyle yüksek rütbeliler “Cenotaph”a gelincik çelenkleri bırakırlar.

1918 ateşkesini anmak için düzenlenen törende I. ve II. Dünya Savaşlarında yaşamlarını kaybedenler anılır.

Westminster

Londra şehrinin tüm ihtişamı ve resmi hayatı Westminster çevresindedir. Thames’in kuzey kıyısından başlar, batıda Hyde Park’a, doğuda Regent Street’e kadar uzanır.

Parliament Square’den İngiliz toplumunun ikiz destelerini görebilirsiniz. Kralların ve kraliçelerin taç giydiği Westminster Abbey, seçilmiş hükümetlerin gelip gittiği, Houses of Parliament olarak da bilinen Palace of Westminster.

Yanındaki St James parkının ağaçları arasından Buckhingham Palace’ı görebilirsiniz. Özel durumlarda, kraliyet ailesinin üyelerini balkonda görmek mümkündür.

Parliament Square’den kuzeye gittiğinizde, Whitehall’un geniş caddesi yer altındaki Churchill War Rooms’un yakınlarından geçer. Whitehall’un batısındaki Horse Guard Parade, Trooping the Colour gibi resmi seramoniler için kullanılan alandır.

Politikadan ve geçit alaylarından uzakta, harika sanat koleksiyonlarının yanı sıra Londra’nın en iyi mağazaları bulunur.

İngiltere Londra Westminster ve Whitehall PARLİAMENT SQUARE
İngiltere Londra Westminster ve Whitehall PARLİAMENT SQUARE

 

PARLİAMENT SQUARE

Meydan: yeni Parlamento Binalarının önünde, açık bir alan yaratmak amacıyla: 1868 yılında Sir Charles Barry tarafından düzenlenmiştir. Londra’da ilk trafik sinyal ışıkları burada kullanılmıştır. Yine yoğun bir trafiğin hüküm sürdüğü bu meydanı: ünlülerin heykellerini görmek için mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Evet: burası 1926 yılında ülkenin ilk resmi kavşağı olmuştur.

Burada bulunan ünlülerin heykellerinden bazılarından söz etmek istiyorum; Meydanda heykeli bulunan, İngiliz siyaset hayatının ünlüleri: Viscount Palmerston, Benjamin Disraeli, Derby Earl, Sir Robert Peel, George Canning ve kuzeyde, 1912 yılında tamamlanan gotik canlandırmacı tarzdaki Middlesex Esnaf Birliği Binasının önünde “Abrahim Lincoln” heykeli sayılabilir.

Bu heykel: İngilizce konuşan halklar arasındaki barış münasebetlerinin 100.yılı nedeniyle, 1920 yılında Amerika tarafından İngiltere’ye sunuldu. Heykel: Chicagoda yaşayan İrlandalı heykeltıraş Augustus Saint-Gaudens tarafından yapılmıştır.

Meydandaki bahçeler içinde, ayrıca: 2007 yılında dikilen “Nelson Mandela” heykeli de bulunmaktadır. 9 metrelik bronz heykel: Parlamento Binasına bakmaktadır ve 20.yüzyılda en büyük özgürlük savaşçısı anısına dikilmiştir.

David Lloyd George heykeli: 2007 yılında, granit ve bronz kullanılarak yapılmıştır. Granit kaide üzerinde kuzey bölümdedir.

Sir Winston Churchill heykeli: 1973 yılında Ivor Roberts-Jones tarafından yapılan bu bronz heykel: meydanın kuzey doğusunda, granit bir kaide üzerinde durmaktadır. Diğer devlet adamları ve askerlerin arasındaki heykelde: pardesösü içinde kendisini Avam Kamarasına bakarken görebilirsiniz.

1987 yılında Westminster Abbey ve Parlamento Meydanı; koruma alanı olarak belirlenmiş ve 1996 yılında hazırlanan UNESCO Dünya Mirası listesinde, İngiliz Mirası Listesine kayıt edilmiştir. Günümüzde bu bahçeler önemli törenler ve tarihsel olayların kutlanmasında kullanılmaktadır.

 

CENOTAPH

Whitehall SW1 adresindedir. Bu anıtın kelime anlamı boş mezardır. İngiltere’deki bu anıtın bir benzeri de “Kuzey İrlanda” Belfast şehrinde bulunmaktadır.

Whitehall’un ortasındaki bu anıt: I. Dünya Savaşında ölenlerin anısına Sir Edwing Lutyens tarafından 1920 yılında yapılmıştır. İlk olarak: Temmuz 1919 Barış Günü etkinliklerinin küçük bir parçası olarak Başbakan Lloyd George’un isteği üzerine Edwin Lutyens tarafından tasarlanmış ve ardından portland taşından inşa edilmiştir.

İngiliz Ordusu, Deniz Kuvvetleri ve Kraliyet Hava Kuvvetleri bayrakları: anıtın önünde asılı durur.

Her yıl 11 Kasım tarihine en yakın Pazar günü saat: 11.00’de, burada yapılan “İki Dünya Savaşı ve daha sonraki çatışmalarda ölen İngiliz ve Commonwealth askerleri ve kadınların anısına” düzenlenen anma Pazarında kraliyet ailesi üyeleri ile yüksek rütbeli askerler Cenotaph’a gelincik çelenkleri bırakırlar.

Tören, daha sonra savaş gazilerinin yürüyüşü ile biter. Bu yürüyüş sırasında: Kraliçe ve önde gelen politikacılar: kulenin dibinde töreni izlerler.

 

DOWNİNG STREET

Burası: Londra’daki en bilinen caddelerden birisidir.
Sir George Downing (1623-1684) gençliğinin büyük kısmını Amerikan kolonilerinde geçirmişti ve İngiliz iç savaşında parlamentocuların yanında savaşmak üzere ülkeye dönmeden önce Harvard’dan mezun olan ikinci öğrenciydi. Bu evde: kendi partisinin kampanyalarını yürütmüştür.

1680 yılında, Whitehall Sarayının yanındaki bu bölüme bir sıra ev yapıldı. Bunlardan dördü değişime uğrasa da hala ayaktadır.

II. George 1732 yılında No.10’u “Sir Robet Walpole”e verdi.

Walpole: görev süresi boyunca Downing caddesindeki evin bir birleşik evin yanı sıra seçkin ziyaretçileri ağırlamak için bir mekan olarak görev yaptı.

Daha sonra ise, özellikle Başbakan William Pitt döneminde: burada önemli restorasyon yapılmıştır. 19.yüzyıla gelindiğinde ise: bazı başbakanlar burayı hala ofis olarak ve kabine toplantıları için kullanmışlardır.

Takip eden dönemde: bakımsız kalan ev: bir kez daha yaşanabilir hale getirilmek ve modernleştirilmek üzere özellikle 1902-1905 yılları arasında büyük onarıma tabii tutulmuştur.

20.yüzyılda binanın artan önemi: 1991 yılında İrlanda Cumhuriyet Ordusu üyelerinin saldırılarına hedef olmuş ve bombalanmıştır.

Bunun üzerine 1989 yılından sonra: Margaret Thatcher döneminde sokağın “Whitehall” çıkışına demir kapılar yerleştirilmiştir.

Günümüzde: burası başbakanlık evi olarak kullanılmaktadır. Bina: mütevazi siyah tuğlalı dış cephesi ve siyah ön kapısı ile tanınabilir ve “Kabine Odası”nde 275 yıldır hükümet politikaları belirlenir.

Ancak burayı gezmek mümkün değildir, yalnızca uzaktan görebilirsiniz.

 

CABİNET-CHURCHİLL WAR ROOM

Parliament Square kuzeyinde, hükümet binalarının altındaki mahzende bulunan bu odalar: 20.yüzyıl tarihinde önem kesitler sunmaktadır.

Ünlü siyaset adamı Churchill: 1874 yılında doğdu ve 1965 yılında 90 yaşında öldü. Onun cenaze töreni, televizyondan dünya çapında 400 milyon kişi tarafından izlendi ve onun tabutu üzerine örtülü “Birlik Bayrağı” burada muhafaza edilmektedir.

Peki burada neler bulunuyor.

Churchill Müzesi ve Cabinet Warr Rooms: II. Dünya savaşı sırasında gizli bir yer altı sığınağı olarak kullanılmıştır. Çünkü: II. Dünya savaşı sırasında, Londra şehri Almanlar tarafından yoğun şekilde bombalanıyordu.

Önce “Neville Chamberlain” ve ardından “Sir Winston Churchill” kendi kabinelerini ve askeri birlikleri bu yer altı sığınağından yönettiler. Sığınak: 1 metre kalınlığında duvarlarla çevrelenerek koruma altına alınmıştır.

Günümüzde burada 3 bölüm bulunmaktadır. Bunlar

1.Undercover
2.Churchill Museum
3.Cabinet War Rooms.

Undercover

Burası: Churchill’in gizli karargahında çalışmış personelin yüzlerce hikayesinin anlatıldığı bir mekandır. Burada birçok film, röportajlar ve kişisel nesneler bulunur.

Bölüm: 1938 yılında George Rance tarafından düzenlenmiştir. Memur William Dickson: savaş döneminde Churchill’in yeraltındaki bu karargahtaki konuşmalarını not etmiştir.

Şubat 1945 yılında bir stenograf: Yalta Konferansında Churchill’e nezaret etmiştir. Evet, burası ünlü siyasetçinin hayatında kendisiyle birlikte çalışanlar hakkında bilgi ve belgelerin ve kişisel nesnelerin bulunduğu bir yerdir.

Churchill Museum

2005 yılında açılan müze: Sir Winston Churchill’in yaşamı ve mirasına adanmış, dünyadaki tek müzedir. Müze için ayrı bir giriş bulunur. Burayı ziyaret etmek isterseniz: King Charles Caddesi üzerinde, bir dizi merdiven yanında kurulmuş küçük bir girişi kullanmanız gerekir. Bu giriş: Dünya Savaşı sırasında bulunmamaktadır.

Çünkü, o dönemde insanlar buradaki sığınağa girmek için, bunker üzerinde bulunan bir binanın içindeki merdivenleri kullanıyorlardı.

Burada üstün teknoloji ve multimedya görüntüler kullanılarak: 10 Mayıs 1940 tarihinde Başbakan olan Churchill’in hikayesi ve kariyeri: en üst noktadan başlayarak izleyiciye gösterilir.

Burada: Churchill’in yaşamının her yılını kapsayan: belgeler, fotoğraflar ve film klipleri, gizli animasyonlar bulunur.

Cabinet War Room

1984 yılında açılan burası: Churchill ve onun bakanları ve askeri komutanların buluştuğu “Savaş Kabinesi” odasıdır. 1939-1945 yılları arasında, II. Dünya savaşı boyunca, Churchill ve onun hükümeti tarafından kullanılmıştır. O dönemde tarihi kararların alındığı odaları burada görebilirsiniz.

Bu odalarda: şefler ve elemanlar kararlar verirdi. “Map Room” yani “Harita Odası” bölümünde ise: ordu, donanma ve hava kuvvetleri görevlileri: “Battle of Britinian” denilen yerde vurulan uçakların kayıtlarını tutmak ve savaş bölgelerindeki durumun gidişatını takip etmekteydiler.

Günümüzde: Map Room: haritalar, grafikler ve notlarla kaplıdır ve Curchill: II. Dünya savaşını buradan yönetmiştir.

Harita odasının hemen bitişiğinde: Churchill’in ofisi bulunmaktadır. Kendisi, burada sadece 3 gece uyumuştur. Ama onun savaş konuşmalarının birçoğu ve özellikle 11 Eylül 1940 tarihindeki yaptığı konuşma: buradaki masadan yapılmıştır.

Burada: ayrıca Churchill’e ait bir yatak ve çalışma masası bulunur. Ancak, Londra ağır şekilde bombalanırken, ünlü savaş stratejilerinin çoğunu burada tasarlamış olsa da, bu yatakta yalnızca 3 gece yatmıştır.

Yatağın hemen yanında kül tablası bulunmakta ve Churchill, o ünlü purolarını içerken, odayı daha henüz terk etmiş gibi bir izlenim yaratılmıştır.

Churchill: Amerika-Beyaz Saray ile iletişimi: bir süpürge dolabından, telefon odasına çevrilen ufacık bir yerde bulunan “transatlantik telefonu” ile yapmıştır.

Mahzende bulunan diğer odalar ve mobilyalar; mümkün olduğu kadar, o çatışma dönemindeki durumlarıyla korunarak günümüze ulaştırılmışlardır.

 

BANQUETİNG/WHİTE HOUSE

Whitehall SW1 adresindedir.

Burası: mimari ve tarihi açıdan büyük önem taşımaktadır.
İnigo Jones’un İtalya gezilerinde gördüğü klasik Palladio tarzının Londra’daki ilk örneğidir.
Kral I.Edward tarafından yaptırılan ve 1622 yılında tamamlanan binanın ön cephesi, Elizabeth döneminin çok kullanılan küçük kuleleri ve dış cephe süslemelerinden sonra büyük bir devrim yaratmıştır.

Bina, aynı zamanda, eski Whitehall Sarayı’nın büyük bir kısmını yok eden 1698 yangınından geriye kalan tek yerdir.

Yapının içinde: 1622 yılında tamamlanan “Ziyafet Salonu” abartılı eğlenceler ile önem kazanmıştır. Bu abartılı eğlencelerde: maskeler, şiir, propaganda, müzik, dans ve tuhaf kostümler kullanılır ve bazen Kral ve Kraliçe de bu eğlenceler içinde yer alırlardı.

Yapının Peter Paul Rubens’e ait olan tavan resimleri; 1630 yılında kralın oğlu I. Charles tarafından sipariş edilmiştir. Tavandaki başyapıt: Sir Peter Paul Rubens tarafından yapılmıştır. Resminin altın çağının en ünlü eseridir.

İki resmin boyutları: 9 x 6 metre ve 13 x 3 metredir. Tuvaller: Rubens tarafından boyandıktan sonra 1636 yılında salona monte edilmiştir. Bu tuvallerde: Taçlar Birliği, James I Apotheosis ve I. James Barışçıl Reign tasvir edilmiştir.

Tavan resimlerini sipariş eden Charles I: hemen ardından 1649 yılında: Banqueting House önünde bir iskele üzerinde asılarak idam edilmiştir.

Çünkü: Kraliyet ailesinin abartılı yüceltilmesi: Oliver Cromwell ve Parlamenterler tarafından uygun karşılanmamıştır. Ayrıca, kendisi iç savaşı kaybetmişti. Düşmanları, onu vatana ihanetle suçladılar.

20 yıl sonra ise, bu kez II. Charles aynı yerde tahta çıkışını kutlamıştır.  Bina, resmi kutlamalarda kullanılmaktadır.

 

HORSE GUARDS PARADE-ATLI MUHAFIZLAR

Whitehall.SW1 adresindedir.
Whitehall’dan Trafalgar Square’e doğru “Downing Street” den geçtiğinizde göreceğiniz binalar topluluğu: 1666 yılındaki büyük yangında yanarak yıkılan “Palace of Whithall” un yerine yapılmıştır.

16.yüzyılda Kral VIII Henry; Palace Whitehall’u esas konutu olarak kullanmıştır.
Daha sonra York House olarak da bilinen yer: daha önceden ise kardinal Wolsey’e aittir.

Kral Henry: buranın ismini değiştirip genişletmiş ve atlı mızraklılar için bir alan yaptırmıştır.
Bir zamanlar: VIII Henry’nin mızrak dövüşü turnuvaları sahası olan bu alanındaki bu bahçe, günümüzde “Gurad Parade” olarak isimlendirilir.

Bölge: “William Kent” tarafından tasarlanmış ve 1755 yılında yapılmıştır. Sol tarafta, yine “Kent” tarafından tasarlanan eski Hazine Binası ve 1758 yılında tamamlanan ve günümüzde “İskoçya Bakanlığı” olarak kullanılan “Dover House” ın arka kısmı görülür.

Hemen yakınlarda ise, yine önemli bir yer bulunur. Burası: tenis ile ilgili ilk adımların atıldığı yerdir. Kral VIII Henry: bu gerçek tenis sahasında, tenisin ilk adımlarını atmıştır.

Hemen karşı tarafta ise, sarmaşıklarla kaplı bir iç kale bulunur. 1940 yılında Denizcilik Bakanlığının yanında, bombalara karşı korunaklı olarak inşa edilen bu bina, II. Dünya Savaşında haberleşme karargahı olarak kullanılmıştır.

Burada, her yıl Kraliçenin doğum günü gibi “Trooping the Colour” olarak bilinen seramoniler yapılır. Ama buranın en çok ilgi çeken yönü: muhafız değişim törenleridir.

 

Guard Museum

Londra merkezinde, Whitehall’da şehrin en tarihi binalarından olan Horse Guard içinde süvari müzesi bulunmaktadır. Wellington Barrack’s tören alanının altındadır. Girişi ise “Birdcage Walk” tadır.

Askeri tarihe meraklı olanların bu müzeyi mutlaka gezmelerini öneririm.

Müze: 1750 yılından kalma binanın içinde 350 yıldır değişmeden kalmıştır. Müzede: Afganistan’da devriye görevi yapan iki askerin, son derece gerçekçi sahneleri heykellerle figüre edilmiştir.

Ayrıca: II. Dünya Savaşından bir “Zırhlı Keşif Süvari Alayı” betimlenir. Waterloo Savaşı da canlandırılır. Müze girişi ücretlidir, 15 paund. Burada: camlı bölmede orijinal 18.yüzyıl ahırları ve buralarda çalışan askerleri görebilirsiniz.

Ayrıca müzenin koleksiyonunda: tarihi müzik aletleri, Faberge mobilyaları, gümüş tören üniformaları, ödüller gibi eşsiz hazineler bulunmaktadır. Her sergi: özel bir hikaye betimlemektedir.

Ayrıcı: 1831 yılında William IV tarafından verilen iki gümüş madalya görülür. 1982 yılında Hyde Park bombalandığında yaralanan atın dizginleri görülür.

 

Süvari Alayı

Alay: Kral Charles II tarafından verilen emir gereğince 1661 yılında kurulmuştur ve günümüzde: İngiliz Ordusu içinde 2 Alay düzeyindedir. Bunlar: Yaşam Muhafızları ve Blues and Royals Alaylarıdır.

Bunların iki rolleri bulunmaktadır. Londra ve İngiltere genelindeki törenlerde: Kraliçeyi korumak ve Kraliyet ahırlarının önemli bir parçası olmaktır. Ayrıca: operasyonel bir Alay olarak, zırhlı araçlarla gerektiğinde dünyada hizmet vermeye hazırdırlar.

Alayların: günümüzde Irak ve Afganistan’da konuşlandırılmış üniteleri bulunmaktadır. İnsani operasyonlarda barışı koruma adına bu rolü üstlendiklerini belirtmektedirler. Evet: Household Cavalry bölükleri: 350 yıldır kraliçenin hizmetindedir.

 

Ahırlar

“Cavalry Museum” un bir parçası olan “Household” denilen ve 18. yüzyıldan kalma ahırlarda: atların bakımını izlemek mümkündür. Ziyaretçiler: büyük bir camlı bölme arkasından çalışma ahırlarını görebilirler.

Tüm atlar burada bulunur ve günün farklı zamanlarında: atları beslenirken veya toynakları kontrol edilirken yani bakımları yapılırken veya göreve hazırlanırken görebilirsiniz.

Burada: gerek atlar ve gerekse biniciler titiz ve zorlu bir eğitimden geçirilirler. Müzede: bu eğitimler hakkında bilgiler de ziyaretçilere sunulur.

 

Törenler

Horse Guard Parade denilen burada, yıl boyunca çeşitli askeri törenler yapılır. Her gün saat: 08.00-18.00 arasında burası ziyaret edilebilir.

Günümüzde: “Household Cavalry” den gelen atlı muhafızlar: tüylü şapkaları ve kalçalarına kadar çıkan çizmeleriyle burada nöbet tutarlar.

İki nöbetçi: her gün saat: 10.00-16.00 arasında burada nöbettedirler ve her gün düzenlenen muhafız değişimi törenleri, özellikle turistlerin ilgisini çekmektedir. Nöbet değişim töreni: saat: 11.00’de yapılmaktadır.

Özellikle: Kraliçenin resmi doğum günü etkinlikleri çok renklidir. Whitehall merkezindeki ve diğer Kraliyet Sarayları (Buckingham Sarayı ve St James Sarayı) : günümüzde de hala bu nöbetçiler tarafından korunmaktadır.

Cumartesi ve Pazar günleri saat: 10.00’da ve Pazartesi günü saat: 11.00’de her sabah nöbet değişim törenleri yapılır ve bu törenler 30 dakika sürer. Bu törenlerde, Hyde Park Kışlasından geleneksel kostümleri ile gelen 12 asker tarafından yapılır. Her gün saat: 16.00’da attan inme töreni yapılır.

2012 Londra Olimpiyatlarında: “plaj voleybolu” karşılaşmaları burada yapılmıştır.

 

TRAFALGAR STUDİO

14 Whitehall.SW1 adresindedir.

Trafalgar Studio: Londra’nın en heyecan verici yeni bir mekanıdır. Eski adı ile 2004 yılına kadar “Whitehall Tiyatrosu” olarak kullanılmıştır. Whitehall Tiyatrosu: 17.yüzyılda Marc-Henr ve Laverdet tarafından, Art Deco tarzında düzenlenen iç mekanlarla birlikte, Edward A. Stone tarafından tasarlanmıştır. Tiyatro: 1930 yılında açılmıştır.

1930’lardan kalma tiyatro binasının beyaz ön cephesi, sokağın diğer ucundaki Cenotaph’ı yansıtır gibidir.

İç mekan mükemmel Art Deco ayrıntılarla süslenmiştir. Burada iki küçük sahne bulunur. 1.Nolu sahne: 380 koltukludur ve 2004 yılında açılmıştır. 2.Nolu Sahne ise 100 koltukludur ve 2005 yılında açılmıştır. Londra şehrinde yeterli zamanınız ve merakınız varsa, burada bir oyun izlemenizi öneririm.

İngiltere Londra Westminster ve Whitehall QUEEN ANNE’S GATE

 

QUEEN ANNE’S GATE

St James’s Park.SW1 adresindedir. Kraliçe Anne Konakları olarak bilinen bu apartman bloğu: gayet iyi korunarak günümüze ulaşmış olup, binanın batı ucunda: 1704 yılından kalma gösterişli bir kapı görülmektedir. Çünkü: daha önce yapılan orijinal yapı: 1973 yılında yıkılmıştır ve orijinal plan muhafaza edilerek yeniden yapılmıştır.

Binanın diğer ucunda: 70 yıl sonra yapılmış evlerin dış cephelerinde: Victoria dönemi başbakanı Lord Palmerston gibi burada yaşamış ünlülerin adlarının yazılı olduğu mavi plakalar görülür.
No 13 ve 15’i ayıran duvarın önünde: Kraliçe Anne’in küçük bir heykeli durur.

Batıda, Petty France’ın köşesinde mimari uyumsuzluğun bir örneği olarak Sir Basil Spence’in İç İşleri Bakanlığı Binası yer alır. Birdcage Walk’a inen cockpit merdivenleri, 17.yüzyılda kanlı horoz dövüşlerinin yapıldığı alan olarak biliniyor.

Evet, burası günümüzde “Adalet Bakanlığı” merkezi olarak kullanılmaktadır. Hatta söylenenlere göre: ünlü İngiliz gizli servise M15’in merkezi burada bulunmaktadır.

 

WESTMİNSTER CATHEDRAL

Ashley Place SW1 adresindedir.
Burada bulunan ve 1834 yılı yapımı cezaevi kompleksi: 1884 yılında Katolik kilisesi tarafından satın alınmıştır. Ardından: yapı: mimar John Francis Bentley tarafından erken Hıristiyanlık dönemi-Bizans tarzında dizayn edilmiştir.

Bu mimari stil önemlidir çünkü Londra şehrinde benzer mimari stilli başka yapı bulunmamaktadır.

Bu çalışmalar 1895 yılında başlamış ve 8 yıl sonra 1903 yılında bitirilmiştir. Çan kulesi: 82 metre yüksekliktedir. Üstünde beyaz taşların oluşturduğu yatay çizgiler bulunan kırmızı tuğladan yapılmış kule: yakındaki Abbey ile tam bir tezat oluşturmaktadır.

Buraya asansörle çıkılmaktadır ve Westminster Abbey ve St Paul Katedralinin muhteşem manzarasını izlemek isterseniz, buraya çıkmanızı öneririm. Kuzeydeki sakin “Plazza”da bölgenin yapılarından birisidir.

Özellikle: katedralin iç bölümündeki ince mermer ve mozaik işçiliği görülmeye değerdir. Rengarenk mermerler ve ince mozaiklerden oluşan iç dekorasyon nefin üzerinde yükselen kubbelerle zıtlık içindedir. Katedral için ayrılan paranın bitmesi üzerine: kubbeler çıplak bırakılmıştır.

Yine içi mekanda: heykeltıraş Eric Gill tarafından yapılan eserler: dünyaca ünlüdür. Kudüs şehrindeki 14 Haç durağını gösteren ve I. Dünya Savaşından kalma bu rölyefler: nefin ayağını süslemektedir.

Yine iç mekandaki org: Avrupa’nın en iyilerinden biri olarak bilinir.
Katedralde: her Pazar günü öğleden sonra konserler düzenlenmektedir.

 

Mozaikler

Katedral mimarı John Bentley: Mart 1902 yılında öldüğünde katedralin mozaikleri bitmemişti ve kendisinin çizim ve tasarımlarına göre mozaikler, katedral sanat komitesi tarafından 1936 yılından itibaren geleceğin mimarlarına ve tasarımcılarına yaptırıldı. Özellikle: Bentley’in etkisi hissedilen “kutsal ruhlar” mozaiğini mutlaka görmenizi öneririm.

 

Mermerler

Katedralde 100 den fazla mermer işleme görülmekte olup, bunlar beş kıtadan ve çoğu antik Yunan ve Roma’dan gelmiştir.

İngiltere Londra Westminster ve Whitehall

 

Haç İstasyonları

Yukarıda da belirttiğim gibi: Haç İstasyonları: Eric Gill çizimleri ışığında hazırlanmış ve Mimarlar Odası tarafından hazine olarak nitelendirilmektedir. Gill: Nisan 1914 tarihinde, mimar Bourne tarafından onaylanan istasyonları için halen British Museum’da bulunan tasarımlarını üretti.

Bu 14 panel: ahşap kireçtaşına, alçak kabartma olarak oyuldu. Haziran 1915 tarihinde yalnızca 4 istasyonu görüntüsü vardı.

İngiltere Londra Westminster ve Whitehall ST JOHN’S SMİTH SQUARE

 

ST JOHN’S SMİTH SQUARE

Bu eski kilise; St John Smith Square adresindedir.

Yapı ilk olarak: Thomas Archer tarafından bir kilise olarak tasarlanmış ve 1728 yılında tamamlanmıştır.

Aynı dönemde, Kraliçe Anne’nin; 1711 tarihli “50 Yeni Kilise” kanunu bulunmaktadır. Ancak: kilisenin tarihi kazalarla doludur. 1728 yılında tamamlandıktan sonra: 1742 yılında yanarak kül olmuştur.

1773 yılında üstüne bir yıldırım düşmüştür. 1941 yılında ise, II. Dünya savaşında bombalanmıştır.

İngiliz Barok mimarisinin en güzel eseri olarak kabul edilir. Ressam ve sanat tarihçisi Sir Hugh Casson: Thomas Archer’in bu eserini: İngiliz Barok mimarisinin en önemli örneği ilan etmiştir.

Kilise: iki köşesindeki küçük kuleleri ve yuvarlak hatlarıyla, meydanın dışına taşmak ister gibi kuzeyde 18.yüzyıl evlerinin üstünden gökyüzüne yükselir.

Dört köşe kuleleri ve anıtsal kırık özellikli alınlık dikkati çeker. Mimar Archer kiliseyi tasarlarken: Kraliçe Anne’ye danışmıştır ve yapıyı bir tabure gibi düşünmüş ve dört köşesine taburenin ayaklarını betimleyen kuleler yerleştirmiştir. Ama aslında, kuleler binanın çökmesini önlemek için yerleştirilmiştir.

Londra’nın merkezinde, benzersiz bir müzik mekanı ve İngiliz Barok mimarisinin başyapıtıdır. Yapı: St John tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir.

Binanın güzelliği ve olağanüstü akustiği dikkat çekmektedir. Yapı: II. Dünya Savaşında bombalandığında harabe haline gelmiş ve daha sonra bir kişi tarafından satın alınarak bir konser salonu olarak restore edilmiştir.

Yani: 1960’lı yılların ardından burası hem kilise ve aynı zamanda konser salonu olarak kullanılmaya başlanmıştır. Burada: canlı resitaller, oda konserleri ve çeşitli klasik programlar düzenleniyor.

Yapının bodrumunda: konser olsun veya olmasın, sürekli açık olan, tenha, tuğla tonozlu ve şarap içilebilen bir restoran bulunuyor. Bu kafe/restoran, her gün saat: 08.00-17.00 arasında açıktır. Konser günlerinde ise, burası akşam yemekleri için de açıktır ve fiyatları makuldür.