Çekerek, il merkezi olan Yozgat şehrine 90 km uzaklıktadır. Çekerek, Sorgun arası uzaklık: 54 km. Çekerek, Ankara arası uzaklık: 277 km. Çekerek, Alaca arası uzaklık: 65 km. Çekerek, Zile arası uzaklık: 54 km. Çekerek, Amasya arası uzaklık: 144 km.
TARİHİ
İlçenin eski ismi “Hacıköy” dür. Hacıköy, daha önceleri “Türkmenhacıköyü” olarak bilinmektedir. Köyün adının kurucularının isminden geldiği tahmin edilmektedir. İsmin kökeninin, bölgede değişik kollara ayrılmış halde yerleşmiş olan Ağca Koyunlu Kabilesine bağlı “Hacılı (Hacılar) Cemaati” ile bağlantılı olabileceği düşünülmektedir. Nitekim, arşiv kayıtlarına göre, Tanzimat sonrası yapılan emlak sayımlarında, 1844 yılında köyde yaşayanların çoğunluğunun “Ağça Kuzulu Türkmenleri” olarak kaydedildiği görülmektedir.
1924-1925 yılları arasında, ilçe merkezi Kadışehri’ne nakledildi ve Hacıköy, bu ilçeye bağlandı. İlçe merkezi, 1 yıl sonra yine Hacıköy’e nakledildi. Daha sonra 1928 yılında, Sorgun ilçe olunca, Hacıköy, Sorgun’a bağlı bir bucak oldu. 1935 yılında Kurtuluş Savaşında verilen şehitlerin hatırasına, ilçe merkezine bir Şehitlik Abidesi dikildi. (halen Cumhuriyet meydanındadır) 1944 yılında ise, Hacıköy bucağı, ilçe merkezi oldu ve Çekerek ırmağının ismi verilerek “Çekerek” oldu.
Yozgat Çekerek
GENEL
Çekerek ilçesi, bağlı bulunduğu Yozgat ilinin kuzeydoğusundadır. İlçe toprakları genellikle dağlıktır. Dik ve kayalık olan dağların, yapılarında kalker ağırlıklı olduğu için mağara sayısı çoktur. İl sınırları içindeki en büyük akarsu, Yeşilırmak nehrine dökülen Çekerek ırmağıdır. Çamlıbel dağlarından doğan Çekerek ırmağı, Deveci dağlarını geçer ve ilçe topraklarına girer. Yörenin en yaygın bitki örtüsü bozkırdır.
Ancak, yapılan araştırmalara göre, tarih öncesi dönemlerde yörede ormanlar yoğundur. Günümüzde de burada orman yoğunluğu fazladır. Bölgede karasal iklim tipi hakimdir. Buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. İlçe halkının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ancak arazi dağlık olduğundan tarıma elverişli arazi oranı azdır. Çekerek ırmağı kenarlarındaki düzlüklerde tarım yaygındır.
AYNACIOĞLU İSYANI
Kurtuluş savaşının ilk yıllarında Hacıköy bucağına bağlı Özüveren köyünden Aynacıoğulları, çevresine topladıkları eşkıyalarla birlikte isyan çıkardılar, Zile ve Akdağ ilçelerini bastılar. Bu isyanı bastırmak için: Binbaşı Ali Galip Bey komutasındaki Kuvay-ı milliye kuvvetleri, Koyuncu köyü civarında Aynacıoğulları ile çatışmaya girdiler.
Ancak, köy imamı olan Kör Hoca lakaplı Osman Yılmaz, Aynacıoğulları ile iş birliği yapınca, Kuvay-ı Milliye kuvvetleri Aynacıoğullarına esir oldular. Aynacıoğulları da, Binbaşı Ali Galip Bey ve beraberindeki 6 subayı: Fakıdağ civarında Deveci dağı yakınlarına götürerek şehit ettiler. Bu olaya tarihimizde “Kör hoca olayı” denir.
Yozgat Çekerek
GEZİLECEK YERLER
Yozgat Çekerek Kızlar Kayası
KIZLAR KAYASI
Yine bu sitede, Kızlar Kayası hakkında çok ayrıntılı bir gezi yazısı bulabilirsiniz.
Yozgat Çekerek Şehitler Anıtı
ŞEHİTLER ANITI
Tarihimizde “Kör Hoca Olayı” olarak (ayrıntıyı yukarıda belirttim) bilinen olayın ardından: Ali Galip Bey’in, milletvekili olan kardeşi ve bucak halkının girişimleriyle şehit olan subayların kemikleri, 1935 yılında, o zaman bucak merkezi olan ve günümüzde ilçe merkezi olan Hacıköyüne getirilerek gömülmüş ve bir şehitlik abidesi yapılmıştır.
Abide, halen Cumhuriyet Meydanındadır. Cumhuriyet meydanı 1984 yılında yenilenmiş, yeşil saha içine alınmış, çevresi kısa demir korkuluklarla çevrilmiştir. Anıt, mermer basamaklı kaide üzerinde yükselen 7 tane bloğun, üçgen şeklinde üstte birleşmesiyle oluşmuştur.
Bu blokların üstü, ilk yapıldığında beyaz mermerle kaplıdır. Sonradan yapılan tadilatlar sonucunda, günümüzdeki halini almıştır. Bu şehitlik anıtı, 1989 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Yozgat Çekerek Şato Mesire Yeri
ŞATO MESİRE YERİ
Kızlar Kayasının karşısındaki tepededir.
Yozgat Çekerek Şato Mesire Yeri
Mesire alanında: Çekerek ırmağı kıyısında düzenlenen piknik alanında, kamelyalar yapılmıştır.
Yozgat Çekerek Şato Mesire Yeri
Kamelyalarda gün boyu piknik yapılabiliyor.
Yozgat Çekerek Süreyya Bey Barajı
SÜREYYA BEY BARAJI
Süreyya Bey Barajı; su toplama ve kapasite açısından, ülkemizdeki barajlar arasında 10’ncu sıradadır. Özellikle sulama ve taşkınları önlemek için yapılmıştır. Baraj gölünün uzunluğu 37 km ve genişliği 15 kilometredir.
Çukurca, Hakkari arası uzaklık: 79 km. Çukurca, Şırnak arası uzaklık: 189 km.
TARİHİ
Yerleşim yeri, Urartuların ilk yerleşim yerlerinden birisi olarak bilinmektedir. Abbasiler, bu bölgeye “Mir” ismi vermişlerdir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin ardından, 1’nci Dünya savaşı sırasında bölgede Rus işgali görülür. Bu dönemde, Rusların kışkırtması sonucu bölgede yerleşik Nasturiler ayaklanmıştır.
Ancak bu ayaklanma bastırılmış ve daha sonra Nasturiler, bölgeyi terk etmişlerdir. 1926 yılında Ankara Antlaşması ile, Çukurca, Türkiye toprakları içerisinde kalmıştır. 1953 yılında ilçe olur. Bölgenin eski ismi Çaldır.
GENEL
Yerleşim yeri, Zap suyunun bölgeyi aşındırdığı engebeli bir arazide kuruludur. İlçe yerleşim merkezi, yüksek dağlarla çevrili olup, düz olmayan bir alanda kuruludur. Bu yüzden bölgeye “Çukurca” ismi verilmiştir. Rakımı ortalama 1286 metredir. Bölgede yaşayanların temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
GEZİLECEK YERLER
Hakkari Çukurca Kasrı Hevtgan Kalesi
KASRI HEVTGAN KALESİ
İlçe merkezinin kuzeyinde, Sidan vadisindedir. Vadinin güney yamacında, ortaya yakın bir kesimde kayalık üzerine kuruludur. Muhtemelen Çukurca’da bulunan Beyler tarafından savunma amaçlı olarak yaptırılmıştır. Kitabesi olmadığından yapım yılı ve yaptıran belli değildir.
“Mir Evi” olarak da tanınmaktadır. Vadiden gelebilecek tehlikelere karşı, küçük bir gözetleme yapısıdır. Kayalık bir platform üzerinde, iki burçlu bir yapıdır. Ortadaki bölüm, içten 7 x 5.5 metre ölçülerindedir. Doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır.
Yapıda iki burç vardır. Burçlar güney köşelere kaydırılmıştır. Doğudaki burç, içten 3 metre genişliğinde, yarım daire planlıdır. Burcun duvarı üzerinde, iki mazgal pencere görülür. Yine aynı yerde bulunan diğer batıdaki burç 4 metre genişliğinde, yarım daire planlıdır.
Moloz taş örgülü duvarlar, 1 metre kalınlıktadır. Duvarlar günümüzde büyük ölçüde yıkılmış durumdadır. Kaleye ulaşmak için, günümüzde herhangi bir yol bulunmamaktadır. Bu yüzden ulaşım oldukça zordur.
EMİR ŞABAN CAMİİ
İlçe merkezindedir. Hükümet konağının kuzeydoğusundadır. Osmanlı döneminde, 16’ncı yüzyılda cami: ilk yapıldığında medrese ile birlikte burada bulunmaktadır. Cami, medrese üniteleriyle birlikte bir kompleks yapıdır. Cami yapısı kareye yakın dikdörtgen planlıdır. 2012 yılında onarım görmüş ve günümüzdeki şeklini almıştır. Caminin doğusunda gasilhane bulunmaktadır.
Camide, tarihlendirmeye yarayacak herhangi bir yazıt ve belge bulunmuyor. Muhtemelen 18’nci yüzyıldan sonra yapılmış olmalıdır. Camiye adını veren Emir Şaban’ın da kim olduğu bilinmiyor. Doğu taraftaki mezarlığa yakın bölümde, camiye adını veren Emir Şaban’ın türbesi bulunuyor.
TARİHİ TAŞ EVLER
Çukurca kalesinin bulunduğu tepenin yamacında bulunan bu tarihi taş evler, kesme taştan yapılmıştır. Çok katlı bu taş evler, kaleye yaslanmış şekilde inşa edilmiştir. İl Kültür Müdürlüğü tarafından 1’nci Derece Sit alanı olarak tescil edilen 21 taş evden bir kısmı restore edilmiştir. Bu taş evler, yörede sivil mimarinin en güzel örnekleridir.
DERVİŞOĞLU KONAĞI
İlçe merkezinde, tarihi taş evlerin arasında kalır. Yapı, çok katlıdır. Kule tipinde inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlıdır. Doğu-batı yönünde yerleştirilmiştir. Zemin kat üzerine 3 katlıdır. Zemin kata, batı cephenin kuzeyindeki bir kapıdan girilir. Ancak günümüzde ara katların bölümleri yıkılmıştır.
MEHMET TURAN EVİ
İlçe merkezinde, tarihi taş evlerin arasındadır. Eve ulaşım, basamaklı bir yoldan sağlanır. Kayalık yamaca uygun olarak inşa edilmiştir. 2 katlıdır. Düzgün kesme taştan yapılmıştır. Kuzeyde, ana kayaya yaslanır. Güneyde odalar sıralanır. Yapının üstü, ahşap hatıllı düz toprak damla örtülüdür. Burada kayaya oyulmuş bir dibek görülmeye değerdir.
PİROZBEYOĞLU KONAĞI
Kale mahallesindedir. Dervişoğlu konağının doğu bitişiğindedir. Çok katlı konak, kule tipinde inşa edilmiştir. Kare planlıdır. Zemin kat üzerinde bir ve ikinci katlar bulunur. Bütün katlar aynı büyüklüktedir. Günümüzde, yapının sadece birinci ve ikinci katları ile batı ve güney duvarları sağlamdır. Kuzey batı köşeye, dıştan ahır yapılmıştır. Yapı Çukurca ilçesindeki önemli sivil mimari örneklerinden birisidir.
SÜLEYMAN PEYGAMBER CAMİİ
Cevizli vadisinde, Kayalık (Zavite) köyüne bağlı Meşeli (Hişet) mezrasındadır. Cami halk tarafından kutsal kabul edilmektedir.
Meşeli mezrası, dağlarla çevrili bir yerleşimdir. Günümüzde, buraya araç yolu yoktur. Köye, patika bir yolla yapılacak 30 dakikalık yürüyüşle ulaşılır.
Geçmişte vadide Nasturi Hıristiyanları bulunuyormuş. Cami, köyün girişinde, güneydoğu kesimindedir. Kuzeyden güneye eğimli bir arazi üzerinde kuruludur.
Camide “Süleyman Peygamber Makamı” denen bir bölüm vardır. Bu mekan: bu camiden ayrı, alt katta kalan, dışa kapalı bir mekandır. Asıl cami, bunun üzerine inşa edilmiştir. Ancak inşa edilirken Süleyman Peygamber makamına zarar verilmemiştir.
Makamın günümüzde sadece dıştan cami güney duvarı ile bütünleşmiş kısmı görülebilir. Bugün buraya girmek isterseniz, dehliz şeklinde bir yoldan geçmek gerekir. Altta kalan bu yapı, dikdörtgen planlıdır. Ölçüleri 5.15 x 3.95 metre ölçülerindedir. Doğu duvarının, kuzey köşesine kaydırılmış bir kapıdan girilir.
SİDAN VADİSİ SU BENDİ
İlçe merkezinde Bey Mahallesinde Sidan vadisindedir. Haskel kayalıklarının alt kesimindedir. Meskun alan dışındadır. Sidan deresinin kuzey bölümünde, sırtta, kayalıklara yaslanmış olarak yapılmıştır. Dereden alınan suyu, Narlıdaki bahçelere aktaran, 5 km uzunluğunda bir kanal vardır. Bu kanal, günümüzde oldukça fazla tahrip olmuş durumdadır.
Hakkari Yüksekova hakkındaki gezi yazım için Yüksekova
Yeşil olması ile önem kazanan ilçe, aynı zamanda tarihi varlıklara da sahiptir.
ULAŞIM
Pertek, Tunceli arası uzaklık: 52 km. Pertek, Elazığ arası uzaklık: 33 km. Pertek ile Elazığ ili arasındaki ulaşım, Keban baraj gölü üzerinden 3 km uzaklıktadır.
Bu yolculuk feribotla sağlanır. Muhteşem bir manzara izlemek isterseniz, bence mutlaka bu feribot gezisini yapınız, Elazığ’a feribotla geçiniz. Feribot yaklaşık 20 araba taşıyor. Her yarım saatte bir karşılıklı sefer yapılıyor. Yolculuk yaklaşık 15 dakika sürüyor.
TARİHİ
Yörede ilk yerleşimcilerin Hititler olduğu tahmin edilmektedir. Yerleşim yeri: 19’ncu yüzyıl sonlarında Mamuretül Aziz (Elazığ) ilinin Dersim (Tunceli) Sancağına bağlı Çarsancak (Akpazar) kazasına bağlı bir nahiyedir. 1885 yılında Belediye kurulur.
1936 yılında Tunceli il olunca, Pertek buraya bağlı bir ilçe olur. Pertek yöresinin isminin kökeni: Selçuklu döneminde, Oğuz boyları tarafından, kaleye dikilen siyah renkli tunç kuş heykelinden gelmektedir.
Bolluk ve bereket sembolü olan bu kuş heykeli “Pertek” veya “Pirtek” olarak isimlendirilir. Rengine bakılarak “Kara Kuş” olarak da tanınır.
Tunceli Pertek
GENEL
Munzur dağlarının eteklerinde bulunan dağlık alan, akarsular tarafından parçalanmıştır. Deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 1050 metredir. Ancak arazinin yüksekliği 1000 metre ile başlar kuzeyde 2000 metre ile son bulur. Yörede bulunan akarsular, ilçenin güneyinde yani yüksekliği daha az olan bölümde Keban barajına akar.
Yörede sert kış dönemleri yaşanırken, Keban baraj gölünde su tutulmaya başlandıktan sonra nem oranı yükselmiş, kış dönemleri daha ılıman geçmeye başlamıştır. Son dönemlerde: ilçe merkezinde kışlar ılık ve az yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçmektedir.
GEZİLECEK YERLER
BAYSUNGUR CAMİİ
Caminin asıl yeri, Pertek ilçesinin güneyinde Murat nehri kıyısındadır. Baysungur camii, Yukarı camii, Sungurbey camii isimleriyle de tanınır.
Ancak, Keban baraj gölünün suları altında kalacak olması nedeniyle, 1971-1973 yılları arasında, günümüzdeki yerine taşınmıştır. Bugünkü yeri, Pertek-Elazığ kara yolu üzerinde, ilçe çıkışındadır.
Cami: Kanuni Sultan Süleyman döneminde Pertek Beyi Türkmen Beylerinden Rüstem oğlu Bay Sungur tarafından yaptırılmıştır.
Yapının inşa tarihi konusunda: inşa kitabesinin Harput Müzesinde bulunduğu söylenmektedir. İnşa kitabesine göre: iki ayrı tarih bulunur.
Birinci görüşü savunanlar, Harput Müzesinde bulunduğu öne sürülen kitabeye göre, cami 1572-1573 tarihleri arasında yapılmıştır. İkinci görüşü savunanlar ise, aynı kitabeye dayanarak caminin 1577 yılında yapıldığını öne sürerler.
Caminin minberinde bir yazı vardır. Bu yazı, koyu renkli taş duvarlardadır. Okunmayacak kadar bozulmuş olsa da bir kısmı okunur ve şöyle yazar “En büyük Sultan ve muazzam Hakan: Rum, Arap ve Acem illerinin Padişah Sultan Murat Han zamanında Pir Hüseyin Bey oğlu Baysungur tarafından yaptırılmıştır.”
Caminin mimari özelliklerine gelince: Cami kare planlı ve tek kubbelidir. Doğu, batı ve güney cepheleri simetriktir. Pencere açıklıkları dışında, herhangi bir düzenleme yoktur. Son cemaat yeri ve minare, renkli taşlardan yapılmıştır.
Taç kapı ve mihrabın taş işçiliği görülmeye değer güzelliktedir. Caminin minaresi: kuzeybatı köşededir. Minare tek şerefelidir. Beden duvarlarına oranla, yüksek tutulmuştur. Altta, beden duvarlarına kadar yükselen kare kaideden sonra, kürsü kısmı bulunur.
ÇELEBİ AĞA CAMİİ-ÇELEBİ ALİ CAMİİ
İlçenin güneyinde, Murat ırmağı kıyısındadır. 1971-1973 yılları arasında bu bölgenin Keban baraj gölü suları altında kalması nedeniyle, cami taşları numaralandırılarak sökülmüş, bulunduğu yerden alınarak ilçe merkezinde günümüzdeki yerine taşınmıştır.
Günümüzdeki yeri, Pertek-Elazığ kara yolu üzerinde, ilçe çıkışında, Baysungur camii ile birlikte aynı yerdedir. Cami: Çelebi Ali camii, Aşağı camii, Ali oğlu Çelebi camii, Çelebi Bey camii, Ali Çelebi camii, Meydan camisi, Aşağı Çelebi Ali Camii gibi isimlerle de tanınır.
Giriş kapısı üstündeki Arapça Silüs hatla yazılan kitabesine göre: 1569 yılında yaptırılmıştır. Kitabenin Türkçe metni şöyledir “Bu mübarek cami şerifin yapımını Koca Hacılı Ali Oğlu Çelebi Bey emretmiştir. Allah onların günahlarını affetsin. Tarih 976 yılı Ramazan ayı (Miladi Şubat-Mart 1560)”
Mimari özellikleri: Cami kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Son cemaat yeri 3 kubbeli, ana mekanı tek kubbelidir. Ana mekanın batısındaki beşik tonozlu yerde: eyvanlı bir çeşme ve minare bulunur. Çeşme, minare ve son cemaat yeri duvarları, iki renkli kesme taştan yapılmıştır.
ÖMER PAŞA KONAĞI
İlçe merkezinde Camikebir Mahallesindedir.
1885 yılında burada Belediye kurulur. Bu dönemden kısa bir süre sonra Sivastopol kuşatmasına katılan Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa, buraya gelir ve günümüzdeki Camii Kebir Mahallesinde ( o dönemdeki ismi Şorgu) büyük bir konak yaptırır. Maalesef konak hakkında daha ayrıntılı bilgi yoktur.
KİLİSE
İlçe merkezine bağlı Til köyündedir. İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır.
Til (Korluca) köyü: 7’nci yüzyılda Bizans-Arap mücadelesine sahne olmuş ve sürekli el değiştirmiş bir yerdir. Ancak 10’ncu yüzyıldan sonra, Bizans hakimiyeti bölgesinde kalır. Bizans döneminde bu bölgeye Katolik Süryaniler yerleştirilir.
Bu dönemde, Süryaniler, bölgede 4 tane kilise ve manastır yaparlar. Fakat bu dini yapıların Süryanilere mi, yoksa Ermenilere mi ait olduğu konusunda çelişkiler vardır.
Kitabesi günümüze ulaşmadığından yapım tarihi ve yaptıranlar bilinmez. Baraj gölü suları altında kalmıştır o yüzden bu kilise ve manastır yapılarına ait günümüzde herhangi bir görsel yoktur.
SULTAN HIDIR TÜRBESİ
Pertek ile Hozat arasında, karayolunun kenarında, bir tepenin üstünde, Zeve denen Dorutay köyündedir.
Türbe ile ilgili anlatılanlar şunlardır. “Selçuklu Sultanı Alaattin, askerleriyle bölgede iken, bir yaşlı insana rastlar. Sonra yaşlı bu insanın (Sultan Hıdır) gösterdiği kerametleri görür ve ona 3 kurama bırakarak bölgeden ayrılır” Türbe, 3 bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölüm: kurban kesilen ve ateş yakılan avlu kısmıdır. Buranın üstü demir çatı ile örtülüdür. Avluda oturma alanları bulunur.
İkinci bölüm: Avludan türbeye geçişi sağlayan ilk odadır. Burada 3 mezar vardır. Mezarların kime ait oldukları bilinmez, ancak türbenin bekçileri oldukları tahmin edilmektedir. Burada: teberik denen ince bir kum alan vardır. Ziyaretçilerin bazıları, bu kumdan alırlar.
Üçüncü bölüm: Türbenin asıl bölümüdür. Burada: Sultan Hıdır’ın mezarı ile birlikte birkaç mezar daha vardır. Ancak bu mezarların üstleri, yenileme sürecinde kapatılmıştır. Türbe odası genişçe bir odadan oluşmaktadır.
Çünkü bazı ziyaretçiler burada yatıya kalırlar. Bu yatıya kalan ziyaretçilerin kullanımı için bazı eşyalar bulunmaktadır.
Türbe: çocuğu olmayan kadınlar, sara ve akıl hastaları yakınları tarafından ziyaret edilmektedir.
SAĞMAN KALESİ-DERUN-İ HİSAR KALESİ
İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Sağman köyünde, sarp bir kayanın üstündedir. Kalenin yapılış tarihi ve yaptıran hakkında bilgi yoktur.
Sadece Evliya Çelebi tarafından yazılarında kalenin “Diyarbakır Artukoğulları Sülalesinden bir Türk Beyi tarafından yaptırıldığını” yazar. Kale oldukça küçüktür, ancak önemli bir geçit yeri olan derelerin kesiştiği yerde kuruludur. Kalenin bulunduğu tepenin batı ve güney yamacındaki surlar sağlam olarak günümüze ulaşmıştır.
SAĞMAN KÜLLİYESİ
İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Sağman köyü merkezindedir. Külliyenin camisi: 1555 yılında Keyhüsrev Bey oğlu Salih Bey tarafından yaptırılmıştır.
Caminin özellikle renkli taşlardan yapılmış kapısı ilgi çeker. Ayrıca, kapının oyma taş işçiliği de görülmeye değerdir. Ana mekan kare planlı ve kubbelidir.
Kubbenin üstü taştır. Caminin yanında külliyeye ait Salih Bey’in türbesi bulunur. Altıgen olan türbe renkli taşlarla işlenmiştir. Türbeye, caminin batı bölümünde bulunan medreseden girilir.
Tunceli Pertek Kalesi
PERTEK KALESİ
İlçe merkezinin güneyinde, Murat ırmağı kıyısında bir tepe üstündedir. Kalenin bulunduğu yer, Pertek ilçesinin eski yerleşim yeridir.
Kalenin “Halid Bin Velid” tarafından onarıldığı ve bu onarım sırasında kalede bulunan “Karakuş” (Moğolca Portok) heykelinin kaldırıldığı ve yerine Arapça yazılı bir kitabe konulduğu tahmin edilmektedir.
Bölgenin Keban baraj gölünün suları altında kalması nedeniyle, kale günümüzde bir ada üzerinde bulunmaktadır. Kalenin kesin yapım tarihi ve yaptıranlar bilinmez.
Kalede: surlar iç içe geçerek yapılmıştır. Surlar arasında yapı kalıntıları temelleri görülür. Kalenin güney cephesinde: yontma taşların arasına kırmızı tuğla ve mavi çiniler konulmuştur. Kalenin içindeki çinili odaların, 1071 yılından sonra bölgede hakimiyet kuran Mengüçoğulları tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Yine, kalenin içinde bir sarnıç ve çeşitli yapı kalıntıları vardır.
Kıyıdan teknelerle kalenin bulunduğu adaya gidip, kaleyi gezebilirsiniz.
Tunceli Pülümür hakkındaki gezi yazım için Pülümür