Ankara Gazi Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi

Ankara Gazi Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi: Müze Gazi Üniversitesi Rektörlük binası zemin kattadır. Müze, Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesiyle birleştirilerek aynı yere alınmıştır.

Giriş ücretsizdir, Pazar hariç her gün saat: 10.00-17.00 arasında ziyarete açıktır.

1979 yılında “İsmail Hakkı Tonguç Müzesi” adıyla Gazi Üniversitesi Rektörlük binasında, 750 metre kare alana kurulmuştur. Ankara’nın ilk sanat müzesi olma özelliğindedir. Hakkı Tonguç önemli bir isim, kendisi o yıllarda Köy Enstitülerinin mimarıdır.

İlk yıllarında envanterinde birkaç eser bulunan müze, 1990 yılında Prof Dr Yüksel Bingöl tarafından, yeniden yapılandırılmış ve Gazi Üniversitesi Resim Heykel Müzesi adını almıştır.

 

Ankara Gazi Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi;

Geçmişi 1930’lu yıllara dayanır. Bu yıllarda, Malik Aksel, enstitüde çatı katında çok değerli eşya, belgeler ve resimler bulur. O dönemde enstitü müdürü Hakkı Tonguç’tur. Tonguç: 1934 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Müdür Vekili olunca binanın geniş ve güzel üst kat koridorlarında, bir resim galerisi oluşturmayı düşünür ve burada sürekli bir sergi salonu oluşturmayı düşünür.

Ardından, Enstitünün üst koridorunda, çatı katında bulunan resimler ile, Ankara’nın ilk sanat müzesini açar.

O yıllarda bu resimler, Atatürk’ün emriyle, İstanbul Dolmabahçe Sarayına gönderilir ve Sarayda Veliaht Dairesine yerleştirilir. Bu resimler İstanbul Resim ve Heykel Müzesinin çekirdeğini oluşturur ve Müze Mimar Sinan Üniversitesine bağlanır.

Daha sonra, Gazi Üniversitesinde bulunan yağlı boya ve sulu boya tablolar, fotoğraf makinaları, eski fotoğraflar ve grafik eserler bir araya getirilerek üniversite bünyesinde “Tonguç Müzesi” açılır.

1989-1990 yılları arasında, müze Üniversite bünyesinde yeniden yapılandırılarak Rektörlük binasının bodrum katında bulunan depolardan birkaç onarılıp oraya taşınır. Çeşitli etkinlikler düzenlenerek, bağış yöntemiyle eserler toplanır, müze koleksiyonu güçlendirilir ve 2 Mart 2007 tarihinde, Gazi Üniversitesinin kuruluşunun 80’nci yıldönümü kutlamaları sırasında, müze yeniden açılır.

Müzenin koleksiyonunda, Türk Plastik sanatlarında önemli yeri olan Halil Paşa, Baltalı Ahmet Bedri ve Arif Kaptan’ın da aralarında bulunduğu sanatçılar ile, Cumhuriyet dönemi sanatçılarından Ayetullah Sümer, Namık İsmail, Feyhaman Duran, Sururi Taylan gibi sanatçıların da aralarında bulunduğu sanatçılara ait 281 adet eser vardır.

Müzenin kurucu Müdürü Azimet Karaman’a ait bir heykel de sergileniyor. Azimet Karaman: 1988 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Cam Ana sanat dalı mezunudur. Yurt içinde 7 kişisel sergi açan sanatçı, 100 üzerinde karma ve gurup sergilerine katılmıştır.

Gazi Üniversitesinde hocaların hocası olan heykeltıraş Metin Yurdanur’un 4 eseri sergileniyor. Metin Yurdanur; burada emeği geçen hocaların hepsinin bir vefa örneği olarak büstlerini yaparak müzeye bağışlamıştır. Metin Yurdanur’un bir diğer eserinin ismi “Yer silen Kibele”.

Evet, Kibele bir zamanlar bu topraklarda yaşayan ana tanrıçadır. Bu tanrıça: analığı, hayatı, dişiliği, üremeyi simgeler ve bu heykelde önce “Bir Tanrıça yer siler mi?” diye bir soru ortaya atılıyor, cevabında ise “Kadınlarımız birer Tanrıça ama biz onlara neleri reva görüyoruz” şeklinde bir cevabı, bu eseriyle oluşturuyor.

Müze: resim, baskı resim ve heykel-seramik olmak üzere üç ana koleksiyondan oluşmaktadır.

Mimar Kemalettin için, ayrı bir bölüm açılmıştır. Ancak öğrendiğime göre, Mimar Kemalettin bölümü ilk açıldığı döneme göre şimdi oldukça küçülmüş, çünkü müzeler birleşince bazı objeler için sergileme alanı yetersiz kalmış, Mimar Kemalettin’in depolara kaldırılan özel eşyaları ailesi tarafından teslim alınmış, diğer bazı eşyaları ise Mimarlar ve Mühendisler Odasına teslim edilmiştir.

Güzel bir müze, özellikle resim ve heykel sanatı meraklılarının bu müzeyi ziyaret etmelerini öneririm.

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Müze ve Sergi Salonu

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Müze ve Sergi Salonu

 

Alparslan Türkeş Caddesi, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğündedir. Müze Pazartesi ve Salı günleri dışında her gün saat: 08.00-17.00 arasında ücretsiz gezilebilir.

1925 yılında Atatürk Orman Çiftliği kurulma aşamasında, bir ahır ve bu ahır 1943 yılında Şarap ve depolama tesisine dönüştürülür, ardından Atatürk Orman Çiftliğinin kuruluşunun 85’nci yılında yani 6 Mayıs 2010 tarihinde ise gerekli tadilatlar yapılarak Müze ve Sergi Salonu olarak dizayn edilir.

Müzede: sergilenen objeler arasında, Çiftlikte kullanılan ilk dondurma makinası, üretime başladığı ilk yıllarda kullanılmış yoğurt kaynatma kazanları, şişeleme makinaları, eski fıçılar, eski tarım aletleri, eski veteriner aletleri ve çeşitli ekipmanlar sergileniyor.

Ayrıca “Kuzular”, “Yaylada Yörükler ve Bağ bozumu gibi yağlı boya tablolar bulunuyor.

Ayrıca, müzede çok önemli bir fotoğraf sergisi de bulunuyor. Türkiye’nin en büyük Atatürk fotoğrafları kolleksiyoneri Hanri Benazus’a ait “Atatürk” resimleri koleksiyonundan (koleksiyonda 5 bin civarında fotoğraf bulunuyor ve bunların çoğu Atatürk’ün Atatürk Orman Çiftliğinde çekilen fotoğraflarıdır) seçme eserler, sürekli olarak sergileniyor.

Bu koleksiyonda, Atatürk’ün her halini yansıtan fotoğraflar, ziyaretçileri bambaşka bir yolculuğa çıkarıyor.

Son bir not: Müze ve Sergi Salonunun 4 Kasım 2015 günü gece saat 02.00 gibi bilinmeyen bir nedenle ve hatta kuşkulu bir şekilde yandığı söyleniyor.

Ankara Büyükşehir Belediyesi, yangın tarihinde yaptığı açıklamada, binanın çatısının dörtte birlik bölümünün yandığını, müze olarak kullanılan kısımda hasar bulunmadığını ifade etmiştir.

Yangında ambarda bulunan masa ve sandalye gibi etkinliklerde kullanılan malzemeler, sinevizyon salonu, kokteyl alanları ve binanın çatısı ile kapısının zarar gördüğü belirtiliyor.

Umarım doğrudur, çünkü içeride eşi bulunmayan (çünkü fotoğrafların digital kopyaları da müzede bulunmaktadır) Atatürk resimleri koleksiyonu bulunuyordu.

Bu yüzden, müze halen kapalı, burayı ziyaret etmek isterseniz, gitmeden önce mutlaka telefonla bilgi alınız. Çünkü telefonla bilgi almazsanız, gittiğinizde muhtemelen kapalı olabilir.

Özellikle okul öğrencileri, öğretmenleri nezaretinde burayı ziyaret etmektedirler.

Ankara’nın yıllar öncesine dayanan tarihi ve turistik bir yeridir. 

 Ankara Atatürk Orman Çiftliği Atatürk Evi hakkındaki yazım için  Atatürk Orman Çiftliği Atatürk Evi

Ankara Ekmek Müzesi

Ankara Ekmek Müzesi

Müze Yenimahalle Macunköy Anadolu Bulvarında 13 numaradadır.

Müze, Ankara Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek tarafından 2007 tarihinde kurulmuştur.

Müzenin kuruluş amacı: toprağa ekilen tohumdan, sofralara gelene kadar bir ekmeğin yapılana kadar hangi aşamalardan geçtiğini anlatmak ve bunu tarihle birleştirerek, geçmişten günümüze kadar olan süreçte, ekmek yapımında kullanılan malzemeleri sergilemektir.

Asırlık aletlere yer verilen müzede: ekmeğin serüveni, toprağın buğdaya can vermesiyle başlar. Yetişen buğdaylar öğütülür, un elde edilir.
Elde edilen unun, nasıl ekmek haline geldiği, ekmeğin yapılışı, pişirilişi, sofraya gelişi, Anadolu ezgileri ile renklendirilerek aktarılıyor.

Ziyaretçiler, günümüzde ekmek üretiminde gelinen noktayı kavrıyorlar.

Müzede

Tarla sürümü ile ilgili olarak: dızgara, karasaban, pulluk

Hasat zamanıyla ilgili olarak: düven, tırmık, sap çekme aleti, orak, anadut, yaba, dirgen, buğday küreği, tırpan, çuval, sepet, kalbur, kağnı, yağ saklama kabı, un teknesi, bakır sini, ekmek selesidir.

Günlük yaşamla ilgili olarak: Bacalı küp, bakraç ve saklama kapları, beze teknesi, buğday ve un deposu, bulgur kırma merdanesi, selektör, çift kulplu testi, çekiç demiri, örs, dibek ve tokmağı, dibek topuzu, ekmek saçı, fırın küreği, gaz lambası, hakla, hamur açma tahtası, tekli hamur açma tahtası, ekmek tekneleri, havan, kaşıklık, kile, kirman, küp, maşa ve ateş karıştırıcı, sap gerdirme halkası, sap pençesi, su matarası, süt süzeği, taş el değirmeni, yayık ve yayık yayma sopası gibi malzemelerin birer örneği sergileniyor.

Bunlar arasında: 200 yıllık olan alet bile varmış.

Evet, ilginç bir müze, ekmek hayatımızda önemli bir yer tutan besin kaynağıdır, peki nasıl yapılır, soframıza nasıl gelir, sanırım bu soruların cevaplarını özellikle öğrenciler yani çocuklar merak ediyor olabilirler ve bu müze, tüm bu soruların cevaplarını mankenler ve gerekli alet edevat ile canlı olarak gösteriyor. 

Özellikle, okul öğrencilerinin bu müzeyi ziyaret etmeleri ve uzunca uğraşlar sonucu elde edilen ekmeğin israf edilmesinin önlenmesi için bilinçlendirilmelerinin uygun olacağını düşünüyorum.

Çünkü oldukça ilginç bir konu işlenmiş, müzede ekmeğin serüveni baştan sona kadar anlatılıyor. 

Ankara Kalesi hakkındaki gezi yazım için  Kalesi