Tunceli Çemişgezek

Tunceli Çemişgezek

Çemişgezek, Tunceli arasındaki uzaklık: 113 km. Çemişgezek, Hozat arasındaki uzaklık: 60 km. Çemişgezek, Pertek arasındaki uzaklık: 67 km. Çemişgezek, Arapkir arasındaki uzaklık: 86 km.

TARİHİ

Çemişgezek yöresinin, MÖ 4000’li yıllardan itibaren yerleşim yeri olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Selçuklular, 1200’lü yılların başında yörede yerleşmeye başlamıştır. 1518 yılında Çemişgezek, Diyarbakır iline bağlanır. 1858 yılında kaza olur ve Harput’a bağlanır. 1925 yılında Elazığ’a bağlanır. 1935 yılında Tunceli’ye bağlanır.

Peki neden Çemişgezek veya isim nereden kaynaklanıyor? İlçenin ismi, eski Bizans imparatoru Ioannes Timiskes’ten gelir. İmparator kısa boyludur, yüksek tabanlı papuç giyermiş. Bu yüzden Ermenicede “pabuçlu” anlamına gelen “Cmışkadz” lakabı takılmıştır. İmparatorun burada inşa ettirdiği kale de “Çmışkadzak” ismiyle tanınmıştır. İlçenin ismi de buradan gelmiştir.

GENEL

İlçe, nesli tükenmekte olan vaşak ve benekli semender gibi canlıların yaşadığı Tağar vadisindeki bir kayalık üzerine kurulmuştur. Yerleşimin güneyinde, Keban baraj gölü vardır. Yerleşim, Yılandağı eteklerinde kurulmuştur. Rakımı ortalama 975 metredir.

Munzur ve Murat nehri arasında kalan alandadır. İlçe merkezinden Tağar çayı geçer ve Keban baraj gölüne dökülür. Yüzey şekillerinin ekonomik faaliyetler ve özellikle tarımı sınırlandırması nedeniyle ilçe tarihi süreçte fazla genişleyememiştir.  

ÇEMİŞGEZEK DUT VE PEYNİR FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Haziran ayı sonu veya Temmuz ayı başında 2 gün süreli yapılır. Festivalde konserler düzenleniyor. Festivalde tanıtılan dut ve peynir, bu bölgede yaşayan insanların özel yeteneğidir, alın teridir, emeğidir, ekonomik değeridir. Festival etkinlikleri: Tekya çay bahçesi ve Belediye Garajında yapılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Tunceli Çemişgezek Yelmaniye Camii

YELMANİYE CAMİİ-MEDRESE CAMİİ

İlçe merkezinde, Hamamatik Mahallesindedir. Kente hakim bir tepede inşa edilmiştir. Bölgede, İslam dönemine ait en eski yapılardan birisidir. Selçuklu ve Osmanlı mimari tarzları arasında bir geçişi yansıtır.

Yapının çevresinde, bazı ek yapıların izleri görülür. Güney kısmındaki temel kalıntıları, caminin bir yapılar topluluğunun içerisinde bulunduğunu gösterir. Eski mekanların bir kısmı evler arasında kaybolmuştur.  Bu yüzden Yelmaniye Camisi olarak tanınan yapının ilk şekli bilinmez.

Yapının: Emir Taceddin Yelman bin Keykubat tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Yapılış tarihi olarak ise, Hicri 800-809 yılları arası düşünülür. İlk yapılış amacı “medrese” dir. Bu yüzden “Medrese Camii” diye de bilinir. Caminin giriş kapısı üzerinde “1404” tarihi yazılıdır.

Meyilli bir arazide bulunan camide, günümüze kadar ulaşan orijinal tek bölüm taç kapısıdır. Batıya açılan bu taç kapının taş işlemeciliği oldukça güzel ve görkemlidir. Taç kapının en dikkat çeken yerlerinden birisi de yazıtlarıdır.

Bu yazıtların biri girişin üzerinde, iki satır halinde yazılıdır. Yer yer bozulmuş olan bu yazıtın sadece küçük bir kısmı okunabilmektedir. Bu yazıtta, yapının Timur döneminde Taceddin Yalman tarafından yaptırıldığını göstermektedir. Ancak yazıtın tarih kısmı okunamamıştır. Muhtemelen 1397-1406 yılları arasında yapılmıştır.

Bu anıtsal kapının sağındaki pencere de, taç kapı ile bağlantılıdır. Bu pencere dışındaki bütün pencereler yalındır yani süslemesizdir.

Yapıdaki ikinci yazıt, sağ duvardadır. Ancak bu yazıt zamanla bozulmuş olduğundan okunamamaktadır. Bu yazıt muhtemelen mimarın adını vermektedir.

Caminin ilginç taç kapısından içeriye girilince, zeminin eğimli olması nedeniyle birkaç basamakla ana mekana çıkılır. Yapının içi de dışı gibi değişikliklere uğramıştır.

Tek kubbeli camide, mihrap çinilerle süslüdür. Mihrapta: Kur-an ayetleri, taşa kabartma olarak işlenmiş ve yeşil çinilerle süslenmiştir.

Caminin minaresi, tek şerefelidir ve süsleme unsuru yoktur.

Caminin bir de mezarlığı vardır. Bu mezarlıkta koç veya koyun şeklinde mezar taşları bulunmaktadır. Buradaki ilginç yazıt ve mezar taşının bir örneği de Belediye önündedir. Bu parça: buraya Oğuzlar köyünden getirilmiştir.

SÜLEYMANİYE CAMİİ

İlçe merkezinde, ilçenin en büyük yapısıdır. Kale mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Caminin büyük kısmı 18’nci yüzyılda elden geçirilmiştir. Ancak caminin bu tarihten çok daha önce yapıldığı bilinmektedir. Caminin ilk yapıldığında mevcut çinili minaresi, daha sonra yapılan onarımlar sırasında tamamen bozulmuş ve sıvanmıştır. Kaynaklarda, minarenin çini kaplamalı olduğu yazılıdır.

ESKİ HAMAM

İlçe merkezinde bulunan hamamlar, büyük ölçüde yapım tarihindeki özelliklerini koruyarak günümüze ulaşmıştır. İlçenin iki büyük hamamı vardır. Bunlardan: Eski hamam (Hamam-ı Atik) olarak bilineni, üzerindeki yazıta göre “Ebul Muzaffer Han “ tarafından yaptırılmıştır. Hacı Ali Ağa tarafından 1762-1763 yılları arasında onarım yaptırılmıştır.

 

YENİ HAMAM

İlçe merkezinde bulunan Yeni Hamam: 1701-1702 tarihlerini taşımaktadır. Bayram oğlu Hacı Hüseyin isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Plan bakımından, Eski Hamamın aynısıdır. Yeni Hamam, son yıllara kadar faal kalmış ve bu yüzden değişikliğe uğramadan günümüze ulaşmıştır. Giriş kapısının yan yüzlerindeki bezemeler, taş işçiliğinin güzel örnekleridir.

Tunceli Çemişgezek Uzun Hasan Türbesi

UZUN HASAN TÜRBESİ

İlçenin girişinde, bir kaya üstündedir. Bu yapı, halk arasında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Türbesi olarak bilinir. Yapı: 1572-1573 tarihlerini taşır. Bu yüzden ilçenin en eski tarihli eseridir. Yapının: külah ve bazı cephelerindeki kesme taşlar düşmüştür. Ama yine de üst kısmı ve mumyalık günümüze sağlam olarak ulaşmıştır.

HAMİDİYE MEDRESESİ

İlçe merkezinde, Medrese Mahallesindedir. Mahalleye ismini veren medrese günümüzde varlığını korumaktadır. Medresenin kitabesinde, Sultan II Abdülhamit zamanında yapıldığına dair yazı bulunmaktadır. Ancak medresenin temellerinin Selçuklu dönemine ait bir medreseden kaldığı öne sürülmektedir. Çünkü arşiv belgelerinde, 1526 yılında Süleyman Bey medresesi adlı bir yapıdan söz edilmektedir.

 

ÇEMİŞGEZEK KALESİ

Kale, ilçe merkezinde Tahar çayı kenarında bir tepe üzerindedir. Kalenin yapılışı: muhtemelen 13’ncü yüzyıldan önceki bir tarihtir. Günümüzde önemli bir kısmı yıkıktır. Sadece yer yer surlardan bazı parçalar günümüze ulaşmıştır. Süleymaniye Camii yakınındaki bir sur parçası: kalenin kesme ve moloz taşlardan yapıldığını gösterir.

İN MAĞARALARI (DERVİŞ HÜCRELERİ)

İlçe merkezinin batısında, Tağar çayı vadisindedir. Vadi, doğal sit alanı niteliğindedir, bozulmamış ekolojik bir yapıya sahiptir. Vadide dağ keçilerinden, su samurlarına kadar pek çok canlı yaşamaktadır. Burayı anlatmadan önce, şunu belirtmekte yarar var. Buranın “Hierapolis Tapınağı” olduğu tahmin ediliyor.

Vadide: sarp kalker kayalarında, konut amaçlı oyulmuş 20 oda bulunmaktadır. Bunların ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. 3 kat olarak düzenlenen odalar, sıralı haldedir. Aydınlatma için yapılmış büyük pencereleri ve uzun koridorları bulunur.

Odaların derinliği 1.7 metre, genişlikleri ise 2.5 metredir. Odaların su ihtiyacının karşılanması için: kayaların arasından sızan sular, sarnıçlarda toplanır. Yukarıdaki odalara ulaşmak için, kayalara oyulmuş merdivenler bulunur.

Odaların en üstünde: zor çıkılabilen ve diğerlerine göre daha büyük olan bir oda bulunur. Bu oda “Bey odası” olarak tanımlanır.

TAĞAR KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine 4 km uzaklıkta, Tahar çayı üzerindedir. Yörede yapılan düğünlerde gelin-damat fotoğraflarında genellikle Tağar köprüsü fonda yer alır, bu yüzden çok tanınmış bir köprüdür, hatta Bosna-Hersek’de bulunan Mostar köprüsüne benzetenler de vardır.

Köprü, 1807 yılında Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1902 yılında ise Diyarbakır Valisi Akif Paşa tarafından onarttırılmıştır. Köprü “Yusuf Ziya Paşa” köprüsü olarak da bilinir. Köprü tek gözlüdür. Aşağı Köprü ismiyle de tanınır.

ULUKALE CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Ulukale köyündedir. İlçe merkezine 32 km uzaklıktadır. Caminin kitabesi yoktur. Muhtemelen Diyarbakır’da valilik yapan Yusuf  Paşa’nın vakfıdır ve 1793-1794 yılları arasında yaptırılmıştır.

Cami: kesme taştan yapılmıştır. İbaret bölümünün ortasında üç kalın paye bulunur. Eğimli bir arazide bulunduğundan: batı duvarına pencereler açılmıştır. Doğu duvarındaki tek pencere, yukarıdadır.

Caminin minaresi, taş kaideli, çokgen gövdeli ve tek şerefelidir. Camiden daha sonraki bir dönemde yapıldığı tahmin edilmektedir.

Tunceli Pülümür hakkındaki gezi yazım için  Pülümür

Tunceli Pülümür

Tunceli Pülümür

 

İlçe: Elazığ-Erzurum kara yolu üzerinde kuruludur. Pülümür, Tunceli arasındaki uzaklık: 67 km. Pülümür, Erzincan arası uzaklık: 74 km.

TARİHİ

Burada ilk yerleşimin Kapadokya Krallığı döneminde olduğu tahmin edilmektedir.

GENEL

İlçe, Tunceli il merkezine doğru derin bir vadinin başlangıcında bulunmaktadır. Yerleşimin kuzeyi Mercan ve Munzur dağlarıyla çevrilidir. Arazi genel olarak dağlıktır. Yörenin rakımı ortalama 1650 metredir.

PÜLÜMÜR BAL FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Ağustos ayı içinde yapılır. Festivalde, davetlilere Pülümür balı ikram edilir ve akşam da konserler düzenlenir.

GEZİLECEK YERLER

Tunceli Pülümür Hatun Köprüsü

 

HATUN KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır.

Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Selçuklu döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Köprünün iki ayağı arasındaki uzaklık: 8 metredir. Köprünün toplam uzunluğu 12.60 metre ve genişliği 2.50 metredir. Yüksekliği 5.50 metredir. Köprünün hemen yakınında, yukarıda gelin odaları bölümüne su taşımak için kullanılan bir çıkış yolu, gizli geçit bulunmaktadır.

Son bir not: Buraya neden Hatun veya Hanım köprüsü ismi verilmiştir? Bu konuda bir söylenti vardır. Buna göre “Bir hanım tarafından Pülümür Çayı üzerine bir su kemeri yaptırılmak istenir, kemer ve yanındaki köprünün yapımı için bir taşçı ustası seçilir. Ancak bir şart koşulur.

Köprünün yapımında kullanılacak taşlar Tercan yöresinden getirilecek ve taşlar ne bir eksik ne de bir fazla olacaktır. Bu şekilde eksiksiz tamamlanırsa, hanım, usta ile evleneceğini aksi halde ustanın boynunun vurdurulacağını söyler. Taşçı ustası, belirlediği sayıdaki taşları eksik ve fazla olmadan köprüyü tamamlar ve hanımla evlenir.”

Tunceli Pülümür Hatun Köprüsü

 

Köprü, günümüzde oldukça fazla tahribata uğramış olarak görünmektedir. Ancak 2017 yılında restore edilmiştir. Ama, yapılan restorasyonun ne ölçüde doğru olduğuna siz karar verin.

Tunceli Pülümür Gelin Odaları

 

GELİN ODALARI

İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Hatun köprüsüne yakındır. Bu oyma kayalar, Urartu döneminden kalmadır. Oyma kayaların içinde: bir taht ve tutsakların cezalandırıldığı zindan bulunur. Bunların bir kadın lider tarafından yapıldığına inanıldığı için bu isim verilmiştir.

Burada: kayalar oyularak merdivenlere derinlere inilen, Pülümür çayından su alınmasını sağlayan gizli bir geçit bulunmaktadır.

Bu gizli geçidin 60 metre uzunluğunda olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca gelin odalarının girişinde, nöbetçi kulübeleri ve su kuyuları bulunmaktadır.

Günümüzde: gelin odalarının 4 tanesi yıkılmış, 3 tanesi ise bakımsızlık, sel suları ve iklim koşulları nedeniyle önemli ölçüde tahrip olmuştur.

Tunceli şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Tunceli Pertek

Tunceli Pertek

Yeşil olması ile önem kazanan ilçe, aynı zamanda tarihi varlıklara da sahiptir.

ULAŞIM

Pertek, Tunceli arası uzaklık: 52 km. Pertek, Elazığ arası uzaklık: 33 km. Pertek ile Elazığ ili arasındaki ulaşım, Keban baraj gölü üzerinden 3 km uzaklıktadır.

Bu yolculuk feribotla sağlanır. Muhteşem bir manzara izlemek isterseniz, bence mutlaka bu feribot gezisini yapınız, Elazığ’a feribotla geçiniz. Feribot yaklaşık 20 araba taşıyor. Her yarım saatte bir karşılıklı sefer yapılıyor. Yolculuk yaklaşık 15 dakika sürüyor.

TARİHİ

Yörede ilk yerleşimcilerin Hititler olduğu tahmin edilmektedir. Yerleşim yeri: 19’ncu yüzyıl sonlarında Mamuretül Aziz (Elazığ) ilinin Dersim (Tunceli) Sancağına bağlı Çarsancak (Akpazar) kazasına bağlı bir nahiyedir. 1885 yılında Belediye kurulur.

1936 yılında Tunceli il olunca, Pertek buraya bağlı bir ilçe olur. Pertek yöresinin isminin kökeni: Selçuklu döneminde, Oğuz boyları tarafından, kaleye dikilen siyah renkli tunç kuş heykelinden gelmektedir.

Bolluk ve bereket sembolü olan bu kuş heykeli “Pertek” veya “Pirtek” olarak isimlendirilir. Rengine bakılarak “Kara Kuş” olarak da tanınır.

Tunceli Pertek

GENEL

Munzur dağlarının eteklerinde bulunan dağlık alan, akarsular tarafından parçalanmıştır. Deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 1050 metredir. Ancak arazinin yüksekliği 1000 metre ile başlar kuzeyde 2000 metre ile son bulur. Yörede bulunan akarsular, ilçenin güneyinde yani yüksekliği daha az olan bölümde Keban barajına akar.

Yörede sert kış dönemleri yaşanırken, Keban baraj gölünde su tutulmaya başlandıktan sonra nem oranı yükselmiş, kış dönemleri daha ılıman geçmeye başlamıştır. Son dönemlerde: ilçe merkezinde kışlar ılık ve az yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçmektedir.

GEZİLECEK YERLER

BAYSUNGUR CAMİİ

Caminin asıl yeri, Pertek ilçesinin güneyinde Murat nehri kıyısındadır. Baysungur camii, Yukarı camii, Sungurbey camii isimleriyle de tanınır.

Ancak, Keban baraj gölünün suları altında kalacak olması nedeniyle, 1971-1973 yılları arasında, günümüzdeki yerine taşınmıştır. Bugünkü yeri, Pertek-Elazığ kara yolu üzerinde, ilçe çıkışındadır.

Cami: Kanuni Sultan Süleyman döneminde Pertek Beyi Türkmen Beylerinden Rüstem oğlu Bay Sungur tarafından yaptırılmıştır.

Yapının inşa tarihi konusunda: inşa kitabesinin Harput Müzesinde bulunduğu söylenmektedir. İnşa kitabesine göre: iki ayrı tarih bulunur.

Birinci görüşü savunanlar, Harput Müzesinde bulunduğu öne sürülen kitabeye göre, cami 1572-1573 tarihleri arasında yapılmıştır. İkinci görüşü savunanlar ise, aynı kitabeye dayanarak caminin 1577 yılında yapıldığını öne sürerler.

Caminin minberinde bir yazı vardır. Bu yazı, koyu renkli taş duvarlardadır. Okunmayacak kadar bozulmuş olsa da bir kısmı okunur ve şöyle yazar “En büyük Sultan ve muazzam Hakan: Rum, Arap ve Acem illerinin Padişah Sultan Murat Han zamanında Pir Hüseyin Bey oğlu Baysungur tarafından yaptırılmıştır.”

 

Caminin mimari özelliklerine gelince: Cami kare planlı ve tek kubbelidir. Doğu, batı ve güney cepheleri simetriktir. Pencere açıklıkları dışında, herhangi bir düzenleme yoktur. Son cemaat yeri ve minare, renkli taşlardan yapılmıştır.

Taç kapı ve mihrabın taş işçiliği görülmeye değer güzelliktedir. Caminin minaresi: kuzeybatı köşededir. Minare tek şerefelidir. Beden duvarlarına oranla, yüksek tutulmuştur. Altta, beden duvarlarına kadar yükselen kare kaideden sonra, kürsü kısmı bulunur.

 

ÇELEBİ AĞA CAMİİ-ÇELEBİ ALİ CAMİİ

İlçenin güneyinde, Murat ırmağı kıyısındadır. 1971-1973 yılları arasında bu bölgenin Keban baraj gölü suları altında kalması nedeniyle, cami taşları numaralandırılarak sökülmüş, bulunduğu yerden alınarak ilçe merkezinde günümüzdeki yerine taşınmıştır.

Günümüzdeki yeri, Pertek-Elazığ kara yolu üzerinde, ilçe çıkışında, Baysungur camii ile birlikte aynı yerdedir. Cami: Çelebi Ali camii, Aşağı camii, Ali oğlu Çelebi camii, Çelebi Bey camii, Ali Çelebi camii, Meydan camisi, Aşağı Çelebi Ali Camii gibi isimlerle de tanınır.

Giriş kapısı üstündeki Arapça Silüs hatla yazılan kitabesine göre: 1569 yılında yaptırılmıştır. Kitabenin Türkçe metni şöyledir “Bu mübarek cami şerifin yapımını Koca Hacılı Ali Oğlu Çelebi Bey emretmiştir. Allah onların günahlarını affetsin. Tarih 976 yılı Ramazan ayı (Miladi Şubat-Mart 1560)”

Mimari özellikleri: Cami kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Son cemaat yeri 3 kubbeli, ana mekanı tek kubbelidir. Ana mekanın batısındaki beşik tonozlu yerde: eyvanlı bir çeşme ve minare bulunur. Çeşme, minare ve son cemaat yeri duvarları, iki renkli kesme taştan yapılmıştır.

ÖMER PAŞA KONAĞI

İlçe merkezinde Camikebir Mahallesindedir.

1885 yılında burada Belediye kurulur. Bu dönemden kısa bir süre sonra Sivastopol kuşatmasına katılan Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa, buraya gelir ve günümüzdeki Camii Kebir Mahallesinde ( o dönemdeki ismi Şorgu) büyük bir konak yaptırır. Maalesef konak hakkında daha ayrıntılı bilgi yoktur.

KİLİSE

İlçe merkezine bağlı Til köyündedir. İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır.

Til (Korluca) köyü: 7’nci yüzyılda Bizans-Arap mücadelesine sahne olmuş ve sürekli el değiştirmiş bir yerdir. Ancak 10’ncu yüzyıldan sonra, Bizans hakimiyeti bölgesinde kalır. Bizans döneminde bu bölgeye Katolik Süryaniler yerleştirilir.

Bu dönemde, Süryaniler, bölgede 4 tane kilise ve manastır yaparlar. Fakat bu dini yapıların Süryanilere mi, yoksa Ermenilere mi ait olduğu konusunda çelişkiler vardır.

Kitabesi günümüze ulaşmadığından yapım tarihi ve yaptıranlar bilinmez. Baraj gölü suları altında kalmıştır o yüzden bu kilise ve manastır yapılarına ait günümüzde herhangi bir görsel yoktur.

SULTAN HIDIR TÜRBESİ

Pertek ile Hozat arasında, karayolunun kenarında, bir tepenin üstünde, Zeve denen Dorutay köyündedir.

Türbe ile ilgili anlatılanlar şunlardır. “Selçuklu Sultanı Alaattin, askerleriyle bölgede iken, bir yaşlı insana rastlar. Sonra yaşlı bu insanın (Sultan Hıdır) gösterdiği kerametleri görür ve ona 3 kurama bırakarak bölgeden ayrılır” Türbe, 3 bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölüm: kurban kesilen ve ateş yakılan avlu kısmıdır. Buranın üstü demir çatı ile örtülüdür. Avluda oturma alanları bulunur.

İkinci bölüm: Avludan türbeye geçişi sağlayan ilk odadır. Burada 3 mezar vardır. Mezarların kime ait oldukları bilinmez, ancak türbenin bekçileri oldukları tahmin edilmektedir. Burada: teberik denen ince bir kum alan vardır. Ziyaretçilerin bazıları, bu kumdan alırlar.

Üçüncü bölüm: Türbenin asıl bölümüdür. Burada: Sultan Hıdır’ın mezarı ile birlikte birkaç mezar daha vardır. Ancak bu mezarların üstleri, yenileme sürecinde kapatılmıştır. Türbe odası genişçe bir odadan oluşmaktadır.

Çünkü bazı ziyaretçiler burada yatıya kalırlar. Bu yatıya kalan ziyaretçilerin kullanımı için bazı eşyalar bulunmaktadır.

Türbe: çocuğu olmayan kadınlar, sara ve akıl hastaları yakınları tarafından ziyaret edilmektedir.

SAĞMAN KALESİ-DERUN-İ HİSAR KALESİ

İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Sağman köyünde, sarp bir kayanın üstündedir. Kalenin yapılış tarihi ve yaptıran hakkında bilgi yoktur.

Sadece Evliya Çelebi tarafından yazılarında kalenin “Diyarbakır Artukoğulları Sülalesinden bir Türk Beyi tarafından yaptırıldığını” yazar. Kale oldukça küçüktür, ancak önemli bir geçit yeri olan derelerin kesiştiği yerde kuruludur. Kalenin bulunduğu tepenin batı ve güney yamacındaki surlar sağlam olarak günümüze ulaşmıştır.

SAĞMAN KÜLLİYESİ

İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Sağman köyü merkezindedir. Külliyenin camisi: 1555 yılında Keyhüsrev Bey oğlu Salih Bey tarafından yaptırılmıştır.

Caminin özellikle renkli taşlardan yapılmış kapısı ilgi çeker. Ayrıca, kapının oyma taş işçiliği de görülmeye değerdir. Ana mekan kare planlı ve kubbelidir.

Kubbenin üstü taştır. Caminin yanında külliyeye ait Salih Bey’in türbesi bulunur.  Altıgen olan türbe renkli taşlarla işlenmiştir. Türbeye, caminin batı bölümünde bulunan medreseden girilir.

Tunceli Pertek Kalesi

PERTEK KALESİ

İlçe merkezinin güneyinde, Murat ırmağı kıyısında bir tepe üstündedir. Kalenin bulunduğu yer, Pertek ilçesinin eski yerleşim yeridir.

Kalenin “Halid Bin Velid” tarafından onarıldığı ve bu onarım sırasında kalede bulunan “Karakuş” (Moğolca Portok) heykelinin kaldırıldığı ve yerine Arapça yazılı bir kitabe konulduğu tahmin edilmektedir.

Bölgenin Keban baraj gölünün suları altında kalması nedeniyle, kale günümüzde bir ada üzerinde bulunmaktadır. Kalenin kesin yapım tarihi ve yaptıranlar bilinmez.

Kalede: surlar iç içe geçerek yapılmıştır. Surlar arasında yapı kalıntıları temelleri görülür. Kalenin güney cephesinde: yontma taşların arasına kırmızı tuğla ve mavi çiniler konulmuştur.  Kalenin içindeki çinili odaların, 1071 yılından sonra bölgede hakimiyet kuran Mengüçoğulları tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

Yine, kalenin içinde bir sarnıç ve çeşitli yapı kalıntıları vardır.

Kıyıdan teknelerle kalenin bulunduğu adaya gidip, kaleyi gezebilirsiniz.

 Tunceli Pülümür hakkındaki gezi yazım için  Pülümür