Kalkan

Kalkan
 

Kalkan, Kaş’a bağlı bir mahalledir.

Kaş ilçe merkezinin 25 km batısındadır. Fethiye yolu üzerindedir.

Kalkan’ın günümüzden 150-200 yıl önce yakındaki Meis isimli Yunan adasından buraya gelen tüccarlar tarafından kurulduğuna inanılmaktadır.

1920’li yıllarda “Kalamaki” adıyla anılan eski bir Rum balıkçı köyü olarak göze çarpmaktadır.

1922 yılında mübadelede, Kalkan’da yaşamakta olan Rumların bir kısmı Yunanistan’a ve bir kısmı da Avustralya’ya gitmiştir. Yunanistan’a gidenler, Atina yakınlarında kurdukları köye “Kalamaki” ismini vermişlerdir.

Bunların çocukları, vatan hasretini gidermek için zaman zaman Kalkan’a gelip ziyarette bulunurlar.

O günlerden geriye ise, sadece, bugün cami olarak kullanılan köyün kilisesi kalmıştır.

Eski Rum evleri ve küçük yat limanıyla son yıllarda en ilgi çeken tatil merkezlerinden birisidir. Çünkü otantik mimari dokusu bozulmadan günümüze ulaşmıştır. Beyaz renkli evleri, kepenkleri, çiçek fışkıran balkonları ile alabildiğine huzurlu bir yerdir.

Bir koyun kıyısında denize inen bir yamacın üzerinde kurulmuştur.

Günümüzde: burada oteller, pansiyonlar, lokantalar ve hediyelik eşya dükkanları doludur.

Denize eğimli sokaklardan, aşağıya denize doğru yürürken, oldukça güzel manzaralarla karşılaşırsınız.

Teraslar üzerinde restoranlar kuruludur. Bu yüzden yemek yerken muhteşem deniz manzaraları ve gün batımı izleyebilirsiniz.

Burada, sahil boyunca uzanan caddede gezebilirsiniz. Caddenin sonunda denize bakan mekanlarda dinlenebilirsiniz.

Hediyelik eşya dükkanlarının sıralandığı dar sokaklar, Marina da biter.

Evet Kalkan uzun yıllar, ulaşım zorluğu nedeniyle çevre ilçeler gibi turizmde canlılık kazanamamıştır. Ama son yıllarda, özellikle İngilizlerin başı çektiği yoğun bir yabancı nüfus, buraları tercih etmektedirler.

 

YAT LİMANI

Lodosa açık küçük kıyısında bir yat limanı vardır. Uğrayan her türlü teknenin ihtiyacı karşılanmaktadır.

 

ÇATA ADASI

Kalkan koyu açıklarındadır ve üzerinde yerleşim yoktur.

 

GÜVERCİNLİK DENİZ MAĞARASI

Kalkan merkeze 2 km uzaklıktadır. Tekneyle gidilebilir. Çok sayıda güvercin barındırması nedeniyle bu isim verilmiştir.

Kalkan Halk Plajı
 

KALKAN HALK PLAJI

Kalkan merkeze uzaklığı 100 metredir.

Plajın uzunluğu 240 metre, genişliği 8 metredir.

Denize sıfır plajda tesis bulunmaktadır. Kayalık yoktur, ahşap iskele ve beton platform yoktur.

Mavi bayraklı plajda, yılın 9 ayı denize girilebilir.

Berrak ve serin bir denizi var, ama yılın 9 ayı denize girmek mümkündür. Plaj küçük çakıl taşlarından oluştuğu için denizden çıktığınızda ayağınız kumlanmıyor.

Temiz ve bakımlı plaj, yörenin gözde turistik beldesinin hemen içinde yer alması da ayrı bir avantajdır.

İster plajda şezlong kiralayıp günümüzü geçirebilirsiniz, ister arada Kalkan’ın şirin çarşısında küçük turlar atıp yeniden serin denizinize dönebilirsiniz. Adı gibi Halk Plajı, halk ve beldeyle iç içedir.

Kalkan Kaputaş Plajı
 

KAPUTAŞ PLAJI

Kalkan bölgesindedir. Kaş ilçe merkezine 18 km uzaklıktadır. Kalkan’a ise 7 km uzaklıktadır. Kaş-Kalkan karayolu üzerindedir.

Buradaki yol inşaatında, yıllarca önce 5 yol işçisi hayatını kaybetmiştir, günümüzde bu işçilerin isimleri bulunan bir tabela kayalıklarda görülmektedir. Giriş ücretli değildir.

Buraya ilçe merkezinden kalkan dolmuşlar veya özel aracınız ile gidebilirsiniz. Ancak şunu unutmayınız, plaj otoyol kenarındadır, özellikle sezonda yani yaz aylarında otopark bulmak büyük sorundur, bu yüzden bence buraya Kaş merkezden kalkan dolmuşlarla gidin.

Öte yandan, rastlamadım ama yol kenarına park edilen araçlarda sürekli hırsızlık olduğunu duydum, yani otopark oldukça küçük, birçok araba yol kenarına park ediliyor.

Bu yüzden arabalarınızda değerli eşya bulundurmamanızı öneririm.

Ancak, kayalıklarla çevrili bir koyda bulunan plaja inebilmek için 187 basamaklı bir merdiven kullanılıyor. Yani iniş iyi de, yüzüp yorulduktan sonra bu merdivenleri çıkmak oldukça zorluyor.

Kalkan Kaputaş Plajı
 
Mavi Bayraklıdır.

Kanyon ağzı plajıdır. Kumsalın çevresinde dev kayalar bulunmaktadır.

Kaputaş Plajı: 2015 yılında Antalya Tabiat Varlıklarını Korumu Bölge Komisyonu tarafından tescil edilmiş ve 25 yıllığına Kaş Belediyesine kiralanmıştır.

Plajda, Kaş Belediyesi tarafından işletilen bir tesis bulunmaktadır. Plaj yanında küçük bir kafe bulunuyor. Tesis oldukça uygun ve temiz bir işletmedir.

Soyunma kabinleri, duş ve tuvaletler bulunuyor. Yeme içme alanı self servis ve güzel bir manzarada, uygun fiyatlarla bir şeyler yiyip içebilirsiniz.

Plaj şemsiyesi ve şezlong kiralamak mümkündür. Ancak kendi sandalyeniz ve şemsiyenizi de götürebilirsiniz.

Ancak konaklama tesisi yoktur, çünkü burası bir yol üstü plajıdır ve en yakın konaklama tesisi 7 km uzaklıktaki Kalkan’dadır.

Deniz

Berrak ve temizdir. Sığdır. Dalgalar çok değildir. Ancak bazen muhteşem dalgalar oluyormuş. Bunu da dikkate almak gerekir. Ayrıca birden derinleşiyor. Denize girmek için deniz ayakkabısı olmanızı öneririm.

Ancak Antalya bölgesinde suyu sıcak olmayan ender plajlardan birisidir.

Peki deniz sonu duş derseniz, evet soğuk doğal kaynak suyu ile duş yapma imkanı bulunmaktadır ama buz gibi bir sudur.

Aynı zamanda: Caretta Caretta deniz kaplumbağalarının Türkiye’deki önemli üreme alanlarından birisidir.

Kalkan Mavi Mağara
 

MAVİ MAĞARA

Kaş ilçe merkezine 18 km uzaklıktadır. Kaputaş plajına ise 200 metre uzaklıktadır.

1972 yılında Temuçin Aygen tarafından bulunmuştur.

Karadan ulaşım olmayan mağara, 40 metre uzunluktadır ve mağaraya tekneler veya Kaputaş plajından kiralanan kanolarla girilmektedir.

İsmini dehlizlerinden içeri yansıyan mavi ışıklardan almıştır. Güneş ışıkları denizin dibinden yansıyarak mağaraya giriyor ve muhteşem bir atmosfer oluşuyor.

Mağara: iç ve dış galerilerle bölünmüştür.

Mağarada dalış sporu yapılır.

Ancak amatörler mağaranın ön kısmında, profesyoneller ise mağaranın iç kısmında dalış yapmaktadır.

Eskiden mağarada foklar yaşıyormuş.

Kalkan İslamlar Köyü
 

İSLAMLAR KÖYÜ-YEŞİL BODAMYA

İslamlar köyü: Kalkan merkeze 7 km dir. Kalkan’da sıcak yaz günlerinde en yakın serinlik bölge burasıdır.

Burada: gerek şehrin gürültüsünden uzakta bir dinlenme ve gerekse tarih kokan Likya yollarında gezinti imkanı bulabilirsiniz.

Köyün ilk yerleşimcisi İslam Bey adında Arap asıllı bir çobandır.

Daha sonra bir gurup Arap köye yerleşince köy nüfusu artmıştır.

Köyün Akbel Mevkiinde birçok Arap mezarlığı bulunmaktadır.

Köyün Yunanca ismi “Bodamya” dır. Kelime anlamı “nehirler” demektir.

Burada uzun yıllar Türkler ve Rumlar birlikte yaşamıştır. 1934 yılında köy ikiye ayrılmıştır. (Kaş ve Elmalı İslamlar olarak)

Köy halkı: yazın Elmalı İslamlar köyüne çıkar, çünkü burası yayladır. Kış döneminde ise Kaş İslamlar köyüne gelirler, çünkü deniz kıyısındadır. Yani hayatlarını göçebe olarak sürdürürler.

Köy deniz seviyesinden 600 metre yüksektedir. Yılın en sıcak zamanlarında, aşağıdan 5-6 derece daha serindir.

Köyün bulunduğu dağın yamacında, birçok kaya mezarı bulunmaktadır.

Dağınık şekilde Lahitler de görülür.

Buraya yolunuz düşerse, mevcut lokantalarda mutlaka alabalık yemelisiniz. Çünkü Üzümlü’den İslamlar köyüne doğru çıkılan yolun sağında ve solunda birçok balık çiftliği bulunmaktadır.

 

Su değirmeni:

Köyün Bodamya Mevkii denen Yeşilköy’ün Pavruka denen çayın geçtiği yerlerde, Rum halkı birçok su değirmeni kurmuştur.

Bu su değirmenlerinden bir tanesi günümüzde görülebilir ve bu su değirmeninin yaklaşık 300 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Boruları ise antik dönemden kalmadır. Günümüze kalan iki değirmenden biri, köy kahvesinin yanında ve hala kullanılmaktadır.

Kalkan Bezirgan Pirha
 

BEZİRGAN-PİRHA

Bezirgan köyü, önemli bir yayla köyüdür. Kaş merkeze 42 km ve Kalkan merkeze 12 km uzaklıktadır.

İngiliz “The Times” gazetesi tarafından, Türkiye’de gidilmesi gereken gizli kalmış 6 yerden biri olarak gösterilmiştir.

Bezirgan köyü: Toroslarla çevrili bir ovanın ortasındadır.

Pirha kalıntıları: köyden 20 dakika yürüyüş uzaklığındadır. Antik şehir, denizden 850 metre yükseklikte kurulmuştur. Likya’nın en önemli şehirlerinden birisidir. Kent alanı içinde, yönleri denize doğru olan birçok lahit mezar bulunmaktadır.

Ayrıca, dağınık şekilde lahitler görülür. Birçok heykel ve rölyef bulunmuş ve bunlar günümüzde Antalya Müzesinde sergilenmektedir.

Kekova gezi yazıları.

Kaş gezi yazıları.

Patara gezi yazıları.

Demre gezi yazıları.

Kekova

Kekova
 

Kekova Demre yakınlarındadır.

Ulaşım

Kaş merkeze 33 km ve Demre’ye ise 20 km uzaklıktadır.

Buraya ulaşmak için Kaş’tan kalkan tekneler kullanılır.  Üçağız köyünden tekne ile 10 dakika uzaklıktadır.

Adanın ismi

Köyün ismi, eskiden “Tristomo” olan ve aynen “Üçağız” anlamına gelen Yunanca sözcüğün Türkçe karşılığıdır.

Günümüzde buranın resmi adı “Geyikova” dır.

Bir kanal, körfezin Üçağız’daki iç kısmından, daha geniş olan “Ölüdeniz” diye bilinen dış kısmına doğru uzanıyor. Neredeyse bütün körfez dar ve uzun “Kekova Adası” ile kapanıyor. Bu kanal ile, adanın doğu ve batısındaki iki geçit: Üçağız oluşuyor.

Kekova adası: Kaleköy’ün tam karşısındadır.

Kekova
 

Adanın Özellikleri

Özel Çevre Koruma bölgesidir.

Likya bölgesinin kıyısında, Demre’nin batısında kayalık bir adadır.

Kaş doğusunda Ulu Burundan başlar ve Kekova Burnunun doğusunda,  Demre ovasında biten çok hareketli bir kıyı ve kıyı boyunca uzanan adalardan oluşur.

Yüz ölçümü 4.5 kilometre karedir. En yüksek tepesi 188 metre, karşısındaki anakara ile arasındaki kanal görünümlü denizin derinliği ise 105 metredir.

MS 141 ve MS 250 yıllarında, şehir sulara gömülmüş, Kekova adası ise ana karadan ayrılmıştır.

Kekova ismi, adayı kaplayan kekiklerden gelir ve Kekova adasını: Kaleköy ve Üçağız köylerini, tarihi Simena, Teimussa ve Tersane köylerini içerir. İç kesimlerde ise: Çevreli ve Kapaklı köyleri bulunur.

Tersane koyu hariç, adanın diğer yerlerinde yüzmek yasaktır.

Kekova adasında keçi sütlü sade dondurma yemelisiniz. Çünkü muhteşem güzeldir.

Adada bulunan kalıntılar

Ada bütünüyle kalıntılarla kaplıdır.

Doğu geçidine bakan kıyıda, daha önce Kekova olarak bilinen Kale köyü, Simena antik kenti ve Üçağız’da Teimioussa kenti kalıntıları bulunur.

Kekova Batık Şehir
 

BATIK ŞEHİR-DOLİKİSTHE

Adanın bazı bölümleri, depremler sonucu deniz altında kalmış ve buraya “Batık Şehir” ismi verilmiştir.

Kuzey kıyılarındaki antik şehir Dolikisthe, popüler ismiyle “Batış Şehir” özellikle burayı ziyaret edenlerin ilgisini aşırı çekmektedir.

Ancak, daha önce söylediğim gibi burası doğal koruma alanıdır.

Burada yüzmek ve dalmak yasaktır.

Kekova Batık Şehir
 

Çünkü: denizin altındaki Batık Şehirde resmi arkeolojik araştırmalar yapılmamıştır ve bölgede yüzyıllardır sürdürülen hırsızlıkların önlenmesi için böyle bir tedbir alınmıştır.

Eğer deniz dalgasız yani sütliman ise, antik şehrin su altındaki izlerini görebilirsiniz. Muhteşem bir manzara, belki de aklınıza kayıt kıta “Atlantis” gelecektir. Bir anda, bir deprem ve yükselen deniz, tamamen sular altında kalmış bir kent.

Kekova Batık Şehir
 

Denizin içinde, kıyılarda evler, merdivenler ve duvarlar görülüyor.

2000 yıl önce olduğu iddia edilen ani bir deprem sonucu veya denizin zamanla yükselmesiyle sular altında kalıp kalmadığı hala tartışmalı ve belirsiz olan bir  durum.

Düşündükçe günümüzdeki küresel ısınma akla geliyor.

Çünkü küresel ısınma sonucu denizlerin yükseleceği söyleniyor. “Tarih tekerrürden ibarettir” denir ya, umarım böyle bir felaket günün birinde tekrar olmaz.

Evet: antik şehir kalıntıları Kaş merkezden 20 deniz mili uzaklıktadır.

Buraya sadece tekne veya kanolarla ulaşılmaktadır. Ancak teknelerin burada duraklaması da yasaktır. Sadece gelip geçiyorlar. Zaten buraya tur düzenleyen teknelerin altında deniz altını görmek için cam bölümler bulunmaktadır.

Harabeleri gezerken, Roma Eflatunu hammaddesi (purpura) olan deniz kabuklarının kaynatılmış, boyası alınmış öbeklerini görebilirsiniz ve o mistik kokuyu alabilirsiniz.

Yazılanlara göre, o devirlerde “eflatun” renkli bu özüt, Bursa ve İstanbul’a gönderilerek zamanın İmparatorluk simgesi olan ipek dokumaların boyanmasında kullanılıyormuş.

Kekova Batık Şehir
 

Evet: adanın sağ tarafında gezerken, suyun altında: denize batmış dükkanlar, liman harabeleri, mermer sütunları ve düzgün zeminiyle bir kilise kalıntısı görebilirsiniz.

Bu kalıntılar arasında bulunan kilise: Türkiye’de su altındaki bilinen 2’nci kilisedir.

Kıyıyı takip ettiğinizde ise, evlerin yarısının sulara gömüldüğü ve merdivenlerinin denize indiği görülür.

Araştırmalara göre, burası MS 4 ile 7’nci yüzyıllar arasında, kutsal topraklara yani Kudüs’e giden ve oradan gelen Hıristiyan hacılar için de bir cazibe ve konaklama merkeziymiş.

Fırtınalarda, kıyıya vuran gemilerin kazazedelerini koruyan, aç denizcileri doyuran, çocuklara ağaç dallarından yaptığı oyuncaklar sunan Noel Baba (Piskopos Aziz Nikolaos)’nın 4’ncü yüzyıl başlarında yaşadığı yer olan Demre yani Myra buraya oldukça yakındır.

Bu arada kıyıdaki taşlarla bir “Türk Bayrağı” resmedilen yer göreceksiniz. Burası: 1’nci Dünya Savaşı sırasında Osmanlının destanlaşan gemilerinden Rauf Orbay komutasındaki Hamidiye Zırhlısının bir süre gizlendiği ve ikmal yaptığı yer ve bugün burası Hamidiye Koyu olarak da biliniyor.

Simena istikametine giderken burayı görebilirsiniz.

Kekova Kaleköy
 

KALEKÖY

Türkiye’nin en güzel köylerinden birisidir. Sakin bir yer. Burası bir yarımada yani kara bağlantısı var ama karadan bağlantı yolu yok. Yol yapılmamış, sadece keçi yolları yani zorlu patikalar bulunuyor. Bu yüzden sadece tekne ile ulaşım sağlanıyor.

Köy: Simena Nekropol alanı üzerine kurulmuştur. Köyde: Likya ve Bizans tarihi kalıntıları var. Köye ismini veren kale: harika bir manzaraya sahiptir.

Buraya yolunuz düşerse, mutlaka ev yapımı dondurma yemelisiniz. Özellikle: kavunlu, çiçek, şeftali ve limonlu önerilir.

Yöreye ait birçok resim, kartpostal ve posterde görülen “Deniz içindeki lahit” Kaleköy’dedir. Bu lahit muhtemelen bir çocuğa aittir. 

Kekova Simena
 

SİMENA

Günümüzdeki Kaleköy, tarihi Simena antik kenti üzerine kurulmuştur. Simena antik kenti, 1’nci derece arkeolojik sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Simena kelimesi Luwi dilinde “Kutsal Ana Ülkesi” anlamına gelmektedir.

Buraya sadece deniz yolu ile yani teknelerle ulaşılıyor. Ülkemizde sadece denizden ulaşılabilen nadir yerlerden biridir. Üçağız köyünden veya Andriake’ten teknelerle buraya ulaşılır.

Antik kent, halk arasında “Kaleköy” diye bilinir.

Günümüzde: eski Likya mezarları ve köy evleri iç içe ve sırt sırtadır.

Likya mezarlarının en belirgin özelliği: üst kısmının ters çevrilmiş bir tekneye benzemesidir.

Öte yandan, Likyalılar mezarlarında ölülerin dişleri arasına bir sikke koyarlardı. Çünkü ölülerin cennete gitmek için bir nehre ulaşacakları ve nehri geçmek için tekneyi kullanana bir bozuk para vermeleri gerektiğine inanırlardı.

Bazı kaynaklarda ise, tekneyi kullanana para vermemek için, kendilerine ters gemi şeklinde mezarlar inşa ederek, bu gemi ile öteki dünyaya gideceklerine inanırlardı.

Önemi

MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenen ve Likyalıların günümüze bıraktığı değerli bölgelerden birisidir.

Büyük bir deprem sonucu Simena antik kenti sulara gömülmüştür. Batık kent üzerinde kano ile gezi muhteşem bir güzelliktir. Suların içinden lahitler çıkıyor. Özellikle: deniz içinde bulunan bir Lahit, Simena kentinin simgesi olmuştur.

Denizin içinde adaya dönmüş tepelerin üzerinde kiliseler ve evler görülüyor. Tarihi eserler bolca yağmalandığından: bölgede yüzmek yasak, teknelerin de durması yasaktır. Teknelerin sadece geçmelerine izin veriliyor.

Günümüzde Sit alanı olarak tescillenmiş ve koruma altına alınmıştır. Bu yüzden yapılaşma yoktur ve eski mimari doku korunarak günümüze ulaşmıştır.

Kalesi

Kaleye giriş ücretlidir.

Kalesi sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Kalede: Likya, Roma ve Selçuklu zamanından kalma sur duvarları ve mazgallar, üç uygarlığın izleri görülmektedir. Patika ve merdivenlerle çıkılan kale, Ortaçağ döneminde kullanılmıştır.

Çünkü Haçlı seferleri sırasında yeniden inşa edilmiştir. Kalede: değişik dönemlerin izlerini görmek mümkündür. Kaleden: hemen karşıda bulunan Kekova adasını, diğer adaları ve irili ufaklı koyların muhteşem manzarasını görebilirsiniz.

Tiyatro

İç kalede bulunan tiyatro, en küçük Likya tiyatrosu olarak bilinmektedir. 7 oturma sıralı tiyatro sadece 80 kişiliktir. Yekpare bir kayaya oyulmuştur.

Nekropol

Lahit mezarları bulunmaktadır.

Kekova Tersane Koyu
 

TERSANE KOYU

Adanın batı ucunda bulunan Tersane koyu ilgi çekicidir. Adanın iç yakasındaki Tersane denilen yer, çok eski bir tekne yapım yeridir.

Günümüzde: Kaş, Demre ve Üçağız’dan gelen teknelerin demirleme yeridir.

Kıyada ve deniz içinde, tarihi eserler bulunmaktadır.

Kalkan gezi yazıları.

Kaş gezi yazıları.

Patara gezi yazıları.

Demre gezi yazıları.

Kaş

Kaş

Kaş; daracık, sarmaşıklar ile kaplı sokakları, başka yerde tatmanın imkansız olduğu Kaş a özgü lezzetleri ile tatilcilerin vazgeçemediği küçük bir beldedir Kaş.

Ama, muhteşem bir güzellik, küçük ama sakin, güzel bir belde. Tam bir tatil yeri.

Kaş

ULAŞIM

İstanbul-Kaş arası uzaklık, yaklaşık:950 km. dir. Antalya-Kaş arası uzaklık: 198 km. dir. Ankara-Kaş arasında uzaklık: 741 km. dir.

Kaş’ın çevredeki yerleşimlere uzaklıkları ise şöyledir; Kaş-Kalkan: 26 km., Kaş-Xanthos: 44 km., Kaş-Patara. 43 km,, Kaş-Letoon: 50 km., Kaş-Fethiye: 108 km., Kaş-Köyceğiz: 173 km., Kaş-Marmaris: 236 km., Kaş-Bodrum: 357 km., Kaş-İzmir: 470 km., Kaş-Demre: 48 km., Kaş-Finike: 78 km., Kaş-Kumluca: 98 km.

Kaş Ne Yenir

NE YENİR

Yörede, her mevsimde yetiştirilen taze tarım ürünleri, günlük olarak sunuluyor. Her türlü et yemekleri, deniz ürünleri ve balık çorbası meşhurdur. Yörede: arıcılık ve bağcılık ta gelişmiştir. Kara kovan balı ve çam balı, pekmez alınabilecek ürünlerdendir. Özellikle: keçiboynuzu pekmezini mutlaka deneyin.

Kaş Genel

GENEL

Kaş Plajları

Kaş için: “Arkası taş, önü yaş” olan Kaş’ta işler zor, zaman yavaş ilerler. Bu gecikmenin ödülü ise, Kaş’ın olağanüstü tarihi ve kültürel birikimlerini, karasal ve su altı doğal zenginliklerini bugüne kadar korumuş olarak geleceğini sağlayacak konumda olmasıdır.

PLAJLAR

Kaş’ın bütün deniz kıyılarından denize girmek mümkün dür ancak, halkın tercih ettiği plajlar şunlardır. Patara Plajı, Kaputaş Plajı, Küçük Çakıl Plajı, Akça Germe Plajı, Seyret Çakılı Plajı, Büyük Çakıl Plajı, Karadere Plajıdır.

Kaş Plajları

Kaş’ın en güzel plajı: Kaputaş Plajıdır. Kalkan-Kaş kara yolunda, dağların ve virajların arasında giderken bir anda belirir. Dünyanın en güzel cep plajlarından biridir.

Kalkan’dan özel araba ile: yaklaşık 10 dakikada gidilir. Kaş’tan ise 20 dakikada gidilir.

Kaputaş Plajı ile ilgili ayrıntılı tanıtımı Kalkan bölümünde bulabilirsiniz.

Kaş’ta konaklama sıkıntısı yok. Bir de öğretmen evi bulunuyor.

Meis adası

Kaş sualtı dalış

Kaş’ın hemen karşısında: Yunanistan’a ait olan “Meis adası” bulunmakta olup, uzaklığı: 3 km. dir.

KAŞ’DA YAPILABİLECEK ETKİNLİKLER

Kaş Tüplü Dalış

TÜPLÜ DALIŞ-SCUBA DİVİNG

Kaş’ta tüplü dalış yaparak kristal berraklığındaki suların metrelerce altına inebilirsiniz. Kaş da su altı dalışları 1986 yılında yapılmaya başlamıştır. Günümüzde ise, turizmin motor sektörü olmuştur.

Burada 21 farklı dalış noktası bulunmaktadır. Avrupalı dalıcıların en çok keyif aldıkları dalış bölgesidir. Tespit edilmiş 30’a yakın dalış noktasıyla, dalıcılara heyecanlı anlar yaşatmaktadır.

Çünkü: denizin altı da, üstü kadar renklidir. Ayrıca Caretta görme ihtimali vardır ve denizin altında MÖ 1300’lere kadar uzanan bir tarihle karşılaşmak mümkündür.

Sualtı kanyonları, rengarenk balıklar, çeşit çeşit deniz canlıları ve profesyonel dalış okulları bulunmaktadır.

Yaz sezonunda, 40-50 metreye varan görüş mesafesi ve kayalık dip yapısıyla, Kızıldeniz’den sonra Akdeniz’deki önemli dalış yeridir.

Kaş Yamaç Paraşütü

YAMAÇ PARAŞÜTÜ

Minübüslerle 9 dakikalık bir yolculukla denizden 600 metre yükseklikteki Kırdavlı Tepesine ulaşılıyor. Veya Asas dağına çıkılıyor. Asas dağına ulaşım yolculuğu 30 dakika sürer.

Paraşüt uçuşu, Asas dağında 650 metre yükseklikten başlıyor. Burada yamaç paraşütü pilotları eşliğinde yamaç paraşütü yapılıyor. Uçuş yaklaşık 20-30 dakika sürmektedir.

Kaş limanına iniş yapılıyor. Yamaç paraşütü yapmak için ayırmanız gereken süre 2 saat civarındadır.

YÜRÜYÜŞ-TRECKİNG

Kaş’ın en rağbet gören doğa aktivitelerinden birisidir. Bölge: trekking ve antik kentler arası yürüyüşler gibi, doğa etkinlikleri için sayısız olanaklar sunmaktadır.

Herkesin kolaylıkla yürüyebileceği patikalar ile süslü rotalarda, zengin maki toplulukları arasından geçerek, sedir ormanları ile kaplı yeşil tepeleri, kanyonları, vadileri ve su kaynaklarını izleyerek, yarı evcil keçilere, bazen de sempatik sincaplara rastlayarak harika zaman geçirebilirsiniz.

Kaş Mavi Yolculuk

Bu yürüyüşler; doğa güzelliklerinin yanı sıra, Likya patikalarını takip ederek, henüz yoğun turist akınına uğramamış, antik kentleri keşfetmek, bozulmamış köyleri ve yöresel özellikleri tanımak olanağı da sağlamaktadır.

Doğa yürüyüşleri, bölgeyi çok iyi tanıyan, tecrübeli ve tüm iletişim-emniyet donanımlarına sahip rehberler eşliğinde yapılmakta olup, tur başlama noktalarına araçlarla gidilmektedir.

Likya yolu seçeneğinin dışında: Liman ağzı, Gedife Tepesi, Phellos, Gökçeören, Asaz Dağı, Gömbe Yaylası alternatif yürüyüş parkurları da programlar içindedir.

Yalnız, asla, rehber olmadan, böyle uzun bir yürüyüşü tercih etmeyin.

MAVİ YOLCULUK VE TEKNE TURLARI

Gulet tipi yelkenli, ahşap yatlarla yapılıyor. Çünkü bu tip tekneler, günümüzde yalnızca mavi yolculuk için dizayn edilmiştir.

Çağdaş yaşamın gereklerini karşılayacak şekilde üretilen bu el emeği guletler, kamaralarından, mutfağına kadar her türlü konforu, ahşap sıcaklığı içerisinde yolcularına sunuyor.

Mavi yolculuk içinde: Akdeniz ve Ege’nin en güzel koylarını: Kekova’yı, Kaş-Kalkan’ı, Kelebekler Vadisini, Fethiye ve yemyeşil Göcek koylarını görebilirsiniz.

Kaş Sualtı Arkeoloji Parkı

KAŞ SU ALTI ARKEOLOJİ PARKI-ARKEOPARK

Hidayet koyundadır.

Arkeopark’ta, Uluburun’da kalıntıları bulunan teknenin bir benzerinin, Kaş’ta inşa edilip batırılması ile oluşturulan bir yapay resif ile, batığın sünger avcıları tarafından ilk bulunduğu “İn Situ” halini temsilen, taklit amphora, taş çapa ve bakır külçelerin, batik planına göre düzenlendiği yapay batık alanı yapılmış.

Yeryüzünde benzeri olmayan bu su altı parkı, dalıcılara hoş bir keşif heyecanı yaşatıyor.

Kaş Tarihi

TARİHİ

Kaş’ın eski adı: Hebessos’tur. Antik kent, tarihte: Antiphellos ismi ile anılmıştır. Karia ve Likya bölgeleri arasında, bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunması nedeniyle, şehir, aynı zamanda bir ticaret limanıdır.

Antik kent: Roma döneminde önem kazanır. Bizans döneminde, piskoposluk merkezi olur. Bu dönemde: Arap akınları görülür ve daha sonra Anadolu Selçuklu topraklarına katılarak, Andıflı adını alır.

Anadolu Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra ise, Tekeoğulları Beyliği yönetiminde geçer ve daha sonra Yıldırım Beyazıt tarafından, Osmanlı topraklarına katılır.

Kaş gezilecek yerler

GEZİLECEK YERLER

Kaş Cumhuriyet Meydanı

CUMHURİYET MEYDANI

Kaş merkezinin göbeğinde Andifli Mahallesindedir. Ara sokaklarda gezinmelisiniz. Burası: Kaş merkezinde hareketle gecelere yakın olmak isteyenlerin tercih edeceği küçük işletmelerle doludur. Burada birçok kafe ve bar bulunuyor.

KAŞ MERKEZ CAMİİ-NASRETTİN CAMİ

İlçe merkezinde en tarihi yapıdır. İlçenin tam ortasında Andifli Mahallesindedir. Caminin Kitabesinde: Yusuf Ağa tarafından 1770’li yıllarda yaptırıldığı yazılıdır.

Elmalı ilçesindeki Ketenci Ömer Paşa camisinden sonra Batı Antalya’nın en eski 2’nci camisidir. Cami tek kubbelidir. Batı yönünde minaresi bulunur.

Kaş Uzun çarşı

UZUN ÇARŞI

Yan yana dizilmiş eski ve şirin evlerin altları butik, mağaza ve yöreye ait hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlardır.

Kaş Uzun çarşı

Ne satın alınır: El işçiliği gümüş takılar, Likya halıları, kilimler, cam sanat eserleri, tahta oyma figürler, tasarım kıyafetler.

Yani, o kadar da düşündüğünüz kadar uzun bir çarşı değil, ancak burada ara sokaklara girmenizi öneririm. Buranın en büyük özelliği: Selçuklu mimarisi özellikleridir.

Uzun çarşı: alışveriş mekanları dışında, akşamları yemek sonrasında dolaşmaya çıkanların da adresi ve ışıltılı gezinti yeridir. Kenarlarda: bar ve kafeler bulunur.

Kaş Kral Mezarı

KRAL MEZARI-ANIT MEZAR

Likya dönemi lahitlerinin en görkemlisi, günümüzde Uzun çarşı sokağındadır. Sokağın yukarı kısmında tepeden aşağı sokağı seyredercesine duran bir lahit vardır.

Buraya halk arasında “Kral Mezarı” olarak adlandırılır. “Aslanlı Lahit” olarak da bilinir. MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenmektedir.

Gerek mezar odası ve gerekse üstündeki yükselti: tek bir kaya bloku yontularak yapılmıştır.

Kaş Kral Mezarı

Üç bölümden oluşan, yükseltilmiş bir lahittir. Hyposorium veya alt mezar odası, yaklaşık 1.5 metre yüksekliktedir ve zemini çökmüştür.

Bunun üstünde, yaklaşık 0.80 metre yüksekliğinde bir düz tavan vardır ve bu ikisi, bir kaya bloğundan yontularak yapılmıştır. Lahdin en üstünde ise ayrı bir kayadan yontulmuş tipik bir Likya ogivali veya sivri kemerli bir taş kapak bulunur.

Kaş Kral Mezarı

Kitabe

Lahdin 1.5 metre uzunluktaki alt kısmında, Boncuk motifleri ve 8 satırlık Likçe bir kitabe bulunmaktadır. Ancak bu kitabe yazılar belirgin olmasına rağmen henüz okunamamıştır. Bu yüzden mezarın kime ait olduğu bilinmiyor.

Sanduka

Kaidenin üzerinde, dikdörtgen prizması şeklinde anıtın sandukası oturtulmuştur. Kapağın kuzeybatı alınlığında: sopasına dayanmış, sağ bacağını sol bacağının üzerine atmış, üzgün görünümlü bir erkek ve bir kadın figürü vardır.

Kapağın güneydoğu alınlığında: ayakta duran ve uzun bir manto giymiş bir kadın figürü görülür.

Kaş Kral Mezarı Kitabesi

Lahit Kapağı

Lahdin en üstünde, ayrı bir kayadan yontulmuş tipik bir Likya sivri kemerli taş kapak bulunur. Kapağın her iki yanında da aslan kabartmaları bulunur. Aslan başları: pençelerin üstünde dayalı durur. Kapağın kısa kenarı: dört levhaya bölünmüştür.

Kuzey batı alınlığında “sopasına dayanmış, sağ bacağını sol bacağının üstüne atmış, üzgün görünümlü bir erkek ve bir kadın” figürü işlenmiştir. Güneydoğu alınlığında ise “ayakta duran ve uzun manto giymiş bir kadın figürü” görülür.

Kapağın batı tarafı pencere şeklindedir.

Kaş Acısu plajı

OLYMPOS/ACISU HALK PLAJI

Kaş Marinanın devamındadır. Merkezden yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kaş merkeze uzaklık 1 km dir. Temiz ve bakımlı plaj, yörenin gözde turistik belgesinin hemen içinde yer alması nedeniyle avantajlıdır. Araba yolundan, merdivenle inilir. Acısu Halk Plajı, Mavi Bayraklıdır.

Kaş Acısu plajı

Plaj dar ve çakıl taşlıdır. Kum ve kayalık yoktur. Ahşap iskele ve beton platform yoktur. Plajın uzunluğu 8 metre, genişliği ise 5 metredir. Denizi ise berrak ve serindir. Yılın 9 ayı denize girmek mümkündür.

Kumsal küçük çakıl taşlarından oluştuğu için, denizden çıkışta ayağınız kumlanmıyor. Kumsala şezlong ve şemsiyenizi götürebilirsiniz. Plajın bitiminde, “Olympos Kamp” bulunmaktadır. Olympos, daha geniş bir alana yayılmıştır.

Kaş Kamp Alanları

ÇADIR VE BUNGALOV KAMP ALANLARI

Kaş Kamping

KAŞ KAMPİNG

Antik Tiyatrodan, Yarımadaya giden yol üzerindedir. Kaş merkeze yürüyerek 10 dakika uzaklıktadır. Kamp alanına araç sokmak yasaktır, aracınızı yol kenarında bir yere park etmeniz gerekiyor. Resepsiyondan çadır kurabileceğiniz yerlere ait bir harita veriliyor ve buna göre çadırınızı kurabiliyorsunuz.

Evet, kamp alanı, Kaş merkeze oldukça yakındır. 1981 yılından beri faaliyetini sürdürmektedir. Burada bungalov ve çadır kampı yapılmaktadır. İsterseniz burada bulunan bungalowlarda kalabilirsiniz. Kamp alanında, ortak banyolar ve bir de kafe bulunuyor. Ayrıca kendi plajı bulunuyor. Türkiye’nin en sevilen kamp alanlarındandır.

7 dönümlük alanda, zeytin ağaçlarının gölgesinde, denize sıfır bir doğa deneyimi yaşamak için burası tercih edilmektedir. Çadır, müşterilerin kendileri tarafından getirilmektedir, ancak en önemli husus rezervasyon alınmamasıdır.

Yani, buraya gittiğinizde “Yer yok” gibi bir deyimle karşılaşabilirsiniz. Bence uygun bir yaklaşım değil, insanlar yer yok deyimi ile karşılaşınca alternatif ne yapabileceklerdir. Kamp alanında: Diving dalış okulu da bulunuyor.

Kaş Can Mokamp

CAN MOCAMP

Kaş merkezine 20 dakikalık yürüyüş uzaklığındadır. Kamp alanı: toprak zemin ve ahşap platform olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Sabah saatlerinde zeytin ağaçları güneşi engeller ancak günün ilerleyen saatlerinde güneş kamp alanında etkili olur.

Kamp alanında ortak kullanılan duş ve tuvaletler bulunmaktadır.

Kaş Olimpos Mokamp

KAŞ OLİMPOS MOCAMP

Kaş merkeze 2 km uzaklıktadır.

Kamp alanı deniz kıyısından 70 metre uzaklıktadır. Zeytin ve keçiboynuzu ağaçlarının altında çadır alanında çadırınızı kurabilirsiniz. Yani, burada çadır kiralanmıyor, kendi çadırınızı getirmeniz gerekiyor.

Çadır alanı, toplam 70-80 çadır kurulacak kapasitedir. Geniş kamp alanında ortak kullanımlı olarak: tuvalet, duş, mutfak buzdolabı, çamaşırhane, elektrik ve plaj bulunmaktadır.

KAŞ MARİN CAMPİNG

Acısu bölgesindedir. Ortak kullanım alanlarında: mutfak, buzdolabı, restoran, 24 saat sıcak ve soğuk su, duşlar, elektrik ve ücretsiz internet bağlantısı bulunmaktadır.

Kaş Evren Kamping

EVREN CAMPİNG

Andifli, Uğur Mumcu Caddesindedir.

Plajlara ve alışveriş merkezine yakındır. Otopark ücretsizdir. Kaş merkeze 800 metre yürüme mesafesindedir. Burada kiralık çadır bulunmaktadır.

Tüm çadırların hemen yanında elektrik prizi vardır. Ortak kullanıma yönelik: çamaşır makinası, duşlar, tuvaletler, sıcak su hizmeti verilmektedir.

KAŞ ÇEVRESİNDEKİ PLAJLAR

Kaş Limanağzı Plajı

LİMAN AĞZI PLAJI

Kaş ilçesinin güneyinde, ancak denizden ulaşılan bir yerdir. Kaş merkezden kalkan teknelerle buraya ulaşılır. Küçük teknelerle buraya 15-20 dakikada ulaşılıyor. Bulunduğu yön nedeniyle, güneşin en uzun süre kaldığı koydur.

Burası eskiden liman olarak kullanılıyormuş, bu yüzden ismi “Limanağzı” plajıdır. Burada deniz: dalgasız, berrak ve oldukça dingindir.

Kaş Limanağzı Plajı

Limanağzı bölgesinde, konaklama hizmeti veren 4 tesis bulunmaktadır. Bu işletmeler, genellikle ahşap sedirler ve localarda denize girenlere hizmet verirler. Koyda oteller yanında bungalovlar da bulunmaktadır.

KÜÇÜK ÇAKIL PLAJI

Kaş ilçe merkezinin sol tarafında küçük bir koydadır.  Bu yüzden bulmak zordur, tabelası yoktur, Hükümet caddesi üzerinde plajın yerini sorarak bulabilirsiniz.

Merkezde kayaların arasında 10 metre uzunlukta çakıllı bir koydadır. Adından anlaşılacağı üzere minik çakıllardan oluşmaktadır. Kaynak sularıyla beslenen plajın denizi oldukça soğuktur. Dalgalı ve sığ değildir. Denize iskeleden giriliyor.

Plaj sahil kesimi çakıllı olduğu için şezlong ve şemsiye konulamaz. Şemsiye ve şezlonglar kayaların üzerine kurulmuş ahşap platformlara yerleştirilmiştir. Burada: iki tane Beach işletmesi bulunuyor.

Kaş Büyükçakıl Plajı

BÜYÜK ÇAKIL PLAJI

Kaş ilçe merkezinden oteller bölgesine doğru 20 dakikalık bir uzaklıktadır. Uzaklık yaklaşık 2 km dir. Andifli Mahallesi Hükümet Caddesinden gidilir. Kaş’ın popüler plajlarından birisidir.

Gidişte yokuş aşağı oldukça keyifli olmasına rağmen, dönüşte yürümeye seçerseniz yokuşu çıkmak sıkıntılı oluyor. Plajın çevresinde: soğuk su kaynakları vardır. Bu yüzden deniz suyunun sıcaklığı düşüktür. Ancak bunaltıcı yaz aylarında, bu serinlik iyi gelir. Ancak suyun üstü soğuk, altı sıcaktır.

Plajın çakıllı olması, suyun berraklığını arttırır. Diğer plajlara oranla daha sessiz ve ıssızdır. Küçük Çakıl plajına nazaran daha geniş bir plaj alanına sahiptir. Burası da adından anlaşılacağı gibi çakıllıdır. Çakıllar beyaz renklidir.

Plajda, küçük tesisler bulunmaktadır ve bunlardan ihtiyaçlarınızı temin edebilirsiniz. Plaj, gün batımını seyredebileceğiniz en güzel plajlardan birisidir.

Güneş batarken, sahildeki restoranların bazıları masalarını denizin yanına çakıl taşlarının üzerine kuruyorlar. Böylece, Kaş bölgesinde denize en yakın yemek yiyebileceğiniz yer burasıdır. Buraya giderseniz yanınızda mutlaka şnolker ve paletleriniz olsun, denizi altında muhteşem görüntüler izleyebilirsiniz.

Kaş Akçagerme Plajı

AKÇAGERME PLAJI

Akçagerme plajı: Kaş ve Kalkan arasındadır. Kaş ilçe merkezine 4 km uzaklıktadır. Kaş ilçe merkezinin batısından, yaklaşık 25 dakika yürüyerek buraya ulaşabilirsiniz. Toplu ulaşım araçları ile buraya ulaşmak mümkündür.

Akçagerme koyu: 2008 yılında Kaş Kaymakamlığı tarafından “Halk Plajı” haline getirilmiştir.

Kaş Akçagerme Plajı

Plajın uzunluğu 200 metredir. Plajın genişliği de 200 metredir. Denize sıfır plajda tesis vardır. Çakıl, kayalık, ahşap iskele ve beton platform yoktur.

Mavi Bayraklıdır

Kaş Akçagerme Plajı

Plajın en belirgin özelliği: rüzgarlı ve dalgalı havalarda dahi denizin süt liman olmasıdır. Çünkü plajın karşısında yarımada bulunmaktadır.

Kaş Akçagerme Plajı

Plajı yörede bulunan diğer mavi bayraklı plajların aksine çakıllardan değil kumdan oluşur. Denizi sığdır. Dalgasızdır. Bu yüzden özellikle çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca çocuklar için havuz ve su kaydırağı yani Aquapark bulunur.

Sahilde ise spor alanları ve çocuk parkı vardır. Plaj: Kaş Kaymakamlığına bağlı “Anadolu Turizm Meslek Lisesi” tarafından işletilmektedir. Öğrenciler burada staj yapmaktadırlar.

Kaş Kaymakamlığı tarafından faaliyete alınan ve tepe üzerinde bulunan restoran ve piknik alanı gayet uygundur.

ÇEVREDE GEZİLECEK YERLER

ÇUKURBAĞ YARIMADASI

Kaş merkeze 5 km uzaklıktadır. Kaş merkezden Çukurbağ yarımadasına dolmuşlar gidip gelmektedir. Yolculuk yaklaşık 10 dakika sürer.

Çukurbağ Yarımadasının antik dönemdeki ismi “Habesos” dur. Buradaki antik kent daha sonraları “Antiphellos” ismini almıştır. Antiphellos kenti, Likya ve Karya bölgeleri arasındaki ulaşım yollarının üstünde ve ayrıca bir ticaret limanı olarak kullanılmıştır.

Sakin ve kalabalıktan uzak durmak isteyenler tarafından tercih edilmektedir. Burada bulunan otellerin kendi beach bölümleri vardır. Ancak bazı otellerin denize ulaşımı zordur, bu yüzden rezervasyon yaptırırken sormanızı öneririm.

Ayrıca açıkta olduğu için sürekli bir esinti vardır. Yine de deniz ve Meis yönündeki manzara oldukça güzeldir.

Çukurbağ köyünün bulunduğu yer ise: denize kıyısı olmayan bir köydür. Burada yaşayanlar deniz için Halk Plajı veya Hidayet Koyu nu kullanıyorlar. Köy sadece seyirliktir. Buradan harika tablo gibi manzaralar görebilirsiniz.

Hidayet koyu ve İnceboğaz plajı, yörenin en meşhur yerleridir.

Kaş Belediyesi Halk Plajı

KAŞ BELEDİYE HALK PLAJI

Çukurbağ Yarımadasındadır.

Plajın geniş bir otoparkı vardır. Ayrıca Kaş merkezden buraya dolmuşlar kalkmaktadır. Kendi aracınız ile giderseniz otopark problemi yoktur. Giriş ücretsizdir.

Oldukça geniş ve bakımlı bir plajdır. Sol tarafta tahta platform üzerinde sağ tarafta ise kum üzerinde şezlonglar bulunmaktadır. Platform tarafında genellikle çocuklu aileler bulunmaz. Denize, platform üzerindeki merdivenlerden giriliyor. Çünkü denize giriş bölümü çakıllıdır.

Kaş Belediyesi Halk Plajı

Denizi akvaryum gibi berraktır. Büyük çakıl ya da küçük çakıl plajlarına göre daha çok tercih edilmektedir. Deniz suyu hafif dalgalı ve ılıktır.

Plaj alanında: restoran, kafe ve çocuk oyun alanı vardır. İsterseniz kafeterya da oturup denize girebilirsiniz, yani şezlong ve şemsiye almak zorunda değilsiniz.

Piknik yapmaya elverişli ağaçlıklı bir yeşil alanda bulunmaktadır. Sahile yakın arka tarafta ağaçlık bölgede kendi sandalyende gölgede rahatlıkla oturabilirsiniz.

Hem kum, hem de çim üzerinde güneşlenmek mümkündür.

Kaş Hidayet Koyu

HİDAYET KOYU

Çukurbağ Yarımadasındadır. Kaş ilçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Çukurbağ yöresindeki en güzel plajdır.

Koy ismini, burada daha önce yaşayan “Hidayet” isimli bir kişiden almaktadır. Zeytin ağaçları gölgesinde dinlenip denize girebilirsiniz. Koyda kumsal yoktur. Denizin tabanı çakıl taşları ve kayalıklardan oluşmaktadır. Denize buradan giriliyor.

Kaş Hidayet Koyu

Ancak deniz suyu berrak ve temizdir. Hatta bir akvaryum gibidir. Son yıllarda koya bir “Beach” yapılmıştır. Güneşlenmek için ahşap platformlar üzerine şezlong ve şemsiyeler konulmuştur.

Yörenin diğer plajlarına nazaran biraz daha kalabalıktır. Eğer sakinlik arıyorsanız, burası size göre değildir, burası oldukça hareketlidir ve yoğundur. Çünkü koyda müzik çalınıyor. Koy çevresinde kalınabilecek birçok pansiyon bulunmaktadır.

Kaş İnceboğaz Çınar Halk Plajı

İNCEBOĞAZ ÇINAR HALK PLAJI

Çukurbağ yarımadası yolu üstündedir. Çukurbağ yarımadasının en ince kısmında, hem açık denize hem de koya bakmaktadır.

Kaş İnceboğaz Çınar Halk Plajı

Aralarından araba yolu geçmektedir. Kaş merkezden kalkan dolmuşlar ile veya taksilerle buraya ulaşabilirsiniz. Hatta Kaş merkezden buraya 15 dakikada yürüyerek gitmek de mümkündür. Kendi aracınız ile giderseniz otoparkı uygundur.

Plaj, Kaş Belediyesi işletmesidir. Plaj: Meis adasına yani açık denize bakar. Kaş merkezden buraya yürüyerek gidilebilir. Kaş merkeze 1 km uzaklıktadır.

Kaş İnceboğaz Çınar Halk Plajı

Plaj: Mavi Bayraklıdır. Plajın uzunluğu 500 metre, genişliği 15 metredir. Denize sıfırdır. Kum yok, çakıl vardır. Kayalık, beton platform da yoktur.

Açık deniz tarafındaki bölüm: rüzgarlı ve dalgalıdır. Açık denize bakmasının olumlu yanı ise, muhteşem manzarasıdır. Marina tarafına bakan kapalı koy bölümü ise, daha korunaklı ve deniz suyu ılıktır. Deniz sığdır ve bu yüzden çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler tarafından tercih edilmektedir. Burada bir “Beach” işletmesi bulunmaktadır.

Kaş Antiphellos

ANTİPHELLOS

Bazı kaynaklarda “Meryemlik” ismiyle geçer. Bölgede bulunan bazı yazıtlardan, Kaş’ın altında bulunan kentin adının “Antiphellos” olduğu anlaşılmıştır.

Arkeolojik verilere göre, Likya dilinde “Habessos” veya “Habesa” olarak geçen Kaş’ın ilk çağlardaki ismi ise “Antiphellos” dur. Şehir, antik dönemde Phellos’un limanıdır.

Kaş Antik Tiyatrosu

Kentin en çok dikkat çeken yapısı ise antik tiyatrodur. Roma dönemi yapısıdır. MÖ 1’nci yüzyıl yapımıdır. Çünkü inşaat tarzı ve düzeni bu tarihi göstermektedir. MS 141yılımda ise, bölgenin birçok kentini etkileyen deprem sonucu hasar görmüş ve MS 2’nci yüzyılda restore edilerek yenilenmiştir. Çünkü antik kentten günümüze sağlam olarak gelmiş tek yapıdır.

Tiyatro, 4000 seyirci kapasitelidir. Cavea yani seyircilerin oturdukları bölüm 26 basamaklıdır. (Başlangıçta ise 28 sıralı yapılmıştır.) Tiyatronun sahnesi yoktur. En büyük özelliği, Anadolu’da bulunan deniz manzaralı, denize doğru yapılmış tek tiyatro olmasıdır. Yani denize bakan bir yamaca kurulmuştur. Günümüzde, antik tiyatroda açık hava konserleri düzenleniyor.

Surlar

Bir zamanlar Antiphellos şehrini çevreleyen surlardan günümüze çok az bir kısmı ulaşmıştır.

Bazilika

Tiyatronun yanındadır.

Akropolis

Tepenin güney yamacında, yerel kireç taşından yontma taşlarla imal edilmiştir.

Akdam

Akropolün kuzeybatı ucundadır.

Ev tipi mezar yapısı: MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenmektedir. Tek bir parça kaya blokuna, hafifçe konik bir küp şeklinde oyularak yapılmıştır. Anıtı çevreleyen bir geçit vardır. Yüksekliği 3.5 metredir.

Yunan stilinde, cephesi olan bu kaya mezarı: girişindeki sütunlu bir ev ile sütunlar üzerinde yükselen üçgen bir bölüm veya alınlığa sahiptir. Anıtın tabanında, süslemeler ve her köşesinde dikdörtgen bir sütun veya yarım sütunlar vardır.

Giriş, orijinalde sürgülü bir kapı ile kapalıdır. 1.9 metre yükseklikte bir açıklığı çevreleyen, kalıp şeklinde bir kapı kasası vardır. İç kısım: üç taraftan ölülerin konulduğu klineler yani banklarla donatılmıştır.

Odanın arka tarafındaki sıranın üstündeki boşlukta: el ele tutuşarakdans eden 24 kız figürü vardır. Kenarları çiçek desenleri süslemektedir.

Helenistik Tapınak

Hastane caddesi üzerindedir. Antiphellos şehrinin tapınaklarından günümüze gelen tek örnektir. Helenistik tapınak, antik limana bakmaktadır. Dış yüzü muntazam kesme taş kullanılarak yapılmıştır. Büyük taş bloklar, pürüzsüz ve düzgün kesilmiştir.

Duvarların sadece alt sıraları korunarak günümüze gelmiştir.  Kenarlarda dar kenar boşlukları vardır ve orta kısımlar hafifçe yükseltilmiştir. MÖ 1’nci yüzyıldan kalma orijinal yapı, Roma İmparatorluk döneminde onarılmıştır. Yapının adandığı tanrı bilinmemektedir.

Sarnıç

Bu sarnıç: Yat limanı girişindedir. Likya döneminden kalmadır. Antik tiyatroya kadar uzanan alandaki bir sıra sarnıçtan günümüze ulaşan tek örnektir. Diğer sarnıçlar, zaman içinde yok olmuştur. Sarnıç, başlangıçta su depolamak üzere tasarlanmıştır. MÖ 5’nci yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Sarnıç: 12 x 6  metre boyutlarındadır.

Yekpare bir kaya bloku oyularak yapılmıştır. Tavanı: yedi oyma sütun üzerine oturmuştur. Ancak bu sarnıç yakın geçmişte: şarap, zeytinyağı, sebze ve su depolamak için kullanılmıştır. Kazılar sırasında, sarnıçların bulunduğu alanda: çeşitli amforalar, tabak ve kaplar bulunmuştur.

FELEN YAYLASI-PHELLOS

Kaş ilçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Çukurbağ ve Pınarbaşı köylerinin hemen yanındadır.

Şehrin ismi Likçe dilinde “Veninda” dır. Torosların tepesinde kurulmuştur. Tepenin üzerinden, güneye doğru vadiye ve Akdeniz’e, kuzeyde ise Toroslara ve gerideki tepelere hakim bir manzarası bulunmaktadır. Şehrin geçmişi, MÖ 700’lü yıllara kadar gitmektedir. Ancak özellikle MÖ 4’ncü yüzyılda önemli bir kent olarak bilinir.

Kaş ilçe merkezi yani Antiphellos şehri: antik dönemde bu şehrin yani Phelos şehrinin limanıdır. Phellos şehrini çevreleyen surlar bulunmaktadır. Ancak bu surların sadece bir bölümü, sağlam olarak günümüze ulaşmıştır.

Birlik tipi sikkelerden burada da bulunmuştur. Burada bir lahit vardır. Bu lahit, MÖ 4’ncü yüzyıla aittir. Bu lahit rölyeflerle bezelidir ve ev tipi bir lahittir. Oda tipi bu mezarın yanında, kayaya oyulmuş kabartma bir inek tasviri vardır.

Ayrıca: küçük bir Helenistik dönem tiyatrosu, agora ve antik mezarlar bulunmaktadır. Akropol üstündeki sura bitişik olan yapı: muhtemelen bir gözetleme kulesidir.

BELENLİ-İSİNDA

Kaş ilçe merkezine 13 km uzaklıktadır.

Belenli köyünün yakınlarında bir tepe üzerinde kurulmuştur. İsinda, küçük bir Likya şehridir. Kentin Akropolu bulunmaktadır. Akropolun ortasında: Likya yazıtlı 2 ev tipi mezar bulunur. Günümüzde kenti çevreleyen surların sadece küçük bir bölümü görülmektedir.

Ancak bu görülen su duvarlarındaki işçilik ilgi çekmektedir. Basit bir görünümdeki sur duvarlarının sağlamlığını arttırmak için, takip eden uzun yıllar boyunca eklemeler yapılmıştır.

Ayrıca bölgede çok sayıda kaya mezar bulunmaktadır. Kaya mezarları, kayanın içinin oyulmuş ve ölen kişi oraya defnedilmiştir.

Kaş Aperlai

APERLAİ-SIÇAK İSKELESİ

Sıçak yarımadası üzerinde, Sıçak iskelesindedir. Kaş merkeze 22 km uzaklıktadır.

Buraya: sadece tekne ile ulaşmak mümkündür. Tekneler: Kaş veya Üçağız’dan gitmektedir. Ayrıca: Sahilkılınçlı köyünden yürüyerek ulaşmak da mümkündür.

Antik kent: oldukça yüksek bir kayalığın üzerinde kurulmuştur. Tiyatronun çevresinde, Prizmal gövdeli, 6 mezar anıtı bulunmaktadır. Yörede çok sayıda sikke bulunmuştur. Bu sikkelere göre, Aperlai bir liman şehridir ve tarihi geçmişi: MÖ 5 ve hatta 4’ncü yüzyıla kadar gitmektedir.

Aperlai halkı, sadece yaşadıkları bölgede yetişen deniz salyangozunu kullanarak ilk kumaş boyasını üretmişlerdir. Deniz kenarında, şehri çevreleyen surları görebilirsiniz. Ayrıca: 3 kemer, bir kilise kalıntısı ve çok sayıda lahit görülür. Depremlerin çok ve sık olması nedeniyle: şehir sular altında kalmıştır.

APOLLONİA-SAHİLKILINÇLI

Kekova yolu üstünde, Likya döneminden kalma bir Likya şehridir. Kaş ilçe merkezine 22 km uzaklıktadır. Şehir “L” harfine benzeyen bir kayalığın üzerinde MÖ 4’ncü yüzyılda kurulmuştur.

Şehri çevreleyen surların bir bölümü günümüze ulaşmıştır. Şehirdeki diğer antik dönem kalıntıları şunlardır: Likya lahitleri, Bizans kilisesi, Tiyatrosu, bir hamam ve bir sarnıçtır.

DEREAĞZI MEVKİİ

DİRGENLER KÖYÜ-ŞEŞEBE KİLİSESİ

Kaş ilçe merkezine 35 km uzaklıktadır. Dirgenler Mahallesi Dereağzı Mevkiindedir. Elmalı-Kaş karayolu üstündedir. Köyde yoğun olarak seracılık yapılmaktadır.

Şeşebe Kilisesi

Bazı kaynaklarda “Şişama kilisesi” olarak da geçer. Kilise: Dereağzı bölgesinde dağların eteklerinde kuruludur. MS 9 veya 10’ncu yüzyılda Bizans döneminde inşa edildiği düşünülmektedir. Bazilika tarzındadır.

Kiliseden günümüze çok az kalıntı gelebilmiştir. Kubbesi ve sütunlarını çoğu yıkıktır. Ancak günümüzde yine de heybetli bir görüntü sunmaktadır. Yani mimarisi olağanüstü güzeldir.

Kaş Dirgenler Köyü Kale

Kale

Dirgenler köyünde bir de kale bulunuyor. Yalnız bu kaleye ulaşmak için 2 saatlik bir tırmanış gereklidir. Kaleye tırmanırsanız, aşağıda oldukça güzel bir manzara görebilirsiniz. Özellikle seraların çokluğu dikkat çekiyor. Kilise çevresinde: yol kalıntısı, şehrin kale duvarları, su sarnıçları bulunur. Lahitler ise basit yapılıdır ve kayaya oyulmuştur.

MASTAURA

Nazilli ilçesinin 4 km kuzeyindedir. Dereağzı’nın Piskoposluk merkezi olduğu için buraya aldım. Aynı zamanda, Roma mimarisinin dünya üzerindeki en iyi örneklerinden birisi olarak kabul edilen “Colezyum” un bir benzeri, Mastaura şehri kalıntıları içinde bulunmaktadır.

2700 yıllık arenanın yüzey çalışmaları yürütülmekte ve yapılacak kazılar sonucunda ortaya çıkarılması hedeflenmektedir.

Amfi Tiyatro Kalıntısı

Yaklaşık 14-15 metrelik duvarları korunarak günümüze ulaşmıştır. Ayrıca: oturma sıraları 360 derece dönmekte, yaklaşık 100 metre çapındadır. Anadolu’da bulunan tiyatroların hepsi yarım ay şeklinde iken, buranın Colezyum benzeri olması oldukça önemlidir.

Orta ölçekli bir tiyatro yapısıdır. Günümüzde zeytin ağaçlarının altında oturma sıraları, orkestrası ile birlikte çok iyi korunmuş olarak görülmektedir.

SÜTLEGEN-NİSA

Kaş ilçe merkezine 60 km uzaklıktadır.

Burası günümüzde bir yayla köyü olmasına rağmen, Likya ve Roma dönemine ait birçok kalıntı bulunmaktadır. Ören yeri, bugün köyden 15 dakikalık yürüyüş mesafesindedir. Şehrin Likçe ismi “Neiseus” dur. Bu isim, Tiyatronun duvarında yazılıdır. Ören yerinde Likya ve Roma dönemine ait kalıntılar bulunmaktadır.

Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalarda, çeşitli sikkeler bulunmuştur. Bu sikkeler, Likya dönemine aittir ve günümüzde Antalya Müzesinde sergilenmektedir. Şehirde bulunan bazı lahitlerin ön cephelerinde: mızrak, kalkan, kadın ve erkek tasvirleri görülebilir. Antik kentte ayrıca: Agora ve Tiyatro bulunmaktadır.

GÖMBE YAYLASI

Kaş ilçe merkezine 68 km uzaklıkta Elmalı yolu üzerindedir.

Yol boyunca: çam ve sedir ağaçlarıyla kaplı ormanlar bulunur. Köyler bu ormanların içindedir. Gömbe yaylası: soğuk suları ve elma bahçeleriyle ünlüdür. Ayrıca: yaylada turistik hizmet veren konaklama tesisleri vardır. Bu konaklama tesislerindeki yemekler, yöreye ait kokulu otlarla hazırlanır.

Bölge: Hıristiyanlık zamanında Piskoposluk merkezi olarak önem kazanmıştır. Çevredeki kilise ve lahitler, günümüze kadar gelebilen kalıntılar arasındadır. Yayla: Osmanlı döneminde hayvan panayırı olarak kullanılmıştır. Çok sayıda Yörük günümüzde yaşamlarını sürdürüyor. Türkiye’nin en eski yağlı güreşlerinin yapıldığı yer olarak da biliniyor. Zamanında burası Mais ve Rodos adalarının tahıl ihtiyacını karşılıyormuş.

Kaş Tekke Köyü

TEKKE KÖYÜ VE ABDAL MUSA EFSANESİ

Kaş ilçe merkezine 70 km uzaklıkta, Gömbe yaylasından 8 km uzaklıktadır. Yayla yolu stabilizedir.

Tekke köyünde: Abdal Musa türbesi bulunmaktadır. Bu yüzden, köy özellikle Aleviler tarafından yoğun ziyaret edilir.

Rivayete göre “Abdal Musa, Teke yarımadasına yerleşmiş ve bölgeyi dolaşmıştır. Fethiye yakınlarına geldiğinde, çobanlardan su ister. Ancak ona kimse su vermez. Daha sonra Yumru dağına çıktığında, orada bir çobandan su ister, çoban pınardan çanağına doldurduğu suyu kendisine verir.

Abdal Musa, burada namaz kılar ve çobandan bir isteği olup olmadığını sorar. Çoban bunun üzerine “bu pınar yaz aylarında susuzluğumuzu gideriyor, ancak kışın seller oluyor ve tüm ekili alanlarımız harap oluyor” diye yakınır.

Bunun üzerine Abdal Musa, “bu pınar yazım Gömbe’ye, kışın ise bardak suyu çok görenlere gitsin” diye dua eder.

Yine söylenenlere göre, o zamandan bu yana Uçarsu Şelalesi, 6 Mayıs Hıdırellez gününden itibaren Gömbe’ye akar. Ekim ayından itibaren ise Fethiye’ye akmaya başlar. Bu yüzden, bölge Aleviler için kutsal kabul edilir ve her Hıdırellez günü çeşitli yerlerden gelen binlerce Alevi, Uçarsu Şelalesi çevresinde kurban kesip dilekte bulunurlar.

Kaş Tekke Köyü Yeşilgöl

Yeşilgöl

Yeşilgöl, Gömbe’nin üstünde bulunan dağların arasında kalan volkanik bir göldür. Özellikle İlkbahar döneminde görülmesi gereken bir göl olan Yeşilgöl, çevresinde bulunan yemyeşil bitki örtüsü ve çiçeklerle birlikte fotoğrafçılar için oldukça güzel manzaralar sunar.

Kaş Tekke Köyü Uçarsu Şelalesi

Uçarsu Şelalesi

Gömbe yaylasında Yeşilgöl güneybatısında konumlanan Aygır gölünden doğan sular, şelalede 60 metreden dökülüyor.

Şelale, bulunduğu bölgenin bitki örtüsü özellikleri nedeniyle, kilometrelerce uzaktan bile görülebiliyor.

Şelalenin mucizevi yön değiştirmesi günümüzde de devam etmektedir.

Manevi yanında, bilimsel olarak bu durumun kaynaklanması sebebi: bölgenin toprak yapısı çok killi ve farklıdır.

Havanın soğumasıyla toprak donar ve oluşan buz setleri, suyun yönünü değiştirir.

Mayıs ayının ilk haftasında karların erimesiyle “Uçarsu” da akmaya başlayan şelale, Ağustos ve Eylül aylarına kadar akışını sürdürür. Haziran ayında düzenlenen şenliklerde, buraya gelen ziyaretçiler, Uçarsu’da dilek dileyip kurban kesiyorlar, sema törenleri ve folklor gösterileri yapılıyor. Sonra da Tekke Köyü Abdal Musa Türbesi ziyaret ediliyor.

Kaş Xanthos

XANTHOS-KSANTHOS 

Kınık olarak da anılan Xanthos (Arnna); Fethiye-Kaş karayolu üzerinde, Kaş merkeze 45 km. uzaklıktadır. Kalkan merkeze 20 km ve Antalya merkeze ise sahilden 235 km uzaklıktadır.

Kınık köyünün yanındaki Eşen Çayının ayırdığı, Muğla-Antalya il sınırındadır. Eski Yunancada: “Sarı” anlamına geliyor.

Kaş Xanthos

Kent, Likya uygarlığının özgünlüğü ve kazılarda elde edilen buluntuların önemi nedeniyle, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine” dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Kınık içinden geçen yol, doğrudan Xanthos’a çıkar. Antik şehrin içinden aracınızla gişeye doğru giderken şehrin ayağa kaldırılmayı bekleyen yapılarını görebilirsiniz. Gişe önünde otoparka aracınızı bırakın, gişenin hemen arkasında ücretsiz tuvaletler ve müze dükkanı bulunuyor.

Giriş ücretli ancak müze kart geçerlidir. Evet burayı ziyaret ederseniz öğlen sıcağına dikkat ediniz, sabah saatlerinde gitmeniz, şapka kullanmanız ve yanınızda su bulundurmanızı öneririm.

Xanthos

Önemi

Kazılarda elde edilen buluntulara göre, şehrin ilk kuruluşunun MÖ 1200’lere kadar gittiği tahmin edilmektedir.

Likya döneminde bölgenin idari ve dini merkezidir.

Kentin ismine ilk olarak Likya dilinde yazılmış kitabelerde “Arnna” veya “Arna” olarak rastlanır.

Homeros: İlyada Destanında “Likyalı kahraman Bellerophontes’in torunu Sarpedon, MÖ 1200 yıllarında Troyalılarla birlikte savaşarak büyük kahramanlık göstermiştir” diye yazar. Ayrıca yine Homeros “Sarpedon’un çok uzaktan, Xanthos ırmağının aktığı vadiden geldiğini yazmıştır.

Sarpedon, Bellerophontes’ten kalan topraklarda hüküm sürmekteydi. Evet: antik dönem yazarlarına göre Xanthos şehrinin kurucusu Girit kökenli kahraman Sarpedon’dur.

Xanthos savaşçı ve cesur bir halk olarak tanınırlar.

MÖ 545 yılına kadar şehir, şehir bağımsız bir şehir devletidir.

Pers işgali

Ancak: Heredot’a göre: “ Şehir: MÖ 545 yılındaki Pers Ordusu Komutanı Harpagos tarafından kuşatılır.

Kahramanlıklarıyla ünlü Xanthoslular, az sayıdaki güçleriyle çok direnmelerine rağmen yenilirler. Ancak yenilmeden hemen önce, kadınlarını, çocuklarını, hazinelerini ve kölelerini Likya Akropolüne doldurdular, alttan ve yandan ateşe verdiler, öyle bir yangın kaleyi yerle bir etti.

Ardından birbirlerine korkunç yeminlerle bağlanarak, düşmana saldırdılar, savaşta hepsi savaşarak öldü.

Bu savaştan sadece başka yerlerde bulunan 80 aileden oluşan Xanthoslular kurtuldu, onlar da şehri baştan kurdular.”

MÖ 475-450 yılları arasında, şehir büyük bir yangın geçirir ve büyük zarar görür.

MÖ 333 yılında, Büyük İskender bölgeye gelip şehri teslim alınca, bölge Likya kültüründen kopup Helenleşmeye başlıyor. Resmi dil olarak Yunanca konuşulmaya başlıyor. Bölgenin en büyük kenti olma özelliği ise, Patara şehrine kaptırılıyor.

MÖ 197 yılında: Suriye Kralı III Antiochus’un eline geçen şehir, parlak bir dönem yaşar.

MÖ 2’nci yüzyılda, Xanthos şehri Likya birliğinin başkenti olur.

MÖ 42 yılında bu kere Romalılar şehri işgal ederler ve Brutüs şehri tahrip eder ve şehir halkını öldürtür.

Bu olaydan 1 yıl sonra, Roma İmparatoru Markus Aurelius, şehri yeni baştan imar ettirir. Roma döneminde uygulanan bir şehircilik planına göre yapılan döşemeli iki ana cadde ile revaklarıyla çevrili iki meydan sonradan keşfedilmiştir.

Bu caddeler birbirleriyle dik açı çizerek kesişmektedir. Şehrin yeniden düzenlenmesi çalışmaları sırasında, geniş teraslamalar sayesinde çevresi resmi anıtlarla çevrili büyük meydanlar yaratmak mümkün olmuştur.

Bu meydanlardan bir tanesi, yeraltı sarnıçlarının üzerine orjinal bir teknikle kurulmuştur.

Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olan şehir, Arap akınlarının başlamasıyla terk edilir.

Kaş Xanthos

ANTİK KENTİN KALINTILARI

HARPİ ANITI

Antik kentte, günümüzde en çok dikkat çeken kalıntı bir savaş anıtıdır.

Anıtın mezarın MÖ 479 yılında Salamis savaşında ölen Kybernis’in mezarı olduğu düşünülüyor.

Tiyatronun batısındadır. Mezar, beyaz mermerden İon üslübundaki bir tapınak şeklinde inşa edilmiştir. İnşaat tekniği, Atina’dan gelen ustaların varlığını kanıtlamaktadır. Dekor ise tamamen Likyalı sahnelerle (surlara saldıran askerler), Atina sanatından esinlenen sahneler (Parthenon’un firizini andıran asker ve atlılar geçidi) ilginç bir karışımı görülür. Yani yerli kültürden Yunan kültürüne geçişin izleri hissedilir.

Mezar binasının alt kısmı, monolit bir kare prizması bloktur. Üstteki oda mermerdir ve rölyeflerle süslenmiştir. Bu rölyeflerde: şemsiyesi altında tahta oturmuş Persli yönetici, onun önündeyse yöneticiyi kutsayıp ona bağlılık bildiren kişiler betimlenmiştir. Yani, Anadolu’da Pers etkisinin en iyi sergilendiği bir anıt olarak önem kazanmaktadır.

Anıt ismini: kabartmalarda bulunan ve Harpiler olarak adlandırılan “Yarı kadın yarı kuş” şeklindeki mitolojik varlıklardan alır.

Anıtın yüksekliği 5.43 metredir. Kule şeklindeki monolit kaidenin üstünde mezar odası vardır. Böylece anıtın toplam yüksekliği 8.87 metredir. Bu mezar anıtı: kayalardan oyulmuş, masif bir paye ile dört yüzü frizle çevrili, küçük bir mezar odasından oluşur.

Üstü bir kapak taşıyla örtülü bu mezar odasındaki kabartmalar: günümüzde Londra British Museum’dadır. Çünkü: 1842 yılında bölgeyi yağmalayan İngiliz Fellow tarafından çalınarak Londra’ya götürülmüştür.

Yerlerine ise, orijinallerinden alınan alçı kopyaları konulmuştur. Kabartmalarda: mezar sahibi kral ve eşine, diğer aile bireylerinin sundukları hediyeler konu ediliyor. Kuzey ve güneydeki yarı kuş yarı kadın şeklindeki “Siren” isimli yaratıklar bebekleri sembolize ediyor ve ölünün ruhunu gökyüzüne taşıyor.

Xanthos Beylerinden Kybernis adlı kral adına dikilen, iki yüzü Likçe ve Grekçe yazılı anıt mezar, dünyaca meşhurdur.

KENT SURLARI

Xsantos şehrinde oturanlar, şehirlerini dış saldırılardan korumak için, büyük olasılıkla MÖ 5’nci yüzyıl sonlarında, şehri çevreleyen büyük suru inşa ederler. Bu surun bazı bölümleri, Akropolü korumak için, muhtemelen daha önceki yüzyıllarda yapılmıştır.

Büyük sur, iki tekniğin birbiriyle karışımıdır. Yunanlılardan kalan taş işleme tekniği ve eski Anadolu ve Yakın Doğu sur inşası tekniğidir. Surlar: Roma ve Bizans dönemlerinde onarılarak çeşitli ilavelerle güçlendirilmiştir.

ŞEHİR KAPISI

Güneyde, MÖ 2’nci yüzyıl yapımı bir kapı bulunmaktadır. Helenistik dönem yapısıdır.

ZAFER KEMERİ

Bu kapının arkasında, şehre büyük katkıları bulunan Roma İmparatoru Vespasianus’a ait, Dor düzenli bir Zafer Kemeri bulunur.

LİKYA AKROPOLÜ

Kentin güneybatı da, kentin ilk kurulduğu yer olan Likya Akropolisi vardır. Eşen çayına ve ovaya doğru uzanır. Akropolis’de: Artemis’e ait olduğu düşünülen bir tapınak kalıntısı ve bir Bizans kilisesi vardır.

Likya Akropolünde yürütülen kazılarda, çamur ile birbirine tutturulan küçük taşlardan yapılmış evler ortaya çıkarılmıştır. Bu yapılar, MÖ 6 ile 5’nci yüzyıldan kalmadır. Bu yapıların kalıntıları kül halinde bulunmuştur ve bir yangın sonucunda yandığı saptanan ahşap bir katı üstlerinde taşıyorlardı.

ROMA AKROPOLÜ

Kentin kuzeyinde Roma Tiyatrosunun bitişiğindedir. Kare formlu alan, Roma dönemi agorasıdır. Burada görkemli bir manastır dikkat çeker.

LAHİT

Roma Akropolisinin doğusundaki lahit, MÖ 4’ncü yüzyıla tarihleniyor. Bu lahit de çalınarak götürüldüğü Londra Brisith Museum’da sergileniyor.

Xanthos Tiyatro

TİYATRO

Roma Akropolünün kuzeyindedir. Roma dönemine aittir ve MS 2’nci yüzyılda yapılmıştır. Sahnesi iki katlıdır. Yapının Bizans döneminde oturma yerleri sökülerek sur duvarlarının yapımında kullanılmıştır.

YAZILI MEZAR ANITI-OBELİSK

Satrap Kherei’ye aittir. MÖ 5’nci yüzyıla tarihlenir. Anıt: bir kaide ve mezar odasından oluşur. Kaidenin dört yüzünde Likya yazıtı bulunur. Mezar odası: yaklaşık 2 metre yüksekliktedir. Yanlar; Satrapın zaferlerini gösteren kabartmalar ile süslüdür.

Ayrıca: çatı üstünde Satrapın heykeli bulunmaktadır. Bu kabartmaların bir bölümü, günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde, diğer bir bölümü ise, çalınarak götürüldüğü Londra British Museum’da sergilenmektedir.

Xhanthos Mezar Anıtları

MEZAR ANITLARI

Kent, ününü mezar anıtlarıyla kazanmıştır. Bu muhteşem mezarlar “Pilyeli” mezarlardır. Bu pilyeler olağanüstü yapılardır. Ağırlığı 10 tonu geçebilen, kocaman bir  kayadan oluşmakta ve üstünde ölü odası bulunmaktadır.

Bu anıtlardan sadece bir tanesi yazıtlıdır. Bu yüzden, Yazılı Kaya veya Yazılı Pilye olarak adlandırılır. Bu yazıt da mezarın MÖ 5’nci yüzyılın sonlarına doğru Xsanthos kralı olan Gergis’in mezarı olduğunu yazar.

Bu durumda, Xsanthos ve Likya’nın diğer şehirlerinde olduğu gibi, Xsanthos’da bulunan pilyelerin krallara mahsus olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu pilyelerden bazıları alçak kabartmalarla süslüdür.

Bu anıtların muhtemelen Xsanthos kralları için şehre çalışmaya gelen Yunanlı sanatçılar tarafından yapılmış olmalıdır.

Ancak bu mezar anıtlarının çoğu çalınarak yurt dışına kaçırılmıştır. Bunlar arasında en tanınanları: Nereitli Pilye, Harpili Pilye, Paya ve lahdi, Aslanlı Pilye.

Aslanlı Mezar

Kentin kuzeydoğu ucunda, Roma Akropolisinin doğu eteğinde sadece kaidesi görülmektedir. Bilinen en eski Likya mezarı olarak önemlidir. MÖ 525 yılına tarihlenen anıt mezarın kabartmaları, günümüzde çalınarak götürüldüğü Londra British Museum’da sergilenmektedir.

Kule Mezarı

Harpiler Anıtının güneyindedir. MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenir. Likya mezarlarının özgün bir örneğidir. Toplam yükseklik 8.59 metredir. Anıt mezarın, blok taşlarından yapılan kulesi, güneş resimleriyle bezeliydi. Ancak kabartmalar: İstanbul Arkeoloji Müzesine alınarak orada sergilenmektedir. Kulenin üzerinde 3.56 metre yükseklikte bir lahit vardır. Lahit sivri kemerlidir.

Nereidler Anıtı (Londra Brisith Museum’da sergilenmektedir.)

Nereitler Anıtı

Şehrin güneyindedir.

MÖ 390-380 yılları arasında Xsanthos Kralı Arbinas için yapılmıştır.

Nereidler Anıtı

Bugün, burada sadece anıtın temelleri görülür. Tahmin ettiğiniz gibi, bu anıt da çalınarak götürüldüğü Londra British Museum’da sergilenmektedir.

Yine de bu anıt hakkında bilgi vereceğim.

Nereidler Anıtı

Anıt, yüksek bir kaide üzerindedir. Kaide kabartmalı frizlerle bezelidir. Kaidenin önü, sütunlarla çevrili üst bölümden oluşur. Sütunlar: üçgen alınlıklı bir çatıyı taşırlar.

Mezar odası: yüksek kaidenin içindedir. Anıt adını: sütunlar arasında bulunan Su Perileri “Nereid” heykellerinden almıştır. Burası bir Likyalı Satrap mezar anıtıdır.

Son bir not: 2017 yılında Londra Brıtish Museum’a gittim, İngilizler müzeyi oluştururken bütün dünyadan elde ettikleri eserleri, ziyaretçileri müzeye ücretsiz sokarak gösteriyorlar.

Nereidler Anıtını müstakil bir salona yerleştirmişler, ışıklandırmışlar, hemen karşısına da koltuk koymuşlar, bu koltuklara oturup bu muhteşem anıtı dakikalarca seyrettim, inanılmaz güzel, böyle güzel bir anıtın ülkemizden uzaklara, Patara Limanına yanaşan bir İngiliz Savaş Gemisine yüklenerek götürülmesi olacak iş değil,

Xhandos Sütunlu Cadde

SÜTUNLU CADDE

Roma dönemine ait sütunlu cadde, Bizans dönemine ait Katedral (Doğu Bazilikası), Haç Bazilikası ve yaklaşık 2 km uzunluğundaki surlar da görülebilir. Cadde, taş kaplamalarıyla Anadolu’nun en iyi ele geçen caddelerinden birisidir.

Leteon

LETOON

Lykia şehir devletlerinin kültür merkezi olduğu sanılıyor. Çünkü, o dönemde, milli festivaller burada düzenleniyormuş. Letoon adı ise, efsanelerden gelmekte. “Tanrılar kralı Zeus, Leto’ya aşık oluyor ve birlikteliklerinden, Leto ikiz çocuklarına hamile kalıyor.

Zeus’un kıskanç karısından korkan Leto, kaçıyor ve Delos’a geliyor. Burada: çocukları Apollon ve Artemis’i doğuruyor. Ancak; Leto, Hera’dan daha çok uzaklaşabilmek için, Lykia’ya, Anadolu kıyılarına kaçıyor.

Yolda karşılaştığı kurtlar, ona Xantos Nehrine kadar klavuzluk ediyorlar. Leto, minnettarlık içinde nehri Apollon’a adayarak, o zamana kadar “Termilles” adıyla bilinen yere, Yunanca kurt anlamına gelen “İykos” sözcüğünden türetilmiş olan “Lykia” adını veriyor.

Letoon’un kuzeyinde, Grek planlı, Helenistik döneme ait olan tiyatro var. Sahne kısmı ayakta olmayan tiyatronun doğu ve batısındaki kapılar, Dorik firizlerle süslenmiş. Tiyatro, büyük ölçüde, Patara tiyatrosunu hatırlatıyor.

Kazılar sırasında, tapınak kalıntılarının arasında, Lykia tarihine ışık tutabilecek nitelikte yazıtlar bulunmuş. Bunlardan en önemlisi: Büyük İskender’in Letoon’u ziyaretini anlatan yazıttır. Şehirde: MS.8’nci yüzyıldan sonrasına ait kalıntı izleri görülmüyor.

Arap akınlarının başlaması ve Hıristiyanlığın putperest yapılarına karşı acımasız olan tutumu yüzünden, şehrin terk edildiği tahmin ediliyor.

Kalkan gezi yazıları.

Kekova gezi yazıları.

Patara gezi yazıları.

Demre gezi yazıları.