Kekova

Kekova
 

Kekova Demre yakınlarındadır.

Ulaşım

Kaş merkeze 33 km ve Demre’ye ise 20 km uzaklıktadır.

Buraya ulaşmak için Kaş’tan kalkan tekneler kullanılır.  Üçağız köyünden tekne ile 10 dakika uzaklıktadır.

Adanın ismi

Köyün ismi, eskiden “Tristomo” olan ve aynen “Üçağız” anlamına gelen Yunanca sözcüğün Türkçe karşılığıdır.

Günümüzde buranın resmi adı “Geyikova” dır.

Bir kanal, körfezin Üçağız’daki iç kısmından, daha geniş olan “Ölüdeniz” diye bilinen dış kısmına doğru uzanıyor. Neredeyse bütün körfez dar ve uzun “Kekova Adası” ile kapanıyor. Bu kanal ile, adanın doğu ve batısındaki iki geçit: Üçağız oluşuyor.

Kekova adası: Kaleköy’ün tam karşısındadır.

Kekova
 

Adanın Özellikleri

Özel Çevre Koruma bölgesidir.

Likya bölgesinin kıyısında, Demre’nin batısında kayalık bir adadır.

Kaş doğusunda Ulu Burundan başlar ve Kekova Burnunun doğusunda,  Demre ovasında biten çok hareketli bir kıyı ve kıyı boyunca uzanan adalardan oluşur.

Yüz ölçümü 4.5 kilometre karedir. En yüksek tepesi 188 metre, karşısındaki anakara ile arasındaki kanal görünümlü denizin derinliği ise 105 metredir.

MS 141 ve MS 250 yıllarında, şehir sulara gömülmüş, Kekova adası ise ana karadan ayrılmıştır.

Kekova ismi, adayı kaplayan kekiklerden gelir ve Kekova adasını: Kaleköy ve Üçağız köylerini, tarihi Simena, Teimussa ve Tersane köylerini içerir. İç kesimlerde ise: Çevreli ve Kapaklı köyleri bulunur.

Tersane koyu hariç, adanın diğer yerlerinde yüzmek yasaktır.

Kekova adasında keçi sütlü sade dondurma yemelisiniz. Çünkü muhteşem güzeldir.

Adada bulunan kalıntılar

Ada bütünüyle kalıntılarla kaplıdır.

Doğu geçidine bakan kıyıda, daha önce Kekova olarak bilinen Kale köyü, Simena antik kenti ve Üçağız’da Teimioussa kenti kalıntıları bulunur.

Kekova Batık Şehir
 

BATIK ŞEHİR-DOLİKİSTHE

Adanın bazı bölümleri, depremler sonucu deniz altında kalmış ve buraya “Batık Şehir” ismi verilmiştir.

Kuzey kıyılarındaki antik şehir Dolikisthe, popüler ismiyle “Batış Şehir” özellikle burayı ziyaret edenlerin ilgisini aşırı çekmektedir.

Ancak, daha önce söylediğim gibi burası doğal koruma alanıdır.

Burada yüzmek ve dalmak yasaktır.

Kekova Batık Şehir
 

Çünkü: denizin altındaki Batık Şehirde resmi arkeolojik araştırmalar yapılmamıştır ve bölgede yüzyıllardır sürdürülen hırsızlıkların önlenmesi için böyle bir tedbir alınmıştır.

Eğer deniz dalgasız yani sütliman ise, antik şehrin su altındaki izlerini görebilirsiniz. Muhteşem bir manzara, belki de aklınıza kayıt kıta “Atlantis” gelecektir. Bir anda, bir deprem ve yükselen deniz, tamamen sular altında kalmış bir kent.

Kekova Batık Şehir
 

Denizin içinde, kıyılarda evler, merdivenler ve duvarlar görülüyor.

2000 yıl önce olduğu iddia edilen ani bir deprem sonucu veya denizin zamanla yükselmesiyle sular altında kalıp kalmadığı hala tartışmalı ve belirsiz olan bir  durum.

Düşündükçe günümüzdeki küresel ısınma akla geliyor.

Çünkü küresel ısınma sonucu denizlerin yükseleceği söyleniyor. “Tarih tekerrürden ibarettir” denir ya, umarım böyle bir felaket günün birinde tekrar olmaz.

Evet: antik şehir kalıntıları Kaş merkezden 20 deniz mili uzaklıktadır.

Buraya sadece tekne veya kanolarla ulaşılmaktadır. Ancak teknelerin burada duraklaması da yasaktır. Sadece gelip geçiyorlar. Zaten buraya tur düzenleyen teknelerin altında deniz altını görmek için cam bölümler bulunmaktadır.

Harabeleri gezerken, Roma Eflatunu hammaddesi (purpura) olan deniz kabuklarının kaynatılmış, boyası alınmış öbeklerini görebilirsiniz ve o mistik kokuyu alabilirsiniz.

Yazılanlara göre, o devirlerde “eflatun” renkli bu özüt, Bursa ve İstanbul’a gönderilerek zamanın İmparatorluk simgesi olan ipek dokumaların boyanmasında kullanılıyormuş.

Kekova Batık Şehir
 

Evet: adanın sağ tarafında gezerken, suyun altında: denize batmış dükkanlar, liman harabeleri, mermer sütunları ve düzgün zeminiyle bir kilise kalıntısı görebilirsiniz.

Bu kalıntılar arasında bulunan kilise: Türkiye’de su altındaki bilinen 2’nci kilisedir.

Kıyıyı takip ettiğinizde ise, evlerin yarısının sulara gömüldüğü ve merdivenlerinin denize indiği görülür.

Araştırmalara göre, burası MS 4 ile 7’nci yüzyıllar arasında, kutsal topraklara yani Kudüs’e giden ve oradan gelen Hıristiyan hacılar için de bir cazibe ve konaklama merkeziymiş.

Fırtınalarda, kıyıya vuran gemilerin kazazedelerini koruyan, aç denizcileri doyuran, çocuklara ağaç dallarından yaptığı oyuncaklar sunan Noel Baba (Piskopos Aziz Nikolaos)’nın 4’ncü yüzyıl başlarında yaşadığı yer olan Demre yani Myra buraya oldukça yakındır.

Bu arada kıyıdaki taşlarla bir “Türk Bayrağı” resmedilen yer göreceksiniz. Burası: 1’nci Dünya Savaşı sırasında Osmanlının destanlaşan gemilerinden Rauf Orbay komutasındaki Hamidiye Zırhlısının bir süre gizlendiği ve ikmal yaptığı yer ve bugün burası Hamidiye Koyu olarak da biliniyor.

Simena istikametine giderken burayı görebilirsiniz.

Kekova Kaleköy
 

KALEKÖY

Türkiye’nin en güzel köylerinden birisidir. Sakin bir yer. Burası bir yarımada yani kara bağlantısı var ama karadan bağlantı yolu yok. Yol yapılmamış, sadece keçi yolları yani zorlu patikalar bulunuyor. Bu yüzden sadece tekne ile ulaşım sağlanıyor.

Köy: Simena Nekropol alanı üzerine kurulmuştur. Köyde: Likya ve Bizans tarihi kalıntıları var. Köye ismini veren kale: harika bir manzaraya sahiptir.

Buraya yolunuz düşerse, mutlaka ev yapımı dondurma yemelisiniz. Özellikle: kavunlu, çiçek, şeftali ve limonlu önerilir.

Yöreye ait birçok resim, kartpostal ve posterde görülen “Deniz içindeki lahit” Kaleköy’dedir. Bu lahit muhtemelen bir çocuğa aittir. 

Kekova Simena
 

SİMENA

Günümüzdeki Kaleköy, tarihi Simena antik kenti üzerine kurulmuştur. Simena antik kenti, 1’nci derece arkeolojik sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Simena kelimesi Luwi dilinde “Kutsal Ana Ülkesi” anlamına gelmektedir.

Buraya sadece deniz yolu ile yani teknelerle ulaşılıyor. Ülkemizde sadece denizden ulaşılabilen nadir yerlerden biridir. Üçağız köyünden veya Andriake’ten teknelerle buraya ulaşılır.

Antik kent, halk arasında “Kaleköy” diye bilinir.

Günümüzde: eski Likya mezarları ve köy evleri iç içe ve sırt sırtadır.

Likya mezarlarının en belirgin özelliği: üst kısmının ters çevrilmiş bir tekneye benzemesidir.

Öte yandan, Likyalılar mezarlarında ölülerin dişleri arasına bir sikke koyarlardı. Çünkü ölülerin cennete gitmek için bir nehre ulaşacakları ve nehri geçmek için tekneyi kullanana bir bozuk para vermeleri gerektiğine inanırlardı.

Bazı kaynaklarda ise, tekneyi kullanana para vermemek için, kendilerine ters gemi şeklinde mezarlar inşa ederek, bu gemi ile öteki dünyaya gideceklerine inanırlardı.

Önemi

MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenen ve Likyalıların günümüze bıraktığı değerli bölgelerden birisidir.

Büyük bir deprem sonucu Simena antik kenti sulara gömülmüştür. Batık kent üzerinde kano ile gezi muhteşem bir güzelliktir. Suların içinden lahitler çıkıyor. Özellikle: deniz içinde bulunan bir Lahit, Simena kentinin simgesi olmuştur.

Denizin içinde adaya dönmüş tepelerin üzerinde kiliseler ve evler görülüyor. Tarihi eserler bolca yağmalandığından: bölgede yüzmek yasak, teknelerin de durması yasaktır. Teknelerin sadece geçmelerine izin veriliyor.

Günümüzde Sit alanı olarak tescillenmiş ve koruma altına alınmıştır. Bu yüzden yapılaşma yoktur ve eski mimari doku korunarak günümüze ulaşmıştır.

Kalesi

Kaleye giriş ücretlidir.

Kalesi sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Kalede: Likya, Roma ve Selçuklu zamanından kalma sur duvarları ve mazgallar, üç uygarlığın izleri görülmektedir. Patika ve merdivenlerle çıkılan kale, Ortaçağ döneminde kullanılmıştır.

Çünkü Haçlı seferleri sırasında yeniden inşa edilmiştir. Kalede: değişik dönemlerin izlerini görmek mümkündür. Kaleden: hemen karşıda bulunan Kekova adasını, diğer adaları ve irili ufaklı koyların muhteşem manzarasını görebilirsiniz.

Tiyatro

İç kalede bulunan tiyatro, en küçük Likya tiyatrosu olarak bilinmektedir. 7 oturma sıralı tiyatro sadece 80 kişiliktir. Yekpare bir kayaya oyulmuştur.

Nekropol

Lahit mezarları bulunmaktadır.

Kekova Tersane Koyu
 

TERSANE KOYU

Adanın batı ucunda bulunan Tersane koyu ilgi çekicidir. Adanın iç yakasındaki Tersane denilen yer, çok eski bir tekne yapım yeridir.

Günümüzde: Kaş, Demre ve Üçağız’dan gelen teknelerin demirleme yeridir.

Kıyada ve deniz içinde, tarihi eserler bulunmaktadır.

Kalkan gezi yazıları.

Kaş gezi yazıları.

Patara gezi yazıları.

Demre gezi yazıları.