Sicilya Güneydoğu bölgesi

Sicilya Güneydoğu bölgesi

Sicilya adasının güneydoğu bölümünde, turistik özellik taşıyan yerleşimler şunlardır:

a. Ragusa
b. Syracuse
c. Noto

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa

RAGUSA-RAUSA

Şehir: MÖ.2000 yıllarında ilk yerleşimi görmüşken, 1693 depreminden sonra: Barok mimari stil kullanılarak yapılan yeni binalarla yeniden inşa edilmiştir. Bunun ardından ise, çevresindeki 7 belde ile birlikte, 2002 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. Evet: burayı ziyaret ederseniz söylediğim gibi, UNESCO tarafından koruma altına alınmış, muhteşem mimari yapıları görebilirsiniz.

Evet: ilginç bir şehirdir. Çünkü: dağların yamaçlarına, yüksek tepelere kurulmuştur. Dolambaçlı sokaklardan, merdivenlerden, dar yollardan ilerleyerek şehir gezilebilir ve söylediğim gibi bu geziniz sırasında, Ortaçağ döneminden kalma, Barok, Gotik ve Rönesans dönemi izlerini taşıyan mimari yapılar görebilirsiniz.

Bunun dışında, buraya giderseniz, muhteşem bir manzara da sizi bekliyor. Ama yürümeyi sevmiyorum diyorsanız, Ragusa şehrinde, turistik bir tren var. Bu tren: Ragusa Ibla çevresini dolaşıyor. Şehir girişindeki otoparkta başlayan tur, şehir merkezindeki birçok tarihi-turistik yeri gezerek dolaşır. Yürümeyi sevmeyenler için uygun olabilir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa

Şehir

adanın güneyinde “Monti İblei” dağlarının güney eteklerinde iki derin vadi arasında bulunan bir geniş tepe üzerinde yerleşmiştir ve 2 kısımdan oluşmaktadır.

1. Ragusa Superiore-Yukarı Ragusa
2. Ragusa İbla.

Şehrin rakımı ise: 385-635 metre arasında değişmektedir. Bu yüzden, İtalya ülkesinde, en yüksek rakımlı beşinci şehirdir. Denizden uzaklık ise, 20 km. dir. Şehirde, tarım ve turizm yanında, sanayi de bulunur. Bu yüzden, Ragusa, Sicilya adasının diğer şehirlerine nazaran daha zengindir. Sanayi yanında, Akdeniz’in en güzel mavisini burada bulmak mümkündür. Zaten: Ragusalılar, deniz kıyısını yasalarla koruma altına almışlar ve deniz kıyısında konut yapımına izin vermemişlerdir.

Şehrin diğer bir coğrafi özelliği: Avrupa kıtasının burada bittiği ve Afrika kıtasının başladığı nokta olmasıdır.

Şehirde: lezzetli “ricotto” şarapları üretilmektedir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa Superiore

RAGUSA SUPERİORE

Bölgenin en önemli anıtı: katedraldir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa Battista Katedrali

Battista Katedrali

Bu bölgenin en muhteşem anıtıdır. Buradaki ilk kilise: Ortaçağ kale duvarları altında, batı kesimde yapılmıştır. Ancak, 1693 depreminde yıkılınca, 1718-1778 yılları arasında bu yapı inşa edilmiştir. Yapının cephesi: üç portalı, oymaları ve tipik cephesiyle, Sicilya Barok tarzını simgelemektedir. Yapının kubbesi: 1783 yılında yapılmıştır ve 20’nci yüzyıla kadar bakır levhalar ile kaplıdır. Yan şapel ise, 19’ncu yüzyıl yapısıdır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa İbla

 

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa İbla

RAGUSA İBLA

Burası: diğer bölgeye nazaran daha yüksek bir tepe üzerinde, eski Ortaçağ döneminden kalma plana göre restore edilmiş, eski “Patro” mahallesi bölgesinde, 18’nci yüzyılda yeniden kurulmuş bir bölgedir.
Burada: Barok mimari stilin etkin olduğu, birkaç saray ve kilise bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi

Ragusa Superiore ve Ragusa Ibla arasında: bunları birbirine bağlayan dar bir sokakta bulunan “Santa Maria” kilisesi ilgi çekmektedir. Bu kilisenin orijinal Gotik şeklindeki yarısı: 1693 yılındaki depremde zarar görür ve bunun üzerine zarar gören bölüm, Barok tarzında yeniden yapılır. Yani, kilise yapısının bir kısmı Barok, diğer kısmı Gotik mimari özellik taşımaktadır. Kilisenin şapelinde ise Rönesans etkisi görülür ve içinde ise, 18’nci yüzyıl Sicilyalı ressamların resimleri görülür.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa

SYRACUSE-SİRACUSA

Burası, küçük bir sahil şehridir ve MÖ.8’nci yüzyılda, Yunan kavimleri tarafından kurulmuştur. Bir ara, Sicilya adasının başkentliğini yapmış, adanın bütün dönemlerine ve medeniyetlerine şahitlik yapmıştır. Bu nedenle, bu şehirde, her döneme ve kültüre ait tarihi eserlere rastlanır.

Özellikle: şehrin Yunan kökenli tarihi, kültürü, amfileri, mimarisi ve büyük matematikçi ve mühendis Arşimet’in burada doğmuş olması ilgi çekmektedir. Hatta: Yunanlı Cicero: burayı “Yunan şehirlerinin en güzel yerlerinden biri olarak” nitelendirir. Ancak: ada, Roma ve Bizans imparatorluğunun eline geçince, şehrin önemi yavaş yavaş azalır ve Palermo şehri, Sicilya Krallığının en önemli şehri haline gelir.

Şehir: adanın güneydoğu köşesinde, Syracuse körfezi ve İyon denizi kıyısındadır. 125.000 kişilik bir nüfus bulunmaktadır.

Şehirde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınan yapı: “Pantalica Nekropolü”dür.

Pantalica

Pantalica: Syracuse’nin 33 km. kuzeydoğusundadır.

Nekropol

Necropol, Pantalica nehri vadilerindedir ve Sicilya’ya MÖ.5000 yıllarında gelenler tarafından yapılmıştır. Nekropol: kanyonlarla çevrili bir plato üzerindedir. Anapo vadisi boyunca uzanan antik yol boyunca, 10 km. lik mesafe geçmek gerekir.
Pantalica nekropol bölgesinde, taş ocaklarında kayaya oyulmuş 5000 den fazla mezar bulunmuştur. Bu mezarların çoğu: Bizans dönemine aittir ve MÖ.7 ile MS.13’ncü yüzyıllar arasındaki döneme aittir. Nekropol: kazılmış ve çıkarılan nesneler Syracuse Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Bunlar arasında: iskelet kalıntıları, seramik ve Bizans dönemine ait metal ve altından oluşan bir hazine bulunmaktadır.

Tapınak

Burası, Bizans döneminde bir kilise, Arap döneminde ise cami olarak kullanılmış dini bir yapıdır.

Acradina

Burası, bir zamanlar Syracusa şehrinin merkezi olarak kullanılmıştır.
Günümüzde modern bir görünüme sahip bu bölgede çeşitli tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Ancak, tarihi eserlerin birçoğu apartmanların altında kalmıştır. Kazılarda bulunan binlerce parça eser ise, üç bölüm halinde “Arkeoloji Müzesinde” sergilenmektedir.
Bugün, burada merkez otobüs terminali bulunmaktadır. Ayrıca: “Piazza Marconi” denilen bir meydan vardır ve şehirlilerin buluşma yeridir. Piazza Marconi meydanının sağındaki demiryolu hattı geçildikten sonra ise, batıya doğru yürürseniz, bu kez “Romano” olarak bilinen bölgedeki MÖ.1’nci yüzyıla ait Roma sitesine ulaşırsınız. Burada: dikmeli sütunlarla çevrili küçük bir tiyatro bulunur. Oditoryumun büyük bölümü de sahne arkasında, yüksek bir kaide üzerinde bir sunak olarak kalmıştır.

Epipolai

Burası, Syracuse antik kendinin kuzeyindeki en büyük ilçe olmasına rağmen, günümüzde tamamen ıssızdır ve kalker bir plato üzerinde, üçgen şeklindedir. Bu plato üzerinden ikmal yolu geçtiğinden, MÖ.400 yılında, Dionysos I tarafından, burası tahkim edilmiş ve 6 km. lik bir sur duvarı yaptırılmıştır. Kayıtlara göre, duvarın yapımında 60.000 kişi çalışmıştır.

Eurialo kalesi

1.5 hektarlık alana yayılan kale, Yunanlılar zamanından kalan en büyük tahkimat olarak dikkati çeker. Kalenin duvarları, MÖ.402-397 yılları arasında, Dionysios döneminde yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda, kale, MÖ.3’ncü yüzyıla kadar, askeri gereksinimleri karşılamak için yenilenmiştir. MÖ.213-212 yıllarında, Siracusa şehri Romalılar tarafından kuşatıldığında, dev aynanın güneşi yansıtarak düşman filosunun yelkenlerini ateşe vermesi için Arşimet burada çalışmalar yapmıştır.

Antiquarium

Kalenin girişinde, batı bölümünde: kayalara kazılmış üç mezar bulunuyor. Onların arkasında ise, beş büyük kule tarafından korunan ana kale bulunur. Doğu kesimindeki Bizans duvarlarının arkasında ise, birkaç su kuyusu görülür. Ayrıca: birliklerin düşman tarafından tespit edilmeden geçebilmeleri için yer altı geçitleri vardır.
Buradan: Syracusa ve Porto Grande Limanlarının muhteşem görüntüsünü izlemek mümkündür.

Megara Iblea

Burası: antik “Megara Hyblaea” şehridir ve günümüzde Syracuse şehrinde Mgara-Giannalena istasyonunun 10 km. kuzeyinde, Siracusa’nın ise 21 km. kuzeyindedir.
Megara: Sicilya adasının en eski Dorian kolonilerinden birisidir. Atina yakınlarındaki Megara bölgesinden gelen göçmenler tarafından kurulmuştur. MÖ.350 yılında buraya yerleşim başlamıştır. MÖ.214 yılında, Romalı Marcellus’un bölgeyi ele geçirmesinin ardından, yerleşim sona ermiştir.
Antik şehir: 1872-1889 yıllarında Fransız arkeologlar tarafından kazılmıştır. Buradaki kazılarda elde edilen objeler: Antiqurium’da sergilenmektedir. Bunların başlıcası: iki bebek emziren bereket tanrıçası heykelidir.
Günümüzde burada: bir çevre duvarı, iki antik tapınak, rıhtım tesisatı ve iki Nekropol bulunur.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Old Town

OLD TOWN

Şehrin bu eski bölümünde: çekici balkonlar, dar ve dolambaçlı sokaklar ve eski evler, saraylar bulunur.

Piazza Pancali

Ponte Nuovo geçişi, buraya ulaşmayı sağlar.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Temple of Apollon

Temple of Apollon

Burası: 1938-1943 yılları arasında kazılmıştır. Tapınak: MÖ.570 yılında yapılmış, eski Dorik stilindedir. Oluşturucunun belirttiğine göre: Apollona ithaf edilmiştir. Daha sonraki yıllarda ise, Bizans kilisesi, İslam camisi, Norman Kilisesi ve İspanyol kışlası olarak kullanılmıştır.
İlk yapıldığı dönemden ise: yalnızca cella duvarının bazı kısımları ve bazı sütunlar kalmıştır.

Piazza Archimede

Meydanın güneyinde: 18’nci yüzyılda yapılan Palazzo Gargallo, 15’nci yüzyılda yapılan Palazzo dell’Orologio, 15’nci yüzyıldan kalma Palazzo Lanza-Bucceri ve 1928 yılında yapılan Palazzo del Banco di Sicilia bulunmaktadır. Montana Via’nın kuzeyindeki saray ise, 1398 yılından kalmadır.

Dom Santa Maria dele Colonne

Burada bulunan binalar, 17 ve 18’nci yüzyıllardan kalmadır. Bunlar arasında dikkati çekenler: 1618-1751 yılları arasında yapılan Piskoposluk sarayı, 1695-1703 yılları arasında yapılan Santa Lucai alla Badia kilisesi, 1788 yılında restore edilen Palazzo Beneventano del Bosco ve 1633 yılında yapılan Palazzo del Senato bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Katedrali

Syracuse Katedrali

MÖ.9’ncu yüzyılda yapılan katedral: eski tarihli bir “Siculi Tapınağı” ve MÖ.480 yılında yapılan “Athena Tapınağı” üzerine MS.640 yılında Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. 480 yılındaki tapınak, Kartacalılara karşı yapılan savaşta kazanılan zafer anısına yapılmıştır. MS.7’nci yüzyılda, Bakire Athena için yapılan bu tapınak, Meryem Ana’ya adanmış bir kilise haline getirilir. Böylece orta nef kaldırılır ve bütün bina tersine edilir. Eski doğu girişi kapatılır, batı tarafından giriş yapılır.

Arap döneminde cami, Norman döneminde kilise olmuş, sonra yenilenmiş ve eklemeler ile günümüze kadar gelmiştir. 1693 yılındaki depremden sonra, canlı bir Barok cephe ve mükemmel açık sütunlu bir revak inşa edilir. 1927 yılındaki restorasyonda ise, yeni eklemeler yapılır. Ancak: bu restorasyonda: 1517 yılında yapılan ahşap tavan, 12’nci yüzyıl Norman dönemi yapımı yedi küçük bronz aslan tarafından desteklenen yazı, 1659 yılı yapımı yüksek sunak ve 1653 yılı yapımı kutsal şapel muhafaza edilir.
Katedralin sağındaki şapel: St. Lucia’ya adanmıştır. Burada bulunan ve 1204 yılında Venedik’ten getirilen kutsal emanetler, yakın zaman öncesinde Venedik-San Geremia kilisesine geri götürülmüştür.

Fonte Arethusa

Syracuse Katedral meydanında, papirus sazlarla çevrili ve denize yakın bir gölet bulunmaktadır. Evet, Syracuse şehri ve çevresinde, Mısır’a özgü bir bitki türü olarak bilinen “papirüs” yetiştirilmektedir. Avrupa’nın en büyük papirüs alanı, şehirdeki bu bölgede Cianne nehri çevresindedir. Bu bitki, bir zamanlar, Mısır Firavunu Prolemy II tarafından buraya gönderilmiş ve kağıt yapımında kullanılmıştır. Günümüzde de şehirde bir “Papirüs Müzesi” bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Castello Maniace

Castello Maniace

Adanın en uç noktasında, güney uçtadır.
Kale: 1239 yılında yapılmış ve daha sonraki süreçte ise yenilenmiş ve değiştirilmiştir. Kalenin bulunduğu alanda, daha önce, tanrıça Hera için yapılan bir tapınak, onun üzerinde ise, özel bir konutun ve daha sonra ise Bizanslıların yaptığı duvarların bulunduğu söylenir.
Kalenin bulunduğu bölgedeki ara sokaklardan, adanın diğer sahiline çıkmak mümkündür. Sahilde uzanan cadde üzerinde yürürseniz, Porto Piccolo denilen limana ulaşırsınız. Kalenin mermer giriş kapısı civarındaki iki antik bronz koç kaybolmuş olup, bunların bir benzeri Palermo Arkeoloji Müzesindedir.

Foro İtalico

Burası ziyaretçiler için güzel bir yürüyüş yeridir ve ağaçların altında piknik yapılabilmektedir. Burada, şehir surlarının kalıntıları görülebilir.

Porta Marina

Syracuse şehrinin kuzeyindedir ve 15’nci yüzyılda yapılmıştır. Burada, bir de 1501 yılı yapımı, Santa Maria dei Miracoli kilisesi bulunuyor.

Palazzo Bellomo

Capodieci Via boyunca yürüdüğünüzde, buraya ulaşmak mümkündür. Burada, önemli bir bina bulunur ve zemindeki orijinal bina, 1250 yılı yapımıdır. Üst katta: 15’nci yüzyıl Katalan etkileri görülen, ince sütunlar ile üçlü pencereler bulunur. İç avlu, açık bir salon düzeni, açık bir merdiven bulunur.

Galleria Regionale

Palazzo Bellmo meydanındaki bu galeride: heykeller, resim ve el sanatları ile antik eserler sergilenmektedir. Zemin katta: 16’ncı yüzyıldan kalan heykeller görülür. Üst katta ise, 18’nci yüzyıldan gelen önemli eserler bulunur.

PİAZZA SANTA LUCİA

Burası; ağaçlar ve yeşilliklerle çevrili bir meydandır. Söylenenlere göre: St Lucia, hasta annesi ile beraber 17’nci yüzyılda, Syracuse koruyucu azizinin türbesine ziyarete gider ve annesinin iyileşmesi için dua eder. Bu ziyaret yeri olan sekizgen türbe, 17’nci yüzyılda yapılmıştır. Onun kuzey ucunda, aynı adı taşıyan kilise görülür. Günümüzde, türbe ziyaret edilebilmektedir ve hatta her yıl 13 ARALIK günü kutlamalar yapılır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Piazza Santa Lucai

Santa Lucia

Burası, 12’nci yüzyılda inşa edilmiş bir bazilikadır. 6’ncı yüzyılda St Lucia burada öldürülmüş ve bunun anısına buraya bir kilise inşa edilmiştir, ancak bazilika, bu kilisenin üzerine yapılmıştır. Eski kiliseden günümüze, batı uçtaki gotik bina kalıntıları kalmıştır.

Piazza Vittoria

Piazza Santa Lucia kuzeybatısında, geniş arkeolojik kazı alanı ve Piazza Vittoria bulunmaktadır. Burada, yani arkeolojik kazı alanında çıkarılan, Demeter adak hediyeleri, günümüzde, Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Piazza Santa Lusia Santuario della Madonna dele Lacrime

Santuario della Madonna dele Lacrime

Arkeoloji Müzesinin kuzeyindedir. 76 metre yükseklikte olması amaçlanmıştır. 1953 yılında dikilen bu alçıdan heykel, Enrico Castiglioni tarafından yapılmıştır. Alçı heykelin, birkaç kez ağladığı söyleniyor.

Cyane-Zeus Tapınağı

Sicilya Güneydoğu bölgesi

Cyane

Şehir merkezinin 7 km güneybatısındadır ve tekneyle veya araçla gidilebilir. Burada: her yıl, eski Syracusans Persephone ve Cyane onuruna, bahar şenlikleri düzenlenir. Çünkü: efsaneye göre: Bahar perisi Cyane: Demeterin kızı Persophonenin, Hades tarafından kaçırılmasına engel olur ve yer altı Tanrısı tarafından bir yay haline getirilir.
Evet, burası aynı zamanda “Ciane” nehrinin kaynağıdır. Burada, vahşi papirüs yatakları bulunur.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Zeus Tapınağı

Zeus Tapınağı

Zeus Tapınağı: Ciane nehrinin hemen güneyindedir.
Buradaki Zeus Tapınağı: MÖ.560 yılında inşa edilmiştir. Syracuse şehrindeki Apollon Tapınağına benzer. Tapınak: MÖ.480 yılında, Kartacalılar üzerinde kazanılan zaferin anısına, Olympieion Zeus için, bir şükran hediyesi olarak yaptırılmıştır.

Villa Landolina

Syracuse şehrinde kıyıda bulunmaktadır. Park alanı: MÖ.735 yılında, şehirdeki korunaklı liman alanında Yunanlılar tarafından kurulmuştur.
Bu park alanı içinde bulunanlar:

Museo Archeologico Regionale Paolo Orsi

Müze: Villa Teocrito parkı içindedir. Giriş ücretlidir, yetişkin 4 Euro.
Palermo şehrindekinden sonra adada bulunan ikinci en önemli arkeoloji müzesidir. Müzenin koleksiyonlarında: erken Hıristiyanlık ve Bizans dönemi eserleri bulunur. Müzenin üst katında: Yunan, Roma ve Erken Hıristiyanlık dönemi objeleri sergileniyor. Buranın en önemli eserleri: Augustus ve Adelphia lahitleridir.
Müze binası: Franco Minnisi tarafından tasarlanmış olup, tuğla ve cam yapıdır. 1988 yılında ziyarete açılmıştır.

İngiliz Mezarlığı

Çevre duvarının arkasında, müze girişinin önündeki patika çıkıldığında, mezarlık görülür.
Burada: Napolyon’a karşı yapılan savaşta ölen İngiliz denizci askerleri bulunmaktadır. Ayrıca: yine burada, 1835 yılında Kont Landolina’nın konuğu iken ölen August Von Platen adını taşıyan bir Alman şairin mezarı ve bir büstü bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Arethusa kaynağı

Arethusa kaynağı

Parkın güneyinde, yarımada üzerinde tatlı su kaynağıdır. Zaten, bölgenin ilk yerleşimcilerinin burayı tercih etmesinin en büyük sebebinin, bu tatlı su kaynağı olduğu söylenir. Su kaynağının çevresinde, vahşi Papirus bitkileri görülür.

Arkeoloji Alanı

Bu arkeoloji alanı: parkın hemen yakınında, MÖ.360-315 yılları arasında inşa edilmiştir.

 

Catacombe San Giovanni Evangelista

Burası: Roma döneminde ilk Hıristiyanların gömüldüğü, yer altı galerileriyle birbirine bağlanmış, yüzlerce odadan oluşan bir mezar alanıdır. Bunlar: Acradina kenar boşlukları boyunca, Neopolis içine yerleştirilmişlerdir.

Santuario Madonna dele Lacrime

Parkın hemen karşısında, şehrin her yerinden görülen konumda bulunan bu kilise: koni şeklinde ilginç bir tasarıma sahiptir. 1953 yılında Meryem Ananın Heykelinin gözünden aktığı söylenen yaşların anısına; 1966-1994 yılları arasında burada inşa edilmiştir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Roma Gymnasium

Roma Gymnasium

Muhtemelen MS.1’nci yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir. Bu anıtsal kompleks, çeşitli yapılardan oluşur. Sunak önünde tapınak kalıntıları ve bir tiyatro görülür.

NEOPOLİS BÖLGESİ

Burası da önemli tarihi eserlerle doludur. Burada: tarihi eserleri sit alanı içine almak için bir park oluşturulmuştur.

Parco Archeologica della Neopolis

1955 yılında oluşturulan park alanına ulaşmak için, hafif meyilli olan “Viale Paradiso” caddesini takip etmeniz gerekir. Parka girince, bilet gişesinden sonra: iki yolla karşılaşıyorsunuz. Aşağıya giden yolu takip ettiğinizde: bir bölgeye ulaşıyorsunuz.

Latomie del Paradiso

Burada: taş ocakları bulunuyor. Bu bölgedeki taş ocaklarından çıkarılan taşlar, yüzyıllar boyunca şehirdeki tarihi eserlerin yapımında kullanılmıştır. Ayrıca: yine bu bölgede bulunan karanlık ve nemli mağaralar, bazı tarihi dönemlerde hapishane olarak kullanılmışlardır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Orecchio di Dioniso

Orecchio di Dioniso

Bu mağara: en ilgi çekici mağaradır. Mağaranın girişi, 66 metre uzunluğunda, 23 metre yüksekliğinde, bir kulak şeklindedir. Söylenenlere göre: Şarap tanrısı Dionysos: mağaranın muhteşem akustiği sayesinde, mahkumların tüm konuşmalarını duymuş ve ona göre hareket etmiştir. Evet, burası şehirdeki binalar için taş sağlanan bir taş ocağı olarak uzun yıllar kullanılmıştır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Teatro Greco

Teatro Greco

Park alanı içinde, gişenin bulunduğu yere geri dönüp, yukarı giden yolu izlerseniz, buraya ulaşırsınız. Burası, Yunan tiyatro sanatının en önemli örneklerinden birisidir. Sicilya’da en büyük tiyatro binasıdır. 15.000 seyirci kapasitelidir.
MÖ.5’nci yüzyılda yapılmıştır. Romalılar döneminde, burada gladyatör dövüşleri düzenlenmiştir. Günümüzde ise, yaz akşamlarında burada klasik müzik konserleri düzenlenmektedir. Tiyatronun üst tarafındaki terasta ise: mağara içinde küçük bir şelale ve onun sularının biriktiği bir havuz görülür. Terasın diğer yanı ise mezar alanıdır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Amfiteatro Romano

Anfiteatro Romano

Burası park alanı dışındadır. Kendi türünün en büyük örneklerinden birisidir. MS.3’ncü yüzyılda yapılmıştır. Taş işçiliğinin önemli eserlerinden olan bu tiyatro, Romalılar tarafından yapılmış ve gladyatör dövüşlerinde kullanılmıştır. Tiyatronun hemen yan tarafında ise: yine ünlü muhteşem bir yer vardır.

Hieron II

Burası: tiyatronun yan tarafında 400-450 boğanın aynı anda kurban edilebildiği bir altar yani sunaktır. MÖ.225 yılında inşa edilmiştir.

NECROPOLİS GROTTİCELLE

Neopolis Arkeoloji Parkının kuzeyindeki bölgedir.

Archimede Mezarı kalıntıları

Bu mezarın, ünlü bilim adamı “Archimed” e ait olup olmadığı kesin değildir. Ancak: mezarın, onun ölümünden 200 yıl sonra Romalılar tarafından yapıldığı söylenir. Çünkü: Archimet: Syracuse şehrinde doğmuş, burada yaşamış ve suyun kaldırma kuvvetini bulan bilim adamı olarak tarihe geçmiştir.
Roma kuşatması sırasında yaptığı mekanik düzenekle, Romalıları güç durumda bırakmış ve söylenenlere göre, aynaları kullanarak, Roma donanmasını yakmıştır. Ancak, Archimet: MÖ.212 yılında, şehrin Romalılar tarafından teslim alınması sırasında, bir Romalı asker tarafından öldürülmüştür. Ünlü bilim adamının anısına, şehrin çeşitli yerlerine onun adı verilmiş ve adı yaşatılmaya çalışılmıştır.

Castello Maniace

Burun tarafındaki kale: 1232-1240 yılları arasında İmparator Frederick II döneminde inşa edilmiştir. Günümüzde, kale halka açıktır ve turistler tarafından yoğun olarak ziyaret edilmektedir.

ORTGİA ADASI

Şehrin en güzel bölgesi ve tarih yüklü küçük bir adadır.
Şehrin iki limanı olan “Porto Piccolo” ve “Porto Grande” yi birbirinden ayırır. Bu iki liman, bir kanalla birbirine bağlanır. Ada, anakaraya ise, köprülerle bağlanır.
Adada, birçok tarihi eser bulunur ve bir anlamda, açık hava müzesi gibidir. Köprülerden geçince, karşınıza çıkacak ilk yer “Piazza Pancali” meydanıdır.
Meydan: kuşlar, köprüler, kayıklar ve tarihi binalarla doludur.

Meydanı geçtikten sonra ise: bu kez “Tempio di Apollo” yani “Apollo Tapınağı” kalıntılarını göreceksiniz. Tapınak: MÖ.6’ncı yüzyılda yapılmış ve Avrupa kıtasının en eski Dor tapınağıdır. Zaman içinde çeşitli değişimler geçirmiş olmasına rağmen, tarihi süreç içinde, bazilika, cami, kilise ve askeri depo olarak kullanılmıştır.

Tapınağın önündeki “Corso Matteotti Caddesi”nden yürürseniz, Piazza Archimede meydanına ulaşırsınız. Bu meydan ve çevresi, çok sayıda tarihi yapı barındırmaktadır. Bunlar arasında öne çıkanlar şunlardır: Palazzo Montalto, Palazzo Lanza, Chiesa del Collegia dei Gesuiti.
Meydanın ortasında ise: Tanrıça Diana Heykeli ile süslenmiş bir havuz bulunmaktadır ki, bunun adı “Fontana di Artemide” dir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Piazza dei Duomo

Piazza dei Duomo

Havuzun sağ tarafındaki sokaklara girip, biraz yürürseniz, bu meydana ulaşırsınız. Burası, adanın en güzel yerlerinden birisidir. Meydan: eski bir “Acropol” üzerine inşa edilmiştir. Meydanda, başka katedral olmak üzere, barok kiliseler ve saraylar görülür. Bunlar arasında, halen şehir Meclisi olarak kullanılan “Palazzo Vermexio” ilgi çeker. Bu güzel meydanda: kafe veya restoranlardan birinde güzel bir mola vermenizi öneririm. Ancak, meydanın en ilgi çeken yapısı katedraldir.

ŞEHİRDE GEZİLECEK DİGER YERLER

San Giovanni

Bu kilise: başlangıçta erken Hıristiyanlık döneminde inşa edilmiş, 12’nci yüzyılda Normanlar tarafından restore edilmiş, 1693 depreminden sonra ise harabe olarak kalmıştır. Kilisenin ayakta olan bölümü, 14’ncü yüzyıla ait portal duvarıdır.

San Marziano Crypt

İlk Hıristiyan toplumunda, ilk şehit olan San Marziano adına yaptırılmıştır. Başlangıçta burası bir Roma mezar tonozu idi. İon sütun kaidesi hala görülmektedir. Daha sonraki dönemde ise, eski bir kilise oldu. Crypt’nun doğu kesiminde: efsaneye göre, Havari Pavlus yani St Marcian’a ait dua sunağı bulunmaktadır.

San Giovanni Catacombs

Burası Crypt bitişiğinde, 6’ncı yüzyıldan kalma geniş bir yer altı mezarlığıdır. Bu alanlardan birinde, arkeologlar, MS. 340 yılından kalma bir lahit bulurlar ve lahit halen Syracuse Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Papirüs Müzesi

Syracuse Papirüs Müzesi: 1989 yılında ziyarete açılmıştır. Müzenin üç odasında: papirüs ve papirüsten yapılmış tekne gibi orijinal malzemeler, fotoğraflar, faks ve video filmleri, eski zamanlarda günlük makaleler için kullanılan papirüsler ve yazı malzemesinin nasıl sağlandığı gösterilmektedir. Burada, papirüs üzerine yapılan boyalı resimler satışa sunulmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Noto Nutu

NOTO-NOTU

Burası, Syracuse şehrine bağlı bir kasabadır. Syracuse şehrinin, 32 km. güneybatısındadır. Kasabanın erken yerleşimcilerinin izlerinin bir kısmı, kayaya oyulmuş üç mağarada bulunmuş olup, kalan izlerin şehrin altında bulunduğu düşünülmektedir.

Şehir: 1693 yılındaki depremde büyük hasar görmüş ve eski merkezin yaklaşık 10 km. uzağında yeniden inşa edilmiştir. Yapılarda ana yapı malzemesi olarak sıkıştırılmış kireçtaşı kullanılmıştır. Kireçtaşı: güneş ışınlarını emer ve yumuşak altın sarısı bir renge dönüşür. Bu durum, özellikle günbatımında, muhteşem güzel görüntüler ortaya çıkarır. Tüm binalarda, Barok tarzı hakimdir ve her biri büyüleyici tasarımı ile benzersizdir. Mimarlar, neredeyse kendi özgünlüğünü ziyaretçiye sunmaktadırlar.

Kasabanın muhteşem güzel Barok mimari tarzdaki binaları zamanla hafifçe çökmektedir. Bu güzel binalar: UNESCO tarafından: 2010 yılında Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Evet, şehrin en güzel yapıları, 18’nci yüzyıl Sicilya Barok tarzını yansıtırlar.

Evet, şehrin ana caddesi “Corso Vittorio Emanuele”dir. Ayrıca: üç tane meydan bulunur. Bu şehri ziyaret ederseniz, muhteşem güzel mimari harikaları ve katedral yapısını görebilirsiniz. UNESCO tarafından koruma altına alınmış bu yapıların: ilginç oldukları kesin.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Cattedrale di Noto

Cattedrale di Noto-Noto Katedrali

UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.
Katedral: Corso Vittorio Emmanuele üzerindedir. Yapı: 18’nci yüzyıl başlarında yapılmaya başlanmış ve 1776 yılında tamamlanmıştır.
Kubbesi, 1990 depremi sonrasında düzeltilmeyen bir yapısal hata nedeniyle, 13 Mart 1996 yılında çökmüştür ve daha sonra yeniden restore edilmiş ve 2007 yılında ziyarete açılmıştır. Dış yüzey: sarı kireçtaşından, Sicilya Barok tarzında yapılmıştır. Katedralin önündeki sütunlar üzerinde, dört aziz heykeli bulunur. Sol yanda bulunan kulenin üzerinde, çan bulunur. Sağ yandaki kule üzerinde ise, saat bulunur. Daha önceki çökme nedeniyle, iç dekorasyon, yalnızca beyaz boyanarak yapılmıştır. Temel özellikleri ve mobilyaları ise, 2011 yılında takdis edilmiştir.

İngiltere Liverpool St George

İngiltere Liverpool St George

Bu bölgede bulunan “St George Hall” neo-klasik mimarinin en güzel örneklerinden birisidir. Ayrıca, bölgenin diğer yapıları: Liverpool Dünya Müzesi, Walker Sanat Galerisi ve Liverpool Merkez Kütüphanesidir.
Lime Street Tren İstasyonu ise, şehir merkezindeki alışveriş bölgelerine, yalnızca birkaç dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

William Brown Sokak

Bu sokağın çevresindeki bölüm, şehrin kültürel bölgesi olarak bilinir. Bölgedeki binalar “neo-klasik” mimari stilinde yapılmışlardır.

İngiltere Liverpool St George St George Hall

 

St George Hall

Liverpool şehrinde: St George Mahallesinin kalbinde ve Lime Street Street adresinde bulunan mekan nefes kesici güzelliktedir. Dünyanın en iyi neo-klasik binası olarak kabul edilir. Büyük bir yeşillik alanın ortasında bulunan yapının bulunduğu yer, şehirde “City Center” olarak da bilinir.

Yapı: 1842-1854 yılları arasında yapılmıştır ve koruma altındadır. Binanın giriş kapısı üstünde: antik Roma’yı anımsatan “SPQL” kelimesinin yazılı olduğu kakma bulunmaktadır ki, bunun anlamı “Liverpool halkı ve Senatosu” demektir.

Yapının tasarımı için bir yarışma düzenlenmiş ve bu yarışmayı Lodralı genç dahi mimar Harvey Elmes kazanmış ve tasarımı o yapmıştır. Ancak salon tamamlanmadan önce, bitkin düşen mimar Elmes ölmüştür.

Onun ölümünün ardından: detayları, notlar ve çizimleri mühendis Robert Rawlinson tarafından uygulanmaya başlamış ve iç dekorasyon için Elmes’in önerilerinde bazı değişiklikler yapılsa da, yapı Charles Robert Cockerel tarafından tamamlanmıştır.

Evet: St George Hall: bir başyapıttır. Serbest neo-Yunan stili ile, dış bölge zengince bezenmiştir. Büyük dikdörtgen tonozlu salonu, Roma’daki Caracalla Hamamlarından esinlenilerek yapılmıştır.

Binanın ön cephesindeki sütunlu yapısı ilgi çekmektedir. Ayrıca: yine ön cephede güzel heykeller bulunmaktadır.

Kuzey ve güneyde, iki mahkeme tarafından sınırlanan yapıda, uzun kenarlar boyunca uzanan koridorlar bağlantı salonu olarak kullanılmıştır. Binanın en ilgi çeken bölümü bu salon yani “Great Hall” bölümüdür ve uzunluğu 169 metredir.

Beatles üyesi John Lennon öldürüldüğünde: salon dışında 65.000 insan toplanmıştır. 2008 yılında Liverpool şehri “Avrupa Kültür Başkenti” olduğunda da etkinliklerin “açılışı” burada yapılmıştır.

Son olarak yenileme çalışmaları sonucunda, 2007 yılında Prens Charles tarafından açılan mekanda: şehirdeki: halka açık etkinlikler ve özellikle müzik etkinlikleri burada düzenleniyormuş. Hatta: bir süre, bu yapı mahkeme salonu olarak da kullanılmıştır.

Burayı gezerken, yapının içindeki büyük org: mutlaka dikkatinizi çekecektir. Günümüzde, burada yıl boyunca ücretsiz ve halka açık etkinlikler düzenlenmektedir.

Burayı ziyaret etmek isterseniz, günde iki kez yapılan rehberli turlar, her gün saat: 11.30-12.30 ve 13.30-15.00 arasında yapılıyor.

St George Hall Cafe

2012 yılında açılan kafe: Liverpool Community College tarafından işletilmektedir. Burada, her gün: taze sandviç ve kek bulmak mümkündür.

St George Hall binasının hemen arkasındaki meydanda, üç tane müze bulunuyor.

 

World Museum Liverpool-Dünya Müzesi

William Brown Street adresindedir. Şehir merkezinde bulunan bu müze: 19.yüzyılda kurulmuştur ve Merseyside bölgesinin en önemli turistik merkezidir. Bu büyük müze kompleksinde: birçok büyüleyici sergiler, Natural History hakkında etkileyici bir bölüm ve farklı unsurlar bulunur.

Bu müze, her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır ve ziyaret ücretsizdir.

Müzenin bölümleri

 

Planetaryum

Girişin ücretsiz olduğu bu bölümde: uzay ve zaman içinde muhteşem bir yolculuk yapabilirsiniz. Evren hakkında her şeyi öğrenebilirsiniz.
Değişik tarihlerde burada yapılan etkinlikler şunlardır: Yeryüzüne bir yolculuk, kış gecesi gökyüzü, güneş gösterisi,

 

Magic Worlds

Burası çocuklar için el etkinliği yapılan bir yerdir.

 

Asia

Joseph Mayer tarafından, tüccarlar, denizciler ve koleksiyonculardan satın alınarak oluşturulan bu koleksiyon, kendisi tarafından 1867 yılında müzeye bağışlanmıştır.

Bu koleksiyonda: antik dönemde, Çin Han hanedanına ait, MÖ.206 ile MS.220 tarihleri arasına tarihlenen objeler, Filipinlerden Ortadoğu’ya kadar olan alanı kapsayan 14.500 öğe bulunmaktadır. Ancak, bunlar arasında en önemli olanlar: Tibet, Çin ve Japonya koleksiyonlarıdır.

 

Tibet koleksiyonu

Hindistan’da görev yapan İngiliz subayları tarafından toplanan geniş ve uluslar arası öneme sahip koleksiyon: Tibet ve Himalayalar bölgelerinde toplanmıştır. Bu nesneler ve fotoğrafların büyük bölümü: 20. yüzyılın başlarında sömürge döneminde toplanmıştır. Daha sonra eklemeler ile günümüze gelen ve 1960 sonrası Hindistan’da bulunan Tibetli mülteciler tarafından oluşturulan suluboya resimler: koleksiyonun temelini oluşturmaktadır.

 

Çin koleksiyonu

Liverpool denizcilik aileleri tarafından toplanan Çin seramik, mobilya ve metal işlerine ait koleksiyon: olağanüstü önemli birçok nesneyi içermektedir. Özellikle: Song hanedanı dönemine ait seramik, emaye işi ve ipek tekstillerine ait ince koleksiyon önem kazanmaktadır.

 

Japonya koleksiyonu

Bunlar daha çok silah ve zırhlardan oluşmaktadır ve Liverpollu toplayıcı Randal Hibbert tarafından bağışlanmıştır. Hibbert: 1000 parçadan fazla olan koleksiyonu: uzun yıllar toplamış ve 1941 yılında koleksiyon bombalandığı için, ertesi yıl vasiyeti üzerine müzeye bağışlanmıştır.

Müzenin koleksiyonunda, 17. yüzyıla ait Liverpollu bir işadamı tarafından bağışlanan kılıçlar da bulunmaktadır.

 

Walker Art Gallery-Güzel Sanatlar Galerisi

Merseyside bölgesinde, William Brown Street adresindedir. Wellington sütununa yakındır. Şehir merkezinin kalbindedir.

Galeride: geniş bir heykel ve resim koleksiyonu bulunmaktadır.

1877 yılında açılmıştır. Yapı: mimarlar Sherlock ve Vale tarafından tasarlanmış ve “Walker” adını: o zaman Liverpool Belediye Başkanından almıştır.

Evet, bu sitede: müzik ve kütüphane bir arada bulunmaktadır. Arka uzatma: Sir Andrew Barclay Walker tarafından 1884 yılında tamamlattırılmıştır. 1931-1933 yılları arasında ise, Sir Arnold Thomley tarafından bina yeniden büyütülmüştür.

Yakın zamanda restore edilen binanın içinde, Londra dışında, İngiltere’nin en büyük sanat koleksiyonlarından biri sergilenmektedir. Bunlar arasında: Victoria dönemine ait birçok resim toplanmış olup, özellikle Rembrant, Poussin ve Degas eserleri: 18-19. yüzyıllar İngiliz sanatı ve birçok İtalyan ve Hollandalı sanatçıların: 1350-1550 yılları arasındaki resimleri ve 1550-1900 yılları arasındaki Avrupa sanatı eserleri, baskılar, çizimler ve suluboya resimler bulunmaktadır.

Her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır ve giriş ücretsizdir.

Müzenin bölümleri

 

Talks and Tours

Müzede, resimlerin bulunduğu bu bölümde: küratörler, sanatçılar ve ziyaretçiler ana bilgisayar tarafından ücretsiz olarak görüştürülürler ve tur sırasında kullanılmak üzere, burada ses cihazı kiralanıyor. Ücreti: 1.95 Paund.

 

13-16. Century Collection

Bu bölümdeki resimlerde: 16. yüzyıla ait tarihi ve kiliselere ait dini temalar ve daha laik konular birleştirilmiştir. Burada: portreler yanı sıra, efsanevi konularda üretilen resimler de sergilenmektedir.

Aslında: Galeri: bu dönem eserlerini toplamak için özel bir politika ile kurulmuş olmamasına rağmen, bu olağanüstü kalitedeki birçok parçayı satın almıştır. Eserlerin çoğunluğu: 19. yüzyıl Liverpool koleksiyoncuları (William Roscoe ve Joseph Mayer) tarafından toplanmış iki özel koleksiyondan oluşmaktadır.

Bunların çoğu, biraz önce de sözünü ettiğim gibi, genellikle dini temaları içermektedirler. Bu durum: erken Rönesans döneminde, sanat hamisi olarak kilisenin rolünü ortaya koymaktadır.

 

Cafe

Zemin katta bulunan ve her gün saat: 10.00-16.45 arasında açık bulunan bu kafede, sıcak ve soğuk yemekler, aperatifler ve içecekler bulunmaktadır. Self servis hizmet verilir.

 

Liverpool Lime Street Station

Lime Street adresindedir. St. George’s Hall’ın hemen karşısındadır.
Burası, yalnızca demiryolu meraklıları için ilgi çekici olabilir. Ama, Lime Street Station, bazı ilginç özelliklere sahiptir. İstasyon inşaatı 1833 yılında başlamış ve 1836 yılında tamamlanmıştır.

Ancak: 1842 yılında istasyon genişletilmiş ve genişletilen bölüm, demir sütunlarla desteklenmiş ve demir bir çatı kurularak yapılmıştır. Çatı: 1849 yılında tamamlanmış ve bugün hale görülebilmektedir.

 

Radio City Tower

Lime caddesi istasyonuna yürüyüş mesafesindedir. St George’s Hall binasının yakınındadır.
Kule aslında bir döner restorandır ve uzun yıllar parakende amaçlar için kullanılmıştır. Günümüzde ise, “Radyo City” e ev sahipliği yapmaktadır. Hafta sonlarında rehberli turlar düzenlenmektedir.

 

St. John Park

Hemen: St George Hall’ın arkasında; Lime Street caddesindedir. Şehrin ana alışveriş merkezine, yürüyerek birkaç dakika uzaklıkta olması avantajdır. Bu nedenle: ofis çalışanlarının popüler kaçış yeridir.

1767 yılında burada küçük bir mezarlık bulunduğu ve şehrin hızlı büyümesi nedeniyle 1784 yılında St John tarafından burada bir kilise yapıldığı söyleniyor. 1897 yılında buraya bir katedral yapımı söz konusu iken, daha sonra bundan vazgeçilmiş ve burası: bir kamu heykel parkı olarak düzenlenmiştir.

Burada da, birçok heykel ve anıt bulunmaktadır. Bunlar: şehrin önde gelen vatandaşları ve sosyal reformcuların bronz figürleridir. Zaten parkın yapılış amacı: 19. yüzyılda bu anıtların güzel bir ortamda bulunmasının sağlanmasıdır.

 

Wellington Memorial Sütunu

1861-1863 yılları arasında yapılmıştır. 40 metre yüksekliktedir. Bu yivli Dor sütunu: İron Duke tarafından yapılan bir bronz heykelle süslenmiştir. Kaide üzerinde, yaptığı savaşların kayıtları bulunmaktadır.

 

Stebel Fiskiyesi-Havuzu

1877-1879 yılları arasında yapılmıştır. Walker Sanat Galerisi ve St George Hall arasındaki William Brown Caddesinin doğu ucundadır. Wellington Memorial sütununun batısındaki bu havuz: 1879 yılında açılmıştır. 1874-1875 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapan Albay RF Steble’nin şehre bir armağanıdır.

Dairesel taş havza üzerinde, rakamlar, denizkızı kabuğu ve balık maskları bulunmaktadır. Lienard tarafından tasarlanan özgün havuz: 1867 yılı Paris Fuarı için üretilmiştir. Bu özgün çeşmenin örnekleri: Amerika’da birkaç yerde, Cenevre’de, Lyon ve Bordeaux şehirlerinde de görülür.

 

William Brown Müzesi ve Kütüphanesi

1857-1860 yılları arasında yapılmıştır.
Buranın yapımı için 1855 yılında bir yarışma açılmıştır. Yerel tüccar William Brown tarafından bağışlanan 6000 Sterlin ile, kent konseyinin eklediği 10.000 sterlin birleştirilmiş ve mimar Thomas Allom’a verilmiştir.

Onun projesi: mimar John Weightman tarafından modifiye edilmiş ve daha sonra mali zorluklar yaşanan proje, yine William Brown’un maddi yardımı ile 1860 yılında bitirilmiştir.
Yapı: son savaş sırasında bombalanmış ve 1960 yılında yeniden inşa edilmiştir.

 

Queen Square

Bu mahalleyi ziyaret ettiğinizde, eğer galeri ve müzelerde yorulursanız, Kraliçe Meydanındaki restoranlarda dinlenebilirsiniz.

Bu meydandaki dünyada: özellikle İspanyol, Portekiz, İtalyan, Amerikan ve Akdeniz yemek kültürünün sunulduğu restoranlar görebilirsiniz. Bunlar arasında öne çıkanlar: La Tasca, Nando, İtalian Ask, Buffalo Jack, Burguer ve Gecko gelmektedir.

 

St John Food Court

Alışveriş yaparken burada bir mola verip yemek keyfini çıkarabilirsiniz. Burada: McDonalts, KFC ve Metro gibi mekanlar bulunuyor.

İngiltere Liverpool Eski ticaret merkezi

İngiltere Liverpool Eski ticaret merkezi

Castle-Dale-Old Hall sokaklarının arasındaki bölge: şehrin eski ticari bölgesidir. Bu bölgenin sokakları: ortaçağ döneminde kurulmuş ve çok değişmeden günümüze kadar gelmiştir. 300 yıllık mimari özellikleri taşıyan bu bölge, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

 

Castle Sokağı

Burası: Liverpool şehrinin yerinde Ortaçağ döneminde kurulan kasabanın ticaret merkezinin sınırıdır. Bu sokak: en önemli ticari binaları bulundurmaktadır. Bunun dışında: çok dar geçitler, depolar, atölyeler ve daha fonksiyonel yapılar görülür.

 

Liverpool Town Hall

High Street üzerinde, şehrin kalbindedir. Eski ticaret bölgesinin en eski ve şehrin en tanınmış yapısıdır.

Binanın özgün tasarımı, Bath John Wood tarafından yapılmıştır ve 1749-1754 tarihleri arasında inşa edilmiştir. Bu orijinal bina: 1795 yılındaki bir yangında tahrip olur ve 1820 yılında yeniden inşa edilir. George dönemi mimarisinin en güzel örneği olarak bilinir. Hatta: İngiltere’de kamu binaları arasında: en süslü olanı olarak kabul edilir.

Bina: büyük bir kubbe ve İngiltere’nin en uzun boylu heykeline sahiptir. Burada: turistik bir resim koleksiyonu, büyük bir iç mekan, birçok dönem özellikleri ve harika mimari görülebilen rehberli turlar düzenleniyor.

Bu turlara katılmak isterseniz: Pazartesi-Cumartesi günleri arasında, saat: 11.00-16.00 arasını tercih etmelisiniz.

Town Hall binasının hemen arkasında ilginç bir müze bulunuyor.

 

Western Approaches-Batı Müzesi

Merseyside bölgesinde, 1-3 Rumford Street adresindedir. Şehir merkezindeki bu müze: şehirde türünün en ilginç müzelerinden birisidir ve aslında önemli bir rol oynayan: II. Dünya Savaşı sırasında yer altı karargahı olarak ordu tarafından kullanılan, Atlantik Zafer Savaşıyla ilgili objelerle doludur.

Sergiler: otantik bir döneme ait dershanede görülür. Bu sergilerde: gaz maskeleri ve diğer birçok tarihi savaş ile ilgili obje bulunmaktadır.

Bu müzeyi ziyaret etmek isteyenler için bir uyarı, kış aylarında bu müze kapalıdır.

 

Opposite Cafe Building

Hemen sokağın başındaki büyük binadır.

 

The National Bank

 

Liverpool Crown Court

Biraz önce sözünü ettiğim binanın hemen karşısında, köşe başındadır.

 

Bank of England

Yapı: 1845-1848 yılları arasında, milli merkez bankasının taşrada bulunan 3 binasından biri olarak burada inşa edilmiştir. Cockerell tarafından tasarlanan bina: yapıldığı dönemde, şehrin büyüklüğü ve görkemini ifade etmektedir. Binanın kompozisyonunda: Yunan ve Roma Dor karışımı bir anıtsallık görülür ve her eleman görkemli ve cesaretle ölçeklendirilmiştir. Cephede, yivli sütunlar, büyük çentikler, köşe iskeleler ve kaba granit kaide görülür.

 

Trials Hotel

Bu bina aslında “Alliance Bank” için inşa edilmiş ve daha sonra, Kuzey ve Güney Galler Bank tarafından devir alınmıştır. Yapı: 1841 yılında, Edward Corbett tarafından tasarlanarak yapılmıştır.
Bina yakın zaman öncesinde, bir otele dönüştürülmüştür. Mermer ve maunla dekore edilen zengin bankacılık salonu: bir bar olarak hizmet vermektedir.

 

Adelphi Bank

Burası da Castle caddesi üzerindeki egzotik yapılardan birisidir. Adelphi Bankası için Brunswick Street köşesine: 1890-1892 yılları arasında yapılmıştır. Mimari stilde: cephelerde pencerelerde ve soğan kubbe ile İskandinav ve Doğu Avrupa dokunuşları hissedilmektedir. Dekorede ise: Fransız ve Kuzey Avrupa Rönesans mimarisinin etkileri görülür. Pembe kumtaşı ve soluk gri granit bantlar kullanılmıştır. Bronz giriş kapıları üzerinde, kabartma ve heykelcikler ilgi çekmektedir.

 

Albion House

Burası: White Star Line denizcilik şirketinin merkezidir.

 

Bluecoat Oriel Chambers

Burası: modernist mimari stilin uygulandığı ilk bina olarak kabul edilmektedir. Şehir içinde koruma altına alınmış, en eski ve güzel mimari yapıdır. Yapı: 1717-1718 yılları arasında “Kraliçe Anne” mimari stili uygulanarak yapılmıştır. Yapının yapılış amacı: “Bluecoats Okulu” içindir. Okul zamanla bu binayı boşaltmış ve 1908 yılından sonra yapı: Liverpool Güzel Sanatlar Merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır.