Yunanistan Meis Adası

Meis adası, Yunanistan’a bağlı Oniki adadan biridir. Türkiye kıyılarına (Kaş-Antalya) sadece 1300 m uzaklıktadır.  Kaş ilçesinden hareket eden vapurlarla buraya her gün ulaşmak mümkündür.

 

TARİHİ

Meis adası, Lykia yerleşimleri arasında, karadakilerle bir arada ele alınır. Megiste “En büyük” anlamındadır.

Yunanca’da “Kastellorizo” denir. Rodos şövalyeleri tarafından “Kızıl Kale” olarak adlandırılan kale yapıldıktan sonra, bu isme bağlı olarak Kastellorizo” adını almıştır.

Rodos’un teritoryumunda yer almaktaydı.

Sultan Süleyman’ın fethiyle, 1530-1580 yılları arasında Osmanlı egemenliğine girdi.

Orta çağda St John Şövalyeleri tarafından, daha sonra da Mısır Sultanı tarafından kısa bir süre işgal edildi.

Sonrasında 1915 yılına kadar Türk egemenliğinde kaldı. Osmanlı dönemindeki adı “Megisti” dir.

Araplar “Mayas” derler.

Daha sonra da İtalyanlar tarafından Fransızlara verilmiştir.

 

GÜNÜMÜZ

Günümüz geleneksel Rum mimarisindeki sevimli evler, korunaklı koy etrafına dizilmiştir.

Adadaki tek yerleşim yeri olan Kastellorizo (Megisti) Aziz Yuhanna Şövalyelerinin buradaki kızıl kayalardan ötürü adaya verdikleri Chateau-Roux (Kızıl Şato) adının bozulmuş biçimidir.

Eski zamanlarda İtalyanların adada inşa ettikleri kale, kırmızı renkli taşlardan yapıldığı için kırmızı kale anlamında Castelrosso denmiştir. Bu isim de daha sonra Kastellorizo olarak gelmiştir.

Kıyıları son derece sarp olan dayaya, sadece doğu kıyısından girilebilir. Tek yerleşim de bu kıyıdaki Kastellorizo (Megisti) köyüdür.

Doğu tarafında limanın başladığı yerde, Rodos’taki İtalyan döneminin en önemli binalarının da mimarı olan İtalyan mimar Flarestano Di Fausto tarafından 1926 yılında yapılmış Belediye binası (Delegasyon binası) bulunmaktadır.

Daha sonra da artık kullanımda olmayan ve yeni restore edilmiş bir cami vardır.

Cami üzerine yerleştirilmiş ilginç bir müze var. Müzede: dalgıç elbiseleri, seramik parçaları, freskler, takılar, kap-kacak ve madeni paralar sergileniyor.

Müzenin arkasındaki basamaklar Likya mezarına gider. Burası Yunanistan’daki tek Likya mezarıdır.  Mezar, dağa kireç taşından kazınmış, Dorik tarzda bir cepheye sahiptir. Anadolu’daki örneklere benzer ama daha sadedir.

Evet, müzenin biraz ilerisinde Aya Ellias kilisesi bulunur.

Rıhtımın arka kısmındaki patika Rodos şövalyelerinin kalesine çıkar.

Kaleden kalanlar, köşeli bir kulenin parçası olan düz bir duvar, doğu köşesinde yuvarlak bur kulenin kalıntıları ve denize doğru olan yerde en eski kaleye ait başka bir yuvarlak kuledir.

Taşa kazınmış Dorik bir yazıt, Klasik çağdaki bir kalenin varlığına tanıklık eder.

Kulenin içinde ise yere kazılarak yapılmış bir sarnıç var.

Kasabanın doğu tarafında basamakları çıktığınızda Horafia Mahallesi vardır. Burada Bizans tarzı yüksek kubbeli Aya Yorgo kilisesi ve Aziz Konstantin ve Helena Katedrali ile çevrili bir meydan bulunur. Katedralin içi, Anadolu’dan Patara antik kentindeki Apollo Lykia tapınağından getirilmiş, tek parça granit sütunlar tarafından bölünmüştür. Sütunların üzerinde sivri uçlu gotik kemerler vardır.

GROTTA AZZURRA-MAVİ MAĞARA:

Yerli halk tarafından Plokiali denir. 40-50 m uzunluğunda, 25-30 m genişliğinde ve 20-25 m yüksekliğinde olup İtalya Capri adasındaki ünlü Grotto Azzurra (Mavi mağara) dan daha geniştir. Deniz suyunun ilk katmanlardan geçerek ayrışan Güneş ışığı mağara içinde o ünlü mavi ışıkları ve sudaki bedenlerin gümüş renkli görünümlerini yansıtır.

Evet mağara sadece botla gezilebiliyor. Mağara girişi, sadece deniz sakin olduğunda deniz seviyesinden hemen hemen 1 m yüksek olduğunda açıktır. Burayı ziyaret etmek için en uygun saatler, sabahın erken saatleridir.

 

ANTİK DÖNEME AİT KALINTILAR:

Kalede görülen Kyklopik duvarlar, erken tarihten belki de Pelasglar’dan izler verir.

Önce Minos sonra da Mykenler’in adaya geldiğini, bugün Atina Arkeoloji Müzesindeki buluntular gösterir.

Lyka geleneği ise, 4’ncü yüzyılda kaya mezarlarında yansır.

1938 yılında yapılan Aya Konstantin ve Eleni Kiliselerinin bazı granit bloklarının karşı kıyıdaki yani Anadolu’daki Apollon Tapınağından getirildiği düşünülür.

Kalıntılardan en görünen olanı Tiyatrodur.

Yamaca kurulu yapı, 26 oturma sırasına sahiptir.

Ada müzesinde (Konaki) bulunan Lykia asker kabartması ve Helenistik dönem gümüş sikkeleri dikkate değerdir.

Müzede ayrıca Helenistik’ten Bizans’a kadar eserler bulunur.

Osmanlılardan ise bir hamam ve su değirmeni kalmıştır.

Bugün Atina Ulusal Müzesindeki Meis’te bulunmuş bir lahit parçası üzerinde Lykia mitolojisinin en çarpıcı konularından biri işlenmiştir. “Bellerophon ve kanatlı atı Pegassos”

Roma Gezi planı

Roma Gezi planı

Şehri ziyaret etmek için: öncelikle şehrin iklimini incelemek gerekiyor. Roma şehrinin iklimi: ülkemizde, İzmir iklimine benziyor.

Yani, tüm yıl, sıcaklık ortalaması kesinlikle eksi derecelere inmiyor ve ılıman bir hava hakim. Ama, yağmur yağdığında bazen günlerce sürebiliyor ve şehirdeki birçok yer maalesef yeterli kanalizasyon sistemi olmaması nedeniyle gölleniyor ve yürümek, yürüyerek gezmek sıkıntı haline geliyor çünkü üstünüz-başınız ve özellikle ayakkabılarınız ıslanıyor.

Üst-baş kolay, yanınızda mutlaka yedek kıyafet bulunur ama ayakkabı ıslandı mı, eğer su geçirebilecek bir ayakkabı ile geldiyseniz ve yedek ayakkabınız yoksa, perişan olmamak için, Roma şehrinden hatıra bir ayakkabı satın almak zorunda kalabiliyorsunuz.

Sonuç olarak

Roma soğuk olmaz, ama Roma’nın yağmuru insanı gerçekten ıslatır, eğer: yaz dönemi dışında, Roma şehrini ziyaret edecekseniz, yanınıza mutlaka yağmurluk, şemsiye, su geçirmeyen bir ayakkabı almanız şarttır. Şemsiye dedim de: şu ilgimi çekti, Roma şehrinde yağmur başladı mı; cadde ve sokaklar, 5 metrede bir konumlanan, esmer  tenli (Afrika göçmeni) şemsiye satıcıları ile  dolup  taşıyor, 5-6 Euro’dan açtıkları fiyat, unutmayın ki, 3 Euro’ya kadar inebiliyor, satın almak isterseniz, vermeniz gereken rakam 3 Euro’dur.

Roma şehrine

Bir Acenta ile gittiyseniz, zaten geziniz panoramik şehir turu ile başlıyor ve bu turda: genelde Vatikan, Venedik Meydanı, Kolezyum, Aşk çeşmesi, İspanyol Merdivenleri gezdiriliyor ve buralar hakkında bilgiler veriliyor, ancak elbette bu bilgi verme faslında, bazı rehberler: kısa, basit ve hikaye türü bilgiler verirken, bazıları gerçek, anlamlı bilgiler verebiliyor.

Sizler yine de, bu yazıların birer çıktısını yanınıza alırsanız, gidip göreceğiniz yerler hakkında, en ayrıntılı bilgileri öğrenip, bilinçli gezebiliyorsunuz.

Ayrıca: öncelikle, kaldığınız otel lobisi veya şehirdeki Turizm ofislerinden, Roma şehir haritası edinmeniz ve gezinizi buna göre şekillendirmenizi öneririm.

Ayrıca: yalnızca iki hattan oluşan bir metro haritası  da edinin ve gideceğiniz yerlere, metro ile de gitmeyi düşünebilirsiniz.

Şehirde

Roma Gezi planı; Eski şehir yani antik şehrin bulunduğu alanı, yürüyerek gezmek mümkündür. Yani: yürüyerek, kolezyum-zafer takı-Roma forum-Venedik meydanı alanlarına rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Vatikan için, bulunduğunuz yere bağlı olarak metro ile gidip, yürüyerek merkeze dönmenizi öneririm.

Evet, öncelikle: ” VIA” nın cadde, “PIAZZA”nın meydan olduğunu bilmek şart. Şehirde yalnızca iki tane metro hattı var. Biri kırmızı hat, diğeri mavi hat. Bunların biletleri, metro istasyonları girişlerinde, otomatik para atılıp bilet alınabilen makinalardan alınıyor.

Bozuk para atmanızda yarar var çünkü kağıt parayı tanımlamakta biraz problemli makinalar. İngilizce dil seçeneğini seçin ve biletinizi alın, günlük veya tek seferlik. Tek seferlik bilet, 1 Euro. Farklı hatta, 75 dakika içinde, aynı bileti iki kez kullanabiliyorsunuz. Bu da bir avantaj.

Metrodan asla çekinmeyin, gayet temiz, düzenli, insanlar nezih. Hani metro denince akla gelen, güvensizlik, rezillik ortamları yok. Kesinlikle metroyu kullanın, sadece elinde akerdeon çalan ve sonra para toplayan insanlar var ki, bunlar bile üstü başı perişan insanlar değil ve asla para verin diye ısrarcı değiller.

Bulunduğunuz yerden

Kırmızı renkli metro hattına binerek, Ottavıano istasyonuna gitmeyi planlayın. Metro, her istasyonda gidilecek istasyonu sesli ve yazılı olarak gösteren bir düzen var. Yani, yanlış inmeniz pek mümkün değil.

Ottaviano istasyonunda inince, VIA OTTAVIANO caddesini takip ederek, ilerleyin. Güzel bir cadde, dükkanlara bakabilirsiniz, ancak fiyatlar pek uygun değil, pahalı. Sağınızda, MUSEI VATICANI yani Vatikan müzesi olacak.

Bazı günler 10 Euro ve bazı günler 14 Euro. Girmenizi tavsiye ediyorum, girin, girişte dedektörler ile arama yapılıyor, ancak içeri kamera, fotoğraf makinası sokmak yasak değil.

Ama dedektörler biraz girişi sıkıntı haline getiriyor, çünkü her şeye ötme gibi alışkanlıkları var galiba. Kemerimi dahi çıkardım, öyle girdim, yine öttü, görevli aradı, sonra içeri girebildim.
İçerisi hakkında, müze bölümünde anlattıklarıma lütfen bakın.

Müze bitince, VIA PORTO ANGELICA caddesini takip ederek, SAN PIETRO katedralinin bulunduğu yere geliyorsunuz, yakın. Zaten çok kalabalık bir cadde, buraya girin, Vatikan bölümünde buranın ayrıntısını anlatmıştım, okuyup değerlendirin.

Çıkışta

VIA CONCILIAZIONE caddesini takip ederek, FIUME TEVERE nehri kıyısına kadar gelin. Burada, nehir kıyısında, duvar kenarındaki bölümden, nehri bir süre seyredin. Uzaktan, CASTELS ANGELO kalesini seyredin. PONTE VITTOREO EMANUELLA II köprüsünü izleyin. Buralar hakkında, ayrıntılı bilgiyi, yazılarımda verdim.

Daha sonra, yürüyerek, PONTE VITTORO EMANUELLA II köprüsü üstünden heykelleri ve nehri izleyerek geçin, bu arada, belki gelin görebilirsiniz, yeni evlenen çiftlerin, buraya gelmesi, bu bölgeye gelmesi adettenmiş, gelin damat görünce şaşırmayın.

Köprüyü geçtikten sonra, yürüyerek devam edin, CORSO VITTORIO EMANUELLE II ( Emanuelle II, İtalya’nın ilk kralının ismi) caddesini takip edin, PIAZZA PANTELEO meydanına kadar, oradan yine yürüyerek sola dönün ve ara sokaklardan PIAZZA NOVONA meydanına gidin, küçük, şirin, hareketli, güzel bir yer.

Mutlaka görün. Buraya yemek molası verebilir, açık hava restoranlarında bir pizza yiyebilir veya bir capıcino içebilirsiniz.

Yürümeye devam ederek

Roma Gezi planı; Ara sokaklardan, hediyelik eşya alışverişleri yaparak (arzu ederseniz), PANTHEON u sorun ve oraya gidin. Mutlaka görün, tarih harikası bir yer. Sonra yine yürüyerek, VIA DEL CORSO caddesini bulun ve sola doğru yürümeye devam edin.

Çok kısa bir süre sonra, tabelalardan, VIA FONTANA DI TREVI yani aşk çeşmesini bulun. Burada bir süre dinlendikten sonra, ara sokaklarda yine alışveriş imkanlarını arzunuza göre değerlendirerek, geri dönüp, VIA DEL CORSO caddesi üzerinden yukarı doğru devam ederek, VIA CONDOTTI caddesine ulaşın ve oradan, PIAZZA DI SPAGNA yani İspanyol Merdivenlerine ulaşın.

Yoruldunuz ve tüm gününüz geçti. Dinlenin, merdivenlere oturun, en üst bölüme çıkın, romanın gece manzarasını seyredin ve hemen oradaki metro istasyonunu kullanarak, kaldığınız yere dönebilirsiniz.

İşte, güzel bir gün, yorucu ama güzel.

Diğer bir gününüze ise

Mavi metro hattı üzerindeki COLOSSEO istasyonunda inerek başlayabilirsiniz. Buradan, yürüyerek COLOSSEO’yu gezmeli, ARCO DI CONSTANTINO yani Konstantin takını görmeli, PALATINO ya geçmelisiniz.

Sonra, yürüyerek CIRCO MASSIMO’yu görmeli, sonra geri dönerek, VIA DI SAN GREGIREIO caddesi üzerinden, VIA DEL FOR İMPERIALİ caddesine çıkmalı, sola dönerek ilerlerken, FORO ROMANO ya uğramalı, sonra PIAZZA VENEZIA meydanına çıkmalı ve İtalya’nın ilk kralının sarayı ve diğer tarihi ayrıntıları gezmelisiniz.

Burada, bir mola verebilirsiniz.

Daha sonra, VIA NAZIONALE caddesini takip ederek, SATIZIONE TERMINI yani Termini tren istasyonuna çıkabilirsiniz.

Burası da, alışveriş mağazaları ile hareketli bir yer. Tüm gününüz yine yürüyerek ve yorgun geçti, ama inanın kısa süreli bir roma turu için, bu plan gerçekleşmesi mümkün olan bir plan.

Evet, bu plan sizler için bir öneridir. Şehirde: Roma ile ilgili diğer yazılarımı inledikten sonra ilginizi çeken yerleri, harita üzerinde belirleyip, kaldığınız yerle bağlantılı olarak, kendinize bir gezi planı da yapabilirsiniz.

Roma da Alışveriş

Roma da alışveriş mekanları

Roma denince akla gelen ilk şey, Roma da alışveriş olmamalı. Roma tarihi ile öne çıkan bir kent. Alışveriş için pek uygun bir kent değil. Çünkü, fiyatlar yüksek. Malum, Euro kullanılması nedeniyle, tüm fiyatları kendi paramıza çevirirken, iki ile ve hatta küsuratı ile çarpmanız gerektiğinden, ortaya çıkan rakamlar bayağı yüksek oluyor ve alışverişten nispeten uzak durmanızı tavsiye ediyorum. Birde elbette tüm ülkelerde olduğu gibi, turist olarak pazarlık yapmakta fayda var, yoksa aldığınız bir ürünü, çok daha ucuz ve farklı bir fiyatla, başka bir yerde görmeniz mümkün.

Dondurma

Roma’da önce roma dondurmasını tadın. Birçok çeşidi var, single isteyin yani en küçüğü, seçtiğiniz çeşidi beğenirseniz, bir single daha alma ve beğendiğiniz çeşidi tatma imkanı olur. Tavsiye, vanilyalı yani sade cinsini denemeniz. Single fiyatı, 1.5 Euro.

Su


Su bir şehrin fiyatlarının analizi için en temel faktör sanırım. Roma’da, 1.5 litrelik bir şişe suyu, 3 Euro.

Pizza

Ayak üstü yenebilecek bir dilim pizza, 3.5 Euro, bir kola ise, 2.5 Euro. Restoranlarda yenebilecek makarna cinsi yemeklerin bir tabağının fiyatı, yaklaşık 7 Euro civarında.

İtalyanların önemli markaları ( Benetton, Zara, Gucci, Prada, Bulgari vs.) elbette Roma da alışveriş te egemen, ancak fiyatları çok yüksek.

Özellikle, İspanyol Merdivenlerinin hemen karşısında bulunan cadde, Roma’nın tüm ünlü markalarının satıldığı mağazaların bulunduğu bir alışveriş mekanı. Ancak, fiyatlar anormal, yalnızca seyredip gezilebilecek bir mekan.


Öncelikle, küçük hediyelik eşyaların satıldığı dükkanları bulmak, aşk çeşmesinin, Novano meydanının ve Venedik meydanının bulunduğu bölgelerde mümkün. Özellikle, aşk çeşmesinin çevresinde, birçok küçük alışveriş mağazası, dükkanı var. Büyük alışveriş yerleri bulmak mümkün değil. Özellikle, büyük alışveriş siteleri kesinlikle yok. Sur içindeki şehir, tamamen tarihi bünye barındırdığından, zaten bizim ülkemizde, son yıllarda adet olduğu üzere yapılmış büyük alışveriş merkezleri, Roma merkezinde yok. Küçük dükkanlar ve bir kısım büyük mağazalar var. Venedik meydanında, bir alışveriş kompleksi gördüm. Ama dedim ya, fiyatlar anormal yüksek. Aşk çeşmesi çevresindeki küçük dükkanlardan, bir kısım hediyelik eşya almak mümkün.

Özellikle, üstünde Roma’ya ait yazıların bulunduğu tişörtler, Roma futbol takımının renklerini taşıyan tişört, anorak, şapkalar, bardak, kupalar, Roma’ya özgü ipli kuklalar, rozetler vb. gibi birçok hediyelik eşya bulunabilir. Örnek olması açısından, tişörtler 5 ile 10 Euro arası, şapkalar, 8 ile 15 Euro arası. Kupalar, 5 ile 10 Euro arası.
Roma’ya özgü, Romalı imparatorların taş heykellerini de bulabiliyorsunuz. Ancak, bunların fiyatları, bazen aynı bir heykel için farklı dükkanlarda, 15 Euro ile 35 Euro arasında değişiyor, dikkat etmek gerek.

Diğer Hediyelikler


Roma da alışveriş konusunda diğer meşhur hediyelik eşyası, gravat.

İpek gravatlar çok yaygın, fiyatları, 10 ile 30 Euro arasında. Her yerde bulmak mümkün, pazarlık şart.
Ayrıca, ayakkabı ve çantalar. Zencilerin sattığı, sokak aralarında bez örtü üzerindeki çantaları alırken iyi pazarlık etmeniz şart, 35 Euro dan başlayan fiyat kesinlikle 15 Euro ya kadar düşüyor. Mağazalardan alınırken fiyatlar yüksek. Aşk çeşmesinin bulunduğu meydandaki ayakkabı mağazası kaliteli ve fiyatları uygun, oradan mutlaka bir çift ayakkabı alın.
Roma da alışveriş denilince Roma’ya has, başka neler olabilir. Özellikle, Capri limonlarından yapılmış, Limon Likörü alın, fiyatı, 12 Euro.

Ayrıca, Toscana bölgesinin şarapları ülkenin en meşhur içkisidir, arzu ederseniz, fiyatları 10 ile 30 Euro arasında.