Sicilya Kuzeydoğu bölgesi

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi

Sicilya adasının kuzeydoğu bölümünde bulunan tarihi ve turistik özellik taşıyan şehir ve kasabalar şunlardır:

a. Etna dağı
b. Aeolian adaları
c. Messina
d. Catania
e. Taormina

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Messina

MESSİNA

Şehir: Sicilya adasının İtalya anakarasına en yakın bölümündedir ki, aradaki uzaklık yalnızca 3 km. dir. Bu arada, yani Messina ve ana karadaki “Calabria” arasında, düzenli olarak feribot seferleri yapılmaktadır.

Evet: şehrin tarihi süreci incelendiğinde, Yunanlılar tarafından kurulduğu görülür. Stratejik konumu nedeniyle, bir zamanlar, adanın önemli şehirlerinden biri olmuştur. Ancak: 1783 ve 1908 yıllarındaki depremler, II. Dünya Savaşı sırasındaki İtalya’nın en çok bombalanan şehri olması: buranın önemini azaltmıştır. Bu büyük felaketler sonucu yıkılan şehir, yeniden inşa edilmiştir. Bu yüzden, şehirde, tarihi eser bulunmamaktadır.

Şehir

Peloritani dağı eteklerinde kuruludur ve uzun bir sahil şeridine sahiptir. Liman ise: ekonomik, askeri ve turistik açıdan büyük önem taşır. Evet, şehir merkezi kısa sürede yürüyerek gezilebilecek konumdadır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Taormina Train ride to

Taormina Train ride to

Bu tren yolculuğuna katılırsanız: kırlar, varoşlar ve denizi izleyerek, güzel bir yolculuk yapabilirsiniz.

Mount Etna Ziyareti

Etna: yazının en başında belirttiğim gibi, halen aktif bir volkandır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi

GEZİLECEK YERLER

Via Vittorio Emanuelle II

Şehrin en önemli caddelerinden birisidir. Caddenin liman boyunca uzanan kısmında, çok sayıda anıtsal bina bulunur.
Caddenin liman girişinde, şehre gelenleri karşılayan, büyük tarihi heykel “Madonnina dei Porto” görülür.

Via Garibaldi

Emanuelle caddesinin hemen arka tarafından, ona paralel uzanır. Cadde: palmiyerle süslüdür. Caddenin üzerinde bulunan yapılar şunlardır: Palazzo Municipale (Belediye Sarayı), Satatua di Messina (Messina Heykeli), Teatro Vittorio Emanuelle (Tiyatro), Chiesa S.Govanni di Malta (kilise), Fountana Nettuno (tarihi çeşme), Museo Regionale (Bölge Müzesi).

Piazza del Duomo

Şehrin tarihi merkezidir.

Messina Katedrali

Katedral: ilk olarak: 1198 yılında yapılmış ve 1908 depremi ve 1943 yılı bombardımanında yıkılınca, yeniden inşa edilmiştir. Katedralin “Astrolojik Saat Kulesi”; 16’ncı yüzyılda , 90 metre yükseklikte iken, depremlerden zarar gördükten sonra 60 metreye indirilmiştir.
Katedralin önündeki “Piazza del Duomo” meydanında: saat tam 12.00’de bulunursanız, saat kulesindeki hareketli figürlerin horoz sesi ile biten hareketlerini izleyebilirsiniz. Gerçekten ilginç, buraya yolunuz düşerse, bunu kaçırmayın. Saat kulesi “II Campanile” olarak isimlendiriliyor. Kulenin sivri tepe ucunda: bir saat bulunuyor. Bu astronomik saat, 1933 yılında Strazburglu bir firma tarafından yerleştirilmiştir ve dünyanın en büyük saatidir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Fontana d’Orione

Fontana d’Orione-Orion Havuzu

Piazza del Duamo meydanında bulunan bu havuz: 1547 yılında, Bernard Berenson tarafından yapılmıştır. Kendisi Floransalı ve Michelangelo’nun öğrencisidir. Evet, havuz tam katedralin karşısındadır. Depremlerden hasar görünce yenilenmiştir. Üzerinde, dört büyük nehri temsil eden çeşitli heykeller bulunmaktadır.

Piazza dei Catalani

Şehrin diğer bir tarihi meydanıdır.

Santissima Annunziata dei Catalani

12’nci yüzyıl yapısıdır, ancak 1908 depreminde hasar görünce yenilenmiş bir Norman kilisesidir. Kilise önündeki heykel, 1571 yılında, Osmanlılara karşı kazanılan Leponto Zaferini simgelemektedir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Chiesa dei Catalani

Chiesa dei Catalani

Kilise: Neptün’e adanmış bir pagan tapınak kalıntıları üzerine, 1150 ve 1200 yılları arasında inşa edilmiştir. Kilise, uzun önce, Messina Senatosu tarafından, Katalan tüccarlar loncasına tahsis edilmiş ve bu yüzden, 16’ncı yüzyıldan sonra adının sonuna “Catalani” kelimesi eklenmiştir. Bu yüzden, kilisenin ana girişinin üstüne “Katalonya arması” eklenmiştir. 1908 yılındaki deprem sonrasında, deprem molozları, kilisenin çevresindeki bölüme yerleştirilmiş ve kilisenin zemininin bulunduğu yer ile olan yükseklik farkı ortadan kaldırılmıştır.

Piazza Carducci

Üniversite binaları buradadır. Üniversite: 1548 yılında kuruluş, 1679 yılında İspanyollar tarafından kapatılmış, 1927 yılında yeniden açılmıştır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Catania

CATANİA

Şehir, adanın ikinci büyük şehridir. Etna dağı ile deniz arasında, yani “su” ile “ateş” arasında bulunur. Bu yüzden, tarihi süreç içinde, şehir sürekli olarak depremler ve Etna yanardağının patlamalarından oluşan, dokuz büyük doğal felakete maruz kalmıştır. Bunlardan, özellikle: 1169-1693 yılı depremleri ve 1669 Etna yanardağı patlaması, büyük hasarlara neden olmuştur.
Bunların doğal sonucu olarak, şehirdeki bütün tarihi binalar olumsuz etkilenmiş ve büyük kısmı tümüyle yıkılmıştır.
Evet: bu şehri yürüyerek gezebilirsiniz. Yürümek istemeyenler için, Piazza del Duomo meydanından kalkan turist otobüsleri tercih edilebilir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Etna yanardağı

GEZİLECEK YERLER

Piazza Duomo

Şehrin tarihi merkezidir. Meydan: Barok tarzda yapılmış tarihi binalarla çevrilidir.
Catherdale Basilica-Duomo:
Meydanın en görkemli binasıdır. Katedral: 1073-1093 yılları arasında, Roma termal hamamı kalıntıları üzerine, şehrin koruyucu azizi “Sant Agata” için yapılmıştır. Roma termal hamamının kalıntılarının bir bölümü, sergilenmektedir. Katedral: 1693 yılındaki depremde büyük hasar görmüştür ve defalarca yenilenmiş ve genişletilmiştir. Yapı içinde: üç ünlü kişinin mezarı bulunmaktadır ki, bunların en ünlüsü, Catania doğumlu, ünlü müzisyen “Vincenzo Bellini” dir.

Palazzo Del Municipio

Bu eski saray, halen Şehir Meclisi olarak kullanılmaktadır. Yapının girişinde, şehrin korucu azizi olan “Sant’Agata” için, her yıl 3-5 ŞUBAT tarihlerinde yapılan festival için kullanılan tarihi arabalar sergilenmektedir.

Palazzo dei Chierici

Municipio sarayının hemen karşısındadır.

Porta Uzeda-Porta di Carlo V

Kapı: 1696 yılında yapılmıştır ve Etna caddesini, liman alanına bağlar.

Museo Diocesanno

Bir pasaj içindeki müzedir.

Fontana dell”Elefante

Meydanın ortasında, şehrin sembolü olan bu çeşme: 1737 yılında yapılmıştır. Özelliği: pagan ve Hıristiyan unsurları bir araya getirmiş olmasıdır. Heykellerle süslü kaide üzerinde, bazalttan yapılmış bir “fil” ve onun üzerinde, 61 metre yükseklikteki bir granit mısır obeliski bulunur. Obeliskin üstünde, dallar arasında dünya ve haç görülür.

Fontana dell’Amenano

Meydanda bulunan bu havuz ise 1867 yılında yapılmıştır ve yeraltından gelen “Amenano Nehri” suları ile beslenir. Havuzun üstünde bulunan heykeldeki genç: bu nehri simgelemektedir. Çeşmenin arkasında ve dar sokaklarda: her sabah renkli ve canlı bir Pazar olan “Perscheria” pazarı kurulur.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Castella Ursino

Castella Ursino

Çeşmenin arkasında bulunan Via Calogero caddesini takip ederseniz, Piazza Federico di Svevia meydanındaki bu kaleye ulaşırsınız. Kale: 1239-1250 yılları arasında yapılmış, 1500’lü yılların başında yeniden inşa edilmiştir. Kalenin dört tarafında: dört yuvarlak kule görülüyor. Üst katında ise, “Museo Civico” denilen bir müze vardır. Bu müzede, farklı dönemlere ait, üç özel koleksiyon sergileniyor.

Theatro Massimo V Bellini

Victoria Emanuelle II caddesinin kuzeyindeki Via Leonardi caddesi üzerinde bulunan Piazza Bellini meydanındadır. Ünlü müzisyen Vincenzo Bellini adını taşıyan bu tiyatro, 1890 yılında açılmıştır. Gerek dışı ve gerekse içi görülmeye değerdir.

Museo Bellini

Victoria Emanuelle II caddesinin sol yanına doğru yürüyüp, Piazza San Francesco D’assini meydanına vardığınızda, bu müzeyi görebilirsiniz.
Müze, 1930 yılında açılmıştır ve ünlü müzisyen Bellini’nin eşyaları sergilenmektedir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Etna caddesi

Etna Caddesi

Şehrin en uzun ve en canlı caddesidir. Cadde: Duomo meydanından başlar ve kuzeyde Parco Gioeni’ye kadar uzanır. Açık havada, cadde üzerinde yürürken Etna dağını görmek mümkündür. Caddenin her iki yanı, tarihi binalar ve saraylarla doludur. Cadde, aynı zamanda şehrin alışveriş caddesidir. Ara sokaklarda, yüzlerce mağaza, dükkan ve pastane bulunur.

Villa Bellini

Caddedeki bu park: önceden soylu bir aileye ait iken, 1860 yılında şehir konseyi tarafından aileden satın alınarak halka açılmıştır. Park alanında, iki küçük meydan bulunur ve yüzlerce yıllık ağaçların arasında dolaşmak, büyük bir keyif verir. Park alanında, ayrıca şehrin ünlü kişilerinin büstleri, yürüyüş alanları ve çeşitli yapılar bulunmaktadır.

La Plaja

Catania şehri, oldukça uzun bir sahil şeridine sahiptir. Syracuse tarafında bulunan güney sahili “La Plaja” ismiyle anılır. Kumlu olan bu sahilde, çok sayıda plaj bulunmaktadır.

La Scogliera

Şehrin, Taormina bölgesine yakın, kuzey sahiline ise, La Scogliera ismi verilir. Burada: Etna dağı üzerinden akan lavlar üzerine kurulmuş oteller, villalar görülür. Bu sahildeki plajlar, kayalık ve taşlıktır.

Etna Via

Burası, şehir merkezindeki bir mesire yeridir. Burada: Catanialı aileler, çiftçiler, gençler ve guruplar, özellikle hafta sonlarında yoğunlaşırlar. Siz de burayı ziyaret ederek, bir kafede oturduğunuzda şehir yaşantısını gözlemleyebilirsiniz.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Etna dağı

Etna Dağı gezisi

Catania şehrini ziyaret ettiğinizde, Etna dağını görmek isterseniz: turizm ofislerinden bilgi alabilir ve seyahat acentaları’nın düzenlediği turlara katılabilirsiniz. Çünkü: gerek Sicilya ve gerekse Catania denilince, akla Etna yanardağı gelir. Etna, bu bölge için hem bir felaket, hem de bir verimli lav topraklarıyla zenginlik kaynağı olmuştur. Catania şehrinden, Etna yanardağına çıkan yol: son derece güzel manzaraya sahiptir. Yolun bir bölümünde ise, çok güzel evlerin bulunduğu küçük kasabalar görülür. Etna yanardağına çıktıktan sonra, bu küçük kasabalarda insanların nasıl korkmadan oturduklarına şaşacaksınız.

Evet: Etna dağının, ancak 1800 metre yüksekliğine kadar olan bölümüne araçlar ile çıkmak mümkün oluyor. Bu bölümde: dağdan akan sönmüş lavlarla karşılaşıyorsunuz. Bu simsiyah lavlar arasından fışkıran bitkileri gördüğünüzde ise şaşıracaksınız. Evet: volkanın çevresinde trekking yani yürüyüş yapabileceğiniz yerler olmasına rağmen, tirenle de yanardağ çevresini gezebilirsiniz. Trekking maliyeti olarak, kılavuzlu turlarda, kişi başına yaklaşık 55 Euro ödemek gerekir. Bu yürüyüş turu, hem eğlenceli, hem de güvenlidir. Tur boyunca, buhar ve kükürt kaplı bölgeleri görüyorsunuz. Tur, yaklaşık 5 saat sürüyor. Ancak bu yürüyüşe katılmak isterseniz uygun yürüyüş ayakkabıları ve ceketinizin bulunması gerekir.

Daha yukarı çıkabilmek için: feniküler veya arazi araçları kullanmak gerekiyor. Zaten, Etna dağını gezmek istiyorsanız, tam bir gününüzü buraya ayırmanız şart. Hatta: uygun hava koşullarını beklemek gerektiğini de unutmayın.

TAORMINA

Sicilya adasının en güzel Ortaçağ kasabalarından birisidir. Yalnızca 7000 nüfus barınan şehir, özellikle yaz ve kış dönemlerinde turistler nedeniyle yoğun kalabalıklaşır. Dolayısı ile, günümüzde halen Avrupa’nın en gözde tatil merkezlerinden birisidir.

Kasaba: Tauro dağının kayalık eteklerinde: denizden 200 metre yükseklikte kurulmuştur ve Etna dağı ile İon denizinin muhteşem manzarasına hakimdir.

Corco Umberto

Kasabanın merkezini oluşturur. Kuzeydeki “Port Messina” dan, güneydeki “Port Catania” bölgesine kadar uzanır. Trafiğe kapalı bu caddenin her iki kıyısında: 15’nci yüzyıldan kalma evler görülür. Bu evlerin ilk katlarında, küçük mağazalar, restoranlar ve kafeler görülür. Her biri büyük zevkle döşenmiş bu dükkanlarda, son derece lüks ve kaliteli mallar satılır. Yine bu cadde üzerinde, çok sayıda kilise bulunur. Caddenin ara sokaklarında ise; meyve ağaçlarıyla süslü villalar bulunur.

Piazza V. Emanuele Badia

Caddenin kuzeyinde: “Port Messina” yani “ Messina kapı” geçildikten sonra, bu meydana ulaşılır.

Palazzo Corvaja

Kuleli bu saray: 11’nci yüzyılda, Arap döneminde yapılmış, 14 ve 15’nci yüzyıllarda genişletilmiştir. Bir dönem Sicilya Parlamentosu olarak kullanılan yapı, günümüzde turizm bürosu ve Foklor Müzesi olarak kullanılmaktadır. Yapı: Arap, Norman, Gotik, Katalan ve Chiaromontena sanatının özelliklerini, hep bir arada barındırır.

Santa Caterina D’Alessandria

Sarayın hemen yanındaki bu kilise: buradaki eski bir mabet üzerine, 12 ile 13’ncü yüzyıllar arasında inşa edilmiştir. Kilisenin arka tarafından, 11’nci yüzyılda inşa edilmiş “Odeon” görülmektedir.

Teatro Greco

Corjava sarayının hemen karşısındaki sokaktan girerseniz, adanın ikinci büyük Grek-Roma tiyatrosu olan bu tiyatroya ulaşırsınız. Tiyatro, Helenistik dönemde, yani MÖ.3’ncü yüzyılda yapılmaya başlanmış, ancak Roma imparatorluğu döneminde tamamlanabilmiş ve gladyatör dövüşleri için kullanılmıştır. Yarım daire şeklindeki tiyatroda, günümüzde çeşitli müzik ve tiyatro gösterileri sunulmaktadır. Tiyatrosun özellikle, üst kısımlarına çıkarsanız, muhteşem bir manzara ile karşılaşırsınız.

Villa Communale Duca Colonna Di Cessaro

Hemen tiyatronun alt tarafındaki yamaçlarda bulunan bu park alanında: binlerce çeşit ağaç, bitki ve çiçek bulunur. Park: 19’ncu yüzyılda yapılmıştır.

Piazza IX. April:

Corso Umberto caddesi üzerindedir. Bu meydanda, ünlü kafe ve barlar bulunmaktadır ki, bunlar arasında “Wünderbar” öne çıkar.

Torre Dell’Orologio

Meydandaki bu saat kulesi: 17’nci yüzyılda yapılmıştır.

Piazza del Duomo

Corso Umberto caddesi üzerindedir. Burada: Ortaçağ ve Rönesans dönemi izleri taşıyan mimari yapılar bulunmaktadır.

San Nicolo Katedrali

Meydanın bu en önemli eseri, 16’nci yüzyılda yapılmış ve daha sonra ilavelerle zenginleştirilmiştir.

Barok Çeşme:

Meydanın ortasında, 1638 yılında yapılmıştır. Çeşme: mitolojik figürlerle süslüdür ve en üstünde, kasabanın simgesi de olan heykel görülür.

Palazzo Dei Duchi Di Santo Stefano

Duomo Meydanı ile Porta Catania arasındadır. Yapı: Norman sanatının en güzel örneğidir. Ancak, Arap etkisinin had safhada hissedildiği bu saray: 13’ncü yüzyılda, İspanyol Dükü’nün konutu olarak inşa edilmiş ve günümüze kadar çok iyi korunarak gelmiştir.

DİĞER GEZİLECEK YERLER

San Domenico Manastırı

Kasabanın en güzel yapılarından biridir ve günümüzde otel olarak kullanılmaktadır. Yapı: muhteşem manzarası, revaklı avlusu, güzel bahçeleri ve geniş ve şık iç alanlarıyla, ilgi çeker.

Castelmola

Kasabanın dışında, üst tarafta, İon denizinden, yaklaşık 530 metre yükseklikte, Ortaçağ kale kalıntılarının bulunduğu küçük bir köydür.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Aeolian/Lipari Island

AEOLİAN/LİPARİ ISLAND-ADALAR

Bu adalar: Tiren denizindeki volkanik adalar olarak bilinirler. Adalar: özellikle yaz aylarında popüler turizm mekanı haline gelirler ve yıllık 200.000 ziyaretçi çekerler. Adalar: 2000 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Hatta: Filicudi Cana adası, ada üzerinde bulunan doğal hayatın tehlikeye düşmesi nedeniyle, ziyarete kapatılmıştır. Evet: adalar, 200 yıldır patlama örnekleriyle doludur ve volkanoloji bilim dalına önemli örnekler sağlamışlardır.

Messine şehrinden, bu adalara ulaşmak için, 45 dakika ile, 1 saat 15 dakika arasında bir yolculuk yapmak gerekir. Ada mimarisi: yerel lav ve ponza taşından inşa edilmiştir ve ağırlıklı olarak beyaz badanalı evlerden oluşmaktadır. Yalnızca: Lipari ve Salina adalarında otomobil bulunmaktadır. Adalar arasındaki iletişim: feribotlar ve küçük teknelerle yapılır.

Adalardan en büyüğü: Lipari ve diğerleri ise: Vulcano, Salina, Stromboli, Filicudi, Alicudi, Panarea ve Basiluzzo’dur. Evet, bu ıssız adaların: volkanik kökenli siyah kumlu plajları, yanan kraterleri ve kayalık sahilleri ilgi çeker. Buradaki nakliye işlerinin birçoğu eşekler tarafından sağlanır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Lipari  Island

LİPARİ ADASI

Adaların en büyüğüdür. Adada yerleşik nüfus az olmasına rağmen, özellikle yaz aylarında turist akını sonucu, nüfus iki hatta üç katına ulaşmaktadır. Ada üzerindeki küçük köyler arasındaki ulaşım için otobüs hizmeti bulunmaktadır. Ancak, adadaki ulaşımın en kolay yolu, scooter kiralamaktır.

Adanın tarihi geçmişinde: 1544 yılında, Barbaros Hayrettin komutasındaki bir Osmanlı donanmasının saldırısı ve sonucunda bütün ada halkının esir alındığı bilinmektedir. 1693 yılındaki büyük depremde ise adalarda yaşayan 140.000 kişi hayatını kaybeder. 1930-1940 yılları arasında ise, Lipari adası, siyasi tutukluların hapishanesi olarak kullanılmıştır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Lipari Island

Evet, Lipari adası, Sicilya adasına 30 km. uzaklıktadır. Ada üzerinde bulunan volkan: halen aktiftir. Son patlamalar, MS.5’nci yüzyılda meydana gelmiş ve adanın Roma köyleri, volkanik küllerle kaplanmıştır. Bu volkanik patlamalar sonucunda: ada pomza ve obsidyen ile kaplıdır. Zaten: pomza madenciliği, adanın en büyük endüstrisi haline gelmiştir. Ancak, UNESCO tarafından, günümüzde bu madencilik faaliyetleri yasaklanmıştır. Ama yine de Pomza ocaklarının, dağlarda büyük bir ısırık almış gibi görüntü yaratması, günümüzde de ilginç görünümler ortaya sunmaktadır.

Adanın sahilleri: vahşi ve kayalıktır. Sahillerdeki büyük kaya kütleleri ve deniz, olağanüstü manzaralar oluştururlar. Plajlara: araba ile ulaşılamaz, sezonda limandan tekne ile ulaşılabilen plajlara, istenildiğinde yürüyerek de ulaşılmaktadır.

Ada üzerinde: ana şehir dışında, 4 köy bulunur. Bunlar: batıda: Quattropani, kuzeybatıda: Acquacalda, kuzey kıyısında Canneto ve doğu kıyısında Lipari.

Lipari Şehri

Adanın ana şehridir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Lipari şehri
Akropolis

V Charles: 1556 yılında, antik Yunan surları üzerine, büyük surlar inşa ettirerek, güçlü bir kale oluşturmuştur. Duvarlar bugünde hala ayakta durmaktadır. Eski şehrin kalbidir.

Lipari Catherdal

Kont Roger tarafından inşa ettirilen katedral: Aeolian adaları koruyucu azizi San Bartolo’ya adanmıştır. Katedral: antik Norman binasına yeniden inşa edilmiştir. Katedralin içinde: St. Bartholonew’in gümüş bir heykeli ve 17’nci yüzyıldan kalma bir resmi görülür.

Piskoposlar Sarayı

Katedral ve müze evin sağ bölümünde bulunan yapı, 18’nci yüzyılda inşa edilmiştir ve zengin freskleriyle ilgi çeker.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Aeolian Arkeoloji Müzesi
Aeolian Arkeoloji Müzesi

Müze: adalardaki insanlık tarihinin geçmişinin izlerine ait objeleri bulundurmaktadır. Bunlar: Volkanoloji ve deniz geçmişini izah edecek şekilde Paleontoloji bölümü olarak ikiye ayrılır. Müze sergileri, Neolitik çağdan günümüze kadar olan 27 bölümden oluşur. Özellikle; “bothros” ve “Acropolis” bölgeleri üzerinde bulunan “Aeolus türbesinden gelene adak çukuru ilgi çekmektedir. Ayrıca: müzede, yine pişmiş bazı seramik heykeller görebilirsiniz. Müzenin bahçesinde ise: lav taşından oyulmuş ve Yunan-Roma mezarlarında ölülerin adlarını taşıyan tabutlar ve mezar stelleri görülür. Müzenin volkanoloji bölümünde: takımada jeolojisi, şaraplar ve yerel ürünlerin üretimi gibi bölgenin diğer doğal kaynakları tanıtılır.

Carasco

Burada, Sicilyalı soylu Marco del Bono tarafından, 1960 yılında bir site inşa edilmiş olup, adanın en iyi sitesidir. Havuzda değil de, denizde yüzmek isterseniz: bir uçurumun aşağısında bulunan iskeleye inerek, denize girebilirsiniz. Burada bulunan tüm odalar deniz manzaralıdır ve büyük teraslar ve havuz başında iyi bir restoran bulunmaktadır.

VULCANO ADASI

Tüm volkanların adı, bu adaya verilmiştir.
Bu ada: sürekli yanan volkanı, denizin ortasında köpüren suları, yukarıdaki sıcak çamur banyoları ile ilgi çekmektedir. Özellikle: sigara gibi tüten, ana krateri meşhurdur.
Ancak: adada bulunan küçük kasaba: dikkatsiz şekilde gelişmiştir. Vulcanello burnu üzerinde, lüks oteller bulunur.
Evet: bu adayı ziyaret ederseniz, kükürt kaplı olması nedeniyle, çürük yumurta kokusuna bir nebze olsun alışmanız gerekir. Bu kötü koku, iştahı da kapatıyor. Zaten: krater yolunda, volkanik gazların solunmasının tehlikeli olduğuna dair uyarı işaretleri bulunuyor. Bu işaretler, ada merkezindeki yerleşim yerinin, hemen 1 km. dışında başlamaktadır.
Eğer: adanın merkezindeki volkana tırmanmak isterseniz, rehberli turlara 3 euro ödemeniz ve uygun bir yürüyüş ayakkabınızın bulunması gerekir. Yürüyüş, yani tırmanış, 1 saatten az sürer.
Adadaki çamur banyoları ise: limana birkaç dakikalık yürüyüş mesafesindedir. Çocukların, çamur içinde oynamalarına izin verilmez.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Salina adası

SALİNA ADASI

Santa Marina Salina: şık butikleri, ana limanı ve gıda mağazaları ile ilgi çekmektedir. Ana caddede bulunan 19’ncu yüzyıl yapımı evlerin zemin katlarında, dükkan ve mağazalar bulunur.
Ada geçmişinde, bir göç olayı yaşanmıştır. Adada yapılan bağcılık sonucu, Malvasia şarabı üretilirken, filoksera nedeniyle, bağlarda bulunan üzümlerin yüzde 90’lık bölümü yok olunca: 1890 yılında, ada halkı tüm servetini kaybeder ve topluca Avustralya’ya göç ederler.

Takip eden süreçte, bölgede bağcılık ve şarap üreticiliği gelişmiştir. Yerel şarapların lezzetine bakarak satın alabileceğiniz yerler var.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Salina adası

Evet: Salina yeşil ve verimli toprakları, 400 farklı türden bitkileri ve ikiz volkanları ile tanınır ve bilinir. Ada üzerinde sürekli yerleşik 2500 kişi bulunur. İkiz volkanlar, 965 ve 860 metre yüksekliktedirler.

Adada iki tane müze bulunuyor. Bunlardan Göç Müzesinde: göç hikayesi ve Lingua Etnografya Müzesinde ise ada halkının yaşamına ait objeler sergilenmektedir.
Evet, bu adayı ziyaret ederseniz: taşlı plajlarda güneşlenebilir veya ünlü “Da Alfredo” barda zaman geçirebilirsiniz.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Salina adası

Adanın en yüksek tepesi olan “Fossa Felci” ye tırmanmak isterseniz: ilkbahar ve sonbahar ayları, en uygun zamandır. Çünkü: yazın çok sıcaklarda ve kışın ani fırtınalar çıkabilmektedir. Adanın güneyinde: siyah kumlu plajlar bulunuyor.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Panarea adası

PANAREA ADASI

Özellikle, Ağustos ayında Panerea adası muhteşem güzel olmaktadır. Ama yüzmek istiyorsanız, muhtemelen ilkbahar ve sonbaharda gelmelisiniz. Bu dönemde en büyük güzellik, ada çevresinde yapılan tekne gezileridir. Oteller, genellikle oldukça pahalıdır. Bu nedenle, Avrupa’nın jet sosyetesi buraya gelmektedir. Özellikle “Hotel Raya” adanın en muhteşem lüks oteli olarak bilinir. Düşük sezonda ise, burası tamamen ıssızlaşır ve güzel yürüyüşler ve eşsiz yüzme olanakları sağlar.
Zammara koyu: altın kumlu plajı ile bilinir. Buraya ulaşmak için, 40 dakikalık bir yürüyüş yapmak gerekir. Cala Junca köyünün diğer tarafında ise, 20 dakikalık bir yürüyüş ile, kükürt lekeli ve buhar çıkan kayalıkları görebilirsiniz.

Sicilya Kuzeybatı bölümü

Sicilya Kuzeybatı bölümü

Sicilya adasının kuzeybatı bölümünde bulunan önemli şehir ve kasabalar şunlardır:

a. Segesta
b. Solunto
c. Erice
d. Marsala
e. Trapani
f. Ustica

Sicilya Kuzeybatı bölümü Segesta

SEGESTA

Burası: Sicilya adasında, Palermo şehrinin 70 km. güneybatısındaki bir arkeolojik sitedir. Yani, burada modern bir yerleşim yeri yok. Yalnızca bir tapınak ve amfi tiyatro görülüyor. Tercih sizin, özellikle tapınak çok meşhur ve bu tapınağı görmek için binlerce kişi yöreye gidiyor, ama ülkemizde de bu tür tapınak ve amfi tiyatroların çokça bulunduğu ve hatta daha güzellerinin bulunduğu kesin.

Evet, tercih sizindir.

Segesta antik kentine, arkeolojik sit alanına giderseniz: burada birçok antik dönem uygarlıklarının izlerini görmek mümkündür. İlk olarak: Sicilya adasının ilk yerleşimcileri olan “Elymians” lar burada iken, MÖ.1100 yıllarında, Anadolu’dan ve hatta Truva’dan geldikleri öne sürülen göçmenler, buraya yerleşirler ve Elymians’lar ile yakın ilişki kurarlar ve kaynaşırlar.

Takip eden süreçte: MÖ.600 yıllarında, Yunan egemenliğinin yörede etkin olduğu dönemde: Elymians ve Yunan kültür birleşmesine, bu kez Pön yani Kartaca kültürü de birleşir ve Segesta şehri: Sicilya-Yunan şehirlerinden, askeri ve siyasi açıdan, bölgedeki en güçlü şehir olarak ortaya çıkar.

Evet, bu tarihi kısa girişten sonra, Segesta antik bölgesindeki yapacağımız gezimize gelelim. Buraya ulaştığınızda, araçlar arkeoloji parkı olarak belirlenen bölgenin dışındaki otoparka bırakılıyor ve park alanına giriliyor.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Parco Archaeologico

Parco Archaeologico-Arkeoloji Parkı

Dünyanın dört bir tarafından gelen arkeologlar: sitede arkeolojik çalışmaları sürdürmektedirler. Bu yüzden, arkeolojik park alanı, günlük: 09.00-17.00 saatleri arasında açıktır. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 9 Euro öğrenciler için 4.5 Euro ödenir. Tapınak ve tiyatro arasındaki otobüs için alınan ilave ücret ise, 1.5 Euro’dur. Park alanı içinde, dinlenmek isterseniz, bir küçük kafe ve yemek alanı bulunuyor.

Evet, antik kentte: yapılan arkeolojik araştırmalarda: çeşitli iskan bölgeleri, bir Dor Tapınağı, klasik bir amfi tiyatro, Norman kalesi, küçük kilise ve cami kalıntıları bulunmuştur. Segesta şehri: terk edildikten sonra, Normanlar bölgeye geldiklerinde, Barbaro dağının üst kısımlarındaki hakim bir yere, kale inşa ederler. Daha önce, burada bir İslam köyünün bulunduğu düşünülüyor. Çünkü, bir cami kalıntısı bulunmaktadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Tempio di Segesta

Tempio di Segesta-Segesta Tapınağı

Pispisa nehri tarafından oyulmuş, derin bir uçurumun kenarında, şehir duvarlarının dışında, deniz seviyesinden 304 metre yükseklikteki bir tepe üzerinde bulunan ve bitirilemeyip, olduğu gibi bırakılan tapınakta: 39 Dor sütunu bulunmaktadır. Bu sütunların hepsi aldatıcı şekilde, aynı görülür. Ama, yakından bakıldığında, alt-orta-üst bölümlerin çaplarının farklı olduğu görülür. Bitirilmeme sebebi olarak: bir yönden, Atinalı diplomatların ziyaretinin bitmesi, öte yandan Kartacalılar tarafından şehrin ele geçirilmesi öne sürülmektedir. Bu eksiklik yani bitirilememe durumu, özellikle sütunlarda görülmektedir.

Çünkü, biraz önce söylediğim gibi, sütunlar standart değildir, farklı farklıdırlar. Tapınakta, sunak yeri bile bulunmamaktadır.
Uzunluğu 60 metre, genişliği ise 26 metredir. Binanın yanlarında: 14 sütun ve ön ve arka bölümlerde ise 6 sütun bulunur. 4 basamaklı bir platform üzerine yapılmıştır. Sicilya adasındaki diğer tüm bu tür tapınaklar kumtaşı ile yapılmış iken, bu tapınak “kireçtaşı” ile yapıldığından diğerlerinden ayrılır.

Gelelim bu güzel tapınağın kuruluş öyküsüne: MÖ.430 yılında: Segesta şehri: rakibi çevre şehirlerin (Selinunte, Sıracusa, Manga Graecia) bir araya gelerek müttefik olmaları üzerine: Sicilya dışından, Atina’dan yardım ister. Ancak: Atinalılar için, Segesta şehri, pek önem taşımamaktadır. Onlar, şehrin zenginliğini araştırmak için, bir diplomatik heyeti Segesta şehrine gönderirler.

Bunu duyan Segestalılar, şehre gelecek Yunanlı diplomatları, şehrin zenginliği konusunda etkilemek için, bu tapınağı inşa ederler. Ancak, bu muhteşem tapınak, Atinalılar ile uzlaşmayı sağlayamaz. Atinalı elçiler ayrıldıktan sonra: tapınak çalışmaları durdurulur.
Evet, bu antik dönem Yunan Tapınağının, dünya üzerinde en iyi korunarak günümüze ulaştığı söylenmektedir. Ülkemizde, Kütahya yakınlarındaki Aizonai antik kentindeki “Apollon Tapınağı” nı görmemiş olsalar ki, böyle bir yorumu yapıyorlar.

Sicilya Kuzeybatı bölümü

Amfitiyatro

Tapınağı gezdikten sonra, yaklaşık 4 km. uzaklıkta, deniz seviyesinden 431 metre yüksekteki Mount Barbaro dağının üstündeki; Akropolis alanının kuzey tarafında bulunan Amfi tiyatroya gidebiliyorsunuz. Tapınak ile tiyatro arasında, her yarım saatte bir kalkan otobüsleri kullanabilirsiniz.
Tiyatro: Tapınak kadar etkileyici değildir. Muhtemelen MS.3’ncü yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Yerel kalker bloklarından inşa edilen yapı, tipik Yunan mimarisi özelliklerini taşır. Oditoryum, doğrudan kaya üzerine dayalı olmasına rağmen, çevrede, masif duvarlarla takviye sağlanmıştır. Eksenine dik olan orkestra bölümü: 18.40 metre çapındadır.

Tarih sürecinde, mükemmel restore edilen yapı; 63.60 metre çapında, yarım daire şeklindedir. Dağ tarafına doğru, dıştan oyulmuştur. Yapıldığında: tiyatro yaklaşık 4000 seyirci kapasitelidir. Ucuz koltuklardan, zengin halk bölümleri ayrılacak şekilde yapılan gravürler, halen görülebilmektedir.
Günümüzde: amfi tiyatro: çeşitli opera ve konserler için kullanılmaktadır. Özellikle, yaz aylarında, akşamları, burada antik Yunan yazarlarının oyunları, orijinal kostümler giymiş sanatçılar tarafından icra edilmektedir. Tiyatronun üst katlarına çıkarsanız: Castellammare körfezine kadar olan muhteşem bir manzarayı izleyebilirsiniz. Tiyatronun batı tarafında, taş döşeli bir yol bulunmaktadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto

SOLUNTO

Burası da, Segesta gibi, Sicilya adasında bulunan antik bir sit alanıdır. Yani, yüzlerce yıl önce kurulmuş antik yerleşim yeridir. Catalfamo dağının kenarında kurulmuş antik şehir: Porticello isimli bir balıkçı kasabasının üzerinde yükselmektedir.
Palermo şehrinin batısındadır ve şehir merkezine 20 km. uzaklıktadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto

Evet gelelim şehrin kuruluşuna ve kısa tarihi öyküsüne:

Şehir: MÖ.700 yıllarında Fenikeliler tarafından kurulmuştur. Sicilya adasında diğer Fenike yerleşimleri: Zis ve Motya’dır.

MÖ.396 yılında, Yunanlılar şehri ele geçirirler ve yağmalarlar. MÖ.254 yılında ise, I. Pön savaşı sırasında, Romalılar şehri ele geçirirler. Bu dönemde, şehrin “Büyük şehir” statüsü bulunmaktadır. Romalılar, şehre “Soluntum” değil “Solus” derler ve günümüze kalan kalıntıların birçoğu, Roma dönemine aittir.
MS.3’ncü yüzyıla kadar devam eden Roma egemenliği burada kesilir ve şehir, anlaşılamayan bir nedenle, 3’ncü yüzyılda terk edilir.

Takip eden süreçte, şehir hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
MS.16’ncı yüzyılda, şehir kalıntıları tesadüfen keşfedilir ve arkeolojik kazılar, 1952 yılına kadar sürdürülür. Kazılarda: Roma dönemine ait, antik kentin kalıntıları ortaya çıkarılır. Şehre doğru giden, büyük taş bloklarla döşenmiş iki antik yol bulunur. Dağın bütün zirvesi: eski duvar parçaları ve bina temelleriyle kaplıdır. Bunlar arasında, iki tapınak kalıntısı görülür.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto
Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto
Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto

Gelelim, şehrin yerleşimine ve şehirdeki kalıntılara:

Şehir: klasik Yunan ızgara planına göre inşa edilmiştir. Ancak, Roma döneminde pazar ve büyük meydanlar oluşturmak için merkez büyütülmüştür. Merkezde “dell’Agora Via” isimli ana cadde geçer ve şehir bu ana cadde çevresinde yerleştirilmiştir. Cadde üzerinde bulunan “Leda Evi” isimli ev ilginç freskleriyle ilgi çeker.

Şehirde: hiçbir zaman tamamlanamamış yapılar görülür. Bunların: bazı duvarları ve sütunların alt kısımları günümüze kadar ulaşmıştır. Ama neden tamamlanamadıkları bilinmemektedir.

Buna rağmen: şehirdeki evlerden, günümüze kalıntıları gelenlerden, muhteşem zenginliğin ölçüsü hissedilmektedir. Bir evde: küçük bir odeon yani tiyatro ve toplantı odası bile bulunmaktadır. Evler genellikle 2 katlıdır ve üst katlara çıkan merdivenler görülür.

Antiquarium

Burası, bölgenin girişinde, bölgedeki kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin korunması ve sergilenmesi için yapılan bir müzedir. Burada bulunan vitrinlerde: iki Solunto evinden çıkan malzemeler sergilenmektedir. Ayrıca: tütsü brülörleri, IV yüzyılda Roma dönemine ait seramikler, boyalı sıva parçaları, 3 tane Pön tarzı taş, küçük bir adak, Helenistik ve Roma dönemi heykelcikleri, sikkeler.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto

Gymnasium

Burası, 19’ncu yüzyılda kazılarak restore edilmiştir. Yapının içinde: zengin mozaik döşeme kalıntıları görülmektedir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto Casa di Leda
Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto Casa di eLeda

Casa di Leda

Bu oldukça iyi korunmuş konut içindeki bir resim ilgi çekmektedir. Ev: 1963 yılında kazılmıştır. Odalar: zengin mozaikler ve tablolar ile dekore edilmiştir. Özellikle: siyah ve beyaz dalga desenleri olan mozaik kalıntıları güzeldir. Ayrıca: evin dekorasyonunda: kireç taşından ve mermerden yapılmış heykeller kullanılmış, bu heykeller günümüzde orijinal yerlerinden alınarak, girişteki Antiquarium’da sergilenmektedir.
Merkezin batısındaki büyük salonda: güzel bir mozaik resim görülür. Bu resimde: Leda isimli bayan, baştan çıkarıcı bir kuğu kılığındadır ve hemen yanında Zeus bulunmaktadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü

Sanctuary

Agora’ya dönen yoldan sonra, şehrin ana kamusal alanı başlamaktadır. Yol: Agora’ya araçların erişimini engelleyecek şekilde kesilir. Sağ yanda, bir mabet yapısı kalıntısı görülür. Sol yanda ise, Fenike-Kartaca kültlerini anımsatan, tipik üç taş sunakları bulunur. Sunağın, eğik platformunda bulunan bir kase, muhtemelen kurbanların kanlarını toplamak için kullanılmıştır.
Bu merkezi bölgenin, kesinlikle ibadet törenleri için kullanıldığı kesindir.

Tiyatro

Şehirdeki tiyatro, 1200 koltuk kapasitelidir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Solunto Tiyatro

Solunto antik kentinin altında ise, iki balıkçı köyü bulunmaktadır. Belki ilginizi çeker ve ziyaret edersiniz diye düşünerek, bunlar hakkında da kısa bilgi vermek istiyorum.

Porticello

Bu balıkçı kasabası, Sicilya adasının ikinci büyük balıkçı filosunu barındırır. Porticello limanı boyunca uzanan geniş yoldaki evlerin zemin katlarında, balıkçı restoranları bulunur. Buralarda: limanda sallanan balıkçı teknelerini ve denizi izleyerek, bir akşam yemeği yemenizi öneririm.

Elia

Bu da diğer balıkçı kasabasıdır. Denize birkaç yüz metre uzanan bir kayanın, dar girişinin çevresinde yerleşilmiştir. Kaya burnunun yan tarafındaki küçük koyda bulunan sahilde, beyaz boyalı tekneleri çekilidir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Erice

ERİCE

Erice: efsanevi dağ “Eryx” in “Monte San Giuliano” nun 751 metre yükseklikteki: Akdeniz’e doğru uzanan bir tepesi üzerindedir. Gayet iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. Bu kadar yüksekte olması nedeniyle, yıllık olarak düzenlenen “Astronomi” kongresi, burada yapılmaktadır.

Burada: bir ortaçağ şehri ve içinde iki kale ve birkaç manastır ve kilise bulunuyor.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Erice

Şehir, gizimle “Elymians” yani yerli Sicilyalılar tarafından kurulmuştur. Bereketli alanların ortasında, Aşk tanrıçasının meskeni olmuştur.
Ancak, bu kasabada, son derece kaygan taşlardan oluşan, yokuşlar var. Öte yandan: çoğu zaman ve özellikle hava kötü olduğunda, birçok cazibe merkezi kapalı bulunuyor. Bulutsuz bir günde: Egadi adaları ve Trapani şehri rahatlıkla görülebilmektedir. Ancak: Erice genellikle sislerle kaplıdır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü

Peki buraya nasıl ulaşılabilir: Erice’ye ulaşmak için ya teleferik ya da otobüs kullanmanız gerekir. Teleferik, yalnızca yaz aylarında çalışır. Otobüs ise sürekli çalışmaktadır. Teleferik: Trapani şehrinden hareket ettikten sonra Porta Trapani geçidi üzerinde geçerek, muhteşem bir manzara eşliğinde, 10 dakikalık bir yolculuktan sonra Erice şehrine varır. Otobüs yolculuğunu tercih ederseniz, yolculuk yaklaşık 40 dakika sürer.

Buraya yolunuz düşerse: tarihi kalıntıları incelemek yanında, burada meşhur olan bademli bisküvi ve hamur işlerini tatmanızı öneririm.

Sicilya Kuzeybatı bölümü

 

GÖRÜLECEK YERLER

Sicilya Kuzeybatı bölümü Erice Castello di Venere

Castello di Venere-Venüs kalesi

Erice’nin güneydoğu köşesinde, iki parçalı Norman kalesidir. 12’nci yüzyıldan kalma bu siteye, ücret ödeyerek girilebiliyor.
Kaya üzerine inşa edilmiş kale savunması oldukça güvenlidir ve bu nedenle Erice’nin ele geçirilmesi mümkün değildir. Kalenin, ayrıca: “Venüs Erycina Tapınağı” kalıntıları ve kutsal alan üzerine inşa edildiği söyleniyor. Kale içinde ise, günümüzde, bir Finike ev kalıntısı ile Roma hamamı kalıntıları görülüyor.
Castello di Venere’de hapishane olarak kullanılan bir gözetleme kulesi görülür. Buradan: havanın açık olduğu bir günde, Ustica adasına kadar olan manzara görülebilir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Erice Castello Pepoli

Castello Pepoli

Burası da Norman kalesinin bir parçasıdır. Kalenin bu kısmı: Kont Pepoli tarafından satın alınmıştır. Böylece, 1800’lerin sonundan itibaren, kalenin bu bölümü yani burası yeniden adlandırılmıştır. Kalenin bu bölümü: Erice bölgesinin sembollerindendir. Ancak, yine bu bölümde, günümüzde bir otel bulunmaktadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Erice Chiesa Matrice

Chiesa Matrice

Bu kilise: Porta Trapani’ye yakın bulunmaktadır ve Porto Carmine şehir duvarı boyunca yürürseniz, otoparkı geçtikten sonra buraya ulaşabilirsiniz. Dini yapı, 1314 yılında inşa edilmiştir. Gotik cephesi oldukça sade, ama sivri kemerlerle uzanan revak bölümü oldukça güzeldir. Kilisenin önünde: ilk yapıldığında bir Aragonese gözetleme kulesi olarak kullanılan, çan kulesi görülür.
Evet, kilise: 1865 yılında orijinal durumuna uygun olarak restore edilmiştir. Yapının içinde, 15’nci yüzyıldan kalma freskler, büyük mermer bir altar ve çeşitli resimler ve heykeller bulunmaktadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü
Sicilya Kuzeybatı bölümü

 

Surlar ve Norman kapıları

Porta Trapani ve Porta Spada arasındaki surların alt kısımlarında, MÖ.1200-900 yıllarından yani Fenike döneminden kalma, bazı büyük boyutlu taşlar görülür. Bu taşlar içine oyulmuş Fenike harfleri dikkat çeker. Bu surları görmek için, Porta Camina yakınındaki yoldan, şehrin kuzeybatı tarafındaki diğer iki kapısı arasına doğru yürümelisiniz. Bu yol boyunca banklar ve aydınlatma lambaları bulunuyor. Surlar üzerindeki diğer küçük boyutlu taşlar ise, 6’ncı yüzyıl sonrasında Kartacalılar tarafından eklenmiştir.

Porta Camine üzerinde, Erice şehrinin kutsanmış hamisi “Albert” e ait bir heykel bulunur. Heykel: kapı üzerindeki niştedir, ancak başı eksiktir.

Piazza Umberto 1

Burası, Erice şehrinin merkezinde: Belediye Binası ve Müzenin yakınındaki bir restorandır. Ancak, restoranın fiyatları, bölgedeki diğer birçok yere göre yüksektir.

MARSALA

Marsala: Trapani havaalanına yakın, bir kıyı şehridir. Arapça “Marsa Allah” olarak söylenen şehir isminin kelime anlamı “Tanrının Limanı” demektir. Yani: bu isim: bir zamanlar, şehrin stratejik olarak ne kadar önemli olduğunun en büyük kanıtıdır.

Evet: tarihi süreç içinde Marsala şehrinde: Fenikeliler, Araplar, Kartacalılar ve Romalılar egemenlik kurmuşlardır. Ancak: şehrin geçmişini bilebilmek için “Mozia” denilen adacık hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Marsala Mozia

Mozia

Burada: Fenikeliler tarafından bir ticaret kolonisi kurulmuştur. Yani, Mozia Fenikelilerin Sicilya adasındaki ilk yerleşim yeridir.
Zamanla, bu koloni, Kuzey Afrikalı Kartacalılar’ın önemli bir sömürge kalesi haline gelir. MÖ.397 yılında ise, Syracuse şehrinde yerleşik Yunanlılar, Mozia kalesine saldırırlar ve kaleyi ele geçirirler. Bunun üzerine, kale sakinleri, ana karaya çıkarlar ve böylece ana kara üzerinde yeni bir yerleşim yeri kurarlar. Yeni yerleşim yeri, günümüzdeki Marsala şehrinin bulunduğu yerde kurulur ve ismi “Lilybaeum” dur.
Yeni kurulan şehir, zamanla gelişir ve Arap egemenliği sırasında, Sicilya adasındaki lider şehirlerden biri haline gelir. Çünkü: Kuzey Afrika’ya yakındır ve Kuzey Afrika ile yapılan ticarette, önemli bir liman kenti haline gelmiştir.

Marsala şehrinin tarihindeki diğer iki önemli gelişme ise: 1796 yılındaki ilk şarap üretimi ve 1860 yılında Garibaldi’nin buraya gelişidir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Marsala

Ulaşım

Buraya ulaşmak için: Trapani-Marsala arasındaki yolculuk, yaklaşık 25 dakika sürer. Ayrıca: Palermo şehrinden, buraya trenle ulaşmak mümkündür. Tren istasyonu, şehir merkezine yürüyerek 15 dakika uzaklıktadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Marsala Şarap

Marsala Şarap

Bölgede, Romalılar döneminde, ince kabuklu üzüm üretimi başlamıştır. Bu ince kabuklu üzümlerden, Portekiz’de üretilen “Porto” şarabına benzer şarap üretilebilmektedir. İngiliz iş adamı John Woodhouse, 1773 yılında buraya geldiğinde, yerel kaynaklarda üretilen şarabı tadar ve çok beğenir. İngiltere’ye dönerken, yanında götürdüğü fıçı şaraplara, dayanıklılığı arttırmak için alkol ilave eder. Bu şaraplar, İngiltere’ye vardığında, kısa sürede popüler olur.

Bunun üzerine, Woodhouse: 1796 yılında tekrar Marsala şehrine döner ve yerel imkanlarla üretilen şarabın üretimi için, teknolojik kaynakları kullanmaya başlar. Bunun üzerine, diğer bazı firmalar da Marsala’ya gelirler ve şarap üretmek üzere şirket kurarlar. İnghan, Iyı ve Whitaker isimli firmalara, 1831 yılında, Florio ailesi de katılır.
Bu arada: üzüm üretimi yapılan bağlar: Salemi-Segesta-Sciacca bölgelerine doğru hızla büyür ve böylece gerek İtalya’nın ve gerekse Avrupa’nın en büyük, birleşik üzüm üretim sahaları oluşur.

Evet: dünya üzerinde popüler olan Marsala Şarabı: tatlı beyaz şarap olarak önem kazanır. 18’nci yüzyıldan bu yana üretilen bu şarap, % 15-20 oranında alkol içerir.
Marsala şaraplarından satın almak isterseniz, şarap üretiminin yapıldığı yerlere giderek ve tadarak satın alabilirsiniz. Rehberli turlara katılırsanız, tattırılarak sunulan şaraplardan satın alabilirsiniz. Özellikle: Strada del Vino bölgesinde, bu tür üretim yerleri bulunuyor.

Garibaldi

İtalya’nın birliğini sağlayan Garibaldi: 1860 yılında, yanındaki 1000 kişilik bir kuvvet ile, Marsala şehrine gelir. Marsala halkı onları sevinçle karşılar ve Sicilya adasının birçok yerinden, Garibaldi’nin ordusuna yüzlerce kişi katılır.
Burada gezerken, hediyelik eşya dükkanlarında, Garibaldi’nin isminin kullanıldığı birçok hediyelik eşya türünü görürseniz, şaşırmayın.

Marsala’da Deniz

Marsala şehrinde 14 km. lik sahil şeridi bulunur ve buradaki suyun temizliği nedeniyle, “Mavi Bayrak” ile takdir edilmiştir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Marsala

GEZİLECEK YERLER

Marsala şehrinin kalbi “St Thomas a Becket” bölgesindedir. Bu meydanda: şehrin katedrali bulunur. Katedralin karşısındaki kafede, küçük bir mola vermenizi öneririm.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Marsala Duomo

Duomo-Katedral

Özgün Norman temeller üzerine, birkaç kez yeniden inşa edilmiştir. 17’nci yüzyılda yenilenen bina, 19’ncu yüzyılda yıkılarak yeniden yapılmıştır. Daha sonra ise, II. Dünya Savaşındaki bombardımanda ağır hasar görmüştür. Son olarak, 1950 yılında onarılmıştır.

Museo Archeologico

Marsala da görmenizi önereceğim en önemli yerlerden birisidir. Müze: Marsala burnu üzerinde, deniz kıyısındadır.
Burada, korunmuş Pön gemisi bulunmaktadır. Gemi, 1979 yılında bulunmuştur ve MÖ.3’ncü yüzyıldan kalmadır.
Bu gemi sayesinde, Arkeologlar, antik gemi ve deniz savaşı hakkında çok şey öğrenmişlerdir. 35 metre uzunluğundaki kadırganın, büyük bir hızla inşa edildiği anlaşılmıştır. Ahşap üzerine Fenikece yazılanlar, inşa teknikleri açısından araştırmacılara bilgi vermiştir. Geminin kürekçileri ve 68 kişilik mürettebatı bulunurdu.
Müzede, bu gemi dışında: Mozia adasından bulunan bulgular sergilenmektedir. Bunlar arasında bulunanlar: bazı zarif takılar, geniş bir ampfora koleksiyonu, kazı fotoğrafları, San Giovanni Battista kilisesinde bulunan Venüs’ün ince, başsız mermer heykeli.
Müzede bunların dışında: bir şarap üretim kompleksi de sergilenmektedir.

Sicilya Kuzeybatı bölümüMarsala Roman İnsula

Roman İnsula

1939 yılında, Bolo Cape yakınlarında, spor tesislerinin inşası için yapılan temel kazıları sırasında, MS.3’ncü yüzyıldan kalma Roma sitesine rastlanılmıştır. Site: 2 küçük ve sonra büyük bir villa ve güneyinde yine birkaç evden oluşuyordu. Villa: geniş bir salon çevresinde, renkli mozaiklerle süslü termal banyoları olan büyük bir yapıdır. Aynı bölgede: bunların dışında, Fenike ve erken Hıristiyanlık dönemlerine ait Nekropol, su sarnıçları ve depolar bulunmuştur.

Enomuseum

Burada: 19’ncu yüzyılın başından itibaren üretilen Marsala Şarapları geleneği ve araçları sergilenmektedir. Şehir merkezinin 3 km. güneybatısındadır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani

TRAPANİ

Sicilya adasının batı bölümünde bulunan il toprakları, 2460 km. karelik bir alanı kapsamaktadır. Nüfus 70.000 civarındadır. Bu alan: Tiren denizinden, Sicilya boğazına kadar uzanır. Evet, şehir Egadi adaları karşısında, denize uzanan bir orak şeklinde yarımadadır. Bölgede: Erice dağı ve tuz üretimi önem kazanır ki, tuz üretimi çok eski dönemlerden bu yana sürdürülmektedir.

Güzel sahil şeridi, uçurumlar, büyüleyici balıkçı söyleriyle, Trapani şehri, doğal bir güzellik sunmaktadır. Ekonomi ise, denize bağlıdır. Balıkçılık yanında, tuz, mermer ve Marsala şarabı ihracatı önem kazanır.

Afrika kıtasına en yakın İtalyan şehri olarak bilinir. Tunus’a çok yakındır ve zaten bu yüzden, tarihi süreç içinde, Kartacalılar tarafından da bir süre elde bulundurulmuştur.

Yerel kültürün izleri halen görülmektedir. Örneğin: yerel bölge sakinleri, eski dini alışkanlıklarının etkisiyle; 16-17’nci yüzyıldan kalma ahşap heykeller taşırlar.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani

Şehirdeki eski bölüm: Ortaçağ döneminden kalma, barok tarzı binaların bulunduğu bir yerdir.

Buraya yolunuz düşerse: yerel lezzetleri mutlaka tatmanızı öneririm. Özellikle: balık ustalıkla hazırlanıyor.

GEZİLECEK YERLER

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani Chiesa di Sant’Agostino

 

Sant’Agostino Kilisesi-Chiesa di Sant’Agostino

Şehir merkezindeki bu yapı: ilk olarak 1315-1332 yılları arasında kilise olarak yapılmış ve Satürn çeşmesi ile süslenmiş küçük bir meydanda bulunmaktadır. Ancak: 1942 yılında, II. Dünya Savaşı sırasındaki bombalamalardan olumsuz etkilenmiş ve hasar görmüştür.

Daha sonra ise, 1960 yılında, ana gövde üzerine bir konser salonu olarak kullanılmak üzere günümüzdeki bina inşa edilmiştir. Bu yeni bina yapılırken: eski kilise yapısının basit ön cephesi ve kemerli kısmı, günümüze ulaştırılmıştır. Cephe her ne kadar basit olsa da, bu cephedeki “gül pencere” muhteşem bir güzelliktedir. Evet: burayı, şehre gelen her turist gibi siz de ziyaret edin ve bu gül pencere ile kapıların güzelliğini mutlaka görün.

Santa Maria del Gesu Kilisesi

Yapı. 15-16’ncı yüzyıllar arasındaki bir döneme tarihlenen bir Fransisken kilisesidir. Net olarak, 1528 yılı civarında inşa edildiği düşünülmektedir. Yapının içinde: Antonello Gagini tarafından 1521 yılında yapılan mermer gölgelik altındaki “Madonna” heykeli görülebilir. Evet, bu kilise, Sicilyalıların mermer konusundaki ustalıklarını sergiledikleri bir yer olarak önem kazanıyor ve mermer ustalığının mükemmel örneklerini burada görmek mümkündür.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani San Lorenzo Katedrali

San Lorenzo Katedrali

Katedral, Corso Vittirio Emanuele caddesi üzerinde, yani şehrin tarihi merkezindedir. Yapı: 1421 yılında, Alfonso Magnanimous’un emriyle yapılmaya başlanmış ve bugünkü görünümüne, 18’nci yüzyılda ulaşmıştır. Resim ve sıva süslemeleri ise, 1794-1801 yılları arasında yapılmıştır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani Fontana di Tritone

Fontana di Tritone

Bu “Triton havuzu” olarak da bilinir. Havuz: Barok heykeltıraş Gian Lorenzo Bernini tarafından, 17’nci yüzyılda yapılmıştır. Piazza Barberini meydanındadır. Tritone: antik küçük bir deniz tanrısı olarak bilinir ve açılan bir deniz kabuğu üzerinde, diz çökmüş deniz adamı olarak betimlenmiştir.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani Plajlar

Plajlar

Sicilya adasının batı bölümündeki bu bölge: dinlenme ve eğlence arayışındaki pek çok turisti ağırlamaktadır. Plajların muhteşem güzelliği ilgi çekmektedir. Trapani şehrinde iki ana plaj alanı bulunmaktadır. Bunlar: Marausa Lido ve Lido San Giuliano’dur.
San Giuliano: şehir merkezine yürüyerek 20 dakika uzaklıktadır. Burada, cankurtaran hizmeti veriliyor, ayrıca şezlong, şemsiye kiralayabilirsiniz.

Torre di Ligny-Deniz Feneri

Şehrin eski bölümündedir. 1671 yılında, Sicilya Kralı Lamoral Claude tarafından inşa ettirilmiştir. Yapılış amacı, Berberi korsanlara karşı şehri korumaktadır. 1861 yılında çatısına bir silah monte edilmiştir. Hatta: II. Dünya savaşı sırasında da, kulenin çatısına uçaksavar monte edildiği söylenmektedir.
Kule, 1979 yılında restore edilmiştir. Kulenin içinde günümüzde bir müze bulunmaktadır.

Museo di Preistoria e del Mare-Prehistorya ve :Deniz Müzesi

Müzede: arkeolojik nesneler, amforalar, çapalar, antik Yunan, Roma ve Kartaca dönemine ait objeler sergilenmektedir. Bu eserler: müzede bulunan iki bölümde sergileniyor. Sergilenen eserler arasında, en öne çıkanı ise: MÖ.241 yılındaki Pön savaşından kalma: bir kask parçasıdır. Ayrıca: müzenin çatı bölümünden, Edice dağı bölgesi, Trapani körfezi bölgesi görülebilmektedir. Manzara muhteşem, buraya yolunuz düşerse, mutlaka çıkın.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani Salt Flats

Salt Flats

Burada, binlerce yıldır, deniz suyundan, buharlaşma süreci kullanılarak tuz çıkarma işlemleri yapılmaktadır. Buradaki düz tavalar: her yıl Şubat ve Mart aylarında: su kanalları ve yel değirmenleri aracılığı ile tuzlu deniz suyu ile doldurulur. Mart ve Temmuz aylarında ise: su seviyesi yavaş yavaş, güneşli günlerin etkisiyle buharlaşarak iner ve su içeriğindeki konsantre tuz kalır. Evet: su tamamen buharlaştırıldıktan sonra, Temmuz ayında, tuz hasadı başlar. Tuz sonra kurutulması için istiflenir.
Tuzun nasıl yapıldığını öğrendik. Peki, bu alanın başkaca özelliği nedir? Bu alan günümüzde “Dünya Vahşi Yaşam Fonu” parçasıdır. Aynı zamanda, korunan bir “Kuş Cenneti”dir. Tavalar, bazen sırf su kuşlarının keyfi için, deniz suyu ile doldurulur. Burada: genellikle, büyük beyaz balıkçıllar, flamingolar, siyah kanatlı stits türü kuşlar görülür. Doğal olarak, kuş severler, fotoğraf çekmek üzere burayı ziyaret ediyorlar.

Museo del Sale-Salt Marshes Müzesi

Şehrin hemen güneyinde: Nubia kıyısında bulunan “Museo del Sale”: doğayı ve tuz çıkarma işlemlerini açıklamaya adanmış bir müze olarak dikkati çeker. Tuz imalatında modern makineler gelmeden önce neler yapıldığı görülüyor ki, bu aletler, 1964 yılına kadar kullanılarak, burada tuz üretilmiştir.
Müzeye giriş ücretlidir, 3 Euro. Müzenin hemen yanında bir kafe bulunuyor. Burada: tuz sürecini açıklayan fotoğraflar ve objeler bulunuyormuş, ilginizi çekerse gidebilirsiniz.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Trapani Favignana

Favignana

Burası: şehir merkezinden teknelerle ulaşılan bir balıkçı köyüdür. Burada: sezon dışında yalnızca balıkçı tekneleri ve birkaç sessiz restoran görünür.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Ustica

USTİCA

Burası: Palermo şehrinin 52 km. kuzeyinde, yaklaşık 9 km. uzunluğundaki bir adadır. Volkanik adanın kapsadığı alan, 8.6 km. karedir. Adada; 1370 kişi yaşamakta olup, bunlar balıkçılık ve turizm ile geçinirler.

Adaya ulaşmak için: Palermo şehrinden feribota binmek gerekir. Bu feribot ile, 2.5 saatlik bir yolculuktan sonra adaya ulaşılır.

Adanın en büyük özelliği: sahil kısmında bulunan çok sayıdaki mağaradır. Bu nedenle: Ustica, özellikle tüplü dalış meraklıları için yoğun olarak tercih edilen bir yer olmaktadır. Burada: birçok dalış okulu bulunur. Adanın güzel, temiz ve berrak sularında, sahil çevresinde çok sayıda su altı mağarasına dalış yapılmaktadır. Bu çok sayıda mağara arasında öne çıkanlar: Grotta Azzurra, Grotta di San Francesco il Vecchio.

Ustica çevresinde: akıntılar nedeniyle, deniz özellikle temizdir ve kirlilik görülmez. Bu yüzden: flora ve fauna, farklı türden deniz canlıları için ideal koşullar sağlamaktadır.
Görüş 40 metre derinliğe kadar uzanır. Dipte ise, Akdeniz’in ciğerleri olarak nitelendirilen etkili yosun çayırlıkları bulunur. Yüzeyin hemen altında ise: beyaz sarpa sürüleri, karagöz ve diğer balık türleri görülür.
Kaya yüzeylerinde ise, rengarenk süngerler görülür.

Adanın bu sualtı zenginlikleri; 1987 yılında, bölge milli park ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Sicilya Kuzeybatı bölümü Ustica Deniz Milli Parkı

DENİZ MİLLİ PARKI

Ustica kıyı şeridi, denizaltında habitatlarda bulunan fauna, büyük doğal çeşitlilik içermektedir. Bu doğal çeşitliliği korumak için, 1987 yılında, burası milli park ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Milli park: özel sarı renkli şamandıralarla işaretlenmiş, 350 metrelik bir bölüm boyunca uzanır. Burada, yüzmeye ve sualtı fotoğrafçılığına izin verilir ancak zıpkın, kanca ve olta balıkçılığı, ticari balıkçılık ve tekne girmesi yasaktır.

Evet, su altı dalış merakınız yoksa, bu kez: adanın su altı güzelliklerini görmek için: 20 kadar yolcu taşıyan ve cam tabanlı teknelerle, gezintiye çıkabilir ve sualtı dünyasını görebilirsiniz.

Sonuç olarak: Ustica adası: Kızıldeniz bölgesindeki su altı yaşamını izlemek isteyenler için ideal imkanlar sunmaktadır. Burada bulunan dalgıç okullarında eğitim alabilir veya dalgıç iseniz, gerekli malzemeleri temin ederek, tüplü dalış yapabilir ve su altındaki muhteşem dünyayı gözlemleyebilirsiniz. Bunun haricinde, adanın başkaca özelliği yok.

Sicilya Güneybatı bölümü

Sicilya Güneybatı bölümü

Sicilya adasının güneybatı bölümünde: tarihi ve turistik özellikler taşıyan şehir ve kasabalar hakkındaki ayrıntılı bilgileri, bu bölümde bulabilirsiniz. Bu bölümde: sizlere anlatacağım şehir ve kasabalar ise şunlardır:

a. Agrigento
b. Sciacca
c. Piazza Armerina
d. Enna

Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento

AGRİGENTO

Şehir: iki yanında nehir ile deniz manzaralı bir plato üzerinde yerleşmiştir. Şehir ile Palermo arasındaki uzaklık 140 km. ve Catania arasındaki uzaklık ise, 200 km. dir. Palermo ve Catania şehirlerinden buraya ulaşmayı düşünürseniz, tren kullanabilirsiniz.
Agrigento şehrinde tren istasyonu, şehir merkezinde “Piazza Marconi” meydanındadır. Buradan, tarihi merkeze kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz.

Agrigento şehrinde bir şeyler yemek isterseniz: uygun birkaç restoran bulunuyor. Bu restoranlarda: makarna ve balık yemekleri bulabilirsiniz.

Evet: burası, antik dönemde, Akdeniz bölgesinde dünyanın en büyük şehirlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu özelliği nedeniyle, turistleri çeker ve UNESCO tarafından korumaya alınmıştır.

Buradaki ilk yerleşimciler

MÖ.580 yıllarında buraya gelen, Yunan kolonistlerdir ve bunlar “Gela” olarak bilinirler ve ilk kurulan şehrin ismi “Akragas” tır.
Akragas şehri: kolonistler döneminde hızla büyümüş ve zenginleşmiştir. Birinci Pön savaşı sırasında: Romalılar şehri kuşatırlar ve MÖ.262 yılında, şehri ele geçirirler. İkinci Pön savaşında ise, Romalılar ve Kartacalılar, şehri ele geçirmek için büyük mücadele verirler.

Sonuçta, Romalılar şehri ele geçirirler. Roma imparatorluğunun çöküşünün ardından ise, bölge, Bizans imparatorluğuna geçer. Bu dönemde şehir sakinleri, büyük ölçüde kentin alt kısımlarını terk ederek, akropol tepesinin üstüne yerleşirler. Çünkü: Arapların baskıları, kıyı bölgelerinde iyice hissedilmeye başlanmıştır. Takip eden dönemde, bölgede Arap egemenliği görülür ve şehrin ismi “Girgenti” olarak değiştirilir. Bu isim: 1927 yılına kadar devam eder ve aynı yıl, şehrin isminin Latince olmasına karar verilerek, Arap döneminde verilen isim değiştirilir.

Evet

Şehir zengin arkeolojik özellikleri nedeniyle, ada ziyaretçileri tarafından ilgi görmektedir. Özellikle: antik Akragas kenti: büyük bir alanda yayılmıştır ve hala kazılmamış birçok bölgesi bulunmaktadır. “Vale dei Templi” denilen “Tapınaklar Vadisi” büyük ilgi çekmektedir. Çünkü: bu vadide, 7 tane anıtsal Yunan tapınağı bulunmaktadır. Burası: Yunan toprakları dışında, en iyi korunmuş antik dönem Yunan yapılarını barındırmaktadır. Zaten bunlar UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine dahil edilerek koruma altına alınmışlardır.

Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento

GEZİLECEK YERLER

Luigi Pirandello’nun Doğduğu Ev

Agrigento şehrinde, antik kalıntılar haricinde, gezilebilecek bir yer olarak burası bulunuyor. İlginizi çekerse gidip görebilirsiniz.
Bu şahıs: Nobel Ödüllü Sicilyalı bir romancı, kısa öykü yazarı ve oyun yazarıdır. Kendisinin doğduğu bu ev, şehir merkezine 4 km. uzaklıktadır. Yapı: 18’nci yüzyıl yapımıdır. Yapının odalarında: ünlü yazarın fotoğrafları, yorum ve eserlerinin imzalı örnekleri ve oyunlarının posterleri bulunmaktadır. Ayrıca, geçici sergiler düzenlenmektedir.
Evet, yazarın vasiyeti üzerine, öldükten sonra cesedi yakılmış ve külleri: bir taş içine yerleştirilerek, evin arka bölümünde, sağ yandaki yolun sonunda, bir anıt içine yerleştirilmiştir.
Müzeye giriş ücretlidir, ücret 4 Euro’dur.

Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento Antik Akragas Kenti Kalıntıları

Antik Akragas Kenti kalıntıları-Arkeolojik Park

Buraya giriş ücretlidir, arkeolojik park ve müze ziyareti için kombine bilet alabilirsiniz, ücreti 10 Euro’dur.
Antik şehrin kalıntıları arasında, Helenistik ve Roma dönemi birçok kalıntı bulunmaktadır. Bu kalıntıların bir bölümünden: Demeter Tapınağı yakınlarındaki kutsal mağaranın yanında “San Biagio kilisesi” inşa edilmiştir. Biraz önce de belirttiğim gibi, bu büyük şehir kalıntısında, kazı çalışmaları hala sürdürülmektedir. Bugüne kadar Nekropol ve taş ocakları bölümleri ortaya çıkarılmıştır.
Günümüzde burada görülenler: birkaç bina kalıntısı, 14’ncü yüzyıl katedrali, 13’ncü yüzyıl Santa Maria dei Greci kilisesi bulunur. Ayrıca: bir de arkeoloji müzesi vardır.

Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento Vale dei Temple

Vale dei Temple-Agrigento Tapınakları

Modern şehir merkezinin güneyinde, Agrigentumlu şehrini savunmak için, sırt boyunca ve akarsu boyunca kalker tüf sur duvarları yapılmıştır. Bunların içinde ise, MÖ.5’nci yüzyılda yapıldığı düşünülen Dor tarzı tapınaklar bulunur.
Evet, şehir merkezinden aşağıdaki vadiye doğru yürürseniz, büyük bir tapınak bulunan bu bölgeye ulaşırsınız. Buradaki tapınak büyük ve iyi durumdadır. Burası, birkaç yıl önce UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Burada: 7 tane tapınak bulunuyor. Bunlar: Yunan toprakları dışında, antik Yunan dönemine ait en iyi korunarak günümüze ulaşmış Yunan mimari eserleridir. Tapınaklar: Hera, Concordia, Herakles, Zeus, Castor, Pollux tapınaklarıdır. Bunlar: MÖ.510-430 yılları arasında inşa edilmişlerdir.

Bunlardan en iyi korunarak günümüze ulaşanlar ise

Juno Lacinia ve Concordia’dır. Concordia tapınağı, MÖ.597 yıllarında, erken Hıristiyanlık döneminde, kilise olarak kullanılmıştır. Çünkü: tapınağın bulunduğu alandaki kayalıklarda, erken Hıristiyanlar zamanında kullanılan konutlar ve mezarlar bulunmuştur.
Bölgedeki diğer tapınaklar: depremler sonucunda devrilerek hasar görmüşlerdir. MÖ.480 yılında, Himera savaşının ardından, Zeus adına yapılan “Temple of Olympian” tapınağı nispeten daha sağlamdır. Bu tapınak, günümüze kadar inşa edilen en büyük Dor tapınağı olarak bilinir. Ancak tamamlanamamıştır, çünkü MÖ.406 yılındaki Kartaca işgalinin ardından, bölge terk edilmiştir.

Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento
Gelelim tapınaklar hakkında, birkaç kelime ile bilgi vermeye
Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento Regionale Museum
Regionale Museum

Müzenin girişinde bir kilise var. Daha sonra toplantı salonu ve müzenin birinci kısmına geçiliyor. Birinci kısımda: özellikle aslan başlı başta olmak üzere güzel bir vazo serisi bulunuyor.
Alt katta ise, sikke koleksiyonu görülüyor. Daha sonraki dev odada ise, ağlayan anne figürü görülen bir çocuk mezarı var. Ayrıca: Roma mozaikleri de bulunuyor. Giriş ücretlidir, 6 Euro.

Heracles Tapınağı

Buradaki kutsal alanda, 8 sütun bulunuyor. Bu sütunlar: 20’nci yüzyılın başında, yeniden inşa edilmişlerdir. Özellikle, akşam saatlerindeki karanlıkta ışıklandırılan sütunlar, güzel bir görüntü oluşturuyorlar.
Tapınak, MÖ.500 yıllarında inşa edilmiştir. İç genişlik 11 metredir. Bu tapınak, kutsal alandaki en eski tapınak olarak dikkat çeker. Otopark alanından sonraki ilk tapınaktır.

Hera Lacinia Tapınağı

Tapınağın: MÖ.450 yıllarında, Lacinius tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Tapınak: geleneksel evlilik ve doğumların koruyucusu “Hera” isimli tanrıçaya ithaf edilmiştir.
Tapınak: uçurumun tepesinde, kutsal bölgenin doğu ucundadır. Yapının 13 yan sütunu: 38 ile 17 metre arasındadır. Sütunlar: 1900’lü yıllarda yeniden inşa edilmiştir.
Tapınağın sunağı: doğudadır ve iyi durumda olarak günümüze ulaşmıştır. Tapınak: MÖ.406 yılında, Carthaginians tarafından yakılmıştır.

Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento Agrigentumlu Olympieion
Agrigentumlu Olympieion-Tempio di Zeus Olimpio

Bu tapınak, günümüze kadar inşa edilen en büyük “Dor” stili tapınak olması nedeniyle önem taşımaktadır, ancak asla tamamlanamamıştır. Olympieion: Kartacalı, binlerce esir tarafından, MÖ.480 yılında dikilmiştir. Yapının genişliği 56.30 metre, uzunluğu ise, 113.50 metredir. Zeus onuruna dikilen tapınağın: Himera savaşında, Kartacalılara karşı kazanılan zaferin anısına dikildiği düşünülür. Evet yapıldığı dönemde, dünyanın en büyük Yunan tapınağı olarak önem kazanmaktadır.
Dev erkek Atlantes heykeli:

8 metre yüksekliğindedir ve tapınağın ortasında yatan bu heykellerden birini görebilirsiniz.

Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento Concord Temple
Sicilya Güneybatı bölümü Agrigento Concord Temple
Concord Temple

Bu tapınak: MÖ.430 yılında inşa edilmiştir. Yunan mimarisinin en iyi korunarak günümüze ulaşmış yapılarından birisidir. Mükemmel bir denge ve uyum ile klasik tarzı göstermektedir. Yapının 13 tane sütunu bulunur. Bunların boyutları: 39.42 metre ile, 16.92 metre arasında değişir. Tapınak: MS. 597 yılında kiliseye çevrilmiştir ve bu nedenle birkaç değişikliğe uğramıştır. Ama, kilise olarak kullanılması nedeniyle, sağlam kalarak yani korunarak günümüze ulaşmıştır. Tepede bulunan tapınaktan, aşağıdaki vadinin güzel bir görüntüsü izlenebiliyor.

Sicilya Güneybatı bölümü Sciacca

SCİACCA

Burası: Agrigento şehrinin güneybatısındadır ve Akdeniz’in muhteşem güzel manzarasıyla dikkat çekmektedir. Bunun dışında: Sciacca denilince “karnaval”, “balıkçılık” ve “kaplıcalar” akla gelir.

Şehrin nüfusu, 40.000 kişidir. Agrigento ve Selinunte gibi yerlerdeki antik Yunan tapınaklarını ziyaret ederken, burası güzel bir mola yeri olarak önem kazanmaktadır.

Burası tam bir balıkçılık limanıdır. Liman oldukça geniş ve fonksiyoneldir ve 500 civarında tekne, buraya yanaşır. Liman bölgesinde bulunan deniz ürünleri, tazelikleri ve çeşitlilikleriyle dikkat çeker.

Şehir merkezinden biraz söz etmek istiyorum. Şehir merkezinde: panaromik Akdeniz manzarası seyredebileceğiniz başlıca yer “Piazza Scandaliato” meydanıdır. Bu meydanın bir tarafı balıkçı limanıdır ve aşağıda deniz manzarası görülür. Meydandaki yüksek destekli banklara oturup, hem manzarayı izlemek, hem de gelip geçenleri seyretmek mümkündür. Bu meydanda, bir de “Turizm Ofisi” bulunuyor. Şehir gezinize başlamadan önce, bu ofisten, şehir haritası ve çeşitli broşürler alabilirsiniz.

Evet: şehir merkezinde

Tepenin üzerinde, belirgin bir yüksek noktada “St Michael” isimli, şehrin azizine adanmış büyük bir kilise bulunuyor. Burada yokuş aşağı bulunan ve 14’ncü yüzyıl yapımı “Sciacca kalesi-Castello Luna”: özellikle yaz aylarında çeşitli etkinliklerde, konserlerde kullanılır. Yine yokuş aşağıya inerken, 14’ncü yüzyıl yapımı Norman şapeli “Chiesa di San Nicolo” görülür.
Kasabanın katedrali ise Vittorio Emanuele isimli kapalı bir meydandadır. Katedralin zarif bir 17’nci yüzyıl yapımı cephesi ilgi çekmektedir. Yine burada şehrin en ilginç yapılarından olan ve çivili duvarlarıyla ilgi çeken “Palazzo Steripinto” bulunmaktadır.
Kasabanın güzel eski t aş geçitleri, büyük ölçüde bozulmadan günümüze kadar gelebilmiştir.

Başlangıç için son bir not: Sciacca şehri: ülkemizdeki: Kırşehir ve Bursa-Mustafakemalpaşa ile kardeş şehirdir.

Kasaba: MÖ.5’nci yüzyılda “Thermae” tarafından kurulmuştur. Takip eden dönemde, çevredeki insanlar, termal spa için buraya gelirler. Çünkü: şehrin arkasındaki “San Calogera” dağından kükürtlü-termal sular çıkmaktadır. Romalılar döneminde de buranın termal su kullanımına yönelik özellikleri devam eder. Ünlü coğrafyacı gezgin yazar Strabon: buranın termal sularından söz etmektedir. Romalılar şehre “Thermae Selinuntinas” ismini verirler.
840 yılında, şehir Araplar tarafından ele geçirilir ve ismi “Ash-Shaqquh” olarak değiştirilir ve ekonomik büyüme başlar.

Romalılar tarafından inşa edilen liman restore edilir.

Sicilya’nın tahılları, Kuzey Afrika’ya buradan ihraç edilir.
1101 yılına gelindiğinde, şehre Kont Roger I hakim olur. Bu dönemde, şehirdeki camiler kiliseye dönüştürülür ve yeni kiliseler yapılır. Bu dönem: şehirdeki Norman Perollo ve Katalan Lunas aileleri arasındaki kanlı çatışmalar ile sonuçlanır.
1268 yılına gelindiğinde yörenin Sicilya Kralı Vespers tarafından kuşatılarak teslim alındığı görülür. Sonraki yüzyıllarda ise, şehir, Normanlar tarafından ele geçirilir ve yönetilir. 1647 yılında, şehir halkı, İspanyol işgalcilere karşı yaptıkları direnişle gündeme gelirler.

Sicilya Güneybatı bölümü Sciacca

Evet: burayı ziyaret ederseniz, yazının en başında söz ettiğim gibi, balık başta olmak üzere, deniz ürünlerini tatmalısınız. Balık burada uzmanlık alanıdır. Günlük avlanan balıklar, balıkçı limanı karşısındaki “La Lampara” denilen yere getirilir ve herhangi bir dondurma işlemine tabi tutulmadan doğruca müşterilere servis edilirler. Burada bir restorana giderek: önce “yeşillikler arasında karides” sonra “fileto di spatula, lezzetli ve ince yerel beyaz balık sote” yemenizi öneririm. Bunların yanında, birçok meze türü de bulunuyor. Meze türleri arasında dikkat çekenler: risotto, zeytin, minik domatesler, limonlu sosla hazırlanan istiridye, spagetti olabilir. Peki, hangi restoran derseniz: “Hostaria del Vicolo” olabilir. Deniz manzaralı ve daha rahat bir akşam yemeği için ise “Piazza di Scandaliato” bölgesindeki “Miramare” düşünülebilir.

Alışveriş derseniz

Buranın seramikleri çok meşhurdur. Şehirdeki, seramik atölyelerinde: seramik üretimini görebilir ve beğendiklerinizi satın alabilirsiniz. Özellikle: sarı, yeşil ve mavi renklerdeki vazolar, tabaklar, bardak ve şamdanlar ilgi çekmektedir. Corso Vittorio Emanuelle bölgesinde seramik ürünlerinin satıldığı yerleri görebilirsiniz.

Sicilya Güneybatı bölümü Sciacca Karnaval

Festivaller ve Karnaval

Giriş için son bir not: yazının en başında söz ettiğim gibi, buranın “festivali” meşhurdur. Her yıl “2 ŞUBAT” ve “15 AĞUSTOS” tarihlerinde: yılda iki kez “Madonna” günü kutlamaları yapılır. Bu kutlamalar, Sicilya’nın en iyi karnavalı olarak seçilmiştir. “Mardi Gras” geçidi tam bir karnaval havasında gerçekleştirilir ve Sciaca insanları, bu geçitlerde, müzik ve dans ederek seyredenlere keyifli anlar ve görsel güzellik yaşatırlar. Bu karnaval geçitlerinde, Madonna’nın ağır bir heykeli de taşınır. Karnavalın esas yapılma amacı “veba” dan kurtulmanın anısınadır.
Evet, 1626 yılından bu yana süregelen bu karnavalın tarihine denk gelmenizi umarım. Karnaval zamanı, yüzlerce turist, şehrin sokaklarında dolaşır ve büyük ve değişik figürlerin oluşturduğu renkli alaya tanıklık ederler.

Sicilya Güneybatı bölümü Sciacca

GEZİLECEK YERLER

Sicilya Güneybatı bölümü Sciacca Maria Katedrali
Maria Katedrali

12’nci yüzyılda yapılan yapı, 1685 yılında yenilenmiştir.

San Michele Kilisesi

13’ncü yüzyılın ilk yarısında yapılan kilise, 17’nci yüzyılda yenilenmiştir.

Sicilya Güneybatı bölümü Sciacca Terme Di Sciacca
Terme Di Sciacca

Burası, şehrin termal hamamıdır ve burada geniş bir ürün yelpazesi bulunmaktadır ve bu yüzden İtalyan kamu sağlık sisteminin bir parçası olarak kullanılmaktadır.
Giriş ücretlidir ve ücret 23 Euro’dur. Burada: vasküler sinüs rahatsızlıkları ve diğer birçok rahatsızlık için tedavi edici özellikleri bulunduğu, kükürtlü termal sular bulunuyor. Ancak: kükürdün çürük yumurta kokusu, çoğu ziyaretçiyi rahatsız ediyor, buna tahammül edebilecekseniz girmenizi öneririm ki, giriş ücreti de yüksektir. Öte yandan: buraya gitmenin anlamı bu termal kaplıcalardır, yani kaplıcaları kullanmayacaksanız, buraya gitmenize gerek kalmıyor.
Kaplıca deyince, şehrin bir özelliği daha var. Şehrin üst bölümündeki kayalık bölgede: çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan buharlı “Grottoes, Mount Kronio” gibi mağaralar bulunduğu söyleniyor.

Stabilimento Termale dele Terme Via

Bu kaplıca merkezi de şehir merkezine yakındır.

Piscine Molinelli

Bu kaplıca bölgesi, şehir merkezi dışındadır. Burada: bir termal yüzme havuzu bulunmaktadır.

Monte San Calogero-Stufe di San Calogero

Burası: yukarıda kısaca sözünü ettiğim buhar mağaralarıdır. Mağaralar: tepenin yamaçlarında doğal mağaralardır. Bu mağaralardaki buhar, tedavi amaçla olarak kullanılmaktadır.

Castello Incantato-Tılsımlı Kale

Buraya ulaşmak için, kasabanın doğusundaki yerel otobüsleri kullanabilirsiniz.
Şehir çevresindeki bu ilginç turistik yer, çeşitli sanat eserleriyle dolu bir bahçedir. Bahçenin yaratıcısı Filippo Bentivegna (1888-1967) dır. Bu kişi: 20’nci yüzyılın başlarında Amerika’ya göç eder ve yaşadığı çeşitli aksilik ve aksaklıklardan sonra Sicilya’ya geri dönerek, Sciacca dışında bu bahçede, tuhaf heykel kafaları ve bir şekilde düşmanı temsil ettiği düşünülen rakamlar ile kendi dünyasını yaratır. Bahçe halkın ziyaretine açıktır, ancak giriş ücretlidir. Burayı ziyaret ederseniz: ilginç ve tuhaf heykel başları ve ev içinde bulunan resimleri görebilirsiniz.

Sicilya Güneybatı bölümü Piazza Armerina

PİAZZA ARMERİNA

Şehir: Sicilya adasında, Enna özerk bölgesindedir. Deniz seviyesinden, 721 metre yüksekliktedir. Sicilya adasının en çok uğranılan turistik yerlerinden birisidir. Ama çoğu insan, buraya şehri değil, ünlü “Villa Romana del Casale” mozaiklerini görmeye gelirler.

Şehir: tarihi süreç içinde, çok önceki dönemlerde iskan edilmiştir. Özellikle: Roma döneminde, Roma aristokrasisi burada yaşamıştır. Bu nedenle: burada yine aynı döneme ait muhteşem konutların bulunduğu tahmin edilmektedir ki, bunlardan günümüze kadar kalan “Villa Romana del Casale” dir.

Elbette sırf bu villa değil.

Şehirde, Ortaçağ döneminden kalma, önemli mimari yapılar bulunmaktadır ki, bunlar çok iyi korunarak günümüze kalmıştır. Bunun sonucunda, her yıl, şehre yaklaşık 600.000 turist gelmektedir.

Hatta: Ağustos ayının 12-13-14 günlerinde burayı ziyaret ederseniz, burada yapılan “Palio dei Normanni” yani “Şövalye mücadeleleri ve binicilik” gösterilerini/etkinliklerini izleyebilirsiniz. Bu etkinliklerde, 1060 yılında Normanların bölgeyi Araplardan ele geçirişi çeşitli gösterilerle canlandırılır.

Sicilya Güneybatı bölümü Piazza Armerina Duomo

Duomo-Katedral

Via Cavour tepesinde bulunan katedral: 15’ncı yüzyıldan kalan eski bir kilise üzerine, 17-18’nci yüzyıllarda yapılmıştır. Kubbe: 1768 yılında tamamlanmıştır. Yanının içi, çoğunlukla beyaz ve mavi renklidir.

Sicilya Güneybatı bölümü Piazza Armerina Villa Romana del Casele
Sicilya Güneybatı bölümü Piazza Armerina Villa Romana del Casele

Villa Romana del Casele

Şehir merkezinin yaklaşık 5 km. güneybatısındadır. Yapının: MS.330-360 yılları arasında yapıldığı bilinmektedir.
Evet: burası, muhteşem güzel ve zengin Roma mozaikleri nedeniyle, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine” dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Aslında, villa 4’ncü yüzyılda yapıldıktan sonra, 12’nci yüzyılda heyelan sonucu toprak altında kalır ve 19’ncu yüzyılda yeniden keşfedilir ve 20’nci yüzyılda gün ışığına çıkarılır.
Yapılan arkeolojik çalışmalara göre: villanın yalnızca ikametgah olarak kullanılmadığı, çeşitli amaçlara hizmet ettiği anlaşılmıştır. Özellikle, bazı odaların resmi amaçlarının olduğu düşünülmektedir. Sahibinin Kuzey Afrika ile ticaret yapan bir tüccar olduğu düşünülüyor. Hatta, bölgenin valisi olduğu da söyleniyor. Son bir varsayım: buranın İmparator Maximian’ın bir emeklilik evi olduğu hakkındadır. Ancak, villanın sahibinin Afrika ile bağlantılarının olduğu kesindir. Bu durum: uzun koridordaki egzotik hayvan yakalama ve taşıma mozaik resminden anlaşılmaktadır.

Villanın girişinde, su boruları kalıntıları vardır. Ayrıca: bu villanın altında, yapılan kazılarda MÖ.100-200 yıllarına tarihlenen bir köy kalıntısının bulunduğu da söyleniyor.

Muhteşem büyüklükteki villa: 4 ana bölümden ve 40 odadan oluşmaktadır.

Bunlar

a. Termal hamamlar
b. Bazilika yani kamu salonu
c. Oturma alanı, sahibinin özel odaları, yemek alanı, avlu
d. Misafir odaları

Villada bulunan mozaiklerin en büyük özellikleri: bikinili kızların mozaikleridir. Bunlarda: genç kadınların: bazı sporlar yaptıkları (disk atma, koşu, top oyunları gibi) görülür. Kızlardan birinin elinde “palmiye yaprakları” vardır.

Evet: burası, yaz döneminde günlük 2000 kişi tarafından ziyaret ediliyor, sabahın erken saatlerinde gitmenizi öneririm.

Villayı ziyaret ettiğinizde görebilecekleriniz şunlardır: özgün banyolar ve mozaikler. Ayrıca: orta avlu, taht odası ve spor salonu var. Mozaikler arasında ise, biraz önce söylediğim 10 bikinili kızların haricinde: muhteşem hayvan av sahneleri, ziyafet salonu sahneleri.

Sonuç olarak, inanılır gibi değil, mozaikler sanki bir halı gibi işlenmiş, bir zamanlar insanların bunların üzerine basarak yürüdüklerinde ne tür bir keyif aldıklarını belli, günümüzde Sicilyalılar mozaiklerin üzerini camlarla kapatmışlar, mozaiklerin yanında veya üstündeki platformlarda yürüyerek ilerliyorsunuz ve bu muhteşem güzellikleri izliyorsunuz. Sicilya adasına gidenler, sakın buraya gitmeyi ihmal etmeyin, mutlaka gidin görün, gözlerinize inanamayacağınız güzellikler sizi bekliyor. Hani: Hatay şehrindeki Mozaik Müzesindeki mozaikler de güzel ama inanın bunlar bir başka garip güzellikteler, bunları gördüğümdeki şaşkınlığımı unutamıyorum.

Sicilya Güneybatı bölümü Enna

ENNA

Enna şehri: deniz seviyesinden 931 metre yüksektedir. Coğrafi olarak, burası Sicilya adasının kalbidir. Şehir: bir kayalık üzerinde, Dittaino vadisine bakan bir plato üzerindedir.

Antik dönemlerde burada kurulan yerleşim yeri: sarp kayalıklarla kuşatılmış olduğundan, tamamen olmasa da ulaşılmaz bir konuma sahip olmuştur. Yani, devasa bir tepenin zirvesindedir. Dünyanın en önemli doğal kalesi olduğu bile söylenmektedir.

Şehrin tarihi geçmişi incelendiğinde: I. Pön savaşında, Kartacalılar ile Romalılar arasında sürekli el değiştirdiği görülür. II. Pön savaşı sırasında: MÖ.214 yılında, Enna şehri korkunç bir katliama sahne olur. Sicilya şehirleri, Kartacalıların saldırılarına karşı alarmda iken; Enna valisi, şehir halkını tiyatroda toplar. Bu sırada, Romalı askerler, şehir halkının ihanet etmesini önlemek için, ayırım yapmadan hepsini kılıçtan geçirirler. Evet, tarihsel Enna şehri: Araplardan bu yana, bir tarım merkezi olarak önem kazanmıştır. Zaten bölge insanı, günümüzde de, tahıl üretimi yapmaktadır.

İtalya’da en iyi makarnayı, Enna şehrinde yiyebilirsiniz.

Turizm: evet Enna şehrinin turistik özellikleri nedir derseniz: burada, çok sayıda tarihi bina görebilirsiniz. Ama en önemli örnek: “Castello di Lombardia” isimli kaledir. Kale: özgün mimarisiyle, şehrin ve çevrenin büyük bölümüne hakim yapısıyla etkileyicidir.

Sicilya Güneybatı bölümü Enna

GEZİLECEK YERLER

Sicilya Güneybatı bölümü Enna Duomo

Duomo-Katedral

Burası, 1307 yılında Frederick III karısı kraliçe Eleonora tarafından inşa edilmiştir. Sicilya dini mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir. Ancak: 1446 yılındaki yangında zarar görür ve sonra yenilenir. Barok cephe, sarı tüf taşı ile örülmüştür. Alçı dekorasyon, 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalmadır. Minber tabanında, önceki yapının kalıntıları görülmektedir.
Katedralin hazinesinde: değerli süs eşyaları, elmaslı bir altın taç, Bizans ikonları, antik sikkeler ve diğer bazı değerli objeler bulunur.

Sicilya Güneybatı bölümü Enna Museo Alessi

Museo Alessi-Arkeoloji Müzesi

Piazza Mazzini meydanında, Palazzo Varisano isimli bir binada bulunan ve 1862 yılında kurulan müzede: Bakır çağından, MS.6’ncı yüzyıla kadar olan döneme ait objeler sergilenmektedir. Giriş ücretlidir, ücret 2 Euro’dur.

Calascibetta

Burası, bir tepenin kenarında, kayalara sokulmuş bir amfi tiyatrodur. Şehir merkezinin birkaç kilometre kuzeyindedir. 1087 yılında tiyatro: Kont Roger tarafından güçlendirilmiştir ve günümüzde burada dolaşırsanız, Arap ve Ortaçağ etkilerini hissedebilirsiniz.

Sicilya Güneybatı bölümü Enna Torre di Federico

Torre di Federico

Enna şehrinde görmenizi önereceğim bir diğer yer, burasıdır. Şehirde bir zamanlar birçok kule olmasına rağmen, daha sonra bunların çoğu kaybolmuş ya da kiliselere çan kulesi yapılmıştır.
Burası: Frederick II zamanında yapılmış, 24 metre yüksekliğinde, sekizgen bir kuledir. Şehrin “Puglia” isimli parkında, Castel del Monte’nin parçası olarak bulunmaktadır. Kulenin avlusunda: ortaçağdan kalan bir merdiven bulunmaktadır.

Pergusa Gölü

Şehir merkezinin 9 km. güneyinde bulunan bu göl, Sicilya adasının tek doğal gölüdür. Gölün, şaşırtıcı mitolojik önemi vardır. Ancak, günümüzde göl çevresinde, yarış pisti bulunmaktadır. Şehir dışında, su kıyısında kumlu sahillerde dinlenmek isterseniz, buraya gidebilirsiniz.

Sicilya Güneybatı bölümü Enna Castello di Lombardia

Castello di Lombardia-Kale

Kalenin dik yolu, tırmanarak kaleye ulaşır. Kale: Enna şehrine bakan bir tepenin üzerindedir. Yani: Enna şehrinin kuzeydoğu ucunda ve Via Roma ile Enna caddelerinin sonundadır.
13’ncü yüzyıl başlarında, Frederick II tarafından inşa edilmiştir. Yapının: muhtemelen Arap ya da Bizans öncesindeki bir tahkimatın yıkıntıları üzerine inşa edildiği söylenir. Büyük kalenin ise, Roma döneminden kalan bir yapının kalıntıları üzerine inşa edildiği düşünülmektedir. 16 ve 17’nci yüzyıllarda, İspanyol işgali sırasında kalenin stratejik önemi azalır ve hapishane olarak kullanılır.
Kalenin 20 tane gözetleme kulesi bulunduğu bilinmesine rağmen, bunlardan yalnızca 6 tanesi günümüze gelmiştir. Bunlar arasında “Torre Pisana” en iyi korunmuş olanıdır.
Yaz aylarında kalenin iç avlusunda: Ortaçağ tiyatro oyunları sergilenmektedir.