Andorra

Andorra

Andorra

Önümüzdeki aylarda, belki de adını sık duyacağımız bir yer. Çünkü: Avrupa’da, İspanya-Fransa arasında, Pirene dağlarının üzerinde sıkışmış bu küçük ülke: Avrupa’nın pek çok ülkesinde, her ne kadar kayak turizmi ve vergisiz alışveriş ile tanınsa da, ülkemizde pek tanınmıyor.

Andorra

ULAŞIM

Andorra’ya İspanya üzerinden gitmeyi düşünürseniz: Barselona şehrinden ulaşım mümkün. Barselona-Andorra arasındaki karayolu uzaklığı: 180 km. Ancak, her ne kadar fazla uzun görünmese de, bu yolculuk, yaklaşık 3 saat sürüyor ve bu arada, yol üzerinde, yaklaşık 20-30 dakikalık bir mola veriliyor. Yani, toplam yolculuk süresi, 3.5 saat sürüyor.

Neden uzun? Çünkü: Andorra, konum itibarıyla Pirene dağları üzerinde bulunduğu için, karayolu ulaşımının özellikle, son bölümleri, dağlara tırmanış şeklinde, virajlı ve inişli-çıkışlı ve bunun doğal sonucu olarak, yol mesafe olarak kısa görünse de, zaman olarak uzun.

Andorra’ya ulaşım için, günümüzde üç yol bulunduğu ve dördüncünün yapıldığı söyleniyor. Dördüncü yol bittiğinde ulaşımın yarım saat  daha kısalacağı belirtiliyor. Bu yeni yolun finansmanı, turizm gelirlerini doğrudan etkileyeceği için Andorra devleti tarafından karşılanıyormuş, çünkü: gerçekten bütün gelirleri, buraya gelecek turistlere bağlı.

Sonuç olarak

Barselona-Andorra arasındaki yol pek keyifli değil. Hani: değişik bir ortam, yeni yerler görebilmeyi umsanız da, bu da mümkün değil. Uzun süre, yeşilliklerle kaplı araziden başka bir şey görmek mümkün değil. Bunun dışında, geçilen birkaç yerleşim yerinde de, pek görülebilecek bir şey yok. Yani: 3.5 saatlik yolculuk, tam bir uyku molası denilebilir.

Tur şirketlerinin organizasyonu dışında, Andorra’ya kendi başına gitmek isteyenler: Barselona havaalanından, Andorra’ya servis yapan otobüslerden yararlanabilirler. Eurolines Terminal B kapısı önünden kalkan otobüsler ile Andorra ülkesine, tek yön 23 Euro ve gidiş-dönüş 40 Euroya gidebilirsiniz. Tur şirketlerinin talebi ise, 60 Euro civarında oluyor.

TARİHİ SÜREÇ

Andorra: tarih boyunca varlığını sürdürmüş, küçük bir ülke. Ancak, bir zamanlar, halen merkezden 13 km. uzaklıkta bir köy olarak bulunan, Uren kontluğuna bağlı imiş. Günümüzdeki Urjen köyü, bir zamanlar, kontluk olarak bölgenin hakimiyetini elinde bulunduruyormuş.

Ancak, takip e den süreçte: bölge Fransızların egemenliğine girer. Sonra: İspanyollar ve sonra yine Fransızlar ve son olarak İspanyollar.

Yani: Fransızlar ve İspanyollar arasında, bölgedeki hakimiyet için sürekli bir çatışma ve kavga yaşanır ve birbirlerini sevmezler. Hatta: Fransızlar, “Afrika, Pireneler’den sonra başlar” diyerek, gerek İspanyollar ve gerekse Portekizlileri, Avrupalı saymazlar.

1900’lü yılların başına gelindiğinde ise, İspanyollar, biraz da sırtlarındaki kamburu atmak için, Andorra’ya bağımsızlık verirler.

Her ne kadar, 1992 yılında demokrasiye geçilmiş olsa da, ülke, Prenslik sistemiyle yönetilmektedir. Ancak: ülke idaresi, biri Fransa’da yaşayan prens ve diğeri Andorra sınırları içinde Urjel köyünde yaşayan başpapaz olmak üzere, iki prens tarafından yürütülmektedir. Resmi aktivitelerde, her ikisi de bulunmaktadır.

Andorra

GENEL ÖZELLİKLERİ

Andorra: Avrupa’nın en küçük ülkelerinden biridir. Ülke topraklarının büyüklüğü, 485 km. karedir. Ancak, bu toprakların büyük kısmı dağlık olması nedeniyle: tarım, hayvancılık ve sanayi yapılamamaktadır.

Bu coğrafi konum nedeniyle: havayolu ve tren yolu da kullanılamamaktadır. Hatta: ülkede tüketilen tüm gıda maddeleri: başta İspanya olmak üzere, çevre ülkelerinden ithal edilmektedir.

Ülkenin en büyük şehri: Andorra La Vella. Bu şehir: 1023 metrelik rakımı ile, Avrupa’nın en yüksek başkenti olarak öne çıkmaktadır. Başkentin nüfusu 20 bin kişi iken, ülkenin toplam nüfusu: yalnızca 60 bin kişidir.

Andorra

Biraz önce söylediğim gibi: ülke, Pirene dağları üzerinde kurulmuştur. Başlıca iki nehir bulunmaktadır. Bunlar:  doğu ve batı Balira nehirleridir. Bu iki nehir, Andorra’dan çıkmadan önce birleşirler ve büyük Balira nehrini oluştururlar.

Büyük Balira nehri: İspanya sınırlarına girince büyüklüğünü bırakır ve Balira ismi ile bir süre daha devam eder ve daha sonra Segre nehrine kavuşur.

Ülkede konuşulan ana lisan “Katalanca”dır. Ancak: Katalanca ile birlikte, hemen hemen herkes İspanyolca ve Fransızca da bilir ve konuşur. Özellikle, Fransa’ya yakın olan kesimlerde Fransızca ve İspanyaya yakın olan kesimlerde İspanyolca bilinir ve konuşulur.

Ancak, ortak lisan, Barselona’da konuşulan Katalancadır.

Andorra
Andorra’da pek fazla tatil yok.

365 günlük bir yıl boyunca, yalnızca 4 gün tatil yapıyorlar. Bunlar: 1 Ocak: yeni yıl, 14 Mart: Anayasa günü, 8 Eylül: Milli gün ve 25 Aralık: Noel günüdür. Bu günlerde: dükkan ve mağazalar kapanıyor.

Ülkede; dağlık coğrafi konum nedeniyle tarım, hayvancılık ve sanayi yok dedim ama, kişi başına  düşen milli gelir: 46 bin dolardır. Turizm, bu milli gelirin en büyük nedenidir. Suç oranı derseniz, son derece  düşük. Andorralılara bu  durum sorulduğunda “çalışmaktan suç işlemeye vaktimiz yok” şeklinde cevap veriyorlarmış.

Andorra

TURİZM

Andorralılar: gerek tarım, gerek hayvancılık ve gerek sanayide coğrafi konum nedeniyle yapılanamayınca, zor şartlar altında yaşarlar. Ancak, 1970’li yıllara gelindiğinde, çevre ülkelerinden Fransa ve İspanyaya olan büyük turist akımı ilgilerini çeker. Bundan pay almayı düşünürler.

Özellikle: kar yağışının yoğunluğu nedeniyle, kayak pistleri yaparlar. Hatta: emekliler için kamp yerleri oluştururlar. Ancak: yine de, yeterli turisti ülkeye çekmeyi başaramazlar.

Bunun üzerine: ülkeyi “açık Pazar” haline getirirler. Ülke dışından getirttikleri kaliteli ve marka ürünleri: herhangi bir ilave vergi koymadan satmaya başlarlar ve böylece, alışveriş meraklısı turist yoğunluğunu yakalarlar.

Hatta, bir ara

Andorra’ya ilgi o kadar çok yoğunlaşır ki, turistler  dışında, Almanlar, Fransızlar ve İspanyollar, kamyonetleri ve minübüsleriyle, ülkeye gelirler ve başta beyaz eşyalar olmak üzere tüm gıda maddelerini buradan satın almaya başlarlar.

Bunun üzerine, az da olsa ekonomileri etkilenen Almanya ve Fransa’nın etkilemesiyle, Avrupa Komisyonu tarafından, turistlere alışverişlerde kota uygulanması konusunda yaptırımlar gündeme getirilir.

Buna göre: ülkeye gelen turistler: kişi başına 2 karton sigara, 1.5 litre alkollü içki, 150 ml. Parfüm ve tek parça eşyada 1100 Euro’luk alışveriş hakkı ile sınırlandırılırlar. Değeri yüksek ürünlerden birkaç parça alındığında, bu 1100 Euro’luk sınırlama olmuyor.

Örneğin: 800 Euro’luk, 3 adet video kamera alınabilir, bunların değeri her ne kadar 2400 Euro olsa da, önemli olan tek parça malda ve üründe, 1100 Euro’luk kota bulunmasıdır.

Bu arada: Andorra’nın Avrupa Birliği üyesi olmadığını da belirtmekte yarar var. Ama, yine de bu kotalar uygun hareket edilir. Çünkü, Andorralılar, günü birlik gelip giden turistlerden ziyade, ülkelerine gelip, birkaç gün kalacak turisti arzulamaktadırlar.

Sonuç olarak: günümüzde, 60 bin nüfuslu bu küçük ülkeye, her yıl, yaklaşık: 12-14 milyon arasında turist gelmektedir. Ancak, yine de, bunların büyük çoğunluğu, günü birlik ülkeye giriş yapan, yani ticaret için gelen turistlerden oluşmaktadır.

Andorra

Biraz önce kotalardan söz etmiştim.

Bu kotalar nasıl kontrol ve takip edilmektedir? Andorra ülkesinden çıkarken, gümrük sahasında her türlü araç durduruluyor ve kısa bir aramadan geçiriliyor. Ayrıntılı bir arama yok. Ama yine de, böyle ayrıntılı bir aramanın olmaması, hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmez.

Turistler de, bu kotaları aşmanın yolunu bulmuşlar. Pahalı bir cihaz, örneğin bir saat alındığında ve bunun bedeli,  tek parça halinde 1100 Euro’yu geçtiğinde, saat kola, kutusu çöpe, evrakları çantaya konularak, gümrük sahasını geçmenin yolu bulunmuş.

Diğer: sigara, alkollü içki, parfüm gibi ürünlerde kotaların aşımında ise; alınan malzemeler, kota standartlarında ayrı ayrı poşetlenip, turistlerin kendi aralarında paylaşılması suretiyle, kota uygulamasının sıkıntıları gideriliyormuş.

Evet, Andorra’nın turizm gelirlerindeki  temel faktör, alışveriş turizmi olsa da, ülkenin diğer turistik etkinlikleri de bulunuyor. Bunların başında: El Tarter ve Pal Soldue bölgelerinde yoğunlaşan kayak merkezleri var.

Andorra, kış turizmi çok canlı. Ülkede mevcut 3 kayak pistinde, binlerce insan kayak yapmanın tadına varıyor. Ayrıca, özellikle Fransız, İspanyol ve İngiliz kayak severlerin akın ettiği ülkedeki kayak okulları, Avrupa’nın en büyükleri arasındadır.

Son olarak, tüm bunların yanında, ülkede: başkentte, Caldea isimli büyük bir termal merkez bulunmaktadır. Burası, Avrupa’nın en büyük “SPA” merkezlerindendir.

Dağların arasında, hava serinken, sonbaharda ise dağlar yeşilken, jakuzinin altında ya da suyun içinde bulunmak muhteşem bir keyif. Andora da olursa, mutlaka buna da zaman ayırmalısınız.

Andorra

ALIŞVERİŞ TURİZMİ

Her ne kadar turistler için çeşitli alternatifler yaratılsa da, Andorra günümüzde, vergisiz alışveriş cenneti olarak bilinip  tanınıyor. Özellikle: Avrupa ülkeleri vatandaşları için, Andorra ucuzluk ülkesi. Hani: bizim ülkemizdeki fiyatlarla karşılaştırıldığında çok büyük farklılıklar ortaya çıkmıyor.

Hatta: Euro’nun yüksek olması nedeniyle, etiketlerdeki her görünen değeri, 9 ve hatta 10 ile çarpma gerekliliği, ülkedeki fiyatların bizim açımızdan ucuzluğunu pek ortaya çıkarmıyor.

Gümrük ve pasaport kontrol alınlarını geçtikten sonra: Andorra ülkesinin başkentine giriliyor. Kentin ortasından bir nehir geçiyor. Üstünde şirin köprüler bulunan nehrin  hemen iki yanında, çam ağaçlarıyla dolu, yüksek kesimler yükseliyor.

Andorra’nın başkenti:

İki dağ yükseltisi arasında kalmış. Her iki yana baktığınızda, çam ağaçlarıyla dolu yükselti görüyorsunuz. Tam ortadan geçen nehrin her iki yakasındaki caddeler ve ara sokaklarda: mağazalar, dükkanlar ve hipermarketler sıralanmış.

Bunların toplamının 2000 civarında bulunduğu söyleniyor. Yani: bu ülkede yaşayan her 40 kişiye, 1 dükkan düşüyormuş.

Bu arada: şunu da önemle belirtmek gerekir ki: şehre vardığınızda öncelikle küçük dükkan ve mağazaları gezmenizi öneririm. Çünkü: bunların çalışanları, her gün saat: 13.30 ile 16.00 arasında siesta denilen öğlen tatiline giriyorlar ve dükkanlarını kapatıyorlar.

Siz; şehre vardığınızda, öncelikle küçük dükkan ve mağazaları gezmelisiniz ki, siesta saatinde bunlar kapandığında büyük hipermarketleri gezebilirsiniz.

Andorra

Tur otobüsleri

Şehir merkezindeki otoparka girmiyorlar. Bu durumda: sizi, şehir merkezinde belli bir yerde bırakması ve belirlenen saatte yine aynı yerden alması gibi bir uygulama var. Elbette, bu uygulama sonucunda; elinizde yaptığınız alışverişin onca yükü ile, saatlerce dolaşmak yorucu ve sıkıcı oluyor.

Yine de, hemen ana cadde üzerinde bulunan, ünlü bir fast-foot restoranını: gerek kısa molalar-dinlenmeler ve gerekse tuvalet ihtiyacı için rahatça kullanabilirsiniz.  Zaten, başka alternatif de yok. Evet, ana caddelerde dolaşmaya başladığınızda: elbette, ilk gördüğünüz ürünlerde hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.

Çünkü

Andorra’yı, ucuz bir alışveriş cenneti olarak kafanızda kurdu iseniz, yanıldığınızı anlamak için pek fazla zaman gerekmiyor. Andorra: kaliteli ve marka ürünlerin satıldığı bir yer. Bu bir ülke politikası. Yani, burada sahte ürün bulmak veya satın almak mümkün değil.

Andorralıların prensibi: kaliteli ve marka ürünleri, vergisiz satmak. Yani: öyle büyük ucuzluklar beklemek hayal. İnsanlar, buraya gitmeden önce, burada her şeyin 1-2 Euro olduğu gibi, yanlış bir hisse kapılıyorlar.

Unutulmaması gereken başlıca konu: burası gerçekten bir pazar yeri değil. Yani, burada kaliteli ve marka ürünler, çok cüzi kar marjları ile satılıyor ve bu durum, fiyatların çok yüksek olduğu Avrupa ülkesi insanları  tarafından ucuz olarak değerlendiriliyor.

Ama, inanın bizim ülkemizde, burada satılan birçok ürün ya aynı fiyat ya da yakın fiyatlardadır. Elektronik cihazların fiyatlarının daha uygun olduğu söylenebilir. Bunun dışında, havaalanlarımızdaki free-shop mağazalarımızdaki ürün fiyatları, burası ile başa baş veya çoğu üründe biraz daha aşağıda.

Andorra

Evet, Andorrada gezmeye devam ediyoruz.

İlk rastladığınız mağazalardaki ürün fiyatlarını gördüğünüzde, biraz önce söylediğim gibi tam bir hayal kırıklığı  yaşanıyor. Özellikle: parfümeri ve kozmetik ürünlerinde, şehirdeki tüm mağazalar, etiket fiyatları üzerinden yüzde 10 indirim yapıyorlar ve böylece etiket fiyatlar, ülkemizdeki fiyatlara kavuşuyor.

Ancak: kesinlikle, ilk rastladığınız mağaza ve dükkanlardan alışveriş yapmamanızı öneriyorum. Ara sokaklara girin ve daha yüksek indirim oranları ile karşılayabilirsiniz.

Özellikle, parfüm ve kozmetik ürünlerinde, ara sokaklarda, etiket fiyatları üzerinden yüzde 25 indirim oranlarını bulmak mümkün.

Söylediğim gibi: kesinlikle bir ürün almak istediğinizde, birkaç mağaza ve dükkana bakmanızda yarar var. Bu arada: şunu da belirtmek gerekiyor. Ürünlerin fiyatları, şehirdeki mağaza ve dükkanlar içinde fazlaca oynamıyor.

Oynadığını görürseniz yani bir ürünü, bir mağazada diğerlerinden  daha yüksek görürseniz, bilmelisiniz ki, o ürünün ilave özellikleri (çantası, kılıfı, teknik özellikleri gibi) vardır. Yoksa: burada, aynı ürünün fiyatları arasında, çok büyük farklılıklar bulunmuyor, yani en fazla 10-20 Euro’luk farklar olabilir.

Andorra

Andorra’dan neler satın alınabilir, hangi ürünler ucuzdur?

Sigara ve tütün mamülleri

Mağazalarda, her türlü marka sigara ve tütün mamullerini bulup satın alabilmek mümkün. Fiyatları, aşırı ucuz değil. Avrupa ülkelerine göre fiyatlar pahalı olsa da, ülkemiz havaalanında fiyatların daha ucuz olduğunu gördüm.

Saat ve gözlük

Andorra’da üst marka tasarım saatleri bulmak mümkün. Özellikle: yüksek rakamlı bu ürünlerdeki fiyatlar, diğer ülkelerdeki satış fiyatlarının çok altında bulunuyor. İyi marka güneş gözlükleri: yaklaşık 100-150 Euro civarında satılmaktadır. Yani, güneş gözlüklerinde de uygun fiyatlar bulabilirsiniz.

Alkollu içecekler

Son derece ucuz. Şarapların fiyatları, 2-3 Euro’dan başlıyor. Yüksek kaliteli viskiler ise, yine diğer Avrupa ülkelerinden çok daha ucuz. Ancak: yukarıda sözünü ettiğim gibi, gerek ülke çıkışındaki gümrük ve taşıma sorunu, zaten fazla sayıda alma şansını ortadan kaldırıyor.

Özellikle: çok sayıda alınacak alkollü içkinin, uçak binişlerinde bagajları ağırlaştırıp fark ödemenize  neden olabileceğini ve bu durumda buradan sağladığınız indirimin, bagaj farkı ödediğinizde kaybolacağını unutmamak gerek.

Kozmetik ve parfümeri ürünleri

Özellikle parfümerinin ucuz olduğu söyleniyor. Ancak, merkezdeki birçok kozmetik mağazasının ürünleri, etiket fiyatları, ülkemizdeki havaalanı fiyatlarının üzerinde. Yani, yüzde 10 indirim yapıldığında, fiyatlar, ülkemizdeki havaalanı fiyatları düzeyine geliyor.

Yine  de, merkez yakınlarındaki ara sokaklarda, yüzde 25 indirim yapan kozmetik mağazaları var. Buralardan alacağınız ürünler, yüzde 25 indirim yapıldıktan sonra, karlı hale gelebiliyor. Kesinlikle, yukarıda da söylediğim gibi, hemen merkezdeki dükkanlara girip alışveriş yapmayın, unutmayın ki, merkez yakınlarındaki ara sokaklarda, çok daha uygun fiyatlar bulabilirsiniz.

Çikolatalar

Ünlü bir çikolata markasının ürünleri: havaalanında 7 Euro’dan satılırken, burada aynı ürünü 3 Euro’ya bulup satın alabilirsiniz. Ancak: elbette taşıma sorun olacaktır.

Bal

Andorra, çam ağaçları bulunan dağlarla çevrili bir yer olması nedeniyle, burada üretilen çam balı tavsiye ediliyor.

Cep telefonu

Andorra’da cep telefonları her ne kadar ucuz olsa da, garanti şartlarının uygun olmaması nedeniyle alınması önerilmiyor.

Elektronik cihazlar

Ülkede: elektronik cihazlar için: Fransa ve İspanya vatandaşlarına 2 yıl ve diğer ülke vatandaşlarına ise 1 yıllık garanti süresi tanınıyor. Fotoğraf makinası, kamera gibi cihazların fiyatları uygun. Ancak, ben yine de buradan satın almayı düşündüğünüz ürünün fiyatını, Türkiye’den gitmeden önce takip etmenizi öneririm. Çünkü: birçok ürün, aynı fiyata satılıyor.

Giysi ve ayakkabı

En iyi fiyatları ve en iyi markaları bulabilirsiniz. Ancak; yukarıda da söz ettiğim gibi, tur organizasyonu ile gittiyseniz, kesinlikle zaman sıkıntısı oluyor. Ama yine de şunu bilmekte yarar var. İspanya’da ki benzerlerini, burada, daha uygun fiyata satın alabileceğiniz giysi, ayakkabı ve çantalar bulabilirsiniz.

Markalı bir kot pantolon, 12 Euro civarında satılıyor. Özellikle, malum İspanyol tekstil sektörünün öne çıkan markalarının mağazaları burada ucuzluk yapıyorlar.

SONUÇ

Andorra: yazının bir kısmında belirttiğim gibi, gerçekten aşırı ucuz bir ülke değil. Zaten buraya ulaşım için; tur şirketine belli bir ücret ödemek zorunda kalınıyor ve daha sonra, alınacak objelerden edilecek kar ile, bu meblağ karşılansa bile, değişik bir ülke ve kültür göreyim şeklindeki düşüncelerin boş olduğu görülüyor.

Yani: Andorra’da görülebilecek tarihi veya doğal bir güzellik yok. Yaşanılacak veya izlenecek değişik bir kültür yok. Andorra: yalnızca,  vergisiz olması nedeniyle ucuz olduğu söylenen bir alışveriş ülkesi. Ama: inanın bu söylenen ucuzluk, dikkati çekecek ölçülerde değil.

Özellikle: tur ile toplu gittiğinizde, verilen 4-5 saatlik mola süresi, zaten rahat alışveriş yapmanıza izin vermiyor. Dolayısı ile, kısa sürede, birçok mağazaya girip-çıkmayı düşünürken, aldığınız veya alacağınız birkaç parça ürünün fiyatında, anlamsız ve çok cüzi ucuzluk olduğunu görüp, beklentilerinizin oluşmadığını görüyorsunuz.

Özellikle: etiketlerde yazan rakamların Euro olması ve her rakamın 2 ve hatta 2.5 ile çarpılmasının gerekmesi sonucu ortaya çıkan rakamlar; hayal edilen ucuzluğu karşılamıyor.

Belki: 10.000 Euro fiyat ile, ülkemizde veya Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde satılan bir saati; burada, 7.000 veya 8.000 Euro’ya bulabilir ve satın alarak kar ettiğinizi düşünebilirsiniz. Andorra’da alışveriş düşlerken, bu prensibi unutmamalısınız.

Son bir not: tur organizasyonu ile buraya giderseniz, verilen zaman yani 4-5 saatlik zaman limiti kesinlikle yeterli gelmiyor. Bir yandan  da ödenen ücret ( 60 Euro) var.

Kendi imkanlarınız ile yani otobüs veya birkaç kişi araç kiralayarak giderseniz, Andorra’da kalma süreniz ve alışveriş için ayırabileceğiniz süre  daha uzun olup, belki bir şeyler bulup satın alabilecek zaman rahatlığına  kavuşursunuz.

Aksi halde, tam bir koşuşturmaca, hayal kırıklığı. Kendi imkanlarınız ile gittiğinizde rehberlik ve tanıtım olmaz  diye düşünenler için; yukarıdaki satırların bulunduğu bu yazının bir suret çıktısını alarak gittiğinizde, inanın hiçbir kimseye ve bilgiye ihtiyacınız kalmayacaktır.

Meksika Mexico City Genel

Meksika Mexico City Genel

Mexico City şehri; 16 ilçe ve 300’den fazla mahalle ile dünyanın en büyük metropol alanlarından birisi olarak tanınır. Başkentin bulunduğu eyalet olan “Mexico DF” yani “Meksika Federe Bölge Eyaleti” batı yarımkürenin en büyük metropolüdür. Öte yandan şehir hava kirliliği ile ünlüdür.

Şehir: Meksika ülkesinin başkentidir ve merkezi hükümet burada yerleşiktir. İlk olarak: Sapa dağlarının eteklerinde Aztekler, Texcoco gölündeki bir yarımadada 14. yüzyılda bir şehir kurmuşlar ve ardından buranın üstüne günümüzdeki şehir kurulmuştur.

Aztek şehrinin kuruluşundan 200 yıl sonra İspanyollar şehri ele geçirmişler ve bölgede Yeni İspanya’nın başkenti yapmışlardır. Şehir 300 yıl sonra ise Meksika’nın baş şehri olmuştur. Aztekler tarafından kullanılmış olan su yönetim teknikleri ve binalar, modern şehrin alt yapısını oluşturmuştur.

Şehir: Anahuac denilen kudretli dağla çevrili yüksek bir vadide, denizden 2200-2300 metre yüksekte bulunmaktadır.

Şehir alanı: kuzeyden-güneye 40 km ve doğudan-batıya 25 km dir.

1985 yılındaki depremin yarattığı hasardan sonra bile şehrin tarihi merkezi ve güneydeki Xochimilco nun “yüzen bahçeleri” UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi ne girebilmişlerdir.

Merkezde koloni dönemi ve İspanya öncesinden kalma anıtlar görülebilir.

Arkeolojiden modern Meksika resimlerine ve grafik sanatlara kadar farklı konuları ele alan çok sayıda müze vardır. Modern Sanat Müzesindeki (Museum of Modern Art) Frida Kahlo’nun çalışmaları ile kocasının Casa Mural Diego Riviera’daki duvar resimleri en ilgi çeken koleksiyonlardır.

Palacio National (kimlik kartınızı götürmeyi unutmayın) daha çok çalışmasının görülebileceği bir yerdir.

Turistlerin ilgi odağı yerler, tarihi merkez ve Xochimilco, Condesa, Roma, gece hayatı, alışveriş ve yemek için San Angel, turistik yerleri sebebiyle Chapultepec de Lomas, el işleri pazarı sebebiyle Ciudadela, lüks alışveriş imkanları sebebiyle Polanco dur.

Roma Katolikleri için Amerika daki en kutsal yer olan Basilica de Guadalupe, İspanyol döneminden kalma bir katedraldeki önemli bir hac merkezidir. Şehrin dış kesimlerindeki bir diğer popüler yer ise Teotihuacan daki Aztek kalıntılarıdır.

Meksika Mexico City Genel

 

ŞEHRİN TARİHİ

Mexico City şehri çevresindeki alan: Kolomb öncesinde 1345 yılında Tenochtitlan tarafından kurulmuştur. İspanyol fethine kadar: bir bataklık adada kurulan şehir özellikle doğu bölümünde gelişmiştir.

Başkent olarak kabul edilen bu kasabanın çevresindeki kasabalarda ise, diğer bazı kabileler kümelenmişlerdir. Şehrin merkezinde 2 savaş ve güneş tanrısı Huitzilopochtli adına adanmış tapınaklar ve yağmur tanrısı Tlaloc için yapılmış büyük piramit bulunuyordu.

Teocalli denilen tören alanı Coatepantli denilen yılan duvarı ile çevriliydi. Burada aynı zamanda diğer önemli tanrılara ait tapınaklar da bulunuyordu. Tüm bu muhteşem yapıların kalıntıları, günümüzde mevcut “Zocalo” (Plaza de la Constitucion) ve hemen çevresindeki bölümlerde toprak altında yatmaktadır. Bu kült merkezi dışında pazar meydanları, tapınaklar ve kraliyet sarayları ve yerleşim alanları bulunuyordu.

Evet: “Tlatelolco” şehrinin asıl önemi: Aztek İmparatorluğunun temel ticaret merkezi olarak seçilmesinin ardından ortaya çıkmıştır. Eski “Cortesian Tlatelolco” sitesi günümüzde “La Languilla” pazarının altındadır.

Bazı kalıntılar “Üç kültürler” meydanında ortaya çıkarılmıştır. İki kasaba çevresindeki gölde bulunan yapay adalar: ekilebilir arazi olarak kullanıldı. Bu nedenle, buralara “Xocimilco” yani “yüzen bahçeler” ismi verilmiştir.

8 Kasım 1518 tarihinde: ilk İspanyol güçleri, Hernan Cortes başkanlığında Aztek başkentine ayakbastılar. İspanyollar: Mayıs 1521 tarihinde Tenochtitlan şehrini kuşattılar ve 13 Ağustos günü şehir ele geçirildi, Aztek hükümdarı Cuahtemoc yakalandı. Ardından: şehirdeki Aztek yapıları yerle bir edildi ve kanallar molozlarla dolduruldu.

1522 yılında İspanyollar: putperest tapınaklar olarak değerlendirdikleri Aztek tapınakları üzerine, mevcut malzemeyi kullanarak Mejico adını verdikleri yeni bir şehir inşa etmeye başladılar.

1535 yılında yeni İspanya valiliği oluşturuldu. 1537 yılında şehir nüfusunun: 100.000 yerli ve 2000 İspanyol’dan oluştuğu bilinmektedir. 1551 yılında Amerika kıtasının ilk üniversitesi burada kuruldu. 1692 yılında, yerli ayaklanması çıktı ve şehrin büyük bölümü, genel vali sarayı dahil yangında tahrip oldu.

1810-1821 yılları arasındaki bağımsızlık savaşında ise: kraliyet güçlerini çıkarmak için şehre yoğun saldırılar düzenlendi ve 1821 yılında şehir bağımsızlık destekçileri tarafından ele geçirildi.

1846-1848 yılları arasında, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki savaşta şehir ABD askerleri tarafından bir süre işgal edildi. 1876-1911 yılları arasında Mexico City şehri özellikle Fransız etkisiyle yoğun bir şekilde modernize edilmiştir.

İzleyen on yıl içinde, Meksika, çeşitli devrimci liderler arasındaki kanlı çatışmalara sahne oldu ve devrim sonrasında şehir 1930 yılında 1 milyon kişilik nüfusa ulaştı.

II. Dünya savaşından sonra ise, şehir modernleşme ve sanayileşme alanında büyük atılımlar yapmıştır ve yoksul kırsal bölgelerden buraya insan akını olmuş, şehirde nüfus patlamıştır.

Bugün Meksika ülkesindeki sanayinin yarısı ve diğer tüm ticari faaliyetlerin % 70’lik bölümü başkentte yürütülmektedir. 1968 yılında Yaz Olimpiyat Oyunları şehirde yapılmıştır.

19 Eylül 1985 tarihindeki depremde ise, şehirde 10.000 kişinin öldüğü söyleniyor. Ayrıca 100.000 kişi evsiz kalmış ve hasar şehrin çehresini değiştirmiştir.

Özellikle yeni yapılan binaların depreme dayanıksız oluşu, hasarın büyümesine neden olmuştur.

Meksika Mexico City Genel

VİZE

Ülkeye giriş için vize gerekiyor. Meksika elçilik ve konsolosluklarından alınacak vize 90 gün geçerlidir.

 

ULAŞIM

Uçakta ülkeye giriş için “Göçmenlik formu” verilmektedir. Bunlar genellikle check-in sırasında kullanılır ve göçmenlik formu kişiye 180 gün ülkeye giriş izni verir. Mavi kopyayı kaybetmemelisiniz çünkü göçmenlik işlemlerinden geçtikten sonra resmi mühür ile teslim edilecektir.

Yani ülkeyi terk ederken bu formu yetkililere teslim etmeniz gerekecektir. Ayrıca ziyaretçi kartı numarasını not edin ve güvenli bir yerde saklayın. Bozmayın ve dediğim gibi ülkeyi terk ederken bu mavi kopyayı yetkililere temiz olarak teslim etmek zorundasınız.

 

İKLİM

Mexico City şehri şehri Meksika’nın en yüksek bir platosu üzerinde bulunmaktadır. Şehir tüm yıl nispeten ılıman bir iklime sahiptir. Yaz ve kış genellikle hafif geçer. Tüm yıl boyunca akşamları yalnızca bir ceket yeterli olmaktadır.

Haziran-Eylül ayları arasında öğleden sonra genellikle yağışlı geçer. Ancak, yağmurun hemen ardından güneş çıkar ve hava daha temiz olur.
Ekim-Mayıs ayları arasındaki dönem kuraktır. Şubat en sıcak aydır.

Evet: burayı ziyaret etmek için en uygun zaman ilkbahar ve yaz aylarıdır. Bu dönemlerde hava kirliliği oldukça yoğundur ama hava koşulları iyi olmaktadır.

 

DİL

Şehirde İspanyolca resmi dil olarak konuşulmaktadır. İngilizce bilen çok azdır, bunu düşünerek birkaç kelime İspanyolca öğrenmeniz önerilir.

 

ELEKTRİK

Şehirde 110 volt kullanılmaktadır ve prizlerde iki düz delik vardır ve bu yüzden elektrikli ev aletleri kullanmak için adaptör edinmelisiniz.

 

NÜFUS-İNSANLAR

Sert bir iklime sahip kuzey tarım bölgelerinden gelen nüfus akını şehirdeki nüfusun büyümesine neden olmuştur. Böylece Mexico City şehri dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olmuştur.

Bazı tahminlere göre nüfus 26 milyon kişidir. Ama kesinlikle 20 milyon civarında olduğu biliniyor. Bu aşırı nüfus: yeterli iş imkanlarının bulunmaması nedeniyle ciddi ekonomik ve sosyal zorluklar yaratmaktadır.

 

ÇEVRE SORUNLARI

Şehrin başlıca sorunu “trafik” tir. Çünkü şehirdeki araç sayısının, yaklaşık 3.5 milyon olduğu düşünülüyor. Bunun yanında, şehirde büyük oranda hava kirliliği vardır. Çünkü vadide yaklaşık 35.000 endüstriyel sanayi birimi olduğu söyleniyor ve bunlar Anahuac vadisinde ihtiyaç duyulan temiz havayı tamamen yok ediyorlarmış.

Vadinin bir zamanlar berrak dağ havası, günümüzde kirletici bir çan bulutu haline dönüşmüştür. Bu sorunları çözmek için hükümet tarafından çeşitli tedbirler alınmaktadır.

Örneğin: 1980 yılından bu yana “araba olmadan bir gün” programı uygulanarak trafik rahatlatılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca kurşunsuz benzin daha yoğun kullanılmaya başlanmıştır. Çevreye zarar veren sanayilerin başka yerlere taşınması da gündemdedir.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Mexico City şehri içinde gerek trafik koşulları ve gerekse yoğun ve ağır sis nedeniyle: ziyaretçilerin kendileri için araba kiralamaları önerilmektedir. Bunun dışında: ana ulaşım aracı olan metro ağı, her gün 4.5 milyon kişi tarafından kullanılmaktadır.

Ancak metro hatlarında yanınızda çalınma ihtimaline karşı el bagajı bulundurmamanız istenir. Öte yandan metronun: saat 10.00-16.00 arasında kullanılmalı, bu saatler dışında pek tercih edilmemelidir. Metroda “Sadece Bayanlar” için ayrılmış bölümler göreceksiniz.

Şehirde 60 otobüs hattı bulunmaktadır. Ancak otobüsler yalnızca İspanyolca konuşmayı bilen ziyaretçiler tarafından kullanılmalıdır. Ancak bunlarda da yankesicilerin çok olduğu unutulmamalıdır.

Bazı yerlerde sabit hatlarda çalışan 22 kişilik VW minibüsler bulunmaktadır ama bunlara sadece merkezi yerlerde binmeniz önerilir. “Peseros” denilen bu araçlar: Paseo de la Reforma alanında sabit bir rota izlerler ve fiyatları ucuzdur.

Gelelim taksilere. Mexico City şehri içinde birkaç taksi türü vardır. Sarı, beyaz veya yeşil taksilere “Libres” denilir. Bunlar yollarda serbestçe dolaşırlar. Ancak daha önce söz ettiğim gibi, taksiye bindiğinizde şöföre net adres belirtmeniz, yani cadde ve sokak yanında ilçe ve mahalle belirtmeniz gerekir.

Kırmızı renkli taksiler “de Sitio” olarak isimlendirilir ve bunlar sabit duraklardan hareket ederler. “Turismos” denilen ve büyük oteller önünde bekleyen özellikle limuzin gibi taksiler çok pahalıdır. Eski tarihi merkez içinde ise bir tür bisiklet taksi olarak hizmet veren “Bici-taksiler” bulunur.

Meksika Mexico City Genel

 

TURİZM

2013 yılında şehir, yaklaşık 14 milyon turist tarafından ziyaret edilmektedir. Ancak kanlı kartel şiddet korkuları yine de insanların burayı ziyaret etmelerini engellemektedir. Özellikle kartel cinayetleri ülkeyi sardığında 2009 yılında ülkeyi ziyaret eden turistlerin sayısı hızla düşmüştür.

Toplu mezarlar ve çete katliamları Meksika’nın adını karartmış ve ardından 2010-2012 yılları arasında turist sayısında büyük düşme yaşanmıştır.

Meksika Mexico City Genel
Meksika Mexico City Genel

 

GEZİLECEK YERLER

Mexico City şehri sık sık değişen sokak isimleriyle birlikte, yaklaşık 240 mahalleye bölünmüştür. Ayrıca 16 ana idari birime ayrılmıştır. Farklı mahallelerdeki birçok cadde, aynı ada sahiptir.

Çünkü birçok caddeye tanınmış nehirler, filozofların isimleri verilmiştir. Örneğin: Emiliano Zapata ismi, şehirdeki yaklaşık 100 caddeye verilmiştir. Bu nedenle: şehirde adres ararken: cadde veya sokak ismi yanında, hangi ilçe veya mahallede olduğunu da bilmeniz gerekir.

Şehirdeki caddeler yani “Avenidas”lar genellikle doğu-batı istikametinde, sokaklar yani “calles” ler ise kuzey-güney istikametinde uzanırlar. Ayrıca: Bulevar denilen bulvarlar ve bunlar arasında bağlantıyı sağlayan “Calzada” denilen “geçit” ler bulunmaktadır. Sadece büyük ve önemli caddeler, kendi uzunluğu boyunca aynı ismi korurlar.

Şehirdeki Gezi

Mexico City şehrindeki gezinize: bence “Zocalo” yani “Ana Meydan”dan ve çevresindeki turistik yerlerden başlamalısınız.

Devamında ise: bitişik Sagrario, Ulusal Saray ve arkeoloji bölgesindeki yeni “Museo del Templo Mayor” gezilebilir. Bu geziler sizin 1 gününüzü rahatlıkla dolduracaktır.

Şehirdeki ikinci gününüzde: Palacio de Bellas Artes, Latin Amerika Kulesi, Casa de los Azulejos, Iglesia de San Francisco, Alameda Park ve bitişik Avenida Juarez düşünülmelidir.

Hatta: şehir gürültüsünden uzak sakin Botanik Bahçeleri, Hayvanat Bahçesi ve Bosque de Chapultepec ve Castillo de Chapultepecek gezilebilir. Ancak bu gezide: Antropoloji Ulusal Müzesi mutlaka görülmelidir. Elbette Museo de Arte Moderno (Modern Sanat Müzesi) de unutulmamalıdır

Şehirde: canlı gece hayatı yaşamak isterseniz: Plaza de Garibaldi özellikle mariachi müzikleriyle popülerdir.

Mexico City şehrinde uzun zamanınız varsa gezmeniz önerilen diğer yerler şunlardır: Frida Kahlo Müzesi ve Museo Leon Trotsky, Ciudad Universitaria. Öte yandan: yüzen bahçeler bir tekne gezisi ile ziyaret edilebilir. Xoccimilco ve Guadalupe Bazilikası düşünülmelidir.

Meksika Mexico City Genel

 

ALIŞVERİŞ

Mexico City şehri alışveriş için çok özel bir yerdir. Şehirde büyük ve modern alışveriş merkezleri yanında, daha geleneksel dükkanlar, kaldırım satıcıları ve açık pazarlar bulunmaktadır.

Şehirde lüks mağazalar ve alışveriş merkezleri arayanlar: Presidente Masaryk, Centro Santa Fe ve Zona Rosa denilen yerleri tercih etmelidirler. Şehrin güney kesiminde bulunan Centro Coyoacan ve Perisur özellikle çok popülerdir.

San Angel sömürge dönemi mahallesidir ve aynı zamanda çarşı anlamına gelen “Bazaar Sabado” ile ünlüdür. Burada üç farklı Pazar kurulmaktadır. Cumartesi günleri açık el sanatları pazarı kurulur.

Biraz daha uzakta ünlü seramik pazarı Cuma günleri kurulur. Tepoztlan denilen yerde ise Pazar günleri, el sanatları pazarı kurulur.

Meksika Mexico City Genel

 

GECE HAYATI

Mexico City şehri en aktif gece hayatına sahiptir. Hatta sonsuz seçenekler olduğu söylenir. Müzik sahnesinden caz kulüplerine, yüksek sesle müzik dinlenebilen diskolara, Mariachi müziklerine, Flamenko ve salsa kulüplerine, klasik konserlere, opera, filarmoni orkestrası, romantik trio, oda müziği ve daha fazlası sunulmaktadır.

Büyük otellerin birçoklarının hemen bitişiklerinde kaliteli ve canlı eğlencelerin sunulduğu diskolar bulunur. Birçok eğlence mekanı, gece saat 22.00 gibi kapılarını açarlar ve eğlence sabaha kadar devam eder.

Evet şehirde eğlenmek için ilk akla gelen yerlerin başında “Zona Rosa” gelmektedir ama buranın aynı zamanda bir turist tuzağı olarak da ün yaptığını unutmayınız.

 

MARİACHİ

Plaza Garibaldi denilen yerde: düğün, doğum günü ya da diğer özel günlerini kutlayanlar veya sadece eğlenmek isteyenler bu meydana gelip Mariachi guruplarının şarkılarını dinliyorlar. Mariachilerle Kolombiyalı Valenato ozanlarının hikayeleri biraz birbirine benziyor.

1900’lerin başlarında Mariachiler, iş oldukça çiftliklere girip çalışan gezgin müzisyenlermiş. Meksika  Devriminden sonra işler zorlaşınca çiftliklerden ayrılıp, kasaba kasaba gezerek Vallenato ozanları gibi haber  taşımışlardır.

Verdikleri haberlerin yanında, devrimin başkarakterlerine dair kahramanlık öykülerini anlatan şarkılar söylerlermiş.

Kaynağı kesin olarak bilinmeyen, ancak keman, arp ve gitardan oluşan geleneksel İspanyol orkestralarına benzetilen Mariachi gurupları günümüzde Meksika, İspanya ve Afrika’nın (İspanyol işgalcilerin getirdiği Afrikalı köleler sayesinde) yerel müziklerini harmanlıyorlar.

Şarkıların öyküleriyle doğa, maçoluk, aşk, ölüm, politika, yörenin insanları ve hatta hayvanlar üzerine. Sözler oldukça müstehcen olabiliyormuş. Şarkılarda kadın erkek ilişkileri dolaylı yoldan anlatılır, bunun içinde çiftlik hayvanları kullanılırmış.

Genelde Jalisco eyaleti ve civarında yaşayan Mariachilerin üne kavuşması 1930 lu yıllara rastlıyor. En bilinen Mariachi Gaspar Vargas, Jalisco dan başkente gidip devlet başkanının konuğu olmuş.

Başkan Cardenas çok beğenince mariachi müzikleri bir anda radyolar aracılığı ile tüm Meksika ya yayılmıştır. Mariachiler ilk defa doğru dürüst kıyafetler alacak konuma geldiklerinde, kostüm olarak kendilerine Meksika ya özgü atlı kovboy diyebileceğimiz charroların kıyafetini seçmişlerdir.

Dar ve süslü pantolon, kısa ceket, işlemeli kemer, çizme, papyon tipi gravat ve geniş Meksika şapkası sombrero.

Kırsal alanlarda Mariachiler daha çok bir araya gelmeye çalışan aşıklara hizmet veriyor. Kızın evinin önüne giden Mariachiler pencerenin altında serenat yaparak genç erkeğin kalbinden geçenleri, söylemek istediği sözleri kıza iletiyorlar.

Aşk-meşk işlerinin dışında vaftiz törenleri, düğünler, resmi tatiller ve hatta cenazelerde bile Mariachi guruplarından vazgeçilemiyor. Ölmek üzere olan bir Meksikalının kendi cenazesinde çalınacak şarkı listesi hazırlaması gayet normalmiş.

Mariachileri dinlemek için şarkı başına yaklaşık 4-5 dolarlık bir ücret ödemek gerekiyor. Pazarlık yapmak serbesttir.

Guruplardaki müzisyen sayısı genelde 7-10 kişi arasında değişiyor. Kullanılan enstrümanlar ise keman, beş telli küçük gitar vihuela, vihuelanın altı telli versiyonu guitarron denen bas gitar, trompet ve klasik gitar.

Maggy şarkı sözlerinden ve Mariachilerin giydikleri kostümlerden, gurupların hangi bölgeden geldiğini anlamak mümkündür. Son adı verilen geleneksel Mariachi müziğinin en iyi örneklerine Jalisco (son jalisciense) ve Veracruz (son jarocho) eyaletlerinde rastlanıyormuş.

Tipik bir son jarocho şarkısı olan meşhur olan Bamba yı bir de Mariachi guruplarından dinlemelisiniz.

Meksikalılar için Mariachi müzikten öte bir şey. Kültürlerinin, tarihlerinin, geleneklerinin yoğrulmuş hali, özü bu. Plaza Garibaldi Meksika’daki farklı kültürleri biraz daha iyi anlayabilmek için bu anlamda ideal bir yerdir.

 

Seyşeller Genel

Seyşeller Genel

Seyşeller: Afrika kıtasının doğusunda: Madagaskar adasının kuzeydoğusunda bulunan ve 115 ada ve 30 önemli kaya oluşumundan oluşan bir ülkedir. Bu adalardan 74 tanesi mercan adası ve dış resif adalarından oluşmaktadır. 41 tanesi ise granit adalardır. Adaların toplam arazi kütlesi sadece 457 km karedir. Dış adaların büyük bölümü ıssızdır. Onların toplam alanı 211 km karedir. Tüm nüfusun yaklaşık % 2’lik bölümü bu dış adalarda yaşamaktadırlar.

Ancak Madagaskar denilince yakın değil, buranın 1200 km uzağındadır. Doğu Afrika kıyıları ise 480-1600 km uzaklıktadır.

Ülkeyi oluşturan adaların büyük bölümü yalnızca adacık şeklindedir yani iskana açık değildir. Toplam 455 km karelik bu ülke, Afrika kıtasının en küçük ülkesidir.

Ülkenin en yüksek yeri 900 metre rakım ile Mahe adasındaki Morne tepesidir.

İdari yapıya gelince, ülkenin başkenti “Victoria” şehridir.

Ülke ekonomisi turizme ve tarıma dayalıdır. Ülkede yetiştirilen başlıca tarım ürünleri: muz, papates, mango ve kokonat ve vanilyadır. Ayrıca deniz ürünleri de önemli gelir kaynağıdır. Başlıca ihraç ürünleri: hindistancevizi içi, tarçın, vanilya ve balıktır.

 

VİZE

Bu ülkeye gitmeyi düşünenler, vizeyi ülke girişinde havaalanında alabiliyorlar.

 

HAVAALANI

Mahe’deki Seyşeller Uluslar arası Havaalanı: Victoria’nın 11 km güneyindedir. Göçmen bürosundan önce bir turizm danışma masası ve varış salonunda bir duty-free mağazası bulunur. Gümrükten sonra araba kiralama acentası, bankalar ve tur operatörlerinin masaları bulunur. Bunları geçtikten sonra taksi durağı görürsünüz.

Seyşellere paket turlarla gelenler gümrük çıkışında karşılanıp minübüsle otellerine ulaştırılırlar. Havaalanının hemen karşısında bir benzin istasyonu ve otobüs durağı bulunur. Praslin’e yada başka bir adaya aktarma yapacaksanız, gümrükten çıktıktan sonra sağa dönün ve check-in masaları ile restoranı geçerek üzeri kapalı yürüyüş yolundan İç Hatlar Terminaline ulaşın.

Aynı terminali kullanan Helicopter Seychelles’in havaalanından kendine ait bir masası vardır.
Ülkemizden buraya gitmek için genellikle Dubai aktarmalı uçuşlar seçiliyor. Aktarmalı bu uçuşlar İstanbul hareketinden itibaren beklemeler de dahil yaklaşık 10-12 saat sürüyor. Yani en iyi şartlarda, Dubai üzerinden bu ülkeye ulaşım 8-8.5 saat sürüyor.

 

HOSTELLER

Seyşellerde hostel yoktur.

 

ARABA KİRALAMA

Adalarda araba kiralamak cazip olsa da sıkıntıları bulunuyor. Her şeyden önce klasik İngiliz yöntemi, trafik tersten yani soldan işliyor ve yol kenarlarında yaya kaldırımı yok ve yollar keskin virajlarla doludur. Yani, araba kullanmak cesaret istiyor.

 

TOPLU TAŞIMA

Adada: ring seferleri yapan halk otobüslerini kullanmak mümkündür.

 

İKLİM

Ekvator yakınlarında ve tropikal iklim kuşağında yer alan Seyşeller yıl boyunca sıcak ve nemlidir. Adalarda yıllık ve günlük sıcaklık farkları düşüktür. Mayıs’tan Ekim’e kadar kuru esen güneydoğu musonu, Kasım’dan Nisan’a kadar kuzeybatı musonu hakimdir.

Güneydoğu musonu süresince sıcaklık deniz seviyesinde 25-30 derece ve nem oranı % 80 civarındadır. Yılın bu zamanında rüzgarın hızı artar ve deniz Temmuz ile Eylül arasında çok dalgalıdır. Mahe adasındaki sıcaklık ortalamaları 25-29 derece arasındadır. Yağış ise yükseklere çıkıldıkça artar.

Kuzeybatı musonu sırasında rüzgarın hızı ve yönü değişkendir ve sıcaklıklar 3 derece daha artar. Yılın her döneminde, özellikle granitlerde sağanak yağış görülebilir. Aralık ortasından Şubat ortasına kadar, özellikle alçak basınç alanı İntertropikal Konverjans Bölgesi’nin etkili olduğu yılbaşı civarında yağışlar tavan yapar.

Adalar kasırga kuşağı dışında yer alır. Ancak istisnai durumlarda güneydeki adaları kasırga vurabilir. Güneş ışınlarının dik olarak geldiği iki mevsim arasında pek rüzgar görülmez. Böylece deniz sakin ve berrak olur.

Özellikle Nisan ayı civarında hava çok nemlidir. Siz burayı ziyaret etmek ve yağmurlara yakalanmak istemiyorsanız, kurak sezon alan Mayıs-Ekim ayları arasındaki dönemi tercih edin. Özellikle Ocak aylarında, hava şartlarının çok kötü olduğunu bilmelisiniz.

 

İNSANLAR

Ülkede yaklaşık 80 bin kişi yaşamaktadır. Etnik yapı “Creoller” denilen ve Fransız asıllı ve İspanyol asıllı olup burada doğmuş kimselerden meydana gelmektedir. Yani: genelde İspanyol, Fransız, Asyalı ve Afrikalı insanların karışımından oluşan melez bir ırk vardır. Din olarak ise Katoliktir. Ayrıca az sayıda Müslüman, Protestan ve Hindu vardır.

Suç oranı azdır.
Evet adada insanlar sıcakkanlı ve İngilizce biliyorlar. “bonzour” yani “merhaba” dediğinizde, bu sihirli kelime her kapıyı açabiliyor. Öte yandan, sanırım turizm olmasa, buradaki insanlar tam bir sefalet içine düşeceklerdir.
Son bir not: adada yaşayan insanların % 80’ni bayandır.

 

DİL

Ülkede; Fransızca ve İngilizce konuşulur ve bunlar resmi dil olarak kabul edilmiştir.

 

ÖLÇÜ BİRİMLERİ

Seyşeller’de yaygın olarak metrik sistem kullanılır.

 

PARA

Para birimi; 1 Seyşeller Rupisi: 100 sente bölünür. Banknotlar: 10,25, 50,100, 500 SR.
Madeni paralar: 1 ve 5 SR ile 5,10, 50 sent.

1 euro yaklaşık 15 rupidir. Bu hesaba göre: 1TL=5 rupidir. Yalnız çevirmelerde komisyon alıyorlar.

Döviz Bozdurma: Bankalardaki döviz kurları, otellere göre daha yüksektir. Havaalanı, Victoria ve büyük köylerde döviz büroları vardır. Ülkeden ayrılırken rupiyi yeniden dövize çevirebilmek için önceki döviz bozdurma işlemlerinin makbuzlarını göstermeniz gerekir.

Turlar, araba kiralama, otel faturaları gibi hizmetlerin ücretleri döviz ve genellikle Euro cinsinden sabitlendiğinden para bozdurmanıza pek gerek kalmaz. Havaalanındaki duty-free mağazası bile yalnızca döviz kabul eder.

Ancak: Seyşellerde çoğu restoran ve cafede: dolar ve euro kabul edilmediğini görürseniz şaşırmayın, bu durumda sahilde yanınıza yaklaşık “para isteyip istemediğinizi soran” kişilerle karşılaşırsınız ve bunlara dövizinizi bozdurabilirsiniz.

Ülkede bilinen dövizler: ABD Doları, İngiliz Sterlini ve Euro’dur.

Kredi ve Banka Kartları: Seyşellerde başlıca uluslararası kredi kartları geçerlidir. Bankaların çalışma saatleri dışında kredi ve banka kartıyla ATM’lerden nakit çekebilirsiniz. Victoria’daki bankalar özellikle ay sonlarında çok kalabalık olurlar.

  Seyşeller Genel

 

TURİZM

Seyşellerde bütün zamanınızı kumsallarda ve denize girerek geçirebilirsiniz. Burası size hem dünyanın en güzel kumsallarını tanıma ve hem de sualtındaki ve ormanlardaki yaşamı izleme ve keşfetme şansı sunar. Adalardaki seyahatler genellikle “Mahe” adasından başlar. Öte yandan her adanın kendisine özgü bir karakteri olduğunu bilmek gerekir ve zamanınız yeterliyse mutlaka birkaç adayı ziyaret etmenizi öneririm.

Seyşeller Genel

TEKNE GEZİLERİ

Seyşellerde özellikle Mahe adası çevresindeki adalara güzel tekne gezileri yapılmaktadır. Altları camlı teknelerin turları, Glacis alanı çevresinde mevcuttur. Genellikle yarım günlük turlar düzenlerler. Ayrıca özel tur operatörleri ve oteller tarafından düzenlenen curieuse ve Pierre Islet tekne gezileri vardır. La Digue üzerinde Felicite, Grande Soeur ve Ile Cocos gibi minik ada ziyaretleri ilginç olacaktır.

Seyşeller Genel

 

PLAJLAR

Plajlar, genellikle Victoria merkezli bölgede kuzey-batı istikametinde uzanır ve “Beau Vallon Beach” olarak isimlendirilen kumlu bölge 3 km kadar uzanır.

Haziran ve Ekim ayları arasındaki dönemde, zaman zaman kuvvetli akıntılar olabilir. Ancak çoğu plaj, yüzme için son derece uygundur. En popüler plajlar Mahe adasındadır. Kuzeyde: Mar Anglaise ve Glacis Vista gibi Mar, North Point, Carana Plajı ve Anse Nord d’Est güzel yerlerdir.
Mahe adasının batı kıyılarında Cap Ternay ve Launay isimli yerlere karayolu ile kolayca erişilir.
Praslin adası, kuzey-batı ucu popülerdir. Anse Lazio plajı, buradaki muhteşem plajlar içinde en popüler olanıdır.

Praslin adasının doğu kıyısı: Anse La blague de kalabalıktan kaçmak isteyenler için idealdir. Baie Laraie: genellikle kayalarla çevrili kumlu plajdır. Burada doğal yollardan aşınmış büyük kıyı heykellerini görebilirsiniz.

Seyşeller Genel Atoll
Seyşeller Genel Atoll
Aldabra Atoll

 

Aldabra Atoll

Burası bir UNESCO dünya mirası alanıdır. Aldabra dünyanın en büyük mercan atoludur. Mahe adasının 1150 km güneybatısındadır.

Atol; sığ bir lagünü çevreleyen dört büyük mercan adasından oluşur. Adalar gurubunun kendisi bir mercan kayalığı ile çevrilidir. Erişim ve Mercan adası tarafından tecrit edilmesi nedeniyle, Aldabra insan etkisinden korunur ve böylece dünyanın en büyük dev kaplumbağa sürüngenlerine ev sahipliği yapmaktadır.

(Bunların sayısının 100.000 den fazla olduğu söyleniyor) Bu yüzden: adada hiçbir konaklama yeri yani otel yoktur. Küçük bir araştırma istasyonu bulunur ve burada mercan adası biyolojik çeşitliliği araştırılır. Kırılgan ekosistemi korumak için buraya özen gösterilmektedir.
Okyanus ve manzara zenginliği ve çeşitliliği, Mercan adasının doğal ve estetik güzelliği ve renkleri buranın önemini ortaya çıkarmaktadır.

Merkezi lagün doldurur ve champignons olarak bilinen mantar biçimli tepe noktası ortaya çıkaran dört kanalla günde iki kez boşalır.

Kaplan köpekbalıkları ve manta ışınları genellikle sığlık, sinsi sinsi ve atol beyaz boğazlı Aldabran raya (Hint okyanusunda uçamayan bir kuş türüdür) da dahil olmak üzere binlerce kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır.

Seyşeller Genel

TARİHİ DEĞİŞMEYEN RESMİ TATİLLER

1-2 Ocak Yeni yıl
1 Mayıs İşçi Bayramı
5 Haziran Kurtuluş Bayramı (1977 Darbesi Yıldönümü)
18 Haziran Ulusal Gün
29 Haziran Bağımsızlık Bayramı
15 Ağustos Meryem’in Göğe Yükselişi
1 Kasım Azizler Günü
8 Aralık Günahsız Doğum Yortusu
25 Aralık Noel

 

SCUBA DALIŞ VE ŞNORKELLE DALIŞ

Seyşeller çevresinde tüplü dalış için oldukça uygun yerler vardır. Hakim rüzgarlar Ekim ve Kasım aylarında ve daha sonra yıl içinde Nisan-Mayıs aylarında çok uygun koşullar sağlarlar. Suyun berraklığı 30 derece ısıya yaklaşırken, 30 ile 98 metre arasında değişir. Mahe adasının “La Digue” bölgesi sualtı bölümü, özellikle tüplü dalgıçlara hitap eder. Özellikle, Anse Patates çevresinde şnorkelle yüzmek mümkündür.

Evet, burası gerçekten tam bir su altı cennetidir. Sahil çevresinde gerçekten harika tüplü dalış ve şnorkelle yüzme yerleri vardır. Mahe adası üzerinde “Beau Vallon Beach” dalış için iyi bir yerdir ve hatta su altında bir dizi kolonize batıkları bulunmaktadır. Buradaki güvenilir dalış mağazalarından ekipmanları satın alabilir veya kiralayabilirsiniz.

“Beau Vallon” un kuzey yönündeki sahilde şnorkelle dalış için uygun yerler vardır. Mahe adasının güneybatı kıyıları da, başta Anse a la Mouche ve Dive Resort olmak üzere iyi dalış imkanlarına sahiptir. Mahe adasının, Port Launay Marine Milli Parkı batı kıyısında oldukça özel dalış yerleri bulunur.

 

GECE HAYATI

Adalarda gece hayatı hemen hemen yok gibidir. Yalnızca Victoria şehri: büyük oteller ve tatil köyleriyle Seyşeller gece hayatı için odak noktasıdır. Otellerde; bar ve diskotekler ve canlı müzik mekanları etkindir. Ayrıca: blackjack ve rulet veya diğer oyunların da oynanabildiği iki küçük Casino bulunmaktadır.

Seyşeller Genel alışveriş

 

SEYŞELLER-ALIŞVERİŞ

Seyşellerde: kelepir ürünler ve pahalı butikler bulmak mümkün değildir. Hatta: adalarda satılan bazı hediyelik eşyalar: Afrika ve Madagaskar adası başta olmak üzere başka ülkelerden ithal edilerek buraya getirilir.

“Victoria” şehri: birçok hediyelik eşya dükkanının bulunması ile öne çıkar. Burada: çoğu yerli malı olan: canlı renklerle yapılmış pareolar, plaj giysileri, deniz kaplumbağasından yapılmış aksesuarlar, hindistancevizinden yapılmış ürünler ve tişörtler bulup satın alabilirsiniz.

“Revolution Avenue” denilen yerde bulunan Memorabilia ve “Market Street” denilen yerde bulunan Sunstroke: el yapımı giysiler, elle işlenmiş örtüler, rüzgar gülleri, aynalar ve abajurlar gibi daha pahalı ve dayanıklı hediyelik eşya satın alabileceğiniz yerlerdir.

“Anse aux Pins” de bulunan The Craft Centre: sepetler ve yerli malı el sanatı ürünleri alabileceğiniz yerdir.

Ne Satın Alınır

Seyşellerde büyük Batı tarzı alışveriş merkezleri bulunmamaktadır. Bunun yerine, küçük ve bağımsız mağazalar ve dükkanlar zengin çeşitliliği ile ilgi çekmektedir. Yazının hemen başında belirtmek istediğim bir husus var, burada alışveriş yaparken sakın pazarlık yapmayı ihmal etmeyin.

Bu dükkan, mağaza ve tezgahlarda bulunanlar: takılar, boyalı batik kumaşlar ve el işleridir.

Dükkanlar genellikle Cumartesi günü öğle saatlerinde kapanır. Bunun dışında: hergün saat 08.00-17.00 arasında açıktır. Bazı mağazalar saat 13.00 civarında yeniden açılmak üzere öğle yemeği için bir saat kapanırlar.

Mahe adasında Victoia şehri: ziyaretçilerin hediyelik eşya satın alabilecekleri başlıca yerdir. Kenwyn House: yerel sanatçıların çalışmalarını vitrinlerde sergiledikleri yerdir. Creole binası ise, yerel sanatçılar tarafından hazırlanmış mücevher parçalarının satıldığı yerdir.

Francis Rachel Street boyunca, diğer birçok dükkanlar el yapımı hediyelik eşya satış yerleridir. Camion Hal: birçok farklı mağaza bulunan küçük bir alışveriş yeridir. Albert Street üzerinde bulunan tezgahlarda iyi bir şeyler bulup satın alabilirsiniz.

Aynı şekilde Sham Peng Tong Plaza: nezih Seyşeller hediyeliklerinin bulunduğu yerdir. Victoria Sir Selwyn Clarke Pazar: taze sebze, meyve ve kuru ve taze balık satışı yapılan yer olarak bilinir. Burada ayrıca el işi ürünlerde satılır.

Beau Vallon Beach, Çarşamba ve bazı cumartesi günleri akşamları açık Pazar kurulan yerdir. Öte yandan, özellikle şişelenmiş su satın alabileceğiniz birçok yer bulunur. Küçük ve çeşitli mini gıda mağazaları boldur. Birkaç süpermarket de bulunur.

Eğer Seyşeller’e özgü bir şeyler satın almak isterseniz: yöresel malzemelerden yapılmış bir şişe içki, tarçın kabukları, bir şişe limonotu yağı düşünebilirsiniz. Limon otu yağı: etkili bir sivrisinek kovucusudur ve hoş-taze kokulu bir parfüme benzer.

Bir kavanoz “Hellfire” yani “Cehennem Ateşi” de düşünebilirsiniz. Bu bir tür acı kırmızı biberdir. Öte yandan: çevre kirliliğinden uzak alanlarda kimyasal kullanmadan yetiştirilmiş vanilya ve limon gibi çeşitli aromalara sahip yerel çayda düşünülebilir ki, bu yerel çay dünyanın en saf organik çayı olarak bilinir.

Bunların dışında: yerel sanatçıların atölyelerinden: yağlıboya, suluboya ve batik gibi yöntemlerle yapılmış orijinal veya baskı-kopya eserler de satın alabilirsiniz. Bunlar nispeten pahalıdır.

Sonuç olarak, Seyşeller’i hatırlatacak en pahalı ürün: genellikle kolye ucu olarak kullanılan ve özel olarak yetiştirilen “Praslin” bölgesinin güzel “siyah incisi” dir.