Ankara Sincan

Ankara Sincan

Aslında, birçok kez gittiğim Sincan ilçesinin, Ankara’nın hemen yakınında olmasına rağmen, her türlü imkanların yaratılması nedeniyle, Ankara’ya pek de ihtiyaç duymayan bir yöre olduğu kesin. Yani, burada yaşandığında, her türlü imkan bulunuyor.

Öte yandan, Ankara’nın özellikle yüksek kiralarından kaçan insanların, burada ikamet ediyor olması ve her gün Ankara’ya gidip-geliyor olmaları, buranın hareketliliğini sağlıyor.

ULAŞIM

Sincan: Ankara-İstanbul tren yolu üzerinde olması ve Ankara-Beypazarı-Ayaş kara yolu üzerinde bulunması nedeniyle, öne çıkmış ve herhangi bir ulaşım problemi bulunmayan bir ilçedir.
Ankara-Sincan arasındaki uzaklık: 27 km. dir. Ankara ile olan ulaşım: minibüs, otobüs ve banliyö trenleriyle sağlanmaktadır.

TARİHİ

Sincan isminin kelime anlamı “şen ve canlı insanların yurdu” demektir. Özellikle, Asya’da, bazı yerlerde, aynı ismi taşıyan yerleşim yerleri bulunmaktadır.

Sincan yöresinde: antik dönemlere ait kalıntılar, genellikle kaya yerleşimleri şeklinde görülür.

Özellikle: Esenler köyü yöresinde ortaya çıkan “aslan heykeli ve üzüm tekneleri”, İncilik köyünde ortaya çıkan “küp ve sütunlar” ile Saraycık köyünde bulunan “aslan heykeli” bölgede antik dönemdeki Roma ve Bizans yerleşimlerinden günümüze kalan kalıntılardır.

Sincan ve yöresi, Osmanlı döneminde de, tipik Anadolu köyleri yerleşimi şeklinde görülür. Sonuç olarak: mimari ve sanatsal açıdan, yörede, eski dönemlere ait çok sayıda kalıntı görülmemektedir. Her ne kadar, yörede, ilk yerleşimin, MÖ. 5000’li yıllara kadar uzandığı bilinse de, o dönemlerden ve medeniyetlerden, günümüze herhangi bir kalıntı intikal etmemiştir.

Sonraki dönemde, Sincan ismi, 1892 yılında, İstanbul-Bağdat demir yolu hattının, Sincan köyünden geçmesi şeklinde duyulur. 1926 yılındaki yazılı kayıtlarda, burada, 8-10 hanelik bir köy ve 1 cami bulunduğu yazılıdır.

Yine aynı dönemde, yani 1926 yılında çıkarılan bir kanunla “Zir köyü” bölgesinin, bucak yapıldığı, daha sonra ise, 1928 yılında, Sincan köyünün Etimesgut’a bağlandığı görülür. Aynı dönemde: Sincan, küçük bir köy iken, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle, özellikle yurt dışından göçen vatandaşlarımızın buraya yerleştirilmesiyle büyümüştür.

1950’li yılların başında, Bulgaristan ve Romanya’dan gelen göçmenler ile, köyün nüfusu hızla yükselmiştir. Özellikle: Romanya’dan gelen göçmenler, beraberlerinde “lale” soğanları getirmişler ve Sincan yöresinde lale bahçelerinin oluşturulmasını sağlamışlardır.

Sonuç olarak: 1983 yılında, Sincan ilçe haline getirilmiştir. 1988 yılında ise, Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınmıştır.

GENEL

İlçe, dağlık alanlarla kuşatılmıştır. Kuzeydoğu bölgesinde “Karyağdı dağı” ve doğu bölgesinde “Ayaş dağı” uzantıları görülmektedir. Yöredeki başlıca akarsu ise Ankara çayıdır.

Yöre insanının başlıca ekonomik etkinlikleri: tarım ve hayvancılıktır. Ayrıca: yörede bir kısım sanayi tesisi ve kombinalar görülür. Özellikle: Ankara Sanayi ve Ticaret Odası tarafından kurulmuş olan “Organize Sanayi Bölgesi” önem kazanmaktadır.

Evet, Sincan için, sembol olarak “lale” kullanılmış ama yaptığım araştırmada, bunun sebebini öğrenemedim. Bir noktada: 1950’li yıllarda, özellikle Romanya bölgesinden göçerek Anadolu’ya gelen ve buraya yerleştirilen göçmen yurttaşlarımızın beraberlerinde lale soğanları getirdikleri düşünülmektedir.

Hani, Sincan yöresinde çok miktarda lale üretimi mi var? Meçhul veya böyle bir yazılı kaynak bulamadım, ama sonuçta, Sincan yöresinde, lale, yörenin sembolü olarak kabul edilmiş ve kullanılıyor. Bu arada: her yıl “Mayıs” ayı içinde, burada “Lale Festivali” yapılıyor.

 KONAKLAMA

Sincan Öğretmenevi İstasyon Mah. Erdal Sokak.No.12 312-2765960

GEZİLECEK YERLER

Sincan: herhangi bir tarihi ve doğal güzelliği olan yer değil. Yani, turizm açısından herhangi bir beklentiye cevap vermez. Yalnızca, burada bulunan “Harikalar Diyarı” ziyaretçiler için ilginç gelebilir. Bunun dışında yörenin herhangi bir turizm aktivitesi bulunmuyor.

HARİKALAR DİYARI

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Sincan-Fatih semti yanındadır.
Park, kapladığı alanın büyüklüğü ile, Avrupa’nın en büyük kentsel parklarından birisidir.

Park alanında: spor kompleksleri, piknik alanları, kültürel alanlar, yeşil alanlar ve masal adası gibi rekreasyon alanları bulunmaktadır.

Özellikle: 25 bin m. Karelik masal adası, çocukların ilgisini çekiyor. Bunun dışında: park alanında, 1 nikah salonu var.

ALİ YAKUT KÖYÜ CAMİ

Sincan ilçesine bağlı, İlyakut köyünde bulunan cami, boyuna dikdörtgen planlı, çatılı, kagir bir yapıdır. Binanın yapımında: moloz taş, kesme taş ve devşirme taş kullanılmasının yanında, ahşap malzeme kullanımı da önemli yer tutar.

Duvarlar içte ve dışta sıva kaplıdır. Camide, iki sıra halinde dizilen üstü kemerli pencerelerden, doğuda altı, güneyde-kuzeyde-batıda dörder adet bulunmaktadır. Kuzeyinde, sonradan eklenmiş bir son cemaat yeri ve kuzeybatısında ise 1965 yılında yapılmış bir minare bulunur.

Kuzeydeki mihrap eksenindeki kemerli bir kapıdan girilen caminin harimi: üç sahınlı, düz tavanlı ve kırma çatılıdır. Sahınlar, iki sıra halinde dizilmiş, ikişer ağaç direklerle birbirlerinden ayrılır.

Direkler: iki kalın kirişle ahşap tavanı taşırlar. Kirişlerle direkler arasında, ucu profilli yastıklar bulunmaktadır. Kıble duvarına dikey olarak uzatılan kirişlerle, hatıl ve duvarlar arasında, ucu profilli yarım yastıklar bulunur.

Yarım yastıkların üzerinde ise, kirişleri taşıyan tahtalar ve orta hatılın yan yüzleri, aşı boyalı klasik kalem işi nakışla süslenmiştir. Tavan tahtaları ayrıca çapraz ve dikey çakılmış çıtalarla süslenmiştir.

Güneydeki tavana kadar yükselen altıgen alçı mihrap, kalıplama tekniğiyle yapılmıştır. Mihrap, çokgen nişli olup, üstü mukarnaslıdır. Nişin çevresini dolaşan geniş silmeler, geometrik süslemelere sahiptir.

Mihrabın, sağında geometrik süslemeli, ahşap minber bulunur. Yapı: alçı, ahşap ve kalem işi süslemeleriyle dikkat çekmektedir. Caminin 14’ncü yüzyıl sonu ile 15’nci yüzyıl başlarında yapıldığı düşünülmektedir.

ESKİ BUCUK KÖYÜ CAMİ

Eski Bucuk köyünün günümüze yalnızca camisi ulaşmıştır. Bir yamaca yapılan cami, dikdörtgen planlı, kırma çatılı, kagir bir yapıdır. Caminin dış duvarları, yamaçta kalan kuzey ve doğu cephelerinde taş kullanılmıştır. Son cemaat yeri ve minaresi yoktur.

Caminin kesme taş kaplı doğu ve güney cephe duvarlarında, altta ve üstte ikişer dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Alttakiler büyük, üsttekiler küçüktür. Pencerelerin lentonlarına kemerler motif olarak işlenmiştir. Çatısı alaturka kiremit kaplıdır.

Batıda kemerli bir kapı ile girilen cami harimi, boyuna dizilmiş, ikişerden dört adet ahşap direkle, boyuna üç sahına ayrılmıştır. Kapalı olan kuzey duvarında ahşap mahvel vardır. Ahşap tavanda  herhangi bir süsleme yoktur.

Caminin içindeki direkler, zarif konsollarla tavanı taşırlar. İç duvarlarda, sonraki yıllarda yapıldığı tahmin edilen hat ve bitkisel bezemeler görülür. Caminin kuzeyine, yakın zamanda eklenmiş, eski eser olmayan türbesi bulunmaktadır.

Türbenin içinde kimlere ait olduğu bilinmeyen 4 adet mezar olup, çok eski olmayan bir zamanda bu mezarların üstü örtülmüştür. Camide, onarım kaydı dışında bir yapım kitabesi bulunmamaktadır. Minare elemanları, yapı malzemesi ve çevresindeki benzer yapılarla karşılaştırıldığında, yapıyı, 15-16. yüzyıllar arası bir döneme tarihlemek mümkündür.

KÖTÜRÜM BEYAZID CAMİ

Sincan beldesinde, Yenikent’in ilk yeri olan “Zir köyü”, eskiden “Istanos” kazası imiş. Heyelan ve sel yatağı olması sebebiyle terk edilen “Uluköy”e bağlı olan bu yerleşimdeki “Kötürüm Beyazıd Cami”, yakın zamanlara kadar metruk ve harap durumda iken, günümüzde yıkılmıştır.

Yani, görme şansınız yok, yalnızca tarihi kalıntılar hakkında bilgi sahibi olmamız açısından burası ile ilgili birkaç not yazmak istiyorum.

Dikdörtgen planlı, çatılı bir yapı olan cami, 7.20 x 9.50 metre ölçülerindedir. Camiye, kuzeyden iki yanı kapalı, önü açık son cemaat yerinden girilir. Cami harimi, kare planlıdır. Alçı mihrabın kavsarası yıkılmış ve mihrap, bir niş halinde kalmıştır.

Ahşap mihberin ise köşk, külah, seren ve korkulukları yok olmuştur. İbadet mekanını, altta dikdörtgen yedi pencere ile üstte dokuz kare pencere aydınlatmaktadır. Tavan, ahşap çıtalı, ortası göbekli, birbirine geçmeli geometrik ve yıldız motifleri ihtiva etmektedir.

Mahfelin tavanı ile mahfelin alt kısmının tavanı ahşaptan, naşıklı ve boyalıdır. Mahfelin ahşaptan iki kare sütun ile yanda duvara yapışık ahşap sütunlar taşımaktadır.

Son cemaat yerinin doğu duvarına bitişik minarenin kare planı, kaidesi kesme taştan, gövdesi tuğladan, silindirik olarak inşa edilmiş ve üzeri sıvalıdır.

Minarenin şerefe korkulukları ve külahı ahşaptır. Caminin kitabesi bulunmadığından, “Kötürüm Beyazıd” diye meşhur olan Candaroğullarından “Celaleddin Beyazıt bin Adil Bey” (tahta çıkışı: 1362, ölümü: 1385) tarafından yaptırıldığına inanılmaktadır.

Şırnak

Şırnak

Şırnak şehrinde havaalanı vardır. Şerafettin Elçi isimli havaalanı, şehir merkezine 17 km uzaklıktadır. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım, otobüs ve taksilerle sağlanır.

Şırnak, Eruh arası uzaklık:  47 km. Şırnak, Cizre arası uzaklık: 40 km. Şırnak, Diyarbakır arası uzaklık: 285 km. Şırnak, Siirt arası uzaklık: 97 km.

Şırnak

TARİHİ

İl bölgesindeki yerleşimin MÖ 7000’lere kadar gittiği tahmin edilmektedir. Ancak kesin bir bilgi ve belge yoktur.

Bir rivayete göre: Tufandan sonra “Nuh’un gemisi, Cudi dağının üzerinde durdu” şeklinde anlatılır. O dağdan inen ilk gurup, önce Heştan (Yoğurtçular köyü) ve ikinci gurup (Nuh peygamber bu gurubun içindedir) ise Şırnak yerleşim yerini kurmuştur.

Buraya önceleri Nuh’un şehrin anlamına gelen “Şeh-i Nuh” ismi verilmiş, bu isim zaman içinde değişerek “Şernah”, “Şırnek” ve günümüzde “Şırnak” olarak gelmiştir.

Bunun dışında: Şırnak tarihi incelendiğinde, buranın Eskiçağlarda Asur ve Babil gibi Mezopotamya’da kurulan devletlere komşu olduğu, ardından Kimmer ve İskitlerin akınlarına maruz kaldığı görülür. MÖ 330 yılına kadar Pers hakimiyeti sürer.

Ardından Büyük İskender ve onun ardılları Selevkoslar görülür. 639 yılında ise, Doğu Anadolu’nun güneyi ve güneydoğu kısa sürede İyaz Ganm tarafından İslam topraklarına katılır.

1042 yılında bölgeye Türkmen akınları başlar. 1085 yılında ise bölge Büyük Selçuklu Devleti hakimiyetine girer. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim, bölgeyi Osmanlı topraklarına katar.

1925 yılında Şırnak köyü, Eruh’tan ayrılarak Siirt iline bağlı bir kaza olur. 1930 yılında belediye teşkilatı kurulur. 1990 yılında ise İl merkezi olur.

Şırnak

GENEL

Şırnak, 1990 yılında Türkiye’nin 73’ncü ili olmuştur. İl merkezi, Güneydoğu Toroslarda 1990 metre yükseklikteki Namaz Dağının güneybatısına bakan yamaçları eteğinde, eğimli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Şehrin orta kesiminin rakımı, 1370 metredir.

Şırnak ismi: 19’ncu yüzyılın sonlarında, bir köy adı olarak geçer. Yani, daha büyük bir yerleşim kurulmamıştır. Şehrin günümüzde en canlı bölgesi: Atatürk caddesi, Siirt caddesi ve Cizre caddesinin ortasında kalan, üçgen biçimli alandır.

Şehrin, kuzeybatıya doğru yüksek kesimlerinde bulunan Şehrinur mahallesinde rakım 1500 metreye ulaşır. İlde yaşayanların başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır. Bu yüzden göçerlik te yaygındır.

Göçerler ,koyunlarıyla birlikte yazın çayırların ve suların bol olduğu dağ zirvelerine, kışın ise, alçaklardaki daha sıcak ovalara göç ederler.

Erkekler sürüleri otlatırken, kadınlar da koyunlardan elde edilen yünlerden kilim ve halı dokurlar. Ancak son yıllardaki terör olayları nedeniyle göçerler, yerleşik hayata geçmişlerdir.

KUZU KIRMA VE YAYLA ŞENLİKLERİ

Şehirde, göçer kültürünün hatırlanması ve gelecek nesillere aktarılması için yapılan bir festivaldir. Şenlikler her yıl Beytüşşebap yaylasında, Ağustos ayında yapılır.

Şenliklerde giyilen elbiseler, oynanan oyunlar, söylenen türküler, çevrilen kuzular bereketin ve cömertliğin sergilendiği yer sofraları, yöre kültürü ve misafirperverliğini gösterir.

Şırnak

ŞIRNAK ÜNİVERSİTESİ

Üniversite, 22 Mayıs 2008 tarihinde kurulmuştur. Üniversite bünyesinde: 4 meslek yüksek okulu, 2 yüksek okul, 5 fakülte, 2 enstitü ve rektörlüğe bağlı 3 bölüm ile 73 açık bölüm vardır.

Açık olan 73 bölümün 37’sinde fiilen eğitim öğretim sürdürülmektedir.

Halen Kredi ve Yurtlar Kurumu bünyesinde il merkezinde 450 kişilik kız ve 450 kişilik erkek öğrenci yurdu vardır. Yine Şırnak il merkezinde çok sayıda özel öğrenci yurdu ve kamu kurumlarına ait misafirhaneler, oteller ve apart daireler bulunur.

Şırnak

CUDİ DAĞI

“Cudi” kelimesi, “cömertlik” anlamındaki “cud” kökünden gelir. Dağın tepesinin avuç içi gibi olması, tufandan sonra geminin konmasına ve gemidekilerin barınmasına elverişli durumu nedeniyle, bu adın verildiği düşünülmektedir.

Cudi dağı, Türkiye-Irak sınırına 15 km uzaklıktadır. Cizre’nin 33 km kuzeydoğusunda, Şırnak il merkezinin ise 17 km uzağındadır. Elip biçiminde olan dağın 2000 metreyi geçen dört ana zirvesi vardır. Bunların en yükseği 2115 metredir.

2017 metre yükseklikte olanı “Nuh Peygamber Ziyaret Tepesi” olarak isimlendirilir. Yüksekliği fazla olmamakla birlikte, batı ve güney yönünden oldukça görkemli görünür. 1500-2000 metre yükseklikteki bölgelerde çam ve meşe ormanları bulunur.

Tüm bu sayısal özellikleri dışında, Cudi dağının en önemli özelliği dinsel yönüdür. Kur’an da Hz Nuh’un gemisinin tufandan sonra, Cudi dağına oturduğu belirtilir. Bazıları tarafından ayet farklı yorumlanmış ve Nuh’un gemisinin indiği yer “Ararat” dağı denilmiştir.

Esasen Ağrı dağı çok yüksek ve sarp olup insan hayatı için önemli olan su, ağaç, barınacak yer gibi imkanlardan yoksundur.

Bu yüzden geminin oraya inmesi mümkün görülmemektedir. Cudi dağında ise, barınacak birçok mağara vardır. Tepesinin geminin inişine uygun bir yüzey oluşturması ve beslenme imkanlarına sahip olması da geminin oraya inmesi için uygun ipuçlarıdır.

Geminin oturduğu yerin, Yeşildağ adını alışı da önem gösterir. Sonuç: bu yazdıklarım bir varsayım, kesin kanıt yok, bu yüzden daha fazla ayrıntıya girmek gereksiz.

NE YENİR

Şırnak yöresine yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: Kutlık, serbidev, perde pilavı, kipe, şimşipe, meyre, birinzer önerilir.

 

GEZİLECEK YERLER

Şırnak yeni bir yerleşme yeri olduğundan, burada tarihi eser bulunmamaktadır.

ULU CAMİ

İsmet Paşa mahallesindedir. 1960 yılında yapılmıştır. Güzel bir minaresi vardır.

CUDİ CAMİSİ

İsmet Paşa mahallesindedir. Kimin tarafından ve ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir.

Şırnak İdil hakkındaki gezi yazım için  İdil

Şırnak Silopi hakkındaki gezi yazım için  Silopi

Suudi Arabistan Taif

Suudi Arabistan Taif

 

Şehir: Mekke bölgesinin, Cidde ve Mekke şehirlerinden sonraki üçüncü büyük şehridir.

Şehir: Suudi Arabistan ülkesinin Batısında, Cidde şehrinin ise güneydoğusundadır.

En büyük özelliği, Mekke ve Medine şehirlerinin aksine, buraya yabancıların yani Müslüman olmayanların da girmelerine izin veriliyor, temiz ve nizami hali hemen dikkati çekiyor.

Şehrin denizden yüksekliği 1800 metredir. Al-Sarawat dağlarının doğu yamacında bulunur ki, dağların yüksekliği 5600 metredir.

Yüksek irtifa ve düşük nem: bölgenin en önemli özelliğidir. Ancak: bu yükseklikte, oksijen azaldığından şehre gelenler, ilk anlarda biraz nefes sıkıntısı yaşamaktadırlar.

Dağlık konumu nedeniyle, Taif, yer altı su rezervleri bakımından zengindir. Şehir ve çevresinde, çok sayıda kuyu bulunur.

Riyad şehri: yaz aylarında çok sıcak olduğundan, Kraliyet ailesi tarafından, şehir yazlık başkent olarak seçilmiştir. Çünkü: yaz aylarında, şehir diğer Suudi şehirlerinden daha serin olmaktadır.

Öte yandan: yalnız kraliyet ailesinin değil, Cidde ve Riyad şehirlerinde yaşayan birçok ailenin de Taif şehrinde yazlık konutları bulunmaktadır. Yani, şehir tam bir yazlık tatil kentidir. Lüks otellerinde bulunduğu şehir, zenginlerin ve soylular ağırlıyor.

Şehir:

İklimi nedeniyle, tarım yapılabilir bir yer olarak önem kazanmaktadır. Ancak: elbette tarım için sulama da gerekli. Bünyesinde irili-ufaklı birçok baraj barındıran şehrin suları da, ülke genelinin aksine serin ve berraktır.

Sağanak yağışlarla beslenen baraj suları sayesinde: üzüm, buğday, nar ve diğer meyveler bolca yetiştiriliyor. Meyve bahçelerinin bolluğu nedeniyle Taif, her daim Hicaz Bahçesi ünvanına sahiptir. Hicaz bahçesinde en meşhur meyve ise üzüm tanesi büyüklüğündeki incirlerdir. Bu soyulmaya gelmeyen küçük incirlerin tadı ise, boyutlarının aksine çok muhteşemdir.

Evet, şehrin çevresinde 3 bin civarında bahçe bulunuyor. Bu bahçelerde biraz önce sözünü ettiğim gibi, meyve ve gül yetiştiriliyor. Ayrıca, bal üretimi de yoğundur. Çünkü: gül başta olmak üzere güzel kokulu çiçekler birçok arıyı çekiyorlar ve burada altın sarısı, muhteşem lezzetli ve aromalı bal üretimi yapılıyor.

Burada üretilen gül: bir çok lüks parfüm üretiminde kullanılmaktadır.

Suudi Arabistan Taif

Taif şehrinde, dağ eteklerinde, sıklıkla Habeş maymunlarına yani babunlara rastlanıyor. İnsanlar: bunları besliyor ve fotoğraflarını çekiyorlar.

Giriş kısmı için son bir not: Taif, yıl boyunca güneşin görüldüğü bir şehir olduğundan, güneş yanığına karşı tedbirli olmanızı öneririm.

TARİH

İslam tarihinin en acıklı olaylarından biri olarak kabul edilen Muhammed bin Abdullah’ın taşlanması olayı, bu şehirde yaşanmıştır.

Osmanlı döneminde önemli bir komuta merkezi olan Taif de çok miktarda sahabe yaşamış. Özellikle yürüyen Kur an lakaplı ve Hz. Muhammed in kuzeni Abdullah bin Abbas’ın adını taşıyan cami kentin önemli merkezlerindendir.

Yolunuz Mekke civarına d üşerse Mekke’nin sıcak havasından uzaklaşmak ve Hicaz Bahçelerinin kendisine has lezzetli meyvelerinden tatmak için bu mütevazi tavırlı, ihtişamlı şehri görmeden geçmeyin. Üstelik teleferik ile sadece 12 dakika.
Osmanlı döneminde, Mithat Paşa: Sultan II Abdülhamit tarafından, idam kararı değiştirilerek, bu şehre sürgüne gönderilmiştir.

 

ULAŞIM

Taif ile Mekke şehirleri arasındaki uzaklık: 150 kilometredir. Burada doğrudan ulaşmak da mümkündür çünkü Taif şehrinde havaalanı var. Ama: buraya turizm amacı ile gelenlerin birçoğu Cidde havaalanı üzerinden buraya ulaşıyorlar.

 

İKLİM

Taif şehrinde, sıcak çöl iklimi egemendir ve yazları sıcak, kışları ise ılık geçer. Ancak, sıcaklar, ülkenin diğer yerlerinde olduğu üzere aşırı değildir. Yağış düşük, ama ilkbahar ve sonbaharda yine ülkenin diğer yerlerine nazaran daha yoğundur.

Suudi Arabistan Taif

NE YENİR-NE İÇİLİR

Şehirde, Suudi ülkesinin yerel lezzetlerinin bulup tatmak mümkündür. Bunların başında: pirinç ve bulgur ile yapılan yemekler gelmektedir. Mercimek, humus ve tavuk eti: her türlü yemekte yoğun olarak kullanılır.

Bütün yemeklerin yanında ise, geleneksel “pide” yenilir. Bunların dışında, buraya yolunuz düşerse: şeftali, nar ve üzüm tatmalısınız.
Bunun dışında önerebileceklerim: künefe olacaktır. İçecek bir şeyler düşünürseniz, gayet sert olan “kahve” düşünülebilir.

 

ALIŞVERİŞ

Taif şehrinde, birçok yöresel ürünün satıldığı çarşılar bulunmaktadır. Özellikle Terziler Çarşısına gitmelisiniz. Bu çarşının: kumtaşından örülmüş duvarları ve iç içe dükkanları, şehrin modern binaları ile bir karşıtlık oluşturmaktadır.

Şehrin tam merkezinde bulunan Okaz Çarşısı ise, geleneksel mimarinin özelliklerini taşır ve buradaki dükkanlarda: baharat, altın ve gümüş satılır.

Suudi Arabistan Taif

DEVE YARIŞLARI

Her yıl; Ağustos-Eylül aylarında, hafta sonlarında, şehirde deve yarışları düzenlenmektedir. Sıcak havada (genellikle öğleden sonra yapılıyor) fazlaca gürültülü ve tozlu ortamdaki bu yarışları izlemenizi öneririm. Gerçekten değişik bir atmosfer.

TELEFERİK

Suudi Arabistan ve Orta doğunun en büyük teleferik hattı: Ramada Otel yanında bulunmaktadır. Bu teleferik ile yolculuk yaparsanız, Taif dağlarının son derece muhteşem manzaralarını görebilirsiniz.

Teleferik ücretleri çocuklar için 15 ve yetişkinler için 30 riyaldir.
Teleferikle ulaşılan ilk durak “El Hada”. El Hada: Arapçada “huzur” demektir. Etrafının ağaçlık oluşuyla isminin hakkını veren bir yer.

Suudi Arabistan Taif

Suudi Arabistan Taif

 

GEZİLECEK YERLER

 

TÜRK KALESİ

Taif şehir merkezine 40 km. uzaklıktadır. Burası: Arabistanlı İngiliz casusu Lawrence’nin örgütlediği Arapların, ayaklanma sonucunda saldırdıkları mekanlardan birisidir.

1917 yılında yaşanan çatışmaların ardından, enkaz haline gelen kale: gezilebiliyor. Ayrıca: kalenin yan bölümünde bulunan “kaya yontuları” da ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Bu kayalar: İslam öncesi dönemden kalma ve üzerleri yazılar ve resimlerle-çizgilerle süslenmiştir.

 

OKAZ ÇARŞISI

Burası: Arap şairlerin atışma ve tartışma alanı olarak kullanılmıştır ve köklü bir edebi geleneğin izlerini taşımaktadır. Burada: alışveriş yapmak ta mümkündür.

El sanatları ve başkaca bir çok ıvır zıvır bulup satın alabilirsiniz. Yani, burada hediyelik eşya satılan birçok mağaza bulunuyor. Bunlardan özellikle: parfüm, baharat, altın ve gümüş objeler satılıyor.

Suudi Arabistan Taif

SUHBRA PLACE-TAİF ŞEHİR MÜZESİ

Osmanlı döneminde inşa edilen burası: geleneksel bir Suudi evidir ve konaklamak üzere, 1930 yılında yapılmıştır.

Aslında özel olarak yenilenmiş bu yapı, aynı zamanda şehir müzesi olarak da kullanılıyor. Ancak: bir zamanlar, Suudi kralları tarafından, konaklama amacıyla kullanılmıştır.

Bir bahçe içinde bulunan beyaz bina: günümüzde Suudi Savunma Bakanlığına tahsis edilmiştir ve müze: yalnızca Perşembe günleri ziyarete açıktır. Müze, şehrin en eski müzesidir ve 4000 civarında eser sergilenmektedir.

Suudi Arabistan Taif

EL HADA

Burası: Taif şehrinin en güzel tepelerinden birisidir ve gül üretimi ile önem kazanmıştır. Yaz aylarında, burada gül festivali düzenlenmektedir.

Suudi Arabistan Taif

KRAL FAHD BAHÇESİ

Burası: 170 bin m. Karelik bir alana yapılmaktadır ve Taif şehrinin en büyük bahçesidir. Bu büyük alanda: suni göl, fıskiyeler, cami ve şelale yanında, çocuk oyun alanları da bulunmaktadır.

 

MİTNA VADİSİ

Hz. Muhammed: 662 yılında, buradaki kabileleri İslam’a davet için geldi, konakladığı yere, bunun anısına, konakladığı yere bir cami yapılmıştır.

 

ŞAFA KASABASI

Saravat dağları üzerindedir ve doğa meraklılarının ilgisini çekmektedir.

 

AL RUDAF PARKI

Şehrin güneyinde bulunan park: tamamen doğal bir ortam arayanlar için idealdir. Burada: küçük bir hayvanat bahçesi de bulunuyor.

 

KAYA OYMA SİTESİ-OKAZ SOUK

Şehir merkezinin 40 km. kuzeyindedir. Burası: İslam öncesinden başlayarak, takip eden dönemde de olmak üzere, sosyal, siyasi ve ticari toplantılara sahne olmuştur.

 

AL SHAFA

Burası, deniz seviyesinden 2200-2500 metre yükseklikte, tarım ürünleri bakımından zengin küçük bir köydür. Burada: özellikle meyve bahçeleri önem kazanır. Burada: deve yolculuğu denemelisiniz.

 

TERZİ SOUK

Burası: yani “Terziler Çarşısı”, şehrin modern binaları arasına sıkışmış, kumtaşından yapılmış eski dükkanların bulunduğu bir yer olarak dikkat çekmektedir.

Meidan Salih

Mekke

Medine