İlçe, ulaşım yönünden oldukça güçlü bir yerdedir. İlçenin kuzeyinden D-100 ve D-130 kara yolları geçer ve bu yollar ilçede birleşir. Devlet demiryolları hattı, ilçenin kuzeyinden geçer. Kocaeli Cengiz Topel ve İstanbul Sabiha Gökçen havaalanları ilçeye yakındır. Başiskele, Kocaeli arası uzaklık: 2.2 km. Başiskele, Gölcük arası uzaklık: 28 km. Başiskele, Sapanca arası uzaklık: 50 km. Başiskele, Karamürsel arası uzaklık: 47 km.
Kocaeli Başiskele
TARİHİ
MÖ 712 yılında bölgeye göç eden Megaralıların bugünkü Seymen ve Başiskele yörelerine yerleşmişlerdir. Megaralılar, yerleştikleri bu bölgeye, o dönemlerde körfezde bol bulunan ve halkın sosyal ve ekonomik yaşamı üzerinde etkili olan ıstakozlara atfen “Astakoz” adını verdiler. Körfezin ilk limanı burada kurulmuştur. Megaralılar liman sayesinde kısa sürede zenginleştiler. Ekonomik olarak çok güçlü hale geldiler ve kendi adlarına para bastılar.
Paranın bir yüzünde: ıstakoz, diğer yüzünde tanrıça Olbia’nın resmi vardı. İlk ıstakoz parası, halen İstanbul Arkeoloji Müzesinde görülebilir. Istakoz, MÖ 300 yılına kadar bağımsız bir devlet olarak kalmıştır. İlçe ismini, Kocaeli körfezinde ilk iskelenin bulunduğu mevki anlamında kullanılan “Başiskele” den almıştır.
Bölge 1078 yılında Selçuklu egemenliğine girer. 1337 yılında ise Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Günümüzdeki Kullar, Yuvacık, Bahçecik ve Yeniköy ile çevresinde yaşayan Rumlar ve Ermeniler, yanlarında yer aldıkları Yunan ve İngiliz ordusunun savaşı kaybetmesinden sonra, onlarla birlikte gemilere binerek bölgeyi terk etmişler, yerlerine Balkanlardan gelen göçmenler yerleştirilmiştir.
Kocaeli Başiskele
GENEL
Başiskele: Kullar, Yeniköy, Bahçecik, Karşıyaka (önceki ismi Döngel) ve Yuvacık’ın birleşmesiyle 2008 yılında kurulmuş bir ilçedir. Marmara bölgesinde bağlı bulunduğu il merkezinin güneydoğusunda deniz ve yeşil bitki örtüsünün kucaklaştığı bir yerde kurulmuştur. İlçe topraklarının yüzde 59’luk bölümü ormanlıktır.
Yuvacık bölgesinde; genellikle ormancılık, arıcılık, sebze ve meyvecilik yapılır. Zengin su kaynaklarına sahip olması nedeniyle, bölgede Yuvacık Barajı yapılmıştır. Yeniköy bölgesinde, çeşitli sanayi kuruluşlarının artması sonucu, çiftçilik azalmıştır.
Kocaeli Başiskele
GEZİLECEK YERLER
Kocaeli Başiskele Sahili
BAŞİSKELE SAHİLİ
Sahil, 2006 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenmiştir. Sahil: muhteşem bir İzmit körfez manzarasına sahiptir. Sahilde 2185 metrelik bir sahil yürüyüş yolu yapılmıştır. Sahil bandında palmiye ağaçları, yürüyüş alanları, gözlem evi, çocuk oyun alanları, kafeterya ve plaj bulunmaktadır.
BAHÇECİK
16’nci yüzyıl başlarında, burada Ermeniler yaşıyorlardı. Ermeni göçmenler tarafından kurulan “Bardizag” yerleşimi, Osmanlı döneminde Sultan IV. Murat tarafından 1625 yılında yayınlanan bir fermanla resmen tanındı. Bardizag köyünün ismi, Cumhuriyet döneminde “Bahçecik” olarak değiştirildi. Osmanlı döneminde, İstanbullu Ermenilerin burada yazlık mekanları bulunuyordu. 1922 yılında Yunan işgalinin sona ermesinin ardından Bahçecik’te Ermeni kalmamıştır. Günümüzde, Bahçecik yöresinde, Bizans dönemine ait çeşitli mermer kitabeler, heykeller, sarnıç ve su tünelleri bulunmaktadır. Ayrıca Menekşe Yaylasında, bu döneme ait Manastır kalıntıları görülür.
Bitinya Lisesi
Bahçecikteki bu okul Amerikalı misyonerler tarafından kurulmuştur. Lisenin kız bölümü önce Adapazarı’na ve sonra İstanbul’a taşınmıştır. Bu okul, günümüzde hala Üsküdar Amerikan Kız Lisesi adıyla eğitime devam etmektedir. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, okulun mezunlar derneğinin katkılarıyla yapılan bazı binalar, hala ayaktadır.
Chambers Hall Binası: günümüze ulaşan üç yapıdan birisidir. 1906 yılında inşaatı tamamlanan bu yapı, Bitinya Lisesi Mezunları derneğinin yardımlarıyla inşa edilmiş ve Bitinya Lisesine bağışlanmıştır. Okulun yöneticiliğini yapan Robert Chambers’in anısına yapıya “Cambers Hall” ismi verilmiştir. Cumhuriyet döneminde: mermer atölyesi, uzun süre tavuk çiftliği, ardından mantar üretim yeri olarak kullanılan yapı, günümüzde kullanılmamaktadır.
KULLAR
Beldenin “Kullar” ismini almasının sebebi: Osmanlı döneminde Kulların güneyinde, Paşa dağı mevkiinde bir kale vardır. Bu kalede, Padişahın askerleri bulunur. Bu askerler düşmanlar tarafından öldürülür. Bu haber Padişaha ulaşınca, Padişah “Vah kullarım” diye hüzünlenir. Bundan sonra buranın ismi “Kullar” kalır. Belde, İzmit körfezinin güneyinde, Samanlı dağlarının eteğindedir. Burada: Kocaeli Üniversitesinin Kullar Yerleşkesi vardır.
Kullar Meslek Yüksek Okulu
Kocaeli Üniversitesine bağlıdır. 11 bölümde teknik program ve 4 bölümde ise idari program öğrenimi yapılmaktadır.
Paşadağ Kale kalıntısı
Beldenin güneyinde Paşadağ mevkiinde bulunan ve Bizans dönemine ait kale kalıntısı vardır. İzmit ovasına hakim Paşadağ Tepesinin kuzeydoğu kesimindeki kale, güçlükle görülebilmektedir. Bu nedenle, kalıntıların tepe üzerindeki yayılımı kesin olarak saptanamaz.
Duvarlar moloz taş ile yapılmış, mevcut yükseklikleri yaklaşık 2 metre kadardır. Kalıntılara bakarak, burada büyük bir kale değil, Sapanca ve İznik yollarını kontrol eden bir karakol kalesi bulunduğu tahmin edilmektedir.
Yazılı kaynaklara göre; İzmit yöresi, Orhan Bey tarafından fetih edilince, bu kalenin fetihten önce kuşatıldığı bilinir. Yine rivayetlere göre: Bugün Paşa kalesi olarak adlandırılan yapı: Osmanlı’nın Bizans’a karşı ilk olarak yaptığı ve kazandığı Koyunhisar savaşına adını veren kale veya Anna Komnena’nın bahsettiği “Sidera” adlı kaledir.
Kocaeli Başiskele Kilez Deresi Köprüsü
Kilez Deresi Köprüsü
Kullar Beldesindeki bu köprü, Tarihi Bağdat yolu üzerindedir ve Osmanlı döneminde 16’ncı yüzyılda kurulmuştur. Köprü beş gözlü ve kesme taştan yapılmıştır. 1998 yılında köprü demiryolu inşaatı yapımı sırasında, Koruma kurulu kararı ile, bulunduğu orijinal yerinden sökülüp 50 metre aşağıya yeniden inşa edilmiştir. Kilez Deresi üzerindeki kemer köprü, tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
YUVACIK
Eski ismi Ovacık’tır. Burası da bir Ermeni yerleşimidir. Burada: Surp Krikor Lusavoriç ve Surp Yeğya kiliseleri ve Vartanyan-Vartukhyan okulu bulunuyordu.
Kocaeli Başiskele Tepecik Köyü Taş Camisi
TEPECİK KÖYÜ TAŞ CAMİSİ
Tepecik mahallesinde bulunan caminin 1900’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Caminin dış duvarları oldukça kalındır ve kesme taştan yapılmıştır. Caminin minberi ve minaresi tahrip edilmiş olup 1958 yılında yeniden yapılmıştır.
Giriş kapısı yuvarlak kemerli olup, iki sütuna oturur. Kapının iki yanındaki dekoratif sütunlar, kapıyı içine alan dikdörtgen bir çerçeve oluşturur. Bu dikdörtgen üzerinde daha kısa dekoratif sütunların oluşturduğu, ortasında tahminen kitabenin bulunduğu bir açıklık vardır. Minber ahşaptandır. Korkuluklarında geometrik ve yıldız süslemeleri bulunur. Cami, tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
SERVETİYE
Karşı Mahalle Camisi
Servetiye Karşı Mahallesinin merkez camisidir. Osmanlı döneminde, bölgeden taş ocaklarından çıkarılan kara taşlarla yapılmıştır. Üzerindeki mermer levhada: 1885 yılında yapıldığı yazılıdır. Kesme taş malzemeyle yapılmıştır. Dışı beton sıva ile sıvanmıştır. Üstü kiremit örtülü, beşik çatıya sahiptir. İki katlı, sade mimari üslupla yapılan caminin giriş kapısı, sadece dikdörtgen formdadır. Caminin iç bölümü, ahşap sütunlarla desteklenmiştir.
Caminin minaresi, taş malzemeden yapılmıştır. Caminin yuvarlak formlu şadırvanı, sade bir görünüm verir. Cami, depremlerde büyük hasar görmüştür. Minaresi yıkılmış ve taş duvarları zarar görmüştür. Caminin yapımında kullanılan orijinal taşlar, binanın köşelerinde halen görülür. Yıkılan minare, köyde yaşayan Salim Usta tarafından 1958 yılında yeniden yapılmıştır. Caminin minberi, tahtadan el işçiliği ile yapılmış olup orijinalliğini korumaktadır.
Kocaeli Başiskele Müze ve Köy Konağı
Müze ve Köy Konağı
Servetiye cephesinin kahramanca savunulmasının anısına, Servetiye köyüne bir anıt ve köy konağı yaptırılmıştır. Her yıl Temmuz ayının ilk haftasında, bu alanda anma törenleri düzenleniyor. Müzede, köyün kendine has yöresel araçları ve Kurtuluş Savaşında kullanılan tüfekler, kamalar gibi savaş aletleri sergileniyor. Zemin kat üzerine bir kat olarak inşa edilen müze aynı zamanda köy konağı olarak kullanılıyor.
Yapının zemin katında: giriş terası, müze odası, konuk odası ve mutfak vardır. İkinci katında ise, muhtarlık, çok amaçlı toplantı odası ve sofa bölümü bulunur. Müze, köydeki evlerin özgün dokusuna uygun olarak betonarme karkas olarak yapılmıştır. Zemin kat dış cephe kaplaması için kayra taşı, birinci kat ise ahşap yalı baskı kaplama tekniği kullanılmıştır. Müzede ahşap payandalar, ahşap söveler ve giyotin pencereler bulunur.
Anıt
Anıtta, Milli Mücadelede Servetiye Cephesi ve Servetiye Milis Cephesi komutanlarının adları yazılıdır.
Cıvıl cıvıl açık hava kafeleri, sokak müzisyenleri, şık mağazalar ve hareketli Pazar yerleriyle dolu bölge, turistler için tam bir cennettir.
Tam ortada bulunan Piazza, 1974 yılına kadar toptancı pazarını barındırıyordu. Bu tarihten sonra buradaki ve çevredeki Victoria dönemi binalar dönüştürüldü ve böylece şehrin en canlı alanlarından biri yaratıldı.
Ortaçağ’da bu bölgede Westminster Abbey’in manastır bağları vardı. Piazza ile batı kanadına hakim St Paul’s şehrin ilk meydanı olarak İnigo Jones tarafından 1630’larda düzenlenmiştir.
Piazza daha sonra Strand boyunca dizili malikhanelerin sahibi Bedford Kontu tarafından yerleşime açıldı. Strand, Embankment (rıhtım) yapılmadan önce nehir kıyısında uzanmaktaydı.
Buradaki yiyecek ve çiçek pazarı Thames’in güney kıyısına taşınmıştır.
İlk bakışta kaotik görünse de, sokak tiyatrosu dikkatle organize edilmiştir. Müzisyenler, akrobatlar ve diğer sokak çalgıcıları Piazza’da performans sergilemeleri için gerekli olan lisanı almak için seçmelere katılmaktadırlar ve pek çoğu yıllar boyunca Cavern Garden’da çalmıştır.
PİAZZA VE CENTRAL MARKET
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand;
41.Pazar.Garden Piazza. Covent Garden adresindedir. Cumartesi-Pazartesi arasındaki günlerde: 10.00-19.00 ve Pazar günleri 11.00-18.00 arasında açıktır. Barlar, kafeler ve restoranlar ise, 09.30-23.00 arasında açıktır. Tekil mağazaların açılış saatleri değişebilir.
Burası: Londra şehrinde gezilecek en iyi 10 yerden birisi olarak kabul edilmektedir.
17.yüzyıl mimarı İnigo Jones, bu meydanı, kuzey İtalya’daki Liverno’nun piazzasından hareketle seçkin bir yerleşim alanı olarak planlamıştır.
Ama Roma döneminden beri Covent Garden bölgesinde böyle bir Pazar olayının yaşandığı bilinmektedir. 7.yüzyılda ise: yoğun bir Sakson ticaret limanı olan Lundenwic burada kuruldu. Ancak: Viking işgalciler burayı tehdit edince, 9.yüzyılda Lundenwic denilen bölge terk edildi.
1630 yılında: burada evler inşa etmesi için İnigo Jones görevlendirildi. Jones: birçok seyahati sırasında İtalya’da gördüğü büyük meydanlar ve binalardan esinlendi. İngiltere’de ilk kare meydan burada kuruldu ve Jones: Covent Garden Piazza’yı yarattı.
Aynı zamanda: Piazza’yı çevreleyen sokakların mükemmel düz ızgara tasarlanmış gibi sistemi aslında şehir planlamasında bir deneyim oldu.
Jones zamanında verilen ve Charles I ve onun kraliçesini onurlandıran orijinal sokak isimlerinin birçoğu günümüzde de kullanılmaktadır. (King Street, Charles Street, Hanrietta Street gibi)
Rose Street üzerinde bulunan Lamb&Flag pub: Covent Garden’de en eski olanıdır. 17.yüzyılda, burada ön bahçede eldivensiz boks karşılaşmaları düzenleniyormuş.
1650 yıllarına gelindiğinde: ilk meyve ve sebze pazarlarının burada düzenli hale getirildiği görülür. “Ananas” bu yıllarda, İngiltere çevresindeki seralardan getiriliyordu. Takip eden 250 yıl boyunca, Ananas, İngiltere’de zenginlik ve cömert misafirperverliğin bir simgesi oldu ve mimarlar, sanatçılar ve ustalar tarafından kabul edilerek, pazarın amblemi oldu. Her ışığın üstünde: bir ananas görebilirsiniz.
1666 yılında: Londra şehrindeki büyük yangın, şehrin doğusundaki birçok daha küçük ve rakip pazarları bir gecede tahrip edince, Covent Garden, ülkenin en önemli meyve, sebze ve çiçek pazarı oldu. Dünyanın dört bir yanından egzotik öğeler, Thames nehri üzerinden buraya getirildi.
Pazarın popülerlik ve boyutu büyüdükçe, 18.yüzyılda Covent Garden çevresinde Jones’un evlerinde aristokrat kesimin yaşamaya başlamasına neden oldu.
1789 yılında Londra’nın en eski restoranı: Maiden Lane kurulmuştur. Restoran, bugün hala gelişen ve uzmanlaşmış kadrosu ile geleneksel İngiliz yemekleri servis etmektedir.
Üstü kapalı ana Pazar 1833 yılında Charles Fowler tarafından meyve ve sebze toptancıları için tasarlanmıştır. Cam-demir karışımı tavan, daha inşa sonra inşa edilecek büyük tren istasyonlarının habercisi olmuştur.
1860 yılında çiçek pazarı buradan ayrıldı ve Londra Ulaşım Müzesinin güneydoğusunda Piazza üzerine inşa edildi.
1974-1980 yılları arasında kapalı olan alışveriş merkezi, 1980 yılında Avrupa’nın ilk özel alışveriş merkezi olarak yeniden açıldı.
Evet: burası eskiden Londra’nın ana meyve ve sebze pazarına ev sahipliği yapıyordu. Piazza ve çevresindeki binaların pek çoğu, Victoria döneminden kalmadır.
Pazar, günümüzde tasarımcı giysiler, kitaplar, sanat eserleri, el işleri, dekoratif eşyalar ve antikalar satan mağazalar için bir korunak işlevi görür. Çevresi ise kuzeyde diğer sokaklara, güneyde de Jubillee Hall’a uzanan tezgahlarla doludur.
Kuzey kanadında bulunan sütunlu Bedford konutları İnigo Jones’un tamamen gerçekleşmeyen planı hakkında ipucu verir. Ancak bu binalar 1879 yılında kısmen değiştirilerek yeniden inşa edilmişlerdir.
Sokak eğlenceleri bu bölgede bir gelenektir. Kaleme aldığı günlüğüyle tanınan Samuel Pepys; 1662 yılında, St Paul’s ün portikosunda oturup Punch ve Judy gösterisini izlediğini yazmıştır.
Günümüzde: burası: hediyelik eşya, giysi ve antika satan dükkanlarla doludur.
Özellikle: Pazar günleri: tasarımcı giysiler, kitaplar, sanat eserleri, el işleri, dekoratif eşyalar ve antikalar. Çevresi ise: kuzeyde diğer sokaklara, güneyde ise Jubillee Hall’a kadar uzanan tezgahlarla doludur. Arnavut kaldırımlı sokaklarda: sokak gösterileri de düzenlenir. Hediyelik eşya veya obje satın almak isteyenler, burayı tercih etmelidirler.
Londra şehrinin en popüler turistik mekanlarından biri olan burayı mutlaka ziyaret edin.
ST PAUL’S CHURCH
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand;
Bedford Street.WC-2 adresindedir. Londra şehrindeki en güzel Victoria kiliselerinden birisidir. Londra şehrindeki St Paul’s Katedrali ile karıştırılmamalıdır.
Kral Henry VIII: 1530 yılında kiliseye ait araziyi satın aldı ve danışmanlarından Bedford Dükü John Russel’a verdi. Neredeyse 100 yıl sonra, Bedford 4.Dükü: Londra’nın en zengin ikamet yeri olan alanı geliştirmek için araziyi kullanmaya karar verdi ve İtalyan mimir İnigo Jones’tan yardım istedi.
Ancak: Dük: çok fazla para harcamak istemiyordu. Bunun üzerine mimar: “bir ahır çok daha iyi değil”diyerek, Dükün bu para harcamak istememe tutumunu tenkit etti.
1633 yılında başlayan inşaat devam ederken: geleneklere göre: “Altar” kilisenin doğu ucunda bulunması gerekirken mimar İnigo: kilisenin atlarını, ön kapıya yerleştirerek geleneklere karşı çıktı.
Londra’da inşa edilen ilk Anglikan kilise 100 yıl sonra: 1638 yılında kutsandı, ancak Londra Piskoposu talebi üzerine, Altar geleneksel yerine yerleştirildi. Ancak: Jones, yine de orijinal dış cephe planını değiştirmemişti.
Böylece girişi batıda bulunan kilisenin sahte kapı niteliği kazanan portikosu sokak göstericileri için mükemmel bir sahne olmuştur. 1665 yılında, 60.000 Londralının ölümü ile neticelenen veba salgınında: vebadan ölen birçok kişi, kilisenin bahçesine gömülmüştür.
1795 yılındaki bir yangın sonucu içi tamamen yanan kilise Jones’un tarzı korunarak yeniden inşa edilmiştir. Kilise, Jones’un Piazza’ya yönelik orijinal planından kalan tek yapıdır.
Uzun süreden beri “actor kilisesi” olarak bilinir. Batı bölmesindeki 17.yüzyıl Grinlign Gibbons oyması mimarın anısına yapılmıştır.
Dış cephesi ve kapı gibi Tuscan sütunları: George Bernard Shaw’ın Pygmalion oyununun ilk sahnesinde geçmiştir ve çiçekçi kız Eliza Doolittle’a Covent Garden’ı tanıtmıştır.
İçeride Vivien Leigh, Charlie Chaplin ve Boris Karloff’u anan plaketlerine dikkat edin. Önünde gezen kalabalıklar tarafından az bilinen arka bahçe sakin bir cennettir ve Londra’nın merkezinin gürültüsünden uzaktır.
Günümüzde burada: düzenli ibadet, konserler, edebiyat ve tiyatro etkinlikleri düzenlenmektedir.
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand LONDON TRANSPORT MUSEUM
LONDON TRANSPORT MUSEUM
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand;
Covent Garden Piazza.WC2 adresindedir. Her gün saat 10.00-18b00 arasında açıktır. Giriş ücreti yetişkinler için 15 paund, 17 yaşın altındaki çocuklar için ise ücretsizdir.
Bu müzeden zevk alabilmek için tren istasyonlarında trenleri seyretmek ya da bütün otobüs biletlerini biriktirmek gibi tutkularınızın olması gerekmez.
Toplu taşımacılığın eski ve yeni modellerini kapsayan bu ilgi çekici koleksiyon: 1872 yılında inşa edilen Victoria tarzı çiçek pazarının güzel binasında 1980 yılından bu yana sergilenmektedir.
Londra’daki 200 yıllık ulaşım tarihi şehrin aynı zamanda sosyal tarihi açısından da önemlidir. Otobüs, tramvay ve metro hatları şehrin gelişme yönüne göre oluşturulmuş, daha sonra bu yönü belirler olmuştur. Kuzey ve batıda yer alan banliyöler buralara metro ulaştıktan sonra gelmiştir.
Müzenin bölümleri
Victorian Transport
200 yıl önce Londra insanlarının çoğu yürüyerek istedikleri yere gidiyorlardı. Sokaklar genellikle at arabaları ile seyahat eden zenginler dışında yayalar ile doluydu.
Thames nehrinde ise, Watermen wherries denilen küçük sandallar insanları taşıyordu. Bunların ardından, 1850 yılında, yılda birkaç milyon yolcu taşıyan, vapurlar kullanılmaya başlandı.
İki Parisli tarafından ithal edilen araçlar, Londra sokaklarında araç trafiğinin doğasını değiştirdi. Işıklı at arabaları, şehirde zenginler arasında moda oldu.
1829 yılında ise, şehirde ilk otobüs servisi başlatıldı. 1870 yılından itibaren raylar üzerinde atlı tramvaylar otobüsün üstünlüğüne meydan okudur. Tramvay özellikle, işçi sınıfı Londralıların en uygun toplu t aşıma ve erişimi için kullanılır oldu.
1830-1840 yılları arasında ise, şehirde demiryolları hakim olmaya başladı ve şehrin gelişiminde önemli rol oynadı.
Dünyanın İlk Yer altı
1860 yılında ilk yer altı demiryolu çalışması yapıldı. Bu hat: şehrin ana hat terminallerinin üçünü birbirine bağlamak için yapılmıştı. İlk yer altı hattı: 10 Ocak 1863 tarihinde Farrington Paddington açıldı.
İkinci metro hattı: 5 yıl sonra faaliyete başladı. Erken yer altı ulaşımı, büyük bir mühendislik başarısı olarak değerlendirilse de, büyük bir dezavantaj bulunuyordu.
Buharlı lokomotifler ve tüneller: kalıcı kükürt kokusu ile olumsuz etkileniyordu. 1860’lardan günümüze kalan tek buharlı motor: müzede sergilenmektedir.
Seyahat Devrimi
1900 yılında Londra sokaklarında hemen her araç atlı idi. 300.000 den fazla insan: atlar tarafından çekilen özel arabaları, kabinli otobüsleri, tramvay ve kamyonetler ile işlerini yürütüyorlardı.
Elektrikli tramvaylar, 1890’larda Amerikan ve Avrupa şehirlerinde tanıtıldı, ancak Londra’da yüzyılın başında bir tek tramvay hattı yoktu. 1915 yılına gelindiğinde her şey değişti, atlar; otobüs ve tramvaylardan kayboldu.
Motorlu taksiler artmaya başladı. Motorlu araba yalnızca zenginler tarafından kullanılıyordu. Motorbuses ve elektrikli tramvaylar, her yerde kullanılmaya başlandı.
Londra Simgeler
Siyah taksi ve kırmızı çift katlı otobüs, Londra şehrinin ikonik sembollerindendir. Onlar dünya çapında tanınır. Hem klasik 1950’ler versiyonları Londra standartları ve 21.yüzyılın başında hala sokaklarda görülmektedir.
1958 yılında başlatılan FX4 siyah taksi 40 yıldır üretilmektedir. Günümüzde kullanılmayan Routemaster otobüs ise, 1959 yılında çıkmıştır.
Londra Ulaşımında Bugün
Londra metrosu, günde 3 milyon yolcu taşımaktadır. 12 aylık dönemde ise, 1 milyar yolcu taşınmıştır. Londralıların yaklaşık % 5’lik kısmı, özel araçlarını kullanmaktadırlar. Ayrıca bisiklet kullanımında da % 50 artış görülmektedir.
Bunların yanında, müzede 20.yüzyıla ait bir ticari sanat koleksiyonu da görülebilir. Londra’daki tren ve otobüs şirketleri eskiden beri çağdaş sanatın destekleyicisi olmuştur. Tren ve otobüslerde kullanılmış olan afişlerin kopyaları müze mağazasında satılmaktadır.
E.McKnight Kauffer’in yarattığı Art Deco tasarımları ile Graham Sutherland ve Paul Nash gibi 1930’ların ünlü ressamlarının çalışmaları bunların arasında sayılabilir.
Bu müze, çocukların da çok hoşuna gitmektedir. Pek çok sergi ve düzenlemeler etkileşimlidir. Çocuklar burada otobüsün ya da metro treninin sürücü koltuğuna oturma fırsatı bulurlar. Ayrıca, müzedeki geniş bir kibrit koleksiyonu ilgi çekmektedir.
Ayrıca, atla çekilen otobüs, 1866 yılından kalma bir lokomotif ve motorlu bir otobüsün ilk örneği görülebilir. Eski posterler ve üniformalar: araçlardan oluşan koleksiyonu tamamlar.
LAMP AND FLAG
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand;
16.yüzyıldan bu yana burada bir han bulunduğu için “Lamb and Flag”ın Covent Garden’daki en eski taverna olduğu söylenir. Buranın ismi “Coopers Arms” iken 1833 yılında “Lamb&Flag” olarak değiştirilmiştir. Ancak, burada ilk pub’ın 1772 yılında açıldığı söylenmektedir. Evet, günümüzdeki tuğla bina 1958 yılında inşa edilmiştir.
Pub, Garrick Street’in Flower Street ile kesiştiği yerde, daracık sokağın sonunda bulunmaktadır. Sokakta, 1679 yılında burada saldırıya uğrayan İngiliz şair John Dryden’e adanmış bir plaka görülür.
Dryden, metresi Portsmouth Düşesi’nin onurunu korumak isteyen II.Charles’in adamları tarafından pusuya düşürülmüştür. Bunun sebebi de: Dryden’in düşesle alay eden şiirleriymiş. Pub’ın üst katındaki bar da Dryden adını taşır. Öte yandan, bu pub’ın 19.yüzyılda “Kan Bucket” denilen çıplak yumruklu ve ödüllü kavgaların merkezi olduğu söyleniyor.
İş çıkış saatlerinde dolan pub’un avlusu, şehir merkezinde çalışanlar kadar burayı bilen turistlerin de gözdesidir. Evet, burayı ziyaret ederseniz, sokaklara kadar taşmış, kapı önünde ellerinde içkiler, samimi ortamda birbiriyle sohbet eden insanlar görebilirsiniz.
THEATRE ROYAL DRURY LANE
65.Durry Lane. Adresindedir.
Buradaki ilk tiyatro, 1663 yılında, şehirde oyun sahnelenebilen iki yasal salondan biri olarak inşa edilmiştir. II. Charles’ın metresi Nell Gwynen burada sahneye çıkmıştır. Bu ilk bina, 25 Ocak 1672 tarihindeki yangında yok olmuştur.
İkinci bina: 1674-1791 yılları arasında, Kral Caharles II döneminde, Sir Christopher Wren tarafından inşa edilmiştir. Yalnız bu bina, çok küçük olduğu için, 1791 yılında yıkılmıştır. Üçüncü bina: 1794-1809 yılları arasında yapılır. Henry Holland tarafından tasarlanan bina, 24
Şubat 1809 tarihinde yanarak yok olmuştur. 12 Mart 1794 tarihinde ise günümüzde görülen bina yapılmıştır. Benjamin Waytt tarafından tasarlanan, dördüncü ve günümüzde mevcut bina:”Hamlet” oyunu sergilenerek 10 Ekim 1812 tarihinde açılmıştır. Bu son tasarlanan bina, şehrin en büyük izleyici salonlarından birisine sahiptir.
1800’lerde pandomimlerle ün kazanan tiyatro, günümüzde kapalı gişe oynayan müzikaller ile adını duyurmuştur.
Tiyatronun adı Theatre Royal, Drury Lane olarak geçse de girişi Catherine Street’tendir. Tiyatronun seyirci kapasitesi 2200 kişidir.
ROYAL OPERA HAUSE
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand;
Bow Street.-WC2 adresindedir.
Opera: 1732 yılından bu yana, sitede bulunan üç tiyatroda: önemli rol oynamıştır. Royal Opera ise: 1946 yılında Covent Garden Opera Şirketi olarak kurulmuştur. 1731-32 yılları arasındaki ilk tiyatro inşaatı John Rich tarafından yapılmıştır. Bu bina: 1808 yılında yangın sonucu yok olmuş ve Sir Robert Smirke tarafından tasarlanan ikinci bina yapılmıştır.
Bu bina da, yangında yıkılmış ve mimar E.M.Barry tarafından yapılan mevcut bina: 1857-1858 yılları arasında dikilmiştir.
Dünya savaşı sırasında bir dans salonu olarak kullanılmış, ancak savaştan sonra: daimi yıl boyunca opera ve bale şirketleri için “Kraliyet Opera Evi” ne tahsis edilmiştir. Bu yüzden: Kraliyet Opera ve Kraliyet Balesi olarak da bilinir. 14 Ocak 1947 tarihinde, ilk opera performansı olarak, Bizet’in “Carmen” i sergilenmiştir.
John Flaxman ‘ın portikoda görülen tragedya ve komedya frizi, 1809 yılındaki eski binadan kalmadır. Kraliyet Opera Binası tarihinde iyi ve kötü dönemler geçirmiştir.
Wagner’in “Halka” sının ülkedeki ilk gösterimi 1892 yılında Gustav Mahler yönetiminde burada yapılmıştır.
Besteci George Frideric Handel ve aktör Edmund Kean’e opera şarkıcısı Jenny Lind ve balerin Margot Fonteyn’e sahne, müzik ve dans dünyasının sayısız büyük ismi Covent Garden’ın kuzey doğu ucundaki bu efsanevi tiyatroda performans sergilemişlerdir.
Seçkin Corinthian ön veranda Royal Opera ve Royal Ballet’in 2200 oturma kapasiteli dev oditoryumunun önündedir.
Günümüzde burada Kraliyet Operası ile Kraliyet Bale Toplulukları bulunur.
Kaliteli gösterimlerin yüksek ücretli biletlerini bulmak zordur. İki yıl süren yenileme çalışmalarının ardından opera binası, yeni bin yıla, ikinci oditoryumun yanı sıra Kraliyet Opera ve Bale toplulukları için yeni prova sahneleriyle girmiştir.
Sahne arkası turlarına ek olarak ayda bir kez, Kraliyet Balesinin günlük çalışmaları da izlenebilir. Değişen sergilerden oluşan bir program ünlü eski yapımları ve geçmişte ziyaret eden ünlüleri anar.
NEAL STREET& NEAL’S YARD
Bu çekici sokakta bulunan 19.yüzyıldan kalma depolar, binaların ön cephesindeki kaldıraç sistemlerinden tanınabilir.
Binalar mağazalara, sanat galerilerine ve restoranlara dönüştürülmüştür.
Neal Street’den; Neal’s Yard’a geçilir. Londra şehrinin en iyi peynirlerini bulunduran dükkanlarda ekmek çeşitleri de satılır. Burada: tüm dünyaya restoranlar için peynir satılmaktadır.
4 Temmuz 1970 tarihinde Nicholas Saunders’ın parlak fikri olan mekan ve Neal’s Yard’ın kendisi giderek ticaretleşen bölgesin ortasında, unutulmuş değerleri yaşatan bir korunak olarak varlığını sürdürmektedir.
THOMAS NEAL’S
THOMAS NEAL’S
29-41 Eartlham Street. Adresindedir. Açılış saatleri: saat: 10.00-17.00 arasındadır.
1990’ların başında eski bir muz deposundan dönüştürülen lüks tüketim mallarına adanmış alışveriş merkezinde: özel tasarımlar ve kozmetik ürünleri, mücevherler, antika elbiseler ve dantellerle dolu mağazalar bulunmaktadır. Burada bulunan işletmeler: Euphorium Bakery, Kyaiawire, Insight 51 ve Super Dry.
Alışveriş yaparken mola vermek isterseniz, alt kattaki kafe ve restorana uğrayabilirsiniz.
Alışveriş merkezinin bulunduğu bina kompleksindeki Donmar Warehouse tiyatrosu: “Blue Room” gibi oyunlarla görülmeye değerdir.
SEVEN DİALS
Yedi sokağın kesişme noktasındaki bu sütunda 6 tane güneş saati bulunmaktadır. (sütunun tepesi yedinci güneş saatini oluşturur). Orjinal merkezi anıt: aynı zamanda tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
Bunlar; 1693-94 yılları arasında Sundial Pillar tarafından inşa edilmiştir ve İngiltere’nin önde gelen taş ustası, Edward Pierce görevlendirilmiştir. Pillar: 6 güneş saati yapmıştır, yedinci güneş saati ise, sütunun tepesindedir. Bunlar: Londra şehrinde büyük kamu süsleri olarak kabul edilir.
1989 yılında yerleştirilen sütun, bir 17.yüzyıl anıtının kopyasıdır. Orijinal anıt, Londra şehrinin en ünlü kenar mahallelerinden birisinde, suçluların buluşma yeri haline geldiği için 19.yüzyılda kaldırılmıştır.
Seven Dials, günümüzde kıpır kıpır bir alışveriş ve yeme-içme bölgesidir. Caddeler: belli bir üründe özdeşmiş dükkanlar, butikler, tıbbi bitkiler ve aromalar satan dükkanlar, restoranlar ve barlarla doludur.
PHOTOGRAPHER’S GALLERY
16-18 Ramilies Street adresindedir. Her gün saat 10.00-17.45 arasında açıktır.
Fotoğraf toplama ve sergileme öncüsü V&A nın günümüzde kalıcı bir sergisi bulunmaktadır. Açılış sergisinde: 1839-1960 yılları arasında alınan güzel ve dikkat çekici görüntüler ve fotoğraf tarihçesi bulunmaktadır.
Özellikle. Julia Margaret Cameron ve Henri Cartier Bresson gibi sanatçıların önemli figür çalışmalarını görmek mümkündür. Zaten, bu girişimci galeri, çağdaş fotoğraf sanatının ve fotoğraf sergilerinin Londra şehrinde önde gelen mekanlarından birisidir.
Galerinin her yıl verdiği fotoğraf ödülü çağdaş fotoğraf sanatının profilini yükseltmeyi ve toplum içerisindeki rolünü keşfetmeyi amaçlayan uluslar arası öneme sahip bir sanat ödülüdür.
Galeride, düzenli konferanslar, tiyatro gösterileri ve başlangıç seviyesinden uzmanlık dallarına kadar ulaşan dersler verilir. Burada baskıların ve fotoğrafla ilgili kitapların da satıldığı bir kitapevi ile birlikte bir kafe de bulunur.
Binanın ışında 18.yüzyılda burada yaşamış olan Royal Academy’nin kurucusu Sir Joshua Reynold’s un anısına bir plaket bulunur.
ADELPHİ THEATRE
ADELPHİ THEATRE
Sans Pareil Theatre’ın açıldığı 1806 yılından bu yana, burada hep bir tiyatro vardı. Bu sitede dördüncü mekan ve ilk bina 27 Kasım 1806 tarihinde açılmış ve 200 yıl içinde en az 7 farklı isim altında faaliyet göstermiştir. 2006 yılında tiyatronun 100.yılı kutlanmıştır. İlk tiyatro, 1819 yılında Adelphi’de ve 1829 yılında Kraliyet Tiyatrosu, Adelphi, Sans Pareil olarak isimlendirildi.
1858 yılında inşa edilmiş ikinci bir tiyatro, adını sırası itibarıyla 1867 yılında Royal Adelphi Tiyatrosu oldu. Kraliyet Tiyatrosu: Yeni Adelphi gibi isimlerle anıldı. 1901 yılında Strand, yeni bir cephe sağlamak için yeniden üçüncü binayı kurdu.
Günümüzdeki mevcut bina, aynı adı taşıyan dördüncü yapıdır ve Aralık 1930 tarihinde açılmıştır. Kraliyet sıfatı ise, 1940 yılında düşmüş ve tiyatro yalnızca “Adelphi” olarak bilinir olmuştur. Yapı: çeşitli yenileme çalışmaları sonucunda mimar Ernest Schaufelburg tarafından Art Deco tarzında yenilenmiştir.
Tiyatro binası: Pareil John Scott isimli: True Blue adlı bir çamaşır yıkama ürünü icat ederek büyük bir kişisel servet toplayan yerel işadamı tarafından inşa edilmiştir. Tiyatro: John’un kızı Miss Scott için açılmıştır. Ama onun birçok yeteneğini göstermek için değil, aynı zamanda onun Tiyatro Müdürü olarak görevlendirmek söz konusu olmuştur.
Tiyatro binasının: düz çizgilerden oluşan modern tasarımı, eğrilerden yoksun bir mimari yaratmıştır. Ön cephedeki belirgin harfler, stilize desenlerin bugüne dek özenle korunduğu lobi ve salon dikkat çeker.
1960’larda karşılaştığı yıkılma tehlikesine rağmen ayakta kalan Adelphi, günümüzde Joseph and the Amazing Tech isimli kuruluş tarafından işletilmektedir.
SAVOY HOTEL
Suit odaların ve elektrikli aydınlatmanın öncüsü olan otel, 1889 yılında Savoy Palace’ın yerine inşa edilmiştir. Bir zamanlar burada: Winston Churchill, Frank Sinatra, Christian Dior, Maria Callas, Claude Monet ve Katherine Herburn kalmıştır.
İkonik otel, zekice bir parlaklık yaratılarak 21.yüzyılda yeniden keşfedilmeyi beklemektedir. Thames nehrinin kıyısındaki konumu mükemmeldir. Otelin içinde:; görkemli ve çeşitli toplantı alanları yanında Londra şehrinin en tanınmış restoran ve barları bulunmaktadır.
Otelin önünde, İngiltere’de trafiğin sağdan işlediği tek cadde bulunur. Forbes Travel Guide dergisi tarafından: otel 2013 yılında olduğu gibi 2014 yılında da “Beş Yıldızlı Otel” ödülüne layık görülmüştür.
Hemen yanda, Gilbert ve Sullivian’ın operalarını sahneleyen D’Oyly Centre Operası için inşa edilen Savoy Tiyatrosu ve Simpson’s English restoran bulunur. Eskiden Cecil Hotel’in bulunduğu yerde ise Shell Mex House görülür.
SAVOY CHAPEL
Savoy Hill adresindedir.
İlk şapel, VII Henry tarafından 16.yüzyılda eski Savoy Palace’ın üzerine yaptırılmıştır.
Dış duvarlarının bir kısmı 1512 yılından kalma da olsa, günümüzdeki yapının büyük kısmı 19.yüzyılın ortasından kalmadır.
Yapının ilk yapılış amacı: Kral Henry VII tarafından evsizler için kurulan bir hastanenin parçasıdır. Chapel: Lancaster Dükü olarak Kraliçeye aittir. Çünkü: Lancaster Dukalığının önemli bir parçasıdır. Öte yandan, burası şehrin ilk elektrikle aydınlatılan kilisesi olarak önem kazanmaktadır.
1937 yılında Kraliyet Victoria Tarikatı’nın kilisesi olan bina, kraliçenin şapeli olarak hizmet vermektedir. Şapelin giderleri kraliçe tarafından karşılanmaktadır.
Son çalışma, kraliçenin Altın Jübile onuruna bahçelerin peyzajı ve 1999 yılında şapel tavanının restorasyonudur. Bu çalışmalarda Kraliçe Elizabeth II adına, yeni bir vitray pencere ilave edilmiştir. Kilisenin papazını Lancaster Dukalığı atar.
Şapel: saat: 09.00-13.00 arasında ziyarete açıktır.
Yakınlardaki Savoy Hill’de BBC’nin ilk stüdyoları bulunmaktaydı.
SOMERSET HOUSE
Strand bölgesindedir. Burada: müzeler, coffee and tea, sanat galerisi ve yerel lezzetlerin sunulduğu restoranlar bulunmaktadır.
George dönemi mimarisinin zarif hatlarını taşıyan bina, Sir Williams Chambers tarafından tasarlanmıştır.
16.yüzyılın ortasında, Somerset Dükü için Rönesans sarayı olarak inşa edilen orijinal ev, yıllarca bakımsız kaldıktan sonra yıkılmıştır.
Günümüzde görülen bina ise, 1770’lerde yapılmıştır. Burada yapılan en büyük değişiklik orijinal ana binanın ofis olarak kullanılacak şekilde tasarlanmasıydı.
Bina daha sonra sırasıyla, Denizcilik Kurumuna, çeşitli kraliyet kurumlarına ve uzunca bir süre İçişleri Bakanlığına hizmet vermiştir.
Günümüzde burada Courtauld Institute of Art bulunmaktadır.
Somerset House’un en güzel iç bahçesi, bir yüzyıla yakın bir süre halka kapalı tutulmuştur. Ama yakın zamanlarda yürütülen kapsamlı ve etkileyici projelerle yeniden kapılarını halka açmıştır.
55 fiskiyeli çeşmenin bulunduğu güzel plazza, sadece kış aylarında birkaç hafta boyunca hizmet veren buz pateni pisti ve zaman zaman düzenlenen klasik müzik konserleri pek çok kişinin ilgisini çekmektedir.
Avludan başlayarak South Building’e doğru yürümek gayet keyiflidir. Thames nehrinin güzel manzaralarına bakan, etkileyici konumu ile Admiralty Restaurant çok beğenilmektedir.
Kıyıda yazlık bir açık hava kafesi ve bir restoran bulunur.
Yayalar için düzenlenen yoldan Waterloo Bridge’e ve South Bank’ın etkileyici etkinliklerine ulaşmak mümkündür.
Somerset House’ta küçük ve haklı bir üne sahip, muhteşem Courtauld Institute of Art galerisi, mutlaka görülmeye değerdir.
The Courtauld Gallery
Galeri, her gün saat: 10.00-18.00 arasında açıktır. Giriş ücreti yetişkinler için 6 paund, 18 yaş altı çocuklar için ücretsizdir.
1990 yılından bu yana izleyicilere sunulan mükemmel resim koleksiyonu, varlığını büyük oranda tekstil fabrikatörü ve hayırsever Samuel Courtauld’ya borçludur. Koleksiyonda, Botticelli, Brueghel, Bellini ve Rubens gibi büyük ustaların eserleri sergilenmekle birlikte, en çok dikkat çeken eserler Empresyonist ve Post-Empresyonist resim koleksiyonuna aittir.
Başarıyla temsil edilen Monet, Gauguin, Pissarro, Renoir ve Modigliani gibi sanatçıların eserlerini görebilirsiniz.
2008 yılının baharında, Somerset House bünyesinde yeni bir nehir kıyısı galerisi açılmıştır. Güney kanattaki iki kata yayılmış olan Embankment Galleries, 750 metre karelik sergi alanına sahiptir.
Galerinin sürekli olarak değiştirilen geçici sergi programında, fotoğraf, moda, resim ve mimari gibi çeşitli alanlardan kapsamlı modern sanat eserleri dikkati çekmektedir.
ST MARY-LE-STRAND
St Mary le Strand kilisesi, Londra’nın en eski mahallelerinden birisindedir. Kilisenin bulunduğu, Trafalgar Square ve Fleet Street arasındaki 1 km. lik yol: Londra’nın tarihsel önemi olan caddelerinden birisidir. Özellikle erken Sakson döneminde: Strand Londra şehrinin kalbi oldu.
Hıristiyanlık ise, 604 yılında, St Mellitus ve onun takipçileri ile bu yerleşim yerine geldi.
Orada St Mary le Strand kurulduğu zaman hiçbir kayıt bulunmamaktadır.
Ancak: bölgedeki ilk kilise, Kutsal Bakire Meryem adına, şimdi Somerset House olarak bilinen yerin hemen güneyinde kurulmuştur. Ortaçağ boyunca kilise çalışanları, hemen bitişik bir sitede yaşamışlardır.
1711 yılında Parlamento bir kanun ile Londra’da hızla genişleyen banliyölerde 50 yeni kilise inşa edilmesine karar verilmiş ve bu arada: St Mary le Strand kilisesi de yıkılmış ve gayet lüks olarak yeniden yapılmıştır.
Kilisenin önünde, bir sütun eski kiliseyi hatırlatmak üzere olduğu yerde bırakılmıştır.
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand ROMAN BATH
ROMAN BATH
5.Strand Ln.Aldwych adresindedir. Abbey kilisesi yanındadır.
Bu küçük hamam ve çevresi, Surrey Street’teki yer alan tam boy bir camdan duvardaki ışık düğmesine basılarak görülebilir.
Çevresi Roma dönemine ait başka hiçbir iz olmadığı için bir Roma hamamı olduğu şüphelidir.
Tudor döneminden 17.yüzyıla kadar Strand’de bulunan malikhanelerden Arundel’in bir parçası ve hatta bir evin su deposu olarak inşa edildiği düşünülmektedir. Savurgan bir Kont’un: onu Roma heykelleri, büstler, lahitler, sunaklar ve diğer bazı parçalarla süslediği düşünülmektedir.
Öte yandan zaten burası bir Roma hamamı olarak bakılması için tasarlanmıştır. Diğer bir kısım tarihçi ise: son zamanlarda Arundel House ile olan bağlantıyı kabul etmediler. Bunun yerine banyonun aslında 1612 yılında James I’in kraliçesi Danimarkalı Anne için eski Somerset House bahçelerinin çeşmelerini besleyici bir sarnıç olarak inşa edildiğini söylemektedirler.
Ancak ilk yapılış amacı ne olursa olsun, burası 1776 yılında bir yüzme tesisine dönüştürülmüştür. Kısa bir süre sonra ise Kraliçe Elizabeth döneminde, 1558 yılında Essex kontu döneminde yardımcı bir hamam eklenmiştir.
Hamam: 19.yüzyılda soğuk duş almanın sağlıklı olduğu düşünüldüğü için halkın kullanımına açılmıştır. Charles Dickens ve David Copperfield: buraya sık sık giderler ve çok soğuk suya dalmayı alışkanlık haline getirmişlerdir.
Essex banyo bölümü: Kral Kolejlinin Norfolk Hotelin genişlemesi sırasında, 1893 yılında kapatılmıştır. Günümüzde giriş salonunda Delfware döşemesini görebilirsiniz, bunlar Essex hamamının periferik süslemelerinden bazılarıdır.
Beau Street Definesi
17.577 adet gümüş Roma sikkesinden oluşan define: 2007 yılında Roma hamamının altında bulunmuştur. Paralar: MÖ 32 ile MS.270 yılları arasındaki döneme aittir. Paralar: Bath merkezinde, 8 ayrı deri para çantası ile gömülmüştür. Bulunan sikkeler, halen British Museum da muhafaza edilmektedir.
Evet burayı ziyaret etmeyi düşünürseniz: bilmelisiniz ki, burayı bulmak bir hayli zordur. Ayrıca yalnızca Westminster konseyinden randevu alınarak buraya girilebilmektedir. Ziyaretler hafta içinde öğleden sonraları için düzenlenir. Tesisler Cumartesi günü halka açıktır. Banyo saat 09.00 dan akşam saatlerine kadar açıktır.
BUSH HOUSE
Harvey Corbett tarafından tasarlanan Bush House, 1928-1935 yılları arasında daha ilave kanatları ile 1923 yılında inşa edilmiştir. Bu neo klasik bina, Irvıng T.Bush isimli bir Amerikalı tarafından fabrika satış mağazası olarak tasarlanmıştır.
Öte yandan: 1925 yılında açıldığında, dünyanın en pahalı binası olarak ilan edilmiştir. ( o yıllardaki maliyeti 2 milyon paund)
Bush House, güney cephesindeki Strand bağlı merkezi Londra’da Kinsway altındaki dramatik bir konumdadır. Onun özellikle revak bölümü etkileyicidir ve Amerikalı sanatçı Malvina Hoffman tarafından yapılmış Anglo-Amerikan dostluğunu simgeleyen iki erkek heykelle çevrilidir.
BBC nin yabancı dil yayın hizmeti: Portland Place Broadcasting House de, 1938 yılında başlamıştır. Ancak, bu bina II. Dünya savaşında bombalanmış ve 1941 yılında Bush House yeniden yerleşmişlerdir. Bombalamada Amerikayı temsil eden heykelin sol kolu yok olmuş ve 1977 yılında restore edilmiştir.
Uzun yıllar boyunca, tüm BBC nin yabancı dil hizmetleri, kademeli olarak sırasıyla buraya yerleşmiştir. Neredeyse 70 yıl boyunca Bush Housta yayın yapılmıştır.
Ancak: BBC, Bush House un sahibi olamamıştır. Onun sahipleri değişik kurumlardan oluşur, bunlar:; Galler Kilisesi, Postane ve şimdi Japon sermayeli bir kuruluştur, ancak yurt dışı dinleyici sayısı milyonlara ulaşan BBC, bu binada halen faaliyetlerini sürdürmektedir.
CLEOPATRA’S NEEDLE
MÖ 1500 yılında Heliopolis’e dikilen bu pembe granitten anıtın tarihi Londra’nın tarihinden daha eskidir. Dikilitaşın üzerindeki yazılarda Mısır firavunlarının yaptığı işler övülmektedir.
O zamanki Mısır valisi Muhammed Ali tarafından 1819 yılında İngiltere’ye hediye edilen dikilitaş 1978 yılında Embankment tamamlandıktan sonra buraya dikilmiştir. Kleopatra Needle: Londra şehrindeki en eski tarihi kalıntı olarak bilinir.
New York şehrindeki Central Park’ta, Metropolitan Sanat Müzesinin arkasına düşen alanda dikilitaşın bir ikizi bulunmaktadır. Bronz sfenksler 1882 yılında eklenmiştir ve Mısır’a ait değildir.
Anıtın taban kısmında Victoria dönemine ait gazetelerin, demiryolu saat tarifesinin ve zamanın on iki güzelinin fotoğraflarının da bulunduğu birçok eşya bulunmaktadır.
İngiltere Londra Covent Garden ve Strand VİCTORİA EMBANKMENT GARDENS
VİCTORİA EMBANKMENT GARDENS
Embankment inşa edilirken oluşturulan bu park şeridi bakımlı çiçek tarhlarına, ünlü İngilizler’in heykellerine ve yaz mevsiminde konserlere ev sahipliği yapmaktadır. Bölge Westminster City Victoria dolgu bölgesidir. Bahçeler, 1865-1870 yılları arasında kuzey dolgu bölgesinde Sir Joseph Bazalgette tarafından yapılmıştır.
Rıhtım bahçelerinin tarihi değer taşıyan tek mimari unsuru 1626 yılında Buckhingam Dükü’nün Thames nehrine girişi için kuzeybatı köşesine inşa edilen su kapısıdır.
Kapı, daha önce burada bulunan York House’un bir parçasıydı. Ev önce York Başpiskoposu tarafından kullanılmış, daha sonra Düke geçmiştir.
Kapı orijinal yerinde durmaktadır, ancak Thames Embankment’in inşa edilmesi sonucu nehir kıyısından 100 metre yukarıda kalmıştır.
1878 Aralık ayında: Victoria rıhtımı, sürekli elektrikle aydınlatılan ülkede ilk sokak olmuştur.
Bahçeler: yıl boyunca saat: 07.30 da açılır ve kışın 16.30 da yazın ise 21.30 da kapanır. Bahçelerin tümü: anıtlar ve çakıl yollarla kaplıdır.
Nehir yan bölümünde ise olgun ağaçlar bulunur. İşyerlerinin yakın taraflarında ise, çim ve çiçek yatakları bulunur. Sıcak günlerde Londralılar, burada çimlerin üzerinde piknik yaparlar.
CHARİNG CROSS
Burası: Londra’nın merkezinde Wesminster City’deki tren terminalidir. Güneydoğuya giden tüm trenler buradan geçerler. Londra şehrinin beşinci en işlek demiryolu istasyonudur.
Adını I.Edward’ın ölen karısı Kastilyalı Eleanor’un Nottinghamshire’dan Westminster Abbey’e giden cenaze rotasını belirlemek için 1290 yılında diktiği 12 haçın sonuncusundan almıştır.
Günümüzde Charing Cross istasyonunun ön avlusunda haçın 19.yüzyıl replikası görülebilir. İstasyonun ön kısmında bulunan bu replika ve Charing Cross Hotel, 1863 yılında Kraliyet Opera Binası’nın mimarı E.M.Berry tarafından tasarlanmıştır.
İstasyon platformlarının üstünden yükselen alışveriş ve ofis kompleksi 1991 yılında tamamlanmıştır. Terry Farrel’in tasarladığı kompleks, kamara pencereleriyle Villiers Street’e bakan bir gemiyi andırır.
Yeni binanın manzarası nehirden bakıldığında çok etkileyicidir. İstasyonun arkasındaki yenilenen demiryolu kemerinde küçük dükkanlar, kafeler ve Victoria dönemi müzik salonlarının son temsilcisi olan Players Theatre bulunur.
LONDON COLİSEUM
St Martin Lane adresindedir. Performans olan günlerde saat: 10.00-20.00 arasında açıktır. Performans olmayan günlerde saat: 10.00-18.00 arasında açıktır.
Frank Matcham’ın 1904 yılında tasarladığı gösterişli bina şehrin en büyük tiyatrosu olmanın yanı sıra, Matcham’ın döner sahnesine de sahiptir. 2359 koltuk kapasitelidir ve bu sayı ile Londra şehrinde en büyük tiyatro salonudur.
1945 yılından sonra burada ağırlıklı olarak Amerikan müzikalleri düzenlenmiştir. 1961 yılından sonra ise 7 yıl boyunca sinema olarak kullanılmıştır. 1968 yılında, London Coliseum: Wells Opera olarak yeniden açılmıştır.
Şirket: 1992 yılında binanın mülkiyetini satın almış ve 1974 yılında Sadlers Wells İngiliz Ulusal Operası olmuştur. Tiyatro son olarak 2004 yılında yeniden açılmıştır.
Tepesinde büyük bir küre bulunan bina, aynı zamanda Avrupa’nın ilk asansörüne de sahiptir. Sahneye gelince: Londra şehrinin en büyük sahnesi buradadır.
Sahnenin genişliği 55 metre, yüksekliği 34 metre ve uzunluğu 80 metredir. Şehirde elektrikle aydınlatılan ilk tiyatro olmuştur. Sahne döner sahne özelliği taşımaktadır.
Daha önce varyate tiyatrosundayken, günümüzde İngiliz Ulusal Tiyatrosuna ev sahipliği yapmaktadır.
İç mekan, koyu kırmızı kadife perdeleri ve yaldızlı melek figürleriyle Edward dönemi dekorasyonunun güzel bir örneğidir.
2003 yılında restore edilen orijinal cam çatı, Trafalgar Square manzarasına hakimdir.
Eskişehir Sivrihisar: Yıllardır Ankara’dan güneye veya batıya giderken kullandığımız yolun hemen yanı başında kalan ve uzaklardan sivri tepeleriyle dikkat çeken, Sivrihisar ilçesi, inanın muhteşem bir tarihi-turistik hazine barındırıyor. Bir ara, buraya mutlaka zaman ayırın ve gezin, çünkü kesinlikle gördükleriniz sizi mutlu edecektir.
ULAŞIM
Sivrihisar ilçesinin en büyük özelliklerinden birisi de, Ankara-İzmir-Eskişehir kara yollarının kesişim noktasında bulunmasıdır. Sivrihisar, Eskişehir arasındaki uzaklık 90 km. dir. Sivrihisar, Ankara arasındaki uzaklık: 120 km. Sivrihisar, İstanbul arası: 427 km. Sivrihisar, Çanakkale arası: 520 k m. Sivrihisar, İzmir arası: 448 km.
TARİHİ
Yöre: tarihi yolların kesişim noktasında, Friglerden, Romalılardan, Selçuklulardan, Osmanlılardan devraldığı birçok miras ile ilgi çeker. Arkeolojik verilere göre: Sivrihisar yöresi, Tunç çağı boyunca yerleşime sahne olmuştur. Demir çağının güçlü krallığı Friglerin ana yerleşim sahasıdır. Sivrihisar dağlarının kayalık yamaçlarında Frig yerleşmesi ve kaya anıtlarına ait örnekler vardır. Frig kralı Midas tarafından kurulan Pessinus (Ballıhisar) kenti buradadır.
Dönemin ünlü Pers Kral Yolu, ilçe sınırları içinden Pessinus şehrinden geçer. Roma ve Bizans dönemlerinde, şehir ticari ve askeri önemini korur. İlçe merkezinin kuzeybatısındaki kale ve eteklerindeki yerleşim, bu dönemde “Spaleia” ismiyle bilinir. 1074 yılında yörede Selçuklular egemen olur.
Bu dönemde “Karahisar” ismiyle tanınan ilçede imar hamlesi başlar, birçok cami, medrese, hamam gibi yapılar inşa edilir. 1289 yılında bölgede Osmanlı egemenliği görülür. Daha sonra, Osman Bey, Sivrihisar ve Eskişehir bölgesinin idaresini kardeşi Gündüz Bey’e bırakır. İlçe toprakları, 1’nci Dünya Savaşından sonra Yunan işgaline uğrar, 20 Eylül 1921 tarihinde işgalden kurtarılır. 1926 yılı öncesine kadar, Sivrihisar, Ankara ilinin ilçesiydi.
Eskişehir Sivrihisar
GENEL
Sivrihisar, Eskişehir ilinin en büyük ilçesidir. İç Anadolu bölgesinin kuzeybatı bölümünde yer almaktadır. Çal Dağının uzantısı olan, volkanik bir kaya kütlesinin eteğinde kurulmuştur. Şehir, dağın eteklerinden ovaya doğru gelişim göstermiştir. Gökyüzüne doğru yükselen sivri kayaları ile dikkati çeker. Bu sivri kayalıklar, ilçeye “Sivrihisar” isminin verilmesine sebep olmuştur.
İlçenin ortalama rakımı 856 metredir. İlçenin arazilerinin büyük bölümü, ova görünümündedir. Yer yer yüksek dağ ve kayalıklar bulunur. En önemli yükseltiler “Sivrihisar dağları” dır. Bu dağların en yüksek olanı ise “Çal dağı” dır. Diğer önemli dağ ve tepeler ise: Arayıt dağı, Boztepe, Büvelik Tepe ve Yediler Tepesidir. İlçenin başlıca akarsuyu ise “Sakarya nehri” dir.
Eskişehir Sivrihisar Meslek Yüksek Okulu
SİVRİHİSAR MESLEK YÜKSEK OKULU
Eskişehir Osman Gazi Üniversitesine bağlıdır. 1994 yılında açılmıştır. 1994-1995 eğitim-öğretim yılında Bilgisayar Programcılığı ve Tarım Alet ve Makineleri programları ile başlamıştır. İlk mezunları, Haziran 1994 tarihinde verilmiştir.
NE YENİR
Sivrihisar yöresinde yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, ilk önere “Arabaşı” olacaktır. Ayrıca “bazlama” denen bir tür ekmek te meşhurdur. Ayrıca “döğme sucuk” deneyebilirsiniz. Tatlı derseniz, bu kere “muska baklava” öneririm.
NASREDDİN HOCA ŞENLİKLERİ
Her yıl 3-10 Haziran tarihleri arasında yapılmaktadır.
Eskişehir Sivrihisar Sivrihisar uçağı
SİVRİHİSAR TEYYARESİ
1921 yılında Türk Ordusu envanterinde kullanılabilir durumda sadece 5 uçak vardı. Çeşitli cephelerde savaşmış uçakların bakımsız ve eski oluşları, yeni bir uçak alınmasını gerekli kılıyordu. Bunun üzerine seferber olan Sivrihisar halkı, tüm mal varlığını bir araya getirerek Türk ordusuna yeni bir uçak alınması için, 4 bin lira bağışladı.
Bağış ile alınan çift kanatlı Fransız yapımı Bregeue 14 B2 uçağına “Sivrihisar Teyyaresi” ismi verildi. Kurtuluş savaşının ve halkın fedakarlığının sembolü olan Sivrihisar Teyyaresi her şeyden önce Sivrihisarlılar, özellikle Anadolu halkının Kurtuluş Savaşına katkısının bir kanıtıdır. Sivrihisarlılar için büyük manevi değeri olan bu uçağın maketi Eskişehir-Ankara devlet karayolu üzerine inşa edilmiştir.
Eskişehir Sivrihisar
GEZİLECEK YERLER
İlçe, ünlü kral yolunun geçtiği ve Kybele tapınağının bulunduğu Pessinus, üç kıtadan kuşların konakladığı Balıkdamı Kuş Cenneti, Anadolu’nun en büyük ikinci kilisesi Ermeni Kilisesi Surp Yerortuyun ve başta Anadolu’nun en büyük ahşap direkli camilerinden olan Ulu cami olmak üzere birçok tarihi cami, mescit, çeşme, hamam barındırmaktadır.
Eskişehir Sivrihisar Pessinus Antik Kenti
PESSİNUS ANTİK KENTİ
İlçe yakınlarındaki Pessinus antik kenti kalıntılarına ait ayrıntılı gezi yazım, yine bu sitede bulabilirsiniz.
İlçenin en önemli eserlerinden birisidir. İlçenin merkezinde kapladığı alan ve diğer özellikleri ile “Ulu” kelimesi, bu eserde tam anlamını bulmaktadır.
Sivrihisar Belediyesinin 2015 yılında yaptığı başvuru sonucunda, Ulu cami, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” geçici listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Caminin en eski kitabesi: 1231-1232 tarihlerini taşımaktadır.
İlk yapının banisi yani yaptıran: Sivrihisarlı Kadı Leşker Emir Celaleddin Ali Bey’dir. Ancak yapı bugünkü biçimine: Selçuklu döneminde, 1275 yılında Mevlana’nın müritlerinden Eminiddin Mikail tarafından yaptırılarak gelmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami
Osmanlı döneminde, Fatih Sultan Mehmet’in kadılarından, İstanbul şehrinin ilk kadısı Hızır Bey, bu camiyi 1440 yılında onartmıştır. Anadolu’da bulunan en büyük, ahşap direkli camidir. Camide, aynı anda 2500 kişi ibadet edebilmektedir.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami
Caminin 4 giriş kapısı vardır. Duvarları kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Sağ ve sol kanadı üzerinde, kitabeler bulunur. Çatısını 67 tane ağaç sütun taşımaktadır. Bu direklerin 19 tanesinin üstünde, mermer sütun başlığı vardır.
Direklerden 6 tanesinin üst bölümleri: rozet, palmet, geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiştir. Direkler üzerinde, Bizans dönemine ait başlıklar da kullanılmıştır. Kalın direklerden 4 tanesi, zamanın özgün ağaç oymacılığı ile işlenmiştir. Bu direklerin alt ve üst tarafında mermerden oyma işçiliği uygulanmış sütun başlıkları bulunur.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Minber
Minber
Minber: 1924 yılında Kılıç Mescit camisinden burada getirilmiştir. Minberin üzerindeki kitabesinde: 1245 tarihi yazılıdır. Minber: muhteşem bir sanat eseri olarak değerlendiriliyor, çünkü çeşitli geometrik şekillerin ahenkli birleşmesi görülür. Anadolu Selçuklularının en önemli sanat eseri minberlerindendir. Minberdeki el işçiliği: Horasanlı İbn-i Mehmet tarafından yapılmıştır.
Çivi kullanılmadan geçme (kündekarı) tekniği kullanılmıştır. Ceviz ağacından yapılmıştır. İleri doğru fırlamış geometrik bölümler içerisinde: Rumi ve palmetlerle, ince işlenmiş dolgular ve ajurlu korkuluk ve şebekeleriyle Selçuklu ağaç işçiliğinin en kıymetli eseridir. Minberin kapı kanatları kapatıldığında: sivri kemer oluşturan bir şerit ile taçlandığı görülür. Kapısında “Ayet-el Kürsi” işlidir.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Ahşap Direkler
Ahşap Direkler
Camide, kirişleri taşıyan ahşap direkler, iç mekanı, mihraba paralel 6 sahına ayırır. Cami, içte toplam 67 ahşap direkle, Anadolu’daki bu tarz camilerin en büyüğüdür. Direkler: ardıç ve sarı çam cinsi ağaçlardan yapılmıştır. Bazı antik başlıklar, kaide yapılıp direkler üzerine oturtulmuştur. Düz ağaç başlıklar yanında, Pessinus’tan getirildiği tahmin edilen çeşitli antik başlıklar kullanılmıştır.
Direkler temele kadar devam eden taşlar üzerine oturtulmuştur. Caminin güzel ve özgün süslemeleri, bu direklerin üzerindedir. Tümü Orta Asya çadır mimarisi görünümündedir. Minber ve mihrap karşısında 3, onun arkasında 1 ve çarşı çıkışında 2 olmak üzere 6 direğin orijinal kaldığı görülür. Bunların üst kısımları: zengin oyma ve kabartmalarla süslenmiş, yer yer pirinç baklava dilimi levhalar çakılmış, yeşil ve siyah kalem işleri ile boyanmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Ahşap Direkler
Caminin çatısında küçük bir aydınlatma kubbesi-fener yapılmıştır. Caminin havalandırması, çatı ortasında bulunan bu fener ile sağlanır. Zemini tahta kaplıdır. Zemin yapılışında, yarma tabir edilen teknikle yapılmış, tahta ile kaplı iken restoresinden geçmeli taban tahtası kullanılmıştır. Caminin rutubete karşı korunması için, zemin ile taban tahta arasında 150 cm varan boşluk bırakılmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Minare
Minare
Yapının güney cephesi üzerinde köşededir. Kitabesine göre: 1409 yılında (yani caminin yapılışından 139 yıl sonra) Osman oğlu Hacı Habib tarafından yaptırılmıştır. Minare kaidesi: iri mermer bloklarla yapılmıştır. Kaidenin üstü, tuğla hatıllı, kesme taşlı sekiz köşelidir.
Minare basamakları: ardıç ağacından ahşap olarak yapılmıştır. Gövde tuğladan örülmüştür. Şerefe altındaki petek, Selçuklu tuğla işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Şerefeden sonra baca üzerinde, külahın altında minare yapılırken konulmuş bir sıra cam göbeği mavisi çini bulunmaktadır.
İHSAN ERDEMGİL KONAĞI
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, 7 Mart 1922 tarihinde, Kurtuluş savaşının zor günlerinde üç gün bu konakta kalır. Gündüz cephedeki birlikleri denetler, geceleri ise bu konağı karargah olarak kullanır.
Eskişehir Sivrihisar Zaimoğlu Konağı
ZAİMOĞLU KONAĞI
Ankara dışında, Anadolu’da Bakanlar Kurulu, ilk kez Sivrihisar ilçesinde bulunan Zaimağa Konağında, Atatürk’ün katılımı ile toplanmıştır. Konak: ilçe merkezindedir. Kurtuluş savaşı sırasında ve en kritik bir dönemde, Ankara dışında Bakanlar Kurulu burada toplanmış ve önemli kararlar alınmıştır. 8 Mart 1922 günü, Başkomutan Mustafa Kemal’in davet ettiği: Sovyetler Birliği Büyükelçisi Aralov Zonaryev ve Azerbeycan Büyükelçisi İbrahim Abilov’da, Sivrihisar ilçesine gelirler.
Burada misafirler Zaimoğlu Konağında ağırlanır ve sabaha kadar gündemdeki konuları görüşürler. Sakarya Meydan Muharebesinin ardından, İtilaf Devletlerinden gelen ateşkes teklifine son şeklini vermek için, 24 Mart 1922 tarihinde, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve Ankara Hükümetinin Bakanları, Sivrihisar’a gelirler.
O gece Zaimoğlu Konağında alınan kararlar Ankara’ya gönderilir. Bakanlar Kurulu, ateşkesi, Anadolu’nun derhal boşaltılması şartı ile kabul eder. Bakanlar Kurulu, 29 Mart 1921 günü, 1’nci Ordu Karargahına intikal eder.
Eskişehir Sivrihisar Zaimoğlu Konağı
Gelelim konağın tarihçesine
Selçuklu soyundan Zaimoğlu ailesi: Orta Asya’dan Malatya Darende’ye gelmiştir. Irak’ın fethinden sonra, Kerkük bölgesine yerleşirler ve Kara Zaim, Kerkük bölgesinde Zeamet sahibi olur. Ancak bölgede kendisini çekemeyenler tarafından, Kara Zaim, Saray tarafından azledilir ve öldürülür. Üç oğlu, Anadolu’ya sürülür. Geçen zaman içinde Kara Zaim’e haksızlık yapıldığı Saray tarafından anlaşılır ve oğullarının bulunması istenir.
Küçük oğlu bulunur ve devrin Padişahı tarafından, Sivrihisar sancağının zeamet sahibi yapılır. Zaim Zade Mehmet Ağa: Sivrihisar bölgesinde devlet adına vergi toplar, atlı sipahi besler. 3 oğlu olur ve her oğlu için bir konak yaptırılır. Konumuz olan konak: geniş bir bahçe içinde, iki katlıdır. Ayrıca, altta yarım kat yüksekliğinde bir bodrumu vardır. Ali Zaimoğlu tarafından inşa ettirilmiştir, ancak yapan usta bilinmez. Ahşap işlerin: Hafız Ahmet Elmas tarafından yapıldığı bilinir.
Eskişehir Sivrihisar Kalesi
SİVRİHİSAR KALESİ
İlçede Kral Yolu üzerinde bulunan ve bu yolu kontrol eden Sivrihisar Kalesi Bizanslılar tarafından yapılmıştır. Kral yolu nedeniyle bu kalenin Bizans dönemi öncesinde bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Günümüze kalıntıları gelen kalenin yapımında Bizanslılar, Seyitgazi Kalesinde olduğu gibi Antik Pessinus kentinin taşlarından yararlanmışlardır.
Sivrihisar kalesinin dışa açılan altı kapısı vardı. Sur duvarlarında kesme taş, mermer parçaları ve moloz taşlar kullanılmıştır. Selçuklular ve bir süre de kuruluş yıllarında Osmanlılar tarafından kullanılan kale daha sonra terk edilmiştir. Günümüze sur duvar kalıntıları ve kale içindeki su sarnıçları, tahıl depoları ve yer altına yapılmış bazı mekanlar dışında pek fazla bir kalıntı yoktur.
Eskişehir Sivrihisar Nasreddin Hoca Anıt Parkı-Kızının kabri
NASREDDİN HOCA ANIT PARKI-KIZININ KABRİ
Nasreddin Hoca, 1208 yılında Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde doğmuştur. Köy, ilçe merkezine 19 km uzaklıktadır. Eskişehir-Ankara karayoluna 8 km uzaklıktadır.
Eskişehir Sivrihisar Nasreddin Hoca Anıt Parkı-Kızının kabri
Hortu köyünün ismi, 1999 yılında “Nasreddin Hoca” olarak değiştirilmiştir. Hoca’nın evi: halen burada bulunmaktadır. Ev: 2 katlıdır. Köyde: ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bir de temsili Nasreddin Hoca evi yaptırılmıştır. Bu ev de ziyaret edilmektedir.
Hortu halkı, Nasreddin Hoca’nın hemşerisi olmakla gurur duyuyor. Evlerin hemen hepsinin duvarında bir fıkra resmedilmiştir. Zaten Belediyenin ambleminde de, buğday başağı ve zeytin dalının hemen altında eşeğine ters binmiş bir Hoca figürü görülüyor.
Yalnız burada bir sıkıntı var. Nasreddin Hoca’nın doğduğu evi Sivrihisar ilçesinde, ancak türbesinin ise Akşehir ilçesinde bulunduğu konusunda, her iki ilçe arasında sürekli bir tartışma ve gerginlik vardır.
Evet: Ulu cami avlusunda yapılan kazı çalışmalarında taş mezar sandukası bulunmuştur. Bu sandukanın, önceleri Nasreddin Hoca’nın oğlu Ömer’e ait olduğu düşünülmüş, ancak taş sandukada yapılan bilimsel incelemeler sonucunda, sandukanın Nasreddin Hoca’ya ait olduğu anlaşılmıştır.
Burada: heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından yapılan “Bronz Nasreddin Hoca Heykeli”, Nasreddin hocanın makamında taş sandukasını, kızı Hatun’un mezarını ve 60 x 60 ölçülerinde, porselen yüzeye sır altı boyama tekniğiyle yapılan minyatürün, seramikle buluştuğu Nasreddin Hoca Bilgi taşlarını görebilirsiniz.
Eskişehir Sivrihisar Nasreddin Hoca Anıt Parkı-Kızının kabri
1888 Ankara Salnamesine göre: Nasreddin Hoca’nın kızının mezarı: ilçenin eski giriş yolu olan Kumlu yolu üzerindeki tarihi Seydiler Hamamının yanında olduğu anlaşılmıştır. Yapılan bilimsel kazılar sonucunda, burada kemiklere rastlanır. Uzmanlara göre, kemikler o dönemlere aittir. Nasreddin Hoca’nın kızının ismi Hatun olduğu öğrenilir.
Eskişehir Sivrihisar Seydiler Hamamı
SEYDİLER HAMAMI
İlçe merkezindedir. Kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak yapının Seyyid Nureddin’in kızı Seyyide Nuriye tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Seyyide Nuriye’nin 13’ncü yüzyılın ilk yarısında yaşayan (ölümü 1450) ve Karaca Ahmet’in karısı olduğundan yola çıkılarak yapının 15’nci yüzyılın ilk yarısında yapıldığı düşünülmektedir.
17’nci yüzyılın ilk yarısında I. Ahmet’in kızı Anadolu Beylerbeyi Nasuh Paşa’nın eşi Ayşe Sultan tarafından tamir ettirilmiştir. Yapı, bugün sağlam ve kullanıma açıktır.
Eskişehir Sivrihisar Alemşah Kümbeti
ALEMŞAH KÜMBETİ
Ulu caminin kuzeyinde Cami Kebir Mahallesi Park Caddesindedir. Eskiden Kümbetin çevresi medrese ile çevrili iken, daha sonra yapılan istimlak sonrasında çevresi açılmış ve park haline getirilmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Alemşah Kümbeti
Tipik bir Selçuklu kümbetidir. Ancak üzerindeki figürleri ve sembolik anlamları yönünden, daha çok eski Türk dinlerine dayalı anlam taşır. 1327-1328 yılları arasında Melik Şah tarafından, şehit edilen kardeşi Sultan Şah için yaptırılmıştır. Yapı 2 katlıdır. Dıştan yuvarlak gövdeli türbenin üzeri, içten kubbe, dıştan da piramidal bir külah ile örtülüdür. Kare kaide üzerinde, köşelerden sekizgen kasnak üzeri kübik gövdeli bir yapıdır.
Duvarları masif mermer yığma tekniğiyle inşa edilmiştir. Kesme taş ve yer yer tuğla kullanılmıştır. Kümbet: figür yönünden zengindir. Yıldızların ortalarında bazen sarmaşık şeklinde bir sapa bağlı olarak yan yana küçük hayvan başları da tasvir edilmiştir. Soldaki sütun başlığı hizasında: ağzı yukarı doğru tasvir edilmiş bir balık figürü vardır. Muhtemelen bu balık, bir burç sembolü olarak resmedilmiştir.
Türbenin alt katında: mumyalık bölümü vardır. Mumyalığın kapı süslemelerinde: Selçuklularda çok sık kullanılan motifler görülür. Burada: balık, geçme yıldızlar, geometrik geçmeler örgü ve çengel motifleri görülür.
Eskişehir Sivrihisar Saat Kulesi
SAAT KULESİ VE SEYİR TERASI
Şehrin kuzeyinde bulunan kayalıklar üzerindedir. Her yerden görülebilir. Buraya “Kayasaat” de denilmektedir.
İlçenin en önemli simgelerindendir. 1899 yılında dönemin Kaymakamı Mahmut Bey ve Belediye Reisi Yüzügüllü Hacı Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. İçinde bir çan vardır. Çan pirinçten yapılmıştır.
Kulenin saati, Avrupa’dan getirilmiştir. Saat kadranı, şehre hakim yere konulmuştur. Saat haftada iki kere kurulur. Ağırlıkla çalışan saat: tamlarda 1 dakika ara ile iki kez saat sayısı kadar, bucaklarda ise bir kez vurur. Kule: kare prizma gövdelidir. 12 metre yüksekliktedir. Kuleye, arka tarafındaki 8 basamaklı merdivenle çıkılır. Kule: üst üste bindirilmiş üç bölümden oluşur.
İkinci bölümde: parmaklıklı bir balkon bulunur. Bunun üstü kubbe ile örtülüdür. Üst bölüm: anahtar deliği biçiminde yapılmıştır. Üzeri dört yüzeyi basık bir çatı ile örtülüdür. Tepesinde: alem şeklinde bir paratoner vardır. 2015 yılında saat kulesi, Sivrihisar Belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü tarafından restore edilmiş ve aydınlatılmıştır. Kulenin alt kısmında Atatürk’ün resmi ve Türk Bayrağı vardır.
Eskişehir Sivrihisar Cam Seyir Terası
CAM SEYİR TERASI
Asırlık saat kulesinin yanında yapılan cam seyir terası, muhteşem Sivrihisar manzarasını keyifle izleme imkanı sunar.
Eskişehir Sivrihisar Çardak Hamamı
ÇARDAK HAMAMI
İlçe merkezine bağlı Hamamkarahisar mahallesi Dutlu ve Kadıncık köyleri yol ayırımından önce, tarihi köprüden sonra sağda ve Hamamkarahisar camisinin kuzeyindedir.
Çardak hamamı: Roma döneminden bu yana kullanılan kaplıca suyu üzerine yapılmıştır. Selçuklu dönemi yapısıdır. Hamam: erkekler ve kadınlar bölümü olmak üzere inşa edilmiş, iki ayrı kubbeli, sekizgen mekandır. Kaplıcada, her iki hamamın içinde: 1.5 metre derinliğinde ve 6 x 6 metre ebatlarında iki havuz vardır. Kaplıca suyu: hafif eğimli bir tepenin yamacındaki tek bir kaynaktan çıkar.
Sıcaklığı 35 derecedir. Saniyedeki debisi 45 litredir. Bikarbonat, kalsiyum, sodyum, bromür ve radyoaktif bir birleşime sahiptir. Banyo ve içme kürleri olarak kullanılır. Kaplıca sularının iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar şunlardır: romatizmal hastalıklar, böbrek, idrar yolu hastalıkları, metabolizma bozuklukları, cilt hastalıkları ve sinir sisteminin uyarılmasıdır.
HAMAM KARAHİSAR CAMİSİ
İlçeye bağlı Hamam Karahisar-Dutlu köyü yolu üzerindedir.
Yapı mimari özellikleri değerlendirilerek 13’ncü yüzyıla tarihlenir. Yapının 1259 yılında yapıldığı söylenir. Yapının banisinin Selçuklu Emiri Seyfettin Kızıl Bey olduğu düşünülmektedir. Günümüzde ibadete kapalı olan yapı 1973 yılında yerel halk tarafından onarılmıştır. Yapının kasnak pencereleri ve kubbesi onarım görmüştür. Son cemaat yeri bulunan, kare planlı ve kubbe örtülü bir yapıdır. Halen başlatılan restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
KUMACIK HAMAMI
İlçe merkezinde, çarşı içinde Belediye binasının yanındadır.
Hamamın 1407 yılından önce yapıldığı tahmin edilmektedir. 12 ve 13’ncü yüzyıl Türk hamamlarının karakteristik özelliğini taşıyan bu hamamın soyunmalık kısmındaki kagir kemer kalıntıları görülmeye değerdir. Ilıklık, sıcaklık ve halvet bölümlerindeki kubbeler dikkat çeker. Hamam önceleri suyunu Tabakhane çeşmesinden alırken sonra şehir suyu şebekesinden almaya başlamıştır. Suyun yeterli olmadığı zamanlarda külhan avlusunda bulunan su kuyusu kullanılmıştır.
GAVUR (ERMENİ) HAMAMI
Yazıcıoğlu kayalarının yamacında bulanan hamamın yapılış tarihi, sıcaklık bölümünün köşesinde bulunan giriş kapılarının üzerindeki kabartmalardan anlaşılmaktadır. Hamamın yapılış tarihi 1867-1868 yılları arasıdır. İnşa tarihi ile ilgili herhangi bir kitabe ve kayıt yoktur. Yapının halvet hücrelerinin giriş kapılarının üzerinde yazılı olan bu tarihlerin, yapının inşa tarihi olabileceği düşünülmektedir. Yapı, bugün yarı yıkık durumdadır.
Eskişehir Sivrihisar Kılıç Mescid Minaresi-Camisiz Minare
KILIÇ MESCİD MİNARESİ-CAMİSİZ MİNARE
İlçe merkezine bağlı Kılıç Mahallesi Kağnı pazarı meydanındadır.
Kılıç minaresi: Sivrihisar kılıçla fethedildiğinden ve kılıca dayanılarak hutbe okunan ilk mescit olmasından dolayı, bu adı aldığı söyleniyor. Bir başka söylentiye göre ise, Oğuz boylarının kılıç aşiretinden adını alır. Mescit: tümüyle ahşaptan yapılmış, sonra yıkılmış ve günümüzde sadece minaresi kalmıştır. Minare: camiye bitişik olduğu batı cihetinde bulunmaktadır.
Minarenin kapısına 4 büyük basamakla çıkılır. Minare 53 basamaklıdır. Minarede çini kuşaklar vardır. Bu kuşaklardan biri şerefe peteklik altında, diğer ikisi şerefeden sonra bacanın ortasında ve külahın altındadır. Cam göbeği yeşil renklerdedir. Minarenin çevresi, açık havada namaz kılınabilecek hale getirilmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Kurşunlu Camisi
KURŞUNLU CAMİSİ
İlçe merkezindeki bu cami: 1492 yılında Şeyh Baba Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Caminin yapıldığı yerde, daha önce 1343 yılında yapılmış bir mescit olduğu biliniyor, bu mescit yıkılarak yerine bu cami yapılmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Kurşunlu Camisi
Şeyh Baba Yusuf: İstanbul’da bulunan II. Beyazid Medresesinin açılışını yapmış, Beyazıd camisinde ilk Cuma namazında açılış dersi vermiştir. Kendisi Sivrihisar’da doğmuş ve buna istinaden “Sivrihisari” lakabıyla anılmıştır. Ayrıca, Sultan Beyazıd, kendisine “baba” diye hitap edermiş. Caminin yanında Şeyh Baba Yusuf’un babasına ait bir türbe vardır. Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğu için ismi Kurşunlu camisi olmuştur.
İç dizaynı el işçiliğiyle özenle yapılmıştır. Kare planlı caminin kapısı sivri kemerle çevrilmiştir. Kurşunlu camisi ve çevresi, kutsal bir alan ve ilahi bir mekandır. Caminin dünyanın en büyük medresesi “İrfaniye Medresesi” nin yanında olması, kutsal emanetlerin bulunması gibi çok önemli detayları vardır. Uzun yıllar hac öncesi ve sonrası ziyaret edilmiştir. Ayrıca 50 metre yakınındaki Seyyid Mahmut Suzani Külliyesi ve önemli kabirler ile Ak Cami, hemen yanı başındadır.
Eskişehir Sivrihisar Aziz Mahmud Hüdayi Camisi
AZİZ MAHMUD HÜDAYİ CAMİSİ
Cami, 1591 yılında Aziz Mahmud Hüdayi tarafından yaptırılmıştır.
Ortası büyük, çevresi yarım kubbeler şeklinde, ahşaptır. Cami, 1825 yılında Kaymakam Arif Bey tarafından büyük bir onarım görmüş, adeta yeniden yaptırılmıştır. Bu yüzden: “Yeni cami” olarak da isimlendirilir. Caminin doğu duvarında bulunan kitabede, 1914 yılında onarım gördüğü yazılıdır. Caminin minaresi: 26 metre yüksekliktedir. Külahı 3.5 metredir.
Eskişehir Sivrihisar Akdoğan Mescidi
AKDOĞAN MESCİDİ
İlçe merkezine bağlı Akdoğan mahallesi Unkapanı caddesindedir. Saat kulesinin arkasındadır.
Anadolu’nun ilk mescitlerindendir. Kapısı doğu cephesinin kuzey köşesindedir. Kayıtlara göre, Timurtaşpaşazade Umurbey oğlu Selçuk Bey tarafından yaptırılmıştır. Mescidin yanında: arkasındaki dağdan suyu gelen sivri kemerli Akdoğan Çeşmesi bulunur. Selçuk Bey, camiyi yaptırmış, köye su getirtmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Hazinedar Camisi
HAZİNEDAR CAMİSİ
Mescit: ilçe merkezine bağlı Hazinedar Mahallesi (yeni ismi Karacalar mahallesi) Hoşkadem sokaktadır.
Eskişehir Sivrihisar Hazinedar Camisi
Burası, mescit olarak: 1274 yılında Anadolu Selçuklularından Hazinedar olan Necibiddin Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Kitabe yeri boştur. Caminin içi: muhteşem hat ve süsleme sanatıyla süslüdür. Mihrap üzerinde yine bir fresk görülür. Anadolu’da fresk olarak yapılmış olduğu bilinen “Kabe” motifli ilk örnek buradadır.
Eskişehir Sivrihisar Hazinedar Camisi
Hazinedar Mescidi: Hazinedar Medresesinin öğrencileri tarafından dershane olarak kullanıldığından; minaresiz olarak yapılmış, yanı başına ise Hoşkadem Camisi yapılmıştır. Bu mescidi yaptıran Necibiddin Mustafa ve Emineddin Mikail’in kız kardeşi Esma Sultan’ın kabirleri mescit önündedir. Yapı, 1962 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş ve bugünkü haline gelmiştir.
HOŞKADEM CAMİSİ
İlçe merkezindeki cami, Eminiddin Mikail’in hazinedarı Necibiddin Mustafa tarafından eşi Hoşkadem için yaptırılmıştır.
Yapı, Selçuklu mimari tarzına göre yapılmıştır. Kubbelidir. 300 metre kare civarında bir alana sahiptir. Vakıflar tarafından restore edilmiştir. Halen ibadete açıktır. Bu camiyi ünlü müderris Hopuşzade Mustafa Efendi, medresesinin tatbikat camisi olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu caminin diğer bir özelliği ise, ilçede yapılan ilk minare bu camiye aittir. Minarenin çok güzel bir tuğla işçiliği vardır.
Eskişehir Sivrihisar Ermeni Kilisesi
ERMENİ KİLİSESİ
Tarihi Surp Yerotutyun Ermeni kilisesi, Anadolu’nun en büyük 3 kilisesinden biridir.
Kilise: ilçede Ermeni mahallesinin orta kısmında, saat kulesinin bulunduğu tepenin eteklerinde Kevser mahallesindedir. Ermeniler, buraya ilk olarak: 1853-1856 Kırım savaşında, Padişah Abdülmecid’in fermanı ile Kırım ve Kafkaslardan göçerek gelmişler, ilçenin kuzeyinde Hisar ve Baba çeşmesi arasında, Yazıcıoğlu Kalesi ve kayalığın eteklerine yerleşmişlerdir.
Eskişehir Sivrihisar Ermeni Kilisesi
1916 yılında ise topluca Suriye’ye dönmüşlerdir. Burada bulunan ilk kilise 1650 yılında yapılmıştır. Ancak 1876 yılındaki yangında zarar görmüş, 1881 yılında Patrik Nerses Varjabedyan döneminde mimar Mintes Panoyat tarafından yeniden inşa edilmiştir. Yapının tamamında yerel taş kullanılmıştır. Taş işçiliği görülür. Yapımında birçok Türk de çalışmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Ermeni Kilisesi
Yapımında kızıl kesme taş kullanıldığı için, bu kiliseye “Kızıl Kilise” de denir. Kilisenin arka kısmında vaftiz odası bulunur. Güney kısmında papaz odası vardır. Giriş kısmı batıdadır ve kapıda melek şekilleri vardır. Ayrıca duvarlarda ve kaidesinde birçok yazıt ve kitabe bulunur.
Kilisenin batı cephesinde bulunan, üst sıra pencerelerinin kilit taşlarına, sayılar tek tek yazılarak, kilisenin inşa tarihi verilmiştir. Buna göre yapının inşa tarihi 1881 yılıdır. Kilisenin iki tarafından çan kuleleri vardır. Kilise, restore edilmiştir. Şu an hiçbir amaç için kullanılmamaktadır. Ancak birçok turist kiliseyi ziyaret etmektedir.
Eskişehir Sivrihisar Balık Damı
BALIK DAMI
İlçenin 25 km güneyinde, Ahiler, Kurtşeyh, Ertuğrul ve Göktepe köyleri arasında, Sakarya nehri üzerindedir.
Alanın genişliği yaklaşık 5 km ve uzunluğu ise 20 km dir. Toplam alan 30 bin dönümdür. Burada çok sayıda küçük gölet ve büyük sazlıklar vardır. Önemli bir sulak alan olmasının yanında çok sayıda bitki, balık ve kuş çeşitlerine de ev sahipliği yapar. Burada bulanan Kuş Cenneti: Asya’da yaşayan yabanıl su kuşları için batıdaki son durak özelliği taşır.
Göç eden kuşlar için en önemli konaklama noktalarından birisidir. Bölgede balık bolluğundan dolayı, halk tarafından balıkların üreme ve yaşam alanı anlamında “Balıkdamı” ismi verilmiştir. Bu bölge, tatlı suda yaşayan bir balığın isteyeceği tüm koşulları fazlasıyla taşır. Balığın bolluğu kuşları buraya çekmektedir. 1980 yılında 2’nci derece doğal Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Açık Hava Heykel Müzesi
AÇIK HAVA HEYKEL MÜZESİ
Çok sayıda heykel, Ermeni Surp Yerortutyun Kilisesinin bahçesinde sergileniyor.
Heykeltıraş Metin Yurdanur’un kilisenin hemen bitişiğindeki aile evini, Sivrihisar Belediyesine süresiz devretmesinden sonra, bu konağın restorasyonu Belediye tarafından yaptırılmıştır. Konak anıt müze ve heykel atölyesi olarak tasarlanmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Açık Hava Heykel Müzesi
Kilisenin bahçesinin yanı sıra, dağın yamaçlarına da serpiştirilen heykeller arasında dikkati çekenler: Atatürk, Kazım Karabekir, Kırkpınar ağalarından Hüseyin Şahin, ünlü Türk Halk Müziği sanatçısı ve derleyici Muzaffer Sarısözen, Yaşar Kemal, Nene Hatun, Yunus Emre, Karacaoğlan ve Nasreddin Hoca heykelleridir. Toplamda burada 100 civarında devasa boyutlarda heykel sergilenmektedir.