Rusya Soçi

Rusya Soçi

Şehir: Rusya’nın güneyinde: Karadeniz kıyısındaki bir tatil şehridir. Ancak, aynı zamanda önemli bir ticaret merkezidir. Şehrin turizm yönü o kadar öne çıkıyor ki, Rusya Federasyonu Devlet Başkanının yazlık konutu bile, bu şehirde bulunmaktadır.

Yani: burası, Rus zenginlerin yazlıklarının bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor. Ama, Devlet Başkanının bu şehre karşı olan özel ilgisi sonucu: şehre, yoğun şekilde yatırımlar akıyor ve şehir yakın zamanlardan günümüze kadar olan süreçte, tam bir inşaat alanı haline gelmiştir.

Öte yandan, tatil yanında, şehirdeki spa tesislerinin ve kaynak sularının şifalı olması da, turist çekim alanı olmasını etkiliyor.

Her yıl milyonlarca insan gerek tatil ve gerekse şifalı sulardan yararlanmak üzere, buraya geliyorlar.

1961 yılından sonra deniz kıyı şeridi olan 140 km. lik alanda kurulan spa tesisleri; 1902 yılından sonra büyük gelişme gösteren şehrin gelişimini iyice hızlandırmıştır.

Giriş kısmı için son bir not

Bu şehir, genellikle ve özellikle bizim erkekler tarafından: yoğun tercih edilen bir yer olarak biliniyor ve şehrin birçok eğlence mekanında: Soçili kızlar ve Türk erkekleri görülebilmektedir.

Yani: buranın turistik yerlerinden öte, burayı ziyaret edenler: genellikle gece hayatını yaşamaya gidenlerdir. Zaten: buraya yapılan toplu turların hemen hemen hepsi: acenta ve bayi gezileri, yani erkeklerin kendi başlarına katıldıkları geziler olarak dikkati çekiyor.

Bunun yanında: ben yine de sizlere, şehrin gece hayatı dışındaki gündüzleri yaşanabilecek, gezilebilecek yerleri hakkında bilgi vermek istiyorum ki; gerçekten bu şehir Karadeniz kıyısındaki plajları, ılıman iklimi, spa kaynakları, şifalı içmeleri, çamur banyoları ve kaplıcaları ile de ilgi çekiyor.

Hatta

Bu ılıman iklim bölgesinin hemen yakınlarında, bu kez, tam bir kayak cenneti bulunuyor. Evet: Soçi ve yakın çevresi, gerçekten çok yönlü bir yer ve en büyük özelliği: ülkemizden buraya ulaşmanın kolay olması, öte yandan burada fiyatların da uygun olması, Avrupa’da bir ülkeye gittiğinizde, burada yaşayacağınız hayat için, en azından 4-5 misli paralar ayırmak, ödemek zorunda kalacaksınız.

Öte yandan: Ruslara gelince, tatil yapmak istediklerinde, bunlar Soçi yerine, Antalya’yı tercih etmektedirler.

Çünkü: Soçi’de tatil yapmak onlara pahalı geliyormuş, Soçi’ye gidiş-geliş uçak bileti parasına, Antalya’da bir hafta uçak ve konaklama dahil tatil yapabildiklerini öğrendim.

Rusya Soçi

TARİH

Soçi şehrinin tarihi denilince: ayrıntıya girmeye gerek kalmadan söylenebilecek birkaç cümle vardır. Burada, bir zamanlar yerli halk olarak “Ubıhlar” denilen bir ulus yaşıyormuş.

Bunlar: yörenin diğer bölgelerinde yaşayan Çerkezler gibi: bu topraklardan çıkarılarak daha güneye, gerek dağlara ve gerekse Osmanlı topraklarına zorla sürülmüşlerdir.

Bu insanların bölgeden sürülerek uzaklaştırılmasının ardından ise: 1897 yılından sonra: Ruslar tarafından, burada Soçi şehri kurularak yerleşime açılmıştır.

Evet, tarih konusunda daha ayrıntıya girmek istemiyorum, bilinen tek gerçek, burada bir zamanlar “Ubıhlar” denilen bir ulusun yaşadığı, Rusların bölgeye gelmesiyle bu insanların topraklarından başka yerlere sürgün edildiği veya imha edilerek yok edildikleridir.

Şehrin tarihi geçmişinde en büyük olay budur.

Rusya Soçi

ULAŞIM

Sochi havaalanı, Rusya ülkesinin en işlek 8’nci havaalanı olarak bilinmektedir. Şehir merkezine 30 km. uzaklıkta; Adler kasabasındadır. Burada Adler kasabası önemli çünkü 2014 Kış Olimpiyatları, orada yapılacaktır.

Buraya, 40 civarında havayolu şirketi, charter uçuşları yapmaktadırlar. 2012 yılında, havaalanının saatlik yolcu kapasitesi 2500 yolcu iken, Olimpiyatlar öncesinde bu kapasite, saatlik 3800 yolcuya çıkarılacaktır.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için çeşitli alternatifler bulunmaktadır. Taksi düşünülebilir, taksiler resmi kontrollüdür ve güvenilirdir.

Ayrıca: toplu taşıma araçları da düşünülebilir. Soci ve Adler arasındaki karayolunda, yerel otobüsler çalışmaktadırlar. Özellikle Olimpiyatlar döneminde: olimpiyat katılımcıları ve misafirler için, toplam 1300 otobüsün görev yapacağı belirtiliyor.

Evet: İstanbul-Soçi şehri arasında hava ulaşımı yapılmaktadır. 938 km. lik bu uzaklık: uçakla 1 saat 45 dakika sürmektedir ki, Soçi şehrinin tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi de bu yakınlığıdır. İstanbul-Soçi arasında: İstanbul’dan iki havayolu şirketi haftanın 5 günü sefer düzenlemektedirler.

Trabzon-Soci arasında ise, 12 saat süren bir deniz yolculuğu hattı bulunmaktadır. Ancak, özellikle kış döneminde Karadeniz’in çok dalgalı olması nedeniyle, bu deniz yolculuğunun keyifsiz olduğu söyleniyor.

Hatta, aynı dönemde vapurların çalışıp-çalışmayacakları bile son anda değişen kararlarla etkileniyormuş. Sonuç olarak: Trabzon-Soçi arasında sefer yapan vapurlar, genellikle Mayıs-Ekim ayları arasında sefer düzenliyorlar.

Öte yandan: Trabzon-Soçi şehri arasında haftanın iki günü olan uçak seferlerinin de bulunduğunu öğrendim.

Havayolu mesafesi: 289 km. dir ve uçak yolculuğu 1 saat sürmektedir. Karayolu mesafesi ise, 578 km. dir. Karayolu ile yolculuk tercih edenler, 8 saatten daha uzun süreli bir yolculuğu kabullenmek durumundadırlar.

Soçi-Moskova arasındaki uçak yolculuğunun da 2.5 saat sürdüğünü belirtmek isterim. Moskova-Soçi arasındaki tren yolculuğu ise, yaklaşık 30 saat sürüyormuş. Bilet fiyatları, 150-215 dolar arasında değişiyormuş.

Rusya Soçi Prometheus efsanesi

PROMETHEUS EFSANESİ

Bu yörede sıkça anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Efsaneye göre: “Olymposlular ve Titanlar: kendi aralarında yaptıkları savaşın ardından; Olymposlular savaşı kazanınca: evreni kendi aralarında paylaşırlar.

Daha sonra: ölümsüzlerle ölümlü insanlar “Mekone” denilen yerde toplanırlar. Ölümlüler tarafından kesilen her kurbandaki, tanrıların payı: bu toplantıda saptanmaya çalışılır. Ancak: Prometheus: bu toplantıda ölümlülerden yana olur.

Hatta: kurnazlığını gösterip, büyük öküzü keserek ikiye ayırır bir yana etini koyar, üzerini işkembeyle örter. Diğer yana ise kemiklerini koyar ve üstünü yağla kaplar.

Bu durumda seçici Zeus: kötü tarafı seçerse, aslan payı ölümlü insanların olacaktır.

Aksi olursa, bu kez, üstünlük tanrılarda yani ölümsüzlerde kalacaktır. Seçici Zeus: önüne konan paylardan iştah verici, yağlı olanı seçer ve yağın altındaki kemikleri fark edince Prometheus’a çok öfkelenir ve bir daha etlerini pişirmesinler diye, ölümlülerden ateşi saklar.

Ancak: kurnaz Prometheus bir kez daha Zeus’u kandırır ve Olympos’a çıkar, orada güneşin alev alev yanan tekerleğinden bir kıvılcım çalar ve bunu bir rezene kabı içine koyarak, insanlara götürür verir.

Bunun üzerine, Zeus: Prometheus’u bir dağa zincirler ve ona korkunç bir ceza verir. Her gün, bir kartal gelir ve Prometheus’un karaciğerini yiyormuş.

O gece, yeniden karaciğer oluşuyor ve yeniden oluşan karaciğer, ertesi günü kartalın yeni yemeği oluyormuş.

Bu bitmek tükenmek bilmeyen bir işkence imiş.

Ancak: Prometheus: bu işkenceler karşısında sakinliğini korumuş, çünkü insanlığın bilgi ile ateşi büyütüp, onu kurtaracaklarına inanıyormuş.

Rusya Soçi Olimpiyat Oyunları
Rusya Soçi Olimpiyat Oyunları

OLİMPİYAT OYUNLARI

2014 yılındaki Kış Olimpiyat Oyunları: Eylül 2014 tarihinde, Soçi şehrindeki Adler bölgesinde “Krasnaya Polyana” isimli küçük bir kasabada yapılmıştır.

Bu oyunlar: Rusya’da ilk kez, bu şehirde düzenlenmiş olması nedeniyle önemlidir.

Çünkü: Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in bu şehre karşı büyük bir sevgisinin olduğu, devletin bütün imkanlarının buraya yönlendirildiği ve Rusya’nın populitesinin artması için, bu Olimpiyatları almak için büyük gayret sarf ettiği söyleniyor.

Kasaba: deniz seviyesinden 538 metre yüksekliktedir. Karadeniz kıyısından ise, 39 km içeridedir.

Soçi havaalanı ve Adler bölgesiyle arasında modern karayolu bulunmaktadır. Buranın en büyük özelliği: popüler bir “kayak” ve “snowboard” merkezi olmasıdır. Özellikle: nemli hava olması nedeniyle, kayak alanlarının üstü iyi kar örtüsüyle kaplanmaktadır.

Yani: pist dışında da, arazide kayak yapılabilecek alanlar oluşmaktadır. Oyunların yapıldığı başlıca kayak merkezi ise: “Alpica-Service” denilen ve kasabaya 12 km. uzaklıkta, Esto-Sadok köyüne ise 8 km. uzaklıkta bir yerdedir.

Soçi’de Olimpiyatlar için 11 spor tesisi yapılmıştır. Tesisler: dağ ve kıyı şeridi olmak üzere, iki yerde kümelenmiş bulunuyorlar.

Aralarındaki 48 km. lik uzaklık: iki kümeyi birbirine bağlayan 8500 kişi kapasiteli demiryolu hattı ile sağlanıyor. Bu yolculuk, yaklaşık 1 saat sürüyor.

Ancak: gerek kayak merkezi ve gerekse pistler: Soçi Milli Parkı ve Kafkasya doğal biyosfer rezervine yakın olması nedeniyle: çevreciler tarafından protesto edilmiştir. Yine de; 2014 Kış Olimpiyat Oyunları: burada yapılmıştır.

Evet, Olimpiyat oyunlarının burada yapılacak olmasının bizimle olan yakın ilgisine gelince: spor tesislerinin yapılışında çok miktarda Türk işçisinin çalışmış olmasıdır. Son bir not: sırf kış olimpiyatları değil, 2018 yılında Rusya’da yapılan FIFA Dünya Kupası futbol maçlarının bir kısmı da: Soçi şehrinde yapılmıştır.

Rusya Soçi

İKLİM

Şehirde, subtropikal nemli iklim hüküm sürmektedir. Deniz, bölgenin ikliminde önemli bir yer tutar. Deniz: havayı, yaz aylarında ısıtır, kışın ise serinletir. Dağlar ise: soğuk kuzey rüzgarlarına kalkan görevi yapar ve kıyıyı korur.

Kış mevsiminde, yağışlar, yalnızca yağmur şeklinde görülür. Yazlar: sıcak ve nemlidir. Kışın: nadiren don ve kar görülür. Bu şehri ziyaret etmek isterseniz: özellikle deniz suyunun ısındığı: Temmuz-Ağustos aylarını tercih etmelisiniz.

Deniz önemli değil derseniz: Ocak-Şubat ayları hariç, bu şehri yılın her ayında ziyaret edebilirsiniz.

Evet, şehirde ortalama yaz sıcaklığı 26.5 derece, deniz suyu sıcaklığı 24.5 derecedir. Kış aylarındaki ortalama sıcaklık ise 8 derece civarındadır.

İNSANLAR

Şehirde yaşayan halkın dağılımı şu şekildedir: % 70 Rus, % 20 Ermeni, % 3 Ukraynalı, % 2’si  Gürcü’dür.

PARA

Rus şehri Soçi’de “ruble” kullanılıyor. Madeni para olarak, Rublenin bir küçüğü ise “Kapik” dir. 1 Ruble= 0.095 TL. dir. 100 TL = 1.052 Ruble ( Bu oranların değiştiğini unutmamak gerek.)

Rusya Soçi Maden Suyu Kaynakları ve SPA Tesisleri

MADEN SUYU KAYNAKLARI VE SPA TESİSLERİ

Şehir topraklarında akan nehir vadileri: Macesta, Agoura ve Hotsa bölgelerinde, zengin maden suyu kaynakları bulunmaktadır.

Bunlar: antik dönemden bu yana bir spa merkezi olarak kullanılmışlardır. Buralardaki suyun en büyük özelliği, en iyi “klorür sodyum su” olmasıdır.

Bu su: Matsesty bölgesindedir. Burada: 1902 yılında, ilk banyo tesisi hizmete açılmıştır. İlk SPA otel tesisi ise, Kafkas Rivierası bölgesinde, yani Soçi şehrinde 1909 yılında açılmış olup, ilaveten: laboratuvarlar, bir konser salonu, kumarhane, restoran, kafe, okuma salonu gibi yerler de bulunmaktadır.

Günümüzde, Soçhi bölgesinde: 50’den fazla maden suyu kaynağı ve içmece bulunmaktadır. En yaygın olarak ise “hidrojen sülfit ve bromlu su” kullanılmaktadır. Bunlar: büyük ölçüde birçok hastalık için söylenenlere göre, iyi geliyormuş.

Rusya Soçi

ALIŞVERİŞ

Soçi şehrinde alışveriş denince akla gelen başlıca alışveriş mekanları şunlardır: Central Market: Burası, taze meyve ve sebze pazarıdır. Burada özellikle “nibles churchkhela” yani “taze nar suyu” içmeden ayrılmayın.

Art Salon: Burası gelişmiş bir sanat topluluğuna sahiptir ve burada: tahta oyma objeler, resimler, simgeler ve seramik öğeler satılmaktadır.

Peterson Süpermarket: Şehirde ihtiyaç duyabileceğiniz her şeyi bu süpermarkette bulabilirsiniz. Peki: şehre özgü bir hediyelik var mı derseniz: buraya has özel bir hediyelik obje veya nesne yok.

Rusya Soçi Gece Hayatı
Rusya Soçi Gece Hayatı

GECE HAYATI-EĞLENCE

Soçhi şehrinde: dans ve eğlence dünyasına atılmak için birçok gece kulübü bulunuyor. Bunlar arasında öne çıkanlar hakkında kısaca söz etmek istiyorum. Adler bölgesinde “Voyage” isimli gece kulübü tercih edilebilir. Ayrıca “X-Taz” da iyi bir seçim olacaktır.

Bu bölgedeki bir diğer kulüp: Plazma olacaktır. Şehir merkezinde: “Saint-Tropez” isimli gece kulübü düşünülebilir. Yine şehir merkezindeki “Oskar” güzel yemekleri ve geniş içecek seçenekleriyle öne çıkıyor.

Yazının baş kısımlarında da söylediğim gibi: özellikle Türkler, buraya gece yani eğlence hayatı için gidiyorlar. Çünkü: bu şehirde gerçekten çok canlı bir eğlence hayatı vardır.

Rusya Soçi

TURİZM

Şehirdeki başlıca turizm etkinlikleri: plajlar, sıcak iklim ve maden suyu ile yoğunlaşmıştır. Şehrin hemen batısındaki “Colchis Virgin” ormanları: UNESCO tarafından, Kafkas Devlet Biyosfer Rezervi olarak “Dünya Mirası” ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Şehir: yaz aylarında, tedavi ve dinlenme için gelenlere hitap eden, 227 farklı ve yaklaşık 70 bin yatak kapasiteli oteller ve turistik merkezlerle doludur.

Bu yüzden, şehre, yıl boyunca yaklaşık 50 bin ziyaretçi gelir. Şehir gerçekten yalnızca seks turizmi için düşünülmemeli, Karadeniz kıyısındaki bu şehirde: deniz kıyısındaki plajlar ve kumsallar yanında, harika bir iklim ve spa yani kaplıca tesisleri bulunuyor ki, bunlar da değerlendirilmeli diye düşünüyorum.

Rusya Soçi

GEZİLECEK YERLER

MİCHAEL ARCHANGEL ANITI

Bu şahıs: şehrin koruyucu azizidir. Anıt: Esplanade caddesi üzerindedir. 2006 yılında buraya dikilen anıt: 7 metre uzunluğundadır ve bronzdan yapılmıştır. Bulunduğu kaide ise: kırmızı granit ve 24 metre betonarme bir kolon şeklindedir.

ALTIN POST ANITI

Altın post denilince, elbette bunun hikayesini bilen biliyor, bilmeyenler için, kısa bir açıklama yapmak gerekirse: bir bir Yunan efsanesine dayanmaktadır. Yunan mitolojisinde: Teselya kralının ikinci kez evlenince: oğlu Phriksos ve kızı Hele: kendilerinden nefret eden üvey annelerinin hışmından kurtulmak için: öz annelerinin kendilerine hediye ettiği “altın postu” uçan bir koçun sırtına bindirirler ve kendileri de üzerine çıkarak: Teselya’dan kaçarlar.

Ancak: yolculuk sırasında: Helle: Çanakkale boğazı üzerinde; denize düşer ve boğularak ölür. (Helle’nin düştüğü denize, daha sonraki dönemde, Yunanlılar tarafından “Helle denizi” denilmektedir.

Kardeşi Phriksos ise: Karadeniz’in doğu ucundaki Kolkhis ( günümüzdeki Gürcistan) e ulaşarak canını kurtarır. Kolkis kralı: Phriksos’a çok iyi davranır. Kızı Khalkiope ile evlendirir. Phriksos: kendisini ölümden kurtaran yolculuğu yaptıran koçunu: adak olarak tanrılar kralı Zeus için kurban eder.

Postunu ise: Kolkhis’te, bir ejderhanın nöbet tuttuğu bir koruluğa asar. Bu sırada: Teselya kralı ölür, yerine oğlu Aison geçer. Ama bir süre sonra: Pelias: Aison’u devirir ve tahta geçer. Aison’un oğlu İason: büyür ve Pelias’ın karşısına çıkıp, babasının tahtını geri isteyince: Pelias korkar ve genç adamdan kurtulmak için: kendisine bir öneride bulunur.

“ altın postu getirirse, krallığı ona bırakacağına söz verir ve İason bu anlaşmayı kabul eder, kısa süre sonra Yunanistan’ın dört bir yanından topladığı 50 yiğit insan ile, hızlı anlamına gelen “Argo” gemisiyle yola çıkar.

Bu kahramanlar: pek çok macera yaşadıktan sonra Kolkhis’e ulaşırlar ve kraldan altın postu isterler, ancak kral altın postu bunlara vermek istemez. Bunun için, 3 şart öne sürer.

Bunlar: “ İason: ateş püskürten iki korkunç boğayı çifte koşarak bir tarla sürecektir. Bu tarlaya, bir ejderhanın dişlerini ekecek ve sonunda her ektiği diş için topraktan fışkıran zırhlı savaşçıları yenecektir.”

Bu istekler zor olsa da, kralın küçük kızı Medeia, güçlü bir büyücüdür ve İason’a aşık olur. Medeia: büyü ve sihirler ile bu güç görevi başarması için İason’a yardımcı olur ve İason: altın postu ve Medeia’,yı da alarak Argo gemisiyle kaçar.

Bu efsanenin anısına: 2008 yılında, Sanat Müzesi yanında, bu anıt açılmıştır. Anıt: 5 ton ağırlığındadır.

Zarif sütunlar arasında: korkunç bir ejderha tarafından korunan, altın dökümlü-gerilmiş koyun derisi bulunmaktadır. Efsaneyi anlatırken sözünü ettiğim “Medeia” da: bu şehirde önemli bir simgedir.

Rusya Soçi Amfibius su parkı

AMFİBİUS-SU PARKI

Burası, Rusya ülkesindeki en büyük su parklarından birisidir. Aquapark alanı içinde, her yaştan insan için ilginç gelebilecek 15 farklı su kaydırağı bulunmaktadır. Su kaydırakları: en fazla 15 metreden, keskin dönüşler yaparak ve ziyaretçilerine büyük heyecanlar yaşatırlar.

Park alanında ayrıca 4 tane yüzme havuzu bulunmaktadır. Ana havuz, 120 cm derinliğinde ve varil şeklindedir. Tüm havuzlarda, çok iyi temizleme sistemleri bulunduğu söyleniyor.

Rusya Soçi Macesta Anıtı

MACESTA ANITI

Bu heykel: dünyaca ünlü “Macesta” nın kişisel portresidir ve aynı zamanda, şehrin en bilinen ve tanınan sembollerinin başında gelir. Söylenenlere göre: bölgedeki sıcak su kaynaklarının yüzeye çıkmasında yardımı olmuştur.

Anıt: 1967 yılında, Soçhili heykeltıraş Gusleva tarafından yapılmıştır. Heykel: mimar Serdyukov tarafından yapılan yere: uyumlu olarak monte edilmiştir.

Rusya Soçi State Circus
Rusya Soçi State Circus

SOCHİ STATE CİRCUS

Parlamento sokakta bulunan, bu sabit sirk: 19 Mayıs 1971 tarihinde kurulmuştur.

Sirkin bulunduğu yapı ise: SSCB Devlet ödülü sahibi Shvartsbreyna başkanlığındaki bir gurup mimar tarafından yapılmıştır. 1992 yılından bu yana: Soçhi Sirki: uluslar arası sirk yarışmalarında birçok ödül kazanmış ve sirk dünyası yıllıklarına adını yazdırmıştır.

Salon 2000 kişi kapasitelidir. Onarım için: Kasım 2013 tarihine kadar kapalı olan bu sirki: şehri ziyaret ettiğinizde, açık bulunduğunda mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Rusya Soçi Adler Sochi Utrishskiy Dolphinarium
Rusya Soçi Adler Sochi Utrishskiy Dolphinarium

ADLER SOCHİ UTRİSHSKİY DOLPHİNARİUM

Burası: yunuslar üzerine araştırmaların yapıldığı bir enstitü olarak bilinir. 1984 yılında açılmıştır. Eğlence tesisleri ise, 1997 yılında açılmıştır. Burada: 20 metre çapındaki ve 6 metre derinliğindeki havuzda: 1000 seyirci kapasiteli bölümde: balinalar ve yunuslar: 45-50 dakika süren gösteriler yapıyorlar.

13 yıldan bu yana: tesiste yapılan gösteriler 2 milyondan fazla kişi tarafından izlenmiştir. Evet: yaklaşık 1 ton ağırlığındaki bir deniz aslanının su da yaptığı kıvrak hareketler ilgi çekiyor.

Hatta: Karadeniz’e özgü: şişe burunlu yunuslar: büyük sanatçı edasıyla resim çiziyorlar ve bunlar Dolphinarium alışveriş merkezinde, ziyaretçiler tarafından büyük talep görüyor.

OCEANARİUM SOCHİ DİSCOVERY WORLD AQUARİUM

Burası: Rusya’nın en büyük ve dünyanın sayılı büyük akvaryumlarından birisi olarak bilinir. 17 Eylül 2009 tarihinde ziyarete açılmıştır. Her gün, saat: 10.00-18.00 arasında ziyarete açıktır. Lobiden bilet satın alarak girebiliyorsunuz.

Biletler ne kadar derseniz: yetişkinler 500 ovmak, 4-12 yaş arası çocuklar 250 ruble, fotoğraf ve video çekimi: 100 ovmaktır. Akvaryum tasarımı: 6000 metre karelik bir alanda: 5 milyon su kapasitesi bulunan 30 tank ile yapılmıştır.

Bunlarda: 200’den fazla farklı türlerde deniz ve tatlı su canlısı: toplam 4 bin tane bulunmaktadır. Ayrıca: yine burada 24 metre karelik bir akrilik pencere alanı ve 44 metrelik bir akrilik tünel bulunur.

Burada: dalış meraklıları için dalış yapmak mümkündür. 3000 deniz canlısı arasındaki bu dalış, yaklaşık 30 dakika sürüyor ve ücret olarak 3000 ruble ödeniyor.

Evet, şehir ziyaretçilerinin burayı mutlaka görmelerini öneriyorum. Yapıya girdiğinizde, ilk olarak tatlı su balıklarının bulunduğu akvaryumlar görülüyor.

Gölet üzerindeki köprüden ilerleyerek, yağmur ormanlarının içinde akan şelaleyi göreceksiniz. Açık sularda: yine Amazonlar, Avustralya ve Ekvator bölgesinden getirilen 100 farklı tatlı su canlısını görebiliyorsunuz.

Bunlar arasında özellikle: piranhalar, discus, gurami balıkları ilgi çekiyor. Daha sonra: 44 metrelik akrilik tünel var. Bu tünelden geçerken, üç tarafınızın sularla çevrili olması ve bu sularda gezinen deniz canlıları, değişik bir ortam yaratıyor.

Cam arkasında: görünüşte kırılgan (aslında camın kalınlığı 17 cm. dir) olan su yaşamında: güzel bitkiler, resifler ve kayalar, aniden yavaş yavaş yaklaşan köpek balıkları görülüyor. Son olarak: burada “temalı cafe”, “balık besleme” bölümü ve “hediyelik eşya mağazası” da bulunuyor.

SOCHİ SANAT MÜZESİ

Şehir merkezinde, Ave Resort adresinde: bir eğitim ve kültür merkezi olarak bilinmektedir. Müzenin bulunduğu yapı: 1936 yılında, Zholtovsky tarafından tasarlanmıştır ve mimari yapıt olarak, Rusya Federasyonunda, öneme sahiptir.

Müze sergi bölümünde: Rus, Sovyet ve yabancı sanatçılara ait, 3000 civarında: resim, heykel, çizim, dekoratif ve el sanatları ürünleri sergilenmektedir.

Rusya Soçi Loosky Tapınağı
Rusya Soçi Loosky Tapınağı

BİZANS KİLİSESİ KALINTILARI-LOOSKY TAPINAĞI

Burası: Sochi şehrinin Lazarev ilçesinde bulunan bir ortaçağ dönemi kalıntısıdır. Karadeniz kıyısından 1.5 km. uzaklıktadır. 1987-1997 yılları arasında burada yapılan arkeolojik çalışmalara göre: ilk tapınak inşaatı, 10-11’nci yüzyıllardan kalmadır.

15 ve 16’ncı yüzyıllarda ise, burası bir kale haline getirilmiştir. Günümüzde görülen tapınak kalıntısının “Bizans” dönemine ait olduğu düşünülüyor.

MARİNE STATİON-LİMAN

Burası: şehrin limanında bulunan bir istasyon olarak bilinmektedir. Yapı: 1955 yılında inşa edilmiştir. 2 katlıdır ve L şeklindedir. Binanın merkezinde: sivri bir kule bulunmaktadır ki, bu kule paslanmaz çelikten yapılmıştır.

Bu 3 katmanlı kulenin yüksekliği, 71 metredir. Üzerinde: heykeller bulunur. Bunlar: dört mevsimde, dört ana yönü işaret ederler. Hemen limanın önünde ise, Navigasyon tanrıçasına adanmış bir havuz bulunmaktadır.

Rusya Soçi Tren İstasyonu

SOÇİ TREN İSTASYONU

Bu yapı da, şehirdeki diğer bir kısım yapı gibi “Federal anıt” olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bina: 10 Eylül 1952 tarihinde hizmete açılmıştır. 3 katlıdır ve 3 avlu ile 55 metre yüksekliğinde bir katlı kuleye sahiptir.

ST SERGİUS CATHEDRAL

Burası bir “Ermeni” dini yapısıdır. 1993 yılında kutsanmış ve ibadete açılmıştır. Çan kulesi ise, 2004 yılında yapılmıştır.

SOCHİ MİLLİ PARKI

Burası, Bakanlar Kurulu kararı ile, 1983 yılında, milli park olarak ilan edilmiştir. Karadeniz kıyısındaki park alanında: eğlence, eğitim ve bilimsel amaçlı çalışmalar yapılmaktadır. Rusya’nın ilk milli parklarından birisidir.

Park alanı: nehir vadileri ve dağlarla kaplıdır. Karadeniz ise, park alanında dar bir şerit halinde kıyıda uzanır.

Söylenenlere göre: park alanında 40 nehir ve dere bulunuyormuş ve bunların tümü Karadeniz’e akıyor. Park alanı, ilginizi çekerse, 28 farklı yürüyüş yolu barındırıyor.

AKHUN DAĞI VE GÖZLEM KULESİ

Akhun dağının deniz seviyesinden 500 metre yükseklikteki zirvesinde: bir gözlem kulesi bulunuyor. 1932 yılında yapılan bu gözlem yani seyir kulesinde: hediyelik eşya satan yerler ve kafeteryalar bulunuyor.

Buraya çıkarsanız: gerek Adler, gerek Soçi ve gerekse Kafkas sıradağlarının muhteşem panoramasını izleyebilirsiniz.

Avusturya Hallstatt

Avusturya Hallstatt

Hallstat: Avusturya’nın bir bölgesi olan Yukarı Avusturya’da Salzkammergut’ta bir köydür.

Hallstat bahar ve yaz aylarında hiç kuşkusuz ziyaretçilerine çok şey sunuyordur. Ama biz özellikle karlar altında, kış manzarasını yaşamak için, Ocak ayını tercih ettik. Şansımız vardı ki, iki günlük gezimizi çok yoğun ve kalın bir kar örtüsü ile pırıl pırıl bir güneş altında tamamladık. Ancak güneşli hava deyince gün boyunca parlayan güneş akla gelmesin. (Ocak ayı için)

Hallstat’ta güneşin öğleden hemen sonra battığını söylemekte fayda var.

Köyün kenarına kurulu göl, çepeçevre öyle yüksek, öyle dik dağlarla çevrili ki, güneş kendisini şöyle bir gösterip öğleden sonra yine dağların arasında kaybolup gidiyor.

Hallstat’a: Viyana’dan trenle geldik. Wien Hauptbahnoff’tan bindiğimiz Salzburg treni, Linz’den geçerek Attnang-Pucheim istasyonuna geldi. Bu ana hatta çalışan trenler railjet olarak isimlendirdikleri hızlı giden trenlerden.

Uzun istasyon aralarında 200 km/saat hız yapabiliyor. Attnang-Puchheim istasyonunda aktarma yaparak Obertraun trenine bindik. Bu, hız yönünden standart bir tren, ancak hızlı trenlerin, sağında ve solunda manzarayı kapatan toprak setler arasında yol alması sebebiyle zayıf bir dış görünüm vermelerine karşın, aktarma noktasından sonra Traunkirchen, Ebensee, Bad Ischl’den geçen ikinci tren yolculuğumuz seyre değer kış manzaraları eşliğinde, Traun nehri kıyılarını izleyerek tamamlandı.

Yaklaşık 3.5 saat sonra ulaştığımız Hallstatt tren istasyonu, aslında tren yolu kenarına kondurulmuş bir barakadan ibaret. Trenden inilen bu noktada istasyon barakasından başka hiçbir şey yok. Burada trendeki tüm çekik gözlü yolcularla birlikte iniliyor.

Hep birlikte az ileride göl kenarındaki iskele olduğu belli olsun diye usulün bir kapı kondurulmuş “iskeleye” doğru beyaz bir patikadan yürünüyor. (çevre yoğun bir kar örtüsüyle kaplı olduğu için zemini göremedik, muhtemelen düzgün döşenmiş temiz bir yürüme yoludur)

Seferleri trenin geliş ve gidiş saatlerine göre ayarlanmış bir tekneye, yine Asyalı gezginler doluşuyor. (bilet kişi başı tek yön 2.5 Euro. Gidiş dönüş veya birden fazla kişi indirimi yok. Bunu 1 kişi 2.5 Euro, 2 kişi 5 Euro, gidiş dönüş 5 Euro şeklinde yazılı levhalarla başarılı bir şekilde anlatmışlar)

Köy hemen gölün karşısında. Buraya Uzakdoğulu turistlerin göstermiş olduğu ilgi gerçekten inanılmaz. Uzaklarda, Avrupa’da tanındığından daha fazla tanınıyor olmalı ki ziyaretçilerin tamamına yakını o bölgelerden.

Köyde sezon Nisan-Kasım ve Kasım-Nisan olarak ikiye ayrılmış. Kış sezonunda tuz madenleri ve feniküler kapalı. Bunun yanı sıra işletmelerin de bir kısmının kışın kapalı olduğu, yine gölde tekne gezintilerinin yapılmadığı anlaşılıyor. Ancak köyün kış manzarası, karlar altındaki görünümü muhteşem. Birisi iskelenin hemen yanındaki Luteryan kilisesi diğeri biraz yukarıda Maria am Berk Katolik Kilisesi olmak üzere merkezde iki kilisesi var.

Katolik kilisesinin bahçesindeki küçük bakımlı mezarlık etkileyici. Bahçeden köyün görünümü de harika. Mimarisi ile ilgi çeken üçüncü kilise Obertraun yönünde köyün çıkışında yer alan Kalvarienberk kilisesidir. Sahilde, evlerin önünde uzanan yola (Seestrasse) paralel, dağa yaslanan evlerin arkasında, biraz yukarıda, sahil yoluna paralel uzanan daracık sokakta yürümek gerçekten insanı bu zamandan koparıp farklı bir boyutu yaşatıyor.

Ara sokakları fazla değil aslında, zira köy öyle dar bir alana kurulmuş ki, kuzey yönünde doğru, kayalıklar izin vermediği için, ancak sahile birer sıra ev yapılabilmiş, alan yokluğundan ev yapacak yer kalmadığı noktada da köy bitmiş. Hala o hali ile durduğu, yüz yıl önceki fotoğraflarına bakılınca anlaşılıyor. Bizim için şaşırtıcı olan, bina ya da yol yapılacak alan kalmayınca sahile toprak dolgu yapılmamış veya beton kazıklar çakılarak sahil yolunun “duble” hale getirilmemiş olmasıdır.

Köyün güneyindeki Lahn iskelesinin hemen arkasındaki otobüs durağından k alkan otobüs ile (tur otobüsleri de burada duruyor) 8 km ilerideki Dachstein tesislerinin teleferik çıkış noktasına ulaşılıyor.  (otobüs 1 kişi tek yön 2.10 Euro). Teleferik için fiyatlar son derece çeşitli, belirli saat dilimi için, belirli saatlerden önce, belirli saatlerden sonra, birkaç kerelik, günlük, 2 günlük, haftalık vs biletler var.

Biz saat limiti olmadan gidiş dönüş yapabileceğimiz bir bilet aldık. Kayak malzemeleri aşağıdaki bu tesisten kiralanıyor. Yukarıda böyle bir imkan yok. Buradan yukarıya önce Eishöhle, devamında kabir değiştirerek Krippenstein istasyonuna çıkılıyor. Buradaki tesiste yuvarlak yapısı sebebiyle geniş bir manzaraya hakim güzel bir kafe restoran da var. (Uludağ’dan ucuz)

Bir sonraki istasyonu teleferik değiştirerek devam etmek de mümkün ama biz yukarıya vardığımızda şiddetini arttıran fırtına sebebiyle bu üçüncü kademe kapatılmıştı. Biraz beklediysek de hava koşullarında bir değişiklik olmadığından, hattın devamında seferler açılmadı. Tesise yaklaşık yarım saat yürüme mesafesinde olduğu söylenen “Five Fingers” isimli bir seyir terası Hallstatt köyünü ve gölünü de içine alan çok geniz bir manzaraya hakimmiş. Fırtına sebebiyle o mesafeyi yürüyemedik.

Ama tesise daha yakın bir noktada Welterbespirale isimli diğer bir seyir terasından aşağıyı seyredebildik. Five Fingers seyir terası, geceleri köyden bakıldığında, gökyüzündeki bir yıldızmış gibi görünecek şekilde ışıklandırılıyor. Mevsim sebebiyle gezdiğimiz süre boyunca sıfır dereceyi göremedik desek yanlış olmaz.

Hep eksi derecelerde dolaştık. Köyde fazla sayıda olmasa da oturup ısınacak, bir şeyler yenilip içilecek yeterli sayıda restoran ve kafe bulunuyor. Nezih atmosferi ile dikkat çeken, çok sayıda tarihi ünlü şahsiyetin kalmış olduğu (İmparator Franz Josef, İmparatoriçe Sisi, yazar Agatha Christie, oyuncu Marlene Dietrich tanınmış ziyaretçiler arasındaymış) Seehotel Grüner Baum’un göle bakan geniş pencereli kafe-restoranı özellikle belirtmeye değer.

Brauhaus isimli restoran da sıcak ortamıyla akşam yemeği için önerilebilir.

Lahn iskelesi karşısında büyük bir marketi de var ama biz hafta sonu gittiğimizden kapalıydı.

İskelenin yanındaki Luteryen kilisesinin karşısında “köyün bakkalı” da diyebileceğimiz küçük market acil ihtiyaçlar için yeterli olabileceği gibi, geceye kadar açık olması ve birkaç masasıyla kafe hizmeti de vermesiyle işlevsel bir mekan olarak anılmayı hak ediyor.

Tekne seferleri genel olarak tren seferlerine ayarlanmış ise de son sefer her durumda 18.15’te. Bu seferlerin bağlantı sağladığı tren de, tarifeye bakılacak olursa son tren seferi.

Gelişimizde olduğu gibi çok sayıda Uzakdoğulu gezginle birlikte, karanlığın içinde birden bire belirip, ıssızlığın ortasında kısa süreliğine duran trene binerken, doğa bilimci ve kaşif Alexander von Humbolt’un Hallstat için söylediği “dünyanın en güzel göl köyü” ( …. The loveliest lake village in the World) sözünü tüm kalbimizle onaylayarak iki günlük gezimizi tamamladık.

Viyana Gezi planı

Viyana Genel

 

Gümüşhane

gümüşhane.1
Gümüşhane

Hititliler döneminden bu yana, madenleriyle ön plana çıkan şehir: daha sonraki dönemlerde, yine bu özelliğini korumuş ve Fatih Sultan Mehmet tarafından “Gümüşhane” olarak isimlendirilmiştir. Bu şehirde, tarih yaygın. Özellikle: bir zamanlar, burada yoğun bulunan Hıristiyan toplumu  nedeniyle, manastır ve kiliseler var.

Sırf bunlar mı? Hayır, yörede yaklaşık 50 civarında kale bulunduğu söyleniyor. Ben, bir kez bu güzel ilimiz ve çevresinde bulundum. Sizler de, mutlaka buraya zaman ayırmalısınız, gezilecek-görülecek güzel yerler var. Özellikle: Zigana ismi, burada öne çıkıyor.

Gümüşhane

ULAŞIM

Gümüşhane;  ulaşım olarak nispeten pek sıkıntılı konumda değil.

Gümüşhane-Trabzon arasındaki uzaklık: 100 km. Gümüşhane-Erzincan arasındaki uzaklık: 131 km. Gümüşhane-Bayburt arasındaki uzaklık: 78 km. Gümüşhane-Erzurum arasındaki uzaklık: 202 km. Gümüşhane-Ankara arasındaki uzaklık: 773 km.

Hava alanı yok. Ancak, Trabzon hava alanı kullanılabilir.

Gümüşhane

TARİHİ

Buradaki ilk yerleşim, Roma ve Bizans dönemlerinde kurulmuştur. Bu yerleşim yerinin ismi ise: Argyropolis yani gümüş kent demektir. Yani: bölge, madenleriyle öne çıkmıştır. Burası, günümüzde: Harşit ırmağıyla birleşen Musalla deresinin yamaçlarında ve il merkezinden 4 km. uzaklıktadır.

Biraz önce söylediğim gibi, Argyropolis olarak anılan kent ismi, Zaha-Zanka-Canka-Eskişehir olarak da çeşitli dönemlerde kullanılmıştır.

1058 yılında, bölgede ilk kez Türkler görülür. Bu tarihte, Tuğrul Bey komutasındaki akıncılar, Gümüşhane yöresini ele geçirirler.

13’ncü yüzyılın ikinci yarısında ise, bu kez, Anadolu’daki Moğol akınlarına, Gümüşhane yöresinde, Çepni Türkleri karşı koyarlar. 1243 yılında, İlhanlılar, Selçukluları yenerek, yöreyi ele geçirirler.

1461 yılında , Fatih Sultan Mehmet, Trabzon üzerine yürürken, bu bölgeyi de fetheder. 1467 yılından sonra, bölgede, Akkoyunluların etkinliği görülür.

1647 yılında, bölgeyi ziyaret eden Evliya Çelebi: burada yoğun olarak gümüş madeninin bulunduğunu ve yaklaşık 75 civarından ocaktan gümüş madeni çıkarıldığını yazar. Ayrıca, şehir içindeki darphane de, gümüş akçelerin basıldığını belirtir.

Gümüş madeni ocakları: IV. Murat zamanında, en yoğun dönemini yaşar.

19’ncu yüzyıla gelindiğinde, şehir, Trabzon sancağına bağlıdır. Ancak, yine aynı dönemde, madenlerin yeterince işletilememesi nedeniyle, yöreden,  dışarıya göç başlar. Bunun  sonucunda şehir nüfusu azalır ve şehir harap olmaya başlar.

Özellikle: 1829 ve 1877 yıllarındaki Osmanlı-Rus savaşları ve bunların sonucunda, bölgedeki Rus işgali, şehrin hepten boşalmasına sebep olur. Ruslar: 16 Temmuz 1916 tarihinde, Gümüşhane’yi işgal ederler. Ancak, ihtilal çıkması üzerine, 18 Aralık 1917 tarihinde, bölgeden ayrılırlar.

GENEL

Gümüşhane, Doğu Karadeniz bölgesindedir. Deniz seviyesinden yüksekliği: 1210 metredir.

Şehir içinden: Harşit çayı geçmektedir.

Arazinin: % 60 dağlık, % 29 platolar ve % 11 ovalardan oluşmaktadır. İl merkezi, tamamen dağlarla çevrilmiştir.

Yörede: karasal iklim egemendir. Buna göre: yazlar sıcak, kışlar ise soğuk geçer. Ancak: Doğu Anadolu’nun şiddetli soğukları, burada görülmez. Çünkü: çevredeki dağlar, bunu engeller.

Gümüşhane Üniversitesi

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ

Gümüşhane il merkezinde bulunan üniversitenin bünyesinde: Mühendislik Fakültesi, İktisadi-İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi bulunmaktadır. Ayrıca: Sağlık Meslek Yüksek okulu, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu bulunuyor.

GUDU

Gümüşhane yöresinde: hem bir yemek ismi ve hem de bu yemeğin pişirildiği kaba adını veren bir güveç türünün ismidir. Özellikle:  ramazan ayında, İl genelindeki her evde, mutlaka gudu yapılır. Misafirler, gudu ile ağırlanır. Bunlar: merkeze bağlı “dölek” köyünde üretilmektedirler. Sizler de, ilginizi çekerse, gudu satın alabilirsiniz.

ZİGANA DAĞI

Zigana dağı üzerinde bulunan Zigana Turizm Merkezine : Gümüşhane-Trabzon kara yolunun 50’nci km. deki Zigana tüneli geçildikten sonra, yaklaşık 4 km. lik stabilize bir yol ile ulaşılmaktadır. Buranın deniz seviyesinden yüksekliği: 2030 metredir.

Bölgede: 800 metre teleski ve kayak tesisleri bulunmaktadır. Ayrıca: otel, lokanta, kır kahvesi, restoran, bakkal, kasap ve manav faaliyet göstermektedir.

Burada: yaz aylarında: çim kayağı ve piknik yapılıyor. Kış aylarında ise: kayak turizmi yoğunlaşıyor.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Gümüşhane denilince akla ilk gelen: taze dut, toz şeker, süt, un, bal, ceviziçi, fındık ve fıstık içi ile yapılan: pestil var. Bunun dışında: ıspanak ve pazının yoğun olarak bulunduğu: Lemis ve Borani düşünülebilir.

Son olarak: fındık veya ceviz içinin şekere batırılmasıyla yapılan “köme” denemelisiniz. Evet: Gümüşhane ve yöresine yolunuz düşerse, özellikle tatmanızı önereceğim yöresel lezzetler: kuymak, siron, sini burma..

NE SATIN ALINIR

Gümüşhane yöresinden alabileceğiniz başlıca hediyelik: dut pekmezi ve pestil. Evet, Gümüşhane ve bu yöreden alabileceğiniz harika bir lezzet: pestil ve köme. Bu arada: 2 yıl bayatlamayan Gümüşhane ekmeği de satın alabilirsiniz. Ayrıca: organik yayla balı düşünebilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

CANCA KALESİ

İl merkezinde, kuzeydoğuda, il merkezine 4 km. uzaklıktaki Bağlarbaşı mahallesindedir.

1530 yılında; yuvarlak planda ve moloz taşlarla yapılmıştır.

Kaleye ulaşım mümkün, yani daha çok bir gözetleme kulesi gibi yapılan buraya çıkabilirsiniz. Kule içinde: bir su sarnıcı görülüyor. Duvarlarının yüksekliği ise, 12 metre.

Gümüşhane Kanberli Köprüsü

KANBERLİ KÖPRÜSÜ

İl merkezi, Canca mahallesindedir.

Harşit çayı üzerindeki köprü, tek gözlüdür ve yontma taşlardan yapılmıştır. Osmanlı döneminde yapıldığı sanılıyor, ama kitabesi yok.

GÜMÜŞHANE KÖPRÜSÜ

İl merkezinde, Harşit Çayı üzerindedir. İki gözlüdür. Yontma  taştan yapılmış köprünün kitabesinde, yapılış yılı olarak: 1575 ve yaptıran olarak ise, Halifi ismi geçmektedir. Yapılış tarihi olarak: Osmanlı dönemi ve III. Sultan Murat zamanı düşünülmektedir. Köprü, halen bölgedeki iki caddeyi birbirine bağlamaktadır.

Gümüşhane Daldaban Çeşmesi

DALDABAN ÇEŞMESİ

İl merkezinde, Daldaban mahallesinde, Sadullah Efendi camisinin yanındadır.

Çeşme, I. Dünya Savaşı sırasında: 1915-1917 yılları arasında yapılmıştır. Yapılış amacı: “Cihad-ı Ekber” ilan edilmesi. Yani: 1914 yılında, fetva yayınlanarak, bütün Müslümanların cihada  davet edilmesi anısına yapılmıştır.

Günümüzde, muslukların suyu akmaktadır.

Gümüşhane Sarıçiçek Köy Odaları

SARIÇİÇEK KÖY ODALARI

İl merkezine bağlı, Sarıçiçek köyündedir. Sarıçiçek ismi: yörede yetişen papatyalardan esinlenerek almıştır.

Köye ulaşmak için: Gümüşhane-Erzurum kara yolunun, 20’nci km. de yoldan sapılır ve Tohumoğlu mevkiinden, Yağmurdere yoluna ulaşılır. Köyün, il merkezine toplam uzaklığı: 46 km. dir.

Köyde: taraçalar üzerine kurulmuş 60 ev var ve bunlar çarpıcı bir güzellik sunmaktadır. Ancak, bunlardan, 1873 yılında Hacı Ömer Ağa tarafından yaptırılmış iki tanesinin odalarının içinde, sanat açısından, ilgi çeken ve öne çıkan, süslemeler görülmeye değerdir. Misafir ağırlamak için yaptırılan bu evler: kesme taştan ve kare planlı olarak inşa edilmiştir.

Ahşap bölümleri ise, ahşap ustaları tarafından, mükemmel bir işçilik ile yapılmıştır. Bu ahşap bölümlerin: Arhavi ve Çaykara yöresinden getirilen ahşap ustalarına yaptırıldığı söylenmektedir. Evlerden, birincisinin cephesinde: ikişer pencere var. İkinci evin ise, sadece bir cephesi var ve bu cephede, dört penceresi bulunuyor. Her iki evin de girişinde: sofa ve sofadan sonra, tek bir oda girişi bulunuyor.

İşte bu odaların içi, ahşap süslemelerle bezenmiş. Bu süslemelerde: bitkisel ve geometrik motifler kullanılmış. Tavan da ahşap işlemeli olup, ortasında kabartma göbek bulunuyor. Ahşap işlemelerin, çivisiz olarak birbirine monte edilmiş olması önem kazanıyor.

İMERA-OLUCAK MANASTIRI

İl merkezine, 18 km. uzaklıktaki, Olucak köyündedir. Yerleşim yerinde, günümüze en sağlam olarak ulaşabilmiş yapılardandır.

Kitabesine göre, 1350 yılında yapıldığı belirlenen manastır yapısı: kubbeli yapısı ile dikkati çekmektedir. Dış girişler üzerinde: sivri kemerli bir alınlık var. Bu alınlıkta: kök boya ile yapılmış, mavi haç motifleri dikkati çekiyor.

Fresko tekniğiyle yapılmış resimler ise, büyük oranda silinmiş. Silinen bu resimlerde, dini figürler bulunduğu sanılıyor. Yapının üst örtüsü yok, çökmüş. Manastırın hemen yanında, bir de çeşme bulunuyor. Manastır yapısının ilk yapıldığında, üç katlı ve taş duvarlı bir yapı olduğu anlaşılıyor.

Manastırı gezmeye gittiğinizde, defineciler tarafından delik-deşik edildiğini göreceksiniz.

Gümüşhane Konas-Keçi Kalesi

KONAS-KEÇİ KALESİ

İl merkezine bağlı, kale bucağındadır. İl merkezine, yaklaşık 20 km. uzaklıktadır. Gümüşhane-Bayburt kara yolunun sağında bulunmaktadır. Kovans geçidine hakim bir konumda ve haşmetli bir görünüşe sahiptir.

Kale: sarp bir kayalık üzerinde yapılmış olup, halk arasında: Kokanes ve Koans diye isimlendirilmektedir. Kalenin ismine ilk kez; Bizanslı tarihçi Kiepert’in haritalarında rastlanmaktadır. Denizden yüksekliği: 1560 metredir.

Kalenin iki giriş kapısı var. Bunlardan biri batı, diğeri doğu yönündedir. Batı girişinin hemen yanında, 15 metre uzunluğa kadar ulaşan, doğal bir kaya sığınak var. Kalenin duvarları: 10-15 metre yüksekliktedir.

Yapının içine girildiğinde: özellikle iki yapı önem kazanıyor. Çünkü: bu yapılarda hiç pencere yok. Yani, büyük ihtimalle, o dönemlerde zindan olarak kullanılmıştır. Konas kalesi, 2005 yılında restore edilmiştir.

ESENYURT-KOV KALESİ

Gümüşhane-Erzincan kara yolu üzerinde, 21’nci km. deki Esenyurt köyü içindedir. Köyden sonra kaleye ulaşmak için 6  km. lik stabilize bir yol geçmek gerekiyor. Kim tarafından ve hangi yıllarda yapıldığı hakkında, bilgiler yok. Selçuklu  döneminde yapıldığı düşünülmektedir.

Kaleye ulaşmak için, Esenyurt köyünden sonra, 6 km. lik stabilize bir yolu aşmanız gerek. Ama, 130 metre yükseklikteki bir kaya bloku üzerine kurulu kale: deniz seviyesinden 1700 metre yüksekteki konumu ile, muhteşem bir görüntü sunuyor.

Kale yapısı: moloz taş ve harç kullanılarak yapılmıştır. Kare planlıdır. Dış duvarları, 1.5 metre kalınlık ile önem kazanmaktadır. İç kale duvarları ise, 1 metreye yakın kalınlıktadır. Kale birimleri, ana kaya ile bütünleştirilmiştir.

Gümüşhane Hagios Georgios Manastırı

HAGİOS GEORGİOS MANASTIRI

İl merkezine bağlı, Hutura köyündedir.

Köy yolundaki bir tepe üzerinde bulunan manastır: 14’ncü yüzyılda, Alexios Komnenos tarafından yaptırılmıştır. 1509 ve 1624 yılında ise, onarım yapıldığı, yazıtlarından anlaşılmaktadır. Ama, bu yazıtlarda söz edilen onarımlardan en dikkati çekeni, Sultan II. Abdülhamit döneminde yapılmış olanıdır.

Yapı: haç planlıdır. Üzerinde kubbe ile örtülüdür. Batı bölümünde, ana giriş kapısı var. Genel süsleme-bezeme olarak: üzüm, palmiye, ejder motifleri kullanılmıştır. Pencere yukarılarında ise, İsa ve St. Georgios simgeleri görülmektedir. Bu kilisenin bulunduğu yerin karşısındaki yamaçta bulunan kilise ise, 1832 yılında, Serapheim tarafından yapılmıştır.

PAVREZİ ŞAPELİ

İl merkezinde, Mescitli (Beş kilise) köyü yakınlarındaki Pavrezi bölgesindedir.

Kitabesine göre: 1405 yılında yapılmıştır.

Bu küçük yapı: iç duvarlarını süsleyen freskleriyle öne çıkmaktadır. Bu duvar resimlerinde: İncil’den alınan dini olaylara ait tasvirler ve kilisenin öne çıkan dini kişileri resmedilmiştir. Bu resimler, Bizans resim sanatının en güzel örnekleri olmasıyla öne çıkıyor. Resimler, kırmızı renkli kareler içine alınmıştır.

Gümüşhane Tohumoğlu Köprüsü

TOHUMOĞLU KÖPRÜSÜ

Gümüşhane-Erzurum kara yolu üzerinde, Tohumoğlu kesimindeki bu köprü, Selçuklu dönemi yapısıdır. 1575 yılında, Halebi tarafından yapıldığı hakkında üzerinde kitabesi bulunmaktadır.

MERYEM ANA KÖPRÜSÜ

Büyük Çit vadisinde, Çit deresi üzerindedir. Meryem Ana Manastırına ulaşım için yapılmıştır.

Dere üzerinde iki tane köprü var. Bunlardan bir tanesi günümüzde de kullanılmaktadır. Köprünün yan duvarları, moloz taşlarla örülmüştür. Günümüzde sağlam durumdadır ve kullanılmaktadır.

Gümüşhane Zigana Yaylası ve Kış Sporları Merkezi

ZİGANA YAYLASI VE KIŞ SPORLARI MERKEZİ

Burası: Gümüşhane-Trabzon kara yolunun 50’nci km.de, ülkemizin en uzun tüneli olan Zigana Tünelinin, 3 km. yakınlarındadır. İl merkezine, 40 km. uzaklıktadır. Trabzon hava alanına olan uzaklığı ise: 55 km. dir. Yol asfalttır.

Yayla bölgesi, tamamen ormanlarla kaplıdır. Deniz seviyesinden yükseklik; 2030 metredir. Tamamen Alpin çayırlarıyla kaplı bölgede: kışın kayak sezonu, Aralık-Nisan ayları arasında sürmektedir. Bu dönemde, kar kalındığı, 100-150 cm. arasına ulaşmaktadır. Kayak alanlarında: bir adet baby-lift ve bir adet teleski var. Kayak pistinin uzunluğu: 600 metre, kapasitesi, saatte: 800 kişidir. Pistin genişliği: 100-200 metre arasında değişmektedir. Ortalama meyil ise: % 20’dir. Zigana yaylasında, yazın ise: çim kayağı yapılabilmektedir.

Bölgede konaklamak için, 50 yataklı bir tesis var. Ayrıca: özellikle yaz aylarında hizmet veren: lokanta, et lokantası, bakkal, kasap, manav gibi tesisler de bulunuyor.

Gümüşhane Santa Harabeleri

SANTA HARABELERİ

İl merkezine bağlı, 80 km. uzaklıktaki, Dumanlı köyündedir. Tarihi süreçte: Santa madenci kasabası olarak bilinmektedir. 1500-1800 yılları arasında, önemli bir madenci yerleşimi olan bölge, 1923 yılındaki nüfus mübadelesi sonucu boşaltılmıştır. Fethiye ilçesindeki Kaya köyü bilenler, burası aynen oraya benzer.

Burası: 17’nci yüzyıldan günümüze kadar olan süreçte: dini, ticari ve kültürel önem taşıyan bir yerleşim yeridir. Rumlar tarafından kurulmuştur. Bu yerleşim yerinde: 7 mahalle ve 300’den fazla yapı bulunmaktadır.

Her mahalle, taştan imal edilmiş, tek katlı konutlar şeklindedir. Ayrıca: iki kilise ve her sokak başında çeşme bulunmaktadır. Dumanlı köy merkezinde: Terzili mahallesinde: Terzili kilise, Cinganlı kilisesi, Piştovli mahallesinde, Piştovli kilisesi, Zurnacili mahallesinde ise, Zurnacili-1 kilisesi bulunmaktadır.

Aslında, yaşamın devam ettiği dönemlerde bölgede 13 kilise bulunmasına rağmen, hazine arayıcıları ve doğanın tahribatı sonucu, bunlardan sadece yukarıda sözünü ettiğim, beş tanesi günümüze ulaşabilmiştir. 300 civarında olduğundan söz ettiğim yapılar ise: bilinçsiz kullanım ve doğa koşulları sonucu, özgünlüklerini kaybederek günümüze ulaşmıştır.

Bunların büyük çoğunluğu: eğimli araziye uygun olarak inşa edilmişlerdir. Merkez mahalle olan, Piştofludaki binaların tamamı ya da alt katları: iş yeri, mağaza, demirci, terzi, kunduracı, kuyumcu, yiyecek satış yeri, kahvehane, yani ticari ve sosyal amaçlarla kullanılmışlardır. Fethiye’deki, Kaya köy bölgesini görenler, buradaki yerleşim de benzer özellikler taşıyor.