Rusya Soçi

Rusya Soçi

Şehir: Rusya’nın güneyinde: Karadeniz kıyısındaki bir tatil şehridir. Ancak, aynı zamanda önemli bir ticaret merkezidir. Şehrin turizm yönü o kadar öne çıkıyor ki, Rusya Federasyonu Devlet Başkanının yazlık konutu bile, bu şehirde bulunmaktadır.

Yani: burası, Rus zenginlerin yazlıklarının bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor. Ama, Devlet Başkanının bu şehre karşı olan özel ilgisi sonucu: şehre, yoğun şekilde yatırımlar akıyor ve şehir yakın zamanlardan günümüze kadar olan süreçte, tam bir inşaat alanı haline gelmiştir.

Öte yandan, tatil yanında, şehirdeki spa tesislerinin ve kaynak sularının şifalı olması da, turist çekim alanı olmasını etkiliyor.

Her yıl milyonlarca insan gerek tatil ve gerekse şifalı sulardan yararlanmak üzere, buraya geliyorlar.

1961 yılından sonra deniz kıyı şeridi olan 140 km. lik alanda kurulan spa tesisleri; 1902 yılından sonra büyük gelişme gösteren şehrin gelişimini iyice hızlandırmıştır.

Giriş kısmı için son bir not

Bu şehir, genellikle ve özellikle bizim erkekler tarafından: yoğun tercih edilen bir yer olarak biliniyor ve şehrin birçok eğlence mekanında: Soçili kızlar ve Türk erkekleri görülebilmektedir.

Yani: buranın turistik yerlerinden öte, burayı ziyaret edenler: genellikle gece hayatını yaşamaya gidenlerdir. Zaten: buraya yapılan toplu turların hemen hemen hepsi: acenta ve bayi gezileri, yani erkeklerin kendi başlarına katıldıkları geziler olarak dikkati çekiyor.

Bunun yanında: ben yine de sizlere, şehrin gece hayatı dışındaki gündüzleri yaşanabilecek, gezilebilecek yerleri hakkında bilgi vermek istiyorum ki; gerçekten bu şehir Karadeniz kıyısındaki plajları, ılıman iklimi, spa kaynakları, şifalı içmeleri, çamur banyoları ve kaplıcaları ile de ilgi çekiyor.

Hatta

Bu ılıman iklim bölgesinin hemen yakınlarında, bu kez, tam bir kayak cenneti bulunuyor. Evet: Soçi ve yakın çevresi, gerçekten çok yönlü bir yer ve en büyük özelliği: ülkemizden buraya ulaşmanın kolay olması, öte yandan burada fiyatların da uygun olması, Avrupa’da bir ülkeye gittiğinizde, burada yaşayacağınız hayat için, en azından 4-5 misli paralar ayırmak, ödemek zorunda kalacaksınız.

Öte yandan: Ruslara gelince, tatil yapmak istediklerinde, bunlar Soçi yerine, Antalya’yı tercih etmektedirler.

Çünkü: Soçi’de tatil yapmak onlara pahalı geliyormuş, Soçi’ye gidiş-geliş uçak bileti parasına, Antalya’da bir hafta uçak ve konaklama dahil tatil yapabildiklerini öğrendim.

Rusya Soçi

TARİH

Soçi şehrinin tarihi denilince: ayrıntıya girmeye gerek kalmadan söylenebilecek birkaç cümle vardır. Burada, bir zamanlar yerli halk olarak “Ubıhlar” denilen bir ulus yaşıyormuş.

Bunlar: yörenin diğer bölgelerinde yaşayan Çerkezler gibi: bu topraklardan çıkarılarak daha güneye, gerek dağlara ve gerekse Osmanlı topraklarına zorla sürülmüşlerdir.

Bu insanların bölgeden sürülerek uzaklaştırılmasının ardından ise: 1897 yılından sonra: Ruslar tarafından, burada Soçi şehri kurularak yerleşime açılmıştır.

Evet, tarih konusunda daha ayrıntıya girmek istemiyorum, bilinen tek gerçek, burada bir zamanlar “Ubıhlar” denilen bir ulusun yaşadığı, Rusların bölgeye gelmesiyle bu insanların topraklarından başka yerlere sürgün edildiği veya imha edilerek yok edildikleridir.

Şehrin tarihi geçmişinde en büyük olay budur.

Rusya Soçi

ULAŞIM

Sochi havaalanı, Rusya ülkesinin en işlek 8’nci havaalanı olarak bilinmektedir. Şehir merkezine 30 km. uzaklıkta; Adler kasabasındadır. Burada Adler kasabası önemli çünkü 2014 Kış Olimpiyatları, orada yapılacaktır.

Buraya, 40 civarında havayolu şirketi, charter uçuşları yapmaktadırlar. 2012 yılında, havaalanının saatlik yolcu kapasitesi 2500 yolcu iken, Olimpiyatlar öncesinde bu kapasite, saatlik 3800 yolcuya çıkarılacaktır.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için çeşitli alternatifler bulunmaktadır. Taksi düşünülebilir, taksiler resmi kontrollüdür ve güvenilirdir.

Ayrıca: toplu taşıma araçları da düşünülebilir. Soci ve Adler arasındaki karayolunda, yerel otobüsler çalışmaktadırlar. Özellikle Olimpiyatlar döneminde: olimpiyat katılımcıları ve misafirler için, toplam 1300 otobüsün görev yapacağı belirtiliyor.

Evet: İstanbul-Soçi şehri arasında hava ulaşımı yapılmaktadır. 938 km. lik bu uzaklık: uçakla 1 saat 45 dakika sürmektedir ki, Soçi şehrinin tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi de bu yakınlığıdır. İstanbul-Soçi arasında: İstanbul’dan iki havayolu şirketi haftanın 5 günü sefer düzenlemektedirler.

Trabzon-Soci arasında ise, 12 saat süren bir deniz yolculuğu hattı bulunmaktadır. Ancak, özellikle kış döneminde Karadeniz’in çok dalgalı olması nedeniyle, bu deniz yolculuğunun keyifsiz olduğu söyleniyor.

Hatta, aynı dönemde vapurların çalışıp-çalışmayacakları bile son anda değişen kararlarla etkileniyormuş. Sonuç olarak: Trabzon-Soçi arasında sefer yapan vapurlar, genellikle Mayıs-Ekim ayları arasında sefer düzenliyorlar.

Öte yandan: Trabzon-Soçi şehri arasında haftanın iki günü olan uçak seferlerinin de bulunduğunu öğrendim.

Havayolu mesafesi: 289 km. dir ve uçak yolculuğu 1 saat sürmektedir. Karayolu mesafesi ise, 578 km. dir. Karayolu ile yolculuk tercih edenler, 8 saatten daha uzun süreli bir yolculuğu kabullenmek durumundadırlar.

Soçi-Moskova arasındaki uçak yolculuğunun da 2.5 saat sürdüğünü belirtmek isterim. Moskova-Soçi arasındaki tren yolculuğu ise, yaklaşık 30 saat sürüyormuş. Bilet fiyatları, 150-215 dolar arasında değişiyormuş.

Rusya Soçi Prometheus efsanesi

PROMETHEUS EFSANESİ

Bu yörede sıkça anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Efsaneye göre: “Olymposlular ve Titanlar: kendi aralarında yaptıkları savaşın ardından; Olymposlular savaşı kazanınca: evreni kendi aralarında paylaşırlar.

Daha sonra: ölümsüzlerle ölümlü insanlar “Mekone” denilen yerde toplanırlar. Ölümlüler tarafından kesilen her kurbandaki, tanrıların payı: bu toplantıda saptanmaya çalışılır. Ancak: Prometheus: bu toplantıda ölümlülerden yana olur.

Hatta: kurnazlığını gösterip, büyük öküzü keserek ikiye ayırır bir yana etini koyar, üzerini işkembeyle örter. Diğer yana ise kemiklerini koyar ve üstünü yağla kaplar.

Bu durumda seçici Zeus: kötü tarafı seçerse, aslan payı ölümlü insanların olacaktır.

Aksi olursa, bu kez, üstünlük tanrılarda yani ölümsüzlerde kalacaktır. Seçici Zeus: önüne konan paylardan iştah verici, yağlı olanı seçer ve yağın altındaki kemikleri fark edince Prometheus’a çok öfkelenir ve bir daha etlerini pişirmesinler diye, ölümlülerden ateşi saklar.

Ancak: kurnaz Prometheus bir kez daha Zeus’u kandırır ve Olympos’a çıkar, orada güneşin alev alev yanan tekerleğinden bir kıvılcım çalar ve bunu bir rezene kabı içine koyarak, insanlara götürür verir.

Bunun üzerine, Zeus: Prometheus’u bir dağa zincirler ve ona korkunç bir ceza verir. Her gün, bir kartal gelir ve Prometheus’un karaciğerini yiyormuş.

O gece, yeniden karaciğer oluşuyor ve yeniden oluşan karaciğer, ertesi günü kartalın yeni yemeği oluyormuş.

Bu bitmek tükenmek bilmeyen bir işkence imiş.

Ancak: Prometheus: bu işkenceler karşısında sakinliğini korumuş, çünkü insanlığın bilgi ile ateşi büyütüp, onu kurtaracaklarına inanıyormuş.

Rusya Soçi Olimpiyat Oyunları
Rusya Soçi Olimpiyat Oyunları

OLİMPİYAT OYUNLARI

2014 yılındaki Kış Olimpiyat Oyunları: Eylül 2014 tarihinde, Soçi şehrindeki Adler bölgesinde “Krasnaya Polyana” isimli küçük bir kasabada yapılmıştır.

Bu oyunlar: Rusya’da ilk kez, bu şehirde düzenlenmiş olması nedeniyle önemlidir.

Çünkü: Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in bu şehre karşı büyük bir sevgisinin olduğu, devletin bütün imkanlarının buraya yönlendirildiği ve Rusya’nın populitesinin artması için, bu Olimpiyatları almak için büyük gayret sarf ettiği söyleniyor.

Kasaba: deniz seviyesinden 538 metre yüksekliktedir. Karadeniz kıyısından ise, 39 km içeridedir.

Soçi havaalanı ve Adler bölgesiyle arasında modern karayolu bulunmaktadır. Buranın en büyük özelliği: popüler bir “kayak” ve “snowboard” merkezi olmasıdır. Özellikle: nemli hava olması nedeniyle, kayak alanlarının üstü iyi kar örtüsüyle kaplanmaktadır.

Yani: pist dışında da, arazide kayak yapılabilecek alanlar oluşmaktadır. Oyunların yapıldığı başlıca kayak merkezi ise: “Alpica-Service” denilen ve kasabaya 12 km. uzaklıkta, Esto-Sadok köyüne ise 8 km. uzaklıkta bir yerdedir.

Soçi’de Olimpiyatlar için 11 spor tesisi yapılmıştır. Tesisler: dağ ve kıyı şeridi olmak üzere, iki yerde kümelenmiş bulunuyorlar.

Aralarındaki 48 km. lik uzaklık: iki kümeyi birbirine bağlayan 8500 kişi kapasiteli demiryolu hattı ile sağlanıyor. Bu yolculuk, yaklaşık 1 saat sürüyor.

Ancak: gerek kayak merkezi ve gerekse pistler: Soçi Milli Parkı ve Kafkasya doğal biyosfer rezervine yakın olması nedeniyle: çevreciler tarafından protesto edilmiştir. Yine de; 2014 Kış Olimpiyat Oyunları: burada yapılmıştır.

Evet, Olimpiyat oyunlarının burada yapılacak olmasının bizimle olan yakın ilgisine gelince: spor tesislerinin yapılışında çok miktarda Türk işçisinin çalışmış olmasıdır. Son bir not: sırf kış olimpiyatları değil, 2018 yılında Rusya’da yapılan FIFA Dünya Kupası futbol maçlarının bir kısmı da: Soçi şehrinde yapılmıştır.

Rusya Soçi

İKLİM

Şehirde, subtropikal nemli iklim hüküm sürmektedir. Deniz, bölgenin ikliminde önemli bir yer tutar. Deniz: havayı, yaz aylarında ısıtır, kışın ise serinletir. Dağlar ise: soğuk kuzey rüzgarlarına kalkan görevi yapar ve kıyıyı korur.

Kış mevsiminde, yağışlar, yalnızca yağmur şeklinde görülür. Yazlar: sıcak ve nemlidir. Kışın: nadiren don ve kar görülür. Bu şehri ziyaret etmek isterseniz: özellikle deniz suyunun ısındığı: Temmuz-Ağustos aylarını tercih etmelisiniz.

Deniz önemli değil derseniz: Ocak-Şubat ayları hariç, bu şehri yılın her ayında ziyaret edebilirsiniz.

Evet, şehirde ortalama yaz sıcaklığı 26.5 derece, deniz suyu sıcaklığı 24.5 derecedir. Kış aylarındaki ortalama sıcaklık ise 8 derece civarındadır.

İNSANLAR

Şehirde yaşayan halkın dağılımı şu şekildedir: % 70 Rus, % 20 Ermeni, % 3 Ukraynalı, % 2’si  Gürcü’dür.

PARA

Rus şehri Soçi’de “ruble” kullanılıyor. Madeni para olarak, Rublenin bir küçüğü ise “Kapik” dir. 1 Ruble= 0.095 TL. dir. 100 TL = 1.052 Ruble ( Bu oranların değiştiğini unutmamak gerek.)

Rusya Soçi Maden Suyu Kaynakları ve SPA Tesisleri

MADEN SUYU KAYNAKLARI VE SPA TESİSLERİ

Şehir topraklarında akan nehir vadileri: Macesta, Agoura ve Hotsa bölgelerinde, zengin maden suyu kaynakları bulunmaktadır.

Bunlar: antik dönemden bu yana bir spa merkezi olarak kullanılmışlardır. Buralardaki suyun en büyük özelliği, en iyi “klorür sodyum su” olmasıdır.

Bu su: Matsesty bölgesindedir. Burada: 1902 yılında, ilk banyo tesisi hizmete açılmıştır. İlk SPA otel tesisi ise, Kafkas Rivierası bölgesinde, yani Soçi şehrinde 1909 yılında açılmış olup, ilaveten: laboratuvarlar, bir konser salonu, kumarhane, restoran, kafe, okuma salonu gibi yerler de bulunmaktadır.

Günümüzde, Soçhi bölgesinde: 50’den fazla maden suyu kaynağı ve içmece bulunmaktadır. En yaygın olarak ise “hidrojen sülfit ve bromlu su” kullanılmaktadır. Bunlar: büyük ölçüde birçok hastalık için söylenenlere göre, iyi geliyormuş.

Rusya Soçi

ALIŞVERİŞ

Soçi şehrinde alışveriş denince akla gelen başlıca alışveriş mekanları şunlardır: Central Market: Burası, taze meyve ve sebze pazarıdır. Burada özellikle “nibles churchkhela” yani “taze nar suyu” içmeden ayrılmayın.

Art Salon: Burası gelişmiş bir sanat topluluğuna sahiptir ve burada: tahta oyma objeler, resimler, simgeler ve seramik öğeler satılmaktadır.

Peterson Süpermarket: Şehirde ihtiyaç duyabileceğiniz her şeyi bu süpermarkette bulabilirsiniz. Peki: şehre özgü bir hediyelik var mı derseniz: buraya has özel bir hediyelik obje veya nesne yok.

Rusya Soçi Gece Hayatı
Rusya Soçi Gece Hayatı

GECE HAYATI-EĞLENCE

Soçhi şehrinde: dans ve eğlence dünyasına atılmak için birçok gece kulübü bulunuyor. Bunlar arasında öne çıkanlar hakkında kısaca söz etmek istiyorum. Adler bölgesinde “Voyage” isimli gece kulübü tercih edilebilir. Ayrıca “X-Taz” da iyi bir seçim olacaktır.

Bu bölgedeki bir diğer kulüp: Plazma olacaktır. Şehir merkezinde: “Saint-Tropez” isimli gece kulübü düşünülebilir. Yine şehir merkezindeki “Oskar” güzel yemekleri ve geniş içecek seçenekleriyle öne çıkıyor.

Yazının baş kısımlarında da söylediğim gibi: özellikle Türkler, buraya gece yani eğlence hayatı için gidiyorlar. Çünkü: bu şehirde gerçekten çok canlı bir eğlence hayatı vardır.

Rusya Soçi

TURİZM

Şehirdeki başlıca turizm etkinlikleri: plajlar, sıcak iklim ve maden suyu ile yoğunlaşmıştır. Şehrin hemen batısındaki “Colchis Virgin” ormanları: UNESCO tarafından, Kafkas Devlet Biyosfer Rezervi olarak “Dünya Mirası” ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Şehir: yaz aylarında, tedavi ve dinlenme için gelenlere hitap eden, 227 farklı ve yaklaşık 70 bin yatak kapasiteli oteller ve turistik merkezlerle doludur.

Bu yüzden, şehre, yıl boyunca yaklaşık 50 bin ziyaretçi gelir. Şehir gerçekten yalnızca seks turizmi için düşünülmemeli, Karadeniz kıyısındaki bu şehirde: deniz kıyısındaki plajlar ve kumsallar yanında, harika bir iklim ve spa yani kaplıca tesisleri bulunuyor ki, bunlar da değerlendirilmeli diye düşünüyorum.

Rusya Soçi

GEZİLECEK YERLER

MİCHAEL ARCHANGEL ANITI

Bu şahıs: şehrin koruyucu azizidir. Anıt: Esplanade caddesi üzerindedir. 2006 yılında buraya dikilen anıt: 7 metre uzunluğundadır ve bronzdan yapılmıştır. Bulunduğu kaide ise: kırmızı granit ve 24 metre betonarme bir kolon şeklindedir.

ALTIN POST ANITI

Altın post denilince, elbette bunun hikayesini bilen biliyor, bilmeyenler için, kısa bir açıklama yapmak gerekirse: bir bir Yunan efsanesine dayanmaktadır. Yunan mitolojisinde: Teselya kralının ikinci kez evlenince: oğlu Phriksos ve kızı Hele: kendilerinden nefret eden üvey annelerinin hışmından kurtulmak için: öz annelerinin kendilerine hediye ettiği “altın postu” uçan bir koçun sırtına bindirirler ve kendileri de üzerine çıkarak: Teselya’dan kaçarlar.

Ancak: yolculuk sırasında: Helle: Çanakkale boğazı üzerinde; denize düşer ve boğularak ölür. (Helle’nin düştüğü denize, daha sonraki dönemde, Yunanlılar tarafından “Helle denizi” denilmektedir.

Kardeşi Phriksos ise: Karadeniz’in doğu ucundaki Kolkhis ( günümüzdeki Gürcistan) e ulaşarak canını kurtarır. Kolkis kralı: Phriksos’a çok iyi davranır. Kızı Khalkiope ile evlendirir. Phriksos: kendisini ölümden kurtaran yolculuğu yaptıran koçunu: adak olarak tanrılar kralı Zeus için kurban eder.

Postunu ise: Kolkhis’te, bir ejderhanın nöbet tuttuğu bir koruluğa asar. Bu sırada: Teselya kralı ölür, yerine oğlu Aison geçer. Ama bir süre sonra: Pelias: Aison’u devirir ve tahta geçer. Aison’un oğlu İason: büyür ve Pelias’ın karşısına çıkıp, babasının tahtını geri isteyince: Pelias korkar ve genç adamdan kurtulmak için: kendisine bir öneride bulunur.

“ altın postu getirirse, krallığı ona bırakacağına söz verir ve İason bu anlaşmayı kabul eder, kısa süre sonra Yunanistan’ın dört bir yanından topladığı 50 yiğit insan ile, hızlı anlamına gelen “Argo” gemisiyle yola çıkar.

Bu kahramanlar: pek çok macera yaşadıktan sonra Kolkhis’e ulaşırlar ve kraldan altın postu isterler, ancak kral altın postu bunlara vermek istemez. Bunun için, 3 şart öne sürer.

Bunlar: “ İason: ateş püskürten iki korkunç boğayı çifte koşarak bir tarla sürecektir. Bu tarlaya, bir ejderhanın dişlerini ekecek ve sonunda her ektiği diş için topraktan fışkıran zırhlı savaşçıları yenecektir.”

Bu istekler zor olsa da, kralın küçük kızı Medeia, güçlü bir büyücüdür ve İason’a aşık olur. Medeia: büyü ve sihirler ile bu güç görevi başarması için İason’a yardımcı olur ve İason: altın postu ve Medeia’,yı da alarak Argo gemisiyle kaçar.

Bu efsanenin anısına: 2008 yılında, Sanat Müzesi yanında, bu anıt açılmıştır. Anıt: 5 ton ağırlığındadır.

Zarif sütunlar arasında: korkunç bir ejderha tarafından korunan, altın dökümlü-gerilmiş koyun derisi bulunmaktadır. Efsaneyi anlatırken sözünü ettiğim “Medeia” da: bu şehirde önemli bir simgedir.

Rusya Soçi Amfibius su parkı

AMFİBİUS-SU PARKI

Burası, Rusya ülkesindeki en büyük su parklarından birisidir. Aquapark alanı içinde, her yaştan insan için ilginç gelebilecek 15 farklı su kaydırağı bulunmaktadır. Su kaydırakları: en fazla 15 metreden, keskin dönüşler yaparak ve ziyaretçilerine büyük heyecanlar yaşatırlar.

Park alanında ayrıca 4 tane yüzme havuzu bulunmaktadır. Ana havuz, 120 cm derinliğinde ve varil şeklindedir. Tüm havuzlarda, çok iyi temizleme sistemleri bulunduğu söyleniyor.

Rusya Soçi Macesta Anıtı

MACESTA ANITI

Bu heykel: dünyaca ünlü “Macesta” nın kişisel portresidir ve aynı zamanda, şehrin en bilinen ve tanınan sembollerinin başında gelir. Söylenenlere göre: bölgedeki sıcak su kaynaklarının yüzeye çıkmasında yardımı olmuştur.

Anıt: 1967 yılında, Soçhili heykeltıraş Gusleva tarafından yapılmıştır. Heykel: mimar Serdyukov tarafından yapılan yere: uyumlu olarak monte edilmiştir.

Rusya Soçi State Circus
Rusya Soçi State Circus

SOCHİ STATE CİRCUS

Parlamento sokakta bulunan, bu sabit sirk: 19 Mayıs 1971 tarihinde kurulmuştur.

Sirkin bulunduğu yapı ise: SSCB Devlet ödülü sahibi Shvartsbreyna başkanlığındaki bir gurup mimar tarafından yapılmıştır. 1992 yılından bu yana: Soçhi Sirki: uluslar arası sirk yarışmalarında birçok ödül kazanmış ve sirk dünyası yıllıklarına adını yazdırmıştır.

Salon 2000 kişi kapasitelidir. Onarım için: Kasım 2013 tarihine kadar kapalı olan bu sirki: şehri ziyaret ettiğinizde, açık bulunduğunda mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Rusya Soçi Adler Sochi Utrishskiy Dolphinarium
Rusya Soçi Adler Sochi Utrishskiy Dolphinarium

ADLER SOCHİ UTRİSHSKİY DOLPHİNARİUM

Burası: yunuslar üzerine araştırmaların yapıldığı bir enstitü olarak bilinir. 1984 yılında açılmıştır. Eğlence tesisleri ise, 1997 yılında açılmıştır. Burada: 20 metre çapındaki ve 6 metre derinliğindeki havuzda: 1000 seyirci kapasiteli bölümde: balinalar ve yunuslar: 45-50 dakika süren gösteriler yapıyorlar.

13 yıldan bu yana: tesiste yapılan gösteriler 2 milyondan fazla kişi tarafından izlenmiştir. Evet: yaklaşık 1 ton ağırlığındaki bir deniz aslanının su da yaptığı kıvrak hareketler ilgi çekiyor.

Hatta: Karadeniz’e özgü: şişe burunlu yunuslar: büyük sanatçı edasıyla resim çiziyorlar ve bunlar Dolphinarium alışveriş merkezinde, ziyaretçiler tarafından büyük talep görüyor.

OCEANARİUM SOCHİ DİSCOVERY WORLD AQUARİUM

Burası: Rusya’nın en büyük ve dünyanın sayılı büyük akvaryumlarından birisi olarak bilinir. 17 Eylül 2009 tarihinde ziyarete açılmıştır. Her gün, saat: 10.00-18.00 arasında ziyarete açıktır. Lobiden bilet satın alarak girebiliyorsunuz.

Biletler ne kadar derseniz: yetişkinler 500 ovmak, 4-12 yaş arası çocuklar 250 ruble, fotoğraf ve video çekimi: 100 ovmaktır. Akvaryum tasarımı: 6000 metre karelik bir alanda: 5 milyon su kapasitesi bulunan 30 tank ile yapılmıştır.

Bunlarda: 200’den fazla farklı türlerde deniz ve tatlı su canlısı: toplam 4 bin tane bulunmaktadır. Ayrıca: yine burada 24 metre karelik bir akrilik pencere alanı ve 44 metrelik bir akrilik tünel bulunur.

Burada: dalış meraklıları için dalış yapmak mümkündür. 3000 deniz canlısı arasındaki bu dalış, yaklaşık 30 dakika sürüyor ve ücret olarak 3000 ruble ödeniyor.

Evet, şehir ziyaretçilerinin burayı mutlaka görmelerini öneriyorum. Yapıya girdiğinizde, ilk olarak tatlı su balıklarının bulunduğu akvaryumlar görülüyor.

Gölet üzerindeki köprüden ilerleyerek, yağmur ormanlarının içinde akan şelaleyi göreceksiniz. Açık sularda: yine Amazonlar, Avustralya ve Ekvator bölgesinden getirilen 100 farklı tatlı su canlısını görebiliyorsunuz.

Bunlar arasında özellikle: piranhalar, discus, gurami balıkları ilgi çekiyor. Daha sonra: 44 metrelik akrilik tünel var. Bu tünelden geçerken, üç tarafınızın sularla çevrili olması ve bu sularda gezinen deniz canlıları, değişik bir ortam yaratıyor.

Cam arkasında: görünüşte kırılgan (aslında camın kalınlığı 17 cm. dir) olan su yaşamında: güzel bitkiler, resifler ve kayalar, aniden yavaş yavaş yaklaşan köpek balıkları görülüyor. Son olarak: burada “temalı cafe”, “balık besleme” bölümü ve “hediyelik eşya mağazası” da bulunuyor.

SOCHİ SANAT MÜZESİ

Şehir merkezinde, Ave Resort adresinde: bir eğitim ve kültür merkezi olarak bilinmektedir. Müzenin bulunduğu yapı: 1936 yılında, Zholtovsky tarafından tasarlanmıştır ve mimari yapıt olarak, Rusya Federasyonunda, öneme sahiptir.

Müze sergi bölümünde: Rus, Sovyet ve yabancı sanatçılara ait, 3000 civarında: resim, heykel, çizim, dekoratif ve el sanatları ürünleri sergilenmektedir.

Rusya Soçi Loosky Tapınağı
Rusya Soçi Loosky Tapınağı

BİZANS KİLİSESİ KALINTILARI-LOOSKY TAPINAĞI

Burası: Sochi şehrinin Lazarev ilçesinde bulunan bir ortaçağ dönemi kalıntısıdır. Karadeniz kıyısından 1.5 km. uzaklıktadır. 1987-1997 yılları arasında burada yapılan arkeolojik çalışmalara göre: ilk tapınak inşaatı, 10-11’nci yüzyıllardan kalmadır.

15 ve 16’ncı yüzyıllarda ise, burası bir kale haline getirilmiştir. Günümüzde görülen tapınak kalıntısının “Bizans” dönemine ait olduğu düşünülüyor.

MARİNE STATİON-LİMAN

Burası: şehrin limanında bulunan bir istasyon olarak bilinmektedir. Yapı: 1955 yılında inşa edilmiştir. 2 katlıdır ve L şeklindedir. Binanın merkezinde: sivri bir kule bulunmaktadır ki, bu kule paslanmaz çelikten yapılmıştır.

Bu 3 katmanlı kulenin yüksekliği, 71 metredir. Üzerinde: heykeller bulunur. Bunlar: dört mevsimde, dört ana yönü işaret ederler. Hemen limanın önünde ise, Navigasyon tanrıçasına adanmış bir havuz bulunmaktadır.

Rusya Soçi Tren İstasyonu

SOÇİ TREN İSTASYONU

Bu yapı da, şehirdeki diğer bir kısım yapı gibi “Federal anıt” olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bina: 10 Eylül 1952 tarihinde hizmete açılmıştır. 3 katlıdır ve 3 avlu ile 55 metre yüksekliğinde bir katlı kuleye sahiptir.

ST SERGİUS CATHEDRAL

Burası bir “Ermeni” dini yapısıdır. 1993 yılında kutsanmış ve ibadete açılmıştır. Çan kulesi ise, 2004 yılında yapılmıştır.

SOCHİ MİLLİ PARKI

Burası, Bakanlar Kurulu kararı ile, 1983 yılında, milli park olarak ilan edilmiştir. Karadeniz kıyısındaki park alanında: eğlence, eğitim ve bilimsel amaçlı çalışmalar yapılmaktadır. Rusya’nın ilk milli parklarından birisidir.

Park alanı: nehir vadileri ve dağlarla kaplıdır. Karadeniz ise, park alanında dar bir şerit halinde kıyıda uzanır.

Söylenenlere göre: park alanında 40 nehir ve dere bulunuyormuş ve bunların tümü Karadeniz’e akıyor. Park alanı, ilginizi çekerse, 28 farklı yürüyüş yolu barındırıyor.

AKHUN DAĞI VE GÖZLEM KULESİ

Akhun dağının deniz seviyesinden 500 metre yükseklikteki zirvesinde: bir gözlem kulesi bulunuyor. 1932 yılında yapılan bu gözlem yani seyir kulesinde: hediyelik eşya satan yerler ve kafeteryalar bulunuyor.

Buraya çıkarsanız: gerek Adler, gerek Soçi ve gerekse Kafkas sıradağlarının muhteşem panoramasını izleyebilirsiniz.

Erzincan

Erzincan

Yeşilinin bolluğu, depremleri ve halihazır şehir merkezinin üç kez yer değiştirmesi, sevimli insanları ve büyük askeri yoğunluğuyla dikkati çeken bir ilimizdir. Birçok kez bulundum, dümdüz bir şehir düşünün, çünkü: depremler sonucu şehir her yenilendiğinde, şehir planlaması en iyi şekilde gerçekleştirilmiş ve sonuçta ortaya: pek yüksek binaları bulunmayan, dümdüz bir şehir çıkmıştır.

Dümdüz ama çevresi dağlarla çevrilidir. Tabii bunun sonucunda, güneş geç doğar ve erken batar yani şehir de kasvetli bir hava hakimdir. Tarih meraklıları için, Altıntepe’yi mutlaka gezmelerini öneririm.

Erzincan

ULAŞIM

Erzincan: Asya ülkelerini, Avrupa’ya bağlayan demir yolu ve kara yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu durum, ulaşım açısından, ile önem kazandırmaktadır. Doğu Anadolu bölge kara yolu bağlantısını sağlayan E-80 kara yolu il merkezinden geçer.

Erzincan-Erzurum arasındaki uzaklık; 188 km. Erzincan-Ankara arasındaki uzaklık: 688 km. Erzincan-Sivas arasındaki uzaklık: 246 km. Erzincan-Gümüşhane arasındaki uzaklık: 131 km. Erzincan-Trabzon arasındaki uzaklık: 231 km. Erzincan-Tunceli arasındaki uzaklık: 130 km. Erzincan-Elazığ arasındaki uzaklık: 235 km. dir.

Erzincan hava alanı: 1988 yılında hizmete açılmıştır. 200 araç kapasiteli otoparkı da bulunan hava alanı, yıllık 600 bin yolcu kapasitelidir. Gece iniş-kalkışı sağlayan ışıklandırma tertibatı bulunmaktadır. Hava alanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım: taksi ve dolmuş taksilerle sağlanmaktadır. Şehir merkezine uzaklık: 9 km. dir. İstanbul-Erzincan arasındaki hava ulaşımının: sadece 1 saat olması, ulaşımda büyük imkan yaratıyor. Ancak, bu arada, Erzincan hava alanının biraz ters yani “c” zorluk derecesinde olduğunu da öğrendim.

TARİH

Bölgedeki bilinen ilk yerleşimciler: MÖ. 1050-1180 yılları arasında, büyük bir imparatorluk kuran Hititlerdir. Bölge, uzun yıllar, Hitit egemenliği altında kalmıştır. Takip eden tarihi süreçte ise, Urartular görülür. Erzincan yakınlarındaki Altıntepe bölgesinde, Urartulara ait birçok eser çıkarılmıştır. Ancak, bu Urartu şehirleri, Med saldırıları sonucu, MÖ. 600 yılı civarında tamamen yok olmuşlardır.

MÖ. 550 yılında ise, Persler bölgede görülürler. Daha sonra ise Makedonyalılar var. MÖ. 70 yılına gelindiğinde, Roma ordusu, tüm bölgeyi ele geçirir.

1071 Malazgirt zaferinden sonra ise, Türkler bölgede görülürler. Alpaslan komutanlarından Mengücek Ahmet Gazi: Erzincan ve yöresini ele geçirir ve Mengücek Devleti kurulur.

Özellikle: Behram Şah zamanında, Erzincan mimari açıdan birçok faaliyetin yaratıldığı bir dönemdir. Ancak, takip eden dönemlerdeki depremler, o  dönemden günümüze herhangi bir kalıntı bırakmamıştır. Behram Şah ise, 1225 yılında ölür ve Urla köyüne defnedilir.

Daha sonra uzun süre Akkoyunlu egemenliği ve 1473 yılında, Otlukbeli Savaşından sonra, yöre Osmanlılar tarafından ele geçirilir.

Şehir, I. Dünya savaşında, 11 Temmuz 1916 tarihinde, Ruslar tarafından işgal edilirler. Ancak, 1918 yılında, Erzincan Mütarekesi imzalanınca, bölgeden geri çekilirler. Bölgede kalan Ermeniler, vahşi saldırılarına devam edince, şehir, 22 Şubat 1918 tarihinde, Kazım Karabekir komutasındaki Türk birlikleri tarafından tamamen temizlenerek kurtarılır.

Tarihi süreç içinde: Erzincan kentinin isimleri: Eriza, Aziriz, Erizicin ve son olarak Erzincan olarak kullanılmıştır.

Şehir 1939 yılında büyük bir depremden kötü şekilde etkilenir ve harabeye döner. Hatta, taş-taş üstünde kalmadı denebilir ve binlerce insan hayatını kaybeder. Hatta bu depremde: fay hattının bulunduğu toprak bölümün üzerinde 250  metrelik bir yarık oluştuğu söylenir. Depremden sonra ise, demir yolunun yukarısında, yeni yani bugünkü Erzincan şehri kurulur.

Erzincan ismi nereden gelmektedir diye düşünürseniz, şu söylenebilir. Er (erkişi) zin (zinde kişi) can (cankişi) olabilir diye düşünüyorum. Ama elbette bu bir yakıştırma. Erzincan ilinin is mi, antik dönemde burada bulunan “eriza” isimli yerleşim yerinden gelmektedir. Selçuklu döneminde şehrin ismi “erzingan” olmuş ve daha sonra günümüzdeki ismi almıştır.

Erzincan

GENEL

İl merkezinin,  denizden yüksekliği: 1185 metredir. İl toprakları, genellikle dağlar ve platolarla kaplıdır. Dağlar: il topraklarının yüzde 60’nı kapsar. Yemyeşil bir yer olduğu için, yörede çok sayıda piknik yeri de bulunmaktadır. Özellikle, şehir merkezinde “Vaskit” denilen yerleşim yerinde, nehir kıyısındaki lokantalara gitmenizi ve özellikle tavuk yemenizi öneririm.

İlin en önemli akarsuyu: Fırat nehridir. Yüksek debi hızı nedeniyle: sulama, enerji ve su sporları için kullanılmaktadır. Bölgedeki bütün akarsular gibi, ilkbahar mevsiminde eriyen kar suları ve yağan yağmurlar nedeniyle kabarır ve ara sıra taşkınlara neden olur.

Şehirde: karasal iklim egemendir. Buna bağlı olarak: kış mevsiminde, doğudan gelen hava kütlelerinin etkisinde, oldukça sert kış günleri yaşanır. Ancak yine de, doğu Anadolu’daki birçok ilimize nazaran  daha ılıman bir iklim görülmektedir. Gün içinde, dört mevsim yaşanabilmektedir.

Şehrin ekonomisi: tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Tarımda, üzüm yani bağcılık öne çıkmaktadır. Yörede: cimin olarak isimlendirilen, siyah renkli, basık-oval şekilli, çekirdek sayısı az, orta kalın kabuklu, aroması tatlı-mayhoş bir tür üzüm yetiştirilmektedir. Bu üzüm türü: daha çok sofralık olarak kullanılmaktadır. Özellikle, deprem riski olmasına rağmen buraya insanların yerleşmesinin en büyük nedenlerinden birinin de: toprağın çok verimli olmasıdır. Hani derler ya “ne eksen yetişir”.

Özellikle, deprem riskinin olması, şehirde büyük sanayi tesislerinin kurulmasını engellemektedir. Çünkü:  tarih bölümünde de ayrıntılı belirttiğim gibi, il toprakları, birinci derece deprem kuşağı üzerindedir. Son olarak, 1992 yılındaki depremde, 657 kişi hayatını kaybetmiştir. Tarihçe bölümünde  de belirttiğim gibi, Erzincan şehrinin yeri, depremler nedeniyle, üç kez değiştirilmiş.

Tabii bu olumsuzluğun olumlu sonucu olarak, ülkemizin şehir planlaması açısından en öne çıkan şehirlerinden birisidir. Geniş caddeler, birbirini dik kesen sokaklar, sayısız iş merkezleri, askeri binalar, parklar, bunların hepsi, bir düzen içinde yapılmıştır. Evlerin pencereleri dağlara doğru açılmaktadır. Yolların yani cadde ve sokakların sonları da dağlara yöneliktir.

BAKIRCILIK

Erzincan yöresindeki bakırcılık faaliyetleri: ustalar tarafından özel olarak tasarlanan şekillerin, oyma tekniğiyle ve tekli kalemle, bakır üzerine işlenmesi işlemidir. Bu işlemler, bakırın ham madde halinden işlenmiş ve bitmiş olarak müşteri eline ulaşması: toplamda 105’nci el olarak değerlendirilmektedir.

Evet, Erzincan yöresinde, bakır dövmeciliği, çok eski dönemlere dayanmaktadır. Ancak, bakırcılığın cazip hale gelmesiyle, turistik bakır süs eşyalarının üretimine başlanmıştır. Yüzlerce ailenin geçim kaynağı olan bakırcılık: son dönemlerde altın çağlarını unutturmuş ve yok olma aşamasına gelmiştir.

Çünkü: önceleri tekli kalemle işlenen bakırlar, günümüzde büyük ölçüde, makineler tarafından işlenmektedir. Bunun sonucunda, sanatsal değeri olmayan ürünler ortaya çıkmaya başlamış ve bakırcılık, günümüzde eski yoğun talebi görmemektedir.

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

Erzincan Üniversitesi: 2006 tarihinde hizmete açılmış olup, halen 4 fakülte, 1 yüksek okul ve 6 meslek yüksek okulu ile eğitim faaliyetlerini sürdürmektedir. Üniversitenin:  Tıp Fakültesi, Erzurum ilindedir.

Erzincan ilinde ise: 460 öğrencinin eğitim gördüğü Hukuk Fakültesi, 2600 öğrencinin eğitim gördüğü: Eğitim Fakültesi, 500 öğrencinin eğitim gördüğü: Fen-Edebiyat Fakültesi bulunmaktadır. Meslek Yüksek Okullarında ise, 2500 civarında öğrenci eğitim görmektedir.

Yüksek Öğrenim Kurumu yurtlarına gelince: il merkezinde, 1020 erkek ve 1372 kız olmak üzere, 2392 öğrenci için, yurt imkanları bulunmaktadır. Bunlar: yurt yerleşkesi içinde, 5 er katlı 5 öğrenci bloku, 3 katlı idari bina, 2 katlı merkez yemekhanesi ve kafeterya, kuaför, berber, terzi, ayakkabıcı, internet kafe ve çamaşırhane ile spor salonu bulunmaktadır.

Erzincan Cirit

CİRİT

Erzincan denilince, diğer akla gelen bir şey: cirit. Cirit: Orta Asya ve Anadolu’da oynanmaktadır. Bu yarışmalar: 7 kişilik bir takım ve 7 at ile oynanır. 9 hakem tarafından yönetilir. Yarışma: 2 devreli ve her devre 70 dakikadır. Yapılan her hamle ve hareketin: (+) ve (-) olmak üzere değerlemesi yapılır ve sonuç belirlenir.

Bölgedeki ilk cirit yarışmaları: 1989 yılında yapılmaya başlanmıştır. Halen 2 adet kulüp bünyesinde, oyuncular cirit yarışmaları yapmaktadırlar. Şehir merkezinde ise, 3 tane cirit sahası bulunmaktadır. Her yıl, kurtuluş günü olan 13 Şubat tarihinde: temsili cirit yarışmaları yapılmaktadır.

Erzincan

ERZİNCAN ASKERİ YAPI

Erzincan il merkezinde, büyük askeri kurum ve kuruluşlar bulunuyor. Çünkü: Erzincan il merkezinde Ordu komutanlığı karargahı ve Orduevi var, bu yüzden: gerek askeri kişiler ve gerekse askeri tesisler açısından şehir merkezinde büyük bir yoğunluk var. Yani: ülkemizde silahlı kuvvetlerde görev yapan askeri şahısların büyük bölümü: Erzincan’da görev yapmış veya Erzincan’da bulunmuşlardır.

Bunun sonucunda: Erzincan esnafının en büyük geçim kaynağı: askeriyedir. Ancak: pahalılık yüzünden, yabancılar ve hatta kentin yerlileri bile, çoğu kez esnafı tenkit ederler.

Erzincan Akbulut Kayak Tesisleri-Ergan Dağı Kayak Tesisleri

AKBULUT KAYAK TESİSLERİ-ERGAN DAĞI KAYAK TESİSLERİ 

Erzincan yöresi, hepimizin bildiği üzere, kar-kış yoğun bir yer. Bunun sonucunda: burada kayak olanakları elbette mevcut. Erzincan-Sivas kara yolu üzerinde, il merkezine 42 km. uzaklıktaki Akbulut Kayak Tesislerinde, kayak yapmak mümkün. Burası: 1988 yılında hizmete açılmıştır. Ulaşım açısından herhangi bir problem yok, yol tamamen asfalt. Yörede: 60 yatak kapasiteli bir otel, 100 kişi kapasiteli yemek ve toplantı salonu, sauna ve diğer bir kısım konfor bulunuyor. Otel her ne kadar 12 ay açık olsa da, özellikle kış aylarında: buradan kayak kiralayabilir ve kayak eğitimi alabilirsiniz.

Bölgede: 5 tane kayak pisti var. Bu pistler: profesyoneller ve amatörler için ayrılmıştır. Telesiki olarak ise: ülkemizin en uzun liftleri buradadır. Liftlerin uzunluğu: 1025 metredir.

Alt istasyonun rakımı: 1925 metre iken, üst istasyon rakımı: 2155 metreye kadar ulaşmaktadır. Yani, 228 metrelik bir kod farkı bulunuyor. Bu yeni teknoloji telesiyej sisteminde, aynı anda 450 kişi taşınabilmektedir.

NE YENİR

Erzincan denilince, aklıma hemen: Erzincan tulum peyniri geliyor. Tulum peyniri: yörede, karaman koyunundan alınan sütten yapılıyor. Diğer peynirlere göre: daha parlak, daha güzel kokulu, tam yağlı ve daha lezzetlidir. Bunun dışında, yerel yemeklerden söz etmemi isterseniz: un ile hazırlanan “sırın” ve kayısı kurusu ile hazırlanan “Gasefe” düşünebilirsiniz. Hatta: döner severseniz, burada “sebzeli yaprak döner” yiyebilirsiniz.

 

Tulum Peyniri

Erzincan denilince Tulum Peynirine ayrı bir yer açmak gerekir. Yapımına 5 ve hatta 6’ncı ayda başlanır ve  9’ncu ayda biter. Tamamen Erzincan yöresinin yüksek rakımlı, 90-100 çeşit bitki zenginliğine sahip, temiz ve serin yaylalarında, buz gibi soğuk sulardan beslenen karaman cinsi koyundan alınan sütten yapılır. Diğer peynirlere nazaran daha parlak görünümlü, daha güzel kokulu ve tam yağlı ve daha lezzetlidir.

NE SATIN ALINIR

Erzincan yöresinden, muhteşem güzel bakır işlemeli objeler satın alabilirsiniz. Bunlar: çaydanlık, sürahi, vazo, semaver, çay-kahve takımları ve diğer çeşitli süs objeleridir. Ancak, yukarıda söylediğim gibi: eski orijinalliğini kaybetmiş durumda. Sanat değeri düşük, makineler tarafından yapılan objeler yaygın. Bu yüzden, şehirde sadece 8-10 mağazada satılan, orijinal el işi bakır objeleri bulup satın alabilirsiniz.

Bunun dışında yöreye özgü bir şeyler satın almak isterseniz: mermer hediyelik süs eşyaları bulabilirsiniz. Erzincan ve çevresinden çıkarılan mermer blokları: il merkezinde bulunan mermer fabrikasında işlenerek, çeşitli boy ve ebatlarda ve kalınlıkta plakalar haline getirilir ve bunlar turistler için hediyelik eşya haline getirilir.

Gerek kendiniz ve gerekse yakınlarının için yiyecek bir şeyler almak isterseniz: tava leblebisi olabilir.

Erzincan

GEZİLECEK YERLER

Erzincan Kültür Müdürlüğü Müzesi

KÜLTÜR MÜDÜRLÜĞÜ MÜZESİ

Erzincan ilinde: bir Arkeoloji ve Etnografya Müzesi bulunmuyor. Bunun yerine: Atatürk Mahallesindeki 75’nci Yıl Kültür Merkezi kompleksi içinde: Müze bölümü oluşturulmuştur. Buradaki bölümler: açık hava müzesi, teşhir salonları, depolar ve idari odalardan oluşmaktadır. Yöreden temin edilen, arkeolojik dönemlere ait mezar taşları: açık hava müzesinde sergileniyor. Sonuç olarak: yazının başında da belirttiğim gibi, resmi bir müze ve dolayısıyla müze personeli bulunmuyor. Zaten müzede bulunan eserler de  kısıtlı, bunlar: 3 arkeolojik eser, 39 Etnografik eser, 17 sikkeden oluşmaktadır.

ERZİNCAN MÜZESİ

Biraz önce, Erzincan il merkezinde bir müze bulunmadığından söz etmiştim. Ülkemizde müzesi olmayan sadece 3 tane il var ve bunlardan bir tanesi de Erzincan. Ancak öğrendiğime göre: Erzincan Valiliği ve Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi arasında imzalanan bir protokol gereğince, daha önce Ordu caddesinde bulunan ve üniversiteye ait sanat galerisi olarak kullanılan binanın müzeye çevrilmesine karar verilmiştir. Müzede 5 ayrı sergi salonu bulunması düşünülüyor, 536 eser sergilenecekmiş.

Erzincan Kalesi

ERZİNCAN KALESİ

Kalenin İlhanlılar döneminde yapıldığı ve Selçuklular ile Osmanlılar döneminde ise defalarca onarıldığı biliniyor. 1939 yılındaki Erzincan  depremi kaleye büyük hasar vermiştir. Günümüzde sadece giriş kapısı, erzak deposu ve güney duvarı ulaşmıştır. Yine de kaleye gidip görmenizi öneririm.

Erzincan Terzi Baba Camisi

TERZİ BABA CAMİSİ

İl merkezinde, ilginç mimariye sahip bir camidir. Minarelerinin hatları yuvarlak olmayıp, köşelidir ve içi de güzel mimari özellikler göstermektedir. Caminin mimarı Danyal Tevfik Çiper’dir. 1991 yılında yapımına başlanan cami, mali sıkıntılar nedeniyle bitirilememiş ve 12 yıl sonra tamamlanmıştır.

Aynı zamanda: ülkemiz sınırları içinde, bir kubbe altında en çok insanın ibadet edebildiği bir cami olarak önem kazanmaktadır. Yaklaşık 7000 kişi kapasiteli camide, yaklaşık 4000 kişi kubbenin altında ibadet edebilmektedir. Caminin içinde havuz bulunuyor. Havuzda dünya şekli bulunuyor. Caminin halıları da önem kazanıyor. Çünkü: bu mavi zemin halıları üzerinde: yıldızları ve gökyüzünü betimlemesi için sarı noktalar bulunmaktadır.

Pencereler ise: şehri çevreleyen büyük dağların görülebileceği şekilde yerleştirilmiştir. Polikarbon ve alüminyumdan yapılan kubbenin yerden yüksekliği 23 metre, çapı 47 metredir. Caminin iki minaresi, kılıçtan esinlenilerek yapılmış, kılıçların keskin uçları kıble yönünü gösterir.

Kıble perpektifinden bakıldığında, mekan, uzay mekiğini andırır. Mihrap ve minberde hilaller görülüyor. Yapı bünyesinde: otopark, iş merkezi ve sosyal tesisler de vardır.

Bu arada “Terzi Baba” isminin nereden geldiğini merak edenler için: Terzi baba: Erzincan’da yaşamış bir kişidir. Türbesi, günümüzde Terzi Baba Mezarlığında bulunmaktadır. Anadolu’da yetişen velilerden biridir. Temel din bilgilerini aldıktan sonra: anne ve babasının isteği üzerine, bir sanat sahibi olmak için terziliği öğrenmiştir.

Erzincan Altın Tepe

ALTIN TEPE

İl merkezine, 15 km. uzaklıktadır. Erzincan-Erzurum karayolu üzerindedir. Aslen: il merkezi değil, Üzümlü ilçesi sınırları içinde kalmaktadır.

Bölge: özellikle Urartular zamanında, önemli bir yerleşim yeri olarak önem kazanmaktadır. Urartuların, kuzeybatıdaki bilinen son kalesidir. Aynı zamanda, günümüze kadar ulaşabilen en önemli ve tek Urartu kentlerinden biridir. 60 metre yüksekliğinde doğal bir tepedir.

Bu tepenin ismi: ilk olarak: 1959-1968 yılları arasındaki kazak kazılar sırasında duyulmuştur. Daha sonra yapılan resmi arkeolojik kazılarda; 1959 yılında bulunan çok değerli eserler ise, Ankara-Anadolu Medeniyetleri Müzesine götürülerek orada sergilenmeye alınmışlardır. İlk kez bilimsel kazılar sonucu ortaya çıkarılan Urartu mezarı, buradadır.

Burada görebilecekleriniz: iç içe iki kale duvarı ile korunan: saray, tapınak, kabul salonu, mezarlar, depo binaları ve gelişmiş kanalizasyon sistemi gibi 2750 yıllık kalıntılarıdır. Hatta: bu kanalizasyon sistemine bağlı olarak: lavabo, alaturka tuvalet taşı, banyo taşı ve zemini taş döşeli havuz ve erken Hıristiyanlık dönemine ait bir kilisenin zeminindeki mozaikler bulunmuştur.

Bu kalıntılarda bulunanlar ise: fildişi ve madeni eşyalar, seramikler, duvar resimleri, miğfer ve kalkanlar. Özellikle: çivi yazılı tunç objede: kral adları yazılıdır. Yukarıda söylediğim gibi, Urartuların üst düzey sanat eserlerini yansıtan bu buluntular, halen Ankara’da sergileniyor.

Erzincan Otlukbeli Gölü

OTLUKBELİ GÖLÜ

Bu göl: Erzincan il merkezi değil, Otlukbeli ilçesi sınırları içindedir. Otlukbeli ilçe merkezine 6 km. uzaklıktadır.

Bu göl: çanağı ve oluşumu nedeniyle, dünya üzerinde benzeri olmayan bir özellik taşımaktadır. Göl bir set gölüdür. Ancak gölün oluşumunu sağlayan set: travertenden  oluşmuştur. Ayrıca, bu traverten, normal kast kaynaklarından değil, maden suları tarafından oluşturulmuştur.

Yani: bu set: binlerce yıl  boyunca yüzeye çıkan maden suları tarafından oluşturulmuştur. Bu nedenle: Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Yani: doğal bir anıt olarak nitelendiriliyor. Derinlik: 15-18  metre arasındadır. Gölün oluşumu: günümüzde de sürmektedir. Buraya yolunuz düşerse, set üzerindeki maden sularından mutlaka içmelisiniz. Çeşitli hastalıklara iyi geldiği söyleniyor.

Erzincan Girlevik Çağlayanı

GİRLEVİK ÇAĞLAYANI

İl merkezine 30 km. uzaklıkta, Çağlayan Beldesindedir. Çağlayanın suları: Kalecik köyü yakınlarında, kayalıklardan kaynayan suların oluşturduğu bir dere yatağından gelir ve yaklaşık 35-40 metre yükseklikten, üç kademe halinde aşağıya düşer.

Özellikle: kışın sularının donması sonucu muhteşem görüntüler ortaya koymaktadır. Yaklaşık: 8-10 metre uzunluğunda, dev buz sarkıtları oluşuyor. Yazın ise, doğal serinlik ve görüntü güzelliği yaratır. Yöreye yolunuz düşerse, burayı ziyaret etmeyi unutmamanızı öneririm. Burayı ziyaret ederseniz, hemen şelalenin karşısında: mutlaka alabalık yemelisiniz.

EKŞİ SU

İl merkezine 12 km. uzaklıktadır. Yörede: Böğert maden suyu olarak da isimlendirilmektedir. Suyun özellikleri incelendiğinde: sağlık bakımından önem kazanmaktadır. Özellikle: mide, bağırsak, safra yolları hastalıkları, karaciğer rahatsızlıklarına iyi geldiği söyleniyor. Bu maden suyu: şişelenerek ülkemizin birçok yerine pazarlanıyor.

Buradaki kaplıca suyu ise: 33 derece sıcaklıktadır. Bu kaplıca suyu: banyo yapılarak kullanıldığında şifalı geldiği söylenen hastalıklar: romatizma, damar sertliği, cilt hastalıkları ve kalp rahatsızlıklarıdır. Kaplıca bölümünde, 12 tane havuz var. Hatta, bunlar arasında “doğal jakuzi” olanı bile var, zamanınız varsa mutlaka gidin. Şişeleme tesisinin yanında: lokanta, alabalık yetiştirme  tesisleri ve park yeri bulunuyor.

Erzincan Horhor Şifalı Kaplıcası

HORHOR ŞİFALI KAPLICASI

Ekşisu kaynağının yanındadır. Bir oluktan hızla akan suyun miktarının, dakikada 1 ton olduğu belirlenmiştir. Bu suyun, banyo olarak kullanıldığında şifalı geldiği söylenen hastalıklar şunlardır: mide rahatsızlıkları, diyabet, karaciğer ve safra yolları hastalıkları, ayak kokusu ve cilt rahatsızlıklarıdır. Su: bol miktarda kükürt içermektedir.

Ayrıca: içeriğinde, sodyum, magnezyum ve kalsiyum iyonları bolca bulunmaktadır. İlginç bir not daha var, yoğun kükürt bulunan suyun rengi yıllardır sarı iken, son deprem sonrasında suyun renginin değişerek yeşil olmuştur. Yani, suyun şifalı etkisi devam ediyor mu?

Erzincan Rafting

RAFTİNG

Erzincan yöresinde rafting: Karasu (Fırat)  nehri üzerinde yapılmaktadır. Özellikle: kara yolu takip eden bir güzergahta yapılması, büyük bir imkan. Bu özelliğiyle, dünyada tektir.

Rafting güzergahlarından: Yollar üstü- Mutu arasındaki parkur: 40 km. uzunluğundadır. Mayıs ayından sonra ise, suların azalması nedeniyle: Erzincan-Erzurum kara yolunun 55’nci km.de bulunan Sansa-Bağlar ile Mutu arasındaki 26 km. lik parkur kullanılır.

Rafting: Kemah ilçesine bağlı: Alp köyünde başlıyor, Acem oğlu boğazından, üç büyük kanyon geçiliyor ve şelaleler bölgesine ulaşılıyor. Soğuk sular mevkiinde ise, rafting bitiyor ve sudan çıkılıyor.