Bulgaristan Sofya

Bulgaristan Sofya

Özellikle, son 10 yılda, komşumuz Bulgaristan ve başkent Sofya: büyük bir değişim geçirmiştir. Ancak, bu değişim yeterince tanıtılamadığından, henüz bekledikleri turist akınını sağlayamadılar. Ama, unutmamak gerekir ki, şehir merkezinde, 300 civarında, bar-restoran-disko gibi eğlence merkezleri bulunmaktadır.

Yakın zaman önce, Avrupa Birliğine katılmış olmasına rağmen, halen, tam olarak fiyatların yüksek olmadığı ve özellikle Avrupa Birliğinin diğer şehirleri düzeyinin çok altında bulunduğunu unutmamak gerekir ve bu yüzden, gelecek yakın dönemde, Sofya şehrini ziyaret etmenizi öneririm, çünkü gün gelecek, buraya talep arttıkça, fiyatlar yükselmeye başlayacaktır.

Giriş için son bir not: özellikle merkezdeki Vitosa, tarihi dokusu ile muhteşem bir yerdir. Bunun yanında: sabah geç açılan ve akşam erken kapanan dükkanlar, sokaklarda gezinen ve pek güven vermeyen tipler, yoğun hırsızlık olayları, çeşitli yerlerdeki servis kalitesizliği, işte Sofya budur.

Bulgaristan Sofya

ULAŞIM

Sofya şehri, Plovdin şehrinin 134 km. kuzeyindedir. Ayrıca, Burgaz şehrine 340 km. ve Varna şehrine 380 km. uzaklıktadır.
Sofya havaalanı (SOF); şehir merkezinin 10 km. doğusundadır. Havaalanında 2 terminal bulunmaktadır. Ancak, bu terminaller arasında yürümek mümkün değildir ve her 30 dakikada bir, beyaz renkli servis otobüsleri bulunmaktadır.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım da ilk tercih edebileceğiniz ulaşım cinsi otobüstür. Sofya havaalanına hizmet veren, 2 otobüs çalışmaktadır. Bu otobüsler ile, şehir merkezine yapacağınız yolculuk, yaklaşık 30 dakika sürer.

Havaalanında, ayrıca bir çok Duty-free satış mağazası bulunmaktadır. Bunlarda, özellikle, Bulgar şarapları ve alkollü içkileri, hediyelik eşyalar bulup satın alabilirsiniz.

Havaalanında uçaktan indikten sonra, dışarıya yöneldiğinizde, çevrenizde çok sayıda taksici göreceksiniz. Bunlara kesinlikle uymayın, yoksa 5 Euro’luk bir seyahat, size 30 Euro’ya mal olabilir.

Havaalanı terminal binasından çıktıktan sonra, sağa dönün ve hemen orada, taksi durağı var, buradan düzgün bir taksiye binmeyi tercih edin. Yani, Havaalanından şehir merkezine ulaşımın taksi bedeli, 5-6 Euro’yu geçmemesi gerekir.

Bulgaristan Sofya

TARİHİ

Bölgede yerleşik ilk toplumun: Kelt kabilesine ait, Serdica denilen bir toplum olduğu bilinmektedir. Böylelikle, yörenin bilinen ilk ismi “Serdica” dır.

(Burada ilginç bir husustan söz etmek istiyorum, bazı şirketlerin tur programlarında: bu şehirden söz ederken Serdica değil “Sendika” olarak söz edilmekte ve tur gezginleri, rehberlerden kendilerini Sendika şehrine neden götürmediklerini sordukları duyulmuştur. Halbuki, Sendika diye bir şehir yok, Sofya şehrinin eski ismi, Sendika değil, Serdica’dır.)

Evet, tarihi sürece devam edelim. MÖ.4’ncü yüzyılda ise, bölge, Makedonyalı Philip ve oğlu Büyük İskender tarafından ele geçirilir. MÖ.29 yılında ise, bu kez, Romalılar görülür.

MS.100 yılında, bölgede, Romalılar tarafından: koruyucu duvarlar, genişletilmiş kuleler, hamam, bazilika, amfi tiyatro, büyük bir Forum, büyük bir Tiyatro binasının yapıldığı görülür. Ancak, İstanbul’un hemen dibinde, Roma döneminde, buranın pek fazla büyümesi mümkün olmaz, ayrıca bir kara şehri olması da büyüme ve gelişmeyi engeller.

447 yılına gelindiğinde, şehirde, Hunların işgali görülür.

809 yılında, şehir, I. Bulgar İmparatorluğunun başkenti olur. 1018 yılında ise, bu kez Bizans egemenliği görülür.

12 ile 14’ncü yüzyıllar arasında, şehir: ticaret ve sanatın geliştiği bir yer haline gelir. 19’ncu yüzyılın sonuna kadar “Sredets” olarak şehir anılır ve bilinir.

1382 yılında, bu kez, Osmanlılar yöredeki egemenliği ele geçirirler. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşları sonucunda, bölgede, Bulgaristan Prensliği kurulur. Yani, Bulgarlar, bağımsızlıklarını kazanmada, Rusların büyük etkisi olduğunu düşünürler. Hatta, Rus çarı Alexandre Levski’nin onuruna, şehirde büyük bir katedral yaparlar.

1879 yılında, Osmanlılara karşı yapılan çatışmalar sonucunda egemenliğini kazanan Bulgar devletinin başkenti olarak seçilmiştir.

Bulgaristan Prensliği, 1908 yılında, Bulgaristan Krallığı olur. Şehrin Sredets olan ismi, Sofia olarak değiştirilir.

Dünya Savaşı sırasında, şehir, müttefik uçakları tarafından bombalanır. 1944 yılında, işgalin bir sonucu olarak, şehir, Sovyet Kızıl Ordusu tarafından işgal edilir ve Alman Naziler ile ittifak eden Bulgaristan hükümeti devrilir.

1946 yılında, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti kurulur. Ülkenin diğer yerlerinden göç nedeniyle, şehrin nüfusu hızla genişler. Bu arada, komşularımız, Osmanlı dönemini büyük bir hararetle anarlar ama öte yandan, yakın geçmişte, soydaşlarımıza yaptıkları kötü uygulamalar da tarih sayfalarına girer.

Bir zamanlar, ülkede yaşayan binlerce soydaşımız, büyük zorluklar ve baskı altında yaşamaya mecbur bırakılmış ve çoğunluğu, uzun yıllar yaşadıkları toprakları terk ederek, ülkemize sığınmışlardır ve bu durum da, Bulgaristan tarihinde, oldukça büyük bir kara leke olarak yer almıştır.

Bulgaristan Sofya

GENEL

Şehir: antik çağlardan bu yana: Karadeniz ve Ege denizi ile, Adriyatik denizi ve Orta Avrupa arasında bir geçiş noktası olmuştur. Özellikle, ülkemiz dışındaki gurbetçilerimiz için, ülkeye geliş ve gidişte önemli bir uğrak yeri olmuştur.

Şehir, coğrafi konum olarak: Balkanların kuzeyindedir. 1200 km. kare genişliğindeki Sofya vadisinin çevresi, Vitoşa dağları ile çevrilidir. Ortalama yükseklik: 550 metredir. Nüfus ise, 1.260 bin kişidir. Bu nüfus oranının, yaklaşık % 9.6’sını, Müslüman Türkler oluşturmaktadır.

Ancak, şehirde yaşayan insanların en büyük eksikliklerinin başında, İngilizce bilmemeleri geliyor, yani anlaşmak muhteşem zor, çünkü İngilizce bilen insan sayısı, çok az.

Ülkenin: başlıca üniversiteleri ve kültür kurumları, şehirde yoğunlaşmıştır. Bulgaristan Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen, yıllık on bin Euro dolaylarındaki kişi başı gelirleriyle, Avrupa Birliğinin yoksul üyeleri arasındadır. Çok fazla dış güç vardır.

AB pasaportuyla Romanya ve Bulgaristan’a özel bir statü tanınmıştır. Avrupa Birliğinin büyük üyelerinde iş buldukları takdirde, izinleri vardır, onun dışında sınırlı bir dolaşım hakkına sahiptirler, ayrıca turist olarak istedikleri yerlere gidebilirler.

Şehrin iklimi: genellikle karasal nemli iklim egemendir. Kışlar çok soğuk ve yazlar sıcak geçer. Yani, genellikle ülkenin diğer şehirlerine göre, daha soğuktur.

Çünkü, bulunduğu vadinin denizden yüksekliği fazladır. Genellikle, yaz aylarında, sık sık fırtınalar çıkar. En sıcak aylar: Haziran-Temmuz-Ağustos ve en soğuk aylar ise: Aralık ve Ocak aylarıdır. En yoğun yağış, Haziran ayında görülür.

Bulgaristan Sofya

PARA BİRİMİ

Bulgar para birimi “Leva” dır. Bunun diğer para birimlerine dönüşümü:
1 Euro = 1.95 Levadır.
1 Amerikan doları = 1.49 Levadır.
1 TL’nin kaç Leva olduğu hakkında bir yorum yapmak istemiyorum, malum Euro bu satırları yazdığım dönemde sürekli yükseliyor, Leva durumunu Euro ile karşılaştırmanızı öneririm.

Evet, dönüşüm oranları bunlar. Ama, son ve çok önemli bir öneri: şehirde alışveriş mekanlarında, ne dolar, ne Euro ve birçok yerde kredi kartı geçmiyor.

Kesinlikle Leva istiyorlar. Şehir gezisinde bir genel tuvalete girmek istediğimde görevli kadın 0.5 Leva istedi, yanımda Leva yok, sana 0.5 Euro vereyim dedim, kadın Euro’yu tanımıyordu,

Avrupa Birliği üyesi bir ülkedeki bu durumu çok garipsedim, ama sizler zor durumda kalmak istemiyorsanız, yanınızda mutlaka az da olsa Leva bulundurun.

Çünkü geçerliliği olan bir para birimi değil, harcamadığınız Levalar cebinizde hatıra olarak kalır, yani az az para bozdurun.

Bulgaristan Sofya

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Şehir içindeki ulaşım: 1 metro hattı, 9 troleybüs (elektrikli otobüs) hattı, 16 tramvay hattı, 93 otobüs hattı ve 50 çok hızlı hareket eden minibüs hattı ile sağlanmaktadır.

Bu araçların 1 kişilik biniş bileti ücreti: 0.5 Euro’dur. Yani, 1 Levadır ve yolculuk ücretinin yerel para birimi olarak ödenmesi gerekir. Günlük kartlar 4 Leva ve 5 günlük kartlar ise 15 levadır. Bu kartlar ve biletler, gazete satış yerlerinden, toplu taşıma duraklarından satın alınabilir.

Ancak, unutmayın ki, şehirdeki toplu taşıma sistemi: saat: 01.00 ile, 05.00 arasında çalışmaz. Bu saatler arasında, taksiye binmek zorundasınız.

Özellikle, taksi sürücülerine dikkat etmenizi öneririm. Çünkü, genellikle fazla ücret tahsil etmeye çalışırlar. Çünkü, genellikle taksimetreleri leva üzerine programlıdır ve bunun Euro dönüşümünde, kesinlikle hile yapıyorlar.

Yani, bence taksi tercih ettiğinizde, gideceğiniz yeri söyleyin ve önceden pazarlık yapın. Aynı zamanda, resmi lisanslı bir taksi seçmeye kesinlikle dikkat edin. Bu tür taksilerin üstünde “Taksi” işareti bulunur ve sarı olur. Şehir içindeki taksi ile yapacağınız bir yolculuğun üst sınırı, 10 Leva olabilir.

Bulgaristan Sofya

NE YENİR-NE İÇİLİR

Bulgaristan ülkesinde özellikle et ve et ürünleri, et yemekleri çok ucuz, bu yüzden et yemekleri tercih edilebilir. Restoranlarda, garsonlara bahşiş vermek isterseniz, bu mümkün, yani bahşiş alıyorlar, böyle bir alışkanlıkları var.

Size gelen faturanın, yaklaşık % 15-20’lik bölümü kadar, garsona bahşiş verebilirsiniz. Yemek yiyecek yer derseniz, bu kesinlikle zor değildir. Özellikle: Vitoshka Bulvarı alanında, 20 civarında restoran bulunmaktadır.

Ayrıca, yine bu şehirde, dünyaca ünlü fast-foot restoranlar zincirinin üyeleri olan yerler de bulunmaktadır.

Pod Lipite

Bu restoran, geleneksel lezzetlerden tatmak isteyenler için idealdir. Yani, burada Bulgar yemeklerini deneyebilirsiniz.

Tambuktu

Burası, balık ürünlerinin öne çıktığı bir yerdir. Ayrıca, bu restoranın çevresinin birçok gece kulübü ile çevrili olması, güzel bir akşam yemeğinden sonra, bu kulüplere ulaşmanızı sağlar.

Zeytin

Şehrin tam merkezindedir. Özellikle: kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri için idealdir.

Spagett

TZUM alışveriş merkezinin hemen arkasındadır. Güzel yemekleri var.

Bulgaristan Sofya
Bulgaristan Sofya

NE SATIN ALINIR

Alışveriş için, yukarıda belirttiğim gibi, yanınızda mutlaka Leva bulundurun. Turlar şehir merkezinde genellikle Banya camisi önünde durur, mola verir ve görevli, size caminin hemen arkasında kırmızı çatılı ve aynalı bir bina var, bunun altında bir market var, buradan her türlü ucuz alışveriş (özellikle çikolata, viski gibi) yapabilirsiniz der.

Ancak: burada Euro, dolar ve kredi kartının geçmediğini söylemez, alışveriş yaparsınız kasaya varınca, aldıklarınızı bir kenara bırakır, hızlı ve sinirli bir şekilde marketi terk edersiniz.

Evet, size uyarı

sakın yanınızda Leva olmadan gitmeyin, Leva nerde bozdurulur, hemen buraya 20 metre uzakta, ana cadde üzerinde, trafik ışıklarının hemen yanında bir para bozdurma ofisi bulunuyor. Bence kasada alışverişinizin kaç leva yaptığını öğrenin ve para değişim ofisine gidip leva alın, sonra gelip alışverişi tamamlayın.

Sözünü ettiğim markette fiyatlar oldukça ucuz. (Örnek: çikolata paketleri 1.5 Euro, şaraplar 2.5 Euro civarındadır.

Mağaza ve dükkanlar: Pazartesi-Cumartesi günleri arasında, saat: 09.00 ile 18.30 arasında veya bir kısmı 19.00 a kadar açıktır. Bazı dükkanların, Pazar günleri de açıldığı görülür.

Peki ne satın alabilirsiniz?

Bu şehri ziyaret ettiğinizde, buraya has hediyelik bir şeyler düşünürseniz alabilecekleriniz arasında bulunanlar: Rus bebekleri, takılar, seramik, ahşap ürünler, işlemeli masa örtüleri ve danteller olabilir.

Bunların yanında: Bulgar şarapları, meyveli Brendi içecekleri, mastika satın alabilirsiniz.

Alışveriş mekanlarına geçmeden önce son bir not: Bulgaristan ülkesinde, % 20 oranında, KDV vergisi uygulanmaktadır. Bu uygulanan vergi oranı, yanınızda fatura bulundurmak ve beyan etmeniz durumunda, hava alanında, pasaport kontrolü yanında, Avrupa Birliğine üye olmayan ülke vatandaşlarına, yani bizlere iade edilmektedir. Biraz zorluk çıkarıyorlar ama kesinlikle hakkınızı aramanızı öneririm.

Sofia Mall

Alışveriş yanında, kafeteryalarda kahve içmek ve sinema izlemek mümkündür.

Pretty Things

Burada, orijinal ve el yapımı hediyelik eşyalar bulup satın alabilirsiniz.

Antika Pazarı

Alexander Nevsky bölgesinde, kapalı bir dar geçitte, günlük antika pazarı kurulmaktadır. Burada: tablolar, gramafonlar, hançerler, Rus askeri kaskları, komünist döneme ait hatıra eşyalar, eski keman, gümüş takılar, dini simge resimler ve süsler gibi birçok obje bulup satın alabilirsiniz.

Hatta, kilisenin arka tarafındaki bölümde: kadınlar tarafından geleneksel kumaş ve halı satılmaktadır. Fiyatlar genellikle, sizi yabancı gördüklerinde uçar ama kesinlikle pazarlık yapmanızı öneririm.

Bulgaristan Sofya

GECE HAYATI-EĞLENCE

Şehirde, gece hayatı ve eğlence düşünürseniz, büyük barlar ve kafelerin, Vitosha Bulvarının her iki yanında sıralandığını bilmeniz gerekir. Sheraton otelinin arkasındaki sokaklarda da çok şık ve lüks bar-kulüpler bulunmaktadır.

Yine de, burada unutmayın ki, çok sayıda: kumarhane yani casino, sex shop ve striptiz kulübü görebilirsiniz, yani normal bir gece kulübü bulamazsınız.

Jack Piano Bar

Rakovski caddesindedir. Birçok ünlü Bulgar yıldız, eğlenmek için burayı tercih ederler.

Tabu Clup

Burası, beş yıldız kategorisinde bir kulüptür. Yalnız gittiğinizde, burada size eşlik eden birini mutlaka bulacaksınız. Şehrin en prestijli bölgesinde, şehrin tam merkezindedir.

Fetiş Clup

Burası, özel bir yer yani bir anlamda “striptz kulübü” dür. Şehir merkezinde; Vilosha bulvarındadır.

Angels Bar

Burası da, Sheraton Sofia, Hotel Balkan içinde bulunan, erotik bir bardır. Her gece canlı müzik bulunur.

TURİZM

Şehir, Bulgaristan ülkesinin en çok ziyaret edilen yerlerinin başında gelmektedir. Şehirdeki sayısız eseri gezmek için yürümek yeterlidir, yani yürüyerek gezebilirsiniz.

Ancak, sokaklarda gezerken, size bir önerim var: sürücülere dikkat edin, Avrupa’nın birçok diğer şehrinde olduğu gibi, yayalara karşı pek hassas değiller, yani, trafik şartlarını sürekli kontrol edin ve tedbirli olun.

Bulgaristan Sofya

GEZİLECEK YERLER

Evet, Sofya şehrinin tanıtımından sonra, bu şehirde nereler gezilir. Aslında şehirde gezilecek çok sayıda yer var. Ancak turların klasik ve hızlı programı, şehirdeki gezilecek yerlerin sadece onda birini gezmenize yetecek kadardır.

Ben burada şehri özel olarak gezen, tur dışında gezen gezginler için ayrıntılı bir gezi programı hazırladım, Sizler, programda yazan yerleri inceleyip, beğendiğiniz yerleri, bir Sofya şehir haritasında işaretleyerek gezebilirsiniz.

Şehre girişte, bir köprüden geçiliyor. Sağ tarafı bir iç kale olarak düşünün, sur içi olarak sağ taraf halen bütün kamu binaları, yönetim binaları, anıtsal yapıları barındırıyor. Eskiden surların içine açılan kapılar, bazı nesnelerle süslüymüş, bu nesnelere günümüzde de rastlanılıyor.

Nitekim, şehir içinde, kartallı köprü ve aslanlı köprü denen ilginç yerler var. Aslanların oturduğu yerler, bir zamanlar kapıymış. Tünelden, şehir girişindeki tünelden çıkınca aslanlı kapı görülüyor.

Hemen onun dibinde bir kanal var, bu kanal da bir zamanlar şehir savunmasında hendek olarak kullanılıyormuş.

Bu yoldan devam ettiğinizde şehir merkezine ulaşılıyor. Burada: yani şehrin idari merkezinde, yolun sonunda 2’nci dünya savaşı anıtı görülüyor. Sağ yanda, çok büyük bir yapı var, tam karşıda Bulgaristan Parlamento binası görülüyor, üstünde Bulgar bayrağı dalgalanıyor.

Yine burada, Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanmasında büyük rolü olan Rus Çarı Alexandre Nevski’ye adanmış büyük katedral görülüyor. Bunun tam karşısında, çizgili bir yapı var, burası Piskoposluk Sarayı olarak kullanılıyor. Sonra, şehrin ana arteline dönülüyor.

Sol tarafta şehrin büyük kütüphanesi, sağ tarafta kral rezidansı var, ancak burada özellikle yerdeki sarı taşlara dikkat edin. Burası şehrin “Altın yolu” olarak bilinen yoldur. Sofya şehrinin en lüks yoludur.

Şehirde katedral ve kilise gezerken dikkat edin. Din adamları ziyaretçileri pek sevmezler. Özellikle: şapka, kısa pantolon ve kolsuz kıyafetlerle dini yapılara sokmazlar. Asla fotoğraf çekilmesine izin vermezler, fotoğraf çekimiz ücretlidir, para vermeden fotoğraf çekmeye kalkarsanız, resme el koyarlar.

Burada, hemen sağ tarafta, gül kurusu renkli bir bina göreceksiniz. Bir zamanlar burada Ataşelik yapan genç subay Mustafa Kemal (İstanbul’dan, burada katılacağı bir balo için yeniçeri kıyafeti ister) bir baloya katılır.

Yine, sağ tarafta, belirgin soğan başlığı görülen Rus kilisesi görülür. Sarı renkli, bina kral rezidansının ikincisidir. Burada, sanatsal etkinlikler ve sergiler düzenleniyor.

Sol yanda: merkez bankası ve bakanlık binaları bulunuyor. Sağ ve solda bulunan paralel ikiz binalar bakanlık binalarıdır ve bunlar kısmen özelleştirilmiştir. İçlerinde restoranlar bulunuyor.

Bulgaristan Sofya Oborishte

OBORİSHTE

Burası, şehrin tam merkezindedir.
Burada genel olarak: Rönesans dönemi yapıları ve kemerli ve sarı kaldırımlar görülür. Özellikle: Bulgaristan devletinin birçok bakanlık binaları ve elçilikler bu semtte bulunmaktadır. Ayrıca, yine bir kısım yüksek öğretim kurumu, buradadır. Bunun dışında, yine burada bulunanlar şunlardır:

Bulgaristan Sofya Vasil Levksi Anıtı

VASİL LEVSKİ ANITI

Şehirdeki en büyük ve lüks otel olan İntercontinental otelin önündeki meydandadır. Bulgaristan Prensliği kurulduktan sonra, başkentte inşa edilen ilk anıttır ve 1895 yılında açılmıştır.
Anıt: gri Balkan granitinden yapılmıştır. 13 metre yüksekliktedir. Anıtın bir kısım parçası ise, bronzdur.

TSURKVA SVETA SOFYA-ST. SOFİA KİLİSESİ

Şehirdeki, en eski Ortodoks kilisesidir. 527-565 yılları arasında, Bizans imparatoru Justinyen zamanında yapılmıştır. 14’ncü yüzyılda ise, kilisenin adı, şehre verilmiştir.

Osmanlı döneminde, kiliseye minare eklenerek, cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. 19’ncu yüzyıldaki deprem sırasında, minare yıkılmış ve bina terk edilmiştir.

1878 yılından sonra ise, Bulgar devleti kurulunca, yeniden restore edilmiş ve kilise olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kilise yapısının hemen dışında, Bulgaristan için ölen askerlerin anısına yapılan Meçhul Asker Anıtının, sürekli yanan alevi görülür.

Bulgaristan Sofya Pametnik Na Neznayniya Voin
Bulgaristan Sofya Pametnik Na Neznayniya Voin

 

PAMETNİK NA NEZNAYNİYA VOİN-MEÇHUL ASKER ANITI

Hemen, Ayasofya kilisesinin yanındadır.

Anıt: vatanlarının savunmasında ölen Bulgar askerler için yapılmıştır. Anıtın mimarı: Nikola Nikolov’dur ve 1981 yılında açılmıştır.

Meçhul asker anıtının bulunduğu alanda: sonsuz bir alev, sürekli yanmaktadır. Ayrıca: Rus-Osmanlı savaşlarının yapıldığı yerler olan Stara Zagora ve Shipka geçitlerinden getirilen çim alanlar bulunmaktadır.

Bir de, Andrey Nikolov isimli, meşhur heykeltıraş tarafından yapılan ve Bulgaristan’ın ulusal sembolü olarak kabul edilen “Aslan heykeli” bulunmaktadır.

Ulusal törenler burada yapılmakta, ülkeyi ziyaret eden yabancı devlet adamları, burayı da ziyaret etmektedirler.

Bulgaristan Sofya Ulusal Opera ve Bale Binası

ULUSAL OPERA VE BALE BİNASI

Bulgar opera derneği, 1908 yılında kurulmuştur. 1909 yılında ise, ilk opera sahnelenmiştir. Ulusal opera ve bale binası: 1921 yılında açılmış, 1944 yılında, Dünya savaşı sırasında bombalanınca hasar görmüş ve 1947-1953 yılları arasında yeniden yapılmıştır.

Bulgaristan Sofya Natsionalen Voennoistoricheski Muzey

NATSİONALEN VOENNOİSTORİCHESKİ MUZEY-ASKERİ TARİH MÜZESİ

1914 yılında, Bulgar Milli Savunma Bakanlığı tarafından kurulmuştur. Müzede, 5000 m. Kare kapalı alan ve 40 bin m. Kare açık alan bulunmaktadır.

Bulgaristan Sofya St Alexander Nevsky Katedrali
Bulgaristan Sofya St Alexander Nevsky Katedrali

 

Bulgaristan Sofya  St Alexander Nevsky Katedrali

ST ALEXANDER NEVSKY KATEDRALİ

Şehir merkezinde, aynı adı taşıyan bir meydanda bulunmaktadır. Dünyanın en büyük Ortodoks katedrallerinden birisidir. Balkanlar yarımadasında, Belgrat şehrinde bulunan “St Sava Katedralinden sonra, ikinci en büyük katedraldir. Tepesinde, bakır ve altın kubbeleri olan, bir Neo-Bizans katedrali büyüklüğünde kilisedir. Altın kubbeler ve diğer altın bölümler, günümüzde pirinçtir.

Ayrıca, Sofya şehrinin sembolü ve en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden birisidir. İsminin kökeni: bir Rus Prensi olan “Alexander Nevsky” den gelmektedir. Bu prens: 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına katılmış ve elde edilen başarı sonucu, Bulgaristan bağımsızlığına kavuşmuştur. Yani bir anlamda, Osmanlı esaretinden kurtuluşlarının anısına, bu katedral yaptırılmıştır.

Yapının inşaatına, 1882 yılında başlanılmış ve büyük bölümü, 1904 ile 1912 yılları arasında inşa edilmiştir. 3000 m. Karelik bir alanı kapsamaktadır. İçinde aynı anda 10 bin kişi ibadet edebilmektedir.

Görkemli dış cephe işçiliği: İtalyan mermer, oniks taşı, kaymaktaşı kullanılarak yapılmıştır. İç bölümde ise, Bulgar ve Rus sanatçılar tarafından yapılan: fresk ve tahta oymacılığı işçiliği görülür. Binanın uzunluğu: 73.5 metre ve genişliği: 51 metredir.

Kilisenin yüksekliği ise, kaldırımdan itibaren: 50.52 metredir.

Kubbe: 46.27 metre yükseklikte ve 28 metre çapındadır. Ana kubbenin yanında, apsis üzerinde düz ve yarım kubbeler görülmektedir.

Yapının çan kulesi: 45 metre yüksekliktedir. İçinde: 12 çan bulunmaktadır ve bunların ağırlığı: 12 tondur. En hafif çan: 10 kg ağırlıktadır. Güzel bir günde, çanların sesinin, 30 km. uzaklıktan duyulduğu söyleniyor.

Evet, şehrin simgesi de olan bu katedral yapısı: 1924 yılında, Kültür anıtı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Katedral içinde bir de müze bulunmaktadır. Bu müzede, Avrupa düzeyinde, en büyük Ortodoks simgelerinin toplanıp sergilendiği söyleniyor.

Yazının diğer bölümlerinde belirttiğim gibi, buraya girmek mümkün, ancak çoğu zaman kapıda görevli var, kafanızda şapka olmasın, kısa şort ve bayanlar için kolları açıkta bırakan kıyafetlerle sokmuyorlar.

İçeride fotoğraf çekimine pek sıcak bakmıyorlar, özellikle cep telefonu ile birkaç fotoğraf çekmek mümkün oluyor ama sanırım fotoğraf makinası ile sıkıntı olur.

Yanının içinde, tam ortada bir küçük kürsü üstünde sanırım kutsal kitapları ve bir ikona var, insanlar tek tek sıraya giriyorlar, bu ikona önünde geldiklerinde tapınıyorlar, ara sıra papazlar ellerinde duman tüten bir nesne ile insanları tütsülüyorlar.

İçeride, mistik bir müzik, tütsünün garip kokusu, kenarda para karşılığı satılan ve yakılan adak mumları. Katedrale giriş ücretsiz.

SREDETS

Buranın kendine özgü mimarisi vardır. Burada bulunan yapılar:

Bulgaristan Sofya Knyaz-Borisova Gradina

Knyaz-Borisova Gradina

Şehrin, en eski ve en ünlü parkıdır. Park: 1884 yılında yapılmaya başlanmıştır ve dönemin Bulgar Çar’ı, Boris’in ismini almıştır.

Parkı ismi: sosyalist rejim sırasında değiştirilmiş ve “Özgürlük Parkı” olarak kullanılmış ve 1989 yılından sonra ise, yeniden eski isim kullanılmaya başlanmıştır.

Evet, başlangıçta, akasya ağaçları dikilmiş ve oluşturulan suni göl kıyıları çiçeklerle şekillendirilmiştir. Park alanı, devam eden yıllarda: sürekli olarak büyümüştür.

1986 yılına gelindiğinde ise, park alanı, Bulgar park ve bahçe sanatının bir anıtı olarak ilan edilmiştir.

Park alanında, yine başkaca bir yapı daha var.

Bulgaristan Sofya Borisova granida Tv Kulesi

Borisova Granida Tv kulesi-Old Tv kulesi

1959 yılında yapılan ve ülkenin ilk kulesi olan yapı, 105 metre yüksekliktedir. Kulenin mimarı: Podponev’dir. 14 katlı ve 3 platformu bulunmaktadır. Deniz seviyesinden, 600 metre yüksekliktedir.

1985 yılında, Vitosha dağı televizyon kulesi devreye girince, burası, eski televizyon kulesi olarak, tarihi bir yapı olarak koruma altına alınmıştır.

Bulgaristan Sofya Vasil Levski Ulusal Stadyumu

Vasil Levski Ulusal Stadyumu

Stadyum ismini, Bulgar ulusal kahramanı Vasil Levksi’den almıştır. Stadyum, resmi olarak 1953 yılında açılmış, ancak 1966 ve 2002 yıllarında yeniden inşa edilmiştir.

Stadyum, futbol maçları yanında, müzik şovlarına ve konserlerine de ev sahipliği yapmaktadır.

VAZRAZHDANE

Burada: şehirdeki ticari şirketler, sanayi üretim tesisleri, bankalar bulunmaktadır. Yani, şehrin ekonomik merkezi burasıdır.

Bulgaristan Sofya Marie Loise Bulvarı

MARİE LOİSE BULVARI

Şehrin merkezi bulvarıdır. Bulvar üzerinde ve yakınlarında, çok sayıda görülecek yer bulunmaktadır.

TSENTRALNİ HALİ-CENTRAL SOFİA MARKET HALL-SOFYA PAZAR MEYDANI

Şehir merkezinde, kapalı bir Pazar yeridir. Marie Louise Bulvarı üzerindedir. 1911 yılında açılmıştır. Ama, burada yapılan arkeolojik kazılar, Roma döneminde de, burada bir Pazar yeri bulunduğunu ortaya koymaktadır.

2000 yılında, burada büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır.

Günümüzde, 3 katlı bu Pazar yerinde:; 1000 civarında çalışan, gıda tezgahları ve mağazalar görebilirsiniz. Bunlarda: giyim, aksesuar ve mücevherat satılıyor ve ayrıca, fast-foot büfeleri bulunuyor.

Zemin katlarda: sebze, meyve, peynir, zeytin, et, şarap, alkollü içkiler, ekmek, hamur işleri satılmaktadır. Üst katlarda ise, geniş bir oturma alanı ile fast-foot yerleri bulunmaktadır.

Bulgaristan Sofya Tzum

TZUM

Burası, şehir merkezindeki bir mağaza merkezidir ve ilk olarak, 1957 yılında kentin bu ana bulvarı üzerinde açılmıştır. Yapının mimarı: Kosta Nikolov’dur. 20 bin metre karelik bir alana kurulmuştur.

7 katlıdır. 1986 yılına gelindiğinde, burada büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır. 1989 yılına kadar, yapıda bulunan mağazaların mülkiyeti devlette iken, daha sonra kişilere satılmıştır. Ancak, bu dönemin devamında, mağazalarda satılan ürünlerin fiyatları yükselmiştir.

Günümüzde, burada, dünyaca ünlü birçok firmanın ürünlerini bulmak mümkündür. Alışveriş meraklıları, burayı ziyaret etmelidirler.

Bulgaristan Sofya Trurkva Sveta Nedelya
Bulgaristan Sofya Trurkva Sveta Nedenya

TRURKVA SVETA NEDELYA-ST NEDELYA KİLİSESİ

Şehir merkezindeki bir Ortodoks kilisesidir. Aslında, bu kilise yapısı, yüzyıllar boyunca birçok kez yıkıma uğramış ve her seferinde yeniden yapılmıştır.

İlk kuruluşu, Ortaçağ dönemine kadar gitmektedir. Yani: 10’ncu yüzyılda ilk olarak kurulduğu düşünülmektedir. Hatta: 1578 yılında, şehri ziyaret eden bir Alman gezgin tarafından, bu ilk kilisenin kalıntıları olan taş temeller ve ahşap yapı bulunmuştur.

Günümüzdeki yapının mimarı: Vasilyov Tsolov dur. Eski bina: 1856 yılında, daha büyük ve görkemli bir katedral yapmak üzere yıkılmıştır. Bugünkü kilise yapısının uzunluğu: 35 metre ve genişliği 19 metredir. 1867 yılında ibadete açılmıştır.

Çan kulesi: 1879 yılında, Dondukov tarafından yapılmıştır. 1898 yılında ise, yeni kubbeler eklenmiştir. Kilise, son şeklini: 2002 yılında almıştır.

Burada yaşanan bir olay var. 1925 yılında, Çar III. Boris ve yakınlarının katıldığı büyük bir cenaze töreni sırasında, komünist isyancılar tarafından bomba patlatılmış ve 123 kişi ölmüştür. Tabii, aynı zamanda, kilise yapısı da büyük zarar görmüştür.

Burayı ziyaret ettiğinizde, özellikle Pazar günlerinde düğün töreni görebilirsiniz.

THURKVA SVETA NİKOLAİ-ST NİCHOLAS RUS KİLİSESİ

1912 yılında, Rus işçiler tarafından inşa edilmiş ve St. Nicholas’a adanmış bir kilisedir. Çatısı, yeşil fayanslarla kaplıdır. Ayrıca, 5 tane altın kaplama soğan kubbesi bulunmaktadır. Bu kubbeler yakın zamanda Moskova Patrikhanesi tarafından yenilenmiştir.

Kilisenin içinde: 1950 yılında ölen, eski Piskopos Serafin mezarı bulunmaktadır. Sofyalılar, bu mezarın hemen sağında duran bir kutu içine, elle yazılmış dileklerini içeren mesajlar atmaktadırlar.

Yani, bir tür dilek yeridir. Bu dileklerini attıktan sonra dua ederler ve dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlar.

Bulgaristan Sofya Banya Bashi Camii

KODİ SEYFULLAH EFENDİ CAMİİ-BANYA BASHİ CAMİİ

Yaklaşık 500 yıl şehirde hüküm süren Osmanlının yaptığı, 70 civarındaki camiden, günümüze gelebilen tek camidir.

1576 yılında, şehir Osmanlıların kontrolünde iken ünlü Mimar Sinan tarafından tasarlanmış ve yapılmıştır. Caminin ismi, hamam kelimesinin kökeninden türetilmiştir. Caminin kubbe çapı: 15 metredir.

Caminin en büyük özelliği: doğal termal kaplıcalar üzerinde inşa edilmiş olmasıdır. Hatta, cami duvarları yakınlarındaki deliklerden, yükselen buharları görmek mümkündür.

Evet, Osmanlı bu şehirde, yaklaşık 500 yıl boyunca hüküm sürmüş ve bu yüzyıllarca egemenlik sırasında yapılan yüzlerce eserden, günümüze sadece bir-iki eser kalmıştır ki, bu cami bunlardan biridir. Camiyi ziyaret mümkün ama kılık-kıyafetinizin uygun olması gerekiyor.

TERMAL BANYOLAR

Caminin tam karşısında, 1911-1913 yılları arasında yapılan, Sofya Termal Banyoları bulunuyor. Hamam, iç bölümü ziyarete kapalı olmasına rağmen, dış bölümü ile de ilgi çekmektedir. Dış bölümde, süslü mozaik kubbeler bulunmaktadır.

Özellikle, Sofyalılar, burada bulunan çeşmelerden: kış aylarında, ılık ve lezzetli maden suyu içmek için sıraya girerler ve yanlarında getirdikleri şişelere su doldururlar. İlginizi çeker ve zamanınız varsa, siz de deneyebilirsiniz.

Buranın hikayesine gelince: bir Osmanlı beyinin kızı hastalanır (tüberküloz), buraya kızı için bir hamam yaptırır. Buradan akan suyun şifalı olduğuna inananlar bu suyu içerler.

Bulgaristan Sofya Natsionalen Dvorets Na Kulturata

NATSİONALEN DVORETS NA KULTURATA-ULUSAL KÜLTÜR SARAYI

NDK olarak kısaltılmış ismi bilinmektedir. Şehir merkezinde, çok fonksiyonlu: kongre, konferans ve sergi merkezi özellikleri olan bir yerdir. 8 katlıdır. 123 bin m. Karelik bir alana yapılmıştır. 13 salonu bulunmaktadır.

Yapının yapımında, 10 bin top çelik kullanılmıştır.

Evet: 1981 yılında hizmete açılmıştır. 2005 yılında, bu yapı: Kongre Merkezleri Örgütü tarafından, dünyanın en iyi kongre merkezi olarak ilan edilmiştir. Kongre merkezi: sergiler, gösteriler, konferanslar, konserler gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.

Bulgaristan Sofya Aslanlı Köprü

ASLANLI KÖPRÜ

Vladaya nehri üzerindedir. 1889-1891 yılları arasında, Çek mimar Vaclav Prosek tarafından yapılmıştır.

Köprünün ismi: 4 adet bronz aslan heykelinden gelmektedir. Zaten, köprünün en tanınan özelliği, bu aslan heykelleridir. Bulgar para birimi olan “Leva” üzerinde, banknotlardan birinde, bu aslan heykeli tasvir edilmiştir.

Köprünün tüm metal elemanları: Avusturya da üretilmiştir. Elektrikle ışıklandırması, 1900’lü yılların başında gerçekleştirilmiştir.

MLADOST

Burada, çok sayıda ulusal ve uluslar arası şirketler, büyük mağazalar bulunmaktadır.

Bulgaristan Sofya Business Park Sofia
Bulgaristan Sofya Business Park Sofia

BUSİNESS PARK SOFİA

Bölgenin güney ucundadır. Burada, özellikle sosyalist dönemde inşa edilmiş birçok bina yanında, 2004 yılından sonra inşa edilmiş, endüstriyel işletmeler, apartman blokları ve yeni binalar görülmektedir.

Yani, burası daha çok konut ve ticari alanların yoğunlaştığı bir yerdir. Park alanında, yaklaşık 10 bin kişi çalışıyor ve buradaki ofisler ve merkezler, yine günde 10 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor. Yani, burada muhteşem bir hareketlilik var.

VİTOSHA

Vitosha dağı eteklerindedir. Burada, özellikle lüks arazi ve villalar görülür. Burası, şehir merkezinin 8 km. güneyindedir. Şehrin en pahalı semtlerinden birisi olarak kabul edilir.

Çünkü, varlıklı iş adamları, hükümet yetkilileri ve sosyal ve politik yaşamın diğer birçok ünlüsü, burada yaşamaktadırlar.

Bulgaristan Sofya Natsionalen Historicheski Muzey

NATSİONALEN HİSTORİCHESKİ MUZEY-ULUSAL TARİH MÜZESİ

Bulgaristan ülkesinin en büyük müzesidir. 1973 yılında kurulmuştur. 2000 yılında ise, bugünkü yerine taşınmıştır.

Tatillerde kapalıdır. Giriş ücretlidir.

Günümüzde, bu müzenin koleksiyonlarında, arkeolojik özellik taşıyan, 650 bin objenin bulunduğu söyleniyor. Bunların, yüzde 10’luk bölümü sergilenmektedir.

Müze yapısı içinde: kütüphane, hediyelik eşya satış yeri, büfe, vestiyer gibi yerler de bulunmaktadır.

.

Bulgaristan Sofya Rotonda Sveti Georgi-The Churcuh of St George

ROTONDA SVETİ GEORGİ-ST GEORGE ROTUNDA-THE CHURCH OF ST GEORGE

Kilise yapısı: Serdica bölgesinde, antik kent kalıntıları arasındadır. Yani, Sheraton Balkan Otelin avlusundadır.

Erken Hıristiyanlık döneminin en eski yapısı olarak bilinmektedir. Bir Roma tapınağıdır.
Kırmızı tuğladan, 4’ncü yüzyılda, Romalılar tarafından yapıldığı düşünülmektedir.

Yapının freskleri, 12 ile 14’ncü yüzyıllar arasındaki döneme aittir. Özellikle: 2 metre yükseklikteki taç kubbenin üzerinde, 22 peygamberin freskleri, ilgi çekmektedir.

Ancak: Osmanlı döneminde, üzerleri kapatılan freskler, 20’nci yüzyılda ortaya çıkarılmıştır. Bu yapının hemen doğusunda, sekizgen şekilli bir Roma kamu binası ve döşeli cadde temelleri ortaya çıkarılmıştır ve görülmektedir.

ZHENSKİ PAZAR-KADINLAR PAZARI

Musala bulvarındadır.
Şehrin en büyük ve en işlek Pazar yeridir. Burada: meyve, sebze, peynir, salam, kurutulmuş meyve, fındık, ev yapımı helva ve diğer tatlılar bulup, tadabilir ve satın alabilirsiniz.

Burada, ayrıca, sahte giysi tasarımları da satılıyor. Başlangıçta yalnızca kadınlar bulunan Pazar yeri, daha sonra hem erkekler ve hem de kadınlar tarafından kendi ürünlerinin satışı için kullanılmaya başlanmıştır.

Pazar yerinde, birkaç kafe ve pastane de bulunuyor. Buraya yolunuz düşerse, kesinlikle çantalarınıza, cüzdanlarınıza dikkat etmenizi öneririm.

NAZİONALEN ARCHEOLOGİCHESKİ MUSEİ-ULUSAL ARKEOLOJİ ENSTİTÜSÜ VE MÜZESİ

Ulitsa Saborna bölgesindedir.
1892 yılında kurulmuştur. Müze: Osmanlı camisi olan “Büyük cami” içinde bulunmaktadır. Caminin sarmaşık kaplı görüntüsü ilgi çekmektedir.

Caminin duvarları: taş bloklar ve tuğladan yapılmıştır. Yıllar içinde, müzeyi genişletmek için, Bulgarlar tarafından ek binalar yapılmıştır.

Merkez salonda: Prehistorya dönemine ait hazinelerin bulunduğu alan görülür. Diğer 5 salonda ise, yine geçici sergiler düzenlenmektedir.

TOPRAK VE İNSAN ULUSAL MÜZESİ

Burası, 1986 yılında kurulmuştur ve müzede sergilenen 20 bin civarındaki obje içinde: dev kristaller, endüstriyel mineraller, Bulgaristan hammadde kaynakları, mücevher ve diğer bir kısım mineraller sergilenmektedir.

Yani bir anlamda, toprak altı objeler, burada sergilenmektedir. Değişik bir müze.

DOĞAL TARİH MÜZESİ

Çar Osvoboditel Bulvarı üzerindedir. 1889 yılında kurulmuş, 1907 yılında ziyarete açılmıştır. Bu müzede: hayvanlar alemine odaklı sergiler düzenlenmektedir.

Bunlar arasında, 1 milyon üzerinde özellikle fosiller ve kuşlar, böcekler, balıklar, bitkiler ve mineral örnekleri görülmektedir.

TSENTRALNA SOFİİSKA SİNAGOGA-MERKEZ SOFYA SİNAGOGU

Merkez hal arkasında, şehir merkezindedir. Avrupa’nın en büyük Sinegogların’dan birisidir. Avusturyalı mimar Grunanger tarafından tasarlanan yapı: Naziler tarafından yok edilmiştir.

Ancak, daha sonra yeniden inşa edilmiştir. Binanın geniş kubbesinin altındaki merkez bölümü, 2250 kg. ağırlığındaki bir avize ile aydınlatılmaktadır.

Dış duvarları: bitkisel ve geometrik motiflerle süslüdür. Günümüzde, burada 50-60 kişi aynı anda ibadet edebilmektedir.

Ancak bu Sinegog yapısını gezmek isterseniz, bence hiç denemeyin, çünkü çoğu kere kapalıdır, açık olduğunda ise ziyaretçi kabul etmiyorlar.

Bulgaristan Sofya Vitosha dağı ve Luyulin dağ kaplıcası

VİTOSHA DAĞI VE LUYULİN DAĞ KAPLICASI

Sofya şehri, Vitoşa ve Luyulin dağları ile çevrilidir.
Vitoşa dağı, 2290 metre yüksekliğiyle, Alp disiplini özelliklerini taşır. Her ne kadar yüksek olsa da, dağın zirvesinde, büyük bir düzlük bulunmaktadır.

Şehir merkezine, yalnızca 10 km. uzaklıktaki bu komplekste, mükemmel kayak pistleri bulunmaktadır ve 1930’lu yıllarda, burası, Milli Park alanı olarak ilan edilmiştir.

Yani, Bulgaristan ülkesinin en ünlü kayak merkezi, bu dağın yamaçlarında kurulmuştur. Burada, Avrupa’nın en uzun teleferiği (6800 metre uzunluğundadır) bulunmaktadır.

Bu teleferik ile, kayak tesislerine yapılan yolculuk, yaklaşık yarım saat sürmektedir. Yani, kayak tesislerinin zaten en büyük özelliği: şehir merkezine çok yakın olmasıdır.

Teleferik tercih etmeseniz de, buraya, Belediye araçlarıyla, kısa sürede ulaşım mümkündür.

Gelelim buradaki “Aleko” kayak tesislerinin özelliklerine: buranın elbette en büyük özelliği, yılın büyük bölümünde, burada kar bulunmasıdır.

Yani, kayak yapmanın mümkün olmasıdır. Dolayısı ile, burada, her türlü pist bulunmaktadır ki, çocuklar için ayrı, büyükler için ve hatta daha ileri düzey kayakçılar için ayrı pistler bulunmaktadır.

Ayrıca, burada çok sayıda kayak okulu bulunması, kayak bilmeyenlerin de burayı tercih etmelerine neden olmaktadır.

Şehre yakın olması yanında, kayak tesislerinde, ziyaretçilerin dinlenmesi veya gecelemesi için dağ evleri bulunmaktadır.

Bu dağ evlerinden en öne çıkanı ise, Rezen tepesinde bulunan “Aleko” dur. Aleko dağ evi, Çemi tepesine çıkılırken, genellikle ara durak görevi görür.

Bunun yanında, Vitoşa dağında, her mevsim turistlere hizmet vermekte olan, çeşitli oteller de görülmektedir.

Özellikle, 1350 metre yükseklikteki, Kopitoto oteli, Sofya şehrinin muhteşem panoramik manzarasının da görülebilmesi nedeniyle, olağanüstü güzelliktedir. Otelde, bu panoramik manzara dışında, her türlü konfor bulunmaktadır.

Bölgedeki bir diğer kayak merkezi ise “Pamporovo” dur. Burası, denizden 1655 metre yüksekliktedir ve özellikle son yıllarda, gerek Avrupa’dan ve gerekse ülkemizden birçok kayak meraklısını çekmektedir.

Bölgede sürekli kar bulunması (yıllık, genellikle 160-170 gün civarında kar bulunur), kar kalındığının genellikle 1.5 metrenin üzerinde bulunması, Aralık ayı başından, Nisan ayı ortalarına kadar kayak sezonunun sürmesi, buranın en büyük ve önem kazanan özellikleridir.

Bulgaristan Sofya Boyana Kilisesi
Bulgaristan Sofya Boyana Kilisesi

BOYANA KİLİSESİ

Şehir merkezine, 8 km. uzaklıktadır. Bulgaristan ülkesinin en değerli hazinelerinden birisidir.

Burası, UNESCO tarafından, Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. 2 katlı kilisenin, doğu kanadı orijinaldir ve 10 veya 11’nci yüzyılda inşa edilmiştir.

1259 yılında ise, kilisenin dünyaca ünlü freskleri yapılmıştır. Bunlar: Doğu Avrupa ortaçağ sanatının en güzel örnekleri olarak kabul edilmektedirler.

Bu fresklerde: 240 insan görüntüsü ve 89 ilahi sahne görüntüsü görülmektedir.

Kilise yapısında, 2006-2008 yılları arasında büyük restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu restorasyonlarda, fresklerde bozulmanın önlenmesi için, ısı yayan ışıklandırmadan kaçınılmış ve ziyaretçilerin, içeride yalnızca 10 dakika kalmalarına izin verilmektedir. Fresklerin bozulmasının önlenmesi için büyük uğraş veriyorlar.

İçerideki ısının 17-18 derece civarında sürekli olarak bulunmasını sağlayan iklimlendirme sistemi yapmışlar

Bulgaristan Burgaz

Bulgaristan Burgaz

Bulgaristan Burgaz;

Bulgaristan ülkesinin Karadeniz kıyısında sahil şeridindeki bu şehir: ülkemize çok yakın, bir anlamda Kırklareli şehrimizin komşusudur. Burgaz limanı, ülkenin en büyük kargo limanıdır.

Şehir: ülkenin dördüncü büyük şehridir. Ülkenin diğer bazı şehirlerine olan uzaklığı ise: Sofya: 385 km. Plovdin: 268 km. ve Varna: 134 km. dir. Şehir nüfusu, 230 bin kişiden oluşmaktadır, ancak yaz aylarında bu nüfus ikiye katlanmaktadır.

6 Aralık günü burayı ziyaret ederseniz. Aziz Nikolay Miracleworker günü ve Burgaz Günü kutlamalarına katılabilirsiniz. Bu kutlamalarda: Bulgaristan’ın birçok şehrinden, buraya ziyaretçiler gelir ve büyük kutlamalar yapılır.

Kutlamalarda: denize çelenk atma, rahipler tarafından yapılan geçit töreni, balık çorbası etkinlikleri, şarkılar ve havai fişek gösterileri, konserler düzenlenmektedir. Bunun dışında: yine bu şehirde, her yıl Ağustos ayında düzenlenen bir festival ve etkinlik bayağı meşhurdur.

“Spirit of Burgas” olarak isimlendirilen bu müzik festivalinde: rock, reggae-caz, blues, tekno gibi müziğin birçok türünden guruplar, izleyenlere müzik ziyafeti çekiyorlar.

Evet: şehrin son yıllarda aldığı birkaç ödülden söz ederek, giriş kısmını bitireceğim: 2012 yılı için, Bulgaristan’da yaşamak için en iyi şehir, 2011 yılı için Bulgaristan’da en yeşil şehir, 2012 yılı için Bulgaristan’da turizmin gelişmesine katkı ödülü.

TARİHİ

Bulgaristan Burgaz;

Burgaz: 1367 yılında Türk hakimiyetine geçmiş ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına kadar Türk hakimiyetinde kalmıştır. 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması ile, şehir, özerk hale gelmiş ve 1885 yılında ise Bulgaristan Prensliği tarafından ilhak edilmiştir. 1908 yılında Bulgaristan bağımsızlığını ilan edince, şehir de, Türk egemenliğinden tamamen çıkmıştır.

Şehrin yakın tarihi geçmişinde bir olay var. 18 Temmuz 2012 tarihinde, İsrailli turistlerin bulunduğu bir otobüste, intihar bombacısı eylem düzenledi ve eylem 7 ölü, 30 yaralı ile sonuçlandı.

ULAŞIM

Bulgaristan Burgaz;

Şehirde uluslar arası bir havaalanı ve tren istasyonu bulunmaktadır. Sofya ile arasında ise, bir otoyol bağlantısı bulunmaktadır. Havayolu ile buraya ulaşmak isterseniz, havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için, toplu taşım aracı otobüsü kullanabilirsiniz.

0.90 leva karşılığı ücretle kullanılan bu otobüs yaklaşık 30 dakikalık yolculuk sonrasında, sizi şehir merkezine ulaştırıyor. Havaalanı şehir merkezine 10 km. uzaklıktadır.

Karayolu ile gitmek en uygun yoldur. İstanbul’dan bir otobüsle hareket ettiğinizde: Kırklareli üzerinden, Dereköy sınır kapısından çıkarak, yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk sonrasında şehre ulaşabilirsiniz.

Dereköy’den sonra, yaklaşık 8 km ilerliyorsunuz ve sınır kapısına ulaşıyorsunuz. Bu yol virajlı, dikkatli gitmek gerekir. Sonra, kısa bir bekleyişten sonra: sınır kapısından çıkıp, 80 km. sonra Burgaz şehrine ulaşmak mümkündür.

Ulaşım için: kendi özel aracınızı kullanacaksanız: Bulgaristan gümrük yetkilileri, aracınız için “Yeşil Sigorta” denilen bir tür sigorta istiyorlar. Sigortanın 15 günlük ücreti, 60 Euro’dur. Bu sigortayı gümrük kapısında yaptırmak mümkün ama bence, yola çıkmadan önce bir sigorta şirketine yaptırmalısınız.

Ayrıca: ruhsat sahibinin sürücü ile aynı kişi olmasını istiyorlar. Ayrıca, yine gümrükten araç pulu (10 leva) almanızı öneririm, çünkü Bulgaristan içindeki kontrollerde bu yoksa, büyük cezalar ödemeniz söz konusu olabiliyor.

VİZE

Bulgaristan Burgaz;

Yeşil pasaport sahipleri ve Shengen vizesi olanlar, Bulgaristan’a ilaveten bir vize almadan girebiliyorlar.

NÜFUSU

Bulgaristan Burgaz;

Şehirde yaşayanların büyük bölümü Müslümandır ve Türkçe konuşmayı bilmektedirler. Bunun dışında: bağıra çağıra konuşan, saçlarını kazıtmış, Bulgar milliyetçiliği konusundaki aşırı tutumları hemen hissedilen gençler de görülüyor. Hatta: bazı yapıların duvarlarına “gamalı haç” işaretlemişler. Yine de, bunların ziyaretçilere pek sıkıntı yarattıkları söylenemez.

İKLİM

Bulgaristan Burgaz;

Burgaz bölgesinde: deniz ve karasal etkilerin egemen olduğu ıslak subtropikal iklim hakimdir. Yaz aylarında ortalama sıcaklık, Temmuz ayında 22.7 derece ve bu sıcaklıklar, Kasım ayına kadar 20 derece civarında gitmektedir.

Kış mevsiminde ise, sıcaklıklar ülkenin diğer bölgelerine kıyasla oldukça yumuşaktır ve hemen hemen hiç kar yağmaz. Kış ortalama sıcaklıkları, Ocak ayında 2.1 civarındadır. Yıllık ortalama sıcaklık ise, 12.3 derecedir.

PARA

Şehirde “leva” kullanılıyor ama birçok yerde dolar ve Euro da geçiyor.

GECE HAYATI

Bulgaristan Burgaz;

Şehirde, özellikle Türkler tarafından tercih edilen gece hayatı ve eğlence mekanı “Hotel Bulgaria” denilebilir. Burada: kumarhane dışında erotik showlar düzenleniyor ve bu konudaki meraklılar tarafından yoğun olarak tercih ediliyor. Ancak, yine de, bu şehirde gece hayatı için en çok tercih edilen yer “Slınçev Brag” yani “Sunny Beach” denilen yerdir.

NE YENİR

Bulgaristan Burgaz;

Şehir merkezinde birçok restoran var. Buraya has bir yemek türü göremedim. Ancak: örneğin, şehir merkezinde “Amstel” denilen bir restoran var, oraya uğrarsanız: yöresel lezzetlerden bir kısmını görebilirsiniz. Ayrıca, yine şehirde Happys Restoranları zinciri var, bunları da tercih edebilirsiniz.

Veya, yine şehir merkezinde, zengin menüsü ile dikkati çeken “Happy Bar and Gril” düşünülebilir.
Yöresel lezzetlerden “şopska” salata denemelisiniz.
Bir de: Seaside park alanına gittiğinizde, buraya has menekşeli dondurmayı tatmalısınız.
İçki olarak ise “limon aromalı kamenitza birası” düşünülebilir.

NE SATIN ALINIR

Bulgaristan Burgaz;

Burgaz şehri: süt ürünleriyle ünlüdür. Buradan, dönüşünüze yakın tarihlerde: Emmanter, Danish, Camembert peynirlerinden satın alırsanız, bu lezzetleri dönüşte de tatmak imkanına sahip olursunuz.

GEZİLECEK YERLER

ETNOĞRAFYA MÜZESİ

Bulgaristan Burgaz;

Müze, Dmitri Brakolovym Todorov tarafından, 1873 yılında, Brakolova denilen yerde inşa edilen yapıda bulunmaktadır. Slavyanska bölgesindedir.
Müzede bulunan objeler, iki bölüme ayrılmıştır. Zemin katta: 19.yüzyıl sonuna kadar süren dokuma işçiliği ürünleri sergilenmektedir.

Bunlar arasında, özellikle köylü giysilerini süslemek için kullanılan objeler ilgi çekmektedir. Müzenin birinci ve ikinci katında ise: çeşitli ve doğal renklerde: ev eşyaları, kumaşlar, giysiler ve benzeri objeler sergilenmektedir.

Burada, ayrıca vitrinler içinde geleneksel halk kostümleri de sergileniyor ki. Müzenin en itibarlı koleksiyonu buradadır. Bunlar: 19. yüzyıldan itibaren, Burgaz bölgesindeki tipik ayinler ve kutlamalarda kullanılan festival giysilerinden oluşmaktadırlar.

ST CYRİLL VE AZİZ METODLY KATEDRAL KİLİSE

İtalyan mimar Rikardo Toskani tarafından, 1897-1907 yılları arasında yapılmıştır. Duvar resimlerinde, aziz Cyrill ve Methodius’un resimleri tasvir edilmiştir. Kilise, 1979 yılında, Bulgar Devleti tarafından, Ulusal öneme sahip kültür, mimari ve yapısal anıt olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Aleko Bogoridi Bulvarındadır. Burada: Burgaz bölgesinde bulunan, 14. yüzyıl ve öncesindeki döneme ait arkeolojik buluntular sergilenmektedir. Bunlar arasında: Karadeniz denizcilik tarihini yansıtan objeler, altın takılar, sanat nesneleri ve çömlekler bulunmaktadır.

LARGO

Burası, şehrin en ünlü caddesidir ve aynı zamanda şehirde en çok ziyaret edilen ve işlek yerdir. Burada: sokak müzisyenleri, dondurma-mısır satanlar, köşelerde küçük publar bulunuyor. Burgaz ruhunu keşfetmek için burayı ziyaret etmek gerekir.

Burada, ayrıca: Troykata Meydanı bulunuyor. Bu meydan: şehirdeki birçok konser, gösteri, kültürel ve sportif etkinliklerin düzenlendiği yer olarak bilinir. Aynı zamanda: Sovyet ordusu da, görkemli geçit törenlerini burada yapıyormuş.

Alexander caddesi boyunca: iki güzel havuz da bulunuyor ve bunların renkli fıskiyeleri, şehir ziyaretçileri tarafından en çok fotoğraflanan yerler olarak önem kazanıyor.

SAAT

Şehrin tartışmasız en gözde sembollerinden olan bu saat: 20. yüzyılın başlarında, Bogoridi ve Alexandrovska caddeleri köşesinde yapılmıştır. Saat: yıllardır Burgazlılar için buluşma ve toplantı yeri olarak tercih edilmiştir. Saat yakınlarında: birçok insanı, sürekli olarak birilerini bekliyor gibi görmek mümkündür.

PUSULA

Burgaz şehrindeki gezide, başlangıç noktası olarak tercih edilen “Hub” olarak bilinen, şehrin mimari merkezidir. Buraya, aynı zamanda “pusula” da denilir. Alexandrovska caddesi üzerinde bulunan ve bronzdan yapılmış pusula: Burgaz bölgesinde “sıfır” noktası olarak kabul edilmektedir.

Sanatsal bir güzellik arz etmektedir ki, kabartma görüntüleri olan, şık bir dekoratif tabak gibidir. Evet, bu ilginç eser: heykeltıraş Radostin Damaskov tarafından yapılmıştır.

AZİZ NİKOLAY MİRACLEWORKER ARCH

Burası: şehir merkezinde, yine şehrin sembollerinden olan bir sanat objesidir. Pusulanın yakınlarındadır. Sanatçı İvan Bahchevanov tarafından tasarlanmıştır. Metal ve taştan yapılmış bu eserde: Burgaz bölgesinin kutsal azizi Nikolay’ın: ikonografik görüntüsü, bir alçak kabartma ile sembolize edilmiştir.

Azizin kabartma yüze: doğu tarafına bakmaktadır. Bu yüzden, günün ilk güneş ışıkları, Azizin yüzünde parıldamaktadır.

Evet: bu eserin altındaki bölümden geçerseniz: hastalıklardan korunacağınız ve yeni enerji alacağınız, vücudunuzun yenileneceği rivayet edilmektedir. Sağlık ve refah için, objenin altındaki bölümden geçmek, ziyaretçiler için bir gelenek haline gelmiştir.

GRAMOPHONE

Largo bölgesindeki bu mimari anıt: şehrin sembollerinden birisidir. Eser, sanatçı Rusi Stoyanov tarafından tasarlanmıştır. Anıtın boyu, yaklaşık 2 metredir ve oldukça heybetlidir. Gramafonun çevresinde: kolunu çevirmek için çabalayan çocuklar görebilirsiniz.

Burgaz şehrinin yaşlıları: dikkatle gramafon kolu çevrildiğinde, gramafonun içinden sizi seven kişinin ismini duyabileceğinizi söylüyorlar.

DENİZ FENERİ

Deniz feneri, Burgaz Limanında bulunmaktadır. Merkez plajı ve iskeleden görülebilmektedir. İlk olarak, 19. yüzyılda faaliyete başlamıştır. Sabi Denev tarafından tasarlanmıştır.

CENTRAL BEACH

Burgaz şehri Karadeniz kıyısında olunca, elbette bu şehirde plajlar bulunuyor. Bu plaj: neredeyse 2 km. lik kumsalı ile, şehrin merkez plajıdır ve gerek Burgazlılar ve gerekse ziyaretçiler tarafından tercih edilmektedir. Plaj: seaside park alanındadır ve bu yüzden şehrin en yeşil ve keyifli yerlerinden birisidir.

Hemen yakınında Burgaz Feneri bulunur. Ziyaretçilerin rahatı ve konforu için duş ve soyunma odaları bulunur. Şemsiye ve şezlonglar ücretsiz sunuluyor. Ayrıca: yine plaj bölgesinde futbol, voleybol, plaj tenisi için spor tesisleri buluyor.

Bulgaristan’ın en büyük müzik festivali: burada düzenlenir. Ayrıca, yine burada, birçok ulusal ve uluslar arası nitelikte prestijli spor yarışmaları düzenlenir.

NORTH BEACH

Burası da, Seaside park boyunca uzanan, dinlenme, spor ve eğlence merkezidir. Plajın uzunluğu yaklaşık 1700 metredir ve genişliği ortalama 38 metredir. Sahilde bulunan kumluk alan: her gün temizlenmektedir. Plaj alanında: gündüz ve akşamları faaliyet gösteren: iki restoran, bar ve pub bulunmaktadır. Ayrıca, yine plaj alanında: iki futbol ve dört voleybol sahası bulunmaktadır.

SEA SİDE PARK

Burası, deniz kıyısında bir park alanı değil, aynı zamanda şehrin kalbi gibidir ve şehirdeki birçok sanatçı, romantik bir yer olarak burayı tercih etmektedirler.

Park alanı: Bulgaristan ülkesinin en güzel parklarından birisi olarak, 1910 yılında, peysajcı Georgi Duhtev tarafından inşa edilmiştir. Bu inşası sırasında: dünyanın birçok yerinden getirilen egzotik bitkiler kullanılmıştır ki, bu bitkiler, bugün bile parka egzotik bir hava vermektedirler. Park alanının uzunluğu 5 km. dir.

Tamamen gezmek istediğinizde, birkaç saat ayırmanız gerekir.

Evet: güzel bir yürüyüş yapmak, çok sayıdaki dinlenme alanlarını görmek ve birçok restoranda yöresel lezzetleri tatmak istiyorsanız, bu park alanının mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Yaz döneminde, bu park alanında: şarkı yarışması, foklör festivali, müzik festivali ve çağdaş sanat festivali düzenleniyor.

Deniz Casino

Sea Side Park merkezinde bulunan: Sea Casino: Burgaz şehrinin en sembolik yapılarından birisidir. Yapı: 1936 yılında yapılan, kumarhane projesi yarışmasını kazanan projedir. Tabii ismini düşününce, burasının bir kumarhane olmadığını belirtmem gerekir.

Burgaz Belediye Başkanı Atanas Sirekov tarafından yapılan yarışmada: 17 proje yarışmış ve Mimar Viktoria Angelova’nın bu projesi yarışmayı kazanmıştır. Proje tamamlanmasını müteakip 7 Ağustos 1938 tarihinde açılmıştır.

Yapı: bütün körfez manzarasına sahiptir ve ayrıca: denizden geçen gemilerden ve yakındaki iskeleden görülebilmektedir.

Günümüzde, bir kültür merkezi olarak kullanılmaktadır. Festivaller, film gösterimleri, sergiler ve düğün törenlerine ev sahipliği yapmaktadır. Hatta: 2011 yılında, yenilendikten sonra “Yılın Binası” ödülüne layık görülmüştür.

Pantheon

Seaside Park alanında bulunan anıt: Burgaz şehrinin sembollerinden birisidir. 1981 yılında dikilen anıt, anti faşizm anısına dikilmiştir. Heykeltıraş Valentin Starchev tarafından tasarlanmıştır.

1989 yılındaki siyasi değişikliklere kadar: anıtın orta kısmında “ebedi ateş” yanmakta ve askerler tarafından nöbet tutulmaktaymış. Günümüzde, anıt: bir buluşma yeri olarak kullanılmaktadır.

PETRO ZADGORSKİ GALERİSİ

Burası: ülkenin en eski sanat galerilerinden biridir. Yapı: Sinegog’u andırır. İtalyan mimar Ricardo Toscani tarafından, 1960 yılında yapılmıştır.

Galerinin koleksiyonunda: 2000 civarında, heykel ve sanat grafik eserlerinden oluşan bir topluluk bulunmaktadır. Ancak, bu eserlerin sanatçılarının tümü: Burgaz şehri sanatçılarıdır. Ayrıca: yine bölgeden toplanan dini ikon eserleri de ilgi çekiyor.

AKVE KHALIDE-THERMOPOLİS

Burası: antik ve ortaçağ dönemlerinde iskan edilmiş bir bölge olarak dikkat çekmektedir. Buraya ulaşmak için, şehir merkezinden şehir içi otobüsleri kullanabilirsiniz.

Aqua Calidae

Burası, BAlneoloji kompleksi üzerinde bulunan ve kuzeyden güneye 85 metre uzunluğunda bulunan, dünyanın en büyük şifalı maden suyu alanı olarak bilinir. Alan: Thermopolis şehrinin ucunda, yüzyıllardır var olmuştur. Şehir ziyaretçileri, yüzyıllar boyunca burayı ziyaret etmişlerdir.

Mineral Bölümler

MÖ.1000 yıllarında: Thermopolis şehri: burada bulunan sıcak mineral kaynakları çevresinde inşa edilmiştir.

Hatta: bölgede yaygın bulunan “üç periler” efsanesi: insanları buraya özellikle çekmiştir. 16. yüzyılda, Kanuni Sultan Süleyman: suyun iyileştirici niteliklerini öğrenince, buraya o dönemin en modern Türk hamamını inşa ettirmiştir.

Zaten, şehrin ismi de: “Calidea” da “sıcak şehir” anlamında “Therma” veya “Thermopolis” olarak kullanılmıştır. 6. yüzyılda, eski köy banyoları genişletilmiş ve kale duvarları inşa edilmiştir. Roma döneminde ise, İmparator Trayan: hamama kadar ulaşan yol inşa ettirmiştir.

Yine imparator Septimius Severus döneminde, hamam bölgesinde, özel kutlamalar ve spor oyunları düzenlenmiştir. İmparator Tiberius II nin eşi Anastasia: burada iyileşmiş ve yerel kiliseye, minnettarlığını ifade etmek için yardımda bulunmuştur. 13. yüzyılda, haçlı seferleri sırasında, Latin şövalyeleri burada ağırlanmıştır.

Üç Periler Efsanesi

Bölgede anlatılan bir efsaneye göre: üç bakire kız: antik şehri ve Aqua Calidae arasındaki şifalı suların bulunduğu bölgeyi korumak için hayatlarını adamışlardır. Ancak: kızlar, verdikleri sözü tutamazlar ve günah işlerler. Bunun üzerine: tanrılar tarafından cezalandırılırlar ve taşa çevrilirler.

Bölgenin bugünkü durumu

Evet, bu antik kent alanına ziyarete giderseniz: kent duvarı, kuzey kapısı ve dükkan ve mutfaklar ve hamam kompleksinin bulunduğu yerde, doğu kanadında ortaya çıkarılan 8 odayı görebilirsiniz.

Hamam kompleksinin, özellikle ısıtma sisteminin benzersiz olduğu söyleniyor. Mevcut kil borular ile: sıcak su ve sıcak hava dolaştırılarak taş zemin döşemesi ısıtılıyormuş. Mermer kaideler ile iki katmanlı havuz da, ilgi çekiyor.

Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalarda: 200 civarında sikke, mücevher ve kült nesne bulunmuştur. Bunlar arasında en değerli olanlar: Trakya kült gümüş balta, üzerinde oyulmuş bir imparatorluk kartalı bulunan toprak minyatür obje, gümüş madalyon, özerk bronz sikkelerdir.

AZİZ ANASTASİA ISLAND

Ada, Karadeniz kıyısında, Burgaz körfezinde bulunmaktadır. 1959-1990 yılları arasında “Bolşevik” adası olarak bilinmektedir. Buraya ulaşmak için, Seaside Park alanındaki teknelere binmeniz gerekiyor.

Volkanik adanın deniz seviyesinden yüksekliği, 12 ile 17 metre arasında değişmektedir.
Ada hakkındaki efsanelere göre: adanın bir manastır gurubunu barındırdığı ve zaman zaman korsan baskınlarının olduğu hakkındadır.

Bu korsan baskınlarında, adada bulunan rahiplerin kiliseye saklandıkları ve kendilerine yardım etmesi için Aziz Anastasia’ya dua ettikleri söylenir. Aziz Anastisia, rahiplerin bu dualarını duyar ve korkunç bir fırtına göndererek iki korsan gemisini yok eder.

Hatta: bugün, bu yok olan korsan gemilerinin fosilleşmiş kalıntılarının bir kaya üzerinde bulunduğu ve dikkatlice bakılırsa görülebileceği söylenir. Günümüzde de, adayı basan bu korsanların, hazinelerini adada toprağa gömdükleri ve bu hazinenin ölü korsan hayaletleri tarafından korunduğu söylenir.

Manastır

Adadaki manastır: üzerinde kilise bulunan tek Bulgar adası olarak buraya ayrı bir önem vermektedir. Manastırın 15. yüzyıldan kaldığı ve yıllar boyunca birkaç kez korsan baskınları sonucunda yakılarak yok olduğu ve sonrasında yeniden yapıldığı biliniyor.

Daha sonraki süreçte ise: manastır bir hapishane olarak kullanılmış ve 1923 yılında ise terk edilmiştir. 1925 yılına gelindiğinde, burası yeniden hapishane olarak kullanılmaya başlanmış, ancak aynı yılın Temmuz ayında, 43 mahkum, iki kürekli tekneyle buradan kaçmış ve manastır: onların anısına bir süre, müze olarak kullanılmış, günümüzde ise, otel olarak kullanılmaktadır.

Deniz Feneri

Adada bulunan deniz feneri: 1889 yılında bir Fransız şirketi tarafından yapılmıştır. Deniz seviyesinden 40 metre yükseklikteki fenerin ışığı, yaklaşık 10 km. lik mesafeden görülmektedir. Günümüzde görülen deniz feneri ise: 1912 yılında, adanın kuzey kesiminde yapılmış ve 1914 yılından bugüne, hizmetini sürdürmektedir.

Evet, günümüzde burayı ziyaret ederseniz: daha önce söz ettiğim gibi manastır otelde konaklayabilirsiniz. Otelin restoranında ise, tüm Burgaz körfezinin muhteşem manzarasını izleyerek, yörenin otantik yemeklerini tadabilirsiniz.

PHOROS/POROS ANTİK KENTİ

Foros Peninsula: şehir merkezinde, Poda bölgesindedir. Burada: 2008 yılında ilk arkeolojik çalışmalar yapılmış ve kayıp şehrin kalıntıları bulunmuştur. Bu kalıntılar: antik ve ortaçağ kalesi ve liman şeklindedir. Arkeologlar: Burgaz tepe üzerinde ise, efsanevi eski kulenin kalıntılarını bulmuşlardır. Bu buluntular sonucunda, yörenin, en az 20 yüzyıllık bir geçmişi olduğuna inanılmaktadır.

Buradaki kale: Roma imparatoru Antoninus Pius tarafından, 2. yüzyılın ortalarında, Mandrensko gölünün boğazını korumak için inşa edilmiştir. Hatta: günümüzdeki “Burgaz” isminin, burada bulunan muhtemel “Burgi” yani “kuleler” den geldiği düşünülmektedir.

Bu bölge, Bulgar tarihi açısından da büyük önem taşımaktadır. 14 yüzyıl başlarında, Bulgar Çarı Teodor Svetoslav: Karadeniz bölgesinde, hakimiyet alanını arttırmak için mücadeleye başladı.

Bunun üzerine, Bizans imparatoru, Bulgarları durdurmak için acele bir ordu hazırladı ve 1304 yılında, Mandrensko gölü yakınlarında Bizanslılar ile Bulgarlar arasında yapılan büyük savaşı: Bulgarlar kazandı.

SUNNY BEACH-SLINCEV BRYAG

Burası, Bulgaristan ülkesinin tatil merkezidir. Burada: çok sayıda oteller, barlar, clupler ve güzel plajlar bulunuyor.

Şehir merkezinden otobüse bindiğinizde, 20-30 dakikalık bir yolculuk sonrasında buraya ulaşmak mümkündür. Gerek deniz ve gerekse eğlence için burası tercih edilebilir. Eğlence hayatı sabaha kadar sürüyor. 4-5 tane mekan var, hepsi ayrı tarzlardadır. Tek benzerlikleri: bu mekanlarda görülen kızlar. Bunlar en şık elbiselerini giymiş, saçlarını yaptırmış olarak burayı mekan ediniyorlar.

Ayrıca: yine burada kumarhaneler ve erotik showlar ilgi çekiyor. Yalnız deniz girmeyi düşünenlerin, Karadeniz’in hırçın ve dalgalı yapısını unutmamaları gerekir. Hatta: kıyıdan itibaren deniz içinde ilerledikçe, büyük bir bölümün tamamen yosun kaplı olduğu da denizin tadını kaçırıyor.

Özellikle şehir ziyaretçilerinin büyük bölümü: burayı tatil için tercih ediyorlar. Burgaz yerlileri ise, daha çok şehir merkezindeki plajları tercih ediyorlar, buraya pek gelen olmuyor. Ancak: şehrin ünlüleri ve futbolcularının burayı tercih ettikleri söyleniyor.

DEULTUM ANTİK ŞEHRİ

Burgaz şehir merkezinin güney batı kısmında, şehir merkezine 18 km uzaklıktadır. Mandrensko gölü kıyısındadır.

Roma dönemine ait şehir: MS 69 yılında, İmparator Flavius Vespasianus tarafından, emektar Romalı askerler için kurulmuştur. Bu Romalı askerler: Legio Octava Augusta denilen “Sekizinci Augustus Legion” olarak bilinmektedirler.

Savaş bittiğinde, Roma hukukuna göre, emektar askerler, kendilerine savaş hizmetinin karşılığı ödül olarak, yeşil topraklar verilmesini isterler ve bunun üzerine, burası kurulur ve kendilerine tahsis edilir. Zamanla şehrin sınırlarını genişletmek için, küçük küçük ve “burgu” denilen kuleler kurulur. Burgas şehri, ismini bu kulelerden almaktadır.

Evet, zamanla genişletilen şehir, eyaletteki en zengin şehirlerden birisi haline gelmiştir. Şehir, 2. yüzyılda, büyük surlarla korunuyordu. Çok iyi bir su temin ve kanalizasyon sistemi vardı. Hatta: dünyada, yöne göre yönlendirilmiş ilk dikdörtgen sokak ağı sistemi (Hippodamos sistemi) burada kurulmuştur. Ayrıca: yerden ısıtmalı hamam sistemi, şehrin zenginliğinin en büyük kanıtlarından birisidir.

5 bin metre karelik bir alana sahip, ilk dikdörtgen sur: 4. yüzyılın ortalarında inşa edilmiştir. Ortaçağ başlarında ise, kasaba: Bulgaristan ve Bizans arasında önemli bir sınır noktası olmuştur.

Evet, takip eden dönemde; 1988 yılında burada başlayan arkeolojik kazılarda: birçok heykel, yazıtlar, seramik ve küçük buluntular bulunmuştur ve bunlar günümüzde Burgaz Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Burada bulunan kale kalıntıları ise: Bulgar Devleti tarafından mimari anıt olarak kayıt edilerek koruma altına alınmıştır. Burayı ziyaret ederseniz görebilecekleriniz: Roma dönemine ait asker banyosu, 3-4 yüzyıllardan kalma kamu binaları, nehrin güney kıyısında 5-14. yüzyıllardan kalma küçük bir ortaçağ kalesi, 9.yüzyılda Çar Boris I. Döneminde inşa edilmiş bir kilise.

Ayrıca: yine burada eski Bulgar sınırını oluşturan “Erkesia” nın en iyi korunmuş bölgelerini de görebilirsiniz.

Burada yol boyunca: antik ve Hıristiyanlık dönemine ait tapınaklar, yazıtlar ve diğer mimari bulgular görülebilir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil
 

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil; Şehir: Osogova dağının eteğinde kuruludur. Banshtica nehrinin her iki kıyısında yerleşmiştir.

Şehir: çok sayıda Osmanlı evi ve Avrupa Neoklasik konağına ev sahipliği yapmaktadır.

Bugünkü Köstendil kasabasının üç adı vardır. Bunlar: Pautalia, Velbazhd ve Kyustendil’dir.

Şehir özellikle meyve üretimi açısından gelişmiştir ve Bulgaristan ülkesinin meyve bahçesi olarak tanımlanır.

Şehirde: Akdeniz geçiş iklimi hakimdir. Buna bağlı olarak kışlar ılık ve kısadır.

Şehir, yaklaşık 500 yıl Osmanlı hakimiyeti altında kalmıştır. Bu yüzden, 17’nci yüzyılda şehirde 17 tane cami varmış. Ancak, günümüzde bu camilerden  sadece iki tanesi bulunmaktadır. Öte yandan, bu iki cami de ibadete kapalıdır. Bunları sadece dışarıdan görmek mümkündür.

Şehir, ağırlıklı olarak bir Ortodoks Hıristiyan şehridir. Bu yüzden, oldukça fazla kilise bulunmaktadır. Öte yandan, 1884 yılına kadar Piskoposluk merkeziydi. Şehrin en eski ve önemli kilisesi olan Saint George: 10’ncu yüzyılda yapılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil

TARİHİ

MÖ 106 yılında Romalılar burada kurulan Pautalia şehrini bölgesel merkez ilan ettiler ve daha sonra şehir “Ulpia” ön ekini aldı ve ismi “Ulpia Pautalia” oldu.

4’ncü yüzyılda Hissarlaka kalesi yapıldı.

1019 yılında Bizans İmparatoru II Vasili döneminde şehrin ismi “Velbajd” dır.

Kral Kaloyan (1197-1207) döneminde şehir Bulgar Devletiyle bütünleşir.

1330 yılında bölgede Sırp Krallığı hakimiyeti görülür. Bu dönemde Orhan Gazi komutasındaki Osmanlı ordusu, bölgeyi yöneten Jovan Dragas’ı hakimiyeti altına aldı. Şehir Rumeli genel valiliğine bağlı bir sancak merkezi olarak kaldı.

29 Ocak 1878 yılında Osmanlı hakimiyeti bitti.  

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil

ULAŞIM

Şehir: Sofya ve Üsküp şehirlerini birbirine bağlayan yol üzerindedir.

Kyustendil ile Sofya arasındaki uzaklık 85 km, Üsküp arasındaki uzaklık 130 km ve Selanik arasındaki uzaklık 243 km dir. Kuzey Makedonya ve Sırbistan sınırına sadece 22 km uzaklıktadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Maden Suyu Kaynakları

MADEN SUYU KAYNAKLARI

Köstendil şehri: 2500 yıl öncesinden günümüze kalan ve şifalı sular çıkaran 40 maden suyu kaynağı ile ünlüdür. Suların hemen hemen hepsi aynı kimyasal bileşime ve sıcaklığa (71-73 derece) sahiptir ve sülfür içeriklidir. Sular: berrak, renksiz, hoş bir tada ve hafif bir hidrojen sülfür kokusuna sahiptir.

Kaplıca tedavi merkezi konumundadır. Bu kaplıca suları: kas ve iskelet sistemi hastalıkları, jinekolojik hastalıklar, nevralji, sindirim sistemi rahatsızlıkları ve ağır metallerin kronik zehirlenmesinde olumlu etkiler yaratmaktadır.

Günümüzde şehirde, iki tane Spa özellikle otel bulunmaktadır. Bu otellerden bir tanesi şehir merkezinde, diğeriyse Hisarlaka Tepesinin altındadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Kiraz Festivali

KİRAZ FESTİVALİ

Her yıl Haziran ayında kirazların olgunlaştığı dönemde gerçekleşir. Kiraz çeşitleri, kiraz sanat eserleri, kiraz rakısı, folklor şarkıları ve dansları ve bir konserin yer aldığı çok popüler bir yerel etkinliktir.

 

GEZİLECEK YERLER

 

BOULEVARD BULGARİA

Şehrin ana yaya bölgesidir. Tren istasyonun güneyinden başlar ve ana meydan olan Velbazhd’a kadar gider. Şehirdeki en canlı bölge burasıdır.

Bu yemyeşil cadde üzerinde: güzel konaklar ve kafeteryalar bulunmaktadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil The Building of Kyustendil Municipality

THE BUİLDİNG OF KYUSTENDİL MUNİCİPALİTY- KYUSTENDİL CİTY HALL-BELEDİYE BİNASI

Şehir merkezinde, Velbazhd meydanının yanındadır.

Tipik Bulgar Uyanış Dönemi tarzında inşa edilmiştir.

En temsili binalardan birisidir. Yerel pedagoji okulunun ihtiyaçları için, 1889-1894 yılları arasında inşa edilmiştir. İnşaatçılar Bulgar ve İtalyan ustalardı ve tasarımcılar Viyanalı mimarlardı. Binanın kapladığı alan yaklaşık 1500 metre karedir. Simetrik ve dikdörtgendir. Bir verandası, bir çıkıntıyla birbirine bağlanan dört sütunla süslenmiş güzel bir girişi vardır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil The Building of Kyustendil Municipality

Yapının mimarı: Viyanalı Friedrich Grünanger’dir.

Yapı: 19’ncu yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Önce: bir pedagoji okulu, sonra bir erkek lisesi, ardından bir kız lisesi olarak kullanılmıştır. 1931 yılında Bulgaristan ülkesindeki ilk adliye binası burasıdır. 1959-1973 yılları arasında ise yerel Komünist Parti merkezi olarak kullanılmıştır. Çanı: meydanın güneybatı kısmında bulunan ve 20’nci yüzyıl başlarında yıkılan eski bir saat kulesinden alınmıştır.

Yapının tepesinde bir saat kulesi bulunur. Mekanizması Sofyalı ünlü bir usta olan Georgi Mihailov tarafından yapılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil The Building of Kyustendil Municipality

Çan: 1429 yılında bugünkü Priştine ve Güney Sırbistan’daki Vranya kasabaları arasındaki ünlü Novo Burdo madencilik merkezinde yapılmıştır. Yüzeyinde Balkan Yarımadasındaki en eski olduğu kabul edilen Slav bir yazıt vardır.

1915 yılına kadar bina eğitim amaçlı olarak kullanılmıştır. Başlangıçta Pedagojik okul tarafından ve daha sonra normal lise ve kız lisesi tarafından kullanılır. 1’nci Dünya Savaşı sırasında Bulgar ordusu Komutanının karargahı olmuştur. 1930 yılında bina Adalet Bakanlığına devredilerek Adliyeye dönüştürülmüştür.

1960-1972 yılları döneminde, Bulgar Komünist Partisi ihtiyat komitesi ve ardından Köstendil Belediye Meclisine tahsis edilmiştir.

Günümüzde Belediye Binası ve Belediye Meclisi olarak kullanılmaktadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Prokopieva House

PROKOPİEVA HOUSE

Velbazhd meydanında, Belediye binasının çaprazındadır.

2 katlı olan yapı: 18’nci yüzyılda Sofyalı Davidko Yachkov tarafından yaptırılmıştır. Yanchkov; Sofya’dan Kyustendil’e taşındı. Dekorasyonu yapan dekoratör ağaç oymacılığı okuluna aittir. Varendaya açılan odanın tavanında, iki başlı kartallar ve çiçek süslemelerinin yer aldığı oyma kalkanlarından oluşan, sekizgen bir ayna vardır.

19’ncu yüzyılda, binaya üçüncü kat eklenmiştir. Yapı eskiden bir okul olarak kullanılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Drama Theater

DRAMA THEATER-DRAMA TİYATROSU

Orijinal tiyatro gurubunun geçmişi, 1873 yılına dayanmaktadır. Ancak buradaki mevcut binasına 1978 yılında taşınmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Drama Theater

Mermer yapı: dikdörtgen planlıdır.

2011 yılından bu yana, şehrin tek sineması burada faaliyet göstermektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Iron Bridge

IRON BRİDGE-DEMİR KÖPRÜ

Drama Tiyatrosunun hemen yanında tarihi Demir Köprü bulunur. Bulgaristan Bulvarındadır. Tren istasyonundan ilçe merkezine giderken bulunur.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Iron Bridge

Köprü: 1909 yılında yapılmış, Banshtitsa Nehrini geçen en eski köprüdür. Uzunluğu 100 metredir. Mimari stil: yerel olarak yeniden üretilen antik, ortaçağ ve Rönesans unsurlarının bir karışımıdır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Iron Bridge

Eskiden Osmanlı döneminde şehrin girişinin olduğu yerde bulunmaktadır.

Köprü: mimar Rudolf Fisher tarafından tasarlanmış ve 1909 yılında inşa edilmiştir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Iron Bridge

Demir köprünün dört keşişinde farklı duruşlarda güzel kadın figürleri vardır.

Bunlar: heykeltıraş Lyuben Dimitrov tarafından Vratsa bölgesindeki beyaz taştan yapılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Iron Bridge

Şehir yerlileri, köprünün çevresindeki 4 kadın heykelinden dolayı, köprüye “Çıplak Kadınlar Köprüsü” ismini verirler.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Nevestin Bridge

NEVESTİN BRİDGE-KADIN KÖPRÜSÜ

Nevestino Köyü yakınlarındadır. Köprü iki isimle anılmaktadır. Biri “Kadin Köprüsü” ve diğeri “Nevestin Köprüsü” dür. Birincinin kökü Türkçe, ikinci ismin kökü Bulgarca olmasına rağmen, her iki kelime de aynı anlama geliyor, bu anlam “evli bir kadın” dır.

Evet köprü hakkında ayrıntılı bilgi vermeden önce, bir efsaneden söz etmek istiyorum.

“Kahramanlar inşaatçı olan üç erkek kardeştir. Struma nehri üzerine bir köprü inşa etmeye başlarlar. Ancak işler sorunlu gider. Her gece bilinmeyen bir kuvvet, gündüz inşa ettikleri her şeyi yıkar ve her sabah yeniden başlamak zorunda kalırlar.

Sonunda inşaatçılar köprünün bir insan kurbanına ihtiyacı olduğunu anlarlar ve bu nedenle üçü, ertesi sabah geçecek ilk kişinin köprünün temellerine gömülmesini kabul ederler. Ağabeyler eşlerine bu anlaşmayı anlatırlar ama en küçük kardeş, adil olmaya karar verir ve bu anlaşmayı kendi eşine anlatmaz.

Ertesi gün genç karısı, öğle yemeği getirmek için köprüye gelir. Geleneğe göre kardeşler durumu anlatırlar ve en küçük kardeşin karısı, kaderine razı olur.

Ancak çocuklarını emzirebilmek için göğüslerinden birinin açıkta bırakılmasını ister. Kısa bir süre sonra köprü tamamlanır.”

Evet bu efsane yörede oldukça etkili olmuştur.

Yakınlardaki Nevestino köyünde, 1880’lerde gezen Çek gezgin ve tarihçi Konstantin Jirecek: çevredeki emziren kadınların, köprünün orta kemerindeki belirli bir taştan küçük parçalar kopardığını, onları sütle kaynatıp içtiklerini ve bunun annelerin sütlerini arttırdığına inanıldığını yazmıştır.

Jirecek, ayrıca köprünün kendi kendine inşa edildiğini iddia eden, köprünün inşası hakkında daha muhteşem bir efsane daha duymuştur.

Görünür bir güçle hareket etmeyen ağır bir demir çubuk, çevresindeki dağlardan taş parçalarını kırdı. Kayalar kendiliğinden şantiyeye taşınarak yerlerini aldı.

Köprü hazır olduğunda, kırılan ancak henüz nehre ulaşmamış olan taşlar yerlerinde dondu.

Yerel halk, yakınlardaki Kyustendil kasabasının dışındaki tepelerden birinde, demir çubuğun hala görülebildiğini söylemiştir.

Yine köprü hakkında bir başka efsane daha var. Bu efsaneye göre: Sultan Murat, bir savaşa giderken çevredeki bölgeden geçerken bir Bulgar düğünü ile karşılaşır.

Yasa, düğün davetlilerinin padişah ve çevresine yol açmak için kenara çekilmesini gerektiriyordu. Ancak düğün davetlileri hareket etmedi ve gelin padişahın yanına gelerek alçak bir selam verdi.

Cesaretinden etkilenen padişah, ona bir hediye teklif etti.

Genç kadın bu noktaya bir köprü yapılmasını istedi ve dileği yerine getirildi.

Evet, tüm bu anlatılan efsaneler köprünün çok önemli bir detayını gözden kaçırdı. Jirecek, yapıyı incelediğinde, içine yerleştirilmiş eski bir binadan bir taş buldu.

Yüzeydeki yazıt neredeyse tamamen okunaksızdı, ancak Jirecek yine de “Pautalian” kelimesini deşifre etmeyi başardı.

Taş, bir zamanlar müreffeh bir Roma kasabası olan ve bugün Kyustendil kasabası olan antik Pautalia’dan alınmıştı.

Evet: bu efsaneler ve ilginç açıklamalardan sonra, köprü hakkındaki bilgiler:

Köprü: Struma nehri üzerinde yapılmış bir Ortaçağ dönemi köprüsüdür.

Köprünün uzunluğu 100 metredir. 3 kemeri vardır, en uzun kemer açıklığı 20 metredir.

Köprünün doğu parapetinin güney kesiminde, Türkçe yazılı bir granit kitabe levhası bulunmaktadır. Bu yazıt: köprünün 1470 yılında inşa edildiğini belirtir. Köprünün adı: yapısıyla ilgili efsanelerle bağlantılıdır.

Evet köprü Sultan II Mehmet döneminde, İshak Paşa’nın emriyle Struma nehri üzerine, 1469-1470 yılları arasında yaptırılmıştır. Yapılış amacı: İstanbul şehrinden Üsküp ve Batı Balkanlar’a seyahati kolaylaştırmak içindir.

Günümüzde köprü: ulusal öneme sahip kültür anıtı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Explore Historic Baths-Roman Thermae

EXPLORE HİSTORİC BATHS-ROMAN THERMAE-TARİHİ ROMA HAMAMLARI- ROMAN THERMS

Bölgesel Tarih Müzesinin arkeolojik sergilerine ev sahipliği yapan Ahmed Bey camisinin hemen yakınında, şehrin orta kesimindedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Explore Historic Baths-Roman Thermae

Hamam işlevi gören termikler: 2-3’ncü yüzyıllarda yapılmıştır.

Asklepion adı verilen daha büyük bir kompleksin parçası oldukları düşünülmektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Explore Historic Baths-Roman Thermae

Pautalia termikleri, Bulgaristan’daki Roma döneminden kalma en önemli anıtlardan birisidir. Hamamlar: bir tuğla tabakası, ezilmiş tuğla ve bir harç tabakası kullanılarak inşa edilmiştir.

Bina: dikdörtgen planlı ve 3 bin metre karelik yerleşim alanına sahiptir.

1000 metre karelik bir alan üzerinde yer alan bina araştırılmış ve sergilenmektedir.

Tüm tesislerde bir ısıtma sistemi (hypocaust) vardır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Explore Historic Baths-Roman Thermae

Asklepion (arcado) tasarımlı tonozlu bir koridor sistemidir ve şimdiye kadar Bulgaristan’da bilinen tek tasarımdır.

Salonların zemini ve duvarları mermer levhalar, şekillendirilmiş kornişler ve duvar ayakları ile kaplanmıştır. Bazı binalarda yarım daire nişler ve yüzme havuzları bulunmuştur.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Dervish Bath

DERVİSH BATH-DERVİŞ HAMAMI

1566 yılından kalma hamam Osmanlı dönemi yapısıdır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Dervish Bath

Hamam yapısı: kırık taş blokları ve kırmızı tuğladan yapılmıştır. İki kubbelidir. Kubbelerden biri üçgendir. Ana hamam yapısı: büyük kubbenin altında, sekizgen bir oda şeklindedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Dervish Bath

Hamam, 1992 yılına kadar hamam olarak kullanılmıştır. 2005 yılında restore edilmiş, ancak günümüzde hizmet vermemektedir, kapalıdır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Chifte Banya

CHİFTE BANYA-ÇİFTE HAMAM

Şehir merkezinde, Ahmet Bey camisinin yanındadır. Salı günü dışında her gün açıktır.

1489 yılında Roma hamamı kalıntıları üstüne, Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Chifte Banya

Orijinal Roma hamamı kalıntılarının bir kısmı, günümüzde de görülebilir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Chifte Banya

20’nci yüzyıl başlarında, 1910 yılında, yerel yönetim, Köstendil şehrini, Avrupa kaplıca kenti yapmak ister. Böylece: orijinal Osmanlı hamamının bir kısmı tahrip edilir ve Hristo Kovachevski tarafından yeni anıtsal bir hamam tasarlanarak yapılır. Halka açık olan hamamda, üç ayrı havuz ve bay-bayan olmak üzere iki ayrı bölüm bulunmaktadır. Hamamdaki suyun ağır bir kükürt aroması vardır. Bu koku bazı ziyaretçileri rahatsız etmektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Alay Bath

ALAY BATH-ALAY HAMAMI

Osmanlı döneminde yapılmıştır. Çifte hamamdan daha küçüktür.

Ancak Bulgar Kurtuluş Hareketi sonrasında harabe halinde kalır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Alay Bath

1912-1914 yılları arasında ise tekrar faaliyete sokulur. Tek bölmeli, iki katlı küçük bir bina olarak restore edilmiştir. İçinde mineral su bulunan küçük bir çeşmesi vardır.

Ancak, günümüzdeki görünümünü 1928 yılında yapılan restorasyon sonucunda elde etmiştir.

Hamamda: sauna, açık havuz ve masaj odası vardır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Church of Saint George

MEDİEVAL CHURCH OF SAİNT GEORGE-SAİNT GEORGE KİLİSESİ

Şehir merkezinin güneybatısında, Kolusha Mahallesindedir.

10—11’nci yüzyıllardan kalmadır. Böylece şehirde korunmuş en eski Ortaçağ kilisesidir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Church of Saint George

Yapı: büyük bir merkezi kubbe ve kare şekilli bir kat planlıdır. Yani, tipik Bizans haçı stilindedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Church of Saint George

1330 yılında Velbazhd savaşında öldürülen Bulgar Çarı Mihail III Shisman’ın mezarının burada olabileceği tahmin edilmektedir. Yanının freskleri: 11 ve 12’nci yüzyıl tarihlidir. Kilise: 19’ncu yüzyıl başlarına kadar “Köstendil Katedrali” olarak kullanılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Church of Saint George

19’ncu yüzyılda kilise tonoz kemerlerinin temellerine kadar yıkılmıştır. 1878-1880 yıllarında yeniden inşa edilmiştir.

Ortaçağ freskleri, Bulgaristan’daki görkemli Bizans resim sanatının tipik özelliklerini taşıyan nadir kayıtlardır. Uyanış dönemine ait olan freskler, o döneme ait Bulgar kilise resim sanatı hakkındaki bilgileri göstermektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Assumption Church

ASSUMPTİON CHURCH-VARSAYIM KİLİSESİ

Şehir merkezinde, merkez meydanın hemen yakınındadır.

1816 yılında şehrin Katedrali olarak inşa edilmiştir. Daha önce burada bulunan eski Aziz Nikolaos kilisesi temelleri üzerinde yükselir.

Ancak eski kilisenin sunak kapısı orijinal olarak hala durmaktadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Assumption Church

Tasarıma göre, üç nefli ve ahşap sırtlı, tek apsisli kazılmış bir sahte bazilika vardır. Kuzey ve  batı narteksleri, kandil işleri ve bir mezar, 1933 yılında yapılmıştır.

Kadınlar bölümü 16-17’nci yüzyıllar yapımıdır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Assumption Church

Kilisenin olağanüstü güzel freskleri, 19’ncu yüzyıl başlarında ünlü Bulgar ressam Toma Vishanov tarafından yapılmıştır.

Kilisenin günümüzdeki görüntüsü ise, 1894 ve 1914 yıllarında yapılan yeniden yapılandırmalar sonucunda oluşmuştur.

Kilise, ulusal öneme sahip bir mimari ve sanat anıtı ilan edilmiştir. Şu anda aynı zamanda operasyonel bir tapınaktır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Saint Demetrius Church

SAİNT DEMETRİUS CHURCH-SAİNT DEMETRİUS KİLİSESİ

Bulgar Uyanış Döneminde yapılmıştır. Kilisede bulunan İkonostasis 1865 yılında yapılmıştır. İkonaların çoğunluğu: aynı zamanda ilk Bulgar fotoğrafçısı olan Iva Dospevski tarafından çizilmiştir. İki dünya savaşı arasında kilise bir okul olarak kullanılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Nikolas Church

ST NİKOLAS CHURCH

Slokoshtitsa’dadır.

Küçüktür, zemine hafif kazılarak yapılmıştır. Tek nefli, yarı silindirik kemerli ve çift eğimli çatılı ve tek apsislidir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Nikolas Church

Kilisenin iç ve cepheleri, birkaç resim katmanının izlerini ortaya koymaktadır. Geç Ortaçağ’dan, 16’ncı yüzyıldan, 18’nci yüzyıldan, Kurtuluş sonrası dönemden ve daha sonraki dönemden kalmadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Mina Bulgarian Revival Church

ST MİNA BULGARİAN REVİVAL CHURCH

İlçenin batı kesimindedir.

1859 yılında manastır kilisesi olarak inşa edilmiştir. Tasarıma göre narteksi olmayan, üç nefli bir yapıdır. Güneyden bir revak, birini kutsal kaynak suyuyla küçük bir yeraltı şapeline götürür. 1934 yılında yeni tapınak kilisenin yanına inşa edilmiştir. Mimar Anton Tornyov tarafından tasarlanmıştır. Şu anda kilise bir katedral tapınağıdır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Ahmed Bey Mosque

AHMED BEY MOSQUE-AHMED BEY CAMİİ

Şehirde, Roma hamamlarına ve Pirkov kulesine yakın konumdadır. Antik Roma hamamının hemen yanındadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Ahmed Bey Mosque

Cami: 15’nci yüzyıl ortalarında, Ortaçağ döneminden kalma bir Bulgar kilisesi olan Sveta Nedelya temelleri üzerine inşa edilmiştir. Caminin girişinin üstünde: Türkçe bir kitabe vardır.

Kitabeye göre: “Bu camiyi yapan, dünya bitene kadar anılsın. Onu kim tamir ettirdiyse, ey Tanrım, her iki dünyada da mutlu ve mutlu olsun.

Buraya büyük bir başarıya dönüştürün. Cennet katlarına girdiklerinde onları görün. 1147” (Bu tarih 1734-1735 yılları arasına denk gelir.)

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Ahmed Bey Mosque

Caminin girişi orijinal haliyle korunmuştur. 1734 yılında Ahmet Bey, camiyi genişleterek yeniden inşa ettirmiştir. Yapının ön cephesinde: eski binalardan alınmış taş bloklar ve tuğlalar kullanılmıştır. Tuğlalar: tipik Bulgar mimarisini gösterir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Ahmed Bey Mosque

1904 yılındaki depremde caminin minaresi çatlamış ve daha sonra yıkılarak kaldırılmıştır. Caminin geniş kubbesine, destek olan mermer sütunları etkileyicidir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Ahmed Bey Mosque

Kültür anıtı ilan edilerek koruma altına alınan cami, günümüzde cami ibadete açık değildir.

Köstendil müzesinin teşhir salonu olarak kullanılıyor.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Fetih Mehmed Mosque

FETİH MEHMED MOSQUE-FATİH SULTAN MEHMET CAMİİ

1531 yılında ünlü mahalli mütahit ve vergi tahsildarı Haradzhi Kara Mehmed bin Ali tarafından yaptırılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Fetih Mehmed Mosque

Tonozun doğu kısmında tuğlalarla yazılmış 1531 yazılıdır.

Altıgen süslemeleri olan minaresi ilgi çeker. Cami günümüzde oldukça kötü durumdadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil House Museum Ilyo Voyvoda

HOUSE MUSEUM ILYO VOYVODA-ILYO VOYVODA MÜZESİ-BÖLGESEL TARİH MÜZESİ

Burası bir Osmanlı dönemi evidir.

İki katlı binanın önünde bir cumbalı pencere ve üzerinde ahşap bir sundurma bulunur.

Ev: 1870 yılında Köstendil şehrinin ana caddelerinden biri olan “Boulevard Tsar Osvoboditel” de yapılmıştır.

Ünlü Bulgar devrimcisi Ilyo Voyvoda, 1878-1898 yılları arasında burada yaşamıştır.

Günümüzde ise, Bölgesel Tarih Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Regional Historical Museum “Academician Yordan Ivanov”

REGİONAL HİSTORİCAL MUSEUM “ACADEMİCİAN YORDAN IVANOV”:

İlk müze: ülkenin 3’ncü okul müzesi olarak 1907 yılında kurulmuş ve 1908 yılında ziyarete açılmıştır. 1944 yılında, bu okul müzesi, galerili bir ilçe müzesine dönüşmüştür.

1960 yılında ise ilçe tarihi müzesi olur. 1992 yılında, ünlü bilim adamı “Yordan Ivanov” un ismini alır. 2000 yılında müze, Merkezi Köstendil şehrinde bulunan bölgesel bir tarih müzesine dönüştürülmüştür.

Köstendil müzesi: genel tarihle ilgili koleksiyonlara sahiptir. Şu bölümler vardır.

Arkeoloji, Nümismatik, Etnolojik, Folklor, Bulgar Tarihi (15-19’ncu yüzyıllar arası), Çağdaş Tarih, Kültür Anıtları, Kütüphane, Bilimsel Arşiv, Koruma ve Restorasyon Stüdyoları, Fotoğraf Stüdyosu ve Yayıncılık Gurubu.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Regional Historical Museum “Academician Yordan Ivanov”

Müzede 100 binden fazla eser bulunmaktadır. En önemli koleksiyonları arasında: tarih öncesi mutfak eşyaları ve idol heykelleri, Trakya höyüğünün mezarlarından eşsiz buluntular, antik bronş ve mermer heykeller koleksiyonu, süs eşyaları, nümismatik koleksiyon, geleneksel kostümler ve kumaşlar, baskılar, el yazısı ve eski basılı kitaplar vardır.

Müze, 4 kalıcı sergiye sahiptir. Arkeolojik, Ulusal Kurtuluş Savaşları (18-19’ncu yüzyıllar), Etnografik (19’ncu yüzyıl başında kentsel yaşam tarzı), Dimitar Peshev Evi Müzesi-Bulgar Yahudilerinin kurtarılmasına ilişkin bir sergi.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Doma Kovacheva’s House and Dimitar Peshev’s House

DONA KOVACHEVA’S HOUSE AND DİMİTAR PESHEV’S HOUSE-DONA KOVACHEVA EVİ- HOUSE-MUSEUM OF LYUDMİL YANKOV

Sanat galerisinin arkasında, küçük han Kurum Caddesindedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Doma Kovacheva’s House and Dimitar Peshev’s House

Dona Kovacheva: Bulgar kurtuluş hareketinin bir üyesiydi. Devrimciler yıllar boyunca bu evde buluştular.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Doma Kovacheva’s House and Dimitar Peshev’s House

Yapı, günümüzde ise yerel dağcı Lyudmil Yankov’a adanmış küçük bir müzeye ev sahipliği yapmaktadır. Lyudmil Yankov: birçok ödül alan ve Köstendil Fahri Vatandaşı unvanına sahip bir gazeteci, şair ve dağcıdır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Vladimir Dimitrov Art Gallery

VLADİMİR DİMİTROV ART GALLERY-VLADİMİR DİMİTROV SANAT GALERİSİ

Şehrin sanat galerisi ünlü ressam Vladimir Dimitrov adını taşımaktadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Vladimir Dimitrov Art Gallery

Sanatçı: 20’nci yüzyılın ilk yarısından itibaren, Bulgaristan ülkesinin en iyi ressamlarından birisi olarak kabul edilir. Etkileyici portreleri ve renkli kompozisyonlarıyla tanınır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Vladimir Dimitrov Art Gallery

Müzede, sanatçının 1357 tane resmi ve diğer 580’den fazla Bulgar sanatçılarının 3400’den fazla eserine ev sahipliği yapmaktadır. Konserler, sanat etkinlikleri de burada düzenlenmektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Dimitar Church

ST DİMİTAR CHURCH

İlçenin doğu kesimindedir. Güzel bir parkın içindedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Dimitar Church

Bulgar Uyanış döneminden kalmadır. 1864-1865 yılları arasında inşa edilmiştir. İkonların çoğunun yazarı, Samakov Ivan Dospevski’dir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Pirkova Tower

PİRKOVA TOWER

Şehrin orta kesiminde, Roma hamamlarının yakınındadır.

Ortaçağ’dan kalma bir savunma kulesidir. Kulenin yapımında Roma hamamının malzemeleri devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.

Pirkova ismi “kule” anlamına gelen Yunanca “Pirogs” kelimesinden gelir.

Bu savunma kulesinin 14’ncü yüzyıl sonu ve 15’nci yüzyıl başında inşa edildiği düşünülmektedir. Profesör Yordan Ivanov, Kuzey Makedonya kitabındaki Pirkova Kulesi ile Vidin’deki savunma kulelerini karşılaştırıyor ve bu kulelerin tam da bu döneme ait olduğunu savunur.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Pirkova Tower

Kule 4 yönlüdür.

Kulenin boyutları: 8.25 x 8.35 metredir. Yüksekliği 15 metredir. Neredeyse kare bir şekle sahiptir. Bir zemin katı ve üstte 3 katı daha vardır. Üçüncü katı, iki yarım kata bölünmüştür.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Pirkova Tower

Zemin kat depo işlevi görmektedir. Birinci katta: kuzey cepheli bir giriş, güney duvarında ısıtma için kullanılan bir taş şömine ve iki boşluk vardır. İkinci kat yaşamak için kullanılmıştır. Şömine, niş, 3 dikey ve 2 yuvarlak mazgal ve sıhhi ihtiyaçlar için bir yeri olan bir galeri vardır. Üçüncü kat: dairesel savunma için kullanılmıştır.

Pirova kulesi, Ortaçağ kasabası Velbazhd’daki savunma sisteminde kullanılan mimari ve yapı tekniklerinin kanıtlarını vermektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Monument of the Historical Names of the Town

MONUMENT OF THE HİSTORİCAL NAMES OF THE TOWN-TARİHİ İSİMLER ANITI

Burası şehrin isimlerinin kökenlerine aittir. Günümüzdeki Köstendil ilçesinin üç adı vardır. Bunlar: Pautalia, Velbazhd ve Kyustendil’dir.

Antik Pautaliam adı: yerleşimdeki sıcak mineral kaynakları ile ilgili olarak Latince “bahar” kelimesinden gelen Trakya kökenlidir.

Ortaçağ döneminde muhtemelen Slav hükümdarlarından sonra, Velbazhd olarak yeniden adlandırılır.

14’ncü yüzyılın başında Köstendil “Konstantin Ülkesi” olarak bilinmeye başlamıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Monument of the Historical Names of the Town
 

THE MAYORSKA HOUSE

Osmanlı yönetiminin son yıllarından kalan, en ilginç ve iyi korunmuş mimari yapılardan birisidir. 1870 yılında inşa edilmiştir. Kurtuluştan sonra, Binbaşı Yosif Angelov’a aittir ve adının geldiği yer burasıdır.

Bulgar Ulusal Uyanış tarzında bir yapıdır. Zengin ve güzel bir cepheye sahiptir. Giriş kısmı oldukça dikkat çekicidir. İki eski granit sütunu, kemeri ve üzerinde bir alınlık bulunan güzel bir sırlı köşkten oluşan niş şeklindedir. Bu stil, geçmişte Köstendil bölgesinde yaygın olarak kullanılmıştır.

Evin iç mimarisi de ilgi çekicidir. Ev: yüksek ve kalın bir duvarla çevrili geniş, güneşli bir avluya sahiptir. Bir kısmı iri taşlarla kaplıdır.

THE EMFİEDZHİEVA HOUSE

Bulgaristan Uyanış döneminden kalma, nadir, ilginç ve iyi korunmuş bir mimari yapıdır. 1874 yılında Bakırcı Hristo Lazov tarafından yapılmıştır. Güzel bir ön cephesi vardır. Debar’dan bir sanatçı tarafından oyulmuş, ahşap oyma unsurlara sahiptir. Odalar Viyana Barok tarzında güzel bir şekilde döşenmiştir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil The Building of Neofit Rilski High School

THE BUİLDİNG OF NEOFİT RİLSKİ HİGH SCHOOL

Lisenin güzel binası, ilçe merkezinin batı kesimindedir. 1906-1912 yılları arasında yapılmıştır. Yaklaşık 2700 metre karelik bir alanı kapsar. Cephe, dekorasyonu ve ana girişe bakan zarif küçük balkonu ile etkileyicidir. İç mekan: güzel resimler, metal korkuluklar ve ikinci kattaki merkezi fuayenin zarif tavanıyla oldukça ferahtır. Okul bahçesi, halkın da kullandığı devasa bir parka dönüştürülmüştür.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Btarstvo Commonity Centre

BTARSTVO COMMUNİTY CENTRE

Burası bir Toplum Merkezidir. Güney Batı Bulgaristan bölgesindeki en eski kültür ve eğitim kurumudur. 1 Temmuz 1869 yılında kurulmuştur.

Toplum merkezinin ilk bağımsız binası, 1907 yılında Köstendil sakinlerinin bağışlarıyla tamamlanmıştır. Tüm olanaklarla donatılmış yeni salon, tiyatro gösterileri için yapılmıştır. Toplum Merkezine; zamanla yavaş yavaş bir edebiyat kulübü, bir çocuk müzik okulu, bir senfoni orkestrası, bir koro, bir folklor topluluğu eklenmiştir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Btarstvo Commonity Centre

Halkevi binası 1981 yılında yıkılmış ve burada sadece giriş kemeri korunmuştur.

Toplum merkezi şu andaki binasına 1992 yılında taşınmıştır. Toplam 2200 metre karelik alandaki bina iki katlıdır.

Burada: günümüzde çeşitli konserler, gösteriler, sergiler, farklı organizasyonlar ve kurumların kongreleri, konferanslar ve çeşitli kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Hissarlaka Fortress-The Acropolis of Poutalia

MEDİEVAL HİSSARLAKA FORTRESS-THE ACROPOLİS OF POUTALİA-HİSARLAKA KALESİ- THE FORTRESS AT THE HİSARKAYA PARK

Kale: şehir merkezinin 2 km güneydoğusundaki Hisarlaka Tepesinin en yüksek düzlüğündedir.

Ortaçağ döneminde 4’ncü yüzyıl sonu ile 5’nci yüzyıl başlarında yapılmıştır. 6’ncı yüzyılda yeniden düzenlenmiştir ve Birinci ve İkinci Bulgar Devletleri döneminde kullanılmıştır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Hissarlaka Fortress-The Acropolis of Poutalia

Düzensiz bir çokgen şeklindedir.

Kale: 117 x 175 metre büyüklüktedir. İki kapısı vardır, ana kapı, doğu duvarındadır. Bu kapı en geniş ve ana yola yakın kapıdır.

Kalenin 14 tane kulesi vardır. Bunlar: yuvarlak, dikdörtgen ve üçgen şekillidir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Hissarlaka Fortress-The Acropolis of Poutalia

Kale duvarlarının genişliği 1.6 ile 3 metre arasında değişir. Duvarların varsayılan yüksekliği 10 metredir, kulelerin yüksekliği ise 12 metredir. Yapım tekniği opus mixtum olarak adlandırılır.

İlginç inşaat teknikleri, farklı yapım teknikleri ve malzemelerin birleşimi ve farklı tarihi dönemlerde kazılan arkeolojik anıtlar, Hisarlaka Kalesini, Bulgaristan’ın en önemli kalelerinden birisi haline getirir.

14’ncü yüzyılın ikinci yarısı başlarında, hükümdar Konstantin Dragas, kaleyi güzel bir saraya çevirir. Ancak 15’nci yüzyılda yıkılır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Medieval Hissarlaka Fortress-The Acropolis of Poutalia

Kalenin sadece küçük bir bölümü, günümüze ulaşmıştır. Kalenin içinde, birkaç kamu ve konut binası bulunmaktadır.

Eski bir geleneğe göre, her yıl 21 Mart tarihinde Köstendil halkı, ritüelleri gerçekleştirerek ve çeşitli eğlencelere katılarak bahar ayının gelişini kutlarlar.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Acropolis of Ancient Pautalia, Chesmeto Locality

ACROPOLİS OF ANCİENT PAUTALİA, CHESMETO LOCALİTY

Yordan Mitrev anıtı: Hisarlaka Parkındadır.

Kendisi: Bulgaristan ülkesinde, ağaçlandırma öncülerinden birisidir. Hisarlaka tepesindeki ormanı, buraya çam ağaçlarının dikilmesini organize ederek yaratan kişidir.

Anıtın arkasında antik Pautalia Akropolisi kalıntıları bulunur.  

 

ŞEHİR DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Aziz Joachim ve Anna Kilisesi

AZİZ JOACHİM VE ANNA KİLİSESİ

Smolichano köyü yakınlarında, şelaleli bir kaya nişinin üzerinde, aynı adı taşıyan manastırda bulunmaktadır.

Bir Ortaçağ kilisesi temelleri üzerine yapılmıştır.

Kilisede bulunan resimler: 1888 yılında ise ressam Georgi Popaleksov tarafından yenilenmiştir. Ancak yapılan bir sondaj çalışmasına göre, burada daha önce 17’nci yüzyıldan kalma daha eski bir resim tabakası bulunduğu tespit edilmiştir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Luka Girls Monastery

ST LUKA GİRLS MONASTERY-AZİZ LUKE MANASTIRI

Granitsa köyünün yaklaşık 4 km güneybatısında ve Köstendil şehrinden 8 km uzaklıktadır.

2’nci Bulgar İmparatorluğu döneminde Velbuzh-Shtip yolunu kontrol eden Ortaçağ kalesi Granitsa yakınındadır.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Luka Girls Monastery

Manastır 10’ncu yüzyıl yapımıdır. Ancak günümüzdeki şekline restore edildiği 1948 yılından gelmiştir. Yani tamamen yenilenmiştir.

Tek nefli, tek apsisli ve kubbesiz bir kilise kompleksidir. Batı cephesinde bir çan kulesi ve konut binaları vardır. Burada, otel bazında 16 kişilik bir konaklama potansiyeli bulunur.

Efsaneye göre: Aziz Luke bu manastırda okumuştur.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil St Luka Girls Monastery

Manastırın avlusunda: aslen Granitsa köyünden olan üç keşişe adanmış bir çeşme vardır.  

Manastır kültür anıtı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Her yıl 18 Ekim tarihinde manastırda kutlama düzenlenmektedir.

Bulgaristan Kyustendil-Köstendil Holy Trinity Memorial Church

HOLY TRİNİTY MEMORİAL CHURCH

Gyueshevo köyündedir. Bulgaristan-Makedonya sınırına yakın bir yerde inşa edilmiştir.

Sofya ile Üsküp arasındaki demiryolu güzergahındadır.

20’nci yüzyılın başlarında yaşanan savaşlarda, çok sayıda Bulgar askeri ve subayı, sınır bölgesinde ölmüştür. Memorial kilisesi, onları anmak ve kalıntılarını korumak için inşa edilmiştir. Sofya Metropoliti Stephan tarafından 2 Ağustos 1930 tarihinde kutsanmıştır.

Sofya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Üsküp şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.