Adıyaman Gölbaşı

Adıyaman Gölbaşı

Bulunduğu konum itibarıyla, önemli yolların kavşağında bulunmaktadır ve bu yüzden, ulaşım bakımından herhangi bir sorununun bulunmaması, yörenin gelişimini olumlu yönde etkilemiştir. Evet Adıyaman ilinin en batısındaki ilçesi. Bu nedenle: Malatya gibi illeri, Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi batıya bağlayan geçit durumundadır.

Adıyaman Gölbaşı

ULAŞIM

Gölbaşı, bağlı bulunduğu Adıyaman il merkezine 63 km. uzaklıktadır. İlçe: Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerin, Doğu Anadolu bölgesine bağlayan Gaziantep-Malatya karayolu ve Adana-Malatya demiryolu üzerinde bulunmaktadır.

Adıyaman Gölbaşı

TARİH

Gölbaşı ilçesinin en önemli tarihi yönü yol kavşağında bulunmasıdır. Bu yol Cumhuriyetin kuruluşundan sonra buradan geçen Devlet Demir yolları ve Doğu-Güneydoğu Akdeniz bağlantı yolu olan kara yolu ile pekişmiş ve özellik belirginleşmiştir. Çünkü ilk çağlarda Gölbaşı’ndan geçen transit yol “Bağdat yolu, Savaş yolu, Halep yolu, Murat yolu” gibi isimlerle anılmıştır.

Gölbaşı ilçesinin yerleşim yeri, önceleri boş bir arazi iken: 1934 yılında demir yolunun buradan geçmesi sonucunda, bir yerleşim merkezi haline gelmiştir. Çevreden buraya olan göçler, zamanla yoğunlaşmış ve 1954 yılında Besni ilçesine bağlı bir köy iken, 1958 yılında ilçe haline gelmiştir.

Hatta, öyle bir gelişim göstermiştir ki, Adıyaman ilinin en büyük ilçelerinden biri haline gelmiştir.
Ancak, yörede antik döneme ait kalıntılar yoğun değildir ve buna bağlı olarak antik dönemde burada iskan alanı bulunmadığı değerlendirilmektedir.
Yörenin tarihi geçmişindeki tek özelliği: önemli bir yol kavşağında bulunmasıdır. Şöyle ki, ilk çağlarda, buradan geçen transit yol: Bağdat yolu, Savaş yolu, Murat yolu, Halep yolu gibi isimlerle anılmıştır.
Gölbaşı, 1958 yılında Besni ilçesinden ayrılarak, Adıyaman iline bağlı ilçe haline gelmiştir. İlçe olarak ayrılmadan önce, Besni ilçesine bağlı “Karaçalık” köyü olarak bilinmektedir.

Adıyaman Gölbaşı

GENEL

Gölbaşı ilçe merkezi, önceleri boş bir arazi iken, 1934 yılında demir yolunun geçmesiyle bir yerleşim merkezi haline gelmeye başlamıştır. 1930 yılında Gölbaşı ovasından Fevzipaşa-Malatya bağlantılı demir yolu hattının geçmesi planlanmış ve ilk olarak “Gölbaşı İstasyonu” adıyla bir hizmet binası yapılmıştır. İşçe burası, Gölbaşı için yerleşmenin ilk nüvesi olmuştur.

Civar il ve ilçelerden göçler neticesinde 1954 yılında Besni ilçesine bağlı bir köy olmuş, 1958 yılında ise ilçe olmuştur. Hızlı gelişme seyri sonucu, bugün Adıyaman ilinin en büyük ilçelerinden biri haline gelmiştir. Deniz seviyesinden yükseklik 866 metredir. En yüksek dağ 2500 metre yükseklik ile Akdağ’dır. Gölbaşı’nın 7 km kuzeydoğusunda, Göksu çayı üzerinde (Kumluk köprüsü civarı) inşa edilecek Çataltepe Barajının tamamlanmasıyla Adıyaman ve Gaziantep’e içme suyu verilebileceği gibi Gölbaşı ovası ve çevresindeki arazinin sulanması imkan dahiline girecektir.

Adıyaman Gölbaşı Gölfest

GÖLFEST FESTİVALİ

Her yıl, Gölbaşı ilçesinde Tarım, Kültür, Sanat, Turizm, Eğitim, Spor ve Yardımlaşma festivali, kısa ismiyle Gölfest yapılıyor. Festivalde çeşitli yarışmalar, dans gösterileri düzenleniyor. Konser kısmı son yıllarda düzenlenmiyor.

Adıyaman Gölbaşı Meslek Yüksekokulu

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ GÖLBAŞI MESLEK YÜKSEKOKULU

Yüksekokul, 2006 yılında yapılan değişiklik ile, Adıyaman Üniversitesine bağlanmıştır. Okulda “Bilgisayar Teknolojileri” başta olmak üzere birçok bölüm vardır.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Gölbaşı yöresine yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, önerim: içli köfte, çiğ köfte, keklik kömbesi, yahni, borani olabilir. Patlıcan, domates ve biberden yapılan dövmeç yemeği de, buraya has ve gerçek bir lezzettir. Son olarak: çiğdem mevsiminde toplanan çiğdemlerin meyve kısmından yapılan çiğdem sütlacını mutlaka denemelisiniz.

Adıyaman Gölbaşı

GEZİLECEK YERLER

GÖLLER BÖLGESİ

Yer yapısının kuzeydoğu ucunda Gölbaşı gölü yüzölçümü itibarı ile en büyük, güneybatı ucundaki İnekli gölü en küçük olanıdır. Bu ikisi arasında Azaplı gölü vardır. Gölbaşı gölünün fazla gelen suları bir gelegenle Azaplı gölüne, bu gölün fazla suları İnekli gölüne, İnekli gölünün ve dolayısıyla sözü edilen üç gölün fazla suları da yine bir gidegenle Aksu çayına boşaltılmaktadır.

Adıyaman Gölbaşı gölü

GÖLBAŞI GÖLÜ

İlçeye ismini veren bu göl, ilçe merkezindeki göllerin en büyüğüdür. Kuzeydoğu ve Güneybatı yönündeki çöküntü hendeğinin deniz seviyesinden yüksekliği 885 metredir. Gölbaşı gölü, büyük ölçüde akarsular tarafından beslenmektedir. Göle dökülen akarsuların rejimi ile göl seviyesi arasında bağlantı vardır. Gölü besleyen en önemli akarsular, göle güney ve kuzeydoğudan karışmaktadır. Bunlar bol yağışlı dönemlerde göle doğrudan ulaşabilmektedir.

Ancak çoğunun suyu, kendi oluşturdukları alüvyon dolgu içinden sızarak yeraltına iner ve yeraltındaki gölü beslemektedirler. Oluşum bakımından, kartik tektonik göller gurubundadır. Suyu tatlı fakat içilmeye uygun değildir. Gölün uzanışı, doğu-batı yönlü olup, güneyinde bir miktar ovalık alan, sonrasında ise platoluk alan görülür. Bazı yerlerde alüvyon saha bulunur.

Gölün yüzölçümü 3 km kareye yakındır. Gölün en derin yeri 22 metredir. Göl seviyesi ilkbaharda yükselmekte, sonbaharda ise alçalmaktadır. Batı istikametinde, kanal ile Azaplı gölüne bağlanır. Gölleri birbirine bağlayan bu kanal gelecekte su sporlarının yapılması için düşünülmektedir.

Bu özelliği nedeniyle: GAP Mesire Alanı olarak ilan edilmiştir. Gölbaşı gölünün çevresi motorlu araç trafiğine kapalı, yürüyüş ve spor amaçlı, faytonların süslediği bir kıyıya sahiptir. Gölbaşı gölünün bir özelliği daha var, birçok gölde nilüfer çiçeğinin tek rengi var iken, burada iki rengi mevcuttur.

Adıyaman Gölbaşı Azaplı gölü

AZAPLI GÖLÜ

Gölbaşı gölünün bir kanalla bağlandığı Azaplı gölü, 3 km kare büyüklüğündedir. Tektonik oluğun en çukur yerinde b ulunmaktadır. Deniz seviyesinden 850 metre yüksekliktedir. Diğer göllere oranla daha derindir. Su hacmi, Gölbaşı ve İnekli göllerinden daha fazladır. Bu özellik, Azaplı gölünün tektonik oluğun merkezi kısmında bulunması, çökmenin burada fazla olması, ayrıca göl dibine Eosen kalkerlerinin hakim olması ve böylece çözünmeye bağlı olarak gölün derinleştiği ortaya çıkmaktadır.

Kıyıları: girintili çıkıntılı değildir, sazlık ve kamışlıklarla kaplıdır. Suları tatlı fakat içmeye elverişli değildir. Oluşumu karstik bir yapıya sahiptir. Azaplı gölü 25 metre derinlik ile en derin göldür. Su hacmi diğer iki gölden daha fazladır. Diğer göllere göre dar alanlı olmasına rağmen, su hacminin fazla olmasının sebebi, daha derin olmasıdır. Sazan ve yayın balığı yetiştirmek için müsait olan gölde, yılda yaklaşık 20 ton sazan ve 25-30 ton yayın balığı üretilir.

Ayrıca göl sulama amaçlı kullanılmaktadır. Gölün doğu kenarındaki Hüyük Tepe (895 metre) eski bir adadır. Burası, göl seviyesindeki değişmelere bağlı olarak zaman zaman yine ada özelliği gösterir ve üzerindeki yığıntıdan dolayı da Hüyük ismini alır.

İNEKLİ (YEŞİLOVA) GÖLÜ

Gölbaşı’nın en batısındaki göldür. Denizden yüksekliği 863 metredir. Yüz ölçümü olarak üç gölün en küçük olanıdır. Ancak beslenme havzası açısından en büyüğüdür, çünkü İnekli gölü, büyük ölçüde Gölbaşı ve Azaplı göllerinin su rejimi etkisi altındadır. Gölbaşı ve Azaplı göllerinin suları yüzeysel olarak kısmen de yer altından İnekli gölüne doğru bir akış gösterir.

Çevresi sazlık ve kamışlıktır. Suyu tatlı ama içilmez. İnekli gölü su seviyesi, kış ayları ile Mart ve Nisan aylarında yükselir. En düşük seviyesi ise, yaz aylarında ve Eylül ayındadır. Gölün azami derinliği 13.60 metredir. Bataklık alanını kurutulması için, gölün güneybatısındaki gideğeni yönünde, Gökyar boğazına doğru 1986 yılında bir tahliye kanalı açılmıştır.

Böylece gölün fazla gelen suları, bu kanal vasıtasıyla boşaltılmış ve kıyı gerisinde Gölbaşı ve Azaplı gölü çevresini de içine alacak şekilde, nispeten geniş bir alanda zirai faaliyet yapılabilir hale gelmiştir. Gölbaşı, Azaplı ve İnekli gölleri, DSİ tarafından kanallarla birleştirilmiştir.

Adıyaman Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı

GÖLBAŞI GÖLLERİ TABİAT PARKI

Kahramanmaraş ile Gölbaşı üzerinden gelerek Ermenek-Malatya istikametine doğru giden kırık hattının, bu civarda çökmesi sonucu, kuzeydeki Toroslardan gelen suların kaynak oluşturarak buraya dolması ile bu üç göl meydana gelmiştir. Göllerin çevresi alçak tepelerle çevrilmiştir.

Oluşum bakımından tektonik-karstik göller gurubuna girer. Gölbaşı ilçesinde, söz konusu göllerin içinde bulunduğu 16 bin dekarlık alan, 2008 yılında Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı olarak ilan edilmiştir. Gölbaşı, Azaplı ve İnekli gölleri, iletim kanalları ile birbirine bağlanmıştır. İnekli gölünden Çelik köyü tren istasyonuna kadar yaklaşık 2 km yaya yürünerek yaban hayatı gözleme noktasına ulaşılabilir.

Adıyaman Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı
Adıyaman Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı

Göksu çayından pompalanarak göle akıtılan su, Gaziantep’e içme suyu olarak da verildiğinden, göller arasında 40 metre genişliğinde kanallar açılarak, 50 km yi bulan bir su yolu yapılmıştır. Yoğun yağış alan yıllarda, göllerin su seviyesi artar ve göller taşkın alanları ile geçici olarak birleşir.

Göller ıslak çayırlar ve sazlıklarla çevrilidir. Dere vadisinin kuru bölgelerinde kavak toplulukları ve tarım alanları vardır. Daha dış kısımlarda ise fıstık ve meyve bahçeleri bulunur. Alanda üreyen 11 tür su kuşu vardır. Özellikle “turna” nın dünyadaki en güney üreme alanlarından biridir.

Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan kız böceği, alana özel statü kazandıran en önemli türlerden biridir. Bölgede yoğun küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılır. İnekli ve Azaplı göllerinde balıkçılık yapılmakla birlikte kirlenme nedeniyle Gölbaşı Gölünde son yıllarda balıkçılık yapılamamaktadır. Buğday, mercimek ve arpa açısından en çok ekilen tarımsal ürünlerdir. Göllerin arasındaki kanal sistemi aracılığıyla bölgedeki su seviyesi kontrol edilmektedir.

Adıyaman Gölbaşı Tren İstasyonu

GÖLBAŞI TREN İSTASYONU

İlçe merkezindedir. İdari binalar ve su deposu binalarından oluşur. Bu binalardan bazıları yıkılmıştır, yıkılmayanlar ise özgün yapılardır. Binalar kesme taştan yapılmış olup yakın dönemde sıvalar yapılmıştır. Köşe taşlarında kapı etraflarında ve alt pencerelerinden dışa çıkıntılar bulunur.

Adıyaman Gölbaşı Altınlı Köprü

ALTINLI KÖPRÜ

Köprü Gölbaşı ilçesinin simgesidir. Yolbağ köyü sınırları içindedir. Köprüye, ilçe merkezinin 10 km kuzeyindeki Karagüney, Karahasan ve Miçolar köyü yol güzergahından gidilir. Göksu çayı üzerindedir. Gölbaşı ile Elbistan arasındaki ulaşımı sağlar. Köprü: Harmanlı kasabası yakınında Göksu üzerinde bulunan “Paşa köprüsü”, Yaylacık köyünde 6 km uzaklıkta, Göksu üzerinde bulunan “Vijne köprüsü” ile yaşıttır. Muhtemelen Selefkiler döneminde yapılmıştır.

Ancak bir rivayetlere göre, kralın kızı tarafından yaptırılmıştır ve yıkılma durumunda, eşdeğer köprüyü inşa edecek altın, civarda gömülüdür. Bu yüzden köprünün ismi “Altınlı köprü” olmuştur. Yine bir söylentiye göre, bu köprünün Deli Dumrulun meşhur köprüsü olduğuna inanılmaktadır. Köprünün uzunluğu 83 metredir. 4 kemer göze sahiptir. Köprü muhtemelen Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Besni-Elbistan kervan yolu için kullanılmıştır.

Ayrıca 16’ncı yüzyılda Osmanlı Arşiv kayıtlarında bu güzergahın “Adıyaman-Behisni-Gölbaşı-Elbistan-Maraş güzergahı” ya da “Karasungur yolu” olarak kaydedilmiştir. Bu yolun önemini ve sürekliliğini göstermesi açısından bu durum dikkat çekicidir. Evet, Çetintepe Barajının yapılması nedeniyle, su tutulmaya başlandığında köprü baraj suları altında kalacaktır. Ancak köprünün gelecek nesillere sağlam olarak aktarılması düşünüldüğünden, restorasyonu yapılarak dayanıklılığının arttırıldığı söyleniyor, ama hiç sanmıyorum, baraj sularının altında kalınca büyük olasılıkla köprü elden çıkacaktır.

Mimari

Köprünün büyük bir kemeri ve kademeli olarak küçülen üç kemeri daha vardır. Ana kemer: temelde 14 taş ve yukarı çıkıldıkça kademeli olarak daralır 9 taş olur. Kemerin batı kısmında 63 ve doğu kısmında 70 sıra taş vardır. Ana kemer, azgın suya karşı korunmak için, koni şeklinde, kemerin her iki tarafına destek yapılmıştır. İkinci kemerde, tabanda 9 sıra taş ve toplam 33 taş vardır. Üçüncü kemerde: 10 sıra taş ve toplam 26 taş vardır.

Dördüncü kemerde: 9 sıra t aş ve toplam 19 sıra taş kullanılmıştır. Köprünün önden yüksekliği 20 metreye yakındır. Sağda kaya zemine oturmakta, solda taşma kemerleriyle çay yatağını aşmaktadır. Kemerler beyaz kesme taşlardan, diğer kısımlar moloz taşlardan yapılmıştır. Taşlar harç kullanılmadan, sıkıştırma (Cendere) yöntemiyle yerleştirilmiştir.

HARMANLI

Daha önce buraya “Pervari” deniyormuş. Pervari’den şu şekilde söz edilmektedir.”Bestesha (Besni) civarına gelip yerleşen bazı Türkmen Oymakları arkadan gelen göçlerin teshiriyle küçük ovaya doğru yola çıkarlar. Türkmen oymaklarından Atlı, Çakallı ve Beydilli oymakları, düşmanlarına karşı birleşirler. Oymak beyliğini ise Beydilli aşiretlerinden Muhammed Pervari yapar. Bu büyük kafile üç göl çevresine dağılır.

Atlı ve Çakallı birliği bozularak ayrılır. Muhammet Pervari ise küçük kardeşi Mahmut Pervari ile Hz. Ali’nin atının izi olduğuna inanılan Ali Kayası civarına yerleşirler. Civardaki eşkıya baskınları bu iki kardeşi yıldırır. İskan etmiş birkaç oymakla birlikte daha yukarıda bir yerde birleşirler. Ancak büyük kardeş ölür, küçüğü ise oymakla ayrılarak Cenub tarafında iskan eder. Gittiği yer Küçük Perveridir. Büyük ve Küçük Perveri diye iki yerleşim yeri olur. Kasaba böylece adını oymak beyi olan Muhammed Pervari’den almıştır.

Uzun mağara

Mağarada 3 tane gizlenme odası vardır. Girişi doğuya bakmaktadır. Büyük ihtimalle, 1245 yılında Moğol istilasında, askerlerden gizlenmek için buraya kaçanlar tarafından oyulmuştur.

Adıyaman Gölbaşı Paşa Köprüsü

Paşa köprüsü

Harmancı kasabasında Göksu ırmağı üstündedir. Tarihi ipek yolu güzergahındadır. Ancak 1954’lerde üzerinden ağır bir iş makinası geçirilmeye çalışılmış ve bunun üzerine ağır hasar görmüş ve yine bir idareci tarafından tehlikeli olmaması için dinamitlenerek yıktırılmıştır. Malum ülkede tarihi eser, tarihi değer bilinci yok, bunlara taş diye bakan zihniyet.

Adıyaman Gölbaşı Ulupınar

Ulupınar

İpekyolu güzergahında, kesme taştan yapılmıştır. Yapım tarihi ve yaptıranlar bilinmemektedir. 6 tane oluğu var, pınarın suyu kuzeye giden kanala yönlendirildiğinde Göksu nehrine akmaktadır. Batıya giden kanala yönlendirildiğinde ise, suyu Gölbaşı gölüne karışmaktadır. Daha önce bir kısmı yıktırılmış, ancak 1993 yılında Paşa köprüsünden temin edilen 23 taş ve dışarıdan getirilen taş ustaları ile tekrar yapılarak eski görünümüne kavuşturulmuştur.

Kavkutlu Höyük

Harmanlı Beldesi Kavkutlu mevkiindedir. Gölbaşı-Harmanlı yolu üzerindedir. Düz bir arazi üzerinde yer alan höyük, yaklaşık 160 metre genişliğinde ve 120 metre uzunluğundadır. Höyük yaklaşık 5 metre yüksekliktedir. Geç Tunç çağından başlayarak Helenistik, Roma ve Geç dönemlere kadar kullanıldığı bilinmektedir.

NASIRLI

Köy ilçe merkezine 29 km uzaklıktadır. Evler iki katlı ve topraktır. Köyün ilk kuruluş yeri, Mendededir. (Minik Dede) Buradan da kız kapana göç edilmiştir. Burada da aşiret kavgaları başlamış, köy ikiye ayrılarak Yukarı ve Aşağı Nasırlı köyleri olmuştur.

Aşağı ve Yukarı Nasırlı köylerinin asıl sahipleri “Cec oğulları” dır. (Besni ağaları olarak da bilinirler.) Malatya Akçadağ ilçesindeki Levent oğulları ile Harun oğulları arasında çetin kavgalar olur. Levent oğulları, Aşağı Nasırlı’ya göç ederler. Cec oğulları ile bunlar arasında da yerleşme konusunda uzun mücadeleler olur. Köy tarihi zenginliklerle doludur.

Mendene Höyüğü

Nasırlı köyünde, köyün ilk kuruluş yeri olan Mende’dedir.

Kız Kapan

Burada su sarnıçları, basamaklarla çıkılan mağaralar vardır. Çevrede, çok sayıda cam, ok demirleri, çanak ve çömlek kalıntılarına rastlanmıştır.

Gölün başı mağarası

Köyün güneyinde, 2 km uzaklıkta Çardak veya Gölün Başı Mağarası olarak isimlendirilen bir mağara vardır. Mağarada “öküz başı rölyefi” bulunmuştur. Buraya “Musa Gediği” de denilmektedir.

Kırkbayır

Köyün kuzeyinde Kırk Bayır denilen yerdeki mağaralarda, mezarlara rastlanmıştır. Köy merkezine 2 km uzaklıktaki bu mağaralarda, 5-6 cesedin konulacağı yer ile başlarının da konulacağı seki yapılmıştır.

BELÖREN

İlçenin güneyinde 23 km uzaklıktaki Belören beldesi, Gölbaşındaki tarihi yerleşim merkezleri içinde, tarihi kalıntılar bakımından en zengin olan yerlerden biridir. Beldenin eski ismi “Belviran” olup “halkın dayanışması” anlamında kullanılmıştır. 1968 yılında belediyelik olunca “Belören” ismini almıştır.

Beldedeki tarihi kalıntılar ile mevkileri şu şekildedir:

Heyik mevkii

Köyün 6 km batısında eski yerleşim yeridir. Buranın tarihi bir şehir olduğu, dükkan olması muhtemel kalıntılardan, yine buradaki mezar kalıntılarından anlaşılmıştır. Taşlar doğal halindedir.

Keykubat kalesi

Beyören’in kuzeyinde 5 km uzaklıktadır. Çevresi surlarla çevrilidir. Kale, Roma harcı ile yapılmıştır.

Kent bölgesi

Belören beldesinin güneyinde 5 km uzaklıktadır. Burada, taş mimari parçalar ile mezar kalıntıları bulunmuştur.

Peri önü

Belören beldesinin güneyinde 2 km uzaklıkta, bu höyük vardır. Buranın da eski bir yerleşim yeri olduğu bilinmektedir.

ÇELİK 

Çelik ilçe merkezinin 14 km kuzeyindedir. Köyün kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte göçer Türkmenler tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Köyün içindeki çeşme “Kürt Pınarı” adını ilk olarak bu göçerlerden alır. 1968 yılında yapılan müteahhitlik çalışmasında, atılan dinamitlerden sonra, tesadüfi olarak Bizans dönemine ait binlerce altının toprağa savrulduğu bilinmektedir.

ÇATALTEPE

İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Köy ismini kurulduğu yerin birkaç dağ yamacında olmasından alır. Köyün kuruluş tarihi, kesin olarak bilinmemektedir. Çevrede “Aşağı ve Yukarı Örenli” denilen iki tane eski yerleşim merkezi olduğu söylenir. Devlet bürokrasisinin çeşitli kademelerinde yetişmiş çok sayıda elemanı vardır.

Köydeki tarihi kalıntılar ve yapılar şunlardır:

Köristan-Kölisten

Burada, dağın üzerindeki kalıntının ne olduğu kesinlik kazanmamıştır. Bu kalıntıların yel değirmeni veya bir kiliseye ait olduğu söylenir.

Kara mağara

Köyün güneybatısındadır. Doğal mağaranın üzerinde 1 metre çapında ve 2 metre derinliğinde, tahıl saklama veya şarap kuyuları olduğu söylenen kalıntılarla karşılaşılmıştır. Ayrıca burada kilise ve ev kalıntıları bulunur. Bunlar da burada bir yerleşim olduğunu gösterir.

Kara mağara bölgesinde Yolbağı mezarlardan anlaşıldığına göre gayri Müslimlerin yaşadıkları yerdir. Hangi döneme ait olduğu bilinmeyen bir kale yıkıntısı vardır. Hatta buralarda, Kurtuluş savaşına kadar Ermenilerin yaşadığı, Kurtuluş savaşından sonra Halep’e göç ettikleri söylenir.

Mezgitli Yaylası

Yaylada bulunan Gümbürtü mağarası adını, yere sertçe vurulduğunda çıkan sesten almıştır. Mağaradaki yaşam izleri burada yatak şeklindeki oyuklardan anlaşılmaktadır.

Beş Tepe

Köyün batısında, Göksu ırmağını geçtikten sonra Meydan Köyü sınırlarında birbirine sıralı beş tepe vardır. Beş Tepe Mevkii denilen bu tepelerin üzerinde Roma harcına benzer harçla yapılmış kapı kalıntıları mevcuttur. Bu tepelerin birinde bulunan bir mağarada 4x 4 metre ebadında, ikon veya benzeri eşya koymaya yarayan taştan oyma raf vardır.

Adıyaman Tut

Adıyaman Tut

Bulunduğu karayolu üzerinde, son ulaşım noktasıdır. Bu yüzden, herhangi bir yere gelip-giderken uğrayıp görebileceğiniz bir yer değil. Özellikle, ana yoldan sapıldıktan sonraki 14 km. lik bölüm oldukça virajlı ve zor bir yoldur.

Adıyaman Tut

ULAŞIM

Tut, bağlı bulunduğu Adıyaman il merkezine 47 km. uzaklıktadır. İlçe: Adıyaman-Malatya kara yoluna 14 km. lik bir ara yol ile bağlanmaktadır. Söz konusu yolun en büyük özelliği ise, çok virajlı olmasıdır. Bu yol üzerinden Adıyaman iline varılır. İlçe Adıyaman hava alanına 60 km uzaklıktadır.

TARİH

Tut ve çevresi tarihi çok eskilere gitmektedir. Kaşlıca ve Sürmene yöresinde tarihi eserler bulunur. Kurulan deresi yanında Ermişdere adında bir kale bucağın batısındaki Sürmen denen yerde ise ev kalıntıları, yatak yerleri ve mezarlar vardır.

1560 yılına ait Kanuni Sultan Süleyman dönemi tahrir defterindeki kayıtlara göre, ilçe o dönemde önemli bir yerleşim yeridir. Yerleşim biriminin Şeyh Abdurrahman Erzincani vakfı olduğu belirtiliyor.

Yöredeki yerleşim: Oğuz boyları ile Türkmen ve Yörük izleri taşır.

Tut, Kaşlıca köyünün yerinde kurulmuş ve burada Türkler ve Rumlar birlikte yaşamışlardır. Ancak, Türkler çıkan bir anlaşmazlık sonucu köyden ayrılırlar ve şimdiki yere taşınırlar.

Adıyaman Tut

GENEL

Bölge: Güneydoğu Toros dağlarının eteklerinde kurulmuştur. Güney ve batı bölümler, Göksu ırmağı ile çevrilmiştir. Arazi genellikle dağlık ve engebelidir. Denizden yükseklik, 1050 metredir. Bunun sonucu olarak, ilçe merkezi bir yayla konumundadır. Fırat nehrinin bir kolu olan Göksu ırmağı, ilçenin güneyinden geçer. Göksu ırmağı nedeniyle, yörede her türlü meyve ve sebze yetiştirilmektedir.

İlçe halkının büyük kısmı ise, yurt dışına işçi olarak çalışmaya gitmiştir. Çünkü: tarım alanları kısıtlıdır ve sanayi kuruluşu bulunmamaktadır. Bu yüzden, yörede oturan gençlerin büyük çoğunluğu: yaz döneminde Adana ve Mersin yörelerine mevsimlik işçi olarak çalışmaya gitmektedirler.

Bunun dışında, yörede, 1950’li yıllara kadar “Tut bezi” olarak önem kazanan bir dokuma türü, ekonominin başlıca etkinliği olmuştur. Ancak makineli üretim yüzünden, günümüzde, bu el sanatı yok olmuştur. Bugün ilçede tamamen doğal yollarla yapılan halıcılık önem kazanmaktadır.

Yörede: kalitesi ve güzelliğiyle göze çarpan “Azeri” halıları dokunmakta ve çoğu yurt dışına ihraç edilmektedir. Halılar, özellikle, Amerikalılar tarafından tercih edilir.

Yörenin iklimine gelince: burada yayla iklimi görülür. Güney kısımlarda ise, sahil iklimi egemendir. Buna bağlı olarak, yazları kurak ve sıcak, kışları ise yükselti nedeniyle soğuk ve kar yağışlıdır.

İlçenin her yeri dut ağacı ile doludur. Ayrıca ceviz, badem ve öteki meyve ağaçları da boldur. Yüzyıllardır sağlık iksiri dut, bu topraklarda yetiştirilir. Hatta “Tut” ilçesinin ismi “Dut” tan geliyormuş. Çünkü bu ilçede duta, tut deniliyor. Evet burada önce dut geliyor.

Yörede bu meyveden çok şifalı olduğu bilinen dut pekmezi yapılıyor. Ayrıca kurutularak pestil yapılıyor ya da kurut dut olarak çerez şeklinde oldukça fazla tüketiliyor. İlçede, duttan sonra ise incir gelir. Hem tazesi, hem kurusu, sonra yaş ve kuru üzüm. Hem karası hem kırmızısından.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Tut yöresine yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz önereceklerim: Maş Aşı yani Muaşer Cıvığı olabilir. Nohut ve bulgur ile yapılan bu yemek, yöresel özellikler taşımaktadır. Bir diğer önereceğim yemek ise, Kara Şoğra’dır. Mercimek, döğme ve nohut ile yapılır.

Abdurrahman Erzincani

Tut yöresinde, Osmanlı-Türk yerleşiminin öncüsü, Şeyh Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet Erzincani’dir.

Kendisi, söylentilere göre: Erzincan’dan Adıyaman’ın merkez Zey köyüne gelerek yerleşmiştir. Oğlu Mehmet Erzincani ise, Zey yönünden Tut’a gelmiş ve buradaki Türk İslam hareketine öncülük etmiştir.

Mehmet Erzincani, burada ilk olarak Ulu Cami’yi yaptırmış, ayrıca Göksu çayı üzerindeki Vijne köprüsü, Şepker çayı üzerindeki Şepker köprüsü, Ayniye mahallesi ve Fethiye arasındaki Dışpınar çeşmesini yaptırmıştır.

Adıyaman Tut Abdurrahman Erzincani Türbesi

Abdurrahman Erzincani Türbesi

Türbe şehir merkezine 8 km uzaklıktaki İndere (Zey) köyündedir. Kendisi Adıyaman’a geldiğinde bu köyde yaşamıştır. Doğum tarihi net olarak bilinmez. Ancak söylentilere göre, Sultan IV. Murat döneminde yaşamıştır.

Türbesi, köye hakim bir tepe üzerindedir. Günümüzde bir ziyaret yeri olarak kullanılmaktadır. Halk arasındaki inanışlara göre, türbeyi ziyaret edenlerin akıl ve sinir hastalığından şifa bulacağına inanılır. Hatta, yine burada misafirler için 100 adet yatak temin edilmiştir.

Ancak sadece hastalar değil, dilek dilemek ve adak adamak isteyenler de burayı ziyaret ederler. Türbenin çevresinde çeşitli ilaveler yapılmış, türbe yeşil renge boyanarak tarihi dokusu kaybolmuştur. Türbenin içinde, kendisi ve ailesinin sandukaları vardır.

Adıyaman Tut Yamaç Paraşütü ve Hava Sporları Festivali

YAMAÇ PARAŞÜTÜ VE HAVA SPORLARI FESTİVALİ

Yamaç paraşütü şenliği, her yıl Haziran ayında Tut ilçesinde yapılmaktadır. Festival, Tut Kaymakamlığı ve Tut Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenir. Uçuşlar Ali Dağı mesire alanında, Atatürk Barajına doğru yapılıyor.

Adıyaman Tut

GEZİLECEK YERLER

Adıyaman Tut Ulu cami
Adıyaman Tut Ulu cami

ULU CAMİ

İlçe merkezindedir.

Minaresinin kaidesi üzerindeki yapım kitabesine göre 1736 yıllarında Hacı Hasan tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Düzgün kesme taştan yapılmış minareye sahip caminin doğu ve güney cephe beden duvarları da kesme taştan yapılmıştır. Caminin iç kısmı, 12 sütun üzerine kurulmuş olup, taş sütunlar Osmanlı motifleri ve desenlerle simetrik süslenmiştir.

Son cemaat yeri iki kemerlidir. Caminin üzeri düz dam olup saç ile örtülüdür. Caminin içinde dörtgen ayaklara ve sütunlara oturan üç sıra kemerli yapı ve üzeri tavan ahşap kaplamadır. Minaresi tek şerefeli ve taştan yapılmıştır. Caminin son onarımı, 1953 yılında yapılmıştır.

Anıt ağaç

Ulu caminin yakınındadır. Doğal su kaynağı başında bulunan ve yaklaşık 600 yıllık olduğu tahmin edilen çınar ağacı, doğal sit alanı olarak tescillenmiştir. Anıt ağaçla ilgili bilgilerin bulunduğu bir tabelanın konulması gereklidir.

Adıyaman Tut Vijde köprüsü

VİJNE KÖPRÜSÜ

İlçe merkezinde Çamlıca mahallesindedir. Yürüyerek ulaşılabilir.

Yine Göksu ırmağı üzerinde olup bu köprüye benzeyen iki köprü, daha önce sel ve doğal nedenlerle yıkılıp yok olmuştur. Göksu nehri üzerinde bulunan köprü, 18’nci yüzyıl İslam mimarisini yansıtır. Osmanlı imparatorluğu döneminde, Kanuni Sultan Süleyman tahtta iken, önemli bir ticaret merkezi olan Tut ve Gölbaşı ilçelerini birbirine bağlaması için yapılmış ve ticaret kervanlarına hizmet etmiştir.

1938 yılında Adıyaman Müzesi tarafından tescillenerek koruma altına alınmıştır. Köprünün uzunluğu 45 metredir. Kemer kısımları düzgün kesme taştan, diğer yerler moloz taştan yapılmıştır. Biri ana ve diğeri tahliye olmak üzere iki kemeri vardır. Tahliye kemerinin üstü yıkık olduğundan, geçiş ahşap hatıllarla sağlanır.

Günümüzde köprünün yıkılan bölümlerine, yani küçük kemer kısmının üzerine, yöre köylüleri tarafından ağaçtan ek yapılmıştır. Evet bu kadar, inanın bu köprünün ismi niye “Vijne” diye çok merak ettim, araştırdım, hayır yok, hiçbir yerde bulamadım, bilen varsa yazsın veya ilgili resmi makamlar incelesin.

ŞEBKER KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine bağlı Tepecik köyü ile Adıyaman’ın merkeze bağlı Şerefli köyünü birbirine bağlar. Vijne köprüsüne benzerdir. Tut ilçesinin sınırlarını çizen Şebker çayının dar ve kayalık bir kısmına oturtulmuştur. Yapılışındaki teknik sayesinde, bugüne kadar ayakta kalmayı başarmıştır.

KAŞLICA KALESİ/MİHRİBABİL KALESİ

Kaşlıca köyünün doğusunda, Aşağı evler denilen mevkidedir. Köy ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır.

Halk arasında Mihribabil kalesi olarak da bilinir. Kaleler genel olarak yüksek yerlere yapılmasına rağmen, Kaşlıca kalesi, Kaşlıca-Aşağı evlerin bulunduğu vadi içine yapılmıştır. Babil krallığı zamanında yapıldığı düşünülmektedir. Düz ve uzun bir vadi üzerinde yaklaşık 50 metre yükseklikte bir kayalığın üzerinde yer alır. Genel olarak kaleler yüksek yerlerde kurulmasına karşın, bu kale vadi içinde yapılmıştır. Kale duvarları moloz taş örgü ile yapılmıştır.

Kalenin girişinin sağında ise sarnıç bulunmaktadır.  Kalenin içinde yüksek noktalarda halkın karakol ya da gözetleme yeri dediği yerler vardır. Battal Gazi’nin Malatya’dan gelerek bu kaleyi fethettiği rivayet ediliyor. Günümüzde kalenin içinde: duvar kalıntıları, ok mahmuzları ve kenar kısımlarında su kanalları kalıntıları bulunur.

MALKAYISI

Meryemuşağı köyü yakınlarındadır. Köy ilçe merkezine 9 ve il merkezine 62 km uzaklıktadır.

Osmanlı döneminde, Trabzon’dan gelip Halep’e giden kervan yolu buradan geçerdi. Burası Osmanlı döneminde, eşkıyaların yol kestiği ve kayaları oyarak yol açtıkları bir yerdir. Bu yolun belli kısımları hala görülebilmektedir.

ŞEYH ALİ BABA TÜRBESİ

İlçe merkezinde, Tepebağ denilen mevkidedir. Halk arasında: Şeyh Ala Baba olarak bilinen şahsa aittir. Burayı ziyarete giden felçli ve akıl sağlığı bozuk olan hastalar: gelenekler gereği: bir gece burada yatarlar, pilav pişirirler ve çevredeki evlere dağıtırlar. Böylece: hastalıklarına şifa umarlar.

EVRENTEPE TÜRBESİ

Burası da ilçe merkezine bağlı Akçatepe köyündedir. Buranın ilginç bir hikayesi var. Bunu anlatmak istiyorum: Bir zamanlar, zamanın kralının güzel bir kızı varmış. Bu kızı gören Hüseyin Gazi, amcasının oğluna kızın güzelliğini anlatır. Ancak: yine aynı dönemde Hüseyin Gazi: kralın adamları tarafından öldürülür.

Bunun üzerine, Hüseyin Gazi’nin sülalesi, intikam almak için kralın kızını kaçırmayı planlarlar ve bunun için, yakışıklı bir genç olan “Güzel Oğlan” görevlendirilir. Güzel oğlan, kaleye gelir, kralın kızını kaçırır, ancak kalenin 3 km. kuzeyinde, günümüzdeki türbenin 500 metre doğusunda kralın adamları tarafından yakalanırlar ve her ikisi de öldürülür. Öldürüldükleri yerde, ufak bir taş, mezar taşı olarak kullanılır.