Bulgaristan Veliko Tarnovo

Bulgaristan Veliko Tarnovo

Bulgaristan Veliko Tarnovo; şehir Yantra nehri kıyısındadır.

Şehir: Balkanları Karadeniz’e ve Doğu Avrupa’yı Ortadoğu’ya bağlayan ana yollar üzerindedir. Bu yüzden konumu stratejiktir.

 1965 yılında şehrin ismi resmi olarak “Tarnovo” iken, zengin tarihi ve önemini anmak için “Veliko Tarnova” yani “Büyük Tarnovo” olarak değiştirilmiştir.

Günümüzde şehir, Bulgaristan ülkesinin önde gelen eğitim ve kültür yerlerinden birisidir. Şehirde iki büyük üniversite vardır.

22 Mart tarihi şehrin resmi günüdür. Bu tarih: Çar II İvan Asen’in Teodor Komnin’e karşı kazandığı tarihi zaferle ilgilidir. (1230 yılı) Geleneksel olarak bayram gününün akşamı: Tsarevets tepesinde ücretsiz bir performans sergileniyor. Görsel ve işitsel performans: Ses ve Işık gösterisi olarak : müzik, ışıklar lazerler ve kilise çanları aracılığıyla anlatılıyor ve özellikle şehir dışından gelen turistlerin çok ilgisini çekiyor.

2019 yılında şehir, Bulgaristan ülkesinin manevi başkenti ilan edildi.

ULAŞIM

Veliko Tarnovo şehri: Başkent Sofya şehrine 241 km, Varna şehrine 228 km ve Ruse kasabasına 107 km uzaklıktadır. Şehre en yakın havaalanı, 10 km uzaklıktaki Gorna Oryahovitsa havaalanıdır.

TARİHİ

Kasaba 167 yıl boyunca devam eden Bizans egemenliğinin sonunu ilan eden Asen ve Petar kardeşler tarafından 1185 yılında yapılan ayaklanmanın ardından, Bulgar devletinin başkenti ilan edildi. Başkent seçildikten sonra şehir hızla gelişti. 12 ile 14’ncü yüzyıllar arasında Bulgar kalesi yapıldı, kültür ve entelektüel merkezi oldu.

Şehir, 1’nci Bulgar imparatorluğunun tarihi başkentidir.

Bu yüzden “Çarların Şehri” olarak tanınır.

Bu dönemde: şehirde önemli bir askeri garnizon bulunuyordu.

Ortaçağın ikinci yarısında, şehir: Bulgaristan ülkesinin en güçlü ve en müreffeh şehri oldu. Aynı zamanda İmparatorluğun en önemli ekonomik, siyasi, kültürel ve dini merkeziydi.

Başkent olması nedeniyle, şehirde birçok yabancı tüccar ve elçi bulunuyordu.

1393 yılında Osmanlılar şehri fetih ettiler. Zaten şehrin düşmesinden 3 ay sonra bütün Bulgaristan ülkesi, Osmanlı yönetimine girdi.

17’nci yüzyılda: Tornovo şehrinde, iki büyük Osmanlı ayaklanması olur.

Ancak: 19’ncu yüzyıla kadar Osmanlı hakimiyeti devam etti.

1876 yılındaki Bulgar ayaklanmasının ardından (ayaklanmanın merkezi burasıdır), 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı devamında, 1877 yılında 480 yıllık Osmanlı hakimiyeti bitti. 1878 yılında Berlin Antlaşması ile kurulan Bulgar Prensliğinin başkenti Veliko Tarnovo şehri oldu. 1879 yılında ise başkent, Sofya şehrine devredildi.

5 Ekim 1908 tarihinde Bulgaristan’ın tam bağımsızlığı, Çar Ferdinand tarafından 40 Kutsal Şehitler Kilisesinde ilan edilmiştir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Üniversiteler

ÜNİVERSİTELER

Şehirde iki üniversite vardır. Bunlar:

Veliko Tarnovo Üniversitesi ve Vasil Levski Ulusal Askeri Üniversitesidir.

Tarnovo Üniversitesi, Bulgaristan ülkesinin en büyük üniversitelerinden biridir ve günümüzde yaklaşık 20 bin civarında öğrenci eğitim görmektedir. Vasil Levski ise ülkenin en eski askeri üniversitesidir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo

ALIŞVERİŞ

Bulgaristan Veliko Tarnovo Samovodska Charshya

Samovodska Charshya

Burası bir iş merkezidir. Ancak asırlık bir zanaatkarlık geleneğini koruyan birçok zanaat dükkanı vardır.

Piccadilly Veliko Tarnovo

Bu ünlü Bulgar Süpermarket zincirinin şehirde bir şubesi bulunmaktadır. Burada her türlü ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Central Mall

Şehrin batı kesimindedir. Müşterilerine modern ortamda konfor ve kolaylık sağlayan bir alışveriş merkezidir. Birkaç katlıdır. Yerel moda markaları, bir kafe ve restoranları ile şehrin tek sineması ve bowling salonu bulunur.

Mall Veliko Tarnovo

Oborishte Street adresindedir.

Şehir merkezinin kuzeybatı kesiminde, Sofya-Varna otoyolunun yakınındadır. Her gün saat 10.00-21.00 arasında açıktır.

Praktiker yapı Market

Şehir merkezinden bir miktar uzaktadır. Sofya-Varna otoyolunun yukarısındadır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo

GEZİLECEK YERLER

ESKİ ŞEHİR-ASENOVA MAHAVA

Kasabanın eski kısmı: Yantra nehrinin kıvrımlarının ortasında yükselen üç tepededir.

Bunlar:

1-Tsarevets tepesi,

2-Trapezitsa tepesi,

3-Sveta Gora’dır.

Kalenin altındaki Yantra nehri boyunca yürüyerek yaklaşık 10 dakikada buraya ulaşabilirsiniz.

TRAPEZİTSA VE TSAREVETS TEPELERİ ARASINDA ASENOVA MAHAVA

1187-1256 yılları arasında Bulgaristan ülkesini yöneten Asen Hanedanlığı döneminde, bu bölge “Yeni Şehir” olarak biliniyordu.

Günümüzde ise şehrin en eski mahallelerinden biridir.

Bir zamanlar Yeni Şehir: Yantra nehri boyunca, müstahkem tepeler Tsarevents ve Trapezitsa arasında bulunuyordu.

 Vladishki Most (Vladishki köprüsü) u geçip mahallenin diğer yarısına ulaşılır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo VVladishki Most-Vladishki Bridge

Vladishki Most-Vladishki Bridge-The Bishop’s Bridge:

1774 yılında Yantha nehri üzerine, Asenova Mahava’da inşa edilen en eski ahşap köprüdür.

Köprünün ismi, eski Tarnovo Piskoposu St Aziz Peter ve Paul’dan gelmektedir.

Köprü: şehrin en büyük iki mahallesini birleştirir. Tsarevets ve Trapezitsa kalesini birbirine bağlar.

Köprünün yapımı: Tarmovo Piskoposları tarafından finanse edilmiştir. Aslında köprü tamamen ahşap değildir. Taş temellidir ancak yayalar ahşap bir yapı üzerinden yürürler. Köprü: şehirde Arbanassi köyüne giden tek yol olduğu için, Asenov bölgesinde oldukça önem kazanır. Köprünün doğu ucunda eskiden köprü muhafızlarını barındıran bekçi evleri görülür.

Ayrıca: gümrük memurlarının çalıştığı özel odalar vardır.

Köprüde bir de gelenek vardır. Her yıl 6 Ocak tarihinde, Yantra nehrinin buzlu sularına “Holy Cross” atılır. Nehrin buzlu sularına girerek haçı yakalamayı başaran delikanlının, sonraki yıl boyunca sağlıklı olacağına inanılır.

Evet köprü boyunca dolaşırken, Yantra nehrinde yüzen devasa balıkları görebilirsiniz.

Son bir not: şehrin ziyaretçileri, köprüye anı olarak asma kilit bırakır, anahtarının nehre atarlar.

Ulitsa General Gurko

Eski şehrin en eski ve en güzel caddelerinden birisidir. Bulgar Uyanış mimarisinin tipik örnekleri olan evlerle doludur. Bu evlerin hepsi, tepe yamaçlarına inşa edilmiştir. Osmanlı ve Bulgar evleri, geçmiş yüzyıllara özgü mimari tarzlarını koruyorlar. Bu evler nehrin kıyısı boyunca amfitiyatro şeklinde tünemiş güzel evlerdir.

Cadde ismini Rus Genaral Vladimirovicih Romeyko-Gurko’dan almıştır.

Bu general: 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında, 7 Temmuz 1877 günü şehri kurtarmıştır.

General Gurko’nun: şehir merkezindeki Marno Pole Park’ta bir büstü bulunmaktadır.

Her yıl, 7 Temmuz tarihinde, şehirdeki Askeri Üniversite öğrencileri tarafından, resmi bir onur kıtası ile kutlama yapılmaktadır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Sarakinata Kashta Museum-Sarafina House

SARAKİNATA KASHTA MUSEUM-SARAFİNA HOUSE

Gurko caddesindedir.

Burası, 1861 yılında inşa edilmiş, zengin bir tüccar olan Dimo Sarafina’nın evidir. Ancak kendisi evin inşaatı bitmeden ölmüştür. Böylece ev hiçbir zaman ofis olarak kullanılamadı. Karısı Anastasia’ya miras kaldı.

Evin geçmişi oldukça ilginçtir. 19’ncu yüzyıl sonunda, evin altındaki kayalıklara bir demiryolu hattı tüneli yapıldı. Ancak bu tünelin kazısı sırasında, 1913 yılındaki  depremde olduğu gibi kayaların kazılması oldukça zor olmuştur.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Sarakinata Kashta Museum-Sarafina House

Ev daha sonraki süreçte, çeşitli kişilerin mülkü olarak kullanılmıştır.

1981 yılında ise müze olarak ziyarete açılmıştır. Günümüzde Tarnovo yöresinin halk sanatı etnografik sergisine ev sahipliği yapmaktadır. Müzenin ilk iki katı ziyarete açıktır.

Evet: günümüzde ev, şehrin mimari şahaserlerinden birisidir.

Dik bir yamaç üzerine inşa edilmiş, büyüleyici bir tasarıma sahiptir. Kuzey cephesi yola bakar ve 2 katlıdır. Nehre bakan güney tarafı ise, 5 katlıdır.

Büyük ve iki kanatlı kapıdan, büyük bir giriş holüne girilir. İkinci kata ahşap bir merdivenle çıkılır. Aşağıdaki üç kat, servis odalarıdır.

İçinin dekorasyonu ve tasarımı oldukça iyidir. Yerel kültür ve geleneklere ait öğeleri barındırıyor. Bunlar arasında: halk kıyafetleri, çömlekler, mobilyalar, eski fotoğraflar sayılabilir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Sarakinata Kashta Museum-Sarafina House

İkinci ve üçüncü salonlar: kostümlere, el yapımı kumaşlara ve süs eşyalarına ayrılmıştır. Birkaç kadın tunik ve çift önlük ve ev dokuması dokulardan yapılmış erkek kostümleri görülebilir. Antik başörtüsü “Sokai” ilgi çeker. Ayrıca: kemer tokaları, bilezikler, yüzükler ve küpelerden oluşan bir koleksiyon sergilenmektedir.

Bir sonraki salon: ritüel objelere ayrılmıştır. Burada halk ile bağlantılı çeşitli bayramlar ve ritüeller canlandırılmaktadır.

Son katta fotoğraf koleksiyonu bulunur. Bu koleksiyon: Tarmovo şehrini kurtuluştan, 20’nci yüzyıl ortasına kadar olan bazı ünlüleri göstermektedir.

Samovodska Charshiya Complex

Bu merkezde, iki tane oldukça güzel sokak bulunmaktadır ve eski şehrin tam merkezindedir. Arnavut kaldırımlı sokakta büyüleyici bir atmosfer görmek mümkündür. Çok sayıda dükkan vardır. El yapımı hediyelik eşyalar ve farklı el sanatı türlerini görebilirsiniz. Hatta: farklı Bulgar yemekleri sunan restoranlar vardır. Ama bence burada merakınız varsa yerel Bulgar şaraplarından satın alınız.

Bulgaristan Veliko Tarnovo King Bridge

KİNG BRİDGE

Yantra nehri üzerindeki Kral köprüsü taş bir köprüdür. 1930 yılında Esenova Mahala’da Gorna Oryahovitsa bağlantılı olarak yapılmıştır.

1-TSAREVETS (FORTRESS) HİLL

Tsarevets tepesi, deniz seviyesinden 206 metre yüksektedir.

Burada Kraliyet Sarayları bulunur. Çünkü burası doğal bir erişilmezlik sağlamaktadır. Bu yüzden devletin en yüksek kontrolünün merkezi olarak belirlenmiştir.

Ayrıca: Bulgar İmparatorluğunun ana kalesi vardır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Multimedia Visitor Centre Tsarevgrad Tarnov

MULTİMEDİA VİSİTOR CENTRE TSAREVGRAD TARNOV-TSAREVGRAD MULTİMEDYA ZİYARETÇİ MERKEZİ

Tsarevets kalesini çok yakın bir yerdedir. Burayı ziyaret etmek isterseniz, bilmelisiniz ki, biletler pahalıdır. 1 kişi 20 Leva’dır. Fotoğraf çekmek isterseniz 5 Leva daha ödemek gerekir.

Ortaçağ Bulgaristan ülkesindeki yaşamın izlerini görmek mümkündür. Silikondan yapılmış gerçek boyutlu figürler bulunuyor. 2’nci Bulgar Krallığında, çeşitli gurupların (krallar, savaşçılar, zanaatkarlar, köylüler gibi) nasıl göründüğünü görmek mümkündür.

Her ekran için ayrıca küçük bir bilgi panosu bulunmaktadır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Tsarevets kalesi

TSAREVETS KALESİ

Bu stratejik kalenin bulunduğu yer: Trakyalılar ve Romalılar tarafından savunma amacıyla kullanılmıştır. Ancak Bizanslılar burada ilk önemli kaleyi, MS 5 ile 7’nci yüzyıllar arasında inşa ettiler. Kale: 8 ile 10’ncu yüzyıllar arasında ise Slavlar ve Bulgarlar tarafından ve 12’nci yüzyıl başlarında ise Bizanslılar tarafından yeniden ve güçlendirilerek inşa edildi.

Ancak 1393 yılında bu muhteşem kale, Osmanlı ordusuna dayanamadı ve fetih edildi, yağmalandı ve yok edildi.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Tarnovo Tsarevets kalesi

Arkeolojik Araştırmalar

Arkeolojik araştırmalara göre: oldukça yüksek ve sağlam bir duvarla çevrili olmasına rağmen, buranın kapalı bir kale olmadığı, merkezinde gerçek bir Ortaçağ kasabası bulunduğu anlaşılıyor.

Çünkü Ortaçağ döneminde, tepenin eteklerinde konutlar, çok sayıda kilise, manastır ve zanaatkar atölyeleri bulunuyordu. Arkeologlar, burada yaklaşık 400 konut kalıntısı keşfetmişlerdir. Bu konutlarda ayrıca Bulgar aristokratları yaşıyorlardı.

Evet günümüzde: Veliko Tarnovo şehrinin birçok yerinden görülebilmektedir. Bir anlamda şehrin simgesidir.

Kale 1930 yılında restorasyona alınmış ve Bulgar devletinin kuruluşunun 1300’ncü yıldönümü olan 1981 yılında restorasyon tamamlanmıştır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Tarnovo Tsarevets kalesi

Kalenin önemi:

Çarlık sarayında yaşayan Bulgar hükümdarlarını koruyan, iki yüksek müstahkem tepeden biridir.

Krallar Petar, Asen, Kaloyan ve İvan Asen burada yaşadılar.

Kalenin özellikleri:

Kalenin üç girişi vardır. Ana giriş, tepenin doğu yönündedir. Bu kapının önünde, bir asma köprü bulunur.

Kalede yaşayan insanların güvenliğini karmaşık bir savunma sistemi sağlıyordu. Kale: üst üste dört kapı ve kulelerle korunuyordu. Kalenin çevresi, 3.6 metre genişlikte duvarlarla çevrilidir.

Kaleden şehre ve nehir yatağına doğru muhteşem bir manzara vardır. Kalenin bulunduğu tepenin üç tarafı Yantra nehriyle çevrilidir.

Kalenin içinde bulunanlar:

Bu kasabada yani kalenin içinde:

Saray, St Petka kilisesi, çok sayıda konut ve bina, su depoları, savaş kuleleri bulunuyordu.

Saray

Patrik Külliyesinin altında: Bulgaristan ülkesini birbirini izleyen 22 kralın yönettiği Kraliyet Sarayının temelleri bulunmaktadır. Sarayda: devletin genel politikasını oluşturan ve uygulayan orta çağ hükümdarları ve ortakları yaşıyorlardı.

Saray: tepenin orta ve düz kısmındadır. Bir iç taş duvarla çevrilidir. Ayrıca iki savaş kulesi bulunur.

Sarayda: bir taht odası, bir saray kilisesi ve bir kraliyet konutu bulunur.

Taht odaları ve hükümdarların özel odaları muhteşem iç mekanlara sahiptir. Taht odasının ölçüleri: 30 x 10 metredir.

Sarayda: kralın idari büroları, yemek yeme yerleri ve ekonomik amaçlı bir dizi yapı da bulunuyordu.

St Petka Royal Churchilisesi-Kraliyet Kilisesi

Aziz Petka’nın kalıntıları bu kilisededir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Tarnovo Tsarevets kalesi Ascension of Christ

Ascension of Christ-Mesih’in Yükselişi Kilisesi

Günümüzde tamamen restore edilerek yenilenmiştir. İçindeki freskler, Bulgar sanatçı Theophanes Sokerov tarafından boyanmıştır. Kompozisyonlarda, Ortaçağ tarihinin önemli anları görülebilir.

Patrikhane

Burada: kütüphane, yazıhane, patriğin mesken ve büroları ve keşişlerin hücreleri vardı. Avlunun ortasında, çan kuleli, Patriklik Kilisesi bulunuyordu.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Patriarchal Cathedral of the Holy Ascension of God

Patriarchal Cathedral of the Holy Ascension of God

Tsarevets kalesinin en yüksek tepesindedir.

Tarihi kaynaklara göre, buradaki ilk katedral: 11’nci yüzyıl sonlarında 12’nci yüzyıl başlarında geç Roma dönemi bazilika kalıntıları üzerine inşa edilmiştir.

Ancak gerek bina ve gerekse freskler, 1985 yılında yeniden yapılmıştır. 

Bulgaristan Veliko Tarnovo Patriarchal Cathedral of the Holy Ascension of God

Katedralin içi Bulgaristan ülkesindeki diğer kiliselerden çok farklıdır. Çok detaylı resimler, kalenin tarihi ve 2’nci Bulgar İmparatorluğu hakkında bilgi vermektedir.

Yani binanın içinde post modern sanat görülmektedir. Yani, tam bir sanat sergisi gibidir.

Katedralin yakınında bulunan kulenin son katı ve terasını ziyaret etmek için asansöre binebilirsiniz. Asansör, katedral girişinin karşı tarafındadır.

Tepeden Veliko Tarnova bölgesinin muhteşem manzarasını görebilirsiniz.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Baldwin Kulesi

Baldwin Kulesi

Manastırın yanında bir de gözetleme kulesi vardır. Bu kule 1930’lu yıllarda inşa edilmiştir. Bir Ortaçağ kulesinin benzeridir. Kulenin bulunduğu yerde daha önce: Ortaçağ kulesi bulunuyordu.

Bu kulenin özelliği: 1204 yılında Hıristiyan Konstantinopolis kentinin yağmalanmasına önderlik eden hain Haçlı Flandersli I Baldwin’in Bulgarlar tarafından yenilgisinden sonra esir edildiği ve 1 yıllık süreni sonunda idam edildiği yerdir.

Günümüzde, yeni düzenlenen bu kulede: savaş silahları ve zırhlardan oluşan bir koleksiyon sergileniyor.

Execution Rock-İnfaz Kayası

Bu kayalık: Yantra nehrine hainlerin itildiği ve vücutlarının nehre düştüğü bir yerdir. Burada: 1300 yılında hain olduğu iddia edilen Patrik Joachim III, Çar Theodore Svetoslav tarafından nehre itilerek idam edilmiştir. Kayadan atılan en ünlü kişidir.

Kalenin gezilmesi

Kaleyi ziyaret etmek için, kaleye giden tuğla yolun kenarındaki büfeden bilet almak gerekir. Giriş ücreti 10 Levadır.

Yaz aylarında burayı ziyaret etmeyi düşünürseniz, gerekli tedbirleri almalısınız. (su, şapka, güneş kremi, lastik tabanlı ayakkabı gibi.) En önemli husus adımlarınıza dikkat etmenizdir, çünkü çok sayıda çukur, kırık basamak ve çitle çevrili olmayan yükseltiler vardır.

Son bir not, burada akşamları yapılan ses ve ışık gösterisini mutlaka izlemenizi öneririm.

2-TRAPEZİTSA HİLL

Bu bölümde birçok kilise ve soyluların evleri bulunmaktaydı.

THE HİSTORİCAL CHURCHES İN ASENOV NEİGHBOURHOOD-ASENOV MAHALLESİNDEKİ TARİHİ KİLİSELER

CHURCH OF SAİNT DEMETRİUS OF THESSALONİKİ-SELANİK DEMETRİUS KİLİSESİ

Şehirdeki en tarihi kiliselerden birisidir. Asen kardeşlerin isyanıyla güçlü tarihi bağları da vardır. 1186 yılında Asen ve Peter kardeşler, Bulgaristan’ın Bizans yönetiminden kurtuluş isyanını burada ilan edip başlattılar.

Trapezitsa surlarının hemen dışında, Yantra nehrinin sağ kıyısında, kentin en güzel büyük binaları arasında kalır.

Bununla birlikte, güçlü bir deprem 2013 yılında kiliseyi neredeyse tamamen yok etti ve orijinal fresklerin ve apsisin sadece bazı kısımları kaldı. 1977-1985 yılları arasında kilise yeniden yapıldı. Bu yüzden, günümüzde görülen binanın çoğu yeni yapımdır. Hayatta kalan freskler bu kilisenin en büyük hazineleridir.

Restorasyon geçirmiş kilise, tepededir ve buraya ulaşmak için yürümek gerekir. Yapı, dışarıdan çok etkileyicidir ama içeride, freskler yenidir. İlginç olan bu resimlerin karanlık olmalarıdır. Görünüşe göre, boyandıkları dönemde Komünist yönetim olduğundan resimler koyu boyanmıştır. Diğer ilginç yönü, gittiğinizde büyük olasılıkla kapısı kapalı olacak ve kilisenin içini gezemeyeceksiniz.

AZİZ GEORGE KİLİSESİ

17’nci yüzyılda inşa edilen kilise, Kutsal 40 Şehitler kilisesine yakın ve Trapezitsa tepesinin hemen altındadır. Diğerlerine nazaran daha genç olan kilise, ilginç duvar resimleriyle ilgi çeker.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Forty Martyrs Church

FORTY MARTYRS CHURCH-40 ŞEHİTLER KİLİSESİ

Kilise: Tsarevets kalesine yakında, Yantra nehrinin sol yakasında, Çarevets’in eteğindedir. Büyük Lavra Manastırının ana kilisesidir.

En sembolik Ortaçağ kiliselerinden olan yapı: St Çar Ivan Asen II’nin (1218-1241); Epir Despot Teodor Komnin’e (1180-1273)e karşı kazandığı zaferin onuruna inşa edilmiştir. Bu zaferle birlikte, Bulgaristan o zamanlar Güneydoğu Avrupa’nın en büyük gücü olmuştur. Kilisenin içindeki sütun bu savaşın hikayesini anlatmaktadır.

Burası 2’nci Bulgar Krallığının sembolü olan bir kilisedir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Forty Martyrs Church

Kral II İvan Asen: manastır kompleksinin bulunduğu bu arsaya 1230 yılında, yeni bir kilise yani bu kiliseyi inşa ettirmiştir.

Kilise 21’nci yüzyılın başlarında restore edilmiştir ve ziyarete açılmıştır. Ancak önceki duvar resimlerinden çok azı korunmuştur. Bunun sebebi olarak, kilisenin Osmanlı yönetimi döneminde cami olarak kullanıldığı öne sürülmektedir. Ancak kasabanın en popüler camisi olduğu söylenemez.

Çünkü Bulgar krallarının hayaletlerinin, gece uyanıp camiyi ziyaret eden Müslümanları kovaladıkları hakkında söylentiler ortaya atılmıştır. Bunun üzerine birçok Müslüman oraya gitmekten korktu ve kaçındı. Tapınak kasabanın 9 Mart 1978 yılında yeniden kilise olarak ibadete açıldı.

Sütunlar

Kilisenin içinde, üzerinde savaş yazıları olan ve 9’ncu yüzyıla ait orijinal sütunlar görülür. Bunlar Bulgar Epikrafi anıtlarıdır. Omurtag sütunu, Asen sütunu ve Han Krum zamanından kalma Rodosto kalesinin sınır sütunudur.

9’ncu yüzyılda hüküm süren efsanevi Bulgar hükümdarı Khan Krum’un zamanına ait sütun dışında, oğlu Khan Omurtag’a ait bir sütun bulunmaktadır. Bu sütunun üzerinde yazılı olanlar şunlardır “Bir insan iyi yaşasa bile ölür ve bir başkası ortaya çıkar. Bu yazıtı gördükten sonra gelen, onu yapan kişiyi hatırlasın. Ve adı Omurtag Knasubigi”

Burada ilginç bir ayrıntı ortaya çıkıyor.

Krum ve Omurtag hanların sütunlarının burada yani Veliko Tırnovo şehrinde olması pek anlamlı değildir. Çünkü Krum ve Omurtag, 1’nci Bulgar İmparatorluğunun (681-1018) hükümdarlarıydı. Ancak hükümdarlıkları sırasında eyaletin başkenti Pliska şehriydi. Veliko Tırnova ise, 2’nci Bulgar İmparatorluğunun (1185-1396) başkentiydi.

Bir teoriye göre: bu sütunların, her zaman 1’nci Bulgar İmparatorluğu için de önemli bir kasaba olan Tarnova’da olduğudur.

Bir başka teoriye göre: Bu sütunların bir şekilde, Pliska’dan Veliko Tarnovo şehrine nakledildiğidir.

Bu teorilerden hangisinin doğru olduğu kanıtlanamamıştır. Ancak bu sütunların hem orijinal hem de alıntı yapılan dönemlerden olduğuna dair yeterli kanıtlar vardır.

Evet, bu sütunlara rağmen, kilisede fresk yoktur. Sadece: farklı Bulgar hükümdarları tarafından yapılan yazılı sütunlar ilgi çeker.

Çar Kaloyan mezarı

Oldukça etkileyicidir. 1972 yılında keşfedilmiştir. Bunun hükümdarın mezarı olduğuna dair en büyük kanıt: mezarın içinde “Kaloyan’ın yüzüğü” yazılı devasa bir altın yüzüktür. Mezarın kendisi büyüklüğü ile çarpıcıdır. Kaloyan zaman için, son derece uzun bir insandır ve muhtemelen 1.90 metre boyunda olduğu düşünülmektedir. Çar Kaloyan, 1207 yılında Selanik kuşatması sırasında ölmüştür.

Çar İvan Asen II mezarı

Kilisenin yapılması fikri: ilk olarak hükümdar Çar İvan Assen II ve yakın çevresine ait bir aile mezarlığı olması isteğidir. Çarın yanı sıra kilisede taçlı bir kadın cenazesi de bulunmuştur. Eşlerinden en az birinin de içeriye gömüldüğü görülüyor.

Aziz Sava mezarı

Kendisi önemli bir Sırp azizidir. Şu anda mezar boştur. Ancak buranın azizin ilk mezar yeri olduğu bilinmektedir. Aziz Sava: 1235 yılında Kudüs şehrinden dönerken Bulgaristan’da öldüğü bilinmektedir. Bulgar hükümdarı Ivan Asen: kendisinin bu kiliseye gömülmesini emretmiştir. Daha sonra kalıntıları Sırbistan ülkesine götürülmüştür. Ancak, ilk mezar yeri hala hac yeridir. Aziz Sava’nın mezarının hastalara şifa getireceğine dair çeşitli efsaneler vardır.

Kurtuluştan sonra kilise

Kilise kurtuluştan sonra da Bulgar tarihinde önemli rol oynadı. Kurucu Meclis’in 1879 yılında açılması nedeniyle, ilk kutsal ayin burada yapıldı. Ayrıca: 27 Temmuz 1879 tarihinde ilk Bulgar Prensi Battenberg İskender burada seçildi. Ama kilise tarihindeki en önemli olay: Ferdinand’ın 1908 yılında Bulgaristan’ın bağımsızlığını burada ilan etmesidir.

1913 yılındaki büyük depremde: kilise neredeyse yıkıldı ve 20’nci yüzyıl boyunca harabe halde kaldı. 21’nci yüzyıl başlarında restore edilerek ziyarete açıldı.

Bulgaristan Veliko Tarnovo St Peter and Paul Church

ST PETER AND PAUL CHURCH

Manastır iki tepe arasındaki vadide çok güzel bir bölgededir. Giriş ücreti 6 Leva, fotoğraf çekmek isterseniz 5 Leva daha ücret ödemek gerekiyor.

Aziz Petrus ve Paul Kilisesinde: Aziz John’un kalıntıları bulunmaktadır.

Kalıntılar 1204 yılında Çar Kaloyan tarafından kiliseye nakledilmiştir.

Ardından kilisenin çevresinde: manastır kompleksi oluşturulmuştur.

Çar İvan Assen II’nin eşi Anna Maria’nın iradesine ve rahipliğine göre inşa edilmiştir.

Günümüzde aktif değildir, müze olarak kullanılıyor. 1913 yılındaki depremden sonra restore edilmiştir. Böylece günümüzde çevrede en iyi korunarak gelmiş bir yapı olmuştur.

Bulgaristan Veliko Tarnovo St Peter and Paul Church

Ancak Osmanlı döneminde inşa edildiği için, bina dışarıdan hiçbir şeye benzemiyor. Ama içeride duvar resimleri inanılmaz güzeldir. 1600 yıllarında Osmanlı Bulgarlara kendi kiliselerini inşa etmelerine izin verdi ve bu kilise, ilk yapılan kilisedir. Böylece kilise, 1600 yılı civarında yapılmaya başlandı, kadınlar bölümü 1700 yılı civarında inşa edildi. Şehrin en eski kiliselerindendir. Bulgar mimar Kolyo Felchev tarafından yapılmıştır.

Kilisenin önünde, kendi ekseni etrafında dönen iki sütun vardır. Bunlar dönmediğinde, deprem veya başka nedenlerle binada çökme olduğu anlaşılır.

Kilisenin içinde duvarlarda ve tavanda: freskler, grafitiler ve eski ahşap kirişler görülmeye değerdir. Freskler, tipik Ortodoks stilinden çok farklıdır. Çünkü freskler: 13, 14 ve 17’nci yüzyıldan kalmadır. Freskler, eski Ahit’den sahneler içerir.

Kubbeler: İsa’nın doğumunu gösterir. Çobanlar bağdaş kurarak oturmaktadırlar. Kubbe üzerinde bir başka görüntü: İsa’nın Adem ve Havva ile el tutuştuğu görüntüdür.

Bulgaristan Veliko Tarnovo St Peter and Paul Church

Kadınlar ve erkekler için, ayrı ibadet odaları vardır. Odaların farklı duvar resimleri görülür. Kadınlar ibadet odasının duvar resimleri, Romalılar tarafından zulüm gören ve günümüzde şehit ve aziz olarak kabul edilen kadınları tasvir ediyor. Şehit haçları tutuyorlar. Bu şehit haçları, üzerinde ikinci bir yatay haç seti bulunan bir haçtır. Haçın 4 omzu, 4 kiliseyi temsil etmektedir.

Bulgar ordusunun koruyucu azizi St George’de burada temsil edilmektedir.

Osmanlı yönetimi sırasında, buraya Kraliyet Kütüphanesinden yüzlerce el yazması yerleştirilir. Bunların birçoğu, 1842 yılında Yunan hükümdarı tarafından tahrip edilmiştir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo The Ancient Roman City-Nikopolis AD Istrum

THE ANCİENT ROMAN CİTY-ANTİK ROMA ŞEHRİ-NİKOPOLİS AD ISTRUM

 Şehir merkezine 25 km uzaklıkta, Nikyup köyünün kenarındadır. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 6 Leva’dır.

Burada; MS 106 yılında İmparator Trajan tarafından yaptırılan bir Roma şehrinin kalıntıları bulunmaktadır. İmparator, Daçyalılara karşı kazandığı bir zaferin anısına kurdurmuştur.

Bulgaristan Veliko Tarnovo The Ancient Roman City-Nikopolis AD Istrum

Nicopolis ad IStrum kenti yüzyıllar önce tamamen yıkıldı ve terk edildi. Sonra Avrupa Birliği fonlarıyla kazı çalışmaları yapıldı ve hala kazılacak çok yer olduğu söyleniyor. Şimdiye kadar sadece beşte, birinin kazıldığı söyleniyor.

Şehrin 2000 yıl önce nasıl göründüğüne dair resimler bulunuyor.

Bulgaristan Veliko Tarnovo The Ancient Roman City-Nikopolis AD Istrum

Geniş taş sokaklar, amfitiyatro, kuyular ve daha birçok yer görmek mümkündür.

Harabelere girdikten sonra sağ kapıdan yürüdüğünüzde: şehrin ana caddelerinden birine çıkıyorsunuz ve yer altı drenaj sistemini görebiliyorsunuz.

Bu satırları okurken, eminim ki, ülkemizdeki birçok Roma eseri gözlerinizin önüne geldi. Evet, burası öyle şahane bir yer değil, ama bizim ülkemizdeki Roma dönemi eserlerine göre şahane değil, ama iyi satış yapıyorlar, yani iyi reklam yapıyorlar ve turist çekmeye çalışıyorlar. Tek farkımız tanıtım.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Sveta Gora Hill

3-SVETA GORA HİLL

Buranın isminin kelime anlamı “Kutsal Dağ” demektir. Bir başka ismi “Athos dağı” dır.

2’nci Bulgar İmparatorluğunun ruhani ve edebi bir merkezdir. Günümüzde burası halka açık bir park alanıdır.12’nci yüzyıl sonunda tepe dini bir merkez olur. Birkaç manastır inşa edilir.

Osmanlı yönetimi sırasında tepe bir park ve eğlence yeri olarak kullanılmıştır.

Günümüzde: Veliko Tarnova Üniversitesi Rektörlüğü buradadır. Bugün, manastırların en büyüğünde, Turmovo Sanat Okulu ve Turnovo Edebiyat Okulu faaliyetleri ve eğitimi sürdürülmektedir.

UNİVERSİTY OF VELİKO TURNOVO-ST CYRİL VE ST METHODİUS ÜNİVERSİTESİ

Üniversite 1963 yılında Sveta Gora’nın tarihi ve pitoresk tepesinde kurulmuştur. Başlangıçta Cyril ve Methodius Kardeşler olarak kuruldu. 1962 yılında Yüksek Eğitim Enstitüsü olarak tescillendi.

Enstitüde derslerin sayısı, öğrenci ve öğretim üyeleri ve bölüm sayısı zamanla arttı ve ilk fakülteler doğdu. Teknik bir temel oluşturuldu ve günümüze kadar getirildi. 1971 yılında Yüksek Eğitim Enstitüsü bir Üniversiteye dönüştürüldü.

Günümüzde Sofya şehri dışında en büyük Bulgar Üniversitesidir. Güzel Sanatlar ve Beşeri Bilimler için çok saygın bir merkezdir. Hem ulusal ve hem de uluslararası üne sahiptir. Çevresinde çok çeşitli uluslararası bağlantılar sürmektedir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Monastery of the Holy Transfiguration of God

MONASTERY OF THE HOLY TRANSFİGURATİON OF GOD

Şehir merkezine kısa bir yürüyüş mesafesindedir. Yaklaşık 3 km uzaklıktadır. İsterseniz taksiyle de gidebilirsiniz. Eğer buraya yerel otobüsle giderseniz, otobüsten indikten sonra dik bir yokuşu tırmanmanız gerekir.

Burası, Bulgaristan ülkesinde 3’ncü ve en küçük Ortodoks manastırıdır. Buradaki ilk manastır 11’nci yüzyılda Bulgar Çar’ının emri üzerine yapılmıştır.

Osmanlı döneminde tahrip edilir. Mevcut binalar 1830’lu yıllardan kalmadır. Kiliseden 20 yıl sonra yapılmışlardır. Manastır ve çevresindeki binaların mimarı Bulgar mimar Kolyu Fitcheto’dur.

Bulgar/Rus-Osmanlı savaşı sırasında, manastır bir üs ve yaralı askerler için hastane olarak kullanıldı. Savaştan sonra Rus askerleri, manastıra kilise için çan, avize ve ayin kitapları bağışladılar.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Monastery of the Holy Transfiguration of God

Efsane

Manastırı anlatmaya başlamadan önce, buradaki bir efsaneden söz etmek gerek.

En yakın köyde genç bir çoban vardır. Kasabadan zengin bir adamın kızına aşık olur. Yani, imkansız bir aşk. İkisi de: bu manastırı kurarken, hayatlarını Tanrıya adarlar. Çoban her sabah Aziz Trinity’ye gider, her sabah onun için kilise çanlarını çalar ve çanlar her taraftan duyulabilir. Aşkları sonsuza kadar yaşar.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Monastery of the Holy Transfiguration of God
Evet, manastıra devam edelim.

Günümüzde manastırda keşişler yaşamıyor. Manastırın keşişleri çevrede yaşıyorlar, ama her gün buraya gelip dini hizmetler için burayı işletiyorlar.

Muhteşem manzaralı güzel bir manastırdır. Ancak turistler için yeterli bilgi bulunmadığından pek tercih edilmiyor.

Manastırın ortasında, yakınlardaki bir uçurumdan düşen devasa bir kaya var. 1991 yılında yukarıdaki uçurumdan, devasa kayalar düşer. Keşişler kilisede dua ederken, her iki taraftan düşen kayalar onları ıskalamıştır. Bunun bir mucize mi yoksa şans mı olduğu tartışılır. En büyük kaya kütlesi çan kulesine çarparak onu ikiye böldü ama kiliseyi kurtardı.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Monastery of the Holy Transfiguration of God

Manastırın dışında güzel resimler var. İçindeki duvar resimleri de ilgi çekiyor, özellikle altın kaplama simgeler görülmelidir. İç ve dış freskler: 1849-1851 yılları arasından kalmadır ve tanınmış Bulgar ikon ressamı olan sanatçı Zahari Zograf tarafından çizilmiştir. Bu ikonların resimleri, İncil’den çeşitli hikayeler anlatmaktadır.

Manastırın en ilginç objesi bir ikonadır. Kutsanmış bir kalıntı üzerinde durduğuna inanan yerel bir keşiş tarafından son zamanlarda keşfedilen üç elin ikonu, görülmelidir. Zemin kazıldığında bu kutsal simge gerçekten bulunmuştur.

Manastırın çan kulesine tırmanmayı unutmayın. Ancak korkuluk olmadığından, dikkatli olmak gerekiyor.

Ayrıca vadiye bakan balkonu da görmelisiniz.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Asen’s Monument

ASEN’S MONUMENT

Boris Denev Devlet Sanat Galerisinin bitişiğindedir. Yantra nehri ve eski şehre bakar. Anıt özellikle akşam saatlerinde yerel halkın bir buluşma yeridir.

Burası yerel tarihi temsil eden mimari bir yapıdır. Atlarla çevrili bir dikilitaş de denilebilir. Anıt Bulgaristan’ı Bizans’tan kurtaran ve 12 ile 13’ncü yüzyıllarda Bulgaristan’ı yöneten Asen kardeşlere adanmıştır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Asen’s Monument

Yani: Asen ve Petar kardeşleri ve onların halefleri olan Tsar Kloyan ve Ivan Assen II’yi temsil ediyor.

Özellikle anıtta, iki ayak üzerinde duran atların çok nadir olduğu söyleniyor. 1985 yılında, Bulgaristan’ın Bizans imparatorluğundan kurtulmasına yol açan Asen ve Petar ayaklanmasının 800’ncü yıldönümünü kutlamak için inşa edilmiştir. Anıtı yapan: Bulgar sanatçı Profesör Doktor Kurum Damyanov’dur.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Asen’s Monument

Ortada bulunan kılıç: daha doğrusu dikilitaş: 2’nci Bulgar Krallığının gücünü ve refahını simgelemektedir.

Asen kardeşlerin iktidarı sırasında, Bulgaristan yüksek ekonomik, siyasi ve kültürel değerlere ulaşmıştır.

Eski kentin birçok yerinde, uzaktan görülebilmektedir. Hatta en iyi nehrin karşısından görülmektedir. Yanına giderseniz, yakından bakınca oldukça kaba görülüyor. Yani biraz önce belirttiğim gibi nehrin karşı kıyısından, uzaktan izleyin derim.

Anıtın yanına giderseniz de, hemen yandaki Sanat Galerisinin kafesine girip ve bir masadan şehri ve anıtı izleyin.

ŞEHİRDEKİ DİĞER YAPILAR

Bulgaristan Veliko Tarnovo Aziz Nikola Kilisesi

AZİZ NİKOLA KİLİSESİ

Vastanicheska adresindedir. Kilisenin bulunduğu yer, şehirdeki mevcut 31 camiye hakim bir noktada seçilmiştir.

1934 yılında Ivan Davdata tarafından yapımına başlanmış ve 1836 yılında Kolyo Ficheto tarafından tamamlanmıştır. 1836 yılında Tarnovo şehrindeki Girit Metropolitanı Hilarion tarafından kutsanır.

Kolyo Ficheto: bu yapımı nedeniyle “usta” lakabını almıştır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Aziz Nikola Kilisesi

Yapının uzunluğu 37 metre ve genişliği 17 metredir. 3 nefli bazilika tipindedir.

1843 yılında şehirdeki ilk Bulgar Okulu burada açılır. İki bölümden yani kızlar ve erkeklerden oluşan ortak bir okuldur. Nikola Zlatarski bir öğretmendi. 1844 yılında ilave ayrı bir bina inşa edilir. 1872 yılında çan kulesi yapılır. 1913 yılında kilise bir katedral haline getirildi. 1949 yılında kuzey bölümde bir şapel inşa edildi.

Güney kapısı üstünde kilisenin inşa edildiği durumu anlatan, Yunanca ve Bulgarca bir metin bulunmaktadır.

SAEDİNENİE MEYDANI

Bulgaristan Veliko Tarnovo Regional Museum of History

BÖLGESEL TARİH MÜZESİ-REGİONAL MUSEUM OF HİSTORY

Saedinenie meydanının batısındadır.

1871 yılında kurulmuştur. Bulgaristan ülkesinin en eski ve en büyük kurumudur. Misyonu: Veliko Tarnovo bölgesinde, geçmişe ait kültürel kayıtları tutmak, keşfetmek ve saklamaktır. Sergi bölümlere ayrılmıştır ve eski şehrin çeşitli yerlerinde yer almaktadır.

Tüm müze ve sitelere giriş ücreti 6 Leva’dır. Ancak toplam 10 müze için iki günlük kombine bilet almanız önerilir.

Bölgesel Tarih Müzesi bünyesinde 8 farklı müze bulunmaktadır. Bunlar:

1-Multimedya Center

2-Ethnographic Complex-Etnografya Kompleksi (Osenarka Reka)

3-Archaeological Reserve- Arkeolojik Rezerv (Nicopolis ad IStrum)

4-Architectural Reserves-2 tane mimari rezerv (Tsarevets ve Trapesitza)

5-Eight Churchus-8 kilise (4 tanesi komşu Arbanasi’de)

Bu sekiz müzeden sadece 4 tanesi, tarihle ilgilidir.

Evet gelelim Tarih Müzesine:

Müze: şehir merkezinden kaleye giden yoldadır. Yani: 2’nci Bulgar Krallığının Parlamentosundaki eski Veliko şehrinin merkezindedir. 3 katlıdır.

Müzenin;

1’nci Katında: Bulgaristan’daki eski loncaların çeşitli eşyaları (bakır aletler, demir yapımı, altın işlemeler gibi), Veliko’dan bina mimarisi ve İkonlar hakkında bilgi.

İlk odada: Neolitik Çağa (MÖ 5700-5000) dayanan en eski sergiler vardır. Önceden yazılmış Neolitik set ve altın hazinelere sahip bir seramik tencere tabanı en değerli objedir.

İkinci sergi salonunda: antik dönemin başarılarına, yöredeki seramiğin gelişimi, plastik ve mücevher sanatı sergileniyor.

Üçüncü Salon: Burada Tarnovo şehrinin Ortaçağ Bulgaristan başkenti olduğu dönemden sergiler bulunuyor. Bunlar arasında öne çıkanlar: kraliyet mühürleri, madeni paralar, Bulgar kralları tarafından basılmış çeşitli objeler ardır.

2’nci Katında: Bulgar kurtuluşu ile ilgili ve Osmanlı-Rus savaşından birçok kalıntı görülebilir.

3’ncü Katında: 2’nci Bulgar Krallığı Parlamentosuna ait objeler bulunmaktadır. Ayrıca Bulgar krallarına ait bazı öğeler görülebilir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Museum of Bulgarian Revival and Comstituent Assembly

MUSEUM OF BULGARİAN REVİVAL AND COMSTİTUENT ASSEMBLY-UYANIŞ VE KURUCU MECLİS MÜZESİ

Saedinenie meydanının kuzey tarafındadır.

Müzenin bulunduğu bina: Osmanlı bölge valisinin emriyle yetkilileri barındırmak için 1872 yılında inşa edilmiş büyük bir konaktır. Bulgar mimar Kolyu Ficheto’nun eseridir. Haç şeklindeki yapının girişi kuzey yöndedir. Dik arazi, binanın ilginç konumunu belirler. Kuzeyde 2 katlı ve güneyde ise 4 katlıdır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Museum of Bulgarian Revival and Comstituent Assembly

Bina 1985 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Müzenin sergisi 3 kattadır.

Bulgar hükümeti, erken dönemlerde burada faaliyet göstermiştir.

Müze: Osmanlı imparatorluğundan bağımsızlık mücadelesiyle ilgili resim, belge ve nesnelerin sergilendiği bir yerdir. Bunlar arasında: üniformalar, silahlar, kılıçlar bulunur.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Museum of Bulgarian Revival and Comstituent Assembly

Ayrıca: Bulgaristan tarihine ait kitap ve evraklar da sergileniyor.

Müzenin en ilginç yeri: Kurucu Meclis’in yapıldığı ve Bulgaristan ülkesinin ilk Anayasası’nın kabul edildiği orijinal salonun bulunduğu 2’nci kattır. Anayasa belgesi, serginin bir parçası olarak zeminin karşı tarafında bulunmaktadır. 1878 yılında Bulgaristan bağımsızlığın ilanından bir yıl sonra, Bulgar Kurucu Meclisi Birinci Bulgar Anayasasını ilan etmek için burada toplanmıştır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Museum of Bulgarian Revival and Comstituent Assembly

Son bir not, müzede bir de ikon koleksiyonu bulunuyor.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Archaeological Museum

ARCHAEOLOGİCAL MUSEUM

Ulusal Uyanış Müzesinin hemen sağındadır ve uzun bir merdivenden aşağıya inilerek ulaşılır. Yani, kütüphane binasının arka girişidir. En başta belirtmem gerekir ki, müzede İngilizce çeviriler yok, yani eserlerin açıklaması sadece Bulgarca yapılmıştır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Archaeological Museum

İç avluda: bir heykel koleksiyonu bulunur.

Daha sonra kilitli bir kapı bulunuyor ve çaldığınızda görevli kapıyı açıyor.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Archaeological Museum

Ana katta 2 galeri ve üst katta 1 galeri bulunuyor.

İlk galeride: taş devri objeleri bulunuyor.

Üst kattaki galeride ise, çok daha eski seramikler, metal aletler ve günlük eşyalar sergileniyor.

Bulgaristan Veliko Tarnovo The Prison Museum

THE PRİSON MUSEUM-CEZAEVİ MÜZESİ

Bulgar Uyanış ve Kurucu Meclis Müzesinin güneyinde Saedinenie meydanındadır. Uyanış ve Kurucu Meclis Müzesinin güneyindedir.

Müzeye giriş ücreti 6 Levadır.

19’ncu yüzyıl ortalarında inşa edilmiştir. 1954 yılına kadar hapishane olarak kullanılmıştır. 1960 yılında ise müzeye dönüştürülmüştür. 2011 yılında ise ziyarete açılmıştır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo The Prison Museum

Yapıda: 1 zemin kat ve 2 üst kat bulunur. Yüksek duvarlarla çevrili 2 tane iç avlu ve bazı hizmet binaları vardır.

Tutuklular: yer seviyesinin iki kat altında, sert ahşap barakalarda uyurlar ve sistematik olarak işkence görmek için zindanlara götürülürlerdi. Tarnovo hapishanesinde bulunan 399 Ulusal Kurtuluş Savaşçısının isimleri de müzede bulunuyor.

Bulgaristan Veliko Tarnovo The Prison Museum

Hücrelerde: pek çok devrimci hapsedilmiş ve işkence görmüştür. Hücreler günümüzde restore edilerek ziyaretçilere gösterilmektedir. İşkence aletleri de görülebiliyor.

Üst katta: 20’nci yüzyılda mahkumların tutulduğu, bir tuvalet kabini kadar büyük olmayan, sadece hücre hapsi hücreleri görülebilir. Ayrıca: yemek için alüminyum kutular, kaşıklar, seramik su sürahileri, kişisel eşyalar ve tahta kutular gibi mahkumlara ait günlük eşyalar da görülebilir. Satranç tahtası ve saç tokası gibi bazı nesneler mahkumlar tarafından yapılmıştır.

Tabii: resimde de gördüğünüz gibi, doğrudan Osmanlı askerlerinin işkenceci olarak gösterildiği görülüyor.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery

HADJİ NİKOLİ INN MUSEUM ART GALLERY-HACI NİKOLİ HAN MÜZESİ SANAT GALERİSİ

Şehirde: Sanat ve El Sanatları Caddesi olarak da bilinen Georgi Sava Rakovski Caddesindedir.

Müzenin bulunduğu bina: 1858 yılında inşa edilmiştir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery

Bulgar mimar Kolyu Ficheto’nun eseridir. Bir saraya benzeyen yapı, Bulgar Rönesans anıtsal kamu mimarisinin bir şaheseridir. Ulusal öneme sahip ulusal bir antik ve kültürel anıt ilan edildi.

Han sahibi ise: Avrupa’nın birçok başkentinde iş sahibi olan Turnovalı kürk tüccarı Hadji Nikoli’ye aittir. Kendisi: bağımsız bir Bulgar Ortodoks kilisesi mücadelesinde aktif rol oynamıştır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery

Bir zamanlar eski şehrin merkezinde bulunan 70 handan, günümüze sağlam olarak kalan tek yapıdır.

Yapı güzel bir şekilde restore edilmiş, şimdi bir şarap barı, restoran, kafe, müze ve sanat galerisine ev sahipliği yapmaktadır.

Müze: 2 ve 3’ncü katlardadır.

Tarihsel sergiler ve sanat galerisi, binanın eşsiz mimarisiyle birleşir.

Müzede hem kalıcı bir koleksiyon, hem de çağdaş Bulgar sanatının en iyi eserlerinden oluşan geçici sergiler bulunuyor. Özellikle Ortaçağ silahları özel koleksiyonunu görmenizi öneririm.

Müzede bahçede bir de restoran bulunuyor.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery Restoran

Restoran:

Mükemmel hizmet, Avrupa ve Bulgar geleneksel yemekleri, gurme menü ve geniş bir kaliteli Bulgar şarapları koleksiyonu ile benzersiz bir konfor ve otantik atmosferi ilgi çeker.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery Restoran

Restoran han binasının 2’nci katındadır. Birkaç salon bulunur. Birinci katta bulunan ana restoran 60 kişi kapasitelidir. Restoranın ikinci katında, 20 kişilik iki salon vardır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery Müze

Müze

Müze Mart 2010 tarihinden beri ziyarete açıktır. Bulgaristan ülkesinin en büyük devlet müzelerinden ve özel koleksiyonlardan temsil edilen tarihi sergilere ev sahipliği yapmaktadır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery Sanat Galerisi

Sanat Galerisi

Bulgar ve yabancı çağdaş sanatın en iyi parçalarının değerli sergilerinin düzenli bir yeri olması için Mart 2010 tarihinde açılmıştır. Sanat galerisi, Hacı Nikoli Han’ın 3’ncü katında bulunur ve iki ayrı kanata bölünmüş, 6 sergi salonuna sahiptir. Hacı Nikolai Hanında, kendi resim koleksiyonu bulunmaktadır.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Hadji Nikoli Inn Museum Art Gallery Yaz Bahçesi

Yaz Bahçesi

Kompleksin güzel yaz bahçesi, Hacı Nikoloi Han’ın avlusundadır. Bahçe: yemek, dinlenme, eğlence, açık havada performanslar, oda müziği konserleri, şirket etkinlikleri, partiler, ziyafetler, şarap tadımı, düğünler, kokteyller ve başkaca etkinlikler için kullanılan mükemmel bir yerdir. Yaz akşamları, açık havada canlı klasik gitar, akerdeon ve piyano müziğinin keyfini çıkarabilirsiniz. Bahçe 60 kişi kapasitelidir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Ethnographic Complex-Museum

ETHNOGRAPHİC COMPLEX-MUSEUM

Slavyanska Street adresindedir.

Müze binasının yarı ahşap dış cephesi orijinaldir.

Müze: 1964 yılında kurulmuştur. Son 500 yılda Balkanlardaki el sanatlarının gelişim aşamalarını yeniden canlandıran bir müzedir.

Bulgaristan Veliko Tarnovo Ethnographic Complex-Museum

Müze, Bulgaristan ülkesinde geçmiş yaşam hakkında bilgi veren objelerle doludur.

Müzede: Etara mimarisinin ustalarını ve önceki yüzyılda Bulgarların yaşam tarzını görebilirsiniz.

Müzede, insanların nasıl yaşadıklarını gösteren odalar düzenlenmiştir. Yerel rehber tarafından müze ziyaretçilere gezdiriliyor. Özellikle Etnografik gurupların geleneksel kostümleri ilgi çekiyor. Ama genelde: bir varlıklı Bulgar tüccar ailesinin 18 ve 19’ncu yüzyıllardaki günlük yaşamı canlandırılıyor. Aile yatak odaları, alaturka tuvaletler, yemek pişirme tesisleri var.

Sofya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Sivas Gölova

Sivas Gölova

Baraj gölü, yaylaları ve diğer doğal güzellikleriyle ünlüdür.

ULAŞIM

Gölova, Sivas arası uzaklık: 190 km. Gölova, Suşehri arası uzaklık: 45 km. Gölova, Refahiye arası uzaklık: 20 km. Gölova, Erzincan arası uzaklık: 100 km.

TARİHİ

Yerleşimin kuzeyinde “Söğütlü Göze” denen yerde, Hitit dönemine ait kalıntılar bulunmuştur. Rum Pontus döneminde, yörenin ismi “Avanıs” dır. Daha sonra bu isim değiştirilmiş ve Gölova olmuştur. Gölova, 1990 yılında ilçe olur.

GENEL

İlçe, Karadeniz bölgesi ve İç Anadolu bölgesi arasındadır. Yerleşimin bulunduğu arazi oldukça fazla dağlık ve engebelidir. Ortalama rakım 1300 metredir.

GÖLOVA YAYLA ŞENLİKLERİ

Her yaz geleneksel olarak düzenlenmektedir. Şenlikler oldukça hareketli geçmekte, ünlü sanatçılar şenliklerde konser vermektedirler.

GEZİLECEK YERLER

Sivas Gölova Eski Cumhuriyet Okulu

ESKİ CUMHURİYET OKULU

Eski Cumhuriyet İlkokulu binası, günümüzde Çevre, Kültür ve Sanat Evi olarak hizmet vermektedir.

Sivas Gölova Eski Cumhuriyet Okulu

Bir dönem Jandarma karakol binası olarak da kullanılmıştır. Halen binanın içinde: dinlenme salonu, spor amaçlı salon, sergi salonu, şark köşesi, kitap okuma odası, bilgisayar odası bulunmaktadır. Bina dışında bahçede ise çocuk bahçesi vardır.

Sivas Gölova Çoban Baba Türbesi

ÇOBAN BABA TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı 5 km uzaklıktaki Çobanlı köyündedir. Köy: eski Erzincan-Suşehri-Niksar yolu üzerindedir. Antik dönemlerde ise, İstanbul’u İran’a bağlayan yo üzerinde, Kelkit çayı ve Kızılırmak’ı besleyen Çobanlı d eresinin bu yolu kestiği köprünün başındaydı.

Küçük bir tepenin üstündedir. Yöredeki ismi Çobanlı Tekkesidir. Türbe: 5.50 x 5.50 metre ölçülerinde, karedir. Kesme taştan yapılmıştır. Kubbesi yıkılmış ve sonradan betonarme olarak yeniden yapılmıştır. Türbenin cephesi, geometrik motiflerle süslüdür.

Yapının batıya açılan kapısı üzerinde, mukarnaslı bir kavsara vardır. Dikdörtgen kapının kenarlarında Selçuklu üslubunda geometrik geçmeli süsleme frizleri görülür. Türbenin içinde bir sanduka bulunur.

Tüm bunları anlattıktan sonra Çoban Baba ile ilgili bir efsaneden yani neden bu kadar çok tanındığından söz etmek istiyorum. Yavuz Sultan Selim, Çaldıran seferine giderken, uzun süre sonra Çobanlı köyüne ulaşılır.

Çoban Baba, Yavuz Sultan Selim’e, askerlerini misafir edeceğini ve karınlarını doyuracağını söyler. Bu isteği, Sultan Selim tarafından kabul edilir. Ve Çoban Baba, bir koyun keser, pilavlar pişirilir ve bütün ordu, bu koyunun etiyle doyurulur. Sonra Çoban Baba, koyunun bütün kemiklerini, postuna doldurur, dua eder ve koyun tekrar canlanır, ayaklanıp yürür.

Ancak, koyunun aşık kemiğini askerlerden biri aldığı için, koyun aksayarak yürür. Çoban Baba, durumu bilse de bir şey söylemez. Sultan Selim’e seferin başarılı geçeceğini söyler ve onun için dua eder.

Başarılı seferin ardından, Sultan Selim, geri dönerken, bu bölgenin gelirinin buraya vakfedilmesini emreder. Sonuç olarak, bölgede anlatılan efsanelerdeki kişiler, Sultan Yavuz ve Çoban Babadır. Tabii burada bitmiyor, Çaldıran seferi dönüşü buraya uğrayan Yavuz Sultan Selim, Çoban Baba’nın öldüğünü öğrenir, bu türbeyi yaptırır.

Türbenin bulunduğu alan, 1998 yılında Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

KARA YAKUP ZİYARETİ

İlçe merkezine bağlı 8 km uzaklıktaki Karayakup köyündedir.

Şeyh Kara Yakup: 13’ncü yüzyılın sonu ile 14’ncü yüzyıl başlarında yaşadığı ve Hz Ebubekir neslinden geldiği, Tokat Zile’de tekkesi bulunan Şeyh Nusret’in halifesi olduğu, söz konusu köyde bir zaviye kurduğu, evladının zaviye yöneticiliğini üstlendiği ve zaviyenin yapılan vakıflarla tekkeler kapatılıncaya kadar faaliyetini sürdürdüğü bilinmektedir.

Kara lakabını alması da kendisinin Arap kökenli ve esmer tene sahip bir kişi olmasından kaynaklanır. Ancak Kara Yakup Zaviyesi günümüze ulaşmamıştır. Zaviyenin halen türbenin bulunduğu yerde olduğu tahmin edilmektedir.

Sivas hakkındaki gezi yazım için Sivas

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez

Cape Town küçük bir yerdir ve tarihi veya ilgi çekici yerlerin birçoğu, birkaç saatlik yürüyüş mesafesindedir. Bir günlük zaman ayırırsanız, şehri gezmiş-tanımış olabilirsiniz. Yolunuzu bulmanız kolaydır.

Tarihi şehir merkezindeki gezimize “Castle Street” caddesinden başlıyoruz. Burası: şehrin merkezinde yer almaktadır. Caddede: sokak mağazaları, cafe, bar, pub, kulüp ve restoranlar bulunur.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez CASTLE OF GOOD HOPE

CASTLE OF GOOD HOPE

Castle Street üzerindedir. Kaleye giriş ücretlidir. Yetişkinler 30R, emekliler 15R, Çocuklar 15R ödemek zorundadırlar. Kale kapısı her gün saat: 09.00 da açılır ve saat 16.00 da kapanır. Kale: 1936 yılında “Ulusal Anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Kale yapıldıktan sonra herhangi bir saldırıya uğramadığından sağlam olarak günümüze gelmiştir.

Güney Afrika’nın en eski Avrupa yapısıdır. Günümüzde görülen bu yapı: 13 yıllık bir sürenin sonunda 1679 yılında bitirilmiş ve Hollanda-Doğu Hindistan Kumpanyasının bir deniz ikmal merkezi olarak Jan Van Riebeeck tarafından yapılan ahşap kalenin yerini almıştır. Ahşap kale: 1652 yılında denizden herhangi bir saldırıya karşı korunmak için yapılmıştır ancak 1665 yılında terk edilmiştir. O dönemde yapılan kale: Avrupa’da yapılan diğer kaleler gibi beşgen yapılmıştır.

Bu büyük ve beş köşeli ve herhangi bir mimari değeri olmayıp, yalnızca tarihi önemi olan şato: 150 yıl boyunca şehrin: sosyal, ekonomik ve idari hayatının merkezi olmuştur.

Günümüzde de, bir aktif askeri birliğin merkezi konumundadır ve özellikle: turistler her öğlen zamanında buradaki nöbet değişim törenini izlemeyi tercih ederler.

Bina: “Anton Anteith” yapımı olan muhteşem heykellerin bulunduğu kat balkonu ile dizayn edilmiştir.

Binada yapılan turlarda: işkence odası, silah deposu ve zindan gezilmektedir. Ayrıca: avluda güzel bir restoran bahçesi bulunmaktadır.

Kalede: 3 müze bulunmaktadır. Bunlar

Military Museum

Burada bulunan koleksiyon: Hollanda-Doğu Hindistan Kumpanyasının şehirdeki ilk yıllarını anlatır. Müze: Güney Afrika’nın en eski binasında yer almaktadır. 1936 yılında müze binası “Ulusal Anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Askeri Müze: 1 Ağustos 1995 tarihinde açılmıştır. Müzenin teması Cape şehrinin askeri geçmişidir. Müzenin kılıç koleksiyonu, ülkenin en tartışılmaz ve etkileyici koleksiyonudur. Müzede ayrıca: Cape Town Millitary Tattoo bulunur.

Secund’s House

Burası: eskiden vali yardımcısının konutu olarak kullanılmıştır ve buradaki odalar 16. ve 17. yüzyıl tarzında mobilyalarla döşenmiştir.

Governor’s Residence

Orijinal balkon: 1786-1790 yılları arasında; 1695 yılındaki haliyle yeniden inşa edilmiştir. Alınlığında Alman heykeltıraş Anton Anreith tarafından yapılmış kabartma bulunmaktadır. Bu balkondan; burunda bulunan askerler, köleler ve sivillere duyurular yapılmıştır. Şehre gelen resmi ziyaretçiler burada karşılanır zaten ismi de bundan gelmektedir.

Bu balkon: Cape Town şehri için özel öneme sahip tabloların ve mobilyaların bulunduğu ünlü William Fehr koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Koleksiyonda ilaveten: yağlı boya tablolar, antika çini ve porselenler bulunur.

Bunlar: işadamı William Fehr tarafından, Güney Afrika hükümetine bağışlanmıştır. Bu koleksiyon Cape kolonisinde yaşam tarzı ve erken yerleşimcilerin yaşamları hakkında bilgi verir.

Kalenin hemen karşısında büyük bir alan bulunuyor.

 

GRAND PARADE

Nelson Mandela’nın ilk konuşmasını dinlemek üzere, buraya yüz binlerce insan toplanmıştır. 14 Eylül 1989 tarihinde ırkçılığa karşı en büyük gösteri burada yapılmıştır ve ertesi yıl Nelson Mandela serbest bırakılmıştır.

Belediye binası önündeki bu mekan: Güney Afrika 2010 FIFA Dünya Kupası sırasında insanların toplandıkları yer olarak bilinir. İnsanlar burada bulunan dev ekrandan: dünya kupası maçlarını izlemişlerdir. Eskiden askeri geçit törenleri burada düzenlenirmiş.

Günümüzde, burada haftanın Çarşamba ve Cumartesi günleri: açık hava pazarı kurulmaktadır. Satıcılar tarafından yeni ve ikinci el giysi satılan burada, aynı zamanda kızarmış balık ve çiçek kokusu da duyulur. Haftanın diğer günlerinde burası büyük bir park yeridir.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez City Hall

CİTY HALL

Darling Street’dedir.
Yapı: 1905 yılında İtalyan-Rönesans mimari tarzında yapılmıştır. Şehrin Viktoria tarzında son kumtaşı yapılarından birisidir. Cape Town şehrinin en ikonik binalarının başında gelmektedir.

Klasik Darling Street caddesine cephesi ve Londra şehrindeki Big-Ben kulesine benzeyen kulesi ilgi çeker. Özellikle: mermer cephesi büyük ilgi çeker, çünkü bu cephe İngiliz sömürge tarzı ve İtalyan Rönesans özelliklerini birleştirir.

Yapıdaki gösterişli vitray pencere: İngiltere kralı Edward VII ve Kraliçe Alexandra için adanmıştır. Günümüzde burada: “City Library” yani “Şehir Kütüphanesi” ve “Cape Town Symphony Orchestra” bulunmaktadır.

Binaya girdikten sonra: güzel mozaik zeminler, eski vitray pencereler ve mermer bir merdiven bulunmaktadır.

Nelson Mandela: 27 yıl hapis geçirdikten sonra, Şubat 1990 tarihinde City Hall balkonundan, 250.000 kişiye hitap etmiştir.

City Hill, aynı zamanda: burada düzenli konserler düzenleyen dünyaca ünlü Cape Filarmoni orkestrasına ev sahipliği yapmaktadır. (Sanırım bu orkestra her hafta Perşembe günü, burada oditoryumda konser veriyor) Öte yandan: şehir kütüphanesi de buradadır.

Darling Street boyunca yürürseniz, bu kez karşınıza başka bir cadde çıkacaktır.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez ADDERLEY STREET VE ST GEORGE’S MALL

 

ADDERLEY STREET VE ST GEORGE’S MALL

Charles Adderley: 19. yüzyılda yaşamış bir politikacıdır. Kendisi: İngiltere’nin İngiltere’deki mahkumların ve çeşitli suçluların gönderilmesi için, bir sürgün kolonisi kurmasına karşı gösterdiği direnç nedeniyle: şehir halkının minnetini kazanmıştır.

Adderley Street: bir zamanlar şehirdeki önemli ailelerin konutlarının bulunduğu bir yer olmasına rağmen, günümüzde başlıca ticaret bölgelerinden birisidir ve şehrin merkezinde sıkışmış bir caddedir.

St George’s Mall: şehir merkezinde bir yaya alanıdır. Burada: dansçılar, davulcular, sokak sanatçıları ve benzerleri tarafından, kaldırımlarda canlı eğlenceler ve aktiviteler düzenlenir. Ayrıca: kafeler, ziyaretçilerin oturup dinlenmeleri için yoğundur.

St George’s Mall’da: tezgahlar, sanat galerileri, hediyelik eşya satanlar ve Afrika antika dükkanları kombinasyonu, tam bir alışveriş cenneti yaratmıştır. Ayrıca: St George Street Mall: şehrin mücevher rotasını oluşturmaktadır ve Katedrale kadar olan caddede birçok kuyumcu görülür.

Ancak, burayı ziyaret ederseniz özellikle yankesicilere yani hırsızlara karşı dikkatli olmanız önerilir. At sırtında gezen güvenlik görevlilerine rağmen burası güvenli bir yer değildir.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez Standart Bank

Standart Bank

Adderley Street ile Darling Street köşesinde: tepesinde uzun kubbesiyle dikkati çeken bu bina: cadde üzerinde bulunan bir dizi önemli tarihi binanın ilkidir.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez Groote Kerk-Büyük kilise

Groote Kerk-Büyük kilise

Adderley Street üzerindedir.
Burası: Hollanda Reform kilisesidir. 1678 yılından sonra burada bir dini yapı bulunduğu bilinmekle birlikte günümüzde görülen yapı: ilk kilise binasının yapılmasından 137 yıl sonra, 1842 yılı yapımıdır. Ancak, bu mevcut kilise de bir yangın sonucu orijinal halini kaybetmiştir ve sonrasında Hermann Schutte tarafından biraz donuk ve gri yapı olarak yeniden inşa edilmiştir.

19. yüzyılın ikinci yarısında, Cape Town şehrinin önemli aileleri burada ibadet etmişlerdir. Dua sırasında sosyal ayırımlar sağlansın diye: her bir gurubun kendi kapısı bulunur.

Kilisenin devasa oyma minberi ilgi çekmektedir. Minber: heykeltıraş Anton Anreith ve marangoz Jan Graaf tarafından: Burma yöresine ait “Tik” ağacından yapılmış, bunu destekleyen aslan şeklindeki destekler ise keresteden yapılmıştır. Bunlar “Eski ve Yeni Kudüs” temsilidir.

Tavanda ilgi çekmektedir. Geniş taraklı ve alçı davanın dayanak noktası yoktur ve prensip olarak dünyanın en büyüğüdür. Sıvalı tavan, mimar Hermann Schutte tarafından yapılmıştır. Ayrıca bir ahşap tavan da vardır.

Duvarlarda erken Cape ailelerinin armaları görülür. Zeminde ise erken dönem mezar taşları bulunur. Cape bölgesinin erken dönem valilerinden ikisi buraya gömülmüştür. Bunlar: Simon van der Stel ve Ryk Tulbagh.

Kilisenin kilitli sıraları: 19.yüzyılda varlıklı ailelere kiraya veriliyormuş.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez Slave Lodge

Slave Lodge

1657 yılında Cape şehrine ilk köle Angola ve Batı Afrika’dan ve Hint adalarından gelmiştir. Ancak bunlardan şanslı olanlar: sahipleri tarafından beslenerek uzun süre yaşayabilmişler ve eğitim almışlardır. 1685 yılı sonrasında ise kendi özgürlüğünü satın almak için para tasarrufu yapanlar ve esnaf olarak ticarete başlayanlar görülür.

1834 yılında ise kölelik kaldırılmıştır.

Bu yapı: Hollanda-Doğu Hindistan Şirketi için 1600 yılında inşa edilmiştir. Ama, ilk önce genelev olarak kullanılmıştır. 1679-1811 yılları arasında ise, buradan: 9000 kölenin teslim edildiği daha doğrusu satıldığı söylenir. Slave Lodge denilen bu meydanda: kölelerin satıldığı mekan olarak kullanılmıştır. Tüm işlemler, bir ağacın altında gerçekleştirilmiştir. Beton bir plak ile bu eski ağacın bulunduğu yer işaretlidir.

1806-1811 yılları arasında bina: İngilizler tarafından devlet dairesine dönüştürülmüştür.
Günümüzde ise, bina: Anayasa Mahkemesi, Tapu Dairesi ve şehrin ilk kütaphanesi ve postane gibi devlet hizmetine yöneliktir.

Binanın restorasyonu 1960 yılında başlamıştır. Binanın alt katında “South African Cultural History Museum” ve üst katında ise “galeriler” bulunmaktadır. Bu galerilerdeki sergilerin çoğunluğu: seramik, gümüş koleksiyonlarına ayrılmıştır. Bunlar: Güney Afrika’da kölelik tarihine odaklanmazlar.

Dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen seramikler sergilenir. Özellikle: Tang hanedanı (618-907) mezarlarından buluntular ve diğer erken Çin seramikleri ilgi çeker. Ayrıca: Güney Afrika Seramik Stüdyolarının ürünleri ve çağdaş eserler bulunur. Gümüş galerisi: şehirde İngiliz, Malezya ve Rus kökenli yerli ve hatıra eşyaları gösterir.

 

South African Cultural History Museum

Burası, tuhaf ama hoş bir müzedir. Çünkü: yapıldığı zaman “Companys Gardens” da çalışan kölelerin konutu olarak yapılmış, daha sonra ise geneleve dönüştürülmüştür.
1810 yılında ise: yine bir düzenleme yapılarak farlı bir etkinliğe, yani hükümet binası olarak “Yargıtay”a tahsis edilmiştir.

Slave Lodge binasının alt katındaki sergide, Güney Afrika’da köleliğin uzun bir geçmişi anlatılmaktadır.

Müzede sergilenenler arasında bulunanlar: mobilyalar, seramik eşyalar, ilk yerleşimcilerden kalma silahlar, oyuncaklar ve Afrika kabile sanatı nesneleri sergilenmektedir.

Özellikle: günümüzde burada bulunan oryantal koleksiyonda: Hollanda ticaret gemileri tarafından mektup kutuları olarak kullanılan “posta taşları” ilgi çekmektedir.

Adderley Street üzerinden yürürken, Goverment Street caddesine devam ediyoruz.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez Houses of Parliament-Parlamento Evleri

Houses of Parliament-Parlamento Evleri

Güney Afrikanın başkenti, Cape Town şehri olmamasına rağmen, burası Güney Afrika’nın parlamento evidir. Çünkü Cape Town ülkenin “Yasama Başkenti” dir. (Genel bölümünde Güney Afrika ülkesinin üç başkenti bulunduğunu söylemiştim)

Yapının özgün tasarımı Charles Freeman tarafından 1885 yılında tamamlanmasına rağmen, yanlış hesaplama nedeniyle Henry Greaves tarafından tamamlanmıştır. Sir Herbert Baker tarafından ise dizayn edilmiştir.

Companys Garden bahçesinin en üst köşesinde, Meclis caddesi üzerindedir. Burası: Güney Afrika ülkesinin çalkantılı tarihinde birçok dramatik olaya sahne olması ile önem kazanmaktadır.
Burası Ocak-Haziran ayları arasında rehberli turlarla ziyaret ediliyor ama yanınızda pasaport olması gerekiyor. Bu gezide: parlamento kütüphanesi, meclis binası, merkezi kubbe ve korint sütunlar ve pavyonları görebilirsiniz.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez De Tuynhuis

De Tuynhuis

Bina, bir şehre gelen önemli misafirler için 1700 yılında ilk olarak; ilk vali Simon Van Der Stel tarafından bir misafirhane olarak düz çatılı, iki katlı bir yapı olarak inşa ettirilmiştir.
Arkasında: Parlamento evleri ve Company Gardens uzanır.

1824 yılında: Lord Charles Somerset tarafından: güzel bir balo salonu eklemek ve yeniden dekorasyon çalışmaları başlatılmıştır. 19.yüzyılın sonlarına doğru ise, yaşanılamaz olduğu bahisle buranın yıkılması gündeme gelmiş ve 1967 yılında büyük bir restorasyon yapılmıştır.

Sömürge döneminde: Hollandalı ve İngiliz tüm valiler, burayı resmi ikametgah olarak kullanmışlardır. 1961 yılından sonra ise, Güney Afrika Devlet Başkanları tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

Günümüzde: Tuyhhuys binası: kolonizasyon ve ırkçılık öncesi dönemin bir sembolü olarak duruyor.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez COMPANYS GARDEN

COMPANYS GARDEN

Başlangıçta: 1652 yılında Riebeeck tarafından “Hollanda-Doğu Hindistan Kumpanyası” gemilerine taze sebze-meyve sağlamak için şehirde kurduğu ilk tarım alanı: 17 hektar iken, günümüzde 3 hektara düşmüş ve zarif bir park alanı olarak düzenlenmiştir.

17.yüzyılda buranın önemi bitmiştir. Çünkü: kıyıya biraz daha yakın, daha verimli toprakları bulunan, rüzgardan korunaklı, Wale caddesi üzerindeki yeni bahçeye taşınılmıştır.

Bunun üzerine, tarım alanı, şehrin seçkinleri için botanik bahçesine dönüştürülmüştür.
Günümüzde burası: büyük bir kamu parkı olarak düzenlenmiştir. Bu park alanı: gül bahçesi, Japon bahçesi, balık göleti ve bir ev bulunan botanik bahçesidir.

Özellikle: öğle saatlerinde genellikle temiz hava almak ve güzel manzara izlemek isteyenler, burayı doldururlar. Fonda ise, geride Masa Dağı görülür. Ağaçlıklı cadde: banklar ve sincaplar: Gardens banliyösü ile şehir merkezi arasında bir yol oluşturur.

Company Gardens: karmaşık Güney Afrika sanatı ile bağlantılıdır. Parkın içinde bir sanat galerisi vardır, ama aynı zamanda burada konserler ve gençlik festivalleri düzenlenir. Ayrıca: burada halka doğrudan kendi ürünlerini pazarlamak için yaklaşık 20 üreticinin bulunduğu bir Pazar vardır.

Bahçe içinde bir kısım önemli bina bulunmaktadır.

Bunlar

1.Güney Afrika Müzesi
2.Planetaryum
3.Güney Afrika Sanat Galerisi

 

Cecil Rhodes Heykeli

Ana yolun üzerindeki bu heykelin çevresinde: Rhodes’in yüz yıl öncesinde Güney Afrika’ya getirdiği gri sincapların sonraki nesilleri ordu şeklinde yaşamaktadırlar.

 

South African Library

Company Gardens’in hemen yanındaki bu kütüphane, dünyanın ilk ücretsiz kütüphanesi olarak bilinir.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez SAM-South African Museum

 

SAM-South African Museum

Kraliçe Victoria caddesi üzerindedir.
Burası, ülkenin en eski ve en büyük müzesidir. Binanın arka planında “Masa dağı” görülmektedir. Müze: temelde doğa tarihine adanmıştır. 200 yıllık müze: 1825 yılında kurulmuştur. Müzede balık ve böcek fosilleri ilgi çekiyor.

Özellikle: 4 kat yükseklikteki “Balina Kuyusu” denilen bölüm ilgi çekmektedir. Burada: dev bir mavi balina iskeleti bulunmaktadır. Bunlar: müzede geçen yüzyılın geleneksel giysi görüntüleriyle yan yana duruyorlar.

Öte yandan: burada, Güney Afrika’nın ilk yerlileri olan “San” kabilesi üyelerinin hayatı ve kaya sanatına ait örneklerin bulunduğu sergiler de ilgi çekmektedir.

Burası: aynı zamanda Lord Charles Somerset tarafından kurulan ve ülkenin en eski ikinci bilimsel enstitüsü olmuştur. Bu bir araştırma ve eğitim kurumu olup: tarih ve doğa tarihi koleksiyonlarına ait her türlü belge, antropolojik nesneler sunuluyor. Her yıl 400.000 kişinin müzeyi ziyaret ettiği söyleniyor.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez Planetarium

Planetarium

Queen Victoria Street adresindedir. Pazartesi günleri kapalı, diğer günler açıktır.
Müzeye bitişik burada: her gün; güney yarım kürede gökyüzünün gece görünümü hakkında şovlar düzenlenmektedir.

Burası: evrenin harikalarını seyretmek için, karmaşık Minolta yıldız makinesi ve birden fazla projektör kullanılarak yaratılmış yuvarlak bir gök tiyatrosudur. Koltuklara oturduğunuzda gökyüzü yolculuğu başlıyor. Kubbeli oditoryum içinde, gece gökyüzünün muhteşemliğini izleyebilirsiniz. Evet, bu olağanüstü görsel-işitsel deneyi mutlaka yaşamalısınız.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez South African National Gallery

South African National Gallery

Müzenin hemen karşısındadır.
Güney Afrika Ulusal Sanat Galerisi: 1871 yılında, Thomas Butterworth Bayley tarafından, 45 resimlik bir koleksiyonla kurulmuştur.

Burada: ilk kurulduğunda Avrupa sanatı sergilenmiş olup özellikle “Reynolds” ve “Gainsborough” isimli sanatçıların eserleri beğenilmektedir.

Galeri günümüzde ise, daha çok çağdaş Güney Afrika sanatına yoğunlaşmıştır.
Özellikle: oyma ve boncuk işleri, geleneksel kabile sanatı koleksiyonları ilgi çekmektedir. Bunun dışında: resim, fotoğraf, heykel, mimari, boncuk işi, tekstil geçici sergilerine de ev sahipliği yapmaktadır.

Sömürgeci çağdaş sanatı içeren ulusal galerinin daimi koleksiyonu, düzenli olarak döndürülür. 1990 yılımdan sonra, müzede, Afrika kıtasının ifade kültürlerine ait boncuk ve yerli heykellerine ait saygın bir koleksiyon kurma çalışmaları sürdürülmektedir. 1999 yılında müzede, Güney Afrika boncuk derneği kurulmuştur.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez Mount Nelson Hotel

Mount Nelson Hotel

Orange Street üzerindedir.
Goverment Street caddesinin ucundadır. Şeker pembesi renginde boyalı bu otel şehrin en lüks ve klasik otelidir. Şehirliler tarafından “Nellie” olarak bilinen otel: 1899 yılında şehir hayatının önemli bir parçası olarak kullanılmıştır.

Boen savaşları sırasında ise: otelin koridorlarında, Winston Churchill genç bir gazeteci olarak bulunmuştur. Binanın muhteşem manzaralı bahçesi, ziyaretçileri kendisine çekmektedir.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez LONG STREET

LONG STREET

Bir zamanlar genelevleri ve içkili batakhaneleriyle ünlü bu cadde: günümüzde antika mobilyalar, ikinci el kitaplar ve giysilerin satıldığı dükkanlarla doludur. Bu caddenin en önemli tarafı: cadde üzerinde bulunan “Baths” yani “buhar odaları” dır.

 

Koopmans de Wet House

Strand Street adresindedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 20R, çocuklar için 10R ödemek gerekir.

Neo-klasik ön cephesi, pembe/beyaz boyası ile ilgi çeken ön cephesi: bu zarif yapıya, yüksek işyerleri arasında ayrı bir hava vermektedir. Yapı: 1701 yılında; sanat koleksiyoncusu Maria Koopmans için yapılmıştır.

Yapının odaları: Avrupa tarzında gayet lüks olarak döşenmiştir. Evde, paha biçilmez bir seramik koleksiyonu yanında, Cape tarzı mobilya ve gümüşler görülür. Evin son sahipleri olan Marie Koopmans de Wet ve kız kardeşi Margaritha öldükten sonra yapı 1914 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu kişiler: yetimlere ve dullara yardım için Güneş Afrika’da bulunmuşlardır.

 

Lutherci Kilise

Strand Street üzerinde bulunan dini yapı: Güney Afrika’nın ilk kilisesidir.
Şehirdeki Alman göçmenler, 1771 yılına kadar ibadetlerini, şehirde bulunan Hollanda Reform kilisesinde yapmışlardır. Takip eden süreçte ise: tüccar Martin Melek: bu kilisenin yapımını finanse ederek insanların dini özgürlüğünü sağlamıştır. Kilisenin hayranlık uyandıran ahşap minberi: Anton Anreith eseridir.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez ST GEORGE’S CATHEDRAL

 

ST GEORGE’S CATHEDRAL

Wale Street üzerindedir.

Katedral yapısı: gotik görünümlüdür. İlk yapılan bina: 1834 yılında mimar Herbert Baker tarafından yenilenmiştir. Victoria dönemi vitray pencereleri, muhteşem crypt ile ilgi çekmektedir. Vitray pencereler: Gabriel Loire çalışmasıdır.

Büyük batı penceresinin merkezindeki panelde “İsa” figürü hakimdir. Burada: İsa, siyah-yüksel atlar üzerinde durur gösterilmiştir. Bu çalışmanın sağ tarafındaki panel, sevgi ve ırkçılarla mücadelede ilham alınan “Mahatma Gandhi” için ayrılmıştır.

Katedral: ırkçılığa karşı direnişin sembolüdür. Burası: tüm zamanlar boyunca tüm ırklardan insanlara açık bulundurulmuştur. 1989 yılında 30.000 kişilik bir kitle önünde, Grand Parade meydanında: Başpiskopos ve aynı zamanda ırkçılık karşıtı lider Desmond Tutu: “Biz gökkuşağı insanlarıyız” ifadesini söylemiştir.
Katedralin ilk rahibi Rowan Smith’dir.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez

GREENMARKET SQUARE

Shortmarket Street üzerinde yürüdüğünüzde, buraya ulaşabilirsiniz.
Meydanda ilk ev, buraya 1696 tarihinde dikilmiştir. 1761 yılında ise, buradaki bir binanın “Şehrin City Hall” ı gibi (Old Town House) kullanıldığı görülür ve takip eden yıllarda birçok kamu bildirimi buradan ilan edilmiştir. Ancak bu binanın ilk açılış nedeni: şehrin birleşik polis gücü ve itfaiye teşkilatının merkezidir.

Günümüzde ise, bu tarihi bina bir galeri olarak ziyarete açıktır. Galeride: 17.yüzyıl Hollanda manzaralı resimlerinden oluşan güzel bir koleksiyon sergilenmektedir.

Günümüzde meydan ise: Afrika oymaları, maskeleri, kumaşları, mücevherleri satılan bir hatıra eşya pazarına dönüşmüştür. Yani, şehrin en renkli ve otantik yeridir.

Burada: Afrika kıtasının hemen hemen her ülkesinden yerel sanat ürünleri, el sanatları, kumaş ve çeşitli nesneler bulabilirsiniz. Öte yandan: alışveriş sonrası dinlenmek için, yine burada restoranlar ve kafeler bulunur. Restoranlarda yerel yemekleri tadabilirsiniz.

Meydanda bulunan evlerin çoğu ve meydan ise: 1961 yılında “Ulusal Anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez BO-KAAP

BO-KAAP

Burası, şehirdeki Müslüman toplumun yaşadığı bir mahalledir.
Shortmarket Street caddesi boyunca yürüdüğünüzde, Butengranch Street karşısında Signal Hill tepesinin yamaçlarındadır.

Burada: dar sokakların arasında: değişik renklere boyanmış, 18. ve 19.yüzyıl yapımı küçük evleri ve baharat dükkanlarını ve Afrika’nın ilk resmi camisi olan “Auwall”ı görebilirsiniz. Cape Town şehrinin en renkli banliyölerinden birisidir. 19.yüzyıldan kalma eski evlerin çoğu: Londra şehrinin bir köyünü anımsatacak şekilde dönüştürülmüştür. Yine geleneksel giysiler giyen insanların bulunduğu bölgede: çok sayıda sanat galerileri, restoranlar ve dünyanın dört bir yanından gelen modacılar görülür.

Günümüzdeki Bo-Kaap sakinleri: bir zamanlar Doğu-Hint adalarından buraya getirilmiş eğitimli kölelerin torunlarıdır.

Malezya ve Endonezyadan 16. ve 17.yüzyıllarda Hollandalılar tarafından toplanan köleler; “Good Hope Cape” şehrine getirilmişlerdir. Bu köleler, şehre gelirken yanlarında: dillerini, tarihlerini, kültürlerini, inançlarını ve güçlü kültürlerini getirmişlerdir.

Onlara “Cape Malayları” dense bile, aslında Cape Müslümanlarının atalarının çok azı: Malezya’dan gelmişlerdir. O dönemdeki tüccarlar: Malezya dilini kullandıklarından, Cape Malezyalıları deyişi hafızalara yerleşmiştir.

Bunların bugün yerleştikleri ve Bo-Kaap olarak isimlendirilen bölge ise; 1834 yılına kadar Hollandalı ve İngiliz zanaatkarlar tarafından kullanılmış ve köleliğin kaldırılmasının ardından, onlar buradan ayrılmışlar ve bölgeye özgür kalan Müslüman köleler yerleşmişlerdir.

Bugün burada bu kölelerin torunları yaşamaktadırlar ve bölge: Bo-Kaap ve ayrıca Cape Malay Mahallesi olarak bilinir.

Burayı ziyaret ederseniz: restoranlardan birinde baharatlı ve tarifleri yüzyıllar öncesine uzanan geleneksel Malay yemekleri tadabilirsiniz. Ayrıca, burada çok değişik bir tur olarak “mutfak turları” düzenleniyor. Bu mutfak turlarında geleneksel Malay yemeklerinin nasıl hazırlandığını görebilirsiniz.

Şehrin Malaylı aşçıları kendi yemeklerine patates ve baharat eklerken, Hollandalı ev hanımları kendi keklerine tarçın ve karanfil eklemektedirler. Böylece Güney Afrika’da harika bir mutfak kültürü gelişti ve en iyi yemekler yapılmaya başlandı.

Bu arada: Bo-Kaap mahallesinin pek güvenli olmadığını da söylemem gerek. Özellikle, burayı ziyaret edecek olanların gündüz saatlerinde gitmeleri önerilir ve fotoğraf makinesi ve diğer eşyalarınıza sahip olmalısınız.

Bo-Kaap Museum

Wale Street caddesindedir. Bölgenin tarihini keşfetmek için burayı ziyaret etmenizi öneririm. Girişi ücretlidir ve ücret olarak yetişkinler için 10R ve öğrenci ve çocuklar için 5R alınır. Müze 1978 yılında kurulmuştur.

Müze binası: 1760 yılında yapılmış ve bölgenin en eski ve orijinal binasıdır. Ev: tipik bir Malay aile hayatını gösterecek şekilde döşenmiştir.

Ayrıca: 19.yüzyıl Müslüman ailelerine ait eşyalar sergilenmektedir. Üst katta: siyah beyaz fotoğraflarla yerel yaşam betimlenmektedir.

Auwall

Dorp Caddesinin karşı tarafında “Auwal” denilen ve Güney Afrika’nın ilk resmi camisi görülmektedir. Bu tarihi bina: imam ve tanınmış Müslüman bilgin ve aktivist Abdullah İbn Abd al Salam tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır. Cami: minaresi ve büyüleyici yapısıyla ilgi çeker.

Güney Afrika Cape Town Tarihi Merkez DİSTRİCT SİX MUSEUM

DİSTRİCT SİX MUSEUM

Tarihi şehir merkezinin diğer yanında: Nüfus Kayıt Yasasına direnememiş Melez yerleşim yerlerinin acı bir örneği görülmektedir.

District Six; bir zamanlar 60.000 civarında Melez insanın yaşadığı canlı ve kozmopolit bir yer olarak hatırlanmaktadır. Irkçı hükümet: 1965 yılında bölgeyi beyazlara ait bir alan olarak ilan edince: burada yaşayan insanlar evlerinden koparıldı ve Cape Flats yani birkaç kilometre uzaktaki kasvetli ovalara taşındılar.

Takip eden beş yıllık süreçte: buradaki yapılar planlı şekilde yıkılmıştır.

Ancak, yapılan bu faaliyetler nedeniyle ulusal ve uluslar arası güçlü öfke oluşmuş ve boşaltılan yerlere yapılması planlanan lüks evler asla yapılamamıştır.

Günümüzde: bölge hala gelişmemiştir ve Müzede: burada köklerinden sökülen insanların öykülerini: fotoğraflar, eski sakinlerin yazılı hatıraları, orijinal cadde levhaları ile ziyaretçilere anlatılmaktadır. 1994 yılında kurulan müze: zorla başka yerlere sürgün edilen insanların anılarını korumak için 1989 yılında oluşturulan District Six Museum Vakfı tarafından kurulmuştur.

Müze: sosyal adaleti savunan bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Misyonu: eski sakinlerinin anılarını ve geçmişini paylaşmak ve keşfetmektir. Müzede: eski sahipler tarafından bağışlanan: fotoğraf, resim, eserler, sokak işaretleri, kitaplar gibi fiziksel kalıntıların yanı sıra, sesli-görüntülü kayıtlar ile anılan canlı tutulmaktadır.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı

Güney Afrika Cape Town Alışveriş

Güney Afrika Cape Town şehir yakınları