Erzurum Karayazı

Erzurum Karayazı

Erzurum Karayazı, Erzurum arası uzaklık: 121 km. Karayazı, Tutak arası uzaklık: 68 km. Karayazı, Köprüköy arası uzaklık: 63 km. Karayazı, Hınıs arası uzaklık: 74 km. Karayazı, Ağrı arası uzaklık: 102 km.

TARİHİ

Malazgirt savaşından sonra Selçuklu Hükümdarı Alparslan’ın öncülerinden Bayraktar Han tarafından kurulmuştur. Yerleşim ilk olarak “Bayraktar” köyü civarında görülür ve uzun süre Bayraktar ismiyle anılır. Osmanlı döneminde Bayraktar nahiyesi, Hınıs’a bağlıdır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1937 yılında ilçe olmuştur.

İsminin yani Karayazı kelimesinin anlamı “karla kaplı düzlük yer” demektir. Ancak, ilçeye Karayazı isminin verilmesiyle ilgili bir rivayet vardır. Şöyle ki “Bir kış günü, Tekman ilçesinden Bayraktar’a gelen düğün alayı, dönüşlerinde kar fırtınasına tutulur, 40-50 kişilik düğün alayı fırtınada ölürler.

Sadece gelin kurtulur. Bu acı olay üzerine gelin “Karayazım, Karayazım budur benim yazım, ben feleğe neyleyim kış oldu güzel yazım” diyerek duygularını dile getirmiştir.” İlçenin isminin buradan da geldiği düşünülür.

Erzurum Karayazı

GENEL

İlçe Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Murat bölümünde bulunur. En Büyük özelliği, oldukça yüksek bir yerde konumlanmış olmasıdır, rakımı 2295 metredir. Aynı zamanda ülkemizin en soğuk yeridir. Yörede karasal iklim, bütün sertliğiyle hissedilir. Kar yağışı yoğundur. Bu yüzden, çok verimli meralar bulunur.

Erzurum Karayazı Ters Lale

KARAYAZI TERS LALE

Dünyanın en güzel ve en narin çiçekleri arasındadır. Bu yörede yetişen ters lale çeşidi: ağlayan gelin, kral tacı, yayla çanı, yere bakan lale olarak isimlendirilir ve endemik bir türdür. Her yıl Mart-Mayıs ayları arasında bir kere çiçek açar. Çiçeklerin ömürleri oldukça kısadır. Çiçekler dallarından kesilirse kısa süre sonra solar.

Erzurum Karayazı

GEZİLECEK YERLER

KULUHAN CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Yukarı Söylemez Köyündedir. 2014 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Caminin kuzeydoğu köşesinde bulunan giriş kapısının yan tarafında kitabe vardır. Kitabeye göre: cami 1892 yılında Kuluhan Bey tarafından yaptırılmıştır.

Cami beden duvarları moloz taş malzemeden yığma şeklinde yapılmış, köşelerde ise kesme taş malzeme kullanılmıştır. Cami dikdörtgen planlıdır. Caminin kuzeybatı köşesinde orijinal minaresi vardır. Minare kare kaideli ve silindirik gövdelidir. Caminin minaresine yıldızı düşmesi sonucu külah kısmında bir tahribat olmuştur. Caminin kuzey cephesinde olan orijinal giriş kapısının yerine pencere yapılarak, giriş kapısı kuzeydoğu cepheden açılmıştır. Caminin taş mihrabı ve ahşap minberi sonradan boyanmıştır.

CUNNİ (CİNLİ) MAĞARASI

İlçe merkezinin güneybatısında 2500 metre yükseklikteki Kazlıbel Dağında bulunan Karateş Tepe yaylasının güneydoğusunda bulunan Salyamaç köyüne 4 km uzaklıktadır.

Burası son derece önemlidir. Çünkü Anadolu’ya ilk gelen Türk aşiretlerine ait damgalar ve işaretler bulunmaktadır. Bu işaretler: birbiri ile bağlantılı ve iki katlı bir oyuk biçimindeki mağarada, kayalar üzerine işlenmiştir. Altı katta apsisli bir şapelin varlığı, bölgenin Hıristiyan döneminde de yerleşim alanı olduğuna işaret eder.

Mağaranın ovaya bakan ve taş duvarla örülü olan yüzünde kayalar üzerinde Oğuz, Uygur ve Orhun harfleriyle ve süvari tasvirleriyle birlikte 50 kadar damga işareti ve resmi vardır. Bunlar arasında 24 Oğuz boyundan 12’sinin damgaları tespit edilmiştir. Bu işaretlerin benzerlerine Sivas’ın Karataş Mevkiinde rastlanmıştır.

 

ÇELİKLİ KALESİ:

İlçe merkezine bağlı Çelikli köyünün yaklaşık 1 km kuzeybatısında kuzey-güney uzantılı kayalık bir alan üzerindedir. 

Kalenin üzerinde bulunduğu kayalığın kuzey ve doğusunu sarp kayalık alan sınırlar.

Kayalığın güney ve batısı ise kademeli şekilde vadiye doğru inmektedir. 

Çelikli’nin çevresinde tarıma müsait alan yok denecek kadar azdır. Düzlük alanlar ise sadece 350 m güneyinden geçen Elmalı çayı vadisiyle sınırlıdır. Bulunduğu yerin denizden yüksekliği 1840 m dir. Bölgenin yüksek rakımı ve topraklarının verimsiz olması nedeniyle günümüzde tarımsal üretim yapılamamaktadır. 

Evet, günümüzde Çelikli kalesi hakkında yeterli bilgi yoktur. Sadece Çelikli kaya mezarları hakkında bilgiler mevcuttur. 

Kalenin üzerinde bulunduğu kayalığın doğal nedenlerle şiddetli şekilde tahrip olduğu anlaşılmaktadır. Kayalıklardan kopan büyük kaya blokları güneyden geçen yola doğru yıkılmıştır. Doğal tahribatın yanı sıra kalenin insan erişimine kolay izin veren bir yerde olmasının tahribatı daha da arttırdığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle kaleden günümüze sadece çok adalı kaya mezarı ve kaya üzerinde bazı temel izleri ve duvar olarak yorumlanabilecek bazı kalıntılar kalmıştır. 

Kalenin kuzey kısmında dikdörtgen bir mekana ait olabilecek temel izleri görülür. Ana kayaya üzerindeki izlerden mekanın güney duvarının yaklaşık 3 m olduğu anlaşılır. 

Çelikli kaya mezarı, kalenin güney kısmındadır. Dört odalı mezar, dikdörtgen bir ana oda ve bu odanın uzun duvarından oluşan 3 ayrı yan odadan oluşmaktadır. Mezar girişinin önü doğal kaya bloklarıyla çevrilidir. Ortada kabaca dikdörtgen bir alan bulunur. Doğu kısmındaki kaya bloğunun dış yüzü tıraşlanmış ve mezar girişi açılmıştır. 

Mezarın giriş kapısı zeminden 1.5 m yüksektedir. Mezarın içine ulaşım 1.20 m genişliğinde, 1.60 m derinliğinde iki kademeli bir geçitle mümkündür. Geçit girişten 96 cm sonra her iki yana bir silmeyle yaklaşık 20 cm genişlemektedir. Ana kapıya mezarın içerisinden bakıldığında, kapının üzerinde, kapıyla ilişkili dikdörtgen bir yer açıldığı görülmektedir. Muhtemelen bu kısım kapıyı kapatmak için kullanılan taşın yukarıya sürülerek kapatılması için yapılmıştır. 

Mezarın ana odası dikdörtgen planlıdır. Kuzeybatı duvarında yan yana dizilmiş ortadaki büyük olmak üzere 3 niş bulunur. Ortadaki nişin üstü kemerlidir. Yan nişler dikdörtgen bir plana sahiptir. Odanın kuzeydoğu duvarında ise dikdörtgen planlı büyük bir niş daha vardır. Nişin iç kısmında doğu duvarında ikinci bir niş yer almaktadır. Nişin çevresi yaklaşık 10 cm genişliğinde bir silmeye çevrilidir. 

Ana odanın tavan yüksekliği yaklaşık 2 m dir. Odanın zemininde büyük nişin önü hariç, diğer kısımlarda seki vardır. 

Kaya mezarlarının yan odaları, ana salonun kuzey duvarı boyunca sıralanır. Bu odalara 3 ayrı kapıyla ulaşılır. Kapıların çevresi ana salondaki nişlerde olduğu gibi tek silmeyle çevrilidir. 

Çelikli kaya mezarı, kaya kilisesi olarak da değerlendirilir. Çünkü mezarın kaya kiliselerine olan benzerliğinin yanında mezarın bulunduğu yerde, kale olmadığı düşünülür. Ancak kale üzerinde, bazı temel izleri ve duvar kalıntıları görülmektedir. 

Evet, Urartu aşiret merkezlerindeki kalelerden günümüze kalan en belirgin iz, çok odalı kaya mezarlarıdır. Çelikli kaya mezarı, hem plan açısından çok odalı olması ve odalarında bulunan niş ve seki gibi donanımları hem de konum olarak kale içerisinde bulunmasından dolayı tipik bir Urartu dönemi kaya mezarıdır. 

 

 

 

Erzurum ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Erzurum Pasinler

Erzurum Pasinler

Erzurum Pasinler; Pasinler aynı zamanda Hasankale, her iki isimde kullanılıyor, tam bir tarih hazinesi yöreler, oldukça bol gezilecek yer var, aşağıda buralara yolunuz düşerse gezip görmenizi önerdiğim birçok yer var, ilçe merkezine uzaklık sırasına göre, siz buradaki zamanınız ölçüsünde ve ilginizi çekecek yerleri planlayıp gezebilirsiniz, yoksa burada oldukça fazla tarihi ve turistik yer var.

ULAŞIM

Pasinler, tarihi İpek yolu üzerindedir. Pasinler, Erzurum arası uzaklık: 40 km. Pasinler, Köprüköy arası uzaklık: 19 km.

Erzurum Pasinler

TARİHİ

MÖ 400 yıllarında Yukarı Aras boyları ve Erzurum Ovasında, Phasianlar denen bir boyun bulunduğu ve bunların demircilik işlerinde mahir oldukları söylenir. Yöre, 9’ncu yüzyılda Türkistan’dan gelen Oğuz Türkleri tarafında fethedilmiştir ve yöre Gürcülerin atılmasında bir üs olarak kullanılmıştır.

1048 yılında Pasinler ovasında yapılan savaşta: Selçuklu ordusu ve Gürcü güçleri karşı karşıya gelmiş, günümüzdeki Ogümü köyü yakınlarında yapılan savaşı Selçuklular kazanmıştır.

Yani, Anadolu’da Selçuklular ve Bizanslılar arasında yapılan ilk savaş Pasinler savaşıdır. (1048)

Anadolu’da hüküm süren İlhanlıların yıkılmasıyla, Erzurum ve çevresinde Moğol kökenli Sutaylılar ortaya çıkar. Sutaylılar’dan Hacı Togay oğlu Hasan: Erzurum ve çevresinde gücünü hissettirmek için Avnik, Zivin ve Mecingert kalelerine ilaveten Pasin ovasına hakim ve her korunaklı olan dağın eteğine bir kale inşa ettirmiştir. (1340)

Ayrıca, ilçenin hemen kuzeyinde bulunan dağa “Hasan Baba Dağı” ismi verilmiştir.

Evet, Hasan Kale, Timur kuşatması sırasında büyük tahribat görmüştür. Daha sonra Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, bu kaleye büyük önem vermiştir. Hasan kaleyi tamir ettirmiş, bu yüzden de kaleye “Hasan Kale” isminin verildiği öne sürülmektedir.

Bölge, Osmanlı döneminde iki defa Rus işgaline uğramıştır. 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması sonunda Ruslar, Hasankale’den çekilirler. Ardından, bu kere Ermeniler bölgede vahşet ve katliamlara başlar. Çarlık Rusyası’nın yıkılmasıyla Ruslar Hasankale’den çekilirler ve Ermeniler tekrar katliamlarına başlarlar. Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk ordusu, 13 Mart 1918 tarihinde Hasankale’yi işgalden kurtarır. Bu yüzden her yıl 13 Mart tarihi kurtuluş günü olarak kutlanır.

Pasinler bölgede “Hasankale” ismiyle de tanınır.

Erzurum Pasinler Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri

Bölgenin tarihinde söz ettiğimiz de Hasankaleli bir kişiden söz etmeden geçmek olmaz. Daha önce Siirt’te kaldığın sürede oldukça tanının bir kişi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, aslen Hasankalelidir. (Hayatı ile ilgili ayrıntılar Siirt yazımda bulabilirsiniz.)

Erzurum Pasinler

GENEL

Pasinler ovası, Aras nehri tarafından şekillendirilir, Doğu Anadolu’nun kuzeyinde bulunur. Pasinler havzası sınırları içindeki yüksek sahalar, sadece dağlık alanlardan ibaret değildir. Yer yer dağlarla karıştırılan yüksek düzlükler vardır. Denizden yükseklik ortalama 1740 metredir. Erzurum il merkezine nazaran yazlar daha sıcak, kışlar ise daha soğuk geçer. Yani, karasal iklim hakimdir. Başlıca geçim kaynakları geniş ölçüde tahıl ekimi ve hayvancılıktır.

Erzurum Pasinler Aras Nehri

ARAS NEHRİ

Aras nehri, Hasankale’de oldukça önemli bir role sahiptir. Kaynağını Bingöl dağları ve Palandöken dağlarından alır. Pasin düzlüğünü ikiye ayırır, Köprüköy-Çobandede’de birleşir. Büyük kolu, bu düzlükte aynı adı taşır ve halk tarafından Pasin çayı olarak bilinir. Pasin çayı, kaynağını Kargapazarı dağları üzerindeki Yedigöller denen Ziyarettepe ve Kandiltepe’den alır. Kargapazarı dağlarından beslenerek gelen Aras mehri, Pasinler ovasında Çobandede köprüsünde Pasin çayı ile birleşir, Horasan bölgesine ulaşır. Daha sonra ülke sınırları dışına çıkarak Hazar denizine dökülür.

Aras hakkında antik dönem yazarlarından Herodotos, “Araxes” olarak ifade etmekte ve “ ….. Araxes, Matienlerin ülkesinden kaynar: suları kırk ağızdan dökülür…  Araxes’in yalnız bir ağzı engele çarpmadan Caspia Denizine dökülür.” Diğer bir antik dönem yazarı olan Strobon “ … söylendiğine göre Araxes Nehri birçok kollara ayrılarak memleketi sular altında bırakır: kollarından biri Carpia denizinden Hırkanya Denizine dökülür.” Demektedir.

 

NE YENİR

Pasinler yöresinde patates üretimi yaygındır ve üretilen patatesler oldukça lezzetlidir. Yemek derseniz, “şalgam dolması” önerebilirim. Ayrıca bulgurla yapılan “Gliko” da denemelisiniz.

 

PASİNLER MESLEK YÜKSEK OKULU

Erzurum Atatürk Üniversitesine bağlıdır. 1993 yılında kurulmuş, 1994 yılında eğitim ve öğretime başlamıştır.

 

HASANKALE KİLİ

Ülkemizde birçok yerde oldukça meşhur olan bu kil: Hasankale dağlarından ham olarak çıkartılıyor. Özellikle cilt ve saç bakımında etkili olduğu söyleniyor.

Erzurum Pasinler

GEZİLECEK YERLER

Erzurum Pasinler Kasım Bey Camisi-Ulu Cami

KASIM BEY CAMİSİ-ULU CAMİİ

İlçe merkezinde Cami-i Kebir Mahallesinde, bir külliye şeklinde inşa edilmiş olup külliyede: cami, medrese ve zaviye bulunmaktaydı.

Medrese günümüzde yoktur. Ulu Cami, özellikle ilk dönemler için şehirde “Cuma ve Bayram namazları” kılınan ibadethane olup, bu bakımdan caminin ve mahallenin dini, sosyal ve idari bakımdan da merkezi durumundadır. Cami: hafif meyilli bir yamaç üzerine inşa edilmiştir.

Erzurum Pasinler Kasım Bey Camisi-Ulu Cami

Caminin son cemaat yerinden içeri girilen kapısının üzerinde mermer yazıttaki kitabesine göre: yapılış tarihi 1554 yılıdır. Erzurum Beylerbeyi Ayas Paşa’nın kardeşi, Sancak Beyi Kasım Bey tarafından yaptırılmıştır. Son cemaat yerindeki diğer kitabeye göre ise, 1835 yılında onarım görmüştür. Duvarları moloz taşlı, çamur harçlı ve hatıllıdır. Dikdörtgen planlıdır. İbadet alanının üzeri dikey uzanan ahşap sütunların taşıdığı yatay kirişler üzerine oturan ahşap düz bir çatı ile örtülüdür. Dış kısımda ise saç malzeme ile örtülü basık piramidal şekildedir.

Minare, kuzey ve batı duvarının kesiştiği köşededir. Taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve  tek şerefelidir. Mihrap nişi bitkisel motiflerle bezenmiştir.

Erzurum Pasinler Kasım Bey Camisi-Ulu Cami

Ulu cami içinde: İbrahim Hakkı Hazretlerinin kişisel eşyalarının sergilendiği bir yer var, burayı ziyaret etmenizi öneririm. İbrahim Hakkı, burada doğmuş ancak Siirt’te uzun süre yaşamış ve orada vefat etmiştir, türbesi halen oradadır, ama ulu cami içinde de ona ait birkaç kişisel eşya sergileniyor.

 

EMİRŞEYH CAMİİ

İlçeye bağlı Emirşeyh Mahallesindedir.

Caminin yapım tarihi ve yaptıran kişiye ait kitabesi yoktur. Ancak 18’nci yüzyıla tarihlenir. Kare planlıdır. Hafif meyilli bir araziye yapılmıştır. Duvarları, köşeleri kesme taştan, çamur harçlı ve dört sıra hatıllıdır. Kesme taştan yapılmış yeni bir minaresi vardır. Batı cephede bulunan giriş kapısı üzerinde onarım kitabesi bulunur. Kitabeye göre: 1896 yılında Mustafa Baba ve Esat Efendi tarafından tamir ettirilmiştir. Bu girişin önüne sonradan son cemaat yeri yapılmıştır. İbadet alanında ki sekizgen formlu ahşap kubbe 4 tane ahşap direk üzerine oturur. Mihrabı taş malzemeli, sonradan eklenen minberi ise ahşaptır.

 

SİVASLI HATUN CAMİİ

İlçe merkezindedir.

Cami kitabesine göre 1389 yılında Sivaslı İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır. Duvarları, köşeleri kesme olmak üzere diğer kısımlarında moloz taş kullanılmıştır. Caminin girişi kuzeyden ahşap bir kapı ile sağlanır. Girişin tam karşısında taş mihrap bulunur. İbadet alanının üst örtüsü ortada 4 ahşap direkle taşınan sekizgen ahşap tavandan oluşur. Caminin kuzeybatı köşesinde minare bulunur. Cami, 1912 yılında Hacı Mahmet Zade Bey tarafından onarılmıştır.

Erzurum Pasinler

İLÇE MERKEZİ DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Erzurum Pasinler Kalesi (Hasan Kalesi)

PASİNLER-HASANKALE

Pasinler ilçesi sınırları içinde bulunan Hasankale, ismini aldığı Hasanbaba Dağı’nın (2200 m) güney uzantıları üzerinde yer alır. Deniz seviyesinden 1740 m yüksektedir. 

Kalenin sitadel kısmı 350 x 150 m ölçülerinde, kuzey-güney doğrultusunda uzanan, güney kısmı sarp ve dik bir kayalık alan üzerinde kuruludur. 

Kayalığın güneyinde Aras Nehri’nin bir kolu olan Hasankale Çayı bulunur. 

Evet, Hasankale, Altıntepe’nin (Erzincan-Üzümlü) bulunduğu Karasu Havzasına ulaşan doğal yol güzergahı üzerindedir. Ayrıca, kale konum olarak güneyi boyunca uzanan Pasinler Ovasına hakimdir. 

Dolayısıyla kalenin stratejik bakımdan önemli bir konumda bulunması Ortaçağ’da yoğun iskan görmesine neden olmuştur.

Dönemin seyyahları eserlerinde kalenin o dönemdeki stratejik önemine dikkat çekerler. Jean-Baptiste Tavernier: 1631-1663 yılları arasında Ortadoğu’ya 6 seyahat yapar. Seyyah, İstanbul’dan İsfahan’a ulaşan ilk gezisinde Hasankale’de konaklar. Seyyah kervanların burada her deve yükü için ücret ödediğini belirtir. Evliya Çelebi ise, Hasankale’nin iç kalesinden aşağı bakmaya insanın korktuğunu ve kalenin dayanıklı taş yapıdan oluştuğunu yazar. Ayrıca çevresinin bin adım olduğunu belirtir. 

Ortaçağ’a ait yapılaşmanın izleri, kayalık üzerinde yoğun şekilde görülebilir. 

Kayalığın üzerinde harçlı ve harçsız sur duvarları, sur temel yatakları, sitadel kısmından aşağı yola kadar uzanan su tüneli, kaya mezarları ve kaya nişi bulunur. 

Ayrıca kalede taş blok üzerinde Menua dönemine tarihlenen taş blok üzerine yazılmış yazıt bulunmuştur. 

Günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan taş blok üzerindeki yazıtta Menua’nın burada bir  kale yaptırdığı yazılıdır. Muhtemelen yazıt Bağın steli örneğinde olduğu gibi başka bir yerden alınarak Ortaçağ dönemine tarihlenen duvar içerisinde kullanılmıştır. 

KALENİN KURULUŞU:

Arkeolojik kaynaklar ve buluntular, kalenin Urartu kralı Menua (MÖ 810-786) zamanında kurulduğunu doğrulamaktadır. Bu yazıtta: Kral Menua’nın bölgeye seferler düzenlediği Pasin ovasının zenginliğini ve stratejik konumunu kontrol altında tutabilmek için kale yaptırdığı anlaşılmaktadır. Bu durum Urartuların bölgeye yaptığı seferlerin gelip geçici bir yağma seferi olmadığını kanıtlar. 

 

Erzurum Pasinler Kalesi (Hasan Kalesi)

 

KALENİN TARİHİ/GEÇMİŞİ:

15’nci yüzyılda Akkoyunlu Hasan’ın adını alan Hasankale’nin Türklerle ilk tanışması, Büyük Selçuklularla Bizanslılar arasında 1048 yılında yapılan Hasankale savaşı ile gerçekleşir. Savaşı kazanan Selçuklu kuvvetlerinin komutanı İbrahim Yınal, daha sonra Erzurum şehrine doğru yürümüş ve şehri yakmış, adının “Kara Erzen” olarak tarihe geçmesine sebep olmuştur.

Bir diğer iddia: kalenin İlhanlı soyundan Emir Hacı Togay’ın oğlu Hasan Bey tarafından, 1336-1339 yılları arasında yaptırıldığıdır.

Evet kaleyi yaptıran ve yapım tarihi ile ilgili tüm iddialar, kalenin tarihi süreç içinde birçok defa yıkılarak yeniden inşa edildiğini göstermektedir.

Hasan Bey öldükten sonra buraya defnedilmiştir. Bu nedenle kale “Hasan Kale” ismini almıştır.

Bütün bu bilgiler, kalenin Urartu döneminde yapıldığını, tarih boyunca her dönemde yer yer tamir, tahkim ve eklentilerle kullanıldığını ve yerleşim gördüğünü göstermektedir. Çünkü gerek Karakoyunlular döneminde ve gerekse Timur’un kuşatması sırasında kale büyük tahribata uğramıştır.

Timur devletinin yıkılmasıyla Azarbeycan’da kurulan ve zamanla Doğu Anadolu’ya hakimiyeti altına alan Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan bu kaleye büyük önem vermiştir ve Osmanlı devletinin saldırılarına karşı kaleyi onartmıştır.

Buna dayanarak ünlü tarihçi Naima ise, kalenin Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan tarafından yaptırıldığını öne sürer.

Kale Osmanlılar tarafından ele geçirilince, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 16’ncı yüzyılda tamir ettirilmiş ve bir cami ekletilmiştir. Sultan 4’ncü Murat, Revan seferine giderken burada konakladı, 1634 yılında kaleye bir köşk yaptırmıştır. Bu köşk veya daha doğrusu saray, günümüzde kalede bulunan bayrak direğinin bulunduğu yerde idi. Ancak gerek cami ve gerekse köşk günümüze ulaşmamıştır.

Erzurum Pasinler Kalesi (Hasan Kalesi)

 

KALENİN MİMARİSİ:

Doğal kayalıklarda kurulan kale, kayalıkların zayıf yerlerinden sur geçirmek suretiyle yapılmıştır. Kale: iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşur. 

Erzurum Pasinler Kalesi (Hasan Kalesi)

 

DIŞ KALE BÖLÜMÜ:

Dış kale ve kalıntıları büyük oranda tahrip olmuş ve günümüze ulaşmamıştır. 

Dış kalede, 2001 yılında yapılan kazılar sonucunda, Kral Menua (MÖ 810-786) dönemine ait bir yazıt ele geçirilmiştir. Ayrıca kalenin sur duvarları ortaya çıkarılarak, kale tarihi hakkında bilgiler gün ışığına çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmalarda, Urartular’a ait olan duvar ortaya çıkarılmıştır.

 

SİTADEL KISMI:

Hasankale’nin sitadel kısmının Ururtu döneminde kayalığın ne kadarını kapladığı bilinmez.

Fakat harçsız sur duvarları ve kayalığın kuzeybatı kısmında anakaya üzerinde görülen sur temel izleri sitadelin Ortaçağ’da inşa edilen İç Kale surlarından daha geniş bir alana sahip olduğunu gösterir. 

Bu durum göz önüne alınarak, sitadelin yaklaşık 2 hektar olduğu söylenebilir. 

Sitadelin üzerinde Urartu dönemine tarihlenen harçsız duvarlar Ortaçağ surlarına paralel şekilde doğu-batı ekseninde uzanır. 

Yaklaşık 1.40 m kalınlığındaki duvarlar günümüzde 8 sıra yüksekliğinde izlenebilir. Kuzey kenarı 5.30 m, güney kenarı ise 6.40 m dir. Duvarın genişliği ise 4 m dir. 

Sur duvarları diğer Urartu yerleşimlerinde görüldüğü gibi, anakaya üzerine açılmış temeller üzerine oturtulmuştur. 

 

SU TÜNELİ:

Sitadelin güneybatı bölümünden başlayarak yola kadar inen su tüneli, erken dönem çalışmalarında basamaklı tünel olarak değerlendirilerek Urartu Krallığı ile ilişkilendirilir. 

Fakat tünel doğal kaya yarığının arasına harçlı duvar örülerek inşa edilmiştir. Tünelin dar olması ve basamaklı olmaması, tünelin atık suları taşıma amacıyla yapıldığını gösterir. Ayrıca tünelin harçsız duvarlarla inşa edilmesi tüneli Urartu sonrasına tarihlemektedir. 

 

KAYA MEZARI:

Hasankeyf’i yönetenlere ait kaya mezarı, kalenin sarp ve dik bölümünü oluşturan güneydoğu kesiminde bulunur.

Mezarda iyi işçilik örneği görülmektedir. 

Zeminden 20-25 m yükseklikte yer alan kaya mezarı, ana oda ve bu odanın batısına açılmış yan odadan oluşur. Kaya mezarına ulaşım, sadece sitadel bölümünden sağlanır. Kaya mezarının önünde, diğer kaya mezarı örneklerinde görülen küçük bir platform vardır. 

Mezar odasına 1.10 x 0.55 x 2.07 m ölçülerinde bir kapıdan girilir. Ana oda dikdörtgen planlıdır. Duvarlarında niş bulunmaz. Yan odaya ana odanın batı duvarında açılmış bir kapı ile geçilir. Tahribata uğradığı anlaşılan kapının boyutları 3.34 x 4.35 x 2.15 m boyutlarındadır. Oda kabaca kare planlıdır. Odanın tavanının tonozlu şekilde biçimlendirildiği görülür. 

 

KAYA NİŞİ:

Kaya mezarının yaklaşık 40-50 m batısında, 1-1.50 x 1.50 m ölçülerinde kaya nişi vardır. 

Tam olarak işlevi anlaşılamayan bu niş Palu, Kalaköy/Mazgirt Kalelerinde bulunan nişlerden daha derindir. Niş daha çok bir cephesi açık oda izlenimi verir. Yapılan araştırmalarda, kaya nişinin kaya mezarı ile aynı dönemde yapıldığı anlaşılmıştır. Ancak mezar olarak kullanılıp kullanılmadığı bilinmez. Ancak iyi bir işçiliğe sahiptir. 

 

SONUÇ:

Hasankale Palu kalesi gibi Ortaçağ’da yoğun şekilde iskan görür. Bu durumun Hasankale’de tapınak, saray, depo yapıları gibi mimari birimlerin yok olmasına neden olduğu söylenebilir. 

GÜNÜMÜZDEKİ KALINTILAR:

İç kalenin içinde çok sayıda mimari yapı temel izleri görülür. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, kale tamir ve tahkim edilirken, kaleye bir cami eklenir. Ayrıca Sultan IV Murat döneminde Revan seferi sırasında kaleye bir köşk yaptırılmıştır. Ancak cami ve köşk, günümüze ulaşmamıştır. Kale, çok sarp kayalar üzerine inşa edildiğinden, eskiden binek hayvanlarıyla dahi çıkılması mümkün değilmiş. Ancak kale sonradan taş ocağı olarak kullanıldığından, batısındaki iç kale kapısına giden toprak bir yol yapılmıştır. 

 

Erzurum Pasinler Kalesi (Hasan Kalesi)

 

 

Erzurum Pasinler Büyük Kaplıca-Pasinler Kaplıcası

BÜYÜK KAPLICA-PASİNLER KAPLICASI

Yöredeki en eski kaplıcadır. İlçe merkezinde kalenin güneyinde, Hasankale çayının iki yanında, birbirine 50 metre uzaklıkta iki kaplıca bulunur. Bunlardan: güneyde bulunana “Büyük Çermik” ve kuzeyde bulunana “Küçük Çermik” denir.

Erzurum Pasinler Büyük Kaplıca-Pasinler Kaplıcası

Büyük Çermik

1565 yılında Dulkadiroğullarından Şah Bey tarafından yaptırılmıştır. Üstü 14.5 metre çapında bir kubbeyle örtülüdür. 1749 yılında onarım görmüş, bazı eklemeler yapılmıştır.

Küçük Çermik

Büyük Çermik kaplıcasının 50 metre kuzeyindedir. Hasankale çayının karşı kıyısındadır. Burada 1.5 metre derinlikte bir havuz bulunur. Buranın üzerine 8 metre çapında bir kubbe örter. Kaplıcadan: içme ve banyo kürleri olarak yararlanılır.

Erzurum Pasinler Büyük Kaplıca-Pasinler Kaplıcası

Faydaları

Kaplıca sularının içeriği: bikarbonatlı, klorürlü, sodyumlu, karbondioksitli ve kısmen de radyoaktif bileşimlidir. Sıcaklığı 39-45 derece arasındadır. Kaynaktan suyun çıkış hızı, saniyede 15 litredir. Kaplıca sularının iyi geldiği söylenen hastalıklar şunlardır: içilerek kullanıldığında: safra kesesi, karaciğer, mide ve bağırsak hastalıkları. Banyo olarak kullanıldığında: romatizma, sinir ve kas yorgunluğu, çeşitli sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme tedavisidir.

Bu kaplıca bölgesi gerek kaplıca ve gerekse termal hizmetleri ve otelcilik anlamında oldukça ilgi çekmektedir. Ayrıca kaplıcalar mevkiinde bulunan kamp alanı, çadır kurmaya ve doğa ile iç içe olmayı düşünenler için idealdir. Günübirlik gelenler için ise, yine kamp alanında kamelyalar ve çocuk oyun alanları vardır.

 

MADEN SUYU

İlçe merkezine 4 km uzaklıkta Serçeboğazı mevkiinde, maden suyu bulunmaktadır. Ayrıca ilçe merkezinde, tren garı bölgesinde yine maden suyu bulunuyor.

 

KÖR KANAL

İlçe merkezinin 10 km kuzeybatısında bulunan Büyükdere Köyünün güneyindedir.

Urartu döneminde, Pasin ovasının kuzeyindeki toprakları sulamak için yapılmıştır. Kuzey-güney yönünde uzanan kanal Büyükdere’den beslenerek, Serçeboğazı Köyünün batısından geçerek, Güney Aras Çayına birleşir. Kanal günümüzde halen varlığını sürdürmektedir. Kanal Vakıf Bendi ve Deniz Kanalı gibi Urartu kanallarının en kısasıdır.

Erzurum Pasinler Gülperi Hatun Kümbeti

GÜLPERİ HATUN KÜMBETİ

İlçe merkezine 10 km uzaklıkta, tarlalar içindedir.

Kitabesi yoktur. Kümbetin 14-15’nci yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Kümbet sekizgen gövdelidir. Günümüzde harap bir halde ulaşmıştır.

 

TİMAR KALESİ

İlçe merkezinin 11 km batısında Timar Köyündedir.  

Timar Yaylasına giden yol kenarındadır. Kale 65 metre uzunluğunda, 33 metre genişliğindedir. Dikdörtgen planlıdır. Kale oldukça tahrip olmuş, günümüze herhangi bir su duvar kalıntısı kalmamıştır. Sur duvarlarının sadece temel kısımları günümüze ulaşmıştır. Kale içinde, yer yer 3 ya da 4 sıra yüksekliğinde korunan mimari temel izleri, günümüze ulaşmıştır. Kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, mimari özellikleri ve seramik yapısı kalenin Demir Çağında yapılmış olabileceğini göstermektedir.

Erzurum Pasinler Tımar Köyü Katliam Anıtı

TIMAR KÖYÜ KATLİAM ANITI

İlçe merkezine bağlı 11 km uzaklıktaki Timar Köyündedir.

1918 yılında Erzurum yöresinin Kazım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu tarafından ele geçirilmesinden sonra, geri çekilen Ermeniler, Tımar köyünde 350 kadın ve çocuğa karşı katliam yaparlar. Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinin gözetiminde 7 Temmuz 1993 tarihinde Tımar köyünde yapılan kazılarda: mermi kovanları, kırık kafatasları, sigara tablaları ve takı malzemeleri bulundu. Bu kazılar sonucunda burada 300 insanın iskeletine rastlandığı bildirildi.

Burada daha sonra bir anıt yapılmıştır.

CİN KALESİ

İlçe merkezinin 11 km kuzeydoğusunda bulunan Kurnuç köyünün 1 km kuzeyindedir.

Kale, andezit kayalardan oluşan bir zemin üzerine yapılmıştır. Kale yuvarlak planlıdır, güney bölümü diktir. Kalenin sur duvarlarının çoğu yıkılmış olduğu için kalenin planı hakkında net bilgi edinmek mümkün olmaz. Kalenin doğu eteklerinde konut temel kalıntıları görülür. Ayrıca: kalenin biraz daha aşağısında bulunan Büyükdere Vadisinde bol miktarda işlenmiş obsidiyen bulunmuştur. Ham obsidiyenlerin buraya getirilerek vadide işlendiği düşünülür. Yani burası obdidiyenlerin işlendiği bir tür atölye gibidir. Ayrıca kale çevresinde akan tatlı su kaynakları, bölgenin önemini arttırmaktadır.

Erzurum Pasinler Çöğender Köprüsü

ÇÖĞENDER KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine 12 km uzaklıktaki Çöğender köyündedir.

Köprünün kitabesi yoktur. Köyün kurucusu Çöğender Baba tarafından 1400’lü yıllarda yaptırıldığı rivayet edilmektedir.

KUZUGÖL KALESİ

İlçe merkezinin 22 km batısındaki Küçüktüy Mahallesinin yaklaşık 1 km kuzeyinde Kuzugöl Tepe Mevkiindedir.

Kale dikdörtgen planlıdır. Kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, mimari özellikleri ve seramik yapısı, kalenin Demir Çağında yapılmış olabileceğini göstermektedir. Düzgün olmayan polygonal  taşlardan yapılmış kalenin büyük bölümü tahrip olmuş durumdadır.

KARAKALE KALESİ

İlçe merkezinin 29 km kuzeybatısındaki Karakale köyündedir.

Kale surları kabaca işlenmiş, blok taşlardan meydana gelir. Kalın bir sur duvarı olan kalenin, 2 metrenin üzerinde sur duvarları ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır. Dikdörtgen bir plana sahip olan kalenin girişi güneydoğudandır. Kalenin savunma yönünden daha zayıf olan kuzeydoğusu, üç bastiyonla güçlendirilmiştir. Mimarisi ve keramik verisi Demir Çağına tarihlenir.

 

MARİFET KALESİ

Pasinler ilçesinin 20 km güneydoğusunda bulunan Marifet Köyünün 700 m güneybatısındadır. 

Kale: kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan yaklaşık 60 m uzunluğunda 45 m genişliğinde kayalık bir alan üzerinde kuruludur. 20-30 m yüksekliğinde kalkerden oluşan kayalık alanın dört tarafı dik ve sarp bir şekilde sonlanır. 

Marifet kalesi: vadinin yaklaşık 300 m kuzeydoğusunda, vadiyi ve vadiden geçen yolu gören bir  konumda bulunur. Vadiden geçen yol, Erzurum bölgesiyle Bingöl-Muş bölgesini birbirine bağlayan önemli güzergahlardan biridir. Bu yol dar nehir vadisini takip eder. Yaklaşık 1800 m yükseltide bulunan kalenin çevresinde tarıma müsait düzlük alanlar bulunmaz. Kalenin çevresinde daha çok otlakların yer aldığı Aras Güney Dağlarının kuzey yükseltileri vardır. 

Kaleden günümüze ulaşanlar:

Kayalığın üzerinde günümüze ulaşanlar: sur temel yatakları, harçsız taş duvar sıraları ve çok adalı kaya mezarıdır. 

Kaleye ait olabilecek duvar veya surlara ait taşların neredeyse tamamı sökülmüş ve taşınmıştır. Kalenin üzerinde bulunduğu kalker kayalığın yumuşak dokusu nedeniyle oluşan tahribat, sur temel izlerinin büyük bölümünü silmiştir. Sadece kayalık alanın güney ucunda bazı sur temel izleri bulunur. Aynı kısımda Urartu dönemine ait olabilecek yarı işlenmiş taş sıraları birkaç sıra halinde görülebilir. 

Marifet kaya mezarı: kayalığın güneyinde Aras nehrine bakan kısımda bulunmaktadır. Mezar kuzey-güney doğrultusunda açılan bir oda ve bu odanın batısına açılmış diğer bir odadan oluşmaktadır. Mezar girişi, zeminden yaklaşık 3.5 m yüksekliktedir. Mezara zeminden yükselerek mezarın ana kapısına ulaşan basamaklarla ulaşılır. Bu basamakların çoğu tahrip olmuş olsa da bir kısmı günümüzde görülebilir. 

Mezarın dikdörtgen planlı ana kapısı 0.95 m genişliğinde, 0.60 m derinliğinde, 1.60 m yüksekliğindedir. Kapının iç üst bölümlerinde ve her iki yanında kilitleme aksamına ait olabilecek bazı izler bulunmaktadır. 

Mezarın birinci odasında, işçiliğin iyi olduğu anlaşılan odanın duvarlarının birleşim yerleri ve tavan köşeleri dik şekilde kesilmiştir. 1.85 m yüksekliğindeki odanın tavanı düzdür. Tavanın yan duvarlarla birleştiği yerde düz bir çizgi şeklinde devam eden  silmeler vardır. Bu silmeler zemine kadar uzanmaktadır. Benzer durum odanın dört duvarında da görülmektedir. Odanın doğu duvarında bir niş yer almaktadır. Muhtemelen bu niş daha sonraki dönemlerde açılmıştır. 

Marifet kalesi, yaklaşık 300 m güneyinde bulunan vadi ve vadiden geçen yolu gören bir yerdedir. Vadiden geçen yol Bingöl-Muş bölgesiyle, Erzurum bölgesini birbirine bağlamaktadır. Fakat bu güzergahın Urartu döneminde kullanılıp kullanılmadığı bilinmez. Çünkü Urartu krallığının kuzeye yaptığı seferlerde bu güzergahın daha doğusunda yer alan, Urartu stel ve yazıtlarının da bulunduğu Ağrı-Eleşkirt-Horasan güzergahını kullandığı anlaşılır. Marifet’in boyut olarak küçüklüğü, konum olarak çevresindeki düzlük alanların bulunmaması ve içerisinde kaya mezarı bulunması nedeniyle çevresindeki diğer Urartu merkezlerine benzer.

Erzurum tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Erzurum Aşkale

Erzurum Aşkale

Bulunduğu konum itibarıyla, birçok yolun kesişim noktasında bulunuyor. Bir kez gittim, burada askeri birlikler var. Tarihi ve turistik yerleri pek öne çıkmamış, sanırım Ruslar tarafından tarihi geçmişinde, üç kez işgal edilmiş olması, hatta Ermeni çetecilerinin vahşetleri, buranın tarihi eserlerinin de yok olmasına neden olmuş.

Erzurum Aşkale

ULAŞIM

İlçe: batı-doğu istikametindeki E-80 transit kara yolu üzerindedir. (tarihi ipek yolu üzerindedir) Yol: ilçe merkezini tam ortadan ikiye bölmektedir.

Aşkale, bağlı bulunduğu il merkezi olan Erzurum’a, 53 km. uzaklıktadır. Aşkale-Erzincan arasındaki uzaklık: 120 km. Aşkale-Bayburt arasındaki uzaklık: 76 km.

Buraya: demir yolu ile de ulaşmak mümkündür. Demir yolu hattı: 1939 yılında hizmete açılmıştır.

TARİHİ

Yöredeki ilk yerleşim: Karasu ırmağı kıyısındaki kalenin kalıntılarının bulunduğu höyük çevresinde olmuştur. Tarih içindeki isimleri ise: Basara, Şöğayn, Aşhane, Açhane, Kale.

395 yıllarına gelindiğinde Romalılar, 650 yıllarına gelindiğinde Bizanslılar ve 1388 yılında ise, Timur yöredeki egemenliği ele geçirirler. 1273 yılında yapılan Otlukbeli savaşından sonra ise, bu kez Osmanlılar bölgeyi ele geçirirler.

1877-78 yılına gelindiğinde, Aşkale, Ruslar tarafından işgal edilir. 1916 yılında ise, yeniden Rus işgali söz konusu olur. Ancak, 1917 yılında, Ruslar bölgeden çekilirler ve bunun üzerine, elleri silahlı Ermeni çetecileri, yöre halkına baskıya başlar. 1918 yılında ise, bu kez Kazım Karabekir komutasındaki ordumuz tarafından, vahşete son verilir ve Ermeniler yöreden atılırlar.

1923 yılına gelindiğinde: Aşkale, Erzurum’a bağlı bir nahiye haline gelir. 1937 yılında ise kaza olur.

Erzurum Aşkale

GENEL

Bölgenin denizden yüksekliği: 1650 metredir. Otlukbeli ve Gavur dağları uzantıları arasında, Karasu vadisinin açtığı vadidedir. Yani: genellikle dağlık bir bölge şartları görülmektedir.

Yörede: karasal iklim hüküm sürmekte olup, buna bağlı olarak: kışlar uzun ve soğuk-karlı, yazlar ise kısa, sıcak ve kurak geçer.

İlçe: birinci derece deprem kuşağı üzerindedir. Yöredeki en son deprem: 2004 yılında olmuştur.

Erzurum Aşkale

Bölgede: bol miktarda, linyit ve krom yatakları bulunmaktadır. İlçe ekonomisinin diğer faktörleri: tarım ve hayvancılıktır. Ancak, yörede sanayi de nispeten gelişmiştir. Yörede:; Aşkale Çimento Fabrikası, Abs Alçı Fabrikası ve Krom Fabrikası bulunmaktadır.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Aşkale yöresinde, yöresel lezzetlerden  tatmak isterseniz: Çağ kebabı, Den çorbası, bir çeşit mantı olan Hıngel deneyebilirsiniz.

KONAKLAMA

Öğretmenevi                                      İlçe merkezi                                       442-4151848

GEZİLECEK YERLER

Erzurum Aşkale Cinis Höyük

CİNİS HÖYÜK

İlçe merkezine 19 km uzaklıktaki Ortabahçe beldesindedir.

Günümüzde, herhangi bir tarihi değeri yok, çünkü: arkeolojik araştırma yapılmamıştır. Höyükteki ilk yerleşimin, Tunç çağına kadar uzandığı tahmin edilmektedir.

Özellikle Urartular zamanında, yani MÖ.2000-1000 yılları arasında yoğun yerleşim bulunduğu sanılıyor. Höyüğün bulunduğu tepenin yüksekliği: 30 metre, uzunluğu ise, 270 metredir.

Ancak: yörede bulunan evlerin yapımında kullanılmak üzere, höyük üzerinden bol miktarda toprak çekilmesi nedeniyle, höyük, günümüzde yalnızca küçük bir tepe görünümünde kalmıştır. Uzun bir süre sonra, bölge Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Umarım ileride resmi arkeolojik kazı çalışmaları yapılır ve höyük hakkındaki ayrıntılı bilgilere ulaşılır, yoksa şu an için sadece küçük bir tepe görüntüsü var. Tepe: şehit tepesi olarak isimlendiriliyor.

AŞKALE KALESİ

Yörede, ilk yerleşimin bulunduğu yerdedir. Kale; 60-70 metrelik bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Kalenin boyutları ise: uzunluğu: 100 metre ve genişliği: 40 metre civarındadır.

Ancak: zaman içinde büyük tahribata uğrayan kale yapısından, günümüze kalan herhangi bir kalıntı bulunmamaktadır. Yani, tarihi-turistik bir önemi yok. Geçmiş dönemlerde, sadece toprak kap parçaları ve çeşitli madeni paralar bulunmuştur.

EVRENLİ KÜMBETİ

İlçe merkezine 25 km. uzaklıkta, Evrenli köyünün hemen karşısındadır. Bu kümbet, kesme taşlardan yapılmıştır. Ancak: kümbette: kitabe ve hatta cenazelik bölümünde sanduka veya mezar taşı bulunmamaktadır. Yani: ne yapılış zamanı ve ne de yaptıran belli değil. Tamamen bir muamma.

AĞVEYİS HANI

İlçe merkezine 33 km. uzaklıkta, Karasu tren istasyonunun bulunduğu köydedir. Kitabesine göre: Osmanlı döneminde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Yavuz Sultan Selim döneminde yapıldığı ve inşasında: taş, kum, kısrak sütü karışımı kullanıldığı söylenmektedir.

Ancak, daha sonra büyük bir yangın geçirerek tahrip olur ve uzun süre köylülerce samanlık olarak kullanılır.

Yapı: 3 salonlu ve 9 kemerlidir. Ölçüleri: 15 x 30 metredir.

HACIBEKİR KERVANSARAYI

İlçe merkezine, 35 km. uzaklıkta, Hacıbekir köyündedir. Yapıda, kitabe bulunmamaktadır. Ancak; 12-13. yüzyıllar arasında: mimari özellikleri değerlendirilerek Bizanslılar tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Daha sonraki dönemlerde ise, Selçuklular tarafından onarım görmüştür.

ZİRAVANK HARABELERİ

İlçe merkezine, 17 km. uzaklıkta, Koşapınar ve Gölören köyleri arasında, antik dönemlere ait bir şehir kalıntısıdır. Burada: Roma-Bizans dönemlerinde ve takiben, İran-İlhanlı-Osmanlı dönemlerinde yerleşim izleri taşıyan yapı kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalıntılar: cami, kilise, manastır, hamam, kervansaray ve han.

KOP ŞEHİTLERİ ABİDESİ

İlçe merkezine, 27 km. uzaklıkta, Kop dağı sırtlarındadır. 1963 yılında, Bayburt Garnizon Komutanı Bedrettin Demirel tarafından yaptırılmıştır.

I. Dünya savaşında yaşanan “kop savunması” Bayburt il sınırları içinde bulunan Bahtlı-Kop dağlarının bulunduğu bölgede gerçekleşmiştir. Çünkü, bu bölge: Erzurum-Trabzon kara yolu üzerindedir. İran transit yolu ve İpek yolu buradan geçmektedir. I. Dünya savaşında, bölgeyi işgale niyetlenen Ruslar, öncelikle bu kop geçidini ele geçirmek için, buraya saldırırlar.

Ancak, yörede oluşturulan milis kuvvetleri, Kop dağında, Rus güçlerine karşı çatışmaya girerler. İki gün süren çatışmalar sonucu, Ruslar yenilgiye uğrarlar. Ancak, daha sonraki Rus saldırıları ile, yaklaşık iki ay süren bölgedeki çatışmalar, Türklerin birçok şehit vermesiyle sonuçlanır ve kalan birlikler, daha geriye çekilmek zorunda kalırlar. Sonuçta, bölgeyi kolayca ele geçireceğini uman Rus güçleri, burada, altı ay kadar süreyle oyalanmak zorunda kalırlar.