Ankara Polatlı Temelli

Ankara Polatlı Temelli

Ankara’nın açılım noktası. Ankara büyüdükçe sanırım bu istikamete açılacak, günümüzde Temelli gerçekten Ankara’ya uzak değil, sonuçta büyük şehirde yaşıyoruz ve Temelli, halen Ankara Büyük Şehir Belediyesinin mücavir alan sınırları içine alınmış durumda.

İleri de, sanırım çok daha büyüyüp gelişecek.

ULAŞIM

Temelli-Ankara arası: 57 km. Nereden itibaren?

Armadanın önünden itibaren uzaklık bu. Gerek toplu taşım araçları ve gerekse özel aracınız ile gidebilirsiniz. Yakın olması büyük avantaj. Ama kendi özel aracınız ile gidecekseniz, sakın hız yapmayın, öncelikle bilin ki, trafik ekipleri, bu yolda mutlaka ve mutlaka radar ile kontrol yapıyorlar, yoksa pikniğe giderken, bankaya uğrayıp, yüksek bir meblağ ceza ödemek zorunda kalmayın, yavaş gidin lütfen.

GENEL

Temelli, hiç akla gelmeyecek özellikleri olan bir yer. Ankaralılar, güney ve batıya olan seyahatlerinde, hep bu şirin ilçenin içinden geçerler ve hızla geçilen bu süreçte, buranın özellikleri kimsenin aklına gelmez.

Kısaca, anlatmak istiyorum. Şöyle ki: 1928-1935 yılları arasında, Atatürk, Bulgaristan’dan gelen muhacir Türklerinin buraya yerleşmelerini sağlamıştır. İlk yapılan evler: gökyüzünden bakılınca, “ay-yıldız” şeklindedir. Türkiye’nin ilk düzenli köyü, Temellidir.

Tüm bunların yanında: hani bizim için gezginlerin düşünceleri önemli diyoruz. Temelli’de, Ankaralılara biraz göl havası tattıracak, büyükçe bir su kaynağı var. Evet: Temelli Göleti.

GÖLET

Hafta sonunu değerlendirmek ve şehir hayatının stresinden uzaklaşmak isteyen Ankaralılar için, gerek yakın ve gerekse büyük bir alan kapsaması bakımından çok uygun. Göletin ve rekreasyon alanının yapım çalışmalarına: 2000 yılında başlanmıştır.

Toplam kapsadığı alan: 1800 dönüm. İçinde bulunan su ise: 500 bin metre küp. Armutçu çayından, gölete; saniyede: 2 metreküp can suyu veriliyor. Çevresine: 40 bin ağaç dikilmiş. Göl: kara yolunun her iki yanında olmak üzere, iki parça halinde.

Türkiye’nin ilk yapay göleti olma özelliği var. 120 bin kişiyi ağırlayacak şekilde planlanan rekreasyon alanlarıyla da, vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor. Hiçbir ücret ödemeden girmek mümkün. Yaklaşık 1500 kişilik piknik alanı var.

Çocuklar için oyun guruplarının da yer aldığı gölet çevresinde, basketbol, voleybol, tenis sahaları, 1 km. lik koşu ve yürüyüş yolları da mevcut. Bunların yanında: 50 adet kamelya, 144 adet barbekü bulunmakta.

Tabii gölet denilince akla hemen balık avı geliyor. Göl’de balık avı yasak mı-serbest mi? Tam doğru bilgiye ulaşmak mümkün değil. Ama, en son olarak Ankara’ya dönerken baktım, gölün kıyısında, çok miktarda olta başında bekleyen vardı.

Sanırım: avlanmak serbest. Gölün, bir tanesinde balık avlamak yasak iken, diğer gölet bölümünde balık avlamak serbest olabilir. Ama: balık avlamayı düşünenler, tuttukları balık boy limitlerine lütfen dikkat etsinler ve belli ölçülerin altında balık tuttuklarında, yine göle bıraksınlar.

Gölde: balık türü olarak kadife ve özellikle de sazan bolca bulunuyor. Ayrıca: birçok kuş türü de bulunmakta. Bunlar: Leylek, Angıt, Yeşilbaş, Bozkaz, Ördek, Kuğu ve adı bilinmeyen bir çok kuşun bu alanda barındığı, göl suyu kıyılarında kamış, saz, peygamber çiçeği ve ılgın bitkilerinin görüldüğü anlatılmakta.

Gölette: tavşandan pekin ördeğine kadar, çeşitli evcil hayvanlarda bulunuyor.

Bu arada, son olarak: belki inanmayacaksınız ama haberlerde izlemiş olanlarınız hatırlayabilirler, bazen bu gölete uçan arabalar var. Maalesef, o kadar hızlı gidiliyor ki, o hızla, zor olanı başarıp, bu gölete uçan ve içindeki insanların ölümü ile sonuçlanan trafik kazaları olabilmekte.

SONUÇ

Ankara’ya yakın olması büyük avantaj. Hani, Mogan gölü var ya, inanın, Temelli gölü, Mogan gölünden daha güzel. Ancak: buranın çevresinde Mogan’da olduğu gibi tesis yani restoran, kafeterya benzeri tesisler yok. Buraya giderken, yanınızda mutlaka yiyeceklerinizi hazır götürmeniz gerek.

Kamelyalar ve barbeküleri kullanarak, güzel bir mangal keyfi yapabilirsiniz. Göl suyunun ve havanın serinliğini hissedebilirsiniz. Mutlaka zaman ayırın. Bir gün gidip, bu güzelliği bir denemenizi öneriyorum. Balık avı merakınız varsa, gerekli teçhizatı yanınızda götürmeyi unutmayın, deneme fırsatınız olabilir.

Ankaralılar, bir tatil gününüzde: güzel bir göl kıyısında, güzel ve düzenli yerleşim yerleri olan bir yerde: piknik yapmak, temiz hava almak, değişik bir ortamda bir süre yaşamak isterseniz, işte sizin için ideal güzellikte bir yer.

Gidin Temelli’ye, göl kıyısında, rekreasyon alanında, kamelyalarda oturun, mangal yakın, çayınızı yudumlayın, bir şeyler atıştırın, o güzel manzarayı seyredin, inanın güzel bir gün geçireceksiniz.

 

Ankara Güdül

Ankara Güdül

Güdül denilince, benim ilk aklıma gelen Kirmir çayı ve leblebi. Merkezde, yaklaşık 20 civarında leblebi imal atölyesi bulunmaktadır. Ayrıca: Kirmir çayı yöresinde, İnönü mağaralarını mutlaka görmenizi öneririm.

Ankara Güdül

ULAŞIM

Ankara’dan Güdül ilçesine ulaşım için, Etlik bölgesinde bulunan Otobüs Terminali kullanılır. Ankara-Beypazarı kara yolu takip edilirken, Ayaş geçildikten sonra, kara yolundan kuzeye yönelinir ve 28 km. sonra Güdül ilçesine ulaşılır.
Güdül-Ankara arasındaki uzaklık: 90 km. dir. Güdül-Ayaş arasındaki uzaklık: 33 km. Güdül-Kızılcahamam arasındaki uzaklık: 93 km. Güdül-Beypazarı arasındaki uzaklık: 60 km. Güdül-Çamlıdere arasındaki uzaklık: 60 km.

TARİHİ

Yapılan araştırmalar sonucunda, yörede, çok önceki tarihlerden bu yana yerleşim bulunduğu anlaşılmıştır. Özellikle: ilçe yakınlarındaki “Kirmir Çayı” çevresinde, kayalara oyulmuş mağaralar görülmektedir. Bu mağaralarda, MÖ. 2000’li yıllarda Hititlerin yaşadığı anlaşılmıştır. Daha sonraki tarihi süreçte ise, bu kez Frigler bölgedeki egemenliği ele geçirirler.

1071 Malazgirt savaşından sonra ise, bölge, Türkler tarafından ele geçirilir. Günümüzdeki yerleşim yeri ise: Anadolu Selçuklu Hükümdarlarından I. Mesud’un eniştesi ve Ankara Emiri olan Şehabüldele Güdül Bey tarafından kurulmuştur. Yaklaşık 850 yıllık geçmişe sahip olan yerleşim yeri: 1957 yılında ilçe olmuştur.

GENEL

Bağlı bulunduğu Ankara ilinin, kuzey batısındadır. İlçe merkezi, Kirmir çayı vadisinin güney yamacına kurulmuştur. Yani, arazi yapısı oldukça dağlıktır.

Kirmir çayı, Sakarya nehrinin en önemli kollarından birisidir. Derin kayalıklar arasında, kıvrılarak akar ve Kirmir Vadisini oluşturur.

İlçe merkezinin denizden yüksekliği 720 metredir. Yörede, karasal iklim görülmekte olup, buna bağlı olarak: kışları soğuk ve yazları sıcak geçer. Yağışlar azdır.

İlçede yaşayanların ekonomik etkinliklerinin başında: hayvancılık gelmektedir. Çünkü: tarıma elverişli arazi kapasitesi çok kısıtlıdır. Arazinin, dörtte birlik bölümü ormanlıktır. Hayvancılık açısından ise, genellikle kıl keçisi ve sığır yetiştiriciliği öne çıkmaktadır. Bunun dışında: yörede, dericilik, leblebicilik yapılmaktadır. Unutmadan, Güdül ilçesinin sivri biberi de meşhurdur.

Güdül ilçesinde, her yıl “Haziran” ayında Kiraz festivali yapılmaktadır.

Ankara Güdül Leblebisi

NE YENİR/NE İÇİLİR

Buralara yolunuz düşerse “leblebi” tatmayı unutmayın. Bunun dışında, yöredeki yöresel lezzetlerden bazıları şunlardır: Göçeaşı, höşmerim, kapama, mıhlama.
Göceaşı: kabukları soyulmuş buğday, nohut ve kuru fasülyeden yapılır. Et de katılabilir. Sonradan, sarımsaklı yoğurt katılarak karıştırılır ve lezzetle yenilir.
Mıhlama: doğranmış soğanlar, yağ, kıyma, tuz ve biber karışımı ile yapılır. Daha sonra içine yumurta kırılır ve üzerine limon sıkılarak yenilir.
Kapama: kemikli et parçaları doğranır, iri soğanlar ile birlikte toprak testiye konulur ve az su ilave edilen testi, ters çevrilerek, başka bir kabın içinde pişirilir.

KONAKLAMA

Güdül Öğretmenevi 312-7181788

GEZİLECEK YERLER

Ankara Güdül Evleri

GÜDÜL EVLERİ

İlçe merkezinde, toprak damlı, genellikle 2 katlı ve duvarları kerpiçten yapılmış, 39 ev, 2 cami, 4 çeşme ve 13 işyeri, Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bu tip evler, Anadolu’da, genellikle mimari alışkanlıkların benzerliğinin ürünüdür. Dar sokakların kenarlarına sıralanırlar, birbirlerine bitişik haldedirler. Ancak, bunların sahipleri zamanla dışarıya göç ederler ve bu evler sahipsiz kaldığında virane haline gelmektedirler.

Ankara Güdül Sorgun Göleti
Ankara Güdül Sorgun Göleti

 

SORGUN GÖLETİ

İlçe merkezine bağlı, Sorgun köyündeki ormanlık alandadır. İlçe merkezine yaklaşık 23 km. uzaklıktadır. Yeşilöz kasabası üzerinden Sorgun yaylası ve göletine ulaşmak mümkündür. Burada: muhteşem bir doğal güzellik ziyaretçilerini karşılar. Günübirlik piknik yapılabilir. Çam ormanları ve tam bir oksijen deposudur.

Ankara Güdül Yeşilöz-Kirmir Vadisi
Ankara Güdül Yeşilöz-Kirmir Vadisi
Ankara Güdül Yeşilöz-Kirmir Vadisi

YEŞİLÖZ-KİRMİR VADİSİ

İlçe merkezine bağlı: Güdül-Kızılcahamam kara yolu üzerinde bulunan Yeşilöz kasabası ve burada bulunan Kirmir vadisi: yörenin turistik merkezlerindendir.

Burada: yani ilçe merkezine 2 km. uzaklıktaki İnönü mevkii, özellikle ilgi çekmektedir. Kirmir çayı çevresindeki kayalıklarda, kayalara oyulmuş mağaralarda, MÖ. 2000’li yıllarda Hititlerin yaşadıkları bilinmektedir. Bu mağaralarda, ayrıca “haç” işaretlerine de rastlanmıştır.

Çünkü: Romalılar döneminde, Hıristiyanlığın ilk yıllarında, yine burada ilk Hıristiyanların yaşadıkları görülmektedir. Mağaralar, merdivenler aracılığı ile birbirine bağlıdır ve merdivenlerden, kat kat yukarıya çıkılmaktadır.

Bu mağaralar: Ürgüp-Göreme bölgesindeki mağaralara benzemektedir. Evet, turizme açılan ve bir kısım güvenlik önlemleri alınan mağaralar bölgesini, yöreyi ziyaret edenler, mutlaka görmelidirler.

Ankara Gölbaşı Mogan-Eymir Gölü

Ankara Gölbaşı Mogan-Eymir Gölü

 

Gölbaşı, Ankara şehir merkezine 20 km. uzaklıkta. Özel araç ile veya toplu taşım araçları ile gitmeniz mümkün. Ankara’nın kendi çapında bir sayfiye yeri denebilir. Bu bölgede: aslında iki tane göl var. Bunlardan; biri Mogan gölü ve diğeri ise, özel bir alan içinde olan Eymir gölü.

 

Ankara Gölbaşı Mogan-Eymir Gölü

Yaklaşık 20 km. gittikten sonra ki, gayet geniş ve güzel bir yol, hafif bir rampadan inerken, Mogan gölünü görebilirsiniz.

Gölbaşı girişinde kara yolu ikiye ayrılıyor, Konya istikametine giden ve Haymana istikametine giden her iki yolda, gölün iki yanından geçerek gidiyor.

Mogan gölü, nasıl oluşmuş?

Öncelikle, burada iki tane göl olduğunu belirtmem gerek. Büyük olan “Mogan” ismini taşımasına rağmen daha çok “Gölbaşı” olarak anılıyor ve bende yazımda buradan yani büyük gölden “Gölbaşı” olarak söz edeceğim.

Ankara Gölbaşı Mogan-Eymir Gölü

Biraz daha batıda bulunan ve küçük ve göze batmayan, daha doğrusu uzaklardan görülmeyen göl ise “Eymir” gölüdür.

Gölbaşı: Teknonik olaylar yani yer kabuğunun çeşitli hareketleri sonucu meydana gelen bir göçme ile oluşmuş. Jeolojik oluşum bakımından; bir alivyonal set gölü. Su girdisi; yağmur ve kar suları ve genelde yazın kuruyan dereler. Gölün büyük bölümü, yazın kuruyor. Ancak: 2015 yılı kış aylarındaki aşırı yağışlar, sanırım gölün bu kuruma özelliğini, hiç olmazsa bir süre için unutturacak seviyededir.

Suyu hafif tuzlu. Ortalama derinlik: 3-5 metre civarında. Gölün uzunluğu 5.5 km. Çevresinin uzunluğu ise, 14 km. Göl alanı: muhtemelen 1900’lü yıllarda oluşmuş. Ancak: aradan geçen yıllarda, sürekli olarak küçülmekte, derinliği azalmakta, kirliliği artmakta, bataklaşma ve sığlaşma izlenmekte imiş.

Son yıllarda, su seviyesinin yeterli seviyede tutulması için, göle, Kızılırmak suyu verilmektedir. Gölün küçüldüğü, göl üzerinden çeşitli zamanlarda çekilen hava fotoğraflarından gayet net olarak görülebiliyormuş.

Göl kıyılarının büyük bölümünde; genişliği 100 metreye ulaşan sazlıklar var. Bu sazlıklar, tarım alanlarından göle ulaşan suların doğal arıtımını sağlıyor. Sazlık bölgeler, aynı zamanda, önemli kuş türlerinin üreme, beslenme ve barınma alanı. Göl; 1990 yılında, Bakanlar Kurulu kararı ile, özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmiş. Türkiye’deki 13 özel çevre koruma alanından biri.

Sebebi ise, gölün barındırdığı, bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliği, nadir ve nesli tehlikedeki kuş türlerinin önemli üreme bölgesi olması. Bulunduğu ortam itibarı ile, göl, köklü su bitkilerinin büyümesine çok uygun.

Bu nedenle, su dip bitkilerinde büyük artış oluyor ve göl, bir çeşit su çayırı haline gelerek kirleniyor. Yani, gölün kıyısında ve yakın çevresindeki yerleşim alanlarının atıkları yanında, gölün bu doğal özelliği de, kirliliğin hızla ilerlemesine neden oluyor.

Dünya kuşları koruma kurulunca geliştirilen bilimsel verilere göre; Türkiye’deki 184 önemli kuş alanından bir tanesi burada. Mogan gölü alanı; Türkiye’de yaşayan 456 kuş türünden, 201 kuş türüne, farklı dönemlerde ev sahipliği yapıyormuş.

Yani: burada, dikkatli gözler, 201 farklı kuş türü görebiliyorlar. Dikkuyruk ve paspaş ördeğinin, dünyadaki en önemli üreme alanlarından biri burası. Zaten: genellikle göl kıyısında gezinirken, bu ördek türlerini mutlaka göreceksiniz.

Gölde yaşayan balık türleri; turna, pullu sazan, kadife, yayın, gümüş ve kerevit. Gölde yaşayan turna balıkları, genelde avcı balıklar. Ancak, son yıllarda, gölde, turnaların sayısının azalması nedeniyle, sazan balıklarının sayısında hızla artış kaydedilmiş. Sazan balıkları, tatlı suların, bulanık olan yerlerinde yaşamayı tercih ederler.

Mogan gölünün dibinin çamurla kaplı olması nedeniyle, göl bulanık. Son yıllarda, hava sıcaklıklarının artması ve güneş ışınlarının gölün dibine kadar ulaşması, göldeki sazan balıklarını rahatsız etmiş.

Güneş ışınlarını fazla alan sazan balıkları, kendilerine yaşamsal hayat alanı yaratmak için, dip çamurunu bulandırıyorlar ve bunun sonucunda zaman zaman gölün rengi bulanıklaşarak, yeşil bir renge bürünüyormuş. Bu durum, göl kıyısındaki yerleşim yerlerinde yaşayanlar tarafından net olarak sezilebiliyor.

Evet; efsane olmadan olmaz.

Mogan gölünün, basit bir oluşum efsanesi var. Şöyle: ” Bir zamanlar, burada, bir köyde yaşayan Monza ve Ganey adında iki genç, birbirlerine aşık olurlar. Ama, her iki gencin ailesi de, bu sevgiye karşı çıkar. Bunun üzerine, iki genç, evlerinden kaçarlar ve birbirlerinden habersiz, iki ayrı tepeye çıkarlar. Bu tepelerin üzerinde, tamı tamamına 8-10 yıl, hiç durmadan ağlarlar.

Gözyaşları, tepelerden inip, şimdiki gölün yatağına birikir ve göl oluşur. Monza ve Ganey’in göz pınırları kurur ve kör olurlar. Mogan ismi: Monza ve Ganey isimlerinden gelir” Her ne kadar basit bir efsane olarak değerlendirseniz de, buranın köylerinde anlatılan bir efsane.

Ankara Gölbaşı Mogan-Eymir Gölü Mogan gölü rekreasyon alanı

REKREASYON ALANI


Rekreasyon: yenilenme, yeniden yaratılma veya yeniden yapılanma anlamına gelir.

Peki, rekreasyon insana ne sağlar? Fiziki sağlık gelişimi yaratır, ruh sağlığı kazandırır, insanı sosyalleştirir, diğer kişilerle kültürel ve sosyal ilişkiler kurularak toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi sağlar ve sonuç olarak insanı mutlu eder. Rekreasyon bunlardır. Rekreasyon alanı ise, bunların sağlandığı mekan olarak düşünülür.

Evet, Ankara’da Büyük Şehir Belediyesinin son yıllarda yaptığı rekreasyon alanlarından bir tanesi de burada, yani Mogan gölünde. Rekreasyon alanı, kelime gayet havalı, inanın mekan da güzel. Gölbaşı-Haymana yolundan ilerlerken, sapaktan yaklaşık 1 km. sonra, sola dönüyorsunuz.  Giriş paralıdır.

2 Temmuz 2005 tarihinde açılmış, 602 bin metrekarelik bir alana kurulu. Avrupa’nın en büyük rekreasyon alanı. Alan içinde: piknik alanları, asma köprüler, marina adası, ahşap kıyı yürüyüş yolu, koşu yolları, çocuk oyun alanları, istasyonlu koşu pisti, üç adet (biri kapalı) tenis kortu, iki adet mini futbol sahası ve basketbol sahaları var. Ahşap yürüyüş yolu 4 km. uzunluğunda ve sahil boyunca ilerliyor.

Yol üzerinde: 3 seyir terası ve 400 oturma bankı var. Piknik alanından, aynı anda 200 ailenin yararlanabileceği bir sistem kurulmuş. 200 piknik masası, barbekü ve 50 çeşme var. Kıyıdaki deniz feneri ise, 25 metre yüksekliğinde. Balkonundan, gölün tüm güzellikleri izlenebilir. Akşamları, deniz fenerinin tepesindeki lazer ile, gölün yüzeyi aydınlatılıyor.

Burayı gezerken, ücret ödeyip, içeri girdiğiniz andan itibaren: solda, otopark blokları var. Gidilen yolun, sağ bölümü de otopark olarak ayrılmış. Dolayısı ile, gittiğiniz yol tek yönlü, yani geri dönme şansınız yok.

Bu yüzden; girişte, nereye duracağınıza karar verin, son bölümlere geldiğinizde, geri dönme şansınız yok. Çünkü; yol tek yönlü. Girişten sonra ilk solda bir amfi tiyatro, sahil yürüme yolu, çocuk oyun alanı ve tuvalet var. Go-cart araba pisti var. 3 Nolu otoparkta; kafeler başlıyor.

Burada; yiyecek ve içecek bulabilir, gölün hemen kıyısındaki ve hatta gölün üzerine yapılmış ahşap teras üzerindeki masalarda oturabilirsiniz. Gölün daha önce belirttiğim gibi sularının rengi yeşil. Göl üzerinde ise, binlerce ördek ve çeşitli kuşlar var. İlerlediğinizde, çok şirin bir açık hava sineması var.

Çevresi tamamen açık. Sonra, kapalı ve açık tenis kortları. 5 Numaralı otopark: burada da pek kafe yok gibi, deniz feneri var burada. 7 ve 8 Numaralı otoparklarda; günübirlik piknik yerleri var. 9 Numaralı otoparkta bir şey yok.

Evet; rekreasyon alanı bundan ibaret. Dediğim gibi; burada kesinlikle işletmecilik adına, hoşunuza gitmeyen konular olacaktır. Ama; gerçekten halkın parası ile yapılan ve güzel bir yer. Mogan gölünde; bundan yani rekreasyon alanından başka gidilebilecek yer yok mu?

Var, elbette. Özel mekanlar var. Ama bunlar tahmin edebileceğiniz gibi, yiyecek ve içeceklerin çok yüksek fiyatlarla sunulduğu özel mekanlar.

Ankara Gölbaşı Mogan-Eymir Gölü

EYMİR GÖLÜ

Mogan gölünden ayrılıyoruz. Ankara-Konya yolundan gelirken, Gölbaşı ilçesine gelmeden; Haymana sapağını geçin, büyük bir market var, onun yanından sağa dönün ve Teaş, Polis Akademisi levhalarını takip ederek, önce Teaş’ı geçin ve sağa doğru virajı alın, sonra sola dönüp, doğruca Eymir Gölü nizamiyesine kadar gitmek mümkün.

Buraya gelen toplu taşım aracı yok. Sadece, özel aracınız ile gidebilirsiniz. Hoş; durumu anlattıktan sonra, zaten, özel aracınız ile de olsa gitmeyin demek sanırım daha doğru olacak.

Evet; Eymir gölü: çevresi tepelerle çevrili, şehir gürültüsünden ve kirliliğinden uzak. Gölün su girdisi: yağmur suları ve Elmadağ’dan gelen kar suları. Mogan gölü, buraya nazaran, 3 metre daha yukarıda olduğundan, su akımı Eymir gölü yönünde. Bu nedenle; Mogan gölünden de, buraya su gelmekte. Zaten ana su kaynağı, Mogan gölü.

Ortalama derinlik, 6-10 metre. Gölün uzunluğu: 4.2 km. ve göl çevresinin uzunluğu ise, 11 km ve asfalt bir yol var. Yürüyüş için ideal bir mekan. Su kalitesi, nispeten kirlilik nedeniyle düşük olup, göl suyu, kullanma amacıyla ve tarımsal sulamada kullanılmıyor. ODTÜ kürek takımı, gölde çalışıyor. Göl kıyısında, takıma ait bir kayıkhane var.

Ayrıca: bir büfe ve bunların yanında bir lokal binası mevcut. Gölde yaşayan balık türleri: turna, pullu sazan, kadife, yayın, gümüş ve kerevit. Göl; kuzeybatıda, bir kanal ile, İmrahor deresine bağlanıyor ve imrahor deresi: imrahor vadisinden akıyor ama genelde kuru veya çok az suyu olan bir dere denilebilir. Büyükşehir Belediyesi sanırım ileride İmrahor vadisinde bir kısım düzenleme yapacak ve bu dereyi büyüterek, burada bir boğaz benzeri görüntü yaratacakmış.

Evet: Eymir gölüne bu giriş dışında bir giriş daha var. Oran Mahallesi TRT Genel Müdürlüğü binasının hemen yanından aşağıya doğru inen bir yol ile buraya ulaşmak mümkündür. Hatta: TRT Genel Müdürlüğü-Panora Alışveriş Merkezinin hemen karşısındaki ormanlık alandan da Eymir gölüne ulaşmak mümkündür.

Bu ormanlık alan, aslında ziyarete kapalı olmasına rağmen, bir kısım tel örgü tahrip edilerek giriş kapıları oluşturulmuş, ancak hemen girişte karşılaşacağınız üzere “İçeride başıboş köpekler vardır” tabelası ilginizi çekecektir ve bu tabelada yazanın gerçek olduğunu, ormanlık alanda kısa bir yürüyüş sırasında görebilirsiniz.

İçeride, tam bir köpek imparatorluğu var denilebilir, ancak bu köpeklerin birçoğu gayet uyuşuk ve insanlara zarar vermekten uzak, ama yine de ziyaret etmeyi düşünürseniz tedbirli olmakta yarar var.

TRT Genel Müdürlüğü yanındaki yolu takiben giderseniz: Eymir gölü girişinde: büyük bisiklet ve MTV denilen araçların kiralandıkları mekanlarla karşılaşıyorsunuz.

Bir de: at çiftliği var ki, burada at binmek mümkün. Ziyaretçilerin birçoğu, bu bisiklet yerlerinden bisiklet kiralayarak gölün çevresinde bisiklet binmeyi tercih ediyorlar ki, bu mümkün, gayet güzel bir bisiklet yolu var.

Bu arada: ben gittiğimde gölün çevresindeki bu yolun uzunluğunu merak ettim, internette birkaç siteye baktığımda, göl kıyısındaki bu yolun uzunluğu için 9, 11, 13.5 gibi rakamlar kullanılmış, tabii şaşırdım, kendim yürürken ölçtüm, gölün çevresindeki yolun uzunluğu tam 11 km.

Göl, halen de olduğu gibi ODTÜ arazisi olarak kullanılıyor, ama eskiden sadece kendi mensuplarının kullanımına açık iken, günümüzde arazi tüm halka açık hale getirilmiş. Eskiden: sadece ODTÜ mensupları kart göstererek buraya girebiliyorlardı, artık herkes girebiliyor.

Cumartesi-Pazar ve tatil günlerinde, göl kıyısına araç sokulmuyor (bu günlerde özel araçlar saat: 19.00 dan sonra içeri girebiliyor ama göreceksiniz, özel araçlar içeri girince, ne bisiklete binecek ne de yürüyerek yer kalmıyor, gürültü ve egzoz kokuları da elbette yoğun) , özel araçlar giriş yakınındaki gayet büyük otoparka bırakılıyor ve yine buradan hareket eden, ücretsiz servis araçları ile göl kıyısına ulaşılıyor.

Ama bisiklet veya yürüyerek ulaşmak isterseniz, tabiatın muhteşem kokularını hissedebilirsiniz. İlk olarak karşınıza, “Bağ evi” denilen bir bir restoran, kafeterya olarak kullanılan, hemen göl kıyısındaki oturma yerleri ile gayet cazip bir mekanla karşılaşacaksınız.

Bu arada: bu yürüyüş yolunda bolca ve nispeten temiz tuvaletler bulmak ta mümkün. Fiyatların nispeten uygun olduğu düşünülen bu bağ evinden sonra yürümeye devam ederseniz, bu kez: karşınıza daha önce sözünü ettiğim, Gölbaşı istikametinden buraya gelen yolun giriş kapısı geliyor.

Burayı da geçerek yürümeye devam ettiğinizde: yine restoran türü bazı tesislerle karşılaşılıyor. Özellikle: bu restoran türü tesislerin yakınlarında yine bir köpek, başıboş köpek ordusu var. ODTÜ Kayıkhanesi ve ardından yine bir restoran ve ardından 11 km. lik asfalt yol bitiyor ve yine bisiklet kiralanan veya özel otoların park edildiği alana ulaşılıyor.

Evet: bir önceki yazımda, burası ODTÜ arazisi, gitmeyin giremezsiniz demiştim, ama artık serbest, yalnız özellikle burada mangal yakarak piknik yapılmasına asla izin vermiyorlar ve bir anlamda iyi ediyorlar çünkü yangın çıkması durumunda, Ankara’nın hemen merkezindeki bu cennet, yanarak yok olabilir.

Bence: bir tatil günü, kendiniz ve aileniz için burada zaman ayırın. Bisiklet kiralayın, bisikletle veya yürüyerek gölün kıyısındaki yolu takip ederek, muhteşem doğa kokuları içinde zaman geçirin. Yorulursanız veya bir şeyler yemek ve içmek isterseniz: bağ evi veya diğer tesislere girebilirsiniz. Göl kıyısının yeşille birleştiği muhteşem ortam, göl üzerindeki çeşitli  kuşların ve ördeklerin gösterisi, ortamın kokusu inanın güzel bir gün geçirmenizi sağlayacaktır.