Roma Termini Tren İstasyonu

Roma Termini Tren İstasyonu

Roma şehrindeki tatilinizde, ulaşım açısından konaklayacağınız otelin önemi büyüktür. Çünkü: tarihi şehir yani sur içindeki bir otelde konaklarsanız, birçok yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Aksi halde ise, ulaşım araçlarını kullanmak zorunda kalırsınız ki, bunun en yaygın kullanım alanı “metro” dur. Yalnız: şehir merkezinde kalsanız da, Vatikan’a gitmek veya yorulduğunuzda kullanmak için en uygun ulaşım aracı metro dur.

Şehirdeki metronun iki hattı var. Mavi ve Kırmızı olarak isimlendirilen ve renklendirilen metroda, bir biniş ücreti 1.5 Euro’dur. Öncelikle metro istasyonlarından ücretsiz temin edilen metro hatları krokisini temin edin ve buna göre gideceğiniz yerlere kolayca ulaşabilirsiniz.

Her iki metro hattı “Termini” denilen merkezi tren istasyonunda kesişmektedir, yani buradan bir diğerine aktarma yapabilirsiniz. Termini bölgesindeki metro hatlarının kesiştiği istasyon, ana binanın hemen dışındadır. Şehirdeki diğer metro istasyonları da “M” harfi ile belirlenmiştir. Bu harfin bulunduğu yerde, birkaç basamak merdiven ile aşağıya indiğinizde, bilet otomatlarından para atarak metro biniş jetonu satın alabiliyorsunuz.

Metronun vagonları yeni. İçinde herhangi bir güvenlik problemi yok. İnsanlar, temiz, düzgün ve gayet rahatlıkla yolculuk yapmak mümkün. Metroda, akordion çalıp, para talep eden insanlar sık. Ama bunlar yolcuları rahatsız edici ölçüde para istemiyorlar. Yalnızca, verenlerden alıyorlar. Metro, her durağı gelmeden önce, durağın ismi sözlü anons ediliyor, ayrıca, her vagonda durak ismi, gelmeden yazılı olarak belirtiliyor. Yani, durağı kaçırma şansı pek yok. Binmeden önce, gideceğiniz yere en uygun durağın ismini bellerseniz, metroda sıkıntı çekmeniz mümkün değil. En kolay ulaşım aracı metro. Yalnız, dikkat, metro saat; 22.30 da son seferini yapıyor. En büyük sıkıntı bu.

Şehirde, taksi kullanmayı tercih ederseniz

Beyaz renkli ve taksimetreli taksiler gayet bol ve kullanışlıdır. Hatta, dünyanın birçok yerinde görülmeyen, beşinci koltuk bulunuyor. Yani, taksilere rahatlıkla 5 kişi binebilirsiniz ki, bu büyük bir imkan. Taksiye bindiğinizde şoför hemen taksimetreleri açıyor ve rahat ulaşım sağlanıyor. Ancak taksilerin çoğunluğu duraklarında bekliyor ve telefon edilmesi üzerine geliyorlar, yani otel lobisini devreye sokmanız gerekiyor.

Bunun  dışında

Roma Termini Tren İstasyonu; Elbette birçok otobüs seferi ve güzergahı var ama ben şahsen hiç otobüse binmedim. Öğrendiğime göre, otobüse arka ve yan kapıdan  biniliyor, bilet bir makinaya gösteriliyormuş. Bileti makinaya göstermezseniz, bilet geçersiz sayılırmış ve kontrol edilirse, büyük para cezaları ödeniyormuş, bilginize.

Gelelim şehrin en büyük aktivite merkezlerinden olan “Termini Tren İstasyonu” na.

Evet, burası gerek Roma şehrinin ülkenin diğer yerleriyle olan bağlantılı tren seferlerinin yapıldığı ve gerekse, şehir metrosunun her iki hattının birleştiği yer olması nedeniyle önem kazanıyor. Öte yandan, burası büyük bir alışveriş kompleksidir. İstasyon binası, giriş katı ve zemin altı kat olmak üzere iki katlıdır. Giriş altı katında: çeşitli mağazalar ve tren hatları, bilet gişeleri bulunuyor. Bu katın en ilginç yanı, burada bulunan bir süpermarketin, gayet ucuz fiyatlar sunması. Özellikle: istasyonun hemen dışında, 2.5 Euro ile satılan büyük bir şişe su, burada yalnızca 0.98 Euro dur. Özellikle: günlük gıda alışverişi, su gibi ihtiyaçlarınızı temin etmek için, kesinlikle Termini tren istasyonunun altındaki bu süpermarketi tercih etmenizi şiddetle öneririm, birçok ihtiyacınızı buradan giderebilirsiniz, hem de uygun fiyatla.

Evet, istasyonun giriş katında, birkaç bar, kafeterya ve Mc Donalts bulunuyor. İki katlı bu fast-food mekanı sürekli dolu ve özellikle, üst katındaki oturma yeri, gayet güzel. Elbette burada da, insanlar yediklerinin artıklarını kendileri çöpe atıyorlar. Nedense, birçok ülke gezdim, yalnız bizim ülkede, herkes yediğinin artığını bırakıp çıkıyor. Yalnız burada en dikkat çekici olan: dilenciler. Evet, Mc Donalt içinde bile dilenciler rahatlıkla dileniyor, hatta bir kadının artıkları karıştırdığını, artık kolaları tattığını gördüm. Zaten: istasyonun çevresinde ki yerler de evsizlere mekan olmuş, hırpani kılıklı insanlar, mukavva parçaları üzerinde yatıyorlar.

Evet, tarihi şehir bölgesinde, buradan başka akşam saatlerine yani 21.00 e kadar düzenli olarak açık bulunan başka alışveriş mekanı bulunmuyor. Mağazalarda fiyatlar pek cazip değil ama, dediğim gibi, giriş altındaki bölümde bulunan süpermarket ve kafeler ilginizi çekebilir. Öte yandan, buranın şehirdeki insanların uğrak yeri olduğunu, her türlü insanın bulunduğunu, özellikle aşırı sarhoşların bulunduğunu unutmamak gerek.

Son bir not

Roma ya gitmeden önce veya oraya vardığınızda Roma Pass bilet paketi ismini duyacaksınız. Bu paket içinde; üç gün boyunca Roma şehrindeki tüm ulaşım araçlarını ücretsiz kullanma hakkı, roma haritası ve roma rehberi var. Ayrıca; roma da iki müzeye bedava girebileceksiniz. Paketin ücreti, 20 Euro. Zaten, Kolezyum ve Borghese Galerilerinin girişleri 20 Euro’dan fazla. Yani, bu iki müzeye paket karşılığı ücretsiz girdiğinizde, verdiğiniz para amorti oluyor, ilaveten üç günlük ulaşım araçlarını ücretsiz kullanmanız kar. Ayrıca, müze girişlerinde, normal bilet sırasında özellikle Kolezyum’da 1500-2000 kişi varken, siz roma-pass bileti sahiplerine ait sıralardan, daha kısa sürede içeri girme şansına sahip olacaksınız. Roma-pass biletinin özellikleri bu, alıp almama tercihi size ait.

İtalya Napoli Pompei

İtalya Napoli Pompei

 

Pompei şehri: en sağlam kalarak günümüze ulaşmış bir Roma şehri olarak, her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir. Antik  dönemde, Napoli şehrinde 2 bin insan yaşarken, Pompei şehrinde 20 bin insan yaşamaktadır ki, bu da şehrin önemini göstermektedir.

Yapılan araştırmalara göre, bölgedeki halen aktif durumda bulunan Vezüv yanardağının 2000 yıllık süreçlerde patladığı ve patlayacağı değerlendirilmiştir. Buna göre: Vezüv yanardağının, 2079 yılında yeniden patlaması beklenmektedir. Peki, bunu bile bile halk neden burada yaşamaktadır. Öncelikle: patlamanın 2079 değil de, daha geç olabileceğini dilemektedirler, öte yandan, ata  toprakları ve muhteşem verimli bu toprakları terk etmekte zorlanmaktadırlar. Çünkü: burada, her şey yetişmektedir.

İtalya Napoli Pompei

 

Evet: İtalyan’lar, Vezüv’ün 2079 yılında yeniden patlayacağını düşünerek, bazı tedbirler almışlardır. Öncelikle: bugün, Pompei şehrinde herhangi bir arkeolojik kazı yapılmamaktadır. Antik şehrin yalnızca % 60’lık bölümü kazılmış, 8 kapıdan yalnızca 5 tanesi gün yüzüne çıkarılmıştır. Bunun sebebi: gelecek yıllarda olabilecek bir patlamada çıkacak lavların: daha önce olduğu gibi şehri teğet geçmeyeceği ve şehri tamamen yutarak yok edeceği düşünülmektedir. Bu yüzden, İtalyanlar, Pompei şehrinin kalan % 40’lık bölümünü ve şehrin toprak altındaki 3 giriş kapısını, gelecek nesillere bırakmak için, bugün arkeolojik kazıları sonlandırmışlardır. (şehrin kalan kısmı ve 3 kapısı, toprak altında, elektronik cihazlarla tespit edilmiştir)

İtalya Napoli Pompei
İtalya Napoli Pompei
İtalya Napoli Pompei

 

ULAŞIM-GİRİŞ

Roma şehrinden Pompei’ye gitmek isterseniz, otobüs yolculuğu, Napoli üzerinden yaklaşık 3 saat sürüyor. Havanın durumuna göre: 2.5 saatte de ulaşılabiliyorsunuz. Napoli şehrinden ise, Pompei, yalnızca yarım saat uzaklıktadır.

Pompei antik şehri girişine geldiğinizde, çok sayıda, tezgahlar üzerinde hediyelik eşya satıcısı ile karşılaşıyorsunuz. Ayrıca bir genel tuvalet var, ama gezdiğim birçok ülkede ücretsiz olan tuvaletler, İtalya’da da ülkemizdeki gibi paralı hale gelmiş, giriş 0.5 Euro. Daha sonra: giriş sırasına giriyorsunuz ve sıranız geldiğinde 11 Euro karşılığında Pompei antik kentine giriyorsunuz. Tur ile değil, yalnız geldiyseniz, girişte şehrin bir haritasını ve bu yazdığım notları yanınıza almanızı öneririm. Tur ile geldiyseniz de, rehberin anlattıkları ile yetinmeyebilirsiniz, bu  notları önceden okursanız inanın geziden keyif alırsınız.

İtalya Napoli Pompei

POMPEİ ŞEHRİNİN TARİHİ HİKAYESİ

MS.72 yıllarının başlarında, Vezüv dağından dumanlar çıkmaya başlayınca, halk dağın patlayacağını düşünür ve kenti terk eder. Ancak, dağın patlamaması ve halkın; şehrin yaşam büyüsüne kapılmış olması nedeniyle, 7 yıl sonra yeniden şehre dönerler. Normal hayat devam etmeye başlar. Çünkü: şehrin kurulu bulunduğu arazi, topraklar çok verimlidir, ne ekseler bitmektedir. Günümüzde de, yörenin bu özelliği devam etmektedir, bu volkanik bölgede, her türlü ürün yetiştirilmektedir ki, özellikle, insan başı büyüklüğünde ve 2 cm. kabuklu limonları görünce inanamayacaksınız.

Ancak, MS. 24 Ağustos 79 tarihinde, Vezüv’den yine dumanlar yükselmeye başlar. Sallanırlar ama korkmazlar, çünkü birazdan olacakları bilmemektedirler.

Halk önce, yine patlama olacağına inanmaz, dumanların bir süre sonra biteceğini düşünerek, tanrılarına dua ederler. Ancak, bu kez durum farklıdır. Aynı gün, öğleden sonra saat 1 sularında ilk patlama meydana gelir. Toprağın altında sıkışmış kaya buharı, çok büyük bir basınçla tepede gürültü ile patlar, atom bombasının patladığında çıkardığı sese eşit, adeta kulakları sağır edercesine gürültülü bir patlama.

Vezüv dağı

günümüzde 1100 derece yüksekliktedir ki, patlama öncesinde 3000 metre yükseklikteymiş. Yani: patlama ile dağın üçte ikilik kısmı, çevreye yayılıyor. Evet: korkunç bir patlama sonucu toprağın altındaki, koyu gri renkteki sıkışmış kaya buharı, atmosferin 11 km. tepesine kadar çıkıyor, boru şeklindeki bu buhar, atmosferin tepesinde soğuyunca, şapka şeklinde bir bulut oluşuyor. Oluşan bu bulut, rüzgarın da etkisiyle, Pompei şehrinin üzerine doğru hareket ediyor, ama halk hala korkmuyor, çünkü olacakları bilmiyor.

Bulut, yavaş yavaş şehrin üzerini kaplıyor, gün karanlığa bürünüyor, güneş görünmez oluyor, güneş tutulmasındaki durum ortaya çıkıyor. Ancak, bu arada, bulut artık enerjisini iyice kaybediyor. Atmosferin tepesinde gaz halden katı hale dönüşünce, küçük küçük sünger taşları oluşuyor. Ancak: atmosferin 11 km. yüksekliğinde oluşan bu küçük sünger taşları, yer yüzüne 200 km. hızla düşmeye başlıyor.

Hani, bizde bir değim vardır ya “BAŞIMIZA TAŞ YAĞACAK” işte o değimin buradan geldiği söylenir, çünkü Pompei şehrinde insanların başına taş yağmıştır. Hem de: 1 saat içinde 100 milyon ton, bir gün içinde ise 5 milyar ton taş. Bunun üzerine, insanlar artık kaçamazlar, evlerine-dükkanlarına sığınırlar. Fakat: evler, dükkanlar da çare olmaz, çünkü: Pompei sıcak bir bölgede olması nedeniyle, evler ve dükkanlar, yani yapılar yapılırken: kar yağma ihtimali olmadığından, yapıların üstü: basit ahşap çatılar ile kapatılmıştır ve bu basit ahşap çatılar, bu taş yağmuruna dayanamazlar.

Evet: tüm bunlar

O dönemde şehirde yaşayan Plinyus isimli doğa bilimci (patlama sırasında denizdedir ve ölmüştür) bir insanın genç yeğeni tarafından (Genç Pilinyus) bir arkadaşına yazdığı  mektuptan öğrenilmiştir ki, patlama öncesi ve anını, ayrıntılı olarak yazmıştır. Zaten, 1800’lü yıllarda. bu mektup bulununca, Pompei şehrinin akibeti öğrenilmiş ve araştırılmaya başlanılmıştır. O ana kadar, latince dilinde “yanardağ” kelimesi yoktur. Daha sonra ise, yanardağ kelimesi kullanılmaya başlanmış, yanardağ patlaması sonucu oluşan bulutlara ise “Pilinyus bulutları” ismi verilmiştir.

Gelelim olayları yaşamaya.

Taş yağmuru sonucu binalar hasar görmeye başlıyor. Patlamanın ardından, taş yağmuru sonrası, insanlar, artık evlerinden çıkamaz duruma geliyorlar, öğleden sonra 5 civarında, asıl ikinci patlama oluyor. Önce gaz ve ardından lavlar çıkmaya başlıyor. Lavlar: Pompei şehrinin üzerine gelirken, civarda bulunan bir çok yer, 5 bin derece ısı taşıyan bu lavlar tarafından yok ediliyor. Tesadüf eseri olarak: lavlar, Pompei şehrinin kuzey surlarını adeta yalayarak, şehrin kenarından, denize doğru gidiyorlar. Bu lavlar gelirken, beraberlerinde gaz ve kül bulutu getiriyor.

Yani, şehrin üzeri, nemli, koyu gri ve yapışkan bir kül tabakası ile kaplanıyor. Lavlar şehre zarar vermese de, bu yapışkan kül tabakası, soğuduğunda betona-çimentoya dönüşüyor ve dokunduğu her şeyin şeklini alıyor. Böylece, Pompei şehrinde yaşayan 20 bin insan: söylenenlere göre, 3 nefeste ölüyorlar.

Önce ateş yutmuş gibi oluyorlar, gaz boğazlarını yakıyor, canları yanıyor, daha sonra ikinci nefeslerinde akciğerleri artık dolmaya başlıyor, kül-duman, öksürük, üçüncü nefesten itibaren, nefes alamamaya, donmaya başlıyorlar. Yani, burada bulunan insan kalıntıları, insanların ölürken ki, durumlarını yansıtması açısından da büyük önem taşımaktadır.

Şehrin insanları, rastgele sağa sola koşuşturup dururlar.

İçlerinde, farkında olmadan, Vezüv’e doğru koşanlar olduğu bile söylenir. Bir kısım halk, limana doğru kaçmaya başlar. (Liman, şu anda bilet gişelerinin olduğu, şehre giriş yapılan noktada imiş, zamanla deniz geri çekilmiş) Gemilere binerler, bir daha dönmemek üzere kentten uzaklaşmaya başlarlar.

Ancak, bunların yolunu bir deniz kabarması/tusunami keser ve dev dalgalar, bindikleri gemileri, birer çöp gibi, yukarıya kaldırarak, kızgın lav denizinin ortasına, kıyıya geri atar.
Kurtuluşu evlerinde ve kapalı mekanlarda görenler, volkandan çıkan müthiş sıcaklık yüzünden, havadaki oksijenin kısmen gaz karbonik hale dönüşmesi yüzünden ve dağdan sızan kükürt gazının etkisi ile boğularak ölmüşlerdi.

Zaten, evleri volkandan çıkan taşlar ve diğer malzemelerin ağırlığı altında çökmekteydi. Yarılmış olan yerden çıkan ağır ve zehirli gazlarda bir başka ölüm nedeniydi. En ilginç olanı ise, ölümleri en çok etkileyen bu gazların, Vezüv çevresindeki hava akımları sonucu, yalnızca Pompei şehri üzerinde yoğunlaşması imiş. Yani, hava akımları, bu gazları Pompei üzerinde değil, başka bölümlerde de yoğunlaştırabilir ve Pompei de bu denli yoğun ölümlere sebep olmazdı.

Daha sonra, Pompei üzerine, kızgın küller yağmaya başladı. Ve ilk ölenlerin üstünü, yorgan gibi örttü. Birkaç saat içerisinde, 20000 insanın yaşadığı güzel ve canlı kent, büyük bir mezarlık haline dönüştü. Tarih, Pompei şehrini, konserve gibi yapıp, gelecek nesillere aktardı. Yaklaşık 2000 yıl önce, o görkemli villalar, heykeller, duvar resimleri, mozaikler, tapınaklar, pazar yerleri, uzun yıllar boyunca dokunulmadan 15-20 metre yüksekliğindeki bir tabakanın altında gömülü olarak kaldı.

Pompei de, felaket sırasında ölenlerin bir bölümü, arenalarda, ölümüne dövüştürülen köleler olan gladyatörlerdi.

Bunlar, normal zamanlarda da çoğunlukla kaçmamalarını, ayaklanmamalarını yada herhangi bir durumda intihar etmelerini önlemek için, zincirlenmiş olarak tutuluyorlardı. Felaket, anında, öylece zincirlerine bağlı olarak öldüler. Bunun dışında, buluntular arasında, hamile kadınlardan çocuklara, yaşlılardan ve diğer kölelere rastlandı. Ev, biraz mal mülk sahibi olup kaybetmekten korktukları için ayrılmayan zengin insanlar veya terk edilen evlerde kalanları yağmalamak isteyen hırsızlarda bunlar arasındaydı.

Kimi de, son anda kaçmaya çalışan, sıradan vatandaşlardı. Pompei’nin sayfiye kasabası Herculaneum’da, deniz kenarındaki balıkçı barınağında, koyun koyuna bulunan 300 insan, muhtemelen, balıkçı aileleri ve bu civarda yaşayan sıradan vatandaş yada kölelerdi. Kuşkusuz, Pompei de yada herhangi bir Roma şehrinde, günümüz ahlak değerlerine uymayan, görgüsüzlüklerinin derecesini bilemeyiz, fakat debdebeli bir hayat süren, ayrıcalıklı bir tabaka vardı.

Daha sonra, şehir binlerce yıl, toprağın 6 metre derininde saklı kalıyor. Ortaçağ boyunca da bulunamıyor. Biraz önce de sözünü ettiğim gibi, genç Pilinius’un patlama ile ilgili notları bulununca, insanlık, tarih sahnesindeki bu patlamanın ayrıntılarını öğreniyor ve detayları tarif edilmesine rağmen, şehrin yeri bulunamıyor ki, 16’cı yüzyılda bir su kemeri inşası sırasında ortaya çıkan  buluntulara kadar.

Kentin diğer bir özelliği: Merkez Kilisesi, Madonna Del Rosario Di Pompeiye adanmış olan kent, son zamanlarda Katolikler için bir haç yeri haline gelmiştir.

KENTİN KEŞFEDİLMESİ-GÜNLÜK YAŞAM İZLERİ 

Vezüv yanar dağındaki püskürme günlerce sürdü. Bunun sonunda, şehir toprağın 6-7 metre derine gömüldü.
Ta ki, 1711 yılında, bir İtalyan köylüsü, bir bağda, çukur kazarken, bir duvara rastladı. 1700 yıl boyunca, toprak altında uyuyan bir medeniyetin ortaya çıkarılmasına sebep oldu. Batık kentin diğer kısımları, 16’ncı yüzyılın ikinci yarısında, bölgeye su kanalı yapmak üzere gelen mimar Fontana tarafından keşfedildi. İlk kazılar, 1709 yılında, Herculaneum da başladı. 1860 yılında, kazının yönetimi İtalyan Argeolog Fioreki’ye verildi. Uzun çalışmalar sonucunda, kentin 7 kapısı, ana caddesi ve diğer önemli caddeleri, çok sayıda ev ve casalar ( yüksek sınıf evleri) ve kent duvarları ortaya çıkarıldı. Dünya, bu güne kadar böyle bir felaketi ne duymuş, ne de görmüştü.

Dönemin en güzel evlerini, eşyalarını, sanat eserlerini bünyesinde barındıran Pompei, dakikalara sığabilecek bir zaman diliminde yerle bir olmuştu. Akdeniz in hafif deniz rüzgarlarını alan, bu sevimli kent, karşısında bulunan Capri Adası gibi cennetten bir köşeydi adeta. Romanın tüm zengin aristokrat ve nüfuslu insanları, Pompei’ye yerleşmeye başlamışlardı. Kent güzelliğinin yanında bir eğlence ve kumar merkezi konumuna girmişti.

Şehri, 8 kapılı bir duvar çeviriyordu ve gece-gündüz gelen tüccarlarla dolup taşıyordu.

Her kapı, iki kapı şeklinde inşa edilmişti. İnsanların ve hayvanların girmesi için, ayrı merdiven ve kapılar vardı. Sokaklar, daha önce ki patlamalarda, şehrin dört bir yanına savrularak donmuş lav tabakalarıyla döşenmişti. Bu sokaklardaki araba tekerleklerinin izi, bugün bile görülebilmektedir. Şehrin ortasındaki Forumda, her hafta, ayrı bir eğlence düzenleniyordu. Düzenlenen eğlenceler, kimi zaman, bir kölenin başka bir köle ile veya bir aslanla dövüştürülmesi şeklinde oluyordu. İnsanların ve hayvanların ölüm çığlıkları, Pompei halkının gözünü daha da karartıyordu. Alkış ve bağırışlarını daha da arttırıyordu.

Vahşetin her türlüsü, Forumda, Pompeililere sergileniyordu. Pompei’nin en önemli binaları, bu yüzden Forum meydanına bakıyordu. Bunlar arasında, iki tiyatro binası, bir gladyatör alanı, hamamlar, tapınaklar vardı. Şehrin iklimi ve manzaralarının güzelliği, birçok zengin Roma’nın buraya yerleşmesine, çok süslü evler, köşkler yaptırmasına sebep oldu.
Buranın başlıca gelirini ise, şarap ve yağ ticareti oluşturuyordu. Ayrıca, şehrin her köşesinde, fuhuş evleri boy gösteriyordu. Bir yandan soyluların görkemli villaları, diğer yandan da, hizmetçi ve kölelerin fakir evleri ve KIYAMET KOPUYOR.

İtalya Napoli Pompei Taş insanlar

TAŞ İNSANLAR

1860 yılında, İtalyan bilim adamı, Giuseppe Feovelli, taşlaşan küllerin arasında, bir boşluk bulur. Buraya açılan delikten içeriye, sıvı alçı enjekte eder. Sıvı alçının donmasını bekler ve içerideki boşluğun kalıbını çıkarır. Daha sonra, üstteki taşlaşmış lav tabakasını kaldırır ve alçı ile biçimlenen görüntünün, aslında bir canlı insan görüntüsü olduğunu tespit eder. Hem de, o anda, yani öldüğü andaki yüz ifadesi ve vücut şekli ile.

Evet, Pompei’de çalışan arkeologlar, lavlar altında kalan insan ve hayvan vücutlarını ortaya çıkarmak için ilginç bir yöntem geliştirdiler. Sert bir cisimle, taşlaşmış, lavla kaplı kabarık yerlere vururlar. Alttan, boşluk olduğu zaman duyulan ses değişikliği olduğunda, yani böyle bir yere rast gelindiğinde, küçük bir delik açarlar. Bu delikten içeriye sıvı alçı dökerler.

Bu kalıplar alındıkça, bunların, Vezüv’ün lavlarından kurtulamayan köylüler, soylular, köleler, çocuğuna sarılmış anneler, yaşlılar, gençler, köpekler ve atlar oldukları ortaya çıktı. Burada dikkat edeceğiniz nokta şu. Hava ile teması olan canlı vücutları doğal olarak yok olmuş, ancak hava ile teması olmayan canlıların vücutları ise, yok olmamış, kemik-iskelet sistemi aynen muhafaza edilmiştir.

Yani, alçı kopyalar alınırken, bir kısmının içi boş, bir kısmının ise, içinde iskelet sistemi, kafatası, el parmak ve ayak parmak iskeletleri ve hatta dişleri görülebilecek durumda, alçı profiller çıkarılmıştır. Bunlar, halen görülebilmektedir. Yanı bir kısım alçı profilde, parmak iskelet kemikleri, kafatası, dişler görülmektedir. Diğer bir kısım profilde ise, yalnızca canlıların o andaki vücut şekilleri, yüzlerindeki ifadelere kadar görülebilmektedir.

Pompeililer, taş olarak çıkarıldıkları vakit, ölüm anında ne yapıyorlar ise, o halde bulundular. Kimi başlarını ellerinin arasına alarak çaresizlik içinde oturmuşlar, kimi de çocuklarıyla çarşıda alışveriş yaparken ölmüşlerdi. Bir duvarın üstünde bugün bile görülebilen SODOM ve GOMORO yazısı bulunmaktadır. Tarihçilere göre, Pompei’de yaşayan Yahudi köleler, Pompei’nin durumunu görüp Sodom ve Gomoro’yu hatırlatmak için, bu yazıyı yazmışlardır. Bu yazının anlamı şudur: Pompei halkı ile Lut Kavminin kaderleri arasında paralellik vardır. Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam inancında ve kutsal kitaplarında, bilhassa cinsel münasebetleri nedeniyle, günahkarlık içinde yüzen Lut kavminin, şehirleriyle (Sodon ve Gomarro) birlikte, Tanrı tarafından, yangınlı büyük bir felaketle yok edilerek, cezalandırıldıkları kabul edilir.

(Sodom ve Gomoro şehirderi hakkında kısacık bilgi vereyim.

Bu kentler, Ortadoğu’da, Lut gölü yakınlarında ilk çağlarda kuruludur. Lut Peygamber, bu şehirde yaşayan insanları din ve ahlak konularında uyarmaya, doğru yolu göstermeye çalışırken, gökyüzünden üç melek erkek kılığında şehre iner ve halka Lut un evini sorarlar. Halk evi tarif eder ve bunlar Lut Peygamberin evine giderler, ancak halk arkalarından bunları takip eder ve bunlar eve girince Lut peygamberden bunları, yani erkek kılığına girmiş, üç meleği kendilerine vermesini isterler.

Halk, bunların melek olduğunu bilmez, yalnızca çok güzel üç erkek olarak değerlendirir ve ahlaksızlığın boyutu yani sapkın ilişkiler ortaya çıkar. Üç melek, Lut Peygambere, hemen ailesini alarak şehri terk etmesini, şehrin tanrı tarafından yok edileceğini söylerler. Bunun üzerine, sabah olmadan, Lut Peygamber ailesini alarak ve halka görünmeden şehri terk eder. Yalnız bir kural vardır, kimse geriye dönüp şehre bakmayacaktır. Aksi halde, bakan taş olacaktır. Meleklerin bu söylediğini Lut Peygamber ailesine söylemesine rağmen, karısı, merakını gideremeyip döner ve şehre bakar, o anda taş olur, şehir de yok olur.)

Pompeide; toplam 12 adet genelev bulunduğu tespit edilmiştir.

Bunların bu denli çok olmasının başlıca sebebi, Pompei’nin bulunduğu konum itibarı ile, deniz ticaretinin önemli merkezlerine yakın olması, denizcilerin uzun aylar denizde kalma sonucu, cinsel yönden taleplerinin karşılanması için, Pompei’de genelev sektörü büyük bir sektör olarak kurulmuştur. Öyle ki, günümüzde bu evlerin içinde görülenler, sektörün boyutunun ne kadar ileri gittiğini göstermektedir. Bu evlere, el yapımı kurşun borular ile, zemin altından, sıcak su götürülmüştür.

Bu evlere, dişi kurt ismi verilir, çünkü, burada doğan çocukların babaları belli değildir, Romanın kuruluş efsanesi gibi, hani Romus ve Romulus unda, babaları belli değildir ( aslında efsaneye göre babaları tanrıdır) ve dişi kurt tarafından süt verilerek büyütülmüşlerdir, burada bu bağlantı var, dikkat. Ayrıca, kente gelen denizcilerin dil, yol bilmeme gibi sorunlarına karşı, cadde taşları üzerinde genelevin yerini belli eden, imgeler, ayak izleri bulunmakta (not, bunların üstüne basın, şans getirdiği rivayet edilir)

Sonuç olarak,

Burada yaşayan halk çok zengin olmuş. Bu muhteşem zenginliğin yarattığı sefahat ortamı, insanları yeni arayışlara itmiş, büyük olasılıkla çarpık ilişkiler görüldüğünde, Yahudi kölelerin yazdıkları bunlara tepki olarak değerlendirilebilir. Yani; diğer kentlerde olduğu gibi, yoksa Pompei tanrının gazabına uğramış bir kent mi idi, günümüzde zaten Vezüv yanardağı hala, cezalandırıcı olarak da isimlendirilmektedir.

Daha önce söylediğim gibi, burada muhteşem bir yol sistemi var. Yolun her iki kıyısında kaldırım yapılmış. Yol balık sırtı, yani yağmur ve yağışta yolda göllenme olmuyor, sular akıp gidiyor, ayrıca yol üzerinde yayaların akan sulara batmaması için, basamak şeklinde yaya geçitleri yapılmış, ayrıca arabalar için, araba tekerleklerinin geçme yerleri yapılmış. Binlerce yıl önce yapılan işler bunlar, görünce hayret etmemek elde değil.

İtalya Napoli Pompei
İtalya Napoli Pompei
İtalya Napoli Pompei

 

ŞEHİRDEKİ GEZİ

Şehre girdiğinizde, bir rampa var. Bu rampayı çıkınca, biraz soluklanın, korkmayın başka rampa yok. Burası, yani giriş noktası “Liman kapı” olarak biliniyor ve deniz o dönemde buraya kadar ulaşıyormuş ki, hemen aşağıda büyük demir halkalar göreceksiniz, bir z amanlar bunlara gemiler bağlanıyormuş.

Evet: rampa bitince, bir cadde başlıyor. Caddenin her iki yakasında kutu kutu alanlar var. Bunların, yani şehirdeki yapıların ev mi, yoksa dükkan mı olduğunu anlamak çok basittir. Eğer önlerinde, sürgülü kapı için zeminde uygun yer varsa, bunlar dükkandır. Çünkü: dükkanlar yerden kazanmak için, sürgülü kapı kullanırlarmış. Evlerde, ise bildiğimiz kapı kullanılırmış. Bu dükkanların önündeki kaldırımda ise: taşlarda delikler göreceksiniz. Deliklerin amacı: öncelikle dükkanların tentelerini bağlamak, sonra da gelen müşterilerin atlarını bağlamalarıdır.

Sağ yandaki yapılarda ise, değişik bir mimari göreceksiniz. Pompei’de ülkemizdeki  Roma şehirlerinde olduğu gibi “mermer” görülmüyor, burada daha çok tuğla ve volkanik malzeme kullanılan bir mimari yöntem tercih edilmiştir. Bu yöntemde: örme tekniği var, alt tarafı düz, uç kısımları sivri tuğlalar, volkanik malzemeden oluşan taşlarla, aralarına çimento konularak örülüyor.

Napoli Pompei

Caddenin iki kenarında iki, yüksek yaya kaldırımları göreceksiniz.

Pompei şehrindeki yaya kaldırımlarının yüksekliği 30 cm dir. Kaldırımların bu kadar geniş ve yüksek olmasının nedenine gelince: ilginçtir ki bu şehirde kanalizasyon tertibatı  bulunmamaktadır, bu nedenle, Romalılar, tuvalet ve diğer atıkları, cadde ve sokaklara vermişler ve bunların cadde ve sokaklardan akıp gitmesini düşünmüşlerdir.

Bu durumda, elbette, insanlar cadde ve sokaklarda yürürken, özellikle bu tuvalet atıklarına basmamak için, yüksek ve geniş kaldırımlar yapmayı tercih etmişlerdir. Hatta: bu cadde ve sokakların bazı yerlerinde, taş-taş şeklinde yaya geçitleri dahi koymuşlardır. Bu yaya geçitlerinde de, taşlar arasındaki mesafe özeldir, çünkü Roma imparatorluğunda atlı arabalarda, tekerlekler arası mesafe standarttır ve bu nedenle, yaya geçitlerinde taşlar arasındaki mesafe, bu atlı arabaların geçebileceği şekilde düzenlenmiştir.

Ayrıca: yine bu cadde ve sokaklar: 2-4 metre genişliğindedir ve bazı yollar tek şerit, bazı yollar çift şerit olarak hazırlanmıştır. Şehre giriş bölümünde, bu cadde üzerinde dikkatinizi çekmek istediğim başka bir şey daha var. Cadde üzerinde, taşlar arasında, parlak küçük taşlar göreceksiniz. Bunlar, günümüzden 2000 yıl öncesinde, yollardaki aydınlaşmayı sağlamak üzere konulan, doğal fosfor içeren ve ay ışığında pırıl pırıl parlayan taşlardır. Şehre dışarıdan gelen denizciler, aşağıya gemilerine inerken, bu fosforlu taşlar sayesinde aydınlanan yollarda rahatlıkla ilerliyorlarmış ve düşünün “ışıl ışıl” parlayan bir yol da ilerliyorsunuz, o günün şartlarında bu muhteşem bir güzellik.

Evet: dünyanın ilk modern karayolunu Romalılar yapmıştır.

İlk durak, bir tapınak.

Burası: Pompei şehrinin en eski tapınağıdır. MÖ.6’ncı yüzyılda, tanrı Apollon adına yapıldığı biliniyor. Çünkü: tanrı Apollon ve onun kız kardeşi Artemis’in heykelleri burada bulunmuştur. Günümüzde de orijinal olmayan birer kopya heykel görülmektedir. Ayrıca: MÖ.6’ncı yüzyıldan kalan, taş üzerinde bir yazı var. Bu yazı: tapınak yapımında bağış yapanlardan söz ediyor. Tapınağın önünde ise, bir adak sunağı görülüyor. Bunların yanında: orta avlu, üzeri açıktır. Yanlarda ise, yürünen koridorun üstü, ahşap örtü ile örtülmüştür. Burası, aynı zamanda “güneş tanrısı”na da ithaf edilmiştir. Bundan dolayı, bir kolon üzerinde “güneş saati” görülüyor.

Sonra, şehrin “Basilica” sı karşımıza çıkıyor.

Napoli Pompei Basilica

 

Napoli Pompei Basilica

 

Napoli Pompei Basilica

 

BASİLİCA

Basilica, günümüzde “kilise” anlamında kullanılmaktadır. Ancak, antik Roma döneminde basilica’nın iki işlevi vardı. Bunlardan birincisi: yağmur yağdığı zaman, şehrin forumunda yani merkezinde bulunan ticari arabalar ve satış tezgahları, bu kapalı yere taşınıyordu. Basilica’nın, ikinci işlevi ise, mahkemelerdi.

Evet: Pompei şehri basilica’sı: 26×55 metre ebatlarında, 28 kolonludur. Bu basilica: ilk olarak MÖ.2’nci yüzyılda yapılmış ve bugünkü görünümü ise, MS.79 yılından kalmadır. Basilica’nın mimari olarak en büyük özelliği, günümüzden 2000 yıl öncesinde, burada duvar kaplamasının kullanılmış olmasıdır. Mermer tozu ile yapılan bu  duvar kaplamaları muhteşem güzeldir. Kolonlara dikkat ederseniz: ateş tuğlası ve dış kısmının çimentodan yapıldığını göreceksiniz.

Basilica’nın “adalet sarayı” işlevine gelince: burada, sağ yandaki yapının en tepesinde, hakimler otururlarmış. Bu hakimler: (yapılan arkeolojik araştırmalarda taş merdiven veya geçit bulunmadığından) bir ahşap merdiven ile, mahkeme öncesinde, yapının tepesine, ulaşılmaz bölüme çıkarılırlar, merdiven başka ve uzak bir yere taşınır ve mahkeme sırasında kararlarını verirken can güvenliklerinin bulunması sağlanırmış. Dava bitip, herkes uzaklaşınca, hakim, en tepedeki bu  bölümden yine ahşap merdiven ile aşağıya indirilirmiş. Evet: kenardan baktığınızda denizin günümüzde ne kadar uzakta bulunduğunu görebilirsiniz.

Napoli Pompei Forum

 

Napoli Pompei Forum

 

FORUM

Forum, diğer bütün Roma şehirlerinde olduğu gibi, Pompei şehrinde de, şehrin kalbinin attığı yerdir. Şehrin hazinesi, arşivi, önemli tapınakları, adalet sarayı, ticaretin olduğu yer hep buradadır. Forumda: orta kısım açık, y an kenarlar kapalı ve iki kat şeklindedir. Hemen karşıda bulunan yan yana üç yapı: şehrin belediye binası ve fen işleri gibi yerleridir. Bu kanıya nerden varılmıştır? Şehir bulunduğunda, 79 yılındaki patlama anında ne varsa bulunmuş, bu buluntular tasnif edildiğinde, yapılar ve binaların işlevleri ortaya çıkarılmış ve buna göre isimlendirilmişlerdir.

Forumun hemen karşısında, merdivenlerle çıkılan yer “Jüpiter Tapınağı” dır. Yunan mitolojisinde “Zeus” olarak isimlendirilen bu en büyük tanrı: Roma mitolojisinde, Jüpiter olarak bilinir.

Forumda: kaideler göreceksiniz. Bunlar mermer kaplıdır. Kalan kısımlar yumuşak travertendir. Bu yumuşak malzeme kullanılması nedeniyle, forum bölümüne araçla girilmesi yasaktır. Yalnızca yaya girişi serbesttir. Kaideler üzerinde: o dönemin yöneticilerinin heykelleri durur. Bunlardan bir kısmını, sol yanda görebileceksiniz. Evet, forumda gezerken bir yer göreceksiniz. Ticaretin olduğu yerde: kontrol de gerekir. Burada yani göreceğiniz yerde: ölçü yerleri var. Örneğin: forumdan şarap-buğday-zeytinyağı aldınız, bunları, buraya getirip, buradaki ölçü yerlerinde denetliyorsunuz ve eksik gelirse, ilgililere haber vererek, hakkınızı arayabiliyorsunuz.

Gezimize devam ediyoruz, sol tarafta küçük bir müze var.

Napoli Pompei Müze
Napoli Pompei Müze Taşlaşmış İnsanlar
Napoli Pompei Müze Taşlaşmış İnsanlar
Napoli Pompei Müze Taşlaşmış İnsanlar
Napoli Pompei Müze

 

MÜZE

Burada: demir parmaklıklar ardında: Pompei şehrinden çıkarılmış çeşitli kalıntılar öylesine raflara yerleştirilmiş, sergileniyor. Önce, anforalar var. Bunlar: malum, altı sivri testiler ve denizciler tarafından: zeytinyağı-şarap gibi sıvı maddelerin taşınmasında kullanılmıştır. Bunlardan sonra, yine bir taş heykel ve ardından: camekan içinde, iki taşlaşmış insan sergileniyor. Özellikle: taşlaşmış, köpek, duruşu ile patlama yani ölüm anındaki  duruşunu göstermesi açısından ilginç. İnsanlar da öyle, ölüm anındaki halleri görülüyor, özellikle biri bayan ve hamile.

Üstleri önce bir kabukla kaplanmış, sonra bu kabuk çimentoya dönüşmüş. Bir diğer insan: yere çökmüş, ağzını kapatmış, çünkü gazdan boğulmak üzere. Merak edenler olabilir, bu şehirde patlamalarda 20 bin insan ölmüş, bunların taşlaşmış halleri nerede? Söylenenlere göre, bunlar, açık havada bozuluyorlarmış ve özel ortamlarda muhafaza edilmeleri gerekiyormuş, bu yüzden, buraya birkaç tane bırakılmış, geri kalanlar, özel yerlerde muhafaza ediliyormuş ki, zaten birçoğu da bozularak yok olmuş.

TUVALET

Gezimize devam ettiğimizde, sağ yanda, genel tuvalet olarak kullanılan bir yer görülüyor. Burada: beton zemin üzerine ahşap oturma yerleri bulunuyormuş ve insanlar, hep bir arada, bu ahşap oturma yerlerine oturarak tuvalet ihtiyaçlarını bir arada gideriyorlarmış.

ÇEŞMELER

Pompei şehrinde, birçok çeşme göreceksiniz ki bu çeşmelerin üstlerinde, mermer plaka üzerinde, bir hayvan resmi bulunur. Çünkü: o dönemde, şehirde adresleme sistemi yoktur, insanlar nerede oturduklarını ve  nerede buluşacaklarını, bu çeşmeler ile kararlaştırırlarmış. Örneğin: evin nerde  denildiğinde, baykuş çeşmesinin olduğu yerde, veya nerde buluşalım: tilki çeşmesinin olduğu yerde gibi.

Yürüyerek aşağıya doğru iniyoruz.

Napoli Pompei Hamam

 

Napoli Pompei Hamam

 

Napoli Pompei Hamam

 

Napoli Pompei Hamam

 

Napoli Pompei Hamam

 

HAMAM

Antik Roma’da, hamamlar yalnızca yıkanma değil, aynı zamanda sosyal etkinliklerin yürütüldüğü, konuşmaların yapıldığı, toplantılar yapılan bir yer olarak önem kazanmıştır. İş adamları, masaj yaptırırken, diğer taraftan iş görüşmelerini yaparlarmış. Evet: hamamlar büyük tesisler. Erkek ve bayanlar olarak ikiye ayrılırlar, eğer ayrı olmazsa: erkek ve bayanlar, aynı hamama farklı saatlerde girerlermiş. Burası: küçük bir hamam, ama Pompei şehrinin en iyi korunarak günümüze ulaşmış hamamı olarak önem kazanıyor. Küçük bir hamam olması: zengin hamamı olduğunu işaret ediyor. Zaten forum bölümüne yakın olması da zengin hamamı özelliğinin en büyük işaretidir.

Hamamda: birkaç bölüm bulunuyor. Bu bölümler içinde, sadece “soğukluk” bölümü, kadınlar tarafından kullanılmıyor. Çünkü: hamile kadınlara ters etki yaratacağı düşünülüyor. Diğer tüm bölümler ise ortak kullanılıyor. Önce bir bahçe var. Burada: insanlar hamama girmeden önce egzersizler yapıyorlar yani ısınıyorlar, oyun oynuyorlar, özellikle “bilye” oyunları çok yaygın.

Sonra “soyunma” bölümü var.

Mozaiklerin üzerinden geçerek buraya ulaşılıyor. Bu göreceğiniz mozaikler orijinaldir. Sonra: “ılıklık” denilen bölüme geçiliyor. Burada: masalar üzerinde, masaj yapılıyor ve biraz vakit geçiriliyor. Buradan sonra ise: “sıcak” bölüme geçiliyor. Duvarlardaki işlemeler de muhteşemdir. Hatta: bu işlemelerde mavi renk görülüyor ki, mavi renk zenginliğin sembolüdür ve her yerde kullanılmaz, bulunmaz.

Sonrasında, hamamın en ilginç bölümüne geliyoruz. Burası: sauna bölümü. Burada: hemen solda 10 kişi kapasiteli bir havuz var.

Arka tarafta: kalorifer dairesi gibi bir yer var, burada: köleler tarafından ısıtılan su ve hava yani buhar: “sıcaklık” bölümünün duvarları ve zeminindeki kanallarda ilerleyerek, bölümü ısıtıyor. Duvarlar ve zemin iki katlıdır. Buhar tavana yükseldiğinde, su damlası olarak, aşağıdakilerin üzerine damlamasın diye, tavan kemerli ve oluklu yapılmış. Muhteşem bir teknik, 2000 yıl önce, üstlerine su damlamasın diye aldıkları tedbir inanılır gibi değil.

Evet, buranın duvarlarında: mitolojide güçlü erkeği temsil eden yaratıkların küçük heykelcikleri görülüyor. Sıcaklık bölümünde, sağ yandaki 10 kişilik mermer havuzun içinde, sıcak suya giren Romalı zenginler ve aristokratlar, daha sonra serinlemek, ferahlamak için, diğer yandaki kurnada bulunan soğuk suyu: taslarla üzerlerine atıyorlar ve sonra yine sıcak su havuzuna giriyorlar. Bu arada, kurnanın üzerinde bir yazı var, dikkatinizi çekecektir, bu yazı bir siyasetçiye ait “Oylarınızı bana verin” yazıyor.

Evet, hamamın hemen karşısında, şehrin restoranı var.

Romalıların kahvaltı kültürleri yok. Çünkü: sabahları geç uyanıyorlar ve kahvaltı etmiyorlar. Uyandıktan sonra da: yemek olarak pişmiş ızgara et, balık, sebze yeyip, yanında şarap alıyorlar. Burada: pişmiş topraktan yapılmış çeşitli kaplar içinde dönemin yemekleri yapılıyor ve isteyenlere, ayak üstü servis ediliyormuş.

Buranın hemen arka tarafında ise: burası Roma villalarından bir tanesidir. Buranın özelliği: villanın giriş kısmında bulunan mozaiktir. Bu mozaiği incelediğinizde bir köpek resmi ve altında bir yazı görülür. Latince yazıda yazan ise “Dikkat köpek var”. Düşünün, 2000 yıl önceki bir uygulama.

Evet: şehrin özellikle bu bölümünde gezerken, yerlerde, yer yer bir kısmı ortaya çıkmış “kurşun” su boruları göreceksiniz. Günümüzden 2000 yıl önce, Romalılar, evlerde, bu borular ile su kullanmışlar, ancak kurşun zamanla çeşitli hastalıklara yol açıyormuş.

Sonra, karşımıza bir tesis daha çıkıyor.

FIRIN

Burası bir fırın, günümüzden 2000 yıl önce kullanılan bir fırın. Ancak: bu fırın, ekmeğin hem yapıldığı ve hem satıldığı bir yer olarak önem kazanıyor. Ekmeğin yapımında, iki önemli malzeme kullanılıyor: buğday ve tuz. Peki, buğdaydan un ne şekilde elde ediliyor. Burada, görülen değirmenler sayesinde buğdaydan un elde ediliyor. Alttaki taş düz değil, ucu sivri, üstten koyulan buğday: aralardan, köleler tarafından itilen kaidelerde eziliyor ve un: aşağıya ahşap kaplara dökülüyor. Ahşap kaplara toplanan buğday raflara dizilerek ekmek yapımında kullanılıyor.

İtalya Napoli Pompei Pauno Villası

 

Napoli Pompei Pauno Villası

 

Napoli Pompei Pauno Villası

 

Napoli Pompei Pauno Villası

 

Napoli Pompei Pauno Villası

 

PAUNO VİLLASI

Gezinin bu bölümünde: “Pauno” nun villası denilen yere geliyoruz. Burada: avluda, ortada bir heykel var. Bu heykel: ön kısmı insan, arka kısmı keçi olan ve “Pauno” olarak isimlendirilen bir canlıya ait. Heykel orijinal değil ama oirjinalinin birebir kopyasıdır. Havuzun üstü açıktır. Yağmur suları havuza akıyormuş. Pauno’nun villası  derken, buranın sahibinin ismi “Pauno” değil.

Villa: yaklaşık 3000 metre kare büyüklüğündedir. Yazlık olarak kullanılır. Bir yazlık olarak, bu büyüklük muhteşem. Eve girmeden önce: evin giriş kapısının içindeki taban mozaiğini görün. Burada: “HAVE” kelimesi görülüyor ki, bunun anlamı “Hoşgeldiniz” Adam: günümüzden 2000 yıl önce, gelen misafirlerine, kapıda “Hoşgeldiniz” diyor.

Evet: ev iki bölümdür. Ortadaki koridor ve bunun ön bölümü, evin sahibi ve ailesine, diğer bölüm ise hizmetliler ve kölelere aittir. Biraz ileride, havuzun ötesinde, ev sahibinin çalışma odası bölümü var. Bu bölümün altı ilginizi çekecektir, burada, zeminde-tabanda üç boyutlu mermer süsleme kullanılmıştır. 2000 yıl önce, üç boyutlu süsleme.

Ön bahçe ile arka bahçe arasında: yemek bölümü var. Yemek bölümü gayet büyük ve bir kenarında: sahne gösterileri yapılan bir de sahnesi bulunuyor. Romalılar, yatarak yemek yerlerdi. Hatta: zengin Romalılar yemek zevkini sürekli yaşamak için, doyduklarında boğazlarına kaz tüyü dokundurup kusarlardı, bu yüzden bazı evlerde kusma odaları bulunurdu. Yemek odasının bulunduğu bölümün hemen yanında, yerde muhteşem güzel bir mozaik bulunuyor. Bu mozaik: Büyük İskender ile Pers kralı Darius arasında yapılan savaşı resimliyor. Mozaik 1 milyon parçadan oluşuyor.

Yürümeye devam ediyoruz, yolumuz üzerinde bir kısım dükkan görülüyor. Hemen köşedeki dükkan ilginçtir.

Burası: bir hamal dükkanıdır. Pompeililer, kölelerini zaman  zaman buraya getirirler ve şehri ziyaret eden denizcilere kiralarlar. Denizciler, buraya gelir ve malların taşınması için hamal seçerlermiş.

Bunun hemen solunda ise, bir döviz bürosu bulunuyor. Niye, çünkü: ilk kazılar  sırasında, burada, birçok, çeşitli medeniyetlere ait madeni paralar ele geçirilmiş ve buranın bir döviz bürosu olarak kullanıldığına karar verilmiştir.

Evet, yürümeye devam ediyoruz ve bu kez: taş insanların en iyi örneklerinin görülebileceği bir yere geliyoruz.

Burası: et ve balık pazarıdır. Çünkü: duvarlarında, et-balık pazarı olduğuna dair freskler görülmektedir. Burada: camekanlar içinde yatan iki taş insan var. Bunlardan: solda olanı diğerinden farklıdır, belinde bir kemer görülmektedir. Bu kemer, onun köle olduğuna işaret eder, sahibi bu kemerden tutarak kölesine hükümranlık göstermektedir, ama görüldüğü gibi, sonunda ikisinin de gittiği yer aynı. Evet: bu camekanlar içindeki taş insanların, gerek  kafatası kemikleri, ayak parmak kemikleri, dişleri ilginizi çekecektir.

Yürümeye devam ediyoruz, solumuzda bir büyükçe yer var.

YÜN PAZARI

Yün pazarının giriş kapısının iki yanında, camla kaplanmış mermer plakalar orijinaldir. Bu mermer plakalardaki işlemelerde, kuşun gagasından, böceğin tırnağına kadar olan ayrıntıları gayet iyi seçebiliyorsunuz. Yün pazarı: yünün hem işlendiği, yıkandığı ve satışa hazır hale getirildiği yer olarak dikkat çeker. Tüm işlemler, bu alanda uygulanmaktadır. Ancak: en ilgi çekeni, yünün yıkanması, kirlerinden temizlenmesidir.

Yün: ilk önce yıkanır, ama günümüzden 2000 yıl önce malum deterjan konusu yoktur ama deterjanın hammaddesi olan “amonyak” bilinmektedir ve amonyak, yoğun olarak insan idrarında bulunur. Bu yüzden:  yünün yıkanmasında insan idrarı kullanılır, diz boyuna kadar idrar dolu kazanlara atılan yünler, kölelerin ayakları altında ezilerek yıkanır ve kirlerinden arındırılır. Ancak: elbette bu kadar insan idrarı bulmak sorundur.

Bunun için: mekanın kapısında, hemen sağ yanda: gelip geçen idrar vermeye davet edilir ve idrarını verenlere para verilir. Hatta: bir ara, Roma şehir merkezinde Collezyum’u yaptıran, bir süre buranın yönetiminde bulunmuş Vaspesyanus: idrardan vergi almayı gündeme getirmiş, Senatörleri ikna ederek, idrardan vergi alınmasını sağlamıştır. Aynı zamanda: dünya üzerinde, ilk genel tuvaletleri de yaptıran olarak bilinir.

SEÇİM BÜROSU

Yürümeye devam ettiğimizde: seçimlerde oy verme yeri olarak kullanılan bir yere varıyoruz. Burada, oy sandıkları bulunur, insanlar bir yandan girer, oylarını atarlar, öbür kapıdan çıkarlarmış. Bu arada, Roma da, kadınlar ve köleler oy kullanamazlardı.

Kudret caddesi denilen Pompei şehrinin en lüks caddesini geçtikten sonra, şehrin yine günümüze en sağlam gelen bir yapısını görüyoruz.

Napoli Pompei Genelev
Napoli Pompei Genelev

 

GENELEV

Şehirde, bölgeye gelen denizcilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, birçok genelev kurulmuştur. Denizciler, cadde ve sokaklarda belirgin işaretleri takip ederek, bu genelevlere ulaşmaktadırlar. Genelevlere ulaştıklarında ise, duvarlardaki resimlerden, bir anlamda, tarife seçerek ihtiyaçlarını gidermektedirler ki, duvarlardaki bu resimler günümüzde de durmaktadır.

Genelevler:  dişi kurdun evi olarak isimlendirilir, çünkü, İtalya’da babası belli olmayan çocukların bulunduğu yeri ifade etmektedir ve Roma-Romülüs’ü emziren, ölümden kurtaran  dişi kurt efsanesiyle bağlantı kurulmaktadır. Genelevde, yataklar ve odaların küçüklüğü de dikkat çekecektir, Romalılar genel olarak fazla iri olmayan insanlardı, bunun açıklaması da budur. Bu taş yataklar üzerinde, yün yataklar bulunuyordu. Hatta: bu genelevlerde, dünyanın ilk prezervatifi (kuzu bağırsağından yapılma)  kullanıldığı bile söylenir.

Napoli Pompei Tiyatro

TİYATRO

Gezinin bu bölümünde şehrin tiyatrosuna geliyoruz. Buradan merdivenlerden inerek yolumuza devam edeceğiz, bu yüzden tekrar çıkmak dert olur diye, merdivenlerden inmemezlik yapmayın, ama merdivenlerden dikkatli inmek gerek, düşmemek için. Evet, tiyatro 5 bin kişi kapasitelidir. Burada, yalnızca tiyatro gösterileri yapılıyormuş. Üstü açıktır. Ama, bir sistem sayesinde istenildiğinde tiyatronun üstü, brandalar gerilerek örtülebiliyormuş. En alt kısımda, geniş koltuklarda zenginler ve asilzadeler oturuyormuş, yukarı çıktıkça daha alt sınıfa mensup seyircilerin oturdukları bölümler bulunuyor.

Napoli Pompei Odeon

ODEON

Tiyatronun hemen ardından, yalnızca müzik gösterilerinin yapıldığı, tamamen kapalı odeon bölümü görülüyor. Burası, 500 kişi kapasitelidir. Burada: muhteşem akustik bulunur ve müzik gösterileri yanı sıra, politikacıların toplantıları da yapılırmış. Burası da: en alt kısım zengin ve aristokratlara ait olmak üzere, yukarı  doğru, sınıf sınıf insanların oturdukları  sıraları  barındırmaktadır.

Napoli Pompei Odeon

 

Odeondan çıkınca, tiyatro ile odeon arasında kalan, büyük bir yeşillik alan görülüyor. Burası: tiyatrodan çıkan 5000 kişinin günümüzdeki fuaye olarak kullanılan bir yere, yani insanların sohbet ettikleri, yorum yaptıkları, şarap içtikleri bir yer olarak kullanılmıştır. Daha öncesinde ise, gladyatörler burayı eğitim antreman alanı olarak kullanmışlardır.

Napoli Pompei Odeon

 

Evet, yürümeye devam ettiğimizde, sağımızdaki küçük vadinin hemen öte yanında kayalar içine açılmış mezar yerlerini görüyoruz. Roma döneminde, pagan geleneklerine bağlı olarak, ölenlerin cesetleri yakılır, külleri bir vazoya konularak, buraya yerleştirilirmiş.

Sonuç: eminim ki, buradan çıktıktan sonra, uzun süre etkisinden kurtulamayacaksınız.

Evet, dönemin en lüks, modern ve her türlü çılgınlığının yaşandığı bu şehirde, aynı zamanda dönemin en büyük felaketi de yaşanmıştır. Yine de, doğanın mucizesi, bütün bu güzellikler ve medeniyet örneği şehir: bir konserve gibi saklanmış, muhafaza edilmiş ve günümüze ulaşmıştır. Ben, burayı gezerken, sürekli olarak ülkemizdeki Roma şehirleriyle karşılaştırdım, özellikle “Efes” şehrindeki mermer güzellikleri burada görmek mümkün değil.

Burada: yazının en başında belirttiğim gibi, tuğla ve volkanik taş ağırlıklı bir örgü tekniği kullanılarak bina ve tesisler yapılmış, ama Efes öylemi, çok farklı, orada mermerin yarattığı bir güzellik ve zarafet var, burada ise, bir karanlık hüküm sürüyor, ya başlarına gelen felaketi biliyor olmamız, ya da mimari stil nedeniyle, Efes’de mermerin ışıltısı, burada yok. Yine de: burası, görülmesi gereken bir yer olarak önem kazanıyor, öte yandan: İtalyanlar, burayı gayet iyi pazarlıyorlar ve her yıl milyonlarca turist çekiyorlar, bu da bir gerçek.

 

İtalya Napoli

İtalya Napoli

Napoli: İtalya’nın ikinci büyük şehridir. Ayrıca: eski İtalyan şehir devletlerinden birisidir. Ancak: tüm bu özellikleri yanında, daha öne çıkan  özelliği: bu şehirde suç oranının çok yüksek olmasıdır.

Çünkü: etkin bir mafya teşkilatı var ve bunlarla uğraşmaya polisin gücü yetmeyince, şehirde askeri birlikler de  zaman zaman devriye gezmektedirler.

Öyle ki bazı rivayetlere göre, hırsızlar arabalarının camlarını kırmasınlar diye, araç sahipleri arabalarının kapılarını kilitlemezlermiş. Şehirdeki tüm araçların hasarlı olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız, çünkü hırsızlar tarafından çalınmaması için araçlarının hasarlarını yaptırmıyorlarmış.

Bir araç gördüm, farları dahi yoktu. Hırsızlık o kadar yaygın ki, şehrin en işlek, kalabalık ve hareketli bir caddesinin başı ve sonunun: polis ve askerler tarafından tutulduğunu gördüm.

Mağaza ve dükkanlara girdiğinizde: hissetmeseniz de, tüm gözler sizin üzerinizde, ne çalacak diye bakıyor, tüm bunların yanında, siz de, diğer birçok ziyaretçi gibi, bu hırsızlık çetelerine, kişisel eşyalarınızı-cüzdanınızı çaldırmamak için aşırı dikkat göstermek zorunda kalıyorsunuz.

Çantalarınızı mutlaka omuzlarınıza çapraz asın, çünkü motosiklet ile hırsızlık-kap/kaç zaten Napoli şehrinde icat edilerek dünyanın diğer şehirlerine yayılmıştır. Siz: çantanızın çalındığını hissettiğiniz anda, çalanlar motosiklet ile çoktan gözden kaybolmuş olacaklardır.

İtalya Napoli

Tüm bu özellikler yanında

Napolililerin başka yönlerinden de söz etmek gerekir. Bir kere, aşırı futbol düşkünüler, eğlenmeyi ve içmeyi seviyorlar, İtalya’nın diğer yörelerinden farklı olarak kadınları daha balık etinde, espritüel ve cana yakınlar.

Şehir: balkonlarında çamaşırların asıldığı, köhne  binaların bulunduğu, sokak ve caddelerinde çöp yığınlarının görüldüğü bir yer. Yani: Napoli şehrini görünce, İtalya’nın diğer şehirlerinden çok farklı olduğunu hemen hissedeceksiniz. Şehir öte yandan: “Cruise” gemilerinin Akdeniz bölgesindeki ilk hareket noktası olan limanını barındırıyor.

Geçenlerde Adriyatik denizinde, sevgilisine gösteriş yaparken gemiyi batıran kaptanın da buralı olduğu ve olay üzerine, Cruise gemi seferlerinin büyük sıkıntıya uğradığı, müşteri kaybettiği söyleniyor. Yani: burayı ziyaret ederseniz, liman bölgesinde, çok sayıda büyük boyutlu gemi görebilirsiniz.

Trafik tam bir felaket, hiçbir araç sürücüsü trafik kurallarına ve ışıklara uymuyor. Kaldığım kısa süre içinde, trafikte birbirine el kol sallayan, laf atan birkaç sürücü gördüm, yani araç kullanma kültürleri sanki bize benziyor. Aynı zamanda, cadde ve sokaklarında yine bize benzer görüntüler, bol miktarda çukurlar var. Araçlar: tren-tramvay yollarına umursamazcasına giriyorlar.

Şehir

Pizzanın anavatanı olarak lanse ediliyor. Ama, daha öncede yazdığım gibi, kalın hamurlu ve az malzemeli pizzaları var. Gayet doyurucu, bir dilim doyurucu oluyor.

Ama malzemesi az olması nedeniyle Roma’daki kadar damak tadı yok. Pizza yanında, baba isimli bir tatlıları meşhur, bu da bizim belki tanıyanlar vardır “şam baba” tatlısına benzer bir tatlı, sanırım tek farklı özelliği baba tatlısını yaptıktan sonra üstüne “rom” döküyorlar, yani alkol durumu var.

Alkol takıntısı olmayanların mutlaka  denemesini öneririm. Fiyatı, 2 Euro. Yine, pizza sevmez iseniz, merkezde büyük bir hamburger restoranı var. En güzel menüsü 7 Euro.

Alışveriş denince, Napoli alışveriş yapmaya uygun bir yer değil. Ara sokaklarda, tüm İtalya’nın önemli markalarına ait ürünleri çok ucuza bulmak mümkün, ancak bunlar taklit değil, çalıntı.

Yine de, bunları almak için kesinlikle ara sokaklara girmenizi tavsiye etmiyorum, çünkü ara sokaklar sokak serserileri ile dolu. Merkezi yerlerde; Kuzey Afrika göçmeni zenciler yine yerde bez örtüler üstünde ünlü marka çantaların sahtelerini satıyorlar.

30-40 Euro’dan başlayan fiyatlar pazarlık gücünüz sayesinde 10-20 Euro’ya kadar düşebiliyor, dikkat. Ayrıca, ayaküstü alışverişte, video kamera, saat gibi değerli parçaların çok ucuza satıldığını gördüğünüzde sakın atlamayın.

Çünkü, normal fiyatının çok altında, 100 Euro fiyatla size sunulan bir video kamerayı almaya karar verdiğinizde, satıcı size orijinal kutusunda cihazı sunuyor, halbuki bu orijinal kutu içindeki cihaz orijinal değil, ağırlığını muhafaza etsin diye, içine kum torbacıkları yerleştirilmiş, dış kalıbı bire bir aynı olan bir cihaz, yani her ne şekilde alırsanız alın, mutlaka kontrol edin veya hiç almayın.

İtalya Napoli

İtalya Napoli

Bunun dışında

Söylediğim gibi, yağmur yağdığında, hemen ortaya çıkan esmer tenli Afrikalı göçmenler, şemsiye satıyorlar (satın almayı düşünürseniz, 3 Euro’dan fazla vermeyin), ayrıca yine bu göçmenler buzdolabı magnetleri, anahtarlıklar vs. gibi hediyelik eşyaları, tekerlekli, tahta tezgahları üzerinde satıyorlar. Magnetleri 2 Euro’dan açılıyor, 1 Euro’ya satın alabilirsiniz. Hatta: Senegalli yani Müslüman bir satıcıya denk gelirseniz, çok  daha ucuza alışveriş yapma şansınız büyüktür.

Napoli denince, ünlü futbol efsanesi Maradona dan bahsedilmeden olmaz. Napoli futbol takımı, İtalya 2’nci Liginden 1’nci Ligine çıktığı yıl, Arjantin’den Maradona’yı transfer etmişler. Elbette transfer için ayrılan çok sıfırlı dolar bütçesinin mafya tarafından karşılandığı şüphe götürmez bir gerçek.

Maradona, geldiği ilk yıl Napoli futbol takımını, 1’nci Lige çıkarmış. Ancak, kendi hayatı burada çıkılmaz sona doğru ilk adımı atmış, yani uyuşturucuya burada alışmış, evlenmiş, bir çocuğu olmuş, ancak nüfus velayeti altında olmayan çocuk sahibi bugün bile bilinmiyormuş.

Napoli’nin en güzel yanı, deniz kıyısında olması.

Capri adasına ulaşım gemiler ile buradan yapılıyor. Capri adasının su problemi bile, Napoli’den deniz içinden adaya döşenen borularla giderilmiş. Capri adası Napoli’den bakıldığında, deniz üzerinde karnı üstüne yatmış kadın görüntüsünün ufka çıkan silüeti ile ortaya çıkıyor. Güzel görüntüsü var, deniz muhteşem.

Ayrıca, kara bölümünde de, Vezüv yanardağının muhteşem görüntüsü, görülmeye değer. Ancak, bu yanardağın en son patlamadan önce, 2000 metre olan rakımının, patlamadan sonra, 1600 metreye düştüğü, yani yaklaşık en üst bölümündeki 400 metrelik kütlenin patlama ile, Pompei şehri başta olmak üzere, yayıldığı söylenmekte.

Günümüzde hala aktif imiş, ancak sismografi cihazları yerleştirilmiş ve sürekli kontrol ediliyormuş, dağın eteklerinde yerleşim yerleri var, Napoli Belediyesi bunları dağın eteklerinden uzaklaştırmaya çalışıyormuş, ancak Napoli de gerçekten tam bir şehirleşme felaketi var.

Sanki şehrin küçük ve zengin bir bölümü yani Napoli Kartpostalının görüldüğü tepede yaşayanlar hariç, büyük kısmı tam bir varoş havasında. Eski ve döküntü evler, virane yapılar, pencereler arasında gerilen ipte kurutulmaya çalışılan çamaşırlar, İtalya’nın diğer kentlerine benzemeyen bir yer burası.

Bir laf varmış, İtalya’da, Kuzeyliler Güneylileri sevmez, Güneyliler Kuzeylileri sevmez, hiçbir İtalyan Napolilileri sevmez. Zaten tip olarak da pek İtalyan’a benzemiyorlar, daha esmer tenliler, daha şişmanlar.

Napoli’ye niye gidilir. Napoli alışveriş için uygun bir yer değil, gezmek adına, gittiğinizde mutlaka Napoli Kartpostalının bulunduğu at sırtı tepeye çıkın ve muhteşem manzarayı izleyin.

Bunun dışında, Capri adası gibi bir cennete geçerken veya Pompei gibi bir tarih hazinesine geçerken Napoli uğranıp, üç-dört saat kalınabilecek bir yer. Yine de, bu kısacık sürenin huzurunuzu kaçırmaması için, hırsızlığa dikkat, tedbirli olun.

Son bir not: Napoli şehrine yolunuz düşerse: buradan “Limonçello” denilen bir tür likör satın almanızı öneririm. Buraya has: iklim nedeniyle aşırı büyüyen limonların kabuklarından yapılan bir tür içki, kendiniz veya yakınlarınız için satın alabilirsiniz. (1 litrelik şişesi, 15 Euro)

İtalya Napoli Pompei hakkındaki gezi yazım için Napoli Pompei