Kars Kağızman

Kars Kağızman

Kağızman ilçesi, il merkezi Kars’a 71 km uzaklıktadır. Kağızman, Tuzluca arası uzaklık: 62 km.

TARİHİ

MS 515 yılında Kars güneyinde Aras nehri boyuna yerleşen Hazar Türklerinin Kalıs/Kalız boyu: bu bölgeye “Kalızvan” ismini vermiştir. “van” eki yurt anlamına gelir yani burası Kalız-yurdu anlamında isimlendirilmiş ve bu isim zaman içinde değişerek günümüze “Kağızman” olarak gelmiştir.

898 yılında Azerbeycan emiri Sacoğlu Afşin, Kars’ı kuşatınca Kars Bagratlı Kralı I. Sembat, kaçarak o yılın kışını Kağızman’da geçirmiştir.

1229 yılında kendisine karşı muharebeye hazırlanan Gürcülere karşı Celaleddin Harzemşah (1220-1231) mevsimin kış olmasına bakmaksızın, yürüyerek, diğer muharebelerde de olduğu gibi, şahsen çok şecaat göstererek Tiflis’i alıp, yine Gürcüler elindeki Kağızman ve bazı müstahkem kaleleri de ele geçirdi.

1468 yılında yörede Akkoyunlu hakimiyeti görülür. Aynı dönemde, yörede altın madeni yatakları bulunduğu için, ismi “Kızıldere” olarak değiştirilmiştir. 1534 yılında ise yörede Osmanlı hakimiyeti görülür. Yakın geçmiş tarihte Kağızman, Kars ilinin diğer ilçeleri gibi Rus ve Ermeni işgali altında kalmış, 1 Ekim 1920 tarihinde ise işgalden kurtarılmıştır.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, 1646 yılında Kağızman’a geldiğini yazar. İlçeyi anlatırken, Anı hükümdarı Nuşirevan’ın kızlarından Narin’in Kağızman çarşısına, bir kale yaptırdığını ve kalenin onun adıyla anıldığını yazar. Ancak çarşı merkezindeki Kağızman kalesinin, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı bilinmektedir.

Kars Kağızman

GENEL

İlçe, Aras nehri yatağında verimli topraklara sahiptir. Ilıman bir iklim hakimdir. İlçenin çevresi, yüksek dağlar ve verimli ovalarla çevrilidir. Ancak ilçe, faylar ve kırıklar üzerine yerleşmiştir. Dolayısıyla zaman zaman yörede tehlikeli depremler olmaktadır. 1104-1962 yılları arasında 13 büyük deprem olmuştur. Diğer taraftan düşma, kayma ve sürünme şeklinde kütle hareketleri olmaktadır. İlçenin ekonomisi, hayvancılık üzerine kurulmuştur. Büyük ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yörede elma ve kayısı yetiştiriciliği de önemlidir.

Kars Kağızman

GEZİLECEK YERLER

Kars Kağızman

KEÇİVAN KALESİ-TUNÇKAYA KALESİ

İlçenin kuzeybatısındaki Aladağ eteğinde ilçe merkezine 40 km uzaklıktaki Tunçkaya köyündedir. Yerleşimin hemen yukarısında yarımada şeklinde sarp bir kayalıklardadır.

Halk arasında kalenin isimleri: Keçivan, Geçivan, Geçvan’dır. Kale tek kapılı şehir diye adlandırılır. Çünkü üç tarafı uçurumlu, kayalıklar üzerine kurulmuştur. Giriş kapısındaki yüksek hisarları ve surlarıyla ayakta olarak günümüze ulaşmıştır.

MÖ 650-MS 16 yılları arasında, Kafkaslardan gelerek Aras boylarına yerleşen Saka Türklerinin hükümdarı Alp-Er Tunga’nın yaylaklarından olduğu rivayet edilen bu kalenin adı, çeşitli cenk hikayelerinde geçer. Arsaklılar döneminde Artageyra adıyla da anılan Keçivan kalesi, MS 5 yılında Romalılara bağlanmıştır.

Oğuzlardan Kamsarakan Beyin Malikhanesi olmuştur.

Kalenin içinde bir kilise mevcuttur. Dış kale kısmında iki kule vardır. Büyük ölçüde tahrip olsa da bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Osmanlı döneminde onarıma tabi tutulmuş yapının yapılış tarihi bilinmemektedir. Kale içinde tüf taşından yapılma cami ve kilise kalıntıları vardır. Kilise, bazilika şeklinde tasarlanmış olup Bizans dönemine aittir. Cami yıkılma durumunda olup, sadece birkaç duvarı ayakta kalmıştır.

Evliya Çelebi, 1640 yılında Doğu’ya gerçekleştirdiği seyahatinde bu kaleyi (Geçivan-ı Dudman Kalesi) olarak tanıtıyor. Evliya Çelebi, 1200 kadar toprak örtülü evi, 3 adet camisi, 40-50 kadar dükkanı, 1 kale ağası ve 300 kale neferi bulunduğunu yazmıştır. Kalenin doğu ucundaki sarp iç kale semtinde Selçuklu tarzında yapılmış bir kümbet bulunmaktadır. Bir çok kez saldırıya uğramış olan kale yıkılmış, tekrar onarım görmüştür.

Günümüzde, Kağızman’ın Kötek nahiyesine bağlı bulunan Keçivan köyündeki Keçivan kalesinin doğu ucundaki çok sarp içkale semtinde, 12’nci yüzyıl Selçuklu tarzında yapılan ve  dış duvarlarında 5 metre boyunca kabartma ejderha resimleri bulunan türbe-kümbetinin, Salduklu veya Kars Emirliği yahut Karacabey’in mensup olduğu Kağızman-Oltu Beyliğinin eseri olduğu tahmin edilmektedir. Çarlığın buraya yerleştirdiği Rum köylüleri, türbenin kitabesini sökmüşler ve hatta burayı kendilerine ziyaret yapmışlardır.

1579 yılında Pasin Sancakbeyi Mirza Ali Beğ, Keçivan, Kağızman, Magasbert ve Ani kalelerini fethetmiştir.

 

ÇAMUŞLU KÖYÜ KAYA RESİMLERİ

İlçe merkezine bağlı Kötek Belediyesi Çamuşlu köyü civarında, Aladağ’ın doğu yamaçlarındadır.

Bu civarda: tombul tepe ve Kurbanağa mağaralarında: taş araçlar, ocak yerleri ve şölen tipi el baltaları bulunmuştur. Gerek kaya resimleri ve gerekse bulunan bu objeler, MÖ 10 bin yıllarından kalmadır. Kurbanağa mağaralarında: ayrıca Tunç çağına ait çanak-çömlek ve duvar resimleri de (kement file gibi avlanma araçlarını gösteren) bulunmaktadır. Yazılıkaya: bazalt bir kayanın, dik ve düzgün yüzünde, biri büyük, diğeri küçük iki panodan oluşur. Büyük pano: yerden 4 metre yüksekte, 14 metre uzunlukta ve yaklaşık 4 metre genişliktedir. Küçük pano ise: aynı duvarın doğu uzantısı üzerindedir. Her iki panoda da, insan ve hayvan figürleri vardır. Bu hayvanlar: keçi, geyik ve eşeklerden oluşur. İkinci panonun üzerinde, daha geç dönemlerde yapıldığı düşünülen çizgilerde küçük obsidiyen kalemler kullanılmıştır.

Kars Kağızman

KÖROĞLU KALESİ

İlçe merkezine bağlı Köroğlu köyünün doğusunda, Soğanlı dağlarının eteğinde, kartal yuvasını andıran doğal kayalık üzerinde, arazinin yüksek noktasına inşa edilmiştir.

Doğal kayalığın çevresi, altta çepeçevre oyularak bir savunma hendeği yapılmıştır. Kaleye sadece kuzey yönden çıkılabilir. Giriş kapısı, iki yandan burçlarla takviye edilmiştir. Kale, yanındaki vadiye ve Köroğlu köyüne hakim konumdadır. Küçük kalenin kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak söylentilere göre, kale: 481-451 tarihleri arasında yapılmış, adını: Oğuzlar ve İranlı Acem Şahı arasındaki çatışmalarda ünlenen Köroğlu isimli kahramandan almıştır.

Kalenin üst burçları yıkılmıştır. Güneydoğu köşesinde dikdörtgen kaideli ana burç ve burcun içinde de barınma yeri bulunduğu görülür. Kale, kuzeyde Çakırbaba sırtında Bardız kalesine, batıda Zirvin kalesine bakar. Kalenin su ihtiyacı, kale çevresinde boğaz denilen vadiden, künk taşlardan yapılmış oluklarla temin edilmiştir. Günümüzde kale yıpranmış da olsa hala ayaktadır. Kalenin çevresinde, geçmiş dönemlere ait yerleşim yeri kalıntıları bulunur.

Kars Kağızman

ÇENGİLLİ KİLİSE

İlçe merkezine 28 km uzaklıktaki Çengelli köyünün tam ortasında, heybetli bir şekilde yükselir. Çengelli köyü, Ani şehrinin 70 km güneybatısındadır.

Üzerinde, kilisenin “bir manastıra ait olduğu ve Gürcü Patrikhanesinin denetiminde olduğunu bildiren bir yazıt bulunur. Bu yazıt: kilisenin cemaatinin bir etnik Gürcü kolonisi veyahut da Gürcü kilisesine üye Ermeniler olduğu anlamına gelir. O devirde o yerleşim alanında Ermenilerin bulunduğu kesindir. Çünkü 19’ncu yüzyılın sonlarına doğru, 989 ve 1024 tarihi yazılı, Ermenice yazıtlı birkaç mezar taşı bulunmuştur.

Kars Kağızman

Kilise ister Gürcü göçmenler ve isterse Ermeni Kalkedonlar tarafından kullanılmış olsun, mimarisinde çok önemli bir Gürcü etkisi vardır. Günümüz Kuzeydoğu Türkiye’sinde Gürcü döneminde Tao-Klarceti olarak bilinen bölge, Çengelli’ye en yakın Gürcü bölgesi ve Çengelli kilisesinde görülen birçok unsur, günümüze gelmiş Gürcü kiliselerinde de görülmektedir.

Kars Kağızman

Kiliseyi yapanların Tao-Klarceti’den gelmiş olma ihtimali söz konusudur. Tarzından yola çıkılıyor ve Tao-Klarceti’deki kiliselerin yapım tarihlerine bakılırsa, Çengelli kilisesinin 10’ncu yüzyılın sonlarına doğru veya 11’nci yüzyılın başlarında yapılmış olması mümkündür.

19’ncu yüzyılda köyün çoğunluğu Ermeni’dir. Gürcü’den ziyade Ermeni kilisesine üyedirler ve kiliseye Surp Astvatsatsin (Tanrının Kutsal Annesi, Meryem Ana) adı verilmiştir.

Ermeni halk, 1920’lerde bölgenin I. Dünya savaşı sonrasında Türkiye’nin eline geçmesiyle bölgeden ayrılmıştır. Köyün günümüz sakinleri, bölgenin diğer tüm köylerinde olduğu gibi, muhtemelen Erzurum veya Doğubayazıt’dan gelmedir. İlçenin bugünkü isim olan Çengelli, kilisenin çanına atfen 19’ncu yüzyıldaki ismi olan “Çanlı” dan türetilmiştir.

Gelelim kilise mimarisine;

Kilise, üzerinde kubbesi olan, haç planlıdır. Ölçüleri 20 x 15 metredir. Geç bir dönemde, apsisin her iki yanına, şapel olabilecek hücreler eklenmiştir. Toplamda 8 pencere vardır. Kubbenin tam ortasında, konik olmayan çatısı, Tao-Klarceti kiliselerindekiyle benzer bir nokta daha olarak sırlı tuğla ile kaplıdır.

Kilisenin alt kısımları son derece sadedir. Yapı, üç basamaklı bir temel üzerine oturur. Kilisenin iki girişi vardır. Biri: batı kolunun batı duvarının ortasında, ikincisi ise batı kolunun güney duvarındadır. Bu girişlerin ikisi de, Ani’deki kiliselerin girişleriyle karşılaştırıldığında şaşırtıcı şekilde son derece sadedir.

Batı girişinin üzerindeki alında kabaca oyulmuş bir Gürcüce yazıt vardır. Bu yazıtta 1030 veya 1362 tarihi okunur. Yapının kurucusu Egnatio’yu anar ve kilisenin bir monastik kurumunun parçası olduğundan ve de o yerin eski adı olacak Lenamori’den bahseder.

Yapının içinde fresk veya bir zamanlar fresk olabileceğine dair iz yoktur. Bu yüzden Çengelli kilisesinin Tao-Klarceti kiliseleri ve genelde Gürcü kiliselerinden farklılık gösterir. Fresklerin yokluğu, kesin bir Ermeni Gregoryan etkisine işarettir.

Çünkü 10 ve 11’nci yüzyıllarda Ani Krallığında Ermeni dini yapılarında fresklere hemen hemen hiç yer verilmemiştir. Fresklerin yokluğu, aynı zamanda kilisenin yapımı için önerilen bir tarihin (13’ncü yüzyılın sonu) doğru olmadığına işarettir. Bu döneme ait bir kilisede muhakkak fresk olurdu.

Kutsal mekan, bakımsız halde de olsa bugüne kadar gelebilmiştir. Günümüzde kilisenin her iki yanında ev vardır.

Kars Arpaçay gezi yazımı okumak için  Arpaçay

 Kars Sarıkamış gezi yazımı okumak için Sarıkamış

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.