Sicilya Güneydoğu bölgesi

Sicilya Güneydoğu bölgesi

Sicilya adasının güneydoğu bölümünde, turistik özellik taşıyan yerleşimler şunlardır:

a. Ragusa
b. Syracuse
c. Noto

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa

RAGUSA-RAUSA

Şehir: MÖ.2000 yıllarında ilk yerleşimi görmüşken, 1693 depreminden sonra: Barok mimari stil kullanılarak yapılan yeni binalarla yeniden inşa edilmiştir. Bunun ardından ise, çevresindeki 7 belde ile birlikte, 2002 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. Evet: burayı ziyaret ederseniz söylediğim gibi, UNESCO tarafından koruma altına alınmış, muhteşem mimari yapıları görebilirsiniz.

Evet: ilginç bir şehirdir. Çünkü: dağların yamaçlarına, yüksek tepelere kurulmuştur. Dolambaçlı sokaklardan, merdivenlerden, dar yollardan ilerleyerek şehir gezilebilir ve söylediğim gibi bu geziniz sırasında, Ortaçağ döneminden kalma, Barok, Gotik ve Rönesans dönemi izlerini taşıyan mimari yapılar görebilirsiniz.

Bunun dışında, buraya giderseniz, muhteşem bir manzara da sizi bekliyor. Ama yürümeyi sevmiyorum diyorsanız, Ragusa şehrinde, turistik bir tren var. Bu tren: Ragusa Ibla çevresini dolaşıyor. Şehir girişindeki otoparkta başlayan tur, şehir merkezindeki birçok tarihi-turistik yeri gezerek dolaşır. Yürümeyi sevmeyenler için uygun olabilir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa

Şehir

adanın güneyinde “Monti İblei” dağlarının güney eteklerinde iki derin vadi arasında bulunan bir geniş tepe üzerinde yerleşmiştir ve 2 kısımdan oluşmaktadır.

1. Ragusa Superiore-Yukarı Ragusa
2. Ragusa İbla.

Şehrin rakımı ise: 385-635 metre arasında değişmektedir. Bu yüzden, İtalya ülkesinde, en yüksek rakımlı beşinci şehirdir. Denizden uzaklık ise, 20 km. dir. Şehirde, tarım ve turizm yanında, sanayi de bulunur. Bu yüzden, Ragusa, Sicilya adasının diğer şehirlerine nazaran daha zengindir. Sanayi yanında, Akdeniz’in en güzel mavisini burada bulmak mümkündür. Zaten: Ragusalılar, deniz kıyısını yasalarla koruma altına almışlar ve deniz kıyısında konut yapımına izin vermemişlerdir.

Şehrin diğer bir coğrafi özelliği: Avrupa kıtasının burada bittiği ve Afrika kıtasının başladığı nokta olmasıdır.

Şehirde: lezzetli “ricotto” şarapları üretilmektedir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa Superiore

RAGUSA SUPERİORE

Bölgenin en önemli anıtı: katedraldir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa Battista Katedrali

Battista Katedrali

Bu bölgenin en muhteşem anıtıdır. Buradaki ilk kilise: Ortaçağ kale duvarları altında, batı kesimde yapılmıştır. Ancak, 1693 depreminde yıkılınca, 1718-1778 yılları arasında bu yapı inşa edilmiştir. Yapının cephesi: üç portalı, oymaları ve tipik cephesiyle, Sicilya Barok tarzını simgelemektedir. Yapının kubbesi: 1783 yılında yapılmıştır ve 20’nci yüzyıla kadar bakır levhalar ile kaplıdır. Yan şapel ise, 19’ncu yüzyıl yapısıdır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa İbla

 

Sicilya Güneydoğu bölgesi Ragusa İbla

RAGUSA İBLA

Burası: diğer bölgeye nazaran daha yüksek bir tepe üzerinde, eski Ortaçağ döneminden kalma plana göre restore edilmiş, eski “Patro” mahallesi bölgesinde, 18’nci yüzyılda yeniden kurulmuş bir bölgedir.
Burada: Barok mimari stilin etkin olduğu, birkaç saray ve kilise bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi

Ragusa Superiore ve Ragusa Ibla arasında: bunları birbirine bağlayan dar bir sokakta bulunan “Santa Maria” kilisesi ilgi çekmektedir. Bu kilisenin orijinal Gotik şeklindeki yarısı: 1693 yılındaki depremde zarar görür ve bunun üzerine zarar gören bölüm, Barok tarzında yeniden yapılır. Yani, kilise yapısının bir kısmı Barok, diğer kısmı Gotik mimari özellik taşımaktadır. Kilisenin şapelinde ise Rönesans etkisi görülür ve içinde ise, 18’nci yüzyıl Sicilyalı ressamların resimleri görülür.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa

SYRACUSE-SİRACUSA

Burası, küçük bir sahil şehridir ve MÖ.8’nci yüzyılda, Yunan kavimleri tarafından kurulmuştur. Bir ara, Sicilya adasının başkentliğini yapmış, adanın bütün dönemlerine ve medeniyetlerine şahitlik yapmıştır. Bu nedenle, bu şehirde, her döneme ve kültüre ait tarihi eserlere rastlanır.

Özellikle: şehrin Yunan kökenli tarihi, kültürü, amfileri, mimarisi ve büyük matematikçi ve mühendis Arşimet’in burada doğmuş olması ilgi çekmektedir. Hatta: Yunanlı Cicero: burayı “Yunan şehirlerinin en güzel yerlerinden biri olarak” nitelendirir. Ancak: ada, Roma ve Bizans imparatorluğunun eline geçince, şehrin önemi yavaş yavaş azalır ve Palermo şehri, Sicilya Krallığının en önemli şehri haline gelir.

Şehir: adanın güneydoğu köşesinde, Syracuse körfezi ve İyon denizi kıyısındadır. 125.000 kişilik bir nüfus bulunmaktadır.

Şehirde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınan yapı: “Pantalica Nekropolü”dür.

Pantalica

Pantalica: Syracuse’nin 33 km. kuzeydoğusundadır.

Nekropol

Necropol, Pantalica nehri vadilerindedir ve Sicilya’ya MÖ.5000 yıllarında gelenler tarafından yapılmıştır. Nekropol: kanyonlarla çevrili bir plato üzerindedir. Anapo vadisi boyunca uzanan antik yol boyunca, 10 km. lik mesafe geçmek gerekir.
Pantalica nekropol bölgesinde, taş ocaklarında kayaya oyulmuş 5000 den fazla mezar bulunmuştur. Bu mezarların çoğu: Bizans dönemine aittir ve MÖ.7 ile MS.13’ncü yüzyıllar arasındaki döneme aittir. Nekropol: kazılmış ve çıkarılan nesneler Syracuse Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Bunlar arasında: iskelet kalıntıları, seramik ve Bizans dönemine ait metal ve altından oluşan bir hazine bulunmaktadır.

Tapınak

Burası, Bizans döneminde bir kilise, Arap döneminde ise cami olarak kullanılmış dini bir yapıdır.

Acradina

Burası, bir zamanlar Syracusa şehrinin merkezi olarak kullanılmıştır.
Günümüzde modern bir görünüme sahip bu bölgede çeşitli tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Ancak, tarihi eserlerin birçoğu apartmanların altında kalmıştır. Kazılarda bulunan binlerce parça eser ise, üç bölüm halinde “Arkeoloji Müzesinde” sergilenmektedir.
Bugün, burada merkez otobüs terminali bulunmaktadır. Ayrıca: “Piazza Marconi” denilen bir meydan vardır ve şehirlilerin buluşma yeridir. Piazza Marconi meydanının sağındaki demiryolu hattı geçildikten sonra ise, batıya doğru yürürseniz, bu kez “Romano” olarak bilinen bölgedeki MÖ.1’nci yüzyıla ait Roma sitesine ulaşırsınız. Burada: dikmeli sütunlarla çevrili küçük bir tiyatro bulunur. Oditoryumun büyük bölümü de sahne arkasında, yüksek bir kaide üzerinde bir sunak olarak kalmıştır.

Epipolai

Burası, Syracuse antik kendinin kuzeyindeki en büyük ilçe olmasına rağmen, günümüzde tamamen ıssızdır ve kalker bir plato üzerinde, üçgen şeklindedir. Bu plato üzerinden ikmal yolu geçtiğinden, MÖ.400 yılında, Dionysos I tarafından, burası tahkim edilmiş ve 6 km. lik bir sur duvarı yaptırılmıştır. Kayıtlara göre, duvarın yapımında 60.000 kişi çalışmıştır.

Eurialo kalesi

1.5 hektarlık alana yayılan kale, Yunanlılar zamanından kalan en büyük tahkimat olarak dikkati çeker. Kalenin duvarları, MÖ.402-397 yılları arasında, Dionysios döneminde yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda, kale, MÖ.3’ncü yüzyıla kadar, askeri gereksinimleri karşılamak için yenilenmiştir. MÖ.213-212 yıllarında, Siracusa şehri Romalılar tarafından kuşatıldığında, dev aynanın güneşi yansıtarak düşman filosunun yelkenlerini ateşe vermesi için Arşimet burada çalışmalar yapmıştır.

Antiquarium

Kalenin girişinde, batı bölümünde: kayalara kazılmış üç mezar bulunuyor. Onların arkasında ise, beş büyük kule tarafından korunan ana kale bulunur. Doğu kesimindeki Bizans duvarlarının arkasında ise, birkaç su kuyusu görülür. Ayrıca: birliklerin düşman tarafından tespit edilmeden geçebilmeleri için yer altı geçitleri vardır.
Buradan: Syracusa ve Porto Grande Limanlarının muhteşem görüntüsünü izlemek mümkündür.

Megara Iblea

Burası: antik “Megara Hyblaea” şehridir ve günümüzde Syracuse şehrinde Mgara-Giannalena istasyonunun 10 km. kuzeyinde, Siracusa’nın ise 21 km. kuzeyindedir.
Megara: Sicilya adasının en eski Dorian kolonilerinden birisidir. Atina yakınlarındaki Megara bölgesinden gelen göçmenler tarafından kurulmuştur. MÖ.350 yılında buraya yerleşim başlamıştır. MÖ.214 yılında, Romalı Marcellus’un bölgeyi ele geçirmesinin ardından, yerleşim sona ermiştir.
Antik şehir: 1872-1889 yıllarında Fransız arkeologlar tarafından kazılmıştır. Buradaki kazılarda elde edilen objeler: Antiqurium’da sergilenmektedir. Bunların başlıcası: iki bebek emziren bereket tanrıçası heykelidir.
Günümüzde burada: bir çevre duvarı, iki antik tapınak, rıhtım tesisatı ve iki Nekropol bulunur.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Old Town

OLD TOWN

Şehrin bu eski bölümünde: çekici balkonlar, dar ve dolambaçlı sokaklar ve eski evler, saraylar bulunur.

Piazza Pancali

Ponte Nuovo geçişi, buraya ulaşmayı sağlar.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Temple of Apollon

Temple of Apollon

Burası: 1938-1943 yılları arasında kazılmıştır. Tapınak: MÖ.570 yılında yapılmış, eski Dorik stilindedir. Oluşturucunun belirttiğine göre: Apollona ithaf edilmiştir. Daha sonraki yıllarda ise, Bizans kilisesi, İslam camisi, Norman Kilisesi ve İspanyol kışlası olarak kullanılmıştır.
İlk yapıldığı dönemden ise: yalnızca cella duvarının bazı kısımları ve bazı sütunlar kalmıştır.

Piazza Archimede

Meydanın güneyinde: 18’nci yüzyılda yapılan Palazzo Gargallo, 15’nci yüzyılda yapılan Palazzo dell’Orologio, 15’nci yüzyıldan kalma Palazzo Lanza-Bucceri ve 1928 yılında yapılan Palazzo del Banco di Sicilia bulunmaktadır. Montana Via’nın kuzeyindeki saray ise, 1398 yılından kalmadır.

Dom Santa Maria dele Colonne

Burada bulunan binalar, 17 ve 18’nci yüzyıllardan kalmadır. Bunlar arasında dikkati çekenler: 1618-1751 yılları arasında yapılan Piskoposluk sarayı, 1695-1703 yılları arasında yapılan Santa Lucai alla Badia kilisesi, 1788 yılında restore edilen Palazzo Beneventano del Bosco ve 1633 yılında yapılan Palazzo del Senato bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Katedrali

Syracuse Katedrali

MÖ.9’ncu yüzyılda yapılan katedral: eski tarihli bir “Siculi Tapınağı” ve MÖ.480 yılında yapılan “Athena Tapınağı” üzerine MS.640 yılında Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. 480 yılındaki tapınak, Kartacalılara karşı yapılan savaşta kazanılan zafer anısına yapılmıştır. MS.7’nci yüzyılda, Bakire Athena için yapılan bu tapınak, Meryem Ana’ya adanmış bir kilise haline getirilir. Böylece orta nef kaldırılır ve bütün bina tersine edilir. Eski doğu girişi kapatılır, batı tarafından giriş yapılır.

Arap döneminde cami, Norman döneminde kilise olmuş, sonra yenilenmiş ve eklemeler ile günümüze kadar gelmiştir. 1693 yılındaki depremden sonra, canlı bir Barok cephe ve mükemmel açık sütunlu bir revak inşa edilir. 1927 yılındaki restorasyonda ise, yeni eklemeler yapılır. Ancak: bu restorasyonda: 1517 yılında yapılan ahşap tavan, 12’nci yüzyıl Norman dönemi yapımı yedi küçük bronz aslan tarafından desteklenen yazı, 1659 yılı yapımı yüksek sunak ve 1653 yılı yapımı kutsal şapel muhafaza edilir.
Katedralin sağındaki şapel: St. Lucia’ya adanmıştır. Burada bulunan ve 1204 yılında Venedik’ten getirilen kutsal emanetler, yakın zaman öncesinde Venedik-San Geremia kilisesine geri götürülmüştür.

Fonte Arethusa

Syracuse Katedral meydanında, papirus sazlarla çevrili ve denize yakın bir gölet bulunmaktadır. Evet, Syracuse şehri ve çevresinde, Mısır’a özgü bir bitki türü olarak bilinen “papirüs” yetiştirilmektedir. Avrupa’nın en büyük papirüs alanı, şehirdeki bu bölgede Cianne nehri çevresindedir. Bu bitki, bir zamanlar, Mısır Firavunu Prolemy II tarafından buraya gönderilmiş ve kağıt yapımında kullanılmıştır. Günümüzde de şehirde bir “Papirüs Müzesi” bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Syracusa Castello Maniace

Castello Maniace

Adanın en uç noktasında, güney uçtadır.
Kale: 1239 yılında yapılmış ve daha sonraki süreçte ise yenilenmiş ve değiştirilmiştir. Kalenin bulunduğu alanda, daha önce, tanrıça Hera için yapılan bir tapınak, onun üzerinde ise, özel bir konutun ve daha sonra ise Bizanslıların yaptığı duvarların bulunduğu söylenir.
Kalenin bulunduğu bölgedeki ara sokaklardan, adanın diğer sahiline çıkmak mümkündür. Sahilde uzanan cadde üzerinde yürürseniz, Porto Piccolo denilen limana ulaşırsınız. Kalenin mermer giriş kapısı civarındaki iki antik bronz koç kaybolmuş olup, bunların bir benzeri Palermo Arkeoloji Müzesindedir.

Foro İtalico

Burası ziyaretçiler için güzel bir yürüyüş yeridir ve ağaçların altında piknik yapılabilmektedir. Burada, şehir surlarının kalıntıları görülebilir.

Porta Marina

Syracuse şehrinin kuzeyindedir ve 15’nci yüzyılda yapılmıştır. Burada, bir de 1501 yılı yapımı, Santa Maria dei Miracoli kilisesi bulunuyor.

Palazzo Bellomo

Capodieci Via boyunca yürüdüğünüzde, buraya ulaşmak mümkündür. Burada, önemli bir bina bulunur ve zemindeki orijinal bina, 1250 yılı yapımıdır. Üst katta: 15’nci yüzyıl Katalan etkileri görülen, ince sütunlar ile üçlü pencereler bulunur. İç avlu, açık bir salon düzeni, açık bir merdiven bulunur.

Galleria Regionale

Palazzo Bellmo meydanındaki bu galeride: heykeller, resim ve el sanatları ile antik eserler sergilenmektedir. Zemin katta: 16’ncı yüzyıldan kalan heykeller görülür. Üst katta ise, 18’nci yüzyıldan gelen önemli eserler bulunur.

PİAZZA SANTA LUCİA

Burası; ağaçlar ve yeşilliklerle çevrili bir meydandır. Söylenenlere göre: St Lucia, hasta annesi ile beraber 17’nci yüzyılda, Syracuse koruyucu azizinin türbesine ziyarete gider ve annesinin iyileşmesi için dua eder. Bu ziyaret yeri olan sekizgen türbe, 17’nci yüzyılda yapılmıştır. Onun kuzey ucunda, aynı adı taşıyan kilise görülür. Günümüzde, türbe ziyaret edilebilmektedir ve hatta her yıl 13 ARALIK günü kutlamalar yapılır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Piazza Santa Lucai

Santa Lucia

Burası, 12’nci yüzyılda inşa edilmiş bir bazilikadır. 6’ncı yüzyılda St Lucia burada öldürülmüş ve bunun anısına buraya bir kilise inşa edilmiştir, ancak bazilika, bu kilisenin üzerine yapılmıştır. Eski kiliseden günümüze, batı uçtaki gotik bina kalıntıları kalmıştır.

Piazza Vittoria

Piazza Santa Lucia kuzeybatısında, geniş arkeolojik kazı alanı ve Piazza Vittoria bulunmaktadır. Burada, yani arkeolojik kazı alanında çıkarılan, Demeter adak hediyeleri, günümüzde, Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Piazza Santa Lusia Santuario della Madonna dele Lacrime

Santuario della Madonna dele Lacrime

Arkeoloji Müzesinin kuzeyindedir. 76 metre yükseklikte olması amaçlanmıştır. 1953 yılında dikilen bu alçıdan heykel, Enrico Castiglioni tarafından yapılmıştır. Alçı heykelin, birkaç kez ağladığı söyleniyor.

Cyane-Zeus Tapınağı

Sicilya Güneydoğu bölgesi

Cyane

Şehir merkezinin 7 km güneybatısındadır ve tekneyle veya araçla gidilebilir. Burada: her yıl, eski Syracusans Persephone ve Cyane onuruna, bahar şenlikleri düzenlenir. Çünkü: efsaneye göre: Bahar perisi Cyane: Demeterin kızı Persophonenin, Hades tarafından kaçırılmasına engel olur ve yer altı Tanrısı tarafından bir yay haline getirilir.
Evet, burası aynı zamanda “Ciane” nehrinin kaynağıdır. Burada, vahşi papirüs yatakları bulunur.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Zeus Tapınağı

Zeus Tapınağı

Zeus Tapınağı: Ciane nehrinin hemen güneyindedir.
Buradaki Zeus Tapınağı: MÖ.560 yılında inşa edilmiştir. Syracuse şehrindeki Apollon Tapınağına benzer. Tapınak: MÖ.480 yılında, Kartacalılar üzerinde kazanılan zaferin anısına, Olympieion Zeus için, bir şükran hediyesi olarak yaptırılmıştır.

Villa Landolina

Syracuse şehrinde kıyıda bulunmaktadır. Park alanı: MÖ.735 yılında, şehirdeki korunaklı liman alanında Yunanlılar tarafından kurulmuştur.
Bu park alanı içinde bulunanlar:

Museo Archeologico Regionale Paolo Orsi

Müze: Villa Teocrito parkı içindedir. Giriş ücretlidir, yetişkin 4 Euro.
Palermo şehrindekinden sonra adada bulunan ikinci en önemli arkeoloji müzesidir. Müzenin koleksiyonlarında: erken Hıristiyanlık ve Bizans dönemi eserleri bulunur. Müzenin üst katında: Yunan, Roma ve Erken Hıristiyanlık dönemi objeleri sergileniyor. Buranın en önemli eserleri: Augustus ve Adelphia lahitleridir.
Müze binası: Franco Minnisi tarafından tasarlanmış olup, tuğla ve cam yapıdır. 1988 yılında ziyarete açılmıştır.

İngiliz Mezarlığı

Çevre duvarının arkasında, müze girişinin önündeki patika çıkıldığında, mezarlık görülür.
Burada: Napolyon’a karşı yapılan savaşta ölen İngiliz denizci askerleri bulunmaktadır. Ayrıca: yine burada, 1835 yılında Kont Landolina’nın konuğu iken ölen August Von Platen adını taşıyan bir Alman şairin mezarı ve bir büstü bulunmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Arethusa kaynağı

Arethusa kaynağı

Parkın güneyinde, yarımada üzerinde tatlı su kaynağıdır. Zaten, bölgenin ilk yerleşimcilerinin burayı tercih etmesinin en büyük sebebinin, bu tatlı su kaynağı olduğu söylenir. Su kaynağının çevresinde, vahşi Papirus bitkileri görülür.

Arkeoloji Alanı

Bu arkeoloji alanı: parkın hemen yakınında, MÖ.360-315 yılları arasında inşa edilmiştir.

 

Catacombe San Giovanni Evangelista

Burası: Roma döneminde ilk Hıristiyanların gömüldüğü, yer altı galerileriyle birbirine bağlanmış, yüzlerce odadan oluşan bir mezar alanıdır. Bunlar: Acradina kenar boşlukları boyunca, Neopolis içine yerleştirilmişlerdir.

Santuario Madonna dele Lacrime

Parkın hemen karşısında, şehrin her yerinden görülen konumda bulunan bu kilise: koni şeklinde ilginç bir tasarıma sahiptir. 1953 yılında Meryem Ananın Heykelinin gözünden aktığı söylenen yaşların anısına; 1966-1994 yılları arasında burada inşa edilmiştir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Roma Gymnasium

Roma Gymnasium

Muhtemelen MS.1’nci yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir. Bu anıtsal kompleks, çeşitli yapılardan oluşur. Sunak önünde tapınak kalıntıları ve bir tiyatro görülür.

NEOPOLİS BÖLGESİ

Burası da önemli tarihi eserlerle doludur. Burada: tarihi eserleri sit alanı içine almak için bir park oluşturulmuştur.

Parco Archeologica della Neopolis

1955 yılında oluşturulan park alanına ulaşmak için, hafif meyilli olan “Viale Paradiso” caddesini takip etmeniz gerekir. Parka girince, bilet gişesinden sonra: iki yolla karşılaşıyorsunuz. Aşağıya giden yolu takip ettiğinizde: bir bölgeye ulaşıyorsunuz.

Latomie del Paradiso

Burada: taş ocakları bulunuyor. Bu bölgedeki taş ocaklarından çıkarılan taşlar, yüzyıllar boyunca şehirdeki tarihi eserlerin yapımında kullanılmıştır. Ayrıca: yine bu bölgede bulunan karanlık ve nemli mağaralar, bazı tarihi dönemlerde hapishane olarak kullanılmışlardır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Orecchio di Dioniso

Orecchio di Dioniso

Bu mağara: en ilgi çekici mağaradır. Mağaranın girişi, 66 metre uzunluğunda, 23 metre yüksekliğinde, bir kulak şeklindedir. Söylenenlere göre: Şarap tanrısı Dionysos: mağaranın muhteşem akustiği sayesinde, mahkumların tüm konuşmalarını duymuş ve ona göre hareket etmiştir. Evet, burası şehirdeki binalar için taş sağlanan bir taş ocağı olarak uzun yıllar kullanılmıştır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Teatro Greco

Teatro Greco

Park alanı içinde, gişenin bulunduğu yere geri dönüp, yukarı giden yolu izlerseniz, buraya ulaşırsınız. Burası, Yunan tiyatro sanatının en önemli örneklerinden birisidir. Sicilya’da en büyük tiyatro binasıdır. 15.000 seyirci kapasitelidir.
MÖ.5’nci yüzyılda yapılmıştır. Romalılar döneminde, burada gladyatör dövüşleri düzenlenmiştir. Günümüzde ise, yaz akşamlarında burada klasik müzik konserleri düzenlenmektedir. Tiyatronun üst tarafındaki terasta ise: mağara içinde küçük bir şelale ve onun sularının biriktiği bir havuz görülür. Terasın diğer yanı ise mezar alanıdır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Amfiteatro Romano

Anfiteatro Romano

Burası park alanı dışındadır. Kendi türünün en büyük örneklerinden birisidir. MS.3’ncü yüzyılda yapılmıştır. Taş işçiliğinin önemli eserlerinden olan bu tiyatro, Romalılar tarafından yapılmış ve gladyatör dövüşlerinde kullanılmıştır. Tiyatronun hemen yan tarafında ise: yine ünlü muhteşem bir yer vardır.

Hieron II

Burası: tiyatronun yan tarafında 400-450 boğanın aynı anda kurban edilebildiği bir altar yani sunaktır. MÖ.225 yılında inşa edilmiştir.

NECROPOLİS GROTTİCELLE

Neopolis Arkeoloji Parkının kuzeyindeki bölgedir.

Archimede Mezarı kalıntıları

Bu mezarın, ünlü bilim adamı “Archimed” e ait olup olmadığı kesin değildir. Ancak: mezarın, onun ölümünden 200 yıl sonra Romalılar tarafından yapıldığı söylenir. Çünkü: Archimet: Syracuse şehrinde doğmuş, burada yaşamış ve suyun kaldırma kuvvetini bulan bilim adamı olarak tarihe geçmiştir.
Roma kuşatması sırasında yaptığı mekanik düzenekle, Romalıları güç durumda bırakmış ve söylenenlere göre, aynaları kullanarak, Roma donanmasını yakmıştır. Ancak, Archimet: MÖ.212 yılında, şehrin Romalılar tarafından teslim alınması sırasında, bir Romalı asker tarafından öldürülmüştür. Ünlü bilim adamının anısına, şehrin çeşitli yerlerine onun adı verilmiş ve adı yaşatılmaya çalışılmıştır.

Castello Maniace

Burun tarafındaki kale: 1232-1240 yılları arasında İmparator Frederick II döneminde inşa edilmiştir. Günümüzde, kale halka açıktır ve turistler tarafından yoğun olarak ziyaret edilmektedir.

ORTGİA ADASI

Şehrin en güzel bölgesi ve tarih yüklü küçük bir adadır.
Şehrin iki limanı olan “Porto Piccolo” ve “Porto Grande” yi birbirinden ayırır. Bu iki liman, bir kanalla birbirine bağlanır. Ada, anakaraya ise, köprülerle bağlanır.
Adada, birçok tarihi eser bulunur ve bir anlamda, açık hava müzesi gibidir. Köprülerden geçince, karşınıza çıkacak ilk yer “Piazza Pancali” meydanıdır.
Meydan: kuşlar, köprüler, kayıklar ve tarihi binalarla doludur.

Meydanı geçtikten sonra ise: bu kez “Tempio di Apollo” yani “Apollo Tapınağı” kalıntılarını göreceksiniz. Tapınak: MÖ.6’ncı yüzyılda yapılmış ve Avrupa kıtasının en eski Dor tapınağıdır. Zaman içinde çeşitli değişimler geçirmiş olmasına rağmen, tarihi süreç içinde, bazilika, cami, kilise ve askeri depo olarak kullanılmıştır.

Tapınağın önündeki “Corso Matteotti Caddesi”nden yürürseniz, Piazza Archimede meydanına ulaşırsınız. Bu meydan ve çevresi, çok sayıda tarihi yapı barındırmaktadır. Bunlar arasında öne çıkanlar şunlardır: Palazzo Montalto, Palazzo Lanza, Chiesa del Collegia dei Gesuiti.
Meydanın ortasında ise: Tanrıça Diana Heykeli ile süslenmiş bir havuz bulunmaktadır ki, bunun adı “Fontana di Artemide” dir.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Piazza dei Duomo

Piazza dei Duomo

Havuzun sağ tarafındaki sokaklara girip, biraz yürürseniz, bu meydana ulaşırsınız. Burası, adanın en güzel yerlerinden birisidir. Meydan: eski bir “Acropol” üzerine inşa edilmiştir. Meydanda, başka katedral olmak üzere, barok kiliseler ve saraylar görülür. Bunlar arasında, halen şehir Meclisi olarak kullanılan “Palazzo Vermexio” ilgi çeker. Bu güzel meydanda: kafe veya restoranlardan birinde güzel bir mola vermenizi öneririm. Ancak, meydanın en ilgi çeken yapısı katedraldir.

ŞEHİRDE GEZİLECEK DİGER YERLER

San Giovanni

Bu kilise: başlangıçta erken Hıristiyanlık döneminde inşa edilmiş, 12’nci yüzyılda Normanlar tarafından restore edilmiş, 1693 depreminden sonra ise harabe olarak kalmıştır. Kilisenin ayakta olan bölümü, 14’ncü yüzyıla ait portal duvarıdır.

San Marziano Crypt

İlk Hıristiyan toplumunda, ilk şehit olan San Marziano adına yaptırılmıştır. Başlangıçta burası bir Roma mezar tonozu idi. İon sütun kaidesi hala görülmektedir. Daha sonraki dönemde ise, eski bir kilise oldu. Crypt’nun doğu kesiminde: efsaneye göre, Havari Pavlus yani St Marcian’a ait dua sunağı bulunmaktadır.

San Giovanni Catacombs

Burası Crypt bitişiğinde, 6’ncı yüzyıldan kalma geniş bir yer altı mezarlığıdır. Bu alanlardan birinde, arkeologlar, MS. 340 yılından kalma bir lahit bulurlar ve lahit halen Syracuse Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Papirüs Müzesi

Syracuse Papirüs Müzesi: 1989 yılında ziyarete açılmıştır. Müzenin üç odasında: papirüs ve papirüsten yapılmış tekne gibi orijinal malzemeler, fotoğraflar, faks ve video filmleri, eski zamanlarda günlük makaleler için kullanılan papirüsler ve yazı malzemesinin nasıl sağlandığı gösterilmektedir. Burada, papirüs üzerine yapılan boyalı resimler satışa sunulmaktadır.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Noto Nutu

NOTO-NOTU

Burası, Syracuse şehrine bağlı bir kasabadır. Syracuse şehrinin, 32 km. güneybatısındadır. Kasabanın erken yerleşimcilerinin izlerinin bir kısmı, kayaya oyulmuş üç mağarada bulunmuş olup, kalan izlerin şehrin altında bulunduğu düşünülmektedir.

Şehir: 1693 yılındaki depremde büyük hasar görmüş ve eski merkezin yaklaşık 10 km. uzağında yeniden inşa edilmiştir. Yapılarda ana yapı malzemesi olarak sıkıştırılmış kireçtaşı kullanılmıştır. Kireçtaşı: güneş ışınlarını emer ve yumuşak altın sarısı bir renge dönüşür. Bu durum, özellikle günbatımında, muhteşem güzel görüntüler ortaya çıkarır. Tüm binalarda, Barok tarzı hakimdir ve her biri büyüleyici tasarımı ile benzersizdir. Mimarlar, neredeyse kendi özgünlüğünü ziyaretçiye sunmaktadırlar.

Kasabanın muhteşem güzel Barok mimari tarzdaki binaları zamanla hafifçe çökmektedir. Bu güzel binalar: UNESCO tarafından: 2010 yılında Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Evet, şehrin en güzel yapıları, 18’nci yüzyıl Sicilya Barok tarzını yansıtırlar.

Evet, şehrin ana caddesi “Corso Vittorio Emanuele”dir. Ayrıca: üç tane meydan bulunur. Bu şehri ziyaret ederseniz, muhteşem güzel mimari harikaları ve katedral yapısını görebilirsiniz. UNESCO tarafından koruma altına alınmış bu yapıların: ilginç oldukları kesin.

Sicilya Güneydoğu bölgesi Cattedrale di Noto

Cattedrale di Noto-Noto Katedrali

UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.
Katedral: Corso Vittorio Emmanuele üzerindedir. Yapı: 18’nci yüzyıl başlarında yapılmaya başlanmış ve 1776 yılında tamamlanmıştır.
Kubbesi, 1990 depremi sonrasında düzeltilmeyen bir yapısal hata nedeniyle, 13 Mart 1996 yılında çökmüştür ve daha sonra yeniden restore edilmiş ve 2007 yılında ziyarete açılmıştır. Dış yüzey: sarı kireçtaşından, Sicilya Barok tarzında yapılmıştır. Katedralin önündeki sütunlar üzerinde, dört aziz heykeli bulunur. Sol yanda bulunan kulenin üzerinde, çan bulunur. Sağ yandaki kule üzerinde ise, saat bulunur. Daha önceki çökme nedeniyle, iç dekorasyon, yalnızca beyaz boyanarak yapılmıştır. Temel özellikleri ve mobilyaları ise, 2011 yılında takdis edilmiştir.

Sicilya Palermo

Sicilya Palermo

Şehir: İtalyan şehirleri arasında, beşinci büyük şehirdir. Aynı zamanda Sicilya adasının başkentidir.

Palermo: adanın başkentidir. Doğu bölümünde “Monte Alfano” ve “Monte Pellegrino” dağlarının eteklerine yaslanmıştır. Adanın kuzeybatı kısmında konuşlanmıştır.

Şehir: 2800 yıllık geçmiş tarihi süreçte, zengin tarihi, kültürel ve mimari değerlere sahiptir. İlk olarak, Phoenicia’lılar tarafından kurulmuş, daha sonra Yunanlılar zamanında ise, “Panormus” olarak bilinmiştir. Takip eden süreçte, Roma egemenliği ve daha sonra ise, Bizans imparatorluğunun bir parçasıdır. Bu arada, kısa bir dönem Arap egemenliği görülür. Norman istilası sonrasında ise, 1130-1816 yılları arasındaki uzun süreçte, Sicilya krallığının başkenti olmuştur.

Sicilya Palermo

Şehir: tarihi süreç içinde, Sicilya adasına hakim olmuş birçok kültürün geride bıraktığı inanılmaz kültür zenginliğine sahiptir.

Şehrin eski bölümü: çoğunlukla Arap hakimiyeti sırasında inşa edilmiştir. Ancak, yine bu bölüm II. Dünya Savaşı sırasında birçok kez bombalanmıştır. Yakın geçmişte restore edilen bu bölüm: günümüzde kültür ve sanat için ayrılmış önemli bir merkez haline gelmiştir. Kültür Festivali “Kals’art” her yıl, burada yapılmaktadır.

Burada: denize girmeyi düşünürseniz: denizdeki kirliliğin üst düzeyde olduğunu unutmamak gerekir. Yalnızca, ünlü “Mondello” plajı, yüzmek için uygun olabilir. Ancak, buralara gelip te, yüzmek isteyenlere, şehrin 100 km. batısındaki “Sen Riserve dello Zingaro” doğal koruma alanındaki veya “San Vito lo Capo” bölgesindeki Karayip tarzı plajları önerebilirim.

Şehri ziyaret etmek için en iyi zaman: henüz çok sıcakların başlamadığı ilkbahar ve sonbahar mevsimleridir. Kışın, sıcaklıklar nadiren 10 derecenin altına iner. Yani, genellikle çok soğuk bir kış dönemi yaşanmaz.

Sicilya Palermo

GEZİLECEK YERLER

Palermo şehrinin tarihi bölümünü yürüyerek gezmenizi öneririm. Ama, yürümeyi tercih etmeyenler için, şehir merkezindeki tarihi yerleri gezdiren “Tur otobüsleri” ni tercih edebilirsiniz. Bu otobüsler: Piazza Castelnova meydanından hareket ederler.

Piazza Politeama

Burası, şehrin en hareketli ve canlı meydanıdır. Yılbaşı etkinlikleri de şehirdeki bu meydanda yapılır.
Meydanda: bir tiyatro binası, heykeller, restoranlar ve büfeler bulunmaktadır. Meydana ulaşan caddeler üzerinde ve caddeler üzerindeki ara sokaklarda: alışveriş yapabileceğiniz yüzlerce mağaza ve dükkan bulunur. Ayrıca, yine bu bölgede birçok kafe ve restoran bulunuyor. Hatta: İtalya’nın ünlü mağazalar zinciri “Rinascente” nin şubesi, yine bu meydana gelen cadde üzerinde bulunuyor.

Sicilya Palermo

Politeama Garibaldi Teatro

Yapı: Neo-klasik tarzda: 1867-1874 yılları arasında yapılmıştır. Açılışı: Vincenzo Bellini’nin “Capuleti ei Montecchi” operası sergilenerek yapılmıştır. Garibaldi’nin ölümünden sonra, ismi bu tiyatroya verilmiştir.

Tiyatroda

Günümüzde “Sicilya Senfoni Orkestrası” klasik müzik konserleri veriyor. İlginizi çekerse, burada bir konser izleyebilirsiniz. Yapıyı ziyarete gittiğinizde, özellikle: ön cephenin hemen üstündeki “bronz atları” görmenizi öneririm. Bunlar “Benedetto Civiletti” tarafından yapılmıştır.

Sicilya Palermo

Galleria d’Arte Moderna

1910 yılında, Tiyatro Politeama’nın fuayesi ile Modern Sanat Empedocle Restivo arasındaki galeride kurulmuştur. Burası: 15’nci yüzyılda, bir özel konut, 17’nci yüzyılda ise manastır olarak kullanılmıştır. İlk olarak, biraz önce de söylediğim gibi, 1480 yılında, Katalan tüccar Gaspar Bonet tarafından inşa ettirilmiştir. 16’ncı yüzyılda ise, buraya Cizvitler yerleşirler ve 1618 yılında, satışı yapılır. 17’nci yüzyılda manastıra dönüştürülür.

18’nci yüzyıldaki depremde konut hasar görür ve 19’ncu yüzyılda finansal zorluklar nedeniyle, yapıda çeşitli değişiklikler gerçekleştirilir.
Müzede bulunan daimi koleksiyonda: 176 resim ve 38 heykel bulunmaktadır. Özellikle: İtalya’nın en iyi modern sanatını temsil eden parçaların bulunması, müzeye ilgiyi arttırmaktadır.

Zemin katta: Neoklasizm ve Romantizm arasındaki döneme ait: portreler, tarih ve mitolojik resimler, Sicilya’nın tarihini görüntüleyen tablolar bulunur.
Birinci katta: 19 ve 20’nci yüzyılın estetiğine ait resimler, Akdeniz manzaraları ve doğallık ifade eden resimler sergileniyor.
İkinci katta: Sembolizm ve Modernizm dönemlerine ait, Sicilyalı ve İtalyan ressamların eserleri sergileniyor.

Theatro Massimo

1860 yılında, Sicilya’da birleşik krallık kurulunca Palermo şehri, adanın idari başkenti olmuştur. Bundan sonra, takip eden süreçte ise, burada: ekonomik ve endüstriyel yeni yatırımlar görülür. Şehrin, nüfusu hızla artar, inşaat patlaması yaşanır ve şehrin kuzeybatı bölümünde “Citta Nuova” denilen alanda, eski tarihi merkezin sınırları ötesine doğru genişleme görülür. Yeni kamu binaları ve büyük evler yapılır.
Bu dönemde: bölgeye “Liberty” tarzında yeni bir opera binası yani “Teatro Massimo” yapılır. Bu yapı: şehrin yenilenmesinin odak sembolü haline gelir. 1874 yılında “Gian Battista Basile” tarafından tasarlanarak inşaata başlanır, 1882-1890 yılları arasında durgunluk yaşanır ve 1897 yılında tamamlanır.
Büyük klasik cephesinde “Piazza Guiseppe Verdi” hakimdir. Zaten, 1897 yılında, Verdi’nin “Falstaff” denilen eseri sergilenerek açılır. Yüzey alanı, 7730 metrekaredir.
1974 yılına gelindiğinde ise, binada restorasyona başlanır ve çalışmaları bitirilerek, 1999 yılında yeniden sahneler açılır. Restorasyonun bu kadar uzun sürmesinin nedeni, pahalı maliyetlerdir.

Evet: bu opera binası, Avrupa’nın en büyük opera tiyatrolarından birisidir ve Palermo şehrinin en önemli binasıdır. 7 katlı eğimli bir sahne çevresinde yükselen, tipik at nalı tarzındadır ve 1350 seyirci kapasitelidir.
Burayı gezmek isterseniz, rehberli bir tura katılabilirsiniz. Bu turda: özellikle, muhteşem bir akustiğe sahip “Echo odası” gezdirilir. Oda ve alkış merkezinde, stant ve kulaklıklar ile, şelale gibi çıkan bir ses duyulur. Bu inanılmaz akustik, binanın en büyük özelliklerinin başında gelmektedir.
Evet, Garibaldi Tiyatrosu haricinde, cadde üzerinde, Avrupa’nın en büyük ve ünlü tiyatrolarından biri olan bu yapıyı görmelisiniz. Çevresinde gezerken, Giusto Liva tarafından yapılan ünlü besteci Verdi’nin büstlerini görebilirsiniz.

Sicilya Palermo

Piazza dei Quattro Canti (Piazza Vigliena)

Burası Palermo şehrinin merkezidir ve 4 ana yol, burada kesişmektedir. Şehir planlamacılar tarafından, İspanyol işgal döneminde, 1608 yılında şehir planlayıcıları tarafından, şehrin trafiğinin düzenlenmesine yardımcı olmak için ilk olarak düzenlenmiştir. Palermo şehrinin: anıtları, sanatsal kiliseleri, tarihi ve turistik yerlerinden birçoğu, buraya yürüme mesafesindedir.
Günümüzde ise, yalnızca iki yol (Corso Vittorio Emmanuele ve Via Maqueda) burada kesişiyor. Önemli bir kavşak olduğu için; bu dar yollarda çok sayıda otomobil görmek mümkündür.

Kavşağın her cephesinde: dört bina bulunmaktadır ve bunlar, mimar Giulio Kement tarafından tasarlanmış, barok heykellerle kaplı, üç seviyeli cephelere sahiptirler. Bu cephelerde: dekorasyon figürleri bulunmaktadır.
Zemin seviyesinde: dört mevsimi temsil eden çeşmeler bulunur. Çeşmelerin üstünde: dört İspanya kralı (V. Charles Philip II, Philip III ve Phalip IV) ve onların üstünde rivayete göre Palermo şehrinde doğmuş dört aziz (St.Ninfa, St. Ciristina, St Oliva, St. Agata) büstü bulunur. Yapıldıkları dönemde inci renkli olan bu heykeller, aradan geçen süredeki duman ve is nedeniyle, günümüzde kirli gri renktedirler.
Evet, burayı ziyaret etmek isterseniz, buradaki muhteşem yoğun trafiğe takılmamak için, sabahın erken saatlerinde gitmenizi öneririm.

Corso Vittorio Emanuelle Caddesi

Quattro Canti meydanının ortasından geçer ve bir tarafı kara, diğer tarafı ise denize kadar uzanır. Ancak: her iki tarafında da, birer şehir kapısı bulunur. Evet: şehirdeki birçok tarihi bina, bu cadde üzerinde sıralanmıştır. Bu tarihi binaların bir bölümü onarılmış, ancak büyük bir bölümü de, harap halde bulunur ve ara sokaklarda da bu tür tarihi binalar görülür.
Caddenin kara tarafındaki bölümünde “Piazza della Vittoria” meydanı bulunur.

Sicilya Palermo

Piazza della Vittoria

Bu meydan: şehrin tarihi sürecinde, Roma, Arap ve Norman dönemlerinden bu yana: idari, siyasi ve askeri bir merkez olmuştur. 16’ncı yüzyılda yapılan meydan, 1900’lü yılların başlarında: park olmuş ve çevresinde önemli eserler yapılmıştır. Özellikle: Villa Bonnanno çevresinde, palmiye ağaçları muhteşem bir güzellik yaratmaktadır.
Burada bulunan Roma dönemi evlerinden ele geçirilen Roma mozaikleri: Museo Archeologico Regionale’ye taşınmıştır.

Sicilya Palermo

Duomo-Palermo Katedrali

Katedral: Plazzo dei Normani civarında, Corso Vitorio Emanuele caddesi üzerindedir. Giriş ücretlidir, giriş ücreti olarak 5 Euro ödenir, ayrıca kılık-kıyafete dikkat etmek gerekiyor, şort ve kolsuz giysi ile girilmiyor.
Şehrin katedrali, 12’nci yüzyılda, burada inşa edilmeye başlanmıştır. Aslında: katedralin yapıldığı alanda, önce bazilika, sonra cami bulunuyormuş. Katedral, bu caminin üzerine, 1179-1185 yılları arasında inşa edilmiş ve daha sonraki dönemlerde ise, defalarca yenilenmiş ve genişletilmiştir. Yapının dışı değil, aslında içi bayağı ilginçtir.

Katedral: Palermo tarihinin farklı dönemlerini yansıtan, farklı mimari tarzların sergilendiği bir yapıdır. 1781 yılında restorasyon yapılmıştır. Çini küçük kiremitli kubbeleri, pencereleri, 12’nci yüzyılda eklenen saat kulesi, Gotik kuleleri ile ilgi çeker. Ana portal yani giriş yolu: 1400’lü yıllarda yapılmıştır. Kapının solundaki sütunun ortasındaki bir plakette: Arapça “Kur-an” dan bir sure bulunmaktadır. Bu sütunun, burada daha önce bulunan caminin bir parçası olduğu kesidir.

Normanlar, adayı ele geçirince, Palermo başpiskoposu: Müslüman camisinin yerine, görkemli bir katedral yapılmasını ister ve bunun üzerine, bu katedral, eski bir caminin yerine: 1185 yılında, Norman Kral William II tarafından yaptırılır.
Ana girişin solunda, 2 tane şapel bulunmaktadır. Burada: kraliyet üyelerinin, imparatorların ve eşlerinin mezarları bulunuyor. Sicilya’nın ilk kralı olan Roger II ve kızı Constance de Hauteville’nin mezarları da buradadır.

Sicilya Palermo
Katedralin diğer ilginç bir özelliği de

“meridyen hattı” bulunmasıdır. Bu en merak edilen özellik: iç mekanda, zemin boyunca eşit aralıklı Zodyak işaretleriyle, zemine çapraz kazınmış bir bronz çizgidir. Bu bir takvimdir. Çünkü: katedralin 18’nci yüzyıldan kalan kubbesinden: bir delikten gelen güneş ışığı, meridyen hattı üzerinde öğlen parlar ve zeminde 22 metrelik bir uzun çizgi oluşur. Bu durum: 1801 yılında, rahip ve matematikçi Guiseppe Piazzi tarafından yapılmıştır.

Bahçesinde çeşitli heykeller bulunur. Yapının tarihi geçmişini anlamak için, çevresini dolaşarak incelemenizi öneririm. İç mekanda: Sicilya krallarının mezarları bulunuyor. Mezarlar: kilisenin revak girişi yakınında bulunan yan şapeldedir. Burada, Sicilya kralları yanında bir de Alman imparatorunun mezarı bulunmaktadır. Çünkü: Henry VI Holenstaufen, Sicilya kralı olmasının yanında, aynı zamanda Almanların da imparatorudur.

Katedralin hazinesi yani dini nesnelerin toplandığı bir de küçük müzesi bulunmaktadır. Burada: el yazmaları, kadehler, haçlar, Bizans döneminden kalma emaye eşyalar, metal simgeleri süslenmiş altın takılar bulunur. Kraliçenin çeşitli mücevherli yüzükleri de görülür. Müzenin en etkileyici objesi ise bir taçtır. Kral Frederick II’nin eşi Kraliçe Constance Crown tarafından kullanılan bu taç: saray atölyelerinde, Bizans-Arap ve Batı öğeleri birleştirilerek, 12’nci yüzyıl maden sanatı ile sanatkarlar tarafından yapılmıştır. Burada: kraliyet elbiselerine ait parçalar da görülür.

Katedrali ziyaret ettikten sonra: hemen arka bölümde bulunan ve adanın en önemli pazarlarından biri olan, Pazar yerini de gezmenizi öneririm. Son bir not, katedral içinde, fotoğraf çekmek yasaktır, ama ülkemizden gidenler bu kurala pek aldırış etmeye niyetli olmazlar, yalnız unutmayın katedral görevlileri, fotoğraf çekmeye yeltenenlere büyük hiddetle bağırıp çağırıyorlar.

San Giovanni Delgi Eremiti Church

Meydanda, Normanni Sarayının yan tarafındadır. Norman dönemi kilisesidir. Ancak, İslam mimarisinin özellikleri de görülür. Bu özellikler: kubbeler, köşe kemerleri ve işlemeli pencerelerde hissedilir.
Yapının kırmızı kubbesi süslemeleriyle dikkati çeker. İç avlusunda ise, çeşitli ağaç ve bitkiler görülür. Yine, burada da Arap-Normal sanatının incelikleri görülmektedir. Evet, burası eski bir caminin kiliseye dönüştürüldüğü bir yerdir.

Caddenin deniz tarafında bir başka meydan bulunuyor.

Piazza Marina

Piazza Marina ve çevresi, Palermo şehrinin en ilginç parçalarından birisidir. 1861-1864 yılları arasında, mimar Giovanni Battista Flippo tarafından tasarlanmıştır.
Meydan: Corso Vittorio Emanuele caddesinin denize ulaşan sonudur. Yani, meydan denize sıfır konumdadır. Meydan: özellikle Engizisyon döneminde birçok infazın yapıldığı yer olarak hatırlanır. Ayrıca, yine tarihi süreç içinde, burada düğünler ve zafer kutlamaları yapılmıştır.
Burada: taş döşeli sokaklar, barok mimari tarzda yükselen soylu ailelerin konutları ve antik saraylar bulunur. Ayrıca: birçok kafe ve restoran yanında, bir de güzel bahçe bulunuyor. Eski şehrin merkezi burasıdır. Yalnız binaların büyük çoğunluğu II. Dünya savaşındaki bombardımandan etkilenmiş, daha sonraki süreçte buraya yoksul aileler yerleşmiştir.
Cumartesi ve Pazar günleri burada, antika pazarı kuruluyor. Meydanda bulunan yapılar arasında ilgi çekenler şunlardır: Palazzo Steri Chiaramonte, Palaza Denti Fatta, Palazzo Notarbartolo Greeco, Santa Maria dei Miracoli’dir.

Plazzo Steri-Plazzo Chiaramonte

Piazza Marina meydanının kuzeyindedir. Burası: Ortaçağ döneminden kalma, soylu aileler tarafından yaygın olarak kullanılan bir saray türüdür. 1307 yılında inşa edilen sarayın büyüleyici bir geçmişi bulunmaktadır. Yapıldıktan sonra, bir süre İspanyol valinin ikametgahı olarak kullanılmış, daha sonra ise, 1601 yılında, İspanyol Engizisyon kurumunun merkezi olmuştur. Bunun sonucunda: Piazza Marina meydanında, pek çok infaz gerçekleştirilmiştir. Günümüzde burası, Palermo Üniversitesi Rektörlüğü ofisleri olarak kullanılmaktadır.

Piazza Magione

Bu bölge, II. Dünya savaşında tamamen bombalanmış ve daha sonra Amerikan ve İtalyan hükümetlerinin verdiği fonlarla yeniden yapılmıştır. 1960 yılında ise, bütün alan, bir otopark alanı haline gelmiş ve bombalanan binaların duvarları kalmıştır. Sonuçta, yerel yönetim, 1990 yılında araziyi satın alır ve ağaçlar dikilerek yeşillendirilir. Şimdi, burada çocuk oyun alanları ve özellikle yaz aylarında konserler düzenlenmektedir.

San Francesco d’Assisi Bazilikası

Burası, tam bir ortaçağ kilisesidir. Arap-Norman mimari özelliklerini taşımaktadır. 1255 yılında yapılmaya başlanmış ve 1305 yılında tamamlanmıştır. Kilisede, sık sık konserler düzenlenmektedir.

Sicilya Palermo

 

Garibaldi Bahçeleri

Park içindeki en ilginç özelliklerin başında, egzotik bitkilerin bulunmasıdır. Hatta, bu bitkilerden bazıları, İtalya’nın en büyüğü olarak dikkati çeker.

Sicilya Palermo

 

Museo Internazionale dele Marionette-Kukla Müzesi

Meydanın hemen ilerisinde, “Via Butera” caddesi üzerinde ve 1975 yılında kurulmuştur.
Müze hakkında bilgi vermeden önce “Kutla Tiyatrosu” hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Kukla Tiyatrosu: Güney İtalya’nın geleneksel kültürüdür ve üç farklı gelenekle yürütülmektedir ki, bunlar: Palermo, Katanya ve Napoli’dir. Palermo kuklaları: 80 cm. boyunda ve belden ve dizden manevra yaparlar. Katanya kuklaları: 120 cm. boyunda, Napoli kuklaları ise, 100 cm boyundadır. Konular: epik şövalye edebiyatına göre seçilir. Geleneksel repertuara: azizler, haydutlar, tarihsel olaylar ve Shakespeare oyunları hikayeleri de dahildir.

Evet, gelelim müze hakkında bilgi vermeye. Bu müze: dünyanın en ünlü kukla müzelerinden birisidir. Müzenin koleksiyonunda 3500 parça bulunmaktadır. Ama, ilginçtir, bu kadar büyük bir koleksiyon içinde, Türk kültürünün en büyük kuklaları olan, gölge oyunu kahramanları “Hacıvat” ve “Karagöz” bulunmuyor.
Geleneksel kuklalar yanında modern kuklalara da yer verilmiştir. Sicilya kuklaları olarak: genellikle şövalyeler, prensesler, ejderhalar ve Hıristiyanlık çevresinde toplanmaktadır.

Ama, biraz önce de söylediğim gibi, yalnızca Sicilya kuklaları değil, dünyanın birçok yerinden getirilen kuklalar sergileniyor. Bunlar: Mali, Nijer, Japonya, Tayland, Vietnam, Fransız kuklalarıdır. Müzenin en seçkin kukla eserleri: 1800’lerde kullanılan “Gaspare” ve “Canino” isimli tiyatro kuklalarıdır.  Müze; 2001 yılında, UNESCO listesine eklenerek koruma altına alınmıştır.

Sicilya Palermo

 

 

Palazzo Abatellis

Meydana yakın “Via Alloro” caddesi üzerindedir. Yapı: 14’ncü yüzyılda özel bir konut olarak yapılmıştır. Ada üzerindeki Katalan-Gotik mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir.

Günümüzde “Sicilya Bölgesel Galerisi” olarak kullanılmaktadır. 1866 yılında kurulan bu galeride: Ortaçağ’dan günümüze kadar olan döneme ait birçok resim ve heykel sergilenmektedir. Ayrıca: dini el yazmaları görülür. Kiliseler kapatıldığında, en iyi sanat eserleri buraya taşınmıştır.

Zemin katta: 12’nci yüzyıl ahşap eserleri, 14 ve 17’nci yüzyıllar arasına tarihlenen ahşap tavan boyalı paneller ve resimler sergilenmektedir.

Birinci katta: müzenin en önemli eseri olan Antonello da Messina yani İtalyanın 15’nci yüzyıl en iyi Rönesans ressamı tarafından yapılan “Müjde” isimli tablo görülür.

Ayrıca: yine buranın en önemli eseri “ölüm duvarı” isimli, veba salgını sonrası yapılan resimdir. 1466 yılına tarihlenen eserin ismi “Ölüm Triumph” freskidir. Sarayın bütün bir salonu: ölümü çeşitli şekillerde anlatacak şekilde resmedilmiştir. Resimde verilmek istenen mesaj “ölüm hem yoksul hem de zengin hepimiz için geliyor” Ne yazık ki: bu muhteşem fresk: taşınabilmesi için dört parçaya bölünmüş ve nispeten hasar görmüştür.

Sicilya Palermo

 

 

La Cala-Old Port

Marina meydanı yakınındaki, bu liman, 16’ncı yüzyıla kadar şehrin ana limanı olarak kullanılmıştır. Geçmişte büyük öneme sahip ve 1567 yılında yapılan bu liman: daha kuzeyde, yeni ve büyük limanın yapılmasıyla, kullanılmamaya başlanmıştır. Yeni yapılan Palermo Limanı: son derece işlektir ve liman girişinde, şehre gelenleri “Bronz Kadın Heykeli” karşılamaktadır.
Evet: Corso Vittirio Emanuel caddesinden yürürken, buraya, yani ikiz kulelerin bulunduğu limanın doğu ucuna ulaşırsınız. Bu geçit: 1582-1637 yılları arasında kurulmuş, ancak II.Dünya Savaşında bombalanarak tahrip edilmiştir.
La Cala güneyindeki rıhtım üzerinde yürüyüş yapabilirsiniz. Günümüzde, bu liman: muhteşem yatlar ve otopark alanı olarak halen kullanılmaktadır. Avrupa’nın birçok bölgesinden gelen zenginlere ait yatlar, buraya demirlemektedirler.

Santa Maria kilisesi

Hemen ikiz kulelerin yanında, kapının dibindedir. Gotik-Katalan mimari özellikler gösterir. Kilise: zincirli kilise olarak da bilinir. Çünkü: liman girişini kapatmak için, kilise tarafında bağlı olan zincir çekilmekteymiş. Başka anlatılan bir efsaneye göre ise: burada tutuklu mahkumlardan bir kısmı, zincirlerini gevşetmesi için, dua ederler ve mucize gerçekleşir, duaları kabul olur, zincirleri gevşer ve kaçarlar.

Piazza Del Parlamento

Sicilya Palermo

 

Porta Nuova

Corso Vittorio Emanuelle üzerindeki bu taş kapı: 1583 yılında: “Porta Nuova” zaferini anmak için Charles V tarafından yaptırılmıştır. Ancak, 1667 yılında kapı, bir patlama sonucu yıkılır. İki yıl sonra, mimar Gaspare Guercio tarafından yeniden yapılır. Özellikle çatıda, fayans üstüne işlenen bir kartal ve yine piramidal çatı ilgi çeker.
Takip eden süreçte, yüzlerce yıl, Palermo şehrinin en önemli giriş yolu olarak kullanılmıştır. Hemen sarayın yanındaki kemerli kapı “Yeni kapı” olarak da bilinir.

Sicilya Palermo

 

Palazzo Dei Normanni

Şehir kapısının hemen yanındaki bina: Sicilya Bölgesel Parlamentosu olarak kullanılmaktadır. Mimari olarak Arap ve Norman özellikleri taşır. Saray yapısı: Roma kalıntıları üzerine, Araplar tarafından yapılmıştır. Norman krallar döneminde ise, genişletilerek kullanılmaya devam edilmiştir. Günümüzdeki görünüm ise, 16-17’nci yüzyıllarda ortaya çıkmıştır.
Sarayın içini görmek mümkündür. Özellikle: giriş katında, Arap-Norman sanatının uyumlu birlikteliği görülen “Cappella Palatina” şapeli ilgi çekmektedir. İkinci katta ise, muhteşem kraliyet daireleri görülebilir.

La Capella Palatina-Palatine Chapel

Kral Roger II tarafından, Norman krallığı tahtına katıldığı yıl, yani 1130 yılında yapılmıştır. Yapılırken, kraliyet sarayının içine gizlenmiş, küçük ve kompakt bir başyapıttır. Farklı mimari stilleri, en belirgin Bizans mozaikleri ve ahşap Arapça petek tavanı ile ilgi çeker.
Evet, Palermo şehrinin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan bu şapeli görmenizi öneririm. Hatta: belki de uzun kuyrukları beklemek zorunda kalabilirsiniz. Giriş ücretlidir, yetişkin ücreti 6 Euro’dur.

Piazza Pretoria

Quattro Canti meydanının hemen yanındaki Maqueda caddesinin üzerindedir. Burada: muhteşem bir havuz, City Hall ve daha birçok etkileyici bina görülür.

Sicilya Palermo

Fontana Pretoria

Bu havuz: 16’ncı yüzyılda yapılmıştır ve üç kademeli havuz üzerinde, şehrin dört nehrini simgeleyen mitolojik canavarları, yaratıkları simgeleyen, çıplak kadın ve erkek heykelleri bulunmaktadır. Havuzun kelime anlamı “Çıplaklar” veya “Utanç çeşmesi” olarak bilinir. Bu havuzun ilginç bir geçmişi vardır. 1555 yılında, Floransalı heykeltıraş Francesco Camiliani tarafından, Tuscan bölgesinde Viceroy Pedro de Toledo isimli birinin villası için yapılmıştır.

Ancak: villa sahibinin oğlu, 1574 yılında, havuzun beyaz Carrara mermer heykellerinin “müstehcen” olduğunu düşünür ve havuzun heykellerini, Palermo Belediyesine satar. Böylece, bu ünlü anıt, buraya gelir ve yerleştirilir. Anıtta: periler, insanlar, deniz kızları olmak üzere, 16 çıplak heykel bulunur. Engizisyon sırasında, anıta yani havuzu “Utanç çeşmesi” denilmesinin sebebi budur.

San Giuseppe dei Teatini Church

Bu kilise: çeşmenin hemen yanındadır. Kubbesi, yeşil ve sarı süslemelerle kaplıdır. 1612 yılında inşa edilen kilise: Barok mimari özelliklerini taşımaktadır. Yapının içinde, 1724 yılında Hollandalı ressam Borremans tarafından yapılan “Sant’Andrea Avellino Triumph” isimli resim büyük önem taşımakta ve ilgi çekmektedir. Ayrıca, yapıda usta mermer işçiliği görülür.

Sicilya Palermo

Santa Caterine Church

Yine, meydanda bulunan bir kilisedir. Kilisenin yapımına, 1566 yılında başlanmış olmasına rağmen, iç dekorasyonu 17 ve 18’nci yüzyıllarda yapılmıştır. Nef ve kubbede bulunan tavan freskleri, 18’nci yüzyılda Vito d’Anna Filippo Randazzo isimli sanatçı tarafından yapılmıştır.

Sicilya Palermo

Piazza Bellini

Doğu ve Batı mimarisini harmanlayan bu şehrin en güzel meydanlarından birisidir. Burada, 3 kilise bulunur. Bunlar: La Martorana, San Cataldo, Santa Caterina.

Sicilya Palermo

 

San Cataldo Kilisesi

Burası: üzerinde üç kırmızı kubbesi bulunan, Arap-Norman karışık tarzında yapılmış bir yapıdır. La Martorana kilisesine göre daha küçüktür. 1154 yılında inşa edilen kilise, mükemmel özgün atmosferini korumuştur. Özellikle: zemindeki özgün mozaik ilgi çekmektedir. Burası, aynı zamanda, Palermo Kutsal Mezar Şövalyelerinin dini merkezidir.

Sicilya Palermo

Santa Maria Dell’Ammiraglio-La Martorana Kilisesi

Citty Hall’ın arkasında, Palermo şehrinin en ilginç kiliselerindendir. Kilise: 1143 yılında, Kral Roger II filosunun ünlü Amirali La Martorana tarafından yaptırılmıştır. Kilise: başlangıçta Rum Ortodoks ayinleri için kutsanmış, ama 13’ncü yüzyılda değiştirilmiştir. Daha sonra, 17’nci yüzyılda yine restorasyon çalışmaları yapılmış ve orijinal mozaikler, Barok fresklere yer açmak için atılmıştır.

Bu mozaiklerden günümüze kalanlar, Sicilya’da yaratılmış en muhteşem mozaikler olarak dikkat çeker. Çünkü: Kral Roger II tarafından, Norman Sarayı ve Cefalu Duoma’da çalışmak üzere Bizans’tan getirilen ustalar, burada da çalışmışlardır. Kilisede: harika bir çan kulesi görülür. Evet: bu kilise Norman-Arap mimari birlikteliğinin zirveye ulaştığı bir yer olarak önem kazanmaktadır.

Sicilya Palermo

ŞEHİR MERKEZİNDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

Palazzo Reale

Günümüzde, burada Sicilya bölgesel hükümeti çalışmalarını sürdürmektedir ancak bu alan Roma döneminden bu yana, şehrin bir güç merkezi olarak kullanılmıştır. Alan, ilk olarak Araplar tarafından oluşturulmuş ve Norman istilasından sonra ise genişletilerek günümüze ulaşmıştır. Günümüzde burada konserler düzenleniyor.

Sicilya Palermo

 

Vucciria ve Capo geleneksel Pazarları

Buralarda: sebze, et ve balık satılır. İtalyan ressam Renato Gutluso tarafından yapılan bir resimde görüldüğü üzere, satıcılar aradan yıllar geçmesine rağmen, halen, günümüzde de: bağırarak sağa-sola hamle yaparlar, insanların ve malların kokusu ve görüntüsü, Sicilya adasını ziyaret edenlerin unutamayacağı renkliliktedir. Evet, şehrin en büyük ve en kalabalık pazarı, Ortaçağ’dan kalan bu bölgede, hale, Kuzey Afrika Arap etkisinin yoğun olarak yaşandığı bir yer olarak dikkat çekiyor.

Museo Archeologıco Regionale

Burası: Via Roma caddesi üzerindedir. Müze binası eski bir manastırdır ve güzelliğiyle ilgi çeker.
Müzede: Sicilya’nın çeşitli yerlerinden gelen ve farklı dönemlere ait birçok eser sergilenmektedir. Özellikle: Sicilya’nın en önem kazanan heykelleri, seramikleri, cam eşyaları, bronzlar, mücevherler ve silahlar sergilenmektedir.

Sicilya Palermo

Oratorio Del Rosario Di Santa Cita

Bu şapel: 1517 yılındaki İnebahtı Deniz Savaşında, görüldüğü iddia edilen “Rosary Bakiresi” ne ithaf edilmiş ve 16’ncı yüzyılda yapılmıştır. Şapel içinde, Giacomo Serpotta isimli sanatçının 1688 yılı sonrasına ait alçı bezemeleri ilgi çekmektedir.
Arka duvara: sıva panele, İnebahtı deniz savaşı tasvir edilmiştir. Diğer kabartmalarda ise, Ahitten sahneler gösterilir.

La Kalsa

Burası şehrin Arap dönemindeki Emirin evinin bulunduğu yerdir. Yani, İslam döneminde inşa edilmiş bir mahalledir ve emir ile onun yöneticileri burada oturmuşlardır.
Ancak: II. Dünya Savaşındaki bombalamalar sırasında, tamamen harap olan bu mahalle, şehrin en fakir bölgelerinden biri haline gelmiştir. Evet burası şehrin “Mağribi” semtidir. 10’ncu yüzyılda düzenlenen bölgenin “Kalsa” olan ismi, Arapçadan türetilmiştir. Günümüzde de, burayı ziyaret ederseniz Arap-Norman tarzı binaları görebilirsiniz.

Sicilya Palermo

Monreale Katedrali

Katedral, şehir merkezinin dışında, Conca d’Oro dağları, Palermo dağları ve Tiren denizi arasındaki düzlüktedir. Şehir merkezine uzaklığı, yaklaşık 20 dakikadır. Burayı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm, çünkü bu yapı UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Katedral: 1174 yılında, Sicilya Kralı William II tarafından yaratılmıştır. Yapının içi ve nef bölümü, inanılmaz güzel mozaiklerle doludur. Bu mozaiklerin toplam alanı: Venedik-San Marco kilisesindekilerden daha büyüktür. Evet, burada ince oyma ve mozaik desenli sütunlar bayağı çoktur.

Bu sütunların başlıklarında: İncil’den ve klasik bazı masallardan sahneler oyulmuş olarak görülür.
Ayrıca: yine yapıda, Normandiya ve İngiltere dehlizleri var ki, bu dehlizlerde Mağribi ve İspanyol etkileri görülüyor.
Burayı ziyaret ederseniz, mutlaka kuleye tırmanmalısınız. Kuleye tırmanırken, yapının dehlizlerinin manzarasını izleyebilirsiniz. Yapının içinde, ana sunak bölümünde ise, 7 metre yüksekliğinde, 13 metre boyutundaki “İsa” mozaiğini görebilirsiniz. Ayrıca: dört tarafı mermer sütunlarla çevrili, Arapça yazılı çeşmeyi de görmelisiniz. Sütunlar üzerindeki mermer oymalar muhteşemdir.

Sicilya Palermo

Cattacombe dei Cappuccini

Burası bir tür mezarlıktır. Cappucicini mezarlığının sağ yanında yer almaktadır. Burada ana kilise var ve mezarlar, ana kiliseye bitişiktir, merdivenlerden inilerek girilir. Ayrıca: her zaman açık değil, özellikle Pazar günü sabahları açık.
Burada: tamamen giyinmiş, mumyalanmış organlar ve iskeletler var. Birinci bölüm: en eski ve keşişlere ait bölümdür. Ayrıca: erkek ve kadın bölümleri ayrılmıştır. Bunlar: üstten alta dizilmiş, yer altı koridorlarında ziyaretçilere gösteriliyorlar. Tamamen giyinmiş şekilde, duvarlara asılı olarak sergilenen bu cesetlerin bazılarında, sakal ve değişik yüz ifadeleri görülmektedir. Ayrıca: bu ürkütücü durumu görmek için, 3 Euro gibi bir ücret de ödemeniz gerekiyor. Bu organları ve iskeletleri kurutma işlemi, uzun yıllardır yapılmasına rağmen, işin sırrı, yani mumyalamanın sırrı uzun süre çözülememiş ve ancak 2010 yılında, olayın içyüzü ortaya çıkmıştır.

Evet, burada 8000 mumyalanmış ceset bulunduğu söyleniyor. Bunların vücutları gayet iyi korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Son olarak, 1920 yılında, bir kız çocuğu buraya gömülen son kişidir. Aslında, önceleri buraya yalnızca rahipler gömülüyormuş. Ancak, 1881 yılından sonra, doktorlar, avukatlar, şehrin elit insanları da defnedilmeye başlanmıştır. Buraya giderseniz, çocuklarınızın buraya girmesine sakın izin vermeyin, ürkütücüdür.

Sicilya Palermo

Palazzo dei Normani

Burası: Palermo şehrinin en büyük sembollerinden birisidir ve günümüzde, Sicilya Bölgesel Hükümetinin merkezidir. Saray: “Capella Palantina” denilen yerdedir. Capella: bir Arap-Norman-Bizans eseridir. 12’nci yüzyılda, kral William II tarafından tamamlanan yapı, dünyanın en görkemli Arap-Norman yapısı olarak k abul edilir.
Evet, burayı ziyaret etmek isterseniz, giriş ücreti olarak 8 Euro ödemeniz gerekir. Ayrıca: saray, günümüzde de bölgesel meclis tarafından kullanılmaktadır ve bu yüzden, genellikle toplantı olduğunda, sarayın bölümleri kapatılır.
Ayrıca: sarayı görmek isterseniz, rehberli bir tura katılmanız gerekir. Saray turu: en üst kattan başlar.

Sarayın içindeki son gurup çıktıktan sonra yeni gurubu alıyorlar. Sarayın içinde, o kadar muhteşem mozaikler var ki, inanılmazdır. Her mozaiğe bakarak saatler geçirmek mümkündür.
Kraliyet sarayının ikinci katında: Kral Roger Ben şapeli var. Bu şapel: 1130 yılında, Kral Roger II tarafından yaptırılmış ve 1140 yılında kutsanmıştır.
Şapelin arka planı: Arap-Norman mozaikleriyle kaplıdır ve muhteşem güzelliktedir. Ahşap tavan oymalarla kaplıdır. Nef: İncil sahnelerini betimleyen mozaik duvar resimleriyle süslenmiştir. Kemerlerde: eski Ahit peygamberleri ve krallar tasvir edilmiştir.

Sicilya Palermo

Orto Botanico

Burası: Via Abramo Lincoln caddesi üzerindedir ve 1786 yılında kurulan park; yaklaşık 10 hektarlık bir alana yapılmıştır. Park içinde, dünyanın birçok yerinden getirilmiş, çeşitli bitkiler, ağaçlar bulunur. Ayrıca: yine park içinde de çeşitli tarihi yapılar görülüyor.

Villa Giulia

Botanik parkın hemen yanındadır. 1788 yılında kurulmuş, sonra yeniden düzenlenmiştir.

ŞEHİR DIŞINDA-YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER

CORLEONA KASABASI

Kasaba, Palermo şehir merkezine, 62 km. uzaklıktadır. Yolculuk süresi, yaklaşık 1 saat sürmektedir.
Evet, buranın ismi geçince, akla ilk gelen “Mafya” dır. Çünkü: bir çok Mafya patronu, burada doğmuştur. Kasaba, il merkezi olan Palermo şehrine 57 km. uzaklıktadır. Kasabanın en yüksek bölümünde bir kale görülür. Alt bölümlerinde ise, günümüzde manastır olarak kullanılan ve bir zamanlar hapishane olan alt kale bulunur.
Burayı ziyaret ederseniz görmenizi önereceğim yerler şunlardır:

Chiesa Madre

Burası: 14’ncü yüzyıl yapımı bir kilisedir ve 4’ncü yüzyılda yaşamış bir azize adanmıştır. Ancak, günümüzde görülen kilise, zaman içinde gördüğü restorasyonlar nedeniyle, orijinal yapısından tamamen uzaklaşmıştır.

Santa Rosalia Kilisesi

17’nci yüzyıl yapımı olan bu kilise, daha çok dini tabloları ve freskleriyle ilgi çeker.

Santuario della Madonna del Rosario di Tagliavia

19’ncu yüzyıl yapımı olan bu dini yapı; günümüzde çok sayıda Hıristiyan hacıyı buraya çekmektedir.

MONTREALE KASABASI

Palermo şehrini ziyaret edenlerin, mutlaka gidip gördükleri bir yer olarak önem kazanmaktadır. Şehir merkezinden, yaklaşık 49 km. uzaklıktadır.
Evet burası Caputo dağı eteklerinde, portakal, liman ve meyve bahçeleriyle dolu, küçük bir kasabadır. Kasabanın merkezinde, katedral civarında, çok sayıda tarihi bina bulunur. Ama en büyük ve ilgi çeken yeri: katedraldir.

Montreale Katedrali

Kasabanın merkezindeki bu dini yapı: Arap-Norman-Bizans sanatının karışımı ve dünya çapında ün kazanan bir yapıdır. Katedralin yapımına, Norman kral William II zamanında, 1172 yılında başlanmış ve 1183 yılında bitirilmiştir. Yapının, dışı gibi içi de Sicilyalı ve Bizanslı sanatçılar tarafından yapılan muhteşem güzellikte mozaiklerle süslüdür.

Özellikle: eski ve yeni Ahitten bazı sahnelerin betimlendiği, altın işlemeli ve büyük renkli mozaikler göz alıcıdır. Katedralin: dini ve Norman simgeleriyle süslü ana kapısı ise, yine muhteşem güzelliktedir. Bu bronz kapının bulunduğu meydandaki binaların yanından, ara yola girdiğinizde ise, muhteşem bir teras ile karşılaşacaksınız. Bu terastan: Palermo şehrinin ve Akdeniz’in güzel bir manzarasını izleyebilirsiniz.
Revaklı avlu ise: 228 mermer kolondan oluşan, muhteşem güzel bir görüntüye sahiptir.

Sicilya Palermo

 

CEFALU KASABASI

Burası: Palermo-Messina karayolu üzerinde, Ortaçağ döneminin izlerini taşıyan bir kasabadır. Palermo şehir merkezine, yaklaşık 40 dakika uzaklıktadır.

Kasaba: La Rocca Tepesi eteklerinde, yükselen kayalık granit bir kütle ile, doğal bir koy arasında kurulmuştur.

Kasabanın en ünlü caddesi “Via Corso Ruggero” caddesidir ve trafiğe kapalı olan bu cadde üzerinde, her iki yanda, mağazaya dönüştürülmüş eski küçük evler ve kiliseler bulunmaktadır. Cadde üzerinde ilerlediğinizde: Piazza Düomu meydanına varırsınız ve burada: çok sayıda saray, tarihi bina ve kafe bulunmaktadır. Bu tarihi saraylardan biri, günümüzde Belediye binası olarak kullanılmaktadır.

Sicilya Palermo

Meydanın en muhteşem yapısı ise “Cefalu Katedrali” dir. Görkemli yapı: adanın en güzel Norman katedrallerinden birisidir ve 12’nci yüzyıl yapımıdır. Katedralin içi: Arap ve Bizans ustaların eserleri olan muhteşem güzel mozaiklerle süslüdür.
Katedralin tam karşısındaki sokakta “Mandralisca Müzesi” bulunuyor. Müze:19’ncu yüzyılda, Mandralisca kontu tarafından yaptırılmıştır. Müzede: özellikle “Antonello da Messina” tarafından yapılan “Bilinmeyen Adam” portresini mutlaka görmenizi öneririm.

Corso Ruggero caddesinin sonunda “Piazza Crispi” meydanı bulunur. Bu meydandan aşağıya doğru yürüdüğünüzde ise “Porta Marina” yani “Liman” karşınıza çıkar.
Evet, bu kasabaya yolunuz düşer de giderseniz, özellikle gitmenizi önereceğim bir cadde daha var. “Via Vittorio Emanuele” caddesi: cadde, önce liman boyunca sıralanan eski evlerin arkasından ilerler. Sonra ikiye ayrılır. Bir tarafı sahile, diğer tarafı karaya, yukarıya doğru gider ve Garibaldi meydanına ulaşır. Bu cadde üzerinde, merdivenle inilen, Ortaçağda yapılmış ve halen kullanılır durumdaki “Çamaşırhane” yi mutlaka görün.

Sicilya Genel

Sicilya Genel

Sicilya denilince: çoğu insanın aklına küçük bir ada ve Mafya gelmektedir. Ama, inanın bu ada: tarihi ve turistik birçok özellik taşıyor. Öncelikle: adanın antik dönem ve Ortaçağdan kalma, muhteşem bir tarihi-kültürel yapısı var. Yani, bu adada: antik dönem Grek ve Roma dönemine ait muhteşem kalıntıları görebilirsiniz. Öte yandan: ada, Etna yanardağı ile, ziyaretçilerine başka hiçbir yerde yaşanamayacak bir heyecan yaşatıyor. Son olarak: özellikle adalar olmak üzere, adanın güney kıyılarında muhteşem koylar, plajlar ve deniz varlığını unutmamak gerekir. Bence, zaman ayırın ve Sicilya’ya gidin, inanın güzel  zaman geçireceksiniz.

Ben: Sicilya hakkındaki gezi notlarımı: beş bölüm halinde topladım ve sizlere aktarıyorum. Bunların başında: Palermo şehri geliyor. Palermo şehrini anlattığım bölümün ardından, adayı dört bölüme ayırdım ve bu bölümlerde, tarihi ve turistik özellikleri olan şehir ve kasabaları, yazılarımda sizlere anlatıyorum. Sizler: Sicilya adasını ziyaret edeceğiniz zaman, bu notların okuyup, ilginizi çeken yerleri, bir harita üzerinde işaretleyebilir ve daha sonra, oralara gitmek için, adadaki zamanınıza göre bir gezi planı-rotası yapabilirsiniz.

Evet, Sicilya Akdeniz’in en büyük adasıdır. İtalya ana karası ile arasında, Messina boğazı bulunmaktadır.

Sicilya: 25.808 km. karelik yüzölçümü ile, Akdeniz’in en büyük adasıdır. Nüfusu, yaklaşık 5 milyon civarındadır ki, bu nüfus yoğunluğu ile Akdeniz’in en kalabalık adasıdır. Aynı zamanda, İtalya’nın en büyük bölgesidir.

Ada: genellikle dağlıktır, yani burada ova ve plato gibi düzlükler çok azdır.

Adanın doğusundaki Etna yanardağı, 3323 metre yüksekliktedir ve Avrupa’nın en yüksek aktif yanardağıdır.

Adanın çevresinde: “Aeolian, Ustica, Egadi, Pantelleria, Pelagie adaları bulunur. Pelagie adalarının en büyüğü olarak bilinen “Lampedusa” aynı zamanda Avrupa kıtasının en güney ucunu oluşturur. Bu ada: Kuzey Afrika’da Tunus ülkesine 112 km ve Sicilya adasına ise 200 km. uzaklıktadır.

Adanın çevresini saran Akdeniz: bölgelere göre değişik isimlerle bilinir. Bazı yerlerde “Tiren denizi” dediğimde şaşırmamak adına bunları açıklamakta yarar var. Adanın Messina boğazı tarafına “İon denizi” deniliyor. Palermo tarafında “Tiren denizi”, Agrigento tarafına “Sicilya denizi” deniliyor. Ama, bunların hepsi temelde “Akdeniz” dir.

Sicilya Genel

TARİHİ

Sicilya, Akdeniz’in ortasındaki kritik konumu nedeniyle, uzun bir tarihi geçmişe sahiptir ve bu tarihi geçmiş sürecinde, farklı tarihlerde farklı devletler tarafından istila edilmiştir. Bu yüzden, ada, farklı kültürlerin izlerini taşır. Adanın ilk yerleşimcileri ise: Akdeniz’in diğer yerlerinden geldiği düşünülen “Sicani Uygarlığı” dır. Daha sonra, MÖ.8’nci yüzyılda: Fenikeliler, Kartacalılar ve Grekler tarafından ele geçirilmiş ve MÖ.244 yılında, Sicilya adasının tümü Roma egemenliğine girmiştir. Daha sonra takip eden 600 yıl boyunca, adada, Romalılar hüküm sürerler.
Evet, Roma imparatorluğunun çöküşünden sonra: adada, Bizans egemenliği görülür ve Bizanslıların zayıflamasının ardından, bu kez, Araplar Sicilya’yı ele geçirirler. MS. 966 yılında, tüm ada, Arap egemenliğine girer ve Palermo şehri, dünyanın önemli şehirlerinden biri haline gelir.
Takip eden süreçte, bu kez Normanlar adayı istila ederek ele geçirirler. 19’ncu yüzyılın sonlarında, adada, güçlü bir monarşi yönetimi görülür. Daha sonra ise “Norman Hauteville” hanedanı ortadan kalkar ve yerine “Hobenstaufen” hanedanı yönetimi ele geçirir. Ancak, hanedan ile Papalık arasındaki anlaşmazlık nedeniyle, 1281 yılında, bu kez Fransızlar adayı ele geçirirler. Ancak, gerek Fransız yönetimi ve gerekse ağır vergiler nedeniyle, ada halkı, 1282 yılında isyan ederler. Bu durumdan yararlanan “Aragon kralı” bu kez adayı ele geçirir ve1409 yılına kadar, Aragon hanedanı adayı yönetir. 1479 yılına gelindiğinde, bu kez İspanyollar adayı işgal ederler.
1860 yılına gelindiğinde ise, ada: “Garibaldi” tarafından işgal edilir ve “İtalya Birliği” ne katılır. Ancak, Sicilyalılar, buna tepki gösterirler. 1866 yılında, adada, İtalya’ya karşı çıkan ayaklanma, zorlukla bastırılır. Bu tür ayaklanmaların devam etmesi üzerine, bölgeye ağır ekonomik ve siyasi baskılar uygulanır. Sonucunda ise, adadan dışarıya büyük göç yaşanır.
1894 yılında merkezi hükümetin baskıları şiddetlenince, bu kez, radikal yönetime tepki olarak, adada organize suç örgütleri yani “Mafya” gelişir. 1943 yılında, II. Dünya savaşında, müttefik güçler, adaya çıkarma yaparlar ve bu hareket, yerel Mafya örgütü tarafından da desteklenir.
1948 yılına gelindiğinde: İtalya Anayasası ile, adaya, kısmı özerklik tanınır. Yani, ada, bölgesel bir parlamento tarafından yönetilmektedir. İdari yapı bakımından: 9 şehre bölünmüştür.

Bunlar

1. Palermo
2. Messina
3. Catania
4. Syracuse
5. Ragusa
6. Agrigento
7. Caltanissetta
8. Enna
9. Trapani

Sicilya, tarih boyunca çok sayıda doğal afet ile karşılaşmıştır. Messina bölgesinde 1693 ve1908 yıllarında iki büyük deprem olmuştur. 1669 yılında ise Etna yanardağı patlamış ve Catania bölgesi büyük zarar görmüştür. Etna yanardağı, takip eden yıllarda: 1923-1971-2001-2003 yıllarında tekrar faaliyete geçerek patlamıştır.

Sicilya Genel
Sicilya Genel

TURİZM

Ada: dil, doğa, kültür ve mimari stiller bakımından birbirine yakın olsa da, 4 bölgeye ayrılarak incelenmektedir.
Bunlar:

1. Kuzeybatı

Burada: arkeolojik açıdan önemli şehir ve kasabalar bulunur.
a. Palermo
b. Segesta
c. Solunto
d. Mozai
e. Erice ( bu ortaçağ kasabası, özellikle görülmeye değerdir.)
f. Marsala (burası şaraplarıyla ünlüdür)
g. Trapani
h. Ustica
i. Egadi adaları

2. Kuzeydoğu

a. Etna dağı
b. Aeolian adaları
c. Messina
d. Catania (mutlaka görülmelidir)
e. Taormina (mutlaka görülmelidir)

3. Güneybatı

a. Agrigento: Burada, Yunan dönemine ait muhteşem tapınaklar bulunan “Tapınaklar vadisi” bulunmaktadır.
b. Sciaccio
c. Piazza Armerina (burada Roma dönemine ait muhteşem bir villa bulunmaktadır.)
d. Caltanissetta
e. Enna
f. Pantelleria
g. Pelagie adaları

4. Güneydoğu

a. Ragusa
b. Noto
c. Syracuse

Sicilya denilince ilk akla gelen, adanın iç kısmında bulunan “Etna Yanardağı” dır. 3325 metre yükseklikteki Etna yanardağı: adanın doğu kısmında, Messina ve Catania şehirlerine yakın, Avrupa kıtasının aktif ve en yüksek yanardağıdır. Yükseklik denilince, bu dağın yüksekliğinin sürekli değiştiğini söylemek gerek. Çünkü: 1866 yılındaki son püskürmeden önceki yüksekliği, günümüzden 22 metre daha fazla imiş. Dağın taban çevresi: 140 km. varır.

Sicilya denilince elbette önce “Etna” yanardağı geliyor, ama hemen ardından “Mafya” akla geliyor. İlk mafya ailesi, Sicilya adasında kurulmuş ve Mafya ismi, Sicilya kökenlidir. Mafyanın adada en meşhur olduğu yer ise “Corleona” kasabasıdır.

Evet, Sicilya adasına gidecekseniz, Paskalya haftasını tercih etmemenizi öneririm. Hani, Paskalya döneminde, malum buralara ülkemizden ucuz turlar düzenleniyor ama unutmamak gerekir ki, bu dini hafta boyunca Sicilya’da hayat duruyor. Zaten, bölgenin bir diğer özelliği de, her gün saat: 13.00-16.00 arasında “siesta” geleneğinin bulunmasıdır, yani bu saatler arasında uyuyorlar, her yer kapalı, hayat duruyor.

Küçük şirin adaları bulunuyor. Bunlar

a. Eolie-Lipari
b. Ustica
c. Egadi
d. Pantelleria
e. Pelagie

Sicilya Genel

ULAŞIM

Adadaki havaalanları, yalnızca “Palermo” ve “Catania” şehirlerinde bulunur. Yaz aylarında: Palermo ve Genova ile Livorno ve Napoli arasında ise, feribot seferleri bulunmaktadır. Messina-Napoli arasında, feribot seferleri, adaya ulaşımın en etkin yoludur. Bunun dışında, adalıların birçoğu özellikle meskun mahallerde skoter kullanıyorlar ki, bazı yerlerde ulaşım için eşek kullanıldığını da görmek mümkündür.

Sicilya Genel

İKLİM

Sicilya adasında Akdeniz iklimi görülür. Buna bağlı olarak, en sıcak dönem Temmuz-Ağustos aylarıdır. Kasım-Aralık-Ocak ve Şubat aylarında ise, Avrupa’nın diğer bölgelerine nazaran daha ılıman yani yağmurlu bir iklim görülür. Dolayısı ile, burayı ziyaret etmek isterseniz, bence Temmuz-Ağustos ayları dışında gidin ve rahatlıkla gezebilirsiniz. Hatta: en güzel zaman derseniz, Eylül-Ekim aylarını önerebilirim. Ancak: elbette adanın gideceğiniz bölgesine göre, iklimde az da olsa farklılıklar görülebilecektir. Örneğin: adanın iç kesimlerinde deniz seviyesinden yüksek yerlerde, kıyılardaki gibi ılıman Akdeniz iklimi beklemek olmaz, buralar aşırı soğuk olmasa da, yağmurlara karşı tedbirli olmak gerekir.

DİL

Dil denilince, Sicilya’da İtalyanca konuşuluyor ama lehçeleri bir gariptir. Yani, İtalyanca bilenler bile bu lehçeyi konuşmakta zorluk çekerler. Bunun dışında, Sicilyalıların büyük çoğunluğunun tek kelime İngilizce bilmediklerini de söylemeliyim. Ama ada insanı gerçekten çok yardımseverdir ve beden dilini kullanarak, kolaylıkla anlaşabilirsiniz.
Evet, gerçekten Sicilyalılar, hani Mafya filmlerinde görüldüğü gibi asık suratlı insanlar değiller, gayet cana yakın ve yardımseverler.

Sicilya Genel

GÜVENLİK VE İNSANLAR

Sicilya, her ne kadar Mafya’nın ana yurdu denilse de, ada, İtalya’nın diğer birçok şehrine nazaran daha güvenlidir. Ancak, yine de tedbirli olmakta yarar vardır.
Sicilya insanı: İtalya’nın diğer birçok bölgesinden farklı olarak daha cana yakın ve yardımseverdir.

Sicilya denilince, haritalara baktığınızda görünce belki dikkatinizi çekecektir: İtalya ülkesi, çizme gibi Akdeniz’e uzanır ve bu çizme gibi görüntü, hemen önündeki bir olguyu, yani Sicilya adasını “tekmelemek” ister gibi durur. İlginç olsa da, hadi bir bakın haritaya, bu söylediğime inanacaksınız.

Takım elbiseli, bıyıklı, esmer tenli, delikanlı erkeklerin şehri. Bunları görünce, hani bir de Mafya olayını bilince, ister istemez insanın içine bir ürperti geliyor ama gerçekte turist olarak bu adayı ziyaret ettiğinizde böyle bir korkuya kapılmanıza gerek yok. Çünkü: Sicilya insanı, samimi, cana yakın ve sevecendir. Bir anlamda, bu insanları ülkemizdeki Anadolu insanına benzetmek te mümkündür. Çok farklılar ve insani yönleri ağır basıyor. Ama, bu insanlar asla İtalyan’ım demezler ve “Sicilyalıyım” demeyi tercih ederler. Öte yandan, özellikle Kuzey İtalya’da yaşayanlar da Sicilyalıları, İtalyan olarak kabul etmezler.

Sicilya Genel

YEME-İÇME

Evet, Sicilya adası tamamen turistik özellikler taşıyor ve yeme-içme çok pahalıdır. Yani, bir dilim pizzaya Roma şehrinde 7.5 Euro ödeyince şaşırmıştım ama burada, küçük bir pizza için 17 Euro ödemek gerekiyor. Bir kola içmeye kalkarsanız, Roma şehrinde, 2.5 Euro olan kola, burada 10 Euro kadar ücretle sunuluyor. Dikkat etmelisiniz, bir yere gittiğinizde menüye bakmadan bir şeyler yiyip içmemenizi öneririm.
Bunun dışında: adada, muhteşem bir deniz ürünleri yemek kültürü var. Deniz yosunu, deniz kestanesi ve daha birçok deniz ürünü ve mahsulünü yiyecek hale getirip yiyorlar ve turistlere de ikram ediyorlar. Bunun dışında ise: ada halkı domuz ve at eti tüketiyor. Ama, at eti, restoranlarda değil, yalnızca evlerde tüketiliyor.
Adada yerel lezzetlerden tatmak isterseniz “caponata” denilen bir tür patlıcanlı yemek düşünebilirsiniz. Ayrıca: “rocotto” peynirleri çok lezzetlidir. Bu peynirden bir tür tatlı da yapıyorlar ki, mutlaka deneyin derim.
İçecek olarak ise: bu adada her türlü meyvenin likörü yapılıyor, tercihinize göre bunları da deneyebilirsiniz.

Evet, tarihi geçmişinde, adanın, farklı kültürlerin etkisinde kalması: mutfağının da gelişmesine neden olmuştur. Yani, Sicilya mutfağı çok zengin ve lezzetlidir. Hatta: bize uygun olarak “ekmek” buranın vazgeçilmez gıdasıdır. Birbirinden farklı ve lezzette, çok çeşitli ekmekler bulabilirsiniz. Yine, makarna birçok çeşitte ve lezzette yapılır. Hatta, makarna düşünürseniz, deniz ürünleri ile zenginleştirilmiş makarna denemelisiniz. (mürekkep balığı ile yapılan “pasta al nero di sepia” deneyin)
Arap mutfağından gelen “pirinç” de burada etkindir. Pirinç, çeşitli yiyeceklerde sıkça kullanılır. Et olarak ise: oğlak ve kuzu eti kullanılır. Balık bol ve ucuzdur. Özellikle “Sardalya” balığı, buranın en tercih edilen deniz ürünüdür.

Sicilya Genel

İÇKİ

Adada, şarap kaliteli ve ucuzdur. Her restoran, cafe ve barda, kaliteli ev şarapları bulmak mümkündür. Ayrıca: yine adaya özgü likörler lezzetlidir. Özellikle: bademli, limonlu ve farklı meyvelerin özü ile yapılan likörleri mutlaka tatmalısınız. Bunların arasında, mutlaka deneyin diyeceğim, limon aromalı “lemonçello” likörüdür. Hatta: bunu hediyelik olarak satın alabilirsiniz. Ama, Sicilya adasına gelip te Marsala şarabı almasanız, sanırım büyük eksiklik olur. Marsala şarabı dünyaca meşhur olması ile önem kazanıyor.

Sicilya Genel

ALIŞVERİŞ

Adada, adaya özgü bir şeyler satın almak isterseniz, özellikle “Palermo” şehrinde birçok alternatif bulabilirsiniz. Sicilya’da, buraya has bir hediyelik eşya var ve bunun adı “trinacrea” dır. Bu: 3 bacaklı ve Medusa’ya benzerdir. Bunun dışında: canlı renklerle süslenmiş seramik süs eşyaları, lav taşından yapılmış eşyalar, adanın simgesi olan ve sarı-kırmızı renklerin kullanıldığı at arabaları ve el arabaları minyatürleri olabilir. Ayrıca: tahtadan yapılmış kuklalar da ilginizi çekebilir. Sicilya adasının birçok yerinde, seramik eşyalar da önem kazanıyor ve hediyelik olarak tercih ediliyorlar. Son bir not, adadan iyi bir hediyelik eşya olarak Marsala şarabı veya limon likörü satın alabilirsiniz.