Polonya Krakow

Polonya Krakow

 

Şehir: Lehistan İmparatorluğuna, 700 yıl boyunca “Krakow Voyvodası” na başkentlik yapmasıyla önem kazanmaktadır.

Polonya’nın eski krallarının burada yaşamış olmaları: şehre ayrı bir anlam kazandırmaktadır. Polonya ülkesinde: bu şehir, başkent Varşova’dan daha gözdedir.

Çünkü: bu şehirde gerek kültür ve gerekse eğlence ve tüm bunların yanında uygun fiyatlar dikkati çekiyor.

Şehrin diğer bir öne çıkan yönü: Papa II Jean Paul’ün: rahip olarak vaazını verdiği Wawel katedrali ve daha sonra buradan Papa seçilmesidir. Katedral, yaklaşık 900 yıldır ayakta durmaktadır.

Şehir: tarihi süreç içinde, devamlı olarak ülkenin kültür ve sanat kenti olarak öne çıkmıştır. Bu yüzden: 2000 yılında “Avrupa Kültür Başkenti” olarak seçilmiştir.

Bunun yanında, şehirde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmış yerler şunlardır:

1. Old Town
2. Wielliczka Salt Mine.
3. Kalwaria Sanctuary
4. Auschwitz
5. Ahşap mimari dini yapıları

Krakow; Prag şehrine yakın olması nedeniyle, burayı ziyaret edenler tarafından da uğranılan bir yer olarak değerlendiriliyor.

Şehir nüfusu 800 bin kişidir. Deniz seviyesinden 219 metre yüksektedir. Vistula nehrinin her iki kıyısında yayılır.

Evet, bu şehre vardığınızda büyük olasılıkla pek yabancılık çekmeyeceksiniz, çünkü bu şehirde çok sayıda, Erasmus nedeniyle eğitime gelen Türk öğrenci bulunuyor.

Polonya Krakow

TARİH

Arkeolojik kalıntılar, Wawel Tepesinde, Taş Devrinde iskan olduğuna ait kanıtlar ortaya koymuştur. Krakus ve Wanda Höyükleri: Vistulans ve Slav kabileleri tarafından, muhtemelen 7’nci yüzyılda iskan edilmiştir.

Gelelim, tarihi ayrıntılara:

Krakow şehri ile ilgili yazılı kaynaklardaki ilk referans: Cordovalı tüccar İbrahim ben Yakup tarafından, 965 yılındaki kayıtlarda görülmektedir. Kendisi, şehir hakkında bilgi verirken: ticaret yollarının kesiştiği, ormanlarla çevrili zengin bir kasabadan söz etmektedir.

990-999 yılları arasında yani 10’ncu yüzyılda ise: Boleslav Brave Mieszko döneminde, şehrin kurulduğu belirtilmektedir.

O zamanlar: Wawel tepesinde bir kale ve çevresinde toprak bir duvar bulunduğu anlaşılmıştır. 10 ve 11’nci yüzyıllarda: ilk tuğla yapılar yani katedral ve bazilikaların (St.Feliks ve Adaukt kiliseleri) inşa edildiği görülür.

1000 yılında, şehirde bir piskoposluk kurulur. 1150 yılında ise: üniversitenin kuruluşundan önce, şehirde bir katedral okulu kurulur ki Polonya’nın en iyi eğitim kurumu olarak bilinir.

1142 yılında, Bishop Robert tarafından Romanesk kilise inşa edilir. 1241 yılında Tatar istilası sırasında tahrip olan binalar, Gotik tarzda yeniden inşa edilir. 13’ncü yüzyılda: şehir duvarları, kuleler ve müstahkem şehir kapıları: yeni bir sus sistemiyle sağlamlaştırılır. Bu sistem, takip eden dönemde yavaş yavaş büyütülür ve yüzyıllar boyunca modernleştirilir.

20 Ocak 1320 tarihinde, ilk taç giyme töreni yapılır ve devamında yüzyıllar boyunca törenler sürdürülür. Katedral, aynı zamanda kraliyet mezar sitesi olarak kullanılır. Bu dönemde: şehir yakınlarında Krakow ile bağlantılı iki yeni şehir (Kazimierz ve Kleparz) kurulur. Fransisken ve Dominik kiliseler inşa edilir.

1368 yılında: Polonya ülkesini 200 yıl boyunca yönetecek Litvanyalı Grandük hanedanı başlar. Krakow şehri: Polonya topraklarında bulunmasına rağmen: Litvanya-Rusya arasında yayılan monarşinin başkenti olur. Almanya ve İtalya başta olmak üzere, dünyanın birçok yerinden ünlü hümanistler, sanatsal ve kültürel yaşamı desteklemek üzere, şehre gelirler. Bu dönemde yapılan Wawel kalesi Zygmuntowska paşeli, Rönesans mimarisinin en güzel eserlerinden biri olarak önem kazanır.

1683 yılında: Viyana kuşatmasına katılan askerler tarafından, şehir kuşatılır. 17’nci yüzyılın ortasında “veba” şehir nüfusunu etkiler ve muhtemel ölü sayısı 20 bin üzerindedir. Daha sonra ise, İsveç ordusu: Kazimierz ve Kleparz gibi şehrin varoş yerleşim yerlerini yok eder. Bu dönemde: şehir küçük ölçekli ticaret ve zanaat şehri haline gelmiştir.

1702 yılında, şehir yine İsveç ordusu tarafından ele geçirilir ve talan edilir. Wawel kalesi yıkılır. Prusya ve Rus askerleri de, bu istilaya katılır ve şehir tamamen imha edilir. 1772 yılında bu kez Avusturya ordusunun istilası görülür. 1794 yılında ise şehirde isyan çıkar ve şehre “serbest şehir” statüsü verilir.

Bundan sonra ise, şehir hızla gelişir. Surlar yeniden kurulur ve yeni ilçe: şehrin eteklerinde gelişir.

1918 yılında Rusya’ya karşı bağımsızlık savaşı kazanılınca, sanayi hızla gelişmeye başlar. II. Dünya savaşında ise, şehrin tarihi eserleri yok edilmez, ancak şehir başka yönlerden perişan edilir. 1939 yılında: Jagiellonian Üniversitesi Profesör ve kentin entelektüel seçkinleri tutuklanır ve toplama kampına gönderilirler. Savaş sırasında, Krakow ayrıcalıklı konumunu kaybeder.
Ardından gelen komünist yönetim ise: işçi sınıfının egemenliğine dayalı bir yönetim tarzı oluştururlar.

Polonya Krakow

ULAŞIM

Uluslar arası Krakow Havaalanı: yolcu büyüklüğü ve sayısı bakımından, Polonya ülkesinin ikinci büyük havaalanıdır ve “Krakow-Balice” olarak isimlendirilir.

Ancak: buraya ulaşmak için İstanbul-Varşova arasındaki 2.30 saatlik bir havayolu yolculuğu ve ardından, Varşova-Krakow arasında 45 dakikalık bir havayolu yolculuğu yapmak gerekiyor.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için otobüs kullanırsanız: yolculuk yaklaşık 20 dakika sürer. Tren düşünürseniz: ana tren istasyonundan her yarım saatte bir hareket eden trenler, T1 terminaline 200 metre yakınlarında bir durakta durur ve durak ile terminaller arasında ücretsiz otobüs seferleri yapılmaktadır.

Polonya Krakow

İKLİM

Krakow: ılıman bir iklime sahiptir. Diğer bir deyişle: Atlantik üzerindeki hava sistemleri nedeniyle, nispeten yazın soğuk, kışın ise nemli hava kütleleri, bölgede egemendir.

Bu şehrin her güzelliğinin yanında, maalesef kötü bir havası var. Ekim ayı sonunda, ciddi kar yağışı ve muhteşem soğukları başlar. Bunun dışında kalan zamanda da, güneşi gökyüzünde pek nadir görebilirsiniz. İnanmak mümkün olmasa da, her gün yağmur yağmaktadır veya yağabilmektedir.

Evet, bu şehirde sıcaklık kışın bazen eksi 20 derecelere kadar düşmektedir. Yaz aylarında ise, genellikle 30 dereceyi aşmaktadır. Noel dönemi, şehir genellikle tamamen karlarla kaplıdır. Temmuz ayı, en sıcak dönemdir. Nisan ve Mayıs aylarında, hoş kokulu çiçekler, şehrin havasını değiştirir.

 

PARA

Polonya Avrupa Birliğine girmesine rağmen, halen Euro kullanıma sokulmamıştır. Bu yüzden ülkede eski para birimi yan “zloty” kullanılıyor. Ancak, bazı işyerlerinde, hipermarketlerde de, Euro ödenmesi kabul edilmektedir.
1 Euro = 4.2 zloty.
1 ABD doları= 3.2 zloty.
Para değişimleri: “kantor” adı verilen küçük döviz bürolarında yapılmaktadır.

 

DİL

Ülkede yerel lisan olan “lehçe” konuşuluyor. Zor bir dil. Özellikle genç nüfusun büyük bölümü İngilizce biliyor.

Polonya Krakow

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Şehirde güzel işleyen bir trafik vardır. Genellikle, medeni ülkelerde olduğu üzere, burada da sürücüler gayet kibar şekilde yayalara yol veriyorlar. Öte yandan, şehirdeki toplu ulaşım araçlarına sakın biletsiz binmeyin çünkü biletsiz yakalandığınızda 250 Euro ceza kesiyorlar ve bu cezayı ödemeden asla bırakmıyorlar.

Evet: faytonların ve bisikletlerin çok olduğu şehir.

Otobüs

Belediye Taşımacılık hizmetleri tarafından çalıştırılırken ve bir yolculuk için bilet ücreti: 2.80 zlt. dir. Aynı bilet otobüs ve tramvaylarda geçerlidir. Otobüs biletleri: yerel büfeler, otobüs duraklarındaki bilet makineleri ve ana tren istasyonlarındaki kabinlerden satın alınabilir.

Taksi

Şehirdeki taksilerde belli bir standart olmadığını düşünüyor. Çünkü: aynı mesafelerde, farklı taksilerde, farklı ücretler ödemek zorunda kalınıyor ki, aynı mesafeye aynı ücret ödenmesi gerekirken bu durum ilgimi çekti.

Ama: zaten sokak veya caddeden bindiğiniz taksilerin birçoğunun da korsan olduğu söyleniyor. Bu yüzden: taksi kullanımı için en iyi yol “telefonla” taksi çağırmak imiş ki bunların fiyatları standartmış.

Polonya Krakow GECE HAYATI-EĞLENCE

GECE HAYATI-EĞLENCE

Şehirde: hareketli bir gece hayatı için mutlaka “old town” bölgesine gitmelisiniz. Burada, sudan ucuz içkiler içerek, bar ve kulüpleri gezerek sabahlara kadar eğlenmeniz mümkündür.
Bu kulüpler arasında gitmeniz için önereceklerim: shakers, rewolucja, frantic, goraczka olacaktır. Özellikle “clup frantic” mutlaka gitmeniz gereken bir yer olarak öne çıkıyor.
Evet, şehirdeki birkaç gece kulübünden söz etmek istiyorum.

Tabu

Old Town Florianska bölgesinde, şehir merkezindeki en büyük gece kulübüdür. Burada: profesyonel dansçıların gösterileri ilgi çekiyor. Burası bir anlamda “Strip Club” de denilebilir. Güzel bir yer, eğlence düşünenler gitmelidirler.

Gold Club

Old Town Jagiellonska bölgesindedir. Burada da: seksi dansçılar ilgi çekiyor.

 

NE YENİR

Polonya ülkesinin en meşhur yerel lezzetlerinden sayılan “zapiekanka” yı, burada mutlaka tatmalısınız. Bunun şehirde en iyi yapıldığı yer ise “kazimierz” bölgesidir.
Yine yerel lezzetlerden “pierogi” denilen bir tür mantı denemelisiniz. Bunu özellikle öneriyorum, sakın unutmayın.

Güzel bir kahvaltı için “old town” meydanında bulunan cafeteryaları tercih edebilirsiniz. (Özellikle no7 öneririm) Burada yapacağınız kahvaltıda “cottage cheese” demelisiniz.

Polonya Krakow

TURİZM

Yaklaşık 7 milyon turist, her yıl, şehri ziyaret etmektedirler.
Şehirde: Wawel tepesi: imparatorluk sarayını barındırır ve yerleşim tepenin çevresinde gelişmiştir.

Kazimierz denilen bölge ise: şehrin merkezindedir ve Pazar meydanı çevresinde de yerleşim yaygındır. Bu yüzden: Ortaçağ mimarisinin seçkin örnekleri: şehirdeki bu dört alanda, yani görülmektedir.

13’ncü yüzyılda: şehirde Avrupa’nın en büyük Pazar meydanı, çok sayıda tarihi evler, saraylar ve kiliseler de bulunuyordu. Şehrin en büyüleyici tarihi bölümü ise: güney bölümdeki: Jagellonian Üniversitesi ve Polonya krallarının gömüldüğü Gotik katedral, 14’ncu yüzyıl surlarının kalıntıları ve Kazimierz bölgesidir.

Polonya Krakow MİKOLAJ KOPERNİK

MİKOLAJ KOPERNİK

Nicolas Copernicus (Mikolaj Kopernik): astronom, matematikçi, ekonomist, avukat, hekim, astrolog ve stratejist olarak bilinir ve tanınır. Aynı zamanda, Katolik bir din adamıdır. Kendisi başka şehirde doğmuş olmasına rağmen, 1491-1495 yılları arasında Krakov Akademisinde okumuştur.

Daha sonra, İtalya’ya gitmiş ve doktorasını tamamladıktan sonra, yeniden Polonya’ya dönmüştür. Bu çalışmalarında: güneş sisteminin güneş merkezli modelini geliştirmiştir.

Evet, ünlü astronomun evi: şehir merkezindedir. Ayrıca: Jagiellonian Üniversitesi bahçesinde de bir anıtı bulunmaktadır.

Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow

 

GEZİLECEK YERLER

Polonya Krakow OLD TOWN BÖLÜMÜ

OLD TOWN BÖLÜMÜ

Şehrin bu bölümü: UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Eski şehir meydanı

Şehrin en gözde ve hareketli yeri burasıdır. Kocaman bir meydan bulunan bölgede, sokak sanatçıları çeşit çeşit gösteriler yapıyorlar. Bunlar: koro ve pandomim gösterileri, kukla şovları olarak öne çıkıyor. Yani: tek başına şarkı söyleyen, bir şeyler çalandan öte, bunlar daha organize olmuş topluluklardır.

Evet, 14’ncü yüzyılda, şehirde 42 sokak bulunduğu biliniyor. Yazılı belgelerde adı geçen en eski sokaklar: Grodzka, Wisina, Florianska, Bracka ve Slawkowskadır. 19’ncu yüzyılın başlarında bu sokak isimleri, şehir sakinleri tarafından değiştirilmiştir.

Polonya Krakow

All Saints-Azizler Meydanı

Bu meydan: Fransisken kilisesi ve Grodzka caddesi arasındaki bölümü kapsamaktadır. 1257 yılında, komşu Dominikanski Meydanı ile birlikte, şehrin ticari faaliyetlerinin yürütüldüğü bir yer olarak önem kazanmaktadır.

Burada: 13’ncü yüzyıldan kalan bir kilise vardı, bu kilise yıkılınca meydan 19’ncu yüzyılda bugünkü şeklini almıştır. Son zamanlarda: meydana yapılan bölge kilisesi, bu yıkılan kilisenin bir modeli gibi durmaktadır.

Meydanın biraz ilerisinde: Wielopolski Sarayı bulunmakta olup, burası 1864 yılından bu yana, Belediye merkezi olarak kullanılmaktadır. Yine meydanda görülen: konferans ve sergi merkezi “Wyspianski Pavilion”: Ingarden tarafından tasarlanmış ve 2007 yılında yapılmıştır.

Belediye ofisinin: ana girişinin önündeki yeşil alanda duran heykel: Belediye Başkanı Mikolaj Zyblikiewicz’e aittir ve 19’ncu yüzyılda yapılmıştır. Heykel: 1887 yılında buraya yerleştirilmiştir. Ancak, 1953 yılında kaldırılmış ve 1985 yılında yeniden konulmuştur.

Polonya Krakow Gözetleme Kulesi-Barbican

Gözetleme Kulesi-Barbican

Şehir surları içindeki bu kapı: yaklaşık 500 yıllık olup, ortaçağ döneminin askeri mühendislik başarısı olarak görülmektedir.

Şehri saran surların içinde bulunan Gotik mimari stildeki “Barbican” 15’nci yüzyılın sonlarında: artan Tatar tehdidinden korku nedeniyle inşa edilmiştir. 1498-1499 yıllarında: Kral John Albert tarafından yapımı emredilmiştir.

Avrupa’nın en güzel Gotik eserlerinden biri olan kule: taş ve tuğla kullanılarak yapılmıştır. Kulenin iç çapı: yaklaşık 25 metre olup, tuğladan yapılmış duvarlar 3 metre kalınlığındadır.

130 tane mazgal bulunur. Tepe mazgalında: saldırganların üzerine kaynar zift ve su dökmek için açıklıklar bulunmaktadır.

İletişim: sivri kemerli ve su dolu hendek üzerinde, bir asma köprü ile giriş kapısına ulaşılarak sağlanmaktadır. Bu hendek: 25 metre genişliğinde ve yaklaşık 4 metre derinliğindedir. Böylece: saldırganlar için önemli bir engel olarak kullanılmıştır.

Zaten, bu özellikleri nedeniyle, yüzyıllar boyunca Barbican çok sayıda saldırıya rağmen, asla doğrudan ele geçirilememiştir. 1768 yılında, şehir Rus birlikleri tarafından kuşatıldığında: tuhafiyesi Marcin Oracewicz: tüfeği ile bir atışta, Rus birliklerinin komutanı Genaral Panin’i öldürmüştür. Bu olayın anısına, Barbican’ın duvarında bir plaket asılıdır.

Evet: Barbican’ın en önemli görevlerinden biri: şehir cephaneliği ile sur hattı arasındaki bölümün korunmasıdır.

1817 yılına gelindiğinde: yapılan surlar yıkılırken, Barbican’da yıkılmak istenilmiştir. Ancak: Senatör Feliks Radwanski’nin yoğun çabaları sonucu: Barbican ile birlikte St.Florian kapısı ve 3 kule daha yıkılmaktan kurtulmuştur.

Evet günümüzde, gerek Barbican ve gerekse St. Florian kapısı: sur kalıntılarıyla birlikte, tarihi Avrupa savunma yapılarının güzel bir örneği olarak gösterilmektedir.

Son bir not: günümüzde, ayakta kalan 3 tane Barbican bulunmaktadır. Bunlar: Carcassonne (Fransa), Görltz (Almanya) ve Krakow şehrindekidir.

 

Carpenter Kuleleri

Şehir surları üzerinde bulunan bu üç kule: yaklaşık 1300 yılında kireçtaşından inşa edilmiştir ve 15’nci yüzyılda altıgen üst kısım ilave edilmiştir. Şehrin cephaneliği, binanın arkasında gizlenmiştir.

Polonya Krakow şehir surları

1241 yılına kadar Avrupa’da bilinmeyen Tatarlar, aynı yıl işgalci olarak bölgede hüküm sürmeye başlamışlar ve şiddetli ordularını, güney Polonya’ya yaymaya başlamışlardır.

Bu saldırılar sırasında: toprak bent ve ahşap parmaklıklarla çevrili Krakow şehri, kendini savunmayı becerememiştir.

Şehirdeki: Wawel ve St Andrews kiliseleri, taştan yapıldıkları için şehir halkı tarafından barınak olarak kullanılmıştır.

Ancak: Tatar akınları devam edince: şehirde surların yapımı zorunla hale gelmiştir. Şehir surları, 1298 yılında Krakow Prensi Leszik Siyah tarafından yapılmaya başlanmış ve 15’nci yüzyıl sonlarına kadar sürdürülmüştür.

Sonunda: şehirde, iki sıra sur ortaya çıkmıştır. Bunlar: Altemurale diye bilinen dış surlar ve iç duvardır. Dış surlar: yaklaşık 2.5 metre yüksekliğe ulaşmıştır. Taş ve tuğladan oluşan iç sur duvarları ise, 7 metre yüksekliğe kadar ulaşmıştır.

Tüm sistem ise, 6-8 metre genişliğinde, geniş bir hendek ile çevrilmiştir. Savunmanın son aşamasında ise, dayanıklı koridor, Barbican binası ile duvarlara bağlanmıştır.

Duvarlı şehrin 7 giriş kapısı bulunmaktadır. Bu kapıların çoğu: bulundukları sokaklardan isimlerini almışlardır. En eski kapı: Dominik Sisters manastırının duvarındaki “Na Grodku” kapısıdır.

Kapıların açılması ve kapanması için: St Mary kulesinin tepesindeki gözcü tarafından, boru ile verilen sinyaller kullanılmıştır. Kapılar kapanmadan şehre ulaşamayanlar, şehir duvarlarının dışında konaklamak zorunda kalırlarmış.

Evet: zamanla savunma ihtiyaçlarına cevap vermek üzere, kule sayısı arttırılmış ve son olarak 47 kule yapılmıştır. Bu savunma duvarları: 17’nci yüzyıldaki İsveç işgaline dayanmamıştır.

Çünkü: duvarlar, geçen süre zarfında modernize edilmemiştir. Yıkık duvarlar: şehir toplumunun yoksul bölümü tarafından ev yapımında kullanılmıştır.

19’ncu yüzyıla gelindiğinde ise: 1810-1818 yılları arasında, şehir yetkilileri, şehrin modernleşmesi ve güzelleşmesi için surları ve kuleleri yıkma kararı alırlar.

Ancak, yukarıda da söz ettiğim gibi, Senatör Feliks’in olağanüstü gayretleri sonucu: St Florian kapısı, Barbican ve 3 kule yıkılmaktan kurtulur.

Günümüzde: St Florian kapısı ve bitişik üç kule dahil olmak üzere, bu ortaçağ surlarından yalnızca 200 metre kalmıştır.

 

RYNEK GLOWNY CENTRAL SQUARE

Eski şehrin tarihi bölgesinde: 13’ncü yüzyıldan kalma ızgara düzenli sokakların arasında kalan bu meydan: Krakow ana Pazar yeri olarak şehrin merkezini oluşturmaktadır.

10 dönümlük meydan: tüm Avrupa’nın ortaçağ şehirleri içindeki en büyük meydandır ve aynı zamanda, dünyanın en güzel plazalarından birisi olarak kabul edilmektedir.
Evet, bu tarihi meydanda bulunanlar şunlardır:

Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow

 

Cloth Hall

1257 yılında, burada inşa edilen bina, kısa sürede taştan yapılmıştır. Ancak, günümüzde, bu yapının izleri, yalnızca mahzenlerinde görünmektedir. Ana meydanın merkezinde: 14’ncü yüzyılın ikinci yarısında: sağlam bir salon inşa edilmiştir.

Burada: şehre gelen tüccarlar, yalnızca kendi mallarını satmak için bulunuyorlardı ve bu imtiyaz, Kral Casimir tarafından kendilerine verilmişti.

Salonun içi: tezgahlarla doluydu. Bir bölümde kumaş, bir bölümde ise ayakkabıcılar ve deri tabakhaneleri bulunuyordu ve hemen hemen her şey burada takas ediliyordu. Ancak, bu zengin tezgahlar, 1555 yılındaki büyük yangında yanarak yok oldular.

1559 yılında, yeniden bir bina yapıldı ve Rönesans mimari tarzında yapılan binaya “Cloth Hall” ismi verildi. Gotik salon ikiye bölündü ve üst kat: malların ticareti, alt kat ise üretim için ayrıldı.
1875-1879 yılları arasında: bina büyük revizyonlar geçirdi. Tasarımcı Tomasz Prylinski tarafından: buraya zarif mağazalar ve kafeler eklendi. 1883 yılında üst katta: bir resim galerisi ve Polonya Ulusal Müzesi açıldı.

Burayı gezerken: binanın orta kesiminde bulunan pasajda, bir zincir üzerinde büyük bir demir bıçağın asılı olduğunu göreceksiniz. Bu bıçak: hırsızları korkutmak için asılmıştır, söylenenlere göre hırsızlık yapanların, bu bıçakla kulakları kesilirmiş.

Bu bıçağın bir hikayesi daha var. Yukarıda sözünü ettiğim bir efsane vardı, St Mary kuleleri, hatırlayanlar olabilir, bu kuleleri iki kardeş yapmış, biri kısa biri uzun olunca, kısa kuleyi yapan büyük kardeş, diğer kardeşi bir bıçakla öldürmüş, en sonunda kendisi de aynı bıçakla intihar etmiştir, işte bu bıçak, söylenenlere göre o bıçak imiş.

Sonuç olarak: burasının dünyanın en eski alışveriş merkezi olduğu söyleniyor. Hatta yukarıda sözünü ettiğim tezgahların uzunluğunun 108 metre, genişliğinin 8 metre olduğu da belirtiliyor. Günümüzde: zemin kat ve üzerindeki katta bulunan tezgahlarda ve dükkanlarda, birçok hediyelik eşya satılmaktadır. Üst katta ise: 1880 yılında kurulan Krakow Ulusal Müzesinde: 19’ncu yüzyıl Polonya sanatının eşsiz örnekleri sergilenmektedir.

Polonya Krakow
Polonya Krakow

Fransisken Kilisesi

Yapı, 13’ncü yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir. Yapımını sağlayan Prens Boleslaus: öldüğünde gömülmek için bir kilise yapılmasını emretmiş, burası yapılmış ve 1279 yılında öldüğünde buraya gömülmüştür. 15’nci yüzyıla gelindiğinde ise, kilise genişletilmiştir.

1655 yılındaki İsveç işgalinde yanan kilise: daha sonra tamamen yeniden inşa edilmiştir. 1850 yılındaki büyük yangında, bu yeni yapılan kilise de yanmıştır. 1912 yılında, kilise yenilenerek hizmete açılmıştır. Kilisenin batı cephesindeki pencereye özellikle ilginizi çekerim.

Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow

St Florian Kapısı

Kapının ismi, yakınındaki kiliseden gelmektedir. Burası, savunma duvarları üzerinde bulunan 7 ana giriş kapısından birisidir. Onun diğer adı “Zafer kapısı” yani Porta Gloriaedir. Çünkü: krallar muzaffer zaferlerden sonra bu kapıyı kullanarak şehre girerlermiş.

Ayrıca: diplomatlar ve ünlü şahsiyetler şehri ziyaretinde, bu kapının yanında törenle karşılanırlarmış. Kraliyet taç giyme törenleri ve cenaze alaylarında da bu kapı kullanılmaktadır.

Evet, kapı yaklaşık 1300 yıllarında inşa edilmiştir. 15’nci yüzyılda ise taş konsollarla desteklenmiştir. Kapı: 34.5 metre yüksekliğiyle şehir manzarasına güzel bir özellik katmaktadır.

Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow

 

St Mary Magdalene Meydanı

İşte şehrin ilginç yerlerinden birisi daha. Burada: Wawel Tepesi ve Dominikianski Meydanı arasında uzanan bölümde, ilkel ve ahşap binalar olan Ortaçağ kentsel yerleşim bulunuyordu. Burada: esnaf, küçük tüccarlar ve muhtemelen şehrin Prensi: zaman zaman bir araya geliyorlardı.

Evet, bu dinamik yerleşim zamanla yıkılmış ve 1241 yılındaki ilk Tatar baskınında tamamen yakılarak yok edilmiştir. İnsanlar: bu saldırılarda ve baskınlarda, St Andrew ve Sturdly kiliselerine sığınmışlardır. 1325 yılında burada bulunduğu öğrenilen St Mary Magdalene kilisesi ise, 1811 yılında yıkılmıştır.

St.Mary Magdalene meydanının, bugünkü meydanın merkezinde bulunduğu düşünülüyor.

Polonya Krakow St Mary Kilisesi
Polonya Krakow St Mary Kilisesi
Polonya Krakow St Mary Kilisesi

 

St Mary Kilisesi

Bölgenin en önemli tarihi yapılarından birisi olan kiliseye giriş ücretlidir ve 10 pln ödemek gerekir. Ayrıca: saat 11.30-18.00 arasında kiliseye girilebilmektedir.
Gelelim kilise hakkında bilgiler vermeye:

Bu kilise hakkındaki yazılı kaynaklarda ilk bilgi, 1222 yılında geçmektedir. Ancak, yapı Tatar akınları sırasında tahrip edildi ve daha sonra yapılan ikinci kilise, 14’ncü yüzyılın sonuna kadar son şeklini aldı. 1423-1446 yılları arasında yapı, 6 şapelle zenginleştirildi. Yaldızlı taç, 1666 yılında eklendi. Takip eden süreçte, kilise, şehrin ana kilisesi olarak, zengin ailelerden sürekli bağış aldı.

Kilisede, iki kule bulunmaktadır, ancak bunların yükseklikleri farklıdır. Ancak, kulelerin bu farklı yüksekliklerini, yani neden farklı yükseklikte olduklarını açıklayıcı herhangi bir mimari plan söz konusu değildir. Ancak, bu konuda anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum.

“Kral Boleshaus: saltanatı sırasında, burada bulunan kiliseye iki kule eklemek istedi ve bu amaçla: iki kardeş görevlendirildi. Kuleler bittiğinde: daha yaşlı olan kardeş, kendi yaptığı kulenin diğerinden kısa olduğunu fark etti ve kıskançlık nedeniyle, diğer kardeşini öldürdü.

Bunun üzerine inşaat durdu. Ancak: bir takım gizli güçlerin: öldürülen kardeş adına, onun yarım bıraktığı kuleyi tamamladıkları söylenir. Efsanenin devamında: kardeşini öldüren katil kardeş; pişmanlık duyar ve kilisenin takdis edileceği gün, kardeşini öldürmek için kullandığı bıçakla, kendini öldürür ve kulenin üstünden aşağıya düşerek ölür.

Kilisenin en önemli yanlarından birisi de:

81 metre yüksekliğindeki kulesinden, boru ile yapılan çağrılardır. Yani, şehirde, çevresindeki dört mahalleye, yaklaşık 600 yılı aşkın bir süredir, buradan boru ile melodiler çalınmaktadır.

Sinyal:

Görevli bekçiler tarafından önceleri itfaiye için yani yangınları belirlemek için kullanılırken, ayrıca zamanı belirleme ve düşman saldırılarını ikaz etme gibi amaçlarla da kullanılmıştır. Yaklaşan Tatar ordularını görünce, görevli bekçi boru çalarak sinyal veriyormuş.

Burada anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Bir Tatar saldırısı sırasında, saldırıyı şehir halkına bildirmek üzere kulede görevli bekçi, boru çalmaya başlar, ancak bunu fark eden bir Tatar okçu tarafından, ok ile vurularak öldürülür ve boru çağrısı yarım kalır.

Bunun anısına: günümüzde de boru ile işaret verilirken, melodi tam ortada kesilir. Özellikle, şehir surlarındaki kapıların açılıp kapanması da, bu kuleden boru ile verilen sinyalle çevreye bildirilirmiş ki, surlardaki kapılar kapandıktan sonra dışarıda kalanlar, geceyi surların dışında konaklayarak geçirmek zorunda kalırlarmış.

Kilisenin diğer alt yani daha kısa olan kulesinde ise: 1438 yılı yapımı bir dökme çan bulunmaktadır. Yine efsanelere göre, bu çan: diktatör Stanislav Golek’in oğlu Mazowsze tarafından, herhangi bir yardım almadan kuleye çıkarılmıştır.

Gelelim günümüze: özellikle şunu bilmeniz gerekir ki, 2013 yılı boyunca, kulede restorasyon nedeniyle ziyaret yasaklanmış bulunuyor. Bu restorasyon olmadığında ise, uzun kuleyi ziyaret etmek mümkündür. Buraya tırmanmak için 239 basamak merdiven çıkmanız gerekir ki, bu da yaklaşık 2.5 dakika sürmektedir.

Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow

St Michael ve St Joseph Kilisesi ve Manastırı-Arkeoloji Müzesi

Buraya giriş ücreti, 7 pln. Dir.

1610-1636 yılları arasında, rahipler burada, bu kilise ve manastırı inşa ettiler. 1797 yılında, Avusturya hükümeti: kalın duvarları, dar koridorları ve küçük pencereleri ve tek tek hücreleri olan burayı, hapishane haline getirdi.

Bunun üzerine, rahipler, yakınlarda bulunan Czerna manastırına taşındılar. St Michael: Habsburg monarşisinin en sıkı dönemlerinde ve ardından Polonya döneminde de ve aynı zamanda II. Dünya savaşından sonra da, Avusturya zamanlarında olduğu gibi siyasi mahkumlar için hapishane olarak kullanılmaya ve devam edildi.

Manastır binası, 1958-1966 yılları arasında Arkeoloji Müzesinin ihtiyaçlarına uygun olarak restore edilmiştir. Müzenin koleksiyonunda, yaklaşık 500 bin obje bulunduğu söyleniyor.

Bunlar: Palaelitik dönemden, günümüze kadar olan süreci kapsamaktadırlar. Müze aynı zamanda: Akdeniz Havzası (Mısır) ve Güney Amerika (Peru) medeniyetlerine ait bir sanat galerisine de ev sahipliği yapmaktadır.

Müze aynı zamanda: Akdeniz Havzası (mısır) ve Güney Amerika (peru) medeniyetlerine ait bir sanat sergisine de ev sahipliği yapmaktadır.

Polonya Krakow Town Hall Tower
Polonya Krakow Town Hall Tower

 

Town Hall Tower

Kule: Krakow Town Hall binasının günümüze kadar gelebilen tek kalıntısıdır. Ortaçağ döneminden, 19’ncu yüzyıla kadar, Town Hall: Belediye yetkililerinin merkezi olarak kullanılmıştır.

Yapı: gerek savunma amaçlı ve gerekse hizmet, zarafet ve güç sembolü olarak: bir kule ve 2 katlı taş yapı olarak, 1300 yılı civarında inşa edilmiştir.

Daha sonraki tarihi süreçte ise, belediye binası ve kule, tekrar tekrar yeniden inşa edilmiştir. 18’nci yüzyıla gelindiğinde ise, yapılan küçük ve geçici onarımlar nedeniyle: yapının gittikçe bozulduğu görüldü. Yeniden yapılması mümkün olmasına rağmen, 1817-1820 yılları arasında, bina terk edildi ve yalnızca kule, hatıra olarak bırakıldı.

Gelelim kule hakkında bilgiler

Krakow şehir merkezinde, 70 metre yükseklikteki bu kule: 55 santimetre yana eğiktir. Bu eğikliğin nedeni ise, 1703 yılındaki güçlü bir rüzgar olduğu söyleniyor.

Kare bir temel üzerinde yükselen kulenin duvarları, dikey çizgiler şeklindeki taşlarla dekore edilmiş, kireçtaşı ve tuğlalarla örülmüştür. Tepesinde barok tarzı bir taç bulunur. Ortaçağ Polonya’sının en zengin kulelerinden birisi olarak bilinir.

Evet, bu büyük gotik kule: 13’ncü yüzyılın sonlarında, taş ve tuğladan inşa edilmiştir. 1524 yılında ise, kuleye saat takılmıştır. Takip eden süreçte, çeşitli yangınlardan olumsuz etkilenen kule: 150 yıllık süreçte iyice zayıflamış ve batı duvarı, 1680 yılında üçüncü kata kadar ulaşan bir destekle kuvvetlendirilmiştir.

1685 yılına gelindiğinde ise, kulenin 6.5 metre yükseltildiği görülür. Günümüzde görülen barok çatı ise, 1686 yılında yapılmıştır.

Kulenin altındaki geniş kiler bölümü: bir zamanlar zindan ve işkence odası olarak kullanılıyor iken, günümüzde popüler bir birahanedir. Kulenin derin yer altı bölümlerinde, ayrıca bir kafe ve tiyatro bulunuyor. Zemin katta, ayrıca 1444 yılından kalma, taş ustalarının kullandıkları zanaat işaretleri ve aletlerinden oluşan bir koleksiyon sergilenmektedir.

Kuleye tırmanmak isterseniz: dar ve dik merdivenleri kullanmanız gerekir. Kulenin üstünde, şehrin gayet güzel panaromik bir manzarasını izleyebilirsiniz. Ayrıca: yine kulenin üstünde; Belediyeye ait “Krakow Tarihi Müzesi” bulunuyor.

Polonya Krakow Meryem Bazilikası
Polonya Krakow Meryem Bazilikası

Meryem Bazilikası

Burada: dünyanın en güzel kilisesi olarak kabul edilen “Azize Meryem Kilisesi” bulunuyor. Yapı: farklı kuleleri ve Hejnal melodisiyle ünlenmiştir. 13’ncü yüzyıldan bu yana, Krakow şehrinin başlıca tapınağıdır.

Dünyanın en büyük Gotik heykel sanatı eserleri burada görülmektedir. Bu heykeller: 1440-1533 yılları arasında, Veit Stoss ve Witt Stwosz tarafından yapılmıştır.

42 metre yükseklikte ve 36 metre çapındaki Veit Stoss isimli eser: biraz önce de sözünü ettiğim gibi, dünyanın en büyük gotik heykelidir. Eser: çeşitli renkler ve altın renkli varaklarla süslenmiş, 200 inci limewood heykelden oluşmaktadır.

Orta kesimde: büyük ve canlı aziz heykelleri, havariler arasında Meryem ana gösterilmektedir. Kanatlar; kutsal aile hayatından sahnelerle kaplıdır.

Polonya Krakow WAWEL
Polonya Krakow WAWEL
Polonya Krakow WAWEL

 

WAWEL BÖLÜMÜ

 

Polonya Krakow Wawel Tepesi ve Kalesi
Polonya Krakow Wawel Tepesi ve Kalesi
Polonya Krakow Wawel Tepesi ve Kalesi

 

Wawel Tepesi ve Kalesi

Dik ve kalker tepe: Vistual nehri seviyesinden 25 metre yüksektedir. Eskiden nehir, bataklıklar ile çevriliymiş ve burası için iyi savunma koşulları yaratıyormuş. Arkeolojik araştırmalara göre, tepede ilk insan varlığının, geçmişe dönük olarak 100 bin yıl öncesi yaşadığı anlaşılmıştır.

9’ncu yüzyılda ise: burası, burada kurulan bir aşiret devletinin ana merkezi olmuştur. MS.990 yılında, Wawel bölgedeki gücün ana merkezi haline gelmiştir.

10 ve 11’nci yüzyıllarda ise: burada bir dizi Romanesk yapılar ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak, bu yapılarda, yapı malzemesi olarak ahşap yerine, taş kayalar oldukça beceriksiz bir şekilde kullanılmıştır.

Daha sonraki süreçte, burada bir kale kurulmaya başlanır. Başlangıçta pek de etkileyici olmayan kale, 11 ve 12’nci yüzyıllarda, Polonya hükümdarlarının burada yerleşmeleri sonucunda, güney ve doğu yönünde uzatılarak daha etkileyici hale getirilmiştir.

Özellikle 14’ncü yüzyılda, Kral Diersek döneminde, kale büyük ölçüde genişletilmiştir. 1499 yılında kalede büyük bir yangın görülür. Yenileme çalışmaları, 1504 yılında başlar. Yenileme sırasında, İtalyan ve Macar stilleri kullanılır. Eserlerin çoğu İtalyan mimarlar tarafından yapılır.

Ancak, mimar Bartolommeo, bilinmeyen bir nedenle bir suikastçı tarafından öldürülünce, 1537 yılında yapı savunma rolü üstlenmesine rağmen aynı zamanda bir etkileyici konut yani saraya dönüştürülür.

1655-1657 yılları arasındaki İsveç işgali sırasında, kalenin hemen hemen her şeyi talan edilir. Sonraki Avusturya döneminde, kale askeri kışla haline getirilir.

1905 yılında ise, büyük bir ıslah çalışması yapılır ve yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşur. 1918 yılında Polonya bağımsızlığını kazanınca, ıslah çalışmalarına hız verilir ve işgalciler tarafından buradan taşınan objeler, buraya geri döner.

Bunlar arasında: Polonya krallarının Coronation kılıcı, Flaman duvar halıları sayılabilir.

Gelelim günümüze: günümüzde kalede çeşitli sergiler düzenlenmektedir. Wawel kalesi: Polonya’nın en büyük müzelerinden birisidir.

Kalenin/Sarayın gezilebilen bölümler ise
Devlet/Kraliyet Odaları

1502-1540 yılları arasında inşa edilen eski kale, Kral Sigismund döneminde, Rönesans tarzı bir saraya dönüştürülmüştür. 2 katlı saray bölümü, günümüzde müze olarak ziyaret edilmektedir. Müzede görülebilecek orijinal karakterli ve orijinal mobilyalı odalar, kalenin doğu kanadında bulunmaktadır.

Polonya Krakow Devlet/Kraliyet Odaları

Birinci kattaki odalar:

Bunlar, özel kraliyet dairesi olarak kullanılmıştır. Özellikle, merdivenin sağındaki oda dikkat çekmektedir. Güzelce boyanmış ahşap tavanını ve bunların altındaki duvarlarda bulunan, Lehçe frizleri mutlaka görmelisiniz.

Bu bölümün köşesindeki oda: Kral Sigismund’un yatak odasıdır ve kral son nefesini bu odada vermiştir. Daha sonra, burada kralın oğlu Sigismund Augustus barınmıştır.

Merdivenin diğer tarafında yer alan odalar ise: II. Dünya savaşında Polonya Cumhuriyeti Başkanı Ignacy Moscicki tarafından kullanılmıştır.

Hatta, II Dünya Savaşında, Nazi vali Hans Frank da burada kalmıştır. Bu odaların en ilgi çekeni: tek bir sütun üzerinde bulunan “Alchemia” bölümüdür.

Atölye olarak kullanılan burada, kral Sigismund III Vasa, simyacı Sedziwoj ile gizemli deneyler yapmış ve metalden altın üretmeye çalışmışlardır.

Polonya Krakow Devlet/Kraliyet Odaları

İkinci kattaki odalar:

Burada büyük salonlar bulunmaktadır ve bu salonlarda heyetler ağırlanmıştır. Burada mutlaka görmenizi önereceğim ilginç bir yer var. Bu katın güneydoğu köşesindeki bir oda, “kabul salonu” ve “elçiler salonu” olarak isimlendirilmektedir.

Burada: tavan kirişleri boyunca, 1540 yılından kalma 194 tane olduğu kabul edilen kafa frizleri bulunmaktaymış ve bunlardan yalnızca 30 tanesi günümüze ulaşmıştır.

Bu frizler: 1540 yılında Sebastian Tauerbach isimli bir sanatçı tarafından, odanın tavanına ahşap oyma olarak yapılmıştır. İnsan kafası şeklindeki bu oymaların: hayatın her kesiminden gelen 194 erkek ve kadın olduğu ve yüzyıllar boyunca Polonya kralına yukarıdan bakarak kendisini denetledikleri söylenir.

Evet, burası Avrupa’nın en güzel Rönesans tavanıdır.
Kalenin kuzey kanadındaki odalar, 1595 yılındaki yangında yanmış ve daha sonra Barok tarzda yeniden yapılmıştır.

Burada, kuşlar odası ilgi çekmektedir. Bu odada: tüm odayı çevreleyen boyalı kuş frizleri ilgi çekmektedir.

Kuzey kanadın ucunda bulunan en büyük oda ise, Senatörler odası olarak isimlendirilir. Burada, büyük toplantılar, resepsiyonlar ve kutlamalar yapılırmış. 1518 yılında, Sigismund Bona Sforza’nın: kraliyet düğünü burada yapılmıştır.

Günümüzde, buranın halıları ünlüdür. 350 tane halı, 1550-1560 yılları arasında özel sipariş olarak Flanders atölyelerinde yapılmıştır. Özellikle, İncil’den sahneler bulunan halılar ilgi çekmektedirler. Duvar halılarında, ayrıca: manzara ve hayvan sahneleri, Adem ve Havva, Nuh hikayesi, Babil kulesi dönemi betimlenmektedir.

 

Taç Hazine ve cephanelik

Burada: kraliyet nişanları, elbiseler ve değerli başkaca objeler, bir araya toplanmıştır. Evet, bu hazinede bulunan değerli taşların bir kısmı, İsveç işgali sırasında çalınmış, bir kısmı ise 1673 yılında Polonya Parlamentosu tarafından ekonomik bunalım sırasında satılmıştır.

18’nci yüzyıl boyunca, hazine uğradığı zararlara rağmen, günümüzde, 120 parçadan oluşmaktadır. 1795 yılında ise, Prusyalılar tarafından, hazine çalınmıştır.

Ancak: 1921 yılında Sovyet Rusya ile yapılan anlaşma ile, hazinenin bir kısmı geriye alınmıştır. 1930 yılına kadar tamamlanan koleksiyon, bu tarihte halkın ziyaretine açılmıştır.

Günümüzde, hazinenin en ilgi çeken parçası: Piast hanedanına ait, 13’ncü yüzyıldan kalma bir kılıçtır. Çentikli kılıç, özellikle taç giyme törenlerinde kullanılırmış.

Son olarak birkaç cümlede cephanelikten bahsetmek gerekir. Caphenelik: kiler olarak kullanılan üç odadan oluşmaktadır. Bu odaların biri Gotik, ikisi ise Rönesans mimari stilindedir. Burada, Polonya’nın en büyük zırh, kalkan ve kask ve silah koleksiyonu sergilenmektedir.

Polonya Krakow Wawel Katedrali
Polonya Krakow Wawel Katedrali

 

Wawel Katedrali

Bu muhteşem kilise, Polonya’nın en etkileyici dini yapısıdır. Polonyalı krallar ve onların aile üyeleri katedralde gömülüdürler. Öte yandan: bu katedral: Leh hükümdarlarının taç giydikleri yer olarak bilinir. Wawel Kraliyet Sarayına yakındır.

Evet: MS.1000 yılında, burası bir piskoposluk olunca, Wawel tepesi üzerinde, katedral kilisenin yapımına başlanır. Onun başlatıcısı ve kurucusu, büyük olasılıkla Kral Cesur Boleslaus.

Ancak, yapılan arkeolojik çalışmalara rağmen, ilk katedral hakkında çok az bilgi ve alt bölümde yalnızca sunak masası bulunabilmiştir.

Çünkü, kilisenin, 1038 yılında, Bohemian Duke Bretislaus’un burayı işgalinde tahrip edildiği düşünülmektedir.

Ardından: 11 ve 12’nci yüzyıllarda dikilen kilise: 1305 yılında, bir kaza sonucu çıkan yangın sonucunda tahrip olmuştur. Bu yangın sonucunda, kalıntılar yine kullanılmış ve on yıllık süreçte, burada ayinler yapılmıştır.

1320 yılına gelindiğinde ise, kral Ladislaus’un taç giyme töreninde, buraya yeni bir kilise-katedral yapılmasına karar verilmiştir. Çalışmalar 40 yıl sürer ve yeni kilise, Kral Ladislaus’un oğlu döneminde, yani 1364 yılında tamamlanır.

Polonya Krakow Sigismund Şapeli
Sigismund Şapeli

Buranın altın kaplamalı kubbesi: Rönesans sanatı ve mimarisinin en güzel örneklerinin başında gelmektedir. Burası: 1519-1533 yılları arasında: Kral Sigismund Ben tarafından, kendisi ve ailesinin gömüleceği bir kilise olarak inşa ettirilmiştir.

Taş duvarlar ve kubbenin her santimi: mükemmel heykeller, ince çiçek ve yaratık süslemeleri ve mitolojik sahnelerle bezelidir.

1530-1532 yılları arasında, Nürnberg atölyesinde Hans Vischer isimli sanatkar tarafından yapılan bronz giriş ızgarası: tam bir sanat harikası olarak ilgi çekmektedir.

Polonya Krakow Kraliyet Mezarları

 

Kraliyet Mezarları

Burası, Polonya ülkesinde kendi türünde tek mezarlıktır. 1533 yılına kadar, hükümdarların organları, lahit mezarlarda ya da kilisenin zemini altında bulunduruluyormuş.

Kraliyet ikametgahı, Varşova şehrine gidene kadar, burada son gömülü kral 1733 yılında ölen kral Augusto’dur.

Toplamda, buradaki mezarlıkta: 15 Polonya kralı ve 12 kraliçe gömülüdür. Ülkenin en büyük savaş kahramanları da, buraya gömülerek ödüllendirilmişlerdir.

Polonya Krakow Dev Sigismund Bell-Çanı

 

Dev Sigismund Bell-Çanı

2.5 metre çapında, 2 metre yüksekliğinde ve 11 ton ağırlığındaki “Zygmunt” çanı: şehirdeki en ağır çandır. 1520 yılında, Krakow’da döküm olarak yapılmış ve Krakow, Polonya’nın başkenti iken, Sigismund tarafından Wawel katedraline bağışlanmıştır.

Evet: boyutu ve ağırlığı düşünüldüğünde, bu çan, dünyanın en büyük çanları arasında yer alır. Çanın üstü: St Stanislav ve St Sigismund kabartmaları ve Polonya ve Litvanya kolları ile dekore edilmiştir. Çan: 1521 yılında, 14’ncü yüzyıldan kalma kulenin tepesine asılmıştır.

Çan: şehrin birçok uzak bölümünden de duyulabilmektedir, ancak her Noel, Yılbaşı ve Paskalya Pazarında, 10 adam gücü ile çalınabilmektedir.

Evet: günümüzde, ziyaretçiler katedralin çan kulesi girişinde bilet alarak kulenin merdivenlerini tırmanarak kuleye çıkıyorlar ve çanın yanına ulaşıyorlar.

Özellikle, çanın 660 kiloluk tokmağına dokunmak, bir gelenek olarak kabul ediliyor. Ayrıca: yine çan kulesinden şehrin muhteşem güzel manzarasını izleyebilirsiniz.

Son bir not: bu çan ile ilgili bir efsaneden söz etmek istiyorum. Bu çan: krallar ve çanların çanı olarak bilinir ve zaten Polonya’nın en büyük çanıdır. Söylenenlere göre, çan kulede asılı olduğu sürece: Krakow, hiçbir kötü kaderi yaşamayacaktır.

Çanın “kalp” olarak isimlendirilen tokmağı: bugüne kadar 3 kez kırılmıştır. Bunlar: 1860 yılında, 1939 yılında ve 2000 yılı Noel arifesinde.

Kalp yani çan tokmağının kırılması: efsaneye göre Polonya için kötü bir alamettir. Ama: yukarıda da belirttiğim gibi, bu tokmağa dokunmak, insanlara şans getirir diye de inanış vardır. Tokmak: deri kayışı ile birlikte 365 kg ağırlıktadır.

Polonya Krakow Dragon Den
Dragon Den

Efsaneye göre: Wawel tepesinin altındaki mağaralarda, 270 metre uzunluğa ve 10 metre yüksekliğe erişen koridorlar bulunmaktadır. Buralarda: Wawel Dragon’un yaşadığına inanılırmış.

Canavarın yaşadığına inanılan bu ine: eski bir Avusturya su kuyusundan aşağıya doğru merdiven yapılmış ve 1918 yılında ziyarete açılmıştır. Buradaki turistik rota uzunluğu yaklaşık 81 metredir ve bu yolculukta, son derece farklı karstik oluşumlardan meydana gelmiş, üç kaya oda görülür.

Girişin hemen yanında ise, 1972 yılında, Bronislaw Chromy tarafından yapılan “Wawel Dragon” heykeli görülmektedir.

Gelelim ejderha ile ilgili anlatılanlara:

Söylenenlere göre: Kral Krak tarafından, tepenin altında bir ejderha bulunduğu söylenerek şehir halkı tehdit edilirmiş. Bu ejderha, birçok şövalye tarafından öldürülememiş ve sonunda, şehirdeki genç bir ayakkabıcı olan Dratewka tarafından ejderha yenilmiştir.

Polonya Krakow Kazimierz
Polonya Krakow Kazimierz
Polonya Krakow Kazimierz
Polonya Krakow Kazimierz

 

KAZİMİERZ BÖLÜMÜ

 

Kazimierz Tarihi

1335 yılında: Kral Casimir, Mağdeburg kanunu nedeniyle, Kazimierz şartını imzaladı ve böylece, bu bölge, ekonomik ve stratejik öneme sahip oldu.

Aslında, Kazimierz bölgesi: Vistula nehrinin bataklıkları yakınında, pek de hoş olmayan bir arazide bulunmaktaydı. İlk olarak, 11’nci yüzyılda, Romenesk kubbeli küçük bir kilisenin çevresinde kurulan yerleşim hakkındaki ilk yazılı kaynaklar, 1198 yılında geçmektedir.

1495 yılına gelindiğinde ise, şehirdeki Yahudi cemaati hızla büyümeye başladı ve Yahudiler, ticaret, el sanatları ve bankacılık sektörlerinde şehirde önemli yerlere geldiler. Onlar, şehirde: ayrı bir din, gelenek ve kültür oluşturdular.

Özellikle: Bohemya ve Moravya bölgelerinden gelen Yahudi göçmenler: bölgenin iyice genişlemesine neden oldu. Böylece: burada büyük evler ve Sinagoglar inşa edildi.

Ancak, II. Dünya savaşında, Nazilerin toplu katliamlarına uğrayan Yahudiler: 1939 yılında burada 58 bin kişi olarak yaşıyorken, savaş sonunda yalnızca 3 bin Yahudi, burada hayatta kalmayı başarmıştır.

Günümüzde, burası: insanlarla sohbet edebileceğiniz, yiyip-içebileceğiniz bir yer olarak öne çıkıyor. Ayrıca: burada otantik eşyalar da bulabilirsiniz. Çünkü: II. Dünya Savaşı ve Nazilere ait birçok ilginç eşyalar satan tezgahlar bulunuyor.

Polonya Krakow Eski Sinagog-Tarih Müzesi
Polonya Krakow Eski Sinagog-Tarih Müzesi

 

Eski Sinagog-Tarih Müzesi

Bu müze: bir zamanlar şehirde yaşamış Yahudilerin tarih ve kültür merkezi olarak kurulmuştur. Müze: Polonya’da korunmuş en eski Sinagog içindedir.

Bu Sinagog: 15’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Mimar Worms Regensburg: Prag şehrinde bulunan Gotik koridorlu Sinagogu örnek alarak burayı yapmıştır. 1570 yılında ise: Matteo Gucci tarafından yeniden inşa edilmiştir.

16’ncı yüzyılın ikinci yarısında ve 17’nci yüzyılın başlarında: antre, kadınlar için dua odaları ve Yahudi Komün Konseyi eve eklenerek, mevcut Sinagog genişletilmiştir.

1904 yılında, I. Dünya savaşını izleyen yıllarda ise: Zygmunt Hendel tarafından restore edilmiştir. 1941 yılında, Naziler tarafından Krakow gettosu oluşturulurken: sinegog bu kez: bir depolama alanı ve ofis olarak kullanılmıştır.

Ancak: 1944 yılında, yapının çatısı çökmüştür.

Evet: sinegog, uzun yıllar: Yahudi cemaatinin dini ve idari merkezi olmuştur.
1956-1959 yılları arasında: sinegog; Müze olarak hazırlanmak üzere yeniden inşa edilmiştir. Müzede: Judaica koleksiyonu Profesör Stanislaw Fischer tarafından toplanmış olup, 1958 yılında açılan koleksiyonda: Yahudi ritüel sanat objeleri bulunmaktadır.

Daha sonra ise: yine toplama ve satın alma yoluyla Yahudi Sosyal ve Kültür Derneği tarafından elde edilen objeler ve eserler de müzede sergilenmeye başlamıştır. Bu arada: İsrail Devleti ve özel bağışçılar tarafından da, çok sayıda obje müzeye bağışlanmıştır.

Günümüzde, müzeyi ziyaret ederseniz görebilecekleriniz şunlardır: portreler, resimler, fotoğraflar, Yahudi çeyrek ikonografi ile ilgili fotoğraflar, resimler, baskılar. Ayrıca: sikke koleksiyonu da bulunuyor.

Judaica koleksiyonunun en değerli öğeleri ise: Krakow Yahudi Tarihi ve Kültürü isimli kalıcı bir sergide görülmektedir. Burada: ritüeller ve yıllık törenler, özel ve aile yaşamına ait objeler, 3 ana tematik guruplar halinde ziyaretçilere sunulmaktadır.

Müzenin birinci katındaki 2 oda: portre ve Kazimieri Yahudi ilçesinden görüntülerin sunulduğu bir yerdir.

Müzede düzenlenen geçici sergilerde ise: 1939 yılından önce, Polonya’da yaşayan Yahudilerin çeşitli yönlerini anlatan objeler sergilenmektedir.

Polonya Krakow
Polonya Krakow
Polonya Krakow

 

ŞEHİRDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

Polonya Krakow OSCAR SCHİNDER FABRİKASI
Polonya Krakow OSCAR SCHİNDER FABRİKASI
Polonya Krakow OSCAR SCHİNDER FABRİKASI
Polonya Krakow OSCAR SCHİNDER FABRİKASI

 

OSCAR SCHİNDER FABRİKASI

Oskar Schindler’in Fabrikası: günümüzde savaş deneyimlerine adanmış, modern bir müze haline getirilmiştir. Çünkü: şehir, II. Dünya savaşı sırasında, 5 yıl süreyle Nazi işgali altında kalmıştır. Zablocie bölgesinde Lipowa denilen yerdedir.

Evet: Schindler: Eylül 1939 tarihinde şehir Almanlar tarafından işgal edildiğinde: Nazi partisinin bir üyesi ve Alman istihbaratının bir ajanı olarak görev yapıyordu ama aynı zamanda, 1937 yılında Yahudi bir gurup işadamı tarafından kurulmuş olan fabrikayı da yönetiyordu.

Yani, fabrikanın sermayesi: iki Yahudi işadamı tarafından kendisine sağlanmıştı. Fabrikada: Alman ordusu için tencere ve çeşitli metal kaplar üretiliyordu. Savaş döneminde ise, fabrika: bomba ve top mermisi için kovan üretmeye başladı.

Kendisi: Nazi işgali sırasında: Yahudi gettosu üyelerini, Polonyalı personel ile değiştirerek, onların Nazilerden uzak tuttu. 1943 yılında, Almanlar, gettoda geride kalan Yahudileri tasfiye ettiler. Kızıl Ordunun, II. Dünya savaşı sonunda şehre gelmesiyle: fabrika boşaltıldı ve 1200 Yahudi esir, Mayıs 1945 tarihinde Sovyetler tarafından serbest bırakıldı.

Bu 1200 Yahudi’nin: Alman-Nazi katliamından kurtuluşu: 1993 yılında Steven Spielberg tarafından “Schindler’in Listesi” ismiyle beyaz perdeye aktarılınca: Schindler’in fabrikası da ölümsüzleşmiş oldu.

Haziran 2010 tarihinde, Schindler’in fabrikası: Krakow Tarihi Müzesinin bir kolu olarak ziyarete açılmıştır. Günümüzde, burada 3 bölüm halinde, kalıcı sergilerde 1939-1945 yılları arasında, Krakow halkının durumunu yansıtan filmler, konferanslar, toplantılar ve çeşitli kültürel ve eğitici etkinlikler düzenlenmektedir.

Polonya Krakow KRAKOW HİPOLİT HOUSE

KRAKOW HİPOLİT HOUSE

Plac Mariacki bölgesindedir.
Burası: 1540 yılında yapılmıştır ve adını 17’nci yüzyıldaki sahiplerinden almaktadır. Yapıya dar bir merdivenle çıkılıyor. 3 katlıdır ve üst katlarda merkezi bir giriş salonu bulunuyor.

Evet: Krakow bölgesinin geleneksel evlerini görmek isterseniz, burayı ziyaret etmeniz gerekir. Özellikle: birinci kattaki sıva dekorasyonu: 17’nci yüzyılda Baldassare Fontana tarafından yapılmıştır ve halen korunmaktadır, görmelisiniz.

Bunun dışında, günümüzde müze olarak değerlendirilen evde: çeşitli dönemlere ait antik saatler, dekoratif sanat objeleri ve günlük kullanılan mobilyalar görülüyor.

Saatler arasında: bir Nünberg saati ilgi çekiyor. Ayrıca: 19’ncu yüzyıl başlarında, Patek isimli bir İsviçre firması tarafından yapılan saatler de önem kazanıyor.

 

KATEDRAL MÜZESİ

Zamek Wawel bölgesindedir.

Papa II John Paul: Krakowludur. Bu yüzden, bu müzedeki daimi sergide: Krakow Başpiskoposu olduğu dönemde kullandığı: bir cüppe, bir biretta ve ayakkabı ve diğer kişisel eşyaları sergilenmektedir.

Ayrıca: yine burada kraliyet pelerinleri, göz alıcı kıyafetler, kadehler gibi objeler de sergileniyor.

 

GALİCJA JEWİSH MUSEUM

UL.Dajwor bölgesindedir.

Müze: yenilenmiş bir Yahudi fabrikasında bulunur ve 2004 yılında ziyarete açılmıştır. Müze: Chirs Schwarz tarafından kurulmuştur.

Bu büyük bina içinde: büyük bir sergi alanı ve 40 kişilik koltuk bulunan kafe olabilecek bir alan bulunmaktadır. Burada: Yahudi yaşamı ve kültürünü yansıtan: edebiyat kitaplarının satıldı bir de kitapçı bulunuyor. Evet: Yahudi kültürü ve Polonya Galiçya uygarlığına ait yayınlar, fotoğraflar, resimler ve objeler görmek isterseniz, burayı ziyaret edebilirsiniz.

Polonya Krakow CZARTORYSKİCH MÜZESİ

CZARTORYSKİCH MÜZESİ

Bu müzenin en büyük özelliği, bu müzede bulunan bir yağlı boya tablodan gelmektedir.

Leonardo da Vinci tarafından, sadece 3 kadın portresi yapılmıştır. Bunlar arasında en güzeli ise, bu müzede sergilenmektedir.

Resimde, sanatçının patronunun metresi, hoş ve genç bir güzel olan Cecilia Gallerani gösterilmektedir. Tablonun, 1482-1485 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Yani, Paris şehrinde bulunan ünlü Mona Lisa resminden yaklaşık 20 yıl önce yapılmıştır.

Bu çarpıcı resmin genişliği: 54.8 cm, yüksekliği 40.3 cm dir. Bu portre: İtalya’da Prens Adam Jerzy Czartorysi tarafından satın alınmış ve 1800 yılında Czartoryskis aile koleksiyonuna dahil edilmiştir.

Polonya Krakow WİELİCZKA SALT MİNE-TUZ MADENİ MÜZESİ

WİELİCZKA SALT MİNE-TUZ MADENİ MÜZESİ

Burası: dünyanın tek Tuz Madeni Müzesidir ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Bu nedenle: Polonya ülkesinin en önemli turistik yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Milyonlarca ziyaretçi: oyma kristal tuz ve zengin süslemelerden oluşan heykellerin bulunduğu, labirent pasajlarda, yer altı dünyasında dev mağaralar, yer altı gölleri ve şapelleri keşfetmek için gezerler.

Evet: bu müzeyi gezmek için, yerin 135 metre altına inmek gerekiyor. Bu derinliğe indiğinizde: her yerin tuz ve ahşaptan oluştuğu, ilginç bir müze gezebileceksiniz. Ayrıca: yine yerin 100 metre altında, bir yer altı gölünü göreceksiniz. Madenin en derin yeri 325 metredir.

Maden bölgesinde: yaklaşık toplam 300 km. yürüyüş alanı ve 3000’den fazla galeri bulunmaktadır. Ancak: turistler tarafından gezilmesine izin verilen alan: 64 ile 135 metre derinlikteki 24 galeri ve 2 km. lik yürüyüş alanıdır.

Bu gezide: yerin 90 metre altında: maden işçileri tarafından yapılan “Azize Kinga Şapeli” ve tuzdan yapılmış muhteşem heykeller ve tuz üzerine işlenmiş, muhteşem kabartmalar görebilirsiniz.
Burayı ziyaret ettiğinizde, hatıra olarak “tuz” almanızı öneririm.

Polonya Krakow KALWARİA ZEBRZYDOWSKA CALVARY SANCTUARY
Polonya Krakow KALWARİA ZEBRZYDOWSKA CALVARY SANCTUARY

 

KALWARİA ZEBRZYDOWSKA CALVARY SANCTUARY

Polonya’nın ilk Calvary kutsal yapısı: Karpatların 33 km .güneybatısında bir kasabada 1600 yılında kurulmuştur. Çünkü: aynı dönemde, Kudüs, Müslümanlar tarafından ele geçirilmiş ve kullanılamaz hale gelmiştir.

Burada: merkez kilisesi ve çeşitli büyüklükteki 42 kilise ve şapel oluşturulur. Bu yapılar: 527 metre yükseklikteki Zar yağının yamaçlarında, ağaçlıklar arasında dağınık binalar şeklinde, büyük bir dini kompleks oluşturacak şekilde düzenlenmiştir.

Böylece: bu kompleks: Avrupalı hacıların uğrak yeri haline gelmiş ve yüzyıllar boyunca milyonlarca hacı tarafından ziyaret edilmiştir.

Hacılar, buraya büyük guruplar halinde gelirler ve kutsal Cuma şenlikleri düzenlerler. Özellikle, 15 Ağustos gününde, burada büyük kalabalıklar oluyor.

Ayrıca, yine buradaki Kalwaria Zebrzydowska kasabasında: 1500 esnaf, şık mobilyalar üretmektedirler. Her yıl Temmuz ayında, burada mobilya fuarı düzenlenmektedir.

Polonya Krakow Ahşap Mimari Güzellikleri
Polonya Krakow Ahşap Mimari Güzellikleri
Polonya Krakow Ahşap Mimari Güzellikleri

 

KRAKOW AHŞAP MİMARİ GÜZELLİKLERİ

Krakow şehrinin Malopolska denilen bölgesinde: yüzlerce asırlık ahşap kiliseler, fabrikalar, endüstriyel tesisler, köylü evleri, misafirhaneler bulunmaktadır. Ancak, 2003 yılından bu yana: bunlardan, özellikle 4 tanesi, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Bunlar:
1. Sekowa
2. Binarowa
3. Lipnica Murowana
4. Debno Podhalanskie

Ayrıca: şehrin sınırları için de de, özellikle Salwator mahallesinde, Blogoslawionej Bronislawy sokakta, 1690 yılı yapımı, St Margaret Şapeli, ahşap mimarinin öne çıkan eserlerinden birisi olarak ilgi çekmektedir.

Unesco’nun Dünya Mirası Listesinde, Malopolska ahşap mimarisi eserleri:

St Leonar Kilisesi

Şehir merkezinin yaklaşık 50 km. güneydoğusundaki Lipnica Murowana köyündedir. Tahta kiremitli çıkıntılı çatısı bulunan, tek nefli kilisenin 15’nci yüzyılın sonlarından kaldığı düşünülmektedir.

İç kısım çoğunlukla Barok tarzda dekore edilmiştir. Tavan resimleri, 15’nci yüzyıla tarihlenir. Evet, bu geleneksel kilisenin daha önce burada bulunan, dört yüzlü bir pagan tapınağı yerine inşa edildiği bilinmektedir.

St Archangel Michael Kilisesi

Şehir merkezinin 90 km. güneyinde, Debno Podhalanski köyündedir. Karaçam ve köknardan inşa edilen çatı, kiremitle kaplıdır ve yapının 15’nci yüzyıldan kaldığı bilinmektedir.

Yapının içinde, 16’nci yüzyıldan kalmış güzel duvar resimleri görülmektedir. Bu resimler arasında, özellikle haç ve çarmıha germe sahneleri ilgi çekmektedir.

St Archangel Michael Kilisesi

Şehrin 115 km. güneydoğusunda Biemarowa köyündedir. Yapının 1500 yılında inşa edildiği bilinmektedir. Kulesi, 1596 yılında eklenmiştir. Kilise, 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalma, değerli ve zengin mobilyalar barındırmaktadır.

SS Philip ve Jacob Kilisesi

Şehir merkezinin 155 km .güneydoğusunda Sekowa köyündedir. Kilisenin ana gövdesi karaçamdır ve 1520 yılında inşa edilmiştir. Kısa bir kule, bir çan kulesi 18’nci yüzyılda eklenmiştir.

Kilisenin tavan ve duvarları, zona ile kaplıdır. Kilisenin içindeki heykeller ise 16’ncı yüzyılın sonlarında, Rönesans sanatını temsil etmektedir.

Krakow

Krakow, Auscwitz

Varşova

Polonya Krakow Auscwitz

Polonya Krakow Auscwitz

Naziler: Polonya’yı 1939 yılında işgal etmelerinin ardından, 1945 yılına kadar, bu ülkede 7 tane ölüm kampı kurdular. Bu kamplara kapatılan, yaklaşık 7.5 milyon Yahudi ve Naziler için aşağılık ırk olarak kabul edilen Çingeneler ve özürlülerden; 6.7 milyon tanesi: hastalık, yorgunluk, açlık, aşırı çalışma, işkence ve gaz odalarında öldürüldüler ve yakılarak yok edildiler.

Tüm bu vahşet sırasında: “Wagner” isimli bestecinin klasik eserlerinin çalındığı söyleniyor. Yazının en başında bir şeyden daha söz etmek istiyorum.

Milyonlarca insanın esir tutulduğu ve büyük çoğunluğunun öldürüldüğü bu kamplardan: batı ülkeleri uzun süre gerçek anlamda bilgi sahibi olamamışlar.

Almanların yaptıkları propaganda neticesinde: bu kampın bir çalışma kampı olduğuna onlarda inanmışlar ve bu kamp; bir çalışma kampı olduğu düşünülerek, savaş süresince hiç bombalanmamış.

Kamp alanı: 2012 yılında, 1 milyon 400 bin ziyaretçi tarafından ziyaret edilmiştir. Özellikle: İsrail ülkesinde, bütün genç neslin burayı ziyaret etmesinin sağlandığı söyleniyor.

Zaten, siz de burayı gezerken, ellerinde İsrail bayrakları olan ve İsrail’den geldikleri belli olan guruplarla karşılaşacaksınız, ancak bu insanların: atalarının yaşadıkları o vahşeti gördükçe, ziyaretçilere dahi kin ve nefretle baktıklarını hissetmek hiç te hoş olmuyor.

Polonya ülkesinde kurulan bu 7 kampın en ünlüsü: yaklaşık 1.5 milyon insanın öldürüldüğü ve 1940 yılında kurulan “Auschwitz” kampıdır.

Bu kamp alanı: UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Auschwitz: II. Dünya savaşından önce, yani Naziler burayı ele geçirmeden önce: yaklaşık 15 bin Yahudi’nin yaşadığı sakin bir kasaba olarak biliniyordu.

Kampın bulunduğu yer ise: “Konzentrationslager Auschwitz” olarak isimlendirilen Polonya ordusunun bir kışlası imiş.

Hatta: buranın ilk yapılış amacının: Polonyalı rejim karşıtları, komünistler ve Sovyet esirlerinin tutulması içindir. Ancak: Naziler burayı ele geçirdikten sonra, Mart 1942 tarihinde ilk insan dolusu vagon buraya ulaştı.

Ardından ise: Avrupa’nın birçok şehrinden: vagonlar dolusu insan ama özellikle ırkları seçilerek (Çingeneler, Yahudiler, sakatlar, özürlüler, homoseksüeller, komünistler gibi) buraya taşınmaya başladılar.

Peki: milyonlarca insan: nasıl ses çıkarmadan buraya taşınmayı kabullenmişlerdir?

Söylenenlere göre: Naziler, öyle bir propaganda faaliyetinde bulunmuşlar ki, kampı anlatan milyonlarca broşür bastırarak: burada Almanya’nın geleceğini yönlendirecek iş gücü potansiyelinin yaratılacağı yalanı öne çıkarılmıştır.

Yahudilerin, bu propagandanın etkisinde kalarak, kamp alanına getirilerken ses çıkarmadıkları söylenmektedir. Evet: bu toplu taşıma yaşanırken: kamp alanı olarak kullanılan eski kışlanın yakınlarında: “maidaneck” ve “birkenau” olarak isimlendirilen iki kamp alanı daha inşa edilir.

Yani: ana kamp alanı “Auschwitz-1” olarak isimlendirilirken: 1944 yılında 90 bin esirin hapsedildiği yer “Auschwitz-2” olarak isimlendiriliyordu ve kampın en büyük imha bölgesiydi.

Biraz önce söylediğim gibi: Avrupa’nın birçok yerinden kamp alanına getirilenlerden, yalnızca 400 bin kişi kaydedildi.

Çünkü: bunlar çalışabilecek durumdaydılar. Bunlardan: Yahudi 200 bin, Polonyalı 140 bin, Çingene 20 bin ve Sovyet savaş suçlusu 10 kişi bulunuyordu. Kalan 10 bin kişi ise farklı uyruklardandılar.

Hatta: kampın kapısında, halen görüldüğü üzere “Arbeit macht frei” yani “Çalışmak Özgürlüktü” ibaresi bulunmaktadır.

Burada: “Arbeit” kelimesindeki “b” harfi, bir Yahudi tarafından, burada işlerin ters gittiğini ifade edecek şekilde, ters yani “p” şeklinde yazıldığı söyleniyor.

Evet; çalışamayacak olanlar, yaşlılar, çocuklar, hastalar ve sakatlar: daha kamp kapısından içeri girmeden öldürüldüler, eşyalarına, takılarına ve hatta altın dişlerine ve ne acıdır ki, daha sonra kullanılabilecek her şeylerine el konuldu.

Vahşet kampında: Naziler tarafından her konu araştırmalar yapılarak belirlenmişti. Kampa getirilenlere öncelikle: kollarına yazılı birer “kimlik numarası” veriliyor ve bu kimlik numarasına göre: ırklar ve daha birçok özellik ayrıştırılıyordu.

Küçücük odalarda barındırılan esirlerin, bu dar yerlerde kaç kalori alarak hayatta kalabilecekleri ve bunun karşılığında kaç saat çalışabilecekleri ve çalışırken kaç ay sonra eriyip yok olacakları hesaplanmıştı.

Bu araştırmalar sonucunda: esirlerin muhtemelen 6 aylık çalışma hayatı sonunda ölerek yok olacakları tahmin ediliyordu ve ağır şartlarda, günde 10 saat çalıştırılan esirlerin en vahşi faaliyetleri ise: gaz odasına gönderilirken saç kesme, sonrasında ceset toplama ve yakma işlemlerinin yine kendilerine yaptırılmasıydı.

Evet, tam bir insanlık dramı. İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu dünya üzerinde bir başka yeri görmek: sanırım pek mümkün olmasa gerek.

Hani: gaz odalarında öldürülmüş dedim de: savaşın sonlarına doğru “ölüm gazı” maliyetleri artınca: söylenenlere göre, çocukları ayrı kamplarda toplamaya başlamışlar ve yaklaşık 1.3 milyon çocuk: öldürülmeden kaynar su bulunan kazanlara atılarak işkenceye tabi tutularak telef edilmişlerdir.

Burayı ziyaret ettiğinizde: giriş kısmı olarak belirttiğim bu vahşetin yaşandığı yerleri görecek ve kesinlikle çok etkileneceksiniz, bu insanlık dramını mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Özellikle: ne yazılsa, ne söylense anlamsız, mutlaka görmelisiniz ki, gördüğünüzde inanın bana, çok etkileneceksiniz.

Yaşanan katliamın ne kadar organize ve iğrenç olduğunu göreceksiniz. Kamp komutanı: Rudolf Franz Hoess’tir. Kamp: 27 Ocak 1945 tarihinde: Sovyetler Birliği Kızıl Ordusu tarafından ele geçirilmiştir.

Aslında: Naziler, Sovyet ordusunun çok yakınlarda olduğunu öğrenince: tüm belgeleri imha etmişler ve 56 bin mahkumu serbest bırakmışlardır.

Bu serbest bırakılan mahkumlar: özgürlüğe kavuşacaklarını umut ederek yola çıktılar ama hepsi bu ölüm yürüyüşünde öldüler.

 

ULAŞIM

Buraya gerek Warşova ve gerekse Krakow şehrinden trenle ulaşabilirsiniz. Tren yolculuğu: Varşova şehrinden toplam 5.5 saat kadar sürüyor. Krakow şehrinden ise 2 saat sürüyor. Mesafe olarak, Krakow şehrinin 60 km. güneybatısındadır.

Buraya ulaştığınızda, trenden inince, gar kapısından çıkın ve tam karşıdaki caddeden yürümeye başlayın.

Yaklaşık 15-20 dakikalık bir yürüyüşten sonra; bir park alanı içinden geçtikten sonra “Auschwitz” tabelasını görüyorsunuz ve o istikamete sapıyorsunuz.

Kamp alanına vardınız. Giriş ücreti olarak 3 Euro ödemek gerekiyor. Burada: her yarım saatte bir İngilizce bilen rehberler eşliğinde tur düzenleniyor.

Tura katılanlara kulaklık dağıtılıyor ve böylece rehberin söylediklerini rahatlıkla duyabiliyorsunuz. Yani: rehberi bir para kazanma aracı olarak düşünmeyin.

Rehberli turu tercih edin çünkü rehber, verdiği bilgilerle geziyi daha somut hale getiriyor.

Önce: küçük bir sinema salonunda film gösterimi yapılıyor. Bu gösterimde: Rus Kızıl Ordusunun, 1945 yılında burayı ele geçirdiğinde çektiği görüntülerden oluşan bir siyah-beyaz film, 20 dakika boyunca gösteriliyor.

Sonra: kamp alanına yani “Auscwitz 1” bölümüne giriliyor.

Buraya girişte: özellikle kapının üstündeki “Arbeit mach frei …. “ yazısı ilgi çekiyor. Bu yazı ile ilgili: yukarıda biraz söz etmiştim. Kampın hemen dışında, kapının ilerisinde: bir darağacı var.

Burada: kamp dışında çalıştıkları için kamptan ayrılabilen az sayıdaki esirlerden olan 12 mühendis: isyan planı yaptıkları iddiası ile, yan yana asılarak öldürülmüşlerdir.

Polonya Krakow Auscwitz

AUSTCWİTZ-1 KAMP ALANI

Günümüzde bile, halen duman kokusunun hissedilebildiği kampın içi: düzenli bir şekilde inşa edilmiş, hep aynı tip binalardan oluşuyor. Bu binalar arasında dolaşırken: bir zamanlar Hitler’in, diğer Nazilerin ve katledilen insanların bastığı yerlere basmak, insanda bambaşka duygular yaratıyor.

Polonya Krakow Auscwitz

Evet: kamp alanı içinde, tura katılanlara 10 bina gezdiriyorlar. Tur yaklaşık 2 saat sürüyor.

Binalardan iki tanesinin arasında: 3-4 metre yüksekliğinde kırmızı tuğladan bir duvar bulunuyor. Bu duvarı mutlaka görmelisiniz. Bu duvara “ölüm duvarı” deniliyor.

Çünkü: o dönemde, bazı günlerde, kampta bulunan Nazi subayları tarafından, bu duvarın önünde, bazen 1000 kişiye varan Yahudi kurşuna dizilerek öldürülüyormuş. Amaç, yeni gelecek olanlara yer açmakmış.

Katledilen insanlar arasındaki çocukların oyuncaklarını, annelerin çantalarını, babaların bavullarını ve valizlerini görebiliyorsunuz.

Gezinin son durağı: “gaz odası” oluyor. Gaz odasında; siklon-b gazı kapsüllerinin kutularını görebilirsiniz. İnsanlar: banyo odası adı altındaki bu odalara götürülürler, duşlardan su yerine “ziklon” gazi verilir ve öldürülürlermiş.

Gaz odasının hemen yanında ise “krematoryum” bölümü bulunuyor. Burada, gazlanan esirler yakılarak yok ediliyormuş. Hatta: yakıldıktan sonra, yakılan insanların kemikleri, burada bulunan aletlerle parçalanıp ufalanıyormuş.

Hemen yanında ise: Doktor Mengele’nin muayenehanesi görülüyor. Burada: kendisi, çocukları parçalayarak sözüm ona bilimsel araştırmalar yapıyormuş.

Kamp alanında: Nazilerin katliamlarını kolaylaştıran ünlü barlarını da göreceksiniz.

Polonya Krakow Auscwitz

Tarih Müzesi

Kamp alanının giriş kısmına 5 dakika uzaklıktadır ve yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kamp alanında bulunan Tarih Müzesinde: burada öldürülen insanların öldürülmeden önceki resimlerini görebilirsiniz. Ne gariptir ki: bu insanları öldürenler, katliamı yapmadan önce, bu insanların resimlerini çekmişler ve yaptıkları katliamı böylece belgelemişlerdir.

Ancak, ilginç olan şu: Alman SS subayları: bu görüntüleri kendi üst kademelerine verecekleri raporlarda kullanmak üzere çekmişler ve bu görüntüler ve fotoğraflar, bir esir tarafından yanlışlıkla bulunmuştur. Yoksa: SS Subayları: bu vahşetin gelecek nesiller tarafından görünmesinin engellenmesi için, kamptan çekilirken, kampları yıkmaya bile çalışmışlardır.

Bu fotoğraflara baktığınızda mutlaka değişik duygulara kapılacaksınız. Ancak: özellikle dikkat etmenizi istediğim bir husus var, o fotoğraflardaki insanların yüzlerine, gözlerine bakın, sanırım gözlerinde korku olmadığını, yalnızca öfke, gurur ve umursamazlık gibi bir duygu yansıttıklarını hissedeceksiniz.

Çünkü: fotoğraflarda görülen insanların hepsinin gözleri açık, kaşları çatıktır. Kadınların: saçları kazınmış, kıyafetleri alınmış ve işkence edilmiş olmalarına rağmen, yüzlerinde herhangi bir korku ve tedirginlik hissedilmiyor.

Ayrıca: katledilen insanların saçlarından yapılan kumaş parçalarını ve son günlerde kesilen ve zaman kalmadığı için ilgili firmalara gönderilemeyen saçları görebilirsiniz. Bütün bunların yanında; gaz odasına gönderilmeden önce kesilen saçların: firmalara gönderildiğinde kesilen faturalarını ve yapılan anlaşma metinleri de görülüyor.

Polonya Krakow Auscwitz

 

AUSCHWİTZ-2 KAMP ALANI-BİRKENAU

Krematorium gezildikten sonra: ücret alınmayan otobüsler ile: yaklaşık 6-7 dakikalık bir yolculuktan sonra: Birkenau denilen kamp bölümüne ulaşılıyor. Aradaki uzaklık, yaklaşık 3 km. dir.

Burada: rayların bittiği yerde trenle getirilen mahkumların indirildiği yerde bir tabela bulunuyor ve bu tabelanın üstündeki fotoğrafa dikkatle bakmanızı öneriyorum. Bu siyah-beyaz fotoğrafta, binalar aynı yer aynı.

Burada insanlar iki guruba ayrılmışlar. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi: birinci gurupta olanlar çalışabilecek olanlar, ikinci gurupta olanlar ise, çalışamayacak durumdaki yaşlılar, engelliler, çocuklar ve hastalar.

Bunların gidecekleri yer belli: gaz odaları ve ölüm. Ancak: dikkatle bakıldığında, gerçekten yüzlerinde herhangi bir korku ifadesi yok, açık gözler ve çatık kaşlar, yalnızca öfke hissediliyor.

Çünkü: onlara söylenenler farklı, yukarıda da belirttiğim gibi, onlara söylenenler: burada yıkanıp temizlendikten sonra, kendilerine yeni bir ev ve iş verileceği.

Çünkü: böyle propaganda yapılmış ve hatta: trenden indikten sonra gittikleri gaz odalarına kadar olan bölümde gayet güzel çevre düzenlemesi yapılmış, yani ölüme giden en güzel yol mu demek gerekir bilmiyorum. Çünkü, bu güzel yolun sonu malüm, önce gaz odasında ölüm ve ardından cesedinin yakılarak yok edilmesi.

Kampın bu bölümünde: baraka kısımları geziliyor. Bunlar arasında: 4 tane gaz odası ve 11 tane krematorium yani ölenlerin yakıldığı fırınlar dikkat çekiyor.

Bu kamp alanında, aynı anda 140 bin mahkumun barındırıldığı söyleniyor. Daha sonra “sauna” denilen bölüm görülüyor. Burası: kadın mahkumların: temizlendikleri ve kıyafetlerinin sterilize edildiği bir hijyen kompleksi olarak önem kazanıyor.

Burada: yerler cam kaplamalarla döşeliydi ama bunlar aynı hizada olmayan, 50 x 50 cm. ebadında kaplamalardı.

Burada, tuvaletler de rezilliğiyle ilgi çekiyor. Betondan yapılmış bir bölümde, onlarca yan yana delik bulunuyor. Kampta kalanlar, günde yalnızca iki kere bu tuvalete gidebiliyorlarmış ve her seferinde, tuvaletlerin önünde uzun kuyruklar oluyormuş.

Yani, saniyeler içinde, insanlar işlerini bitirmek zorunda kalıyorlarmış. SS askerleri, bu tuvaletlere asla girmezlermiş, çünkü mikrop kapacaklarını düşünürlermiş. Tuvaletler: kampta kalan esirler tarafından temizlenirmiş.

Evet: yaklaşık 3 saatlik gezi: burada sona eriyor ve Krakow şehrine gitmek için, Auschwitz-1 bölümüne geri dönülüyor.

Polonya Varşova

Polonya Varşova

 

Şehir, Polonya ülkesinin başkenti ve aynı zamanda en büyük şehridir. Avrupa Birliğine bağlı şehirler arasında, 6’ncı büyüklüktedir.

Dünya üzerinde en pahalı şehirler sıralamasında, 144 şehir arasında 113 sıradadır. Yaşam kalitesi açısından yapılan derecelendirmeye göre ise, 100 şehir arasından 87’nci sıradadır.

Vistül nehri: şehir merkezinden geçer. Şehrin Baltık Denizine uzaklığı ise, 350 km. dir. Şehir, deniz seviyesinden 1221 metre yüksekliktedir.

II. Dünya savaşı sonunda tamamen tahrip olan şehir: Polonyalılar ve Sovyetler Birliğinin yardımları ile yeniden inşa edilmiştir.

Bu arada: 9 Kasım 1940 tarihindeki Varşova Kuşatmasında gösterilen kahramanca direniş nedeniyle, Polonya ülkesindeki en önemli madalya olan “Virtuti Militari” şehre verilmiştir.

Evet, şehir her yıl 5 milyon turist tarafından ziyaret edilmektedir. Çok sayıda tarihi bina ve etkileyici sokak cadde görebilirsiniz.

Ancak: hemen başlangıçta şunu belirtmem gerekir ki: bu şehir II. Dünya savaşında en çok bombalanan şehirlerden birisidir ve şehrin % 85’lik bölümü yok olmuş ve daha sonra yeniden yapılmıştır.

Yani: bu şehri ziyaret edecekler: şehirde çok eskiye dönük ve orijinal tarihi bir şeyler beklemelidirler.

Giriş kısmı için son bir not: metro inşaatı nedeniyle, son yıllarda şehirde çok sayıda Türk bulunduğu söyleniyor ki, birkaç kez, yolda Türkçe konuşarak ilerleyenleri görmek mümkündür.

Polonya Varşova

TARİH

Bugünkü Varşova şehrinin bulunduğu yerdeki ilk yerleşim: 1300 yılında, Plock Masovia Prensi Boleslaw tarafından kurulmuş ve 1414 yılında, Mosovia Prensliğinin başkenti olmuştur.
1596 yılında, şehir: Polonya krallığının başkenti olmuştur. Daha sonraki yıllarda ise, sürekli gelişmiş ve hızla büyümüştür. 1655-1658 yılları arasında, şehir, üç kez yabancı istilacılar tarafından kuşatılır ve İsveçliler tarafından talan edilir.

1776 yılında, şehrin Polonya-Litvanya birliğinin başkenti olduğu görülür. 1796 yılında ise, Prusya krallığının başkenti olur. 1806 yılında, Napolyon bölgeyi işgal eder ve şehri, bölgede yeni oluşturulan Varşova Dukalığının başkenti yapar. 1816 yılında Varşova kraliyet üniversitesi kurulur.

1861 yılında, Polonya üzerindeki Rus yönetimine karşı ayaklanma çıkar ve Rus askerleri bu ayaklanmayı bastırırken, 5 Polonyalı milliyetçi ölür.

4 Ağustos 1915 ile Kasım 1918 tarihleri arasında şehir Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilir. 11 Kasım 1918 tarihinde, İkinci Polonya Cumhuriyeti kurulur. 1920 yılına gelindiğinde ise, bu kez Polonya-Bolşevik savaşı çıkar ve Polonyalılar savaşı kazanırlar.

Temmuz 1944 tarihinde, Kızıl ordu Polonya topraklarını ve Varşova şehrini işgal eder. Stalin, bağımsız bir Polonya fikrine karşıdır.

Bunun üzerine Varşova ayaklanması başlar. 63 gün boyunca devam eden bu ayaklanma sonucunda, yaklaşık 150-200 bin Polonyalının ölümü sonunda: Kızıl Ordu şehir dışına çekilir.

Bu arada: Almanlar: şehri yerle bir ederler. Anıtlar ve hükümet binaları, özel Alman birlikleri tarafından yok edilir. Müze koleksiyonları Almanya içlerine taşınır.

17 Ocak 1945 tarihinde, Kızıl Ordu yani Sovyet Birlikleri Varşova şehrinin banliyölerindeki kalıntılara girer ve hızla ilerleyerek şehri ele geçirirler.

Her şeye rağmen, şehir Polonya ülkesinin başkenti, siyasi ve ekonomik yaşamın merkezi olmaya devam etti. Tarihi sokaklar, kiliseler ve binaların birçoğu, orijinal formlarında yeniden inşa edildi.

1979-1983 yılları arasında: John Paul II: dayanışma hareketi adı altında ülkedeki komünist yönetime karşı bir hareket başlattı. Aynı şahıs: 1979 yılında Papa olduktan sonra: Polonya’nın yenilenmesi yönünde, Zafer Meydanında vaaz verdi ve demokratik değişikliklerin yapılmasını istedi.

Polonya Varşova

ULAŞIM

Okecie de Warszawa uluslar arası havaalanı: ismini dünyaca ünlü besteciden almıştır “Frederic Chopin Uluslar arası havaalanı (WAW)” dır. İstanbul-Varşova arasındaki uçuş süresi, yaklaşık 2 saati biraz geçiyor. Varşova havaalanı çok modern ve şirin bir yer.

Havaalanı, şehir merkezine 10 km uzaklıktadır ve güney batıda bulunmaktadır.

Havaalanından şehir merkezine ulaşım için otobüs tercih ederseniz, yolculuk yaklaşık 25-40 dakika arasında sürmektedir. Otobüs kullanmak isterseniz 175 numaralı otobüsü kullanmalısınız, 1 bilet 4.40 zlotidir.

Gece otobüs bulunmamaktadır. Ulaşım için taksi düşünürseniz, havaalanı ile şehir merkezi arasında üç taksi şirketinin bulunduğunu bilmelisiniz. Bu şirketler, Terminal 2 Geliş salonu yakınında kendilerine ait yerde beklemektedirler.

PARA

Polonya’da: Euro’ya geçiş tamamlanmadığı için halen para birimi olarak “zlotisi” kullanılıyor. Bu yüzden, yanınızda Euro veya Amerikan Doları götürmenizi öneririm.

1 Zlotisi = 100 groszy. Dir.
Banknotlar: 10, 20, 50, 100 Zlotisi ve 1,2, 5 Zlotisidir.

Herhangi bir banka veya döviz bürosundan para değişimi yapabilirsiniz. Birçok yerde, büyük mağazalar, benzin istasyonları ve oteller ile restoranlar kredi kartlarını kabul ederler. Ancak: havaalanında hemen döviz değişimi yapmayın çünkü zarar edebilirsiniz.

1 Euro; şehir merkezinde 4 zloti iken, havaalanında 3.5 zloti’ye bozuluyor. Öte yandan zloti, uluslar arası geçerliliği olan bir para birimi değil, yani dönüşte yanınızda zloti kalırsa, bunu Türkiye’de veya başka bir ülkede kullanma şansınız yok, bu yüzden, yanınızdaki Euro veya Dolar cinsi paraları: günlük olarak ve küçük küçük bozdurmanızı ve son günlerde yanınızda fazla zloti bulundurmamanızı öneririm.

İKLİM

Şehirde, nemli karasal iklim egemendir ve buna bağlı olarak kışlar soğuk, yazlar sıcak geçer. Ortalama sıcaklık: eksi 3 derece civarındadır. Temmuz ayında ise, sıcaklık ortalaması, 19.3 derecedir. İlkbahar ve Sonbahar: şehrin en güzel mevsimidir.

VARŞOVA ARMASI

Varşova şehrinin simgesi “deniz kızı” yani “Syrenka” dır. Bu nedenle, şehir içinde bol miktarda deniz kızı heykeli görebilirsiniz. Deniz kızının bulunduğu mühür, yani Varşova şehrinin simgesi, ilk olarak 1609 tarihli bir belgede kullanılmıştır.

En önemli deniz kızı heykeli ise: eski şehir meydanının tam ortasında, bir havuz ile çevrili olarak bulunmaktadır. Ancak, orijinal heykel: Varşova Tarih Müzesine taşınmıştır. Diğer deniz kızı heykelleri: Karowa caddesi üzerindeki Swietokrzyski köprüsü ve Vistula nehri kıyısında görülebilir.

Bu konuda, son bir not: efsanevi figür deniz kızı heykelinin hikayesini bilmek isterseniz: antik dönemde, Triton’un kızları: denizlerin derinliklerinde yolculuğa çıkarlar ve bunlardan birisi Danimarka kıyısında kalmaya karar verir. (halen Kopenhag şehri limanı girişinde bulunan deniz kıyı heykeli bunu ifade etmektedir), ikinci deniz kızı ise Vistula nehri sularının derinliklerine dalarak, warszowa köyüne kadar gelir ve dinlenmek için kumsala çıkar.

Ancak; bir tüccar: deniz kızına hayran olur ve onu takip eder, ele geçirir.

Polonya Varşova Maria Sklodowska Curui

MARİA SKLODOWSKA CURUİ

Radyoaktivite ile ilgili araştırmalar yapmasıyla tanınır. 7 Kasım 1867 yılında doğan Maria: fizikçi ve kimyager olarak tanınır.

Hatta: Nobel ödülü kazanan ilk kadın unvanına da sahiptir. 1903 yılında kocası ile birlikte Nobel Fizik ödülünü paylaşmış, 1911 yılında ise Nobel Kimya ödülünü almıştır.

Paris Üniversitesinde ilk kadın profesör olmuştur.

Evet: Maria: Polonya krallığının Rusya İmparatorluğunun bir parçası olduğu dönemde, Varşova’da gizlice okudu ve bilimsel eğitimine başladı. 1891 yılında ise, ablasını takip ederek Paris’e yerleşti.

Takip eden süreçte: Polonyum ve Radyumu bulmasıyla tanınır. 995 yılında: Paris’te Pantheon’da gömülmüştür.

FREDERİC CHOPİN

Varşova şehrine, yaklaşık 60 km. uzaklıkta bulunan Chopin köyünde; Fransız baba ve Polonyalı anneden doğan ünlü müzisyen: yedi aylık isen, ailesiyle birlikte Varşova şehrine taşınırlar.

Kendisi: besteci ve virtiöz piyanist olarak tanınır. 20 yaşında Polonya’dan ayrılır. Ancak, ayrılmadan önce, onun eserlerinin birçoğu ortaya çıkmıştı.

Hayatının geri kalan kısmını: Paris’te yaşadı. Orada: kompozisyonlarını satarak ve piyano öğretmeni olarak yaşamını sürdürdü.

Fransız Liszt ve Robert Schuman ile dostluk kurdu. 1849 yılında, Paris’te öldü.

Polonya Varşova Alışveriş

ALIŞVERİŞ

Şehirde alışveriş mekanlarının başında “Zlote tarasy” yani “Altın teraslar” gelmektedir. Bu modern alışveriş merkezi, merkezi tren istasyonunun hemen yanındadır ve 200 mağaza bulunmaktadır.

Tren garının hemen yanındaki bu alışveriş merkezinin ilginç görünümüne şaşıracaksınız. Sanki: İstanbul-Kanyon alışveriş merkezinin camla kaplanmış olanını düşünün, ancak içerisi Kanyon kadar lüks değildir.

Burada bulunan “Satürn” isimli alışveriş merkezinden ucuz elektronik cihaz satın alabilirsiniz. Cep telefonlarında vergi olmadığından, ülkemizden % 25 daha ucuz, dizüstü bilgisayarlar ise % 15 daha ucuz.

Bunun dışında: “De Galeria Mokotown” ve “Arkadia” isimli alışveriş merkezleri de, şehirde alışveriş için iyi seçeneklerdir. Buralarda, aradığınız her şeyi bulabilirsiniz.

Polonya Varşova

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Şehirde toplu taşıma hizmetleri: saat: 05.00-23.00 arasında sürmektedir. Gece yarısı ile sabah 05.00 saatleri arasında ise, gece hatları servise girmektedirler.

Toplu taşım araçlarından yararlanmak için gereken biletleri: bilet kiosklarından veya bilet makinalarından satın alabilirsiniz. Hatta: sürücüden doğrudan satın alma imkanı da bulunmaktadır.

Metro

Şehirde 21 metro istasyonu bulunmaktadır. Kuzey-güney yönünde, sadece bir sabit hat bulunur. Metro hattı: Cuma ve Cumartesi geceleri saat: 03.00 de kapanır. Şehirde halen ilave metro hatları inşaatları sürdürülmektedir ki, bu hatlarda Türkler çalışmaktadırlar.

Tramvay

Tramvaylar, şehir genelinde, 29 hatta çalışırlar.

Otobüsler

Otobüslerin 140 hattı tüm şehri kapsamaktadır. Birçok otobüs: Warszawa Centralna tren istasyonu ve Metro Merkez İstasyonu yakınında durur.

Taksi

Şehirde faaliyet gösteren 30 taksi şirketi bulunmaktadır. Bu nedenle, taksi bulmak her zaman için kolaydır.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Polonya mutfağının ana besin maddesi, önce lahana ve sonra patatestir.

Polonya’nın ulusal yemeği olan “bigos” yerel lezzetlerden tatmak isteyenler için öncelikli olmalıdır.

Bu yemek: lahana turşusu, taze lahana, soğan ve mevcut hangi tür varsa o etten yapılır. Gerçek bigos: özellikle Noel ve Paskalya zamanlarında, bütün aile bir araya gelinerek yapılır ve yenilir.

Patates çok farklı şekillerde yenilir. Ama en meşhur şekli “placki ziemniaczane”dir. Genellikle ekşi krema ile servis edilir.

Çorbalar: Polonyada çok lezzetli ve popülerdir. Bunların arasında en tipik olanı “chlodnik” ve “barszcz czerwony” (pancara dayalıdır) çorbalarıdır. İşkembe ile yapılan, bol baharatlı “flaki” çorbası da tercih edilmektedir.

Polonyalılar: yemek ve etlerde genellikle çok baharat kullanırlar. Yemekler yanında, bira içilir.
Gelelim içeceklere: burada lezzetli votka çeşitleri içiliyor ki, bunlar “Zubrowka, Krupnik, Pieprzowka” olacaktır.

GECE HAYATI

Eski şehir bölümünde: gece yarısı bodrum barları ziyaret etmek mümkündür. Şehrin gece ve eğlence hayatı, eski şehir yani old town bölgesinde sürdürülüyor.

Özellikle: mazowiecka caddesi üzerinde, yan yana dizilmiş birçok diskolar bulunuyor. Bunlar: enklawa, rich and pretty, bank, organza.

Bunlar arasında, enklawa hariç diğerlerine gidebilirsiniz çünkü o mekanda, aşırı sayıda turist bulunuyor.

Polonya Varşova
Polonya Varşova

GEZİLECEK YERLER

Polonya Varşova Old Town, Stare Miasto
Polonya Varşova Old Town

OLD TOWN-STARE MİASTO

1980 yılında şehrin tarihi kent merkezi, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Burada dar sokaklarda yapacağınız yürüyüşlerden keyif alacaksınız. Ayrıca: yine burada çok sayıda hediyelik eşya satın alabileceğiniz küçük dükkanlar, kafeler ve restoranlar bulunuyor.

Burada, özellikle “zapiecek” isimli restorana uğramanızı ve “pierogi ruskie” adı verilen yemeği tatmanızı öneririm. Ancak, sossuz olmasını söyleyin çünkü sosunda domuz yağı var.

Polonya Varşova Royal Castle, Zamek Krolewski

 

ROYAL CASTLE-ZAMEK KROLEWSKİ

Burası: Polonya hükümdarları için ikametgah olarak yapılmıştır. 16’ncı yüzyıla kadar: Polonya kralı ve kraliyet mahkemesinin ofisleri ve kişisel çalışma yerleri burada bulunmuştur. Ancak: tarihi süreç içinde, İsveçliler, Almanlar ve Ruslar tarafından yağmalanmıştır.

1791 Anayasası burada hazırlanmıştır. 19’ncu yüzyıldaki çöküşün ardından Kasım ayaklanması, buradan idare edilmiştir.

1918 yılında ise, I. Dünya savaşı sonunda, kale, Polonya başkanının resmi ikametgahı olmuştur. 1944 yılındaki Varşova ayaklanmasında şiddetli çarpışmalar sırasında yıkılan kalenin kalıntıları, Eylül 1944 tarihinde Alman mühendisler tarafından tamamen tahrip edilmiştir.

Ancak: 1971-1984 yılları arasında: kale yeniden inşa edilmiştir ve 1971 yılından bu yana: Warszawa Royal Castle adı altında bir devlet kurumu olarak faaliyet sürdürmektedir. 1984 yılında ise, halkın ziyaretine açılmıştır.

1980 yılında eski kent ile birlikte, Royal Castle da, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.

Kalenin, kale meydanına bakan cephesinin uzunluğu 90 metredir. Cephenin her iki ucunda, soğanlı ve sivri, birer kare kule bulunmaktadır. Sigismund kulesi ise: ana cephenin merkezinde bulunur. Bu saat kulesinin yüksekliği 60 metredir.

Günümüzde: burası ulusal bir müze olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda: resmi ziyaretler ve devlet toplantıları için de burası kullanılmaktadır. Ayrıca: geçici ve kalıcı sergiler bulunmaktadır.

Jagiellonian Odaları

Bu odalar: ikametgah olarak kullanılmıştır. Şimdi ise, Litvanyalı Jagiellon hanedanı üyelerinin bir dizi portreleri bulunmaktadır. 2011 yılında, bu odalar: resim, heykel ve dekoratif sanatın modern ürünleriyle yeniden döşenmiştir.

Parlamento Binası

16’ncı yüzyıldan itibaren Leh demokrasisi buradan yönetilmiştir. 1573 yılında yapılan Anayasa’nın en büyük özelliği dini serbestlik tanımasıdır. 1791 yılında burada kabul edilen Anayasa: Avrupa’nın ilk modern Anayasası özelliğini taşımaktadır. Bu Anayasa burada hazırlanmıştır.

Royal Apartments

Bu daireler de ikametgah için kullanılmış ve burada kral Stanislav Augustus yaşamıştır. 1776 yılında, komşu Kraliyet Şapeli: Domenico Merlini tarafından tasarlanmıştır.

Lanckoronski Koleksiyonu

Bu koleksiyon, 1994 yılında Kontes Karolina Lanckoronska tarafından 37 resim olarak buraya bağışlanmıştır. Koleksiyon içinde özellikle Rembrand’ın iki resmi (Yahudi Gelinin Babası ve Yahudi Gelin) ilgi çekmektedir.

Polonya Varşova
Polonya Varşova Kral Sigismund Sütunu, King Zygmunt III Waza Column

KRAL SİGİSMUND SÜTUNU-KİNG ZYGMUNT III WAZA COLUMN

Bu sütun: 1644 yılında inşa edilen kale meydanındadır. Ancak: kralın oğlu tarafından yapılan anıt; 1596 yılında, Krakov şehrinden, buraya taşınmıştır. 1681 yılında ise, kalıcı bir demir çit ile çevrelenmiştir.

Takip eden süreçte ise: sütun birkaç kez yenilenmiştir ki, en son olarak 1930 yılında yenilenmiştir. 1 Eylül 1944 yılında, Varşova ayaklanması sırasında, anıt Almanlar tarafından yıkılmış ve bronz heykel zarar görmüştür.

Daha sonra ise heykel onarılır. 1949 yılında savaştan sonra, yeni bir granit sütun üzerine heykel yeniden yerleştirilir. Orijinal sütunun kırık parçaları: günümüzde, Kraliyet kalesinin hemen yanında görülebilmektedir.

Bu nedenle: Kuzey Avrupa’nın en eski laik eserlerinden birisi olarak kabul edilmektedir.
Evet: kırmızı mermerden yapılan sütun: 8.5 metre yüksekliktedir.

Sütunun üzerinde, kralın heykeli ise 2.75 metre boyundadır.

Zırh giymiş ve bir elinde haç, diğer elinde kılıç taşımaktadır. Kaide ile birlikte sütunun toplam uzunluğu 22 metredir.

MARKET PLACE-RYNEK STAREGO MİASTA

Burası, Varşova’nın en eski şehir marketidir. İlk olarak 13’ncü yüzyılda, loncalar ve tüccarlar tarafından kurulmuştur. Çevresindeki evler ise, gotik tarzda, geç dönemde yeniden inşa edilmiştir. 1607 yılındaki yangında yok olan site: 1620 yılında yeniden yapılmıştır.

Evet, günümüzdeki yapı: en son olarak 1950’lerde yeniden inşa edilmiştir.

Varşova ayaklanmasında Almanlar tarafından havaya uçurulmuştur. Savaştan sonra ise, orijinal görünümü ile restore edilmiştir.

Günümüzde, burası şehri ziyaret eden turistlerin uğrak yeridir.

Polonya Varşova Barbican

BARBİCAN

Varşova Barbican: şehri çevreleyen tarihi surların günümüze kalan kalıntılarından biridir. Surlar: eski ve yeni şehri birbirinden ayırmaktadır.

Barbican denilen kapı: 1540 yılında Nowoniejska sokağı korumak için yapılmıştır. Bir İtalyan tarafından tasarlanmıştır. Burası: 14 metre genişliğinde ve 15 metre derinlikte bir hendekle çevrilidir.

Dış duvarlarının uzunluğu ise, 30 metredir.

1939 yılında: Varşova kuşatması ve ayaklanmasının ardından, Barbican Almanlar tarafından büyük ölçüde yıkılmıştır. 17’nci yüzyıldan kalan temeller üzerine, 1952-1954 yılları arasında yeniden yapılmıştır.

Günümüzde burada: kentin surlarının tarihi gösteren bir sergi görülebilmektedir.

Polonya Varşova Church of St Martin, Kosciol Sw Marcina

 

CHURC OF ST MARTİN-KOSCİOL SW MARCİNA

Kilise, eski şehir bölgesinin en uzun caddesi olan Piwna Street üzerindedir. İlk olarak 1356 yılında, Mazovie Dükü ve eşi tarafından yaptırılmıştır.

Ana gövdesi barok mimari özellik taşımaktadır. 1970 ve 1980’li yıllardaki ayaklanmalarda, kilise önemli rol oynamıştır.

Polonya Varşova Cathedral Basilica of the Martyrdom of St John the Baptist

 

CATHEDRAL BASİLİCA OF THE MARTYRDOM OF ST JOHN THE BAPTİST

Old Town, Swietojanska bölgesindedir.

Mütevazi binalar arasında sıkışmış durumdaki katedral: ilk olarak bölge kilisesi olarak 14’ncü yüzyılda yapılmıştır. Hatta daha öncesinde burada ahşap bir şapel bulunduğu söyleniyor.

Burada: düğün, taç giyme ve kraliyet cenazeleri düzenlenmiştir. Birçok Polonyalı kral, burada taç giymiştir. Aynı zamanda bazilika olduğundan, kriptalarında çok sayıda mezar bulunmaktadır.

Bunlar arasında: Mazovie dükleri, son Leh kralı Stanislaw Augusto, Cumhurbaşkanı ve Nobel ödülü kazanan yazar Henryk Sienkiewicz bulunmaktadır.

Günümüzde, yaz aylarında burada klasik müzik konserleri düzenlenmektedir.

Polonya Varşova Shrine of our Lady of Grace the Patron of Warsaw

SHRİNE OF OUR LADY OF GRACE THE PATRON OF WARSAW

Geç Rönesans tarzında; 1609-1629 yılları arasında inşa edilmiştir. İçinde; Varşova Patroness Our Layd’nin ünlü mucizevi bir portresi bulunmaktadır. Kilisenin önünde ise: yatan bir taş ayı heykeli bulunur.

Bu heykel: Papa tarafından Kral John Casimir’e bağışlanmıştır. Bu kayanın büyülü olduğuna inanılır ve söylenenlere göre: bu figür yani kadın: utangaç bir prensi beklemektedir.

Polonya Varşova Kanonia

KANONİA

Burası: katedral yakınındaki küçük ve üçgen bir meydandır. Meydanı çevreleyen eski tarz evler ve binalar: 17’nci yüzyıldan kalmadır. Hatta: eski dönemlerde burada bir mezarlık ve kilise bulunduğu söyleniyor.

Ayrıca: yine bu meydanda 17 büyük bronz çan asılıdır ve bunların ziyaretçilere iyi şans getireceğine inanılır.

Bu meydanın bir diğer özelliği de, Varşova şehrinin en dar evinin burada bulunmasıdır.

Eski zamanlarda, dış cephe genişliğine göre vergi ödendiğinden, ev sahibi akıllılık yaparak az vergi ödemek adına evin cephesini özellikle küçük yaptırmıştır.

Polonya Varşova Monument of the Warsaw Mermaid, Pomnik Warszawskie

MONUMENT OF THE WARSAW MERMAİD-POMNİK WARSZAWSKİE

Bu deniz kızı heykeli: eski şehrin tam merkezindeki meydanda bir havuzla çevrili olarak bulunmaktadır. Ama bu heykel kopyadır ve aslı Varşova Tarih Müzesinde sergilenmektedir.

Polonya Varşova Historical Museum of Warsaw

HİSTORİCAL MUSEUM OF WARSAW

Rynek Starego Miatsa bölgesindedir.

Müze, savaştan sonra yeniden inşa edilmiştir. Üç avlulu bir binadadır. Tarihin ilk çağlarından bu yana, ülke topraklarında elde edilen objeler sergilenmektedir.

Müze sinemasında ise: Lehçe, İspanyolca, Fransızca, Almanca ve İngilizce gösterimler sunulmaktadır. Bu gösterilerde, 1939-1945 yılları arasındaki Varşova hakkında bilgi verilmektedir.

Polonya Varşova Stone Stairs, Kamienne Schodki

STONE STAİRS-KAMİENNE SCHODKİ

Bu merdivenler, 15’nci yüzyıldan bu yana burada bulunmaktadır ve şehir merkezinden savunma surlarının dışına ulaşımı sağlamaktadırlar.

Ancak, başlangıçta bunlar ahşaptan yapılmış ve daha sonra, 18’nci yüzyılda taş olarak değiştirilmiştir.

İlginç olan konu: Napolyon Bonaparte: Varşova’ya yaptığı ziyaret sırasında bu merdivenlerden aşağıya yürümüştür.

Polonya Varşova New Town, Nowe Mıasto

 

NEW TOWN-NOWE MIASTO

Şehrin bu bölümü: 14’ncü yüzyılın sonunda kurulmuş ve 18’nci yüzyıla kadar: kendi yönetimi, belediye binası ve kilisesi ile şehirden ayrı bir bölüm olarak yönetilmiştir.

Ancak: burada görebileceğiniz anıt ve binaların birçoğu, Varşova ayaklanması sırasında, yani 1944 yılında Almanlar tarafından tahrip edilmiştir.

Özellikle: Pazar meydanı çevresindeki barok ve Neo-klasik binaların çoğu: savaş sonrasında yeniden yapılmışlardır.

Günümüzde: bu bölümün sokaklarında yürürken, büyüleyici yapılar, çok sayıda restoran ve kafeterya görebilirsiniz.

Ayrıca, şehrin bu bölümünde bol miktarda AVM bulunuyor ve zaten soğuk kış günlerinde halkın büyük kısmı, zamanını bu AVM’lerde geçiriyorlar.

Polonya Varşova Church of the holy Spirit

CHURCH OF THE HOLY SPİRİT

İlk ahşap kilise, 14’ncü yüzyılda burada inşa edilmiştir. Yaklaşık 300 yıldır: her yıl Ağustos ayı başında, Czestochowa yılında, Marian türbesine yapılan yıllık haç yolculuğu, bu kilisenin önünden başlamaktadır.

Polonya Varşova Church of st Jack

CHURC OF ST JACK

Buradaki kilisenin ilk olarak, 1603-1639 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Varşova ayaklanması sırasında: kilise isyancılar tarafından: ikametgah ve hastane olarak kullanılmış ve Almanlar tarafından yıkıldığında ise, enkaz altında yüzlerce yaralı ölmüştür.

Polonya Varşova Maria Sklodowska, Crie Museum

MARİA SKLODOWSKA-CRİE MUSEUM

Müze, 1967 yılında kurulmuştur. Müzedeki sergide: Marie Cruie’nin hayatı ve faaliyetlerine ait objeler ve resimler, fotoğraflar sergilenmektedir. Kendisi: radyoaktivite ile ilk kanser tedavisini başlatmasıyla tanınır.

NEW TOWN SQUARE-RYNEK NOWEGO MİASTA

Burası: 15’nci yüzyılda oluşmaya başlamıştır ve eski şehir bölgesindeki benzerinin neredeyse iki katı büyüklükte, dikdörtgen bir meydandır. Meydanın ortasında, 1818 yılında yıkılan Belediye Binası bulunurdu.

Günümüzde ise, 19’ncu yüzyıldan kalma bir demir yığını duruyor ki burada; yeni Varşova şehrinin arması olan bir Virgin ve Unicom ile dekore edilmiştir.

Polonya Varşova Church of St Casimir

CHURCH OF ST CASİMİR

Burası başlangıçta bir kilise olarak yapılmasına rağmen, Kraliçe Maria Kazimiera Sobieska tarafından satın alınmış ve ikametgah olarak kullanılmıştır.

1944 yılındaki Varşova ayaklanmasında ise, burası bir isyancı hastanesi ve siviller için sığınak olarak kullanılmıştır.

Ancak, Alman bombardımanı sonrasında yıkılan ve enkaz haline gelen yapıda, enkaz altında yüzlerce kişi ölmüştür.

Polonya Varşova Sapieha Palace

SAPİEHA PALACE

18’nci yüzyılın ilk yarısında inşa edilen bu binanın mimari stili geç Barok dönemini yansıtmaktadır.

Burası bir askeri hastane olarak yapılmış ve kullanılmıştır. Ancak, 1830-1831 yılları arasındaki Kasım ayaklanmasında: kışla olarak kullanılmıştır.

1944 yılında ise, Almanlar tarafından tamamen tahrip edilmiş ve daha sonra yeniden inşa edilmiştir.

Günümüzde burası “İşitme engelli çocuklar için Eğitim Enstitüsü” olarak kullanılmaktadır.

Polonya Varşova Raczynski Palace

RACZYNSKİ PALACE

Burası, 18’nci yüzyıl başlarında Neo-klasik tarzda inşa edilmiştir. 1944 yılındaki Varşova ayaklanması sırasında isyancılar sarayı ele geçirdiler ve içinde bir hastane kurdular.

1 Eylül 1944 tarihinde, hastanenin içinde yaralı 430 kişi bulunuyor iken, yapı Almanlar tarafından ateş altına alınarak tahrip edilmiştir.

1948-1950 yılları arasında yeniden inşa edilmiş ve günümüzde: Ana Arşiv olarak kullanılmaktadır.

Polonya Varşova Warsaw Uprising Monument

WARSAW UPRİSİNG MONUMENT

Bu anıt: eşit olmayan şartlarda, 1944 yılındaki Varşova ayaklanmasında, 63 gün boyunca işgalcilere karşı direniş gösteren ve anavatanları için canını verenler için ithaf edilmiştir.

Anıt iki parçalıdır. İkinci bölümde, Almanlardan kaçmak için bir kanal sistemine girerken görülen direnişçiler, ilk bölümde bir köprü destek altında görülmektedirler.

Polonya Varşova Krasinksi Palace

KRASİNSKİ PALACE

Burası: Polonya ve Varşova’nın en güzel saraylarından birisidir. 17’nci yüzyılda Barok stilde inşa edilmiştir. Polonya Cumhuriyet Sarayı, Eski Yargıtay ve günümüzde ise Milli Kütüphane olarak kullanılmaktadır.

Bu kütüphanede: mucizevi savaşın dehşetini yansıtan çok sayıda el yazması eser bulunmaktadır. Bunun dışında, diğer Polonyalı ve ortaçağ dönemine ait el yazmaları da büyük önem taşımaktadırlar.

Polonya Varşova

ŞEHİRDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

Polonya Varşova Lazienki Krolewskie Park, Palace Complex

LAZİENKİ KROLEWSKİE PARK-PALACE COMPLEX

Lazienki park ve saray kompleksi: Avrupa’nın en iyi parklarından biri olarak kabul edilmektedir.

Kompleks: Polonya’nın son hükümdarı tarafından, 17’nci yüzyılda kurulan bir peyzaj bahçesi ve Kral Stanislaw için inşa edilen bir saraydan oluşmaktadır. Burası, kralın yazlık sarayı olarak görev yapmıştır.

Polonya Varşova Willanow Park, Palace Complex

WİLLANOW PARK-PALACE COMPLEX

Burası: Kral III. Jan Sobieski ve daha sonra ise II Augustus gibi aristokrat aileler tarafından yazlık konut olarak kullanılan bir yerdir.

Yapı: Avrupa Barok mimarisinin mükemmel bir örneği olarak kabul edilmektedir. Barok İtalyan bahçe ve İngiliz tarzındaki romantik bir park, yapıyı çevrelemektedir.

Burada, günümüzde önemli kültürel etkinlikler ve konserler düzenlenmektedir. Sarayın eski ahırının bulunduğu yer ise, Poster Müzesi olarak ziyaret edilmektedir.

Polonya Varşova Palace of Culture and Science

 

PALACE OF CULTURE AND SCİENCE

Burası: 1955 yılında tamamlanmış ve Sovyetler Birliğinin bir hediyesi olarak yapılmıştır. Joseph Stalin: bir hediye olarak binayı Polonya insanı için yaptırmıştır.

Bina: Sosyalist Realist mimarinin güzel bir örneğidir. 42 katlıdır. Yükseklik 230.68 metredir.

Günümüzde bile: Polonya ülkesinin en yüksek binası olma özelliğini korumaktadır. Bina içinde: tiyatro, müze, yüzme havuzu, bilim ve teknoloji müzesi, kukla tiyatrosu, sinema ve konser salonu bulunur. Yani, tam bir kültür merkezi olarak kullanılmaktadır.

1989 yılında, şehir mimarları, bu yapıyı istemedikleri yönünde bir kampanya başlamışlarsa da, günümüzde burası kültürel bir miras listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Binanın 30’ncu katında bulunan seyir terasında: Varşova şehrinin muhteşem bir görüntüsünü izleyebilirsiniz. Ancak, buraya çıkmak isterseniz, akşam saat: 19.00’dan önce çıkmanız gerekiyor, çünkü o saatte kapanıyor.

Bu arada çıkış ücreti: yetişkinler 18 zloti, çocuklar için 12 zlotidir.

Polonya Varşova Warsaw Rising Museum

WARSAW RİSİNG MUSEUM

Müze; Varşova ayaklanmasının 60’ncı yıldönümünde yani 2004 yılında açılmış ve ülkelerinin bağımsızlığı için ölenlerin anısını yaşatmak için düzenlenmiştir. Müze içinde: interaktif ekranlar, video görüntüleri ve fotoğraflar ile ziyaretçilere o dönemler, yani ayaklanma dönemleri anlatılmaktadır.

Polonya Varşova National Museum

NATİONAL MUSEUM

Müze; antik dönemden günümüze kadar olan sürece ait zengin bir koleksiyon içermektedir. Binada: Dünya savaşı sırasında, devletin sanat hazinelerinden bir kısmı saklanmıştır.

Günümüzde ise: dünyanın birçok yerinden, sanat ile ilgili geçici sergiler düzenlenmektedir.
Binanın yan bölümünde ise, açık hava sergisinde: Polonya askeri hayatına ait objelerin sergilendiği Polonya Ordu Müzesi bulunmaktadır.

Polonya Varşova Copernicus Science Centre

COPERNİCUS SCİENCE CENTRE

Burası bir bilim merkezi olarak tanınmaktadır. Burada: her türlü deney yapılabilir. Herkes, her şeyden önce doğanın gizemini, kendi deneylerini yaparak eğlenerek öğrenmektedirler.

Polonya Varşova National Stadium

NATİONAL STADİUM

Varşova ulusal stadyumu: EURO 2012 yani Avrupa Futbol Şampiyonası için inşa edilmiştir. Eski şehir ve günümüzdeki şehir merkezine yakın konumdadır. Şehrin birçok yerinden de görülebilmektedir.

Polonya Varşova Multimedya Fountain Park

MULTİMEDYA FOUNTAİN PARK

Old town ve Vistula nehirleri arasında kalan bölgededir. Özellikle, akşamları ve sıcak yaz günlerinde, gerek Varşovalılar ve gerekse turistler için bir cazibe merkezidir.

Polonya Varşova Places Related To Fryderyk Chopin

 

PLACES RELATED TO FRYDERYK CHOPİN

Fryderyk Chopin: Varşova şehrinin en bilinen ünlülerinden birisidir ve şehirde ikamet ettiği yer: burasıdır. Kendisi, burada 20 yıl yaşamış ve müzik eğitimini burada almış, ilk konserlerini burada vermiştir.

Polonya Varşova Prozna Street, Ulica Prozna

 

PROZNA STREET-ULİCA PROZNA

Dünya savaşı sırasında, Varşova Yahudi Gettosu burada yaşamıştır. Getto binalarının çoğu, tamamen yok edilmiş ve bunların sadece birkaç tanesi bırakılmıştır. Bu bırakılanlar ise, caddenin her iki tarafından günümüze kadar korunmuştur. Ancak: tuğla ile çevrili orijinal duvarların çok küçük parçaları kalmıştır.

Polonya Varşova Nozyk Sinagogu

NOZYK SİNAGOGU

Dünya savaşından sonra, şehirde ayakta kalan tek Sinagog olarak önem kazanmaktadır. Sinagog 1902 yılında yapılmıştır.
Dünya savaşı sırasında, burası Almanlar tarafından depolama yeri olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise, ibadete açıktır.

Polonya Varşova Powazki Mezarlığı

 

POWAZKİ MEZARLIĞI

Avrupa’nın en eski mezarlıklarından birisidir. Burası: 19 ve 20’nci yüzyıllarda Polonyalı ünlü sanatçılar tarafından yapılan heykellerle doludur.

LAZİENKİ PARKI

Avrupa’nın en büyük parklarından birisi olarak bilinmektedir. Park alanı içinde: sincaplar, ördekler ve tavus kuşları, başıboş dolaşmaktadırlar.

Parkın içinde, özellikle ünlü besteci “Frederyk Chopen” in anıtını görebilirsiniz. Ayrıca: yine park alanı içinde: III. Jan Sobieski’nin anıtı da ilgi çekmektedir.

Çünkü: bu şahıs: Osmanlı imparatorluğunu Viyana kapılarından çeviren Haçlı Ordusunun başkomutanıdır.

Evet: bu büyük parkı hava güzelse gezebilirsiniz. Ama hava soğuksa gitmenizi önermiyorum.

Polonya Varşova Praga

PRAGA

Burası: duvarlarında kurşun izlerinin hala durduğu, geniş avlulu harabe binaların bulunduğu bir yer olarak dikkati çekiyor. Hani: İstanbul-Dolapdere gibi denilebilir.

Zaten şehrin bu bölümü, uzun yıllar bağımsız bir yer olarak kalmış ve 18’nci yüzyılın sonunda resmen Varşova merkezine bağlanmıştır.

Yıllar boyunca: üç farklı din (Katoliklik, Ortodoksluk, Yahudilik) burada barış içinde barınmışlardır. Ama, savaşın yarattığı yıkım buranın diğer en büyük özelliğidir ki, yazının başında belirttiğim gibi, hala bazı binalarda kurşun izleri görülebilmektedir.

Savaşın yarattığı yıkımın ardından, bölgedeki birçok sanayi tesisi: daha sonraki süreçte kültür merkezi, sinema, galeri ve bar haline getirilmiştir.

Aslında: buraya özellikle turistlerin gitmemesi yönünde bazı uyarılar bulunuyor ama şehirdeki en iyi partilerin de burada yapıldığı söyleniyor. Bu partilerde: avluda toplanan müzik gurupları müzik yapıyor, öte yandan “hotdog” lar partiye katılanlara ikram ediliyormuş.

“Piyanist” isimli filmi izleyenler olabilir, bu film işte burada çekilmiştir. Öte yandan: hani, yerlilerin turistleri asla girmemeleri yönünde uyardıkları bu bölge: yakın geçmişten bu yana: sürekli gelişmektedir.

Burada: sanat stüdyoları, galeriler, alternatif tiyatrolar, yer altı kulüpleri bulunmaktadır.