Bolu Gerede

Bolu Gerede

Gerede, Kayıkiraz köyü, evet, anne memleketim, birkaç kez gittim ve bu güzel, şirin ilçeyi doya doya gezdim.

Özellikle; Esertepe’den, şehrin görüntüsü ve de gece ışıklandırılmış olarak görüntüsünün muhteşemliğini anlatamam, buradan, yakınlardan geçerseniz, mutlaka zaman ayırın ve bu şirin beldemizi görün. Son olarak Nisan 2023 tarihinde gittim, gezi yorumlarım aşağıdadır.

ULAŞIM

Gerede: D-100 kara yolu üzerindedir ve bu yüzden buraya ulaşım gayet kolaydır. Aynı zamanda: Ankara-İstanbul otobanı da Gerede yakınlarından geçer.  Gerede-Ankara arası uzaklık: 137 km. Gerede-Bolu arası uzaklık: 52 km. Gerede-İstanbul arası uzaklık: 300 km. Gerede-Zonguldak arası uzaklık: 140 km. Gerede-Karabük arası uzaklık: 90 km. Gerede-Abant arası uzaklık: 81 km. Gerede-Yedigöller arası uzaklık; 75 km. Gerede-Kartalkaya arası uzaklık: 65 km.

Bolu Gerede

TARİH

Bölgenin ilk yerleşimcilerinin; Btinyalılar olduğu biliniyor. Daha sonra ise: Frigyalılar, Likyalılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar.

Bölge, ortaçağda, Türklerin eline geçmeden önce, şehir merkezinin keçi kalesi diye bilinen yerde, Bizans hakimiyetinde bir yerleşim olduğu biliniyor.

Türklerin eline geçtikten sonra ise, 1197 yılından itibaren, burada Oğuz Türkleri iskan edilmiş. Günümüzde: Kayı ön adlı köyler, hala varlıklarını sürdürüyor. (Kayı, Kayıkiraz, Kayısopron, Salur, Afşar, Körseli)

Yıldırım Beyazıt: Kastamonu’ya ilerlerken, 1395 yılında, Gerede’yi Osmanlı topraklarına katar. Aynı dönemde, Gerede’ye: bir cami, bir hamam ve iki medrese yaptırılır. 1692 yılında, Gerede, Bolu sancağına bağlıdır.

Ünlü tarihçi, İbn-i Batuta, Seyahatnamesinde, Gerede hakkında şunları yazar: “ Burası, bir yayla eteğinde güzel ve büyük bir şehirdir. Çarşı ve caddeleri geniştir. Dünyanın en soğuk yerlerinden biridir. Ayrı ayrı mahallelere bölünmüş olup, her mahalle halkı kendi aralarında yaşar, öteki mahallerle bir yakınlık kurmaya çalışmaz.”

Evliya Çelebi ise, Seyahatnamesinde, şunları yazar.” Gerede, Bolu sancağına bağlıdır. 9 mahallesi vardır. Çarşı içindeki cami güzledir. 3 tekke, 1 hamam, 3 han, 200 dükkan, 7 kahvehanesi vardır. Halkı, genellikle softa ve talebedir. Soğuğu pek çoktur. Erzurum’un soğuğundan bile üstündür. Halkı, Türk taifesidir.

1810 yılında, buradan geçen, yabancı bir seyyah, Morier ise, şunları yazar: “ Gerede, büyük bir şehirdir. Girişinde, fazla miktarda deri fabrikası (tabakhane) görülüyor. Dükkanlar ve pazarlar iyi görünüşlü Türklerle doludur.”

Gerede, 1923 yılında, Bolu’nun kazalarından biri olarak gündeme gelir.

Evet: belki dikkat ettiniz, Gerede’nin tarihini uzun tutmaya çalıştım. Bunun nedeni: annemin Geredeli olması, Kayıkiraz köyünden, ama biraz önce söylediğim gibi, Kayıkiraz köyü, Oğuz Türklerinden günümüze uzanan bir köy olarak öne çıkıyor. Ben de, kişisel olarak, annemin Kayıkiraz köyünden olması nedeniyle gurur duyuyorum, çünkü gerçek Oğuz Türklerinin ilk yerleşimlerinden biri.

Bir de dikkat ettiyseniz, tüm seyyahlar bölgenin en büyük özelliği olarak, soğuktan söz etmişler. Evet, Gerede gerçekten çok soğuk bir yer. Bu soğuk, kar, buz, günümüzde de devam ediyor.

Bolu Gerede

GENEL

Gerede: ortalama, 1300 metre yükseklikte, dalgalı bir arazide kurulmuştur. Sert iklimli, bol yağışlı bir ova şeklindedir. Kuzeydeki dağlık alanın 1600-1800 metre yüksekliklerinde: Gerede yaylaları var.

Gerede denince, deprem akla geliyor. İlk çağda, burada bulunan Btinya şehri depremde yok olmuş. Ayrıca: 1944 yılında da, burada büyük bir deprem olmuş.

Gerede denince diğer akla gelen ise: soğuk. Evet: kar-kış ve soğuk, buranın en büyük özelliklerinin başında geliyor. İklim soğuk, hava soğuk ama insanlar sıcak.

GEREDE DEPREMİ

1 Şubat 1944 tarihinde, Gerede ve çevresinde, 7.4 şiddetinde, büyük bir deprem oldu. Halk arasında bu depreme, “goca hareket” denilir. Bu deprem sonucu: 3959 kişi ölmüş, 1182 kişi yaralanmış ve 9422 bina yıkılmış.

Deprem sırasında: ilçenin 4 km. güneyinde, Ilıca yolu üzerinde, yolu kesen bir çatlak oluşmuş. Burada: kara, batıya doğru 3 metre itilmiş.

Bolu Gerede

DERİ ÜRETİMİ-DERİCİLİK-TABAKHANE-DERİ

Gerede denilince akla dericilik gelir. Burası, adeta bir dericiler şehri gibi. Burada: 120 civarında deri üretim firması yani diğer adı ile tabakhane var. Bunlardan ayrı, 150 civarında da, kemer yapan ve kimyasal ürün satışı yapan firma var.

Yani, ülkemizin deri üretiminin yüzde 40’ı burada yapılıyor. Günlük deri üretim kapasitesi: 300-350 ton. Bölgedeki dericilerin büyük bir kısmı, bavul ticareti yolu ile deri ihraç ediyor. Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan, bölgenin deri sattığı başlıca ülkeler. Burada üretilen derilerden yapılan ayakkabılar: İtalya, ABD ve Almanya’ya ihraç ediliyor.

KEMERCİLİK

Gerede’de, 150 civarında kemer atölyesi var. Yurt içine ve yurt dışına muhteşem güzellikteki kemerler pazarlanıyor.

BAKIRCILIK

Günümüzde, az sayıda işletme tarafından yaşatılıyor. Bakırcılar çarşısında: esnaflar tarafından üretilen bakır ibrikler, göğümler, sini, kazan gibi eşyalar satışa sunuluyor. Hediyelik olarak tercih edebilirsiniz. Bence, bakırcılar çarşısına uğramalısınız.

GEREDE PANAYIRI (MAHYASİ)

Gerede panayırı, Osmanlı imparatorluğunun ilk panayırıdır. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan ilçede; geçmiş dönemlerde çok sayıda büyükbaş hayvan alınıp satılırmış.

Bu yüzden, eski adı katır panayırıdır. Ancak, zamanla diğer ihtiyaçlarda alınır-satılır olmuş. Yarışlar, eğlenceler düzenlenir, ziyaretler verilir olmuş. Ancak, katır panayırı ismi, kaba görüldüğünden, zamanla “kaz panayırı” olarak değiştirilmiş.

Evet, Gerede panayırı, eskilerin deyimi ile mahyası; bilenler tarafından mutlaka zamanı takip edilip, gidilen bir yer. Özellikle, yalnızca Geredeliler değil, yakın çevre yerleşim yerlerinden de, panayıra mutlaka giden insanlar var. 3 gün süren bu panayırda: ilçe merkezinde, panayır için ayrılan bölgede: tamamen organik yani yerel ürünler satılıyor.

Özellikle: üreticiden doğrudan satış yapıldığı için, fiyatları da uygun. Yerel halk için, bir eğlence, bir değişiklik olarak değerlendirilen panayır, çevreden günübirlik gelenler için ise, bir alışveriş, doğal ürünlerin satın alınabileceği büyücek bir pazar yeri olarak görülüyor. Evet, bu pazar yerinin en meşhur ürünü ise, kaz. Özellikle: pişmiş kaz veya kesilip temizlenmiş kaz alıp, kendiniz de pişirebilirsiniz.

NE SATIN ALINIR

Gerede’de: özellikle deri ürünlerin satıldığı yerleri ziyaret edip, deri ürünler satın alabilirsiniz. Kemer olabilir, tabaklanmış deri olabilir. Bu tabaklanmış deri ile: kendinize uygun yelek, mont vs. diktirebilirsiniz.

NE YENİR

Gerede denilince, elbette birçok yemek çeşidi akla gelebilir. Ama, benim sizler için özellikle önereceğim yemek: kızarmış kaz. Evet: Gerede’de, mutlaka kızarmış kaz yemelisiniz.

Ama bunu bulamasanız: yine buraya has, kapalı pide tadabilirsiniz. Son bir not, buraya yolunuz düşerse “Şakşak helvası” denemelisiniz.

Bolu Gerede

GEZİLECEK YERLER

Bolu Gerede Asar Kalesi

ASAR KALESİ

Gerede’nin 20 km. doğusunda. Bir kayalık tepe üzerinde kurulu. Çevredeki arazi üzerinde, bol miktarda, Bizans seramikleri bulunmuş. Dolayısı ile, kalenin Bizans döneminde yapıldığı düşünülüyor. Yine de, kesin olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor.

Efsanelere göre: kalenin bulunduğu tepe ile, hemen doğusunda bulunan tepe arasında: Ulusu Deresi altından, bir geçit bağlantısı varmış. Halk: doğudaki tepede yaşıyormuş, ama bir düşman tehlikesi durumunda, dere altındaki geçitlerden geçerek, Asar Kaleye çıkıyorlarmış.

Bolu Gerede Keçi Kalesi

KEÇİ KALESİ

Gerede’nin 5 km. kuzeyindedir. Hakim bir tepe üzerindedir. Btinyalılar zamanından kalmadır.

1995 yılında aslına uygun olarak restore edilmiştir. Tarihi İpekyolu üzerinde bir konaklama yeri olan Gerede’nin geçmişinde önemli bir yeri olan kale, halen varlığını devam ettirmektedir. Bir ortaçağ yapısı olan Keçi Kalesi, tahminen MS.7’nci yüzyıl ile 13’ncü yüzyıl arasındaki bir dönemden kalmadır.

Efsanelere göre: şehre saldırı olduğunda, halk: mal ve hayvanlarla beraber kaleye sığınıyor ve kendilerini savunuyorlarmış. Yine böyle bir durumda: kale düşman tarafından kuşatılır ancak kaleye saldırmakta başarılı olamazlar. Gündüzleri saldırılarına devam ederler.

Derken, kalede yiyecek sıkıntısı başlar. Bir gece: kalede yaşayan halk ayaklanır, kaledeki  tüm keçilerin boynuzlarında, mum yakarak, kalenin  dışına salarlar. Bir anda, büyük bir ordunun üzerlerine geldiğini sanan düşman, oradan kaçıp dağılır. Geredeliler ise, keçiler sayesinde düşmandan kurtulmuş ve kalenin ismi bu olaydan gelmiştir.

Bolu Gerede Kiliseli Tüccar Hanı

KİLİSELİ TÜCCAR HANI

İlçe merkezinde. Kitirler mahallesinde, Bizanslılardan kalma bir han. Han, 2 katlı ve bazı bölümleri ahşap. 1800 yılında yapılmıştır.

Güneyinde, oldukça büyük bir kapıdan giriliyor, hanın ortasında üstü açık, büyükçe bir avlusu var. Binanın alt katında: hayvan barınağı ve dinlenme odaları, iki ahşap merdivenlerle çıkılan üst katında da, konaklama odaları var.

Tarihi ipek yolu üzerinde, tüccar ve kervansarayların konaklama yeri olan handa, bir odanın doğu cephesindeki pencerelerden birinin kilit  taşında bulunan “haç”, buranın bir zamanlar, kilise olarak kullanıldığı fikrini vermektedir.

Bolu Gerede Çalar Saat ve Kulesi

ÇALAR SAAT VE KULESİ

Kitirler Mahallesindedir. 1882 yılında Ahmet Usta tarafından yaptırılmıştır. Ahşap, kare planlı bir kule şeklindedir. Cumhuriyet devrinde onarım görmüştür. Ancak, saat şu an çalışmamaktadır.

Bolu Gerede Esentepe Arkut Dağı Kayak Merkezi

ESENTEPE ARKUT DAĞI KAYAK MERKEZİ

İlçenin 5 km. kuzeyinde, 1300 metre yüksekliktedir. Çam ormanlarıyla kaplıdır. Ulaşımı son derece kolaydır. İlçe merkezine sadece 5 dakika uzaklıktadır.

Burada: kış sporları ve kayak imkanlarına sahip bir otel var. Bölgede sürekli esen rüzgar nedeniyle “Esentepe” ismi kullanılan bu yörenin ismi, Atatürk tarafından verilmiş.

Arkut dağındaki pistlerde kayak yapılabiliyor. Kayak meraklıları deneyebilir. Burada uluslararası kayak federasyonu tarafından onaylanmış 1.5 ve 5 kilometrelik iki tane pist var.

Arkut dağı olarak bilinen bölgede bulunan bu pistlerde, yaz sezonunda da çim kayağı yapılabiliyor. 1.5 km lik pis, kayağı yeni öğrenen ve az bilenler için idealdir. 5 km. uzunluğundaki kayaklı koşu ve mukavemet pistinde, kış mevsiminde uluslararası kayak ve yaz mevsiminde dağ bisikleti yarışları düzenlenmektedir.

Bolu Gerede Esentepe Mesire Yeri

ESENTEPE MESİRE YERİ

Gerede’nin 1.5 km. kuzeyinde, 1300 metre yüksekliktedir. Tüm ilçeye hakim manzarası ile öne çıkar. Burada: muhteşem ağaçlar var, bastığınız her yer yemyeşil çim. Yazın: piknik, gezi, kros, çim kayağı, kışın ise: kayak yapmak mümkün.

Buranın düzenlemesi mükemmel, buraya yolunuz düşerse veya buranın yakınlarından geçerseniz, merkeze çok yakın bu mekana mutlaka uğrayın, yanınızda malzeme olmasa bile, tahta masalara oturup semaver çayından içmenizi öneririm.

YILDIRIM BEYAZID CAMİSİ

Şehir merkezindedir. 1395 yılında, Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. 1944 yılındaki büyük depremde yıkılmış, ancak daha sonra yeniden inşa edilmiştir. Ama, bugünkü görünümü, elbette orijinal halinden uzaklaşmıştır.

Abant tanıtımı.

Yedigöller tanıtımı.

Kartalkaya tanıtımı.

Bolu tanıtımı.

Mengen tanıtımı.

 

Isparta

Isparta

Gül ve halı ile öne çıkan ve dünya üzerinde haklı bir ün kazanan bu güzel ilimize birçok kez gittim.

ULAŞIM

Isparta: Ankara-Antalya bağlantılı kara yolu üzerinde bulunmuyor. Bu kara yolu üzerinde, Keçiborlu’yu geçtikten sonra: ana yoldan sapmanız gerekiyor. Ana yoldan yaklaşık 19 km. uzaklaştıktan sonra, Isparta’ya ulaşmanız mümkün.

Aslında: Ankara-Antalya arasında ulaşım düşünenler için, bu yoldan saparak Isparta’ya ulaşmak ve oradan yola devam ederek, Antalya’ya ulaşmak mümkün ve bu yol, Burdur üzerinden ilerleyen yola göre: gerek kalabalık olmaması ve gerekse daha kısa olması nedeniyle bilenler tarafından tercih ediliyor.

Bende, Ankara-Antalya arasındaki yolculuklarınız için, Isparta üzerinden Antalya’ya ulaşmanızı rahatlıkla önerebilirim.

Bu ara yol; Dereboğazı yolu olarak tanımlanıyor. Bu 138 km. lik yol; 3 yıl gibi kısa bir sürede yapılmış ve 1995 yılında hizmete açılmıştır. Bu yolun, Antalya bağlantı noktası: özellikle, şehir kalabalığına uğramadan, Side-Alanya istikametine gitmek isteyenler için çok uygun. Evet, bu yolun Antalya şehrindeki bağlantı noktası, Alanya yolu üzerinde, hemen Antalya Hava alanından sonra.

Isparta’nın bir kısım şehre uzaklıkları şöyledir.

Isparta-Ankara arası uzaklık: 422 km. Isparta-Antalya arası uzaklık: 128 km. Isparta-Burdur arası uzaklık: 51 km. Isparta-Denizli arası uzaklık: 167 km. Isparta-İstanbul arası uzaklık: 601 km. Isparta-İzmir arası uzaklık: 382 km. Isparta-Konya arası uzaklık: 264 km. Isparta-Nevşehir arası uzaklık: 487 km.

Hava ulaşımı değerlendirildiğinde: Isparta’da, 1992 yılında, hava alanı yapılmıştır. Süleyman Demirel Hava alanı: Keçiborlu sınırları içinde olup, İl merkezine 28 km. ve Burdur iline ise, 30 km. ve Antalya iline, 140 km. uzaklıktadır. Yılda, 1.5 milyon yolcuya hizmet verebilme kapasitesi vardır.

Bunun dışında: Isparta’da, demir yolu ulaşımı da bulunuyor. Ama: demir yolu ulaşımı kısıtlı.

Isparta

TARİH

Bugünkü Isparta şehrinin bulunduğu yer yakınlarında, İlk çağlarda, “Baris” isimli bir kentin bulunduğu ve Isparta adının bu “Baris” kentinden geldiği düşünülmektedir. Ancak, bugünkü kent civarında yapılan araştırmalarda, böyle bir şehrin varlığına rastlanmamıştır. 14. yüzyıl Arap kaynaklarında ise, İlin bugünkü bulunduğu yöreye: “Saparta” ismi verilmektedir. Isparta adının bu sözcükten geldiği de bir olasılık.

Evet, ilin tarihine gelelim. Isparta ilinde, toplam 56 höyükte, Neolitik ve Kalkolitik yerleşimler tespit edilmiştir. Tüm höyüklerde, Tunç Çağ yerleşimleri bulunmaktadır.

Hitit döneminde: bölge, “Pitaşşa” olarak biliniyor. Daha sonra ise, Frigler; Pisidia denilen bu bölgede egemenlik kurarlar. MÖ. 334 yılında, Pisidia bölgesi, Pers egemenliğine girer. Tarihi kaynaklarda, Pisidia adına, ilk kez, MÖ. 5 yüzyılda rastlanır. Daha sonra ise, Anadolu’ya giren İskender, bu bölgeyi de ele geçirir ve MÖ. 323 yılına kadar, bu durum sürdürülür. MÖ. 133 yılında bölgede Roma egemenliği görülüyor.

Pisidia bölgesinde, özellikle İmparator Augustus döneminde, Roma egemenliğinin simgesi olan koloni kentleri kurulur.

Roma imparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra: MÖ. 395 yılında, Isparta, Bizans imparatorluğunun bir eyaleti ve bir dini merkez haline gelir.

1204 yılında; Isparta yöresi, III. Kılıç Arslan’ın saltanatı sırasında fethedilir. I. Keyhüsrev (1204-1210)  ve I. Kaykavus (1219-1237) yıllarında, yöredeki Selçuklu egemenliği iyice pekişir. Ancak, Moğol akınları sonucu Selçuklular yıkılınca, bölgede, beylikler dönemi başlar.

Bölgede: 1301 yılından itibaren, Hamidoğulları Beyliği kurulur. 1390 yılında ise, Yıldırım Beyazıt tarafından, bölge, Osmanlı yönetimine alınır. Bu dönemde: bölge, Karamanoğulları Beyliği ile Osmanlılar arasında zaman zaman el değiştirir.

16.yüzyıl başlarında: Şahkulu isyanı, bölgeyi olumsuz olarak etkiler. Şahkulu, bölgeyi yağmalar ve çok sayıda kişi öldürülür. 1511 yılında, isyan bastırılır. 16.yüzyılda, Isparta, önemli bir dokumacılık merkezi olarak tarih sahnesinde yerini alır. Halıcılık: 15.yüzyıla doğru, dış piyasalarda önem kazanmaya başlar.

17. yüzyılda: Isparta yöresini etkileyen önemli bir olay da: Haydaroğlu ayaklanmasıdır. 1645 yılında, Isparta yöresinde ortaya çıkan, Kara Haydar isimli bir şahıs: soygunlar yaparak, yöreyi uzun süre tedirgin etmiştir. Daha sonra ise, yakalanarak öldürülmüştür.

19.yüzyıl başlarında, şehir, bir veba salgını geçirir.

Bu salgın sonucunda; 200-300 kişi hayatını kaybeder. Osmanlı Devletinin son yıllarında: Isparta’nın başlıca ekonomik etkinliği: gül yağcılığı, halıcılık ve haşhaş üretimidir. Isparta’nın ihracatı da, bu ürünlere dayalıdır. 1908 yılında, İzmir’de kurulan bir şirket, halı üretiminde, Uşak’tan sonra, en büyük ağırlığı, Isparta’ya vermiştir. Burada; 2160 tezgahlık bir imalathane kurulmuştur.

Evet, Milli Mücadele sırasında bölgede yaşananlara gelince: Milli Mücadelenin en şiddetli dönemlerinde, Isparta, asker göndermenin yanı sıra, cephenin yiyecek ve giyecek ihtiyacının hemen hemen tamamını karşılar. Yiyeceklerin bir kısmı, çoğu zaman, halktan toplanan ayni yardımlarla sağlanıyordu.

Cepheye yakın illerin hemen hepsinin düşman işgalinde veya işgal tehdidinde bulunması nedeniyle, cephe gerisi: lojistik hizmetler bakımından Isparta’yı öne çıkarmıştı. Bu amaçla oluşturulan hastane hizmetleri; burada, tek asker hastanesinin temellerinin atılmasına da neden olmuştur. Yunan işgaline uğramamış nadir yerlerden biri.

Isparta

GENEL

Şehir, Akdeniz Bölgesinin kuzeyinde, Göller bölgesinde bulunuyor. Ortalama rakım: 1050 metre.

Şehir: birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunuyor. Şehir: Isparta-Dinar-Çivril-Uşak fay hattı üzerindedir. Buna bağlı olarak: tarihi süreç içinde, bölgede birçok deprem meydana gelmiş. Özellikle: 1875, 1890, 1901 yıllarındaki depremler; büyük ölçekleri ile, kayıtlara geçmiştir. En fazla can kaybı ise, 1914 tarihindeki depremde yaşanmıştır.

Bu depremde: bölgede, 2000 den fazla insan ölmüş, binlerce insan ise, evsiz kalmıştır. Kayıtlara göre: bu depremde, 3700 binanın yıkıldığı ve ayakta kalanların ise oturulamaz olduğu yazılıdır.

Depremin gece meydana gelmesi, ölü sayısının artmasına sebep olmuştur. Yaklaşık, 20 bin kişi, bir anda evsiz kalmıştır. Tabii, bu dönemde bir yandan da I. Dünya Savaşının sürmesi, bölgede, yoksulluk, hastalık ve benzeri sıkıntıların had safhada yaşanmasına sebep olmuştur. Takip eden dönemlerde de, çeşitli depremler olmuş ve en son olarak, 1995 tarihinde, 6.0 büyüklüğünde deprem, bölgeyi etkilemiştir.

İklim denilince: yörede, kış aylarında, kuru soğuklar sebebiyle zaman zaman Sibirya yüksek basıncı etkili olmaktadır. Yaz aylarında ise, Basra alçak basınç sistemi görülüyor. Gün içindeki sıcaklık farkları, yaz aylarında, kış aylarına nazaran daha yüksektir. Yağışlar ise, kış ve bahar aylarında olmaktadır. Yaz ve sonbahar ayları ise oldukça kuraktır.

İl arazisinin yarıya yakın bölümü, ormanlarla kaplıdır. Bunlar dışındaki alanlardaki bitki örtüsü ise, otlardır.

Isparta ilinde en önemli zirai faaliyetlerin başında, meyvecilik gelir. Elma, kiraz, kayısı, vişne ve üzüm yetiştiriciliği, meyve ürünleri arasında önemli yere sahiptir. Ülkemizde, çok büyük bir oranda başı çeken gül üreticiliği yanında, hububat, baklagiller ve endüstri bitkileri de Isparta tarımında önemli yer tutar.

Ülkemizdeki: elma ve kiraz üretiminin önemli bir kısmı, İlden karşılanmaktadır. Elmada birinci, kiraz yetiştiriciliğinde ise, ikinci sırada yer alır.

Isparta denilince: elbette, burada bulunan askeri kurumlardan da söz etmeden geçmek olmaz. Çünkü: burada bulunan askeri eğitim merkezinde; her dönem, yoğun olarak askerlik hizmetini yapmak üzere gelen asker adayları, hafta tatilinde çarşıda gezmeye çıkmış askerler, asker yakınları ve askeri malzeme satan birçok dükkan göreceksiniz.

Tüm bunlar: Isparta’da bulunan ve yaklaşık 10 bin kişi kapasiteli bir askeri eğitim birliğinde askerlik hizmetini yapan askerler ve bunların eğitiminden sorumlu  diğer askeri personeldir. Bu askeri personel için: şehirde: askerlik hizmetinin yürütüldüğü büyük askeri kışla alanına ilaveten, hemen şehir merkezinde: askeri lojmanlar, Orduevi, Askeri Hastane bulunmaktadır.

Isparta Gül ve Halı Festivali: her yıl, festival komitesince belirlenen tarihlerde, 3 gün olarak kutlanmaktadır.

ISPARTA VE ATATÜRK

Atatürk, 6 Mart 1930 tarihinde Eğirdir’e ulaşır ve burada Eğirdir Gölünü ve Can adayı çok beğenir. Bunun üzerine, Can adanın tapusu, Belediye Meclisi kararı ile Atatürk’e verilir. Atatürk, 6 Mart 1930 günü Kuleönü’den Isparta’ya yolculuk yapar ve saat 11.00’de Isparta’ya gelir. Burada, büyük bir coşkuyla karşılanır ve bugünkü Atatürk Bulvarı üzerinden yürüyerek doğruca Tümen Binasına gider. Daha sonra Valiliği ziyaret eder. Her yıl 6 Mart tarihinde, Atatürk’ün Isparta’ya gelişini anmak için kutlamalar yapılır.

Isparta

GÜL-GÜL YAĞI 

Yağ gülü (rose damascena): 1870 li yıllarda, Anadolu’ya, Bulgaristan’dan gelen göçmenler tarafından getirilmiştir. Isparta’da yağ üretim gülü ise, 1888 yılında başlar. Gülyağı üretimi ise, 1892 yılında “Müttüzade İsmail Efendi” isimli bir şahıs tarafından yapılır.

Bu dönemde: basit ve ilkel kazanlarla üretilmeye başlanan gülyağı, daha sonraki uzun yıllarda yaygınlaşarak, üretilmeye devam edilmiştir. 1935 yılında ise, Modern Gülyağı Fabrikasının yapılması ile, büyük ölçüde, sanayi tipi gülyağı üretimine başlanır.

Bu arada: Gülbirlik tarafından: 1958 yılında İslamköy Gülyağı Fabrikası ve 1976 yılında, diğer bir kısım gülyağı tesisleri kurularak, gülyağı üretimi şekil değiştirir. Gülyağı, günümüzde, tamamen sanayi üretimi şeklinde yapılmaktadır. Yörede: birçok, yerli ve yabancı gül işleme fabrikaları bulunmaktadır. Bu fabrikalar: toplam 15 tanedir.

Isparta yöresinde gül yağı üretimi: 1954 yılında kurulan Gülbirlik tarafından sürdürülmektedir. Gülbirlik, günlük gülyağı üretimi ile, Türkiye’nin ve dünyanın bu alanda en büyük üretici ve ihracatçı kuruluşudur.

Halen, dünyanın parfüm ve kozmetik sanayinin önde gelen kuruluşlarının gülyağı ve gül ihtiyaçları, Gülbirlik tarafından karşılanmaktadır. Tüm bunların yanında, Gülbirlik, 1998 yılından sonra, kozmetik üretimine de başlamıştır. Zaten, Isparta yöresinde; satışa sunulmuş bu ürünleri bol miktarda göreceksiniz.

Isparta

ISPARTA HALI

Isparta’da halıcılık, bölgeye yerleştirilen Türk oymakları ile başlamış. Bu oymakların dokuduğu “Türkmen Halıları”, yüzyıllar boyunca, gelenekselliğini korumuştur. Ancak, son yüzyıllarda, batılı halı tüccarlarının, kendi isteklerine göre halı sipariş etmeleri yüzünden, bu gelenek etkisini sürdürememiştir.

Evet: 19.yüzyıl sonundan başlayarak: İzmir, Manisa, Kula, Uşak ve Isparta’da; Şark Halı siparişleri nedeniyle, mahalli ve geleneksel özellikteki halılar unutulmuş ve tam 100 yıldır da, dokunmamaktadır. 19. yüzyıl ortalarına kadar: Avrupalıların istedikleri halıların üretimi ve pazarlaması, Osmanlı tüccarlarının elinde bulunuyordu. Ancak: 19. yüzyıl sonlarında, Avrupalı tüccarlar bu ticareti ele geçirdiler. İngiliz tüccarlar, ip ve modellerini vererek, önce Uşak ve çevresinde halı dokutmaya başladılar. Böylece, geleneksel dokuma tarzındaki kültür değişti.

Değişen kültür ne idi?

Isparta’da halıcılığın tarihi hakkında, sizlere kısa bilgi vermek istiyorum. Isparta’da halıcılık: 1889 yılında, özel bir teşkilat ile başlamış. Kurulan özel şirket ile: iyi halılar dokunmaya başlandı. Bir taraftan okullarda tezgah başlarında çocuklara halı işlemesi öğretildi. Diğer taraftan, şirket tarafından, halıların satışında, aracılardan kurtulmak için alıcılarla doğrudan temasa geçilmeye çalışıldı.

Takip eden dönemde: 1924 yılında Isparta’da “İplik Fabrikası” kuruldu. Bu fabrika: 1943 yılında Sümerbank’a devredilmiş, 1990 yılında ise, Sümer Halı Organizasyonu içine alınan Sümer Halı Isparta Halı Fabrikası üstlenmiştir.

Bu oluşum: halı için ham madde sağlamak, halıların dokunup, tekrar fabrikada yıkanmasını sağlamak ve Türkiye pazarına satışa sunabilmek gibi tüm işlemleri yürütmektedir.

Isparta

SÜLEYMAN DEMİREL

Isparta’da, bu isme çok rastlayacaksınız. Süleyman Demirel: yani ülkemizin 9. Cumhurbaşkanı: 1 Kasım 1924 yılında, Isparta şehir merkezine oldukça uzak, İslamköy’de doğdu. 1949 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesinden mühendis olarak mezun oldu. 1949-1951 yılları arasında, Amerika’da: sulama, elektrik teknolojileri, baraj inşaatı doktorası yaptı.

Evet, daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Ancak: Süleyman Demirel, tüm hayatı boyunca, doğduğu bu topraklara, yani Isparta yöresine her türlü hizmeti yapmış biri olarak, Isparta şehri ve halkı tarafından, gerekli: övgü, sevgi, ilgi ve bağlılığı bulmuş ve bulmaktadır.

Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

1992 yılında kurulmuştur. Ancak, Isparta yöresinde yüksek öğrenim, 1960 lı yıllarda başlamıştır. 1976 yılında: Isparta Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi kurulmuştur. Bu Akademi, Fakülteye dönüştürüldükten sonra, 1982 yılında, Antalya’da kurulu Akdeniz Üniversitesine bağlanır.

Başta belirttiğim gibi, 1992 tarihinde bu üniversite kurulur. Başlangıçta: 12 fakülte, 2 yüksek okul ve 4 enstitüden oluşturulması planlanırken, bugün; 12 fakülte, 3 yüksek okul, 15 meslek yüksek okulu, 4 enstitü ve çok sayıda araştırma ve uygulama merkezinden oluşan büyük bir yüksek öğretim kurumudur.

Halen üniversite bünyesinde: 91 profesör, 62 doçent, 426 yardımcı doçent, 260 öğretim görevlisi, 146 okutman, 643 araştırma görevlisi bulunuyor.

Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı olarak, üniversite birimlerinin bulunduğu yerleşim yerlerindeki yurtlarda ise: 3300 kız ve 3100 erkek öğrenci barınmaktadır. Bunun dışında: üniversite bünyesinde: anfi tiyatro, basketbol sahaları, fitness salonu, halı sahalar, kondisyon merkezi, koşu parkuru, kum futbolu, voleybol alanları, mini golf sahası, spor salonu, sporcu test merkezi, tenis kulübü gibi sosyal mekanlarda bulunmaktadır.

Isparta

NE YENİR

Şehirde: Isparta Fırın Kebabı denemelisiniz. Az, orta ve dilediğiniz ölçüdeki yağlılık oranında isteyebilirsiniz. 18.yüzyıl başlarında, Isparta’da yaşayan Rumlar, özel fırınlarda, yalnız erkeç etinden, kebap yapmaya başlarlar. Fırın kebabı: o günden bu güne, Isparta’nın vazgeçemediği bir yemek olur. Ancak, günümüzde, yalnızca erkeç etinden değil: damak zevklerine uygun olarak: kuzu, koyun, oğlak ve erkeç etlerinden yapılıyor.

Kekik, şalba, çiğdem vb. gibi bitkilerin hoş kokusu ekleniyor. Kebap pişirilmekte olduğu özel fırınlarda: öyle rastgele sıradan odunlarla değil; is ve alevi olmayan özel meşe odunu ve çalı kökleriyle yakılan ateş ile pişiriliyor.

Daha sade bir anlatım gerekirse: fırın kebabı: uzun şişlere geçirilmiş: kuzu, keçi, oğlak kaburgalarının pişirilmesiyle yapılan bir tür yemek. Üzüm hoşafı ile birlikte servis ediliyor. Ardından da meşhur irmik helvası tatmanız şart.

Nerede yenir? Süleyman Demirel Bulvarından, İstanbul Caddesi ve Mimar Sinan Camisini geçip, Cumhuriyet Meydanının hemen arkasındaki tarihi Bedesten Çarşısının hemen karşısında “Kebapçı Kadir” var. 1851 yılından bu yana, yaklaşık 150 yıllık bir geçmişi var.

Yemek üstüne: kabak tatlısı tatmayı sakın ihmal etmeyin.

NE SATIN ALINIR

Gülbirlik tarafından, gül yağı ham maddesi ile üretilen her türlü kozmetik ürünleri bulabilirsiniz. Hatta: bunlar, set halinde satılmaktadır. Bu set içinde: gül suyu, gül kremi, gül sabunu gibi ürünler bulunuyor.

Tüm bunların yanında: elbette, gül reçeli. Kendiniz ve yakınlarınız için hediyelik olarak düşünülebilecek ve başka bir yerde bulamayacağınız orijinal ürünler bunlar.

GEZİLECEK YERLER

Isparta Müzesi

ISPARTA MÜZESİ

Isparta Müzesi: şehir merkezinde, İstiklal Mahallesi, Millet Caddesinde, 4 numarada bulunmaktadır. (246-2183437)

Müze binasının inşaatı: 1985 yılında tamamlanmıştır. 1989 yılında ise, Arkeoloji Bölümü eklenmiştir. 1999 yılında başlayan restorasyon çalışmaları ise, 2003 yılında tamamlanmış ve yeni düzenlenen salonlar ile birlikte, 16.283 eser bulunan müze, ziyarete açılmıştır.

Müzenin salon girişlerinde: Aksu ilçesindeki Timbriada, Sofular ve Senitli Yaylasında bulunan Pisidia mezar taşlarının örnekleri var. Arkeoloji Salonunda: 1989 yılında, Atabey ilçesinde, Göndürler Höyüğü mezarlığında yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılan, 5 adet küp mezar canlandırılmış.

Bu salonda: Aksu Zindan Mağarası önünden getirilen Eurymedon heykeli, mermer heykeller ve Senirkent Yassıörende bulunan Geç Arkaik dönem, Greko-Pers (MÖ.530-510) mezar stelleri sergileniyor.

Salondaki vitrinlerde ise, sırası ile: gaga ağızlı testiler, taş baltalar, idoller ve bronz yüzük, küpe, iğne gibi süs takıları, pişmiş toprak eserler, kandiller, figürinler sergileniyor. Bu salonda: 7’Nolu vitrinde: müzenin sahibi olduğu iki define sergileniyor.

Eğirdir definesi, 374 adet Osmanlı altın sikkesinden oluşuyor. Eğirdir’de bulunan ve Burdur’a götürülen define, 1989 yılında, Burdur Müzesinden Isparta Müzesine getirilmiş. Diğer define ise, 1995 yılında, Karaağaç Mahallesinde, Cami inşaatı sırasında, temel kazımı sırasında bulunmuş ve müzeye getirilmiş. Definede: 468 adet Osmanlı gümüş sikkesi var.

Isparta Müzesi Etnografya Salonu

Etnografya Salonu

Bu salondaki vitrinlerde sergilenenler şunlar: Aydınlatma araçları, giysiler, işlemeler, takılar, saat ve köstekler, tespbihler, ağızlıklar, kaplar, kahve kültürü ile ilgili malzemeler, ölçü-tartı aletleri, silahlar ve topak ev sergileniyor.

Halı Salonu

Isparta çevresine ait geleneksel halılar, kilimler, cicimler, zililer sergileniyor.

Ön ve Arka Bahçe

Ön bahçede, Sidemara lahit parçaları, Yassıören mezar stelleri ve ostotek örnekleri sergileniyor. Arka bahçede ise, Pisidia bölgesi mezar taşları örnekleri ve mimari parçalar, Yunanca kitabeler, İslami mezar taşlarından oluşan zengin bir koleksiyon sergileniyor.

Isparta Kutlubey Camii

KUTLUBEY (ULU) CAMİ

Şehir merkezindedir. I. Murat döneminde yaşamış ve yararlılıklar göstermiş Osmanlı komutanı olan Kutlubey’den adını almıştır. Bu caminin bulunduğu yerde: 1429 yılında bir cami varmış. Bu caminin çürüyen kısımlarının yenilenmesi çalışmaları sırasında, tavanı taşıyan direklerin çoğunun çürümüş olduğu görülünce, caminin yıkılıp yenisinin yapılmasına karar verilmiş.

Bunun üzerine, Padişah II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı hatırasına, İstanbul’da bulunan Ayasofya’ya benzer: kagir ve çok kubbeli bu cami yapılmış. İnşaat: 1904 yılında tamamlanmış. Ancak, yapılan bu cami: 1914 yılındaki depremde yıkılmış. Bunun üzerine, 1922 yılında, bugün görülen cami yapılmış. Petek üstünde yükselen külah, kurşun kaplamalıdır.

HIZIRBEY CAMİSİ

Keçeci mahallesindedir. Hamidoğulları Devletinin kurucusu Feleküddin Dündar Beyin oğlu Hızırbey tarafından yaptırılmıştır. Yapım tarihi olarak, 1325 yılı değerlendirildiğinde, ildeki en eski cami olduğu ortaya çıkıyor. Cami küçüktür. Dört duvarı taş, içi ahşap, çatısı toprak dam, minaresi kövkeden yapılmıştır.

1881 yılında damı yıkılarak, çatı biraz daha yükseltilmiştir. 1887 yılında minaresi harap olmuş ve 1911 yılında, cami tamamen onarılmıştır. 1969 yılında yeniden bir onarımdan geçirilmiş ve bugünkü halini almıştır.

Isparta Firdevs Paşa Camii

FİRDEVS PAŞA CAMİSİ (MİMAR SİNAN CAMİSİ)

Üzüm pazarı civarındadır. Isparta’nın en eski camilerinden biridir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Isparta Valisi Firdevs Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı ve tek kubbelidir. Kitabesi bulunmamakla birlikte, 1565 yılında yapıldığı düşünülmektedir. Mimar Sinan eserleri arasında yer almaktadır.

Cami: kesme taştan yapılmıştır. Caminin giderlerinin karşılanması için, 1561 yılında, Firdevs Paşa tarafından, bir de bedesten yaptırılmıştır.

Isparta Bedesten-Firdevs Bey Bedesteni

BEDESTEN (FİRDEVS BEY BEDESTENİ)

Mimar Sinan camisine gelir sağlamak için, Isparta Valisi Firdevs Bey tarafından, 1561 yılında yaptırılmıştır. Yapı: düzgün kesilmiş taşlarla yaptırılmıştır. Kuzey-güney doğrultusunda uzanır ve her iki yönden, birer girişi vardır. Çatısı: 1967 yılında onarım görmüş ve ahşap çatı ile kaplanmıştır. Halen içindeki dükkanlar faaldir.

Isparta Atabey Gazi Ertokuş Medresesi

ATABEY GAZİ ERTOKUŞ MEDRESESİ

Selçuklular döneminde, I. Alaaddin Keykubat zamanında yaptırılmıştır. Yapım yılı olarak: 1224 düşünülüyor. Medresenin taşları: Agrai ve Seleukeia Sidera harabelerinden getirilmiştir. Yapı: kapalı tip medrese türüne girer. Dış avlu, iç avlu ile türbe ve medrese odalarından oluşuyor. Medresenin hücreleri, zemin kattadır ve üzeri kubbelidir. İç avluda: bir havuz ve üstünde ortası açık bir kubbe var.

Medresenin içinde hiçbir dekor yok. Yalnızca taş mihrabı ile, Anadolu Selçuklu eserlerinin nadir örneklerinden biridir. Medrese, 1993 yılında restore edilmiştir.

Isparta Aya Baniya Kliisesi

AYA BANİYA (AYA PAYANA) KİLİSESİ

İl merkezinde, Turan mahallesindedir. 1750 yılında yapılmıştır. 15 x 26 metre ölçülerindeki yapının, 3 giriş kapısı var. Tavanı ahşaptan yapılmış, dışı harçla sıvanmıştır. 1999 yılında kilisenin çatısı, tamamen yenilenmiştir.

Isparta Aya İshotya Kilisesi

AYA İSHOTYA (YORGİ) KİLİSESİ

İl merkezinde, Doğancı mahallesindedir. Yapım tarihi: 1857 yılıdır. Bununla ilgili olarak giriş kapısı üzerinde bulunan, kitabe, Isparta Müzesinde sergilenmektedir. Narteksin önündeki çan kulesinin çanı, günümüzde Isparta Müzesinde  sergileniyor. Çanın yapım tarihi olarak: 1903 yılı yazılı

Isparta Gölcük Tabiat Parkı

GÖLCÜK TABİAT PARKI

İl merkezi, Yakaören köyündedir. İl merkezine, 5 km. uzaklıktadır. Asfalt yolla ulaşım imkanı bulunmaktadır. Isparta ve yöre halkının; günübirlik dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını karşılayan bir yöre. 1991 yılında, Tabiat Parkı olarak tescil edilmiştir. Rakım: 1380 metredir. Krater çukurunun su ile dolmasıyla oluşmuş bir krater gölüdür. Gölün çevresi, 150-300 metre yükselen ve volkanik küllerle kaplı tepelerle çevrelidir. Daireyi andıran gölün çapı: 1500 metre, derinliği ise, yer yer 32 metreyi bulur.

Göl genelde yağmur suları ve dipten kaynayan kaynaklarla beslenir. Son yıllarda gölün suyunda biraz azalma gözlenmektedir. Göl kapalı havza olmasına rağmen suyu tatlıdır. Göl de az da olsa balık vardır. Gölün kenarından 3-5 metre açılınca suyun birden derinleştiği görülür. Gölün çevresi, DSİ tarafından tamamen ağaçlandırılmıştır.

Göl kıyısında, piknik için tüm alt yapı tesisleri var. Bir restoran binası ve bir de küçük kır gazinosu bulunuyor. Göl ve çevresi, 1998 yılında, Turizm Bakanlığı tarafından, Turizm merkezi olarak ilan edilmiştir. Çünkü, burası Nemrut kalderası ile birlikte ülkemizin iki kalderasından (kaldera, patlama krateridir) biridir. Batı Anadolu’nun tek kalderasıdır. Bu nedenle korunması gereken bir yerdir.

Isparta Milas Mesireliği

MİLAS MESİRELİĞİ

İl merkezine, 10 km. uzaklıktadır. Yakaören köyü sınırları içinde kalıyor. Asfalt bir yolu vardır. Doğal güzellikleri ile ünlüdür. Gölcük’ün eteklerinde bulunuyor.

Isparta Kovada Milli Parkı

KOVADA MİLLİ PARKI

Eğirdir gölü regülatöründen çıkan su fazlası, bir kanal aracılığı ile Kovada gölüne dökülür. Kovada gölü, dekarstik çukurlarının su ile dolması sonucu oluşmuştur. Ancak eskiden çok daha küçük iken, Eğirdir gölünün fazla sularının akıtılmasıyla büyümüştür. Kovada gölü ve çevresi, 1970 yılında, milli park olarak ilan edilmiştir. 1992 yılında ise, I. Derece doğal Sit alanı olarak koruma altına alınmıştır.

Buranın en önemli özelliği: regreasyonel kullanıma uygun olan doğal kaynaklardır. Göl: 9 km. genişliğinde ve oldukça sığdır. Çevresi ise: 21 km. dir. Derinliği: 6-7 metredir. Gölün suyu tatlıdır, bulanmaz, bu nedenle gölde bol balık yaşar. Sazan, kadife ve tatlı su levreği ile tatlı su ıstakozu bulunur. Gölün batı yöresi dışındaki bölümü sazlık ve kamışlıktır.

Burada, ziyaretçiler: kampçılık, yürüyüş, manzara seyretme ve tırmanma aktivitelerini yapabilirler. Göl çevresinde: yaban hayvanları, yaban  domuzu, sansar, porsuk, tilki, tavşan ve ağaç sincapları bulunur. Bölgede: 153 su kuşu tespit edilmiştir. Kuşlardan: yaban ördeği, kaz, angut, keklik ve çulluk en çok rastlanan kuş çeşitleridir.

Isparta Ayazmana Mesireliği

AYAZMANA MESİRELİĞİ

İl merkezine, 2 km. uzaklıkta, güneydoğudadır. Halıkent Mahallesinin yanı başında dağın eteklerinde. Asfalt bir yolla gidilmektedir. Burada: soğuk suları ve yüzlerce yıllık kestane ağaçları bulunur. Piknik için tüm altyapı düzenlemeleri vardır.

Isparta Karacaören Barajı

KARACAÖREN BARAJI

Isparta-Antalya kara yolu üzerinde, yol boyunca bu barajın oluşturduğu göletin güzelliğini görebilir, tesislere uğrayarak balık yiyebilirsiniz. Baraj Aksu ırmağı üzerinde 1989 yılında yapılmıştır. Baraj setinin üzerinden Isparta-Antalya kara yolu geçer, baraj göletinde tatlı su çiftliklerinde balık üretimi yapılmaktadır.

Isparta Gökçay

GÖKÇAY

Şehir merkezinde, Huzur Evi karşısındadır. Tarihe yön vermiş, Türk büyüklerinin, bilim adamları ve halk ozanlarının yer aldığı, Türk Tarih Yolu, otağ çadırı, Yörük çadırları, köşkleri, yeşil alanları, havuzları, sandal gezisi yapılabilen göleti ile, gezip görebileceğiniz güzel bir yer. Piknik yapmak da mümkün.

Isparta Kirazlıdere Mesireliği

KİRAZLIDERE MESİRELİĞİ

Hisartepe yamaçlarındadır. Şehri kuşbakışı gören, çevresi bağ ve bahçelerle kaplı ve lokantası da bulunan, bir dinlenme yeridir. Özellikle, yaz aylarında, panoramik görüntüye sahip olması nedeniyle tercih edilir.

Isparta Davraz

DAVRAZ

Yine bu sitede, “Davraz” başlığı ile ayrıntılı tanıtım yazısını bulabilirsiniz.

Isparta Kapıkaya

KAPIKAYA

Merkeze bağlı, Güneyce ve Çukurca köyleri arasında, Güneyce köyüne 5 km. uzaklıktadır. Şehir, Helenistik dönemde kurulmuştur. Güney tarafı surla çevrili, kuzey tarafı ise yüksek bir kayalığa dayanmıştır. Kente girişte: iki yandaki kayalara nişler oyularak, ostotekler yapılmıştır. Doğu ve batı yamaçlarında ise, teraslar oluşturularak, yapılar yerleştirilmiştir.

Güneydeki geniş düzlükte: 5 oturma basamaklı, at nalı şeklinde toplantı alanı var. Bunun doğusunda ise, kentin en büyük binası bulunuyor. Ayrıca: tapınak olduğu düşünülen, haç planlı bir şapel var. Bunlar dışında: lahit mezar ve kapağı üzerine mezar sahibinin işlendiği iki lahit kapağı ve heykeller var. Heykellerin bir kısmı: Isparta Müzesine taşınmış ve orada sergileniyor.

Kentin güneybatısında ise, bir mağara var. Bu mağaranın muhtemelen, kutsal bir alan olduğu düşünülüyor.

Isparta Davraz

Isparta Davraz

 

Isparta Davraz; Isparta il merkezine 26 km, Süleyman Demirel Havaalanına 50 km ve Antalya il merkezine 154 km uzaklıktadır. Eğirdir ilçe merkezine 30 km uzaklıktadır. Kayak merkezine kendi aracınız ile çıkmanızı öneriyorum, ancak gerektiğinde Isparta veya Eğirdir merkezinden taksi de tutabilirsiniz. Burası: 1995 yılında Turizm Merkezi olarak belirlenir.

Bu tarihten itibaren, İl Özel İdaresi Müdürlüğü tarafından bir kayak evi yaptırılır ve 1997 yılında hizmete açılır. Davraz dağında konumlanan Davraz Kayak Merkezinde, 1635 metre yükseklikte, Eğirdir ve Kovada göllerinin manzaralarını seyrederek kayak yapmak mümkündür. Aralık ayı başından Nisan ayı sonuna kadar devam eden kayak sezonunda, kar kalınlığı ortalama 50-250 cm arasında değişir. Nisan ayı ortalarına kadar kayak ve snowboard yapılabilir.

Isparta Davraz Kayak Pistlerinin Rakımı

Kayak pistlerinin rakımı

Kayak pistlerinin rakımı: mevcut mekanik tesislerle ulaşılabilen 1650 metre ve 2150 metre arasında değişir.

Telesiyej-Liftler

Burada 3 telesiyej vardır.

1’nci telesiyej: saatte 1000 kişi taşıma kapasitesindedir. Yolculuk 1211 metre ve 8 dakika sürer.  

2 ve 3’ncü telesiyejler: saatte 800 kişi taşıma kapasitesindedir. Yolculuk 850 metre sürer.

Kayağa yeni başlayanlar için 2 adet babylift vardır. Bunlar 300’er metredir.

Ayrıca: saatte 800 kişi taşıma kapasitesinde, 624 metre uzunluğunda bir teleski (T-Bar) vardır.

Isparta Davraz Parkurlar

Parkurlar

Doğal dokunun yumuşaklığı ve mükemmel kar kalitesiyle, amatör kayakçılara tehlikesiz rotalar sunar, profesyoneller için ise 8-10 km kadar ulaşan, parkurlar vardır.

Toplam 12 pist vardır ve parkurların toplam uzunluğu 23 km dir.

Kayak merkezinde MAVİ renkli pistler, yeni başlayanlar için, KIRMIZI renkli pistler orta düzeyli kayakçılar için ve SİYAH renkli pistler ise, usta kayakçılar için uygundur.

Konaklama

Davraz kayak merkezinde 3 tane dağ kafeteryası ve 3 adet otel vardır. Bu oteller: Süleyman Demirel Üniversitesinin 4 yıldızlı ve 280 yatak kapasitelidir. Ayrıca: 84 ve 55 yatak kapasiteli olmak üzere 2 otel vardır. Ayrıca, Eğirdir ve Isparta’daki otellerden yararlanarak buraya günübirlik gelebilirsiniz. Kayak merkezindeki kayak evinden, kayak malzemesi kiralamak mümkündür.

Isparta tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Isparta çevresinde gezilecek yerler yazım için.