İstanbul Beyoğlu-Taksim

İstanbul Beyoğlu-Taksim

İstanbul Beyoğlu-Taksim; Bizans döneminde ve Osmanlının, ilk 200 yıllık süresinde: bağları, bahçeleri ve konaklarıyla ünlü Beyoğlu’nun eski adı: Pera’dır. 18’nci yüzyılın başından sonra, Galata’dan kuzeye doğru genişleyen yerleşim sonucu; Tarlabaşından Dolapdere’ye kadar genişledi. Başlangıçta: yabancı bankerlerin, tüccarların, diplomatların, Osmanlı yönetiminde görev alan azınlıkların yerleştiği, Hıristiyan ağırlıklı bir semt idi.

1870 yılındaki büyük yangından sonra yapılan kagir binalarla, çehresi büyük oranda değişti.

İstiklal caddesi ve yakın sokaklarda gezerken; özellikle alt kat vitrinler nedeniyle çok farklılaştığından, eşsiz sivil mimari örneklerini algılayabilmek için ; baş yukarıda gezmek gerekiyor.

Evet: gezimize: Taksim Alanından başlayacağız.

Bulunduğunuz yerden, bir şekilde Taksim Alanı’na ulaşmanız gerekiyor.

İstanbul Beyoğlu-Taksim

TAKSİM MEYDANI

İstanbul Beyoğlu-Taksim; Taksim Meydanının, bugünkü düzenlemesi; 1940 lı yıllardan kalmadır. Bu düzenleme, İstanbul Valisi Lütfi Kırdar’ın; Fransız Mimar Henri Prost’a; sipariş vererek tasarlattığı, ancak bugün bakımsız bir hal alan, Neoklasik bir şehircilik tasarımı.

Alanda; Kadıköy Meydanında bulunan otobüs duraklarının beşte biri büyüklüğünde, İETT durağı bulunuyor. Toplam; 35 bin metre karelik bir alana sahip. Bu büyüklük: Kadıköy ve Çağlayan meydanlarını ikiye katlıyor. Meydan ile bütünleşen, Taksim Gezi Parkının büyüklüğü ise; 23 bin metre kare.

Meydanın batı ucunda; Cumhuriyet Anıtı var.

CUMHURİYET ANITI

İstanbul Beyoğlu-Taksim; İtalyan heykeltıraş; Pietro Comamica tarafından yapılmış ve 8 Ağustos 1928 tarihinde açılmış. Anıtın kaide ve çevre düzenlemeleri ise, mimar Guilio Mongeri tarafından yapılmış. Topçu Kışlasının üzerine yerleştirilmiş. Bir 19’ncu yüzyıl yapısı olan: Taksim Topçu Kışlasının ahırlarının bulunduğu yer, taksim anıtının hemen önünden başlayarak, bizim taksim meydanı dediğimiz yerde bulunuyordu.

Taksim gezi parkı diye bildiğimiz yer: ortasında bir avlu olan kışlanın bulunduğu yerdi. Önündeki, talimhane bölgesi adından da anlaşılacağı gibi, kışlanın talimgahının bulunduğu yerdi. Kışlanın avlusu, bir dönem, taksim stadı olarak kullanılmış ve daha sonra Lütfi Kırdar tarafından yıktırılıp dümdüz edilmiştir. Bunu da şehircilik başarısı olarak sunmaları ilginç.

Evet, biz yine anıtın yapımına gelelim. 2.5 yıl süren anıtın yapımında; taş ve bronz kullanılmış. Mali kaynak için halktan bağış toplanmış. Ağırlığı: 84 tonu bulan anıt, Roma’dan İstanbul’a gemi ile getirilmiş. Dairesel bir meydanın ortasında yükselen ve bir meydan çeşmesi gibi tasarlanan anıtın; iki yüzündeki bronz figürler, geleneksel mimariden esinlenerek oluşturulmuş kemerli taş bir kaide içinde yer almakta.

11 m. yüksekliğindeki anıtın kaidesinde, pembe Trentino ve yeşil Suza bölgesi mermerleri kullanılmış. Anıtın bir yüzü: Kurtuluş Savaşını, diğer yüzü ise; Cumhuriyet Türkiye’sini simgeliyor. 1928 yılında Talimhane Caddesi ve İstiklal Caddesi-Sıraselviler aksı üzerine yerleştirilen anıtın kuzey yönünde: Mustafa Kemal, askerlerin önünde görülmekte.

Diğer yüzünde ise, sivil giysileriyle Mustafa Kemal Atatürk, yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, askerler ve halkla birlikte betimlenerek genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu canlandırılmaktadır. Gene anıtın bu yüzünde, Atatürk’ün ardında bulunan Ukrayna asıllı Sovyet general Mihail Frunze’nin heykeli; kurtuluş savaşı sırasında, Türkiye’ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler.

Frunze; Sakarya Savaşının kazanılmasının ardından, TBMM de, bir konuşma yapmıştı. Ankara’da aynı zamanda elçi olarak görev yapmıştır. Bir başka Rus generali daha var. O da; Kliment Yefremoviç Voroşilov. Kendisi; kurtuluş savaşı sırasında, Ankara’da askeri danışmanlık yapmış. Her ikisi de anıtta yer almış. Atatürk’ün hemen arkasında, İsmet ve Kazım Paşalarla birlikte duran, iki kişi.

Anıtın ön yüzlerinde, birer asker heykeli, üstlerindeki madalyonlarda ise iki kadın portresi var. Anıtın; bu dar yüzleri altında birer ayna taşı ve önlerinde mermer yalaklar bulunuyor. Sanatçı; bu yalakları akacak su ile meydan çeşmelerini anımsatan bir proje oluşturmuş, daha sonra ise, su ögesi kullanılmış.

Alanın doğu ucunda ise; geçirdiği bir yangından sonra, 1975 yılında yeniden açılan: Atatürk Kültür Merkezi (AKM) bulunuyor.

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (AKM)

İstanbul Beyoğlu-Taksim; Günümüzde burası yıkıldı ve yerine yenisi yapılıyor. Ancak: tarihi geçmişi merak edenler, bir zamanlar burada bulanan Atatürk Kültür Merkezini merak edenler için bir kısım bilgi aşağıdadır. Evet Atatürk Kültür Merkezi: Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı. 1969 yılında; İstanbul Kültür Sarayı adı ile hizmete açıldı ve Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne verildi. 1970 yılında çıkan büyük yangınla, tüm sahne ve seyirci bölümü, büyük hasar gördü.

1977 yılında onarılarak, Atatürk Kültür Merkezi adını alarak, İstanbullu sanatseverler için yeniden açıldı. Merkezin bünyesinde; çok aktiviteli kültür etkinliklerine ev sahipliği yapabilecek mekanlar var. Büyük salon, konser salonu, oda tiyatrosu, Aziz Nesin sahnesi, çocuk sineması, sanat galerisi içeren binada; 245 araçlık otopark, dekor depoları, prova odaları, fuayeler gibi ek kullanımlara yönelik geniş ve pek çok sayıda birim yer alıyor.

Büyük salon: 1300 kişilik. Sahne alanı ise: 570 metre kare. Konser salonu ise: 504 kişilik. Sahnesi: 110 metre kare. Oda tiyatrosu: 200 kişilik. Sahnesi: 54 metre kare. Arabayla gidenler için: otopark var. Büyük salon ve konser salonu girişleri: Taksim Meydanı üzerindeki kapıdan yapılıyor. Diğer salonlar için girişler; binanın yan tarafındaki bağımsız girişlerden yapılıyor.

Taksim parkı: 1940 lı yıllarda yıktırılan Taksim Kışlasının arsası üzerine kurulmuş. Alana; daha uzak köşede Mecidiye Kışlası (bugünkü Taşkışla) var. Dolmabahçe’ye doğru yürüdüğünüzde; Askeri Hastane (1849) ve İTÜ Binası olan Gümüşsuyu Kışlası (1861) göze çarpıyor. Saçaklı, egzotik yorumlu ; Art Nouveau stili Japon Başkonsolosluğu ile daha yukarıda bulunan Alman Başkonsolosluğu; hemen burada.

Beyoğlu’nun girişinde: türbe benzeri bina, alana adını veren su “taksim” inin yapıldığı, 1732 tarihli Taksim Maksemidir.

TAKSİM MAKSEMİ

İstanbul Beyoğlu-Taksim; İstiklal Caddesi ve Taksim Caddesinin birleştiği yerde. Sultan III. Ahmet döneminde, Boğaziçi kıyı yerleşiminin su sorununu çözmek amacıyla yaptırılmış. 1731 yılında, Taksim Suyu Tesisleriyle birlikte tamamlanmış. Buradan; su şehre dağıtılıyor. Sekiz köşeli, küfeki taşından bir gövdeye ve yine piramidal, sekiz köşeli bir çatıya sahip. Yuvarlak kemerli giriş kapısının üstünde de 1732 tarihli, üç beyitlik kitabesi bulunmakta.

Bu kapının üzerinde, yay kemerli pencere ve iki yanında, klasik Türk üslubunda kuş evleri yer almakta. Maksemin, Harbiye yönünde yüründüğünde, bir duvar var. Bu duvar Taksim Haznesidir. Yani: su deposu. Herhangi bir sebeple; Makseme gelen suyun kesilmesi halinde, depodan su sağlamak amacıyla yapılmıştır. Maskem kapısının sağında kalan cephedeki I. Mahmut çeşmesi, dönemin çeşme stilindedir. Boş bırakılmış kitabeliğin altından başlayan çeşme aynalığının üst kısmı istiridye kabuğu formuyla ve hemen bu bezemenin bittiği noktadan itibaren ise, bir sıra palmet dizisi, bir sıra da mukarnasla cephe hareketlendirilmiş.

Çeşme günümüzde kullanılmaz durumda. Maksemin Taksim Caddesine bakan tarafında, tek birim halinde, yine mermer cepheli, sivri alınlık içinde “her şeye su ile hayat verdik” anlamında ayet kitabesinin bulunduğu bir çeşme daha var. Bu çeşme de tıkanmış musluğu, betonla dolgulanmış yalağı ile kullanılamaz durumda.

Taksim Alanında; görülebilen kubbeli bina; Rum Ortodoks Aya Triada (Kutsal Üçleme) kilisesi. 1880 yılında; mimar Kampanaki tarafından yapılan kilise, daha önce kubbeli bina yapmalarına izin verilmeyen Hıristiyanların; 1839 Tanzimat Fermanı ile sağlanan haklar çerçevesinde, sahip oldukları ilk kubbeli binalardan biri.

Sıraselviler Caddesi üzerinde; Yunan asıllı Müzürüs Paşanın konağı olarak yapılan Romanya Başkonsolosluğu ile yine mimar Kampanaki eseri Belçika Başkonsolosluğu; ilginç mimari eserler. Sıraselviler Caddesi’nden sağa Meşelik Sokağa girin. Görkemli binası ile; Zapyon Rum Kız Lisesi ve içinde Surp Harutyun Kilisesi’de bulunan, 1894 tarihli Eseyan Ermeni Kız Lisesi var.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, adı “Cadde-i Kebir” iken daha sonra değiştirilen İstiklal Caddesine çıktığınızda: sağda Fransız Başkonsolosluğu var. Burada: 1719 yılında: Vebalılar Hastanesi varmış. Sonra: yıkılıp mimarlar Bourmence ve Oliver Carre tarafından, bugünkü bina yapılmış.

Caddede; Arapça ve Latince yazıtıyla; Taxim Place’da yer alıyor. Soldan; Küçükparmakkapı Sokak’a girin. Köşede; yeni restore edilen Topbaş İşhanı; bir dönemin ilginç binalarından. Sokağın ilginç yapısı ise; Afrika Han. Burası: Küçük ve Büyükparmakkapı sokaklara açılan kapıları ile bir geçit niteliğinde.

Tel sokakta ise; ilginç pencereleri olan Beyoğlu Ticaret Lisesi göze çarpıyor.

Tekrar İstiklal Caddesine dönelim. İstiklal Caddesindeki gezimize başlamadan önce, burası hakkında genel birkaç kelime bilgi vermek istiyorum.

İSTİKLAL CADDESİ

İstanbul Beyoğlu-Taksim; Günde, buradan 4 milyon insanın geçtiği söyleniyor. Ancak özellikle son dönemde, burada gezinen yani dolaşan insanların büyük bölümünün Arapça kıyafetler giyen ve Arapça konuşan insanlar olduğu söyleniyor, bunu bende gördüm, siz de buraya giderseniz mutlaka dikkatinizi çekecektir.

Burada: büyük kare kalıp şeklinde taşlar tercih edilerek, yaya kaldırımlarına döşenmiş. Söylendiğine göre; yerlerinden sökülüp atılmaları zor olsun diye, büyük kare kalıplar tercih edilmiş. İyi edilmiş. Şehrin en bilinen ve en gidilesi yerlerinden biri olarak gösterildiğinden, her türlü insanla dolar taşar. Delisi, psikopatı çoktur. Zaman zaman yüzler değişse de, atmosfer kalıcıdır.

Ara sokakları keşke açık cevherdir adeta. Ama aynı zamanda da sakattır. Ne ile karşılaşacağınızı tahmin etmek güçtür. Özellikle, gecenin ilerleyen saatlerinde, temkinli olmakta veya hiç girmemekte yarar var. Sizlere tavsiyem: İstiklal Caddesine gitmeyi düşünüyorsanız, kesinlikle sabah erken saatlerde gidin. Çünkü: o zaman, bu caddenin güzelliğinin tadına varabilirsiniz.

Burada bir de tramvay var. Tünel-Taksim hattında çalışan tramvay; sistemi nedeniyle, dünyada yalnızca İstanbul’da bulunuyor. İstanbul için artık bir nostalji tramvayı olmuş. Peki bu tramvay ne zaman kurulmuş. 29 Aralık 1990 tarihinde, Nostaljik tramvayın fiilen hizmet vermeye başladığı tarih.

Neo-Klasik tarzda; Rumeli Han (Cite de Roumeli) burada görülebilir. Sultan Abdülhamit’in Mabeyincisi Ragıp Paşa; sahip olduğu üç hana, imparatorluğun yayıldığı, üç coğrafi ögenin adını vermiş. Afrika Han, Rumeli Han ve daha ileride göreceğiniz Anadolu Han. Rumeli Han’a bitişik olan İstiklal Caddesi’nin tek Müslüman yapısı: Hüseyin Ağa Camidir.

16’ncı yüzyılda; Galatasaray Ağası Hüseyin Ağa tarafından yaptırılan cami; 1936 yılında yeniden inşa edildiğinden, özgün halinde değil. Caminin yanındaki Sakız Ağacı Sokak’ta; baş kabartmalarıyla süslü binada; Hacı Abdullah Lokantası, daha ileride Surp Asdvadzadzin Katolik Ermeni Kilisesi var.

İstiklal Caddesinde, ayrıca Neo-Rönesans tarzındaki Emek Han var. Binanın alt katında: İnci Pastanesi, ünlü Profiterolünü sunmaya devam ediyor. Mutlaka tadın. İstiklal caddesine gidip, ne yiyelim diyenler için. Evet, İstiklal Caddesinde, İnci Pastanesinde, profiterol yemelisiniz.

Evet; gezimize devam ediyoruz. Binanın arkasındaki Emek Sineması, bir zamanların ünlü paten merkeziymiş. Caddenin solunda; karyatidli girişiyle dikkati çeken, Alkazar Sineması var.

İleride, Anadolu Pasajı , onun yanında da, Atlas Sineması var. Aynı sırada; daha ilerideki bir bina: büyük, ferforje balkon demirleriyle dikkati çekiyor. Galatasaray Lisesi yakınındaki Turnacabaşı Sokak’ta: kanatlı kabartmaları ve sütunlu girişiyle; Zoğrafyan Rum Lisesi ve sokağın dönemecinde; 1581 yılında, Sultan II. Beyazıt tarafından kurulan ; Galatasaray Hamamı

GALATASARAY HAMAMI

İstanbul Beyoğlu-Taksim; 1715 yılında, Galatasaray Lisesinin temeli olan Galatasaray Ocağı İçoğlanları Kışla Mektebinin yeniden inşası sırasında yaptırılmış. Halka açık bir çarşı hamamı özelliğindeki yapı; 1965 yılında geçirdiği büyük onarımla, mimari özgünlüğünü yitirmekle birlikte, günümüze kadar bakımlı bir şekilde korunagelmiş ve halen kullanılıyor. Kadın ve erkekler için; ayrı bölümlerde, Klasik Türk hamamı hizmeti veriyor.

Bugün; Beyoğlu Sinemasının bulunduğu: Halep Çarşısı; 1885 yılına ait. 1896 tarihli: Tokatlıyan Han, bir döneme damgasını vuran ama şimdi kişiliksiz bir iş hanına dönen, talihsiz yapılardan.

Caddede; meyhaneleriyle ünlü: Çiçek Pasajı bulunuyor.

ÇİÇEK PASAJI

İstanbul Beyoğlu-Taksim; Tanzimat Döneminde, Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz; tiyatro seyretmek için Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi ile Sahne Sokağın kesiştiği köşede yer alan ünlü Naum Tiyatrosuna gelirlermiş. Burası; sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle, İstanbul’un ve Avrupa’nın sayılı kültür merkezleri arasına girmiş. Ancak: 1870 yılındaki yangında; Naum Tiyatrosu da yanmış, yıkılmış ve yangın sonrası yeniden inşa edilen binalardan biri olmuş. Galata Bankerleri sanıyla tanınan Rum bankerlerinden Hristaki Zoğrafos Efendi, 1876 yılında, yanan Naum Tiyatrosu’nun yerini satın alır.

Bu arsa üzerine; İtalyan mimar Cleanthy Zanno’ya çizdirdiği proje ile içinde bir çarşı ve apartman bulunduran, yeni tipte bir bina yaptırır. 1876 yılında yapımı biten binanın altında, o dönemde moda olan, Paris tarzında düzenlenmiş, 24 dükkan, üstünde ise 18 lüks daire bulunuyordu. Dükkanların oluşturduğu pasaja “Hristaki Pasajı”, binaya ise “Cite de Pera “ adı verilmişti. Pasajın ilk dönemlerinde; burada; Acemyan’ın tütüncü dükkanı, Maison Parret ve Vallaury’nin pastanesi, Japon mağazası, Natürel çiçekçisi, Pandelis’in çiçekci dükkanı gibi dükkanlar vardı.

1908 yılında, bina mülkiyetinin Sadrazam Sait Paşa’ya geçmesiyle birlikte, pasaj “Sait Paşa Geçidi” olarak anılmaya başlar. 1940 Mütareke yıllarında ise, pasajdaki küçük dükkanlara, çiçekçiler yerleşmeye başlarlar. Ekim devriminden kaçan, beyaz Rus kadınları, baronesler ve düşesler de burada çiçek satarlar. Cite de Pera, bir süre çiçek mezat yeri olarak da kullanılmaya başlanınca, Beyoğlu’ndaki çiçekçiler, pasaja toplanır ve pasajın adı “Çiçekçiler pasajı” na dönüşür.

1940 lı yıllardan başlayarak açılan bira ve meyhaneler sonucu ; bir süre sonra, apartman sakinleri ve çiçekçiler yavaş yavaş başka yerlere taşınırlar ve geriye yalnızca “çiçek” adı kalır. Pasajın ilk meyhanesini açan: Yorgo efendi olmuştur. 1988 yılındaki restorasyondan sonra, meydana olarak kullanılmaya başlayan mekan; 2005 yılı Aralık ayında, yeniden büyük bir bakım ve onarım, yenileme çalışmalarına tabi tutulmuştur. Çatı ve diğer tüm görsel ögeler yeniden restore edilerek: aydınlık, ferah ve hoş bir ortam oluşturulmuştur.

Gösterişli bir cephe mimarisine sahip pasaj; İstiklal Caddesinin en güzel yapılarından biridir.

Yandaki Sokak; Balık Pazarını

BALIK PAZARI

Sultan Abdülaziz döneminden bu yana aynı yerde. Çiçek pasajının hemen yanından uzanan Sahne Sokak’ta yer alıyor. Pazarın İstiklal Caddesi girişinde, alışverişten önce, bir şeyler atıştırmak isteyenler için, midye ve kokoreç satıcıları var. Büyüklü küçüklü manav, hediyelik eşya, kuru yemiş ve baharatçılardan sonra balıkçı tezgahları başlıyor.

İngiliz Konsolosluğuna çıkan sokakta, şarküteriler arasında en eskisi; Şütte. Pazarın Nevizadeye doğru uzanan devamında ise, Degüstasyon ve Cumhuriyet Mahalleleri renk cümbüşünü tamamlıyor. Balık Pazarı’nın sokağında; sahafların bulunduğu, iki katlı Aslıhan Pasajı da bulunmakta.

Evet; gezmeye devam ediyoruz. Meyhaneler Sokağı; Nevizade ye geliyoruz. Balık Pazarının sonuna kadar gitmeden sola döndüğümüzde; Meşrutiyet Caddesine çıkıyoruz. Caddenin başlangıcında: 1871 yılında yenilenen ve 2003 yılında bombalanan İtalyan Rönesans stilindeki; İngiliz Başkonsolosluğu ve görkemli bahçesi var.

Tekrar; İstiklal Caddesine dönelim. Solda; ikinci katında heykeller bulunan; Avrupa Pasajı var.

Galatasaray Meydanına çıkıyoruz. İnsan ve aslan başları ile süslü: Beyoğlu Han ile Galatasaray Postanesi bu alana bakıyor. 1875 tarihli, eski Theodor Sıvacıyan Konağı olan postane; Beyoğlu’nun en önemli sivil mimari örneklerinden biri. Bölgeye adını veren; Galatasaray Lisesi’nin kökleri; 15’nci yüzyıla kadar iniyor. Ancak; binaların büyük kısmı; 20’nci yüzyılın başlarından kalma. Galatasaray Lisesinin arkasında kalan Cezayir Sokak; yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda, Fransız Sokağı’na dönüştürülmüş.

Meydandan; aşağıya doğru yürüdüğünüzde: Hacopulo Pasajı (Danışman Geçidi) göze çarpıyor. Çok hoş bir avluya sahip olan bu geçitten çıktığımız Emir Nevruz Sokak’ta; 1804 yılında, özel bir izinle inşa edilen Rum Ortodoks Panayia Meryem Kilisesi var. Kilisenin bahçesinden Meşrutiyet Caddesine geçiliyor.

Aynı sırada: sağdan girilen: Olivia Han Geçidi’nden 1917 sonrasında, Beyaz Ruslarca kurulan Rejans Lokantası var. Tekrar caddeye dönelim. Gösterişli cephesi ile eklektik bir yapı olan Mısır Apartmanı görülüyor.

Biraz ileride: Pera’nın en görkemli ibadet yeri olan: Katolik Sen Antuan (St.Antony of Padua) Kilisesi görülüyor. Fransiskenlerce, önce Galatasaray’a taşınmış. Bugünkü bina, 1908 yılında, İtalyan Neo-Gotik tarzında, mimar G. Mongieri’nin eseri.

Kilisenin karşısında; 1922 yılında, mimarlar Ekrem Hakkı Ayverdi ve Kiryadis tarafından yapılan; ama bir süre önce yangın geçiren Elhamra Sineması var. Sinemadan sonra, bir zamanlar “Paris St. Germain Havalı Sokak” olarak nitelenen Kallavi Sokak yer alıyor.

Sen Antuan’dan sonra gelen Eski Çiçekçi (Linardi) Sokağı evlerin balkonlarındaki çiçekleriyle ünlüymüş. Bu sokaktan sonra gelen: Nur-u Ziya Sokak’ta, piyano yapımcısı Alexandre Commendiger’e ait evde; 1847 yılında İstanbul’a konser vermek üzere gelen Franz Liszt kalmış.

Aynı sokakta: Büyük Mason Locası bulunuyor. Daha aşağıda; Boğaz ve Marmara manzaralı eski Fransız Büyükelçiliği yer alıyor. Bu binalar; Kapütilasyon Mahkemesi ve Kilise ile birlikte, 1847 yılında tamamlanmış.

Yeniden, İstiklal Caddesi’ne; Tomtom Kaptan Sokak’tan dönelim. Solda: İtalyan Lisesi ve İtalyan Başkonsolosluğu var. Venedik Sarayı olarak da bilinen konsolosluk binasının ilk yapısı; 1695 yılında inşa edilmiş.

Karşı köşede: arma kabartmaları ve Fransızca yasa, adalet, güç sözlerinin yazılı olduğu Fransız Mahkemesi binası bulunuyor. Sokağın sonunda İspanyol Şapeli var.

İstiklal Caddesi üzerinde, şimdiki Odakule’nin yerine eskiden ünlü Karlman Mağazası bulunuyormuş. Hemen yanında, Ermeni Katolik Kutsal Üçleme, St.Trinite Kilisesi var. Deva Çıkmazı’nda ise, İtalyanların 1863 yılında kurulan yardım derneği, Societa Operia var.

İstiklal Caddesinde; Beyoğlu’nun en hoş binalarından Hollanda Konsolosluğu yer alıyor. Ayasofya’nın restorasyonunu gerçekleştiren Fossati kardeşler tarafından, 1855 yılında inşa edilen yapı, ufak bir saray yavrusu gibi.

Yapı içinde yer alan ancak girişi Postacılar Sokakta bulunan Hollanda Şapeli, güzel ön yüzü ile dikkat çekiyor. Aynı sokakta bulunan Fransızlara ait St. Louis Kilisesi; Pera’daki en eski kilise.

Postacı Sokağından sonraki köşede, Meryem Ana heykelli; Saint-Marie Draperis Kilisesi (Santa Maria) var. Bu kilise de, geçirdiği yangınlardan sonra, 1904 yılında Pera’ya taşınmış.

Kilisenin karşısında, 1908 tarihli, Suriye Pasajı, biraz ileride Şark Aynalı Çarşı (Passage Oriental) ve uzun yıllardan sonra restore yeniden hayata dönen Markiz Pastahanesi bulunuyor.

İstiklal Caddesinde, sol kolda; Rusya Federasyonu Başkonsolosluğu bulunuyor. İsviçreli Fossati Kardeşler tarafından, 1837 yılında yapılan bina, mimari olarak son derece ilgi çekici. Restorasyon gören Richmond Oteli, süslemeleriyle dikkati çeken Hidiv-yal Place ve Botter Apartmanı; aynı sırada yer alıyor.

Sağ kolda, bir zamanlar Çarlık Rusya’sının elçiliğini barındıran Narmanlı Han var. Cadde üzerindeki son elçilik binası ise; İsveç Başkonsolosluğu. 1871 yılında açılışı yapılan bina, Avusturyalı mimar Pulgher’in eseri. Yandaki, Şahkulu Sokak’ta; eski Beyoğlu Evlendirme Dairesi, bugünkü Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi var. Bu sokakta: değişik mimarisiyle, Alman Lisesi var.

Aşağıya doğru yürüyüp sola döndüğünüzde; Serdar-ı Ekrem Sokakta; Beyoğlu’nun en gösterişli yapılarından Kırım Lisesi karşınıza çıkacak. Londra Adliye Sarayı mimarı C.E. Street tarafından yapılan Neo-Gotik tarzındaki kilise, büyük orgu ile dikkati çekiyor.

Evet; Beyoğlu ve İstiklal Caddesi burada bitiyor.

İstanbul İstiklal caddesi tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

İstanbul İstiklal Caddesi

İstanbul İstiklal Caddesi

İstanbul İstiklal Caddesi: Tünel ile Taksim arasında uzanır. 1927 yılından önceki ismi “Cadde-i Kebir” dir. Fransızca ismi “Grande Rue de Pera” dır. Caddenin uzunluğu 1400 metredir.

Cadde idari olarak: 9 mahalleyi kapsamaktadır.

MEŞELİK SOKAK

Sokağın eski ismi “Roum Mezarlik” dır. Çünkü burada eskiden bir mezarlık vardı.

İstiklal Caddesi Nostalji Tramvay

NOSTALJİ TRAMVAY

Tramvaylar buradaki ilk seferlerinin 11 Şubat 1914 tarihinde yaptı ve 1961 yılında son seferine çıkarak yolcularına veda etti.

Tramvay Taksim meydanından başlayıp, İstiklal Caddesi boyunca ilerliyor ve Tünel meydanında bitiyor.

1989 yılında müzede bulunan eski vagonların restore edilmesiyle sembolik bir hatta elektrikli tramvay yeniden hizmete girdi. Bunun için en uygun yer olarak araç trafiğine kapatılan ve yayalaştırma bölgesi seçilen İstiklal caddesi oldu. Bugün, nostaljik tramvay, Taksim-Tünel arasındaki 1870 metre uzunluğundaki hatta, günde 2500 yolcu taşımaktadır. Sefer aralığı her 20 dakikada birdir. Tramvay hergün saat 07.00 ile 22.45 saatleri arasında çalışmaktadır.

İstiklal Caddesi Fransız Konsolosluk Binası

FRANSIZ KONSOLOSLUK BİNASI

İstanbul İstiklal Caddesi 4 numaradadır. Fransız Sarayı olarak da bilinir.

Bab-ı Ali ve sonrasında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti nezdinde, Büyükelçilik başkent Ankara’ya taşınana kadar burası ilk diplomatik temsilcilik olmuştur.

Yapı 1869 yılında yapılmıştır. Birinci Dünya Savaşı boyunca, bina Amerikan Kızılhaç Hastanesi olarak hizmet vermiştir. 1920 yılında tekrar elçiliğe dönüştürülmüştür.

İstiklal Caddesi Fransız Konsolosluk Binası

Birbiriyle bağlantılı üç bölümden oluşmaktadır. Geniş bir avlusu bulunur.

İstiklal Caddesi Fransız Konsolosluk Binası Bahçesi Humbaracı Ahmet Paşa Büstü

Yapının bahçesinde: Sultan I Mahmut döneminde orduyu çağdaşlaştırma faaliyetlerini yürüken Humbaracı Ahmet Paşa’nın büstü vardır. Çünkü kendisi bir Fransız asilzadesidir. Fransızca ismi “Marquis de Bonneval” dir, elbette büstte bu isim yazılıdır.

İstiklal Caddesi Fransız Konsolosluk Binası

Yapı, günümüzde Fransa Büyükelçiliğinin İstanbul rezidansı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca binanın içinde Fransız Kültür Merkezi vardır.

SURP HOVHANNES VOSGEPERAN ERMENİ KATOLİK KİLİSESİ

İstanbul İstiklal Caddesi Fransız Konsolosluğun hemen arkasındadır. Zambak Sokaktadır.

Burada ilk olarak, 1832 yılında Ermeni Cemaati tarafından yaptırılan bir yurt-hastane ve fakir çocuklar için okul yaptırılmıştır. Ayrıca yine burada kalanların dini ihtiyaçları için küçük bir kilise yaptırılmıştır.

Ancak kilise, nüfusun artması sonucu yetersiz gelince, 1837 yılında büyütülerek Hovhan Vosgeperan adına kutsanmıştır. Kilisenin mimarı Andon Tülbentçiyan’dır.

Katolik Ermenilerin en büyük kilisesidir, aynı anda 600 kişinin ibadet edebileceği büyüklüktedir.

Ancak yapıldıktan sonra yanarak tahrip olmuştur.

Harabe halindeki kilise, mimarlar Garabed ve Andon Tülbentçiyan kardeşler tarafından tamir edilmiş, yanına bir okul yapılmıştır. Çan kulesi, yapının güney yönündedir.

Günümüzde görülen kilise: 1863 yılında ibadete açılmıştır. Kilise, 1979 yılında Papa II Jean Paul tarafından ziyaret edilmiştir. İstanbul şehrinde bu denli büyük bir Ermeni kilisesi bulunması, yapının önemini ortaya koymaktadır.

ZANNİ APARTMANI

İstanbul İstiklal caddesinde 32 numaradadır.

Bina, 1866 yılında Stavros Vutiras tarafından “Neologos tis Anatolis” isimli gazete binası olarak yaptırılmıştır. Bina 7 katlıdır. Art nouvo mimari tarzındadır.

İstiklal Caddesi Ragıp Paşa Apartmanı

RAGIP PAŞA APARTMANI

İstanbul İstiklal caddesinde 40 numaradadır. Caddenin köşesindedir.

Yapı: 1900’lü yılların başında 32 yıl Mabeyncilik yapan Ragıp Paşa tarafından, Ermeni mimarlar Aram ve Isac Caracach’a yaptırılmıştır.

Ragıp Paşa: Sultan II Abdülhamit döneminde Vezir olmuş, ticaret ve madencilikle uğraşarak oldukça büyük bir servet edinmiştir. Bu serveti ile, hanlar, köşkler ve fabrikalar yaptırmıştır. Öte yandan, Ragıp Paşa’nın çok ehlikeyf bir kişi olduğu biliniyor. İlk rakı fabrikasını, Ragıp Paşa kurmuştur. Osmanlı döneminde, Ragıp Paşa, fabrika kurana kadar, rakı evde üretilirdi. Üretenler ise gayrimüslimler, Rumlar ve Ermenilerdi. 1880’li yıllarda Ragıp Paşa, Kırklareli Umurca’da rakı fabrikası kurdu.

İstiklal Caddesi Ragıp Paşa Apartmanı

1909 yılında İttihatçılar, Sultan Abdülhamit’i Selanik şehrine sürgüne gönderince, onun has adamı Ragıp Paşa’yı da Midilli adasına sürdüler. Birkaç yıllık sürgün hayatından sonra İstanbul’a döndü ama 1920 yılında mide kanserinden öldü.

İstiklal Caddesi Ragıp Paşa Apartmanı

Bu apartmandan başka, Ragıp Paşa, Beyoğlunda Afrika Pasajı, Rumeli Pasajı ve Anadolu Pasajını yaptırmıştır.

Apartmanın: İstiklal caddesine bakan cephede, sol tarafta zemin kat silmesindeki yazıtta “A.J.CARACAH, ARCHİTECTES” yazılıdır. Bu iki mimar, 1904-1912 yılları arasında İstanbul’da çalışmış, iki akrabadır. Yapının oldukça yüksek olan zemin katı: mağaza ve üst katları ise konut olarak kullanılmaktadır. Tuğla üzeri taş kaplamadır. Mimarlar, yapıya hareketlilik sağlamak için her katın pencerelerini farklı ve büyüleyici geometrik süslemelerle yapmışlardır.  Apartman giriş kapısı: yuvarlak demir motifler ve düşey demir çubuklarla süslenmiştir.

İstiklal Caddesi Ragıp Paşa Apartmanı

Günümüzde burası otel olarak kulanılıyor. Özellikle konumu nedeniyle tercih ediliyor. Ayrıca apartmanın ikinci katında bir kafe bulunuyor.

İstiklal Caddesi Cercle D’Orient Büyük Kulup

CERCLE D’ORİENT-BÜYÜK KLUP-SERKİLDORYAN-EMEK PASAJI-GRAND PERA

İstanbul İstiklal Caddesi üzerinde, 56 numaradadır. Yeşilçam Sokağı köşesindedir. Cadde boyunca bina 45 metre uzanır.

1875 yılında Abraham Paşa tarafından, ünlü Fransız mimar Alexandre Vallaury’e konut olarak yaptırılmıştır. Binada: barok ve neo-klasik unsurlar göze çarpar.

Yapı 1884 yılında tamamlanmıştır.

İstiklal Caddesi Serkildoryan Emek Pasajı

Ön cephe oldukça güzel süslenmiştir, özellikle rölyefler ilgi çeker.

Abraham Paşa: binanın asma katında, özel daireleri tutup “Büyük Kulüp” e kiraladı.

“Serkldoryan” isimli şehir kulübü böylece bu binaya yerleştir.

Şehir kulübünün üyeleri: İstanbul’da yaşayan yabancılar, azınlıklar, levantenler ve şehrin ileri gelen Türkleriydi.

İstiklal Caddesi Serkildoryan Emek Pasajı

Şehir Klubü

Kulübün müdavimleri arasında sayılanlar: Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa, Damat Ferit Paşadır.

Cumhuriyetin ilanından sonra kulübün ismi değişti ve “Büyük Kulüp” oldu. Önceleri briç, poker gibi oyunların oynandığı kulüp yapısı, daha sonra siyasi tartışmaların odağı oldu.

Binanın zemin katında: lüks ve geniş dükkanlar bulunuyordu. Bunlar arasında en dikkat çekenler Paris modasını İstanbul’a getiren Chavin mağazasıydı.

Ayrıca: saraylıların da sık ziyaret ettiği Stavraki berber salonu bulunuyordu.

Binanın arka tarafına, Cumhuriyetin ilanından sonra iki sinema (İpek ve Melek Sinemaları) eklenmiştir. Sinemalara pasaj içinden giriliyordu.

Abraham Paşa: zaman içinde borsa, kumar ve av düşkünlüğü nedeniyle servetini kaybetti ve para sıkıntısı çekmeye ve bankadan aldığı borcu ödeyemeyince, bina Osmanlı Bankasına geçti.

Tüm mal varlığını kaybeden Abraham Paşa ise, 1918 yılında 81 yaşında iken, attan düşerek öldü.

Bina Osmanlı Bankasından sonra, borsa simsarı Manuk Manukyan’a geçti.

Büyük Kulüp ise, 1975 yılında şehrin Anadolu yakasına taşındı.

Emek Pasajı

Ardından: zemin kattaki dükkan sayısı arttı, tavan süslemeleri olan salonlar uzun süreli depolar olarak kullanıldı. Takip eden süreçte ise, burası bir pasaja dönüştü ve “Emek Pasajı” oldu.

2016 yılında tarihi binada “Cercie d’Orient” muhteşem bir restorasyonla yeniden düzenlenmiştir.

Burada: “Gastrocity” konseptiyle bir Gastronomi katı düzenlenmiştir.

Fuaye alanı 1250 metre karedir.

Ayrıca: Beyoğlu dokusuyla uyumlu eğlence mekanları bulunmaktadır.

Ama buranın en büyük özelliği: Tarihi Emek Sinemasının 540 koltuk kapasiteli olarak yeniden düzenlenmesiyle oluşturulmuştur. Ayrıca: yine burada 8 yeni sinema salonu (toplam seyirci kapasitesi 800 kişidir.), bir tiyatro salonu düzenlenmiştir. Tiyatro salonu, 150 kişilik teleskopik oturma düzenine sahiptir.

Evet, buranın en büyük özelliklerinden birisi de, Türkiye’de ilk defa açılacak “Madame Tussauds Müzesi” bulunmasıdır. Müze, yılda 2 milyon ziyaretçi hedeflemektedir.

Pasajın da içinde bulunduğu bina, günümüzde “Emekli Sandığı” malıdır.

İstiklal Caddesi Emek Sineması

Emek Sineması

1924 yılında açılan sinemanın mimarı Rafael Alguadiş’dir. Film sahnesinin iki yanına yerleştirilmiş, sarı turuncu renkli “art nouveai” tarzı melek heykelleri ve sinemaya zorunlu giriş için kullanılan “Melek Apartmanı” nedeniyle sinemanın ilk ismi “Melek” olmuştur. Yani sinemanın ismi “Melek Emek Sineması” dır. Sinema Temmuz 2009 tarihinde kapılarını kapatmıştır. Daha sonra Emek Sineması, tarihi Cercle d’Orient binasında aslına uygun şeklide yeniden düzenlenmiştir. Renovasyonu, 1924 yılındaki orijinal projeye birebir uygun olarak yapılmıştır.

İstiklal Caddesi Halep İş Hanı Halep Pasajı

HALEP İŞ HANI-HALEP PASAJI

İstanbul İstiklal Caddesi 62 numaradadır.

Yapı, 1885 yılında Halepli Hacar tarafından “Halep Pasajı” ismiyle yaptırılmıştır.

Yapının dış cephesi fazlaca bezemelidir.

Ön cephesinde mağazalar ve üst katlarda konutlar bulunmaktadır.

Pasajın hemen arkasında, yine bölgenin önemli yapılarından birisi bulunur. 1886 yılında “Varyete Sirk Tiyatrosu” olarak kullanılan ve oldukça ünlü olan yapı, 1904 yılında yıkılmış ve mimar Kapanaki tarafından “Tiyatro” yapılmıştır.

İstiklal Caddesi Halep Pasajı

1984 yılında pasajın ön cephesi hariç yıkılarak yeniden yaptırılır. Bu durum pasajın sahibi Süreyya Paşa’nın torunları tarafından düzenlenir. Ancak bu sırada pasajın Neo Rönesans ön cephesi olduğu gibi korunur.

Bu tiyatro salonu: o dönemin geleneklerini gösteren locaları ve balkon katlarıyla günümüzde de karakteristik özelliklerini korumaktadır. Tiyatro salonu aslına uygun olarak restore edilmiş ve “Orta oyuncular Tiyatro Topluluğu” tarafından kullanılmaktadır.

İstiklal Caddesi Halep Pasajı

Pasajın içinde ayrıca 1989 yılında faaliyete geçen “Beyoğlu Sineması” vardır. Ayrıca pasajın içinde hediyelik eşya ve takı satan dükkanlar, otantik giysi, müzik ve dövme dükkanları bulunmaktadır.

ANKARA İŞ HANI

İstanbul İstiklal Caddesi 65 numaradadır.

Burası, 1914 yılında açılan bir “Rus-Amerikan Sineması” dır.

Cumhuriyet döneminde de sinema salonu olarak kullanılmış, 1937 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.

Beyoğlu Sinema tarihinin en eski salonlarından birisi olarak kabul edilmektedir.

İstiklal Caddesi Tokatlıyan İş Hanı

TOKATLIYAN İŞ HANI-PASAJI

İstanbul İstiklal Caddesi 76 numaradadır.

Buradaki arsada, 1805 yılında Hacı Krikor Amira Kevorkyan tarafından Üç Horan Ermeni Kilisesi ve Ermeni vatandaşları için konutlar ve dükkanlar yapılır.

Ancak, 1879 yılındaki büyük Pera yangınında buralar yanıp yok olunca bir dönem, burada tiyatro ve kafe/restoran tarzı yerler hizmet verirler. Bir süre sonra bunlar da yangında yanar.

1909 yılında dönemin ünlü restoran işletmecisi Mıgırdıç Tokatlıyan, Fransız mimar Alexander Vallaury tarafından, burada önce restoran ve kafeler kurar ancak buranın arsa sahibi olan Kilise vakfına borçlarını ödemekte zorlanınca, burayı otele dönüştürür.

Otel: yapıldığında kaloriferli ve 160 odalıdır.

Yemek takımları ve mobilyaları, Avrupa’dan getirilmiştir. Böylece Tokatlıyan Otel ve Pera Palas arasında büyük bir rekabet doğar.

Otel: önce Mıgırdıç Tokatlıyan ve sonra damadı tarafından işletilir.

Kapısı ilginçtir. Kapının üstü yelpaze biçimli cam alınlıklıdır.

Pencereleri geniş vitrinlidir.

Dönemin en ünlü eğlence mekanlarından birisi olan otel balolar ve düğünlere ev sahipliği yapmıştır.

Otel, 1947 yılında el değiştirir ve “Konak Oteli” adını alır. Ancak eski güzel günlerini yakalamayan otel, el değiştirir ve 1958 yılında ise İşhanı olur.

TARİHİ BİNA (SEBATİAN MALİKHANESİ)

İstanbul İstiklal Caddesi 77 numaralı binadır.

Bina tarihi kaynaklarda Sebatian Malikhanesi olarak geçer.

Yapının ilk sahibinin kim olduğu bilinmemektedir. Muhtemelen levanten bir tüccar ailesi tarafından yaptırılmıştır.

Yapıda genel anlamda: Yunan ve Roma mimari unsurları dikkat çeker. Ayrıca: taş cepheleri ve çıkma üzerindeki kıvrımlı motifleriyle görülmeye değerdir.

İstiklal Caddesi Çiçek Pasajı

ÇİÇEK PASAJI

İstanbul İstiklal caddesi 80 numaradadır.

Tanzimat döneminde, gerek Sultan Abdülhamit ve gerekse Sultan Abdülaziz, tiyatro seyretmek için burada bulunan “Naum Tiyatrosu” na gelirlerdi. Burası Avrupa’nın en ünlü operacı, tiyatrocu ve şarkıcılarının sahne aldığı bir tiyatrodur.

1870 yılındaki Pera yangınında Naum Tiyatrosu da yanarak yok olur. Pera yangını, 5 Haziran günü, çok rüzgarlı bir günde, öğleden sonra Feridiye Sokakta oturan Macar Riçini’nin evinde çıkıyor ve 13 saatin sonunda 500 bina tamamen yanarak yok oluyor.

İstiklal Caddesi Çiçek Pasajı

Galata bankerlerinden Hristaki Zografos: 1876 yılında Naum Tiyatrosunun arsasını satın alır ve arsanın üzerine bir çarşı ve apartman yaptırır. Yapının mimarı İtalyan Zanno’ur. Binanın giriş kapısı hem İstiklal Caddesine ve hem de Tiyatro Sokağına açılmaktadır.

Orjinali 5 katlı olan pasaj, geçirdiği yangınlar sonucunda 3 katlı kalır. Pasajın her katı, uzun dikdörtgen biçimli bir tasarıma sahiptir. Ortadaki dar koridora açılan karşılıklı sıra dükkanlardan oluşan pasajın kuzeydoğu cephesi, 3 kat boyunca, yarım yuvarlak bir form gösterir.

Binanın çarşı bölümünde 24 dükkan ve üstündeki apartman bölümünde ise 19 lüks daire bulunuyordu. Dükkanların bulunduğu pasaja “Hristaki Pasajı” ismi verilmiştir. Dairelerin bulunduğu apartmana ise “Cite de Pera” ismi verilmiştir.

1908 yılında binanın yeni sahibi Sadrazam Küçük Sait Paşa olur.

Sait Paşa Pasajı

Pasaja “Sait Paşa Pasajı” ismi verilir.

1918 yılında, İstanbul işgal altında iken İngiliz ve Fransız askerleri, Bolşevik ihtilalinden kaçarak ülkemize sığınan ve geçinmek için Beyoğlu yöresinde çiçek satan Beyaz Rus kadınlarını taciz ederler, bunun üzerine kadınlar bu pasajda çiçek satmaya başlarlar. Yani, pasajdaki dükkanlara, küçük çiçekçiler yerleşir. Bir süre sonra burası yani “Cite de Pera” çiçek mezat yeri olarak kullanılmaya başlanır. Pasajın ismi ise “Çiçekçiler Pasajı” olmuştur.

1940 yılından sonra ise, pasajda meyhane ve birahaneler açılmaya başlar, bunun üzerine çiçekçiler ve apartman sakinleri binayı terk ederler.

Pasajda ilk meyhaneyi açan “Yorgo Efendi” dir.

1978 yılında pasajda yangın çıkar ve sonrasında bakımsızlık nedeniyle binanın bir kısmı çöker. 1988 yılına kadar yıkık ve dağınık biçimde kalır.

Daha sonra ise restore edilerek Aralık 2005 tarihinde tekrar açılır.

Son bir not: yapının dış cephesinde bir saat bulunuyor. 1876 yılında yapılan bu saat, girişin en üst katı orta bölümdedir, Romen rakamları bulunan saat çalışmamaktadır.

İstiklal Caddesi Galatasaray Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ

İstanbul İstiklal caddesi 90 numaradadır. Müzeye giriş ücretsizdir.

Galatasaray Müzesi, ilk olarak 1915 yılında Ali Sami Yen tarafından, Kalamış Kulüp Lokalinde oluşturulur.

Burası ülkemizin ilk Spor Müzesidir ve müzede o zamana kadar kazanılan kupalar ve denizcilik malzemeleri sergileniyordu.

Ancak savaş sırasında, müze binasına İngilizler el koyar ve müzede bulunan objeler, Ali Sami Yen tarafından toplanarak Lise Müdürü Salih Arif Bey’e teslim edilir.

İstiklal Caddesi Galatasaray Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi

Böylece müze, uzun yıllar Galatarasay Lisesindeki yerinde ziyarete açık kalır.

Günümüzde ise, Lisenin karşısındaki tarihi Beyoğlu Postanesinde, 2009 yılından bu yana “Galatarasay Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi” bulunmaktadır.

Müzenin bulunduğu bina, 1875 yılında Tüccar Theodor Sıvacıyan tarafından konut olarak yapılmıştır. Konağın maun ve gül ağacı kaplı kapıları Fransa’dan getirilmiştir.

Konağın iç bölümdeki tavanlar: İtalyan bir sanatçı tarafından çiçek, meyve ve av hayvanları resmedilerek süslenmiştir.

Binanın üst katlarında Sıvacıyan ailesi oturmuş ve giriş katında ise, Apolonatos tarafından bir ecza deposu işletilmiştir. Çekme katı ile birlikte 5 kat olarak yapılan konağın cephesi, tamamen mermer kaplamadır. Neoklasik üsluptaki bezemelerle süslenmiştir.

1907 yılında bina, Posta Telgraf Nazırı Hüseyin Nasip Efendi tarafından satın alınır ve Beyoğlu Posta Telgraf Merkezine dönüştürülür. Daha sonraki süreçte, bir süre Alman ve İngiliz Radyo Şirketleri tarafından da kullanılan yapı: 1943-1944 yıllarında İstanbul Radyosunun deneme yayınları yapılan bir stüdyoya ev sahipliği yapmıştır. 1971 yılında tescil edilerek koruma altına alınan bina, 3 büyük yangın geçirir. 1977 yılındaki son yangından sonra onarılır. 1982 yılında Galatasaray Postanesi olarak hizmet vermeye devam eder. 1998 yılında ise aslına uygun olarak restore edilir ve 2009 yılında Galatasaray Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi olarak kullanılmaya başlanır.

Merkezde bulunan müzede: 1905 yılından bu yana kazanılan kupalardan bir kısmı, Metin Oktay forması, birçok fotoğraf ve nesne sergilenmektedir. Ayrıca Atatürk’ün Galatasaray Lisesini ziyaretinde kahve içtiği fincan, imzalı fotoğrafı ve 2000 yılında kazanılan UEFA Kupası ve Süper Kupa da sergileniyor.

İstiklal Caddesi Hüseyin Ağa Camii

HÜSEYİN AĞA CAMİİ

Hüseyinağa Mahallesinde, İstanbul İstiklal Caddesi üzerindedir.

Caminin birçok ismi bulunmaktadır. Bunlar: Hüseyin Ağa Camii, Emin Bey Camii, Ağa Camii.

Cami, 1596 yılında: Galatasaray Ağası Şeyhülislam Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır.

Öncelikle caminin konumundan söz etmek gerekir. Beyoğlu, İstiklal caddesi eski büyükelçilikler, konsolosluklar ve çok sayıda Hıristiyan kilisesinin olduğu bir yer olarak öne çıkmıştır. Ancak bu cami, İstiklal caddesi boyunca uzanan tek Müslüman cami ve belki de bu yüzden inşa edilmiştir.

İstiklal Caddesi Hüseyin Ağa Camii

İkinci konu, Hüseyin Ağa’nın kimliğidir. Rivayete göre, Sultan II Beyazıt bir avlanma sırasında su içmek ister, bir kişi kendisine su verir. Bunun üzerine, Sultan, bu kişiye “kendisinden bir şey isteyip istemediğini sorar” bunun üzerine, kendisine su veren kişi “Burada bir eğitim kurumu yaptırmasını” ister. Ardından, Sultan II Beyazıt’ın oğlu Sultan I Selim tarafından, Galatasaray kurulur. Hüseyin Ağa, okulu en iyi tanıtacak kişi olarak okulun başına atanır.

Hüseyin Ağa Camii

Evet, biz yine camiye dönelim. Caminin mimari özellikleri: kargirdir ve tek şerefeli minaresi vardır.

Yapının günümüze kadar olan süreçte, 3 yapım ve tamir aşaması vardır.

Birinci aşama: 16’nci yüzyıldadır.

İkinci aşama: 1834 yılında Sultan II Mahmut dönemindedir.

Daha sonra belirsiz bir tarihte yangın olur ve cami, yangından sonra uzun süre bakımsız kalır.

1934 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ihata duvarı yapılır, cami onarılır.

Üçüncü aşama ise, 2012 yılında başlayan restorasyon dönemidir.

Günümüzde camide; mihrap, duvarlar ve minare eski yapıdan kalmadır. Üst pencereler, renkli camlarla bezelidir. Duvarlar, belli bir yüksekliğe kadar Kütahya çinileriyle kaplanmıştır. Tavan ve tonozlar, renkli kalem işleriyle süslenmiştir.

İstiklal Caddesi Hüseyin Ağa Camii

Caminin avlusunda bulunan muhteşem şadırvan Mimar Sinan eseridir ve Kasımpaşa’daki Sinan Paşa Camiinden buraya getirilmiştir. Şadırvandaki fiskiye, Eyüp’teki Oluklu Bayır Tekkesinden getirilmiştir.

Caminin önünde, banisi Hüseyin Ağa ve Galatasaray Ağalarından Davut Ağa’nın kabirleri vardır.

Yaklaşık 2 yıl süren restorasyon sonrasında, cami 2014 yılında muhteşem bir törenle ibadete açılmıştır.

Son bir not: caminin bir özelliği daha var, ünlü şairimiz Nazım Hikmet: Ağa camiinde yalnızlığına dair bir şiir yazmıştır.

AR APARTMANI

Kitabesi yoktur. Muhtemelen 1906 yılında inşa edilmiştir.

Mimarları: Rum kökenli Yenidunia ve Kyrıakides Architectes’dir.

Yapı: “G RLF MICHELINI ENTREPRENEURS isimli İtalyan girişimciler için yapılmıştır.

Bu isim yani girişimcilerin isimleri yapının giriş kapısı üstünde yazılıdır.

Zemin kat, dükkan, üst katlar konut olarak düzenlenmiştir, toplam 5 katlıdır. Ahşap kesim işleri oldukça zariftir. Zemin katta antikacı dükkanı bulunmaktadır.

İstiklal Caddesi Alkazar Sineması

ALKAZAR SİNEMASI

İstanbul İstiklal Caddesinin hemen başındaki sinema en eski sinemalardan birisidir ve açılışı 1920 yılına kadar gitmektedir.1918-1920 yılları arasında yapılan sinema, Safvet ve Naci Beyler tarafından işletildi ve sinemanın ilk ismi “Electra Sineması” dır. Sonra ismi “Alkazar Sineması” olur.

1990’lı yıllarda sinema: salonu ve balkonu ayrılarak iki küçük sinema salonuna dönüştürülmüştür.

Ancak 2010 yıllında sinema kapanmak zorunda kalmıştır.

İstiklal Caddesi Saray Muhallebici Binası

SARAY MUHALLEBİCİ BİNASI

İstanbul İstiklal Caddesi 107 numaradadır.

1935 yılında Hüseyin Topbaş, Kasımpaşa’da bir muhallebici dükkanı açar. 1949 yılında ise Beyoğlu İstiklal Caddesinde bir muhallebici dükkanı daha açar.

Bina, zemin katında bulunan Muhallebici dükkanı nedeniyle, Beyoğlu’nda oldukça tanınan bir yerdir.

HACOPULO PASAJI-HAZZO PULO PASAJI

İstanbul İstiklal Caddesi 116 numaradadır.

İstiklal Caddesinde, 6 tane çarpraz tonozun altından girilen dar ve uzun bir geçit sonunda, geniş bir avlu bulunur. Bu avludan, Meşrutiyet Caddesine ulaşılır.

Bina: Sultan Abdülaziz döneminde, şehrin Ortodoks cemaatine mensup zenginlerinden birisi olan tüccar “Hacopulo” tarafından yaptırılmıştır ve pasaj 1871 tarihinde açılmıştır.

İlk yapıldığında üst katlarda evler, alt katlarda ise dükkanlar vardı.

Pasajın Avlusu:

Pasajın avlusu çok özeldir. Avlu, bir zamanlar taş ve çakıl döşelidir. Bu durum günümüzde, yerdeki kalıntılardan anlaşılıyor.

Avlunun ortasında bir “fener” vardır ve bu fener, pasajın ilk açılışından kalmadır.

Meşrutiyet caddesinden pasajın avlusuna girişte, sol yanda “Adam Musiki Mağazası” varmış. Bu mağazanın üst katında ise, konserler verilen bir salon bulunuyormuş.

Avlunun çevresindeki 2 ve 4 katlı binaların üst katları mesken ve diğer katlar ise, işyeri olarak kullanılmaktadır.

Avlunun çevresinde: terzi, düğmeci, şapkacı, iplikçi ve benzeri tuhafiye dükkanları bulunur.

Bu dükkanların en meşhuru Heral Usta’nın “Büyük Lüks Kundura Mağazası” dır. Burada o dönemde son moda iskarpinler satılıyormuş.

Yine dükkanlardan birisi, Madam Eitenne Touzet’e ait “Kadın İç Giyim” dükkanıymış.

Dükkanlardan “Çin ve Hind Pazarı” nın sahibi: Hacı Hasan Handi imiş.

Yine pasajın dükkanlarından birisinde Ahmet Mithat Efendi’ye ait matbaa bulunuyormuş. Namık Kemal’in “İbret” isimli gazetesi bu matbaada basılıyormuş. Bu yüzden, pasaj aynı zamanda “Jön Türkler” in buluşma yeriymiş.

Avludan sola dönüldüğünde: Panaia Rum Ortodoks Kilisesi bulunur.

Günümüzde 5 katlı pasaj, iki büyük yangın atlatmasına rağmen hala ayaktadır. Şimdi burada: takıcılar, kitapçılar, çantacılar, Hazzo Pulo restoran ve Şarap evi dahil 40 dükkan bulunmaktadır.

Binanın üst katları ise atölye olarak kullanılıyor.

Evet, son 25 yıl içinde pasajın ismi iki kere değişti. Önce “Danışman Geçidi” ve sonra “Han Geçidi” oldu.

İstiklal Caddesi Anadolu Pasajı

ANADOLU PASAJI

İstanbul İstiklal Caddesi 127 numaradadır.

Mabeynci Ragıp Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Pasajın her iki cephesinde, girişlerin üstlerindeki çıkmalar görülmeye değerdir.

İstiklal Caddesindeki cephede, birinci kat, diğer katlara oranla farklı yüksekliktedir.

Binanın arka cephesinde süsleme yoktur.

Pasaj tek kapılıdır. Girişte, ünlü mefruşat mağazası “Lazzaro Franco” vardı. Ayrıca yine pasaj içinde “Brasserie de Orient” isimli Niko Valavanis tarafından işletilen birahane bulunuyordu. Birahane, 1934 yılında el değiştirdi ve “Anadolu Birahanesi” ismini aldı.  Türk mutfağının ünlü isimlerinden “Hacı Salih” de, 1985 yılından bu yana pasajda faaliyettedir.

İstiklal Caddesi Elhamra Han

ELHAMRA HAN-ELHAMRA PASAJI-ELHAMRA SİNEMASI

İstanbul İstiklal Caddesi 130 numaradadır.

Binanın bulunduğu yerde: daha önce, 1827 yılında bir Fransız Tiyatrosu varmış. Tiyatronun ismi “Palais de Cristal” dir. Binaya: 1861 yılında bir “Balo Salonu” eklenmiştir. 1906 yılında tiyatronun faaliyeti durdurulur. 1920 yılında ise tiyatro binası yıkılır.

Daha sonra 1920 yılında Arapzade Sait Bey tarafından bu yapı yaptırılmıştır.

Mimarları Vedat Tek, Ekrem Hakkı ve Kiryakidis’dir.

İstiklal Caddesi Elhamra Sineması

Binanın yapımında: Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden izler görülebilir.

Özellikle cephe mimarisi tam bir sanat eseridir. Binanın ön cephesinde: bütün pencereler kemerlidir. İkinci katta, cumba niteliğinde balkonlar bulunur.

Yapının: zemin katında dükkanlar ve bir sinema salonu, üst katlarda ise ofis ve bürolar vardır.

Zemin kattaki sinemanın ismi “Elhamra Sineması” dır. Atatürk’ün burada iki kere film izlediği söyleniyor.

Giriş katı, 5 kemerlidir. Asma kattan sonra iki kat boyunca Osmanlı cumbaları vardır. Binanın en üst katında ise Yunan mabetlerinde kullanılan sütunların taşıdığı bir galeri kat bulunur. Pasajın üstü cam bir tavan ile aydınlatılır.

Binanın geniş koridoru: zamanla pasaj olarak anılmaya başlanmıştır. Çünkü: binanın içinde bulunan dükkanlara ve sinemaya giriş bu geniş koridordandır.

Pasajda: gelinlik, tuhafiye ve konfeksiyon mağazaları bulunmaktadır.

Bina: bir süre kapalı kaldıktan sonra, 1958 yılında “İstanbul Opereti” olarak tekrar faaliyete geçer ve 1970 yılına kadar faaliyetini sürdürür. Daha sonra tekrar sinema olur, ancak 1999 yılında yanarak tahrip olur.

1960’lı dönemlerde burada “İstanbul Tiyatrosu” vardır ve dönemin en ünlü kültür merkezlerinden birisidir.

İstiklal Caddesi Atlas Pasajı

ATLAS PASAJI

İstanbul İstiklal Caddesi 131 numaradadır.

Pasaj: 1870 yılındaki büyük Pera yangınının ardından, Sultan Abdülaziz zamanında yani 1877 yılında Katolik Ermeni Cemaatinden Agop Köçeyan’ın konağı olarak yaptırılmıştır.

Yapının alt katı: Köçeyan ailesi tarafından at ahırı olarak kullanılmış, üstteki 3 kat ise konut olarak kullanılmıştır.   

2’nci katta tavanda bulunan resimler: Ressam Hippolyte Barteaux’a aittir. Kendisinin Paris Louvre Müzesinde yapıtları vardır.

Agop Köçeyan 1882 yılında ölünce, konak Taksim Vosgeperan Ermeni Kilisesine hediye edilmiştir.

1948 yılında: Atlas Pasajında, 1860 kişi kapasiteli ve 35 localı Beyoğlu bölgesinin en büyük sinemalarından olan Atlas Sineması açılır. Yine aynı yıl Kulis Bar Restoran ve 1951 yılında ise Küçük Sahne Tiyatrosu açılır.

1970’lerde ise konak, bir dönem Banker Kastelli olarak ünlenen Cevher Özden tarafından satın alınmıştır.

Cevher Özden’in mali sorunları nedeniyle, bir süre sonra konağa Maliye Bakanlığı tarafından el konulmuştur ve Kültür Bakanlığına devredilmiştir.

1980’lerde restore edilen pasaj, alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır.

Pasajın ilk açıldığında at ahırı olarak kullanılan yere: sonrada 1948 yılında “Atlas Sineması” açılmıştır. Burada, uzun yıllar ünlü şarkıcılar tarafından konserler verilmiştir. Daha sonra bir ara bu sinema salonu kapanmış ve alt kat dükkanlara tahsis edilmiş, ancak daha sonra yeniden sinema salonuna çevrilmiştir.

Binanın 1’nci katında ise, daha sonraki yıllarda 1950 yılında bir tiyatro salonu kurulmuştur. Salonun ismi “Küçük Tiyatro” dur.

Binanın 2’nci katı ise, 2010 yılında İstanbul “Avrupa Kültür Başkenti” olunca, bu konuda kurulan Ajans, burada çalışmıştır.

İstiklal Caddesi Odakule İş Merkezi

ODAKULE İŞ MERKEZİ

Asmalı Mescit Mahallesinde İstiklal Caddesi 142 numaradadır.

1976 yılında yapılmıştır. Ancak yapılmadan önce burada İstanbul’un ilk alışveriş merkezi olan “Karlman Pasajı” bulunuyordu.

23 katlı yapının mimarı Kaya Tecimen ve Ali Taner’dir. 15 adet büro katı bulunmaktadır. Binanın yüksekliği 69 metredir.

Binanın zemin katı: İstiklal Caddesi ve Meşrutiyet caddelerini birbirine bağlayacak bir geçit şeklinde tasarlanmıştır. Alt katın diğer bölümler ise, sergilere ev sahipliği yapmaktadır.

İstiklal Caddesi Odakule İş Merkezi

Ayrıca, tiyatro ve konferans salonu ile restoran bulunmaktadır.

İstiklal caddesi üzerindeki giriş bahçesine, Salih Acar ve Atilla Onaran heykelleri konulmuştur.

Günümüzde bina: İstanbul Sanayi Odası ve Alman Kültür Merkezi tarafından kullanılmaktadır.

İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi

GALATASARAY LİSESİ

Kuloğlu Mahallesi İstiklal Caddesi 159 numaradadır.

Beyoğlu’nun tam ortasında, en güzel yerine kurulmuştur.

Lisenin bulunduğu bina, 1841 yılından beri “Galata Sarayı” olarak bilinir.

İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi

Gülbaba Hikayesi

Galata: 15’nci yüzyılda, Haliç ağzından Boğaziçi istikametine doğru, çok sık binaların ve dar sokakların bulunduğu, son derece işlek ve canlı bir ticaret merkezidir.

Galata surlarının dışında kalan kısımlar ise, boş araziden oluşuyordu.

Burada, bütün yamaçlar: bağ, bahçe, ağaçlıklı ve fundalıklı alanlar ve koruluklar vardı.

Bu koruluklarda: Sultan II Beyazıt tahta çıktığı yıllarda bir av partisi düzenler.

Rivayete göre: av dönüşü Beyoğlu sırtlarından Tophaneye giderken, bir kulübe görür.

İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi Kapısı

Sultan II Beyazıt, dinlenmek için bu kulübeye gider ve burada yaşayan, nadide güller yetiştiren ve “Gülbaba” olarak tanınan zatın sohbeti ve ikramından çok hoşlanır. Bir isteği olup olmadığını sorduğunda ise, Gülbaba, Padişaha hitaben Beyoğlu sırtlarını göstererek “Orada bir mektep yapılmasını istiyorum” der.

Böylece Galata Sarayı denen bina yapılmış ve gayet muntazam ve herkes tarafından beğenilen bir mektep kurulur. Daha doğrusu “Galata Sarayı Enderun Mekteb-i” oluşturulur.

Evet: Galata Sarayı Mektep-i: 1481 yılında Sultan II Beyazıt tarafından kurulur.

Takip eden süreçte, 1868 yılına kadar muhtelif değişiklikler olur.

Mektep: Sultan II Mahmut döneminde, Tophane yangınında yanar. Bunun üzerine, Sultan mimar Defterdar Hacı Yusuf Efendi’yi görevlendirerek mektebi yeniden yaptırır.

1838 yılına kadar “Tıbhane Mekteb-i” olarak faaliyet gösteren okul yeniden yanar.

Sultan Abdülmecid döneminde, 1839 yılında bu kere bina kagir olarak yeniden yaptırılır.

1868 yılında okul “Mekteb-i Sultani” yani “Galatasaray Lisesi” olarak açılır.

İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi Hamidiye Çeşmesi

GALATASARAY LİSESİ HAMİDİYE ÇEŞMESİ

İstiklal Caddesinde 159 numaradadır.

Çeşme yapısı, Galatasaray Lisesi avlusundadır, Sultan II Abdülhamit tarafından 1906 yılında yaptırılmıştır.

Çeşme, tek yüzlü dökme demirden meydan çeşmesi stilindedir.

İstiklal Caddesi Mısır Apartmanı

MISIR APARTMANI

İstiklal Caddesinde 163 numaradadır. İstanbul şehrinin en büyük kiliselerinden olan St Antuan Katolik Kilisesiyle komşudur.

Burada ilk olarak: 1900’lü yılların başında yıkılan “Trocadero Tiyatrosu” vardı. Ancak bu tiyatro binası yıkılınca buraya, Mısır Hidivi Abbas Halim Paşa tarafından 1905-1901 yılları arasında kışlık konak yaptırılmıştır.

İstiklal Caddesi Mısır Apartmanı

Mimar Ermeni asıllı Hovsep Aznavuryan’dır.

Yapı: İstanbul’un ilk betonarme yapısı olarak önem kazanır.

Mimari stil: Art nouveau tarzıdır, Birinci Ulusal Mimarlık döneminin izlerini taşımaktadır.

İstiklal Caddesi Mısır Apartmanı

İnşaat malzemelerinin büyük bölümü Fransa’dan getirilmiştir.

Konak, 1910 yılında tamamlanarak Paşa’ya teslim edilir, önceleri Abbas Halim Paşa’nın kızı Prenses Emine ve yeğeni Said Halim Paşa’nın oğlu Prens Halim oturmuştur.

Paşanın ölümünden sonra konak, varisleri tarafından katlara ayrılarak apartmana dönüştürülmüş ve 1940 yılında ünlü işadamı Hayri İpar’a satılmıştır. Hayri İpar: şeker kralı ve Atatürk’ün müteahhidi olarak anılır. Sultan Abdülhamid’in emir-i ahor’u Mehmet Faik Paşa’nın kızıyla evlidir.

Hayri İpar tarafından binaya iki kat eklenir ve ayrıca asansör yaptırılır. İpar ailesi oğulları Ali İpar binaya yerleşir ve daha sonra aile tarafından burada balolar ve eğlenceler düzenlenir. Oğul Ali İpar, 1949 yılında Amerika’dan gelmiştir. Ünlü bir Hollywood film yıldızı ile evlidir.

Bina ilk yapıldığında dükkanlar, zemin ve 6 kattır. 6’ncı kattaki çamaşırhane ve çevresi teras olarak tasarlanmasına rağmen, İparlar tarafından apartmanın terası kapatılmış, 7 ve 8’nci katlar ilave edilmiştir. Hatta 9’ncu katın ruhsatı bile alınmış ancak 9’ncu kat yapılamamıştır.

Ancak Hayri İpar, İstanbul’dan ayrılınca apartman bakımsız kalır ve büyük ölçüde boşaltılır.

Apartman yapısı, yapıldıktan sonra uzun yıllar birçok ünlü isme ev sahipliği yapmıştır.

Örneğin: Ünlü Türk Şairi Mehmet Akif Ersoy: görev gereği on yıl kaldığı Mısır’dan dönünce 1936 yılında bu apartmanda bir daireye yerleşmiş ve ölümüne kadar burada yaşamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Apartmanda moda ve dikimevleri vardı.

Günümüzde binada: restoran, tiyatro, galeri ve lokaller bulunmaktadır. Ayrıca “Galerist Sanat Galerisi” de buradadır.

İstiklal Caddesi Suriye Pasajı

SURİYE PASAJI

İstiklal Caddesinde 166 numaradadır. Rus Konsolosluğunun karşısındadır.

Yapı, 1901-1908 yılları arasında Suriye uyruklu Hasan Halbuni Paşa ve Mehmet Abud Paşa tarafından yaptırılmıştır. Pasajlı konut özelliğindedir. Abud Paşa: Dersaadet Ticaret Odası Başkanlığı, Harbiye Nezareti Mubayaa Komisyonu ve Şirketi Hayriye reisliklerinde bulunmuş ve 1981 yılına kadar Abud Paşa yalısında yaşamıştır. Hasan Halbuni Paşa ise, Şam eşrafındandır. Pasajın ilk kiracıları 15 Musevi olur ve 1960 yılına kadar hiçbir kiracıya zam yapılmaz.

Projesi Bassiladis’e aittir. Pasaj yapısı: birbirinden bağımsız 3 apartman şeklinde düzenlenmiştir. Zaman içinde bu binalar birbirine köprülerle bağlanmıştır.

Osmanlı devletinin ilk sineması olan “Cine Central” yani “Santral Sineması” 1911 yılında bu pasajda açılmıştır. Diğer sinemalara göre daha ucuz olan ve eski filmler gösterilen sinemanın ismi 1925 yılında Şafak Sineması ve 1928 yılında Cumhuriyet Sineması olur. Daha sonra Zafer Sineması olur ve kapanır.

Pasaj: alt katı çarşı, üst katları ise konut olarak tasarlanmıştır.

Ayrıca: elektrik ve havagazı, o dönemde Saraydan sonra ilk olarak buraya bağlanmıştır. Çift asansörlü sistem ilk kez bu binada uygulanmıştır.

Günümüzde Suriye, Mısır ve Türkiye uyruklu birçok hissedarın ortak mülkiyetinde olan Suriye Pasajı, 1995 yılında Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından 1’nci derece tarihi eser olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Günümüzde pasajda: ikinci el kıyafet, kostüm dükkanları, aksesuar mağazaları ve kürkçü dükkanları bulunmaktadır.

ŞARK PASAJI-AYNALI ŞARK PASAJI-PASSAGE ORİENTAL

İstiklal caddesinde 172 numaradadır.

Pasaj: İstiklal caddesi ve Asmalımescit Gönül Sokağı birbirine bağlamaktadır.

Bölgede, Panaia Pasajından sonra en eski pasajdır.

Binalar kompleksi: 1840 yılında yapılmıştır ve bölgenin en gözde apartmanlarından birisi olmuştur. Aslında beşer katlı 2 handan oluşur.

Yapının Asmalı Mescit sokağına bakan cephesinde 2 dükkan vardır.

Pasajın kapısı üstünde: “Şark Aynalı Çarşısı” ve Fransızca “Passage Oriental” yazılıdır.

Pasaj “T” şeklindedir.

Pasaj içinde: sağlı-sollu dükkanlar bulunur.

Bu dükkanlarda, tarihi süreç içinde, Avrupa yayınlarını ithal eden bazı önemli ticarethaneler bulunmuştur. Bir de Ermenice bir gazetenin (Marmara isimli) matbaası da buradadır.

1864 yılında burada ünlü “Lebon Pastanesi” vardı.

Mahallenin bu bölüm 5 Haziran 1870 tarihindeki yangından etkilenmemiştir.

1940 yılında Lebon Pastanesi caddenin karşı tarafına taşınınca buraya bir başka pastane “Markis Pastanesi” açıldı. Markiz Pastanesi, özellikle duvarlarındaki fayans panolarıyla ünlüdür.

Bu yüzden çoğu zaman “Markiz Pasajı” olarak da bilinir.

 1979 yılından sonra pasaj bir süre bakımsız kalır. 1992 yılında ise tamamen kapatılır. Yıkılı düşünülürken Anıtlar Yüksek Kurulu kararı ile bu yıkım önlenir. 2003 yılında pasaj dış kısmı korunarak içten tamamen büyük oranda değiştirilerek restore edilir. Ardından “Markiz Pasajı” ismiyle yeniden açılır. Zaten pasaja ilham kaynağı olan pastane de defalarca el değiştirir ancak eski parlak günleri yakalayamaz.

Evet, yakın zaman önce bina ve pasajda restorasyon çalışmaları başlatılmış olup halen sürmektedir.

İstiklal Caddesi Narmanlı Han

NARMANLI HAN

İstiklal Caddesi 180 numaradadır. İsveç konsolosluğunun tam karşısındadır.

Yapı, 1831 yılında Rus elçilik binası olarak inşa edilmiştir. Yani, 2.7 dönümlük arazisiyle birlikte binanın mülkiyeti Rus devletine aittir.

Ünlü İtalyan mimar G. Fossati tarafından yapılmıştır.

1914 yılında hanın Sofyalı Sokağa bakan ve yüksek duvarlarla çevrili yeri, Rus Hapishanesi olarak kullanılmıştır.

İstiklal Caddesi Narmanlı Han

Bugünkü Rus elçilik binası açılınca, han, Rus konsolosluk büroları ve Rus şirketlerine tahsis edilmiştir.

Yapı, 1933 yılında tamamen boşaltılmıştır ve ünlü İstanbullu tüccarlar Avni ve Sıtkı Narmanlı kardeşlerin mülkiyetine geçmiştir.

İstiklal Caddesi Narmanlı Han

Narmanlı kardeşler sanatseverdir ve hanın odalarını, sanatçı ve yayınevlerine uygun fiyatlarla kiralamışlar, yapının bir sanat ve kültür merkezine dönüşmesine yardımcı olmuşlardır.

Ünlü sanatçılar Bedri Rahmi, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Aliye Berger gibi kişiler burada yaşamıştır.

MERKEZ HAN

İstiklal Caddesinde 181 numaradadır.

Yapı 1800’lü yıllarda Ermeni Düzyan ailesi tarafından yaptırılmıştır.

1800’lü yılların sonunda ise, yapı “Clup de Spor Oriental” olarak kullanılmış ve dönemin diplomatlarını ağırlamıştır.

1883-1890 yılları arasında yapı, Yunanistan Konsolosluğu olarak kullanılmıştır.

1900’lü yıllarda “Singer Şirketi” merkezi olmuş ve 1960 yılında Vehbi Koç tarafından satın alınmıştır.

İstiklal Caddesi Ziraat Bankası Binası

T.C. ZİRAAT BANKASI BİNASI

İstiklal Caddesinde 183 numaradadır.

Burada daha önce “Mösyö Mulatier Pastanesi” varmış. Bu pastane, dönemin meşhur diğer pastaneleri olan “Markiz” ve “Lebon” ile yarışıyormuş. Ancak zamanla pastane yerini “Dekorasyon” isimli bir antikacı dükkanına bırakmıştır. Antikacı dükkanını Selahattin Refik Bey isimli dönemin antika eşyalarında uzman olan kişi açmıştır. Daha sonraki dönemde ise burada “Palamari Matbaası” bulunuyordu. Matbaada: sinema afişleri ve sinema biletleri satılıyordu.

Günümüzdeki yapı, Mimar Orhan Alnar tarafından, 1968 yılında yapılmıştır.

BAŞAK APARTMANI

İstiklal Caddesinde 203 numaradadır.

Yapının kitabesi yoktur, ne zaman yapıldığı ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Ancak, kayıtlarda 1932 yılında buradaki yapının “İzzet Bey Apartmanı” olarak kayıtlı olduğu görülür.

Giriş kapısının üst bölümünde, yoğun demir işçiliği görülmektedir. Her katta Fransız balkonlu pencereler göze çarpar.

Yapı: 2006 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

ŞAUP APARTMANI

İstiklal Caddesinde 209 numaradadır.

Kitabesi yoktur, yapım tarihi ve yaptıran bilinmemektedir.

Ancak bazı kayıtlarda, apartman “Appart Kopp” adıyla geçmektedir.

6 katlı binanın girişi, Postacılar sokakta, mermer kemerli bir kapıdandır.

Bina, 2005 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

ARTER

İstiklal Caddesinde 211 numaradadır.

Levanten bir aile tarafından yaptırılan burası “Meymaret Han” olarak tanınmaktadır.

19’ncu yüzyıl sonları ile 20’nci yüzyıl başlarında yapılmıştır.

Projesi Mimar Petraki Meymaridis tarafından çizilmiştir.

En önemli özelliği: her katın penceresinin birbirinden farklı tasarlanmış olmasıdır.

Han yapısı, bir harabeye döndükten sonra Ömer Koç tarafından satın alınmış ve restore edilmiştir. Toplam 4 katlık han yapısı günümüzde  “Sergi Alanı” olarak kullanılmaktadır.

Günümüzde “Arter” olarak kullanılan bina, İstanbul ilinin en güzel sergi salonlarından birisini barındırmaktadır.

HIDİVYAL PALAS

İstiklal caddesinde 231 numaradadır.

Bina 1841 yılında yapılmıştır.

7 katlı bina, göz kamaştırıcı mimarisiyle önem kazanmaktadır.

Zaman içinde yetimhane ve otel olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise bir Ermeni Vakfına aittir ve katlarda ofisler bulunmaktadır.

Yapıda ayrıca “1841 Tünel” isimli bir kafe-restoran bulunmaktadır.

Ayrıca, yapının içinde bir de “Sanat Galerisi” bulunmaktadır.

TARİHİ ARDA HAN

İstiklal Caddesinde 233 numaradadır.

Botter Apartmanına bitişiktir. Hemen arkasında “Tunca Apartmanı” vardır.

Apartman İtalyan Testa ailesine ait iken “Testa” olarak isimlendirilmiştir. Sonradan ise apartmanın ismi “Arda” ve “Tunca” olarak değiştirilmiştir.

Arda Apartmanının girişinde, günümüzde kafeterya vardır, üst katlar ise konut ve işyeri olarak kullanılmaktadır. Tunca Apartmanı ise sadece konut olarak kullanılıyor.

İstiklal Caddesi Botter Apartmanı

BOTTER APARTMANI

İstiklal Caddesi 235 numaradadır. Tünelden Galatasaray’a inerken, İsveç Konsolosluğunun yanındadır.

Yapı: 1900-1901 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu yüzden, İstanbul şehrinde tarihi ve mimarı bilinen en eski yapı olarak önem kazanmaktadır.

Yapı: Hollanda uyruklu terzi (Haute Couturier), ünlü modacı ve aynı zamanda Sultan II Abdülhamit ve Sarayın resmi terzisi, Jean Botter tarafından İtalyan Mimar Raimondo D’Aronco’ya yaptırılmıştır. Ortaya çıkan apartman yapısı: art nouveau akınının Türkiye’deki ilk temsilcisidir.

İstiklal Caddesi Botter Apartmanı

Mimar D’Aronco: 1897-1909 yılları arasında Saray mimarı olarak görev yapmıştır.

Terzi Jean Botter ise, 1900’lü yılların başında mesleki çalışmalarını bir moda evinde sürdürmeye karar vermiş ve bu yapıyı gerek aile fertlerinin özel hayatlarını geçirebilecekleri bir konut ve gerekse atölyesi olarak yaptırmıştır. Evet, burası Türkiye’nin ilk moda evidir.

Apartmanın zemin katının caddeye bakan kısmında: Botter Modaevinin satış ve teşhir salonu bulunuyordu.

Yanının bodrum katı depo, zemin ve asma katları mağaza, birinci katı: atölye, kabul salonları ve depo olarak yapılmıştır. Diğer üç kat ise konut olarak tasarlanmıştır.

Burada Avrupai bir yaşamları olan Botter ailesi, genç oğullarının gezmek için gittiği Paris şehrinde hastalanarak ölmesi üzerine büyük acı yaşarlar ve buradaki binayı satarak Paris’e giderler.

Atölye bölümü, 1960’lı yılların başında bir banka şubesine dönüştürülmüştür.

Gelelim günümüze, Botter Apartmanı her ne kadar tescil edilerek koruma altına alınmış olsa da günümüzde kullanılmayacak derecede harabe durumdadır.

UNİON İŞ HANI

İstiklal Caddesi 237 numaradadır.

Yapının ilk olarak ne zaman yapıldığı ve mimarı bilinmemektedir.

Binanın yapımında: çini panolar, sütun başlıklı kemerler, geniş pencere kepenkleri ve taş kabartma Türk mimarlığı biçimleri yoğun kullanılmıştır.

En alt katta “Türk-Alman Kitapevi” ve “Kitabı Mukaddes” bulunmaktadır. Diğer katlardaki ofislerde ise turizm şirketi, misafirhane ve hukuk bürosu bulunur.

FOTO SÜREYYA

İstiklal Caddesinde 251 numaradadır.

2 katlı ve kagir yapı: 1928-1976 yılları arasında Foto Süreyya tarafından kullanılmıştır.

Stüdyoda: sanatçıların, sosyetenin ve güzellik yarışması adaylarının fotoğrafları çekilmiştir.

Süreyya Bükey: 1974 yılında vefat etmiştir. Foto Süreyya Stüdyosu, daha sonra lokanta olarak kullanılmıştır.

Beyoğlu gezilecek yerler.