Antalya Şehir içi Gezi Planı

Antalya Şehir içi Gezi Planı
antalya.1
Antalya Şehir içi Gezi Planı

Antalya şehrinde gezi planı yapmanız için sizlere yardımcı olacağım. Ama öncelikle bu şehrin güzelliğini günümüzden yıllar önce tespit eden büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ten söz etmek istiyorum. Antalya şehrinin hemen girişinde, Kepez’den virajlı yokuştan aşağıya inerken, hemen sol yanda, büyük kent ormanı içinde, 23 metre yükseklikte, 14 metre genişlikte, altın sarısı renkli, 20 ton demir, 20 ton çimento ve 40 ton kum kullanılarak yapılan “Atatürk Maskı” nın hemen yanında,

Atatürk’ün “HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ ANTALYA, DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİDİR” sözü

belki şehre girerken dikkatinizden kaçacaktır, ama Atatürk’ün ön görüsünün mükemmelliğini yansıtan bu sözü ve maskı, uzaktan mutlaka izleyin. Gerçekten, Antalya, geçmişte ve günümüzde, dünyanın en güzel şehirlerinden birisidir.

Antalya; güzel bir şehir. Şehir merkezinde ve şehir merkezi yakınlarında: her türlü tercihe hitap edebilecek, gezinti yerleri var. Şehir merkezindeki birçok yer: yürüyerek gezilebilir. Zaten: şehir merkezi, genellikle Atatürk meydanı çevresinde kurulu ve bu bölgede, Kaleiçi bölgesinde ve Yat Limanı bölgesinde, yürüyerek gezebilirsiniz.

Ama, elbette günün en sıcak saatleri  değil de, genellikle güneş battıktan sonraki saatleri tercih etmenizde yarar var. Özellikle Kaleiçi bölgesine inerken sorun yok, ancak çıkarken rampa yukarı çıkma nedeniyle biraz yorgunluk oluyor.

20180616_184252
Antalya Şehir içi Gezi Planı Asansör

Asansör

Kaleiçi ve yat limanından yürüyerek çıkmayı düşünmeyenler için, buraya bir asansör yapılmıştır. Asansör panoramik yani dışarıyı izleyerek gayet güzel bir şekilde yukarı çıkabilirsiniz. Ancak: yat limanında asansörün bulunduğu yeri gösteren herhangi bir tabela yok, umarım ilgililer bazı yerlere tabela koyarlar. Ayrıca: asansör 13 kişilik olduğundan, uzun kuyruklar oluyor, bence asansöre binişi 1 TL. gibi cüzi bir ücretle yapsalar, saçma sapan kalabalık özellikle gençler burayı tercih etmez, yürüyerek yukarı çıkarlar ve asansör gerçek anlamına yani belli bir yaş kesimi için yapılmış olması anlamını kazanır.

Ayrıca, asansörün biniş ve iniş yeri, iyi değil, özellikle akşam saatlerinde, buradan yalnız asansöre binmeyi düşünenler ve özellikle turistler sanırım biraz ürkerler, keşke asansörün biniş ve iniş yeri biraz daha ferah olsaydı.

Evet gelelim, şehir merkezi gezisine. Burada önemli olan, sizin şehirde kalış süreniz ve tercihleriniz. Yani: daha önce de birkaç kez söylediğim gibi: sizin tercihleriniz tarihi yerler gezmek ise, buna göre gezi planı yapabilirsiniz. Eğer tercihiniz doğal güzellikler ise, elbette buna göre de ayrı bir plan yapmanız gerek. Ama, tercihiniz alışverişten yana ise, Antalya size bu konuda da alternatifler sunabiliyor. Eğlence düşünenler için de, elbette olasılıklar var. Yani: benim size önereceğim gezi planı içinde: Antalya’da kalış sürenize ve tercihlerinize göre bir gezi planı yaratabilirsiniz.

Gezi planında, gezmenizi önerdiğin yerlerin yalnızca isimlerini veriyorum. Ayrıntılı bilgiyi, yine bu sitede, yazılı isimler ile aratarak bulabilirsiniz.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

1.GÜN

Sabah Düden Şelalesine gidilebilir. Buraya: araç ile gitmeniz gerek. Yani: yürüyerek gitmek mümkün değil. En son aldığım bilgilere göre, Düden şelalesinde kuraklık nedeniyle su kalmamış ve yapılan bir düzenekle düden şelalesinden su akması sağlanmıştır.

Antalya’nın çevre yolu, yani Alanya istikametine yönelen yol üzerindedir. Yaklaşık; 2-3 saat kadar orada kalabilirsiniz. Öğlen yemeğinizi orada bir restoranda yiyebilir ve  öğleden sonra oradan ayrılarak; şehir merkezinde arabanızı bir yere park edip, yürüyerek kale içi sokaklarını gezerek, yat limanına inebilirsiniz. Akşam üstü: yat limanından, gezinti teknelerinin birine binerek, yakın sahillerde küçük bir gezinti olabilir. Dönüşte ise; yine yat limanında zamanınızı değerlendirip, günü bitirebilirsiniz. Yat limanından yat gezisine çıkmayı ihmal etmeyin. Bu günübirlik yatların fiyatları: 25-30 TL arasındadır.

3
Antalya Şehir içi Gezi Planı

2.GÜN

Sabah: Alanya yolu üzerindeki “Kurşunlu Şelalesi” ne gidilebilir. Buraya da, araç ile gitmeniz gerekiyor. Kurşunlu şelalesi, düden şelalesinden daha güzeldir.

Öğlen orada yemek yenebilir ve öğleden sonra ayrılıp, yine araç ile “Lara Beach parka” geçebilirsiniz. Burada: denize girip, günü tamamlayabilirsiniz. Şemsiye, şezlong ve hatta daha büyük, ahşap ve üstü minderlerle kaplanmış alanlar var. Bunları: günlük olarak kiralayabiliyorsunuz. Ama daha önce de söylediğim gibi Lara Beach bölgesi, nispeten sessiz, sakin ve eğlenceye yönelik burada herhangi bir etkinlik yok. Ama, burada genellikle görebileceğiniz çok güzel bir “Kum Heykeller” sergisi var. İlginizi çekebilir. Deniz ise birden derinleşiyor. Plaj ise, ince çakıllı-kum karışımı, ama kum daha yoğun. Önem kazanan özellik: denizin temiz olması, eğlence düşünen Konyaaltı Beach bölgesine, sakinlik düşünen Lara Beach bölgesine gitmelidir.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

3.GÜN

Şehir içinde, yürüyerek güzel bir gezi yapabilirsiniz. Belki: kale içinde bir restoranda taratorlu piyaz yemeyi deneyebilirsiniz. Çünkü, buranın piyazı meşhurdur, yani yöresel lezzettir.

Ayrıca; şehir merkezinden reçel almayı (özellikle incir reçeli) aman ihmal etmeyin. Hemen şehir merkezindeki Atatürk Anıtı, Yivli minare, Hadrian kapısı, Atatürk Parkı, Antalya Arkeoloji Müzesi gezilebilir. Özellikle: şehrin tam merkezinde, Atatürk anıtının bulunduğu yerde, son yıllarda, güzel bir meydan ve trafik düzenlemesi yapıldı. Buraya, araç giremiyor ve ayrıca, havuzlar ile su güzellikleri yaratılmıştır.

Valilik binası daha geriye alınarak, meydanda, aynı yere güzel bir havuz ve alt tarafa, büyük kapalı bir otopark yapıldı. Burada: rahatlıkla gezilebiliyor ama özellikle Haziran 2018 tarihinde gittiğimde, bu meydanın devamındaki “Dönerciler çarşısı” denilen bölümde, restoran garsonlarının önünüze atlayıp, sizi içeri sokmak isteyen tavırlarının artık olmadığını gördüm.

Belki yabancı turistlere yine aynı uygulamayı, yani zorla kendi mekanlarına tutup çekmeyi yapıyorlardır ama yerlilere yapmaktan vazgeçmişler ki, güzel bir uygulamadır. Çünkü bu olaya: önceki yıllarda gittiğim Fas ülkesinde rastlamış ve tenkit etmiştim, aynı şeyin kendi ülkemde olması, yani insanların kollarından tutarak, kendi restoranlarına sokmak isteyen bu insanları görmek pek hoş olmuyor, umarım birileri buna önlem alır.

Atatürk Parkı denince; Konyaaltı caddesi boyunca uzanan bu park, 1980 li yıllarda düzenlenmiş. Buraya da şehir merkezinden yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yemyeşil bir ortam, büyük ağaçların gölgesinde, banklarda veya kafelerde oturabilirsiniz. Tabii deniz manzarasını izlemek de bir başka güzellik.

Burada; Antalya şehrinin, Konyaaltı plajları ve Toros Dağlarının eşsiz manzarasını izleyebilirsiniz. Yalnız; park son yıllarda; yeniden dizayn edilmiş ve yeni açılan eğlence mekanları ile muhteşem bir görünüme bürünmüş. Her türlü müziğin çalındığı farklı mekanlar var. Kahve, çay veya içkinizi yudumlayabileceğiniz yerler ve arzu ettiğiniz takdirde yemek yiyebileceğiniz restoranlar açılmış. Araç girişi ücretli. Ama park içinde; özellikle yoğun günlerde, gerek araç trafiği ve gerekse otopark, büyük problem. Gitmeyi düşünürseniz, özellikle akşam gidin, tavsiye ediyorum.

Aynı gündeyiz, evet, öğleden sonra: şehrin batı kesiminde bulunan “5 M Migros” alışveriş merkezine geçilebilir.

Gayet büyük bir alışveriş merkezidir. Buraya ulaşmak yürüyerek gidemezsiniz, mutlaka bir toplu taşım aracına binmelisiniz. 2001 tarihinde hizmete açılan alışveriş merkezi: Antalya’nın turizm potansiyelini arttırmanın yanında, şehrin dev ve çağdaş bir alışveriş merkezine kavuşmasını sağlaması açısından güzel. Burada birçok markanın mağazası bulunuyor.

Yani: modern bir alışveriş mekanıdır. 1300 araçlık otoparkı yeterli düzeyde. Üç ayrı girişi, 8 salonlu sineması ve fast food alanları var. Bu alanlarda yemek yerken; güney taraftan, Akdeniz ve Beydağları manzaralarını seyredebiliyor olmak, başka bir güzellik. Migros’un hemen karşısında bir lunapark var. Özellikle: gece, ışıkları ile çok ilgi çekici. İlginizi çekerse, gidebilirsiniz. Lunapark özellikle çocuklar için ilginç. Ama, Lunapark  denilince, Avrupa’daki benzerleri gibi değil. Eğlence araçları, pek keyifli değil.

Bu arada, Antalya’da alışveriş düşünenler için, Alanya yolu üzerinde, sol yanda bulunan “Deepo” alışveriş merkezini de önerebilirim. Yakın zaman önce, bunun hemen yanına “Antalya Mall” denilen bir alışveriş merkezi daha yapılmış ve arada bağlantı sağlanarak büyük bir alışveriş mekanı ortaya çıkmıştır. Buraya yürüyerek ulaşmak mümkün değil. Bir araç ile ulaşabilirsiniz.

Zaten, yurt dışından gelen ziyaretçiler, burayı bellemişler, özellikle Rus ziyaretçiler, yanlarındaki büyük bavullar ile, sürekli geziniyor ve alışveriş yapıyorlar. Deepo alışveriş merkezi de, gerek otoparkının rahatlığı ve gerekse içinde, klimalar tarafından sağlanan uygun hava koşulları ve gerekse mağazaların sürekli indirimli fiyatlar sunması nedeniyle, tercih ediliyor.

Çünkü buradaki mağazaların çoğu “Outlet” denen ucuz ürün satılan mağazalardır. Ayrıca, fast food restoranlarının bulunduğu bölüm ve bu bölümdeki mini lunapark etkinlikleri de cazip. Otellerde kalan turistler, araçlarla alışveriş yapmaları için buraya getiriliyorlar.

Alışveriş meraklıları için, son öneri: 2011 yılı içinde açılan, Muratpaşa Belediyesi yanındaki “Terracity” alışveriş merkezi. Burası: yaklaşık 5000 kişinin çalıştığı, muhteşem büyük bir yer. Her türlü marka ve ürün bulmanız mümkün. Özellikle: Kundu bölgesindeki otellerde kalan turistlerin, başlıca alışveriş tercihi olan bir yer. Buraya da araç ile ulaşmanız gerek. Yürüyerek ulaşmanız zor.

Bu arada: tarihe, müzelere meraklı iseniz: Antalya şehir merkezinde, Konyaaltı beach bölgesine giderken, yürüyerek giderek gezebileceğiniz, güzel bir “Arkeoloji Müzesi” olduğunu sakın unutmayın ve bu güzel müzeyi mutlaka gezin. Konya altı bölgesine giderken, hemen sağ yanda kalıyor, şehir merkezine yakın, klimalı, güzel düzenlenmiş, harika bir müzedir.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

4.GÜN

Sabah konyaaltı Beach parka gidebilir, denize girmek ile başlayan gününüzü, akşam geç saatlere kadar sürdürebilirsiniz. Burası: Antalya şehrinin, başlıca: deniz, kumsal ve eğlence merkezi olarak öne çıkıyor.

Bir çok : beach tarzı işletme var. Buralardan: denize girebilirsiniz. Şezlong ve şemsiye kiralamak mümkün. Ama, buranın denizinin hemen derinleştiğini ve sık sık dalgalı olduğunu unutmayın, tek avantaj temiz olması.

Ayrıca: yine birçok restoran ve canlı müzikli eğlence yerleri var. Yani: Konyaaltı Beach bölgesi, tam bir eğlence mekanı. Dolphinland bölümünde, Yunus gösterilerine katılmayı, sakın ihmal etmeyin. Eğer su parkı aktivitelerine katılmak isterseniz, hemen arkada, Aquapark var, burayı düşünebilirsiniz.

Amfi tiyatroda, belki bir konser olabilir. Hoşunuza giden bir sanatçıyı izleme şansınız da olabilir. Günü burada tamamlayabilirsiniz.

Bunların dışında, zamanınız kalırsa, önerebileceğim bir yer daha var. “Karaalioğlu Parkı”. Hadrian kapısından, denize doğru yürüdüğünüzde, bulabileceğiniz bir park. Güzel bir park. Aslında, Antalya’nın batısında, son yıllarda yapılmış bir çok daha modern ve güzel park olmasına rağmen; burası Antalya’nın en eski parklarından biri olması nedeniyle önemli. Denize doğru uzanmış, kimbilir kaç yüz yıllık ağaçları görebilir ve bu ağaçların altında yaşanan; aşkları, sevgileri, sıkıntıları, üzüntüleri hayal edebilirsiniz.

70 bin metrekarelik bir alana kurulan bu parkta, denize uzanan üç geniş mirador yani gözetleme kulesi var. İşte, Beydağları, Konyaaltı Plajının sahili ve uçsuz bucaksız gibi görünen Akdeniz, saatlerce hayranlıkla seyredebileceğiniz bu gözetleme yerlerinde, kuş cıvıltıları, günün en sıcak anlarında bile, serinliğini koruyan ve Antalya’nın yerlilerinin en sevdikleri gezinti ve dinlenme yeri.

Bu arada; umarım cam piramidi unutmadınız. 1997 yılında yapılan, Antalya Kültür Parkı içindeki, cam piramit, kültürel etkinlikleri ile belki tercihinize hitap edebilir. Aynı zamanda; içinde barındığı kültür park; Antalya’nın en güzel parklarından biri. Park içinde; cam piramit yanında, yapay havuzlar ve şelaleler var, ayrıca her yerin yemyeşil olduğunu da söylemek gerek. Cam piramit, Migros alışveriş merkezine giderken sağ yanda kalıyor.

Kısa bir Antalya şehir içi turu.

Bunların dışında ne söyleyebilirim? Şehir merkezindeki dönerciler çarşısında, döner yemeyi ve hoşunuza giderse, kokoreç-midye dolma yemeyi düşünebilirsiniz. Ama, yukarıda sözünü ettiğim gibi: bu mekanların görevlilerinin ısrarcı tutumu, biraz sıkıyor. Yine de, yemek ihtiyacınızı buradan karşılayabilirsiniz.

Gezi olarak ise: şehir içinde önerebileceğim pek bir yer kalmadı. Bunların dışında: şehirde, iki yerde (bir tanesi, Lara yolunda, ünlü bir otele ait, diğeri ise, Konyaaltı Beach bölgesinin hemen arkasında, yine ünlü bir otelin hemen yanında) “Aquapark” var. Su oyunları meraklıları için, bunlar ilginç gelebilir.

Özellikle: Konyaaltı Beach bölgesinin hemen arkasındakini önerebilirim. Su oyunları ve su kaydıraklarına meraklı ziyaretçiler için ilginç olabilir. Ayrıca, yine son yıllarda açılan “Akvaryum” var. Konya altı bölgesinde, Kemer yolunda, hemen sağ bölümde buluna Akvaryum, meraklılar için ilgi çekebilir.

Tarih meraklıları için, Antalyalıların eski garaj olarak bilip tanıdıkları yerde, büyük bir AVM inşaatına başlandığında, temelde, Antalya’nın Roma-Bizans döneminden kalma, yeri bilinmeyen ve uzun süre aranan “Nekropol” yani “Mezarlık” alanı bulundu. Burası henüz ziyarete açılmadı ama bazı yerlerden görülebiliyor. Malum, bir uygarlığın en büyük izleri mezarlıklarda bulunuyor. Çünkü, ölüler çeşitli hediyelerle birlikte gömülüyorlar. Bu hediyeler, o uygarlıkla ilgili önemli ipuçları veriyor.

Şehrin Roma-Bizans geçmişi, şehir merkezinde göreceğimiz bazı heykellerle (bronz ve yeşil renkli heykeller) canlandırılmıştır. Hemen merkezde, dönerciler çarşısı karşısında, büyük bir Romalı heykeli ve hemen önündeki havuzda, Avrupa’da benzerleri bulunan yerden su fışkıran havuz, özellikle çocukların ilgisini çekiyor.

Elbette 2016 yılı boyunca açık olan “Antalya Ekspo Fuar Alanı” uzun süre Antalya şehir ziyaretçilerinin ilgisini çekmiş olsa da, yıl sonunda kapandı, şu an kapalı, ileride nasıl kullanılacağını bilmiyorum ama bir yıl boyunca Antalyalılar ve şehrin ziyaretçileri tarafından yoğun olarak kullanıldı.

Antalya Şehir içi Gezi Planı Antalya’da Alışveriş

ANTALYA’DA ALIŞVERİŞ

Antalya şehir merkezinde: alışveriş denilince, özellikle son yıllarda açılan birçok alışveriş merkezinden söz etmek mümkün. Bunların başında, biraz önce söylediğim gibi: Konyaaltı bölgesindeki “Migros” alışveriş merkezi geliyor. Burası, gerçekten çok büyük. 3 katlı yapının en üst katında, sinema salonları ve fast food yiyecek bölümleri var. Diğer katlarında ise: her türlü marka ve malı bulup satın alabileceğiniz, birçok mağaza yerleşmiş durumda.

Buranın ana giriş kapısında, çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. Ayrıca, çok büyük bir markanın hipermarketi var. Buradan da, uygun fiyatlı alışveriş yapabiliyorsunuz. Otopark sorunu olmaması da büyük imkan.

Alışveriş tutkunları için diğer güzel bir seçenek, “Deepo” ve hemen yanında yeni açılan “Antalya Mall” alışveriş merkezi. Alanya yolu üzerinde, solda. Ama, ana yolda ilerlerken, buraya sapmak yani yan yola girmek gerekiyor. Burası da tek katlı, uzunlamasına bir alışveriş mekanı. Ön ve arka tarafında, gayet uygun ve yeterli otopark var. Mekanın içinde, klima sistemi mükemmel, sıcaktan sıkılmadan, rahatça yiyecek bir şeyler bulabiliyorsunuz, gezip, sürekli indirimli fiyatlar sunan mağazalardan alışveriş yapabiliyorsunuz.

Diğer bir seçenek, hemen şehir girişinde, Otogar yakınlarındaki “Özdilek” alışveriş merkezi. Buraya girmedim ama dışarıdan gayet büyük bir alışveriş merkezi olduğu izlenimini edindim. Alışveriş tutkunları ziyaret edebilir ve uygun fiyatlı ürünler bulabilirler.

Bunların dışında: Antalya şehir merkezinde, özellikle: Lara istikametine giderken, çeşitli boyutlarda alışveriş merkezleri var. Bunların başında: çeşitli büyük markaların açtıkları, hipermarketler var. Malum bu marketlerde, birçok malı ki, gıda maddeleri dahil, uygun fiyatlarla bulmak mümkün.

Burada özellikle, yukarıda da sözünü ettiğim ve 2011 yılı ortalarında açılan “Terracity” öneririm, alışveriş düşünenler burayı mutlaka görmeliler. Bu alışveriş merkezi: Antalya şehrinin en büyük alışveriş merkezlerinden birisidir (yaklaşık 5000 çalışan olduğunu duydum) ve aynı zamanda, şehir merkezine ve özellikle “Kundu” oteller bölgesine yakın olması avantaj. Kundu bölgesindeki otellerde konaklayan yabancı ziyaretçiler, burayı yoğun olarak tercih ediyorlar. Söylediğim gibi, yakın. Ayrıca otopark sıkıntısı da yok, alışveriş merkezinin altı büyük bir otopark olarak düzenlenmiştir.

Tabii, şehir merkezindeki, irili-ufaklı alışveriş mekanlarını saymadan olmaz. Zamanı ve ilgisi olanlar, gündüz sıcaklarda olmasa da, akşam serinliğinde, bu mekanları dolaşıp, ilgilerini çekebilecek alışveriş yapma şansını bulabilirler.

Antalya Şehir içi Gezi Planı Antalya’dan ne satın alınır

ANTALYA’DAN NE SATIN ALINIR

Peki Antalya’dan ne satın alınır? Antalya denilince, benim aklıma gelen çok şey yok. Elbette: ekonomik  durumu yüksek seviyede olan ziyaretçiler için, özellikle yurt dışından gelenler için, deri giysiler, çeşitli takılar, mücevherler ve halılar söz konusu olabilir. Ama, yerli ziyaretçiler için, şehirden mutlaka ve mutlaka almalarını önereceğim ve buraya özgü olan başlıca ürün “Reçel” ve özellikle; narenciye, yemiş, portakal, karpuz, patlıcan reçellerini mutlaka alıp, tatmanızı öneririm. Antalya  denilince ilk akla gelen, bu yörede gerçekten lezzetle yapılan “reçel” düşünülmelidir. Özellikle: incir reçeli, turunç reçeli, karpuz reçeli, patlıcan reçeli; başka yörelerde bulamayacağınız tatlardandır. (reçel fiyatları, bir kavanoz 11-15 TL civarındadır.)

Şehir içi geziniz böyle olabilir. Ama unutmayın ki, Antalya şehrinin çevresinde de muhteşem tarihi ve doğal güzellikler olan yöreler var. Çevre gezilerine de zaman ayırmayı unutmayın. Çünkü; bu şehir size muhteşem güzellikler sunmaya devam edecek.

Antalya Doğu Garajı Attaleia

Antalya Doğu Garajı Attaleia

Sanırım birçok Antalyalı uzun yıllar şehrin en iyi bilinen yeri olan “Doğu Garajı” mevkiindeki açılan büyük temel çukurunun yine uzun zamandır aynı şekilde kalması ve burada antik döneme ait bir kısım kalıntılar bulunduğunu bir şekilde öğrenmişlerdir. İşte, bunu merak edenler için, ayrıntılı bilgiler aşağıdadır:

1980-1999 yılları arasında bu çevrede ortaya çıkarılan 82 antik mezar ve çok sayıda eser: Büyükşehir’in AVM projesinin Attaleia Nekropol alanı içinde olduğunu ortaya koymuştu. Antalya Koruma Kurulu da, 1992 yılında Nekropol alanındaki yeni yapılarda vize alma aşamasında, Antalya Müze Müdürlüğünün görüşünün alınmasını zorunlu tutmuştu.

Antalya Doğu Garajı Attaleia; Ama nekropolü Sit ilan etmemişti. Büyükşehir, imar planında park olan 8000 metre karelik (1976 yılından bu yana kullanılan Halk Pazarı) nekropol alanı ile kuzeyindeki 13 dönümlük ticari alanı (Eski Doğu Garajı) birleştirerek, inşaat iznini 50 bin metre yaptı. Bu alanda yapılacak AVM için Mimarlar Odası koordinasyonunda 2005 yılında yapılan yarışmada, Ömer Ozan Erkal’ın projesi birinci seçildi.

Ancak ne plan tadilatlarında ne de yarışma bilgi notlarında Antalya nekropolü hiç anılmadı. AVM projesi: halk pazarı bölümündeki nekropol üzerine yerleştirildi ve yarışma jürisi de bunu sorgulamadan kabul etti.

Bu durumları izleyen yerel basın organı “Son Nokta Dergisi” bu sarada “Doğu Garajı Sit Alanı Olmalı” kampanyası başlattı. Çünkü 1999 yılına ait kazı raporunda Müzenin Büyükşehir ve Koruma Kurulunu “buranın Attaleia mezarlığı” olduğu konusunda uyardığı öğrenilmişti.

Burada yapılacak bir kazı ile, binlerce yıllık mezarlar ortaya çıkarılacaktı. Ancak “Sit” uyarısını dikkate almayan Büyükşehir yap-işlet-devret yöntemiyle 2007 yılında açtığı AVM ihalesini bir firmaya verdi ve firma 2 Mart 2008 günü Antalya Nekropolünde iş makinalarıyla temel kazısına başladı.

Antalya Doğu Garajı Attaleia; Bu temel kazısının üçüncü gününde; iş makinalarından birinin tekeri derin bir mezar odasına düştü. Aynı anda bazı yerlerde dört metreye varan mezarları dahi kazıyan iş makinaları, nekropolü yok edemeyince firma ve Büyükşehir, parçalanmış mezarların üzerini toprakla kapattıktan sonra Müzeye haber vermişler. Nekropolün üçte ikilik bölümünde, mezarların üzerindeki kepçe izleri ve bir mezar odasının 3 metre derinlikteki taş basamaklarının iş makinası ile parçalanmış görüntüsü bu iddiaları kanıtlamaktadır.

Bu gelişmeler üzerine, 1992 yılında subasman vizesi ile yetinen Koruma Kurulu, bu kez nekropol alanını potansiyel Sit ilan etmiş ve AVM projesinin 8000 metre karelik bölümünü durdurmuştur. Aynı kurul, AVM projesinin 13 bin metre karelik bölümünde inşaata izin vermiştir. Oysa Koruma Kanunu: 1. derece Sit alanı statüsü kazanan Antalya nekropol alanı ve çevresindeki tüm planları iptal etmektedir.

Evet tüm bu olayların ardından 1.5 yıllık inceleme sonunda burada Attaleia antik kentinin nekropolünün bulunduğu kesin olarak anlaşılmıştır.

Bunun üzerine yapılan arkeolojik çalışmalarda elde edilen sonuçlar şunlardır

Antalya Doğu Garajı Attaleia: Attaleia olarak isimlendirilen şehrin günümüze kadar ulaşmış az sayıdaki kalıntısı: Kaleiçinde eski geleneksel Antalya evlerinin bulunduğu yerleşim yeri içindedir. Nekropolü çevreleyen alanda 1980-1990 yılları arasında bazı apartmanların temel hafriyatları sırasında yine mezarlara rastlanılmıştır. Bu nedenle, bu alanın Attaleia şehrinin nekropol alanı olduğu tahmin edilmektedir.

Evet, eski Doğu Garajı olarak isimlendirilen yerdeki temel çukurunda mezarlar: alanın batısındaki Cebesoy Caddesinin bulunduğu asfalt yol kotundan, ortalama 5 metre derinlikte bulunmuştur. 2010 yılı sonu itibarıyla burada 840 mezar ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarlardan: 745 tanesi basit sandık tipi mezar, 51 tanesi khamosorion tipi mezar, 29 tanesi dromoslu oda mezar, 2 tanesi iki mekanlı oda mezar, biri lahit podyumu ve kapağı, 7 tanesi pişmiş toprak plakalarla yapılmış mezar, 5 tanesi kaya boşluklarına direkt olarak yapılan gömülerdir.

Nekropol alanında, bunun yanı sıra daha önceki yıllarda tespit edilmiş antik yollar, duvar kalıntıları ve kireç çukurları da planlar üzerine işlenmiştir.
Nekropol alanında bulunan mezarların tamamına yakını ana kayaya oyularak yapılmıştır. Mezarlar: MÖ.3’ncü yüzyıl ile MS.4’ncü yüzyıl arasına tarihlenir.

Basit Sandık Tipi Mezarlar

Nekropol’de sayı bakımından çoğunluğu bulunan sandık tipi mezarlardan 319 tanesinin kazısı yapılmıştır. Bu mezarlar: ana kayaya dikdörtgen ya da yaklaşık dikdörtgen biçimli tekne şeklinde oyularak yapılmıştır. İç duvarlarının kireç ve kum karışımı basit harçla sıvalı olduğu görülür.

Büyük çoğunluğunun üst kısımları, kazı çalışmaları sırasında iş makinalarının toprak hafriyatı sırasında tahrip edilmiştir. Az sayıdaki mezarda kapak taşları korunmuş olarak ele geçirilmiştir. Genelde, bu kapak taşları yan yana tek sıra halinde mezarın üzerine örtülmüştür.

Kazı çalışmalarında bu mezarların içine tekil gömü olduğu gibi birden fazla gömü de yapılmıştır. Bu sandık mezarlarda rastlanan en ilginç örnek: pişmiş toprak plaka-çatı kiremidi parçalarıyla üzeri kapatılmış bir bebek mezarıdır. Bu mezarda: zengin buluntular ele geçirilmiştir.

Bu buluntular yani figürinler: Mısır kökenli tanrıların, Attaleia şehrinde saygı gördüklerini göstermektedir. Yine buna yakın bir mezarda: mezar içine oturtulmuş küçük boyutlu yarım pithos içine hediyelerle gömülmüş bebek iskeleti ilginç örnekler arasındadır.

Khamasorion Tipi Mezarlar

Burada bu tip toplam 51 mezar bulunmuştur. Bunlar: ana kayanın yüzey seviyesinden belirli bir derinliğe kadar, düzgün dikdörtgen biçimde şekillendirildikten sonra, ölü yataklarının yanlara doğru genişletilerek oyulması suretiyle yapılmış mezarlardır.

Bu tip mezarlarda: genellikle ölü yatakları, mezarın iki uzun yanında veya “U” biçiminde, iki uzun yan ve bir dar yanında olacak şekilde, yanlara doğru oyularak oluşturulmuştur. Mezarlar içinde: hem ölü yataklarına hem de merkezdeki çukur içine olmak üzere, çok sayıda üst üste konulmuş iskeletler ortaya çıkarılmıştır.

Bu tip mezarların tamamının içi ve tabanı kireç-kum karışımı bir harç ile sıvalıdır. Bu tip mezarların birçoğunun döneminde soyulduğu tespit edilmiştir. Kalanların içinde ele geçirilen buluntular ise, genel olarak Roma dönemine tarihlenir. Ayrıca: bu tip mezarların bazılarının toplu mezar olarak kullanıldığı, onlarca iskeletin üst üste yığın halinde aynı anda ya da kısa aralıklarla mezara konulmuş olduğu görülmüştür.

Örneğin: bir mezarda toplam 157 kafatası belirlenmiş ve iskeletlerin üst üste ezilmiş olarak aynı doğrultuda yatırılmış olduğu görülmüştür. Bu iskeletler yığını, salgın hastalık veya doğal afet sonucu meydana gelmiş olabilecek toplu ölümler sonucunda gömü yapıldığını akla getirmektedir.

Kapaklı Mezarlar

Bazı mezarların üzeri Pamphylia tipi akroterli lahit kapakları ile kapatılmıştır. Bunlardan bir tane mezarın alınlığındaki yazıtta “Aquilius Bassus (bu mezarı henüz hayattayken kendisi için yaptırdı” yazılıdır. Buradaki bazı mezarların kapakları kırılmış çünkü döneminde soyulmuştur.

Alanda yapılan son çalışmalarda, Roma dönemine ait Pamfilya tipi lahit kapağıyla örtülmüş iki mezarlık gün ışığına çıkarıldı. Lahit kapağının üzerindeki oldukça yıpranmış yazılara göre, bir mezarın Pamfilya bölgesinin bilinen ilk senatörü Marcus Calpurnius Rufus’un mensubu olduğu Calpurnii ailesine ait olduğu tespit edildi.

Calpurnii ailesi, o dönemde Attaleia şehrinin en zengin ailesi olduğu belirtildi. Lahit kapaklarının vinçle dikkatli bir şekilde açılmasının ardından mezarların birinde iskelet çıkarken, diğerinin üzerinin çamurla kaplandığı görüldü.

Ana kayaya oyulmuş sekili-ölü yataklı Mezarlar

Nekropolde iki ve üç katlı, ranza biçiminde ölü yataklarına sahip mezarlara rastlanılmıştır. Alanda az sayıda ortaya çıkan bu tip mezarlar: yüzey seviyesinden aşağıya doğru ana kayaya kademeli olarak, üst üste oyulan klinelerle, ranza sistemi oluşturulmuş ve çoklu gömüye imkan verecek hale getirilmiştir.

Üç kademeli ölü yataklarındaki iskeletler dağınık halde bulunmuş, ikinci katta dağılmış kemiklerin yığın halinde bir araya toplandığı görülmüştür. Mezarda toplam 42 adet kafatası ve karışık iskelet parçaları tespit edilmiştir. Dağınık haldeki kemikler ve az sayıdaki buluntular, mezarın döneminde soyulduğunu ifade etmektedir.

Dromoslu oda mezarlar

Bu mezarların sayısı toplam 29 dur. Bu mezarlar, ana kayaya oyularak yapılmış, girişi basamaklı dromos biçiminde, dikdörtgen planlı oda mezarlardır. Dromoslu oda mezarların kapısı genellikle büyük ebatlı, kabaca düzeltilmiş bir monoblok taşla kapatılmıştır.

Kapıyı kapatan blok: iri moloz taşlar ve pişmiş toprak plakalarla desteklenmiştir. Mezar odalarının tabanı düz bir biçimde tıraşlanmış ve iskeletler bu taban üzerine mezar duvarına paralel doğrultuda yatırılmışdır.

Kremasyon Gömüler

Bunlar ana kaya doğal boşluklarına konulmuş pişmiş topraktan yapılmış kremasyon kaplarıdır. Bunlardan bazılarının içinde kemik parçaları yanında kemik spatula, koku şişesi, takılar ve kurşun pyxis gibi buluntular ortaya çıkarılmıştır.

Pişmiş Toprak Plakalarla yapılmış Mezarlar

Direkt olarak ana kaya üzerine yerleştirilmiş iskelet üstüne karşılıklı iki yandan üçgen çatı biçimi oluşturacak şekilde pişmiş toprak levhaların konularak kapatıldığı basit mezar örnekleri bulunmaktadır.

Dolgu toprak üzerine defin gerçekleştikten sonra, üzeri pişmiş toprak düz plaka parçaları konularak kapatılmıştır. Bu tip mezarlar Roma ve Geç Roma döneminde çokça tercih edilen mezar tipleridir.

SONUÇ

Attaleia nekropol alanında ortaya çıkan mezarlarda yapılan kazı çalışmalarında, bugüne kadar hakkında çok fazla bilgi sahibi olunmayan Attaleia şehri ile ilgili çok önemli arkeolojik bulgular ele geçirilmiştir. Antik kaynaklar, Attaleia şehrinin Bergama kralı II. Attalos tarafından MÖ.2’nci yüzyılda kurulduğunu belirtmektedirler.

Yani Attalos buraya gelmeden önce de burada bir yerleşim vardı.
Nekropol uzun bir zaman dilimi boyunca çok yoğun biçimde kullanılmıştır. Mezarlar içinde ele geçen buluntular MÖ.3. yüzyıl ile MS.4. yüzyıl arasındaki döneme tarihlenir. 700 yıl boyunca kesintisiz olarak kullanıldığı anlaşılan nekropol alanındaki bulgular, Attaleia antik şehrinin bugüne kadar bilinen tarihini 1. yüzyıl erkene çekmektedir.

Antik çağda: Akdeniz’in yoğun bir deniz ticareti güzergahı üzerinde bulunan ve bir liman şehri olan Attaleia, uzun süre Pamphylia Bölgesinin önemli şehirlerinden biri olmayı sürdürmüştür. Ancak şehre ait az sayıdaki kalıntı günümüze ulaşmıştır. Şehir, büyük oranda Osmanlı döneminde ve günümüz yerleşimi altında kaybolmuştur.

Bugüne kadar yapılan kazı ve sondaj çalışmaları arasında en geniş alanda yapılan kazı çalışması olması sayesinde, nekropole ait büyük bir bölüm ortaya çıkarılmıştır. Buradaki buluntular: Attaleia şehrinin sosyal, kültürel, ekonomik yapısı hakkında çok önemli ipuçları vermiş ve vermektedir.

Peki ya inşaat? Son yapılan çalışmalara göre burada nekropol alanı korunarak “Kent Müzesi” yapılacak ve tasarım Antalya’nın tarihsel geçmişine ait izler ile geleceği arasında köprü oluşturacak şekilde kurgulanacaktır.

1.Derece Sit alanı kapsamına alınan nekropol alanı, dış etkenlerden korunması için yarı şeffaf yapı malzemeleriyle kapatılacak ve “Kent Müzesi” olarak düzenlenmesi öngörülen alanda sergiler, Antalya kent tarihi ve kültürüne ait teşhir, canlandırma ve bilgilendirme unsurları yer alacaktır.

Nekropolün bulunduğu alan dışındaki bölüm, kültür ve ticaret merkezi olarak projelendirilecekmiş. Sosyal ve kültürel amaçlı kullanım alanında 3200 kişilik çok amaçlı gösteri salonunun yanı sıra 1 tiyatro salonu, 4 sinema salonu ve sergi ile sanat galerileri bulunacakmış.

Kültür merkezi yapısı, aynı zamanda Antalya’nın en önemli etkinlikleri arasında yer alan “Altın Portakal Film Festivali” nin önemli organizasyonlarına ev sahipliği yapacakmış.

Evet, gelelim yazarın yani benim notuma: Antalya o kadar büyük ki: kültür ve ticaret merkezi yapacak birçok boş alan bulabilirsiniz. Zaten, her yıl Antalya’ya gelen milyonlarca turist: kültür ve ticaret merkezi gezmek için gelmiyorlar.

Antalya Doğu Garajı Attaleia: Bırakın: bu nekropol alanı, bu şekilde kalsın, turizme yönelik bir yapılaşmaya gidilsin, insanlar burayı ziyaret etsinler ve hatta: burada gömülü binlerce insanın kemiklerini sızlatmayın, ruhlarını rahat bırakın, buraya iş merkezi veya kültür veya ticaret merkezi yaparsanız, her ne kadar batıl inanç ta olsa, eminim ki, bir takım sıkıntılar olabilecektir.

Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.