Ankara Şehir içi Gezi Planı

Ankara Şehir içi Gezi Planı

Ankara Şehir içi Gezi Planı; Ankara, Ankara güzel Ankara, Seni görmek ister her bahtı kara, Senden yardım ister her düşen dara, Yetersin onlara güzel Ankara.

Evet; işte, Ankara marşı. Günümüzde hatırlanmasa da, Cumhuriyetin ilk ve takip eden yıllarında, halkın, dilinden düşmeyen bir marş. Ankara’nın büyüklüğü, muhteşemliği ve insanların Ankara’ya bakış açısını en güzel yansıtan sözleri olan bir marş.

Ne değişti? Günümüzde değişen ne? İnsanlar, Ankara’da yaşıyor, ama sanırım bu güzel kentten yeterince keyif alamıyorlar. Çünkü Ankara’yı yeterince tanımıyor, bilmiyorlar, gezmiyorlar. Ankara’da yaşayan insanlar, günlük telaş ve koşuşturma içinde, yaşadıkları bu şehri yeteri ve gereği kadar tanımıyorlar, bilmiyorlar.

Başka şehirlerdeki insanlar için, bu güzel kente gelmek, artık, eskisi gibi cazip değil. Çünkü: Ankara’da deniz yok, Ankara bir sayfiye yeri değil, Ankara bir tatil yeri değil, ama inanın: bu yorumları yapanlar Ankara’yı tanımıyor, bilmiyor.

Ankara’yı tanıyıp bilseniz, inanın Ankara’da gerek tarihi ve turistik yerler, gerek doğa ve gerekse alışveriş mekanı olarak gayet güzel birkaç gün geçirebilirsiniz.

Yoksa: yoğun insan kalabalığı ve yoğun trafik sizi korkutmasın, hoş İstanbul’da da aynı sorunlar var ama insanlar İstanbul’u yine de seviyor ve ziyaret ediyor.

Bu yüzden; haydi gelin, birlikte Ankara’yı tanıyalım, gezelim. Bu şehrin; kendisine has ve gizli kalmış güzelliklerini birlikte ortaya çıkaralım ve birlikte yaşayalım, bu şehirde yaşamaktan keyif alalım.

Aşağıda okuyacağınız gezi planını incelerken, gitmenizi önereceğim yerlerle ilgili ayrıntılı bilgi isterseniz (bence ayrıntılı bilgiyle gitmelisiniz) yine bu sitede her türlü yerin, her türlü tanıtım bilgisine ulaşabilirsiniz.

1.GÜN

Ankara Şehir içi Gezi Planı: Evet, birinci gün: Anıtkabir’i gezmekle, Atamızı ziyaret etmekle başlayalım isterseniz Ankara turumuza.

Bugün, sabah; Anıtkabir’e gidiyoruz. Çağdaş ülkemin bir ferdi olarak; ülkemizin kurtarıcısı ve bugünkü çağdaş yaşamımızı, her türlü ayrıntısıyla birlikte bizlere armağan eden, bu büyük insanın mezarında saygı duruşunda bulunalım ve onun büyüklüğüne atfen yapılan bu anıtı gezelim.

Kurtuluş müzesinde, geçmişte yaşananları hissedelim. Bu ülkeyi bizlere armağan eden, tüm şehitlerimizi rahmetle analım. Anıtkabir’de dalgalanan muhteşem bayrağımızı ve nöbet tutan askerlerimize bakalım ve bu güzelliklere sahip olmanın gururunu yaşayalım.

Yukarıda belirttiğim gibi Anıtkabir’i bilgili ve bilinçli gezebilmek için, yine bu sitede bulunan “Anıtkabir” başlıklı yazımı incelemenizi öneririm. Buraya 3-4 saat ayırmanızı öneririm.

Anıtkabir’de gezimizi tamamladıktan sonra, özel aracınız varsa, hemen Anıtkabir’in batısındaki büyük bulvarı takip edin, Beşevler kavşağını geçip, doğru ileride, 400 metre sonra bir köprü ile karşılaşıyorsunuz.

Köprünün üstüne, sağ yandan kıvrılan yolu takip edin ve köprünün üstündeki Konya Yoluna çıkın. Doğruca gittiğinizde, yaklaşık 1 km. sonra, sol yanınızda, büyük bir tabela göreceksiniz.

“Ankamall” Evet, hedef burası, Ankamall alışveriş merkezi. Bunun hizasını birazcık geçince, köprünün altına girip, ilk sola dönüyorsunuz ve “u” yapıp yaklaşık 200 metre sonra, sağınızda alışveriş merkezinin açık ve kapalı otoparkı var. Evet; gezimize burada devam ediyoruz ve günümüzü burada tamamlıyoruz.

Zamanınız uygun olursa; en üst kattaki, tiyatro salonu veya sinema salonlarından birine girebilirsiniz. Ankamall, ülkemizin en büyük alışveriş merkezlerinden biridir, burada rahatlıkla birkaç saat geçirebilirsiniz.

2 NCİ GÜN

Ankara Şehir içi Gezi Planı: Evet, bugün özel aracınızı bir yere park ediyorsunuz ve bir araç ile “Atakule” ye gidiyorsunuz.

Bugünkü hedefimiz: Atakule, Atatürk Bulvarını takip ederek, Kızılay ve Ulus semtleridir.

Ankara’nın birçok yerinden silüeti görülen Atakule’ye varıyoruz. Atakule’nin kulesinde değişiklik yok, sadece akşam hava karardığında muhteşem bir ışıklandırma yapılıyor.

Ama, Atakule’nin hemen yanındaki alışveriş merkezi yenilendi, eskiden otopark sıkıntısı vardı, şimdi yok, alışveriş merkezinin altında büyükçe bir otopark var, aracınızı buraya park edebilirsiniz.

Atakule’de çarşıyı gezebilir, kuleye çıkabilirsiniz, çarşı pek keyifli olmasa da çarşıda bulunan kafelerden birine oturup muhteşem Ankara manzarası eşliğinde bir şeyler içebilirsiniz.

Tabii kuleye çıkmak da iyi bir alternatiftir.

Sonra: ister yürüyerek (yokuş aşağı 500-600 metre yürümek gerekir) veya ister araç ile Tunalı Hilmi Caddesi köşesindeki “Kuğulu Park” a gidiyoruz.

Kuğulu Park küçük ve ilginç bir yer, birçok Ankaralının burada anısı vardır. Kuğulu Parkı gezdikten sonra, Atatürk Bulvarından aşağı doğru yürümeye başlıyoruz. Karşıda: Büyükelçilik binaları görülüyor.

Yürüdüğümüz sağ yanda ise, Celal Bayar iş merkezi ve sonrasında Akün tiyatrosu ve devamında daha yeni yapılar var.

Yürümeye devam ettiğimizde, kavşağa geldiğimizde, hemen sol yanda: TBMM binası görülüyor. Yürüyerek; TBMM binasının hemen önüne geliyorsunuz.

TBMM binasını uzaktan görüyoruz. Hemen önündeki meydanda askeri karargah binaları var. Bunlar: Genelkurmay Başkanlığı binası (oldukça eski ve tarihi bina), karşısında Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları binası görülür.

Sonra buradan Akay yokuşu istikametine yürüyoruz. Buradan Atatürk Bulvarına giriyoruz.

Karşıya geçiyoruz, köşede yine tarihi bir bina (TBMM Hizmet binası), onun yanında yukarı doğru rampa uzanıyor (burası yine Ankara’nın simge yerlerinden Akay yokuşu), sağ yana ilerleyen yol, Atatürk Bulvarının uzantısıdır.

Ankara’nın simge bulvarlarından olan “Atatürk Bulvarı” boyunca uzun bir yürüyüş ama keyifli bir yürüyüş. Atatürk Bulvarı deyince, bu bulvar, Esenboğa hava alanından başlayıp, Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı köşkünün kapısını kadar uzanan, doğruca uzanan bir bulvar.

Yıllar önce yapılmış ama Atatürk’ün öngörüsü sayesinde gayet geniş, o yıllarda çok az araç olmasına rağmen, 3+3=6 şerit yapılmış bir bulvardır.

Kızılay meydanına doğru yürürken, sol yanda “Bakanlıklar” görülüyor. İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yargıtay binaları) sağ yanda ise büyük mağazalar ve ofislerin bulunduğu nispeten yeri tarihli apartmanlar, yapılar görülüyor.

Kızılay meydana geldiğinizde, meydanın bir yanında büyük ve yeni Kızılay Alışveriş Merkezi, diğer yanda “Emek İşhanı” ve diğer yanda Soysal Pasajı ve diğer yanda “Güven Park” görülüyor.

Kızılay Alışveriş Merkezi, kötü binasıyla sırıtıyor. Emek İşhanı, bir zamanlar yani yapıldığında ülkemizin en yüksek binasıdır ve “Gökdelen” olarak anılır.

Hemen karşısındaki “Güven Park” da Ankara’nın simge yerlerinden biridir. Güven Parkı gezin, önündeki havuzun kenarında oturup dinlenin, yaz aylarında havuzda kurulan düzenle fıskiyeler suyu dans ettiriyor.

Emek İşhanı’nın bulunduğu binanın önünden karşıya geçip, ilk sol sokağı girdiğinizde burası “Sakarya” olarak isimlendirilen Ankara’nın simge yerlerinden biridir.

Sakarya. Sokak üzerindeki kafelerden birinde, bir çay molası verebilir ve gelip geçen insan kalabalığını bir süre izleyerek dinlenebiliriz.

Sakarya sokağı, son yıllarda Belediye tarafından, gayet güzel düzenlendi, havuz, oturma alanları ve benzeri gibi.

Sonra Sıhhiye ve Ulus istikametinde yürümeye devam ediyoruz. Yine sağlı sollu alışveriş ve ofislerin, dershanelerin yoğun olduğu binalar görülüyor.

Sıhhiye ye vardığımızda, tam ortada büyükçe bir anıt görülüyor “Hitit Anıtı” (Anıtla ilgili tanıtım yazısını, yine bu sitede bulabilirsiniz)

Anıtın sağ yanında, tarihi Sağlık Bakanlığı binası, sol yanında tarihi Sıhhiye Orduevi görülüyor, hemen ilerisinde ise Abdi İpekçi Parkı var.

Yürümeye devam ediyoruz. Sıhhiye tren üst geçit köprüsünün altından ilerliyoruz. Sol yanda, oldukça büyük “Ankara Adliyesi Binası” var. Sol yanda ise: sırası ile Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Zübeyde Hanım kız meslek lisesi, Kız enstitüsü, Radyo evi, Türk Hava Kurumu binaları görülüyor.

Yine devamında sağ yanda, tarihi bir bina “Etnografya Müzesi” görülüyor. (bence bu müzeyi mutlaka ziyaret edin)

Sonra: hemen sağda yeni yapılan “Hafsa Sultan Cami” ve hemen karşısında “Gençlik Parkı” görülüyor. Gençlik Parkı karşısında, Ankara’nın tarihi devlet tiyatroları binası bulunuyor.

Bütün bunların bulunduğu meydanın ismi: Hergelen meydanı, İtfaiye Meydanı, Bit Pazarı gibi yıllarca yoğun kullanılmış, yine Ankara’nın simge yerlerinden biridir.

Bunları geçip yürümeye devam ettiğimizde, Ulus semtinin tarihi yapılarını göreceğiz. Sağ yanda: PTT Pul Müzesi gezilebilir, hemen karşıda yine Cumhuriyet dönemi yapıları bulunuyor. Bunları gördükten sonra: Ulus Atatürk Anıtı’na varıyoruz ve gün sonlanıyor.

Buradan, taksi ile kaldığınız yere dönebilirsiniz.

3.GÜN

Ankara Şehir içi Gezi Planı: Evet; bugün biraz tarih turu yapacağız. Dün gezdiğimiz Atatürk Bulvarının bugün Ulus tarafını gezeceğiz.

Ancak bugün yoğun bir program var, mümkün olduğunca erken yola çıkmanızı öneririm, yine de müzelerin saat 09.00 gibi açıldığını unutmamak gerek.

Bulunduğunuz yerden, herhangi bir toplu taşım aracı ile gidebilirsiniz. Özel aracınız ile gitmek isterseniz, aracınızı; 19 Mayıs Stadyumunun yanına veya Atatürk Spor Salonunun önündeki otoparklara, ücreti karşılığı bırakabilirsiniz.

Yürümeye başlıyoruz. Uzaktan belki de, Ankara kalesini ve dalgalanan bayrağımızı göreceksiniz. Evet sol yanda yürüyoruz. Ulus oldukça kalabalık ve trafik yoğundur, dikkatli olmanızı öneririm.

Önce: hemen meydanda bulunan Atatürk Anıtını görüyoruz. Sonra hemen anıtın karşısındaki caddeye giriyoruz.

Önce, meydana komşu, sağ yanda “Kurtuluş Müzesi” ni görüyoruz, içine girip geziyoruz (özellikle Lozan Anlaşmasının imzalandığı ve Lozan Belediyesi tarafından hediye edilen masayı görünüz.), sonra aynı yoldan aşağıya doğru yürüyoruz, Turizm Bakanlığını geçiyoruz ve Cumhuriyet Müzesi, muhteşem güzel bir yapı, içine girip geziyoruz, Cumhuriyetin hangi şartlarda ilan edildiğini ve o günün şartlarını görerek yaşıyoruz.

Cumhuriyet Müzesinin hemen karşısında: Ankara Palas otelini uzaktan görüyoruz, içine girmek mümkün değil.

Sonra: yine Atatürk anıtının bulunduğu yöne ilerliyoruz.

Anıtın karşısına geldiğimizde, sola dönüp cadde boyunca yürümeye başlıyoruz. Yaklaşık 500 metre sonra hemen sağ yanda “Roma Hamamı” kalıntıları görülüyor, içine girin ve gezin.

Roma Hamamının büyüklüğü, bir zamanlar Ankara’da oldukça büyük bir Roma şehri bulunduğunu ispatlıyor.

Roma hamamını gezdikten sonra, geri dönüyoruz. Caddenin karşı kaldırımına geçiyoruz, İş Bankası Müzesinin bulunduğu yere, yani anıta 100 metre kala, sola dönüp ara sokaktan Ankara Valilik binası önündeki, yine bir Roma kalıntısı Justinyen anıtını görüyoruz.

Sonra: devam edip sola döndüğümüzde: biraz ileride, Ankara’nın en önemli manevi yerlerinden olan “Hacı Bayram Veli” türbesi ve camisini görüyoruz.

Sonra, bunun hemen yanındaki, yine bir Roma dönemi eseri “Justinyen Tapınağı” görülüyor. Son yıllarda burada Belediye tarafından restorasyon yapılmış, kalıntıların bir kısmının üzerine, maalesef havuzlar yapılmıştır.

Neyse, Hacı Bayram Veli türbesi ve camisi, ardından Jüstinyen tapınağını görerek buradan ayrılıyoruz. (Tapınak UNESCO tarafından dünya üzerinde korunması gereken 100 önemli eserden birisi olarak seçilmiştir.)

Sonra hedefimiz Ankara kalesi ve kale yolu üzerinde bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesidir.

Hacı Bayram Veli camisinden sonra, Ulus yönüne, Ulus Hali yönüne yürüyoruz, (aşırı kalabalık ve yoğun trafiğe dikkat), hale vardığımızda, sol yana yürüyoruz.

Biraz rampa aşağı ve sonra rampa yukarı yürümeye başlıyoruz.

Burada, hemen sol yanda yine bir Roma kalıntısı, yüksekten uzaktan Roma tiyatrosu kalıntılarını görebilirsiniz. (arkeolojik kazı çalışması yapılmadığından, çok az kalıntı var.)

Evet, Ankara kalesine ulaşmak biraz zahmetli, önce karşınıza surlar çıkıyor ve sonra rampa yukarı tırmanmaya devam ediyoruz.

Bir süre sonra yaklaşık 1-2 km kadar sonra, hemen sağ yanda Anadolu Medeniyetleri Müzesi görülüyor. Buraya elbette ve mutlaka girip gezmenizi öneririm. (Hatta asgari 2 saat ayırmalısınız.)

Sonra müzeden çıkınca, rampa yukarı yürümeye devam ediyoruz, hedef Ankara Kalesidir. Bir süre sonra, Ankara kalesinin surlarını ve giriş kapısını göreceksiniz, bu kapıdan girin, dar ve parke taşlı sokaklardan yürüyün, sol yandan, sorarak, kalenin burçlarının bulunduğu yere çıkın, burası birçok yerden uzaktan görülen Türk Bayrağının dalgalandığı yer değil, ancak ziyaretçiler buraya çıkartılıyor.

Ancak, yine uyarmak isterim ki, burası oldukça tehlikeli, özellikle küçük çocuklar, öğrenciler için oldukça tehlikeli, kesinlikle önlem alınmalı, bir diğer husus, akşam hava karardığında buraya çıkmak, hayır önermiyorum.

Eğer gün kararmaya başlamışsa, buraya çıkmayın. Ya başka bir güne saklayın, ya da iptal edin, hava kararmaya başladığında, Ankara kalesine çıkmayı önermem.

Evet, gün burada bitiyor, bence taksi kullanarak kaldığınız yere gitmelisiniz.

4.GÜN

Evet, ilk 3 gün: Anıtkabir, Ankamall alışveriş merkezi, Atakule, Kuğulu Park, Atatürk Bulvarı, Kızılay ve Ulus semtleri ve buradaki tarihi güzellikleri gezdiniz. Bugün: sizlere birkaç tercih sunmak istiyorum.

1’nci Tercih

Şehir merkezinde geziye devam edebilirsiniz.

a-Ulus’taki Gençlik Parkı ve Lunapark gezilebilir.

b-Ulus’ta Ankara kalesi ve kalenin çevresindeki ara sokaklar, tarihi ve otantik ara sokaklar, Samanpazarı ve Hamamönü Semtleri olabilir.

Özellikle: Hamamönü son yıllarda yoğun tercih edilen turistik alanlardan biridir.

Belediye tarafından yeniden düzenlenen eski Ankara evleri, ilgi çekiyor. Buraya gitmek isterseniz, Ulus semti, İtfaiye meydanındaki büyük caminin arkasındaki yoldan veya Kızılay’ın devamı Kurtuluş Semtinden buraya ulaşabilirsiniz.

c-Atatürk Kültür Merkezinde eğer bir etkinlik varsa (şehirlere has etkinlikler düzenleniyor) oraya gidip etkinliğe katılabilirsiniz.

d-Bahçelievler uygun bir gezi güzergahı olabilir. Bahçelievler 7’nci cadde, birçok Ankaralı tarafından bilinen ve yoğun tercih edilen bir gezinti caddesidir.

Burada cadde boyunca birçok kafeler, restoranlar, pastaneler ve alışveriş mekanları bulunuyor.

e-Yine Ankaralıların yoğun tercih ettiği bir gezi güzergahı daha doğrusu gezi caddesi “Tunalı Hilmi” caddesidir.

Kuğulu Parkın hemen başlangıcında bulunduğu bu cadde: sağlı sollu mağazalar, kafeler, restoranlarla dikkat çekiyor ve her daim sürekli kalabalıktır.

f-Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü içindeki, muhteşem müze, Tabiat Tarihi Müzesi gezisi olabilir.

2’nci Tercih

Şehir dışında, şehir yakınlarında bir yerlere gidebilirsiniz.

Nispeten Ankara merkeze yakın Gölbaşı (Mogan gölü) ne gitmektir.

Burası: göl kıyısında, Ankaralıların göl yani su hasretini giderdikleri bir yer, özellikle son yıllarda Belediye tarafından göl kıyısında yapılan büyük rekreasyon alanı oturma yerleri, gezinti yürüyüş yolları, çocuk parkları, göl kıyısındaki kafe ve restoranları ile ilgi ve dikkat çekiyor.

Burada, göl kıyısında gezinerek 3-4 saat geçirebilirsiniz.

Ankara merkeze 1-1.5 saat uzaklıktaki Kızılcahamam olabilir.

Kızılcahamam, özellikle içinde bulunan “Soğuksu Parkı” ile ilgi çekiyor.

Özellikle sıcak yaz günlerinde halk burayı yoğun olarak tercih ediyor, piknik yapmak mümkün, mesire yerleri var. Yeşillik ve güzel havalı bir yer.

Ankara merkeze 3 saat uzaklıkta Beypazarı tercih edilebilir. Beypazarı, tarihi evleri, doğal ve organik ürünlerin satıldığı çarşısı ile ilgi çekiyor.

Ankaralıların özellikle hafta sonlarında değişiklik yaşamak istediklerinde tercih ettikleri bir yer.

Ankara’da sadece 1 GÜNLÜK gezi planı

Burada birkaç gün Ankara’da kalacak olanlar için bir plan hazırladım. Ancak: Ankara’ya sadece günübirlik yani 1 günlük gelecek olanlar için (yani okul öğrencilerinin ziyaretleri için) daha basit bir gezi planı önermek gerekirse.

Yukarıda yazılı bilgiler ışığında: önce Anıtkabir olmalıdır.

Sonra: Ulus semtine geçilmeli: Atatürk Anıtı, Kurtuluş Müzesi, eski TBMM binası ve zaman kalırsa: Anadolu Medeniyetleri Müzesi olabilir.

Evet, Ankara’da güzel bir tatil yaptığınızı ve beğendiğinizi umarım, hoşçakalın.

Ankara Gençlik Parkı

Ankara Gençlik Parkı

Ankara’da yaşayanların ve şehir dışından gelerek Ankara’yı gezmeyi ve tanımayı düşünenlerin; kısa veya uzun programlarına mutlaka almalarını ve gezmelerini önereceğim.

Çünkü: ilk kez, 1969 yılında gördüğüm ve tanıdığım, ancak son on yılda, belki de, bir kez gittiğim Gençlik Parkı; yapılan restorasyon sonunda, tenkit edilen o saçmalıklardan yani suçlu barındıran, izbe bir mekan olmaktan kurtulmuş.

Ankara Gençlik Parkı

Yarım günümü verdim, parkı gezdim ve gördüklerimi, yorumlarımı sizlerle aşağıda paylaşacağım. Ama: başlangıçta her zaman olduğu gibi, bir-iki kelime ile özetlemem gerekirse: mutlaka zaman ayırın ve gidin, bu güzelliği görün ve yaşayın.

Ancak: şu nu da belirtmeden geçemeyeceğim, her ne kadar şu anki görünümü gayet güzel olsa da; bir zamanlar, devletin tüm imkanları seferber edilerek yapılan parkın; o anki, nostaljik görüntüsünden eser kalmamış.

Avrupa ve Amerika’da, yani gelişmiş ülkelerde, bu tür yapıların restorasyonunda tamamen orijinal planlara sadık kalınıyor. Ancak: Gençlik Parkının restorasyonunda: orijinal plandan pek eser kalmamış.

Ankara Gençlik Parkı

Sizler, bu  parka gittiğinizde, eğer eski halini biliyorsanız, birçok anınızın bulunduğu bu parkta: havuz kıyısındaki çay bahçelerini arayacaksınız, bu çay bahçelerinde içtiğiniz semaver çayları arayacaksınız, belki de bahçesinde birçok ünlü sanatçıyı dinlediğiniz gazinoları arayacaksınız, havuzunda yakınlarınız veya sevdiğinizle sefa sürdürdüğünüz sandalları arayacaksınız, belki de deniz bisikletlerini, havuzun hemen kıyısında yıllarca demirlemiş görüntüsü veren ve uzun yıllar restoran olarak kullanılan o vapuru arayacaksınız, önünde satın almak için kuyruğa girdiğiniz dondurmacı şişmanı arayacaksınız vs.

Bilmiyorum: aslına bakarsanız, ikilem de kaldım. Bu hali de güzel olmuş. Tamam kent dokusuna sadık kalınmalı, tamam anılarımızın geçtiği birçok yer yok edilmiş, ama, parkın son on yılını düşününce, öncesinde yaşadığımız anıların hiçbir anlamı kalmıyor.

Şu anki hali: güzel, olumlu, güvenli. En azından ailece gidilebilecek bir yer haline gelmiş.

Eskisi elbette sahip olduğu klasik ve tarihi dokusu ile güzeldi, ama içinde barındırdığı suçlu insan profili ile gidilemiyordu.

Gidemediğim yerin güzelliğinin ne anlamı var. Şimdi hiç olmazsa, rahatça gidebilirsiniz, çünkü birçok güvenlik elemanı var. Bu çok önemli.

TARİHİ

Burada: park yapılmadan önce, bataklıklarla kaplı (İncesu deresinin taşkın alanı) , 28 hektarlık bir arazi bulunuyormuş. Park yapılmasına karar verilen bölgede ise: arazinin bir bölümünde “Ay-yıldız” isimli bir futbol sahası bulunuyormuş.

Parkın yapımına: 1936 yılında başlanır. Tasarımcısı: Fransız Theo Leveau. O yıllarda, çevresi boş araziyle çevrili, susuzluk çekilen Ankara için, park öylesine önemli bir projedir ki, her türlü fedakarlık göze alınır.

Şöyle ki: İncesu bölgesi temizlenecek ve üzeri kapatılacak, daha sonra filtre istasyonundan borularla buraya su getirilecektir. Meydanda büyük bir havuz olacak, üzerinde bir adacık bulunan havuzda; motor ve sandallar bulunacak ve ayrıca, adaya iki de köprü yapılacaktır.

Parkta: gül bahçesi, kahve ve gazinolar, Ankara ikliminde yaşayabilecek kuşlar için bir bahçe, açık hava tiyatrosu, çocuk bahçesi, labirent, yüzme havuzu, atlılar için ise 2200 metre uzunluğunda bir gezinti yolu bulunacaktır.

Her şey iyi güzel olmasına rağmen, proje askıya alınır. Ancak: 1939 yılında, yani 3 yıl sonra, yeniden inşaata başlanır. 1941 yılında: havuza su verilmeye başlanır.

Park: 7 yılda tamamlanarak, 19 Mayıs 1943 tarihinde hizmete açılır. Açılışta: Başbakan, Meclis Başkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri ve milletvekilleri bulunur.

1944 yılının, 30 Ağustos günü: havuzda: yüzme, kürek ve yelken yarışları düzenlenir. Ankara gibi susuz, kurak bir kentte, böylesine büyük bir havuz ve ağaçlık alanın önemi

1951 yılında ise; bir gösteri için buraya gelen İtalyan oyun parkı: Lunapark adı ile, park içine yerleştirilmiş. 1957 yılında: park içinde dolaşan, iki minyatür tren işletilmeye başlanmış. Daha sonra ise, günümüzde de bulunan, Nikah Salonu yapılmış.

Evet, parkın içinde büyük havuz var. Önceleri: bu havuzda kayıkla geziliyordu. 1960’lı yıllara kadar bu havuzda, su sporları bile yapılıyormuş. Ayrıca: havuz çevresindeki gazinolarda ise: dönemin ünlü sanatçılarının konserleri izleniyormuş.

Ancak; 1980’li yılların başından itibaren: parkın çekiciliği kaybolmuş. Özellikle: parkı mesken tutan: madde bağımlıları ve evsizler; buraya gelen insanlar için problem yaratmaya başlamışlar ve Ankara insanı, parkı terk etmiş.

Park,  takip eden dönemde, farklı bir görünüm kazanır ve yetkililerin tanımıyla “suç oranı yüksek bir mekan” haline gelmiştir.

Uzun yıllar bu terk edilmişliğin baskısı altında, izbe bir hal alan bölge: Ankara Büyükşehir Belediyesinin gerçekten güzel bir çalışması sonucu: bugünkü hali ile, güzel, güvenli ve rahatlıkla gidilebilecek bir durumda.

Tüm bu özellikleri ile, Gençlik Parkı: Cumhuriyet döneminin ilk kentsel parkıdır.

Ankara Gençlik Parkı

GENEL ÖZELLİKLERİ

Gençlik Parkı: Ankara Garı ile Opera binası arasındaki, 275 bin metre karelik alanda kurulu. Biraz öncede söz ettiğim gibi: bu mezbelelikte, 2007 yılında park kapatılarak restorasyona geçilmiş.

Yaklaşık 23 aylık bir restorasyon, yok hayır restorasyon değil tamamen bir inşaat-onarım çalışması olmuş, yaklaşık 23 aylık bir restorasyon süresi sonunda, park 2009 yılının 30 Ağustos tarihinde açılmış.

Evet, bu projenin mimarı ise: daha önce: Harikalar Diyarı, Altınpark ve Dikmen Vadisi 2 Etap çalışmalarını da yapan: Öner Tokcan.

Park bölgesinin 6 giriş kapısı bulunuyor. Bunların başlıcası: Ulus ve eskiden şehir dışı ve yurt dışından gelenlerin ilk gördükleri yer olan: Gar girişi. Diğerleri ise: Genlik kapı, Metro kapı, Lunapark kapı, 19 Mayıs kapıdır. Bütün girişlerde: güvenlik var.

Park alanı içinde: Ankara Büyükşehir Belediye Tiyatrosu Binası, Kültür Merkezi, Gençlik Merkezi, Belediye Kabul Salonu, Kapalı otopark ve küçük yapılar kapsamında, 43 büfe, çay bahçesi ve pastane bulunmaktadır.

GEZİ PLANI

Gençlik parkına: özellikle sanırım yoğun girişlerin yaşandığı iki kapıdan gireceksiniz. Şehir dışından gelenler, hemen tren istasyonunun karşısındaki (200 metre uzaklıkta) kapıdan girerler.

Diğer ziyaretçiler ise: Ulus kapıyı tercih edebilirler. Hani, Ankara’nın eskileri bilirler, İtfaiye Meydanı, hatta daha bariz bir isim, Hergele Meydanı kapısından girerseniz, parkın tüm güzelliklerini ve özellikle havuzlarını  daha iyi görebilirsiniz.

Ben: sizlere bu satırları yazabilmek için: Ulus tarafındaki kapıdan girdim. Gençlik Parkına giriş ücretsiz. Bu kapı: Ulus merkezine çok yakın. Yaklaşık: 500 metre uzaklıkta. Yani: herhangi bir şekilde, Ulus merkeze ulaştığınızda, yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş ile, Gençlik Parkına rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

Eğer: kendi aracınız ile buraya ulaşmak isterseniz, size önerilerim şunlar olabilir. Ulus istikametinden, Atatürk Kapalı Spor Salonu ve 19 Mayıs Stadyumu açık futbol sahalarının yanından geçerken, orada bulunan herhangi bir açık otoparklara ücret ödeyerek, aracınızı park edebilirsiniz.

Diğer bir alternatif: Gar İstikametinden, Ulus istikametine gelirken, yine cadde ortasındaki açık alanlara aracınızı park edebilirsiniz. Ayrıca: hemen Gar meydanı önünde, Gar giriş kapısı önünde, meydanın altında kapalı otopark olduğu söyleniyor.

Ben burayı denemedim, bilemiyorum açık mı kapalı mı, uygun mu bilmiyorum. Ama: bu meydanda, üst bölümde, bol miktarda taksi ve taksici var. Sözüm ona: bu taksiler de, ileri ki zamanda, alttaki bu kapalı otoparka alınacaklar ve meydan boşalacakmış.

Taksiciler, halen meydanda bulunduklarına göre, sanırım kapalı otopark açılmadı, bilemiyorum. Bu kapalı otoparkın: 113 araç kapasiteli olduğu söyleniyor.

Son alternatif: Hacettepe-Saman Pazarı-Ulus istikametinde geliyorsunuz. Gençlik Parkı bölümünde, hemen Selim Sırrı Tarcan Spor Salonunun karşısında, gençlik parkının en büyük açık otopark alanına girebiliyorsunuz. Bu açık otopark alanının kapasitesi: 309 araç imiş.

Gençlik parkına, özel arabası ile gelmek isteyenler için, alternatifler bunlar. Yönünüze göre, aracınızı park edebileceğiniz bir yer seçebilirsiniz. Son olarak: Tren Garının önüne aracınızı park edebilir ve kısa bir yürüyüş ile, parka girebilirsiniz. Bu da bir alternatif.

Evet: gezimize yürüyerek devam ediyoruz. Ulus kapıya geliyorum. Kapıda tenkit etmek istediğim bir husus var. Gençlik Parkı yazısı çok cansız. Gündüz bu yazıyı görmek mümkün değil. Akşam sanırım ışıklandırılıyor ve canlanıyor, ama, gündüz saatlerinde buranın “Gençlik Parkı” olduğunu anlamak pek mümkün değil.

Gençlik Parkı yazısı, muhteşem cansız. Lütfen, bu kadar emek verdiğiniz bu parkın kapısına: burasının “GENÇLİK PARKI” olduğunu belirten, muhteşem büyük ve canlı bir yazı asın.

Kapıdan giriyoruz, girerken, kapıdaki güvenlik elemanlarının çokluğu dikkatimi çekiyor, gayet güzel, bunları görünce, kendimi güvende hissediyorum ve rahatlıyorum.

Hatta: hemen kapının yanında, küçük bir motorlu araç içinde resmi kıyafetli polisleri görüyorum ve daha da rahatlıyorum. Çünkü: buraya en son geldiğimde, gerçekten park içinde gezmekten korkacak derecede saçma sapan insanlara rastlamıştım. Şu an, gerek resmi polis memurları ve  gerekse resmi kıyafetli güvenlik elemanlarının yoğunluğu: insanı rahatlatıyor.

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı

Evet, devam ediyorum. Kapıdan girince, sağ yanda, gayet güzel oturma yerleri, yeşil alanlar düzenlenmiş. Hatta, bir kafeterya var. Sol yanda ise, çocuk oyun alanları yapılmış. Ortada ise, işte muhteşem bir havuz.

Havuzun bulunması değil, havuzda fıskiyelerle yaratılan görüntü muhteşem, inanın, üç dört dakika bu fiskiyelerin yarattığı güzelliği seyrettim. Sonra devam ettiğimde: karşıma büyük havuz çıktı. Büyük havuzun en güzel yanı: havuz temizlenmiş.

Suyu tertemiz, tabanı ki, derinliği fazla değil, ( bu arada, bu havuzun derinliğine ait, yetkililer tarafından birkaç ikaz yazılı yazılmalı, yine de küçük çocukların bu havuz yakınlarında velileri tarafından kontrol altında tutulmaları için uyarı yazıları yazılmalı) dibi görünüyor ve dibi de  temiz. Tebrikler,

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı

Evet: büyük havuzun ortasında: muhteşem bir fiskiye, gökyüzüne sularını fırlatıyor. Solunuzda: havuzun kıyısında, buranın en büyük anı deposu “NİKAH SALONU”, sol yanda, yürüyüş yolu, ama klasik hali duruyor, yani üstü ahşaptan kapatılmış, yanlarında oturma bankları olan yürüyüş yolu.

Her yan yeşillendirilmiş, ağaçlar, çiçekler, gayet güzel. Bunun yanında, buraya gelen insan yoğunluğunun çok olacağı düşünülerek, bol miktarda, oturma yeri yapılmış, güzel düşünce. Bu banklara oturup: karşınızdaki muhteşem havuzu izleyebilir, fiskiyeyi izleyebilir, çevrenizdeki yeşilliklerin yarattığı doğal ortamı yaşayabilirsiniz.

Ki, en önemli durum: bu güzellikleri yaşarken, sizi rahatsız edecek bir kısım saçma-sapan insanın bulunmadığını bilmek, muhteşem bir duygu. Akşam saatlerinde ve gece, durumu bilmiyorum, ama bir cumartesi günü, inanın, gündüz saatlerinde, burada rahatlıkla oturup, rahatlıkla biraz önce söylediğim güzellikleri yaşayabilirsiniz.

Çünkü, her an olmasa da, beş-on dakikalık fasılalarda, yanınızdan resmi giyimli, bir güvenlik elemanının geçtiğini rahatlıkla görüyorsunuz.

Evet: büyük havuzun sağ yanındaki yürüyüş yolunu takip ederek yürüyün. Sol yanınızda havuz, sağ yanınız, banklar ve çiçekler, çim bir ortam, üstünüzde ise, ahşap bir tünel gibi yapılmış, bu tünelin üstünde de yeşillikler var. Yürüyüşünüz: köprü bölümüne kadar gidiyor. Bu sırada: sağ yanınızda: Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Binası var.

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE TİYATRO BİNASI

Burada, eskiden açık hava tiyatrosu vardı. Tabii bunun kullanılması mümkün değildi, son yıllarda özellikle, burada herhangi bir tiyatro oyunu olduğunu sanmıyorum. Ama şimdi: aynı yere, muhteşem bir tiyatro binası yapılmış.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Binası. Yapı: 600 kişilik salon ve 200 kişilik balkon ve localarıyla birlikte, her türlü teknolojik yapıya sahip. Tiyatro sahnesi 434 metre karedir. Sahnede: 2 adet sahne asansörü, 1 adet orkestra asansörü ve 26 metre yüksekliğinde: sofito bulunmaktadır.

Bu hali ile: yapı, Ankaranın en büyük tiyatro salonudur.

Tiyatro binasına uzaktan baktığınızda: yapı, muhteşemliği ile dikkati çekiyor. Sonra yürüyüşe devam ediyoruz. Lunapark bölümüne bağlanan köprüye ulaşıyoruz. Köprünün her iki yanında, eskiden havuzun hemen kıyısında oluşturulmuş çay bahçeleri varken, şu anda yok.

Çünkü: köprünün her iki yanındaki bu boşluklara, gayet güzel hasır benzeri koltuklar yerleştirilmiş. Üst bölümü ise: yine güneş ve yağıştan korunacak şekilde, kapatılmış. Bu koltuklarda oturup, yine havuzun güzelliklerini izleyebilirsiniz.

Sonra köprü. Köprünün üstüne çıktığınızda: sağ yanınızda, havuzun Gar giriş kapısına doğru uzanan bölümü bulunuyor. Bu bölüm: bir çok fıskıye ile o kadar güzelleştirilmiş ki, inanamazsınız. Havuz kıyısında ise: daha önce bulunan tüm çay bahçeleri, restoran ve kafeteryalar kaldırılmış.

Bu bölüm, yani havuz kıyısı, tamamen banklar ve oturma bölümleri ile doldurulmuş. İnsanlar, burada rahatlıkla oturup, havuz içindeki fıskıyelerin yarattığı görsel güzelliği seyrediyorlar.

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı

Sonra köprüden karşıya geçiyoruz ve havuzun Gar kapısı girişinin hemen karşısındaki, bir anıt benzeri yapıyı görüyoruz. Evet, bu da, orada ismi yazılı olmasa da, internetten adını öğrendiğim “CUMHURİYET ANITI” Peki, niye orada, yani anıtın hemen yanında, bu anıtın cumhuriyet anıtı olduğu yazılı değil.

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı

CUMHURİYET ANITI

Bu anıt: parkın Gar bölgesinde girişte: parka gelenleri karşılamaktadır. Bu anıtın çevresinde oturma alanları oluşturulmuş. Bu anıt: uzaktan da dikkati çekiyor. Ortada: sanırım pirinçten yapılmış büyük bir küre ve sanırım bu küre, dünyayı temsil ediyor.

Bu kürenin hemen her iki yanında, gökyüzüne yükselen, iki sütun. Bunların neyi temsil ettiğini anlayamadım. Sizler de, bu anıtı gördüğünüzde, kesinlikle bu anıtın neyi temsil ettiğini merak edeceksiniz. Ön tarafta bir yazı var.

Atatürk’ün, Cumhuriyetin önemi hakkındaki kısa bir yazısı. Başkaca bir bilgi yok, bu anıtı kim yapmış, neyi ifade ediyor. Büyükşehir Belediye yetkilileri, umarım, bu konuda bir yazıtı, anıtın yakınlarına bir yere asarlar. En azından, bu anıt kimin eseri?

Evet, Ankara dışından gelenler içinde, bu anıtın önünde, arkada, havuz fonu ile resim çektirmek, bir adet olmuş, gayet güzel. Buradan, yürüyerek Lunapark girişine gelirken: sağ yanınızda, birçok çay bahçesi, restoran ve kafeterya göreceksiniz.

Buralarda: kısa molalar vermek mümkün. Hepsinin bulunduğu bölgeye, numaralandırma sistemi yapılmış. Bu da güzel olmuş. İnsanlar birbirleriyle buluşmak için, bu numaraları rahatlıkla kullanabilirler. Evet, bu mekanlar aynı zamanda, havuz kıyısından biraz iç kısımlara çekilmiş, havuz kıyıları, insanların gezinmeleri ve oturmaları için yapılmış banklara ayrılmış.

Bu arada: park ile ilgili genel bir konudan söz etmek istiyorum. Güzel tabelalar ile, parkta neyin nerede bulunduğu kolayca anlaşılır hale getirilmiş. Mekanları gösteren tabelalar çok güzel. Ayrıca: belli başlı yerlere, parkın planını belirten ve o an bulunduğunuz yeri işaret eden levhalar konulmuş. Bu levhalarda: nereye gitmek istiyorsanız, sizi yönlendirmesi açısından çok olumlu.

Gezimize devam ediyoruz. Gençlik Parkında, benim yenilenme çalışmalarından sonraki en büyük merakım, elbette Lunapark bölümüne. Burası da: eskiden girmeye korktuğumuz, izbe ve rezil bir yerdi.

Kapıya geldiğinizde, beklemenizi önlemek için oluşturulmuş, üç gişeli bilet bölümü (iyi düşünülmüş, hemen biletinizi alıp, içeriye girebiliyorsunuz, tek gişe açılsa, sanırım dakikalarca sıra beklemek zorunda kalacaktık), buraya yalnızca 25 kuruş vererek, biletimizi alıyor ve Lunapark bölümüne giriyoruz.

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı

Lunapark, ilk girişte, bana biraz, fazla yoğun gibi geldi. Yani: alan pek iyi değerlendirilememiş, bol miktarda, eğlence aracı, dar alana yerleştirilmiş ve bir sıkışıklık oluşmuş. Her eğlence aracına binmek, fiks fiyata bağlanmış.

Ama, herhangi bir eğlence aracına binmek istediğinizde, bunun biletinin hangi gişede satıldığı, biraz karışık olmuş. Yani: bir araca binmek istiyorsunuz, önce birkaç yöne bakıp, bileti almanız gereken, gişesini bulmanız gerekiyor, gişeye varınca da, binmek istediğiniz eğlence aracını mutlaka söyleyin ki, yanlış bilet alma durumu olmasın.

Bu arada: Lunapark’ta, yanımda fotoğraf makinemin bulunmasını bir şans sayarak, DÖNME DOLAP’a binmeyi düşündüm.

Eskiden veya parkın son zamanlarında, buna binmek mi, asla. Kesinlikle, güvenlik korkusu ile, binemezdim. Şimdi, şansımı denemek istedim ve kısa bir beklemeden sonra bindim.

Yaklaşık 4 tur atıyorsunuz. Yani: yeterli geliyor. Yaklaşık 50 metre yüksekliğe çıkıyor. Yükseklik korkusu olanların binmesini önermem ama, güvenlik bakımından pek problem yok gibi. Ben bindim ve yükseldikçe gerek Gençlik Parkının ve gerekse Ankara’nın güzel resimlerini çektim. Herhangi bir kişisel korkunuz yoksa, mutlaka binmenizi öneriyorum.

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı

Evet: Lunapark bölümünde, elbette, bunun yanında birçok eğlence aracı var. Tercihinize göre, mutlaka bunlara binebilirsiniz. En çok  dikkatimi çeken ise: parkın daha önceki  nostaljik yaşamında hep bulunan ve halen Anadolu’daki birçok parkta da bulunan: bir şey kazanmaya yönelik yerlerin bulunmaması.

Yani: hani, bir ahşap tabla üzerinde, birçok yabancı markalı sigara ve bunlara halka atan, halka sigaraya tam olarak girerse, sigarayı kazananların çığlık attığı, mekanlar, ellerindeki bilardo toplarını, bir metre ötedeki boşluklara sokmaya çalışarak, bunun sonucunda, vitrindeki atların hareketini sağlayan ve bu hareketler sonucu kazananın, hediyeye  hak kazandığı yerler.

Bunlar yok. Son olarak: iki yıl önce, Amerika’da bu tür bir parka gitmiştim. İnsanların: yeteneklerini kullanarak, bir şeyler kazanabilecekleri etkinlikler, eğlenceler, yerler: Amerika’daki muhteşem büyük parkta, bol miktarda vardı.

Örneğin: üç teneke kutuyu üst üste koymuşlar, elinize bir plastik top veriyorlar, üç teneke kutuyu aynı anda  düşünürseniz, güzel bir hediye kazanıyorsunuz. Örneğin: bir basket potası, elinize bir top veriyorlar, belli sürede, bu top ile, belli başarılı atış yaparsanız, güzel bir hediye kazanıyorsunuz gibi.

Gençlik Parkında, bu tür aktiviteler yok. Yalnızca: elektronik eğlence yerleri yapılmış. Yani: biniyorsunuz bir araca, fiziki, psikolojik ve diğer ne bilim her türlü gücünüzün sınırlarını kontrol eden bu objelerde, pestiliniz çıkana kadar yaşıyorsunuz. Herhangi bir objeye binmeden önce: mutlaka dayanma gücünüzün sınırlarını iyi değerlendirin.

Evet: Lunapark, biraz sıkışık olsa da, yine de güzel. Çünkü: her ne kadar, Ankara’da, bazı alışveriş mekanlarının bahçelerinde basit anlamda Lunapark benzeri oluşumlar yapılıyor olsa da, bu Lunapark, tam anlamı ile, yani burada bulunan eğlence araçları ile, Ankara için tek olduğunu düşünüyorum.

Yani: her türlü, eğlence aracı var. Olay tamamen sizin seçiminize ve dayanma sınırlarınıza bağlı. Mutlaka güzel zaman geçireceğiniz, değişik eğlence araçları var. Her yaşa, her kimliğe uygun eğlence araçları var.

Evet: Lunapark bitiyor ve dışarı çıkıyorum. Aynı yoldan, yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüş sonunda, Ulus kapısına ulaşıyorum ve dışarı çıkıyorum.

Son yorumlarım: her ne kadar, kent bilimciler veya bu işin profesyonelleri tarafından, park yeniden yapılırken, aslına sadık kalınmamış, parkın tarihi kimliği yok edilmiş dense de: ben kendi açımdan yorumladığımda: bu park, tamam tarihi kimliği ile duruyordu ama halkın, yani bizim gibi insanların kullanımına kapatılmıştı, niye, tam bir suç ve suçlu barındıran yer haline gelmişti.

Bir kısım insan: bu parkı, iki yıl kadar bir süre kapatmış ve kabul edelim veya etmeyelim bir görünüm kazandırmışlar, en önemli özellik ise, buraya gelen insanlar için güvenle gezebilecekleri, çoluk-çocukları ile oturup, güzel bir zaman geçirebilecekleri bir ortam yaratılmış.

Bu gerçekten bir hizmet ve ben kişisel olarak bu hizmeti yaratanlara, teşekkür etmeyi borç biliyorum ve sizlere  diyorum ki, ben bu parka yine ve sık sık gitmeye çalışacağım, herhangi bir saçmalık, sıkıntı görürsem, sizlerle bunları burada paylaşacağım.

İstiyorum ki, sizlerde bu parka sık sık gidin veya sık olmasa da, gittiğinizde göreceğiniz saçmalık olursa, beğenmediğiniz sıkıntılı ortamlar olursa, lütfen yorumlarınızı yazın ve bu satırları okuyan insanlarla paylaşalım. Bu park: Ankara insanınındır, mutlaka gidin ve bu güzellikleri yaşayın.

Ankara dışından gelip, Ankara’yı gezmeyi düşünenler, okullar, öğrenciler: gezi planınıza mutlaka gençlik parkını dahil edin. Özellikle: Lunapark bölümü, çocuklar için mutlaka ve mutlaka eğlendirici olacaktır.

Son olarak: Gençlik Parkındaki iki yapıdan daha söz etmek istiyorum.

GENÇLİK MERKEZİ BİNASI

Parkın: Metro kapısı bölümünde, hemen girişin yanında. İki bloktan oluşmaktadır. Merkezde: gitar, org, bağlama, yabancı dil, masa tenisi, langırt, bilardo, internet, air-hockey, mini golf aktiviteleri yapılmaktadır. Ayrıca: 100 kişilik bir sinema salonu ve kafeterya bulunmaktadır.

KÜLTÜR MERKEZİ BİNASI

Parkın içinde, Tiyatro Binasının arka bölümünde. Binada: 370 kişilik Necip Fazıl Salonu, 90 kişilik: kukla-karagöz salonu ve Türk Müziği salonu olmak üzere, 3 adet salon bulunmaktadır.

Burada: Başkent Tiyatro adı altında faaliyet gösteren birim: öğrenciler yetiştirerek, tiyatroya yeni yetenekler kazandırmaktadır.

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı

 

Ankara Gençlik Parkı
Ankara Gençlik Parkı