Antalya Şehir içi Gezi Planı

Antalya Şehir içi Gezi Planı
antalya.1
Antalya Şehir içi Gezi Planı

Antalya şehrinde gezi planı yapmanız için sizlere yardımcı olacağım. Ama öncelikle bu şehrin güzelliğini günümüzden yıllar önce tespit eden büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ten söz etmek istiyorum. Antalya şehrinin hemen girişinde, Kepez’den virajlı yokuştan aşağıya inerken, hemen sol yanda, büyük kent ormanı içinde, 23 metre yükseklikte, 14 metre genişlikte, altın sarısı renkli, 20 ton demir, 20 ton çimento ve 40 ton kum kullanılarak yapılan “Atatürk Maskı” nın hemen yanında,

Atatürk’ün “HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ ANTALYA, DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİDİR” sözü

belki şehre girerken dikkatinizden kaçacaktır, ama Atatürk’ün ön görüsünün mükemmelliğini yansıtan bu sözü ve maskı, uzaktan mutlaka izleyin. Gerçekten, Antalya, geçmişte ve günümüzde, dünyanın en güzel şehirlerinden birisidir.

Antalya; güzel bir şehir. Şehir merkezinde ve şehir merkezi yakınlarında: her türlü tercihe hitap edebilecek, gezinti yerleri var. Şehir merkezindeki birçok yer: yürüyerek gezilebilir. Zaten: şehir merkezi, genellikle Atatürk meydanı çevresinde kurulu ve bu bölgede, Kaleiçi bölgesinde ve Yat Limanı bölgesinde, yürüyerek gezebilirsiniz.

Ama, elbette günün en sıcak saatleri  değil de, genellikle güneş battıktan sonraki saatleri tercih etmenizde yarar var. Özellikle Kaleiçi bölgesine inerken sorun yok, ancak çıkarken rampa yukarı çıkma nedeniyle biraz yorgunluk oluyor.

20180616_184252
Antalya Şehir içi Gezi Planı Asansör

Asansör

Kaleiçi ve yat limanından yürüyerek çıkmayı düşünmeyenler için, buraya bir asansör yapılmıştır. Asansör panoramik yani dışarıyı izleyerek gayet güzel bir şekilde yukarı çıkabilirsiniz. Ancak: yat limanında asansörün bulunduğu yeri gösteren herhangi bir tabela yok, umarım ilgililer bazı yerlere tabela koyarlar. Ayrıca: asansör 13 kişilik olduğundan, uzun kuyruklar oluyor, bence asansöre binişi 1 TL. gibi cüzi bir ücretle yapsalar, saçma sapan kalabalık özellikle gençler burayı tercih etmez, yürüyerek yukarı çıkarlar ve asansör gerçek anlamına yani belli bir yaş kesimi için yapılmış olması anlamını kazanır.

Ayrıca, asansörün biniş ve iniş yeri, iyi değil, özellikle akşam saatlerinde, buradan yalnız asansöre binmeyi düşünenler ve özellikle turistler sanırım biraz ürkerler, keşke asansörün biniş ve iniş yeri biraz daha ferah olsaydı.

Evet gelelim, şehir merkezi gezisine. Burada önemli olan, sizin şehirde kalış süreniz ve tercihleriniz. Yani: daha önce de birkaç kez söylediğim gibi: sizin tercihleriniz tarihi yerler gezmek ise, buna göre gezi planı yapabilirsiniz. Eğer tercihiniz doğal güzellikler ise, elbette buna göre de ayrı bir plan yapmanız gerek. Ama, tercihiniz alışverişten yana ise, Antalya size bu konuda da alternatifler sunabiliyor. Eğlence düşünenler için de, elbette olasılıklar var. Yani: benim size önereceğim gezi planı içinde: Antalya’da kalış sürenize ve tercihlerinize göre bir gezi planı yaratabilirsiniz.

Gezi planında, gezmenizi önerdiğin yerlerin yalnızca isimlerini veriyorum. Ayrıntılı bilgiyi, yine bu sitede, yazılı isimler ile aratarak bulabilirsiniz.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

1.GÜN

Sabah Düden Şelalesine gidilebilir. Buraya: araç ile gitmeniz gerek. Yani: yürüyerek gitmek mümkün değil. En son aldığım bilgilere göre, Düden şelalesinde kuraklık nedeniyle su kalmamış ve yapılan bir düzenekle düden şelalesinden su akması sağlanmıştır.

Antalya’nın çevre yolu, yani Alanya istikametine yönelen yol üzerindedir. Yaklaşık; 2-3 saat kadar orada kalabilirsiniz. Öğlen yemeğinizi orada bir restoranda yiyebilir ve  öğleden sonra oradan ayrılarak; şehir merkezinde arabanızı bir yere park edip, yürüyerek kale içi sokaklarını gezerek, yat limanına inebilirsiniz. Akşam üstü: yat limanından, gezinti teknelerinin birine binerek, yakın sahillerde küçük bir gezinti olabilir. Dönüşte ise; yine yat limanında zamanınızı değerlendirip, günü bitirebilirsiniz. Yat limanından yat gezisine çıkmayı ihmal etmeyin. Bu günübirlik yatların fiyatları: 25-30 TL arasındadır.

3
Antalya Şehir içi Gezi Planı

2.GÜN

Sabah: Alanya yolu üzerindeki “Kurşunlu Şelalesi” ne gidilebilir. Buraya da, araç ile gitmeniz gerekiyor. Kurşunlu şelalesi, düden şelalesinden daha güzeldir.

Öğlen orada yemek yenebilir ve öğleden sonra ayrılıp, yine araç ile “Lara Beach parka” geçebilirsiniz. Burada: denize girip, günü tamamlayabilirsiniz. Şemsiye, şezlong ve hatta daha büyük, ahşap ve üstü minderlerle kaplanmış alanlar var. Bunları: günlük olarak kiralayabiliyorsunuz. Ama daha önce de söylediğim gibi Lara Beach bölgesi, nispeten sessiz, sakin ve eğlenceye yönelik burada herhangi bir etkinlik yok. Ama, burada genellikle görebileceğiniz çok güzel bir “Kum Heykeller” sergisi var. İlginizi çekebilir. Deniz ise birden derinleşiyor. Plaj ise, ince çakıllı-kum karışımı, ama kum daha yoğun. Önem kazanan özellik: denizin temiz olması, eğlence düşünen Konyaaltı Beach bölgesine, sakinlik düşünen Lara Beach bölgesine gitmelidir.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

3.GÜN

Şehir içinde, yürüyerek güzel bir gezi yapabilirsiniz. Belki: kale içinde bir restoranda taratorlu piyaz yemeyi deneyebilirsiniz. Çünkü, buranın piyazı meşhurdur, yani yöresel lezzettir.

Ayrıca; şehir merkezinden reçel almayı (özellikle incir reçeli) aman ihmal etmeyin. Hemen şehir merkezindeki Atatürk Anıtı, Yivli minare, Hadrian kapısı, Atatürk Parkı, Antalya Arkeoloji Müzesi gezilebilir. Özellikle: şehrin tam merkezinde, Atatürk anıtının bulunduğu yerde, son yıllarda, güzel bir meydan ve trafik düzenlemesi yapıldı. Buraya, araç giremiyor ve ayrıca, havuzlar ile su güzellikleri yaratılmıştır.

Valilik binası daha geriye alınarak, meydanda, aynı yere güzel bir havuz ve alt tarafa, büyük kapalı bir otopark yapıldı. Burada: rahatlıkla gezilebiliyor ama özellikle Haziran 2018 tarihinde gittiğimde, bu meydanın devamındaki “Dönerciler çarşısı” denilen bölümde, restoran garsonlarının önünüze atlayıp, sizi içeri sokmak isteyen tavırlarının artık olmadığını gördüm.

Belki yabancı turistlere yine aynı uygulamayı, yani zorla kendi mekanlarına tutup çekmeyi yapıyorlardır ama yerlilere yapmaktan vazgeçmişler ki, güzel bir uygulamadır. Çünkü bu olaya: önceki yıllarda gittiğim Fas ülkesinde rastlamış ve tenkit etmiştim, aynı şeyin kendi ülkemde olması, yani insanların kollarından tutarak, kendi restoranlarına sokmak isteyen bu insanları görmek pek hoş olmuyor, umarım birileri buna önlem alır.

Atatürk Parkı denince; Konyaaltı caddesi boyunca uzanan bu park, 1980 li yıllarda düzenlenmiş. Buraya da şehir merkezinden yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yemyeşil bir ortam, büyük ağaçların gölgesinde, banklarda veya kafelerde oturabilirsiniz. Tabii deniz manzarasını izlemek de bir başka güzellik.

Burada; Antalya şehrinin, Konyaaltı plajları ve Toros Dağlarının eşsiz manzarasını izleyebilirsiniz. Yalnız; park son yıllarda; yeniden dizayn edilmiş ve yeni açılan eğlence mekanları ile muhteşem bir görünüme bürünmüş. Her türlü müziğin çalındığı farklı mekanlar var. Kahve, çay veya içkinizi yudumlayabileceğiniz yerler ve arzu ettiğiniz takdirde yemek yiyebileceğiniz restoranlar açılmış. Araç girişi ücretli. Ama park içinde; özellikle yoğun günlerde, gerek araç trafiği ve gerekse otopark, büyük problem. Gitmeyi düşünürseniz, özellikle akşam gidin, tavsiye ediyorum.

Aynı gündeyiz, evet, öğleden sonra: şehrin batı kesiminde bulunan “5 M Migros” alışveriş merkezine geçilebilir.

Gayet büyük bir alışveriş merkezidir. Buraya ulaşmak yürüyerek gidemezsiniz, mutlaka bir toplu taşım aracına binmelisiniz. 2001 tarihinde hizmete açılan alışveriş merkezi: Antalya’nın turizm potansiyelini arttırmanın yanında, şehrin dev ve çağdaş bir alışveriş merkezine kavuşmasını sağlaması açısından güzel. Burada birçok markanın mağazası bulunuyor.

Yani: modern bir alışveriş mekanıdır. 1300 araçlık otoparkı yeterli düzeyde. Üç ayrı girişi, 8 salonlu sineması ve fast food alanları var. Bu alanlarda yemek yerken; güney taraftan, Akdeniz ve Beydağları manzaralarını seyredebiliyor olmak, başka bir güzellik. Migros’un hemen karşısında bir lunapark var. Özellikle: gece, ışıkları ile çok ilgi çekici. İlginizi çekerse, gidebilirsiniz. Lunapark özellikle çocuklar için ilginç. Ama, Lunapark  denilince, Avrupa’daki benzerleri gibi değil. Eğlence araçları, pek keyifli değil.

Bu arada, Antalya’da alışveriş düşünenler için, Alanya yolu üzerinde, sol yanda bulunan “Deepo” alışveriş merkezini de önerebilirim. Yakın zaman önce, bunun hemen yanına “Antalya Mall” denilen bir alışveriş merkezi daha yapılmış ve arada bağlantı sağlanarak büyük bir alışveriş mekanı ortaya çıkmıştır. Buraya yürüyerek ulaşmak mümkün değil. Bir araç ile ulaşabilirsiniz.

Zaten, yurt dışından gelen ziyaretçiler, burayı bellemişler, özellikle Rus ziyaretçiler, yanlarındaki büyük bavullar ile, sürekli geziniyor ve alışveriş yapıyorlar. Deepo alışveriş merkezi de, gerek otoparkının rahatlığı ve gerekse içinde, klimalar tarafından sağlanan uygun hava koşulları ve gerekse mağazaların sürekli indirimli fiyatlar sunması nedeniyle, tercih ediliyor.

Çünkü buradaki mağazaların çoğu “Outlet” denen ucuz ürün satılan mağazalardır. Ayrıca, fast food restoranlarının bulunduğu bölüm ve bu bölümdeki mini lunapark etkinlikleri de cazip. Otellerde kalan turistler, araçlarla alışveriş yapmaları için buraya getiriliyorlar.

Alışveriş meraklıları için, son öneri: 2011 yılı içinde açılan, Muratpaşa Belediyesi yanındaki “Terracity” alışveriş merkezi. Burası: yaklaşık 5000 kişinin çalıştığı, muhteşem büyük bir yer. Her türlü marka ve ürün bulmanız mümkün. Özellikle: Kundu bölgesindeki otellerde kalan turistlerin, başlıca alışveriş tercihi olan bir yer. Buraya da araç ile ulaşmanız gerek. Yürüyerek ulaşmanız zor.

Bu arada: tarihe, müzelere meraklı iseniz: Antalya şehir merkezinde, Konyaaltı beach bölgesine giderken, yürüyerek giderek gezebileceğiniz, güzel bir “Arkeoloji Müzesi” olduğunu sakın unutmayın ve bu güzel müzeyi mutlaka gezin. Konya altı bölgesine giderken, hemen sağ yanda kalıyor, şehir merkezine yakın, klimalı, güzel düzenlenmiş, harika bir müzedir.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

4.GÜN

Sabah konyaaltı Beach parka gidebilir, denize girmek ile başlayan gününüzü, akşam geç saatlere kadar sürdürebilirsiniz. Burası: Antalya şehrinin, başlıca: deniz, kumsal ve eğlence merkezi olarak öne çıkıyor.

Bir çok : beach tarzı işletme var. Buralardan: denize girebilirsiniz. Şezlong ve şemsiye kiralamak mümkün. Ama, buranın denizinin hemen derinleştiğini ve sık sık dalgalı olduğunu unutmayın, tek avantaj temiz olması.

Ayrıca: yine birçok restoran ve canlı müzikli eğlence yerleri var. Yani: Konyaaltı Beach bölgesi, tam bir eğlence mekanı. Dolphinland bölümünde, Yunus gösterilerine katılmayı, sakın ihmal etmeyin. Eğer su parkı aktivitelerine katılmak isterseniz, hemen arkada, Aquapark var, burayı düşünebilirsiniz.

Amfi tiyatroda, belki bir konser olabilir. Hoşunuza giden bir sanatçıyı izleme şansınız da olabilir. Günü burada tamamlayabilirsiniz.

Bunların dışında, zamanınız kalırsa, önerebileceğim bir yer daha var. “Karaalioğlu Parkı”. Hadrian kapısından, denize doğru yürüdüğünüzde, bulabileceğiniz bir park. Güzel bir park. Aslında, Antalya’nın batısında, son yıllarda yapılmış bir çok daha modern ve güzel park olmasına rağmen; burası Antalya’nın en eski parklarından biri olması nedeniyle önemli. Denize doğru uzanmış, kimbilir kaç yüz yıllık ağaçları görebilir ve bu ağaçların altında yaşanan; aşkları, sevgileri, sıkıntıları, üzüntüleri hayal edebilirsiniz.

70 bin metrekarelik bir alana kurulan bu parkta, denize uzanan üç geniş mirador yani gözetleme kulesi var. İşte, Beydağları, Konyaaltı Plajının sahili ve uçsuz bucaksız gibi görünen Akdeniz, saatlerce hayranlıkla seyredebileceğiniz bu gözetleme yerlerinde, kuş cıvıltıları, günün en sıcak anlarında bile, serinliğini koruyan ve Antalya’nın yerlilerinin en sevdikleri gezinti ve dinlenme yeri.

Bu arada; umarım cam piramidi unutmadınız. 1997 yılında yapılan, Antalya Kültür Parkı içindeki, cam piramit, kültürel etkinlikleri ile belki tercihinize hitap edebilir. Aynı zamanda; içinde barındığı kültür park; Antalya’nın en güzel parklarından biri. Park içinde; cam piramit yanında, yapay havuzlar ve şelaleler var, ayrıca her yerin yemyeşil olduğunu da söylemek gerek. Cam piramit, Migros alışveriş merkezine giderken sağ yanda kalıyor.

Kısa bir Antalya şehir içi turu.

Bunların dışında ne söyleyebilirim? Şehir merkezindeki dönerciler çarşısında, döner yemeyi ve hoşunuza giderse, kokoreç-midye dolma yemeyi düşünebilirsiniz. Ama, yukarıda sözünü ettiğim gibi: bu mekanların görevlilerinin ısrarcı tutumu, biraz sıkıyor. Yine de, yemek ihtiyacınızı buradan karşılayabilirsiniz.

Gezi olarak ise: şehir içinde önerebileceğim pek bir yer kalmadı. Bunların dışında: şehirde, iki yerde (bir tanesi, Lara yolunda, ünlü bir otele ait, diğeri ise, Konyaaltı Beach bölgesinin hemen arkasında, yine ünlü bir otelin hemen yanında) “Aquapark” var. Su oyunları meraklıları için, bunlar ilginç gelebilir.

Özellikle: Konyaaltı Beach bölgesinin hemen arkasındakini önerebilirim. Su oyunları ve su kaydıraklarına meraklı ziyaretçiler için ilginç olabilir. Ayrıca, yine son yıllarda açılan “Akvaryum” var. Konya altı bölgesinde, Kemer yolunda, hemen sağ bölümde buluna Akvaryum, meraklılar için ilgi çekebilir.

Tarih meraklıları için, Antalyalıların eski garaj olarak bilip tanıdıkları yerde, büyük bir AVM inşaatına başlandığında, temelde, Antalya’nın Roma-Bizans döneminden kalma, yeri bilinmeyen ve uzun süre aranan “Nekropol” yani “Mezarlık” alanı bulundu. Burası henüz ziyarete açılmadı ama bazı yerlerden görülebiliyor. Malum, bir uygarlığın en büyük izleri mezarlıklarda bulunuyor. Çünkü, ölüler çeşitli hediyelerle birlikte gömülüyorlar. Bu hediyeler, o uygarlıkla ilgili önemli ipuçları veriyor.

Şehrin Roma-Bizans geçmişi, şehir merkezinde göreceğimiz bazı heykellerle (bronz ve yeşil renkli heykeller) canlandırılmıştır. Hemen merkezde, dönerciler çarşısı karşısında, büyük bir Romalı heykeli ve hemen önündeki havuzda, Avrupa’da benzerleri bulunan yerden su fışkıran havuz, özellikle çocukların ilgisini çekiyor.

Elbette 2016 yılı boyunca açık olan “Antalya Ekspo Fuar Alanı” uzun süre Antalya şehir ziyaretçilerinin ilgisini çekmiş olsa da, yıl sonunda kapandı, şu an kapalı, ileride nasıl kullanılacağını bilmiyorum ama bir yıl boyunca Antalyalılar ve şehrin ziyaretçileri tarafından yoğun olarak kullanıldı.

Antalya Şehir içi Gezi Planı Antalya’da Alışveriş

ANTALYA’DA ALIŞVERİŞ

Antalya şehir merkezinde: alışveriş denilince, özellikle son yıllarda açılan birçok alışveriş merkezinden söz etmek mümkün. Bunların başında, biraz önce söylediğim gibi: Konyaaltı bölgesindeki “Migros” alışveriş merkezi geliyor. Burası, gerçekten çok büyük. 3 katlı yapının en üst katında, sinema salonları ve fast food yiyecek bölümleri var. Diğer katlarında ise: her türlü marka ve malı bulup satın alabileceğiniz, birçok mağaza yerleşmiş durumda.

Buranın ana giriş kapısında, çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. Ayrıca, çok büyük bir markanın hipermarketi var. Buradan da, uygun fiyatlı alışveriş yapabiliyorsunuz. Otopark sorunu olmaması da büyük imkan.

Alışveriş tutkunları için diğer güzel bir seçenek, “Deepo” ve hemen yanında yeni açılan “Antalya Mall” alışveriş merkezi. Alanya yolu üzerinde, solda. Ama, ana yolda ilerlerken, buraya sapmak yani yan yola girmek gerekiyor. Burası da tek katlı, uzunlamasına bir alışveriş mekanı. Ön ve arka tarafında, gayet uygun ve yeterli otopark var. Mekanın içinde, klima sistemi mükemmel, sıcaktan sıkılmadan, rahatça yiyecek bir şeyler bulabiliyorsunuz, gezip, sürekli indirimli fiyatlar sunan mağazalardan alışveriş yapabiliyorsunuz.

Diğer bir seçenek, hemen şehir girişinde, Otogar yakınlarındaki “Özdilek” alışveriş merkezi. Buraya girmedim ama dışarıdan gayet büyük bir alışveriş merkezi olduğu izlenimini edindim. Alışveriş tutkunları ziyaret edebilir ve uygun fiyatlı ürünler bulabilirler.

Bunların dışında: Antalya şehir merkezinde, özellikle: Lara istikametine giderken, çeşitli boyutlarda alışveriş merkezleri var. Bunların başında: çeşitli büyük markaların açtıkları, hipermarketler var. Malum bu marketlerde, birçok malı ki, gıda maddeleri dahil, uygun fiyatlarla bulmak mümkün.

Burada özellikle, yukarıda da sözünü ettiğim ve 2011 yılı ortalarında açılan “Terracity” öneririm, alışveriş düşünenler burayı mutlaka görmeliler. Bu alışveriş merkezi: Antalya şehrinin en büyük alışveriş merkezlerinden birisidir (yaklaşık 5000 çalışan olduğunu duydum) ve aynı zamanda, şehir merkezine ve özellikle “Kundu” oteller bölgesine yakın olması avantaj. Kundu bölgesindeki otellerde konaklayan yabancı ziyaretçiler, burayı yoğun olarak tercih ediyorlar. Söylediğim gibi, yakın. Ayrıca otopark sıkıntısı da yok, alışveriş merkezinin altı büyük bir otopark olarak düzenlenmiştir.

Tabii, şehir merkezindeki, irili-ufaklı alışveriş mekanlarını saymadan olmaz. Zamanı ve ilgisi olanlar, gündüz sıcaklarda olmasa da, akşam serinliğinde, bu mekanları dolaşıp, ilgilerini çekebilecek alışveriş yapma şansını bulabilirler.

Antalya Şehir içi Gezi Planı Antalya’dan ne satın alınır

ANTALYA’DAN NE SATIN ALINIR

Peki Antalya’dan ne satın alınır? Antalya denilince, benim aklıma gelen çok şey yok. Elbette: ekonomik  durumu yüksek seviyede olan ziyaretçiler için, özellikle yurt dışından gelenler için, deri giysiler, çeşitli takılar, mücevherler ve halılar söz konusu olabilir. Ama, yerli ziyaretçiler için, şehirden mutlaka ve mutlaka almalarını önereceğim ve buraya özgü olan başlıca ürün “Reçel” ve özellikle; narenciye, yemiş, portakal, karpuz, patlıcan reçellerini mutlaka alıp, tatmanızı öneririm. Antalya  denilince ilk akla gelen, bu yörede gerçekten lezzetle yapılan “reçel” düşünülmelidir. Özellikle: incir reçeli, turunç reçeli, karpuz reçeli, patlıcan reçeli; başka yörelerde bulamayacağınız tatlardandır. (reçel fiyatları, bir kavanoz 11-15 TL civarındadır.)

Şehir içi geziniz böyle olabilir. Ama unutmayın ki, Antalya şehrinin çevresinde de muhteşem tarihi ve doğal güzellikler olan yöreler var. Çevre gezilerine de zaman ayırmayı unutmayın. Çünkü; bu şehir size muhteşem güzellikler sunmaya devam edecek.

Norveç Oslo

Norveç Oslo

Bu şehir, dünyanın en pahalı şehirleri listesinde en üst sırada bulunmaktadır. Yani: ne kadar turistik olursa olsun, o kadar da pahalılığı nedeniyle turizmden uzaktır.

Şehir, Norveç ülkesinin hem en kalabalık şehri hem de başkentidir. Deniz sanayinde ve Avrupa deniz ticaretinde önemli bir yere sahiptir. Şehirde: denizcilik sektöründe çalışan birçok kuruluşun merkezi veya şubesi bulunmaktadır.

Şehirde: 1.5 milyon insan yaşamaktadır. Avrupa’da, nüfus hızının en yüksek olduğu şehirlerden birisidir. Çünkü: özellikle şehirde yerleşik göçmenler arasında, nüfus artış hızı çok yüksektir. Böylece, şehrin göçmen nüfusu hızla artmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre: Oslo şehri: dünyanın en pahalı şehirleri listesinde, en üst sırada bulunmaktadır.

Gelelim coğrafi özelliklerine: şehir, yeşil tepeler ve dağlarla çevrilidir. Şehir sınırları içinde, 40 ada bulunmaktadır ki, bunlardan en büyüğü “Malmoya” adasıdır. Ayrıca, yine şehir bölgesinde 343 göl bulunur. Bunlar, aynı zamanda, şehrin içme suyu kaynağıdırlar.

Norveç Oslo

TARİH

Oslo şehri: 1000 yılı civarında kurulmuştur. 1048 yılında, Kral Harald döneminde, şehrin ticari faaliyetlerinin önem kazandığı görülür. 1070 yılında ise, şehir piskoposluk merkezi olur.
1299-1319 yılları arasında, şehir, Kral Haakon döneminde, başkent olarak kabul edilmiş ve kraliyet, burada ikamet etmeye başlamıştır.

Akerhus kalesi de, bu dönemde yapılmıştır.

1300 yılına gelindiğinde Danimarka ve 1539-1814 yılları arasında İsveç’ten gelenler ile, şehrin nüfusu hızla artar. 1624 yılında ise, şehirde, büyük bir yangın felaketi görülür ve yeni şehir, hemen yakınlara yeniden kurulur ve Kral Christian onuruna, yeni kurulan şehre “Christiania” ismi verilir.

1838 yılında, şehirde ilk Belediye teşkilatının kurulduğu görülür. 1877-1925 yılları arasında, şehrin ismi revize edilerek “Kristiania”olarak kullanılmaya başlanır.

ULAŞIM

Şehrin ana havaalanı “Gardenmoen”(OSL): şehir merkezine 45 km. uzaklıkta ve kuzeydedir. Norveç ülkesinin en büyük havaalanıdır. Terminal ve park alanları arasında, her 15 dakikada bir hareket eden ücretsiz otobüs servisleri vardır. Havaalanındaki gümrüksüz satış mağazaları, 24 saat süresince açıktır.

Havaalanından, şehir merkezine ulaşabilmek için: ekspres tren, ekspres otobüs, yerel tren ve taksi kullanılmaktadır. Ancak, havaalanı ile şehir merkezi arasında çalışan otobüs için 50 Euro ücret ödediğinizde, gerçekten dünyanın en pahalı şehrine geldiğinizi hemen anlıyorsunuz.

İNSANLAR

Bu şehirde yaşayanların % 30 kadarı göçmendir. Bunlar arasında 6 binden fazla Türk bulunduğu da söyleniyor. Yani, bu şehirde yaşayan dört kişiden birinin göçmen yani yabancı olduğu söyleniyor. Çünkü: yabancılar arasında nüfus artış hızı da çok yüksekmiş ve şehirdeki yabancı yani göçmenler hızla çoğalıyorlar.

İKLİM

Şehirde: karasal iklim hakimdir. Şehrin kıyıda bulunması nedeniyle, kışın, kara bölgelerine göre, daha ılıman hava durumu mevcuttur. Yaz dönemindeki sıcaklık ortalamaları 20-24 arasındadır. Kışlar ise, genellikle soğuk ve karlı geçer ve ısı ortalaması, eksi 7 derece civarındadır.

Yani, kışın bu şehri ziyaret ederseniz, soğuktan donmaya karşı hazırlıklı gitmeniz şarttır.

Öte yandan: kuzey enlem bölgesinde bulunması nedeniyle: gündüzler, yaz ortasında 18 saat ve kış ortasında ise 6 saat olur. Geceler ise, tamamen karanlık geçmez. Yani, özellikle yaz aylarında hava kararın ancak gece olmaz. Özellikle: Opera binasının üstünden, havanın kararmasını izlemenizi öneririm.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Oslo şehrinde, şehir içi ulaşımın en büyük özelliği: şehir merkezine giren her türlü aracın: bir ücret ödeme durumunda olmasıdır. Şehir merkezindeki trafik yoğunluğunu azaltmak için böyle bir uygulama yapıyorlarmış.

“Ruter” denilen sistem: Oslo şehrindeki ulaşım sisteminin adıdır ve buna kayıtlı: yerel otobüsler, tramvay, metro ve vapurlar bulunmaktadır. Bu araçlara binebilmek için gereken biletler: Ruter satış noktalarından satın alınır. Vapurlarda yapılan seyahatlerde kullanılan biletler diğerlerine nazaran 20 NOK daha pahalıdır.

Ancak: şehir merkezini bisikletle gezmek isterseniz, şehir merkezinde birçok yerde bulunan bisiklet parklarından bir bisiklet kiralayabilirsiniz.

Norveç Oslo

ALIŞVERİŞ

Oslo şehrinde, hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz, en iyi tercih “City Hall” çevresinde bulabilirsiniz.
Şehirdeki alışveriş merkezlerine ulaşmanın en iyi yolu: yürüyerek gezmektir ve böylece birçok büyük alışveriş merkezi ve mağazaları görebilirsiniz.
Bunlar arasında öne çıkanlar: Byporten, Glasmagasinet, Sten&Strom, Palet, Karl Johan, Aker Brygge.

Norveç Oslo City Alışveriş Merkezi

Oslo City Alışveriş Merkezi

Stenersgata bölgesindedir. Yani şehir merkezindedir.
Norveç ülkesinin en çok ziyaret edilen alışveriş merkezidir ve 5 katlı yapıda, 90’dan fazla farkı mağaza ve restoranlar dizilmiştir. Bunlarda: giysi, ayakkabı, müzik, elektronik, kozmetik, mücevher, yiyecek vs. gibi çok çeşitli ürünler satışa sunulmaktadır.

Byporten

Jernbanetoget bölgesindedir. Yani, Oslo Merkez İstasyonunun hemen yanındadır.
Burada, 71 mağaza ve 12 restoran bulunmaktadır. Restoranlar arasında bulunan “Egon restoran” ülkenin en büyük restoranıdır.

GlasMagasinet Stortorvet

Stortorvet bölgesindedir. Norveç ülkesinin en eski ve en ünlü mağazalarından birisidir. Zemin katta: kozmetik ve bunun yanı sıra birçok küçük hediyelik eşyaların ve cam ve kristal objelerin satıldığı dükkanlar bulunuyor. 1’nci katta: 24 adet moda mağazası bulunur. 2’nci katta: bir kafe ve Alt katta ise: Norveç ülkesinin en büyük mutfak bölümü bulunur.

Norveç Oslo Sten&Strom

Sten&Strom

Nerde Slottsgate bölgesindedir.
Burada: tek bir çatı altında, çok iyi bilinen ve çekici: Norveç, İskandinavya ve uluslar arası markaların satıldığı yerler bulunmaktadır.
Bu yerlerde: kadın, erkek ve çocuk giysileri, tasarım öğeleri, gıda, şarap ve yemek ve içmek üzerine ürünler satılır.

Norveç Oslo Eger Karl Johan

Eger Karl Johan

Karl Johans gate bölgesindedir. Yani: Egertorget meydanındadır.
Burada: 300 uluslar arası moda, güzellik ve yaşam tarzı markaları sunulmaktadır.

Aker Brygge

Oslo Sentrum bölgesindedir.
Liman boyunca uzanan bu alışveriş alanında: 30 mağaza, 40 restoran ve çeşitli barlar ve yemek alanları bulunmaktadır. Eski tersane binaları ve modern mimari yapıları: gayet güzel şekilde, burada birbiriyle bütünleştirilmiştir.
Marina bölümü, 125 tekne kapasitelidir. Restoran ve barlar ise, 5000 ziyaretçi kapasitelidir.

GECE HAYATI

Şehir merkezinde, özellikle “Karl Johans Kapısı” çevresinde: popüler gece hayatı mekanlarını bulmak mümkündür. Bunlar arasında öne çıkanlar: Nasjonal Jazzscene, Herr Nilsen, Buckleys.
Oslo şehrinde, ucuz bira içmek isterseniz, bu kere “Gronland” yani şehrin doğu kısmına gitmeniz gerekir.

Norveç Oslo
Norveç Oslo
Norveç Oslo

GEZİLECEK YERLER

Norveç Oslo Akershus Festning
Norveç Oslo Akershus Festnign

AKERSHUS FESTNİNG-AKERHUS KALESİ

Kale, şehir merkezinde, Oslo Liman bölgesindedir.
Oslo şehrindeki bir ortaçağ kalesidir. Ancak, kale işlevi yanında, hapishane olarak da kullanılmıştır. Kale ilk olarak, tarihçe bölümünde de belirttiğim gibi: 1290 yılı civarında, Kral Haakon döneminde yapılmaya başlanmıştır.
1309 yılında, kalenin, İsveç Dükü tarafından kuşatıldığı görülür.
Özellikle: 17’nci yüzyılda, Kral Charles XII döneminde, etkin olarak kullanılmıştır.

Takip eden süreçte ise: herhangi bir askeri saldırı sonucu ele geçirilemeyen kale: II. Dünya savaşında, Nazi Almanya’sına, savaşsız olarak teslim edilmiştir. Bu dönemde: kalede: bazı Danimarka ve Norveç kökenli milliyetçiler, infaz edilmiştir. Kale: 11 Mayıs 1945 tarihinde, Norveç direniş hareketine teslim edilmiştir. Savaşın ardından: savaş suçlusu Norveçliler burada yargılanmış ve infaz edilmişlerdir.

II. Dünya Savaşının ardından, kale: hapishane olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Evet: tarihi süreç içinde birçok etkinlikte başrol oynayan ve 700 yıllık süreçte inşa edilen kale, günümüzde: çeşitli restorasyonlar sonucu yeniden düzenlenmiş ve ana bina: yabancı devlet adamları ve devlet başkanları için resmi etkinliklerde ve özellikle yemeklerde kullanılır olmuştur. Ancak: kale, Norveç Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına ayrılmıştır. Norveç Savunma Bakanlığının, kale içinde modern bir merkezi bulunmaktadır.

Kaleyi ziyaret etmek mümkündür. Kale içinde bulunanlar:

Akershus Kalesi Kilisesi

Burası: Norveç Silahlı Kuvvetlerinin başlıca kilisesidir. Norveç Silahlı Kuvvetleri personelinin düğün törenleri burada yapılmaktadır. Ziyarete açıktır.

Norveç Oslo Armed Forces Museum

Norveç Armed Forces Museum-Norveç Silahlı Kuvvetleri Müzesi

Müzede genellikle ordu malzemesi sergilenmektedir. 1946 yılında kurulmuş ve 1978 yılında halka açılmıştır. Müzenin temel amacı: Norveç’in askeri tarihini ziyaretçilere göstermektir ve 6 bölümden oluşmaktadır.

Norveç Oslo Resistence Museum

Norveç Resistance Museum-Norveç Direniş Müzesi

Kale bölgesi içinde, 17’nci yüzyıldan kalma bir binada bulunmaktadır.
Müzede sergilenen koleksiyon içinde: Nazi Almanya’sının işgali sırasında, yani 1940-1945 yılları arasında, Norveç direnişine ait ekipmanlar, fotoğraflar, gazete kayıtları ve belgeler bulunmaktadır.
Müze, 1966 yılında kurulmuş ve 1970 yılında ziyarete açılmıştır.

Norveç Kraliyet Mezarlığı

Burada gömülü bulunan hanedan üyelerinden bazıları şunlardır: Kral Haakon, Kraliçe Eufemia, Kraliçe Maud, Kral Olav, Veliaht Prenses Martha, Kral Sigurd Ben.

Norveç Oslo Opera ve Bale
Norveç Oslo Opera ve Bale
Norveç Oslo Opera ve Bale

NORVEÇ OPERA VE BALE

Yapı: Bjorvika semtinde: borsa ve merkez istasyonu yakınında, kıyıdadır.
Bjorvika yılında: mermer ve cam ile yapılan bu bina: mimari stil olarak ödül kazanmıştır. Nisan 2008 tarihinde açılan bina: ünlü Norveçli mimarlık firması “Snohetta” tarafından tasarlanmıştır. Yapımı, 5 yıl sürmüştür. Norveç ülkesinde bulunan en büyük kültürel yapıdır. Açılışından bu yana, burada düzenlenen gösteriler için 8 milyon insan ziyaretçi olmuştur.

Yapının en büyük özelliği: dışarıda, ziyaretçilerin yürüyerek çıktıkları ve şehir manzarasını izledikleri, beyaz eğimli mermer çatı bölümüdür. Burada: güneş panelleri görülmektedir ki, bunlardan elde edilen enerjinin bir kısmı, yapının kendi ihtiyaçları için kullanılmaktadır.
Evet, günümüzde, opera binasını gezmek isterseniz, rehberli turlara katılabilirsiniz ve bu turlar, yaklaşık 50 dakika sürüyor.

Norveç Oslo Holmenkollen
Norveç Oslo Hollenkollen

HOLMENKOLLEN

Holmenkollen: Oslo şehir merkezinden, 20-30 dakika uzaklıkta bulunmaktadır. Metro ile, buraya rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Burası, dünyaca ünlü, kayakla atlama pistidir. Bu nedenle: “Holmenkollen Ski Jump” olarak bilinir. Bu beton ve çelik görkemli yapı: dünyanın en modern kayak atlama pistidir. Mart 2010 tarihinde açılmıştır. Başlangıçta: yerden yaklaşık 60 metre yüksektedir ve yapının çelik ağırlığı yaklaşık 100 tondur.
Geceleri: ışıklandırılan kayak pisti, uzaklardan görülebilmektedir. Burayı ziyaret etmek isterseniz: üst platformu ziyaret edebilirsiniz.

Ski Jump Tower

Architects tarafından tasarlanan kayak atlama pisti: tam bir mühendislik harikasıdır ve sporcular için özel olarak üretilmiştir. Özellikle: sürekli rüzgar koruması, buz parça makinesi, gelişmiş kar üretim tesisleri, ışık ve ses sistemleri ilgi çekmektedir.

Ski Museum

Müze: kulenin tabanı içinde bulunmaktadır. Türünün tek örneği olan müze, 1923 yılında açılmıştır.

Müzede: Norveçli kutup kaşifi Fridtjof Nansen ve Roald Amundsen’in keşifleri ve kayak tarihine ait objeler sergilenmektedir. Ayrıca: 1952 ve 1994 yıllarında, Oslo şehrinde yapılan “Kış Olimpiyatları” hakkında da, çeşitli objeler ve fotoğraflar sergilenmektedir.

Norveç Oslo National Gallery

NATİONAL GALLERY

Universitetsgata bölgesindedir.
Ulusal Galeri içinde bulunanlar: heykeller, çizimler ve tablolardır. Bunlar: Norveç ülkesinin en büyük koleksiyonunu oluştururlar.

Norveç Oslo Doğa Tarihi Müzesi

DOĞA TARİHİ MÜZESİ

Sars/Monrads kapısı-Toyen bölgesindedir.
Oslo şehir merkezinin doğusundaki bu müzenin bünyesinde: “Zooloji Müzesi” ve “Jeoloji Müzesi” bulunmaktadır. Müzede: dünyanın dört bir yanından getirilen 7500 bitki türünün sergilendiği bir “Botanik Bahçesi” görülür. Bu bahçe: huzurlu bir zaman geçirmek için idealdir ve müzenin açık bulunduğu saatler dışında da ziyarete açıktır.
Ayrıca: müze içinde “Dinozor Bölümü” de bulunmaktadır.

Norveç Oslo Tusenfryd

TUSENFRYD

Şehir merkezinin yalnızca 20 dakika güneyindedir. Vinterbro bölgesindedir.
Burası bir eğlence merkezidir. Merkezde: 30 civarında etkinlik cihazı bulunmaktadır ki, özellikle roller coaster ilgi çeker. Bu saatte 100 km. hıza yolculuk sırasında 12 kez ulaşır ve bu maksimum hızı ile, Avrupa’da, en iyi ve hızlı 5’nci roller coaster olarak seçilmiştir.
Ayrıca: 2 saniyede 0-90 km. hıza ulaşan “SpeedMonster”: yolcularına 4G dikey hissi verir.
Evet, Norveç ülkesinin bu en büyük eğlence parkına mutlaka uğramanızı öneririm.

Norveç Oslo Polar Ship Fram

FRAM MÜZESİ-POLAR SHİP FRAM

Bygdoynesveien bölgesindedir.
Burası: dünyanın en ünlü kutup gemisi olan “Fram” a ev sahipliği yapmaktadır. Gemi: günümüze kadar yapılmış, en güçlü ahşap ve yelkenli gemidir. Gemide: kutuplara yolculuk yapan mürettebat ve onların köpekleri yaşamıştır. Unutmamak gerekir ki, bunlar: dünyanın en soğuk ve en tehlikeli yerlerine yolculuk yaparken, hayatta kalmak için büyük çaba sarf etmişlerdir.

Özellikle: 1903-1906 yılları arasında, kutuplara yolculuk yapan “Roalt Amundsen” ile ilgili objeler de sergilenmektedir.
Burayı ziyaret ederseniz: kutuplarda, günümüzden 100 yıl önce keşifler yapmış ve yeryüzünün en soğuk yerlerindeki hayatın nasıl sürdürüldüğünü görebilirsiniz.

Norveç Oslo Norsk Teknisk Museum

NORSK TEKNİSK MUSEUM-NORVEÇ BİLİM, TEKNOLOJİ VE TIP MÜZESİ

Kjelsasveien bölgesindedir.
Müzede: enerji, sanayi, petrol, tıp, uçaklar, arabalar ve trenler hakkında, 20 üzerinde kalıcı ve geçici sergiler düzenlenmektedir.
Tıp Müzesi bölümünde: halk sağlığı, tıp ve sağlık iyileştirmeleri alanında, son 150 yıl içinde yapılan değişimler sergilenmektedir. Bilim Merkezi ise, meraklı zihinler için ideal bir yer olarak kabul edilir.

Norveç Oslo Astrup Fearnley Museum
Norveç Oslo Astrup Fearnley Museum

ASTRUP FEARNLEY MUSEUM

Strandpromenaden bölgesindedir. Tjuvholmen adasında bulunan bu bölge: daha önce kirli bir sanayi bölgesiyken, daha sonra bir kültür adası haline getirilmiştir.
Müze binası, Eylül 2012 tarihinde buradaki yeni binasına taşınmıştır. Yeni müze binası: İtalyan mimar Renzo Piano tarafından tasarlanmıştır. Adada bulunan bu çağdaş sanat galerisi: toplam 7000 m. karelik bir alanı kapsamaktadır.

Yapının tasarımı: gemi biçiminde, tek bir kemer yelken şeklinde cam çatı altında, dar bir su kanalı boyunca uzanan üç bağımsız pavyondan oluşmaktadır. İç alan, doğal ışık ile aydınlatılmaktadır. Cam, çelik ve ahşap malzeme: Norveç sanatına göre: basitlik ve özgürlükçülük duygularını vurgulamaktadır.
Evet, bu sanat atölyesinde: geçici sergiler yanı sıra, özellikle çocuklar için sanat atölyelerinde çeşitli etkinlikler sunulmaktadır.

Norveç Oslo Royal Place
Norveç Oslo Royal Place
Norveç Oslo Royal Place

ROYAL PLACE-KRALİYET SARAYI

Saray: Oslo şehrinin ana caddesi “Karl Johans” üzerindedir. Norveç ülkesinin en önemli yapılarından birisidir.
Sarayın bahçesinde insanlar dolaşıyorlar, bir heykel var. Bu heykel: İsveç ve Norveç tek bir ülke iken başlarındaki krala ait bir heykeldir. Bu kral: Fransız asıllı imiş ve kendisini kral olmak üzere, bölgeye Napolyon göndermiş. Ama: Norveç halkı bu kralı çok sevmiş, hatta onun meşhur bir sözünü sürekli gündemde tutuyorlar “Benim için en büyük hediye halkın sevgisidir”

Evet, başlangıç için bir not daha verip, saray hakkında bilgi vermeye başlayacağım. Burayı ziyaret ettiğinizde: saray önünde ilginç giysili askerlerin nöbet değişim törenini izlemenizi öneririm, ilginç gelecektir. Sarayın dört bir köşesinde nöbet tutan kraliyet muhafızları, turistlere hoş gelecek şekilde nöbet değişimi yapıyorlar.

Gelelim, sarayı anlatmaya

Oslo şehir merkezinin batısında, 19’ncu yüzyılda, hanedan için ikametgah olarak inşa edilmiş ve takip eden süreçte de, Norveç hükümdarlarının resmi konutu olarak kullanılmıştır. Sarayın temel taşı: 1825 yılında Kral Carl Johan tarafından konulmuştur. Resmen kullanıma ise, 1849 yılında, Kral Oscar I tarafından başlanmıştır.

Yapıda, 173 oda bulunmaktadır. Burada, Norveç kralı tarafından: devlete ait işler yürütülür. Yani, kral ve kraliçe; günlük çalışmalarını burada yaparlar. Ayrıca: Oslo şehrini ziyaret eden devlet başkanları, bu sarayda ağırlanırlar. Kraliyet mahkemesinin üyeleri de burada çalışırlar. Sarayın önünde: Norveç-İsveç kralı Karl Johan’ın bir heykeli bulunuyor.

Evet: yaz aylarında, kraliyet sarayının belli bölümleri, rehberli turla gezilebiliyor. (rehberli tura katılım bedeli olarak yaklaşık 12 Euro ücret alınıyor)
Ayrıca: saray çevresindeki küçük park alanında güzel bir yürüyüş yapılabiliyor ve bu sırada küçük göller ve heykeller görülüyor. En büyük cazibe ise, her gün saat 13.30’da yapılan nöbet değişim törenidir.

Norveç Oslo Nobel Enstitüsü ve Peace Center
Norveç Oslo Nobel Enstitüsü ve Peace Center
Norveç Oslo Nobel Enstitüsü ve Peace Center

NOBEL ENSTİTÜSÜ VE PEACE CENTER

Norveç Nobel Enstitüsü: Nobel Barış Ödülüne layık bulunacak kişiyi seçen Nobel Komitesinin çalışması için, 1 Şubat 1904 tarihinde kurulmuştur.

Enstitü içinde: araştırma departmanı, toplantı odası, ofisler, okuma odası ve bir kütüphane bulunmaktadır.

Nobel Komitesi, bu toplantı odasında toplanır ve Barış Ödülü verilecek kişiyi seçer. Tören ise: Oslo City Hall denilen yerde yapılır.

Nobel Barış Merkezi ise: Brynjulf Bulls Plass bölgesindedir. 2005 yılında, Norveç ve İsveç kraliyet ailesi üyelerinin katıldığı bir törenle, Kral Harald tarafından açılmıştır. Yapı: İngiliz mimar David Adjaye tarafından tasarlanmıştır.

Merkezin finansmanı: Norveç Kültür Bakanlığı, özel sponsorlar ve giriş ücretleriyle sağlanmaktadır. Merkez: Barış ödülü kazananlar ve faaliyetlerinin yanı sıra, Alfred Nobel’in yaşamı hakkında bir bilgi merkezidir. Ayrıca: sergiler, tartışmalar, savaş, barış ve çatışmaların çözümü ile ilgili toplantılar burada yapılmaktadır.

Buradaki geçici sergiler, sponsor bulunarak yapılır. Bu geçici sergileri ve merkezi gezmek isterseniz, 80 NOK giriş ücreti ödemeniz gerekir. Burada, ayrıca bir kafe ve dükkan bulunmaktadır.

Nobel Barış Ödülü Törenleri: her yıl, 10 Aralık tarihinde biraz önce de söylediğim gibi, Oslo City Hall binasında yapılmaktadır.

PARKLAR

Norveç Oslo Frogner Park

Frogner Park

Şehir merkezine, birkaç dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

İlk olarak: 18’nci yüzyılda, Hans Jacob Schell tarafından, küçük bir malikane çevresinde yapılan peyzajlı bir alan olarak ortaya çıkmıştır. 19’ncu yüzyılda genişletilen park alanı, 1896 yılında, Christiania Belediyesi tarafından satın alınarak, halkın kullanımına açılmıştır. Günümüzde, park alanı, yıllık 1 milyon civarında turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Özellikle yaz aylarında: yüzlerce Norveçli: bu park alanında barbekü ile piknik yaparlar, aşağıda söz edeceğim park alanındaki heykeller arasında oynarlar, zaman geçirirler. Kış aylarında da, park alanı yürüyüş için gayet güzeldir.
Heykeller yanında: havuzlar ve köprüler görülür. Özellikle, parkın merkezindeki “Frogner Göleti” ilgi çekmektedir.
Parkın güneyinde “Oslo Şehir Müzesi” bulunmaktadır.

Norveç Oslo Vigelandsparken Heykel Parkı

Vigelandsparken Heykel Parkı

Evet: Norveç ülkesine gidip, Oslo şehrini gezerseniz, burayı görmeden sakın şehirden ayrılmayın. Muhteşem güzel ve etkileyici bir yer.

Bu büyük parkta, geniş bir heykel koleksiyonu bulunmaktadır. Bu koleksiyondaki heykeller: çimler ve ağaçlarla çevrili uzun bir caddenin üzerinde tasarlanmıştır.

Bu heykeller: Gustav Vigeland tarafından tasarlanmıştır ve dünyaca ünlüdür. Sanatçı: tam boyutlu bu heykelleri yaparken, diğer sanatçılardan ve öğrencilerinden herhangi bir yardım almamıştır.

Aslında: Gustav Vigeland: Oslo Belediyesiyle bir anlaşma yapmıştır. Buna göre: evinin ve atölyesinin bulunduğu bölge, kendisine tahsis edilecek ve yaşamı boyunca parasal yardım görecek ve bunun karşılığında ise, tüm heykellerini, Oslo Belediyesi için yapacaktır. Ancak: parkın son halini göremeden, yaşama veda ettiği de bir gerçektir.

Evet, dünyanın tek bir sanatçı tarafından düzenlenmiş en büyük heykel parkı olarak önem kazanır. Park alanında 212 tane bronz ve granit heykel bulunmaktadır.

Bu heykellerin bazılarından söz etmek istiyorum. En ünlü heykel “Monolith” isimli heykeldir. Bu sütun: 14 metreden daha yüksektir ve taş oyma olarak yapılmıştır.

Bu sütun üzerinde, 121 insan figürü bulunmaktadır. Bunlar arasında betimlenenler: insanın dirilişi, yaşam mücadelesi, manevi küreler, özlem, günlük yaşam, döngüsel tekrar. Park alanındaki bir diğer meşhur heykel ise kızgın çocuk heykelidir.

Norveç Oslo Vigeland Museum

Vigeland Museum

Park alanı içinde, Nobels kapısı yakınlarındadır. Müze esas olarak: heykeltıraş Vigeland (1869-1943) tarafından kullanılan bir stüdyo ve evdir. Yapı: neo-klasik mimari özellikler taşır ve Norveç ülkesindeki en güzel mimari yapılardan birisidir. Müzede bulunan koleksiyon içindekiler: Vigeland’ın erken dönem eserleri, portre ve anıtı, alçı modelleridir.

Vigeland Cafe

Cafe: park alanı içinde, ana girişte bulunur ve pastane ve hediyelik eşya satış yeri olarak kullanılır. Burada: kekler, hamur işleri, sandviçler, çeşitli içecekler, kahve çeşitleri bulabilirsiniz.

Bygdoy Parkı

Bu büyük yeşil alan, aynı zamanda “Oslo Müzesi Yarımadası” olarak da isimlendirilir. Denizle çevrilidir ve Norveç ülkesinin en pahalı yöresi olarak tanınır ve bilinir.
Burada bulunan müzeler şunlardır:

Norveç Tarihi Kültür Müzesi-Norsk Folke museum

Müzede: ülkedeki tüm sosyal guruplara ait eserler ve ülkenin çeşitli yerlerinden gelmiş koleksiyonlar bulunmaktadır. Yani bir anlamda “Etnoğrafya” ağırlıklı bir müzedir.

Norveç Oslo Vikingskipshuset

Vikingskipshuset-Viking Gemi Müzesi

Huk Aveny bölgesindedir.
9’ncu yüzyıldan kalma, dünyanın en iyi korunmuş Viking gemilerinin sergilendiği bu müze içinde, özellikle dikkati çekenler şunlardır: Gokstad gemi, Dinle gemi ve Oseberg gemi. Ayrıca, yine müzenin koleksiyonu içinde: Viking dönemine ait: çadırlar, mezarlar, ahşap oyma örnekleri, kızaklar ve bir at arabası görülmektedir.

Bu arada: Gökstad ve Oseberg gemileri: 1913 yılında, İsveçli Gabriel Gustafson tarafından bulunmuş ve Oslo Üniversitesindeki geçici barınaklarda uzun süre saklanmıştır. 1957 yılında, bu müze tamamlanınca: özellikle Oseberg araştırmalarında bulunan birçok buluntu buraya nakledilmiş ve sergilenmektedir.

Norss Maritimt Museum-Norveç Denizcilik Müzesi

1914 yılında kurulan müzenin binası: mimari ödül kazanmış olmasıyla dikkati çeker. Müzenin daimi koleksiyonu içinde bulunanlar şunlardır: deniz resimleri, gemi inşa teknikleri, tekne modelleri, balıkçılık ve deniz arkeolojisine ait objelerdir.

ŞEHİR DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Norveç Oslo Drammem

DRAMMEN ŞEHRİ

Oslo şehir merkezinin 40 km. güneybatısındadır. Buradan: Oslofjord nehrinin bir kolu geçmektedir. Bu yüzden, şehrin kelime anlamı “nehir şehri” demektir. Şehir: Norveç ülkesinin en büyük yollarının bir kavşağında yani kritik bir noktada bulunmaktadır.

Evet, Oslo’ya oldukça yakın bu şehri ziyaret ederseniz: özellikle, şehir merkezindeki “Bragernes Torg” denilen şehir meydanını görmenizi öneririm. Bu meydanın özelliği: çok geniş bir alana yayılmış olmasıdır.

Hatta: Avrupa kıtasındaki en büyük şehir meydanı olduğu bile söylenmektedir. 1866 yılında şehirde çıkan yangın sonucu şehrin büyük bölümü harap olduğundan, yeni şehir planında, bina ve yerleşim yerlerini yangından etkilenmesinler diye birbirlerine uzak yapmak istemişler ve böylece, büyük bir şehir meydanı ortaya çıkmıştır.

Evet, bu şehir meydanı, şehirde görmeniz gereken birçok şeyi barındırıyor. Burada: pazarlar kuruluyor, şehrin bütün eğlence mekanları, kafeteryalar ve barlar, publar burada bulunuyor.
Bu şehirde, daha ilginç bir yer daha var. Spiralen denilen bu yer: bir tirbüşon gibi inşa edilen bir tünel.

Tünel, II. Dünya savaşı döneminde, Almanlar tarafından, Norveçlilere zorla yaptırılmış ve Drammen şehri üstündeki tepelere kolay erişimi sağlıyor. Almanlar: toplarını bu tepelere yerleştirmek için, bu tüneli yaptırmışlar ve tünel, günümüzde araba ile geçilerek, tepelere ulaşımı sağlıyor ama tepelerde, muhteşem bir manzara izlemek mümkün.

Bu yüzden: ışıklandırılmış bu tünel içinde, araba ile ilerleyerek rahatlıkla tepelere ulaşabilirsiniz ki, bence buraya yolunuz düşerse, bu tünele çıkmayı sakın ihmal etmeyin. Sert kayadan oluşan tepeye oyulmuş ve ilginç bir yol açılmış tünel.

Evet, bu şehir hakkındaki son bir not. Ülkemiz insanı, yani Türkler, yıllarca önce bu şehre gelmişler. Bu şehirde, büyük bir kağıt endüstrisi ve fabrikaları bulunuyormuş.

Ormanlardan kesilen ağaçlar-tomruklar nehirden aşağıya gönderiliyormuş ve fabrikanın önüne gelince, bu tomruklar fabrikalara çekilerek işleniyor ve kağıt haline getiriliyormuş ki, yıllar önce, ülkemizden birçok insan bu kağıt fabrikalarında çalışmaya bu şehre gelmişler.

Fransa Lyon

Fransa Lyon

Lyon; Fransa ülkesinin ikinci büyük şehridir. Şehir: Rhone ve Saone nehirlerinin kıyılarında ve tepelerinde ve ortadaki yarımadada kurulmuştur.

Şehrin en büyük özellikleri “bir sanayi kenti” (ülkenin ilaç ve kimya sanayi) olarak bilinmesidir ve “İtalya ile İsviçre’ye giden yollar” buradan geçmektedir ama bu yollar transit yollardır ve yolcuların büyük bölümü, şehri görmeden yanından geçer giderler.

Zaten, şehre yaklaşırken, uzaktan fabrika silüetleri ve dumanları görebilirsiniz. Ülkemizde de sıkça tanınan “Peugeot” oto firması tesisleri bu şehirdedir.

Başlangıç için önemli bir not: bu şehirde gezerken, bolca “Türkçe” konuşma duyabilirseniz şaşırmayın, çünkü burada, birçok vatandaşımız yaşıyorlar. Bu arada: bu şehirde, birçok “Ermeni” yaşadığını da unutmamak gerekir ki, ilişkilerin limoni olduğunu söylememe gerek yok, herhangi bir çatışmaya girmeme konusunda dikkatli olmanızı öneririm.

Şehrin en büyük özellikleri: kültürel mirası, canlılığı, çağdaş sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmasıdır. Ayrıca: bankacılık, tekstil ve sanayi merkezi konumundadır.

Başlangıç için son bir not: Lyon şehri ülkemizde “Sinop” şehrimizin kardeş şehridir.

Fransa Lyon

TARİHİ SÜREÇ

Tarihi süreç içinde, şehir: Galya bölgesinde, Romalılar tarafından MÖ.43 yılında kurulmuş ve başkent olarak kullanılmıştır. Şehirdeki ilk Roma yerleşimi, Fourviere tepesi üzerindedir ve ilk yerleşimciler, savaş gazileridir. MS.297 yılında, şehre su getiren su kemerleri, bir gecede aniden durmuştur.

Çünkü: kurşun su boruları çalınmıştır. Bunun üzerine, tamamen sudan mahrum kalan şehir, nüfusunun büyük bölümünü kaybeder ve Saone nehri kıyısında yeniden organize edilir. Ortaçağ döneminde, şehir, Saone nehri kıyısında gelişir. Şehrin ismi: 13’ncü yüzyılda ortaya çıkar ve “Lyon” yani “Aslan” olarak anılır.

Özellikle: 16’ncı yüzyıla gelindiğinde: ipek ticareti, bölgenin gelişiminde büyük rol oynamıştır.

Rönesans döneminde ise, mali avantajlar ve çok sayıdaki fuar organizasyonu nedeniyle, Avrupa’nın birçok yerinden, buraya bankerler ve tüccarlar akın ettiler. 1530 yılı civarında, şehrin nüfusu, yeniden 50 binlere ulaşmıştır.

Fransız devrimi dönemine gelindiğinde ise, burada, 2000 den fazla insan idam edilmiştir. 19’ncu yüzyılın başlarında ise, ipek endüstrisi ve özellikle dokuma işlerini daha verimli hale getiren “jakarlı” el tezgahları sayesinde, bölgenin önemi artmıştır.

Evet, önce iki nehir arasında kurulan şehir, yetmeyince, kıyılarda da binalar yapılmaya başlanmıştır.

Ancak, bu binalar bitişik nizam yapılmış, ve sokak yapmak akıllarına gelmemiştir. Uzun bir süre sonunda ise, bazı binaların altı açılarak yani pasaj yapılarak sokaklar oluşturulmuştur. Toplumlar ve kültürler nerden nereye geliyor, ilginç.

Tarih kısmı için son bir not: şehrin ismi “Transambulare” yani “geçiş” anlamındadır. Çünkü: şehirde 4’ncü yüzyıldan itibaren, dehliz-tünel karışımı yapılar inşa edilmeye başlanmıştır.

Şehirde ticaret yapan tüccarlar, mallarını, nehirlerden şehir merkezine daha rahat taşımak için bu tünel-dehlizleri kullanmışlardır.

Fransa Lyon

ULAŞIM

Paris-Lyon arasında, hızlı trenle 3 saate yakın bir yolculuk gerekir. THY: İstanbul-Lyon arasında seferler düzenliyor.

Uçak derseniz, şehirdeki havaalanı “Saint-Exupery Havaalanı” olarak bilinmektedir. Şehrin, yaklaşık 25 km. doğusundadır. Şehir ve havaalanı arasındaki bağlantı “Rhonexpres” isimli bir tramvay-tren tarafından sağlanmaktadır. Otobüs ile şehir merkezine ulaşmak isterseniz, 30 dakika bir yolculuk yapmanız gerekir.

Rhonexpres ile şehir merkezindeki “Gare de Lyon” yani Tren İstasyonuna ulaşırsanız, buradan çevredeki birçok şehre de ulaşım şansınız olur. Bu otobüslere ödemeniz gereken ücret kişi başı 9 Euro, yani bence fazla, sonuçta yalnızca 20-25 kilometrelik bir yolculuk yapılıyor, Ankara’da şehir merkezinden, 45 km. ötedeki havaalanına ulaşım, 12 TL. gibi bir rakam iken, buradaki ücret fazla geldi.

İKLİM

Lyon şehri bölgesinde “karasal” iklim görülür ve buna bağlı olarak kışlar soğuk geçer. Ancak, yine de sokakları karla kaplı olarak, yılda en fazla 5-10 gün görmek mümkündür. Yazları ise, sıcak olur.

Kışın sürekli olarak yağış ve özellikle yağmur görülse de, yaz aylarında yağışlar özellikle Ağustos ayında, fırtına şeklinde görülür. Evet, siz bu şehre gitmek istiyorsanız: tercih etmeniz gereken dönem, ilkbahar ve sonbahar dönemidir.

Bazen uzun süreli yağmurlar yağıyor, bu şehri ziyaret etmek isteyenler bence hazırlıklı olmalıdır. (yağmurluk, şemsiye bulundurmanız önerilir)

TURİZM

Şehir, kurulum itibarıyla, oldukça karışıktır. İki nehir kıyısında ve tepelerde kurulu şehirde, yönünüzü bulmak için belli başlı merkezler veya işaretler, anıtlar, yapılar yoktur. Bu yüzden: şehri ziyaret etmek isterseniz, öncelikle bir şehir haritası edinmelisiniz.

Özellikle: eski Lyon şehri bölgesinde gezerken: kendinizi Ortaçağ ve Rönesans döneminde gibi hissedebilirsiniz. Son bir not: evet şehir küçük, bu yüzden, kalacağınız otel, her yere yakın olacaktır ve rahatlıkla gidip-gelebilirsiniz.

Ama bu şehirde keyifli bir yerde kalmak isterseniz, iki nehir arasındaki yarımada bölgesindeki bir otelde kalmayı tercih edin.

Fransa Lyon Işık Festivali

IŞIK FESTİVALİ-FATE DES LUMİERES

Bu etkinlik, yılın en önemli olayı olarak kabul edilir ve her yıl, Aralık ayının ilk hafta sonunda, 4 gün süreli olarak yapılır. Aslında, etkinlik bir dini kutlama olarak, 8 Aralık 1852 tarihinde başlatılmıştır.

Başlama nedeni de, 1643 yılında, şehri etkileyen “veba” salgınının bitmesidir ve bu salgının bitmesinde, Meryem’in altın heykelinin etkili olduğuna inanırlar. Ama dediğim gibi, son yıllarda, bu etkinlik dünyanın birçok bölgesinden katılan profesyonel sanatçıların katılımı ile düzenlenmektedir.

8 Aralık öncesinde, geleneksel mumlar ve gözlükler, şehirdeki bütün mağazalarda satılmaktadır. Evet, festival, her yıl, yaklaşık 4 milyon insanı buraya çekmektedir.

Lyon şehrinin en güzel olduğu bu festival döneminde, şehir merkezinde, yollar taşıt trafiğine kapatılır ve Lyon şehrinin o dondurucu soğuk havasında, bu milyonlarca insan, cadde ve sokakları doldururlar ve ışık gösterisini izlerler.

Fransa Lyon

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Cıty Card

Bu kart, şehir genelinde, 25 hizmet ve 10 indirim sunmaktadır. Şehrin tüm müzelerini bu kart ile gezebilirsiniz. Ancak: şehirde kalış sürenize göre, doğru kart seçmeniz önerilir.
24 saat kullanımlı bir kart: 21 Euro.
48 saat kullanımlı bir kart: 48 Euro.
72 saat kullanımlı bir kart: 41 Euro.

Çocuklar için indirimli fiyatlı kartlar bulunmaktadır. Ancak, bu kart ile ilgili son bir not iletmek istiyorum, şehirde kalış sürenize göre, bu kartı almayabilirsiniz, çünkü şehir merkezini yürüyerek gezebiliyorsunuz, metroya binmeniz gerektiğinde ise, yalnızca 1.60 Euro ödemek yeterli oluyor.

Yani, yürürüm veya birçok yerde bulunan bisiklet otomatlarından bisiklet kiraların derseniz, bu kartı satın almayın, çünkü vereceğiniz paraya yazık.

Bu arada, şehirde birçok yerde bisiklet otomatları var, gideceğiniz mevsim uygun ise, bunları da tercih edebilir veya yürüyüş yaparak gezebilirsiniz.

Bisiklete binenlere, şehirde araç kullananlar, trafikte muhteşem saygı gösterip, öncelik veriyorlar, bunu görünce bizim ülke, trafik ve insanların birbirine yol vermeme inatlarını hatırlamamak mümkün mü?

ALIŞVERİŞ

Kesinlikle şunu unutmayın, burada almayı düşündüğünüz hiçbir şey Türkiye’den daha ucuz değildir. İlla alışveriş yapmak istiyorum derseniz: Genellikle: “Rue de la Requblique” ve “Place des Jacobins” çevresindeki caddeleri tercih ederler.

Ayrıca: “Quait Saint Antoine” de kurulan günlük pazar da ilgi çekmektedir. Ayrıca: “Mono prix” ve “rue de la republique” isimli mağazaları ziyaret edebilirsiniz.

La Part-Dieu

Merle bölgesinde, Vivier Bulvarındadır. Bu 4 katlı alışveriş merkezi: Avrupa’da şehir merkezleri içindeki en büyük alışveriş merkezi olarak önem kazanır. Burada: en büyük moda markalarının ürünleri dahil, her türlü alışveriş objesi bulabilirsiniz.

Halles de Lyon

Burası, da şehir ziyaretinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir ki, aslında bizdeki sebze-meyve hallerine benzer. Burada: ünlü Fransız peynirlerinin yüzlerce çeşidini bulabilirsiniz. Ayrıca, her türlü et ürünü var. Ancak: esas olan, bu yüzlerce-binlerce ürünün satışındaki sunum, görselliktir. Alışveriş yapın veya yapmayın, burayı mutlaka ziyaret edin.

Son bir not: futbolla ilginiz olsun veya olmasın, mutlaka “Stade de Gerland” çevresinde, şehrin futbol takımının yüzlerce çeşit ürününün satıldığı mağazaları ziyaret etmenizi öneririm ki, mutlaka beğeneceğiniz bir şeyler çıkacaktır.
Çünkü markayı muhteşem güzel şekilde pazarlıyorlar.

Fransa Lyon

YEMEK KÜLTÜRÜ

Lyon şehrinde, yerel lezzetler konusunda önemli mesafeler kaydedilmiştir. Şehir ve çevresinde: birçok bar, kafe ve şehir halkının “bouchon” olarak isimlendirdiği (bir demet saman ve çalıdan ibaret olan işaretle simgelenen bir tür restoran) geleneksel yemek yerleri bulunur.

Evet, genellikle ara sokaklarda bulunan, dışarıya pek açılmamış bu “Bouchon”ları gezerken, genellikle tıka-basa dolu olduklarını göreceksiniz. Hatta: rezervasyon kabul etmiyorlar.

Dolu olunca, kapısına yazı yazıp, başka müşteri kabul etmiyorlar. Ancak: unutmayın onların geleneksel yemeklerinin başında gelenler “kızarmış domuz kulağı salatası”, “soslu domuz ayağı” vs. Ayrıca: burada yiyeceğiniz yemekleri, TL ile düşününce, bayağı yüksek fiyatlı olduklarını da göreceksiniz.

Bu restoranlarda şarapları, sürahi ile veriyorlar ve 10 Euro. Ama: bunlar en kaliteli cinsinden, yani ülkemizde şişesi 60-70 TL. ye satılan şaraplar. Siz yine de yer bulup bunlardan birine girerseniz, özellikle “soğan çorbası” içmeyi sakın ihmal etmeyin.

Lyon: çevrede ve özellikle Fransa’da gastronomi yani yiyecek kültürü, çeşitliliği ve lezzetleriyle önem kazanmıştır.

Ne içilir diye bir soru sorulursa: şehrin tam bir şarap merkezi olduğunu da hatırlatmak isterim. Burada, birçok şarap marketinde, yüzlerce çeşit şarap bulmak mümkündür.

Son günlerde bizim televizyonlarda da bir reklam öne çıktı “krusavan”: evet Lyonlular, krusavan olmadan asla kahvaltı etmiyorlar, peynir kültürünün çok yüksek ve çeşitli olduğu bu şehirde kahvaltıda peynir yenmediğini görünce şaşıracaksınız, ama onlar peyniri, şarap yanında meze olarak kullanmaya alışmışlar, kahvaltıda, bir veya iki çeşit peynir kullanılıyor.

Evet bu şehri ziyaret ederseniz, çikolatalı krusavan (pain au chocolat) mutlaka tadın. Bunun özellikle vişnelisi önerilir.

Fransa Lyon

GEZİLECEK YERLER

Şehirde, UNESCO tarafından koruma altına alınan 4 bölge bulunmaktadır. Bunlara genel olarak “Traboules” ismi verilir. Bunlar:

1.Fourviere
2.La Croix-Rousse
3.Presquile
4.Vieux Lyon-Eski Lyon

Bu bölgeler/mahalleler: yani 500 hektarlık alan: 1998 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: buralar yıllar boyunca korunarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Lyon şehri, günümüze kadar, bu tarihi yapılara ve bölgelere asla dokunmamış, şehrin gelişimi: dışa doğru, yani nehir kıyılarından uzakta, tepelere doğru olmuştur. (Bu yeni genişleme bölgesindeki mahalle “Confluence” olarak bilinir)

Buralar hakkında, birkaç cümle kısa bilgiler vermek istiyorum. Ayrıntıları, daha aşağıda görebileceksiniz.

Fransa Lyon FOURVİERE

FOURVİERE

Bu tepelik bölgede, çok sayıda kilise ve dini kurum bulunmaktadır ve bu yüzden, buraya “dua tepe” ismi verilmiştir. Tarihi süreç içinde, tepe de, Romalılar yerleşmiştir.

Buraya ulaşmak için: Vieux Lyon metro istasyonundan tepeye çıkmak için feniküler bileti satın almanız gerekir. Çünkü, burası, her ne kadar 150 metre olsa da, tepeye doğru oldukça diktir.
Biraz önce söylediğim gibi, burası, şehrin Roma yerleşim yeridir. 19’ncu yüzyılda ise, burası şehrin dini merkezi haline gelmiştir.

Basilique Notre-Dame-de-Fourviere

Buraya çıkmak için “feniküler” kullanmak mümkündür ancak ben size, yürüyerek çıkmanızı öneririm. Gare St. denilen yerde, pek fazla sayıda olmayan merdiven basamaklarını tırmanırsanız, bu sırada, şehrin ve çevrenin muhteşem manzarasını görebilirsiniz.

Yapı: 4 kulesi ve zarif süslemeleriyle, eski şehrin silüeti üzerinde yükseliyor.

1872 yılında inşa edilmiş ve Meryem Ana’ya adanmıştır. İç dekorasyon, Bizans tarzını yansıtmaktadır. Evet, buraya çıkan Hıristiyanlar hacı kabul ediliyorlar.

Bazilikanın hemen yanında: şehrin en güzel manzarasını görebileceğiniz alan bulunmaktadır. Feniküler ile çıkarsanız, inerken mutlaka yürüyün.

Metal kule

Bazilikanın yanında, 1894 yılında yapılmıştır. 86 metre yüksekliktedir. Radyo ve televizyon anteni olarak görev yapmaktadır. Yapılışı döneminde: kilise karşıtları tarafından, şehrin en yüksek yapısının, bir dini yapı olmaması nedeniyle desteklenmiştir. Çünkü: bulunduğu tepe nedeniyle, toplam yükseklik, 372 metreye ulaşmaktadır.

Roma Tiyatroları

Bu iki çok iyi korunmuş Roma tiyatrosu, Roma kentinin en önemli kalıntılarıdır. Gallo-Roman Müzesi, bunların hemen yanında inşa edilmiştir. Her yıl, yaz festivalleri, burada düzenlenmektedir.

St İrenee Kilisesi

Fransa’nın ve Lyon şehrinin en eski kilisesidir. Yüzyıllardır kullanımda olan bir Gallo-Roman Nekropolü üzerine inşa edilmiştir. Özellikle, avluda bulunan, 5 ve 6’ncı yüzyıllara ait lahitler ilgi çeker. Günümüze ulaşan kilise yapısı, 19’ncu yüzyılda, Bizans etkisiyle yeniden inşa edilmiştir. Yalnızca, 5’nci yüzyıldan kalma, bir kemer görülebilmektedir.

Fransa Lyon

LA CROIX-ROUSSE

Burası: şehrin dokuma tezgahlarının bulunduğu bölümüdür. Yani, 19’ncu yüzyıla kadar olan süreçte, burada ipek işçileri çalışmışlardır. Çalışma Tepesi olarak da bilinir. Ama aynı zamanda “Dua tepesi” olarak da bilinir. Çünkü, yamaçlarda bir sunak var ki, birazdan ayrıntılı bilgi vereceğim.

Doğal olarak, ipek endüstrisinin mimari şekillendirmesi, buraya yansımıştır.
Burada: yaz aylarında sıcaklık, şehir merkezinden, 3-4 derece daha aşağıdadır, yani daha serindir. Çünkü: La Croix-Rousse bir tepe üzerindedir. Bu tepe ile şehrin birbirinden farklı bölgeler olduğu söylenir.

Yamaçlarda bir amfi tiyatro ve MÖ.12’nci yüzyılda Galyalılar döneminde yapıldığı belirtilen bir sunak var. Ancak, bu kutsal bölüm, 2’nci yüzyılın sonlarında terk edilmiştir. Yamaçlar takip eden dönemde, dini cemaatler tarafından satın alınmış ve konutlar yapılmıştır.

Ancak, Fransız devrimi sonrasında, burada bulunan binalar ve cemaatlerin eşyaları yok edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise, yamaçlarda sonraki dönemlerde yoğun olarak, üzüm bağları yapılmıştır. Tepenin üst kısmında ise, 1512 yılında, bir sur inşa edilmiştir.

Bölgedeki diğer ekonomik gelişme, ipek üreticiliğinde yaşanmıştır. 19’ncu yüzyılın başlarından: yeni dokuma teknolojisinin ortaya çıkmasıyla, yaklaşık 300 yıldır burada üretilen ipek; yoğun olarak teknolojide kullanılmaya başlanmıştır.

Özellikle “jakarlı dokuma” üst düzeyde gelişmiştir. 1831 yılında, endüstriyel dönemin ilk sosyal isyanı yine burada çıkmış ve tepeye bu kez “İsyancı Tepe” ismi verilmiştir.

Çünkü: şehir merkezi bu tepelik mahallesinden tamamen ayrı bir durumda idi ve bu tepede yaşayan insanlar, şehir merkezine giderken “Lyon’a gidiyoruz” gibisinden konuşuyorlardı. Neyse, işin tarihsel-hikayesel boyutuna fazla girmeden, biz yine gezilecek yerleri görelim.

Amphitheatre des Trois Gaules

Galya döneminden kalma bu tiyatro: dönemin en büyük yapısı olarak önem kazanır. Ama günümüzde, amfi tiyatro yapısının büyüklüğünü tespit etmek mümkün olmamıştır, çünkü hemen yan tarafından, Eski Güzel Sanatlar Okulu binası bulunmaktadır ki, yapının temellerinde, tiyatronun uzandığı düşünülmektedir. İlk Hıristiyanının burada öldürülerek şehit edildiği söyleniyor.

Montee de la Grande Cote

Bölgedeki bu sokakta; Rönesans döneminden kalma mimari yapılar görülmektedir. Ayrıca, sokağın sonunda, tepelik bölgede, Lyon şehrinin güzel bir manzarasını izleyebilirsiniz.

St Bruno Kilisesi

Yine, bölgede barok mimari yapısı ve özellikle iç sunak ve gölgelik bölümlerinin muhteşemliğiyle ilgi çeken bir dini yapıdır.

Jardin Rosa Mir

Burası, bölgedeki bir bahçedir. Bahçe: İspanyol bir mülteci olan Jules Senis tarafından yaptırılmış ve onun annesi adına ithaf edilmiştir. Bahçe: İspanya-Barcelona şehrindeki, dünyaca ünlü mimari tasarımcı “Gaudi” nin etkilerini taşımaktadır.

Fransa Lyon PRESQUİLE

PRESQUİLE

Şehirden geçen iki nehir arasındaki adada bulunan bölgedir. Lyonlular, buraya: alışveriş ve bir şeyler yemek üzere giderler. Zaten, şehrin ekonomik faaliyetlerinin büyük bölümü, burada yürütülmektedir. Şehrin pahalı mağazaları ve restoranları buradadır. Bu restoranlar yüzünden, Lyon şehri “gastronomi başkenti” olarak bilinir.

Evet, burası bir dar yarımadadır. Şehirden geçen “Rhone” ve “Saone” nehirleri arasında kalıyor. Adanın ilk yerleşim yeri: nehirlerin birleştiği yerde yapılan “St Martin” manastırı yakınlarındadır. Adanın anakaraya bağlanması çalışmaları, 1772 yılından sonra yapılmıştır.

Bölgedeki bataklık bir yer kurutularak buraya, 1846 yılında “Perrache İstasyonu” yapılmıştır.
Adadaki yaşantı, genellikle: “Terraaux” ve “Bellecour” arasında yürütülür. En büyük ve kalabalık bölge: Perrache İstasyonu Alanıdır.

Fransa Lyon Place des Terreaux Meydanı

Place des Terreaux Meydanı

Des Terreaux

Meydanındaki yapı, 1990’lı yıllarda, mimar Daniel Buren tarafından tasarlanmıştır.

Fontaine des Bartholdi Havuzu

Bartholdi tarafından tasarlanan heykel ve kare şeklinde restore edilen havuz: önce kuzey bölümde iken, daha sonra meydanın batı yönüne taşınmıştır. Bu havuzun: Amerika’daki “Özgürlük Heykeli” ni yapan bu sanatçının elinden çıkmış olması anlamlıdır.

Hotel de Ville-City Hall

Meydanın doğu yönündedir. 17’nci yüzyılda: bir kız okulu olarak inşa edilmiştir. Özellikle, cephesinin güzelliğiyle ilgi çeker. Cephenin en önem kazanan yönü: orta bölüm üst kısmında bulunan “at üstündeki kral Henri IV” heykelidir. Evet, bu yapı, sakin meydana muhteşem bir hava katıyor.

Opere Evi-Place de la Comedie

Hemen Belediye Binasının karşısındadır. Yapı: 1826 yılında, Chenevard ve Pollet isimli mimarlar tarafından yapılmaya başlanmıştır. Ancak: yapım aşamalarında, birçok teknik sorun çıkmış ve buna bağlı olarak maliyet sürekli yükselmiş ve yapım tam bir karmaşa olmuştur.

1993 yılından itibaren ziyarete açılan bina: her şeye rağmen, günümüzde iç tasarımı nedeniyle Lyonlular tarafından eleştirilmektedir. Yine de, yapının görkemli cam kubbesi ilgi çekmektedir. Son restorasyon ve yapım aşamasında, ünlü mimar Jean Nouvel görev yapmıştır.

Palais St Pierre-Güzel Sanatlar Müzesi

Meydanın batı bölümünde, havuzun hemen karşısındadır.

Rue Merciere

Burası bir sokaktır. Arnavut kaldırımlı bu sokak: Rönesans döneminden kalmadır. Burada: çok sayıda restoran bulunmaktadır, hani bu bölgeyi anlatan yazının başında söylemiştim ya, Lyonlular buraya yerel lezzetleri tatmaya geliyorlar ki, siz de mutlaka uğrayın.

Place des Jacobins Meydanı

Burası, ilk olarak 1960’lı yıllarda tasarlandığında, tamamen asfalt yollarla kaplıymış. Daha sonraki yenilenme projesinde ise, yeşil bir bakış açısı kazandırılmaya çalışılmış ve bu çalışmaların halen sürdürüldüğü söyleniyor.

Meydanın ortasında, 1885 yılına tarihlenen ve Heykeltıraş Degeorges tarafından yapılan bir havuz var. Yine meydanda çeşitli heykeller bulunuyor ki, bu heykeller: 15-16-17’nci yüzyıl sanatçılarına aittir.

Hotel-Dieu

Burası: bölgenin en büyük binalarından birisidir ve 1184-1185 yıllarında hastane olarak inşa edilmiştir. Binanın uzun cephesi: nehir boyunca 300 metre uzanır. Büyük kubbe bölümü: 1765 yılına tarihlenir.

Burası her ne kadar günümüzde hastane olarak kullanılmıyorsa da, yapıldığı dönemde, ülkede Paris’ten sonra en büyük tıp olanaklarının yaratıldığı bir yer olarak önem kazanmıştır. Ancak: modern tıp olanaklarının başka yerde yapılan bir hastanede yerleştirilmesi nedeniyle, 2010 yılında burası kapatılmıştır.

Fransa Lyon Place Bellecour
Fransa Lyon Place Bellecour

Place Bellecour

Burasının, Avrupa’nın en büyük meydanıdır. 1622 yılında, inşa edildiği ve daha sonra bu meydana yapılan bir hastanenin 1934 yılında yıkıldığı söyleniyor. 1667 yılında inşa edilen çan kulesi bulunmaktadır.

Alanın ortasında: “Kral Louis 14” e ait bir heykel var. At üzerinde bulunan kralın bu heykeli: bölgeye gelen Lyonluların en büyük buluşma noktalarından biridir ki, siz de buluşma noktası olarak burayı kullanabilirsiniz.

Bu özellik dışında, meydanın öne çıkan başkaca bir özelliği yok.

Evet, gerek Lyon şehri ve gerekse bu meydanla ilgili en büyük özellik: bu meydanda “Lyon şehrinin tanıtımı için kullanılan bir söz (ONLYLYON) büyük harfler ile birleştirilmiş” ve şehri ziyaret edenlerin bütün hepsi, bu yazı önünde fotoğraf çektiriyorlar, siz de unutmayın.

Buradan yukarı çıkan bir caddeyi (İstanbul’daki İstiklal caddesi gibi) “rue de la rupublique” takip ederseniz, bir süre sonra solunuzda, barlar-restoranların bulunduğu bir sokak göreceksiniz. Burada, güzel zaman geçirip, lezzetli bir şeyler yiyebilirsiniz.

Ancak, Lyon geleneksel lezzetlerinin, bizim yemek kültürümüze pek uygun olmadığını, gerek maddi açıdan büyük hesaplar ödeyebileceğiniz ve gerekse şehirde kalacağınız sürenin, sindirim sistemi rahatsızlığı nedeniyle kapalı bir mekanda geçebileceğinizi unutmayın ve yiyeceklere temkinli yaklaşın derim. Bira severler, burada yemek olmadan da keyifli zaman geçirebilirler.

Fransa Lyon

VİEUX LYON-OLD LYON

Saone nehri kıyısındaki, muhteşem bir ortaçağ ve Rönesans semtidir. Hatta: Avrupa’nın en büyük Rönesans alanı olduğu söylenir. Ancak özellikle hafta sonlarındaki tatil günlerinde burası çok kalabalık oluyor, bu yüzden ya hafta içi günleri veya sabah erken saatleri, gezmek için tercih etmelisiniz.

Evet, buradaki yapılar: 15 ile 17’nci yüzyıllar arasında; buraya yerleşen, zengin Alman, Flaman ve İtalyan tüccarlar tarafından inşa ettirilmiştir.

Şehri ziyaret edenlere, hani olmazsa olmaz, mutlaka gidin görün tarzından bir not iletmem gerekirse: evet burayı mutlaka görün. Tarihi özelliği yanında, burada: çok sayıda bar, kafeterya ve restoran bulunuyor ve bunların havası bir başka, eğlence ortamı bir başka, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

St Jean Katedrali

1180-1480 yılları arasında inşa edilmiş ve St.Jena-Baptiste ve St Etienne’ye adanmıştır.
Mimari stil olarak, Romanesk unsurlar ve Gotik tarz kullanılmıştır.

Ana kapı üzerindeki “gül pencere”: St Stephen ve St John’un yaşamlarını betimleyen unsurları bulundurmaktadır. Lyon piskoposu burada yaşıyor. Evet, bu dini yapıya girmek isterseniz, kıyafetinizin uygun olması (şort ve kolsuz tişört olmaz) gerekir.

Astromi Saati

Katedral içindeki bu özel saat: 14’ncü yüzyılda yapılmış, ancak daha sonra güncellenmiştir. Her gün, saat 16.00’da: günlük çanları çalmaktadır.

Rue St Jean

Burası, bir sokaktır ve genellikle turistlere yönelik hediyelik eşyaların satıldığı dükkanları ve restoranları barındırmaktadır. Yemek bölümünde belirtmiştim, yerel halk tarafından yoğun olarak tercih edilen bouchonsları burada bulabilirsiniz.

Fransa Lyon

MÜZELER

MUSEE GADAGNE-HOTEL DE GADAGNE-LYON ULUSLAR ARASI KUKLA MÜZESİ

14 rue de Gadagne bölgesindedir.

Müze binası: muhteşem bir Rönesans sarayıdır. Güzel bir bahçesi ve en üst bölümde kafeteryası bulunmaktadır.

Müzede: şehrin tarihi ve kuklaları sergilenmektedir. Müzede en sevilen kukla karakterlerinin: “guignol tiyatrosu kuklaları” olduğu söyleniyor. Ayrıca: burada, bizim “Karagöz” de var. Gölge oyunu karakterlerimiz için, müzede bir bölüm yapmışlar.

Ana müzenin hemen yanında, yine bir kukla ve mekanik oyuncaklar müzesi görülüyor. Buraya girerseniz: karanlık ve loş ortamda, bir anda, müzik eşliğinde tüm oyuncakların hareketlendiklerini görüp, duyuyorsunuz ve irkiliyorsunuz.

MUSEE DES BEAUX-ART

20 Place des Terreaux bölgesindedir.
Müze binası: 17’nci yüzyılda yapılmış, zarif bir manastırdır. Müzede: zengin bir Avrupa resim ve heykel koleksiyonu bulunmaktadır. Bunlar arasında, öne çıkanlar ise şunlardır: Perugino, Veronese, El Greco, Rubens, Manet, Matisse gibi ünlü sanatçılara ait eserlerdir. Ayrıca: avluda, Rodin’e ait 3 bronz görülmelidir.

MUSEE DES ARTS DECORATİFS

Bu müze: “Hotel Lacroix-Laval” dadır. Adres olarak ise: “30 Rue de la Charite” dir.
Yapı: 18’nci yüzyıl yapımıdır. Müzede sergilenenler arasında bulunanlar şunlardır: goblenler, porselenler ve mobilyalar.

MUSEE HİSTORİQUE DES TİSSUS

Bu müze: “Hotel Villeroy” dadır. Adres olarak ise “34 Rue de la Charite” dir.
Bu müzede görebilecekleriniz şunlardır: ipek ve çeşitli kumaşlar ve goblenler.

MUSEE DE LA CİVİLİSATİON GALLO-ROMAİNE DE FOURVİERE

17 rue Cleberg bölgesindedir.
Fransa ülkesinin ikinci büyük müzesidir. Burada: şehrinde içinde bulunduğu; “Rhone-Alps” bölgesinin geçmişine ait: heykeller, sikkeler, aletler, mozaikler diğer birçok tür obje sergilenmektedir. Özellikle renkli antik mermer blokları mutlaka görmenizi öneririm.

STADE DE GERLAND

Burası, 41 bin izleyici kapasiteli ve şehrin takımı olan “Oliympique Lyonnais” futbol takımının maçlarını yaptığı yerdir. Buraya yolunuz düşerse, stadyumu gezebilir, hatta bir maç izleyebilir ve hatta, stadın çevresindeki alışveriş yerlerinden, spor giysileri satın alabilirsiniz.