Şehir: günümüzden 2000 yıl önce, kral Pravarasena tarafından kurulmuştur. Daha sonra ise, Mauryan imparatorluğunun ve sonra Ashoka imparatorluğunun bir parçası olmuştur. Ancak, Budizm, Keşmir vadisi ve şehrin çevresindeki bölgelerde hızla yayılmıştır.
Burası, yöredeki, en büyük sorunlu yerlerden biri olan “Keşmir” bölgesinin başkentidir. Cihelum nehrinin kıyısında kurulmuştur. Şehirde: Keşmir bölgesinin çatışmalarla dolu geçmişinden, yalnızca birkaç anıt, günümüze ulaşmıştır. Ancak, şehrin esas güzelliği: bahçeleri ve gölleridir. Bunların yarattığı huzurlu ortam, insanların ilgisini çeker. Ayrıca: şehir, Cielum nehrinin yarattığı bir vadi üzerinde bulunmasıyla önem kazanır. Bu nehir, şehir içinde de geçer ve şehir içinde, şehrin iki yakasını birbirine bağlayan 9 eski köprü görülmektedir.
Hindistan Keşmir-Srinagar
Şehir aynı zamanda, ülkede, en yoğun Hindu nüfusuna sahip yerlerden birisidir. Çünkü, yukarıda da söz ettiğim gibi, Budizm, ilk olarak bu bölgede yayılmıştır. Ekonomik etkinliklere gelince: buradaki yoğun bahçelerde, buğday, pirinç ve özellikle elma yetiştirilir.
Şehirde: nemli subtropikal iklim görülmektedir. Yani, ülkenin geri kalan bölümlerine nazaran, çok daha serin bir iklime sahiptir. Özellikle, kış döneminde, ağır kar yağışı ve donma görülür. Yazları ise sıcaktır. Şehri ziyaret için en uygun zaman: Ekim-Mart ayları arasındaki dönemdir. Ama kayak yapmayı düşünürseniz, Aralık-Mart ayları arasındaki dönemi tercih etmelisiniz.
Hindistan Keşmir-Srinagar
Şehirde: el sanatları önem kazanmaktadır. Zaten, şehrin ekonomik etkinliklerinin başında: dokuma, yün şal ve giyim malzemelerinin üretimi gelmektedir. Öte yandan, “kaşmir yünü” dünya çapında önem kazanmaktadır. Kaşmir keçisinin azalmış olması ve Çin’den gelen rekabet nedeniyle, günümüzde önemi azalmıştır. Ama yine de: örme ve şal yapılında kullanılır. Ayrıca, İpek halı, kilim, çanak-çömlek yapımı da yaygındır.
Ayrıca: kuru meyve bulabilirsiniz.
Şehrin en büyük turistik aktiviteleri: Dal gölü ve kıyılarında yapılmaktadır. Özellikle, göl kıyısında bulunan yüzen evleri mutlaka gezmeli, görmeli ve hatta konaklamalısınız.
GEZİLECEK YERLER
Hindistan Keşmir-Srinagar
DAL GÖLÜ
Gölün sahil şeridi, yaklaşık 15.5 km. dir. Burada: Babür dönemi bahçeleri, parklar, yüzen evler ve oteller var. Özellikle, bahçelerin uzaktan manzarası, görünümü çok güzeldir. Ancak, kış sezonunda, yöredeki sıcaklık eksi 12 derecelere kadar iner. Evet, göl 18 km. karelik bir alanı kapsıyor. Temmuz ve Ağustos aylarında nilüfer çiçeklerini görmek mümkündür.
Bu gölün en büyük özelliklerinden birisi: yukarıda da sözünü ettiğim gibi, yüzen evlerdir. Bunlar: öncelikle bir tekne olarak kullanılmak üzere tasarlanmış ve daha sonra insan konutu olarak kullanılmaya başlanmışlardır. Genellikle, 3 yatak odası, 1 oturma odası ve mutfak bulunmaktadır.
Motorları yoktur. Çünkü, sabit bir yerde kalırlar. Hatta: turistlerin bir çoğu, bu yüzen evlerde konaklamayı tercih ederler. Özellikle, bazı yüzen evler, modern bir otelin olanaklarına sahiptirler. Gölde ayrıca: kano ve su kayağı gibi sporlar yapılabilmektedir.
Gölde ise, iki küçük adacık dikkat çekiyor. Kuzey bölünde “Altın ada” ve güneyde ise “Gümüş ada” görülüyor.
Hindistan Keşmir-SrinagarHindistan Keşmir-Srinagar
HAZRATBAL CAMİSİ
Dai gölünün batı kıyısında: Hazratbal Camisi görülüyor. Müslümanlar için kutsal kabul edilmektedir.
Cami: büyük beyaz kubbesi ve minareleriyle dikkati çekiyor. Burada: Peygamberimizin “sakal-ı şerifi” bulunuyor. Söylenenlere göre, bu kutsal emanet: Peygamberimizin soyundan gelen, ilk Seyid Abdullah tarafından, ülkeye getirilmiştir.
GÜRKANLI BAHÇELERİ
Gürkanlı Bahçeleri: Dai gölünün doğu kıyısındadır ve doğa severler için tam bir cennettir.
Bu bahçeler: havuzları, terasları, şelaleleri ve ağaçlarıyla, İslam literatüründeki cennet kavramının göründüğü bir yer olarak önem kazanıyor. İmparator Cihangir, 1616 yılında, Şaliman Bağ denilen bahçeyi tasarlayarak, bölgenin temelini atmıştır. İlk terastaki beyaz mermer bölümde, halk toplanırmış. İkinci pavyon özel olup, siyah mermerden olan üçüncü pavyon ise, harem olarak kullanılırmış. Dördüncü pavyon ise, tamamen imparatorun özel kullanımı için yapılmıştır. Bahçelerde, dünyanın en nadir çiçeklerini görebilirsiniz.
NİŞAT BAĞ
Şehrin 3 km. güneyinde, Nişat Bağ denilen bahçe bölümü var. Burası, İmparator Cihangir’in veziri Asaf Han tarafından, 1633 yılında yaptırılmıştır. Bölgede, 12 teras, sedir ve servi ağaçları bulunuyor. Hemen ortadaki gölün manzarası ise muhteşem.
HARİ PARBAT
Şehir yakınlarında, Dai gölü manzaralı bir Babür kalesidir. 1590 yılında, Babür imparatoru Ekber tarafından kurulmuştur. Kale yapısı içinde: tapınaklar, Müslüman ve Sih mabetleri bulunmaktadır. Hindu mitolojisine göre, kalenin bulunduğu tepede, bir iblisın yaşadığı ve tepenin, büyük bir deniz ortasında yükseldiği söylenir.
HOKERSAN
Burası, şehir yakınlarındaki bir sulak alandır. Şehir merkezine 14 km. uzaklıktadır. 13.7 km. karelik göl ve bataklık alan bulunmaktadır.
Binlerce göçmen kuş, hatta 1 milyon kuş; Sibirya ve kuzeyin diğer bölgelerinden güneye göç ederken, buraya uğrarlar. Hatta, kış sezonunu burada geçirirler. Özellikle: Eylül-Ekim aylarında, burada, çok sayıda göçmen kuş görülür.
İtalyanca konuşulan İsviçre kantonu Ticino’nun en büyük şehridir. Nüfusu yaklaşık 60 bindir. Şehrin başlıca geçim kaynakları: turizm, uluslar arası finans, çikolata, sigara, ipek ve makine imalatı dahil bazı sanayi kollarıdır. Şehir nüfusunun çoğunluğu İtalyanca konuşur ve Roma Katoliğidir.
Yazılı kaynaklarda, şehir ismi ilk olarak MS 6’ncı yüzyılda geçer. 1499 yılında şehir Fransızlar tarafından işgal edilir ve 1512 yılında İsviçre tarafından geri alınır. 1798-1803 yılları arasında Helvetic Cumhuriyetinin Lugano kantonunun merkezi olur. Ardından yeni kurulan Ticino kantonuna geçer. 1888 yılında piskoposluk merkezi olur. İtalyanca konuşan İsviçre üzerinden yargı yetkisine sahiptir. 1848-1866 yılları arasında Lombardiya’dan Avusturyalıları sınır dışı etme mücadelesi sırasında, Lugano, İtalyan milliyetçi lideri Giuseppe Mazzini’nin merkezi olur.
Göl kıyısındaki Gandria ve Morcote denen bazı köylere yüzlerce yıldır araba ile ulaşılmaz, sadece göl üzerinden teknelerle ulaşılır. Burada göl kıyısında özellikle ilginç ağaçlar dikkatimi çekti. Sanırım siz de burayı ziyaret ederseniz, bu ilginç ağaçları hayretle izleyeceksiniz, çünkü bu tür ağaçları başka bir yerde görmedim. Şehir, pahalı bir yaşam standardı sunuyor. İnsanlar, burayı fantezi butikler, yürüyüş, göle girme ve birçok palmiye ağaçları ve bahçelerde çiçekler arasında güzel zaman geçirmek için tercih ediyorlar. Şehrin manzarası heyecan vericidir.
Şehir merkezini rahatlıkla yürüyerek gezebilirsiniz.
San Salvatore ve Monte Bre feribot istasyonları, şehir merkezine 20 dakika uzaklıktadır.
İsviçre Lugano gölüİsviçre Lugano gölüİsviçre Lugano gölü
LUGANO GÖLÜ
Ceresio gölü olarak da isimlendirilir. Bu isim: MS 590 yılında Gregory of Tours tarafından verildi. Bu kelimenin “kiraz” dan türetildiği ve bir zamanlar burada çok fazla kiraz ağacının bulunduğu biliniyor.
Como gölüne çok yakındır.
Como ve Milano arasında, Alp trafiğinin kontrolü için 1218-1225 yılları arasında yapılan savaş bu bölgede olmuştur. Yani, gölün bulunduğu yer stratejiktir.
İtalya ve İsviçre sınırındaki bir buzul gölüdür. Göl: İtalya ve İsviçre arasında paylaşılır. Ama büyük bölümü: İsviçre’dedir. Gölün % 67 si İsviçre ve kalanı İtalya tarafındadır. Gölün kuzeydoğu ve güneybatı bölümleri, İtalya Lombardiya bölgesindedir.
Zaten Lugano şehrinde cadde plakaları bir “Strasse” olur bir “Via” olur ve meydan isimleri bazen Piazza ve bazen Platz olur.
Göl kıyısındaki şehirler: Lugano, Melide, Campione d’İtalia, Ponte Teresa dır.
Çevresi dağlarla çevrili ve mükemmel manzarası olan güzel bir göldür. Alplerin eteğine doğru uzanan bir masal diyarı gibidir.
Gölün uzunluğu 35 km dir. Genişliği, en geniş yeri 3 km dir. Ortalama derinlik 135 metre, maksimum derinlik ise 290 metredir. Göl çok sayıda küçük dağ akıntısı ile beslenir ve kısa Tresa nehri tarafından Maggiore gölüne boşaltılır.
İsviçre Lugano gezilecek yerlerİsviçre Lugano gezilecek yerlerİsviçre Lugano gezilecek yerler
GEZİLECEK YERLER
İsviçre Lugano Meleklerin Meryemi Kilisesi
Meleklerin Meryem’i kilisesi
Burası, göl manzarası eşliğinde kurulu bulunan, Meleklerin Meryemi kilisesidir. Bu kilise: muhteşem fresklerle süslenmiştir. En ünlü fresk dizisi: 16.yüzyıl başlarında, ünlü sanatçı Leonardo da Vinci’nin öğrencisi Bernardino Luini tarafından yapılmış olan “İsa’nın Çilesi” dir. Bu sanatçının eserleri bir çoğu , Leonardo’ya atfedilmiştir.
İsviçre Lugano City Park-Parco Civico Villa Ciani
City Park-Parco Civico Villa Ciani
En güzel İsviçre parklarından birisi olarak kabul edilir. Lugano şehrinin yeşil merkezi olan bu park alanı, turistlerin uğrak yeridir. Park alanı içindeki yollar: güzel çiçek yatakları, heykel ve çeşmelerle süslenmiş, bakımlı İngiliz tarzı çimlerle bezelidir. Park iki alana ayrılmıştır.
Villa Ciani’ye yakın olan ilk bölüm: göl kenarının ucundaki ana girişten başlar. Bu noktada, bahçenin özellikleri kısmen İtalyan, kısmen İngilizcedir. Geniş çiçek tarlaları, tüm dünyadan parlak yeşil çimler, ağaçlar ve çalılar görülür. Parkın ikinci alanı: rıhtımdan Cassarate nehrine kadar uzanır. Burada vahşi ve yerel bitkiler ve özellikle meşe, çınar ağaçları vardır. bunlar, Ticino bölgesinin ormanlık alanlarının tipik bitkileridir. Bu ağaçlık alanda, çocuk oyun alanı bulunur. Ciani park içinde, ayrıca Villa Ciani, Covention Merkezi “Palazzo dei Congressi”, rıhtım, Cantonal Doğal Tarih Müzesi ve Cantonal kütüphane vardır. Parkın merkezinde bulunan Villa Ciani, güzel sanatlar müzesini barındırır.
İsviçre Lugano
Şehrin manzarasını etkileyen bir de dağ var. San Salvatore dağı, yüksekliği: 912 metredir. Buraya: füniküllerle çıkılıyor.
Füniküler
Eski şehir: gezi yerleri ve parklarla sınırlanan Lugano gölünün üzerindedir. 1890 yılında buraya monte edilmiştir. Feniküler, eski şehri, yukarıdaki tren istasyonuna bağlar. Eğer buraya trenle gelirseniz, aşağı şehre ulaşmak için feniküler kullanmanız gerekiyor.
Grand Cafe al Porto
Burası şehirdeki en eski kafedir. 1803 yılında açılmıştır. 19’ncu yüzyılda, Giuseppe Mazzini ve diğer İtalyan vatanseverler, burada toplanıyorlar ve İtalya’yı birleştirmek için planlar yapıyorlarmış. Daha sonra, II. Dünya savaşı ertesinde, ABD İstihbarat subayı (daha sonra CIA Başkanı olmuştur) Allen Dules: burada Nazi ve İtalyan temsilcileriyle toplanmıştır. Daha sonraki yıllarda, ünlü yıldızlar (Clark Gable ve Sofia Loren) de buranın müşterisi olmuşlardır.
Piazza della Riforma
Burası Lugano şehrinin merkezidir. Yıl boyunca: Paskalya festivali, Jazz ve Blues konserleri, Sonbahar festivali ve Noel kutlamaları bu meydanda yapılır. Geçmişte bu meydanda çeşitli siyasi olaylar yaşanmıştır. 15 Şubat 1798 tarihinde, düşman Lugano partizanları tarafından şehirden itildi. 12’nci kanton Ticino’nun bağımsızlığı ilan edildi. 16 Şubat tarihinde Luganolular, Piazza Grande’de özgürlük ağacı diktiler. 1830 yılındaki Anayasa reformu sonucunda meydan günümüzdeki ismini aldı. Meydandaki dev sarı bina Belediye Binasıdır.
Eğer buraya turla giderseniz, büyük olasılıkla tur burada serbest zaman verecektir. Bu meydan hareketli bir yerdir, meydanda bir çanta mağazası var, uygun fiyatlı, özellikle bayanların orayı ziyaret etmesi önerilir. Ayrıca meydanın hemen yan tarafında büyük bir alışveriş merkezi daha doğrusu mağazası var. Ayrıca yine burada, Mac Donalts var, tuvaletini kullanabilirsiniz ve serbest zaman bitiminde, burası buluşma noktası olarak veriliyor.
Via Canova
Bu cadde, Belediye Binası yanından doğruca şehir parkına gider.
Museo Cantonale d’Arte
19 ve 20’nci yüzyıl sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapar. Giriş ücretlidir ve 8 İsviçre Frangıdır. Zaman zaman özel sergiler de açılır.
Piazza İndipendenza
San Rocco kilisesinin hemen ilerisinde bir park alanıdır. Burada bulunan dev başa benzer heykeller: Avrupa çapında meydanları süsleyen Polonyalı heykeltıraş Igor Mitoraj eseridir. Parkın sağ tarafından büyük bir kumarhane binası görülüyor.
Lugano Katedrali
Burada, 1078 yılında bir kilise kurulmuş olup, 1888 yılında katedral olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapı: 1905-1910 yılları arasında, kapsamlı bir yenileme faaliyeti görmüştür. Yapının ana cephesi: beyaz taştan yapılmıştır.
İsviçre Lugano Göl kıyısıİsviçre Lugano Göl Kıyısı
Göl kıyısı
İleride, göl kıyısındaki araç trafiğinin yasaklanması düşünülüyormuş. Sanırım bu uygulama, göl kıyısının daha da popüler olmasını sağlar. Göl kıyısındaki bu cadde: Haziran-Ağustos aylarında, saat 20.30’dan sonra ve konserler ile etkinlikler düzenlendiğinde trafiğe kapatılıyor.
Göl kıyısında bolca dut ağacı göreceksiniz. Çünkü burada ipekçilik çok meşhur ve doğal olarak dut ağaçları da bolca görülür.
Gölün karşı kıyısında: kum renkli ve gece ışıklandırılan bir bina görülüyor. Burası: Mussolini tarafından verilen özel yasal ayrıcalıklar sonucu kurulan, Avrupa’nın en büyük kumarhanesi “Casino di Campione” dir. Burası: her yönden İsviçre ile çevrili olan İtalya’nın küçük bir bölgesi olan Campione d’İtalia’ya hakimdir. Ancak bu kumarhanenin ilginçtir ki sahipleri İsviçre frangı kullanır, İsviçre telefon numaraları ve plakaları kullanırlar ve İsviçre’ye vergi öderler. Ancak İtalyan pasaportu taşırlar.
Via Nassa
Lugano şehrinin ana alışveriş caddelerinden birisidir. 270 metre uzunluktadır. Cadde üzerinde tipik butikler ve mücevher mağazaları görülür. Sağ yanda Coop mağazasından çikolata satın alabilirsiniz. Malum bu mağaza bir süpermarkettin ve fiyatlar nispeten uygundur. Buranın üst katında kafeterya var, burada yemek yiyebilirsiniz.
Chiesa Santa Maria Angioli kilisesi
Bu göl kenarı kilisesi, 1499 yılından kalma bir manastırın parçasıdır. Kilisenin içinde, şehrin en iyi fireskoları görülebilir.
Ticino bölgesinin ve İsviçre’nin en iyi Rönesans fireskosu, kilise içinde nefi sunak bölümünden ayıran duvar üzerinde bulunan “İsa’nın Tutkusu ve Çarmıha Gerilmesi” sahnesidir. Bu eser: 1529 yılında Milano Bernardino Luini tarafından boyanmıştır. Kendisi “Kuzeyin Raphael” i olarak isimlendirilir. Eser: sembolizmle doludur. Örneğin: haçın tabanında, Adem’in kafatası ve kaburgasına (Havva’nın yaratıldığı yerden) dikkat edin. İbadet edenler bunu gördüler ve Adem ile Havva’nın ilk günahı olmaksızın hayat sürseydi, fireskonun geri kalanındaki korkunç eylemin hiçbirine gerek kalmazdı. Sanatçı Luini, 10 yıl boyunca bu firesko üzerinde çalışarak, boyalarını her geçen gün, bir bölüm olarak, ıslak sıvalı ince tabakalar üzerinde uyguladı.
Son bir not: buradaki fireskoları yapan Bernardino Luini, İtalyan olduğu için, buraya İtalyanlar da sahip çıkıyorlar.
Devasa fireskoya bakarken, sol tarafa bakınız. Burası, keşiş yemekhanesinin duvarından alınıp tuval üzerine konulan Luini’nin “Son Akşam Yemeği” tablosudur.
Giardino Belvedere
Bu keyifli küçük park, açık hava modern sanat müzesidir. Binanın karşısındaki bina, bir zamanlar bir manastırdı ve daha sonra Grand Otel olmuştur. Burası gölün, göle bakan ilk otelidir.
Lugano Üniversitesi
Bir kamu üniversitesidir. 1996 yılında kurulmuştur. Dört fakültesi bulunmaktadır. Üniversitede öğrenim gören öğrenci profili: 2157 öğrencinin, yarısı civarı: İsviçre ve kalanları, özellikle İtalya’dan olmak üzere, diğer ülkelerdendir.
İsviçre Lugano Gölde tekne turuİsviçre Lugano Gölde tekne turuİsviçre Lugano Gölde tekne turu
Lugano gölünde tekne turu
Gölün sularında ilk gemi dolaşımı yapan kişi, 1848 yılında Ticino’dur.
Günümüzde, Lugano gölünde: köyden köye giden basit yolculukların yanı sıra, daha bir dizi ayrıntılı turlar da yapılır. Bu turlar: öğle yemeği, muhteşem tur, İtalya’ya alışveriş gezisi ve akşam yemeği gezisi olarak sıralanır. En iyi tekne turu: gölde yapılacak 1 saatlik döngü gezisidir. Bu gezi, gölün bir ucundaki birkaç ıssız lokanta ve yerde durur ve sonra Gandria’yı (burası romantik manzaralı restoranları olan huzurlu küçük bir balıkçı kasabasıdır.) ziyaret edilir ve sonra Lugano’ya geri dönülür. Tekne sadece göl kıyısında İsviçre sınırları içindeki yerlerde dolaşır. Bazen saat yönünde, bazen saat yönü tersinde gezinti yapılır.
Ücret: gidiş-dönüş yolculuk 27 İsviçre frangıdır. Her hangi bir noktada inebilir, çevreyi gezebilir ve bir sonraki tekneye binebilirsiniz. Ama bunun için tekne sefer tarifesini iyi incelemek gerekir.
Gandria
İlginç ve popüler bir yerdir. İtalyan sınırından önceki son İsviçre köyüdür. Birçok ev, birkaç romantik otel ve birkaç restoran, gölün üstünde asılı gibi dururlar. Merkezde iyi korunmuş bina cepheleri göl sularına yansır. Ticino’nun en güzel göl kenarı kasabalarından biridir. Sık hizalanın binalara merdivenler ve ara yollarla ulaşılır. Evlerin bazıları: 16 ve 17’nci yüzyıllara dayanır ve freskler ve alçı süslemelerle bezelidir.
Nucleo tarihsel koruma merkezi, dünyanın birçok yerinden, bu küçük köye ziyaretçi çekiyor. Nucleo: MÖ.800 yıllarından, Keltler’den, günümüze: gizemli işaretler, büyük bir taş bulunuyor. Gandria dağının hemen dibindedir.
Feribot iskelesinin hemen üstünde, son derece romantik bir ortamda Miralago Gandria restoranda uygun fiyatlı yeme yiyebilirsiniz.
Gandria’dan yürüyerek veya otobüsle Lugano merkeze dönebilirsiniz. Yürümek isterseniz, Gandria’nın restore edilmiş, zeytin bahçeleri arasında yürüyerek Lugano merkeze 45 dakikada ulaşabilirsiniz. Çok dilli tabelalar, zeytin yetiştiriciliğini anlatır. Tekne ve otobüsü kaçırırsanız, buradan bineceğiniz taksi, Lugano merkeze yaklaşık 40-50 İsviçre Frangı ücret ister.
Gölün en uzak tarafındaki duraklar: Cantine di Gandria ve Museo Doğanale’dir. Cantine di Ganria’nın geleneksel trattoriası ve şarabı ünlüdür. Cantine di Gandria’nın durağında inerseniz, yürüyerek 5 dakika uzaklıktaki Museo Doganale’ye ulaşırsınız. Burada İtalyan sınırında bazı sergiler görünür. Tekneler burada dönüşümlü olarak dururlar.
İsviçre Lugano Morcote
Morcote
Göl ve dağlar arasında, kiliseleri, şapelleriyle küçük bir cennet gibi parkıyla 2016 yılında “En güzel İsviçre şehri” unvanını kazanmıştır. Göl kıyısında, Ceresio incisi olarak da adlandırılan bu güzel kasaba: bir balıkçı köyü idi. Aynı zamanda: ülkelerinden uzakta yeteneklerini bulan sanatkarlara ev sahipliği yapıyordu. Buraya yolunuz düşerse: göl kenarında yürüyüş yapın, sıva kaplı bir cepheye sahip olan Palazzo Paleari (Paleari Sarayı) ve eşi benzeri bulunmayan pencereleri koruyan Torre del Capitano (Kaptan Kulesi) gibi asil evlerinin yanında basit mimari tarzları keşfedin. Merkezi ve dar sokakları geçtikten sonra, uzun bir merdivenle (yaklaşık 400 basamak) Santa Maria del Sasso kutsal bölgesine doğru çıkabilirsiniz. Yol boyunca, güzel bir çeşme, birkaç şapel ve son derece eşsiz fresk ile Saint Antonio Abate’ye adanmış bir dini yapı göreceksiniz. Komşu sekizgen şapel ve anıtsal mezarlık tarafından, Santa Maria del Sasso kilisesinin oluşturduğu kompleks, güzel bir manzaraya sahiptir. Kilisenin içinde: farklı dönemlerden kalma freskleri, güzel kubbeyi ve 1600’lü yıllardan kalma organı görebilirsiniz.
Alpose Çikolata Fabrikası
Lugano yakınlarındaki Caslano kasabasındadır. Alpose, İsviçre’nin daha küçük ve daha az tanınmış bir çikolata üreticisidir. Ancak fabrika, ziyaretçilere açıktır. Fabrikanın yanındaki mütevazi müzede, çikolatanın yapım sürecini anlatan 15 dakikalık film izlenebiliyor. Ayrıca, yine burada bulunan dükkanda, düşük fiyattan taze çikolata satın almak mümkündür.
LUGANO GÖLÜ ÇEVRESİNDEKİ İTALYAN YERLEŞİMLERİ
Bısuschio
Lugano ve Varesa gölü arasında kalan bu köyde: yüzlerce yıldır sahip olduğu bir ailenin yaşadığı İtalyan görkemli bir ev olan Villa Cicogna Mozzoni’ye ait ev görülebilir. Burası aynı zamanda: Rönesans döneminin en iyi korunmuş birkaç yapısından biridir.
Sacro Monte
Bölgenin en çok turist çeken yerlerinden biri olan “The Sacro Manto” ya da “Holy Mountain”: 14 Rosary’nin Gizemlerini temsil eden heykeller bulunan, çakıl taş döşeli geniş bir dağ yolunun bulunduğu barok şapel vardır.
Varese
Burası: yemyeşil yapısı ile zengin aileler için Milano şehrinin Versailles ya da Windsor’dur. Burada: İtalya’da çağdaş sanatın en iyi koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan, 18’nci yüzyıl yapımı “Villa Panza” ve bazı çarpıcı villalar bulunur. Villa Panza’nın sahibi: Count Giseppe Panza di Biumo: 1960’lı yılların başından itibaren ABD minimalist sanat eserlerini toplamaya başladı ve 1996 yılında villanın bir bölümünü ve koleksiyonun bir parçasını: İtalya’nın Fondo Per L’Ambiente İtaliano’ya miras bıraktı.
Melide
Güneyde bulunan bu kasabanın özelliği: 100’den fazla ulusal anıtın küçültülmüş örneklerinin bulunduğu “Swissminiatur” bulunmasıdır. Burası; 1959 yılından bu yana, pek çok ziyaretçi tarafından gezilmiştir. Muhteşem güzel bir yer. Trenlere biniliyor. Trenler, tüneller ve dağ eteklerinde ilerliyor ve bu ilerleyiş esnasında, muhteşem bir gösteri sunuluyor.
2011 yılında, Neuchatel şehrinin, 1000’nci yılı kutlandı.
Evet, gelelim, şehir hakkında kısa bilgiler vermeye:
Göl kıyısındadır. Ülkenin saat yapım endüstrisinin merkezi, burasıdır. Bu çalışmalar, Neuchatel Kronometrik Gözlemevi tarafından yürütülür.
Şehrin, İsviçre ülkesinin diğer belli başlı şehirlerine olan uzaklıkları şöyledir: Bern ile arasındaki uzaklık: 58 km. Cenevre ile arasındaki uzaklık: 122 km. Basel ile arasındaki uzaklık: 131 km. Zürih ile arasındaki uzaklık: 153 km. dir. Şehirde bulunan yüksek hızlı trenle: Paris’e 4 saatte ulaşmak mümkün.
Burada, küçük bir havaalanı bulunuyor. Şehir merkezinin 4 km. dışında bulunan havaalanı ile, şehir merkezi arasındaki uzaklık, 6-9 dakika arasında alınabiliyor. Ancak, bu havaalanının ticari uçuşları yok.
İsviçre Neuchatel
Şehirde: son derece dik ve çekici sokaklarda dolaşabilir ve mimarinin güzelliklerini, sokaklarda bulunan birçok çeşmeyi keşfedebilirsiniz.
İsviçre Neuchatel
2002 yılında, şehirde, Expo fuarı düzenlenmiştir. Bunun dışında, şehirde, şarap hasat zamanlarında “Fete des Vendanges” festivali düzenleniyor.
İsviçre Neuchatel Tarih
TARİHİ
1815 yılında konfederasyona katılan şehir, bu döneme kadar: Kutsal Roma-Germen imparatorluğu, Burgonya dükleri ve Prusya krallığının egemenliği altında kalmıştır.
İsviçre Neuchatel Gölü
NEUCHATEL GÖLÜ
Tamamı İsviçre sınırları içindedir. Uzunluğu: 38 km. ve genişliği: 6-8 km. deniz yüzeyinden yüksekliği: 430 metre ve derinliği ise: 150 metredir. En kalabalık bölümü: kuzeybatı sınırıdır. La Tene isimli, antik yerleşim yeri, gölün doğu ucunda bulunmaktadır. Göl kıyısında yürüyebilirsiniz. Hatta, tekne bile kiralamak mümkün.
DİL
Burada, Fransızca konuşuluyor.
İsviçre Neuchatel Ne satın alınır
NE SATIN ALINIR
Şehirde: Wodey-Suchard Neuchatel denilen yerden, çikolata satın almalısınız. Çünkü, burası, yörenin en ünlü kakao-çikolata üreticisi ve ilk şekeri yaratandır.
Burada, aynı zamanda: bir bar, küçük bir çay salonu ve kafe bulunuyor. Burada: pralin isimli tatlıdan tatmalısınız.
GECE HAYATI
Şehirde gece hayatı etkin değil. Sadece, Noel döneminde, gece hayatı hareketleniyor.
İsviçre Neuchatel Gezi Planı
GEZİ PLANI
İsviçre Neuchatel
CROİX DU MARCHE
Burası: 16. ve 18.yüzyıldan kalan yapıları ve çeşmeleriyle ilgi çekiyor. En orijinal bina ise: MAİSON DES HALLES. Bu yapı: 1575 tarihinde yapılmış olup, önceden pazaryeri olarak kullanılmıştır.
İsviçre Neuchatel
Evet, bu tarihi şehirde: eskiden kilise, hapishane ve yönetim binası olarak hizmet gören, Ortaçağ yapılar topluluğu yoğunluktadır.
COLLEGİALE KİLİSESİ
Kilise yapısının yapımına, 1185 yılında başlanmış ve 1276 yılında tamamlanmıştır. Erken gotik tarzıdır.
Burada, şehir kontlarının heykelleri var. Bir de şato bulunuyor. Şato: 12.-16.yüzyıllar arasında inşa edilmiştir. Günümüzde ise, kanton idaresinin merkez binası olarak kullanılmaktadır. Buranın 15.yüzyılda yapılmış, hapishane kulesinden: şehrin en güzel manzarası görülür. Batı girişindeki, dev vitray pencere, muhteşem. 15.yüzyıl kemerleri üzerinde: çeşitli şövalye ve bayan resimleri var. Burayı rehberli turlarla gezebilirsiniz.
Şehirde, batıya doğru ilerlediğinizde: Rue Saint Nicolas üzerinde, bir müze var.
MUSEE D’ETHNOGRAPHİE (ETNOĞRAFYA MÜZESİ)
Egzotik ağaçların bulunduğu, muhteşem bir parktadır. Özellikle: Afrika kültürüne ait objeler var ve bunların toplamının 30 bin civarında olduğu söyleniyor. Ayrıca: Asya, Eskimo ve Okyanusya kültürlerine ait parçalar, müzik aletleri ve Avrupa dışından ve antik Mısır’dan toplanan objeler sergileniyor.
Liman yakınlarında, başka bir müze daha var.
İsviçre Neuchatel Musee D’Art Et ”Hıstoire
MUSEE D’ART ET D’HISTOİRE
İsviçreli sanatçıların eserleri ve dinsel ortaçağ tabloları sergileniyor. Ayrıca: değerli İsviçre seramikleri, 16.yüzyıldan kalma saatler, silahlar, madeni paralar ve madalyonlar sergileniyor. Görsel ve dekoratif sanatlardan oluşan koleksiyonlar: ilginizi çekebilir. Giriş ücretli. Galerilerde: Ortaçağdan bu yana, Neuchatel şehrinin gelişimini görebiliyorsunuz. Tarih bölümünde: gravürler, çizimler, fotoğraflar, kartpostallar ve resimler var. Bunlar, şehrin tarihini anlatıyor.
MUSEE D’HISTORİE NATURELLE’DE: DOĞA TARİHİ MÜZESİ
Şehrin en popüler müzelerindendir. Yıllık ziyaretçi sayısı: 80 bin civarındadır. Giriş ücretli, 6 frank. Burada: iki bölüm var. Birinci bölüm, Dioramas bölümü: memeliler, su kuşları ve diğer birçok hayvanın doldurulmuş örneği bulunuyor. İkinci bölümde ise: her türlü canlı hayvan bulunuyor ve burası özellikle çocukların çok ilgisini çekiyor. Burada: birçok canlı hayvanı gözlemek mümkün.
Şehirdeki bir diğer müze: Latenium müzesidir.
İsviçre Neuchatel Latenium Museum
LATENİUM MUSEUM
Bir arkeoloji müzesidir.
Şehirde diğer gezilebilecek yerler
HOTEL DE VİLLE (BELEDİYE SARAYI)
Burası, kral 16.Louis’in baş mimarı Pierre-Adrien Paris tarafından tasarlanmış ve 1790 yılında yapılmıştır.
İsviçre Neuchatel Kalesi
NEUCHATEL KALESİ
Nehir ve göl arasındaki burunda, kayalık üzerinde kuruludur. Burada, ilk kale yapısı: 10.yüzyılda oluşturulmuştur. Takip eden süreçte, birçok yapı eklenerek, günümüzdeki görünüme ulaşılmıştır. Günümüzde, burada, üst düzey resmi görevlilerin çalışma ofisleri bulunuyor.
Ayrıca, Kanton idaresinin 115 üyesi, burada toplanıyor. Kantonun: adalet, sivil mahkeme ve geçici mahkemeleri de burada hizmet vermektedir. Kaleyi, ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Sundurma altında buluşma noktasında buluşuluyor ve rehberli turlar düzenleniyor.
İsviçre Neuchatel Gölü Çevresi
NEUCHATEL GÖLÜ ÇEVRESİ
GRANDSON KASABASI
Burada: 1476 yılında, konfederasyon orduları, Burgonya Dükü Charles karşısında büyük bir zafer kazanmışlardır. Bu olay, günümüzde, şatoda, kurşun askerlerle canlandırılmaktadır. Şatonun: 13.yüzyıldan kalma surlarına çıkabilirsiniz. Ayrıca: 1923 model “Rolls Royce” un da aralarında bulunduğu, antika otomobiller sergisini de gezebilirsiniz.
YVERDON-LES-BAİNS KASABASI
Burası, Roma döneminden beri, hamamlarıyla ünlüdür. Kasaba merkezindeki şatoda: Belediye Müzesi var. Bu müzenin salonlarından birisi: burada bir okul kuran, pedagojinin önde gelen isimlerinden “Pestalozzi” ye adanmıştır.
ESTAVAYER-LE-LAC
Gölün güney kıyısındadır. Bu kasaba, surlarla çevrilidir ve farklı mimari tarzlı yapılarıyla öne çıkar. Kent merkezindeki, Saint Laurent kilisesi, 13.yüzyılda inşa edilmiş olup, ilgi çekmektedir. Kasabanın en ilginç yeri: Kurbağa Müzesi. Burada: 100’den fazla, doldurulmuş kurbağa sergilenmektedir.