Ankara Şehir içi Gezi Planı

Ankara Şehir içi Gezi Planı

Ankara Şehir içi Gezi Planı; Ankara, Ankara güzel Ankara, Seni görmek ister her bahtı kara, Senden yardım ister her düşen dara, Yetersin onlara güzel Ankara.

Evet; işte, Ankara marşı. Günümüzde hatırlanmasa da, Cumhuriyetin ilk ve takip eden yıllarında, halkın, dilinden düşmeyen bir marş. Ankara’nın büyüklüğü, muhteşemliği ve insanların Ankara’ya bakış açısını en güzel yansıtan sözleri olan bir marş.

Ne değişti? Günümüzde değişen ne? İnsanlar, Ankara’da yaşıyor, ama sanırım bu güzel kentten yeterince keyif alamıyorlar. Çünkü Ankara’yı yeterince tanımıyor, bilmiyorlar, gezmiyorlar. Ankara’da yaşayan insanlar, günlük telaş ve koşuşturma içinde, yaşadıkları bu şehri yeteri ve gereği kadar tanımıyorlar, bilmiyorlar.

Başka şehirlerdeki insanlar için, bu güzel kente gelmek, artık, eskisi gibi cazip değil. Çünkü: Ankara’da deniz yok, Ankara bir sayfiye yeri değil, Ankara bir tatil yeri değil, ama inanın: bu yorumları yapanlar Ankara’yı tanımıyor, bilmiyor.

Ankara’yı tanıyıp bilseniz, inanın Ankara’da gerek tarihi ve turistik yerler, gerek doğa ve gerekse alışveriş mekanı olarak gayet güzel birkaç gün geçirebilirsiniz.

Yoksa: yoğun insan kalabalığı ve yoğun trafik sizi korkutmasın, hoş İstanbul’da da aynı sorunlar var ama insanlar İstanbul’u yine de seviyor ve ziyaret ediyor.

Bu yüzden; haydi gelin, birlikte Ankara’yı tanıyalım, gezelim. Bu şehrin; kendisine has ve gizli kalmış güzelliklerini birlikte ortaya çıkaralım ve birlikte yaşayalım, bu şehirde yaşamaktan keyif alalım.

Aşağıda okuyacağınız gezi planını incelerken, gitmenizi önereceğim yerlerle ilgili ayrıntılı bilgi isterseniz (bence ayrıntılı bilgiyle gitmelisiniz) yine bu sitede her türlü yerin, her türlü tanıtım bilgisine ulaşabilirsiniz.

1.GÜN

Ankara Şehir içi Gezi Planı: Evet, birinci gün: Anıtkabir’i gezmekle, Atamızı ziyaret etmekle başlayalım isterseniz Ankara turumuza.

Bugün, sabah; Anıtkabir’e gidiyoruz. Çağdaş ülkemin bir ferdi olarak; ülkemizin kurtarıcısı ve bugünkü çağdaş yaşamımızı, her türlü ayrıntısıyla birlikte bizlere armağan eden, bu büyük insanın mezarında saygı duruşunda bulunalım ve onun büyüklüğüne atfen yapılan bu anıtı gezelim.

Kurtuluş müzesinde, geçmişte yaşananları hissedelim. Bu ülkeyi bizlere armağan eden, tüm şehitlerimizi rahmetle analım. Anıtkabir’de dalgalanan muhteşem bayrağımızı ve nöbet tutan askerlerimize bakalım ve bu güzelliklere sahip olmanın gururunu yaşayalım.

Yukarıda belirttiğim gibi Anıtkabir’i bilgili ve bilinçli gezebilmek için, yine bu sitede bulunan “Anıtkabir” başlıklı yazımı incelemenizi öneririm. Buraya 3-4 saat ayırmanızı öneririm.

Anıtkabir’de gezimizi tamamladıktan sonra, özel aracınız varsa, hemen Anıtkabir’in batısındaki büyük bulvarı takip edin, Beşevler kavşağını geçip, doğru ileride, 400 metre sonra bir köprü ile karşılaşıyorsunuz.

Köprünün üstüne, sağ yandan kıvrılan yolu takip edin ve köprünün üstündeki Konya Yoluna çıkın. Doğruca gittiğinizde, yaklaşık 1 km. sonra, sol yanınızda, büyük bir tabela göreceksiniz.

“Ankamall” Evet, hedef burası, Ankamall alışveriş merkezi. Bunun hizasını birazcık geçince, köprünün altına girip, ilk sola dönüyorsunuz ve “u” yapıp yaklaşık 200 metre sonra, sağınızda alışveriş merkezinin açık ve kapalı otoparkı var. Evet; gezimize burada devam ediyoruz ve günümüzü burada tamamlıyoruz.

Zamanınız uygun olursa; en üst kattaki, tiyatro salonu veya sinema salonlarından birine girebilirsiniz. Ankamall, ülkemizin en büyük alışveriş merkezlerinden biridir, burada rahatlıkla birkaç saat geçirebilirsiniz.

2 NCİ GÜN

Ankara Şehir içi Gezi Planı: Evet, bugün özel aracınızı bir yere park ediyorsunuz ve bir araç ile “Atakule” ye gidiyorsunuz.

Bugünkü hedefimiz: Atakule, Atatürk Bulvarını takip ederek, Kızılay ve Ulus semtleridir.

Ankara’nın birçok yerinden silüeti görülen Atakule’ye varıyoruz. Atakule’nin kulesinde değişiklik yok, sadece akşam hava karardığında muhteşem bir ışıklandırma yapılıyor.

Ama, Atakule’nin hemen yanındaki alışveriş merkezi yenilendi, eskiden otopark sıkıntısı vardı, şimdi yok, alışveriş merkezinin altında büyükçe bir otopark var, aracınızı buraya park edebilirsiniz.

Atakule’de çarşıyı gezebilir, kuleye çıkabilirsiniz, çarşı pek keyifli olmasa da çarşıda bulunan kafelerden birine oturup muhteşem Ankara manzarası eşliğinde bir şeyler içebilirsiniz.

Tabii kuleye çıkmak da iyi bir alternatiftir.

Sonra: ister yürüyerek (yokuş aşağı 500-600 metre yürümek gerekir) veya ister araç ile Tunalı Hilmi Caddesi köşesindeki “Kuğulu Park” a gidiyoruz.

Kuğulu Park küçük ve ilginç bir yer, birçok Ankaralının burada anısı vardır. Kuğulu Parkı gezdikten sonra, Atatürk Bulvarından aşağı doğru yürümeye başlıyoruz. Karşıda: Büyükelçilik binaları görülüyor.

Yürüdüğümüz sağ yanda ise, Celal Bayar iş merkezi ve sonrasında Akün tiyatrosu ve devamında daha yeni yapılar var.

Yürümeye devam ettiğimizde, kavşağa geldiğimizde, hemen sol yanda: TBMM binası görülüyor. Yürüyerek; TBMM binasının hemen önüne geliyorsunuz.

TBMM binasını uzaktan görüyoruz. Hemen önündeki meydanda askeri karargah binaları var. Bunlar: Genelkurmay Başkanlığı binası (oldukça eski ve tarihi bina), karşısında Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları binası görülür.

Sonra buradan Akay yokuşu istikametine yürüyoruz. Buradan Atatürk Bulvarına giriyoruz.

Karşıya geçiyoruz, köşede yine tarihi bir bina (TBMM Hizmet binası), onun yanında yukarı doğru rampa uzanıyor (burası yine Ankara’nın simge yerlerinden Akay yokuşu), sağ yana ilerleyen yol, Atatürk Bulvarının uzantısıdır.

Ankara’nın simge bulvarlarından olan “Atatürk Bulvarı” boyunca uzun bir yürüyüş ama keyifli bir yürüyüş. Atatürk Bulvarı deyince, bu bulvar, Esenboğa hava alanından başlayıp, Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı köşkünün kapısını kadar uzanan, doğruca uzanan bir bulvar.

Yıllar önce yapılmış ama Atatürk’ün öngörüsü sayesinde gayet geniş, o yıllarda çok az araç olmasına rağmen, 3+3=6 şerit yapılmış bir bulvardır.

Kızılay meydanına doğru yürürken, sol yanda “Bakanlıklar” görülüyor. İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yargıtay binaları) sağ yanda ise büyük mağazalar ve ofislerin bulunduğu nispeten yeri tarihli apartmanlar, yapılar görülüyor.

Kızılay meydana geldiğinizde, meydanın bir yanında büyük ve yeni Kızılay Alışveriş Merkezi, diğer yanda “Emek İşhanı” ve diğer yanda Soysal Pasajı ve diğer yanda “Güven Park” görülüyor.

Kızılay Alışveriş Merkezi, kötü binasıyla sırıtıyor. Emek İşhanı, bir zamanlar yani yapıldığında ülkemizin en yüksek binasıdır ve “Gökdelen” olarak anılır.

Hemen karşısındaki “Güven Park” da Ankara’nın simge yerlerinden biridir. Güven Parkı gezin, önündeki havuzun kenarında oturup dinlenin, yaz aylarında havuzda kurulan düzenle fıskiyeler suyu dans ettiriyor.

Emek İşhanı’nın bulunduğu binanın önünden karşıya geçip, ilk sol sokağı girdiğinizde burası “Sakarya” olarak isimlendirilen Ankara’nın simge yerlerinden biridir.

Sakarya. Sokak üzerindeki kafelerden birinde, bir çay molası verebilir ve gelip geçen insan kalabalığını bir süre izleyerek dinlenebiliriz.

Sakarya sokağı, son yıllarda Belediye tarafından, gayet güzel düzenlendi, havuz, oturma alanları ve benzeri gibi.

Sonra Sıhhiye ve Ulus istikametinde yürümeye devam ediyoruz. Yine sağlı sollu alışveriş ve ofislerin, dershanelerin yoğun olduğu binalar görülüyor.

Sıhhiye ye vardığımızda, tam ortada büyükçe bir anıt görülüyor “Hitit Anıtı” (Anıtla ilgili tanıtım yazısını, yine bu sitede bulabilirsiniz)

Anıtın sağ yanında, tarihi Sağlık Bakanlığı binası, sol yanında tarihi Sıhhiye Orduevi görülüyor, hemen ilerisinde ise Abdi İpekçi Parkı var.

Yürümeye devam ediyoruz. Sıhhiye tren üst geçit köprüsünün altından ilerliyoruz. Sol yanda, oldukça büyük “Ankara Adliyesi Binası” var. Sol yanda ise: sırası ile Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Zübeyde Hanım kız meslek lisesi, Kız enstitüsü, Radyo evi, Türk Hava Kurumu binaları görülüyor.

Yine devamında sağ yanda, tarihi bir bina “Etnografya Müzesi” görülüyor. (bence bu müzeyi mutlaka ziyaret edin)

Sonra: hemen sağda yeni yapılan “Hafsa Sultan Cami” ve hemen karşısında “Gençlik Parkı” görülüyor. Gençlik Parkı karşısında, Ankara’nın tarihi devlet tiyatroları binası bulunuyor.

Bütün bunların bulunduğu meydanın ismi: Hergelen meydanı, İtfaiye Meydanı, Bit Pazarı gibi yıllarca yoğun kullanılmış, yine Ankara’nın simge yerlerinden biridir.

Bunları geçip yürümeye devam ettiğimizde, Ulus semtinin tarihi yapılarını göreceğiz. Sağ yanda: PTT Pul Müzesi gezilebilir, hemen karşıda yine Cumhuriyet dönemi yapıları bulunuyor. Bunları gördükten sonra: Ulus Atatürk Anıtı’na varıyoruz ve gün sonlanıyor.

Buradan, taksi ile kaldığınız yere dönebilirsiniz.

3.GÜN

Ankara Şehir içi Gezi Planı: Evet; bugün biraz tarih turu yapacağız. Dün gezdiğimiz Atatürk Bulvarının bugün Ulus tarafını gezeceğiz.

Ancak bugün yoğun bir program var, mümkün olduğunca erken yola çıkmanızı öneririm, yine de müzelerin saat 09.00 gibi açıldığını unutmamak gerek.

Bulunduğunuz yerden, herhangi bir toplu taşım aracı ile gidebilirsiniz. Özel aracınız ile gitmek isterseniz, aracınızı; 19 Mayıs Stadyumunun yanına veya Atatürk Spor Salonunun önündeki otoparklara, ücreti karşılığı bırakabilirsiniz.

Yürümeye başlıyoruz. Uzaktan belki de, Ankara kalesini ve dalgalanan bayrağımızı göreceksiniz. Evet sol yanda yürüyoruz. Ulus oldukça kalabalık ve trafik yoğundur, dikkatli olmanızı öneririm.

Önce: hemen meydanda bulunan Atatürk Anıtını görüyoruz. Sonra hemen anıtın karşısındaki caddeye giriyoruz.

Önce, meydana komşu, sağ yanda “Kurtuluş Müzesi” ni görüyoruz, içine girip geziyoruz (özellikle Lozan Anlaşmasının imzalandığı ve Lozan Belediyesi tarafından hediye edilen masayı görünüz.), sonra aynı yoldan aşağıya doğru yürüyoruz, Turizm Bakanlığını geçiyoruz ve Cumhuriyet Müzesi, muhteşem güzel bir yapı, içine girip geziyoruz, Cumhuriyetin hangi şartlarda ilan edildiğini ve o günün şartlarını görerek yaşıyoruz.

Cumhuriyet Müzesinin hemen karşısında: Ankara Palas otelini uzaktan görüyoruz, içine girmek mümkün değil.

Sonra: yine Atatürk anıtının bulunduğu yöne ilerliyoruz.

Anıtın karşısına geldiğimizde, sola dönüp cadde boyunca yürümeye başlıyoruz. Yaklaşık 500 metre sonra hemen sağ yanda “Roma Hamamı” kalıntıları görülüyor, içine girin ve gezin.

Roma Hamamının büyüklüğü, bir zamanlar Ankara’da oldukça büyük bir Roma şehri bulunduğunu ispatlıyor.

Roma hamamını gezdikten sonra, geri dönüyoruz. Caddenin karşı kaldırımına geçiyoruz, İş Bankası Müzesinin bulunduğu yere, yani anıta 100 metre kala, sola dönüp ara sokaktan Ankara Valilik binası önündeki, yine bir Roma kalıntısı Justinyen anıtını görüyoruz.

Sonra: devam edip sola döndüğümüzde: biraz ileride, Ankara’nın en önemli manevi yerlerinden olan “Hacı Bayram Veli” türbesi ve camisini görüyoruz.

Sonra, bunun hemen yanındaki, yine bir Roma dönemi eseri “Justinyen Tapınağı” görülüyor. Son yıllarda burada Belediye tarafından restorasyon yapılmış, kalıntıların bir kısmının üzerine, maalesef havuzlar yapılmıştır.

Neyse, Hacı Bayram Veli türbesi ve camisi, ardından Jüstinyen tapınağını görerek buradan ayrılıyoruz. (Tapınak UNESCO tarafından dünya üzerinde korunması gereken 100 önemli eserden birisi olarak seçilmiştir.)

Sonra hedefimiz Ankara kalesi ve kale yolu üzerinde bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesidir.

Hacı Bayram Veli camisinden sonra, Ulus yönüne, Ulus Hali yönüne yürüyoruz, (aşırı kalabalık ve yoğun trafiğe dikkat), hale vardığımızda, sol yana yürüyoruz.

Biraz rampa aşağı ve sonra rampa yukarı yürümeye başlıyoruz.

Burada, hemen sol yanda yine bir Roma kalıntısı, yüksekten uzaktan Roma tiyatrosu kalıntılarını görebilirsiniz. (arkeolojik kazı çalışması yapılmadığından, çok az kalıntı var.)

Evet, Ankara kalesine ulaşmak biraz zahmetli, önce karşınıza surlar çıkıyor ve sonra rampa yukarı tırmanmaya devam ediyoruz.

Bir süre sonra yaklaşık 1-2 km kadar sonra, hemen sağ yanda Anadolu Medeniyetleri Müzesi görülüyor. Buraya elbette ve mutlaka girip gezmenizi öneririm. (Hatta asgari 2 saat ayırmalısınız.)

Sonra müzeden çıkınca, rampa yukarı yürümeye devam ediyoruz, hedef Ankara Kalesidir. Bir süre sonra, Ankara kalesinin surlarını ve giriş kapısını göreceksiniz, bu kapıdan girin, dar ve parke taşlı sokaklardan yürüyün, sol yandan, sorarak, kalenin burçlarının bulunduğu yere çıkın, burası birçok yerden uzaktan görülen Türk Bayrağının dalgalandığı yer değil, ancak ziyaretçiler buraya çıkartılıyor.

Ancak, yine uyarmak isterim ki, burası oldukça tehlikeli, özellikle küçük çocuklar, öğrenciler için oldukça tehlikeli, kesinlikle önlem alınmalı, bir diğer husus, akşam hava karardığında buraya çıkmak, hayır önermiyorum.

Eğer gün kararmaya başlamışsa, buraya çıkmayın. Ya başka bir güne saklayın, ya da iptal edin, hava kararmaya başladığında, Ankara kalesine çıkmayı önermem.

Evet, gün burada bitiyor, bence taksi kullanarak kaldığınız yere gitmelisiniz.

4.GÜN

Evet, ilk 3 gün: Anıtkabir, Ankamall alışveriş merkezi, Atakule, Kuğulu Park, Atatürk Bulvarı, Kızılay ve Ulus semtleri ve buradaki tarihi güzellikleri gezdiniz. Bugün: sizlere birkaç tercih sunmak istiyorum.

1’nci Tercih

Şehir merkezinde geziye devam edebilirsiniz.

a-Ulus’taki Gençlik Parkı ve Lunapark gezilebilir.

b-Ulus’ta Ankara kalesi ve kalenin çevresindeki ara sokaklar, tarihi ve otantik ara sokaklar, Samanpazarı ve Hamamönü Semtleri olabilir.

Özellikle: Hamamönü son yıllarda yoğun tercih edilen turistik alanlardan biridir.

Belediye tarafından yeniden düzenlenen eski Ankara evleri, ilgi çekiyor. Buraya gitmek isterseniz, Ulus semti, İtfaiye meydanındaki büyük caminin arkasındaki yoldan veya Kızılay’ın devamı Kurtuluş Semtinden buraya ulaşabilirsiniz.

c-Atatürk Kültür Merkezinde eğer bir etkinlik varsa (şehirlere has etkinlikler düzenleniyor) oraya gidip etkinliğe katılabilirsiniz.

d-Bahçelievler uygun bir gezi güzergahı olabilir. Bahçelievler 7’nci cadde, birçok Ankaralı tarafından bilinen ve yoğun tercih edilen bir gezinti caddesidir.

Burada cadde boyunca birçok kafeler, restoranlar, pastaneler ve alışveriş mekanları bulunuyor.

e-Yine Ankaralıların yoğun tercih ettiği bir gezi güzergahı daha doğrusu gezi caddesi “Tunalı Hilmi” caddesidir.

Kuğulu Parkın hemen başlangıcında bulunduğu bu cadde: sağlı sollu mağazalar, kafeler, restoranlarla dikkat çekiyor ve her daim sürekli kalabalıktır.

f-Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü içindeki, muhteşem müze, Tabiat Tarihi Müzesi gezisi olabilir.

2’nci Tercih

Şehir dışında, şehir yakınlarında bir yerlere gidebilirsiniz.

Nispeten Ankara merkeze yakın Gölbaşı (Mogan gölü) ne gitmektir.

Burası: göl kıyısında, Ankaralıların göl yani su hasretini giderdikleri bir yer, özellikle son yıllarda Belediye tarafından göl kıyısında yapılan büyük rekreasyon alanı oturma yerleri, gezinti yürüyüş yolları, çocuk parkları, göl kıyısındaki kafe ve restoranları ile ilgi ve dikkat çekiyor.

Burada, göl kıyısında gezinerek 3-4 saat geçirebilirsiniz.

Ankara merkeze 1-1.5 saat uzaklıktaki Kızılcahamam olabilir.

Kızılcahamam, özellikle içinde bulunan “Soğuksu Parkı” ile ilgi çekiyor.

Özellikle sıcak yaz günlerinde halk burayı yoğun olarak tercih ediyor, piknik yapmak mümkün, mesire yerleri var. Yeşillik ve güzel havalı bir yer.

Ankara merkeze 3 saat uzaklıkta Beypazarı tercih edilebilir. Beypazarı, tarihi evleri, doğal ve organik ürünlerin satıldığı çarşısı ile ilgi çekiyor.

Ankaralıların özellikle hafta sonlarında değişiklik yaşamak istediklerinde tercih ettikleri bir yer.

Ankara’da sadece 1 GÜNLÜK gezi planı

Burada birkaç gün Ankara’da kalacak olanlar için bir plan hazırladım. Ancak: Ankara’ya sadece günübirlik yani 1 günlük gelecek olanlar için (yani okul öğrencilerinin ziyaretleri için) daha basit bir gezi planı önermek gerekirse.

Yukarıda yazılı bilgiler ışığında: önce Anıtkabir olmalıdır.

Sonra: Ulus semtine geçilmeli: Atatürk Anıtı, Kurtuluş Müzesi, eski TBMM binası ve zaman kalırsa: Anadolu Medeniyetleri Müzesi olabilir.

Evet, Ankara’da güzel bir tatil yaptığınızı ve beğendiğinizi umarım, hoşçakalın.

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi

Hayvanat Bahçesi diyorum ama şu an için, bir süredir burada hayvan bulunmuyor. Hayvanat bahçesindeki hayvanlar: Temapark çalışmalarından etkilenmesinler diye: Kayseri, Gaziantep ve Bursa hayvanat bahçelerine gönderilmiş ve Temapark projesi bittiğinde bu hayvanların yeniden geri alınacağı söyleniyor.

Yani sayıları 700 civarında olan 100 hayvan türü: halen burada değiller.

Eğer bir hayvanat bahçesi ziyaret edeyim, hayvanları göreyim veya çocuklarıma, öğrencilerime göstereyim diyorsanız: buraya gitmeyin.

Biraz önce de söylediğim gibi, burası şu an ziyarete açık ama hayvanlar yok.

Yılların hayvanat bahçesi, Ankaralıların piknik alanı, çocukların kültürel gelişim ve eğitimine katkı sağlayan hayvanat bahçesi artık yok, HAYRET EDİYORUM, Ankara gibi bir başkentte hayvanat bahçesi yok ve açılma ihtimali de yok. Aşağıdaki yazı sadece NOSTALJİ, yani okursanız eski anılarınız canlanır.

Bu yazıyı, ilk olarak 2009 yılında yazdım, 2020 yılında ise yeniledim. Yukarıda yıllar önce belirttiğim gibi, Ankara’da hala bir hayvanat bahçesi yok.

Hatta, Hayvanat Bahçesi için bahane edilen Temapark yaptırıldı ama o da kapatıldı ve hatta uzun süredir virane bir şekilde bekletiliyor.

Hayvanat Bahçesi, belirttiğim gibi hem çocukların hayvanları görmesi hem de Ankaralıların piknik yapabilmesi için büyük bir imkan yaratan yerdi, ancak bir anda yok oldu ve bir daha geri gelmedi, hayvan niyetine, bir zamanlar şehrin bazı yerlerini süsleyen dinozor maketleri ve sokaktaki kedi ve köpekleri görmek mümkün, bunların dışında, maalesef yılların hayvanat bahçesi bir anda yok edildi.

Yazının bundan sonraki bölümünü: Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesinin tarihine, geçmişine ilişkin notlar olarak değerlendirin.

Buraya ulaşım için, toplu taşım araçlarını kullanabilirsiniz. Özel aracı ile gelmek isteyenler için; en kolay yol, İstanbul yoluna çıkmak ve Demetevler kavşağına gelindiğinde, sola dönerek, yaklaşık 200 metre sonra buraya ulaşmak.

Tek sorun, Demetevler kavşağını kaçırmayın. Burada; hemen giriş kapısının karşısında, 750 araç kapasiteli, açık otopark var, yani araç park etme sorunu yok. 5 TL. ödediğinizde, otomobiliniz, saat kısıtlaması olmadan, burada kalabiliyor.

Evet; burası, yılda ortalama bir milyon kişi tarafından ziyaret ediliyormuş. Türkiye’nin ilk hayvanat bahçesi. İlk kez; 1933 yılında, bugünkü Müdürlük binasının arkasında: kurt, çatal, tilki, ayı, domuz, süne, kımıl gibi tarıma ve halka zarar veren hayvanların teşhir edilmesi amacıyla kurulmuş.

Halk, bunlara aşırı ilgi gösterince, Atatürk; zamanın Tarım Bakanına, daha modern bir hayvanat bahçesi açılması talimatını vermiş.

Bunun üzerine hazırlanan, bugünkü hayvanat bahçesi ise, 29 Ekim 1940 tarihinde hizmete açılmış. Yani; bayağı eski ve özellikle bu eskiliği, içeride göreceğiniz, yaşlı ve muhteşem ağaçlardan hissedebiliyorsunuz.

Tel örgü ile çevrili sınırlar içinde, 22 hektarlık bir alan var. Bu alanın, bir kısmı hayvanat bahçesi olarak ayrılmış, kalan kısmı ise günübirlik piknik alanı olarak düzenlenmiş, tahta masalar var.

Bugün, burada 47 tür memeli, 62 tür kuş, 11 tür sürüngen, 70 tür balık olmak üzere, toplam 2500 civarında hayvan bulunuyormuş.

Bu rakamlarla, Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi konumunda. Genellikle, yabani hayvanların; teşhir amacıyla sergilendikleri bir yer.

Soyu tükenmekte olan hayvanları koruma altına alarak, nesillerinin devamını sağlamaya çalışıyorlar. Bunun yanı sıra, hayvan sevgisi aşılamak, hayvanlarla iç içe olabilmek ve doğa sevgisiyle bütünleşmek amacıyla kurulmuş bir mekan.

Benzerleri olsa da, bu kadar büyük ve ayrıntılı hayvan türü bulunan bir hayvanat bahçesi görmeniz zor. Çünkü; bir hayvanat bahçesi oluşturmak, gerçekten masraflı imiş.

Örneğin: bir zürafa yavrusunun değerinin, yaklaşık, 50 bin Euro olduğunu ve buna, nakliye ve sigorta masraflarının da ayrıca ilave edilmesi gerektiği söyleniyor. Sonuçta, gerçekten büyük rakamlar ortaya çıkıyor. Özellikle, burada belirtmek istediğim bir husus daha var.

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi;

Bu hayvanat bahçesi, aslında kamusal olmasına rağmen, hiçbir devlet yardımı almadan, tamamen kendi imkanları ile ayakta kalmaya, mevcut hayvanları yaşatmaya çalışan bir yer. Bu özelliği nedeniyle; ufak tefek aksaklıkları görünce, yönetimi suçlamamak gerek diye düşünüyorum. Çünkü; gerçekten böyle bir yeri ayakta tutmanın zor olduğu kesin.

Neyse; aracımızı otoparka bıraktık. Caddenin karşısına geçiyoruz. Bu arada; bu caddenin araç trafiği çok yoğun. Size bir ipucu, trafik lambalarındaki zil butonuna basarsanız, yayalara yeşil yanar, yoksa yani bu butona basmazsanız, karşıya geçmek için saatlerce beklemek zorunda kalırsınız.

Evet, karşıya geçtiniz ve üçlü gişeden sıraya girerek, giriş biletinizi alıyorsunuz. Tam 5 ve öğrenci 2.5 TL. Sonra, turnikelerden içeri giriyorsunuz. Son olarak: 3 Eylül 2012 tarihinde burayı ziyaret ettiğimde: giriş ücretinin alınmadığını gördüm.

Evet, buraya gitmek isterseniz, giriş ücretsiz, bu uygulama ne zamana kadar bilmiyorum, ama şu bir gerçek ki: diğer ülkelerdeki birçok hayvanat bahçesine giriş ücretli ve hatta bu giriş ücretleri bir hayli yüksek, çünkü burada bulunan hayvanların bakımı, bu giriş ücretleriyle sağlanıyor.

Buranın girişi ücretsiz ve içeride ki ilgisizlik ve bakımsızlığı görünce, bazı şeyleri daha iyi anlamak mümkün oluyor.

İçeri girdiğinizde; ilk karşınıza çıkan “Mescit”, sanırım yeni yapılmış, yani son üç-beş aylık süreçte yapılmış.

Burayı gezmek istediğinizde: üzerinde sıra numarası olan oklar bulunan tabelalar, sizi yönlendiriyor. Önce, sağ yönden gezinize başlıyorsunuz. Timsah ve sonra, balıkların bulunduğu bölüm. Sürüngen dedim de, belki basından takip ettiniz, buradaki bir boa yılanı, iki yıl önce bulunduğu yerden kaçmış ve yaklaşık 3 hafta sonra bulunmuştu.

Nasıl kaçtığını düşününce, şöyle bir çevreme baktım, hiç bir görevli yoktu. Sanırım, yılan, tabiri caizse, başı boş kalınca kaçtı. Neyse ki, bir süre sonra bulundu. Burada: bir timsah var, uzaklardan görebilirsiniz. Hemen kıyıdaki camekan içinde sergilenen yumurtalar ilginizi çekecektir.

Evet, devam ediyoruz. Köpek balığı şeklinde bir yapı var. Boşuna burada ne var, içinde ne var diye düşünmeyin, çünkü kapalı. Hatta: uzun zamandır, aylardır kapalı. Önünde bir fotoğraf çektirin, başka bir şey yok. İçinde ne var derseniz, ben en son girdiğimde yani yedi-sekiz ay önce, içinde tam bir mezbelelik vardı.

Bu mezbelelik bölümde: birkaç akvaryum. Sonunda: burayı düzeltmeyi, geliştirmeyi değil de, tamamen kapatmayı uygun bulmuşlar.

Neyse, balık bölümünün karşısında güzel bir kafeterya var. Hemen yanında ise, tuvaletler. Devam ediyoruz; parkın en muhteşem ve ilgi çeken bölümü, maymunlar. Evet; maymunlar bölümü, özellikle çocukların aşırı ilgisini çeken bölüm.

Maymunlar öyle hale gelmiş ki, yiyecek bir şeyler attığınızda, size çeşitli şovlar sergiliyorlar ama unutmamak gerekir ki, bu hayvanlar doğal gıdaları dışında bu tür yiyeceklerle beslendiklerinde hasta oluyorlar.

Bunu belki yazmak anlamsız oldu, çünkü hayvanat bahçesi ziyaretçileri her türlü hayvana bir şeyler atarak beslemek için tüm gayretlerini gösteriyorlar.

Devam ettiğinizde: akbabalar, şahinler, köpekler, zürafalar, su aygırı, sonra fil, kuşlar, aslan, kaplan, pumalar. Arada; elbette saymayı unuttuğum hayvanlar vardı.

Bunları gezerken göreceksiniz. Bu arada; zürafalara varmadan önce, hemen sağda, çocuk hayvanat bahçesi olarak düzenlenen yer var.

Burada; küçük faytonla gezinti yapmak mümkün, ayrıca küçük boyutlu midilli atlarına çocuklarınızı, ücreti karşılığında bindirebiliyorsunuz. Mutlaka ilgisini çekecektir, bu bölüm uğramayı sakın unutmayın. Zürafaların hemen ötesinde, sol da, su aygırı bulunan bölüm var, burası da ilgi çekiyor.

Köpeklerin bulunduğu bölümü geçtikten  sonra: sağ koldan devam ederseniz: hayvanat bahçesinin yeni yapılan bölümlerini görebilirsiniz. Ankara-İstanbul kara yolunun kıyısında yapılan bu bölümde: kurt, çakal, ayı gibi hayvanlar doğal ortamda, daha geniş alanlarda kendileri için ayrılan, tanzim edilen alanlarda yaşıyorlar. Bu güzel bir uygulama olmuş.

Kuşlar; sanırım parkın ilk kurulduğu günden bu yana aynı mekan içindeler. Lütfen, bu kuşlara yeni ve daha modern bir mekan yapın. Umarım duyarlar.

Neyse, devam ediyoruz. Filler, parkın en çok izleyici toplayan bölümü. (3 Eylül 2012 tarihindeki ziyaretimde filler yoktu, fillerin yaşadığı bölümde yenileme çalışmaları vardı)

Hemen yanında; kaplan ve aslan. Bu bölümdeki hayvanlar, öyle sıkı bir tel engeli arkasındaki, tellerden, hayvanları görmek mümkün değil inanın, ama öyle gerektiği de kesin. Neyse; sonra pumalar var. Bu bölüm yeni yapılmış. Pumalar, aslan ve kaplanlara göre, daha rahat, geniş ve ferah bir ortamdalar.

Evet; park içindeki gezinti bundan ibaret. Aslında; elbette kısaca anlattım, Ankara hayvanat bahçesi veya Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesi olarak isimlendirilen bu mekan, gerçekten çok büyük. Zaten; insanlar, buraya hayvanat bahçesinin gezme yanında, günübirlik piknik yapmak içinde yoğunlukla geliyorlar.

Bunun dışında; özellikle hafta içi; sakin, yemyeşil ağaçların altında, güzel bir yürüyüş yapmak isterseniz, burası bu düşüncelerinizi gerçekleştirmek için ideal.

Hafta sonları, günübirlik piknikçiler nedeniyle çok kalabalık olduğunu söylemek şart. Yine de; alan çok büyük. Mutlaka gidin, mutlaka görün diyorum. Bu arada; internet sitelerinde, fok balıkları, yunus balıklarının gösteri havuzu, dolfinaryum filan denmiş, yok, aramayın, bu da yapım aşamasında.

Evet; güzel bir yarım gün geçirmek isterseniz; en az 3 veya 4 saat ayırın, burası ideal, mutlaka gidin. Burada: Atatürk Orman Çiftliği dondurması yemeyi unutmayın. Özellikle: maymunlar bölümünü gezmeyi sakın ihmal etmeyin.

Ankara Neşeli Köy

Ankara Neşeli Köy

Ankara Neşeli Köy: Ankara Etimesgut ilçesi Yukarıyurtçu köyündedir. Yani, beton binalar arasında küçük bir alandır. Evet ulaşım için daha açık ifade etmek gerekirse, Ankara-Eskişehir kara yolunda: 28’nci kilometrede, Çankaya Üniversitesi-TOKİ Turkuvaz vadisi köprüsüne gelmeden önce, sol yanda Petrol Ofisi ve Cadde Hare tabelaları göreceksiniz.

Tesise gelmek için, tabelaları gördükten 300 metre sonraki köprüden Ankara istikametine dönüş yapın, sonrasında Cadde Hare tabelasına giriş yapın, aracınızı otoparka bırakın. Bu arada, unutmadan, eğer otopark dolu ise, sizi arkaya başka bir alana yönlendiriyorlar, bu alanda ise, hemen bir adam gelip başınıza dikiliyor, park parası istiyor, haberiniz ola.

Ankara Neşeli Köy

Burayı ziyaret etmek isterseniz, her gün saat: 10.00-19.00 arasında açıktır. Otopark ücretsizdir. Dışarıdan yiyecek içecek getirmek yasaktır. 20 kişi ve daha fazlası guruplar için rezervasyon yaptırılması gerekir.

Ankara Neşeli Köy

Hemen yazının başında belirtmekte yarar var, buraya giriş ücretsiz ancak içeri de her aktivite ücretli, özellikle tepetaklak evin küçük olması ve sadece 10-15 dakikada gezilip çıkılması ve sonuçta kişi başı 15 TL. istenilmesi bana biraz fazla gibi geldi.

Burası 8000 metre karelik bir alan üzerine kuruludur.

Ankara Neşeli Köy

Eğlenceli ve çok neşeli bir köydür, insanlar, doğa ve hayvanlar bir aradadır. Köy, her yaştan insana hitap edecek eğlenceli bir yerdir. Neşeli köy içinde: eski arabalar ve traktörler bulunuyor. Ayrıca: atlar, ters ev, kuzular, ördekler, tavus kuşları, sülün, horozlar, atlar, tavuklar, eşekler bulunuyor. Gölette: sazan balıkları yüzüyor.

Ankara Neşeli Köy

Ayrıca: köy kahvesi ve gözleme yiyebileceğiniz bir yer de vardır.

Tren var, trenle köy turu atabilirsiniz.  Zipline biniş ücreti 15 TL, at-eşek turu 20 TL, tren le köy turu 10 TL. dir.

Ankara Neşeli Köy

 

Tepetaklak ev

Tepetaklak ev, özel bir firma tarafından inşa edilmiştir. Buranın yapımı yaklaşık 3 ayı tasarım ve 3 ayı inşaat olmak üzere 6 ay sürmüştür. 120 metre karedir. Yapımında 28 ton çelik malzeme kullanılmıştır.

Ankara Neşeli Köy

Buraya giriş ücretli, ücret: 15 TL dir ve 0-6 yaş arası çocuklar ücretsizdir.

Dünya üzerinde, içine girip gezilebilen 14 tane ters ev projesi varmış, bunlardan iki tanesi ülkemizde, bu gördüğünüz ev de, bunlardan bir tanesidir. Peki ülkemizde ilk tepetaklak ev nerede? Merak edenler olacaktır, Antalya Muratpaşa Güzeloba mahallesinde, 2 yıl önce, 300 metre karelik arazi içine 85 metre kare inşa edilen ilk ters ev, açıldığı günden bu yana ziyaretçileri ağırlıyor.

Ankara Neşeli Köy

 

Ev, dışarıdan bakıldığında, çatısının üstüne konulmuş gibidir. Etkileyici dış görünümü ile büyüleyen ters evde, en çok dikkat çeken detaylar arasında, evin dış kısmında yukarıda asılı duran araba yer alıyor.

Eve, demir bir merdivenle çıkılıyor, dikkat merdivenden çıkarken başınız dönebilir.

Eve girmeden önce, bütün eşyaların tavanda asılı olduğunu göreceksiniz, tabii bu durum güvenlik endişesi yaratıyor, ama söylenenlere göre, her türlü güvenlik testlerini yaptırmışlar, sorun yokmuş, sonuçta birçok büyük eşya, tepenizde asılı duruyor. Özellikle ağır beyaz eşyalar, içleri boşaltılarak yerleştirildiği söyleniyor.

Evin çatı katını oluşturan, 1.5 metrelik müdahale koridoru sayesinde, tüm bağlantılar yapılmıştır.

Ankara Neşeli Köy

 

Kapıdan girdikten sonra: ters evin GİRİŞ KATINDA ise, mutfak, oturma odası, tuvalet ve banyo bulunuyor. Oturma guruplarında sandalyeler, mutfak mobilyasından klozete kadar hemen hemen tüm eşyalar tavana asılı şekilde duruyor. İnsan beynini yoran bu enteresan ev, hem bir müze hem de fotoğraf çektirme alanı olarak dikkat çekiyor.

Evet, salondaki elektrik süpürgesi, televizyon, koltuklar, oyuncuklar, halılar hepsi tepenize asılı duruyor.

Eşyaları bu şekilde gördüğünüzde, sanki kendinizin ters durduğu hissine kapılıyorsunuz.

Ankara Neşeli Köy

Salonun devamında mutfak var. Burada da: mutfak dolapları, fırın, buzdolabı ve yemek masası yine tavana asılı duruyor.

İki katlı, dubleks olarak tasarlanan evin giriş katı: yani ters evin ÜST KATINDA; çocuk odası, banyo ve yatak odası bulunuyor.  

Evet, buranın en büyük özelliği fotoğraf çekmek ama eşyalar yukarıda olduğu için panaromik fotoğraf çekmeniz gerekiyor, yoksa kareye hem kişiler, hem eşyalar aynı anda sığmıyor. Çektiğiniz fotoğrafları ters çevirmeyi unutmayın.

Ankara Neşeli Köy

 

İlizyon Müzesi

Türkiye’nin ilk ilizyon müzesidir. Güzel bir yer. Burada ilginç fotoğraflar çektirebilirsiniz.

Ankara Neşeli Köy Niloya Köyü

 

Niloya Köyü

Niloya: okul öncesi yaş gurubu için, özel olarak tasarlanmış yerli çizgi film projesidir. 2008 yılında ilk yapımına başlanmıştır. Şu an TRT Çocuk kanalında yayınlanmaktadır. Tamamen Türk Stüdyolarında hazırlanmaktadır.

Evet, bu bölüme giriş ücretlidir, 2 yaş üstü giriş ücreti 15 TL. dir.

Miniklerin sevgilisi Niloya, her hafta sonu hayranlarıyla burada buluşuyor. Burada Niloya ürünleri satılan bir  dükkan açılmış, elbette bütün çocuklar bu ürünlerden satın alınmasını istiyorlar, yoksa ağlama, bağırma tam bir curcuna.

Cafe Hare

 

Cafe Hare

Gayet güzel dekore edilmiş bir yerdir.

Lunapark

Kafenin hemen yanında şişme park var, ama burası da ücretli.

Lunapark

 

Lunapark

Çarpışan arabalar var.

Ankara Neşeli Köy Lunapark

 

Sonuç

Evet, Ankara merkeze oldukça uzak, Kızılay’a 35-40 km kadar, burada ilginç yerlerle karşılaşacağınız kesin, ancak her ne kadar giriş ücretsiz olsa da, içeriye girdiğinizde, her şeyin para ile yönlendiğini göreceksiniz, örneği: tepetaklak eve girmek isteyen 3 kişilik bir ailenin sadece giriş parası olarak 45 TL. ödeyeceğini düşünün, yani gitmeden önce burada para harcamanız gerektiğini unutmayın, gittikten sonra “Aman her şey çok pahalı, her şey paralı” imiş diye şikayet etmeyin. İyi eğlenceler.

Ankara Etimesgut ilçesi tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.