Ankara Neşeli Köy

Ankara Neşeli Köy

Ankara Neşeli Köy: Ankara Etimesgut ilçesi Yukarıyurtçu köyündedir. Yani, beton binalar arasında küçük bir alandır. Evet ulaşım için daha açık ifade etmek gerekirse, Ankara-Eskişehir kara yolunda: 28’nci kilometrede, Çankaya Üniversitesi-TOKİ Turkuvaz vadisi köprüsüne gelmeden önce, sol yanda Petrol Ofisi ve Cadde Hare tabelaları göreceksiniz.

Tesise gelmek için, tabelaları gördükten 300 metre sonraki köprüden Ankara istikametine dönüş yapın, sonrasında Cadde Hare tabelasına giriş yapın, aracınızı otoparka bırakın. Bu arada, unutmadan, eğer otopark dolu ise, sizi arkaya başka bir alana yönlendiriyorlar, bu alanda ise, hemen bir adam gelip başınıza dikiliyor, park parası istiyor, haberiniz ola.

Ankara Neşeli Köy

Burayı ziyaret etmek isterseniz, her gün saat: 10.00-19.00 arasında açıktır. Otopark ücretsizdir. Dışarıdan yiyecek içecek getirmek yasaktır. 20 kişi ve daha fazlası guruplar için rezervasyon yaptırılması gerekir.

Ankara Neşeli Köy

Hemen yazının başında belirtmekte yarar var, buraya giriş ücretsiz ancak içeri de her aktivite ücretli, özellikle tepetaklak evin küçük olması ve sadece 10-15 dakikada gezilip çıkılması ve sonuçta kişi başı 15 TL. istenilmesi bana biraz fazla gibi geldi.

Burası 8000 metre karelik bir alan üzerine kuruludur.

Ankara Neşeli Köy

Eğlenceli ve çok neşeli bir köydür, insanlar, doğa ve hayvanlar bir aradadır. Köy, her yaştan insana hitap edecek eğlenceli bir yerdir. Neşeli köy içinde: eski arabalar ve traktörler bulunuyor. Ayrıca: atlar, ters ev, kuzular, ördekler, tavus kuşları, sülün, horozlar, atlar, tavuklar, eşekler bulunuyor. Gölette: sazan balıkları yüzüyor.

Ankara Neşeli Köy

Ayrıca: köy kahvesi ve gözleme yiyebileceğiniz bir yer de vardır.

Tren var, trenle köy turu atabilirsiniz.  Zipline biniş ücreti 15 TL, at-eşek turu 20 TL, tren le köy turu 10 TL. dir.

Ankara Neşeli Köy

 

Tepetaklak ev

Tepetaklak ev, özel bir firma tarafından inşa edilmiştir. Buranın yapımı yaklaşık 3 ayı tasarım ve 3 ayı inşaat olmak üzere 6 ay sürmüştür. 120 metre karedir. Yapımında 28 ton çelik malzeme kullanılmıştır.

Ankara Neşeli Köy

Buraya giriş ücretli, ücret: 15 TL dir ve 0-6 yaş arası çocuklar ücretsizdir.

Dünya üzerinde, içine girip gezilebilen 14 tane ters ev projesi varmış, bunlardan iki tanesi ülkemizde, bu gördüğünüz ev de, bunlardan bir tanesidir. Peki ülkemizde ilk tepetaklak ev nerede? Merak edenler olacaktır, Antalya Muratpaşa Güzeloba mahallesinde, 2 yıl önce, 300 metre karelik arazi içine 85 metre kare inşa edilen ilk ters ev, açıldığı günden bu yana ziyaretçileri ağırlıyor.

Ankara Neşeli Köy

 

Ev, dışarıdan bakıldığında, çatısının üstüne konulmuş gibidir. Etkileyici dış görünümü ile büyüleyen ters evde, en çok dikkat çeken detaylar arasında, evin dış kısmında yukarıda asılı duran araba yer alıyor.

Eve, demir bir merdivenle çıkılıyor, dikkat merdivenden çıkarken başınız dönebilir.

Eve girmeden önce, bütün eşyaların tavanda asılı olduğunu göreceksiniz, tabii bu durum güvenlik endişesi yaratıyor, ama söylenenlere göre, her türlü güvenlik testlerini yaptırmışlar, sorun yokmuş, sonuçta birçok büyük eşya, tepenizde asılı duruyor. Özellikle ağır beyaz eşyalar, içleri boşaltılarak yerleştirildiği söyleniyor.

Evin çatı katını oluşturan, 1.5 metrelik müdahale koridoru sayesinde, tüm bağlantılar yapılmıştır.

Ankara Neşeli Köy

 

Kapıdan girdikten sonra: ters evin GİRİŞ KATINDA ise, mutfak, oturma odası, tuvalet ve banyo bulunuyor. Oturma guruplarında sandalyeler, mutfak mobilyasından klozete kadar hemen hemen tüm eşyalar tavana asılı şekilde duruyor. İnsan beynini yoran bu enteresan ev, hem bir müze hem de fotoğraf çektirme alanı olarak dikkat çekiyor.

Evet, salondaki elektrik süpürgesi, televizyon, koltuklar, oyuncuklar, halılar hepsi tepenize asılı duruyor.

Eşyaları bu şekilde gördüğünüzde, sanki kendinizin ters durduğu hissine kapılıyorsunuz.

Ankara Neşeli Köy

Salonun devamında mutfak var. Burada da: mutfak dolapları, fırın, buzdolabı ve yemek masası yine tavana asılı duruyor.

İki katlı, dubleks olarak tasarlanan evin giriş katı: yani ters evin ÜST KATINDA; çocuk odası, banyo ve yatak odası bulunuyor.  

Evet, buranın en büyük özelliği fotoğraf çekmek ama eşyalar yukarıda olduğu için panaromik fotoğraf çekmeniz gerekiyor, yoksa kareye hem kişiler, hem eşyalar aynı anda sığmıyor. Çektiğiniz fotoğrafları ters çevirmeyi unutmayın.

Ankara Neşeli Köy

 

İlizyon Müzesi

Türkiye’nin ilk ilizyon müzesidir. Güzel bir yer. Burada ilginç fotoğraflar çektirebilirsiniz.

Ankara Neşeli Köy Niloya Köyü

 

Niloya Köyü

Niloya: okul öncesi yaş gurubu için, özel olarak tasarlanmış yerli çizgi film projesidir. 2008 yılında ilk yapımına başlanmıştır. Şu an TRT Çocuk kanalında yayınlanmaktadır. Tamamen Türk Stüdyolarında hazırlanmaktadır.

Evet, bu bölüme giriş ücretlidir, 2 yaş üstü giriş ücreti 15 TL. dir.

Miniklerin sevgilisi Niloya, her hafta sonu hayranlarıyla burada buluşuyor. Burada Niloya ürünleri satılan bir  dükkan açılmış, elbette bütün çocuklar bu ürünlerden satın alınmasını istiyorlar, yoksa ağlama, bağırma tam bir curcuna.

Cafe Hare

 

Cafe Hare

Gayet güzel dekore edilmiş bir yerdir.

Lunapark

Kafenin hemen yanında şişme park var, ama burası da ücretli.

Lunapark

 

Lunapark

Çarpışan arabalar var.

Ankara Neşeli Köy Lunapark

 

Sonuç

Evet, Ankara merkeze oldukça uzak, Kızılay’a 35-40 km kadar, burada ilginç yerlerle karşılaşacağınız kesin, ancak her ne kadar giriş ücretsiz olsa da, içeriye girdiğinizde, her şeyin para ile yönlendiğini göreceksiniz, örneği: tepetaklak eve girmek isteyen 3 kişilik bir ailenin sadece giriş parası olarak 45 TL. ödeyeceğini düşünün, yani gitmeden önce burada para harcamanız gerektiğini unutmayın, gittikten sonra “Aman her şey çok pahalı, her şey paralı” imiş diye şikayet etmeyin. İyi eğlenceler.

Ankara Etimesgut ilçesi tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Ankara Dikmen Vadisi

Ankara Dikmen Vadisi

Gerek Ankaralılar ve gerekse Ankara dışından gelip de, şehirde gezmek isteyenler için güzel bir yer olduğunu düşünüyorum.

Sıcak yaz günlerinde, gerçek bir serinlik ve su ve yeşil ortam yaşamak isteyenler için ideal bir yer. Ankaralıların büyük kısmı, burayı sıkça kullanıyorlar. Siz de eğer buraya daha önce hiç gitmediyseniz, bir gün, bir akşam zaman ayırın ve mutlaka gidin.

Gerçekten güzel bir ortam, gerek planlama, peyzaj ve insan profili açısından gerek güvenlik ve gerekse güzellik sunuyor. Özellikle: şehrin birçok bölgesinde aşırı sıcaklık etkiliyken, burada muhteşem bir hava akımı var ve bu hava akımı, terlemeden, serinlikte, rahatça zaman geçirmenizi sağlıyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, artık isterseniz. Dikmen Vadisi hakkında sizlere biraz daha ayrıntılı bilgi vermek istiyorum. Burası: 1970’li yılların başında, Dikmen deresinin aktığı ve önünde, büyük taş-kaya bloklarından bir baraj bulunan, çevresi bataklık bir bölgeydi.

Şehir planında ise, kent parkı yapılması öngörülmüştü. Ancak, elbette, bu tür yerlerin genel kaderi olduğu üzere, burası da zamanla gecekondular ile doldu.

Seçim zamanlarında, siyasiler, burada gecekondusu olan insanlara yani kamu arazisini yani sizin/benim hakkım olan araziyi bir gecede usulsüzce ele geçiren bu insanlara tapi vererek onların mülkiyetlerine geçirdiler.

Takip eden süreçte: vadi içinde yapılacak ikiz kuleler için, burada gecekondusu olanlara daire hakkı tanınacağı söylendi. Buna dayanarak, önceleri sekiz katlı yapılması düşünülen bu kuleler, daha sonra sırf kar marjının yükselmesi için, yirmişer katlı olarak yapıldılar.

Ayrıca, vadinin yamaçlarına, ön cepheden yasal olarak beş katlı görünmesine rağmen, vadiden bakıldığında, yedi-sekiz kat olarak görülen başkaca bloklar da yaptılar. Sonuçta: vadiye bakan bir beton blokların oluşmasına neden olundu.

Yani: 1990’lı yıllara kadar tamamen bataklık ve gecekondularla dolu olan bu alan: zamanla, beton bloklarla dolmaya başlamış ve 1996-1997 yıllarında tamamen elden çıkmıştır. Evet parkın tasarımı, Doruk Pamir tarafından yapılmıştır.

Melih Karayalçın’ın Belediye Başkanlığı döneminde başlanan park tasarımı, İ. Melih Gökçek’in Belediye Başkanlığı döneminde bitirilmiştir.

Elbette, 2000 yılında yapılan açılışa, ne Murat Karayalçın ne de Doruk Pamir çağırılmamıştır.

Birinci ve ikinci etap bitirildiğinde, burada: 2264 konut, 68 dükkan, 1 konferans ve sergi salonu, 2 yüzme havuzu, 2 spor merkezi, 2 güzellik salonu inşa edilmiştir. Bunun  dışında: 11 hektar yeşil alan, 2 hektara yakın seyirlik havuz ve 3 km. yol inşa edilmiştir.

Yakın zaman önce açılan üçüncü etapta ise: rekreasyon alanı çalışmalarında: çocuk köyü, cami, havuz, kafe, sera, çelik köprü ve çağdaş konutlar tasarlanmış ve yapılmıştır.

Söylenenlere göre: bu etaplar, beşinci etap olana kadar ve hatta “Panora Alışveriş Merkezinin” bulunduğu yere kadar devam edecekmiş.

Ama, Belediye, yasal sorunları aşamamış deniliyor. Ha, bir de, burada daha önce ikamet eden gecekondu sahiplerini, haklarının yendiğini öne sürerek sürdürdükleri eylemleri söz konusu oluyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, günümüzde, vadinin çevresinde bulunan ve özellikle, Ayrancı semti yönündeki konutlar: muhteşem lüks. Bu konutların çoğunluğunda, yabancı elçilik, konsolosluk personeli veya şirket elemanları oturmaktadırlar.

Hatta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının bile, bu konutlarda oturduğu biliniyor. Evet, bu muhteşem konutlar hakkında daha fazla uzatmadan son bir şey söylemek istiyorum.

Dikmen vadisine gezmeye gittiğinizde, vadinin iki yanında özellikle gece ışıl ışıl parlayan bu konutlara bakıp ta, kendinizi üzmeyin, önemli olan parkın havasını, o güzellikleri teneffüs etmek, ama bu konutları görmemek mümkün değil, sırf bu yüzden bunlar hakkında ayrıntıya girdim.

Evet: park gerçekten güzel. Özellikle: 1 ve 2 nci etapların bulunduğu yerler harika. Çünkü: bu bölümlerde, güzel peyzaj planlamaları yapılmış. Bir de merdivenler olmasa. İniş kolay ama parkı geziyorsunuz, sonra çıkış biraz ızdırab haline geliyor.

Parka gideceklere önerim: Ayrancı semtinde, Hoşdere caddesine çıkarken sağ, inerken sol bölümde: özellikle, Atakule kavşağına yakın bölümde, tamamen anlaşılır bir dönemeç var.

Bu dönemeçte: Tavacı R. U. nın tabelasını görmemek mümkün değil

Arabanız ile giderseniz, bu kavşaktan dönün, doğru giderseniz: yine, bu parkın büyük sorunlarından biriyle karşılaşacaksınız.

Çelik bir köprü karşınıza çıkacak, bu köprü üzerinden devam ederseniz, Dikmen semtine, kısa yoldan ve kısa sürede ulaşmanız mümkün. Bu köprü; 2008 yılı başlarında, Belediye tarafından, 5 milyon TL. civarında fiyatla ihale edilmiş ve yaptırılmıştır.

Ancak, uzun süre, bu köprüden yalnızca 3.etap sakinlerinin yararlanması sağlanmış ve bu durum, köprü üzerinde bulunan Belediye güvenlik görevlileri tarafından denetlenmiş ve 3.etap sakinleri dışındakilerin bu köprüden geçmelerine izin verilmemiştir. Neyse ki, yakın zaman önce, bu saçmalık giderilmiş ve köprü genel kullanıma açılmıştır.

Evet, köprünün sağ ve solundan devam ettiğinizde, Dikmen Vadisine iniyorsunuz. Sağından devam ettiğinizde, lüks konutların bitişine kadar devam edin, sonra ilk bulduğunuz yere arabanızı park edin ve yürüyerek, merdivenlerden inmeye başlayın.

Yaklaşık 200 basamak iniyorsunuz ve Dikmen Vadisine varıyorsunuz. Zemin parke taşı döşeli, havuzlar çok büyük, özellikle, güney bölüme ilerlediğinizde, havuzdan aşağı dökülen, bir şelale oluşumu sağlanmış.

Burada: havuzun her iki yanında mevcut kafelere oturduğunuzda, gerek havanın serinliği ve gerekse su sesi, inanın muhteşem bir keyif veriyor. Ancak: hani dedik ya, her şey rant diye, kafelerde bir şeyler yemek içmek isterseniz oldukça pahalıdır.

Dinlenme molasından sonra: yürüyüşe devam ederseniz, parkta bolca bulunan banklarda oturan, hatta evinden termos ile çay getirip içen insanlara rastlayacaksınız. Bu arada: köpek gezdirenler, koşanlar, yürüyüş yapanlar….

Burada: gençlerin oluşturdukları guruplarda var, ama daha önce söyledim ya, bu gençler sorun yaratan tipler değiller, parktaki insan profili düzgün ve zaten güvenlik elemanları, gezdiğiniz sürede, her on dakikada bir görebileceğiniz yerlerde konuşlandırılmış.

Yani: parkta, gece veya gündüz dolaşmak pek güvenlik problemi yaratmıyor. Ama yine de, parkın loş ve karanlık bölümlerinde bulunmamakta yarar var diye düşünmemek mümkün değil.

Parktaki gezinize devam ederken, diğer etapları da kapsayan yürüyüş yolunu denerseniz, tüm parkuru yürümeniz yaklaşık 1 saat alıyor. Burada tercih sizin, özellikle geziniz sonunda, o merdivenleri yine tırmanmak gerektiğini düşününce, fazla yorulmamak ve son gücünüzü oraya saklamak konusunda tedbirli olmanızda yarar var.

Ankara Dikmen Vadisi

Son olarak: Hoşdere caddesinden saparak buraya gelmez iseniz, Çetin Emeç Bulvarı üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, aracınızı park edebilirsiniz. Burası her ne kadar kentsel park alanı olarak ilan edilse ve yapılsa da, maalesef otopark yapılmamış.

Bu yüzden, araç parkı biraz sorun oluyor. Çetin Emeç Caddesi üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, ikili ve hatta üçlü sıralı araç parkları yapılıyor. Bunu da tercih edebilirsiniz.

Evet, bence Dikmen Vadisine gidin.

Çünkü: en sıcak günlerde bile, burada sizi muhteşem güzel, serin ve hoş bir hava bekliyor. Havuzların kıyısında bolca bulunan banklarda oturun, havuzları, suyu, suyun akışını izleyin. Bu sizi dinlendirecektir. Hatta: havuz kıyısındaki kafelere uğrayabilir, buralarda bir şeyler içerek, sohbet ederek yorgunluk atabilirsiniz.

Hatta: hemen girişte, Ayrancı yönünde bulunan restoranlarda, Ankara manzarasını izleyerek bir şeyler yiyebilirsiniz. Özellikle: kaburga dolması yemenizi öneririm. Fiyat mı, elbette biraz yüksek, ama sonuçta mekan güzel, manzara güzel, fiyatların zaten normal olmasını beklemek anormal olur.

Tüm bu güzellikleri yaşarken: aman dikkat, Büyükşehir Belediyesinin diğer rekreasyon alanlarında ki bir kısım uygunsuz davranışlar burada da geçerli. Örneğin: bisiklete binmek yasak, çimlere basmak yasak ve hatta bir dönem fotoğraf çekmek bile yasakmış, sakın ola, arkadaşınız veya sevgiliniz veya eşiniz ile, bu romantik ortamın etkisinde kalarak yakınlaşmayın, o da yasak….

Yine de, doğa mükemmel.

Ankara Kuğulu Park

Ankara Kuğulu Park

Ankara denilince, özellikle yaşı belli bir düzeyin üstünde olan tüm Ankaralılar tarafından tanınan ve bilinen bir parktan söz etmek istiyorum ki, şehir dışından gelenler de, bu yazdıklarımı okuyunca, bu şehrin merkezi yerindeki parkta, biraz zaman geçirmeyi düşüneceklerdir.

II. Dünya savaşı, çatışmaların en yoğun olduğu günlerde, Nazi Almanya’sı, Çekoslovakya ülkesini istila ettiğinde, Ankara’da bulunan Alman Büyükelçisi Franz Von Papen: Çekoslovakya Büyükelçilik binası ve arazisinin kendisine tahsis edilmesini ister ve bu isteği uygun görülür.

Ancak: bir süre sonra, bu kez, Nazi güçleri, Polonya ülkesini işgal ederler ve bu kez, yine Alman Büyükelçisi tarafından, bulundukları yerin hemen yanındaki Polonya Büyükelçilik binası ve arazisinin kendilerine verilmesi istenir.

Fakat, bu kez, bu istek: dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından kabul edilmez ve uzun yıllar boyunca, Nazi Almanya’sının Büyükelçisi tarafından, hemen karşılarında bulunan Polonya bayrağı seyredilmek zorunda kalınır.

İşte, Polonyalılar, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kendilerine yapılan bu jesti unutmazlar ve 1960’lı yılların başına gelindiğinde: Tunalı Hilmi Caddesi ile İran Caddesi arasında kalan bölümde, kendilerine ait olan bahçenin bir bölümünü, park yapılmak üzere, Belediyeye bağışlarlar.

Ankara Kuğulu Park

Polonya Büyükelçiliğinin bahçesinin bulunduğu bu bölümden, o dönenme küçük bir dere geçmekte ve derenin kıyısında kavak ağaçları bulunmaktadır. Bu nedenle; semt “Kavaklıdere” olarak isimlendirilir.

Evet, Polonya Büyükelçiliğinin bahçesinin bir bölümü, park olarak bağışlandıktan sonra: bu park alanında, yeşillikler ve yüzyıllık ağaçların gölgesinde, biraz önce sözünü ettiğim derenin suyundan yararlanılarak bir suni göl oluşturulur.

Yine aynı dönemde: Çin ülkesinin Pekin şehrinden, Ankara’ya hediye olarak kuğular gönderilir ve bu kuğular, yaşam alanı olarak bu parkta beslenmeye başlarlar.

Böylece: Kuğulu Park ortaya çıkmış olur.

Kuğulu park, gerek merkezi konumu ve gerekse, yeşil ve doğal güzellikleri ve suyun üzerinde nazlı nazlı süzülerek yüzen kuğuları ile Ankaralıların kısa sürede ilgisini çeker ve park, yoğun ziyaretçi akınına uğrar. İnsanlar, bu parkta, banklar ve yeşillik alan üzerinde oturarak, güzel günlerin tadını çıkarmaya ve özellikle daha önce pek bilinen ve tanınmayan kuğuları izlemeye gelirler.

Kısa sürüde, büyük ilgi çeken bu park alanı: I. Derece Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınır.

Ancak, 2006-2007 yılları arasına gelindiğinde: çevresinden geçen yollar ve yapılacak alt geçitler (Kuğulu I ve Kuğulu II Alt geçitleri, bu geçitlerin yüzey duvarlarında da kuğu resimlerini görebilirsiniz) nedeniyle, bu doğal güzellik alanı, her ne kadar Sit olarak ilan edilerek koruma altına alınsa da, bir anda, minik minik tahribatlara uğratılarak, bir anlamda, tıraşlanır ve küçültülür.

Elbette, sürekli büyüyen ve gelişen Ankara şehri için, yol ve geçit gerekli, ama öte yandan, günümüze kadar ulaşması yüzyıllar süren ağaçların, bir anda yok edilmesi de kabul edilebilir gibi değil. Sanırım, bu yol çalışmaları için, Polonya Büyükelçiliğinin halen mevcut bahçesinden yer talep edilseydi, Polonyalı dostlar yine jest yaparak bir kısım arazilerini bağışlayabilirlerdi, çünkü: halen bu Büyükelçilik bahçesinin ne kadar büyük olduğunu görebilirsiniz, özellikle, ben her gün buradan geçen bir Ankaralı olarak sürekli boş duran tenis kortunu gördükçe, arazinin gerçekten çok büyük ve atıl durumda olduğunu hissedebiliyorum.

Sona gelmeden önce, bu parkın kuğuları yanında, heykellerinin de önem kazandığından söz etmek istiyorum. Parkın içinde, hemen yan bölümdeki caddeye adını veren “Tunalı Hilmi” Bey’in 2006 yılında, Çankaya Belediyesi tarafından dikilen heykeli var.

Parkın öbür yanında, yani Atatürk bulvarı kıyısındaki metal ve ilk bakıldığında anlamsız gibi görünen heykel ise, aslında duyduğuma göre, büyük bir olayı sembolize ediyormuş.

Söylenenlere göre: gerçekten bir zamanlar büyük aşklara şahitlik eden Kuğulu Parkın bu kıyısında, 1960’lı yıllarda, bir çift öpüşürken, park bekçisinin kurşunlarına hedef olurlar ve ölürler. İşte bu heykel, onları sembolize ediyormuş, metal heykele dikkatlice baktığınızda,

Neyse: söylediğim gibi, Kuğulu Parkın ağaçlarının bir kısmı yok edildi ve yol yapıldı. Böylece: park alanı küçüldü. Hani, okurlardan Ankara dışından gelenler ve bu parkı ilk kez görecek olanlar, çok büyük bir park bekler iken, karşılarına küçük bir park çıkınca şaşırabilirler.

Ancak, unutulmaması gereken şu dur ki, bu park alan olarak küçük olsa da, inanın Ankaralıların hafızalarında, anılarında yeri büyüktür. Bu yüzden, siz de, zaman ayırıp, bu küçük parkı görmeli, havasını teneffüs etmeli, göletteki kuğuları ve ördekleri izlemelisiniz.