Çankırı Kurşunlu

Çankırı Kurşunlu

Çankırı Kurşunlu, Çankırı arasında iki yol vardır. Bunlardan bir tanesi, Ilgaz üzerindendir ve 83 km dir, diğer yol ise Korgun üzerindendir ve 53 km. dir. Kurşunlu, Ankara arasındaki uzaklık: 165 km. Kurşunlu, İstanbul arasındaki uzaklık: 390 km.

TARİHİ

İlçe tarihi süreç içinde, ilk olarak ufak bir kale, içinde bir kilise ve kilisede ibadet etmek için toplanan köylülerden oluşan bir yerleşim yeridir. Günümüzdeki Kurşunlu kalesi, diğer adı ile “Andinata kalesi” Bizans dönemi yapısıdır. İlk yerleşim kalenin içinde gerçekleşir. Takip eden zaman içinde, Anadolu’dan gelen Türk Comartlar ve Yazır boyları buraya yerleşirler ve yerleşim yeri hızla gelişir. Kurşunlu’nun ilk ismi “Karacaviran” köyüdür.

17’nci yüzyıldan sonra, yerleşim yeri: Kurşunlu, Ören, Comartlar, Aharcık, Ömer, Sülüklü ve Ebceler köylerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir. 1882 yılında bucak merkezi olarak Çerkeş ilçesine, 1912 yılında da Ilgaz ilçesine bağlanır. 1944 yılında ise ilçe statüsü kazanır.

Kurtuluş savaşı sırasında, Aznavur çetesine karşı verilen savaşta, Kurşunlu halkı, Milli Kuvvetler safında yer almıştır. Burada Kurşunlular, Rafet Paşa komutasındaki orduya katılmışlar ve Yozgat yöresinde çıkan Çapanoğlu isyanını bastırmak için cepheye gitmişlerdir. Ayrıca, bu çatışmalarda birçok şehit verilmiştir. İlçe tarihinde depremler önemli yer tutar. 1943 yılında Tosya-Ladik depremi ve 1953 yılında Kurşunlu depremi sonucunda ilçe neredeyse tamamen yerle bir olmuş, Kurşunlu yeniden kurulmuştur.

Peki ilçenin ismi neden Kurşunludur? İlçene ne zaman ve kim tarafından bu ismin verildiği bilinmiyor. Ancak rivayete göre: Çavundur beldesinde bulunan termal su; metal yönünden ağır olduğu için “kurşun” gibi denilmiş ve Kurşunlu adı buradan gelmiştir. Başka bir rivayet daha var. Bölgeye gelen Oğuz Boyları, buraya geldiklerinde terk edilmiş ve viran halinde: kale, kilise ve köprü gördüler. Toprağın rengine bağlı olarak buraya Karacivan adı verildi.

Çankırı Kurşunlu

 

GENEL

İlçe Çankırı ilinin Karadeniz bölgesi sınırları içinde bulunmaktadır. Arazi çoğunlukla dağlık ve engebelidir. İlçenin çevresinde üç tepe vardır. İlçe merkezi, bu tepeler arasındaki düzlükte kurulmuştur. Bölgenin kuzeydoğusu volkanik özellikte ve engebelidir. Sarp ve taşlık olduğundan tarıma elverişli değildir.  İlçe merkezinin denizden yüksekliği 1129 metredir. Arazi yayvan meyilli, genelde çıplak, seyrek ormanlıkla kaplı yamaç ve sırtlardan meydana gelmiştir.

İlçede tipik karasal iklim görülür. Buna bağlı olarak kışlar soğuk ve uzun süreli karla kaplı, yazlar ise yağışsız ve serin geçer. İlçeden dışarıya yoğun göç vardır. Son 50 yılda ilçe nüfusunun yüzde 50’si azalmıştır. Yöredeki başlıca geçim kaynağı: tekstil ürünleri üretimi ve gıda maddeleri imalatıdır. Tarihi bölümünde söz ettiğim gibi, Kurşunlu ilçesi, Kuzey Anadolu Fay hattı üzerindedir yani deprem kuşağındadır, deprem riski yüksektir.

Çankırı Kurşunlu Bal Festivali

 

KURŞUNLU BAL FESTİVALİ

Kurşunlu ilçesi çiçek balı ile ünlüdür. Her yıl Ağustos ayında Kurşunlu Bal Festivali düzenlenir. Festivalde, ilçe merkezinde bal ve yöresel ürünler stantları kurulur. Ayrıca konserler düzenlenir.

Çankırı Kurşunlu

 

GEZİLECEK YERLER

Çankırı Kurşunlu Pazar Camisi

 

PAZAR CAMİSİ

İlçe merkezinde Comartlar mahallesindedir. Önceleri kilise iken sonradan camiye çevrildiği düşünülmektedir. Ancak kilise iken mi cami yapılmış, yoksa yıkılan Kara kilisenin yerine yeni bir cami mi yapılmış, belli değildir. Cami, erken Osmanlı dönemi mimarisi yansıtmaktadır.

Caminin sadece minare kitabesi vardır. Kitabesine göre, 1717 yılında yapılmıştır.1943 yılında son cemaat yeri yol geçirileceği için yıkılmış ve 1982 yılında restore edilmiştir. Ana mekan kare planlıdır. Basık kubbe, sekizgen kasnağa oturmuştur ve tuğladandır. Cami gövdesi, depremlerin etkisiyle zarar görmüş ve desteklenerek yıkılması önlenmiştir.  Minarenin kaidesi, keste taştan, çok köşeli gövdesi ise tuğladandır. Cami yakınında kesme taştan tek gözlü bir köprü bulunur.

Çankırı Kurşunlu Taşkaracalar Camisi

 

TAŞKARACALAR CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı ve 22 km uzaklıktaki Taşkaracalar köyündedir. Düz bir arazi üzerinde, köy yoluna cepheli olarak inşa edilmiştir.

Caminin kitabesi yoktur. Ancak minaresinde kitabe vardır ve minaresindeki kitabede 1616 yılı yazmaktadır. Cami, doğusundaki eklenti dışında, kare planlıdır. Kırma çatısı, Marsilya tipi kiremit ile örtülüdür. Doğu, batı ve güney cephelerini çevreleyen bahçesi vardır. Bahçe içinde caminin batısında 1985 yılında yapılmış, üstü ahşap çatılı, betonarme şadırvan vardır. Minare: caminin doğu cephesinde, güney ucunda, yaklaşık 10 metre ilerisinde, üzeri beton sıvalı, tek şerefeli, orantısız bir yapıya sahip, güdük bir minare vardır.

Caminin ahşap işçiliği ile dikkat çeken tavanı, birbiri içinde yer alan çıtalardan yapılmış geometrik desenlerden oluşmaktadır. Büyük dikdörtgen alanda yer alan, büyük dairenin içindeki “Mühr-ü Süleyman” motifi ve ortasında altıgen göbek ana kompozisyonu oluşturmaktadır. Dikdörtgen büyük panonun köşelerinde de yarım daireler bulunur. Büyük dikdörtgenin etrafını çevreleyen kenarlar, kareler meydana getiren kasetleme ile bölünmüştür. Evet cami günümüzde de kullanılmaktadır.

GELİN KAYASI

Kurşunlu ilçesinde İğdir ovası mevkiinde “Gelin Kayası” adı verilen ve geline benzeyen kaya bulunmaktadır.

Burası hakkında anlatılan bir efsane var. “Kurşunlu’nun Köprülü köyünde, fakir bir ailenin güzel bir kızı ve bu kızın da sevdiği bir genç varmış. Güzel kızın güzelliği köyün sınırlarını aşmış, karşı köylerden birinde bir ağanın kulağına gitmiş, Ağa da kızı görmeye köye gitmiş. Görür görmez vurulmuş ve hemen babasından istemiş. Fakir baba, çaresiz kızı Ağa’ya vermiş.

Kız istemiyorum diye direnmesine rağmen, sonunda Ağa ile evlenmeye razı olmuş. Ertesi gün, Ağa’nın köyüne gitmek için yola çıkmışlar. Gelin at sırtında, yanında seymenleriyle yola koyulur. Yolda hem ağlar, hem de “Allah’ım beni ya taş et, ya kuş et” diye yalvarıyormuş. Tam Kurşunlu’nun İğdir ovası mevkiinde, seymenleriyle birlikte taş oluvermiş.

Çankırı Kurşunlu Kalesi-Andinata Kalesi

 

KURŞUNLU KALESİ-ANDİNATA KALESİ

Kale, ilçe merkezinin güneyinde ve tepe üzerindedir.

Bizans döneminde yapıldığı düşünülmektedir. İlk yapıldığında, küçük bir kale ve içinde yerleşim yeri varken, bu yerleşim zamanla kalenin doğu yamacına doğru gelişmiştir. Günümüzde harap haldedir. Sadece sur kalıntıları bulunmaktadır. Surların uzunluğu yaklaşık 450 metredir. Surlar birbiri üzerine konmuş, harçsız taşlardan yapılmıştır. Ancak kalenin yapım tarihi konusunda net bilgi yoktur. Değişik dönemlerde onarım gören kale büyük olasılıkla bölgeyi etkileyen depremler sonucunda ayakta kalamamıştır. Kale, Belediye tarafından onarılmıştır.

DUMANLI KÖYÜ

İlçe merkezine 27 km uzaklıktadır.

Çankırı Kurşunlu Dumanlı Camisi-Kayıkçı Şaban Ağa Camisi

 

Dumanlı camisi-Kayıkçı Şaban Ağa camisi

İlçe merkezine bağlı 27 km uzaklıktaki Dumanlı köyündedir.

Minare kaidesinde bulunan kitabeye göre, cami 18’nci yüzyılda Şaban Ağa tarafından yaptırılmıştır. Batı cephe giriş kapısı iç alınlığındaki kitabeye göre ise 1897 yılında Sultan Abdülmecit adına, zamanın Çerkeş Kadısı Tosyalızade Ali Vefa Efendi tarafından onarım yapılmıştır. Cami: kare planlı ve bağdadi kubbelidir. Doğu ve batı cephelerinde bulunan iki ayrı kapıdan girilir. Duvarlar kesme taştandır. Kıble cephesinde yer alan bir madalyon içinde, Sultan Abdülmecit’in tuğrası görülür. İçteki kalem işleri, Tosyalı Usta tarafından yapılmıştır.

Dumanlı Kalesi

Dumanlı köyüne 2 km uzaklıktadır. Kale, Devrez vadisine hakim bir tepe üzerindedir. Kale 50 x 60 metre boyutlarındadır. Kalenin muhtemelen Hitit dönemine ait olduğu, yaklaşık MÖ 1500’lerde yapıldığı düşünülmektedir. Kalenin yapımı sırasında: harçsız blok taşları kullanılmıştır.

YEDİ KAPILI KAYA MEZARLARI VE MAĞARALARI

İlçe merkezine 15 km uzaklıkta bulunan: Köpürlü, Mekören ve Kapaklı köyleri arazisi içinde, Kapaklı’ya 3-4 km uzaklıkta, Devrez çayı kenarında “Yedi Kapılar” mevkiinde, vadi boyunca devam eden, sarp kayalıkların keskin yüzeylerinde, ulaşılması zor kısımlarda, kaya mezarları ve mağaralar vardır. Kaya mezarları, Devrez çayının iki yakasındadır. Ancak çoğunlukla: çayın kuzey yamacındaki “Yedi Kapılar” mevkiindedir. Bu mağaralara ve kaya mezarlarına ulaşım oldukça zordur. Kaya mezarlarının içine girmek ve iç mekanları görmek çok zor ve tehlikelidir. Yedikapı Kaya Mezarları içinde: ölü sedirleri bulunur.

ESKİAHIR KÖYÜ

Eskiahır köyü, ilçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Antik dönemde, Anadolu’da bulunan tıp merkezlerinden birisidir.

MS 211-217 yıllarında İmparator Gracella tarafından bastırılan sikke üzerinde Germanikopolis’in Asklepios’u anlamında bir yazı ve sağlık tanrısının betimi bulunmaktadır. Burada sağlık hizmetlerinin ve eğitiminin verildiği bir asklepios tapınağının bulunduğu bilinmektedir.

Çankırı Kurşunlu Eskiahır Köyü

MS 2’nci yüzyıla tarihlenebilen, iyi bir hekim ve eğitimci olan Barbans’a ait mezar taşı bulunmuştur. 2.5 metre uzunluğundaki mezar taşında: Çankırılı olan Barbans’ın Roma başkentinde oturan Kraliçe tarafından da tanındığı anlaşılmaktadır. Çünkü hasta tedavisi için Roma’ya gittiği ve Roma ile iyi ilişkiler içinde olduğu bilinmektedir. (yazıtta böyle yazar)

Evet, yazıt Hekim Barbars’ın anıtsal mezarı üzerine yazılmış ve yerinden alınarak Çankırı’ya getirilmiştir. Halen Çankırı il merkezinde, Kültür Sarayının yan tarafında, mezar taşları arasında sergilenmektedir. Asklepios tapınağının mevcudiyeti bilinmekle birlikte, henüz yeri tespit edilememiştir.

Yeraltı Şehri

Yeraltı şehrinin sadece iki bölümü açılabilmiş, çökme tehlikesi nedeniyle kalan bölümlerine gidilememiştir.

Çankırı Kurşunlu Eskiahır köyü camisi (Yusuf oğlu Hasan Ağa Camisi)

 

Eskiahırlı köyü camisi (Yusuf Oğlu Hasan Ağa Camisi)

Giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre: Cami, Yusuf oğlu Hasan Ağa tarafından, 1861-1862 yılları arasında yaptırılmıştır. Hafif eğimli arazi üzerine boyuna dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. Beden duvarları kaba yontu taş olup köşeleri düzgün kesme taştır. Günümüzde sıvanmış durumdaki duvarlar taş örgülüdür. Caminin dış cephesi, 1990’lı yıllarda mozaikli betonarme ile sıvanmıştır. Kuzey cephede: dört ahşap direkle taşınan, üç sepet kulplu kemerli bir son cemaat yeri vardır. Ahşap tavanında: ortada güneş ışını, sağda altı kollu yıldız, solda ise sekiz kollu yıldız motifli süslemeler görülmeye değerdir.

 

OSMAN GÖLÜ

İlçe merkezine bağlı Sarıalan köyündedir. Osman gölünde yer yer yoğunlaşan sarıçam, karaçam, köknar, ardıç ağaçları ve zengin orman altı bitki örtüsü vardır. Güzel bir mesire yeridir.

 

HACIMUSLU ACI SUYU

İlçe merkezine 5 km uzaklıkta, Hacımuslu köyündedir.

Geniş bir çayırlığın çeşitli yerlerinden kaynayarak çıkan su: acı, ekşimsi ve bikarbonatlıdır. Fazla sayıdaki kaynaklar bir bataklık oluşturur. Suyun sıcaklığı 15 derecedir. Bir maden suyuna benzeyen su demir içerir, alkalidir. Kanda yedek alkaliyi yükseltir. Asit-baz dengesini düzenler. Sarılık hastalığı sonrasında kanda birikmiş bulunan safra pigmentlerinin temizlenmesini sağlar. Maden suyu özelliği taşır. Mide, bağırsak, karaciğer ve pankreas hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir. İçme üzerinde termal kaplıca oteli veya tesis yoktur.

Çankırı Kurşunlu Çavundur Termal Tesisleri-Kurşunlu Hamamı

 

ÇAVUNDUR TERMAL TESİSLERİ-KURŞUNLU HAMAMI

İlçe merkezine 11 km uzaklıkta Çavundur köyündedir.

Üç kaynaktan çıkan suyun ortalama sıcaklığı 34 derecedir. Kaynaktan 54 derece sıcaklıktaki su saniyede 47 litre çıkar. Kaplıca suları: sodyum bikarbonat, karbondioksit ve kükürt bakımından zengindir. Alkali özelliğine bağlı olarak: karaciğer, safrakesesi ve safra yolları yetmezliğinde kullanılabilir. Sarılık sonrası bozulan karaciğer fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olur. Gut hastalığında yararlıdır. Su: sodyum iyonu içerdiği için, üst solunum yolları ve akciğerlerin alerji ve kronik iltihapların tedavisinde de kullanılır. İçildiğinde: mide hastalıklarına ve banyo yapıldığında ise deri ve siyatiğe iyi geldiği söyleniyor. Bölgede oldukça modern havuzlar ve konaklama tesisleri bulunmaktadır.

Ilgaz tanıtımı.

Korgun tanıtımı.

Çankırı tanıtımı.

 

Diyarbakır Hani

Diyarbakır Hani

Diyarbakır Hani, Diyarbakır arası uzaklık: 64 km. Hani, Dicle arası uzaklık: 32 km. Hani, Lice arası uzaklık: 26 km.

TARİHİ

Eski ismi “Heni” dir. Zazaların eski yerleşim yeri olan Hani, Zazaca’da Çeşme anlamına gelir. İnanç bakımından da Zerdüştlük, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyetin izleri görülür. Kuruluş tarihi çok eski olan Hani ilçesiyle ilgili ilk bilgiler MÖ 8’nci yüzyılda başlar. Urartu devleti ve Asurlular arasında önemli çatışmalara sahne olduğu bilinmektedir. Daha sonra Nirbi’lerin yerleşim merkezi olan Hani’nin tarihçesi Diyarbakır’ın tarihçesiyle benzerdir. Hani, 1875 yılında Palu’ya bağlı bir bucak iken, daha sonra Lice’ye bağlanmıştır. Hani’de belediye 1878 yılında kurulmuştur.

Diyarbakır Hani

 

GENEL

Dağlık bir yerleşim yeridir. Denizden yükseklik 1200 metredir. Diyarbakır ilçeleri arasında, Silvan’dan sonra nüfus yoğunluğu en fazla olan ilçedir. İlçe merkezi, Dicle nehrine 18 km uzaklıktadır. Yörede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve az yağışlı geçer. Yaz aylarında yağış yoktur, çöl iklimini andıran günler yaşanır. Gündüz sıcaklığı gölgede 40-45 dereceye kadar çıkar. Pamuk, tütün ve sebze üretimi yaygındır. Hani, 1’nci derece deprem bölgesindedir. İlçe: Muş-Van bölgesinde meydana gelen depremlerden etkilenmiş, zarar görmüştür.

 

GEZİLECEK YERLER

Diyarbakır Hani Hatuniye Medresesi

 

HATUNİYE MEDRESESİ

İlçe merkezinde Ulu caminin güneybatısında, mahalle içindedir.

Yörede oturanlar tarafından “Hatuniye” ve “Zeynep Hatun” medresesi adlarıyla bilinir. Kitabesi yoktur, o yüzden hangi tarihte ve kim tarafından yapıldığı net bilinmez. Sancar Şahin validesi Zeynep Hanım tarafından, 13’ncü yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Selçuklu mimari tarzı görülür. İki yanında kubbeli mekanların bulunduğu, kapalı avlulu medrese planındadır. Medrese dikdörtgen planlı olup, giriş kapısının karşısında yuvarlak kemerli bir eyvan vardır. Avlunun iki tarafı, kalın payeler üzerine oturtulmuş yuvarlak kemerli bir revakla çevrelenmiştir. Bu revakların arkasında medrese hücreleri bulunur. Bu hücrelerin üzeri kubbelerle örtülmüştür. Yöresel beyaz taştan, muntazam taş işçiliği dikkat çeker. Giriş kapısı sivri kemerlidir. Çevresi geometrik ve bitkisel bir bezeme ile çevrelenmiştir. Sivri kemerin köşelerinde üçgen dolgulara yer verilmiştir. Bunların içerisinde kabartma bitkisel motiflerle dekore edilmiştir.

Diyarbakır Hani Hatuniye Medresesi

 

Günümüz

Yapı 1977 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temizlenerek bugünkü haliyle ortaya çıkarılmıştır. Genel olarak yapı günümüze oldukça harap bir durumda gelmiştir. Yapının en iyi durumda olan bölümleri güney ve kuzeyidir. Güney kanatta ana eyvanla iki yanındaki hacimlerin duvar yükseklikleri 2.10 ve 4.62 metre arasındadır. Diğer bölümlerinde ise yaklaşık 1.92 ile 4 metre arasında değişmektedir. Yanının en çok tahrip olmuş bölümü, portalin de bulunduğu doğu kanattır. Doğu cephede, eksenin kuzeyindeki portalin sadece iki yan duvarı, 4.40 metre yüksekliğe kadar ayakta kalarak günümüz ulaşmıştır. Portalin iç ve dış kaplamaları tümüyle dökülmüş, giriş eyvanı da büyük ölçüde tahrip olmuştur. 1940 yılında yapının kesme taşlarından bir kısmı sökülerek ilkokul inşaatında kullanılmıştır. Ayrıca, üst yapı, batı kanattaki iki hacim ve kuzeybatıdaki mekan dışında, büyük ölçüde yıkıktır. Kuzeybatı mekanın tonozunda çatlaklar ve göçükler görülür. Avlu zemini de toprak ve molozla dolmuş, yaklaşık yarım metre yükselmiştir. Medrese, güney cephesiyle iç avlunun güney ve kuzeyinde bulunan hacimler dışında, oldukça harap bir durumdadır.

Diyarbakır Hani Hatuniye Medresesi

Sadece: mihrap duvarı, bunun yanındaki iki kubbeli mekan ve eyvan duvarları günümüze ulaşmıştır. Mihrap nişi, dıştan geometrik geçmeli bir bordür, düz bir silme ve üç sıra mukarnaslı bir şeritle kuşatılmıştır. Kemer başlangıcı üstünde iki ayet şeridi, üstte ortada enine dikdörtgen bir pano ve iki yanında silmeli iki sivri kemer bulunur. Ayrıca mihrap nişinde de örgü motifli taş bezemeler dikkat çeker. Bunları geometrik bezemeler ve mukarnaslar tamamlar. Yani, mükemmel bir taş işçiliği ve hat sanatı görülür.

Diyarbakır Hani Ulu Cami

 

ULU CAMİ

İlçe merkezinde Dereli mahallesinde Ayn-ı Kebir su kaynağının kenarındadır.

Kitabesi yoktur, bu yüzden ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmez. Muhtemelen: 15’nci yüzyılda yapılan bir Selçuklu eseridir. Üzerindeki yazıttan: 1657 ve 1682 yıllarında onarım yapıldığı anlaşılır. Kızıl kilise olarak da bilinir. Caminin batı cephesinde bulunan taç kapıdan, günümüzde avlu olarak kullanılan bir mekana girilir. Ortada iki dikdörtgen paye, yanlarda duvarlara kemer gözü, avluyu ikiye böler. Kuzeydeki bölmenin üstü açıktır. Güney bölmenin üstü ise düz beton bir çatı ile örtülü olup, silindirik sütunlar üzerine oturan üç kemer gözü ile cepheye açılır. Kırık kemerlerin güneye bakan yüzleri, bir dizi silme ile belirgin bir hale getirilmiştir. Avlunun güneybatı köşesinde ilki batı, ikincisi kuzey duvarına yerleştirilmiş kapılar vardır. Bu kapılar cami hariminin iki ayrı bölümüne açılır. Batıdaki kapıda üç adet yıldız şekilli gülbezek ve bir onarım kitabesi vardır. Yapı, dikdörtgen planlıdır ve iki bölümden meydana gelir. Bu yüzden eğimli bir alanda bulunan güney tarafına dükkanlar eklenmiştir. Caminin girişi batı cephededir. İbadet mekanı, üç neflidir. Caminin önünde mermer sütunlar, yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanarak, bir avlu oluşturulmuştur. Avlunun çevresindeki revaklar, içten tonozlu, üsten ise çatı ile örtülmüştür.

Diyarbakır Hani Ulu Cami

Caminin yanında, Diyarbakır yöresine özgü bir minare bulunur. Minare, kesme taştan yapılmıştır, dikdörtgen planlıdır, üzerinde herhangi bir bezeme yoktur. Minarenin bitiminde bir balkon ve bunun üzerinde de şerefe ve yuvarlak petek kısmı vardır. Konik bir külahla da üzeri örtülmüştür. Yakın zaman önce, caminin avlusuna kesme taşlardan yapılmış bir şadırvan eklenmiş ve bahçe düzenlemesi yapılmıştır.

Diyarbakır Hani Ankaris Şifalı Suyu

 

ANKARİS ŞİFALI SUYU

İlçe merkezine 2 km uzaklıkta Veziri mahallesindedir. Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulu yanındadır.

Çevresinde herhangi bir tesis yoktur. Kaynağın nereden geldiği bilinmiyor. Ama bu suda yıkanan ve içenlerin, sarılık, karaciğer hastalıklarından kurtulacaklarına inanılıyor. Ayrıca böbrek taşlarının düşürülmesinde etkili olduğu söyleniyor.

Diyarbakır Hani Koki Çayı Mesire Alanı

 

KOKİ ÇAYI MESİRE ALANI

İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır.

Burada kaynayan suda, bol miktarda alabalık bulunur. Hani ilçesinin şebeke suyu buradan sağlanır.

Diyarbakır Hani Aynkebir Havuzu

 

AYNKEBİR HAVUZU

Ulucami ve Hatuniye medresesi arasında bulunan büyük bir havuzdur.

MÖ 2000 yılında Huriler tarafından yapıldığı söylenir. Bu su, Hani dağının eteklerinden çıkar ve 9 kemerli bentler vasıtasıyla ilçeye gelir ve havuzu oluşturur. Havuza: 7 gözden su akar. Akan su ile, ilçenin tüm arazileri sulanmaktadır.

ŞEYH CAFER-İ TAYYAR MESCİDİ

Türbe ilçe merkezinde Zirve mahallesinde Cafer-i Tayyar Sokaktadır.  

Mescid, Cafer-i Tayyar türbesinin yanında inşa edildiği için bu ismi almıştır. Kitabesi yoktur, ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Muhtemelen, Diyarbakır’ın 221’nci Osmanlı valisi olan ve kendi ismiyle anılan camiyi de yaptıran Kurt İsmail Paşa tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Mescid: dikdörtgen olup, üzerinde ahşap bir çatı vardır. Mescidin en ilginç yönü: Diyarbakır yöresine özgü, minare tipinin burada da uygulanmış olmasıdır. Kesme taştan, dikdörtgen minare bir balkonla, şerefede son bulur. Bunun üzerine yuvarlak petek kısmı ve külah yerleştirilmiştir. Mescid günümüzde ibadete açıktır.

Gelelim türbeye

Önce Caferi Tayyar kimdir? Cennete uçarak giden sahabi olduğu için kendisine Caferi Tayyar denilmiştir. Peygamberimizin amcazadesi olur. Tayyar onun lakabıdır. Cafer burada şehit düştüğü için, mescide Caferi Tayyar mescidi denir. Mescidin yanında Şeyh Caferi Tayyar türbesi bulunur. Türbede bulunan zatla ilgili iki rivayet söz konusudur. Bunlardan bir tanesi: türbede Cafer-i Tayyar’ın torunu olan bir zatın yattığı şeklindedir. Diğer rivayet ise, Cafer-i Tayyar’ın bir uzvunun bulunduğu şeklindedir. Türbe bazı söylentilere göre, Emevi eseridir. Bir diğer rivayete göre ise, Kurt İsmail Paşa tarafından yaptırılmıştır. Türbe kesme taştan yapılmıştır, dikdörtgen planlıdır ve üstü çatı ile örtülüdür. Türbenin içinde sanduka ve sandukanın başında da 982 tarihli bir sancak bulunur. Mescit ve türbe, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1982 yılında onarılmıştır.

SEYYİD BEDREDDİN TÜRBESİ

İlçe merkezinde Dereli Mahallesindedir.

Türbede Seyyid Bedreddin ile birlikte ikisi kız, biri erkek üç kardeşin medfün olduğu ifade edilir. Türbe: kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri içten tonoz, dıştan da çatı ile örtülüdür. Duvarlar kesme taş ile örülmüştür. Giriş kapısı hafif sivri kemerli olup, içerisi küçük bir pencere ile aydınlatılır. Türbenin içinde ve dışında bir bezeme yoktur. Yapı mimari yönden herhangi bir özellik taşımaz. Türbenin bakımı çevre halkı tarafından yapılmaktadır.

Dicle tanıtımı.

Lice tanıtımı.

Diyarbakır tanıtımı.

 

Çankırı Korgun

Çankırı Korgun

Çankırı Korgun, il merkezi Çankırı’ya 20 km uzaklıktadır. Korgun, Ankara arası uzaklık: 140 km. Korgun, İstanbul arası uzaklık: 450 km. Korgun, Kastamonu arası uzaklık: 90 km. Korgun, Ilgaz dağı ve tesislerine uzaklık: 55 km.

TARİHİ

Bölge, MÖ 13’ncü yüzyıldan itibaren Hititlerin yerleşim bölgesi olmuştur. MÖ 64 yılında, bölgede Romalılar görülür. Yıldırım Beyazıt döneminde, bölge Osmanlı hakimiyetine girer. 1309 yılında ise Çandaroğulları ve İsfendiyaroğulları Beyliği egemendir. Korgun, 1954 yılında Belediyelik ve 1991 yılında ise ilçe olmuştur. “Korgun” ismi, bölgeye yerleşen Oğuzların “Kargın” boyundan gelmiştir.

Çankırı Korgun

 

GENEL

İlçenin yerleştiği ova haricindeki arazi, genellikle dağlık ve kayalıktır. Bu yüzden bölge “Taş Yakası” olarak isimlendirilir. Ovanın ortasından “Korgun çayı” geçer. İlçe merkezinin rakımı 850 metredir. Arazi tarım ve hayvancılığa elverişlidir. Geniş mera alanları ve yaylaları ile göletler vardır. Yeni yapılan ve geniş bir alanı kaplayan Korgun Tavşan kayaları göletinde, tatlı su balık yetiştiriciliği yapılmaktadır. Büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ayrıca, Korgun ilçesi “patates” ile meşhurdur. Öte yandan: Korgun’da Organize Sanayi Bölgesinin faaliyete geçmesiyle büyük bir ekonomik canlılık yaşanmıştır, bölgede halen 1100 kişi istihdam edilmektedir. İstihdamın büyük kısmı tekstil sektöründedir.

Çankırı Korgun

 

MARUF KÖYÜ YAĞLI GÜREŞ ŞENLİKLERİ

Her yıl Haziran ayında düzenlenir. Köy yaylasında yapılan pehlivan güreşleri ve yaz şenlikleri, vatandaşlardan büyük ilgi görüyor.

Çankırı Korgun

 

GEZİLECEK YERLER

 

DOĞU MAHALLESİ CAMİSİ

İlçe merkezinde bulunan cami, muhtemelen 19’ncu yüzyıl yapısıdır. Kitabesi yoktur. Bu yüzden kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmez. Cami kare planlı ve bağdadi kubbelidir. Son cemaat yeri ve minaresi yoktur. Caminin duvar ve kubbesindeki kalem işleri Tosyalı Ali Usta tarafından yapılmıştır ve görülmeye değerdir.

Çankırı Korgun Mehmet Şevket Sipahi Konağı

 

MEHMET ŞEVKET SİPAHİ KONAĞI

İlçe merkezindedir. Güneyinde Kurşunlu caddesi, kuzey ve doğusunda bahçe, batısında ise Sipahi sokak bulunur. Konak, 1933 yılında yapılmış ve 2003 yılında restore edilmiştir.

Çankırı Korgun Mehmet Şevket Sipahi Konağı

Zemin kat üzerine iki katlı olarak yapılmıştır. İkinci kat “T” plan şeması ile zemin ve birinci katın oluşturduğu kübik blok üzerine, dengeli bir şekilde yerleştirilmiştir. Dış cephesi, sıva üzerine beyaz badanalıdır. Yapının üstü Granada tipi kiremitle kaplı kırma çatı ile örtülüdür.

Çankırı Korgun Alpsarı Gölü

 

ALPSARI GÖLÜ

İlçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Denizden 891 metre yüksektedir. Göletin en derin yeri 25 metredir.  Galat çayı üzerinde kurulan gölet alanında: restoran, masalar, banklar, bisiklet ve yürüyüş yolları, spor alanları, yapay çim saha, kondisyon aletleri ile deniz bisikleti vardır. Ayrıca, gölette kamp ve olta balıkçılığı için yoğun tercih edilir. Gölet kıyısındaki piknik masalarında, mangal düzeni de bulunuyor.

Ilgaz tanıtımı.

Çankırı tanıtımı.