Kastamonu Şenpazar

Kastamonu Şenpazar

Şenpazar, Kastamonu arası uzaklık: 97 km. Şenpazar, Cide arası uzaklık: 35 km. Şenpazar, Ağlı arası uzaklık: 46 km. Şenpazar, Pınarbaşı arası uzaklık: 94 km. Şenpazar, Ankara arası uzaklık: 345 km. Şenpazar, İstanbul arası uzaklık: 508 km.

TARİHİ

Candaroğulları döneminde, Buhara’dan göç ederek buraya gelen Şir Ali Bani isimli bir Şeyh beraberindekilerle birlikte, Tekke isimli mahalleye yerleşir. Kendisine izafeten buraya şehri kuran manasına “Şehribani” ismi verilmiştir.

Daha sonra Şehribanı ismi Şarabana olarak değiştirilmiştir. 1948-1950 yıllarında yörenin ismi “Şarbana” dır. Söylentilere göre, bu dönemde Şenpazar ilçe merkezinin bulunduğu vadi üzüm bağlarıyla doludur ve bir de Şarap İmalathanesi vardır.

Bu yüzden yöreye “Şarbana” isminin verildiği söylenir. 1968 yılında ise, halkın teklifi üzerine isim değiştirilmiş ve Şenpazar olmuştur. Belediye teşkilatı 1974 yılında kurulur. 1987 yılında ilçe olur.

Kastamonu Şenpazar

GENEL

İlçe Karadeniz bölgesinin yapısına uygun olarak genç kıvrım dağları ile kaplıdır. Batı Karadeniz bölümünün kıyısında yükselmeye başlayan ve deniz kıyısına uzanan İsfendiyar Dağları, ilçe ile deniz arasında blok yapar. İlçe dağlık ve engebeli arazide akarsuların oluşturduğu vadilerde kuruldur.

İlçenin rakımı ortalama 335 metredir. Şenpazar çayı, ilçe merkezinden geçer. Yörede tipik Karadeniz iklimi hakimdir. Denize yakın olmasına rağmen, deniz iklimi özellikleri görülmez.

Çünkü deniz ile arasında yüksek dağlar vardır. Ama yine de iklim ılımandır. Bölgede tipik Karadeniz iklimi görülür. Yağışın bol olması nedeniyle doğal bitki örtüsü zengindir.

 

ŞENPAZAR KARDELENİ VE KÜLTÜR FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak yapılır. Festivalde, gurbette yaşayan Şenpazarlılar bir araya gelirler.

Kastamonu Şenpazar

GEZİLECEK YERLER

TEKKE MAHALLESİ

İlçe merkezine 4 km uzaklıkta, günümüzde Kuztekke olarak bilinen mahallede, bir zamanlar: Tekkeşin adında Şeyhlerin bir araya geldiği bir Tekke varmış. Bu yüzden mahalleye “Tekke Mahallesi” ismi verilmiştir. Tekke Mahallesi, Hasan Tepesi denen yerin batısında bulunduğundan sabah güneşi çok geç gelirmiş. Bu yüzden buraya güneşe kapalı veya gölge kalan taraf anlamında “Kuz” eklenerek “Kuztekke” ismi verilmiştir.

Kastamonu Şenpazar

ŞEYH SİR ALİ BANİ TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı Kuztekke Mahallesi, Tekke mevkiindedir.

Bölgede anlatılan bir rivayete göre “Candaroğulları döneminde, Buhara’dan Şir Ali Bani adında bir Şeyh göç ederek buraya gelmiş ve Tekke ismi verilen mahalleye yerleşmiştir. Köyün Şeyh Sir Ali Bani ve beraberindekiler tarafından kurulduğu anlatılır. İşte Şeyh Sir Ali Bani ismi nedeniyle, Tekke köyünün bir mahallesine şehri kuran anlamında “Şehribani” ismi verilmiştir. Bu isim daha sonra halk arasında “Şarabana” diye telaffuz edilmiştir.”

POYRACIK ŞELALESİ

İlçe merkezine yakındır, (3 km uzaklıktadır.) yürüyüş mesafesindedir. Şelale, Gürleyik köyünün Poyracık mevkiinde, kayaların üstünden aşağıya dökülür. Burada: çay sularının aşındırmasıyla geniş balkonlar oluşmuştur. Bu balkonlardan taşan sular, en yukarıdan aşağıya düşer ve orada küçük gölet oluşturur. Özellikle yaz aylarında, ormanlık alanda, yöre halkı piknik yapmak için burayı tercih eder.

KUYLUÇ MAĞARASI-DAĞLI KUYLUCA MAĞARASI

Mağara Şenriban çayına 3 km ve Devrekani çayına ise 4 km uzaklıktadır. Mağaraya “Dağlı Kuyucu” da denir. Mağaranın ağzı: Türkiye’nin en derin yeri olan Çukurpınar Düdeninin ağzından daha geniştir. Mağara girişinde, iki akarsu birleşerek cadı kazanı oluşturur. Daha sonra mağara bir kol şeklinde ilerler.

Bu kol, 50 metre ileride muhtemelen mağara ile birleşir. Mağara içinde, yaklaşık 100 metre uzaklıkta bir şelale bulunur. Şelale yönünde, hafifçe bir rüzgar hissedilir.

Mağara içinde hava sıcaklığı 10-20 derece arasında değişmektedir. Sonuç, sporcuları bile zorlayan bir mağaradır, yani amatör gezginlerin girip gezebilecekleri bir mağara değildir.

DEĞİRMENBAŞI SUYU

İlçe merkezine 6 km uzaklıktaki Gürleyik köyündedir. Gürleyik çayının kaynağını oluşturan Değirmenbaşı suyunun kaynağının çıktığı yer, ormanlık bir arazidedir. Su üzerinde kurulu birkaç değirmen bulunmaktadır. Su içildiğinde piyasada satılan birçok sudan daha iyi olduğu anlaşılmaktadır. Halen ilçenin içme suyu bu kaynaktan karşılanmaktadır.

FABRİKA DERESİ

İlçe merkezine 8 km uzaklıktaki Gürpelit köyündedir. Kaynağın nereden geldiği bilinmemektedir. Yıllar önce bu dere üzerine kurulmuş Kereste Atölyesi varmış. Bundan dolayı, buraya Fabrika Deresi deniliyor.

Günümüzde ise bu dere üzerinde birkaç değirmen bulunmaktadır. Derenin suyu çok temiz ve içimi güzeldir. Günümüzde bu dere üzerinde alabalık tesisi kuruludur. Bu tesislerde üretilen alabalıklar, İstanbul’a pazarlanmaktadır.

KIRKMERDİVEN

İlçe merkezine 9 km uzaklıktaki Salman köyündedir. Taştan oyma merdivenlerden dönerek inilmektedir. Eski kalıntılar define arayıcıları tarafından karıştırılmıştır.

BEZEZ KALINTILARI

İlçe merkezine 9 km uzaklıktaki Alancık köyündedir. Eskiden yerleşim yeri bulunduğu anlaşılmaktadır. Toprak altında mimari kalıntılar vardır. Özellikle Bizanslılardan kaldığı düşünülen kilise kalıntısı dikkat çeker.

KIZILCASU

İlçe merkezine 15 km uzaklıkta, Küre Dağları Milli Parkı Kızılcasu özel alanındadır. Burada 12 tane bungalov ev, karavan ve çadır kamp yeri bulunmaktadır. Eğitim amaçlı aktiviteler düzenlenmektedir. Yörenin gözde piknik yeridir.

DAĞLI KÖYÜ

İlçe merkezine 18 km uzaklıktadır.

Kastamonu Şenpazar Şehriban Kanyonu

Şehriban Kanyonu

Kanyon ilk olarak 1997 yılında keşfedilmiştir. Kanyonun iki duvarının arasından Şehriban çayı akar. Çayın bazı bölgelerde akım hızı oldukça fazladır. Bu yüzden de yöre insanı, Şehriban kanyonundan “Ölümle dans kanyonu” diye söz ederler. Kanyon neredeyse geçilmesi imkansız bir kanyondur, bu yüzden denemenizi önermem, sadece bilgi açısından yukarıdaki satırları yazdım.

Kastamonu Şenpazar Dağlı Kuyuluca Mağarası

Dağlı Kuyuluca Mağarası

Ocak 1994 tarihinde keşfedilmiştir. Türkiye’nin ağzı en geniş dikey mağarasıdır. Ağzının derinliği 100 metredir. Derinlik bakımından, Türkiye’nin 17’nci derin mağarasıdır. Çevresi ormanlık olduğu için mağarayı uzaktan görmek mümkün değildir, mağaranın ağzına kadar inmek gerekir.

Ancak unutmamak gerekir ki, mağara kenarlarındaki kısımlar oldukça nemli ve kaygandır. Mağaraya ancak uygun ekipmanlarla giriş yapılabilir. Gerektiğinde Dağlı köyünden rehber de alınabilir.

Burası 150-200 metre kadar derinliği olan büyük bir çukurdur. Orman içinden doğan bir su kaynağı, mağaranın hemen yanındaki bir cadı kazanında toplanır ve oradan da mağara girişinin 50 metre yakını altından fışkırarak mağaranın bilinmeyen bir yerine dökülür.

Evet son bir not: Elbette bu gizemli mağara hakkında bir efsane var, çünkü insanlar gizemi çözemediklerinde efsaneler yaratırlar. Şöyle ki “mağaranın içinde bir kız yaşıyor ve mağaraya yaklaşan genç erkekleri, sesiyle büyüleyip mağaraya çekiyor” evet bu yüzden çevre köylerde yaşayan genç erkeklerin bu mağaraya asla yaklaşmadıkları söyleniyor.

Kastamonu Daday hakkındaki gezi yazım için  Daday

 

 

Diyarbakır Kocaköy

Diyarbakır Kocaköy

Diyarbakır Kocaköy, Diyarbakır arası uzaklık: 63 km. Kocaköy, Hani arası uzaklık: 31 km.

TARİHİ

İlçenin ne zaman kurulduğu bilinmez. Ancak ilçede tarihi özellik taşıyan birçok höyük ve mağara bulunmaktadır. 1977 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1990 yılında ise, Kocaköy adı altında ilçe hüviyetine kavuştu.

Diyarbakır Kocaköy

 

GENEL

Kocaköy, Güneydoğu Torosların Pütürge-Sason yayını oluşturan dağ silsilesinin güney eteklerinde kuruludur. İlçe toprakları Ambar çayı tarafından sulanır ve bu sularda tarım, tarıma elverişsiz yerlerde ise hayvancılık yapılır. İlçe halkının başlıca geçim kaynağı: nar bahçelerinde yetişen nar’dır. Yörede; her 30-40 yılda bir hayli yıkıcı depremler görülür. Rakım ortalama 950 metredir. En yüksek yeri, nakil baz istasyonu direğinin kurulduğu piri Mezarı Tepe’dir 978 metre yüksekliktedir. İlçede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geer.

 

KOCAKÖY NAR

İlçede olağanüstü lezzetli narlar yetiştirilmektedir.

Diyarbakır Kocaköy

GEZİLECEK YERLER

Diyarbakır Kocaköy Ulucami

 

ULU CAMİ

İlçenin en eski camisi olan Ulu Caminin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Ancak camide bulunan kitabelerden birinde, 1355 tarihi okunmaktadır. Bu tarih, yörede Artukluların hükümran olduğu zamana denk gelir. Sonradan yapılan ilavelerle camide değişiklik olmuşsa da, mimari açıdan Artuklu ve Selçuklu izleri taşır. Cami ana mekanı, beşik tonozlu iki bölümden oluşur. Caminin kubbe ve minaresi yoktur. Caminin üstü, 5-6 kemer, 4 taş sütun ve duvarların desteğiyle örülmüştür. Avlusunda “abdest” havuzu bulunmaktadır. Camiye 2006 yılında bir minare ilave edilmiştir.

ŞEYH ŞERAFEDDİN TÜRBESİ

İlçenin Şeyh Şerafeddin Mahallesindedir.

Köy halkı ile Belediyenin birlikte yaptıkları türbe, fazla eski olmayıp kubbeli betonarme bir binadır. Şeyh Şerafeddin’in medfün kabri Şeyh Ahmed-i Karazi’nin yer tespiti ile belirlenmiş ve buraya türbe yaptırılmıştır. Aslen Mekkeli olduğu söylenen Şeyh Şerafeddin’in Diyarbakır’ın Kurşunlu Camisinde 20 yıl müderrislik yaptıktan sonra türbenin bulunduğu yerde inzivaya çekilip burada vefat ettiği ifade edilir.

KOCAKÖY HARABELERİ

İlçe merkezine bağlı Diyare Mala mevkiinde, 7000 yıllık harabe vardır. Bunun dışında, Karaz mağarası ve kaya mezarları bulunur. Bunlar dışında, birçok köyde höyükler bulunur. Yalnız, hiçbir resmi arkeolojik araştırma yapılmadığından harabelerle ilgili bilgi bulunmamaktadır.

Diyarbakır tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Diyarbakır Hazro

Diyarbakır Hazro

Diyarbakır Hazro ilçesinin en büyük özelliği, felç hastalıklarına iyi geldiği iddia edilen bir ziyaretgahtır.

ULAŞIM

Hazro, Diyarbakır arası uzaklık. 72 km. Hazro, Silvan arası uzaklık: 29 km.

Diyarbakır Hazro

 

TARİHİ

İlçe Asurlular zamanında yörede kurulan “Hataro” adlı Tercil kalesinin ismini almıştır. Tarihi süreç içinde, birçok uygarlık, burada hakimiyet kurmuştur. Cumhuriyet döneminin başlarında küçük bir bucak olan Hazro’da, 1943 yılında Belediye teşkilatı kurulmuş, ardından Haziran 1954 tarihinde ilçe Silvan’dan ayrılarak Diyarbakır iline bağlanmıştır.

Diyarbakır Hazro

 

GENEL

İlçe merkezine Zuğur denen bir boğazdan geçilerek gidilir. Bu boğazın bir tarafından Biler dağı ve diğer tarafında ise Horoz dağı vardır. İlçenin denizden yüksekliği 1030 metredir ve Uzuncaseki dağı eteklerinde kurulmuştur. Güneyi ovalık, kuzeyi ise çok dağlıktır. Yükseklik nedeniyle, çevresindeki diğer yerleşimlere göre daha fazla yağış alır ve daha serindir, kışlar daha çok kar yağışı görülür.

Diyarbakır Hazro

 

TERCİL BEYLİĞİ

Tercil, Hazro’nun 5 km güneydoğusunda bulunmaktadır. Halen harap bir durumdadır. Bugünkü Hazro Beyleri, Tercil beylerinin soyundan gelmedir.

Bu beyliğin kurucusu Zırkanlı Şeyh Hasan oğlu Seyyid Hüseyin’dir.

Seyyid Hüseyin Emir Artuk’un kızı ile evlenmiş ve kendisine Tercil ve yöresinin yönetimi verilmiştir. Seyyid Hüseyin ölünce, yerine oğlu Ömer Bey geçti. Kendisi Uzun Hasan’la çağdaştı. Onun güven ve sevgisini kazanmış bir Bey’di. Uzun Hasan, Ömer Bey’in kızı ile evlendi. Bu karısından Zeynel adlı oğlu oldu. Zeynel, gelişip büyüyünce, Mirani ve Nuşat yöreleri de Tercil’e bağlanarak yönetimi kendisine verildi. Ömer Bey’de Bitlis ilinin vali ve muhafızlığına atandı. Ömer Bey ölünce, yerine oğlu Budak Bey geçti. Uzun Hasan’dan sonra Akkoyunlu hükümdarı olan Sultan Yakub döneminde de bu görevini sürdürdü. Tercil ve buraya bağlı yerlerin yönetimi de kendisine bağlandı. Budak Bey 43 sene yaşadı. 1506 yılında ölünce yönetimi oğlu Ahmet Bey aldı. Şah İsmail, 1508 yılında Diyarbekir bölgesini istila ederken yapılan savaşlardan birinde şehit oldu. Yerine kardeşi Ali Bey, onun da ölümüyle yerine diğer kardeşi Şemsi Bey geçti. Çaldıran Savaşından sonra Safeviler’le yapılan savaşlara katıldı. Osmanlı birliğine katılmak isteyenler arasında Şemsi Bey’de vardı. Yavuz Sultan Selim, Tercil kalesinin yönetimini bir fermanla yine kendisine verdi. Ölünce, yerine oğlu Haydar Bey geçti.

Diyarbakır Hazro

 

GEZİLECEK YERLER

Diyarbakır Hazro Ulu Cami-Cami-i Kebir

 

ULU CAMİ-CAMİ-İ KEBİR

Şehirdeki en önemli tarihi eser olan Ulus Cami, ilçe merkezinde, hakim bir tepe üzerinde, Cami Mahallesi, Fevzi Çakmak caddesindedir. Büyük cami olarak da isimlendirilir.

Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez.

Ancak Osmanlılara bağlı Çermik Beyleri tarafından 16’ncı yüzyılda (1517) inşa edilen Çermik Şah Ali Bey camii ve Meyafarikin Beyleri tarafından 16’ncı (1561-1575) yüzyılda yapılan Silvan Kara Behlül Bey Camii ile aynı plan şemasında yapılmıştır.

Ulu cami: 1927-1930, 1947-1950 ve 1962 yıllarında çeşitli eklemeler yapılmış, yapının minaresi ilave edilen mekanların içinde kalmıştır.

Genel olarak eser, yerel ihtiyaçtan doğan zaruretten dolayı inşa edilmiş olup kullanım fonksiyonu ön plana çıkmıştır. Taş malzemeden yapılan eserin süslemeleri dikkat çekicidir.

Süslemeler kabartma tekniğinde yapılan taş süslemeler olup, geometrik ve bitkisel karakterlidir. Bunun yanında, mukarnas süslemelere yer verilmiştir. Ulu Caminin Tercil Beyliği yönetim merkezi olan Tercil’de değil de o günkü şartlarda bir köy konumunda olan Hazro’da inşa edilmesi dikkat çeker. Eser, itinalı taş işçiliği ve üzerindeki süslemelerle Tercil Beyliğinin sosyo-ekonomik, siyasi ve sanatsal gücünü göstermesi bakımından önemlidir.

Diyarbakır Hazro Ulu Cami-Cami-i Kebir

 

Mimari özellikleri

Kale planlı ve tek kubbelidir.

Sonradan, çeşitli yönlerine yapılan ilavelerle genişletilmiş ise de mimari özelliğini ve asli hüviyetini kısmen yitirmiş durumdadır.

İnşa edildiği arazinin eğiminden yararlanılarak, batı kanadı iki katlı yapılmıştır. Kuzey cephesinde yer alan girişten, helaların ve küçük mekanın bulunduğu alt kata varılmaktadır. Girişin solunda bulunan merdivenden üst kattaki revaka çıkılmakta, buradaki bir kapıdan da genişletilmiş cami harimine girilmektedir.

Günümüzdeki durumu ile cami harimi, ortada kubbe ile örtülü bir mekan, doğu ve batı tonozlarla örtülü mekanlar, kuzeyde ise doğu-batı istikametinde uzanan tonozlu bir mekandan ibarettir. Kubbeli mekanı çevreleyen bu tonozlu mekanların tamamı sonradan ilave edilmiştir. Kubbeli mekanın  dış duvarları kesme taşlarla örtülmüştür.

Taç kapı, kuzey duvarının ortasında olup iri mukarnaslardan bir çerçeve içine alınmıştır. Giriş kapısı ve mihrap nişi mukarnas ve geometrik bezemelerle görkemli bir görünüştedir. Kırık kemerli giriş aralığının dış köşelerinde iki gömme sütuncuk bulunur. Caminin minaresi, kubbeli mekanın kuzeybatı köşesindedir. Minare kaidesi üzerindeki bezemeler, taş işçiliğinin güzel bir örneğini oluşturur. Minareye basık kemerle örtülü bir kapıdan girilir.

Caminin son onarımı, 1974 yılında yapılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Diyarbakır Hazro Tercil Kalesi

 

TERCİL KALESİ

İlçenin 5 km kadar batısında, çok yüksek olmayan bir tepe üzerindedir.  

 Osmanlı döneminde Tercil Beyleri tarafından yaptırılmış ve aktif olarak kullanılmıştır. Daha sonra bu beylik Osmanlıya karşı isyan edince, kalede de isyan çıkmış ve isyanda kale zarar görmüştür. Kale günümüzde yıkık ve harabe halindedir.

Diyarbakır Hazro Meyrani-Mirani (Ülgen) Köyü Türbesi

 

MEYRANİ-MİRANİ (ÜLGEN) KÖYÜ TÜRBESİ

İlçeye bağlı Meyrani (Ülgen) köyünde Şeyh Osman Zerraki’nin medfün olduğu bir türbe bulunmaktadır.

Diyarbakır Hazro Meyrani-Mirani (Ülgen) Köyü Türbesi

Rivayete göre: Şeyh Hasan Zerraki, 1270 yılında Bağdat ve ardından Mardin’e geçmiş, oradan da Diyarbakır ve Hazro ilçesine kadar gelmiştir. Ancak burada Vali tarafından cezalandırılıp zindana atılır. Vali ve yakınında bulunanların zindanda olduklarını bildikleri Şeyh Hasan Zerraki, bir gün namaz vaktinde Vali ile birlikte secdeye durması üzerine vali, kendisinin zindanda olduğunu, kimin zindandan çıkardığını sorar. Zerraki, Allah’ın yardımı ile hücresine giren güneş ışığıyla dışarı çıktığını söyler. Ardından, beyin hastası olan bir kızı iyileştirmesinin ardından Zerraki, itibarına ve özgürlüğüne kavuşur. Yaşamı boyunca sürekli ibadet eden Zerraki, hayatını kaybedince Mirani (Meyrani) köyüne gömülür. Kabir ziyaretinin ardından felçli kişilerin hastalığının geçtiği yönündeki rivayetler üzerine, buraya özellikle felç geçiren hastalar yoğun olarak gelirler. Yani, Perşembe günü burayı ziyaret eden felçli hastaların iyileştikleri iddia ediliyor. Zerkaki’nin torunun torunu Abdulrezak Ok, dedesinin mezar yerini tamir ettirir, yakınlarına da cami yaptırır.

Diyarbakır Hazro Meyrani-Mirani (Ülgen) Köyü Türbesi

 

Başka bir iddia

Evet, yukarıda yazdıklarım tamam, ama Meyrani köyündeki türbede kimin gömülü olduğuna ait başkaca bir iddia da var.

Burada: Şeyh Hasan-ı Zerraki’nin 15’nci göbekten torunu olan Şeyh Seyyid Osman Zerraki’nin gömülü olduğu iddia ediliyor. Çünkü Şeyh Seyyid Hasan Zerraki’nin: Lice ilçesi Dibek köyünde, iki oğlu Seyyid Hüseyin ve Seyyid Nasır Gazi ile birlikte yan yana türbeleri bulunuyor. Şeyh Osman, 1785 yılında Lice-Atak’ta doğmuş, 1877 yılında Ülgen köyünde vefat etmiş, ancak buraya defnedilmiştir. Sonuç, yapılan en son araştırma ve incelemelere göre, burada Şeyh Osman türbesinin bulunduğu anlaşılmıştır.

Diyarbakır şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.