Diyarbakır Kulp

Diyarbakır Kulp

Diyarbakır Kulp, Diyarbakır arası uzaklık: 135 km. Diyarbakır il merkezine en uzak ilçedir. Kulp, Muş arası uzaklık: 86 km. Kulp, Sason arası uzaklık; 64 km. Kulp, Batman arası uzaklık: 113 km.

TARİHİ

226 yılında Roma egemenliğine giren bölge, 637 yılında ise Halid bin Velid tarafından işgal edilmiştir. Bir süre Cizre’ye sonra Diyarbakır’a ve Silvan’a bağlanmış, Şeyhoğulları, Büveyhoğulları, Mervanoğulları eline geçmiş, 1515 yılında ise Osmanlılar tarafından ele geçirilmiştir. 1540 yılındaki Tahrir defterinde, Kulp, Diyarbekir eyaletine bağlı 11 ocaktan biridir.

Diyarbakır Kulp

 

GENEL

İlçenin ismi, mahalli söylentiye göre, bir zamanlar, Kafrom kalesinde oturan ve bölgede egemen olan “Kulpo” adlı bir derebeyinden gelir. İlçenin eski adı “Baş Kale” anlamına gelen “Pasur” dür. Bir rivayete göre, Pasur adı, Baya-Sar yani “Soğuk rüzgar” demektir. Kulp isminin kökeni, toprak yapısından gelir. Kulp ilçesinde kırmızı renkli “terra rosa” olarak da bilinen toprak türü ve ilçenin dağ eteğinde kurulu olması nedeniyle “Peya-Sor” yani “Kızıl Yamaç”  ismiyle anılır. Bu ismi de hemen yanındaki kızıl yamaçlı Andok dağından almıştır. İlçe merkezinin denizden yüksekliği 1132 metredir.

İlçe Silvan ilçesinin kuzeyindedir. Kış aylarında uzun süre kar altında kalır. Volkanik ve birinci derece deprem bölgesindedir. İlçe toprakları tarıma elverişli değildir, bu yüzden hayvancılık, arıcılık ve ipek böceği yetiştiriciliği önem kazanır. Ayrıca, yörede “Kulp çayı”nda balıkçılık yapılmaktadır. İlçe, volkanik ve sarp bir arazi üzerine kurulmuştur.

 

İpek böcekçiliği

Ülkemizde ipek böceği bakımından en önemli 3’ncü merkezdir. Ancak ipek böcekçiliği çok eski bir iş koludur. Geçmişte ipek böcekçiliği konusunda Ermeni ve Süryanilerin çok çalışması vardır. Bu tarihi emanet, bugün Kulp ilçesinde devam ettiriliyor. 2000 yılında 5 olan üretici sayısı, günümüzde 300’den fazladır. İlçede ipekli dokumanın geliştirilmesi için hala çalışmalar sürdürülmektedir. Hatta “İpek Puşi” sanatı yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Son yıllarda ülkemiz genelinde yaş koza üretiminin yüzde 51.5 bölümü, Kulp bölgesinden sağlanıyor.

 

NE YENİR

Kulp yöresine yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz mutlaka ve mutlaka “saç tava” yemelisiniz. Saç tavanın etleri süt ile terbiyelenir ve özel işleme tabi tutulur. Yanında verilen ilave yiyeceklerle bu muhteşem lezzeti mutlaka deneyin.

KULP MESLEK YÜKSEK OKULU

Diyarbakır Dicle Üniversitesine bağlıdır.

Diyarbakır Kulp

 

GEZİLECEK YERLER

Diyarbakır Kulp Keferun Kalesi

 

KEFERUN KALESİ

İlçe merkezinin 10 km güneydoğusunda bulunan doğal kayalık üzerine Bizans döneminde güvenlik amacıyla inşa edilmiştir.

Diyarbakır Kulp Keferun Kalesi

Kulp ilçesine ismini veren, Derebeyi Kulpo’nun bu kaleyi kullandığı bilinmektedir. Eyyübiler ve Artuklu döneminde kullanılan kale, dana sonraki dönemlerde Kulp Beyliğinin merkez kalesi olmuştur. İlk başlarda Acemlerin elinde bulunan kale, daha sonra Bizanslıların eline geçmiştir. Osmanlı devrine dayanan yıllarda, Atabeyliler Bizanslılarla savaşarak bu kaleyi alırlar. Osmanlılar her tarafta adalet sağlanması içini bu kaleyi de kendilerine bağlar. Bu kale: Mirek Mir Muhammed tarafından yönetilmiştir. Kale, görünüşüyle iki parça şeklinde ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır. Kalenin yüksekliği muhtemelen 25-30 metre civarındadır.

Diyarbakır Kulp Keferun Kalesi

Atabeyliklerden kalan, 13 tane taşın içine kazılarak yapılan ve 4 metre derinlikte kuyu hendek vardır. Bunlardan 1 tanesi cezaevi, diğer kuyular ise su için yapılmıştır. Bunlara sarnıç ismi verilir. Bu sarnıçların içine yağmur yağdığında yağmur suyu dolar. Bu suyun üzeri ise, tamamen bölgede başka yerde görülmeyen otlarla kaplanır. Bu otların tohumlarının Atabeyliler tarafından atıldığı söyleniyor. 15 cm kalınlığındaki bu otlar, suyu dış etkenlerden koruyup kurumasını önlüyormuş.

Diyarbakır Kulp İnkaya-Kanikan Mağaraları

 

İNKAYA-KANİKAN MAĞARALARI

İlçe merkezine bağlı İnkaya (Kanikan) köyündedir ve köy ilçe merkezine 25 km uzaklıktadır.

İnkaya: Yontma Taş Devrinden kalan mağaralar ve mezar evleriyle tanınır. “Kem” mezrasında bulunan bu mağaralar oldukça meşhurdur. Ormanlık bir alanda bulunan “İnkaya”, tarım, hayvancılık ve bağcılıkla geçimini sağlar. Köyün alt kısmından akan Kulp Çayı, köye ayrı bir güzellik verir. Kaniya Masiya (Balık Çeşmesi) nehirden ayrılarak, yer altından akan ve daha sonra yer üstüne çıkan çeşmeden, “laf” denen bir tür tuzakla tutulur.

Diyarbakır Kulp Geliye Goderne Vadisi

 

GELİYE GODERNE VADİSİ

İlçe merkezine 30 km uzaklıkta Sarım çayı üzerindedir.

Vadinin orijinal ismi “Geliye Gordene” dir. Zamanla halk arasında şimdiki ismi söylenir olmuş. İsminin anlamı: Geli: vadi, Gor: mezar, den: küp anlamındadır. Yani: “Küp mezarlar vadisi” anlamındadır. Yüksekliği 200 metreyi bulan boğaz, ortasından geçen Sarım çayı, su kaynaklarının yarattığı şelaleler, tarihi mağaralar, kiliseler ve kaya mezarlarıyla doludur. Vadide: Dünya Mirası sayılabilecek kadar zengin bir ekosistem, kültürel yapı ve tarihsel bir geçmiş vardır. Goderne Vadisi, biyolojik çeşitlilik ve endemik bitki türleriyle nesli tükenmek üzere olan birçok canlı türüne ev sahipliği yapıyor.

Diyarbakır Kulp Geliye Goderne Vadisi

Vadiye bakan; Hevika, Kanika ve vadinin devamında olan Kele bölgesinde ise, kaya mezarları ve anıt mezarlar bulunuyor. Farklı zamanlarda hüküm sürmüş olan Mervani hükümdarlığından kalma kale ve saray kalıntıları da vadiyle birlikte sular altında kalacaktır.

Vadide bir de tarihi taş köprü vardır. Evet, geçmişi binlerce yıl geriye giden bu vadi, Silvan ilçesinde yapımı devam eden barajın suları, göleti altında kalacaktır.

Diyarbakır Kulp Taşköprü

 

TAŞ KÖPRÜ KÖYÜ

İlçe merkezine 30 km uzaklıkta Taşköprü köyündedir. Köydeki kayalarda mağara devri izleri görülür. Ayrıca, bölgede Sarım çayı boyunca, yüksekliği 200 metreye kadar uzanan bir boğaz vardır. Aynı bölgede Sarım çayı üzerinde, bölgeye adını veren ve Kulp ilçesini Silvan ilçesine bağlayan tarihi taş köprü vardır. Kulp, Silvan ve Hazro bölgelerinin, birbirine yaklaştığı ve etkileşimlerin en yoğun yaşandığı yerde kurulan Taşköprü köyünün tarihi çok eskilere dayanır. Köyün güneyindeki tepelerde, günümüzde bile eski Ermeni yerleşim yeri kalıntıları bulunur. Kulp’u Silvan ve Hazro’ya bağlayan ve adını köyün isminden alan Taşköprü’de: köyün kuzeybatısında bulunur. Köprü: Sultan II. Abdülhamit döneminde yapılmıştır. Mimarisi ile, Batman’da bulunan Malabadi köprüsüne benzer. Köprü: köyün kuzeyindeki kayalıklardan kesilen özel biçimli taşlardan yapılmıştır.

Diyarbakır Kulp Taşköprü

 

Derik

Taşköprü köyünün kuzeyindeki kayalıklardadır. Dik bir kayanın içinin oyulmasıyla oluşturulan bu oda biçimli yerde, mezar biçimli bir gömüt bulunur. Ayrıca duvarlarında, eski yazılar ve çeşitli çizimler görülür. Köyün yerlilerinden alınan bilgiye göre: burası eskiden köyün güneyinde yaşayan Ermenilerin ibadet yeridir. İçinde mezar biçimli bir gömütün bulunması, bu söylenenleri destekler mahiyettedir.

Diyarbakır Kulp Telli Ağa Kasrı-Surp Hagop Kilisesi

 

TELLİ AĞA KASRI-SURP HAGOP KİLİSESİ

İlçenin doğusunda Hasandin dağının yamacında, ilçenin en güzel köylerinden biri olan Karabulak köyündedir.

Köşk, Telli Ağa ve kardeşi Abdül Ağa tarafından 1650-1670 yılları arasında yapılmıştır. Köşkün yapımında kullanılan taşlar, Taşköprü köyünden getirilmiştir. Köyün üst kısmında bulunan köşkün dört bir yanı bahçelerle çevrilidir. Doğusunda bir şelale ve şelalenin altında bir havuz bulunur. Köşk, 2 katlı olup, doğusunda Abdül Ağa, batısında ise Telli Ağa otururmuş. Zamanla toprak tabakasının zayıf ve kaygan olmasına bağlı olarak yer yer göçmeler neticesinde yapı harap halde günümüze ulaşmıştır. Batıya bakan kısmında, küçük bir bölüm, hala ayakta durmaktadır.

ŞEYH ALİ TÜRBESİ

İlçe merkezine 5 km uzaklıkta, Karabulak köyünün batısındadır. Şeyh Ali’nin Osmanlı-Rus savaşında savaşarak şehit düşmüş olduğu söylenir. Şeyh Ali’nin kimliği hakkında kaynaklara dayalı bir bilgi yoktur. Bununla birlikte son yıllarda Şeyh Ali’nin torunlarından olduklarını söyleyen bazı kimseler türbeye sıkça gidip gelmektedir. Türbenin bakımını ve çevre düzenlemesini yapmışlardır. Bu kişiler Şeyh Ali’nin soyunun Hz Peygamber’e dayandığını yani seyyid olduğunu söylerler. Türbede ayrıca Şeyh Ali’nin oğlu Seyyid Abdullah’ın kabri bulunmaktadır.

ŞEYH MAHMUT TÜRBESİ

İlçenin Karpuzlu köyündedir.

Türbede Şeyh Mahmut ile birlikte oğlu Şeyh Osman, annesi Meryem Hatun, torunları Şeyh Abdullah ve diğer yakınları medfündür. Hoca Ali isimli bir mimar tarafından yapılan türbenin halen 3 kubbesi onarılmıştır. Müştemilatında cami, türbe ve medrese odaları bulunur. Şeyh Mahmut’un Bağdat’tan buraya göç eden Seyyid neslinden olduğu ifade edilmektedir.

Bu ailenin seyyidliği hakkında bir rivayet anlatılır. “17’nci yüzyıl başlarında Irak Musul kentinde ikamet eden Seyyid Şeyh Hasan, Osmanlı imparatorluğunda Seyyid ailelerine gösterilen hürmet ve yapılan yardımları duymuş eşi ve oğullarıyla birlikte Musul’dan ayrılarak günümüzde Seyyidler Harabesi olarak bilinen Hazro ve Lice arasındaki yere göç etmiştir.

Daha sonra oğullarından Hakkı, Lice’ye, Sadık Kulp’un Havedan mıntıkasına, Mahmut ise Karpuzlu köyüne yerleşmiştir. Şeyh Mahmut’un Mustafa ve Osman isminde iki erkek evladı olmuştur. Osmanlı imparatorluğunda Seyyid ailelerinin geçimi devlet tarafından karşılandığından, bu imkandan yararlanmak için Seyyid olmadığı halde kendisini seyyid olarak gösterenler çoğalmıştır.

Bunun üzerine IV. Murat bir ferman çıkararak seyyid unvanı olanları İstanbul’a çağırmıştır. Şeyh Mahmut oğlu Şeyh Mustafa ile beraber İstanbul’a gitmiştir. IV. Murat, Seyyid Mahmut’un İslami bilgisinden etkilenerek kızı Zeliha Hatunu, Seyyid Mahmut’un oğlu Şeyh Mustafa ile evlendirmiş ve Şeyh Mahmut’a Lice, Hazro ve Kulp civarında 8 köy bağışlamıştır. İstanbul’dan  köyüne dönmek üzere yola çıkan Şeyh Mahmut ve oğlu Mustafa, Üsküdar civarına geldiklerinde Şeyh Mustafa ani bir rahatsızlık geçirir ve ölür.

Cenaze Üsküdar’da defnedilir. Şeyh Mahmut, gelini Zeliha Sultan’a tekrar babasının yanına dönebileceğini söylemişse de Zeliha Sultan babasının artık Şeyh Mahmut olduğunu söylemiştir. Şeyh Mahmut Karpuzlu köyüne döndükten sonra Zeliha Sultan köyde bir cami yaptırmıştır. Şeyh Mahmut’un kardeşi Osman’ın Abdullah ve Hasan isimlerinde iki oğlu olmuş, Abdullah’ın da Şeyhi adında bir erkek çocuğu olmuş ve şeyhlik, Şeyh Osman’ın oğlu Hasan’ın ise erkek çocuğu olmaması nedeniyle Şeyh Şeyhi ile son bulmuştur.

Muş tanıtımı.

Sason tanıtımı.

Diyarbakır tanıtımı.

 

Hakkari Çukurca

Hakkari Çukurca

Çukurca, Hakkari arası uzaklık: 79 km. Çukurca, Şırnak arası uzaklık: 189 km.

TARİHİ

Yerleşim yeri, Urartuların ilk yerleşim yerlerinden birisi olarak bilinmektedir. Abbasiler, bu bölgeye “Mir” ismi vermişlerdir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin ardından, 1’nci Dünya savaşı sırasında bölgede Rus işgali görülür. Bu dönemde, Rusların kışkırtması sonucu bölgede yerleşik Nasturiler ayaklanmıştır.

Ancak bu ayaklanma bastırılmış ve daha sonra Nasturiler, bölgeyi terk etmişlerdir. 1926 yılında Ankara Antlaşması ile, Çukurca, Türkiye toprakları içerisinde kalmıştır. 1953 yılında ilçe olur. Bölgenin eski ismi Çaldır.

GENEL

Yerleşim yeri, Zap suyunun bölgeyi aşındırdığı engebeli bir arazide kuruludur. İlçe yerleşim merkezi, yüksek dağlarla çevrili olup, düz olmayan bir alanda kuruludur. Bu yüzden bölgeye “Çukurca” ismi verilmiştir. Rakımı ortalama 1286 metredir. Bölgede yaşayanların temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.  

 GEZİLECEK YERLER

Hakkari Çukurca Kasrı Hevtgan Kalesi

KASRI HEVTGAN KALESİ

İlçe merkezinin kuzeyinde, Sidan vadisindedir.  Vadinin güney yamacında, ortaya yakın bir kesimde kayalık üzerine kuruludur. Muhtemelen Çukurca’da bulunan Beyler tarafından savunma amaçlı olarak yaptırılmıştır. Kitabesi olmadığından yapım yılı ve yaptıran belli değildir.

“Mir Evi” olarak da tanınmaktadır. Vadiden gelebilecek tehlikelere karşı, küçük bir gözetleme yapısıdır. Kayalık bir platform üzerinde, iki burçlu bir yapıdır. Ortadaki bölüm, içten 7 x 5.5 metre ölçülerindedir. Doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır.

Yapıda iki burç vardır. Burçlar güney köşelere kaydırılmıştır. Doğudaki burç, içten 3 metre genişliğinde, yarım daire planlıdır. Burcun duvarı üzerinde, iki mazgal pencere görülür. Yine aynı yerde bulunan diğer batıdaki burç 4 metre genişliğinde, yarım daire planlıdır.

Moloz taş örgülü duvarlar, 1 metre kalınlıktadır. Duvarlar günümüzde büyük ölçüde yıkılmış durumdadır. Kaleye ulaşmak için, günümüzde herhangi bir yol bulunmamaktadır. Bu yüzden ulaşım oldukça zordur.

EMİR ŞABAN CAMİİ

İlçe merkezindedir. Hükümet konağının kuzeydoğusundadır. Osmanlı döneminde, 16’ncı yüzyılda cami: ilk yapıldığında medrese ile birlikte burada bulunmaktadır. Cami, medrese üniteleriyle birlikte bir kompleks yapıdır. Cami yapısı kareye yakın dikdörtgen planlıdır. 2012 yılında onarım görmüş ve günümüzdeki şeklini almıştır. Caminin doğusunda gasilhane bulunmaktadır.

Camide, tarihlendirmeye yarayacak herhangi bir yazıt ve belge bulunmuyor. Muhtemelen 18’nci yüzyıldan sonra yapılmış olmalıdır. Camiye adını veren Emir Şaban’ın da kim olduğu bilinmiyor. Doğu taraftaki mezarlığa yakın bölümde, camiye adını veren Emir Şaban’ın türbesi bulunuyor.

TARİHİ TAŞ EVLER

Çukurca kalesinin bulunduğu tepenin yamacında bulunan bu tarihi taş evler, kesme taştan yapılmıştır. Çok katlı bu taş evler, kaleye yaslanmış şekilde inşa edilmiştir. İl Kültür Müdürlüğü tarafından 1’nci Derece Sit alanı olarak tescil edilen 21 taş evden bir kısmı restore edilmiştir. Bu taş evler, yörede sivil mimarinin en güzel örnekleridir.

DERVİŞOĞLU KONAĞI

İlçe merkezinde, tarihi taş evlerin arasında kalır. Yapı, çok katlıdır. Kule tipinde inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlıdır. Doğu-batı yönünde yerleştirilmiştir. Zemin kat üzerine 3 katlıdır. Zemin kata, batı cephenin kuzeyindeki bir kapıdan girilir. Ancak günümüzde ara katların bölümleri yıkılmıştır.

MEHMET TURAN EVİ

İlçe merkezinde, tarihi taş evlerin arasındadır. Eve ulaşım, basamaklı bir yoldan sağlanır. Kayalık yamaca uygun olarak inşa edilmiştir. 2 katlıdır. Düzgün kesme taştan yapılmıştır. Kuzeyde, ana kayaya yaslanır. Güneyde odalar sıralanır. Yapının üstü, ahşap hatıllı düz toprak damla örtülüdür. Burada kayaya oyulmuş bir dibek görülmeye değerdir.

PİROZBEYOĞLU KONAĞI

Kale mahallesindedir. Dervişoğlu konağının doğu bitişiğindedir. Çok katlı konak, kule tipinde inşa edilmiştir. Kare planlıdır. Zemin kat üzerinde bir ve ikinci katlar bulunur. Bütün katlar aynı büyüklüktedir. Günümüzde, yapının sadece birinci ve ikinci katları ile batı ve güney duvarları sağlamdır. Kuzey batı köşeye, dıştan ahır yapılmıştır. Yapı Çukurca ilçesindeki önemli sivil mimari örneklerinden birisidir.

SÜLEYMAN PEYGAMBER CAMİİ

Cevizli vadisinde, Kayalık (Zavite) köyüne bağlı Meşeli (Hişet) mezrasındadır. Cami halk tarafından kutsal kabul edilmektedir.

Meşeli mezrası, dağlarla çevrili bir yerleşimdir. Günümüzde, buraya araç yolu yoktur. Köye, patika bir yolla yapılacak 30 dakikalık yürüyüşle ulaşılır.

Geçmişte vadide Nasturi Hıristiyanları bulunuyormuş. Cami, köyün girişinde, güneydoğu kesimindedir. Kuzeyden güneye eğimli bir arazi üzerinde kuruludur.

Camide “Süleyman Peygamber Makamı” denen bir bölüm vardır. Bu mekan: bu camiden ayrı, alt katta kalan, dışa kapalı bir mekandır. Asıl cami, bunun üzerine inşa edilmiştir. Ancak inşa edilirken Süleyman Peygamber makamına zarar verilmemiştir.

Makamın günümüzde sadece dıştan cami güney duvarı ile bütünleşmiş kısmı görülebilir. Bugün buraya girmek isterseniz, dehliz şeklinde bir yoldan geçmek gerekir. Altta kalan bu yapı, dikdörtgen planlıdır. Ölçüleri 5.15 x 3.95 metre ölçülerindedir. Doğu duvarının, kuzey köşesine kaydırılmış bir kapıdan girilir.

SİDAN VADİSİ SU BENDİ

İlçe merkezinde Bey Mahallesinde Sidan vadisindedir. Haskel kayalıklarının alt kesimindedir. Meskun alan dışındadır. Sidan deresinin kuzey bölümünde, sırtta, kayalıklara yaslanmış olarak yapılmıştır. Dereden alınan suyu, Narlıdaki bahçelere aktaran, 5 km uzunluğunda bir kanal vardır. Bu kanal, günümüzde oldukça fazla tahrip olmuş durumdadır.

 Hakkari Yüksekova hakkındaki gezi yazım için  Yüksekova

Kastamonu Seydiler

Kastamonu Seydiler

Seydiler, Kastamonu arası uzaklık: 33 km. Seydiler, Ağlı arası uzaklık: 19 km. Seydiler, Küre arası uzaklık: 30 km. Seydiler, İnebolu arası uzaklık: 56 km. Seydiler, Ankara arası uzaklık: 290 km. Seydiler, İstanbul arası uzaklık: 530 km.

TARİHİ

Yöre, 1868 yılına kadar Küre dağlarının Ağlı nahiyesine bağlıdır. Bu tarihten sonra İnebolu’ya bağlanmış ve 1926 yılında tekrar Küre’ye bağlanmış, 1944 yılında ise Devrekani’ye bağlanmıştır. 1967 yılında burada Belediye teşkilatı kurulur. 1991 yılında ilçe olur.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, 23 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu’da Şapka İnkılabını gerçekleştirdikten sonra 25 Ağustos tarihinde İnebolu’ya geçerken Seydiler’e uğramış, kısa süre kalmıştır.

Seydiler ismi, ilçe merkezindeki camiye de adını veren, türbesi de ilçe merkezinde bulunan “Seyyid-i Zülfikar” isimli kişiden geldiği söyleniyor.

Kastamonu Seydiler

GENEL

İlçe Batı Karadeniz bölgesindedir. İlçe merkezi düzlüktür. Köy ve Mahallelerin büyük bölümü de düzlük arazide kurulmuştur. Yörenin rakımı ortalama 1100 metredir. Yörede karasal iklim ve Karadeniz iklimi birlikte hüküm sürer.

Kış mevsimi uzun süreli ve kar yağışlıdır. Yılda 150 gün don görülür, bu yüzden sebzecilik gelişmemiştir. Bölgede yaşayanların başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır.

Kastamonu Seydiler Şerife Bacı

ŞERİFE BACI

Kurtuluş savaşında, eli silah tutan tüm erkekler cephede bulunduğu sırada, yörenin kadınlarının silah ve cephanelerin sevkiyatında olağanüstü çabaları olmuş ve tarihe geçmişlerdir. Bu kadınlardan birisi de Seydili Şehit Şerife Bacı’dır.

Kendisi 1921 yılının çetin kış şartlarında, Şubat ayında sırtında çocuğu, önünde kağnısı ile İnebolu’dan Kastamonu’ya cephane taşırken, Kastamonu kışlası önüne kadar gelmiş, mermileri ve çocuğu korumak uğruna kendisi donarak şehit olmuştur.

Seydiler Belediye Başkanlığı tarafından Belediye Binası önüne Şerife Bacı’nın rölyefi yaptırılmış, ayrıca ana caddeye Şerife Bacı ismi verilmiştir.

ŞERİFE BACI  KÜLTÜR FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak 25-26 Ağustos tarihlerinde düzenlenir. 25 Ağustos tarihi aynı zamanda Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilçeye gelişi olarak da kutlanır.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, önerilerim “etli ekmek, banduma, ekşili pilav ve tirit” olacaktır.

Kastamonu Seydiler

GEZİLECEK YERLER

Kastamonu Seydiler Şerife Bacı ve Şehitler Anıtı

ŞERİFE BACI VE ŞEHİTLER ANITI

Anıt, ilçenin İnebolu istikametinden olan girişinde bulunmaktadır. Oldukça güzel bir park alanı içerisindedir. Anıt alanında, Şerife Bacı için gıyabi mezar yaptırılmıştır, çünkü nereye gömüldüğü, mezarı bilinmemektedir.

SEYYİD-İ  ZÜLFİKAR CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Çayır Mahallesindedir. Çayır mahallesine, İpek yolunun geçmesi nedeniyle cami, kervansarayla, deve hanları, hamamla inşa edilmiştir. Bunlar zamanla kullanılmayarak yıkılmışlardır. Caminin minaresinin yapım tarihi 1112 yılıdır. Cami yakın zaman önce restore edilerek yeniden ibadete açılmıştır.

Kastamonu Tosya hakkındaki gezi yazım için  Tosya